Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet f
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına
Beria \»di 0 Murahhas Cye: Emine Işakiıgil 0 Genel Yayın Mudüru:
Hasan Cemml, Yazı tşlerı Müduru. Ok«y Gönensin Q Yazı İşlen Müdür
Yardımcıları: Salim Alpasian, Kcrem Çabşkaa, Necdeı Dogaa, Luıfu Tıoç
Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Aou- 0 Ankara Temsılcısı: Ahmet T»n
lç Politika: Mehmet Tezkan Ekonomi: MermJ Tamef, Kültür: CdaJ Üster, lstanbul Haberleri: Muhittin
Sirer, Spor: Abdulkadir Yücelman, Makaleler: Şahin Alpay, Düzeltme: Abdullah Yaacı * Koordina-
tör: Ahmet Konılsan 0 Malı Işier: Erol Erkut 0 Muhasebe: Biılent Yener 0 Butçe-Planlama: Sevgi
Osmanbeşeoglu 0 Reklam: Ayşe Torun 0 Idare: Hüseyin Gürer 0 tşletme: Önder Çeiik 0 BiJgi-lşlem:
Nail taal 0 Personel: Sevgi BosUacıoglu
Bcsan ve Yajvn: Cuınlmn>« M«bucüık ve Gutttdlik TA.S. TOrkoca* CKL 39/41 C«*»loi
34334 !n. PK. 246 I s n M Tti 512 05 05 (20 Im), TOn: 22246, F«t (1) 526 60 72 0 Barolt
Aatun: Zıys COkilp Blv. Iniılap S. No: 19/4, TH: 133 11 41-47, Tdoı. 42344, Faı: (4) 133 05 (
0 hair H Zıy> Blv. 1352 S. 2/3, Td. 13 12 30, TUer 52359. Fu: (51) 19 53 60 0 / U u
Inönü C»4 119 S. No- 1 Kat 1, TeL 19 37 52 (4 h«), 1Öcx 62155, FBC (71) 19 25 '
TAKVÎM: 22 OCAK 1992 İmsak: 5.47 Güneş: 7.16 Öğie: 12.20 Jkindi: 14.51 Akşam: 17.14 Yatsı: 18.38
Savaş defnedildi
Yağrnurlu
bir İstanbul
satahında
son görev
Kültir Serrisi — Florance
NightingaJe Hastanesi'nde ön-
ceki gin yaşanunı yitiren 14
yılük tjyatro sanatçısı Semra
Savaş ciın Devlet Tiyatroları
Taksim SaJınesi'nde gerçekleş-
tirilen tireiıden sonra Teşviki-
ye Canii'nde kıhnan öğle na-
mazınır a_rdından Zincirliku-
yu MezarUğj'nda toprağa ve-
rildi. Semra Savaş bir süredir
beyninoeki rahatsızhk nede-
niyle tedavi görüyordu.
Sırastlviler'in hemen giri-
şındeki Ta.Jcsim Sahnesi, çok
kaJabaJ* t»ir tiyatrocu toplu-
luğunu ağarladı dün sabah.
Ama ne ya-zık ki oyun yoktu.
Tiyatro ianatçısı Semra Savaş,
son günerini bu tiyatrodage-
çirmişti. Bu sahnede yer alan
"Afîfe Jale"de oynuyordu.
Istantul Devlet Tiyatrosu
Müdürü Tomris Uğuralp, bir-
kaç söz s&ylemek için sahne-
ye çıktı u n a çok şey söyleye-
medi. Nifcst Aybars'ın anlat-
tığına göre, Sema Savaş son
zamanlarda çok yorulmuştu,
ama hiç yılmamıştı: "Bir gün
sahneye cılcma sırası geldiği
Mnnn bii sandalyeye çökmıiş
otnruyoıdu. Kalkamadı. Dal-
nuştı İieriıaJde. Kaikngı zaman
düşmek iızere gibiydi. Ama
sahneye çıktı ve devam «tti.
Ayaklan titriyordu ama oyu-
nu götürdıi. Sahnedeki göre-
vini hiç sksütmadan yapardı.
Babane •ydurmazdı. Görevi-
ni en iyi sekilde yapan iyi bir
arkadaşıouzdı.''
Semra Savaş'ın yakın arka-
daşlarından Işık Yenersu, bir-
kaç söz söyledi tiyatrocunun
ardından: " Ç o k iyiydi, dü-
rüsttü, sevecendi. İyi bir anne,
iyi bir eşti. İyi bir arkadaştı.
Beiki de her şeyin bu son 20
gün içinde olup bitmesi onun
ne kadar iyi bir insan olduğu-
ntın kanıtı. Eğer bir teselli ara-
nacaksa burada aranmalı. En
son Afife JaJe'de oynuyordu.
Aynca tetevizyon dizisi Dullar
Pansiyonu'oda oynuyordu.
Demek sürekli rahatsızhk çe-
kiyordu ama bilemedi. Son
dakikaya kadar sahnedeydi."
Londra
MaxwelTin
eşyalan
haraç-rnezat
satılıyor
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Inanılmaz ve
umulmaz bir biçimde denize
dûşerek ölen basın imparato-
ru Bobert Maxwetl'in büro-
sundaki antıkalar inanılmaz ve
umulmaz borçlarma karşılık,
açık arttırmaya çıkıyor. Sauşı,
Sotheby's Müzayede Firması,
14 şubatta yapacak. Satıştan
400 bin sterlin (yaklaşık 4 mil-
yar lira) gelir bekieniyor. Ro-
bert MaxwelTin, gazete idare-
hanelerinin bulunduğu dev bi-
nanın en üst katındaki oflsi,
bir ofîsten çok, maganda zey-
kiyle döşenmiş muazzam bir
apartman dairesiydi. Maxwell,
"Mirror Grubn" gazeteleri
1984'te almış, burayı da tanın-
mış dekoratör Jon Bannen-
kcrg'e teslim etmiş, ancak üç
yıl sonra taşınmıştı. Alt katlar-
da, oradan oraya koşuşturan
ekranlan başında saatler geçi-
ren, haber yetiştiren gazeteci-
lerin bulunduğu, zır nr teJe-
fonlann çaldığı dev "Daily
MhTor" başta olmak üzere ga-
zete ve dergi idarehaneleri yok-
mu$ gibiydi.
Santral memuresinden, özel
sekreterine kadar herkesin
kendisinden ismi ile değil de
The PBbösber (Patron) olarak
söz ettiği RDbert Maxwell,
Londra'ya 60 kilometre kadar
uzakta Oxford'daki malikane-
sinden helikopterle gelerek bi-
nanın damına konar, özel
asansörü ile alt kattaki daire-
sine inerdi. Yerleri gri damarlı
mermer kapb, ultramodern
mutfafa Londra'ya kuşbakışı
bakardı. Bir manEen zarafetin-
deki sekreteri kapalı devre te-
levizyon ekranının başında
otunır ve kuş uçurtmazdı.
Çdik-krom post modern kol-
tuklarda sıra sıra ziyaretçilerin
sabırla bekledikleri Maxwell
ise hiç istifini bozmadan her-
kesi saatlerce kapıda bekJetme-
nin keyfini çıkartırdı.
Maxwell'in, mülti-milyarlık
imparatorluğunu, "Maxwell
Homte" binasının tepesindeki
apartman dairesinden yönetti-
ği günler artık tarih oldu. Da-
irenin eşyalanru da, ucu bucağı
jörûlmez imparatorluğu da,
basit muhasebe rakamlanna
indirgeyen kayyımlar her şeyi
saayor. Tarihin cilvesine bakın
ki, müzayede, Asil Nadir'in
PbUy Pcck'e satm aldığı zarif
antikalann geçen yıl satıldığı
gfinlere rastlayacak.
Bestekâr, udi, ses sanatkân Yesari Asım Arsoy'un ardından
Artık müziğîn makamı yok"Yüz yıl o güzel gözlere
baksam yine kanmam"
dizesiyle başlayan suzidil
şarkıyı besteleyen zarafet,
"Bende tambur, sevgilimde
bîr keman" diye tasviri
müziğe yönelmişse, bunu
'popülist' olarak
değerlendirmek hata olur.
GÖNÜL PAÇACI*
Yesari Asım Arsoy yaşamıyor
artık.
Şimdiye dek gönüllerde eser-
leriyle çağnşımlar yaratırken
buna eksikliğinin hüznünü de
ekleyerek başka bir dünyaya yü-
rüdü.
"Gitmesek de, görmesek de"
varlığmı hatırladıkça soluklan-
dığimız sanatkâr, son yolculuğu-
na onceki gun Erenkoy Camii'n-
den kalabalık bir cemaat tara-
fından uğuniandı.
Bestekârhğının yanı sıra edip,
udi, ses sanatkân Yesari Asım
Arsoy.
Söze nereden başlamalı?
Yesari Asım Arsoy'u ancak
birkaç kez görmüş, her gördü-
ğünde kültür ve sanat yaşamı-
mızdaki süreksizliği derinden
hissetmiş, eserlerinden yansıyan
fikre ancak kendi duygusal sı-
nırlan içinde ulaşabümiş ve on-
dan tam 60 yaş küçük bir mü-
zisyen olarak onun dünyasına
nereden, nasıl yaklaşabilirim?
Yesari Asım Arsoy hakkında
tanımlayıcı ve kuşatıcı bir yazı
yazmanın, kolay ifade edileme-
yecek derecede "inanılmaz"
yanları var. Yaşamının her dö-
neminde "klasik üslup" ile "mo-
dern biçera" arasında gidip gel-
mek durumunda kaimış olan bi-
zim nesil için "aynca" özel bir
önem taşıyor böyle
"kunımlaşmış" isimler. Yalnız-
ca geleneğin ve estetiğin belirle-
diği bir yaklaşımdan öte, onu
aşan vefa, saygı ve sorumluluk-
la karışık bir duygu bu. Başka-
lan adına da duyularak çoğalan.
Oysa Yesari Asım Ersoy'un
sesi, bugünün insanı için resim-
lerde kaimış "badem bıyıklı bir
aile reisinin" gençlik sevdasın-
dan ya da "babaannenin yaka-
sına ilişivermiş" zarif, antika bir
Goksel Arsoy amcasını anlatıyor
biriydiKüllür Senisi — Goksel Arsoy, amcası Yesari Asım Arsoy ile olan ilişkisini şu
sözlerle dile getirdi: Amcam din, tasavvuf, klasik Türk müziği, şiir ve edebiyat
sanatında bir âlimdi. Nesli tükenmek üzere olan fstanbul efendiliğinden, bir ma-
kam ustte olan dervişlik mertebesine erişmişti. Kendi konularında âlim bir insan-
dı. Insan münasebetlerini onun kadar bilen muhterem bir insanı ben hayatımda
tanımadım. Ben onu ziyarette geç kaldığım zaman üzuntumü belirtirdim. O ise
•bana hiç sitem etmezdi. Ben, hayat felsefemi ondan öğrendim. Türkiye durduk-
ça o eserleriyle daima yaşayacaktır. Herkese, her şeyi öğreten mükemmel bir in-
sandı. Sahneye çıkarken de yardımlarını gördüm.
En önemli yapıtlanYesari Asım Arsoy'un önemli yapıtiarı: Fariğ olmam meşreb-i rindaneden, Yüz
yıl o guzel gozlere baksam yine kanmam, Ömrumce o saf aşkını kalbimde yaşat-
sam, Ömrum seni sevmekle nihayet bulacaktır, Sazlar çalınır Çamlıca'nın
bahçelerinde, Akasyalar açarken, Yar saçları lüle lule, Hisarlı kız, Sarı zambak,
Bekledim de gelmedin.
Yar saçlan lüle lüle
Yesari Asım Arsoy son dönemlerinde çekilmiş bir fotoğrafta görulüyor.
(FikreI Bertuğ arşivinden).
Yar saçları lüle lüle
Yar benziyor beyaz güle
O gül benim hayatımdır
Ölürüm de vermem ele
Yar yar aman, yar yar aman
Yar yüreğim oldu keman
Kavuşmamız yar ne zaman
Yar ne zaman, yar ne zaman
Yar gozleri üzüm üzüm
Eller gece yar gündüzüm
O gözlere baka baka
Soldu yüzüm, soldu yüzıim
Yar yar aman, yar yar aman
Yar yureğim oldu keman
Kavuşmamız yar ne zaman
Yar ne zaman, yar ne zaman
elmas broştan pek de farkı ol-
mayan nostaljik titreşimler ya-
yıyor gramofondan:
"Ömrümce o sâf aşkını kal-
bimde yaşatsam."
Bugünkü kadar kuşatılmamış
olan insan dünyalarını biçimle-
yen iklimi duyuruyor, o dünya-
lann naifliğini hissettiriyor en
fazla.
Kişileri anlatırken, başkala-
rınca oluşturulmuş -en azmdan
kendileri dışında- sınıflamalara
neden gerek duyıılur acaba? He-
Ie o kişi bir sanatkârsa, ne de-
rece olanaklıdır bu hazır tasnif-
lere yönelmek? Bir sanatkân
"ikinci elden" tanımak duru-
munda olanlar için klasik biyog-
rafi metni kuruluğu ile subjek-
tif değerlendirmelerin ikilemine
düşmeden en dolaysız anlatacak
olan şeyler eserleri, geride buak-
tıklan değil midir?
Yesari Asım Arsoy'un hayatı,
toplumun geçirdiği köklü yapı-
sal değişimlerden ne derece so-
yutlanabüirdi? O hayat ki Birin-
ci Meşrutiyet'Ie başlayıp İkinci
Meşrutiyet'i, bağımsızJık savaşı-
nı, cumhuriyetin coşkusunu
kapsayan bir süreçti. Farklı kül-
türlerin giderek daha yoğun kar-
şılaşacağı bir dönem, bir
"karşılaşürma" zorunluğu doğ-
muş olması, beraberinde sorun-
lar ve çeşitlilikler getiren bir sü-
reç. Operet ve tango dönemiyle,
Türk müağinin okullaşma seni-
venini başlatan Dar-ul Elhan'ın
kuruluşuyla, lstiklâl Marşınuzın
kabulüyle, Türk müziğinin bir
dönem yasaklanışıyla, özensiz
ve hızlıca yapılmış film müzik-
leriyle cıvıl cıvıl bir süreç. Yesari
Asım Arsoy'un yaşadığı tüm bu
dönüşümlerin, birikimini ve du-
yarlığjnı ne denli etkilediğini
eserlerinin geniş yelpazesinden
algılamak mUmkün.
Yapmış olduğu Türk musiki-
sinin klasik sınırlarını zorlayan
fantezilerine de bu perspektiften
bakmah artık. Yoksa "Yüz yıl o
güzel gözlere baksam yine
kanmaın" dizesiyle başlayan su-
zddil şarkıyı besleyen zarafet, ay-
nı anda "bende tambur, sevgi-
limde bir keman" diye tasviri
tnüziklere de yönelmişse, bunu
"popülistlik" olarak peşin bir
değerlendirmeyle geçiştirme ha-
tasına düşülür.
(O, bu yaklaşımıyla çağdaşı
Zeki Arif Ataergin'den aynlarak
daha geniş kitlelere ulaşmıştır.
Hem yine de "popühstlik" eleş-
tirisinin daha da ağırına, sosyo-
kültürel çözümlemelere kaynak
oluşturan yine çağdaşı Saadet-
tin Kaynak da maruz kalmadı
mı? Bugün artık Cevdet Çağla-
yı da kün yeterince değerlendi-
riyor ki?)
Yesari Asım Arsoy giderek
daha steril yaşadığı hayatında
bunlan somut olarak düşünme-
di belki de. Onun kaygısı salt
"müzigin kendisi" içindi çünkü.
önceki gün onu son kez yol-
cu etmeye getenler de renkJi ki-
şiüğini yansıtır nitelikteydi: En
ödünsüz klasik müzik anlayışı
sahiplerinden piyasa müzisyen-
lerine, en meşhur soüstlefden en
genç müzisyen adaylarına dek
genişleyen bir yelpazeydi. Katı-
lımın bunca yüksek olmasının
gizlice yarattığı sevinçleri sezin-
ledim kitni gözbebeklerinde.
Bunun büe sevince dönüşebil-
mesinin hüznünü de duyumsa-
yarak.
"Duyarlıklar manzumesi"
bir hayattı sona eren.
• Gönûl Paçacı Türk Müziği lc-
fa Heyeti sanatçı öğretim elemanı-
dır. lstanbul Universitesi Devlet
Konservatuvarı.
25 bin kişinin izlediği 10. Selçuk Deve Güneşleri Festivali sucuk ve anason kokulan arasında yapıldı
Maç mı var? Ibk^deve güreşiBir tülü (erkek güreşçi deve) güreş sırasında
sakatlanırsa mezbahanın yolunu tutuyor. Kesilip
sucuk yapılmak için. Bu nedenle tülülerin
sahipleri, güreşçilerinin sakatlanmasına çok
üzülüyorlar.
Gelinlik kız gibi süslenen iki tülü, ağızlan köpiik içinde, bo>un ve bacaklannı kullanarak biı yere devirmeye çauşıyor.
BEHZAT ŞAHtN
VEYSEL EROL
SELÇUK — "Er meydanı bu-
rası. Haydi pehlivanlar, görelim
sizi."
Cazgınn sesi, kuruluşu İ.Ö
1400'lere kadar uzanan, zama-
nırun uygarhk beşiği antik Efes-
in antik stadyumunda çınhyor.
Panayır Da&'nın eteğinde nal
biçiminde kurulmuş bu stad-
yumda, şimdi ne Efesli güreşçi
ve boksörlerin karşılaşmaian ne
de Roma dönemindeki gladya-
tör ve vahşi hayvan dövüşleri ya-
pıhyor. Vahşi hayvan dövüşleri
sırasında katledilen Hıristiyan-
lann hıncını ahnak için Hıristi-
yanhğın resmi din olarak kabul
edilmesinden sora dindarlar ta-
rafından yerle bir edilen stad-
yum, artık develerin "er meyda-
nı".
Ege ve Mannara bölgelerinde
büyük ilgi gören deve güreşleri
Tüketici dernekleri ve vakıflan şûrayı protesto ettiler
Tüketici Şûrası tükeniyorYAPRAK ÖZER
Tüketici dernekleri ve vakıf-
lan, Türkiye'de ilk kez toplana-
cak olan Tüketici Şûrası'nı pro-
testo ettiler.
Tüketici dernekleri ve vakıf-
lan, merkezi Ankara'da bulunan
Türkiye Tüketicileri Koruma ve
Eğitim Vakfı'nın hafta sonunda
lstanbul Swissotel'de düzenJe-
meyi planladığj Birinci Tüketi-
cileri Koruma Şûrası'nı kınamak
için bir deklarasyon yayımladı-
lar.
tzmir Tüketiciyi Koruma Bir-
liği Vakfı tarafından yaymılanan
ve lstanbul Tüketiciyi Koruma
Derneği, Ankara Tüketiciyi Ko-
ruma Derneği ile Hacettepe Ev
Ekonomisi Yüksekokulu'nun
imzasının bulunduğu deklaras-
yonda, bazı çıkar gruplarına
hizmet edeceği izlenimi yaratan
şûraya katılmayacaklan bildiril-
di.
Deklarasyonda şu sözler yer
alıyor:
"Merkezi Ankara'da olan
İzmir Tüketiciyi Koruma Birüği Vakfı, bir deklarasyon yayımlayarak
25-26 ocakta İstanbul SvvissotePde yapılması planlanan Birinci
Tüketici Koruma Şûrası'na katılmayacağını açıkladı. Vakfın bildirisini
iki tüketici derneği ile Hacettepe Ev Ekonomisi Okulu da destekledi.
Türkiye Tüketicileri Koruma ve
Eğitim Vakfı tarafından 25-26
Ocak 1992 tarihinde İstanbul
Swissotel'de yapılacağı beürtilen
'1. Tüketicileri Koruma Şûrası'
De ilgili olarak dagıblan gündem
dosyasında şûrayı destekleyen
kuruluşlar arasında yakfımızın
da adı geçmektedir. Ülkemizde
tüketicinin korunması ve eğiti-
mi amacıyla tüketiciler tarafın-
dan kurulan ilk ve öncü kuru-
luşlardan olan vakfımız ve diğer
tüketici kuruluşlan, gerekli ha-
zuiıklann bilimsel duzeyde >a-
pılmadığı, bazı çıkar gruplarına
hizmet edeceği izlenimini yara-
tan, organizasvon biçimi itiba-
nyla şûra nileliği dahi taşunayan
bu organizasyona iştirak etme-
yecegimizi kamuoyuna duyur-
mak isteriz. Böyle acele ve bazı
menfaat kaygrfan iie ügili bu tür
faaliyetlerin iükemizdeki tüketi-
cileri koruma hareketini zedele-
yeceğini ve tüketicilerde bu tür
kuruluşlara karşı güvensizlik
duygusu yaratacağını kamuoyu-
na ve ilgililere saygıyla duyuru-
ruz."
Tüketici şûrasına rızaları dı-
şında adlan karışan çeşitli ku-
ruluşlar da toplantıyla ilgileri
bulunmadığını bildirdiler. Dave-
tiyede onur konuğu olarak bir
konuşma yapacağı beürtilen
TÜSİAD Başkanı Bülent Ecza-
cıbaşı, şûraya katılmıyor. TÜSİ-
AD Halkla İlişkiler Bölumü,
adiannın davetiyede yer almakla
kalmayıp teblrğ vereceklerinin
belirtilmesini bir emrivaki ola-
rak nitelendirdi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO)
Başkanı Ataiay Şahinoğlu Tüke-
tici Vakfı diye bir kuruluş tanı-
madıklannı, böyle bir panel ya
da ilgili bir seminere iştirak et-
mek durumunda olmadıklarını
kaydetti. Şahinoğlu, "Bunun
profesyonel bir organizasyon ol-
duğanu düşünüyonım. Üyeleri-
mizden para toplandığı yolunda
ibbviar aiıyoruz. Ne toplantı\-a
kablır ne de tavsiye ederim" de-
di.
îstanbul Sanayi Odası (İSO)
da toplantıya katılmayacağını
açıkladı. İSO, toplantının yapı-
lacağının kendilerine bildirilme-
si üzerine iyi niyetle karşılık ver-
diklerini, şûranın ciddiyetinden
endişe duyunca resmi olarak yer
almama karan aldıklannı bildir-
diler. Türkiye Barolar Birliği ise
kendilerine davetiye ya da bilgi
gelmediğini bildirdi.
Özel sektördeki şirketlerinden
bazılan da şûraya katılmama
karan almaya başladı. Şûrayla
ilgili haberler üzerine kendilerini
arayan şirketlerin katümayacak-
lannı bildirdiklerini belirten or-
ganizatör Tüketici Vakfı Başka-
nı Hacı Bayram Kısıklı, tüketi-
ci dernek ve vakıflanmn şûraya
karşı çıkmasını şu şekilde değer-
lendirdi: "Türkiye Cumhuriye-
ti mahkemesi bize çalışma yap-
ma yetkisi tanımış. Biz şûramı-
zı her türlü koşulda yapacagız.
Cumhurbaşkanı'nın, Başba-
kan'ın ya da bakanların gelme-
mesi yüzunden toplantıyı yap-
mayacagız diye bir şey yok."
Swissotel yetkilileri ise ellerin-
de Tüketici Vakfı kartı bile bu-
lunmadığını, kendilerine henüz
hiçbir ödeme yapılmadığını, an-
cak bu durumda kendilerini ga-
rantiye alabilmek için kapora is-
teyeceklerini bildirdiler. Swisso-
tel yetkililerinin, şûra için ayırt-
tığı 35 odayı iptal ettiğini öne
süren Vakıf Başkanı Bayram Kı-
sıklı'nın bu açıklamasından da
haberi yok.
10 yıldan bu yana Selçuk'ta fes-
tivalleşti. Selçuk Deve Güreşle-
ri Festivali'nin 10'uncusu, yerli
turistleri olduğu kadar, yaban-
cıları da konuk ediyor. Birkaç
gün öncesinden başlayan güreş
hazırlıklan Selçuk'ta şenh'k ha-
vası estiriyor. Geceyanlanna ka-
dar davul-zuma sesinin kesilme-
diği Selçuk'ta, sokaklar ve cad-
deler halay çekenlerle dolup ta-
şıyor.
Güreşlerden bir gün önce ge-
linlik kız gibi süslenmiş tülüler
(güreşçi erkek deve), Selçukiula-
nn beğenisine sunuluyor. Deve-
lerde bir çaJım, sahiplerinin yü-
zünde ise bir gurur ifadesi...
Güreşin yapılacağı gun gelip
çatıyor. Stadyumun Hıristiyan-
lar tarafından yerle bir edilmiş
oturma sıralan tıkhm tıklım do-
lu. Insanlar öbek öbek. Ortada
rakı sofrası. Antik stadyumun
girisi, maç öncesi Inönü Stadyu-
mu'nu aratmayacak şekilde sey-
yar satıcılarla dolu. Kavurma,
sucuk, çöp şiş, bira, rakı... Ba-
zılan güreşen develeri izlemek
yerine tribünlerin arkasmda sof-
ra kurup demlenmeyi tercih edi-
yor. Stadyumun dört bir yanın-
dan davul-zurna sesleri geliyor.
Ve güreş başüyor. Ağızlan kö-
pük içindeki gösterişli tülüler
daha çok boyun ve bacaklannı
kullanarak birbirlerini yere yık-
maya çahşıyor. Seyirciler hop
oturup hop kalkıyor.
Hakemler, urgancılar, kenet-
lenen develeri ayırmak için ha-
zır. Yenen devenin sahjbinin key-
fine diyecek yok. Yenilen deve-
nin sahibinin ise başı yerde.
Stadyumda ne küfür, ne
abartılı tezahürat. Dostluk için-
de güreşleri izleyenler, akşama
kadar süren güreşlerden yine kol
kola dönüyorlar. Yöre halkı için
en önemli sosyal etkinük sayüan
deve güreşleri, koyleri, ilçeleri
birbirine yaklaştuıyor.
Peki güreşlerde sakatlanan
deve olmuyor mu? İşte, onların
durumu biraz üzücü. Güreşte
sakatlanan deve, sucuk yapıl-
mak üzere kesime gönderiliyor.
Festivalin ardından, sucuk ol-
maktan kurtulan Bodrum'dan
Çobanoglu, İncirliova'dan Ko-
lombo, Harmandalı'dan Pehli-
van, Selçuk'tan Abasız, Ezine^
den Küçük Yıldınm ve diğer tü-
lüler, yeni güreşler için yola çık-
maya hazır artık.
İki beldeye
otomatik alo
• ANKARA (ANKA)—
İki belde daha şehirlerarası
ve milletlerarası tam
otomatik telefon
görüşmelerine açıldı.
Şehirlerarası ve
milletlerarası tam otomatik
telefon görüşmesine açılan
merkez adı, bağlı olduğu il,
telefon kod numarası ve
abone telefon
numaralannın önüne gelen
rakamlar şöyle:
lstanbul/Karakiraz
(8/1999), Aksaray/Karataş
(6/4824). Isparta'nın Yalvaç
Uçesine bağh Korkuler'in
3276 olan telefon kod
numarası da 3292 olarak
değiştirildi.
Sümela
Manastırı
• TRABZON
(Cumhuriyet)— Trabzon
Sümela Manastın'mn
onanm ve çevre
düzenlemesi çalışmalan için
yatınm programından 1991
yüı için 50 milyon, 1992 yıü
için ise 300 milyon liralık
ödenek aynldı. Trabzon
Sümela Manastırı
projelerinin yapım işi için
1987 yıhnda 9.2 milyon,
1988 yıhnda 26 milyon 570
bin, 1990 yılında da 75
milyon harcanmıştı.
Karavan
turizmi
• İSTANBUL (tÜHA)—
Türkiye"nin turistik
bölgelerini gezmej'e gelen ve
5 yıldızlı otellerin
lüksünden bıkan Alman
turistler, artık tatil yapmak
için Türkiye'de karavan
kiraiıyorlar. Anadolu
Karavan Kiralama şirketinin
yönetim kurulu başkanı
ılhan Göğüş, bu konuda
yaptığı açıklamada şunlan
söyledi: "Özellikle nisan ve
ekim aylannda kiralanan
karavanlann müşterilerinin
yüzde 90'ını Ahnan turistler
oluştururken karavan
turizmine talebin yüzde
10'u da yerli
turistlerimizden geliyor:'
İletim'in 29.
sayısı
• lstanbul Haber Senisi—
lstanbul Universitesi Basın
Yayın Yüksekokulu
bünyesinde çıkartılan İletim
Gazetesi'nin 29"uncu sayısı
yayımlandı. Geçen yıl
Hürriyet Vakfı tarafından "
altıncısı düzenlenen "Genç
Gazeteciler Yanşması"nda
Uygulama Gazetesi Bölümü
Haber Röportaj Dah'nda
birincilik ve ikincilik, Sayfa
Düzeni Dah'nda da yine
birincilik ödülü kazanan
İletim'in son sayısında
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'ne ait Asfalt
Fabrikası'nın yol açtığı
çevre kirliliğine dikkat
çekiliyor.
Erzurum'da
hava kirliliği
• ERZURUM (AA) —
Atatürk Universitesi Çevre
Sorunları Araştırma
Merkezi Müdürü Prof. Dr.
Orhan özbay,
Erzurum'daki hava
kirüliğinin tehlikeli
boyutlara ulastığına dikkat
çekerek "2 binli yıllarda
Erzurum'da gaz maskesi ile
yaşamak zorunda
kalacağız" dedi.
Erzurum'daki hava
kirliliğinin dünya
standartlannın 3-4 kat
üstünde olduğuna ve geçen
yıla oranla bu yıl yüzde
30-40 oranında arttığına
dikkat çeken Prof. Ozbay,
kirliliğin önlenmesi için en
etkili yolun doğalgaz
olduğunu belirtti.
Kirlilik bahk
olaunıyor
• tSKENDERUN (AA)—
İskenderun Çevre Koruma
Derneği Başkanı Cemil
Altay, sanayi ve evsel
atıklarla, gemilerin sintine
sularının körfeze
bosaltılmasının yanı sıra
balıkçılann da av yasağını
ihlal ederek trol ve gorgır ile
denize açılmalannın
bölgede balık yataklannın
yok olmasıyla
sonuçlandığını söyledi.
İskenderun Bahk-lş ve Su
Ürünleri Kooperatifı
yetkilileri de Körfez'de
çıkan dünyaca ünlü
"Jumbo" karidesinin de
kirlilik yüzunden yok
olmaya yüz tuttuğunu
belirterek "6-7 yıl önce
ayda 40 ton karides
çıkartıhrken son aylarda bu
miktar beş tona kadar
düştü. Ayrıca kirlilik,
Avrupa ülkelerine karides
ihracatını da olumsuz
yönde etkiledi" diye
konuştular.