Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 1992 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
SERGI
Selma Gtirbtiz Tem'de
• Kültür Servisi —
Genç kuşak
sanatçılardan Selma
Gürbüz'ün resim ve
heykellerinden oluşan
sergi 4 ocak cumartesi
günu Tem Sanat
Galerisi'nde açılıyor.
1960 doğumlu sanatçı
1977-1980 yıllan arasında
tngiltere'de resim, drama
ve fotoğrafçıhk
dallannda eğitim gördü.
Resim ve heykel
çalışmaJarında Osmanlı
tarihinden alıntılar ve
yorumlar yapan
sanatçının önceleri
resimlerinde rölyef
olarak kullandığı
formlar zaman içinde
bağımsızlaştı ve tuvalden koptu. Malzeme olarak demir
-döküm ve bronzu kullanan sanatçı uzun büredir üzerinde
çalıştığı kedi ve yılan formları, erotik kadın figürleri,
uzanrnış güzellere ve ayaktakilere dönüştü. Gürbüz'ün
resimlerindeki melek figürleri ise melek olma
niteliklerinin ötesinde görevler üstleniyor. Bunlar
"biçimsel görevler". Sanatçı bu resimlere bir aşk oyunu
gibi bakıyor. Kadın ve erkek arasında erotik ve kınlgan
bir temas oyununu anlatıyorlar. Gürbüz'ün Tem Sanat
Galerisi'ndeki sergisi 1 şubat gunüne dek açık kalacak.
Asal'ın
4
Palimpestler' sergisi
• Kullür Servisi — Selda Asal'ın "Palimpestler" sergisi
yanndan itibaren BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde
görülebilecek. Palimpest, yazılı bir metnin üzerine başka
bir metin yazmak, bir sözün yerine başka bir söz yazmak
anlamına geliyor. Günümüz yaşamında palimpest; önce
bireyin kendi yaşamı içindeki üst üste gelen ve birbirini
örten, ama hiçbir zaman tam anlamı ile yitirilmeyen
görsel, sözsel, işitsel etki alanlannı tanımlıyor. Asal,
yaşadığı donemin palimpestlerini oluturma işlevini
üstleniyor. Genç sanatçı Asal, Izmir 9 Eylül Universitesi
GSF'den mezun oldu.
MÜZİK
Tıyatroda Yunan müziği
• Kültür Servisi — Muammer Ketencioğlu'nun Dinu ve
Irini Sarıoğlu ile birlikte vereceği konser 4 ocak
cumartesi günu Feriköy'deki Rum kilisesi yanındaki
tiyatro sahnesinde yer alacak. Ketencioğlu dört yıldır
Yunan miıziği ile ilgilenıyor ve bu alanda çalışmalar
yapıyor. Konserin başlama saati 19.30 (Lola Şahin Sok.
No. 40 Feriköy / Rum Kilisesi yanı).
SİNEMA
'Sansür kaldınlmalı'
• ANKARA (ANKA) — "LJçurtmayı Vurmasınlar" ve
"Umuda Yolculuk" filmlerinin başrol oyuncusu Nur
Sürer, Turkiye'de sinema sânatının büyuk sorunlan
bulunduğunu, bunların çozümünde sansürün
kaldırılmasının birinci derecede önem taşıdığını söyledi.
Nur Sürer, Türk sineması üzerine yaptığı
değerlendirmede, demokratik bir sinema yasasının
çıkartılmasının, bununla birlikte ulusal sinema
merkezinin kurulmasının zorunlu olduğuna işaret etti.
Turkiye'de cumhuriyet kurulduğundan bu yana genellikle
sağ iktidarların egemen olduğunu, bu yapıdaki
iktidarların da en çok korktuğu şeyin kültür ve sanatın
gelişmesi, yaygmlaşması, insanların ufuklannın
genişlemesi olduğunu ifade eden Surer, sinemaya bu
işlevi yerine getirmede büyiık görev düştuğünü belirtti.
Sinemaya devlet yardımı yapılmadığından sık sık şikâyet
edildiğini de hatırlatan Sürer, 2 yıl önce devletin 6-7
milyar lira yardımda bulunduğunu belirterek şöyle dedi:
"Bu yardım yapılınca yapımcılar birbirine girdi. Devlet o
parayı verirken şu şartı koymuştu: 'Her bir fılme 200
milyon ben veriyorum. 200 milyon da yapımcı koyacak,
400 milyon liraya eli yuzü duzgün filmler yapılacak!
Oysa yapımcılar kendileri para koymadığı gibi verilen
200 milyonun da 50 milyonunu ceplerine atarak 150
milyona Fılm çıkarma yarışına girdiler. Sonunda abuk
sabuk filmler ortaya çıktı"
'Kırmızı Pazartesi'
• Kültür Servisi — Gabriel Garcia Marquez'in ünlü
romanı Kırmızı Pazartesi'den uyarlanan fılm yeni yılda
Şişli Nova Baran Sineması'nda da gösteriliyor. Italyan-
Fransız ortak yapımı olan filmde evlendiği günün
ertesinde genç bir delikanlının öldürülmesi konu ediliyor.
Film tüm çevrenin ve kendisinin bilmesine karşın trajik
sonun önlenemediğinin oyküsü.
KÜLTÜR
Yılın sanatçıları
• ANKARA (AA) — Türkiye Yazarlar Birliği, 1991 yılı
içindeki yayınları ve çalışmalan değerlendirerek yılın
yazar, fikir adamı ve sanatçılarını belirledi. Türkiye
Yazarlar Birliği tarafından 1991 yılı yazar, fikir adamı ve
sanatçıları şöyle: Dil dalında: Rekin Ertem, hikâye
dalında: Gökhan özcan, roman dalında: Selim tleri, şiir
dalında: Ahmet Oktay, fikir dalında: Rasit Küçük,
deneme dalında: Ali Göçer, tenkit dalında: Prof. Dr.
Haluk İpekten, araştırma dalında: Lütfullah Karaman,
inceleme dalında: Prof. Dr. Süleyman Ateş, hatıra
dalında: Mehmet Turgut, çocuk edebiyatı dalında: Ali
Akbaş, tercüme dalında: Fikret Gökdemir-Çetin Ertürk,
kitap yaymcılığı: Aile Araştırma Kurumu - İşaret
Yayınları, basın (fıkra dalında): Engin Ardıç, basın
(karikatür dalında): Ibrahim özdabak, radyo
programcılığı dahnda: Mustafa Demirbaş, TV drama
dalında: Osman Sınav, TV belgesel: İsmail Çoruh, TV
programcılığı: Banş Manço, sinema dalında: Halit Refiğ,
müzik dalında: Kudsi Erguner. Ayrıca mimari ve
şehircilik konusundaki uzun süreli çalışmalarıyla Turgut
Cansever ve kültür hayatımıza sürekli katkılanyla Aydm
Bolak da yılın kültür adamı seçildiler.
ÇAMSAN A.Ş.'NDEN SAYIN
ORTAKLARINA DUYURU
1- 23 Haziran 1989 tarih ve 20204 sayılı Resmi Gazete^
de yayınlanan SPK 1.5 no'lu tebliği gereğince 5.600.000.000
TL'lik şirketimizin sermayesini temsilen daha önce çıkar-
tılmış bulunan A, B, C, D, E, F, G ve H grubu hisse senet-
lerinin tamamı 1. tertip olarak, 1990 yılında 213 sayıh
V.U.KÎnun 298. maddesi gereğince oluşan, Yeniden Değer-
leme Değer Artış Fonu'ndan sermayeye ilave edilen
2.8OO.OOO.OOO TL'lik 11. tertip bedelsiz hisse senedi bastı-
nlmış olup ortaklara hisseleri oranında dağıtılacaktır.
Bu nedenle ellerinde eski tertip hisse senedi bulunan or-
taklarımızın Genel Müdürlüğümüze müracaatla eski his-
se senetlerini yenileri ile değiştirmeleri,
2- 1986-1987-1988-1989 yıllarına ait kâr dağıtımJarı ile
ilgili temettü ödemelerini almayan ortaklarımızın Genel
Müdürlü|umüze müracaat ederek temettülerini almalan,
Hususlarını saygı ile arz ederiz.
GENEL MÜDÜRLÜK
Çamsan A.Ş. Uzunisa / Kökenli Köyü / ORDU
Telefon: 9-371-14370 / 14371
9- (3705) 1215-1216-1217
Sahnelerin 22 yıllık zennesi Huysuz Virjin:
4
Kanto sanat dalı değilHuysuz Virjin 22
yıldır sahnede.
Sanatçı, "Kantoyu
kimseden
öğrenmedim. Kanto
bence bir sanat dalı
değil. Daha doğrusu
çok basit hareketlerle,
çatlak bir sesle sanki
söylemek gibi bir şey.
Yaptığım işte kanto
bir basamak. Esası
söz .düellosu" diyor.
MERT ALİ BAŞARIR
Sahnelerin yinni iki yüdır hiç-
bir lafın altında kalmayan, sal-
dırgan tek zennesi Huysuz Vir-
jln... Nüfus kütüğündeki kayda
göre de Seyfi Dursunoglu...
Amatör olarak çahştığı yıllarda
"maUas niyetine" aldığı Huy-
suz Virjin adını bugünlere dek
taşımış. Altnuş yaşına gelmiş ol-
manın tedirginliği yansıyor gibi
konuşmalanna... Sosyal sigor-
talarda çahştığı uzun yıllar onun
için kayıp hanesinde bugun...
Tek çahşmaya alıştığından çok
istese de yine de tiyatro yapma-
ya fazla sıcak bakmıyor Vir-
jin... "Ben gece program yapa-
bilmek için bütün günümü isti-
rahat ederek geciriyorum" di-
yor bir gününü özetlerken...
Esprilerini kendi hazırladığı gi-
bi, eli dikiş tuttuğundan terzi
terzi dolaşmıyor. Sahne makya-
jı bazen beş, bazen de on beş
dakika alıyor, keyifli ise... Le-
vent Kırca, Ahmet Ugurlu, Ali
ve Ayşegül Atik'i seviyor ko-
medyenler arasında...
Yeşil Kabare'nin kulisinde
sahne içkisini yudumlarken bu-
luyoruz Dursunoğlu'nu... Bir
yandan makyaj yaparken bir
yandan da takma kirpiklerini
yapıştırıyor gözkapaklarına...
Siyah çoraplannın ardından,
korsesini giyiyor daha ince hat-
lara sahip olmak için... Son ola-
rak kostümunün fermuannı çe-
kiyor sahne komisi....
Huysuz Virjin artık sahne-
AGREStFLİK VE BAŞARI — Huysuz Virjin normal yaşantısında agresif olsaydı sahnede yapûk-
lannın bu kadar geçerli olamayacağı görüşunde. (Fotoğraf: MERT ALİ BAŞARIR)
de... Hem kanto söylüyor, hem
müşterilerle söz düellosuna gi-
riyor. Şov dünyasında "Blue
Humor" terminolojisi olarak
geçen kaba cinsel esprileri gayet
rahat yedirebiliyor mikrofon-
dan:
— İki kadın, iki erkek bir
masada... Bu üçüncü herifin ne
isi var yanınızda... Sen bir şey
bulamadıgına göre bir aksaklık
var sende...
— Oooo efendim hoşgeldi-
niz... Saplar Cemiyeti Başkanı
(Mehmet Ali Ilıcak'a)
— Beni bulamadın mı? Poli-
se soracaksın baalan ev hangi-
si diye?.
— Aaaa kadının saçuıa bak...
Amaaaan.. özal'ın resimcisi
geldi, kör olası herif... Cimri
ayol... Resim çekerken bile kı-
sa boylu adam arıyor ki film az
gitsin diye... Erol Atan mısın?
Atari misin kör olma emi?
— Bu uzeıimdeki benira kos-
tttmüm değil... Akrep Nalan'ın
donu... donu...
— Bu iki sakallı da burda
oturmuş... Rum Patrikhanesi
gibi... (Ahmet Kaya, Emrah)
— Hanımefendi kürkü yeni
aldınız galiba... Görünsün diye
üstüne oturmuşsunuz...
— Genelde gazino sahnesin-
deki sanatçdann kaç masası ol-
dugu önemliyken size malzemesi
bol müşteri gerekli öyle değil
mi?
Huysuz Virjin: Tabii işime
yarayacak cinsten masalar olur-
sa daha keyifli oluyorum. An-
cak benim özelliğim ise yarama-
sa dahi bu yaramayan insanı
faydah hale getirip istifade ede-
bilmek.
— Nedir işinize yarayan tniis-
teri profili?
Huysuz Virjin: Benim işime
yarayan müşteri medeni seviyesi
normalin üstünde olan, en azın-
dan bir iki kere Avrupa'ya gi-
dip gelmiş, gece yaşantısını bi-
len insandır.
— Bh- tür "vitrin masa" di-
yebilir miyiz?
Huysuz Virjin: Ama her ma-
sa benim için vitrindir. Ne var
ki çok uzakta olan bir masa vit-
rin teşkil etmiyor.
— Siz oturdugu sandalyeye
sinen, halta masanın altında
kaybolan seyircinin üzerine da-
ha çok gidiyorsunuz.
Huysuz Virjin: Kaybolur gö-
rihıtüsü vermek isteyen müşte-
rinin bazısı hakikaten espriden
hoşlanrnaz. Sırf "Bana sataş-
masın, başkasıyla uğraşsın, ben
eğleneyim" diye düşunilr. Baa-
sı da özellikle nazarı dikkati
çekmek için o tarz hareket eder.
Onu anlayıp öyle kullanmak la-
zım.
— Kişiyi hem tahrik edip hem
de oturdugu masadan sahneye
fırlamasını önleyebiime başan-
nız...
Hnysoz Virjin: Espri dozunu
saatler ilerledikçe yükseltirsiniz.
o seyirci sizi bırakıp gidemez.
Başka ne olacak? Daha ne gibi
sürprizlerle karşılasacağım diye
merak edip oturur.
— Size sırf laf etmek için de
gelenkr var.
Huysuz Virjin: Bana öyle ge-
liyor ki beni seyretmeye gelen
insanlar kendi evinde bir top-
lantı yapıyormuş da biraz misa-
fır fazlaymış zevkini tadıyo-!ar.
Acaba ayıp olur rmı diye t-ir te-
reddütleri yok, rahatlığı var
müşterinin. O bakımdan sırf laf
atmak için gelen insanlar var
ama sırf laf dinlemek için gelen-
ler de söz konusu. Çekimser ka
lan pek az oluyor. Bir masada
ki dört kişiden ikisi laf atarsa
ikisi biz susahm, taciz etmeye-
Um diye düşünüyorlar.
— Gazinoda on beş dakika
sahnede kalırken, bu süreniz
YeşU'de iki saate çıkıyor.
Hnysuz Virjin: Gazinoda ye-
di sekiz kişilik kadrolar vardır
O kadronun içerisinde zaten si-
ze düşecek olan zaman en fazla
yarım saattir. Gazinoda bir in-
sana iki saat sahne vermezler
Ama YeşU'de öyle değil. Ben iki
saat zarfında yapabileceklerim
ne ise hepsini sergüeyerek yürüt-
meye çahşıyorum.
— Sessiz sakin bir göröntii
verirken, sahneye çıktıgınız an-
dan itibaren yasını basını almış
agresif bir zenne rolune soyu-
nuyorsunuz. Bu nasd bir kon-
santrasyon sizce?
Huysuz Vbjin: Birisi benim
normal mizaam. Normal ya-
şantımda da agresif olsaydım.
belki sahnede yaptıkianm bu
kadar geçerli ohnazdı. Tiyatro
oyuncusu olarak rol yapıyorsü-
nuz. Diğer tarafta normal yaşa-
mınızı sürdürüyorsunuz.
— Kantoyu nasd ögrendjniz?
Huysuz Vujüı: Kantoyu kim-
seden öğrenmedim. Fazla kabi-
liyeti ohnayan, sesi vasat, iyi
dans edemeyen, sırf para kazan-
mak gayesiyle çıkıp vücudunu
sallayarak ritme uyan tipler ola-
rak geüyor kantocular. Onlann
sahneye kısa kollu, biraz gerda-
m, biraz bacağı açık olarak çık-
malan o zamanın seyircisine ye-
tiyordu. Kanto bence bir sanat
dalı değil. Daha doğrusu çok
basit hareketlerle, çatlak bir ses-
le sanki söylemek gibi bir şey,
Yaptığım işte kanto bir basa-
mak. Esası söz düellosu.
— Sahneye çıkünız. Bakıyor-
sunuz ki bir masaya Demirel'te
İnönü oturmuşlar sizi izüyorlar.
Nederdiniz?
Huysnz Virjin: Sayın koalis-
yon da buradaymış. Efendim
hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Çankaya'dan gelmiş gibi munis
bir haliniz var. Allah bir hükü-
mette kocatsın inşallah.
WoodyAllenyenifılminin hazırlıkları ile uğraşıyor
enci- öğretmen aşkıWoody Allen şu sıralar New York'ta. Konusunu
herkesten saklı tuttuğu yeni fılminin çekimleri ile
uğraşıyor. Basına sızan bilgilere göre Allen'ın yeni filmi
Barnard Koleji, öğrencisi Emüy Lloyd ile Allen'ın
kendisinin canlandırdığı profesörün aşkını konu ediniyor.
ŞEBNEM ATİYAS
KADİFE PANTOLONLU YÖNET-
MEN — Woody Allen çekügi filmlerde
New York'un ünlü okullannı konu etti.
NEW YORK — "Yedi Kızkardes"
üniversitelerinden Barnard Koleji'nin
önündeki kalabalık merakla okulun
bahçesinde New York aşkı ile tanınan
film yönetmeni Woody Allen'ın yeni ça-
üşmasını görmeye çabalıyor. Feminist ça-
ğın medarı iftiharı Barnard kızkoleji
New York'un önemli abidelerinden. Her
yıl sonbaharda çeşitli New York temala-
rım hayat ve felsefe sorunlanyla birleş-
tirerek kendine özgü filmler yapan Al-
len'ın yeni fümi için Barnard'ı mekân
olarak seçmiş olması şaşırtıcı değil.
Allen fümini ve konusunu, büyük giz-
lilikle fılrnde yer alacak sanatçılardan bi-
le sakhyor. Yine de basına sızdığı kada-
nyla yeni filmin konusu, Barnard Kole-
ji'nde Ingiliz edebiyau bölümündeki bir
profesörle öğrencisinin aşkını anlatıyor.
20 yaşındaki genç öğrenci Emily Lloyd
Barnard öğrencisini, Allen ise klasik zey-
tin yeşili cekedi, kadife pantolonu ile
profesörü canlandınyor. Lloyd'un hazır-
ladığı rönesans baslangıanda yaygın
olan sevişme teknikleri üzerine ödevle
başlayan aşk hikâyesinin fılm boyunca
nasıl devam ettiği bir sır olarak saklanı-
yor.
Filmin gizli tutulmasmdan en fazla ra-
hatsız olanlar yine Barnard Koleji yöne-
ticileri. Okulun yetkilileri ve halkla Uiş-
kiler görevlileri nezaketle Allen'ın füm
metnini çekim başlamadan önce görmek
istediklerini dile getirdiler. Ancak hep
söz söyleme özgürlüğünü savunmuş olan
yönetmen bu isteği aynı nezaketle red-
detti.
Bu nedenle Barnard halkla üiskiler gö-
revlileri, Allen'ın okulun, "adına zarar
verecek bir film yapıp yapmadıgını bil-
meden kampusta filmi çekmesfaK fadn
verilmesi konusunda" şüpheleri olduğu-
nu dile getiriyorlar. Bu şüphelere rağmen
herkes haddini bildiğini ifade ediyor,
Barnard dekanı Ellen Futter adına ba-
şına açıklama yapan okul sözusO, "Sa-
y u AUen son derece koltiMi Mr New
York fttm yönetmenidir.BUR 4e son de-
rece kaltürlü New York I n n H i y u . Bu
durnm New York gibi heyecan verid bir
kentin bir parçası olmanın sonucndur"
dedi.
Allen, NewYork'un ünlü okullannı ve
bu okullann tamnan karakterlerini fıhn-
lerine daha önce konu etti. örneğin
"The Manhattan" filminde AUen'm genç
sevgüisi Mariel Hemingvvay, Dalton
Schooll'un öğrencisi rolündeydi. Şu an
Yale Üniversitesi'nin dekanhğım yapan
eski Columbia Universitesi hukuk pro-
fesörlerinden Benno Schmidt "Hannah
ve Kızkardeşleri" filminde bizzat rol al-
dı. Schmidt, Allen'ın filminde rol alma-
sı nedeniyle baa okul mezunlannın eleş-
tirisine uğradı.
Barnard öğrencileri Allen'ın kampusta
Füm çekmesinden çok memnun görünü-
Ruhi Görüney'in'AylakDeniz Kızları' Levent Sanat Galerisi'nde
Denize tutkun ressam: Görüney
Ressam Ruhi Görüney, resimlerini deniz
kıyısında, çakıltaşlarma yapılan karalamaların
oyun olmaktan çıkıp kâğıt üzerinde, plastik
bir tada dönüşmesi olarak niteliyor.
Sanatçının altıncı kişisel sergisinde, deniz,
balık, kadın yine ana öğeler.
AHU ANTMEN
Hiç denizbzı gördünüz mü?
Gördüğünüzü sanıp, yalmzca
bir küçük 'an' için de olsa öyle
bir imgeyi canlandırdınız mı ha-
yalinizde? Upuzun sarı saçları
mı vardı? Bembeyaz teni... Pul-
ları gümüş tanecikleri gibi par-
laktı mutlaka. Belki. Belki de-
Ü1-
Ressam Ruhi Görüney, gör-
müşohnah... Denizkızlanm ya-
rü. Onlarla konuşmuştur belki
de. Âşık olmuştur. Deniz kıyı-
smda resimlerini çakıltaşlarma
yapmıştır. Resimleri söylüyor:
Ruhi Görüney, yaklaşık iki yıl-
dır, yasıyor denizkızlarıyla, ko-
nuşuyor, onlarla dans ediyor...
Nerede olacak? Resminde tabii.
Levent Sanat Galerisi'ndeki
sergi, Ruhi Göruney'in kâğıt ve
tuvallerini kapsıyor. Bu resim-
lerde, sergiye admı veren "ay-
lak denizkızian", balık, yengeç,
Kız Kalesi, ay (yoksa bir kadın
göbeği mi?), bahkçı tekneleri ve
Ruhi var. Evet, her resimde ne-
redeyse, Ruhi Görüney'in yuzü
bakıyor izleyiciye. BelÜ behrsiz.
O "belirsizlik", Görüney'in ka-
dın figurlerinde de var. Yuvar-
lak bir form, ilk bakışta "bir
mehtaph gece", bir daha bakın,
bir göğüs ya da kann... Bir ka-
dm gizli gizü yatıyor resimde.
Aslında beDci Ruhi Görüney'-
in denizkızları, birer "balık-
kız". Bu "aylak denizkızları",
çoğunlukla şişman, aşın göbekli
ve denizkızlarmın aksine, Ruhi
Görüney'in "aylak denizkızla-
rınm" cinsel organları var. Bir
resmi, göğüsleri ve kalçasıyla -
evet tıpkı bir kadın gibi- deni-
zin içinde sahnan pembemsi bir
bahğı gösteriyor. Bir diğeri, bir
kadının bahk kuyruğunu sanki
bir giysiymişçesine çıkardığım.
Sonra bir başka resminde bir
denizanası var. Buz parçasıy-
mışçasına oturmuş bir kayanın
üzerinde, mavi, şişman.
Ruhi Görüney'in resimlerin-
de, kadınlar 'su'yun ta kendisi
aslında. "Akıp gidiyor" gibiler;
şeffaf ve renksiz. Balıklar, (bel-
ki yengeçler de) erkekler. Görü-
ney, kadının doğaya daha yakın
olduğunu söylüyor. Toprağa.
Belki doğurganhğından dolayı.
Sanatçıyı etileyen, su: "Suda
dogum olayı... Suda dogmuş ol-
saydım diye düşünürum hep.
Belki yengeç burcunda ounamın
da etkisi var. Sonra, ana karnın-
dayken canlıtun suyu içinde ol-
ması. Suyu seviyorum. Hava-
BALIK ERKEĞİ SİMGELİYOR — Ruhi Görüney'in resimlerinde, su kadını, balık erkeği sim
geüyor.Görüney, kadının dogayadaha yakın olduğuna inanıyor. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
dan daha somut. Suya girdiğin
zaman her tarafuu sanyor, his-
sedebiliyorsun."
Resimlerini denizkıyısında,
çakıltaşlarma yapılan karalama-
ların oyun ohnaktan çıkıp kâğıt
üzerinde, plastik bir tada dö-
nüşmesi olarak niteliyor Ruhi
Görüney. Sonra çantasını ahyor
kucağma, içinden bir taş çıka-
rıyor, üzerine çizmiş olduğu de-
nizkızını gösteriyor. Görüney'-
in çok sayıdaki resminin her bi-
ri, aynı öğeleri içermesine kar-
şın birbirinden oldukça farklı.
Bu da belki karikatürcülüğün-
den geliyor. Resim eğitimini
Devlet Güzel Sanatlar Akade-
misi Neşet Günal Atölyesi'nde
tamamlayan Ruhi Görüney'in
sanat yaşamının uzun bir çizgi-
sini de karikatürcülüğü oluştu-
ruyor. Bu dalda pek çok ödülü
de var. Ancak karikatürde "Pa-
zar oluşturamadığı" için bırak-
mış. Hiçbir zaman bir "Cağal-
oğlu çizeri" olmamış, kendi ni-
telemesıyle; çizdikleri "yığıl-
maya" başlayınca başka alanla-
ra kaymış. Pandomim ve tiyat-
ro yapmış ömeğin.
"Aylak Deniz Kızları", res-
sam Ruhi Görüney'in 1980'li
yıllarda gemilerle, denizanala-
nyla, sonra "Denizdeki]er"le
oluşturduğu sergilerin bir uzan-
tısı belki de ya da kendi deyisiy-
le, "Haliç'te baslayıp adalara
kadar uzanan bir öykünün par-
çası, bazen bulut, denizluzı, gri
bir taç... Bazen de sizinle biriik-
te güneşlenen bir yengeç... Ya
da balık tutarken aklınıza takı-
lan bir fıkra. Derken adada
mahsur kaima dnygusa, bir ka-
deh rakı..."
"Aylak Deniz Kızları" / Ru-
hi oöruney resim sergisi / 18
aralık -12 ocak / Levent Sanat
Galerisi / 170 03 62
'Yıınııs
Emre'ye Selam'
• İSTANBUL (tÜHA) —
"Yunus Emre'ye Selam"
konulu kültür günleri 6
ocak pazartesi günü
Harbiye Muhsin Ertuğrul
Tiyatrosu'nda yapılacak.
Şiirleri Ayla Algan'ın
okuduğu, Toron
Karacaoğlu'nun sunduğu ve
girişlerin ücretsiz olduğu
program saat 2O.3O'da
başlayacak.
Bîr
Sıçrar*
• Kültür Servisi — 5 Ocak
1992 tarihinden itibaren her
pazar günü saat 11.00'de _
Kartal Belediyesi Hasan Ali
Yücel Kültür Merkezi'nde
İdil Abla Çocuk
Tiyatrosu'nun "Çekirge Bir
Sıçrar" adh oyunu
sergilenecek. Gösterilere
Ercan Yazgan konuk
oyuncu olarak katılacak.
Kıral'ın
19.
• Kültür Servisi — Zeki
Kıral, 19'uncu kişisel
sergisini 14 ocak salı günü
saat 17.30'da Maçka Destek
Reasürans'ta açıyor. 80
yağhboya tablonun yer
alacağı Kıral'ın sergisi
figüratif ağırlıklı. Doğaya
yönelik olan yağhboya
çalışmalann yanı sıra
bahkçı kompozisyonlanna
da yer veriliyor. Sergi 7
şubata kadar açık kalacak.
'Umırt cinayeti
?
• İSTANBUL (1ÜHA) —
Burak Mikail Uçar'ın
"Umut Cmayeti" adh
oyunu 7-12 ocak tarihleri
arasında AKM Oda
Tiyatrosu'nda oynanacak.
Zckai Müftüoğlu'nun
yönettiği oyunda Seray
Gözler ve Adnan Biricik rol
alacak.
RichardMan
yeni plak
• (İtHA-DışHaberler
Servisi) - Clıff Richard
1992'de yeni bir plak
çıkanyor. Herald Tribune
gazetesinde yer alan habere
göre, 1991 yılında yoğun
çalışmalar yapan Richard,
1992 yılına "Crocning
Should Be Together" adh
yeni plağı ile girecek. Bu
arada yılbaşı, plak
endüstrileniçinenkârh " -
dönem olarak . ,-»r
değer lendirüiyor.
Klasik plak ve
Avuaturya
• tÜHA Dış Haoerler
Servisi — Amerika'da 5
ülkeyi kapsayan araştırma
sonuçlanna göre 1991'de
klasik plak satışlaruıda
yüzde 12 ile Avusturya
birinci sırada.
'Scariett'
Türkivede
• İSTANBUL (tÜHA) —
Rüzgar Gibi Geçti" adh
ünlü romanın devamı
niteliğinde olan ve ABD'de
satış rekorlan kıran
Scarlett" Türkçeye
çevrildi. Kitap yakında
Simavi Yayınevi tarafından
satışa çıkanlıyor. Simavi
Yayınevi yetkiülerinin
söylediğine göre kitap
Türkçeye Yakut Eren ve
Suzan Cenani Aüoğlu
tarafından çevrildi.
BUGÜN
Yeni şairlerte
Taksim'dekı Ataturk
Kitaphgı'nda saat 17.00'de
Hamdi Gedik, Namık
Kuyumcu, önder Kızılkaya
ve Emir Ali Yağan bir
araya geliyor. (149 09 45)
• Ozyalçıner'in öyküleri
lnsancıl dergisinin
etkinhkleri sürüyor. Saat
15.00'te Kadıköy'deki Fırat
Sanat Galerisi'nde Adnan
ozyalçıner'in öyküleri
okunacak. (349 94 67)
Demokrasi Gemisl
Bakırköy Belediye
Tiyatrolan, Azü Nesin
Sahnesi'nde Demokrasi
Gemisi'ni saat 2O.3O'da
sahneliyor. (507 43 82)
SÜRÜCÜ
KURSU
Hafta Sonu - Hafta Içl
(Gündûz-Akşam)
82 dönem kayıHarmız
devam edıyor
TAKStTLE
KADIKÖY
(Soğütlüçeşme Camıı yanı)
Tö 3491824-3360206-33602 79
FQX- 349 18 25
Avukaüık kimlik kartımı,
nüfus cüzdanınu ve askeri
kimlik kartımı kaybettim.
HükümsOzdür.
ŞEHNAZ YUZER
Sahibinden 90 Model Şahin
34647 90-3492321