19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 1992 HABERLER CUMHURÎYET/5 Zirvede Sktidar kavffası'ANKARA (C*mlıuriyet Bürosu) — Cumhurbaskaoı Turgul Öwü, hükümetin çıkardığı Bağ-Kur bK>rçlannın ertelenmesi, erken emeklilik, çiftçi faiz borçlannın ertelenmesi, belediye borçlarının silinmesi kararnameleriai bekdeterek koaüsyon ortakiarının seçim vaatlerini fierçekleştirebünelerine engel oluyor. Ote yandan büıokrasinin üst düzeyinde hükümet tarafından yapüan atamalann önemli bir kısmını bekletmesi, dört tanesini de geri çevirmesi nedeniyle bakanlann istedikleri kadrolarla çalışmalarının önünü alıyor. Hükümet ile Köşk arasında yaşanan kararname krizi nedeniyle bürokrasi tam anlamıyla felç olmuş durumda. Bakanlar, çoğu izin kullanan ANAP döneminde atanmış bürokratlann kendiliğinden istifa etmelerini umuyorlar. tstifa etmemekte direnenlerin ise yetkilerini ellerinden alıyorlar. Bu arada kararnameleri daha haarlanmamış DYP ve SHP kökenli birçok isim bakanlıklara bağlı birimlerde fiilen çahşmaya başlamış durumdalar. özal'ın, yakın zamana kadar SHP'de üst düzey yöneticiiik yapmış oian Yiğit Gülöksüz ile Türkân Akyol'un karamamelerini geri çevirmiş olması anlamh bulunuyor. SHP'li bakanlar "Nasıl olsa geri cevrilir" düşüncesiyle gerçekleştirmek istedikleri atamalan, sorun mutlak bir şekilde çözülene dek dondurmayı yeğliyorlar. Cumhurbaşkanı Özal'ın kararname krizini tırmandırarak Başbakan Süleyman Demirel'i haftahk olağan görüşmeye zorlamak ve hükümetin elini kolunu bağiayıp ANAP'ı güçlendirmek istediği iddia ediliyor. Hukukçular, özal'ın tutumunu, "anayasa ihlallerini sürdiirmesi" olarak değerlcndiriyor. Koalisyon Cumhurbaşkanı ile mücadele etmekten icrayafırsatbulamıyor OzaTdan hükümete geçit yokHükümetin seçim vaatlerini yerine getirmek için çıkardığı kararnameler Cumhurbaşkanı Turgut Ozal tarafından bekletiliyor. Aynca dört atama kararnamesi de Köşk tarafından geri çevrildi. Cumhurbaşkanı ile Basbakan'ın buluşmalanndaki giilen yiizler, bir zonınluktan öte gecmiyor. ANKARA (Cumnuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'ın kararnameler konu- sundaki tutumu, hükümet- Çanltaya ilişkilerinin gerginleş- mesine yol açarken icrayı da ki- litliyor. Hükümet, kendi kadro- sunu kurmakta gecikirken icra- ya dönük kararlarını da yürür- lüğe koyamıyor. Yılmaz hükümetinin 20 Ekim seçimlerinden sonra 10 gün için- de sevk ettiği 116 atama karar- namesini bekletmeden onayla- yan özal, Demirel hükümetinin atama kararnamelerine karşı ta- kındığı engeileyici tavrım hâlâ değiştirmedi. Demirel'in, hükü- metin kuruluşundan bu yana geçen yaklaşık bir buçuk aylık sürede Köşk'e gönderdiği 150 civarındaki atama kararname- sinden 115'ini onaylayan özal, Köşk ile Başbakanlık arasında gidip gelen dört kararname dı- şında kalan atamalar üzerinde- ki incelemesini henüz sonuçlan- dırmadı. Özal'ın atamalar dışındaki kararnameler konusundaki tu- tumu da hükümetin yürütme çalışmaiannı aksattı. Aralık ayı- nın ilk haftasında Köşk'e gön- derilen erken emeklilik konu- sundaki kanun hükmünde ka- rarname ile birlikte, bir aylık sü- re içinde sunulan önemli karar- ları onaylamayan özal'ın tutu- mu hükümetin seçim vaatlerini yerine getirmesini aksattı. Çitt- çilerin borç faizlerine şartlı af, belediye borçlarımn bir kısmı- mn silinmesi hakkındaki karar- nameleri incelemeyi sürdüren özal, üç kararnameyi de bekle- meye aldı. Bağ-Kur prim borç- larına şartlı af getiren kararna- me ise geri çekildi ve yasa tasa- Cumhurbaşkanı, sosyal demokmt bürvkmtlara geçit vermiyor SHP'Bler 6 kara liste'deANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Tur- gut özal'ın Yigit Güloksüz'den sonra Prof. Türkftn Akyol'un atamasını da onaylamaması, "koalisyonun SHP kanadına soguk baktıgı" yorumunu güç- lendirdi. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Etem Cankurtaran, özal'ın "SHP'lilere karşı tavn"- nı deştirerek "Cnmfcurbaşka- •ı anbalefet partisi Uderi gibi dsmıuyor." diye tepki gös- terdi. özal'ın gazabına ugrayan ilk SHP'li Yiğit Gülöksüz oldu. DYP-SHP koalisyonunun oluş- tumlması çalışmalarmda yer alan Gülöksüz, hükümetin Top- lu Konut ldaresi BaşkanhğTna getirmek istediği isündi. Gülök- süz, koalisyon oluştuktan son- ra SHP MYK'daki görevinden istifa ederek Şehirciükten So- rumlu Devlet Bakanı Ennan Şa- hin'in yarunda "fîili" olarak ça- hşmaya başladı. Bu arada Gü- löksü/'ün Toplu Konut ldaresi BaşkanlığVna atanmasına iliş- kin kararname Köşk'e gönderil- di. Gülöksüz'ün atama kararna- mesi ile birlikte Toplu Konut tdaresi Başkanı Oktay Ural'ın görevden aunmasına ilişkin ka- rarname de Cumhurbaşkanı'nın onayına gitti. Ancak özal, Ural'ın görevden alınmasına, "daha bu göreve yeni geldigi" gerekçesiyle karşı çıktı. Böyle- ce Ural'ı öne sürerek Gülök- süz'ün atamasını onaylamadı. Hükümet, Gülöksüz'ün karar- namesini Başbakan Süleyman Demirel'in "icramo başuun hü- kümet olduğunu" anımsatan "oyan" mektubuyla birlikte ye- niden Köşk'e gönderdi. Bunun flzerine "uyan mektubıT'nu so- run yapan Özal, "mektuboıı ya- zışma usulüne uygun ohnadıgını" savunarak karar- nameyi ikinci kez geri çevirdi. PORTRE / TURKAN AKYOL İlk kadın bakanAdı son olarak Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın YÖK üye- liğini onaylamaması ile günde- me gelen Prof. Türkân Akyol, 1928 yıhnda Istanbul'da dün- yaya geldi. 25 Nisan 1955'te evlendiği kalp cerrahı eşi Prof. Dr. Tur- han Akyol gibi tıp doktoru olan Akyol'un iki çocuğu da doktor. Akyol, Türkiye'nin "ilk kadın bakanı" unvanına da sahip. Akyol, 12 Mart dö- nemindeki 1. Nihat Erim hü- kümetinde Sağhk Bakanlığı görevinde bulundu, daha son- ra üniversitedeki görevine dön- dü. 12 Eylül'den önce Ankara Üniversitesi Rektörluğu'ne se- çilen Prof. Akyol, YÖK'ün kurulması ve başkanlığına da Prof. İhsan Doğramaa'nın getirilmesiyle görevinden istifa etti. Ak- yol, daha sonra politikaya soyundu. Bu arada YÖK'e ve getir- diği anti-demokratik üniversite sistemine sürekli karşı çıktı. Doğramacı'ya ve YÖK düzenine karşı çıkışlarda hep ön sıra- larda yer aldı. 1987 yıhnda Izmir'den SHP milletvekili olarak parlamen- toya giren Akyol, SHP Parti Meclisi üyeliğine de seçildi. Ak- yol, 20 Ekim genel seçimlerinde ise milletvekili adayı olmadı. Genel merkezin kendisini kontenjandan aday göstermesini bek- leyen Akyol'un bu beklentisi boşa çıktı. Halen SHP Parti Mec- lisi üyeliği görevini sürdüren Akyol, son olarak hükümet ta- rafından YOK üyeliğine aday gösterildi. Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal, hükümetçe önerilen diğer adayların atamalannı onaylarken Akyol'unkini imzalamadı. Akyol'un atama kara- rı halen Köşk'te bekliyor. "YÖK'ün müzmin muhalifı" Akyol'un YÖK üyeliğinin onay- lanmaması, Çankaya ile hükümet arasındaki krize yeni bir bo- yut kazandırdı. PORTRE / YİGİT GÜLÖKSÜZ 30 yıllık şehirciCumhurbaşkanı Turgut özal'ın Toplu Konut ldaresi BaşkanlığYna atanma karanm ikinci kez geri çevirmesi üzeri- ne, adı bir aydır gündemdeki yerini koruyan yüksek mühendis-mimar, şehir ve bol- ge plancısı Yiğit Gülöksüz, yaklaşık 30 yıldır çok sayıda projede çalıştı. 1936'da Ankara-Ayaş'ta doğdu. tTÜ Mimarlık Fakül- tesini 1961'de bitirdi. ABD'de Massachusetts Institute of Technology'de şehir ve bölge planlama aJanında yüksek li- sans yaptı. 1961-1963 yıllan arasında Imar ve Iskân Bakanhğı'ında Fen Kunılu Müdürlüğü'nde bulundu. 1964-1968 arasında DPT Sos- yal Planlama Dairesi'nde "Şehirleşme ve Konut Sorumlusu" olarak görev aldıktan sonra 5 yıl süreyle ABD'de şehir planla- ması alanında çalıştı. 1973-1980 tarihleri arasında tmar ve İskan Bakanlığı danış- manlığı, DPT'de Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi'nde müşavirlik, Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı Müsteşarlı- ğı ve Başbakanlık Müsteşarlığı görevlerinde bulundu. Köy İş- leri Bakanlığı'ndaki görevi sırasında Köylüye Ulaşım Proje- si'nin de (KUP) aralarında bulunduğu 20 doiayında proje ha- zırladı. 1980-83 arasında ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü ile Gazi Üniversitesi Maliye Fakültesi'nde öğretim üyeliğinin ardından 6 yıl süreyle SODEP ve SHP'de Genel Başkan Yar- dımcılığı, Parti Meclisi ve MYK üyeliklerinde bulundu. Türkiye Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Vakfı Genel Sek- reterliği de yapan Gülöksüz, 1989'da Metropol İmar AŞ'nin genel müdürü olarak 4 bin konutluk Dikmen Vadisi Konut ve Çevre Projesi'ni hazırladı. Böylece Çankaya ile hükümet arasındaki gerilim tırmanırken "hükümetin tavrımo nc olacagı" beklenmeye başlandı. Gülöksüz'ün kararnamesi üçüncü kez Köşk'e gönderilme- den birkaç gün önce de hükü- met, boşalan YÖK üyelikleri için beş aday belirledi. Adaylar- dan dördü bürokrat, sadece bi- ri ise SHP kökenli idi. SHP'de yöneticiiik ve milletvekilliği yap- mış Prof. Tiirkan Akyol, aynı zamanda hükümetin YÖK Baş- kanlığı için düşündüğü isimdi. Ancak, Akyol'un YÖK Başkan- hğı'na aday olabilmesi için ön- ce YÖK üyesi seçümesi, YÖK üyesi olabümesi için de 2547 sa- yüı YÖK Yasası gereği hüküme- tin karanmn Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması gereki- yordu. Ancak Özal, YÖK Ya- sası gereği YÖK Başkanı'nı da direkt olarak atayabiliyordu. özal'ın, hükümetin isteğinin tersine Prof. Dr. İhsan Doğra- macı'yı yeniden YÖK Başkan- lığVna atarken Prof. Akyol 'u YÖK üyeliğine bile atamaması hükümetin SHP kanadında "şok" etkisi yarattı. nsı olarak yeniden düzenlenme- si kararlaştınldı. özal'ın ne yapmak istediği konusunda siyasi kulislerde çe- şitli yorumlar yapılıyor. Bu yo- rumlar şu noktalarda toplanı- yor: • "Demirel'i olagan görüş- meye zorlama: tcradaki etkinli- |inden vazgecmek istemeyen Ozal, Kenan Evren'in Cumhur- başkaRİıgı döneminde kendisi- nin aksatmadan sürdürdüğü haftalık olağan görüşme alış- kanlığının Demirel tarafından da gerçekleştirilmesini istiyor. Aynca Evren döneminde, ar- dından da Akbulut ve Yılmaz hükümetlerinin cumhurbaşka- nına çesiüi konulardaki geüşme- leri anlatmak üzere brifing ver- mesi geleneğinin devam etme- mesi, dış politikadaki dizginle- rin de hükümetin eline geçmesi cumhurbaşkanını rabatsıt edi- yor. • Hükümeti çalışürmama: Özal, hükümet ile gerginligi tır- mandırmaya çalışıyor. Böylece hükümeti çaüşamaz hale getir- meyi ve kamuo> u önünde yıp- ratmayı amaclayan Özal, Demi- rel'i uzlaşmacı görünümünü terk etmeye zorluyor. Özal, ge- nel seçim öncesinde Demirel'i eleştirirken, 'Lstersenizgelin, iki sandığı birlikte koyalım. Cum- hurbaşkanını da halk secsin' de- mi^ti. Demirel de Özal'ın bu tavn karşısında cumhurbaşkan- lığı sorununu gündeme getirir- se, hükümet vaatlerini yerine getirmekten çok, bu siyasi kri- zin çözümü ile uğraşma zorun- da kalacak ve bu gelişmelerden ANAP kâriı çıkacak. Aynca bir, anayasa değişikliği durumunda refarandum >apılsa da cumhur- başkanı halk tarafından seçilse de Özal, kendi kamuovu deste- ğini yeniden (est edebilecek." Özal'ın tutumu, cumhurbaş- kanlığına seçildikten sonra ANAP hükümetleri döneminde sürdürdüğü "icranın etkin kişisi" rolünü koalisyon hükü- meti döneminde de bırakmak is- temediği biçiminde değerlendi- riliyor. Akbulut hükümeti sıra- sında, özal, hükümete haber vermeden bürokratları Çanka- ya'ya çağırarak icraya dönük talimatlar verdiği gibi, hüküme- tin atama ve öbür karamame- lerini istediği gibi değiştirerek Resmi Gazete'de yayımlatmıştı. Eski başbakan Yıldırım Akbu- lut, özal'ın bu tavnna ANAP kongresinin de gündemde olma- sı nedeniyle karşı çıkamamıştı. Ama sonrasında hükümetin YÖK Yasası'm değiştirerek ba- zı üniversitelere özel statü veril- mesine ilişkin Bakanlar Kurulu karanm da uzerinde değişiklik yaparak gönderince Yılmaz tep- ki göstermişti. Yılmaz, başba- kanhktan aynlana değin de ka- ran ne Köşk'e geri göndermiş ne de Resmi Gazete'de yayımlaya- rak yürürlüğe koymuştu. Koalisyon hükümetinin kuru- luşundan önce Yılmaz hüküme- tinin gönderdiği tüm atama ka- rarlarını büyük bir hızla onay- layan Özal, 10 gün gibi kısa bir sürede 116 atamayı gerçekleşti- rince Demirel'in ttpkisini çek- mişti. BAŞKENTTEN AHMET TAN Kemerler Takılırken... Demirel, dün öğleden sonra Güniz Sokak'tan "Soru Yağmuru" programının çekimi için TRT'ye doğru yola çıktı. Makam otosunun önünde oturan Koruma Müdürü'ne seslendi: "Bugün 1 Ocak, kemerini taktın mı?" Koruma Müdürü, Başbakan'ın, bu soruyu merak için değil, onu uyarmak için sorduğunu hemen fark etti. Çünkü, Koruma Müdürü kemerini takmamıştı. İhmal- den değil. Kemer takarsa, koruma görevini yapamayaca- ğını düşündüğünden. Kemer takma uygulamasında gerçekten boşluklar vardı. Koruma görevlileri, bu boşluğu "istisna" olarak değer- lendiriyorlar. istisna mı, boşluk mu, bunu yetkililer açığa kavuştura- caklardır. Ama bilinmeli ki Başbakanlık Koruma Müdürü, emniyet kemerini şimdilik Başbakan'ın korkusundan ta- kıyor. Demirel, trafik konusunda çok duyarlı. Acaba bu duyarlılık yüzünden mi, "herkese bir otomo- bil, herkese bir ev" hedefinden vazgeçti? Demirel, belki de doğrusunu yaptı. Ülkemizde bin kişi- ye ancak 28 araç düşerken, trafik kazalanndan yılda 7 bin kişi ölüyor. Bin kişiye bin araç düşmesi halinde, bir- kaç yıl içinde Türkiye, milleti ve ülkesiyle bölünmez bir bü- tün olmaktan çıkacak, milletinin tümü, öteki dünyayı boy- layacaktı. Halkın verilmiş sadakası varmış. Demirel, İstanbuPdaki otopark yeri sayısının 17 bin ol- duğunu ezbere biliyor. İstanbul yollarındaki araç sayısı- nın 800 kûsur bin olduğunu da... Ama, trafik terörünün nasıl önleneceğini, trafikten ölüm- lerin, sakat kalmalann önüne nasıl geçileceğini anlatmı- yor. Bu konuda hükümet programında da somut bir görüş yok. Ankara-Amasya-Erzincan-Erzurum-Ağrı-Gürbulak oto- yolunun, Karadeniz-GAP otoyol projelerinin tamamlana- cağı belirtiliyor. Ama, "trafik terörü"nün önlenmesi için de- ğil, programdaki ifadeyle "2000'li yılların Türkiyesi'ne ulaşmak" için. Çevre konusuna hükümet, çok önem verdiğini söyiüyor. Hatta bu yüzden ba- kanlığını bile kurdu. Ancak, bakanlık, çev- re olgusu ile trafik arasındaki bağlantı- nın henüz farkında değil. Olsa, cadde- sokakları, araçların egemenliğinden kur- tarıp, yeniden insan- ların hizmetine ver- meye yönelir. Modele meraklı bir siyasal kültürümüz var. Politi- kaları modellere göre belirliyoruz. Bu konuda, "Japon modeli", herhalde hükü- metin, Çevre Bakanlığı'nın ilgisini çekecektir. Japonlar, bu model sayesinde Türkiye'nin yarısından bi- le küçük olan adalarına, Türkıye'dekinın yüz katından fazla aracı sığdırmayı başarıyorlar. Nasıl mı? Japonya'da motorlu araç almak isteyen herkes, o aracı park edecek bir yeri bulunduğunu kanıtlamak zorunda. Otopark yerinin "tapusu"nu göstermeden, hiç kimse- ye araç satışı yapılmıyor. Bu yüzden Japonlar, zekâlarını park yeri yaratmak için kullanıyorlar. Binaların terasları, oto asansörleri ile otopark haline getiriliyor. Park kolaylığı için tekerlekleri üç yüz alt- mış derece dönen otomobil modelleri geliştiriliyor. Türkiye'nin bu tür yaratıcılıklar sergilemesine gerek yok. 12 Eylül döneminde çıkarılan bir karar uygulamaya ko- nulsa, kentlerin park ve tra f ik sorunu çözüme gırebilir. Söz konusu karar, kentlerde inşaat izninin, ancak oto- park yeri ayırmak kosulu ile verilmesini öngörüyordu. An- cak, ANAP döneminin, köşe dönmeci belediyecilik anla- yışı, bu kararı sulandırdı. Bu karara göre, binalarda park yeri ayırmak yükümlü- lüğünden, belediyenin otopark fonuna katkıda bulunarak kurtulmak mümkün. Belediyeler paraları topladı, ama park yeıierini yapmadı. Sonucu dün Başbakan ifade etti: Yalnızca Istanbul'da 800 bin araç ve 17 binlik otopark yeri. Türkiye'nin verilmiş sadakası varmış. Eğer, Demirel "herkese oto vaadini" tutsaydı, balkon- lardan yatak odalanna araç sığdırmak zorunda kalacak- tık. Elbette Türkiye nüfusunun yollarda ölüp gitmesi de bu işin cabası. Hükümet, trafik kazalarını önlemek zorunda. Bu, hem vatandaşın can güvenliği için gerekli hem de enflasyonun düştüğüne daha çok yurttaşın tanık olması- nı sağlamak için. Demirel, trafik konusunda çok duyarlı. Acaba bu duyarlılık yüzünden mi, "herkese bir otomobil, herkese bir ev" hedefinden vazgeçti? Demirel, belki de doğrusunu yaptı. Hukukçu görüşü Anayasa ihlalleri sürüyor Kararnamelerin Çankoya'da takılması nedeniyle hükümet formül arıyor Bürokrasi, kriz yüzünden felç olduTURAN YILMAZ ANKARA — Çankaya ile hükümet arasında ortaya çıkan kararname krizi, bürokrasiyi felç et- ti. Hükümet, bu krizi aşmak için zaman zaman "teamüİH lortayan" formüllere yönelerek, henüz kararnamesi çıkmamış bürokratlan göreve baş- lattı. Kimi bakanlar, başta müsteşarlar olmak üzere kimi bürokratlann ûnza yetkilerini ellerin- den ahyor. Cumhuriyet'in belirlemelerine göre, bakanlık ve bağlı kuruluşların bürokrasi kademelerinde, 20 Ekim genel secimleri sonrasında ortaya çıkan tablo şöyle: Adalet: Bakan Seyfî Oktay, göreve gelir gel- mez Müsteşar Arif Yüksel'in yetkilerini elinden aldı. Içişleri: Bakan lsmet Sezgin, henüz herhangı bir atama yapmadı. Valiler ve Emniyet Müdür- leri Kararnamesi çahşmasuun önümüzdeki ay so- nunda tamamlanmaa, bürokrasideki atamalann da bu kararname ile yapılması bekleniyor. Ulaşttrma: Bakan Yaşar Topçu, yalnız PTT Genel Müdürü Emin Başer'e işten el cektirdi. Usulsüzlük savlanna konu olan TÜRKSAT pro- jesı nedeniyle 27 arahkta yapılan bu işlemin ar- dından, Başer"in, Cumhurbaşkanlığı Damşman- lığa na getirildiği acıklandı. Başer'in, işten el çek- tiridikten sonra eski tarihli bir işlemle bu göre- ve getirildiği öne sürülüyor. Milli E«itim: Bakan Köksal Toptan, Müsteşar Doc. Dr. Nihat Bilgen ile Müsteşar Yardıması İh- san Özcukurlu'yu görevden alarak bakanlık da- nışmanlığına atadı ve kararnameleri Özal da onayladı. Boşalan müstesar yardımcüığına DYP GİK üyesi Kenan Kolukısa getirüirken, müste- şarhğa henüz atama yapılmadı. Enerji ve Tabü Kaynaklar Emekli olan Müs- teşar Mekmet tndop'un yerine Mahir Banıtçu gö- reve başladı. Ancak, Barutcu'nun göreve atan- masına ilişkin kararnamenin henüz Cumhurbaş- kanı'nca imzalanmadığı öğrenildi. Sanayi ve Tkaret: Bakanlığa bağlı iki kurumun ANAP'tan aday olmak için aynlan Müsteşar Yar- dımcısı Ahmet Yılmaz'uı, göreve başladıktan he- men sonra yeniden istifa ettiği kaydedildi. Yıl- maz'uı yerine Kalkınma Bankası'ndan Akın De- mirel'in atanmasına ilişkin kararname de henüz Köşk'te imzalanmayı bekhyor. Çauşma ve Sosyal Güvenlik: Önceki bakan Metin Emiroglu döneminde göreve getirilen Müs- teşar Necdet Basa, halen görevini sürdürüyor. Müsteşar Yardımcısı Şaasever Bektaş'ın bakan- lık danışmanhğına atanmasına ilişkin kararna- me de henüz Cumhurbaşkanı'nca onaylanmadı. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın, ANAP döneminde işbaşına getirilen üst düzey bürokratlann görevden alınmasını engelleme çabaları nedeniyle birçok bakanlıkta büyük belirsizlikler yaşanıyor. Bakanlar. istemedikleri bürokratlarla çalışmamak için formüller arıyor. yönetiminde değişiklik öngörüldü. Şeker Fabri- kalan Genel Müdürlüğü'ne Erdogan Erteken'in, MKEK Genel Müdürlüğü'ne de Emin Gök'ün atanmalanna ilişkin kararnameler hazırlandı, an- cak henüz bunlar da Cumhurbaşkanı'nca imza- lanmadı. lurizm: ANAP'lı Bakan Bnlent Akarcalı dö- neminde müsteşarlığa getirilen Kâmil Yüceoral henüz görevini sürdürüyor. Bu göreve getirilece- ğine kesin gözüyle bakılan Korel Göymen'in, ba- kanlıga düzenli olarak geldiği, ancak müstesar- lık ışıerme karışıuaaıgı ogrenıldi. Seçımierde Seçimlerde ANAP'tan aday olmak için emekli- liğini isteyerek görevinden aynlan Bağ-Kur Ge- nel Müdürü Hilmi Sabuncu'nun yerine Maliye Bakanhğı Gelirler Genel Müdür Yardımcısı Ke- mal Kdıcdaroğlu getirildi. Tanm-Orman: ANAP iktidan döneminde Bonn Büyükelçiliği'ne tanm ataşesi olarak gön- derilen Müsteşar Hüsnü Poyraz'ın yerine, Müs- teşar Yardımcısı Şenol Erdogan vekâleten bakı- yor. Henüz, bu makama bir atama yapılmadı. Köy Hizmetleri Genel Müdürü Zeki Çakan'm bu görevinden aunarak daruşmanlığa atanmasına ilişkin kararname de Köşk'te bekliyor. Saglık: ANAP'ın son Sağhk Bakanı Yaşar Er- yılmaz'ın göreve getirdiği Dr. Tandogan Tokgöz, müsteşarhk görevini sürdürüyor. Müsteşar Yar- dımcısı Baki Eraslan ise 15 gün önce görevinden istifa ederek, Erzurum Üniversitesi'ndeki göre- vine döndü. Eraslan'ın yerine henüz bir atama yapılmadı. Bayındjrlık ve Iskân: ANAP döneminde gö- reve getirilen Neşet Adalı, müsteşarhk görevini sürdürüyor. Maliye ve Gümriik: Müsteşar Biltekin Özde- mir'in yerine Ökmen Atamyüdız getirildi. öte yandan Emlakbank Genel Müdürü Engin Civan'ın Başbakanlık Danışmanlığı'na atanıp, yerine Şükrii Karahasanoglu'nun getirilmesine ilişkin kararname de Köşk'te bekliyor. Bu arada Civan'ın, Cumhurbaşkanlığı Danışmanlığı'na ge- tirildiği acıklandı. Aynca, Hazine ve Dış Tica- ret Müsteşar ^rdımalan Yaşar Yaacıoğlu ve tb- rahim Çakır'm yerlerine Şevket Özüergen ile Ke- mal Kabataş'ın, Türkiye Gübre Sanayi Genel Müdürü Nadk Erol'un yerine tbrahim Kıreı'mn, Tkpu Kadastro Genel Müdür YardımcılığYna Na- dir Nadi Ünay'ın atanmalanna ilişkin kararna- meler de Köşk'te imzalanmayı bekliyor. Bağımsız Devletler Topluluğu'na atanacak bü- yükelçilerle ilgili kararname de Köşk'e sunuldu. Özal'ın kararnameyi henüz imzalamamış olma- sına karşın büyükelçiler konusunda bir sıkıntı doğması beklenmiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kararnamelere üışkin tu- tumunu değerlendiren hukukçu- lar, bunu bir anayasa ihlali ola- rak değerlendirdiler. AÜ Hukuk Fakültesi tdare Hukuku Kürsüsü öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Günday, Cum- hurbaşkam'run, hükümetin ata- ma kararnamelerine ilişkin tutu- munu değerlendirirken, "Bu tu- tum, aslında Saym Özal'ın öte- den beri ihlal ettiği tarafsızlık il- kesinin yeni bir ihialinden baş- ka bir sey degildir" dedi. "Gerçekten, Özal, anayasada cumhurbaşkanının tarafsızlıgı açık bir biçimde belirtilmesine rağmen, geçmiş dönemde 'ben tarafsız olamam' demek suretiy- le, o zaman yönetimde bulunan siyasal partinin ve bu partinin taşıdığı hükümetin icraatı ile kcDdisini özdeşteştirmiştir" di- ye konuştu. Günday şöyle devam etti: "Şimdi ise karşısında, asia sı- cak bakmadığı bir siyasal iktidar bulunmaktadır. Özal, yeni ikti- dann icraatta bulunmasını en- gellemek amacıvla bu hüküme- tin hazırlamış olduğu kararna- meleri imzalamamaktadır. Böy- lece, gecmiş siyasal iktidann ic- raab ile kendisini özdeşleştirmek suretiyle tarafsızlık ilkesini açık- ca ihlal etmiş olan Özal, bugün kendisinden görmediği siyasal iktidann icraabnı engellemek suretiyle aynı ihlali sürdünnek- tedir." AÜ Hukuk Fakültesi Anaya- sa Hukuku Kürsüsü öğretim Üyesi Prof. Dr. Oya Arash da, cumhurbaşkanının, sorumlu hükümetin getirdiği hukuka uy- gun kararnameleri imzalamak- tan kaçınmaması gerektiğini be- ürtti. Arash, Cumhurbaşkanı'mn, bu konudaki yasalan da bekle- terek yürürlüğe sokmayacağı yö- nünde bazı kuşkular bulundu- ğunun anımsatüması üzerine şu göriişleri dile getirdi: "Cumhorbaskanının, yasalan yayımlamadan bekletme yetkisi yokrur. Cumhurbaşkanı böyle bir davranış içerisine girerse, anayasuıın kendisine verdigi bir görevi yerine getinnemis veya bir başka deyişle, anayasanın vermedigi bir yetkiyi kuilanmış olur. Bunun yapünmının anaya- sada açıkça gösterilmis olduğu söylenemez. Ne var ki ceza ka- nunlanmızda bu gibi durumla- nn karşılıgı olan suç ve cezalar mevcuttur." Araslı bir soru üzerine de şun- ları söyledi: "Parlamenter reji- min mantıgına aykın ve devlet mekanizmasının işleriigini teh- kileye sokabilecek bu gibi dav- ramşlar ortaya çıkarsa, cumhur- başkanının cezai sorumlulugu- nu belirieyecek hukuki yoUann aranmasına veya cumharbaşka- nının görev süresini zorlama ço- zümlerle sona erdirecek anaya- sa degişiklikleri tekliflerinin ye- niden gündeme gdmesine hazır- lıklı olmak gerekir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle