Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 ŞUBAT1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR SANAT 13
Bir zamanlar Sovyetler Birliği'nden kaçan Nureyev artık Doğu Berlin'de çahşıyor
Balenin Kinski'si Berlin sahnesinde
Bedrt Rahmi urgisl
• Kfiltûr Servisi - Ressam, şair B. Rahmi
Eyüboğlu'nun 81. doğum yıldönümüne
rastlayan 17 şubat pazartesi günü "B.
Rahmi Eyüboğlu ve atölyesi" sergisi
Almelek Sanat Galerisi'nde açılacak.
Açıhşını Yaşar Kemal'ın yapacağı bu
anma sergisine değışık kuşaklardan 15
sanatçı yapıtlanyla katılacak.
AFSAD'daayuıfotoğrafı
• AA (Ankara) - Ankara Fotoğraf
Sanatçılan Derneği (AFSAD)
tarafından düzenlenen şubat ayı
fotoğraf yanşması sonuçlandı.
Siyah-beyazda Naide Çulfa, renkli
baskıda da Gökhan Demirer'in yapıtı
"ayın fotoğrafı" seçildi. Seçiciliğini
Hasip Pektaş'm yaptığı, "Grafık"
konulu yanşmada 1S sanatçının renkli
ve siyah-beyaz baskı dalında toplam 35
yapıtı değerlendirildi. Siyah-beyaz
dalında Sevinç Esen'in bir eseri
özendirme ödülüne değer bulunurken,
renkli baskıda ödül, Gökhan Bulut,
Cabbar Yıldız ve Okan Somer'e verildi.
Yanşmada dereceye giren ve
sergilemeye alınan fotoğraf 15-29 şubat
tarihleri arasında AFSAD Sergi
Salonu'nda görûlebüecek.
Eski İstanbul
• (Kültür Servisi - Şehir Tiyatrolan
tarafından 15 günde bir düzenlenen ve
ücretsiz kültür günleri, gösterimlerini
sürdürüyor. Kültür günlerinin
beşincisinde Jak Deleon'un vereceği bir
konferans yeralıyor. "Görüntülerle
Eski İstanbul" konulu kofnerans 17
şubat pazartesi günü zengin bir dia
gösterisi desteğiyle gerçekleştirilecek.
Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu
Cep Sahnesi'ndeki konferans saat
18.00'debaşlayacak.
Macarresinısanatı
• (Kûltür Servisi) - Macanstan'daki
ressamlann bağlı olduğu bir devlet
kuruluşu olan "Kepcsarnok" sanat
vakfı ile Horhor Sanat Galerisi
arasında yapılan çeşitli temaslar
sonucunda sağlanan resimler
Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi
Sergi Salonu'nda yanndan itibaren 28
şubata dek sergilenecek. Horhor Sanat
Galerisi ve çeşitli kuruluşlann sahibi
Atilla Ekşinozlugil'in girişimleri ile
başlatılan Türk-Macar sanat
yakınlaşmasmın ilk somut olayı olarak
gerçekleşen "Macar resim sanatı'ndan
bir kesit" Sergisi'nde 22 ressama ait 50
resim bulunuyor. Kepcsarnok Sanat
Vakfı yöneticileri Miklos Wein ve
Lajosne Somlaı, Atilla DışTicaret ve
Turizm Ltd. Şti'nin davetlisi olarak
sergi açılışında bulunmak üzere
Türkiye'ye geliyor.
Tûpk mûzigi konserî
• (Kültür Servisi) - Dr. Teoman Önaldı
yönetimınde calışmalannı sürdüren
Kültür Bakanlığı İzmir Devlet Klasik
Türk M üziği KorosuŞevkefzâ ve
Nihavend makamlanndan oluşan
periyodik konserini bu akşam. Atatürk
Kültür Merkezi'nde verecek. İki
bölümden oluşan ve saat 20.30'da
başlayacak konserin ilk bölümünde
Şefkevzâ makamında klasik eserle ri
koro seslendirecek. Ardından 2 solist
Mustafa Uğur ve Sezer Gülenay 2'şer
şarkılık solo programlannı sunacaklar.
İkinci bölümün başında misafir sanatçı
Akın Özkan tanburuyla, bestesi
kendisine ait üç saz eserini
seslendirecek. Ardından Nihavend
makamında çağdaş eserler, beraber ve
solo şarkılar olarak icra edilecek.
UrapttanParis'eselam
• KültürServisi - 210 Boulevard
Raspail adh resim sergisi Urart Sanat
Galerisi'nde açıldı. Sergi, Paris
Montparnasse'da Bulvar Raspail 210
numaralı binanın çeşitli dairelennde
70'li yıllardan 80'lenn ortasına kadar
yaşamış dörtTürk ressamı Mubin
Orhon, Komet, Sinan Bıçakçıoğlu ve
Mehmet Nazım'a bir selam göndermek
amacım taşıyor. Ressamlardan Mübin
Orhon 198 l'de o binada öldü, Komet
ve Mehmet Nazım başka yerlere
taşmdılar. Sinan Bıçakçıoğlu ise hâlâ
aynı yerde yaşıyor. Sergi 25 şubat
tarihine kadar sanatseverlerin ilgisine
açık kalacak.
MfrunSiûrmöşYaz1
• Kültür Servisi - Nedim Gürsel'in
"Uzun Sürmüş Bir Yaz" adh kitabı
Fransa'da Gallimard Yayınevi'nin
yeni cep kitaplan dizisinden çıktı.
" Yabancı Edebiyatlar" dizisinin yeni
yıldaki ilk kitabı olarak yayımlanan
"Uzun Sürmüş Bir Yaz'm önsözünü
Etiembleyazdı. Gürsel'in kitabı 1976
yılında Türk Dil Kurumu ödülünü
almış, 1980'den sonra belli başlı Batı
dillerine çevrilmiş, ne var ki 12 Eylül
darbesinden sonra Türkiye'de
yasaklanmıştı. Nedim Gürsel, Yaşar
Kemal'den sonra Fransa'da kitaplan
cep kitabı olarak yayımlanan ikinci
yazaroluyor.
DÎLEK ZAPTÇIOĞLU (Ber-
lin) - Rudolf Nureyev, bundan
30 yıl önce vatanı Sovyetler Bir-
liği'nden Batı'ya kaçarken gü-
nün birinde Doğu Berlin'de ko-
regraf olarak çahşacağını tah-
min eder miydi? Rusya'yı terk
etükten sonra Batı'da kendine
tartışmalı bir kimlik yaratan,
hatta adı "balenin Klaus Kins-
ki'sine" çıkan Nureyev, şimdi
Doğu Berlin Devlet Operasf nda
Çaykovski'nin "Uyuyan Gü-
zel"ine koregrafı yapıyor. Prö-
miyer 29 şubatta.
Bugün 53 yaşındaki sanatçı, bundan
otuz yıl önce, 1961'de Paris'in Le Bour-
get Havaalanı'nda polise giderek "Ben
burada kalmak istiyorum" demışti. Bol-
şoy grubuyla geldiği Paris'ten bir daha
yurtdışına çıkmamak üzere Sovyetler
Birliği'ne geri gönderilmek üzereydi. O
zaman Fransız polisi kendi dillerini bil-
meyen ve oldukça çaresiz bir izlenim ya-
ratan genç balete bir saatlik düşünme sü-
resi tanımıştı. Nureyev tercihini, hiç tanı-
madığı özgürlükten yana yaptı.
Sovyetler Birliği'nde adının bile anıl-
ması yasaklandı bunun üzerine. On bin-
lerce kişi Batı'daki Sovyet elçiliklerini
mektup yağmuruna tutarak en azından
Nureyev'in annesini görmek için bir ke-
reliğine Moskova'ya gelmesinin sağlan-
masını talep ettiler. Ama Sovyet makam-
lan yaklaşık otuz yıl boyunca kin tuttu ve
katı tavnnı değiştirmedi.
Nihayet Mihail Gorbaçov iktidan,
ünlü sanatçının birkaç günlüğüne anne-
sini ölüm döşeğinde ziyaret etmesine izin
verdi. Rudolf Nureyev bu aradâ adı St.
Petersburg'a çevrilen Leningrad'ın ünlü
MariaTiyatrosu'nda dansetmeimkânıda
buldu.
Nureyev Almanya'ya geldiğinde her
zaman Batı Berlin'deki Ahnan Operası'n
da sahneye çıkıyordu. Hatta operanın
yönetmeni Gerd Reinholm.onun uğruna
kentteki Sovyet kültür elçilerinin çeşitli
uyanlanna ve baskılanna yıllarca cesa-
retle göğüs germişti. Nureyev şimdi
Doğu Berlin'de, eski Demokratik Al-
Lnlü balet Rudolf Nureyev, 1986 yılında Türkiye'ye gelerek İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde sahneye çıkmıştı.
manya Cumhuriyetı'nin medarı iftihan diğini söylüyor.
Devlet Operaçı'nda çahşıyor. Bir zaman-
lar adımını atuğı anda tutuklanacağı Un-
ter den Linden Caddesi'nde prömiyerine
hazırlanıyor.
Nureyev, bundan sonra sadece dans et-
mekle yetineceğini söylüyor. Çaykovs-
ki'nin "Uyuyan Güzel"ine hazırladığı
koregrafı şimdiye kadar dünyanın belli
başlı operalannda sahnelenmiş, tüm Batı
dünyasında olağanüstü iyi eleştıriler
almıştı. Artık her gün çalışmaktan da
vazgeçtiğini söyleyen Nureyev, son za-
manlarda orkestra yönetmenliğjne me-
rak salmış. Çeşitli yerlerde balelere or-
kestra yönetmenliği yaptığını ve beğenil-
Alman basını Nureyev'in Doğu Ber-
lin'de sahneye çıkacak olmasını dev bir
heyecanla karşıladı. Nureyev, 1919'da
dehadan delilığe giden ince sınır çizgisini
geçip efsaneleşen ünlü balet Niyinski'den
sonra "Batı'nın gördüğü en şahane bale
sanatçısı" olarak tanımlanıyor. Nure-
yev'in şöhreti, skandallan, hayatı ve
kadınlan şimdi magazin basınının çok
renkli sayfalannda birbıri ardına yenı-
den ortaya dökülmeye başlandı. "Ba-
şanh insanın dostu olmaz" deyiminı
haklı çıkartan bazı eleştırmenler, Nure-
yev'in artık "posasının çıktığını" ve ken-
disini kötü bir son beklediğini iddia edi-
yorlar. Nureyev ise "Hayatımda o kadar
çok çalıştım ki dost edinmeye vaktim ol-
madı" diyor.
Dansın yaşlı hanımefendılennden
Martha Graham, Rudolf Nureyev hak-
kında "Yalnız biz ikimiz sahnede seyir-
ciyi enerjimizle ve neredeyse hayvani ca-
zibemizle kendinden geçirme yeteneğine
sahip onjinal sanatçılanz.
Ve hiçbir zaman taklitçi olmadık" de-
miş. Hayatında rizikoyu seven ve kendi-
sinden -başka birçok kişiyi de çalış-
kanlığıyla zengin eden Nurçyev'i, duvar-
lannı üzerinden atan Berlin şehri her tür-
lü dedikoduya karşın coşkuyla selamlı-
yor.
İtalyan yönetmen Marco Ferreri'nin fılmi 'Et' bugün gösterime giriyor
Hiç ayrılmamak üzere birleşmek
Kültür Servisi- Paolo, gündüzleri belediyede çalışan bir mimar,
geceleri ise bir barda şarkı söyleyip komedyenlik yapan, iki ço-
cuklu, yeni boşanmış genç bir adam. Francesca, bağımsızlığına
düşkün, sürekli seyahat eden, bir erkekle ilişkiye girdiğinde iâe
yalnızca bir süre için "mola veren" sonra yine yoluna devam eden
baştan çıkarıcı bir kadın. Bir gece, barda tanışırlar.
Yönetmenliğini İtalyan Marco Ferre-
ri'nin üstlendiği ve bugün tstanbul'da
Beyoğlu Lale, Harbiye As ve Kadıköy
Ocak sinemalannda gösterime giren
"Et-La Carne" böyle başlıyor. Ve bir
süre böyle devam ediyor: Paolo ile Fran-
cesca arasında bir elektriklenme olur.
Francesca "mola zamanının" geldiğini
anlar. Birlikte eve kapanırlar Yalnızca
yemek almak için dışan çıkarlar. Ve özel-
likle de et alırlar.
Günün birinde her şey biter...Marco
Ferreri'nin "Et" fılmi de işte asıl burada
başlar...
1981 yıhnda tüm dünya bir yamyamlık
haberiyle çalkalandı. Mide bulandıncı,
dehşetli bir olaydı bu: Paris'te bir üniver-
sitede doktora eğitimi yapan 32 yaşında-
ki Japon öğrenci Issee Sagavva, Hollan-
dalı manken sevgilisi Renee Artewelt'i
öldürdükten sonra cesedini parçalaya-
rak yemişti. Yakalanan çılgın âşık kendi
inancına göre çok sevdiği kadınla beden-
sel bütüıüeşmeyi-birleşmeyi sağlayabil-
mek için bu korkunç ve vahşi cinayeti iş-
lediğini itiraf etmişti.
Delicesine âşık olduğu kadından ayn-
lmamak için onu öldürüp yiyen adamın
öyküsü on yıl sonra beyazperdede. Altın
Palmiye adayı olan fıhn, absürd bir şekil-
de bir ilışkinin karşılıkh duygu ahşverişi
ile ya da herhangi bir paylaşımla bile "yü-
rüyemeyebileceğini" anlatmaya çahşı-
yor. Yan erotik, yan komedi ve tabii ki
gerilim...
"Et" fılmi AltınPalmiye'ye aday oldu-
ğu Cannes Film Festivafi'nde sansasyon
yaratmıştı. Ancak bu Ferreri'nin ilk san-
sasyonudeğildi.
Yönetmenin 1973 yılında yine Can-
nes'da gösterilen filmi "Büyük Tıkan-
ma", dört arkadaşın bir haftasonu bir
araya gelerek birbirinden lezzetli yemek-
leri yiyerek ve daha sonra da çağırdıklan
fahişelerleseksâlemleridüzenleyerekson-
ra yavaş yavaş intihar etmelerini konu
alıyordu. Ferreri her zamanki numa-
rasını yapmıştı işte...
Filmde başrolleri Sergio Castellitto,
Francesca Dellera, Phillipe Leotard, Fa-
rud Chopel, Petra Reinhardt ve Gudrun
Gunddlach paylaşıyorlar. Francesca
Dellera, "Salon Kitty", "Caligula", "Mi-
randa", "Budapeşte Ban" ve "Paprika"
gjbi filmlerin yönetmeni Tinto Brass'ın
Türkiy: sinemalannda da gösterilen fil-
mi "Kapris" ile üne kavuşmuştu.
"Et" filminde kısa bir süre önce
AIDS'ten ölen, Queen topluluğunun
ünlüsolisti Freddy Mercury'nin "Innuen-
do" adh parçasını dinleme fırsatını da
bulacaksınız. Yönetmen, degişik müzis-
yenler kullanmış: Kate Bush, Ray Char-
les ve Milli Vanilli gibi...
Aşık olduğu kadını öldürüp yiyen bir adamın gerçek öykûsûnü konu alan fıunde
Sergio Castellitto ve Francesca Dellera başrollerde.
Et adlı filmin italyan yönetmeni Marco Ferreri:
'Sinemaya îlgi gittikçe sönüyor'Kültür Servisi-
Sinema, roman,
komedi, skeç ya da
polaroid değil: Gö-
rüntüler ve sesler
aracıhğı ile anlat-
manın sanatı. Çok
dilli, çok ırklı,
sayısız cumhuriyet
ve bayraklara bö-
lünmüş ve parça-
lanmış bir dünyada Ingihzce çevrilmiş
bir fılmi izleyerek sinema yaşatılamaz.
tngiUzce esperanto değil. Tanımlanmış
bir kültürü ifade ediyor. Sinemaya olan
ilgi gittikçe sönüyor. Başlangıçta izleyici-
nin çoğunlugu 'cahildi', sinema 'zekiydi'.
Şimdi sinema da cahil" diyor, Et adlı fil-
min İtalyan yönetmeni Marco Ferreri.
-Amerikan sineması üzerine düşünce-
leriniz?
-Amerikan filmlerinin çoğunlugu sine-
ma değil. Her biri diğerinin aracı olmak
için gerçekleştirilmiş. Tümünde 'güzel
fotograflar' var. Herhangi biri bunu
Kurtlarla Dans'ta olduğu gibi gözü ka-
palı yapabilir. Alaın Corneau'nun 'Tous
Les Matins du Monde'undaki gibi güzel
bir müzik, Oliver Stone'un JFK'smdaki
gibi araştırmacı bir gazetecilik bu filmleri
tamamlıyor. Görüntüleri ve kareleri öz-
gürce inşa eden B serisi fihnlerin yönet-
menleri gerçek sinema yapıyorlardı.Bu
çalışmalarda tutku ve yetenek vardı.
Biraz kaba olmakla birlikte Sergio Leo-
ne'nin yaptığı da sinemaydı. Leone gö-
rüntüyü seviyordu ve her seferinde epik,
mitik ve romantik bir görüntünün peşine
düşüyordu. Görüntüyle, görmekten baş-
ka bir ilişki kurmayan Martin Scorsese
18.yüzyıldan çıkma bir roman yazan. Bir
Balzac. Cronenberg ilginç, Coen kardeş-
ler için görüntü dikkat ve araştırma işi.
Jim Jarmusch'un ilk fılmi güzeldi, ama
devamı gelmedi. David Lynch bence çok
başanlı değil. Çok naif ve kolaya kaçan
patolojik ortamlar yaratıyor.
-Sinemanın bulunduğu yer neresi?
-Filmlerinde dayanılmaz acılardan söz
eden Theo Anghelopoulos, kameranm
ardında bütün dünyayı içeren ve ifade
eden görüntüler yaratabiliyor. Antonio-
ni'deki yüzler, deniz ne kadar heyecan
vericiydi. Sinemayı James Cameron'un
Terminatoru'nda yakalıyorum. Fantas-
tik bir çahşma. Görüntünün, onun
taşıdığı anlamın ve simgelerin 'sihirli
okulu' Terminator. Sinema bütünüyle
görüntüde var^Eğer görüntü eksikse, si-
nema ölüyor.
Çiçeklerden kumaşlara kıyafet
Kültûr Servisi - Vehbi Koç Vakfı Sad-
berk Hanım Müzesi kıyafet koleksiyonu-
nun önemli bir bölümünü oluşturan
Üçetekler, Bindalhlar ve Gelinlikler,
Kına Gecelen, Düğün Günleri gibi özel
zamanlarda giyilen ağır kıyafetlerin bir
bölümünün ve çeşitli aksesuarlann yer
aldığı Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım
Müzesi ve Şirinyer Lions Kulübü Derne-
ği'nin ortaklaşa hazırladığı "Çiçeklerden
Kumaşlara" adlı sergi İzmir Resim ve
Heykeî Müzesi'nde açıhyor.
Üçetek, Osmanlı kadın kıyafetinin
yüzyıllar boyunca değişmeyen kesimi
oldu. Sevaj, Selimiye, Brokar gibi ağır
kumaşlardan yapılan iki ön, bir arka pa-
çadan oluşan eteklerin yanlan yırtmaçlı,
önü açık, belden birkaç adet düğmeli,
etekleri ve kollan oldukça uzun. Zaman-
la üçetekler yerlerini ikieteklere bırakma-
ya başladı, iki etekten sonra tek parça-
dan oluşan duz yuvarlak yakalı, uzun
kollu, çan eteklibiçimler yer aldı. Ijindallı
adıyla anılan elbiseler giyilmeye baş-
landı. Bindallı genelde Anadolu'da giyi-
len kadife üzerine Dival tekniğinde işle-
meli düğün kıyafeti.
M.Ö. 6. binden, Bizans dönemi sonuna
kadar Anadolu'da yaşayan uygarlı5klar
kültürünü yansıtan arkeölojik eserler ve
Osmanlı ağırlıklı İslam eserleri ile Os-
manlılar için yapılmış Avrupa, Uzak ve
Yakın Doğu easerleri, mankenlerle can-
landınlan etnografık eserler iki ayn bina-
da ziyaretçilere sunuluyor.
"İslami ve Osmanlı Eserleri"nin yer
aldığı Azeryan Yalı'sında bulunan par-
çalar arasından seçilen 15'i kıyafet olmak
üzere 70 parça eser yer alıyor.
Adana
Müzesi
sayım
yorgunu
UFUK TEKİN (Adana) - Tarihi
eser çalındığı iddiasıyla eski
yöneticileri yargılanan Adana
Müzesi, eksik eserler sayımla-
nnın sürmesi ve teşhir çalışma-
lan yüzünden 4 yıldır açılamı-
yor. Ziyaretçîlere de 1.5 yıldır
kapalı olan müzedeki taklit
eserler de sayımlann güçlükle
yürütülmesine yol açıyor.
Eski müdürü Mehmet Arif Bilici ile
yardımcısı Ayşe Ergeç'in hem Adana
2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve hem
de 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde
yargılanmalanna yol açan tarihi eser
kayıplan konusu henüz tam anlamıyla
aydınlığa kavuşturulmadı. 1988
yılında gündeme gelen hırsızlık savı
üzerine Anıtlar ve Müzeler Genel Mü-
dürlüğü müfettişleriniri yaptığı incele-
mede müdür Bilici ile yardımcısı Er-
geç'in sorumlu olabileceğini bildiren
raporlar üzerine ceza ve tazminat da-
valan açılmıştı. Müdür Mehmet Arif
Bilici 12 arkeolojık eser, yardımcısı
Ayşe Ergeç ise 254 adet altın, gümüş ve
bronz sikke çalmakla suçlanıyordu.
Adana Müzesi ndeki ilk sayım, iki
yetkilisinin hırsızhk yaptığı yolundaki
savjar üzerine başlatıldı. Taklit ve
eksik eserleri belirlemeye yönelik bu
sayımın sonuçlannda tatmin olmayan
Kültür Bakanhğı Anıtlar ve Müzeler
Genel Müdürlüğü, daha sonra göreve
getirilen Müdür Selahattin Asım'a da
sayım yaptırması için talimat verdi.
Anıtlar Müzeler Genel Müdürlüğü
Müdür Asım tarafından gerçekleştiri-
len sayımın sonuçlannı da "ihmal, ilgi-
sizlik nedeniyle hatah" buldu. Selahat-
tin Asım da görevinden alındı ve Kül-
tür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Ku-
rulu Büro Müdürlüğü'ne atandı.
Bu sırada eski müze müdürü Meh-
met Arif Bilici ile yardımcısı Ayşe Er-
geç hakkında açılan davalar sonuçlan-
dı, ancak kamuoyuna Müzeler Genel
Müdürlüğü tarafından herhangi bir
aynntı verilmedi. Müdür Bilici kesin
olarak görevden alındı, tazminat öde-
meye mahkum oldu, ancak yardımcısı
Ergeç'in "hatah tutumu" yüzünden
başka bir göreve kaydırıldı.
Selahattin Asım'ın da görevden alın-
masına yol açan hatah ve eksik saylım
sonrasında Adana Müze Müdürlüğü'-
ne tsmet Ipek atandı Anıtlarve Müze-
ler Genel Müdürlüğü'nün talimatıyla'
müze 3. kez sayıma alındı.
1988 yılından beri 3. kez sayım yapı-
lan ve halen sonuncusu sonuçlanma-
yan Adana Müzesi. "Bölge Müzesi"
kimliğinden sıynlmışsa da tam 107 bin
esere sahip. 4 uzman tarafından şubat
1991'den bu yana yapılan çalışmalar
sonunda 22 bin etnografık eserin sayı-
mı tamamlandı. Günde 500 eseri, dö-
nemine, özelligine göre ayıran ve sahte
olup-olmadığını belirleyebilen 4 uzma-
nın, 70 bin sikke ile 15 bin arkeölojik
eseri sayma işlemi sürüyor.
'Görsel
bellek yok'
Kültür Servisi-İstanbul Büyükşehir
Belediyesı'nın Taksım Atatürk Kitap^
lığı'nda düzenlediğı kültür etkinlikleri
kapsamında önceki gün Aykut Köksal
eski Galen BM, yeni BM Çağdaş Sa-
nat Merkezi'nin sahibi Bcral Madra ile
söyleşti.
Aykut Köksal'ın "Çağdaş sanat ne-
den bu kadar gündemde" sorusuyla
başlayansöyleşi,BeralMadra'nın"çağ-
daş sanat" kavramı üzerinde durması-
na neden oldu. Çağdaş sanat kav-
ramının "gündemde olmasının" öte-
sinde çok fazla kullanıldığını söyleyen
Beral Madra, kavramın her zaman
doğru kullanılmadığına dikkat çekti.
Madra, "Geniş kitle için çağdaş sanat,
bugün yaşayan, bugün yapılan sanat.
İçinde banndırdığı çağdaş sözcüğü,
'çağa ait' gibi algılanıyor." dedi.
Türkiye'de plastik sanatlar üreten
sanatçıya "zanaatçi" gözüyle bakıldı-
ğını söyleyen Beral Madra, "Diğer sa-
nat dallanndakî kişilere verilen -yazar-
lar, şairler, tiyatrocular ve hatta sine-
ma oyunculanna- konum, bu sanatçı-
lara verilmiyor. Halbuki batıda bunun
tam tersidir" dedi.
Çağdaş sanata duyulan tepkinin bil-
gisizlikten kaynaklandığını belirten
Beral Madra, ilginç bir gözlemini de
aktardı:"Soyut resim Türkiye'de bir
Avrupa ya da Amerika'da olduğu ka-
dar tepki görmemiştir. Türkiye'de ise,
duvara asılan şeye bir süre sonra nasıl-
sa alışılabilir bakış açısı var çünkü re-
sim sonuçta seyredilen birşey."
Türkiye'de 1960'lardan sonraki sa-
natı gönne olanağından yoksun oldu-
ğumuzu söyleyen Beral Madra, mo-
dern sanat müzelerinden yoksun ol-
mamızı eleştirerek,"Çağdaş sanatı
slaytlardan görebiliyoruz.Bir görsel
bellek yok" dedi.
YARGI
ÖNÜ1NDE
SAVUNMA
Abdullah Baştürk
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul
OdeBcU gönderilmez.