23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 1992 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/9 Seçimlerde tslamcılar önündeyenilgiye uğrayanlar istikrann sağlanması için askeri müdahaleye bel bağladılar Cezayir'de laikler 'darbe' istiyorIslami Selamet Cephesi'nin (FIS) seçim zaferi, Cezayir'de laik çevreleri ürkütüyor. Mısır'da yayımlanan El Hayat gazetesi, fcu çevrelerin askeri müdahale dışında seçimlerin iptali için de kampanya yürüttüğünü öne sürdü. Herald Tribune gazetesi de Cezayir'in ikinci bir İran olmayacağını savundu. Dı$ Haberler Scrvisi — Cezayir'de Islami Selamet Cephesi'nin (FİS) kazandığı seçim zaferinin yankılan sürüyor. Cezayir'in yeni bir İran mı olacağına ilişkin kaygılar büyür- lcen FlS karşısında ağır bir yenilgiye uğra- yan laik çevreler, ulkede istikıann korunması için askeri bir müdahaleye bel bağladılar. Bu arada, Internaüonal Herald Tribune gazetesinde çıkan bir değerlendirmede Ceza- yir'in hiçbir zaman yeni bir İran olmayaca- gı, bu Ulkedeki dengelerin buna izin verme- yeceği Öne sürüldü. Gazete, Cezayirli Islam- cüann, kendilerini Iran'da 1978 yılında baş- layan ayaklanmanın uzağına koyduklannı bildirdi. AA'nın Mısır'da yayımlanan El Hayat ga- zetesine dayanarak verdiği habere göre Ce- zayir'deki laik düzeni savunan cevreler, Is- larni Selamet Cephesi'nin seçimleri kazanma- sırun laik düzenin sonu demek olduğunu, bu- nu önlemenin tek yolunun da bir ordu mü- dahalesi olduğu görüşünü savunuyorlar. Bu çevrelere göre ikinci bir seçeneği ise, Islami Selamet Cephesi liderlerinin, Cezayir'- de meydana gelen baa şiddet oJaylan ile doğ- rudan ilisküerinin bulunduğunun açıklanma- sı, bunun sonrasında da seçim sonuçlarımn iptal ediimesi oluşturuyor. Aynı çevreler, ay- rıca ilk turda Selamet Cephesi adaylarının kazandığı baa seçim çevreİerindeki sonuçla- rtn iptal edilerek parlamentoda bir denge sağ- lanması yoluna gidilebüecegini, cephenin bu çözümü kabul etmemesi durumunda ise ola- ğanüstü durum ilan edilebileceğini belirtiyor- lar. Bu arada, FlS üderleri, halka çağnda bu- lunarak pravokasyonlara kapılmamalannı is- tediler. Cezayir'de 430 üyeli parlamento için ge- çen hafta yapılan seçimlerin ilk turunda 188 sandalye kazanan İslami Selamet Cephesi'- nin, 16 ocakta yapılacak ikinci tur sonunda çoğunluğu ele geçirmesine kesin gözüyle ba- kılıyor. Bu arada, şimdiye kadar bilinmeyen aşırı dinci bir grup, Cezayir'de seçime bağlı olma- yan bir Islam Devleti kurulması için bütün Müslümanlara savaş çağrısında bulundu. Islam Cemiyeti grubunun bugün yayımla- dığı bildiride, "seçimler, kâfir ve ateistlerin rejimkrinin bir parçasıdır, giiciio Allab'ın yerine insanlara verilmesidir" sözleri yer al- dı.Grup,1980'li yıllarda Cezayir Güvenlik Kuvvetkri tarafmdan öldürülen Mustafa Bo- yali'nin cihad çağnsım tekrarlayarak, "Al- lah yolunda savaşm" dedi. öte yandan, Cezayir'de seçimlerin ilk tu- rundan FlS'in gaiip çıkması, Mısır'da faali- yet gösteren Islamcı akımları da cesaretlen- dirdi. Mısır'da muhalefetteki tşçi Partisi Ue Müs- lüman Kardeşler örgütü'nün yayın organı olan haftalık Savt El Shaab gazetesinde yer alan bir yazıda, Mısır hükümetinin demok- rasi sözilnü bugüne kadar yerine getirmedi- ği, temel hak ve özgürlükleri de kısıtladığı belirtildi. Yazıda, Mısır'da da, Cezayir'de olduğu gi- bi demokrasi kapısının aralanması gerekti- ği, aksi taktirde Iran benzeri bir tslam dev- riminin meydana gelebileceği uyansında bu- lunularak bunlann dışında üçüncü bir seçe- nek bulunmadığı vurgulandj. lşçi Partisi-Müslüman Kardeşler örgütü koalisyonunun lideri Ibrahim Şükrü de, Mı- sır'da gerekli anayasa değişikliklerinin bir an önce yapılarak olağanustü hal yasasının kal- dınlmasını ve banşçı değişime fırsat tanın- masmı istedi. Şükrü, Mısır'da mevcut duru- mun devam etmesinin Ulkedeki aşırı dinci akımlann çoğalmasına yol açacağı uyansında da bulundu. Ayrıca Mısır'ın kuzeyindeki Dimyat ken- tinde geçen hafta aşırı dinci örgüt üyesi Uç kişinin polisle'girdikJeri çatışmada öldürül- mesinden sonra düzenlenen operasyonlarda 44 kişinin tutuklandığı bildirildi. RUSYA/UKRAYNA Fiyatlar bugün serbestFiyatların bugünden başlayarak yüzde 200-500 arasında artması bekleniyor. Halkın yiyecek bulamamaktan kaynaklanan sıkıntısı, fiyatların serbest bırakılması ile daha da artacak. Dış Haberler Servisi — Dağı- lan SSCB'nin ve yeni kurulan Bagımsız Devletler Topluluğu1 nun (BDT) iki devi Rusya ve Uk- rayna'da fiyatlar bugünden baş- layarak serbest bırakılıyor. Fi- yatların serbest bırakılmasınm, haJkın yiyecek bulamamaktan kaynaklanan var olan rahatsız- lığını, arttırması bekleniyor. Rusya Federasyonu, bugün ayrıca perakende ticaret ve tüke- tici hizmetlerini devletin kontro- lünden çıkarmak amacıyla yay- gın bir özelleştirme programım da başlatacak. 1991'in son günıi- ne kadar Rusya'nın fiyatları ser- best bırakma yönünde aldığı ka- rarı eleştiren Ukrayna, önceki gün aynı yönde uygulama baş- latacağını ilan ederek sürpriz yaptı. Ajansların haberlerine göre bugünden başlayarak Rusya'da fiyatlar yüzde 200-500 arasında artacak. Rusya yönetimi, ekono- miyi dazeltmek amacıyla, hal- lun elinde bulunduğunu varsay- dığı fazla parayı eritmek istiyor, ancak asgari ücretin 342 ruble (3 dolar) olduğu Rusya'da, fiyat ar- tışlarınjn, gündelik yaşamı iyi- den iyiye zorlaştıracağı belirtili- yor. örneğin, şu an 45 ruble olan bir kilo etin fiyatının bu- günden başlayarak 120 ruble ol- ması bekleniyor. Her biri bağımsızhk ve ege- menliklerini ilan etmiş olduklan halde, eski Sovyet cumhuriyet- lerinin sınırları eski SSCB'nin vatandaşlanna "sınırsız olarak" açık bulunduğundan, Rusya'nın fiyatlan serbest bırakma karan- na katılmayan Orta Asya ve Kafkasya cumhuriyetleri, kendi- lerinin sübvansiyone etmeyi sür- dünnek zorunda olduklan iç pi- yasalanmn, Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Moldavya'dan gelecek tüketicilerin işgaiine uğ- ramasından korkuyorlar. Bugün başlatılacak ekonomik refonn programının en önemli ikinci unsurunu da rublenin is- tikrara kavusturulması oluşturu- yor. Rusya Devlet Başkanı Boris Veitsin ve danışmanlan, gelecek altı ay içinde rublenin uluslara- rası dövizJer karşısındaki gerçek değerinin serbest piyasalarda be- lirlenmesinden sonra ortaya çı- kacak yeni "gerçekçi" kurun is- tikranm sağlamayı amaçlıyorlar. Batılı finans çevrelerinin öv- güyle söz ettiği "yapısal değişim" amaçlı ekonomik re- form planlannın, biri toplumsal patlama, öteki de hiperenflas- yon olmak üzere iki temel tehli- keyi içerdiğine dikkat cekiliyor. 70 yıllık Sovyet yönetiminin tarihi boyunca fiyatlann yalnız- ca Uç ya da dört kez ayarlandı- ğı bir ulkede, fiyatların bir ge- cede serbest bırakılmasınm halkta şok etkisi yaratabileceği kaydediliyor. Eski SSCB'nin son başkanı Mihail Gorbaçov'un başlattığı refonn çabalannm baltalanması yüzünden hızlı bir çöküş içine girmiş bulunan ekonomide, üre- tim sürecinin işlememesi nede- niyle her türlü malın yokluğu- nun çekildiği bir sırada, fiyatla- nn da en az üç kat artmasının haJkın tepkisüıi sokaklara dökü- lerek dile getirmesi sonucunu yaratabileceği kaydediliyor. öte yandan, eski SSCB'nin merkezi hükümetinin bütçe açıklanna cözüm getirmek ama- cıyla sürekii olarak "açık finansman" adıyla bilinen para basma yöntemine başvurmuş ol- ması, ulusal gelirle dolaşımda- ki para hacmi arasmdaki denge- yi bozmuş bulunuyor. Baskent Tiflis'in merkezinde yer alan parlamento binasına karşı dtto yeniden başlatılan saldında tanklar da yogun biçimde kullanılıyor. (Fotograf: AP) Gürcü lidere 'son darbd" harekâtıDıs Haberler Servisi — Gürcistan DevJet Başkanı Zviad Gamsahurdia'yı devirmek amacıyla 22 aralıkta nukümet merkezini kuşatarak saldırıya geçen muhalif güçler, "son darbe" olarak niteledikleri büyük çaplı saldırıyı dün başlattılar. Oün öğle saatlerinde başlatılan saldında iki gündUr hükümet merkezi çevresine konuşlandınlan tank ve topların da yoğun biçimde kullanıldığı bildirildi. Devlet Başkanı Zviad Gamsahurdia karşıtı ulusal muhafızlann lideri Tengiz Kitovana, daha fazla kan akmasını önlemek için Gamsahurdia ve yaklaşık 2000 yandaşının bulunduğu hükümet merkezini ele geçirmenin kaçımlmazlaştığını söyledi. Önceleri yansu tutum izleyen kimi muhalefet liderleri de aksi takdirde topyekün bir iç savaş çıkacagı uyansında bulunarak aynı zamanda parlamento binası olan hükümet merkezinin ele geçirilmesi gerektiğini vurguladılar. Reuter'in bildirdiğine göre tank ve topların parlamento binasını bombardımana başlamasıyla birlikte çevre binalardan da makineli tüfeklerle yoğun biçimde çarpraz ateş açıldı. Çatışmaların özelh'kle Rustaveli Bulvarı'nda yoğunlaştığı, Gamsahurdia'ya bağlı hükümet birliklerinin de makineli tüfek ve Sovyet yapımı T-54 tipi bir tankla karşılık verdikleri bildirilirken çevre binalardan birinde de yangın başladığı kaydedildi. Bu arada muhalefet kaynaklanndan edinilen bilgilere göre, parlamento binasından kaçmak isteyen yaklaşık 15 Gamsahurdia yanlısı. arkalanndan açılan» ateş sonucunda vurularak öldü. Muhalif milis güçlerin lideri Jaba loselyani de Gamsahurdia yanlılannın teslim olmaktan başka çarelerinin kalmadığını ve çok yakında kentin tümünde denetimi ele geçireceklerini öne sürdü. Economist Sovyet sistemi ile satranç arusındaki ideolojik üişkiyi değerlendirdi: 'Satranç imparatorluğu' çöktüKomünizm, satrancı yıllardır propaganda malzemesi olarak kullandı. Sovyet satranççıları, dünya şampiyonluğunu kimseye kaptırmadılar ve Sovyet sisteminin 'neler başardığını' kapitalistlere gösterdiler. Dış Haberler Servisi - 1991'in ilk günlerin- de dünya satranç klasmanı açıklandığında, ilk on sırayı yalmzca bir ülkenin satranççıları payiaşıyordu. Bu ülke SSCB'ydi. Batı için alı- şılmış olan, hatta hatta önemsiz olarak nite- lendirilen bu sıralama, SSCB açısından "ko- münizmin başarısını" belgeliyordu. SSCB, artık yok. Şimdi, dünya satranç tari- hine damgasını vuran Sovyet satrancçılann ne olaçağı tartışılıyor. SSCB'nin dagılmasıyla birlikte, satrançtaki süper güç de yitirilecek mi? Economist dergisi, son sayısında bu konu- yu ve komünizm ile satranç arasındaki bağ- lantıyı irdeiedı Bolşevikler, iktidara gelmelerinin hemen ar- dından, tüm spor dallannda olduğu gibi sat- rançta da'polıtikleşmeyi başlattılar. Satrancın adıyordu." Şöyle diyordu Botvinnik, "Sizin de istediğiniz gibi, yakaladım ve ezdim." İkinci Dünya Savaşı'nın karanlığı sırasında Sovyet yetkililer ve özellikle Stalin, satranç kullanmaya başladılar. 1924 yılında satranç, makinesinin işlemesi için ellerinden gelen ça- Marksizmin tam kontrolü altına girmişti bile. b a y ı gösterdiler. Savaşm bitişinden sonra Ardından "kralların oyununun", kitleleştiril- J94g'de Botvinnik bu kez dünya şampiyonlu- mesi için üç slogan Sovyet insanını ajıte etme- ye başladı: "Satranç, entelektüel külrürün en öoemli silahıdır", "Işçikr satranç oynayın", "Satranç, çiftçiler için de gelecek olacaktır." Önceleri uluslararası turnuvalara, yanşma- lara "'burjuva işi" olarak bakan Sovyet anlayı- şı terk edildi. Aslında. Ilyin-Zhenevsky ve Nikolai Krylenko bunu düşünüyorlardı ve dı- şa açılmamayı savunuyorlardı. Sovyet üst ğu unvanım yakalamayı başardı. Artık, dünya satrancında, Sovyetler'in tartışılmaz üstünlü- ğü başlamış oluyordu. Bu başan bir kez ABD'li satranççı Bobby Fischer tarafından gölgelendi. Sovyet satranççılan, devletten yardım alan ve maaşlan ortalama maaşlann üç katına ka- dar ulaşan ayncalıklı bir konuma sahiptiler. Batı'da böyle bir duruma rastlamak hemen hemen imkansızdır. Şimdi ne olacak? Eski Sovyet cumhuriyetleri belki de usta düzey yönetimi ise yarattıkian muazzam sat- ranç potansiyelini dünyaya açarak "komuniz- _.. . , min neler yapabilecegini" göstermeyi düşün- oyunculannı, eğitimcilerini Batı ya pazarla- düler. mayı düşünüyorlar. Büyük bir ekonomik kriz Sovyet satranççılan bunun üzerine dünya yaşayan bu cumhuriyetler için, satranç iyi bir kitlelere yayılması, politik bir nitelik*kazan- sahnesine çıktılar. İlk uluslararası başanya da gelir kaynağı olabiür. Ancak gerçek olan şu ki ması, SSCB'nin ilk yıllannda iki kişi tarafın- dan uygulandı: Alexander tlyin-Zbenevsky ve Nikolai Krylenko. Bolşevikler, satrancı, alkolizme karşı bir sı- lah olarak görüp işçi sınıfının kültürel seviye- sinin yükseltilmesi yönünde de bir araç olarak 1935 yılında Mikhail Botvinnik'ın Notting- komünizmin ölmesi, Sovyet satranç makinesi- ham turnuvasındaki başansıyla ulajtılar. Bot- nin de bozulmasını ortaya çıkardı. Şimdi, eski vinnik, turnuvada ilk sırayı eski dünya şampi- Sovyet satranççılan, Stalin'in ünlü şianm na- yonu Kübalı Jose Raoul CapaManca ile payla- sıl yerine getirecekler; Amerikalılan, Ingilizle- şıyordu. Botvinnik, başansını, SSCB lideri ri "yakalayıp ezebilecekler mi?" Satrancın Stalin'e bir mesaj göndererek "komünizme gündemindeki soru bu. Emekli Büyükelçi Nazmi Akıman, Ege krmnin perde arkasını Cumhuriyet'e anlattı Türkîye 1987'de savaşm eşîğînden döndü PORTRE NAZMİ AKIMAN Ankara, 1929 doğumlu. İstanbul'da tngiliz Erkek Lisesi ve İÜ Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1957'de Dışişleri Bakanhğı'na girdi. önce Protokol Dairesi, Bakanlık Özel Kalemi'nde görev aldı. Daha sonra Türkiye'nin BM nezdindeki Daimi Temsilciliği, NATO Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği, Ankara'da CENTO, Dışişleri Bakanhğı'nda Doğu Dairesi'nde çeşitli görevlerde bulunduktan sonra New York'ta BM Nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği'nde Elçi unvanıyla Daimi Temsilci Yardımcısı oldu. Havana Büyükelçih'ği'nin ardından Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı ve sözcülüğü yaptı. Beş yıl Atina Büyükelçiliği görevini yürüttükten sonra iki yıl da Madrid Büyükelçiliği yaptı. Akbank Genel Müdürlüğü'nde Kültür- Sanat Baş Danışmanhğı görevini jiirütüyor. Evli, iki çocuk babası. LEYLA TAVŞANOĞLU Nazmi Akıman, 1987'de Ankara'yla Atina'yı savaşm eşiğine getiren Ege krizi sırasında Türkiye'nin Atina Buyükelçisi'y- di. Kendisiyle Ege krizinin ve onun ardın- dan dönemin Türkiye Başbakanı Turgut özal \e Yunanistan Ba?bakanı Andreas Papandreu'yu masaya oturtan Davos mü- zakerelerinin perde arkasını konuştuk. Emekli Büyükelçi Akıman, "198Tdeiki taraf arasında yapay bir kriz mi yaratüdı?" sorumuza şu yanıtı verdi: "Kuzey Ege Petrolleri Konsorsiyumu, o dönem Fge'nin uluslararası sulannda petrol aravacağını açıklamıştı. O sıralarda Yunan hükümeti konsorsiyumun hisselerini satın almaya çalışıyordu. Bu bizi iyice kuşkulan- dırdı. Öyle oldu ki, eğer bütün hisseleri alıp istediği gibi hareket edecek hale gelirse yine gidip kıta sahanlığında arasdrma yapa- caklar, diye düşündük. Nitekim krizin baş- lamasından kısa zaman önce onların gemi- ieri Ege'ye çıkınca ben derhal gittim ve dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yannis Kapsis'e gemiieri ne yapacaklarını sordunı. Bana kesin bir dille, ıstedığimizi yaparız' yanıtını verdi. Kendisûe Bern Ant- laşmasrnı hatırlattun. 'Bunu ihlal ederse- niz, karşılığında Türkiye'den çok sert tepki ahrsınız' dedun. 'siz kanşamazsınız, biz her şeyi yapanz, çıkacağız' karşılığını verdi. Bunun üzerine kendisine, '6 mili geçip ka- rasularınızın dışında da araştırma yapa- cak mısınız?' diye sordum. Bir an kararsız- lık gecirdi, sonra arkaya doğnı yaslandı, iki elini başının arkasına koydu, 'evct' dedi. Bunun üzerine derhal eiçiliğe dönerek, du- rumu Ankara'ya rapor ettim. Onun üzerine bizim gemiler de Ege'ye çıktılar. Burada bir şeyi iyi anlamak lazım: O yıllarda Yunanis- tan Başbakanı olan Andreas Papandreu'- nun beş yıl boyunca o güne kadar süren kontrollü kriz yaratma politikasını hatırla- mak gerek. Papandreu ber gün bir olay ya- ratıyor, sonuna kadar gidiyor, ancak en son noktada bırakıyor... Kriz sürüyor... Yunan hükümetinden hâlâ hiçbir ses çıkmıvor. Ama Ege'de iki tarafın gemiieri giderek btrbirlerine yaklaşıyor. Nihayet 27 ya da 28 mart akşamı müsteşar Kapsis beni Dışişierine çağırdı. Savaş çıktı, çıkacak... Gittiğimde Kapsis biraz heyecanlıydı. 'Ne olacak?' sorusuna, 'Bundan geri dönüş olmadığını size söyle- mışlim' yanıtını verdim. Konuşmamız uzun sünnedi. Baktım ki ısrarlı, eiçiliğe döndüm. Tam o gün bir zat beni ziyarete gelmişti. Adını vennek istemiyorum; Yunan bir poli- tikacıydı. Kendisine durumun çok kötü ol- duğunu anlatnuştım. Akşam üzeri Kapsis'le görüşmemden döndüğümde, bu zat beni ara- dı ve dedi ki: 'Ben şimdi Papandreu'nun rezidansından telefon ediyorum. Sizi der- hal görrnek istiyor' Telefonu kapattı. On beş dakika sonra elçilikteydi. Bana 'Yunan hükümeti bir kriz yaratmak istemiyor, da- ha şimdi Papandreu'nun yanından geliyo- rum, biliyorsunuz' dedi. Ben de kendisine Dışişleri Müsteşarı Kapsis'in sözleri ve tıı- tumunu anlattım. Bu zat, 'Ben bir bakayım, deyip gitti. Öyle sanıyorum ki, Papandreu'- nun yanına döndü. Aradan birkaç saat gecti. Yine Kapsis aradı. Gittim. Dedi ki: 'Şunu belki işaret et- mek lazım. Bizim yapma hakkımız baki- dir, yahi biz kıta sahanlığı üzerinde petrol araştırması yapabileceğimiz kanısındayız. Ama şu anda o gemilerin bu evsafla dona- tılmış olduklannı söyleyemem' İşte, kriz orada bitti... Eiçiliğe dönüp bu gelismeyi Ankara'ya bildirdiğimde aldığım talimat, Papandreu'- yu görmemdi. Papandreu'yla büyükelçi ol- duğum yıl bir kez kısa bir görüşme yapmış- tık. Kendisini bir daha hiç görmemiştim. Böylece ertesi sabah kend/sinden randevu abp gittim. Kendisinin bana söylediği en önemli şuy şuydu: Ben Türkiye'ye karşı bir düşmanlık beslemediğim gibi, Türkiye'yle savaşmayı aklımın ucundan dahi geçirmiş değilim. Sorunlarımızın hallolmasını ben de isterim. Savaş hiç olmayacak bir şey. Savaş çıkarsa bu ekonomiyi bir daha nasıl düzeltebiliriz' Ben de kendisine, bizim de savaş istemedi- ğimizi, çatışmanın şu anda önlendiğini söy- ledim ve 'ümanm artık oturup meseleleri- mizi müzakere ederiz' dedim. Buna taraf- tar olduğuau belirterek, 'Bu konuda ne düzenlemeyi düşünüyorsanız bana getirin, bunlan görüşelım' dedi. Ondan sonra iki ay boyunca Papandreu'yla on iki kez görüş- tük, ba> ağı da yakın ahbap olduk. O ziya- retler sırasında iki ülke başbakanının buluş- ması hazırlandı. Bu görüşme için de mekân olarak Davos secildi. O ilk görüşmemizin ertesi günü Ankara'ya giderek, durumu Dı- şişierine şifahi olarak bildirdim. Ondan son- ra Davos hazırlandı, yapıldı, komiteler kuruldu. Görüşmeler oldu. Ama sonu gel- medi. Çünkü Papandreu seçim ortamına girmişti. Bir daha yakınlaşmanın sözünü edemedi. Sonra da zaten seçimleri kaybetti. Papandreu ne kadar divalog aleyhtarıysa her zaman diyalog isteyen Konstantin Mit- sotakis Başbakan oldu. Fakat Türkiye müzakere sürecini tam olarak başlatamadı.' StRECEK Mitterrand'ın 1992 mesajı • PARİS (AA) — Fransa Cumhurbaşkam François Mitterrand, Fransa'nın ekonomik durgunluk yaşadığıru, ancak bundan kurtulmaya hazır olduğunu söyledi. Mitterrand, önceki gün yayınladığı yeni yıl mesajında, halkı sosyal adaJeti sağlamak için daha çok çahşmaya ve kişisel kazançlara daha az önem vermeye çağırdı. Fransa Cumhurbaşkam, 1992'nin sonunda, hükümet yapısmda reform yapılması amaayla öneriler sunacağını ifade etti. Arafat 9 tan ABD^ye ça^n • TUNUS (AA) — Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat, 1990'da askıya alınan ABD-FKÖ diyaloğunun yeniden başlatılması çağnsında bulundu. Filistin haber ajansı WAFA, bugün Arafat'ın, FKÖ'nün El Fetih hareketi tarafmdan Ustlenilen ilk lsrail karşıü operasyonun 27'inci yıldönumü mesajmı yayımladı. Arafat mesajında, ABD'ye "Filistinlüerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını tanıması" çağnsında bulundu ve "ABD yönetimi için, İsrail'in Ortadoğu banşı konusundaki Israü-Arap ikili görüşmelerini sabote etme çahşmalanna karşı çıkarak, Filistinliler konusundaki olumsuz eğilimlerini terk etme zamanının geldigini" belirtti. İran'dan nükleer atak • BRÜKSEL (AA) — Nükleer silaha sahip ülkeler kulübüne girmeye hazırlanan devletlerin basında Iran'ın geldiği, Tahran'ın, atom silahı projesini kısa sürede gerçekleştirecek aşamaya ulaştıgı, ancak bunu gizli tuttuğu bildirildi. tngiliz stratejik araştırmalar grubunca yapılan değerlendirmelere göre, Iran'da, Elbruz dağlannda kurulu Uranyum zenginleştirme tesislerinde çalışmalar, Çinli uzmanlar yönetüninde hızla devam ediyor. Bu değerlendirmelere göre, İran, 2000 yılından önce kendi nükleer silahını imal edecek kapaskeye erişecek. Navaz Şerif tereddütlü • İSLAMABAD (AA) — Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Moskova'mn Afgan hükumetine yaptığı yardımın kesinlikle durduğundan emin olmadan, Afgan mücahitlere yapılan yardımın kesümeyeceğini söyledi. ABD ve eski SSCB, eylül 1991'de Afgan mücahitlere ve Afgan hükumetine yapılan yardımın 1 Ocak 1992'den itibaren karşüıklı olarak durdurulmasma karar vermişlerdi. Mitsotakis'in • ATtNA (AA) — Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis, Kıbns sorununun çözümü için Türkiye'nin "kararh aidım" atmaya hazır ounası gerektiğini öne sürdü. Mitsotakis, yeni yıl mesajında, "Yunanistan, Türkiye ile diyalog politikasında ısrar etmektedir, çünkü başka seçenek olmadığına inanmaktadır" dedi. OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU 74. Dönem 6 Ocak hafta içiveaMan 11 Ocak hatta sonu kayıUarınu baslanıştır. Dersane Usküdar 343 67 81 PISTLERIMIZ Kozyatağı 362 47 33 Tarabya 162 06 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle