23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 H Ü K Ü M E T T E N N E B E K L İ Y O R L A R ? 21 OCAK 1992 TJ^ürkiye'nin belli başlı meslek örgütlerini oluşturan odalar, dernekler, birükler ve sendikal kuruluşlar, toplam üye sayısı olarak geniş bir tabana sahiptirler. Toplumun çok değişik kesimlerini örgütlemiş olan söz konusu meslek kuruluşlarından bir bölümü, yeni hükümetten neler beklediklerini çeşitli vesilelerle kamuoyuna duyurdular. Ama biz, bu kuruluşlann başkan ya da temsilcilerinin ağzından, hükümetten ne bekledikleriniokurlanmıza topluca iletmek istiyoruz. Türkiye Ticaret, Sanayi Deniz Ticaret Odaları ve Borsalar Birliği, Türk Mühendis, Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye Ziraatçılar Derneği, Türkiye Ormancılar Derneği, Diş Hekimleri Derneği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, tdareciler Derneği, Müteahhitler Birliği, Türkiye İşveren Sendikalar Konfederasyonu, Tİ1SİAD, Turk-lş ve DISK, başvurduğumuz ve açıklamalanna dört gün boyunca yer vereceğimiz kuruluşlar arasında... Enflasyonist beklentiler kınlmalıHükümet 1992 yılında, parasal konularda enflasyonist beklentileri kıracak tutarlı ve kararlı bir politika izlemelidir. İşçi-işvenen ilişküerinin de bir sosyal uzlaşma çerçevesi içinde yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Özel sektörün hükümete destek olması lazım. X Orkiye'nin 1992 yılı gündemindeki en önemli iİci sorun enflasyon ve durgunluk- tur. Ekonominin karşı karşıya olduğu di- ğer sorunlar bu iki sorunun sebep ve sonuçlan niteliğindedir. Türkiye 1992 yılına, 1991'den devralınan önemli bir enflasyonist baskı altında gir- mektedir. Bunun bir sonucu olarak yılın ilk üç ayında enflasyonun bir yükselme tren- di içine girmesi beklenmektedir. 1991 yılı sonu itibanyla %70'lerde seyreden enflas- yonun %80'lere doğru tırmanması söz ko- nusudur. Bu tırmanışın, %2'ler civarında olan büyüme trendini yılın Uk aylannda daha da baskı altına alması söz konusu- dur. Böylece 1992'nin ilk uç ayı kaybedil- miş olacaktır. Ekonominin bundan sonra göstereceği seyir, hükümetin açıklanan is- tikrar tedbirlerinin çizeceği rotaya bağlı olarak gelişecektir. Herhalde bu tedbirle- rin gerektirdiği uyum süreci ve ekonomi- nin ilk üç ayın şokundan çıkması yıl ortasıru bulacaktır. Böylece geçen yıl oldu- ğu gibi 1992'nin ilk altı ayında da gerek enfîasyon, gerekse ekonominin canlanması açısından iyimser bir bakış oluşturulması oldukça güçtür. Ancak, bazı sartlar yerine getirildiğin- de yılın ikinci yansından itibaren, hatta yer yer ikinci çeyrekten itibaren baa olumlu sonuçların alınması mümkıin olabilecek- tir. Esasen, Türk özel sektorünün 1992'den esas bekJentisi kantitatif ve kısa vadeli iyi- leşmelerden çok, kalıcı ve kalitatif iyileş- melerdir. Bu da ekonomininin sağlıklı bir gelişme trendi içine girebilmesi için kamu açıklarının azaltılması ve piyasa mekaniz- masının etkin bir biçimde işlerlik kazan- ması amacıyla atıiacak cesaretli adımlarla mümkün olacaktır. Bugün Türk ekonomisini sağlıklı bir iş- Ieyişten uzaklaştıran en önemli faktör KIT'lerdir. KlTler sadece kamu acıklan- nın yarısını yaratmakla kalmamakta, ser- maye piyasaSL, işgücü piyasası, mal ve hizmet piyasalan üzerinde de çeşitli olurn- suz etkiler yaratarak ekonominin geri ka- lan kısmının etkin işleyişini engellemektedirler. Türkiye ekonomisi esa- sen kıt olan sermaye, nitelikli işgücü, ham- madde ve döviz kaynaklannın önemli bir bölümiinü KİT girdabında kaybetmekte- dir. KlT'ler aşırı ücret artışlanna ve fiyat artışlarına öncülük ederek, devlete karşı vergi ve sigorta yükumlülüklerini yerine ge- tirmeyerek, yarattıkları döviz getirisinin çok üzerinde dış kaynak kullanarak, yarat- tıkları net katma değerin çok ötesinde iç kaynak talep ederek ekonomik dengelerin altüst olmasında birinci derecede rol oyna- maktadır. Tüm açıklığıyla kamuoyunun gözleri önünde yıllardır cereyan eden bu sürecin durdurulması zamanı gelmiştir. Türkiye, enflasyonu engellemek, ekonomisini tam Beş yıl boyunca TOBB'nin başkanvekilliğini sürdurmüş olan Rona Yırcalı, 10 ekimden bu yana TOBB Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yürütmekte. Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, tum illerle buyük ilçelerde toplam 303 oda ve borsayı çatısı altında topluyor. 600 bini aşkın üyesiyle bir anayasal kuruluş olan TOBB, Turkiye'nin en buyük ozel sektor örgutlenmesi niteliğinde. olarak dışa açmak, hızü bir sanayileşme sü- recini başlatmak, kamunun asli görevleri- ni tam olarak yapmasını sağlamak ve kamunun aciliyet kazanmış olan yeni gö- revlere kaynak ayırmasıru sağlamak istiyor- sa KİT kamburundan mutlaka kurtulmak zorundadır. Türk özel teşebbüsünün 1992 yılında en önemli beklentilerinden birisi KlT sorununun öngörülebilir bir zaman içinde çözümlenmesi sürecinin başlatıl- masıdır. KlT sorununun çözümlenmesi şüphesiz çeşitli sosyal ve ekonomik maliyetleri be- raberinde getirecektir. KİTlerdeki işgücü fazlasırun tasfiye edilmesi hassas bir konu- dur. Aynca KlTlerin özellikle ticari ban- kalara olan borçlannın ödenmesi gereği de sorunun çözümünü güçleştirmektedir. Türkiye'nin bu sorunu çözerken daha büyük sorunlar yaratılması riski ile karşı- laşması söz konusudur. Bu nedenle KlT so- rununun çözümü, mutlak surctte dış destek alınmasını gerekli kılmaktadır. Bu amaç- la Dünya Bankası ile yapılan görüşmeler ümit vericidir. Kısmi bir işsizlik sigortası- nın kurulması, tasfiye edilen genç işçilerin yeniden eğitilerek ekonomiye kazandırıl- ması, borçlann tasfıyesinde uygun dış uyum kredilerinden yararlanılması mutla- ka gündeme gelmelidir. 1992'nin gündeminde önemle ele alınma- sı gereken diğer bir konu ihracattır. Hızla değişen dış dünya koşullarında Türkiye mevcut fırsatlan gecikmeden değerlendir- mek, sahip olduğu pazarlan korumak ve yeni aülımlarını sürdürmek zorundadır. 1989 ve 1990'da döviz kurunun enflasyo- nun altında seyretmesi, çeşitli teşviklerin kaldınlması ve önemini yitirmesi, 1991 yı- lında dünyada yaşanılan durgunluk Türki- ye'nin ihracatta kazandığı ivmeyi önemli ölçüde törpülemiştir. ihracatta sağlamlan rakamsal gelişmeler yetersiz olduğu gibi fevkalade aldaiıcıdır. Bugün ihracat büyük güçlüklerle kazanıimış dış pazarların kay- bedilmesi için katlanılan fedakârlıklarla ge- lişmektedir. Ihracaün geliştirilmesi için atıiacak en önemli adım EXIMBANK kre- dilerinin yeterli bir düzeye ulaştırılmasıdır. 1992 yılında diğer önemli bir beklenti- miz finans kesimi reformunun şekillenmesi ve hissedilir sonuçlar vermeye başlaması- dır. Bu konuda en acil sorun kredi faizle- ridir. Bu alanda atıiacak ilk adım kredi faizleri ile mevduat faizleri arasındaki bü- yük marjm kapatılmasıdır. Diğer bir ifa- de ile kaynak transfer maliyetlerinin gelişmiş ülkelerdeki tek rakamlı düzeylere çekilmesi gerekmektedir. Kredi faizlerinin aşağı çekilebilmesi için devlet borçlarmın azaltılması da temel önkoşullardan bi- risidir. Esasen, borç faizi yükünden kaynakla- nan acikların azaltılması için de bu yönde bir gelişme olması kaçınılmazdır. Finans kesımı reiörmu çerçevesinde bor- sarun canlandınlması ve altematif tasarruf araçlannın geliştirilmesi de 1992 yılının gündeminde olmasını beklediğimiz konu- lar arasındadır. 1992 yılından bir diğer önemli beklenti- miz harcama ve vergi sistemimize disiplin getirecek tedbirlerin alınmasıdır. Fonlann bütçeye dahil edilmesi, vergi adaletinin sağ- lanması, kayıt ve belge sistemini yaygınlaş- tıncı tedbirlerin ahnması öncelikli konular arasında yer almaktadır. Bu arada 1992 yılında sıfır bazh bütçe uygulaması yapılarâk mevcut harcama ka- lemlerinin rasyonel bir temele oturtulma- sı zamanının geldiğine de inanıyoruz. Nihayet 1992 yılında hükümetin parasal konularda enflasyonist beklentileri kıracak tutarlı ve kararlı bir politika izlemesi, özel kesim ve diğer kesimlerle sürekli diyalog içinde ekonomide durgunluk yaratan olumsuz bekleyişlerin düzeltilmesini sağ- laması gerekmektedir. Bu arada özellikle işçi-işveren ilişküerinin bir sosyal uzlaşma çerçevesinde düzenlenmesi için kalıcı bir mekanizma oluşturulması da büyük önem taşımaktadır. Burada son olarak şunu da belirtmek is- tiyorum ki, 1992 yılında özel sektöre de önemli görevler düşmektedir. Her seyden önce özel sektörün hükümete bu alanda destek ve yardımcı olması gerekmektedir. Bunun dışında özel sektör, olaylan ve alınan kararlan yakından izleyerek gerek- li uyum tedbirlerini süratle uygulamaya koymak zorundadır. Nihayet özel sektör enflasyonun aşağı çekilmesi sürecinde üze- rine düşen fedakârlıklan da üstlenmek zo- rundadır. Bugüne kadar yaşadığnruz tecrübeler özel sektörün gerekliliğine ve doğruluğu- na inandığı kararlara uyum' yapma ve bun- lann gerektirdiği fedakarhklara katlanma konusunda yüksek düzeyde bu bilince sa- hip olduğunu göstermiştir. Bu bakımdan özel sektörün 1992'nin başanlı bir yıl ol- masında üzerine düşen görevi tam olarak yapacağından kimsenin kuşkusu olma- malıdır. DOSağlık hizmeti halka yakın olsunX ürk Tabipleri Birliği olarak, yeni hü- kümetten beklentilerimiz; genel demokra- tikleşme ve sağlık hizmetleri alanında toplanabilir. Genel olarak ülkemizin sorun- larına kısaca bir göz atarsak, beklentileri- mizi de buna göre sıralayabiliriz. Ülkemizde demokratik süreçlerin geliş- tirilmesi, katılımın sağlanması anlamında ciddi sorunlar mevcuttur. Toplum kesim- leri kendileri ile ilgili süreçlerde söz ve ka- rar sahibi değillerdir. örgütlenme, hak arama yolları tıkalı hale getirilmiştir. Üretenlerin sağlık sorunlan son 10 yıl- da daha da bozulmuştur. Gelir dağılımı bo- zulmuş, işsizlik oranı yükselmiş, iş kazalan, meslek hastahkları oranı yükselmiş, top- lum bilimsel düşünceden uzaklaştırürnıştır. Beslenme, barınma, alt yapı ile ilgili so- runlar giderek artmıştır. Ülkemizde insan haklan ile yaşama hak- kı ile ilgili ciddi sorunlar yaşannuş ve ha- len yaşanmakta, Güneydoğu'da bir yangın devam etmektedir. Hayat pahaJıhğı dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Sağlık örgutlenmesi ile ilgili sorunlar art- mış, hizmetler dağınık bir hal almıştır. İedavi edici sağhk hizmetleri provoke edilmiş, sağlık hizmetleri çok pahalı bir ha- le gelmiştir. Sağhk, alınıp satılabilen bir meta hali- ne getirilmiş, devletin bu alandaki sorum- luluğu giderek aza indirflmiş ve pazar koşullanna terk edilmiştir, sağlık alanına KDV uygulaması getirikniştir. Gayri Safi Milli Hasıla'dan sağlığa ay- rılan pay giderek azalmış, bu payın içinde de kamunun yeri giderek düşmüş, özel sek- tör payı artmıştır. Sağlık personelinin özlük haklan, de- mokratik talepleri ile ilgili sorunlan dağ gi- bi büyümüştür. Hekimlere zorunlu hizmet getirilmiş, haftalık 80-90 saatlik çalışma- Turk Tabipleri! Birliği (TTB), 1953 yılında kurulan, hekim sayıları 20O'ün üzerinde olan ve 42 ildeki Tabip OdaJarı'nın bağlı bulunduğu bir ust kuruluştur. Ülke çapında 30 bin hekimin yaklaşık 35 bininin üye olduğu TTB'nin başkanhğını, 1990 Haziranı'ndan bu yana Dr. Selim Ölçer yurütüyor. 1948 Silvan doğumlu olan Olçer, 1972 yılında başladığı doktorluk görevini Ankara Numune Hastanesi'nde surdüruyor. nın karşüığı çoğu kez verümemiştir. Sağhk alanında çahşan insanların sağ- hklan ile ilgili riskler artmış, sağhk hizmet- lerini düzeltmek için yalnızca hekim sayısını arttırma yeterliymiş gibi bir yanıl- gı dolu uygulama başlatıhnıştır. Böylesi sorunlar karşısında hükümetten beklentilerimiz şunlardır: Genel demokratikleşme anlamında Türkiye'de Kürt sorunu ile odaklaşan in- san hakları sorunlan; İnsan Haklan Ev- rensel Beyannamesi, Paris Şartı, Helsinki Bildirgesi ışığında çözümlenmeli, devlete karşı insanlann korunması bir yaşam bi- çimi haline getirilmelidir. Buna bağh ola- rak Kurt halkının üzerindeki baskılar son bulmahdır. Ülkemizin insanlarının bera- berHği ve birliği için gerekli her şey gerçek- leştirilmeli, Güneydoğu'daki yangının söndürülmesi için hükümet attığı olumlu adımlan sürdürmelidir. Düşünme, örgütlenme özgürlüğu sağlan- malı, bu konudaki yasal engeller ve uygu- lamalar kaldırılmalıdır. Memurlara sendika hakkı tanınmah ve işlevsel kılınmalıdır. Enfîasyon için tedbirler ahnmah ve ge- lir dağılıırundaki bozukluk onanlmalıdır. Sağhk hizmetleri için sağlam kaynakla- ra dayalı bir fînansman sistemi bulunma- h, sağüğa aynlan pay Gayri Safi Milli Hasıla içinde en az %5'e çıkanlmalıdır. Halkın sağhk hizmetlerine kolay ulaşa- bileceği ve hasta - hekim arasında, hasta - hastane arasında para ilişkisinin kalka- cağı bir finans sistemi kurulmalıdır. "Pa- rası olana sağlık hakkı" anlayışı yok edilmelidir. Parasırun olup olmadığına ba- kılmaksızın herkesin sağîığı güvence altı- na ahnmalıdır. Sağlık hizmetlerinin örgutlenmesi yeni- den düzenlenmeli ve halkın ve sağhk per- sonelinin denetimine açık hale getirilmelidir. Hizmetin planlanmasından üretimine, üretiminden tüketimine her aşa- mada bu hizmeti üreten sağlık personeli- nin ve tüketen halkın katılımı sağlanmah ve hizmetler desantralize ediüneli, yerleş- me sağlarurken sağhk hizmeti üreten birim- lerde de yerelleşme gerçekleştirihnehdir (üretenlerin yönetime katüması, yönetici- lerin seçimle atanmalan vb. gibi). Temel sağlık hizmetlerine öncelik veril- meli, kamu bu alanda sorumluluğunu unutmamalıdır. Konıyucu, tedavi edici he- kimlik uygulamalannın ilk basamağı güç- lendirilmeli, birinci basamak hekünliği bir disiplin olarak desteklenmelidir. Yılda 5000 hekim üretiminden acilen vazgeçilmelidir, hekimlere mecburi hizmet kaldırılmalıdır. Sağlık alanında KDV uygulaması kaldı- rılmalıdır. Bu hükümetin başarıh olması şu anda kamuoyunun ortak dileği gibi gözükmek- tedir. Ancak başan herhalde demokratik- leşmede atacağı adımlan ve sivil toplumu yaratmadaki becerisinde noktalanacaktır. 'SAĞLIK PAYI'NA PROTESTO— Istanbal Tabip Odası ve Diş Hekimleri Odası, 198»'in aralık ayında Çaglayan semtinde diizenledikleri "sessiz yüriiyiiş"le, bütçede sağlık hizmetierine aynlan payın gülünçlügünü dillendirmişlerdi. DMHIl^tkive sorumluluk var,hak yokMimarlık ve mühendislik eğitimi ülke gerçeklerine uymuyor.TMMOB'nin yükseköğretim programlanna yönlendirici katılımı gerek. Kamu çalışanı mimar ve mühendisler ekonomik zorluk içindedir. Yetki ve sorumluluklarına uygun hak ve özgürlükleri yok. Ul lkemizdeki mühendis ve mimarlar ile onların mesleki kuruluşu Türk Mühendis Mimarlar Odaları Birliği son 11 yıldan çok olumsuz etkiknmiştir. Ülkedeki demokrasi dışı koşulların ve uygulamaların yarattığı olumsuzluklar bizlere ve sektörümüze bi- rebir yansımıştır. Ücret duzenlemelerinde üyelerimizin du- rumu göz ardı edilmiş, layık olduklan üc- retler kendilerine verilmemiştir. Eğitimleriyle kazandıklan mesleki yetkile- ri, bir alt eğitim grubuna verilmiştir. Mühendis ve mimarlar tek mesleki ku- ruluşu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin yasasında yapılan değişiklikle et- kisiz hale getirilmeye çalışılmıştır. TMMOB vesayet altına sokulmak isten- miştir. Bugün ülkemizdeki gelişmeler, yeniden demokrasiyi vaat edip geliştirecek bir or- tamı yaratmıştır. Yeni bir toplumsal uzlaş- ma dönemine girildiği görülmektedir. Böyle bir uzlaşma katüımcı demokrasi adı- na umut vermektedir. Görev başındaki yö- netimin, yakın geçmişte yaşanan olumsuzluklan dışlayan, demokratikleşme- yi temel alan bir doğrultudaki programı yaygın bir kamuoyu desteği sağlamış du- rumdadır. Bu çerçevede gerek örgütsd gerekse mes- leki sorunlanmıza eğilineceğini umuyoruz. Bu sorunlarımızı özet olarak sıralamaya çahşarak, aşağıdaki şekilde tanımlaya- bihriz: Kamu niteliğindeki meslek kuruluşları- nın üzerindeki her tür vesayet ve baskının kaynağı olan 1982 Anayasaa'run 135. mad- desinin yeniden ele alınması ve demokra- tik normlara uygun nitelikte düzenlenmesini birliğimiz demokratikleş- menin gereği saymaktadır. Birliğimiz bu çerçevede yapılacak çalışmalara ilgili mes- lek kuruluşlannın katılımının, çok önem- li ve yönlendirici katkılar sağlayacağına inanmaktadır. TMMOB 1954'te çıkanlan 6235 sayılı kendi kuruluş yasasının 12 Eylül sonrasın- da 66 ve 85 sayıh KHK'lerle getirilen anti- demokratik değişikliklerden ivedi olarak anndınlmasını, bu amaçla 66 ve 85 sayıh 1954 yılında kurulan Turk Mühendis Mimar Odaları Birliği, Turkiye'deki 200 bin mühendis ve mimann meslek kuruluşudur. 19 odası bulunan TMMOB'nin başkanhğını yuruten Teoman Alpturk, 1971 yılında İDMMA Elektrik Muhendisliği Bolumu'nden mezun olduğundan bu yana TEK'te çalışıyor. 1974'ten beri TMMOB'nin birçok değişik kademesinde görev alan Alpturk, 1984'te seçildiği TMMOB Başkanhğı'nın yanı sıra 1981'den bu yana Elektrik Muhendisleri Odası'nın da başkanhğını yapıyor. KHK'lerin hemen yürürlükten kaldınlma- sını talep etmektedir. TMMOB özellikle kendi ilgi ve uzman- lık alanlarında kalan ülkemiz kalkınması- nın temel sektörlerine Uişkin karar ahnması süreç ve mekanizmalanna katılmayı, yet- kililerle verimU bir diyalog içinde bulun- mayı zorunlu bir görev saymaktadır. Bu çerçevede TMMOB uzun yıllardan gelen deneyim ve bilgi birikimini hükümete aktarmak suretiyle verimli bir işbirliği için kendine düşeni yerine getirmek kara- rındadır. Birliğimiz, ithal mallarında ve üretimde kahte kontrolünün ciddi biçimde yapüması gereğine işaret etmekte ve bu amaçla birli- ğimizin ilgili tüm ihtisas birimleriyle kont- rol mekanizmaları içinde yer ahnayı kendi asli görev ve işlevleri olarak görmektedir. Bu nedenle birliğimiz, hiç temsil edilme- diği TSE'de yeniden etkili ve yönlendirici biçimde temsil edilmesinin yasal yollarının açılması talebindedir. Birliğimiz MPM ve KOSGEB'deki temsiliyetinin daha etkin hale getirilmesini, birliğin uzmanhk alan- larındaki zenginliğinin zorunlu kıldığı bir düzenleme olarak kabul etmektedir. Birliğimiz gUnumüzün mühendislik - mi- marlık hizmetlerini yönlendirebilmesi bir yana, tanımlayabiimesi dahi mumkün ol- mayan, 1938 yıünda çıkanlmış "Mühendis- lik - Mimarhk Hakkındaki Kanun"un günün koşullanna uygun duruma getiril- mesini zorunlu bulmaktadır. TMMOB, yüksek öğretim mühendislik ve mimarlık eğitiminin, ülkemiz gerçekle- ri ile gereksinimlerini karşılayacak bir ni- teliğe ve yönlendirmeye kavuşturuhnasuıın gereğine inanmaktadır. Bu amaçla TMMOB'nin yükseköğretim porgramlan- na yönJendirici katılımı ile TMMOB- üniversite işbirliğinin yasal gereklilik ola- rak sağlanmasmın çok olumlu katkılar ge- tireceğine inanıyoruz. Son yıllarda uygulana gelen ekonomi politikalan sonucu kamu çahşanlannın bü- yük bir ekonomik sıkıntıya sokulduklan bilinmektedir. Kamu çalışanı mühendis - mimarlann ekonomik durumlan da aldık- lan eğitim, yetki ve sorumluluklan yanı sıra ürettikleri hizmetlerin nitehlcleriyle de bağ- daşmayan bir düzeye düşürülmüştür. Aynca kamu çahşanlan, sözleşmeli per- sonel istihdam uygulamasıyla yapay ayı- nmlara, haksız ayncahklara tabi tutulmuş. devlet personel rejimi tam bir kargaşanın içine itilmiştir. Birliğimiz öncelikle, kamu çahşanlan arasında haksız ayncahklar yaratan statü farklılıklannın giderilmesini, tüm kamu ça- hşanlan için grevli, toplu sözleşmeü sen- dika kurulması hakkının yasal güvencelere kavuşturuhnasım savunmaktadır. TMMOB 21 yıldan bu yana uygulana gelen 657 sayıh Devlet Menıurlan Kanu- nu çerçevesinde kamu görevlisi mühendis mimarlann giderek ağırlaşan ekonomik, demokratik sorunlanrun çöztilemeyeceği inancındadır. Bu nedenle, birliğimiz mühendis ve mi- marlann, ekonomik sorunlanru çözüm yo- luna sokacak, çağdaş demokratik hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak yeni ayn bir statü önermektedır. Birliğimiz açıkladığı bu sonınlann çö- zümü doğrultusunda hükUmetinizce yürü- tülecek tüm çalışmalara doğrudan katılarak, katla koymayı görev bilmektedir. SLHECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle