15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLFR 22 OCAK 1992 ORTAM ŞAHIN ALPAlf Oyum Deniz Baykal'a 25-26 Ocak'ta yapı lacak olan SHP olağanüstü kurulta- yında delege değilim. SHP üyesi de değilim. Ama çeyrek yüzytldır Türkiye'de ve dünyada solu ve özellikle sosyal demokrasiyi izlemeye çalışan, sosyal demokrat eğilimli bir gazeteciyim. KencJime şu soruyu soruyorum: SHP'nin bu çok önemli kurultayında delege olsaydın, neyapardın? Bu soruyu yanıtlamak, bana geçen kurultaylara göre çok daha kolay görür»üyor. Aday olursa, ben oyumu Deniz Baykal'a verirdim. Neden Deniz Baykal? Baykal'ın siyasal yasakların kalkması ve politikaya dön- mesinden bu yana birçok hataları oldu. Bunların en önem- lisi "hizipçi" damgasını yemesine neden olan tutumuydu. Politikadafikirlerin gücüne güvenip, sosyal demokrasinin siyasi ve entelektüel birikimini temsil eden kadroları çev- resinde toplamaya cpalışacağına, uzun süre adeta 1980 sonrasında Bülent Ecevit gibi davrandı. Kişisel bağlılıkla- ra değil, yapmak istediklerinin doğruluğuna güvenen bir lider olamadı. Birçoklarımıza kendisi için "Ecevit kuma- şından bir politikacı" dedirtti. Insanların peşinden gide- cekleri gerçek gücür» "zamanı gelmiş" fikirler olduğunu göremedi. Bunda görüşlerinin henüz olgunlaşmamış ol- masının herhalde bir rolü vardı. Yanına Ismail Cem'i almasıyla başlayan dönem, Bay- kal'ın siyasi kariyerirtde belki bir dönüm noktası oldu. O dönemeçten sonra Baykal birleştiricilik (yani gerçek lider- lik) rolünü üstlenemese de, siyasi mücadeleyi gittikçe daha çok fikirler minderine çekti. Nitekim, asıl tepkiyi o za- mangördü. Muarızları Baykal'a devletçi-milliyetçi-seçkin- ci CHP mirasından ve Marksist esinli Uçüncü Dünya Sol- culuğu'ndan uzaklaşıp, çağdaş anlamda sosyal demokrat bir platforma doğru yönelen fikirlerinden dolayı kızmaya başladılar. Deniz Baykal'ın görüşleri bence şimdi en büyük gücü. "Yeni Sol" (Cem Yayinevi, 1992) adlı kitapçıkta toplanan 1990 ve sonraki tarihli yazılarını okuyanlar, bunu daha iyi görebilir. Baykal görüşlerini giderek netleşen bir biçimde çağdaş sosyal demokrat bir Banaftylegeliyop M en ioğra htsan,tfoğnıolanı yapnıak, bitön kanatiarı blrlaştiren ortakMr parti Mtilslyle Mrllkta Baykal'a Hrşans tanımafc. platforma dayandırdı- ğı gibi, şimdi birleşti- ricilik rolünün önemi- ni de çok daha iyi kavramış görünüyor. Şöyle diyor: "SHP ve Türk sosyal demok- ratları en kötü döne- mi yaşıyor. Bu dö- " ~ " ^ ^ • " • " ~ " nemde birliğe ihtiyaç var. Kemal Anadol'a da Ertuğrul Gü- nay'a da Inönü'ye de ihtiyacımız var... Bir araya gelelim, 44 kiştden oluşan parti yönetimini SHP'nin en başarılı poli- tikacılarındanseçelim" (Hürriyet, 19.1.1992). MümtazSoy- sal'dan Asaf Savaş Akat'a kadar uzanan geniş bir siyasal ve entelektüel birikime birleşme çağrısı yapıyor. "Zamanı gelmiş" fikirlerin gücüne inanan ve partide bir- lik sağlayan bir lider, SHP'ye ve sosyal demokrasiye bu- gün hemen herkesin üzerinde ittifak ettiği "tıkanmışlık"tan çıkış yolunu açabilir. Deniz Baykal en azından bu umudu veriyor. Ya Baykal'ın alternatifi? Sayın Erdal inönü yaklaşık altı ytldır sürdürdüğü genel başkanlık görevinde ne yazık ki başarılı olamadı. Ne sos- yal demokrat hareketin birliğini sağlayabildi ne de SHP'- nin Türk siyasal sahnesindeki yerini tanımfamasına bir katkı yapabildi. SHP eriyor. Partinin en zıt kanatlarından üyeleri bu gözlemde birleşiyor. Giderek azalan oylar bunu doğruluyor. Ne yazık ki bugün gerçek "hizipçi" durumunda olan da Sayın İnönü. İnönü, DYP-SHP koalisyon hükümetinde par- tinin tüm kanatlarının temsil edilmesinı sağlayarak, birlik yönünde önemli bir adım atabilirdi. Ama o hükümette sa- dece yakın arkadaş çevresinden kişilere yer verdi. Partinin siyasi ve entelektüel birikimini temsil ettikleri çok şüpheli olan bu çevre, iktidarı korumak için hiç sevimli olmayan yollara başvurmakta. Bir yandan hükümet olma avantajını kullanarak delegeleri "kazanmaya" çalışıyor, seçilmezsek hükümet dağılır korkutmacasına başvuru- yorlar; öte yandan muhaliflerini partiden ihraç ile tehdit ediyorlar. Bugün kendisine oy verecek olan kimselerin önemli bir bölümü de Inönü'ye lider olarak güvenmiyor. Bu aşamada Baykal'ı üçüncü kezyenilgiye uğratıpsaf dışı bırakmak; bir buçuk yıl sonraki olağan kurultayda da Inönü'yü genel başkanlıktan indirmek hesabını yapıyorlar. İnönü ve arkadaşlarının SHP yönetiminde kalıp kalma- yacakları, esas olarak, onları kendi hesapları için "ker- hen" destekleyenlere bağlı. Bu hesapları yapanlar parti- nin geleceğiyle ilgili ağır bir sorumlulukla karşı karşıya. Bana öyle geliyor ki en doğru hesap, doğru olanı yapmak, bütün kanattarı birleştiren ortak bir parti meclisiyle birlikte Baykal'a bir şans tanımak. Meclis araştrrması reddedildi • ANKARA (ANKA) — TBMM'nin yeni çalışma döneminde muhalefet tarafından verilen bir Meclis araştırma önergesi ilk kez reddedildi. MÇP Erzurum Milletvekili Rıza Müftüoğlu ve arkadaşları tarafından verilen Meclis araştırmasının öngörüşmesinin yapılması sifasında görüşlerini açıklayan Devlet Bakanı Şerif Ercan, Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı döneminde 150 günde bin 221 tayin yapılmasına karşın kendi hükümetlerinin 2 aylık döneminde sadece 75 atama yaptıklarını söyledi. Cezayir'e üzüldti • ANKARA (AA) — ANAP TBMM Grubu'nun, Cezayir'deki demokratik sürecin bir askeri mudahale ile kesintiye uğramasını üzüntüyle karşılandığı açıklandı. ANAP TBMM Grup Başkanvekilleri Mustafa Kalemli ve Ülkü Güney tarafından yapılan yazılı açıklamada "Anavatan Partisi, Cezayir'deki demokratik sürecin bir askeri mudahale ile kesilmesini ve genel seçimlerin beiirsiz bir tarihe ertelenmiş olmasını derin uzuntü ile karşılamıştır. İçten dileğimiz, demokratik rejimin en kısa surede yeniden işlerlik kazanması ve kardeş Cezayir milletinin hür idaresine set çekilmemesidir" denildi. Ceset esrarau koruyor • DfYARBAKIR (Cumhuriyet) — Diyarbakır-Ergani arasında Örnek köyü yakınlarındaki Tuşuk köprüsünün altında bulunan ve kimliği belirlenemeyen erkek cesedi esrannı koruyor. Bölgede faili meçhul cinayetlerin hızla arttığını belirten HEP Diyarbakır İI Başkanı Av. Hiiseyin Turhallı, "Faili meçhul cinayetlerde hükümetin sorumluluğu vardır" dedi. Cumhuriyet Savcılığı yetkilileri ise cesette işkence izine rastlanmadığını, cinayettin silahla işlendiğini kaydettiler. Diyarbakır'ın merkeze bağlı Örnek köyü yakınlarındaki Tuşuk köprüsü altında gözleri kaşkolla bağlı bulunan erkek cesedinin kimliği henüz saptanamadı. Ceset üzerinde Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'nca yapılan otopside, maktülün başma sıkılan kurşunla öldürüldüğü, vücutta ise darp izlerine rastlamlmadığı belirtildi. Savcılık yetkilileri, cesedin üstünde kimliğiyle ilgili herhangi bir belgenin çıkmadığmı, ancak 14.1.1992 tarihinde Muş Turizm Seyahat Şirketi'ne ait bir yolcu bileti bulunduğunu, kimlik saptama çahşmalannın bu yönde surdürüldüğünü kaydettiler. Bu arada cesedin Siirt HEP İl Başkanvekili Mehmet Demir'e ait olmadığı belirlendi. Anti-lenör Yasası'na SHP'nin iptal başvurusuna, AnayasaMahkemesi Raportörü'nün görüşü 'olunûu' DISK, mai varlıgmakavuşuyorAnayasa Mahkemesi raportörü, DİSK'in mal yarhğımn İş ve Anayasa Mahkemesi üyelerine sunulan raporda, "bölücülük" İşçi Bulma Kurumu'na devrine ilişkin maddesinin iptalinı suçundan yargılananlarm da şartlı tahliyeden yararlanması istedi. konusunda görüş bildirildi. TURAN YILMAZ ANKARA — DlSK, bugünkü değeri 2.5 tril- yonu bulan malvarlığuıa, 11 yıl aradan sonra ye- niden kavuşuyor. Anayasa Mahkemesi Rapor- törü Alparslan Nazuogiu, Terörle Mücadele Ya- sası'nın, DİSK'in malvarlığmı İş ve İşçi Bulma Kurmu'na devreden geçici 9. maddesinin iptali- ni istedi. Anayasa ve Sendikalar Yasası'na ay- kın bulunarak iptali istenen bu madde, TÖB- DER'in malvarhğım da Hazine'ye devrediyor- du. Raportörün, şartb tahJiye konusunda "bölücülük" ve "casusluk" suçlanndan yargı- lananlan kapsam dışında tutan geçici 4. maddesi için de iptal isteminde bulunduğu öğrenildü. Ana- yasa Mahkemesi, yasaya ilişkin iptal istemini 3 mart salı günü görüşerek karara bağlayacak. Anayasa Mahkemesi Raportörü Alparslan Nazlıoğlu, SHP'nin Terörle Mücadele Yasası'y- la ilgili iptal istemine ilişkin incelemesini tamam- ladı. 13 Nisan 1991'de yürürlüğe giren yasaya ilişkin. SHP tarafından J0 Mayıs 1991'de yapı- lan iptal başvurusunu yaklaşık 9 aydır inceleyen Raportör Nazlıoğlu, hazırladığı 180 sayfalık ra- poru önceki gün Anayasa Mahkemesi Başkan- bğı'na iletti. Cumhuriyet'in edindiği bilgilere göre rapor- da, DİSK'in malvarbğının İş ve İşçi Bulma Ku- rumu'na devreden geçici 9. madde için iptal is- teminde bulunuldu. TÖB-DER'in malvarhğının da Hazine'ye devrini öngören bu maddeye iliş- kin iptal isteminin gerekçesinde, bu şekilde bir malvarlığı devrinin Anayasa ve Sendikalar Ya- sası'na aykın olacağı belirtildi. Raporda, söz ko- nusu maddenin Sendikalar Yasası'nın 46. mad- desine atıfta bulunduğu anımsatıldı. Bu maddede ise malvarlıklan tasfiye edilebilecek sendika ve konfederasyonlara ilişkin "mahkeme karan ile kapatılmıs olma, feshedilmiş olma ya da dağıl- ma" koşullannın öngörüldüğü belirtilerek, DfSK için her üç durumun da söz konusu olmadığı kaydedildi. DlSK'in, 12 Eylül 1980'den sonra kapatılmadığı, yalnız faaliyetlerinin durduruldu- ğu anımsatılan raporda, faaliyetin durdurulma- sının ise geçici bir önlem olduğunun ifade edil- diği öğrenüdi. Anayasa Mahkemesi çevreleri, As- keri Yargıtay'ın temmuz ayında verdiği kararla da DlSK'in yeniden faaliyete geçtiğini anımsat- tılar. Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda rapor doğrultusunda karar vermesi halinde, DİSK'in malvarhğının iadesi konusunda herhangi bir ya- sal engel kalmayacağı belirtiliyor. Raporda, şartlı tahliye konusunda "bölücülük" suçunu içeren ve PKK sanıklarına uygulanan TCK'nın 125. maddesi ile "casusluk" suçlarını kapsam dışında tutan geçici 4. madde- si için de "anayasanın eşitlik ilkesine aykın oMnğa" gerekçesiyle iptal isteminde bulunuldu- ğu öğrenüdi. Bu madde ile yine kapsam dışında tutulan, TCK'nın 146. maddesi ile uyuşturucu madde kaçakçılığı ve ırza tecavüz suclan, mah- kemelerce yapılan başvurular üzerine Anayasa Mahkemesi'nce daha önce iptal edibnişti. Mah- kemenin, rapor doğrultusunda karar vermesi ha- linde, şartlı tahliye konusunda kapsam dışında tutulan herhangi bir suç kalmayacak. SHP, Terörle Mücadele Yasası'nın şu madde- leri için anayasaya aykın olduklan gerekçesiyle iptal isteminde bulunmuştu: ; "Terör ve terör suçlıısuau tanımlayaa 1 ve 2. maddeier, terör snçlanada baflam soramtatafa- •• düzealeyen 6 ve 8. maddeler, örgütsel sacla- n düzenieyen 7. madde, terör mçJamda avukat suuriaması getiren 10. madde, terör sBçtarmda verilea cezalann paraya çevrilemeyecegim ve er- tefeaemeyecegini öngören 13. madde, terör suç- buını samştnnuı göveaük görevtHcrİMİB görev sı- rasuda Medikieri s^ianfau ötttıü tatnksuz yar- grfanmaûnıu öngören 15. madde, »arth salrver- meyi dözenleyeB 17. madde, DtSK'ia ııuüvarh- gınuı tş ve İşçi Balma Konunn'Ba devriai öm- gören geçici 9. madde ile 'bölücülük' ve 'casusluk' suçlanndan hökum giyenJerin şartlı tahliyeden 5'te 1 yerine 3'te 1 oraaında yararia- nabilmeierini öngören geçici 4. madde." ANAP muhalefet istiyoı ^Genel Başkan çokkibar!' ANKARA (Cumburiyet Bü- rosu) — ANAP milletvekilleri, Mesut Yümaz'dan daha etkili ve sert muhalefet yapılmasını ister- lerken, Mesut Yılmaz, "Dozu- nu ve üslübunu tartışalım, ama biz geçmişte muhalefetin yaptı- ğı gibi, bugün onlann da ayak- lanna dolaşan yıkıcı muhalefe- ti yapmayız" dedi. Yılmaz, hü- kümetin vaatlerini unutturmak için hayali yolsuzluk iddiaları ortaya attığını ifade ederek, "Bir gün gelecek, Başbakanlık salonunda çalan davullar susa- cak, horonlar duracak, halk ekonomik gerçekleri yaşamava başlayacaktır" diye konuştu. ANAP'ın dün toplanan Mec- lis grubunda milletvekilleri ANAP'ın muhalefet stratejisini eleştirdiler. Istanbul milletvekili Orhan Ergüder, partinin yerel seçimlere şimdiden hazırlanması gerektiğini ifade ederek, "Be- nim arkadaslarım ve genel bas- kanun çok kibar. Ama biz mu- haiefetiz. Muhalefet kavgasız güriiltüsüz olmaz. Bagıracak- an, üzerine yüriiyeceksin, gere- kirse ağlayacaksın" diye konuş- tu. Ergüder 15 gündür ANAP'- ın TV ekranlannda yer aJmadı- ğını belinerek, "Nihayet Sayın Cumhurbaşkanı gaieyana geldi, TRT Müdürünü uyardı" dedi. Ergüder, Basbakan Demirel'- in her gün heyetleri kabul etme- sini "Afrika kabüelerinde bile görülmeyen bir fiesta" olarak niteleyerek, "Siileyman Bey Dogulu politikayı bizden iyi bi- liyor. Bir yandan Orhan Kiler- cioglu'na, 'sen şu yolsuzluk dosyalarına devam et' diyor, kendisi de heyetleri Ankara'ya cagınp ekranda boy gösteriyor" biçiminde konuştu. Afyon Milletvekili Gaffar Yakın da, genel merkez ile teş- kilat ilişkilerinin kopukluğun- dan yakınarak, milletvekilleri- nin her hafta seçim bölgelerine gitmesini, genel başkanm il baş- kanlarmı arayarak teşkilata mo- ral vermesini istedi. Gaffar Ya- kın, ANAP'ın zayıf muhalefet yaptığı kanısının yaygm olduğu- na dikkati çekti. K Cümbüş, darbuka ve klarnetANKARA (Cumburiyet Bürosu) — Bakanlar Kurulu salonunda davul-zurna ve bandodan sonra dün de Afyon- Sandıklı heyetiyle beraber gelen folklor ekibi cümbüş, darbuka ve klarnet eşliğinde bir gösteri yaptı. Sandıklı heyeti ayrıca Basbakan Demirel'e elde yapılmış bakırdan bir döner fiskiye armağan etti. Silvan ve Sandıklı heyetleri ilçelerinin il yapılması için saionda "ll-ll" diye tempo tutarken Kemaliye muhtarları temsilcisinin, Keban Barajı'nın yapımı sırasında yıkılan Başpınar köprüsünün tekrar yapılması dileğini dile getiren konuşmasını beğenerek alkışlayan Demirel, salondakileri de alkışlamaya çağırdı. SHP mületvekülerinden Adalet Bakanı Oktay'a baskv 'DemiraPı görevden al'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Kendi partisinden 22 milletvekili hakkın- da Ankara DGM Savası tarafından hazır- lanan fezlekeyi TBMM BaskanlığYna gön- deren SHP'li Adalet Bakanı Seyfi Oktay sert eleştirilere hedef oldu. SHP grubunun dünkü toplantısında, ce- zaevlerindeki yaşam koşullan konusunda genel görüşme önergesi veren Ankara Mil- letvekili Uluç Gürkan, önerisini sunarken Ankara DGM Savcılan Nusret Demiral ve Ülkü Coşkun'un ne zaman görevden alı- nacaklarını sorarak, Adalet Bakanı Seyfi Oktay'a şöyle seslendi: "Demiral ve Coşkun'un bir gün daha bu görevde kalmalan bize de, size de yakış- maz. Bu ikiü Türkiye'nin onurunu zede- liyor." Gürkan, Bakan Oktay'ın, 22 SHP'li milletvekilinin yargılanmak üzere doku- nulmazlıklannın kaldınlması ile ilgili fez- lekeyi TBMM Başkanhğı'na göndermesi konusundaki eleştirilerini de şöyle dile ge- tirdi: "Siz DGM savcılannın trafik memuru değilsiniz. Buradan TBMM Başkanı'na destek vermemiz ve teşekkür etmemiz bi- zim ayıbınuzdır. Ben dilerdim ki, Cindo- ruk'un gösterdigi demokratik tepkiyi Ada- let Bakanı göstersin ve bu destegi biz ken- di bakanımıza verelim." Daha sonra Ankara Milletvekili Müm- taz Soysal da söz alarak Oktay'ı eleştirdi. Soysal şöyle dedi: "Gönderilen fezlekeyi Adalet Bakanı, TBMM Başkanlıgı'na in- tikal ettirroek zorunda ise buna parald ola- rak da soruşturma başiafması gerekirdi." Eleştirileri cevaplandırmak üzere kürsü- ye gelen Adalet Bakanı Seyfi Oktay ise Anayasa Mahkemesi karan gereğince fez- lekeyi TBMM Başkanhğı'na göndennek zorunda olduğunu söyledi. Grupta gtindem dışı söz alan Muş Mil- letvekili Sım Sakık, Şımak Milletvekili Or- han Doğan ve Diyarbalur Milletvekili Feh- mi Isıklar da Adalet Bakanı Oktay'a yö- neuk benzer eleştiriler dile getirdiler. Bu arada SHP MYK üyesi ve tstanbul Milletvekili Ercan Karakaş ile SHP lstan- bul 11 Başkanı Bozkurt Nuhogiu yaptıklan ortak açkılamada Cindoruk'u "demokra- üklesme ve sivflleşme konusundaki karartı tutumu" nedeniyle kutladılar. SBP Genel Başkanı Sadun Aren de yapüğı yazılı açık- lamayla Cindoruk'u desteklediklerini be- lirtti. Öte yandan tzmir Barosu Başkanı 22 milletvekili hakkındaki fezle- keyi Cindoruk'un "Medis'e hakaret sayarak" geri göndermesini yanlış bulduk- lanm açıkladı. Erken emeklılık Veto yedi, yasa oluyor ANKARA (Cumhnriyet Bü- rosa) — Cumhurbaşkam Tur- gut Ozal'ın vetosu üzarine ha- zırlanan "erken emeklilik" ya- sa önerisi TBMM Plan ve Büt- çe Komisyonu'nda kabul edildi. Yasa önerisi, Meclis Genel Ku- rulu'nda öncelikle ele alınarak erken emeklilik yasalaştınlacak. SHP ve DYP gruplannca ortak hazırlanan yasa önerisinde, ka- dınlarda 20, erkeklerde de 25 hizmet yüını dolduranlann "yaş sının" gözetmeksizin emekli olabilmeleri öngörülüyor. Yasa önerisi komisyonda gö- rüsülürken DYP ve SHP'li ba- kanlar erken emekliliği savun- du. ANAP Istanbul Milletvekili Adnan Kahveci ise "erken emekliKgin Türkiye'de 30-40 yü- da çözümlenemeyecek yaralar açacagını, dünyanın biçbir ülke- sinde erken emeUiiik oimadıgı- nı" söyleyerek yasayı eleştirdi. Devlet Bakanı Şeref Ercan, yasa önerisiyle ilgih olarak bil- gj verirken Emekli Sandığı'ndan toplam 149 bin kişinin erken emekliliğe hak kazanacağını, bunların tümünün emekliye ay- nlması halinde tazminat ve ma- aş yükünün 17 trilyon lira ola- cağını bildirdi. Şerif Ercan, bu yükü karşüayacak kaynağm ne- reden bulunacağım soran ANAP'hlara "Eger karşılaya- mazsak hatır için şirket kurtar- mayarak hayaU ikracatctya öde- meyerek lüks ithalat yapmaya- rak bo parayı buiuraz" diye karşılık verdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Mogultay da yasa önerisini eleştiren ANAP'- hlara, seçim öncesinde Ekrem Pakdemirii'nin erken emeklilik ği savunan demeçlerinin yer al» dığı gazete kupürlerini gösterdi* Cumhurbaşkanı özal'ın "tembeüigi «eşvik edecegi ve Hazine'ye büyük yük getirece^ gi" gerekçesiyle veto ettiği erken emeklilik, genel kurulda görü- şülerek yasalaştınlacak ve Çan- kaya'ya bu kez "yasa" olarak sunulacak. URULTAYA NASIL BAKIYORLAR? Cem: SHP ideallerinden uzaklastıİDRİS AKYÜZ SHP İstanbul Milletvekili Is- mail Cem, yenileşme ve değişi- min şart olduğunu söylüyor. SHP'nin ideallerinden uzaklaş- tığını söyleyen Cem, kurultay- dan beklentilerini anlattı. — SHP'nin günümüzdeki durumu dikkate aiınırsa, Kurul- tay'dan çıkacak hangi sonuç parti için daha tehlikeli olur? CEM: Bir "varolmak" ya da olmamak" karannm; böylesi- ne hayati bir tercihin eşiğinde kendimizi görmekteyim. Ya ide- olojimizden, kimliğimizden, id- dialarımızdan uzaklaşma süre- cinde devam edeceğiz, Vo2O'ye duşmüs halk desteğimiz daha da aşağılara inecek, dinamizmini kaybetmiş, söyleyecek kendine özgü sözü azalmış, sağ partilerle benzeşmeye başlamış bir şekil- de ve dışımızdan estirilen rüz- gârlann önünde sürükleneceğiz, yani statükoda, eskide, değiş- mezlikte direneceğiz ya da elbir- liğiyle, gönül beraberliğiyle ve cesâretle kendi kaderimizi değiş- tinnenin olgunluğunu ve yiğit- liğini sergileyeceğiz. "Hangi sonuç daha tehlikeli olur", demektesiniz. Bir siyasal hareket için kendini kadere terk etmekten, iddialannı kaybet- mekten, kimliğinden uzaklas- maktan ve sonuçta tükenmek- ten daha tehlikeli ne olabilir? Kaldı ki, ben değişimde "da- ha az tehlikeli" bir durumu de- ğil, SHP'nin tek çözümünü ve umudu görmekteyim. Kurulta- yın üzerine umacüar salmak, tehdit ve korku duvarlan ytlk- seltmek, kurultay iradesine ipo- tek koymaya çahşmak, partinin düşüşündeki sorumluluğunu gizlemek, kendi konumunu sür- dürmek isteyenlerin son ve umutsuz girişimidir. — SHP, yeniden secmenin umudu olabilir mi? CEM: Secmenin umudu ol- maktan SHP'nin neden uzak- lastığına, SHP'nin neden üçün- cü parti olduğuna, SHP'nin ne- den Türkiye'yi sağm sağa alter- miz silinmeye başladı. Özgürlü- ğün, eşitliğin, kardeşliğin iddi- aları artık ytikselmiyor. Bunla- rın yerine, profesyonelleşmeye başlayan bir siyasetüı bireysel hesapları gelişiyor. Hangi ma- kama gelip, hangi üstünlüğün ya da yarann sağlanacağı öne çıkıyor. Artık ahlak ve fazilet söyle- mimiz, artık "düzen degiştir- mek" iddialanmız duyulmuyor. Sosyal demokratlar olarak biz düzeni değiştirecektik; yoksa düzen mi bizi değiştiriyor? leşmeyişi, ciddi sol partilerdeki düşünce uretimi mekanizmaJa- rının oluşmayışı, genel başkanm ve genel merkezin üç büyük ana kent belediye başkanına hâkim olup üzerlerinde otorite sahibi olmalan yerine, parti içi oy ve destek hesaplanyla, üç büyük anakent belediye başkamnın (İs- tanbul, Ankara, Izmir) merkez yönetimi üzerinde otorite sahi- bi gözüküyor. Bu belediyelerin âdeta "partiden bağımsız" gö- züktüğu garip bir düzenin şekil- lenmesi ve bunun yol açtığı, modelinin meydana çıkması. — Bu yenileşmeyi gerçekleş- tirmek için öngördügünüz bir program, bir sırabtma var mı? CEM: Evet, var. İlk günden uygulamaya koyacağımız beş maddelik özet bir programımız, daha doğrusu bir hareket planı- mız var; zaman içinde bu geliş- tirilecek; örgütlerimizin tartış- ması ve katılımıyla şekillenecelc: Önce "bütünlük" diyonız. Mevcut yönetim anlayışı, parti- mizi çok fena böldü, kendisine yakın olanlar ve olmayanlar di- Uğruna yıllarca emek verilen, adma siyaset yapılan; yokluklara, baskılara onun için katlanılan inançlanmız, duygulanmız, erdemierimiz silinmeye başladı. Özgürîüğün, eşitliğin, kardeşliğin iddiaları artık yükselmiyor. Bunlarm yerine, profesyonelleşmeye başlayan bir siyasetin bireysel hesapları gelişiyor. Biz düzeni değiştirecektik; yoksa düzen mi bizi değiştiriyor? natifliğine terk etmek utancına düştüğüne bakarak bu sualin cevabı aranabilir. Önce ideolojik özelliği bulu- nan nedenler var: SHP olarak "ideallerimiz- den" uzaklastık. Uğrunayülar- ca emek verilen, adına siyaset yapılan; yokluklara, baskılara onun için katlanılan inançlan- mız, duygulanmız, erdemleri- SHP "kimliğimiz" belirsiz- leşmeye, başkalarının kimliğiy- le benzeşmeye, sihk bir hal al- maya başladı. SHP'deki düşüşün ikinci ne- denler kümesi, siyasetin uygula- masıyla, üslûbuyla, parti prati- ğiyle bağlantılı. Bunların aynn- tısına girmeyeceğim. Üye hak- kının gözetılmeyişi, siyasal ka- rarlara Uye katılımının gerçek- partiyi halkın önunde büyük za- afa uğratan gelişmeler, vb. Bun- lara, genel merkezin partiyi bo- lücü yaklaşımlan, parti üyeleri- ne "beni destekiiyor" - "bana muhalif" ölçüleriyle yaklaşıla- rak aynmcılık yapüması, "nispi seçim" sisteminin bir türlü tü- züğe konamayışı gibi. Bunların sonucunda, fevkalade durağan, heyecansız, beceriksiz bir parti ye iki kategori yarattı. Bu tür yakmlık-uzakiık ölçüleriyle par- tililer odüUendirildiler ya da dış- landılar. Sonra, "isökrar" demekte- yiz. Bu mesajımızın, topluma ve partiye dönük iki boyutu var. SHP çok sarsınn geçirdi; kendi içinde çok dalgalandırıldı; par- tideki karşıthklar körüklendi. "Istikrar", yani, örgüt birimle- rinde olsun, belediyelerde olsunj- Meclis grubunda ve koaüsyott hükümetinde olsun, tüm arka- daşlanmız tam bir istikrar için-! de, devamhlık içinde, yeni genel başkanm ve yeni parti yönetimi-1 nin bütün desteğini alarak gcw revini sürdürecek. ) özet çalışma programımızın/ üçüncü maddesi "ideoloji",! dördüncüsü "parti" olacak. ? Nihayet, beşinci madde, Türkiye'nin ve SHP'nin sorun-r larına da, geleceğine de, temef özelliğimiz olan "yenileşme ve değişim" açısından yaklaş^ mak... Bu yaklaşımm yansımasD olarak siyasetimizi görmek..^ — SHP'deki "iki baslılıgu"; seçim yemigisİBde başbca nedetf oMugnau SHP Genel Merkez) öne sürüyor. Yaptırttagı bir ka- muoyu araştınnası bu sonncş vermekteymiş. Ne diyorsunuzî- CEM: Ben, parti genel merî kezlerinin kendileri için yaptırt^ tığı kamuoyu araştırmalanmn; doğruluğuna inanmam. Siyaset' bilimi de inanmaz. Bu nitelikÜ- araştmnalar, hemen her zaman, araştırmayı yaptırtan siyasetçi- lerin kendilerine mazaret yarat^ 1 nıa ihtiyacmın ürünüdür. Ayn^ ca, bu araştırmalarda soracağt^ nız sualin özelliğiyle, cevaplani nasıl yönlendirildiğini biürim. " "İki başlıbga" gelince. Dün- yanın hangi partisinde olursa ol-" sun, "iki başülık " diye bağım-> sız bir olgu yoktur; iki başülık^ ancak "başsızugıa" bir ifadesi^ böyle bir hastalığın beUrtisidirp sonucudur. S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle