Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 1992 HABERLER CUMHURÎYET/5
Zirvede Sktidar kavffası'ANKARA (C*mlıuriyet Bürosu) —
Cumhurbaskaoı Turgul Öwü, hükümetin
çıkardığı Bağ-Kur bK>rçlannın ertelenmesi,
erken emeklilik, çiftçi faiz borçlannın
ertelenmesi, belediye borçlarının silinmesi
kararnameleriai bekdeterek koaüsyon
ortakiarının seçim vaatlerini
fierçekleştirebünelerine engel oluyor.
Ote yandan büıokrasinin üst düzeyinde
hükümet tarafından yapüan atamalann
önemli bir kısmını bekletmesi, dört tanesini
de geri çevirmesi nedeniyle bakanlann
istedikleri kadrolarla çalışmalarının önünü
alıyor.
Hükümet ile Köşk arasında yaşanan
kararname krizi nedeniyle bürokrasi tam
anlamıyla felç olmuş durumda. Bakanlar,
çoğu izin kullanan ANAP döneminde
atanmış bürokratlann kendiliğinden istifa
etmelerini umuyorlar. tstifa etmemekte
direnenlerin ise yetkilerini ellerinden
alıyorlar. Bu arada kararnameleri daha
haarlanmamış DYP ve SHP kökenli birçok
isim bakanlıklara bağlı birimlerde fiilen
çahşmaya başlamış durumdalar.
özal'ın, yakın zamana kadar SHP'de üst
düzey yöneticiiik yapmış oian Yiğit Gülöksüz
ile Türkân Akyol'un karamamelerini geri
çevirmiş olması anlamh bulunuyor. SHP'li
bakanlar "Nasıl olsa geri cevrilir"
düşüncesiyle gerçekleştirmek istedikleri
atamalan, sorun mutlak bir şekilde çözülene
dek dondurmayı yeğliyorlar.
Cumhurbaşkanı Özal'ın kararname krizini
tırmandırarak Başbakan Süleyman Demirel'i
haftahk olağan görüşmeye zorlamak ve
hükümetin elini kolunu bağiayıp ANAP'ı
güçlendirmek istediği iddia ediliyor.
Hukukçular, özal'ın tutumunu, "anayasa
ihlallerini sürdiirmesi" olarak değerlcndiriyor.
Koalisyon Cumhurbaşkanı ile mücadele etmekten icrayafırsatbulamıyor
OzaTdan hükümete geçit yokHükümetin seçim vaatlerini yerine getirmek için
çıkardığı kararnameler Cumhurbaşkanı Turgut
Ozal tarafından bekletiliyor. Aynca dört atama
kararnamesi de Köşk tarafından geri çevrildi.
Cumhurbaşkanı ile Basbakan'ın buluşmalanndaki giilen yiizler, bir zonınluktan öte gecmiyor.
ANKARA (Cumnuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ın kararnameler konu-
sundaki tutumu, hükümet-
Çanltaya ilişkilerinin gerginleş-
mesine yol açarken icrayı da ki-
litliyor. Hükümet, kendi kadro-
sunu kurmakta gecikirken icra-
ya dönük kararlarını da yürür-
lüğe koyamıyor.
Yılmaz hükümetinin 20 Ekim
seçimlerinden sonra 10 gün için-
de sevk ettiği 116 atama karar-
namesini bekletmeden onayla-
yan özal, Demirel hükümetinin
atama kararnamelerine karşı ta-
kındığı engeileyici tavrım hâlâ
değiştirmedi. Demirel'in, hükü-
metin kuruluşundan bu yana
geçen yaklaşık bir buçuk aylık
sürede Köşk'e gönderdiği 150
civarındaki atama kararname-
sinden 115'ini onaylayan özal,
Köşk ile Başbakanlık arasında
gidip gelen dört kararname dı-
şında kalan atamalar üzerinde-
ki incelemesini henüz sonuçlan-
dırmadı.
Özal'ın atamalar dışındaki
kararnameler konusundaki tu-
tumu da hükümetin yürütme
çalışmaiannı aksattı. Aralık ayı-
nın ilk haftasında Köşk'e gön-
derilen erken emeklilik konu-
sundaki kanun hükmünde ka-
rarname ile birlikte, bir aylık sü-
re içinde sunulan önemli karar-
ları onaylamayan özal'ın tutu-
mu hükümetin seçim vaatlerini
yerine getirmesini aksattı. Çitt-
çilerin borç faizlerine şartlı af,
belediye borçlarımn bir kısmı-
mn silinmesi hakkındaki karar-
nameleri incelemeyi sürdüren
özal, üç kararnameyi de bekle-
meye aldı. Bağ-Kur prim borç-
larına şartlı af getiren kararna-
me ise geri çekildi ve yasa tasa-
Cumhurbaşkanı, sosyal demokmt bürvkmtlara geçit vermiyor
SHP'Bler
6
kara liste'deANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Tur-
gut özal'ın Yigit Güloksüz'den
sonra Prof. Türkftn Akyol'un
atamasını da onaylamaması,
"koalisyonun SHP kanadına
soguk baktıgı" yorumunu güç-
lendirdi. SHP Genel Sekreter
Yardımcısı Etem Cankurtaran,
özal'ın "SHP'lilere karşı tavn"-
nı deştirerek "Cnmfcurbaşka-
•ı anbalefet partisi Uderi gibi
dsmıuyor." diye tepki gös-
terdi.
özal'ın gazabına ugrayan ilk
SHP'li Yiğit Gülöksüz oldu.
DYP-SHP koalisyonunun oluş-
tumlması çalışmalarmda yer
alan Gülöksüz, hükümetin Top-
lu Konut ldaresi BaşkanhğTna
getirmek istediği isündi. Gülök-
süz, koalisyon oluştuktan son-
ra SHP MYK'daki görevinden
istifa ederek Şehirciükten So-
rumlu Devlet Bakanı Ennan Şa-
hin'in yarunda "fîili" olarak ça-
hşmaya başladı. Bu arada Gü-
löksü/'ün Toplu Konut ldaresi
BaşkanlığVna atanmasına iliş-
kin kararname Köşk'e gönderil-
di. Gülöksüz'ün atama kararna-
mesi ile birlikte Toplu Konut
tdaresi Başkanı Oktay Ural'ın
görevden aunmasına ilişkin ka-
rarname de Cumhurbaşkanı'nın
onayına gitti. Ancak özal,
Ural'ın görevden alınmasına,
"daha bu göreve yeni geldigi"
gerekçesiyle karşı çıktı. Böyle-
ce Ural'ı öne sürerek Gülök-
süz'ün atamasını onaylamadı.
Hükümet, Gülöksüz'ün karar-
namesini Başbakan Süleyman
Demirel'in "icramo başuun hü-
kümet olduğunu" anımsatan
"oyan" mektubuyla birlikte ye-
niden Köşk'e gönderdi. Bunun
flzerine "uyan mektubıT'nu so-
run yapan Özal, "mektuboıı ya-
zışma usulüne uygun
ohnadıgını" savunarak karar-
nameyi ikinci kez geri çevirdi.
PORTRE / TURKAN AKYOL
İlk kadın bakanAdı son olarak Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ın YÖK üye-
liğini onaylamaması ile günde-
me gelen Prof. Türkân Akyol,
1928 yıhnda Istanbul'da dün-
yaya geldi.
25 Nisan 1955'te evlendiği
kalp cerrahı eşi Prof. Dr. Tur-
han Akyol gibi tıp doktoru
olan Akyol'un iki çocuğu da
doktor. Akyol, Türkiye'nin
"ilk kadın bakanı" unvanına
da sahip. Akyol, 12 Mart dö-
nemindeki 1. Nihat Erim hü-
kümetinde Sağhk Bakanlığı
görevinde bulundu, daha son-
ra üniversitedeki görevine dön-
dü. 12 Eylül'den önce Ankara Üniversitesi Rektörluğu'ne se-
çilen Prof. Akyol, YÖK'ün kurulması ve başkanlığına da Prof.
İhsan Doğramaa'nın getirilmesiyle görevinden istifa etti. Ak-
yol, daha sonra politikaya soyundu. Bu arada YÖK'e ve getir-
diği anti-demokratik üniversite sistemine sürekli karşı çıktı.
Doğramacı'ya ve YÖK düzenine karşı çıkışlarda hep ön sıra-
larda yer aldı.
1987 yıhnda Izmir'den SHP milletvekili olarak parlamen-
toya giren Akyol, SHP Parti Meclisi üyeliğine de seçildi. Ak-
yol, 20 Ekim genel seçimlerinde ise milletvekili adayı olmadı.
Genel merkezin kendisini kontenjandan aday göstermesini bek-
leyen Akyol'un bu beklentisi boşa çıktı. Halen SHP Parti Mec-
lisi üyeliği görevini sürdüren Akyol, son olarak hükümet ta-
rafından YOK üyeliğine aday gösterildi. Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal, hükümetçe önerilen diğer adayların atamalannı
onaylarken Akyol'unkini imzalamadı. Akyol'un atama kara-
rı halen Köşk'te bekliyor.
"YÖK'ün müzmin muhalifı" Akyol'un YÖK üyeliğinin onay-
lanmaması, Çankaya ile hükümet arasındaki krize yeni bir bo-
yut kazandırdı.
PORTRE / YİGİT GÜLÖKSÜZ
30 yıllık şehirciCumhurbaşkanı Turgut
özal'ın Toplu Konut ldaresi
BaşkanlığYna atanma karanm
ikinci kez geri çevirmesi üzeri-
ne, adı bir aydır gündemdeki
yerini koruyan yüksek
mühendis-mimar, şehir ve bol-
ge plancısı Yiğit Gülöksüz,
yaklaşık 30 yıldır çok sayıda
projede çalıştı.
1936'da Ankara-Ayaş'ta
doğdu. tTÜ Mimarlık Fakül-
tesini 1961'de bitirdi. ABD'de
Massachusetts Institute of
Technology'de şehir ve bölge
planlama aJanında yüksek li-
sans yaptı.
1961-1963 yıllan arasında Imar ve Iskân Bakanhğı'ında Fen
Kunılu Müdürlüğü'nde bulundu. 1964-1968 arasında DPT Sos-
yal Planlama Dairesi'nde "Şehirleşme ve Konut Sorumlusu"
olarak görev aldıktan sonra 5 yıl süreyle ABD'de şehir planla-
ması alanında çalıştı.
1973-1980 tarihleri arasında tmar ve İskan Bakanlığı danış-
manlığı, DPT'de Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi'nde
müşavirlik, Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı Müsteşarlı-
ğı ve Başbakanlık Müsteşarlığı görevlerinde bulundu. Köy İş-
leri Bakanlığı'ndaki görevi sırasında Köylüye Ulaşım Proje-
si'nin de (KUP) aralarında bulunduğu 20 doiayında proje ha-
zırladı.
1980-83 arasında ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
ile Gazi Üniversitesi Maliye Fakültesi'nde öğretim üyeliğinin
ardından 6 yıl süreyle SODEP ve SHP'de Genel Başkan Yar-
dımcılığı, Parti Meclisi ve MYK üyeliklerinde bulundu.
Türkiye Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Vakfı Genel Sek-
reterliği de yapan Gülöksüz, 1989'da Metropol İmar AŞ'nin
genel müdürü olarak 4 bin konutluk Dikmen Vadisi Konut ve
Çevre Projesi'ni hazırladı.
Böylece Çankaya ile hükümet
arasındaki gerilim tırmanırken
"hükümetin tavrımo nc
olacagı" beklenmeye başlandı.
Gülöksüz'ün kararnamesi
üçüncü kez Köşk'e gönderilme-
den birkaç gün önce de hükü-
met, boşalan YÖK üyelikleri
için beş aday belirledi. Adaylar-
dan dördü bürokrat, sadece bi-
ri ise SHP kökenli idi. SHP'de
yöneticiiik ve milletvekilliği yap-
mış Prof. Tiirkan Akyol, aynı
zamanda hükümetin YÖK Baş-
kanlığı için düşündüğü isimdi.
Ancak, Akyol'un YÖK Başkan-
hğı'na aday olabilmesi için ön-
ce YÖK üyesi seçümesi, YÖK
üyesi olabümesi için de 2547 sa-
yüı YÖK Yasası gereği hüküme-
tin karanmn Cumhurbaşkanı
tarafından onaylanması gereki-
yordu. Ancak Özal, YÖK Ya-
sası gereği YÖK Başkanı'nı da
direkt olarak atayabiliyordu.
özal'ın, hükümetin isteğinin
tersine Prof. Dr. İhsan Doğra-
macı'yı yeniden YÖK Başkan-
lığVna atarken Prof. Akyol 'u
YÖK üyeliğine bile atamaması
hükümetin SHP kanadında
"şok" etkisi yarattı.
nsı olarak yeniden düzenlenme-
si kararlaştınldı.
özal'ın ne yapmak istediği
konusunda siyasi kulislerde çe-
şitli yorumlar yapılıyor. Bu yo-
rumlar şu noktalarda toplanı-
yor:
• "Demirel'i olagan görüş-
meye zorlama: tcradaki etkinli-
|inden vazgecmek istemeyen
Ozal, Kenan Evren'in Cumhur-
başkaRİıgı döneminde kendisi-
nin aksatmadan sürdürdüğü
haftalık olağan görüşme alış-
kanlığının Demirel tarafından
da gerçekleştirilmesini istiyor.
Aynca Evren döneminde, ar-
dından da Akbulut ve Yılmaz
hükümetlerinin cumhurbaşka-
nına çesiüi konulardaki geüşme-
leri anlatmak üzere brifing ver-
mesi geleneğinin devam etme-
mesi, dış politikadaki dizginle-
rin de hükümetin eline geçmesi
cumhurbaşkanını rabatsıt edi-
yor.
• Hükümeti çalışürmama:
Özal, hükümet ile gerginligi tır-
mandırmaya çalışıyor. Böylece
hükümeti çaüşamaz hale getir-
meyi ve kamuo> u önünde yıp-
ratmayı amaclayan Özal, Demi-
rel'i uzlaşmacı görünümünü
terk etmeye zorluyor. Özal, ge-
nel seçim öncesinde Demirel'i
eleştirirken, 'Lstersenizgelin, iki
sandığı birlikte koyalım. Cum-
hurbaşkanını da halk secsin' de-
mi^ti. Demirel de Özal'ın bu
tavn karşısında cumhurbaşkan-
lığı sorununu gündeme getirir-
se, hükümet vaatlerini yerine
getirmekten çok, bu siyasi kri-
zin çözümü ile uğraşma zorun-
da kalacak ve bu gelişmelerden
ANAP kâriı çıkacak. Aynca bir,
anayasa değişikliği durumunda
refarandum >apılsa da cumhur-
başkanı halk tarafından seçilse
de Özal, kendi kamuovu deste-
ğini yeniden (est edebilecek."
Özal'ın tutumu, cumhurbaş-
kanlığına seçildikten sonra
ANAP hükümetleri döneminde
sürdürdüğü "icranın etkin
kişisi" rolünü koalisyon hükü-
meti döneminde de bırakmak is-
temediği biçiminde değerlendi-
riliyor. Akbulut hükümeti sıra-
sında, özal, hükümete haber
vermeden bürokratları Çanka-
ya'ya çağırarak icraya dönük
talimatlar verdiği gibi, hüküme-
tin atama ve öbür karamame-
lerini istediği gibi değiştirerek
Resmi Gazete'de yayımlatmıştı.
Eski başbakan Yıldırım Akbu-
lut, özal'ın bu tavnna ANAP
kongresinin de gündemde olma-
sı nedeniyle karşı çıkamamıştı.
Ama sonrasında hükümetin
YÖK Yasası'm değiştirerek ba-
zı üniversitelere özel statü veril-
mesine ilişkin Bakanlar Kurulu
karanm da uzerinde değişiklik
yaparak gönderince Yılmaz tep-
ki göstermişti. Yılmaz, başba-
kanhktan aynlana değin de ka-
ran ne Köşk'e geri göndermiş ne
de Resmi Gazete'de yayımlaya-
rak yürürlüğe koymuştu.
Koalisyon hükümetinin kuru-
luşundan önce Yılmaz hüküme-
tinin gönderdiği tüm atama ka-
rarlarını büyük bir hızla onay-
layan Özal, 10 gün gibi kısa bir
sürede 116 atamayı gerçekleşti-
rince Demirel'in ttpkisini çek-
mişti.
BAŞKENTTEN
AHMET TAN
Kemerler Takılırken...
Demirel, dün öğleden sonra Güniz Sokak'tan "Soru
Yağmuru" programının çekimi için TRT'ye doğru yola çıktı.
Makam otosunun önünde oturan Koruma Müdürü'ne
seslendi:
"Bugün 1 Ocak, kemerini taktın mı?"
Koruma Müdürü, Başbakan'ın, bu soruyu merak için
değil, onu uyarmak için sorduğunu hemen fark etti.
Çünkü, Koruma Müdürü kemerini takmamıştı. İhmal-
den değil. Kemer takarsa, koruma görevini yapamayaca-
ğını düşündüğünden.
Kemer takma uygulamasında gerçekten boşluklar vardı.
Koruma görevlileri, bu boşluğu "istisna" olarak değer-
lendiriyorlar.
istisna mı, boşluk mu, bunu yetkililer açığa kavuştura-
caklardır. Ama bilinmeli ki Başbakanlık Koruma Müdürü,
emniyet kemerini şimdilik Başbakan'ın korkusundan ta-
kıyor.
Demirel, trafik konusunda çok duyarlı.
Acaba bu duyarlılık yüzünden mi, "herkese bir otomo-
bil, herkese bir ev" hedefinden vazgeçti?
Demirel, belki de doğrusunu yaptı. Ülkemizde bin kişi-
ye ancak 28 araç düşerken, trafik kazalanndan yılda 7
bin kişi ölüyor. Bin kişiye bin araç düşmesi halinde, bir-
kaç yıl içinde Türkiye, milleti ve ülkesiyle bölünmez bir bü-
tün olmaktan çıkacak, milletinin tümü, öteki dünyayı boy-
layacaktı.
Halkın verilmiş sadakası varmış.
Demirel, İstanbuPdaki otopark yeri sayısının 17 bin ol-
duğunu ezbere biliyor. İstanbul yollarındaki araç sayısı-
nın 800 kûsur bin olduğunu da...
Ama, trafik terörünün nasıl önleneceğini, trafikten ölüm-
lerin, sakat kalmalann önüne nasıl geçileceğini anlatmı-
yor.
Bu konuda hükümet programında da somut bir görüş
yok.
Ankara-Amasya-Erzincan-Erzurum-Ağrı-Gürbulak oto-
yolunun, Karadeniz-GAP otoyol projelerinin tamamlana-
cağı belirtiliyor. Ama, "trafik terörü"nün önlenmesi için de-
ğil, programdaki ifadeyle "2000'li yılların Türkiyesi'ne
ulaşmak" için.
Çevre konusuna hükümet, çok önem verdiğini söyiüyor.
Hatta bu yüzden ba-
kanlığını bile kurdu.
Ancak, bakanlık, çev-
re olgusu ile trafik
arasındaki bağlantı-
nın henüz farkında
değil. Olsa, cadde-
sokakları, araçların
egemenliğinden kur-
tarıp, yeniden insan-
ların hizmetine ver-
meye yönelir. Modele
meraklı bir siyasal
kültürümüz var. Politi-
kaları modellere göre
belirliyoruz. Bu konuda, "Japon modeli", herhalde hükü-
metin, Çevre Bakanlığı'nın ilgisini çekecektir.
Japonlar, bu model sayesinde Türkiye'nin yarısından bi-
le küçük olan adalarına, Türkıye'dekinın yüz katından fazla
aracı sığdırmayı başarıyorlar.
Nasıl mı?
Japonya'da motorlu araç almak isteyen herkes, o aracı
park edecek bir yeri bulunduğunu kanıtlamak zorunda.
Otopark yerinin "tapusu"nu göstermeden, hiç kimse-
ye araç satışı yapılmıyor.
Bu yüzden Japonlar, zekâlarını park yeri yaratmak için
kullanıyorlar. Binaların terasları, oto asansörleri ile otopark
haline getiriliyor. Park kolaylığı için tekerlekleri üç yüz alt-
mış derece dönen otomobil modelleri geliştiriliyor.
Türkiye'nin bu tür yaratıcılıklar sergilemesine gerek yok.
12 Eylül döneminde çıkarılan bir karar uygulamaya ko-
nulsa, kentlerin park ve tra
f
ik sorunu çözüme gırebilir.
Söz konusu karar, kentlerde inşaat izninin, ancak oto-
park yeri ayırmak kosulu ile verilmesini öngörüyordu. An-
cak, ANAP döneminin, köşe dönmeci belediyecilik anla-
yışı, bu kararı sulandırdı.
Bu karara göre, binalarda park yeri ayırmak yükümlü-
lüğünden, belediyenin otopark fonuna katkıda bulunarak
kurtulmak mümkün.
Belediyeler paraları topladı, ama park yeıierini yapmadı.
Sonucu dün Başbakan ifade etti: Yalnızca Istanbul'da
800 bin araç ve 17 binlik otopark yeri.
Türkiye'nin verilmiş sadakası varmış.
Eğer, Demirel "herkese oto vaadini" tutsaydı, balkon-
lardan yatak odalanna araç sığdırmak zorunda kalacak-
tık.
Elbette Türkiye nüfusunun yollarda ölüp gitmesi de bu
işin cabası.
Hükümet, trafik kazalarını önlemek zorunda.
Bu, hem vatandaşın can güvenliği için gerekli hem de
enflasyonun düştüğüne daha çok yurttaşın tanık olması-
nı sağlamak için.
Demirel, trafik konusunda
çok duyarlı. Acaba bu
duyarlılık yüzünden mi,
"herkese bir otomobil,
herkese bir ev"
hedefinden vazgeçti?
Demirel, belki de
doğrusunu yaptı.
Hukukçu görüşü
Anayasa ihlalleri sürüyor
Kararnamelerin Çankoya'da takılması nedeniyle hükümet formül arıyor
Bürokrasi, kriz yüzünden felç olduTURAN YILMAZ
ANKARA — Çankaya ile hükümet arasında
ortaya çıkan kararname krizi, bürokrasiyi felç et-
ti. Hükümet, bu krizi aşmak için zaman zaman
"teamüİH lortayan" formüllere yönelerek, henüz
kararnamesi çıkmamış bürokratlan göreve baş-
lattı. Kimi bakanlar, başta müsteşarlar olmak
üzere kimi bürokratlann ûnza yetkilerini ellerin-
den ahyor.
Cumhuriyet'in belirlemelerine göre, bakanlık
ve bağlı kuruluşların bürokrasi kademelerinde,
20 Ekim genel secimleri sonrasında ortaya çıkan
tablo şöyle:
Adalet: Bakan Seyfî Oktay, göreve gelir gel-
mez Müsteşar Arif Yüksel'in yetkilerini elinden
aldı.
Içişleri: Bakan lsmet Sezgin, henüz herhangı
bir atama yapmadı. Valiler ve Emniyet Müdür-
leri Kararnamesi çahşmasuun önümüzdeki ay so-
nunda tamamlanmaa, bürokrasideki atamalann
da bu kararname ile yapılması bekleniyor.
Ulaşttrma: Bakan Yaşar Topçu, yalnız PTT
Genel Müdürü Emin Başer'e işten el cektirdi.
Usulsüzlük savlanna konu olan TÜRKSAT pro-
jesı nedeniyle 27 arahkta yapılan bu işlemin ar-
dından, Başer"in, Cumhurbaşkanlığı Damşman-
lığa na getirildiği acıklandı. Başer'in, işten el çek-
tiridikten sonra eski tarihli bir işlemle bu göre-
ve getirildiği öne sürülüyor.
Milli E«itim: Bakan Köksal Toptan, Müsteşar
Doc. Dr. Nihat Bilgen ile Müsteşar Yardıması İh-
san Özcukurlu'yu görevden alarak bakanlık da-
nışmanlığına atadı ve kararnameleri Özal da
onayladı. Boşalan müstesar yardımcüığına DYP
GİK üyesi Kenan Kolukısa getirüirken, müste-
şarhğa henüz atama yapılmadı.
Enerji ve Tabü Kaynaklar Emekli olan Müs-
teşar Mekmet tndop'un yerine Mahir Banıtçu gö-
reve başladı. Ancak, Barutcu'nun göreve atan-
masına ilişkin kararnamenin henüz Cumhurbaş-
kanı'nca imzalanmadığı öğrenildi.
Sanayi ve Tkaret: Bakanlığa bağlı iki kurumun
ANAP'tan aday olmak için aynlan Müsteşar Yar-
dımcısı Ahmet Yılmaz'uı, göreve başladıktan he-
men sonra yeniden istifa ettiği kaydedildi. Yıl-
maz'uı yerine Kalkınma Bankası'ndan Akın De-
mirel'in atanmasına ilişkin kararname de henüz
Köşk'te imzalanmayı bekhyor.
Çauşma ve Sosyal Güvenlik: Önceki bakan
Metin Emiroglu döneminde göreve getirilen Müs-
teşar Necdet Basa, halen görevini sürdürüyor.
Müsteşar Yardımcısı Şaasever Bektaş'ın bakan-
lık danışmanhğına atanmasına ilişkin kararna-
me de henüz Cumhurbaşkanı'nca onaylanmadı.
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın, ANAP döneminde işbaşına getirilen üst
düzey bürokratlann görevden alınmasını engelleme çabaları nedeniyle
birçok bakanlıkta büyük belirsizlikler yaşanıyor. Bakanlar. istemedikleri
bürokratlarla çalışmamak için formüller arıyor.
yönetiminde değişiklik öngörüldü. Şeker Fabri-
kalan Genel Müdürlüğü'ne Erdogan Erteken'in,
MKEK Genel Müdürlüğü'ne de Emin Gök'ün
atanmalanna ilişkin kararnameler hazırlandı, an-
cak henüz bunlar da Cumhurbaşkanı'nca imza-
lanmadı.
lurizm: ANAP'lı Bakan Bnlent Akarcalı dö-
neminde müsteşarlığa getirilen Kâmil Yüceoral
henüz görevini sürdürüyor. Bu göreve getirilece-
ğine kesin gözüyle bakılan Korel Göymen'in, ba-
kanlıga düzenli olarak geldiği, ancak müstesar-
lık ışıerme karışıuaaıgı ogrenıldi. Seçımierde
Seçimlerde ANAP'tan aday olmak için emekli-
liğini isteyerek görevinden aynlan Bağ-Kur Ge-
nel Müdürü Hilmi Sabuncu'nun yerine Maliye
Bakanhğı Gelirler Genel Müdür Yardımcısı Ke-
mal Kdıcdaroğlu getirildi.
Tanm-Orman: ANAP iktidan döneminde
Bonn Büyükelçiliği'ne tanm ataşesi olarak gön-
derilen Müsteşar Hüsnü Poyraz'ın yerine, Müs-
teşar Yardımcısı Şenol Erdogan vekâleten bakı-
yor. Henüz, bu makama bir atama yapılmadı.
Köy Hizmetleri Genel Müdürü Zeki Çakan'm bu
görevinden aunarak daruşmanlığa atanmasına
ilişkin kararname de Köşk'te bekliyor.
Saglık: ANAP'ın son Sağhk Bakanı Yaşar Er-
yılmaz'ın göreve getirdiği Dr. Tandogan Tokgöz,
müsteşarhk görevini sürdürüyor. Müsteşar Yar-
dımcısı Baki Eraslan ise 15 gün önce görevinden
istifa ederek, Erzurum Üniversitesi'ndeki göre-
vine döndü. Eraslan'ın yerine henüz bir atama
yapılmadı.
Bayındjrlık ve Iskân: ANAP döneminde gö-
reve getirilen Neşet Adalı, müsteşarhk görevini
sürdürüyor.
Maliye ve Gümriik: Müsteşar Biltekin Özde-
mir'in yerine Ökmen Atamyüdız getirildi.
öte yandan Emlakbank Genel Müdürü Engin
Civan'ın Başbakanlık Danışmanlığı'na atanıp,
yerine Şükrii Karahasanoglu'nun getirilmesine
ilişkin kararname de Köşk'te bekliyor. Bu arada
Civan'ın, Cumhurbaşkanlığı Danışmanlığı'na ge-
tirildiği acıklandı. Aynca, Hazine ve Dış Tica-
ret Müsteşar ^rdımalan Yaşar Yaacıoğlu ve tb-
rahim Çakır'm yerlerine Şevket Özüergen ile Ke-
mal Kabataş'ın, Türkiye Gübre Sanayi Genel
Müdürü Nadk Erol'un yerine tbrahim Kıreı'mn,
Tkpu Kadastro Genel Müdür YardımcılığYna Na-
dir Nadi Ünay'ın atanmalanna ilişkin kararna-
meler de Köşk'te imzalanmayı bekliyor.
Bağımsız Devletler Topluluğu'na atanacak bü-
yükelçilerle ilgili kararname de Köşk'e sunuldu.
Özal'ın kararnameyi henüz imzalamamış olma-
sına karşın büyükelçiler konusunda bir sıkıntı
doğması beklenmiyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın kararnamelere üışkin tu-
tumunu değerlendiren hukukçu-
lar, bunu bir anayasa ihlali ola-
rak değerlendirdiler.
AÜ Hukuk Fakültesi tdare
Hukuku Kürsüsü öğretim Üyesi
Prof. Dr. Metin Günday, Cum-
hurbaşkam'run, hükümetin ata-
ma kararnamelerine ilişkin tutu-
munu değerlendirirken, "Bu tu-
tum, aslında Saym Özal'ın öte-
den beri ihlal ettiği tarafsızlık il-
kesinin yeni bir ihialinden baş-
ka bir sey degildir" dedi.
"Gerçekten, Özal, anayasada
cumhurbaşkanının tarafsızlıgı
açık bir biçimde belirtilmesine
rağmen, geçmiş dönemde 'ben
tarafsız olamam' demek suretiy-
le, o zaman yönetimde bulunan
siyasal partinin ve bu partinin
taşıdığı hükümetin icraatı ile
kcDdisini özdeşteştirmiştir" di-
ye konuştu.
Günday şöyle devam etti:
"Şimdi ise karşısında, asia sı-
cak bakmadığı bir siyasal iktidar
bulunmaktadır. Özal, yeni ikti-
dann icraatta bulunmasını en-
gellemek amacıvla bu hüküme-
tin hazırlamış olduğu kararna-
meleri imzalamamaktadır. Böy-
lece, gecmiş siyasal iktidann ic-
raab ile kendisini özdeşleştirmek
suretiyle tarafsızlık ilkesini açık-
ca ihlal etmiş olan Özal, bugün
kendisinden görmediği siyasal
iktidann icraabnı engellemek
suretiyle aynı ihlali sürdünnek-
tedir."
AÜ Hukuk Fakültesi Anaya-
sa Hukuku Kürsüsü öğretim
Üyesi Prof. Dr. Oya Arash da,
cumhurbaşkanının, sorumlu
hükümetin getirdiği hukuka uy-
gun kararnameleri imzalamak-
tan kaçınmaması gerektiğini be-
ürtti.
Arash, Cumhurbaşkanı'mn,
bu konudaki yasalan da bekle-
terek yürürlüğe sokmayacağı yö-
nünde bazı kuşkular bulundu-
ğunun anımsatüması üzerine şu
göriişleri dile getirdi:
"Cumhorbaskanının, yasalan
yayımlamadan bekletme yetkisi
yokrur. Cumhurbaşkanı böyle
bir davranış içerisine girerse,
anayasuıın kendisine verdigi bir
görevi yerine getinnemis veya
bir başka deyişle, anayasanın
vermedigi bir yetkiyi kuilanmış
olur. Bunun yapünmının anaya-
sada açıkça gösterilmis olduğu
söylenemez. Ne var ki ceza ka-
nunlanmızda bu gibi durumla-
nn karşılıgı olan suç ve cezalar
mevcuttur."
Araslı bir soru üzerine de şun-
ları söyledi: "Parlamenter reji-
min mantıgına aykın ve devlet
mekanizmasının işleriigini teh-
kileye sokabilecek bu gibi dav-
ramşlar ortaya çıkarsa, cumhur-
başkanının cezai sorumlulugu-
nu belirieyecek hukuki yoUann
aranmasına veya cumharbaşka-
nının görev süresini zorlama ço-
zümlerle sona erdirecek anaya-
sa degişiklikleri tekliflerinin ye-
niden gündeme gdmesine hazır-
lıklı olmak gerekir."