Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OCAK 1992 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/9
SANAT SOYLEŞISI
Erkmen'le söyleşi
H Kültîir Servisi — Atatürk Kitaplığı'nda düzenlenen
s a n a t söyleşilerinin bugûnktl konuğu Bulent Erkmen.
S«yleşi öncesi Erkmen'im Stuttgart'ta düzenlenen 7.
Tipografı Forumu için hazırladığı, "Tipografınin Resmi,
Rjesmin Tipografısi Üzerine Serbest Bir Deneme" adlı
raöltivizyon gösterisi yapılacak. Gösteri 22 dakika
sürecek. Multivizyon uygulamasını Cüneyt Birol
gerçekleştirdi, müzikleri Serdar Ateşer hazırladı.
ivMultivizyon gösteriminde tek bir Ahmet Haşim metni
üzerine Enis Batur tarafmdan yazılan 25 kelimelik tek
btr metnin çeşitlemeleri ve ilişkileri vurgulanıyor.
G österinin ardmdan dialı bir söyleşi gerçekleştirilecek.
Toplantının başlama saati 16.00.
RESÎM ~
Eıtunç ABD'de
• Kiiltiir Senisi — Halen çalışmalarını Amerika'nın Los
Angeles şehrinde sürdurmekte olan Hüseyin Ertunç,
"South Bay Contemporary Art Museum" ile "L.A.
Artcore" un ortak düzenleyecekleri "Energy of Contrasts
- Karşıtlığın Enerjısi" adlı karma sergi için davet aldı.
Mayıs ayında açılacak sergi, birer ay süreyle Müze ve
L.A. Artcore galerilerinde açık kalacak. Resim yanında
miizik çalışmalarını da sürdüren Ertunç, geçen hafta
sonu Los Angeles'taki "Jce House Annex" caz
kulübünde bir konser verdi. Sanatçının daha önce
birlikte iki plak doldurmuş olduğu Chicagolu
müzisyenlerden oluşan grubunun seçkin bir dinleyici
kitlesine verdiği konser ilgiyle izlendi. Gurubun bundan
sonraki konseri, 28 Ocak 1992 gecesi Los Angeles'ın en
ünlü caz kuluplerinden biri olan "Vine Street Bar and
Grill" de yer alacak.
KAMPANYA
Nâzım'a umut gemileri
• ANKARA (AA) — Ünlü ozan Nâzım Hikmet'in 90.
yaşgünü kutlamalan çerçevesinde Türk vatandaşlığına
kabulü ve mezarının Türkiye'ye nakledilmesi için ilginç
bir kâğıt gemi kampanyası başladı. Kültür Bakanlığı
yetkililerinden alınan bilgiye göre Milliyet Sanat
dergisinin 15 ocaktaki son sayısında yer alan Sunay
Akın'ın bir yazısı ile başlayan kampanyada, her türlü
kâğıttan yapılan "Umut Gemileri" Kültür Bakanlığı'na
yollanıyor. Sunay Akın, ünlü ozanın tum dostlarına
seslendiği yazısında herkesi "Nâzım'ı mavi limana
çıkarmakla görevli bir kaptan" olarak tanımlamış ve her
türlü kâğıttan yapılmış gemileri adı ve adresini yazarak
Nâzım Hikmet'in Türk vatandaşlığına dönüşünü
sağlamak üzere çalışmalar yapması için Kültür
Bakanlığı'na yollanmasını istemişti. Yazının yayınından
sonra, çok sayıda mektubun Kültür Bakanlığı'na gelmeye
başladığı öğrenildi.
SERGİ
Zeki Kıral'ın resimleri
• Kiiltiir Servisi — Zeki Kıral'ın resim sergisi 7 şubat
gününe dek Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde sürüyor.
1927 doğumlu sanatçı 1946'da Güzel Sanatlar Akademisi
Çallı Atölyesi'nde öğrenime başladı. Cemal Tollu,
Feyhaman Duran ve Ali Çelebi ile çalıştı. 1954-1956
yılları arasihda hat sanatından yararlanarak soyut
çalışmalar yaptı. 1961'de Paris Art Modern Müzesi'nde
açılan Çağdaş Dünya Sanatçıları sergisinde İstanbul
görünümü veren çalışmalar sergiledi. 1978-1992 yılları
arasında 18 kişisel sergi açtı.
KİTAP
'Azerbaycan kitap bekliyor
• İZMİR (AA) — İzmir Azerbaycan Dostluk-Kültür ve
Sanat Derneği "Azerbaycan'a kitap bağışı kampanyası"
başlattı. Dernek Başkan» Namık Kemal Babaeker, bugün
düzenlediği basın toplantısında, kampanyanın 21 mart
tarihıne kadar süreceğini belirterek "Azerbaycan halkı,
Türk halkından kitap bekliyor" dedi. Azerbaycan'ın Kiril
alfabesinden Latin alfabesine geçiş kararı aldığını
hatırlatan Babaeker, şunları söyledi: "Izmir'de
başlattığımız bu kampanyadan sağlanacak kitaplar,
Azerbaycan halkının Latin alfabesine geçişine büyük
katkı sağlayacak. Toplanan kitaplar, 21 martta Izmir'e
gelecek olan Azerbaycan Kültür Bakanı Polat
Bülbuloğlu'na teslim edilecek. Namık Kemal Babaeker,
bağışlanacak kitapların, derneğin "895 Sok. No:
11-Konak" adresine teslim edilebileceğini duyurdu.
Gerger'den iki kitap
• ANKARA (ANKA) — Gazeteci-yazar Adnan
Gerger'in "Seni Anlatabilmek Eskişehir" ve "Dağlann
Ardı Kimin Yurdu" adlı iki kitabı yayımlandı. Gazeteci
Gerjsr'in "Seni Anlatabilmek Eskişehir" adlı kitabında
Eskisehir Özel Tip Cezaevi'nin yapısı, burada sürdürülen
açlıkgrevleri, cezaevine kamuoyunun tepkisi ve
kapaılmasının öyküsü anlatılıyor. Gerger'in "Dağların
Ardı Kimin Yurdu" adlı kitabı ise "Kürtlerde toplum
gerçtğinin yaşamsal temeli" üzerine bir deneme
nitelğinde. Kitapta, Kürtlerin aşiret düzeni, dilleri,
bölgsel nüfus hareketleri, gelenek ve töreleri, dini
yapıarı hakkında ayrıntılı araştırmalar yer alıyor. İki
kitah da Başak yayınları tarafmdan basılan Adnan
Gergr'in daha önce de "Firar Öyküleri" adlı kitabı
yayınlanmıştı.
Fozıtıf Vibrations Çağdaş Müzik Etkinlikleri 6.
VVORLD
SAXOPHONE
OUARTET
CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU
A OCAK 1992 CUMA, 19:00 VE 21:15
Eetler Cemal Reşıt Rev 148 53 92, Vakkorama Taksım İS1 28 88,
\.<korama Suadıye 350 87 42 Fıyatlar 40 000 TL, ogrencı 20 000 TL
t l e r numaralıdır Organızasyon POZITİF 144 33 94
PHILIPS AUDIO
Vahşi Batı'nın evinden uzpk kovboyu, içinde çıkılmaz sorunları anında çözer
Hey Red, şu işi hallet!^ ^ ^ ^ . _ _ _ _ ^ ^ M M.«^*_j . . , - __^^*. , ^ . . »...• _ . . . . . • . ^ ^ ^ ^ " ^ ^ L M * .r ı •>?*%. CJ, . j . 4 W I A * - ^ ^ K — _ * •> _
Günlerden bir gün
Cumhurbaşkanı Turgut
ÖzaJ, gazetelere bir Red
kit sever olduğunu
açıklar. Diğer Red Kit
severler 'Acaba
Cumhurbaşkanı ile aynı
keyifleri mi paylaşıyorum'
diye sorarlar kendi
kendilerine. Red Kit
sıradan bir kahraman
değil, Amerikan tarihinin
perde arkasındaki
mimandır. Kısacası Red
Kit 'tarih yapan adam'dır.
Hiçbir macerasında
kaybetme şansı olmayan
Red Kit, bu özelliğiyle her
devlet adamınm gıpta
edeceği bir kahramandır.
CAN KÜLAHLIOĞLU ~
Ders kitaplarının arasına ilk
sızanlar, Texas ve Tom Miks
olmuştur çoğuniukla, ama
yaşlan 30 ile 40 arasında olan-
lar, ilk gençlik dönemine gi-
rerken, yenilmez kahramanla-
nn tatsız, mizahtan yoksun ve
fıziki gücü kutsayan dünyala-
nndan sıynlıp, mutlaka Red
Kit'le tanışırlar.
Red Kit bambaşkadır.
Oysa o da Amerikalıdır,
çok güçlüdür, kıtamn en hızlı
silah çeken adamıdır, akıllı us-
ludur, zekidir, haksıziığa uğ-
rayanın dostudur, kötüye
aman vermez.
Fakat tüm bu özellikleri
bünyesinde topluyor olmanın
akıldışılığı, onda, yüce amaç-
lara adanmışlık, adalet işpor-
tacılığı. kaçınılmaz hürriyet
savaşçılığı gibi cansıkıcı özür-
ler taşımaz.
Red Kit prensip olarak ay-
laktır.
Uçsuz bucaksız bozkırlar-
da, işsiz güçsüz dolanmayı, atı
DüldüTle balık tutmayı, tem-
bel siestalan sever. Bu keyifli
meşguliyetler arasında ya ol-
madık bir biçimde yerel bir
takım olaylann içine itilir ya
da bazı yüksek yöneticiler
kendisıne yalvar yakar olur-
lar içinden çıkılmaz hale j»e-
len sorunlan çözmesi için.
Red Kit'in çevresinde, diğer
tatsız kahramanlar olduğu gi-
bi ikincil kahramanlar, daha
doğrusu, şamar oğlanlan da
yoktur. Bu tip karakterlerin
marazlı komikliklerine gerek-
RED KİT — O prensip olarak bir ahlaktır. Uçsuz bucaksız bozkırlarda dolanmayı, atı Düldiil'le
balık tutmayı, tembel siestalan sever. Bu keyifli meşgulivetler içinde, >a olmadık bir biçimde >erel
birtakım ola>ların içine itilir ya da bazı yuksek düzevli vöneticiler, içinden çıkılmaz hale gelen so-
runları çözmesi için kendisine yalvar yakar olur.
sinim duymaz, onların yok-
sunluklannı maceralarının
lighrmotive'i yapmaz, Rin Tin
Tin istisnası dışında. körü kö-
rüne bağhlıklara, birbirine
adanmışlıklara inanmaz.
Kızılderililer dahil çevresin-
de küçük büyük herkese say-
gılı bir mesafede durur. Adam
öldürmez, kişıliğınde bireysel
teröre yer yoktur, çileden çık-
madığı takdirde gövde göste-
risinde bulunmaz.
Red Kit, dönemin Vahşi
Batısı'nda, uzaydan gelmiş iz-
lenimi verir. Birtakım yete-
nekleri gerçekten de olağanüs-
tüdür. Havaya atılan kâğıt
paraya ateş eder, yere bozuk
paraîar dökülür, gölgesinden
daha hızlı silah çeker ve belki
de en şaşırtıcı olanı, kızılderili
şefleri ile oturup konuşur ve
onlan anlar.
Alışkanlık haline getirenler
için Red Kit, yaşamın en lez-
zetli temcit pilavı özelliğini
kazanır. Fakat günlerden bir
gün, Cumhurbaşkanımız Tur-
gut Özal, gazetelere bir Red
Kit sever olduğunu açıklar.
Yaz tatilinde hanl hanl Red
Kit okumakta ve kahkahalar-
la gülmektedir.
Kimileri bunu bir hoşluk
olarak karşılar. Bunlar Red
Kit'i şöyle bir tanıyanlardır.
Bazıları ise son derece sinirle-
nirler ve eleştiri malzemesi
olarak kullanırlar bu açıkla-
mayı. "Elalemin eumhurbas-
kanları neler neler okuyor, bir
de bizimkine bakın..." Bunlar
da Red Kit'i yeterince tanıma-
yan kişılerdir. Gerçek ve sessiz
kaygılar, gerçek Red Kit se-
vcrlerde belirir. "Acaba cum-
hurbaşkanı ile aynı keyifleri mi
paylaşıyorum?"
Kütüphanelerin üst rafla-
nnda yığılı eski Red Kit ciltle-
ri tekrar gözden geçirilir. Red
Kil'in mizahıyla, Turgut Özal
imajının mizahı karşılaştınhr.
Acaba cumhurbaşkanı-
mız Red Kit'in adalet anlayı-
şından, mazlumun yanında
yer almasmdan, çevresindeki
herkese sevecen, hesapsız. ka-
yırmasız ve saygılı yaklaşı-
mından mı hoşlanmaktadır?
Yoksa, soyguncuya, kaçakçı-
ya, üçkâğıtçıya aman vermeme-
sinden mi?
Red Kit, ister istemez bir
kahramandır. Fakat ister iste-
mez kahramanlık, bizdeki
yaygın kahramanlık kavra-
mıyla pek örtüşmez. Bizde
kahramanlar, misyonla doğar
ve misyon için ölürler. Dolayı-
sıyla bu tip bir kahramanlığın
tasvibi söz konusu olamaz.
Acaba Red Kit'in yerel ve
merkezi siyasi otoritelere sık
sık yardımcı olması mıdır ona
sıcak bakılmasını sağlayaa?
Ama Red Kit, düzen yanlısı
olduğu oranda eleştireldir de.
Bürokratlarla alay eder, yaşlı
başlı senatörlere akıl verir, be-
lediye başkanlanna. şeriflere
. işlerini nasıl yapmalan gerek-
tiğini gösterir. Yanlışa, evet
efendim sepet efendim yakla-
şımı göstermez. Azınlık hak-
lan konusunda hassastır.
Sonra Red Kit fılmlerine de
gidilir. Çizgi filmler kitabın
lezzetinden çok uzağa düşer,
hareketin sürekliliği, kitaplar-
da, tek tek karelerle vurgula-
nan esprilerin şok etkisini
dağıtmaktadır bu gibi filmler-
de. Üstelik Red Kit'in, kitapta
çok kontrollü çizilebilen, bil-
dik yüzü ve dış görünümü çiz-
gi filmde kaçınılmaz olarak
deforme olur. Dublaj, kafa-
nızdaki Red Kit sesine asla
uymaz...
Terence Hill'in yönetip rol
aldığı ve geçenlerde Istanbul'-
da gösterilen kanlı canlı Red
Kit filmi de birçok açıdan,
Red Kit atmosferinden çok,
üçiincii sınıf western atmosfe-
rine yakındır. Ancak önce
Düldül'ü canlandıran at,
oyunculuğuyla büyüleyecek-
tir sizı. Rolünü bu kadar iyi
anlayan ve bu denli başanyla
sergileyen oyuncuya gerçek-
ten az rastlanır. Daha sonra
da Terence Hill'in, Red Kit'i
birçok yönden anlayamaması
ya da anlatamamasının yanı-
sıra çok önemli özelliklerin-
den birinin farkında olduğu
çarpacaktır gözünüze.
Filmde, Red Kit, tüy ve kat-
rana bulanmak üzere olan bi-
rini kurtarmak amacıyla, kat-
ran fıçısına ateş eder, katran
yere akar ve bir altyazı geçer,
"Yolların asfaltlanması fikri
ilk kez bu olayın ardmdan orta-
ya çıktı." Yine başka bir sah-
nede, dumanla haberleşen çok
sayıda Kızılderili kabilesinin
bu ilginç iletişim yöntemini iz-
lemektedir Red ve altyazı "tlk
faks makinesi bu yolla gelişti-
rildi" der.
Bu gibi örnekler bize Red
Kit'in, bir devlet adamı açısın-
dan çekiciliğini göstermekte-
dir ashnda. Çünkü Red Kit,
sıradan bir kahraman değil,
"Amerikan Tarihi'nin perde
arkasındaki mimandır."
Kısacası, Red Kit, "tarih
yapan" adamdır.
Hiçbir macerasında, kay-
betme şansı olmayan, üstelik,
her davranışı ile bir tarih say-
fasını kapatıp bir diğerini
açan Red Kit, bu özellikleriyle
her'tutkulu devlet adamının
gıpta edeceği bir kahraman-
dır."Cumhurbaşkanımızın.
Red Kit severliği de bundan
ötürü olsa gerek" diye düşü-
nürsünüz bir Red Kit hastası
olarak.
'Ustalarımıza
ODans
Ettiği
ZaınanTanmmış İngiliz tiyatro sa-
natçısı Vanessa Redgrave,
1969'da beyazperdede canlan-
dırdığı, modern dansm Ame-
rikalı yaratıcısı tsadora Dun-
can'ı 22 yıl aradan sonra bu
kez sahneye taşıdı. "O Dans
Ettiği Zaman" adıyla sahnele-
nen eser 1920lerde Paris'te pa-
rasızlıktan yatak yerine yerde
bir kilim parçasını paylaşan,
ikisi de ölümsüzlüklerine inan-
mış egoları hiçbir yere sığma-
yan tsadora ve kocası, Rus şa-
iri Sergey Yesenin'in dramatik
çöküşleri. Yıl 1923 ve Isadoraî
nın iki oğlu da garip bir kaza-
da boğulmuş. Olüm ve ölüm-
süzlük temalannı izlemek için
Londra'mn tarunrmş "Globe
Theatre"ında bilet bulmak so-
run. Rus şairi sahnede îngi-
lizce değil, Rusça konuşan
Oleg Menshikov'un canlandır-
ması da oyunun ilginç bir baş-
ka boyutu. Ashnda gerçek Ye-
senin de Ingilizce bilmezdi.
Uçuk bir sanatçı olan îsado-
ra'mn, sevgilisinin dil bilmez-
liğine aldırmadığı sabit. Oyun-
da da üzerinde durulan zaten,
"sanatm uçuculuğu, devrimci
niteliği, deneye açıküğı." Yese-
nin, Rus devrimi öncesinde ül-
kesinde tarunmış, Paris'te ise
'HayaV ücretsizizlenebüecek
Karagöz nıeraklılarına
büınmeyen, vatan hasreti çe-
ken bir depresif. fsadora ise çı-
ğır açıa, çağının önünde yürii-
yen, bu nedenle çok yalnız ve
çok alkolik. Isadora, modern
dansm yaratıcısı olarak hiç
unutulmamak istiyor, Yesenin
de ölümünden sonra şiirsel de-
hasmın tüm dünya tarafmdan
anıa^ıidcağından emin. Ikisi de
sınırlannı bilmeyecek kadar
kendilerine ve birbirlerine âşık.
O kadar ki sahnede Rusçayı
Ingilizceye çeviren tercüman
çoğu kez gereksiz. Oleg Mens-
hikov'un sesindeki tınılar, "ne
söylendiğini" anlatmaya
yeterli.
Kültür Servisi — Geçen yıl
Berlin Film Festivali'nin fo-
rum bölümünde Türkiye'yi
temsil eden tek film "Hayal",
bugün saat 19.00'da Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda
ücretsiz olarak izlenebüecek.
İstanbul Büyükşehir Beledi-
yesi Kültür İşleri Daire Baş-
kanlığı, Alman Kültür Mer-
kezi ve filmin Türk ortak
yapımcısı İstanbul Film
Ajansı'nın ortak girişimi ile
düzenlenen gösteride filmin
yönetmeni Merlyn SolakJıan
açıklamalarda bulunacak.
"Hayal", Berlin'de yaşayan
Türk yönetmen Merlyn So-
lakhan ve Manfred Blank'ın
yönettiği bir Türk-Alman or-
tak yapımı.
"Hayal" bir belgesel değil.
Ama uzun metrajlı bir çalışma
da değil. Bir tiyatro fîimi, bir
durum komedisi, bir biyogra-
fi, birmüzikal...
Bir "tiyatro filmi" çünkü;
gölge tiyatrosu günümüzde
yok olmakta ve bu filmde hâlâ
bu geleneği yaşatmakta ısrar
eden son iki istanbul bölge ti-
yatrosu sanatçısı, Karagöz
oyunlanndan Kayık'ı oynu-
yor.
Bir "durum komedisi", çün-
kü; Karagöz'ün ve Hacivat'ın
evındekı yokluğa karşın kan-
lan mücevher isteyip durmak-
tadır. Eşlerine küsen hanımlar
kendilerine mücevherler suna-
cak "gerçek erkekler"le bu-
luşmak için zavallı kocalar ise
daha fazla para kazanabilmek
üzere, Hacivat'ın eski kayığıy-
la iki yaka arasında müşteri
taşımaya, limana yollanırlar...
Bir "belgesel", çünkü, bu
filmde Metin, özlem, Çelebi
karakterlerini, Karagöz ve
Hacivat aracılığıyla Haliç ve
Boğaz kıyılanndaki kayıkçı-
lan, Beşiktaş kahvesinde çalı-
şan ocakçılan, çay servisi
yapanlan betimleyerek türlü
küçük meslekleri yansıtmış.
Bir "tarih belgeseli", çünkü,
Türk kültürü ve gölge tiyatro-
su uzmanı Alman bilim adam-
lan Andresa Tietze ve Robert
Anmegger'in anlattığı. iki kı-
tanm birleştigi yerdeki büyük
kent, İstanbul'un tarihi.
Bir "müzikal film", çünkü,
her Karagöz oyununda oldu-
ğu gibi hayali Orhan Kurt ve
arkadaşlan tarafmdan gele-
neksel Türk sanat müziği şar-
kılan seslendiriliyor.
Filmde Karagöz oyunculan
loncasındaki profesyonel or-
ganizasyonu Onat Kutlar ve
Cevat Çapan anlatıyor.
Almanya'daki Joan Miro mtrospektifı izleyici akınına uğruyor
Aynanın öteki yüztindekîTuristlerin gözbebeği Heidelberg'deki sergide,
1983'te yitirdiğimiz ünlü sanatçının desenleri
ve baskılan bugüne kadar alışık olmadığımız
bir Miro portresi çiziyor. Heidelberg'de
karşılaştığımız Miro, yaşam gücünü doğadan
alan, sıcakkanlı, Akdenizli bir Miro. Sergiyi
terk ederken aklıma Akdeniz güneşi altında
ölmeyi isteyen Tezer Özlü geliyor.
NECMİ SÖNMEZ
HEIDELBERG — Tüm Or-
ta Avrupa'yı eıkisi altına alan
kar, yağışlı hava ve olumsuz
şartlar, turistlerin gözbebeği du-
rumunda olan küçük Heidel-
berg'e gaıip bir mutluluk getiri-
yor. Karlar altındaki ağaçlarm
binbir türlü yılbaşı süsleri Ûe be-
zenmiş hali, bir kış masalının
büyüsüne hazırlıyor insanı. Bu
büyüyü güçlendiren, hatta esra-
rengizleştiren bir "Miro
retrospektifi" Heidelberg Sanat
Derneği'nde izleyici akınına uğ-
ruyor. Karlarla kaph bir bahçe-
den geçip post-modern bir an-
layışla yeniden düzenlenen ser-
gi salonlanna doğru ilerlerken
ancak Akdeniz'e özgü bir ışığın
mıknatıslanmış gibi insanı ken-
dine çektiğini algılıyoruz.
"Miro retrospektifi",
1893-1983 arasında yaşamış olan
ünlü sanatçının 145 adet grafik
çalışmasına (desenler, litografi-
ler, eskiz ve karalamalar) ve
önemli dönemlere ait 5 adet yağ-
lıboya ile şimdiye dek alışık ol-
madığımız bir Miro portresi çi-
ziyor.
Klasik-modernin en önemli
isimlerinden biri olan sanatçı,
uzun süren yasamı boyunca,
özellikle galericiler tarafmdan
'sağılmalık" olarak kullamlmış
ve sayısı kesin olarak bugün bi-
le bilinmeyen litografiler, gra-
vürlerle sanatsal çizgisini yara-
lamıştı.
Heidelberg retrospektifinin
en önemli özelliği, "seçme" bir
anlayışla Miro'nun birer "içsel
giince" olan desenlerine eğilme-
si. Yaşamöyküsünden öğrendiği-
mize göre bir desen tutkunu
olan sanatçı, 1917'de Barcelona
Akademisi'nde öğrencilik yap-
maya başladığından itibaren sü-
rekli olarak desen çizmiş ve bu
eğilimi, görkemli bir çiftlik olan
şimdiki Miro Vakffna sığınıp
ölümü bekleyişine dek sürmüş-
tür.
Bugün Mallarco'daki Miro
evi, sanatçının son kez bıraktı-
ğı gibi duruyor. Vasiyeti üzeri-
ne kunılan vakfın özel koleksi-
yonundan ve Avrupa'daki diğer
önemli müzelerden derlenen de-
senler, sanatçının 1917-24 yılla-
rı arasındaki "arayış dönemi",
1924-30 "sürrealist çizgUer",
1930-60 "abstraction-creaiton",
1960-80 "doğaçlama" evrelerine
ait.
Bir Katalan olan Miro.ilk kez
1919 yıunda Paris'e gitti ve Pi-
casso'nun çevresine girdi. Kü-
bizmle birh'kte Katalan primitiv
sanatım birlikte yorumladığı er-
ken dönem çalışmalannda, he-
nüz daha virmi yaşında olan bir
genç sanatçının, boyalar ve özel-
likle de insanı bir öğleden son-
ra Akdeniz sıcağına çeken renk-
lerle kalbini konuşturduğunu,
saf ve el değmedik bir doğallı-
ğra varlığını görüyoruz.
1924-25 arasında Paris'te
oluşturulan sürrealist akım, gü-
zelliğin mutlak anlamıyla yıkı-
hşına, el becerisinin bir zenaat
olarak değerlendirilişine zemin
açarken aynanın öteki yüzünü
açıyordu izleyiciye. Miro ve ya-
kın arkadaşı Endre Masson,
Max Ernst'ın sonradan yayım-
lanan güncesinde "absoluter
surreaiismus" olarak değerlen-
diriliyordu. Bu saptayım, sonra-
dan figürlü resme dönse de Mi-
ro için doğru çıkmıştır. Miro,
çocukaynanın öteki yüzüne bakmayı
cesaret etti. 1925'te Almanca ko-
nuşan KJee ile Arp'ın resimleri-
ni gördüğünde, bu cesaretinin
ona pahalıya patlayacağını da
hissetti. SojTitlamaya geçiş aşa-
masında Miro'nun Klee'de gör-
düğümüz temellendirilmiş pren-
siplerden yoksun olduğunu gö-
rüyoruz.
196O'lı yülardan sonra ulusla-
rarası bir üne kavuşan sanatçı,
seramikleri ve sıradışı heykel
kompozisyonlanyla da dikkat
çekti.
Bugün Heidelberg retrospek-
tifi'nde karşılaştığımız Miro, ya-
şam gücünü doğanın kendisin-
den alan, ama o doğa karşısın-
da yine de savaşımı buakmayan
sıcakkanlı, Akdenizli bir Miro.
Sergiyi terk ederken aklıma,
Akdeniz güneşi altında ölmeyi
isteyen Tezer Ozlü geliyor. Bu
renİderin Akdeniz'deki ölümlü-
lükle çatısan özellikleri aptal bir
yaşama sevincinin ötesine geçe-
bildiği için özlü'ye hak verme-
mek elde değil.
• Kültür Servisi —
Türkiye Yazarlar Sendikası,
27 ocak pazartesi gününden
itibaren her hafta pazartesi
günleri "Ustalanmıza
Saygı" adı altında bir dizi
etkinlik başlaöyor. Saat
18.00'de başlayacak
etkinlikler Türk edebiyatmı
genç kuşaklara tanıtmayı
amaçhyor. Etkirüikler
kapsammda 27 ocak
pazartesi günü Orhan
Veli'yi konu alan bir
toplantı duzenlenecek.
Şubat ayı boyunca
Memduh Şevket Esendal,
Yakup Kadri
Karaosmanoğlu, Nurullah
Ataç TYS toplantılannda
ele alınacak. Şubat ayının
son etkinliği ise
Karacaoğlan, Pir Sultan
Abdal ve Dadaloğlu gibi
halk şiirinin ustalarına
aynldı.
Mevlana
Sergisi
• Kültür Servisi — İTÜ
Vakfı Sosyal ve Kültürel •
Hizmetler Komitesi'nin
geçen yıl başlattığı
ITÜ/Sanatçı El Ele projesi
kapsammda düzenlenen
"Mevlana Yılı" sergisi 22
ocak-5 şubat tarihleri
arasında İTÜ laşkışla'da
açık kalacak. Mevlana
konulu karma sergide
resim, ebru, minyatür,
tezhip, hat ve baskı
dailarında örneklere yer
verilecek. Mevlevi müziği
eşliğinde açılacak olan sergi
pazar günü dışında her gün
11.00-17.30 arası
görülebilecek.
Oğrencilerden
I Kültür Senisi — ideaJ
llkokulu ögrencilerine, yaz
tatili başında verilen
"Doğa" konulu yaz
ödevleri arasmda yapılan
yanşmada derece alan
kompozisyonlar ile birlikte
sergilenmeye layık bulunan
ödevler, bugünden itibaren
24 ocağa dek Beşiktaş
Belediyesi Sergi Salonu'nda
sergileniyor.
Akçıl'dan
müzik
kampanyası
• Kültür Servisi — Keman
sanatçısı Saim Akcıl ve
Gençlik Oda Orkestrası,
orta ve yüksek eğitim
kurumlanndaki gençlere,
çok sesli müziği tanıtma ve
sevdirme amacıyla bir
kültür kampanyası
başlatıyor. Sanatçı ve
orkestrası, bu kapsamdaki
ilk konserlerini bugün saat
16.00'da Koç özel
Lisesi'nde, 22 ocakta ise
saat 13.30'da Saint Benoit
Lisesi'nde verecekler.
Caz ve New
Orleans
• Kültür Servisi — Müjdat
Gezen Sanat Merkezi'nde
yer verilen etkinlikler, 22
ocak çarşamba günü Tekin
Aral'ın saat 17.30'da
başlayacak mizah konulu
söyleşisi ile sürüyor.
Merkezde 23 ocak
perşembe günü ise "Erol
Pekcan'la Cazm Doğum
Yeri New Orleans" konulu
bir film gösterisi ve söyleşi
yer alacak. Gösterinin
başlama saati 17.30.
Kız Kulesi'ne
taın destek
• Kültür Servisi —
Üsküdar Belediyesi
tarafmdan Kız Kulesi'nin
turizme açıhnası faaliyetleri
sürerken Kültür Bakanı
Fikri Saglar da Üsküdar
Belediye Baskanı Dr. Niyazi
Yurtseven'e çalışmalar
nedeniyle "Tam destek"
sözü verdi. Üsküdar
Belediye Başkanı Dr. Niyazi
Yurtseven'i telefonla arayan
Kültür Bakanı Fikri Saglar,
"Kız Kulesi'nin turizme
açılması ve kültür
faaliyetlerine yer verilmesi
amacıyla Üsküdar'da başka
yerlerin de turistik ve
kültürel tesisler yapılması
için bakanlığın çalıjmalan
var. En kısa zamanda
Üsküdar'a gelerek bu
konuda incelemelerde
bulunacağım" dedi.
Derimod'da
resim sergisi
• tSTANBUL (AA) —
Derimod Kültür
Merkezi'nde 11 sanatçının
çalışmalannın yer aldığı
resim sergisi açıldı. Sergide
Zeki Faik Izer, özdemir
Altan, Tomur Atagök, Nur
Koçak, Tülin Onat, tsmet
Ergün, Tanju Demirci,
Haluk Gedik, Işık Tüzüner,
Hakan Kamışoğlu ve Zehra
özmeral'in, kâğıt üzerine
akrilik, yağlıboya ve
karakalem türü 52 çalışması
yer alıyor. Sergi, 25 şubata
kadar acık kalacak.