15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/3 Dışişleri Bakanlığı Türki cumhuriyetlere yönelik kültür paketi hazırladı Türkiye Doğu'ya açıhyor HAKAN AYGÜN ANKARA — Dışişleri Ba- kanhğı, eski Sovyetler Birliği'n- deki Türki cumhuriyetlere yöne- lik kültür paketi hazırladı. Eği- tim ağırhklı paket, bınlerce öğ- renciye Türkiye'de yukseköğre- nim olanağı sağlanmasını öngö- rüyor. Bu çerçevede, ÖSYM, ha- ziran ayında Bakü'de ögrenci Seçme ve Yerleştinne Sınavı ya- pacak. Uygulama, büyükelçilik açılacak diğer Türki cumhuri- yetlerde de yaygırılaştınlacak. Dışişleri Bakanlığı Kültür Da- ircsi tarafından hazırlanan ve Milli Güvenlik Kurulu'na sunu- lan "Türki cumhuriyetlere yöne- lik kültür paketi" eğitim, sanat ve bilimsel alanlarda bu cumhu- riyetlere yönelik olarak izlenecek stratejinin ana hedefleri ile yü- rütülecek faaliyetleri içeriyor. Pakette en önemli hedef olarak, Türkiye'de bu cumhuriyetlerden gelecek gençlere eğitim olanağı Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Milli Güvenlik Kurulu'na sunulan paket, Türki cumhuriyetlerde Türkiye sevgisinin yaygınlaştırılmasını ve lobi oluşturulmasını hedefliyor. Kültür paketinin içinde Bakü'de üniversite sınavmm yapılması ve Türk dilîeri sözlüğü hazırlanması gibi eğitim, sanat ve bilim alanlannda çeşitli faaliyetler yer alıyor. sağlanarak, ileride Türki cum- huriyetlerde "güçlü bir Türkiye lobisi oluşturulması" yer alıyor. Pakette neler var? Türki cumhuriyetlere özelük ve gereksinimlerine göre farklı yöntemlerle yaklaşıhnasını ön- gören paketin ana hatlan şöyle: Kültür merkezleri: Türki cumhuriyetlerde açılacak büyü- kelçüiklerin her birinde "kültür merkezi" de bulunacak. Türki- ye'deki Amerikan Kültür veya Ingiliz Kültür merkezleri gibi hizmet verecek kültür merkezle- rinde çeşitli etkinlikler gerçek- leştirilecek. Bu merkezlerde bi- rer de kütüphane kurulacak. Bu amaçla Dışişleri Bakanlığı, kla- sik ve çağdaş Türk edebiyatının ünlü isimlerinin eserlerini satın aldı. Kitaplar, büyükelçiliklerin açılmasıyla birlikte cumhuriyet- lere gönderilecek. Türk okuUan: Agırlıklı ola- rak Türkiye'ye burslu ögrenci getirilerekTürki cumhuriyetler- deki öğrencilere çeşitli branşlar- da eğitim verilecek. Böylece ge- leceğin yöneticilerine Türkiye sevgisi aşılanacak. Uzun vadede ise cumhuriyetlerde, Türkiye'de- ki "Roben Kolej veya Avustur- ya K12 Lisesi" örneklerine ben- zer "Türk okullan" açılacak. Bu okullarda Türkiye Türkçesi ile eğitim yapılacak. Türk yardan teşkilatı: Dışiş- leri Bakanlığı bünyesinde "Türk yardım teşkilatı" kurulacak. Böylece Türki cumhuriyetlere yönelik faaliyetlerin koordinas- yon içinde yürütülmesi sağlana- cak. Teşkilat bünyesinde Dışiş- leri müsteşarı başkanlığında oluştunılacak kunılda, Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Ba- kanlığı gibi bakanhklar ile TÜ- BİTAK ve YÖK gibi konuyla il- gili kuruluşlann temsilcileri yer alacak. Teşkilat, Türk Tanıtma Vakfı gibi Tttrkiye'yi dışanda ta- nıtmaya yönelik faaliyet göste- ren vakıflarla işbirliği yoluna gi- decek. Cumhuriyetlere yönelik arzulanmayan faaliyetler içinde bulunan bazı vakıflar da dene- tirn altında tutulacak. Vakıf, Türki cumhuriyetlere bilimsel, teknik, kültürel ve eğitime iliş- kin yardımlarda bulunacak. Cumhuriyetlerde üniversite sı- navı: Başta Azerbaycan olmak üzere Türki cumhuriyetlerden binlerce öğrenciye Türkiye'deki üniversitelerin kapılan açılacak. öğrencilerin bir kısmına Milli Eğitim Bakanlığı ve çeşitli kuru- luşlar aracüığryla burs verilecek. Büyük bir böhımüne de "düşük öğrenim bedeli" karşıhğmda eğitim olanağı sağlanacak. ÖSYM, bu çerçevede Türki cumhuriyetlerde üniversite sı- navlan yapacak. Üniversite sına- vı yapılacak ilk merkez Bakü olacalc. Önümüzdeki haziran ayında gerçekleşecek sınav, bü- yükelçilik açılacak diğer Türki cumhuriyetlerin başkentlerine de yaygınlaştırılacak. Cumhuri- yetlerden gelecek öğrenciler, 1992-1993 öğrenim yılında Tür- kiye'de eğitim görmeye başlaya- caklar. Bu arada Türkiye'deki üniversitelerin bu cumhuriyet- lerdeki üniversiteler ile işbirliği de genişletilecek. Türk dilleri lugan: Dil birliği- ni sağlamaya yönelik olarak, cumhuriyetlerin Kiril alfabesin- den Latin alfabesine geçişlerine yardımcı olunacak. Bu amaçla ilk aşamada "Türk dilleri lügatı" hazırlanacak. Kültür Ba- kanlığı'nın hazırlık çalışmalan- nı başlattığı sözlükte, Türkiye Türkçesinde yer alan sözcükle- rin Türki cumhuriyetlerdeki kar- şılıkları yer alacak. Ruscadan, Arapçadan veya Farsçadan bu cumhuriyetlerde kullanılan Türkçeye girmiş sözcükler de sözlüğe alınacak. Dini faaliyetler: Türki cum- huriyetlerde dini gelişmelerin Türkiye modeline yakın olması- nı sağlamak amacıyla dini alan- daki yardım sürecek. Bu cumhu- riyetlerden getirtilecek öğrenci- lere imam hatip okullannda eği- tim verilerek din adamı olarak yetismeleri sağlanacak. Azerbaycan Halk Cephesi lideri Elçibey: Bağuıısızlık lafta kaldı, patron Rusya Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ebulfeyz Elçibey'e göre Bağımsız Devletler Topluluğu'na eski Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin ruhu hâkim. Gorbaçov'u Azerbaycan halkını kana buladığı için cani, insanlık için ise büyük biri olarak tanımlayan Elçibey, Yeltsin'in kendini büyük bir hızla yıktığını savunuyor. dür. Yeltsin eski SSCB'de ikin- ci adamdı. Bu onun için iyi bir yerdi. O ise kendini güçlendir- mek için eline geçen ilk fırsat- tan hemen yararlandı. Bütün bunlar da gösteriyor ki o birin- ci adam olamaz. Kendini büyük bir hızla yıkıyor. Bu korkunç- tur. Bir devletler birliği yantılıyor- sa "SSCB büyükdcüikleri, kon- solosluklan, dışişleri bakanlığı ne olacak" diye diğerlerine de sormalıydı. O kendini her şeyin varisi Uan etti. Her şey Rusya için. Amacı geçmiş imparajor- luğu korumak. Bağımsız olmak isteyen her devlet için tohumlar atıldı. Ana- yasalar, siyasi kurallar kabul edildi. Bunun arkası gelmeli. Duramaz. Nedir bu bağunsızük şartı? Ordu olmalıdır. Ordusu olmayan ülke bağımsız olamaz. Ordu özgür devletin bel kemi- ğidir. Ordu yoksa bu nasıl öz- gürlüktür? Ordu merkezi, sınır- lar merkezi. Devletlerin kendi ekonomilerini koruyabilmeleri için kendi paralan olmalıdır. Kendi paralan olmazsa nasıl ko- ruyacaklar? Ne yapmaya çalışı- yorlar? Yine bir demir perde mi çekmek istiyorlar? Bu devletlerin hiçbiri bağım- sız değil. Sadece kâğıtta bağım- sız görünüyor. Bu bir iki yüa kalmadan değisir. Yeltsin değiş- mesin istiyor ve engellemeye ça- lışıyor. Oradaki demokratik güçler buna izin vermeyecek. Rusya'dakiler korkuyor. Bir tek Ukrayna lideri Leonid Kravçuk korkmuyor ve Yeltsin'i sıkıştı- nyor. Nasıl olur da bağımsız devlet- ler birliği yaratırlar? Binamn te- meli yanlış. Bırakın beni özgür olayım. Dünya standartlanna göre. Seçimlerimi özgürce yapa- bileyim, kendimi savunabile- yim. Neyimiz özgür? Azerbay- can bağımsız. Ancak bunun hu- kuku yok. Her şey Moskova'- nın emrinde. Ayaz Muttalibov Yeltsin'in korkusundan anlaş- mayı imzaladı. Biliyor ki Azer- baycan özgür olursa ilk seçim- lerde iktidan kaybedecek. Mut- talibov, Rus süngüsü üstünde si kişilik olarak ve entelektüel otunıyordu. Şimdi de Yeltsin'- düzey olarak Yeltsin'den üstün- m desteğine dayanmak istiyor. HİCRAN ÖGE GOLTZ BAKÜ — Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ebulfeyz Elçibey, Bağımsız Devletler Topluluğu'- nu (BDT) "Halklann köle, tüm cumhuriyetlerin Rusya'ya ba- gımlı oiduğu, her şey için Mos- kova'dan izin alınan" bir yapı olarak tanımlıyor. Azeri lidere göre BDT'de "Sovyetler Birli- ği Komünist Partisi'nin ruhu hftUm." Rusya lideri Boris YeltsnTe karşı bir tek Ukrayna lideri Leonid Kravçuk direni- yor. Çünkü Kravçuk "korkmu- yor." Ebulfeyz Elçibey soru sorma- mıza fırsat bırakmadan anlat- maya başladı: Bir askeri ve poüs imparator- luğu olan Sovyetler Birliği da- ğüıyordu. Dağîldığmda yeri boş kalacaktı. tnsanlar psikolojik sarsmtı içine düşecekti. Bu du- rum Rusya için daha da kor- kunç olacaktı. Çünkü Rusya büyük bir ülke ve topraklann- da çeşitli uluslar var. Buradaki insanlar haklarmı ne zaman ala- caklar ve gelecekleri ne olacak- tı? Rusya, Buyaz Rusya ve Uk- rayna bir birülc yaratarak bu en- dişeyi giderdiler. 1yi de oldu. Dağjlmayacak, parçalanmaya- cak, silâhlar, bombalar kimse- nin eline düşmeyecekti. Dünya da endişelenmeyecekti. Ancak bu böyle olmadı. Ace- le kararlar ahndığı bugün açık- tır. Yeltsin beklemedi ve ileri gitti. Birliği yaratırken "Sovyet- ler Birliği yoktur" deyip Miha- fl Gorbaçov ve çevresini zama- nından önce ve tümüyle görev- den uzaklaştırdı. Hata yaptı. Bu acele atılmış bir adımdır. Gorbaçov'un kalması için bazi nedenler vardı. Çünkü o çok büyük bir reformisttir. Büyük bir yenilikçidir. Büyük hizmet- leri olmuştur. Bir zaman gelecek heykelleri dikilecek. Azerbay- can halkını kana bulamıştır. Be- nim için, ulusum için canidir. Ancak insanhk için büyük biri- dir. Ben tarihçiyim ve tarihsel açıdan yaklaşıyorum. Gorbaçov insan olarak siya- Milli Eğitim Bakanlığı Toptan, 6 memuru görevinden aldı ANKARA (ANKA) — Milli Eğitim Bakanı Köksal TopUn, bakanhğm baa ihaleleriyle ilgili olarak açtığı inceleme ve sonış- turtnalann sağlıkh şekilde yürü- tülnKSİ için üç üst düzey bürok- rau görevden aldı. MEB Basm ve Halkla Ihşki- ler vlüşavirliği'nden yapılan açıkkmaya göre Bakanhk Eği- tim Araçları ve Donatun Daire- si Başkanı İrfan Çiftçi, Bilgi lş- lem Dairesi Başkanı Ali Çorlu ve Pıojeler Koordinasyon Kuru- lu Bışkanı Prof. Dr. Haydar Tkysaz, açılan ve sonuçlanan bilguayar ihalesi sonışturması nedoiyle görevlerinden alındı- lar. ?rof. Dr. Haydar Taymaz, ünivirsitedeki görevine geri dö- nerbn, diğer iki bürokrat baş- ka g^revlere atanacaklar. Bu arada Milli Eğitim Baka- nı Köksal Toptan ve bazı yetki- liler, önceki gece Şereflikoçhi- sar'daki yatılı tlköğretim Bölge Okulu'na ani bir baskın düzen- leyerek incelemelerde bulundu. Okulu denetleyen Bakan Top- tan, okulun bakımsız oiduğu, mevcut olanaklann kullamlma- dığı, öğrencilere iyi davranılma- dığı, görevin ihmal edildiği so- nucuna vararak sorummlan gö- revden aldı. Geçen günlerde bir öğrencinin yaralanmasıyla so- nuçlanan dayak olayının da ya- şandığı okul hakkında soruştur- ma açıldı. Şereflikoçhisar Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çetin- kaya, Yatılı Ilköğretim Bölge Okulu Müdürü Halirn Çelik ve öğretmen Adem Aslantaş da gö- revlerinden alındılar. Monaco Prensesi Camline, ABD'ye yerleşmeye karar verdi Prenses sarayı terk ediyorMonte Carlo yasta Prenses Caroline'in, 1.5 yıl önce öleneşi Stefano Casiraghi'nin anılarına dayanamadığı için Monaco'yu terketmesi Monte Carloluları üzdü. Prenses Caroline şu an Fransa'nın güneyindeki Saint-Remy de Provence'ta yaşıyor. NİLGÜN CERRAHOCLU ROMA — ttalyan kocası Stefano Casi- raghi'nin ölümünün ardından yaklaşık 1.5 yıl yas tutan Monaco Prensesi Caronne, Monte Carlo'dan göçmeye karar verdi. Yakın dostlarına Monte Carlo'nun bir türlü unutamadığı Stefano Casiraghi'nin amlanyla dolu olduğunu söyleyen Caroli- ne, ABD'de, annesi Grace Kdly'nin doğup büyüdüğü kent olan Philadelphia'ya yer- leşmeyi düşünüyor. Italya ile Fransa sını- nndaİci küçük Monte Carlo Prensliği sa- kinleri, bu kararı büyük üzüntüyle karşı- ladı. Monte Carlolular, yaz başından beri Fransa'mn güneyindeki Provence bölgesi- ne çekilen Caroline'in bir an önce prensli- ğe geri dönmesini istiyor. Çünkü Grimal- di ailesinin gölgesinde yaşayan Monte Car- lolular büyük bir ekonomik kriz içinde. Monte Carlo otellerine ve gazinolanna jet-set'i ceken Caroline'in büyüsü, Akde- niz'in en güzel körfezlerinden biri etrafın- da kurulan küçük prenslikte yok artık. Oteller yan boş çahşıyor. Kumarhanelerin kârlannda büyük bir düşüş izleniyor. Monte Carlo'yu iyi tanıyanlar, ortaçağ- dan kalma bu küçük prensliğin yas içinde yaşayamayacağım söylüyorlar ve mevcut krizi Caroline'in yokluğuna bağlıyorlar. Güzel prenses bir yılı aşkın süredir prens- liğin sosyal etkinliklerine nadiren katdıyor. Prenses Caroline, son zamanlarda sadece kâhyasının düğünU, ttalya tarafında bir sa- hil kenti olan La Spezia'da Carisaghi'ye he- diye etmiş oiduğu "Paşa 111" adındaki milyarhk yatın denize indirihnesi törenin- de, 19 kasımdaki bir dini bayramda ve en son da Fransa'mn başkenti Paris'te Pren- ses Grace Vakfı'nın kuruluşunun 10. yıl- dönümüne kaoldı. Her halinden yorgun oiduğu anlaşılan prenses, Saint-Remy de Provence'da Kont Jacques de Sesnard'dan satın aldıgı büyük bir köy evinde çocuklanyla birlikte yaşıyor. Günlerini sabahları herhangi bir ev kadı- m gibi alışveriş yaparak geçiren ve yemek- lerini kendi pişiren Caroline, Provence'ın bu küçük kentinde yalnız yeni arkadaşı Vincent lindon'la görüşüyor. Prenses, "Maison des Sources" adıyla tanınan zey- tin ağaçlarıyla çevrili evinden çocuklany- la yürüyüşe çıkmak ve bisiklete binmek için çıkıyor. Her gün kendisine taze peynir ge- tiren papaz Claudine ile arada bir uzun sohbetlere dalan Caroline, doğa içindeki bu sakin yasamı ve Saint-Remy'yi terk etmek istemiyor. Italyan gazetelerinde yer alan ha- berlere göre prensesin Saint-Remy'ye yap- tığı reklamdan çok memnun görünen ye- rel basında sık sık "Caroline bundan böy- le hep aramızda vaşayacak ve Monte- Cario'ya hiç dönmeyecek" şeklinde yazılaı çıkıyor. Monte Carlo'nun içinde bulunduğu kriz- den tedirgin olan Prens Rainer'in ise kızı Caroline'ye uzun bir mektup yazarak prensliğe geri dönüp "first lady" olarak gö- revlerinin başma geçmesini istediği bildi- rihyor. Eski TKT çalışanlan, genel müdürün cezalandınlmasını istedi Eîrdem hakkında suç duyurusu GUNUN NOTLARI Kadroları PTT'ye devredildikten sonra Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla ortada kalan 14 eski TRT çalışam, TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem'in görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle cezalandınlmasını istedi. Erdem hakkında önümüzdeki günlerde yaklaşık 150 eski TRT çalışam daha suç duyurusunda bulunacak. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Eski TRT çalışanlan, yargı kararlannı yerine getir- meyerek görevini kötüye kul- landığı gerekçesiyle TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem hakkında suç duyurusunda bu- lundular. TRT vericileriyle birükte kadrolan PTT'ye devredilen, ancak bu konudaki düzenleme- nin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesiyle ortada kalan eski TRT çalışanlan, dün An- kara Cumhuriyet Savcıhğı'na yaptıklan suç duyurusunda, TRT Genel Müdürü Erdem'in Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 240'ıncı maddesinden yargılan- masını istediler. TCK'mn 240'ıncı maddesi görevini kötüye kullanan dev- let memurlannın, derecesine göre 1 yıldan 3 yıla kadar ha- pis cezasına carptınlmasını ön- görilyor. 1354 eski TRT çahşamndan 14'ü tarafından savcüığa yapı- lan suç duyurusnnda, TRT ve- ricilerinin PTT'ye devrine iliş- kin işlemin, Anayasa Mahke- mesi'nce iptal edildiği, hükü- metin, kendisine tanınan allı ayhk süre içinde yeni bir düzen- lemeye gitmemesi üzerine veri- len iptal karannın kesinleştiği belirtildi. Eski TRT çalışanla- rının avukatlanndan Mehmet Ali Alan tarafından hazırlanan dilekçelerde, "bu durumda, ve- ricilerle birlikte çahşanlannın da PTT'ye devrine ilişkin 28 Şubat 1989 tarihli protokolün yasal gerekçesinin ortadan kalktığı" anımsatılarak, şöyle denildi: "Bu protokofle vericiler ve orada çahşan personel PTT ku- rumuna nakledildigine göre, nakil gerekçesi ortadan kalktı- gından vericilerin ve çalışanla- nnın TRT kunımuna döndü- rülmeleri gerekirdi. Sanık genel müdür, vericiere ve personeli- ne sahip çıkıp, bunlann TRT knnımuna dönmelerini sağla- makla görevli iken, bu lazime- yi yerine getirmemistir." Açıkta kalan personelin, bu- nun üzerine idare mahkemele- rinde dava açarak, TRT'deki görevlerine döndürülmeleri ge- rektiği yolunda yargı k'ararlan aldıklannın da belirtildiği di- lekçelerde, TRT Genel Müdü- rü Erdem'in, anayasal zorun- luluğa karşın bu yargı kararla- nnı da uygulamadığı savunul- du. Erdem'in, bu eylemi ile gö- revi kötüye kullanma sucunun işlediği öne sürülen dilekçeler- de, TRT Genel Müdürü'nün vericilerin PTT'den TRT'ye tekrar döndürülmesi yönünde Başbakanlık'a yaptığı başvuru- sunun da kendisini bu konuda- ki sorumluluktan kurtarama- yacağı öne sürüldü. Erdem, hakkında gerekli yasal işlemle- rin yapılması da istenen dilek- çelerde, şöyle denildi: "TRT kunımuna ait verici- lerin PTT'ye devri, anayasamı- za aykın olarak korsan televiz- yon yayınlanna imkân sağla- mak amacıyla, sanık genel mü- dür tarafından bilerek yapıl- mıştır. Anayasamıza göre tele- vizyon yayuu sadece TRT kunımuna basredflmiştü-. Starl gibi korsan yayın yapan özel kuruluşlann yayınlanmn halka ulaşımım sağlamak amacıyla bu vericiler PTT'ye devredil- miştir. Hukuk kurallan başlan- gıçta sanık tarafmdan çignen- miştir. Nitekim Anayasa Mah- kemesi bu kanunsuzluga 'dur' demiştir. Vericilerin ve perso- nelin devir protokolünü imza- layan sanıktır. Protokol hü- kümsüz olduguna göre verici- leri de almak hakkına haizdir. Sırf çıkar çevrelerini korumak amacıyla bu işlemi yapmamak- tadır." Erdem hakkında, önümüz- deki günlerde yaklaşık 150 es- ki TRT çalışam daha suç duyu- rusunda bulunacak. OSMAN ULAGAY Çiller'in 'Devrimci' Prograım Tansu Çiller'i son günlerde en fazla üzen şey, 'paketten hiçbir şey çıkmadı' ya da 'Paket balon çıktı' biçimindeki- yorum ve başlıklar olmuş. Dün Yeniköy'deki yalısında küçük bir gazeteci grubuna, açiklanan programın aslında 'devrimci' nitelikler taşıdığını anlatmaya çalışırken bu üzüntüsünü ısrarla dile getirdi. Ben bu iddiasını kısmen haklı bulduğumu, ancak bu nedenle programın aşın iddialı göründüğünü söylediğimde ise çok itiraz etmedi Tansu Hanım, "Böyle bir eleştiri gelse bunu tartışırım, 'Siz bu programı umduğunuz hızda ve umduğunuz ölçüde uygu- layabilecek misiniz' sorusu sorulsa bunu ciddiye alır ce- vaplamaya çalışınm, ama bunun içinde hiçbir şey yok demek, balon çıktı demek büyük haksızlık" diye yakındı. Konunun can alıcı noktası da tam burada düğümleniyor zaten. Ortaya konan hedefler ve program gerçekten iddia- lı, hatta 'devrimci' sayılabilecek nitelikler taşıyor. Bütün sorun bu hükümetin bunları yaşama geçirip geçiremeye- ceği; programı uygulamaya dönüştürecek hazırlıkların durumu; iktidarın bu konudaki kararlılığı. Tansu Hanım hazırlıkların kısmen tamamlandığım, kıs- men de son aşamalara getirildiğini, uygulamalar için ge- rekli kararların, tebliğlerin ve yasal düzenlemelerin birbiri ardından devreye gireceğini söylüyor. Söylemekle de kal- mıyor, hazırlanmış olanların örneklerini de gösteriyor. Ekonomiyle ilgili önemli kararların, tebliğlerin ve yasal düzenlemelerin peş peşe gündeme gireceği bir dönemin başında bulunuyoruz anladığım kadarıyla. Tansu Hanım hükümetin politik kararlılığı konusunda da oldukça iyimser, özellikle SHP kanadının bu programın hazırlanmasında gösterdiği işbirliği anlayışının ve yaptığı katkıların bu iyimserliğini arttırdığını vurguluyor. Bu nokta bana da çok önemli görünüyor. Ortaya konan programın yaşama geçirilmesinde bu işbirliği anlayışının rolü belirle- yici olabilir diye düşünüyorum. Bana öyle geliyor ki ortaya konan programın yaşama geçirilmesinde en büyük engel- lemeler, bu program nedeniyle menfaati zedelenecek olan gruplardan, bunların partilerdeki, özellikle DYP için- deki uzantılarından ve bunlann dümen suyuna girmek is- teyecek olan bürokrasinin bir kesiminden gelebilir. Program neden 'devpimcf?' Ortaya konan programın 'devrimci' sayılabilecek tarafı, bazıları ANAP döneminde de hedeflenmiş, ancak gerçek- leştirilememiş olan dönüşümlere öncelikli bir yer vermiş olması. Bir kere kaynakların öncelikle imalatsanayii yatınmlan- na ve özellikle de ticarete konu malların üretimine dönük yatırımlara yönlendirilmesi öngörülüyor. Ikincisi, kaynakların çok daha büyük ölçüde küçük ve or- ta işletmelere yönlendirilmesi amaçlanıyor, 20 trilyon lira mertebesinde bir kaynağın Halk Bankası ve Türkiye Kal- kınma Bankası aracılığıyla küçük ve orta boy sanayiciye, iş sahibine kullandırılması öngörülüyor. Ûçüncüsü, banka sisteminin finans sistemimizdeki teke- lini kırmaya dönük bir dizi önlem var programda. Devreye sokulması tasarlanan yeni kurumların ve yatırım araçlan- nın, halkın tasarruflarını yönlendirmede önemli roller oy- namaları öngörülüyor. Dördüncüsü, vergi alanında tasarlanan düzenlemelerle örgütlü sermaye kesimine tanınan vergi muafiyetlerine bir alt sınır getiriliyor. Ayrıca emlak rantlarının vergilendiriteoı bilmesi için önemli adımlar gündeme geliyor. Beşincisi, Hazine arazilerinin bir bölümünün konutyapı- mına tahsisi yönterniyle konutu olmayan kesime konut edinme olanağı sağlanırken, bu arazilerin rantını yiyen kesimin çanına ot tıkanması amaçlanıyor. Altmcısı, KİT reformuyla kamu hizmeti gören beş kuru- luş dışındaki KlT'lerin dışında kalan KlT'lerin politik müda- hale çarkının dışına çıkartılması ve arpalık olarak kullanıl- masının önlenmesi amaçlanıyor. Yedincisi, devletin kendi yatınmlarında eğitim ve sağlık yatırımlanna büyük ağırlık vermesi ve insana yatrımı bi- rinci plana alması öngörülüyor. . .-* * v -, Eğer bütün bunlar yapılabilirse, Türkiye ekonomisi, * önemli bir yeni dönemeci dönmüş olur, kapitalizmimiz ye- ' ni bir aşamaya geçebilir. Türkiye, kaynaklarını çok daha iyi kullanan ve kronik enflasyona mahkûm olmayan bir ül- ke haline gelebilir. Ancak bu yönde bir yönelişin bazı ke- simlerin hiç hoşuna gitmeyecegi ve engellenmek istene- cegi de ortada. Bütün sorun, bu iktidarın bu öngörülerini yerine getirip getiremeyeceği. Uygulamanın başan şansı Bu iddialı programın uygulanabilirliğinin sınanması açt- sından hemen önümüzdeki dönem çok önemli. Bu dönem- de uygulamaya yön verecek kararların, tebliğlerin, kanun hükmünde kararnamelerin ve kanunların hızla devreye sokulabildiği ve uygulamanın beklenen sonuçlan verme- ye başladığı görülebilirse programın başarıya ulaşma şansı da o ölçüde artmış olacak. Bu arada Sayın Çiller'in tam bir koordinasyon içinde uy- gulanacağını söylediği para ve maliye programlarının hedeflere uygun olarak götürülebilmesi, vergi cephesinde hedeflerin tutması, çeşitli kesimlerden gelebilecek talep- lerin uygulamayı bozmaması da büyük önem taşıyor. Merkez Bankası para programının 23-24 ocak günlerin- de ayrıntılı olarak açıklanması bekleniyor. Buna paralel olarak Hazine'nin bir yıllık borçlanma programı da belir- lenmiş durumda. Buna göre Hazine 32 trilyon liralık bütçe açığının finansmanı için bu yıl 8 trilyon lira dolayında tah- vil, 15 trilyon dolayında Hazine bonosu satacak, 11 trilyon da Merkez Bankası'ndan kısa vadeli avans kullanacak, bu arada 2 trilyon liralık da dış borç ödeyecek. Bu borçlanma programı da para programı gibi aylara bölünmüş biçimde açıklanacak ve piyasalar kendilerini buna göre ayarlaya- caklar. KİT sisteminin ise daha büyük ölçüde kendi içinde sorununu çözmesi öngörülüyor galiba. İddialı bir program, iddialı uygulama hedefleri var önü- müzde. Bu iddiaların gerçeğe dönüşme oranını uygulama içinde göreceğiz. KISA KISA • Gazeteci Hüseyin Güneş dün İstanbul'da öldü. 1939 yılında doğan Hüseyin Güneş, gazeteciliğe 1957 yılında başladı. Dünya, Yeni Gazete, Son Saat, Hür Vatan, Hareket ve Hürriyet gazetelerinde muhabirlik, sayfa sekreterliği ve yazı işleri müdurlüğü görevlerinde bulunan Güneş, bir süre Kim dergisinde de çalıştı. Hüseyin Güheş'in cenazesi bugün Üsküdar Seyid Ahmet Camii'nde kılınacak ikindi namazından sonra toprağa verilecek. • Gazeteci Bekir Yıldırım İstanbul'da öldü. 1933 yılında Gurun'de doğan Bekir Yıldırım, 1956 yılında Türk Haberler Ajansı'nda gazeteciliğe başladı. Emekli olduktan sonra da serbest gazeteci olarak görevini sürdüren Bekir Yıldırım, evli ve beş çocuk babasıydı. Bekir Yıldırım'ın cenazesi, yarın Sümbülefendi Camisi'nde kılınacak ikindi namazından sonra toprağa verilecek. • Konya'nın Akşehir ilçesine bağlı Altıntaş kasabasında bir kişi, av tüfeğiyle arkadaşının ölümüne neden oldu. Ziya Kurt, av sırasında tüfeğin aniden ateş alması üzerine, ava birlikte gittiği arkadaşı Adem Tekin'i j,i4) vurdu. Adem Tekin olay yerinde hayatını kaybetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle