Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 HAZİRAN 1991 • • * * H ARFRI FRİN DFYAM1 CUMHURİYET/19
Ozal'ın aday oyunu
(Baftarafi 1. Sayfada)
ten sonra dün adayhğını açıkla-
maya hanrlanan Lütfullah Ka-
yalar'ın, yakın çevresinin bastır-
ması nedeniyle bu görüşünden
şimdilik vazgeçtiği öğrenildi.
Yine Cumhurbaşkanı Özal ile
görüştükten sonra adaylığı ko-
nusunda önce Mesut Yılmaz ile
görüşen, daha sonra bağımsız
bir sekilde aday olmak için ha-
zırlanan Namık Kemal Zeybek
ise dün Içkale Oteli'nde bazı il
başkanlan ile görüşmelerini sür-
dürdü. Cumhuriyet muhabiri-
nin sorulannı yanıtlayan Zey-
bek, adaybğrm açıklamak konu-
sunda, "Temaslanm sürüyor.
Arkadaşlanma, teskilata danı-
şryorum, şlmrtiHk çalışmalanm
böyle devam ediyor" yanıtını
verdi. Başbakan Akbulut'un
basın toplantısına katılmayan
Zeybek, Akbulut'un "özel bir
sebebi var da ondan katdmadı"
sözlerinin hatırlatılması üzerine,
"Bildigi özel sebep neyse keske
kcndikri acıklasalardı. Sayın
Başbakan saygıdeğer bir
insandır" diye konuştu.
Bazı il başkanlan ise Zeybek'-
in kendileriyle genel başkan
adaylığı konusunu görüştüğü-
nü, Zeybek'e, "Ekibinizi ku-
ran, çesitli tabanlardan isimler
bolun. Yeterii olursanız, kong-
re içta aday olun" dediklerini
anlattüar.
Ekrem Pakdemirli'nin ise
hem Mesut Yılmaz hem de Na-
mık Kemal Zeybek ile görüştü-
ğü, Başbakan Akbulut ile yap-
tığı görüşmede kesin bir dille ol-
masa da kendisiyle çalışmayaca-
ğını Akbulut'a aktardığı ifade
ediliyor.
Cumhurbaşkanı özal,
ANAP genel başkanlığına aday
olmak için kendisinden "izin"
isteyenlere, "Sana aday olma
demem, aday olmak istiyorsan
açıkla. Şimdiden kimi istediği-
mi de söyleyemem" karşılığını
vererek aday sayıanı çoğaltıyor.
özal son günlerde görüştüğü
ANAP'lılara, "Kongrede her-
kes gücünü görsön. Oradan çı-
kan, işi topariayamazsa olağa-
nüstü kongreye gidilir" demesi
dikkat çekiyor.
özal'ın olağan kongreden
sonra seçimlere gerekirse bir
başka adayla gitmesine yönelik
sözleri de ANAP kulislerinde
konuşuluyor. özal'ın kongre-
den gflçlü bir aday çıkmaması
•durumunda olağanüstü kongre-
ye gidilebileceğini milletveküle-
rine aktardığı öğrenildi.
öte yandan ANAP'ın 5 genel
başkan adayı Başbakan Akbu-
lut, Mesut Yılmaz, Hüsnü Do-
ğan, Cengiz Tuncer ve Hasan
Celal Güzel çalışmalanru sürdü-
rüyorlar. Mesut Yılmaz, dön
günlük bir geziye çıktı. Yılmaz'-
ın ilk durağı kendisine en büyük
desteği veren Bursa il teşkilatı ve
delegeleri. Yılmaz, Bursa'daki
görüşmeleri sırasında çevre iller-
den gelen delegelerle bölge top-
lantısı düzenledi. Hasan Celal
Gûzel ise geçen hafta başladığı
yurt gezisini Erzurum ve Erzin-
^an"da sürdürüyor.
Başbakan Akbulut, kongre
öncesinde dün Tokat'ta Erzin-
can, Çorum, Amasya ve Tokat
delegeleriyle bir bölge toplantı-
sı yaptı. Akbulut, Tokat'ta dü-
zenlenen mitingdeki konuşma-
sında, genel başkanlık yarışına
ve diğer adaylara değinmedi,
ancak genel başkan adaylann-
dan Mesut Yimaz'a karşı bas-
tınlan bir el flanı, ANAP Tek-
nik Damşman Erkal Zenger ta-
rafından dagiıldı. El ilanında,
"Ye«i Başbakanımızı
Tanıyaüm" başlığıyla Yılmaz'ı
tarutar Sabaa gazetesine atıfta
bulunıiarak "Sabah gazetesi
Başbafcanhk Güzdhk Yansması
birinciii Mesıt Yılmaz" denıl-
di. EJ Lanındi aynca, "Rejisör:
Liberaimsi Bozknrt Yaşar, jü-
ri: A.. A. Taşır, Müjde Ar, Gö-
BMI Yczar v« o ayarda birkaç
y ı z u ' sözJerine de yer verildi.
Taşar'n önüîdeki "A.A" harf-
leri ise el ilaıının altında "Al-
lata'u Aslam' diye açıklandı.
Devlet Bakaıı tsmet özarslan
ve miletvekileri Mehmet Şe-
•en, Bkrlas logu, Ertuğnıl Öz-
demir Ülki Güney, Erkan
Yükse, ZeidUznn, Metin Giir-
dere v- Orhaı Demirtaş ile To-
kat'a jelen laşbakan Akbulut,
berabi-indefclerle Ali Paşa Ca-
misi'rr gideek cuma namazı
küd
Akbılut, jazetecilerinj "Sa-
yın Hîsaa Ebgan sizin dışuuz-
daki auaylara bir araya gelebi-
leceğLa söyhyor" diyerek de-
ğerlenirmesni sorması üzerine,
"Degrlendimeye gerek yok.
Madesa ki söiemiş, onlaria be-
raber abşabir" karşılığuu ver-
di. GsıetecilTİn, Doğan'ın er-
ken ^nel sçim koşullanrun
gündene gelöileceğini söyledi-
ğini aıms&tnalan üzerine de
Akt»\aıt, jöie dedi:
"Vflaai < kazanırsa herhal-
de ö y i harelet eder. Aday olan
kazamak kn aday olur. Bir
arayaşdme. için falan değil.
Amaı Bzanııa, herhalde erken
genelccim oşuflannı görüşe-
büir. «oditanaatindeolanlar-
la v e ı miiserek oldaklanyla
b e r a t ı »yı sekilde hareket
edeblrkf. kı husustaki görü-
şünaio erkeıgenel seçim degil,
1992. 'e stçiıin yapılacagı şek-
Undl«9T."
Czal'ı topa
tutr«
geel başkan adaylı-
ğııu ^ceti jın açıklayan Hüs-
nü M~"ıgant hgün ortaya çıkan
k a o s s n Özi'ın sorumlu oldu-
Doğan, Cumhu-
riyet'in sorulannı şöyle ya-
nıtladı:
— Adaylıgınızm Özal ve Ak-
bulut'a reaksiyon sonucu oldu-
ğu öne sürülüyor?
DOĞAN — Partinin kurulu-
şunda, hükümet programında,
parti programının hazırlanma-
sında bu kadar görev üstlenmiş
bir kişi olarak aday olmam ga-
yet tabiidir. Reaksiyon sonucu
degüdir. Ikincisi özellikle öne çı-
kanlan iki adayda (Akbulut ve
Yılmaz) neticede bir kurtuluş
görseydim, farklı hareket eder-
dim. Azil meselesi hakkında
hiçbir şey söylemiyorum, o ko-
nuyagirmiyorum. Benim kara-
nm herhangi bir sekilde bissi de-
ğil, mantıkbdır. Sorumluluğu-'
mun gereğidir.
Dünkü (önceki günkü) basın
toplantımda da ifade ettim; 8
yüdır iktidarda olan bir partinin
yepyeni bir strateji ile program-
la ortaya çıkması mümkün de-
gildir. Onemli olan kendi prog-
ramımıza sadık kalarak disiplin-
li, ciddi bir sekilde çaüşmaktır.
Ben bunları yeni değil, birkaç
senedir söylüyorum. Fakat az
konuştuğum için, bunlan sık sık
tekrar etmediğim için belki göz-
den kaçıyor.
Parti olarak kayıp sebepleri-
mizin başında programımıza sa-
dakatle bağlı olmamamız gelir.
Programın dışına çıktık. örne-
ğin, ekonomik programda epey
sapmalanmız vardır.
— Şu ana kadar 5 aday var,
daha yenilerinin de çıkacağı
bekleniyor. Partinizin oy oranı
anketlerc göre yüzde 15'in altın-
da. Genel başkanlık için bu ka-
dar çok talep olmasını nasıl de-
gerlendiriyorsunuz?
DOĞAN — Bu talebin olma-
sının sebebi, Sayın özal'ın cum-
hurbaşkanı seçÜmesi, dönemin-
deki yani 1989 sonbahanndaki
18'Ier ve 8'ler meselesidir. Eğer
Sayın özal öyle bir metot baş-
latmasaydı bugünkü yarış da
böyle bol adaylı bir yanş hali-
ne gelmezdi. Maalesef onun bir
sonucu olarak bu hale geldi. Ki-
me verikneyecek, ben de devre-
de olayıtn rru olmayayım rm,
bana verilir mi verihrıez mi gi-
bi. Normal şartlarda bir kong-
re olsaydı, 1989 şartlan olma-
saydı, bugünkü normal bir par-
tide olduğu gibi bir, iki bileme-
din üç kişi cıkardı, kendi arasın-
da yarışırdı. Orda başlatılan bir
şey Sayın Cumhurbaşkanı'nın
ışık verip vermeyeceği ve herkes,
'Bana da ışık verüebilir, o olu-
yor ben niye olmayayım bana
da ışık verilebilir' havasına gir-
di. Tabii kanaatimce insanların
zaaflan istismar edildi. tnsanla-
nn zaaf noktalan yakalandı ve
onlar büyütüldü ve bu hale gel-
dik. Bu müdahalekr olduğu sü-
rece bu zaaflar olur.
— Peki siz de ışık bekliyor
musunuz yukandan?
DOĞAN — Benim tavırlanm
net. Ben adaylığımı ilan ederken
düşündüm taşındım, ne Sayın
özal'la bir görüşme talebim ol-
du, ne de görüştüm. Şu anda
öyle bir beklentim yok. Ve ge-
ne 18'ler, 8'ler meselesine döne-
yim; ben bunun doğru bir me-
tot olmadığı kanaatindeyim.
Orada dahi Sayın özal şunu
yapsaydı belki daha doğrusunu
yapmış olurdu, hiç 18, 8 çıkar-
mazdı ortaya, birini derdi olur-
du o zaman, belki oyalama ge-
reğini duydu. Belirli bir süre in-
sanları partide bölünme falan
olmasın diye. Ama onu başka
sekilde de yapabilirdi, bu işi bi-
tirirdi. Herkesin içindeki aday-
lık arzusunu arttırmış olmazdı.
— Peki adaylar arasında ve-
ya aday adaylan arasında ittifak
söz konusu olabiir mi?
DOGAN — Şu anda degil.
Hayır. Bunlann hepsi bizim ar-
kadaşımız, ama metotta, pren-
sipte anlaşmamız lazım. Bir de
benim şikâyet ettiğim; bugüne
kadar yapılan hatalara ortak ol-
mamış olanlarla bir araya gele-
bilirim. Bu insanlann sayısı da
pek o kadar fazla değil.
— Sizce kongreden sonra
partinizin yapısı nasd olur, hü-
kiimetin durumu ne olur? Bir de
erken seçim gündeme gelebilir
mi? Siyasal akışıldıgın bir erken
seçimle aşdması yoluna gidilebi-
lir mi?
DOGAN — Erken seçimle
ANAP kongresi arasında bir
ilişki tabiatiyle kurulacaktır.
ANAP, bu kongreden sıkıntıü
çıkarsa, kongre sonrasında ba-
zı sıkıntıların içine düşerse, er-
ken seçim şartlan meydana ge-
lebilir. Ama her halûkarda parti
olarak bir seçim karannı, kong-
reden sonra düşünüp kararlaş-
tırmak durumundayız. Meclis'-
te ANAP çoğunluğu var. Dola-
yısıyla bu lcaran o çoğunluk ve-
recektir. Ohnalı mıdır meselesi
ayrıdır, nasıl olur meselesi ay-
rıdn-. Bazı hatalar olmasaydı
belki bir erken seçim yapmak,
1990 sonbahannda bir erken se-
çim yapmanın şartlan vardı.
Bugün bu şartlar altında bizim
parti olarak erken secime gitme-
yi sonuçları bakımından epey
düşünmemiz lazımdır.
Yılmaz'a engelleme
ANAP genel başkan adayı
Mesut Yılmaz, Bursa Uludağ'-
da 12 ilin delegeleriyle düzenle-
diği ilk bölge toplantısında,
Başbakan Yıldırım Akbulut'un
engellemesiyle karşılaştı. Başba-
kan Akbulut, Yılmaz'ın toplan-
tıya çağırdığı il başkanlan ve de-
legeleri aratarak gitmemelerini
istedi. Ancak çok sayıda delege
Yılmaz'ın toplantısına katıldı.
ANAP genel başkan adayı
Mesut Yılmaz, ilk bölge toplan-
tısını Bursa Uludağ'da düzenle-
di. Uîudağ'a akşam saatlerinde
gelen Yümaz, delegeler tarafın-
dan "işte Yılmaz, işte başba-
kan", "Türkiye seninle gunır
duyacak" sloganlarıyla karşı-
landı. Yılmaz'ın toplantısına,
çağnlı olan 111 bölge delegesi-
nin üçte ikisinin katıldığı görül-
dü. Çağnh olan ülerin ANAP'lı
36 milletvekilinden de 17'si top-
lantıya katıldı.
Başbakan Yıldınm Akbulut'-
un, genel başkan yardımcısı
Cumhur Ersiiner aracıhğıyla,
Yılmaz'ın toplantısına çağnlı
olan, Burhaniye ilçe başkanı Fa-
ruk Kazıklı, Cumhur Ersümer'-
in, "Başbakan, Ydmaz'ın top-
lantısına gitmenizi istemiyor"
haurlatması üzerine, "Başba-
kan bize gönderdiği saatlerin di-
yetini mi istiyor? Eger öyleyse
saati geri gönderirim" diyerek
toplantıya katılacağını bildirdi.
ANAP genel başkan âiJayTâ-
rından Hasan Celal Güzel, Kı-
nkkale, Yozgat ve Sıvas'ta parti
örgütlerini ziyaret ederek parti-
lilerle sohbet etti. Güzel, Yoz-
gat'ta 30 kadar ANAP'lıyla yap-
tığı sohbette "Beyefendinin, ha-
nımefendinin elini öpsem, af di-
lesem ben de yeniden bakan olu-
rum, ama bu mesele raakara
meselesi değil, partimizi canlan-
dınna, kaidelere uydurma me-
selesidir" dedi.
Hasan Celal Güzel, partisinin
Erzurum il binasında gazeteci-
lere yapüğı açıklamada, Yıldınm
Akbulut'un, kongreye dönük
çalışma şeklini eleştirdi. Güzel
şöyle devam etti:
"Bir partinin genel başkanı ve
başbakanı, Maksirn Gazinosu-
nda arabesk dinleyerek seçile-
mez. Tabii oraya iştirak eden
dosdarımıza özellikle il başkan-
larımıza diyecegimiz yok. Ben
de il başkanı olsam görevimdir
giderim. Ama bu işlerde en de-
mokratik olanı secmenin ayağı-
na gidip oyunu istemektir, ben
bunu böyle telakkiediyorum."
Güzel, bir gazetecinin, "Hüs-
nü Doğan'ın genel başkan seçtt-
mesi halinde erken secime gidi-
lebileceğini ve kendisinin bu ko-
nudaki düşUncesinin ne oldugu"
şeklindeki sorusuna şu karşılığı
verdi:
"Eğer memleketin şartlan er-
ken secimi gerektiriyorsa, buna
taraftar oluruz. Ama ille de bu-
nu icap ettiren bir atmosfer or-
taya çıkmaz ise gelecek seneye
kalmasuun da bir mahsunı yok-
tur. Doğan'ın vaadi hesaptan
çok, iilke şartlanyla ilgili bir de-
ğerlendirmesidir."
Başbakan Akbulut'un önce-
ki gün yaptığı basın toplantısın-
da, "Partinin içinde huzursuz-
luk çıkarmak ve dinamit koy-
makla" suçladığı Yılmaz ekibi-
nin kurmaylanndan Rize büyük
kongre delegesi ve kapatılan
MHP'nin Genel Sekreteri Yaşar
Okuyan, "Geçen genel knrulda
da ben ve birçok arkadaşım Sa-
yın Akbulut'u desteklemiştik.
Desteklerken iyiydik de şimdi
mi kötü olduk" dedi.
Traktörlü nıiting
(Baftarafi I. Sayfada)
litikalannı protesto etmek"
amacıyla bölge toplantılan baş-
latmıştı. Birlik, şimdi de düşük
taban fiyatlanmn açıklandığı
bugttnlerde, Adana'da büyük
bir traktörlü miting hazırlığına
girişti. Çukurova bölgesinden
çiftcilerin traktörleriyle katıla-
cağı ve Adana'nın merkezinde
yapılacak olan bu miting, birli-
ğin daha sonraki eylemleri için
de bir başlangıç olacak.
Adana Büromuzdan Mehmet
Yapıcı'nın verdiği habere göre
Seyhan Ziraat Odası Başkanı
Muhsin Karaali, bu durumu
şöyle anlatıyor:
"Üretici bankaya borçludur,
gübre satıcısma borçludur, ko-
operatife borçludur, petroküye
borçludur, tefeciye borçludnr.
Şimdi tüm alacaklüar, 'buğda-
yı nasıl olsa hasat etti' diye ka-
pısına dayanacakiardır. Bu du-
nırada üreticinia başvuracağı
tek yer tiiccar olacaktır. Şimdi
500-550 liradan ahm yapan tiic-
car, iki gün sonra belki 450 li-
raya düşürecektir fiyatı. Oysa
geçen sene verilen taban fiyat
480 Uraydı."
Gerçekten de Türkiye'de buğ-
dayı ilk hasat eden Çukurova
çiftçisi, daha şimdiden kendi de-
yişiyle "tüccar tuzağı"na düştü.
Hasadın neredeyse bitmek üze-
re olduğu Çukurova'da, taban
fiyatmm nasıl olsa düşük çıka-
cağını tahmin eden üreticiler,
ürünlejini, hiç değilse fiyatı pe-
şin ödeyen tüccara venneye baş-
lamışlardı. Tüccar ise buğdayın
kilosuna 550 lira fiyat biçmişti.
Ancak devletin belirlediği
660-750 lira arasındaki fiyatın
yansını peşin olarak ödeyeceği
ortaya çıkar çıkmaz, tüccar da
kendi fiyatmı doğal olarak
kırdı.
İşte bu dunım nedeniyle Zi-
raat Odalan Birliği, Çukurova'-
yı eylemlerinin başlangıç nokta-
sı yaptı. Şanlıurfa Ziraat Odası
Başkanı Rıfat Akyüz, "Hükü-
met, taban fiyabm yeniden göz-
den geçirmezse, 7 bin üyem so-
kaga dökükcek, traktör de ya-
kacak, pulluk da. Olacaklardan
sorumlu değiliz" diyor.
Adana VaUliği'nin de onay
verdiği mitingin, hareketli geçe-
ceği tahmin ediliyor. Bu protes-
to, perşembe günü sabah trak-
törler eşliğinde bir yürüytişle
başlayacak, tstasyon Alam'nda
bir toplantıyla sona erecek. Zi-
raat Odalan Birliği de 5 hazi-
randa Bursa'da, 6 haziranda
Manisa'da birer bölge toplantısı
düzenleyecek, daha sonra An-
kara'da tüm yurt temsilcileriy-
le bir araya gelinecek ve eylem
programı saptanacak. tzmir Bü-
romuzun, Kırklareli, Edirne,
Tekirdağ, Konya ve Erzurum
muhabirlerimizin bildirdiğine
göre taban fiyatlanyla için için
kaynayan tek bölge Çukurova
değil. Sıranın kendilerine gele-
ceğini bilen Orta Anadolu ve
Trakya çiftçisi de hem fıyatla-
nn düşüklüğüne hem de taksit-
le ödeme yapılmasına isyan edi-
yor. Edirne Ziraat Odası Baş-
kanı Dr. Erol Baraz, hüküme-
tin tanmdan diğer sektörlere
transfer akışı yaptığını ileri sü-
rüyor. Türkiye Ziraatçılar Der-
neği Başkanı tbrahim Yetkin ise
hükümetin peşin para vermeye-
rek ürünü serbest piyasaya, ya-
ni tüccara yöneltmeyi amaçladı-
ğı görüşünde. Yetkin, Toprak
Mahsulleri Ofısi'nin silolannda
dağ gibi duran 4-5 milyon ton-
luk stoku anımsatarak, devletin
bu yıl bu stoku daha da arttır-
mak niyetinde olmadığını, ürü-
nün tüccara satılmasıru sağlaya-
rak bu yükten mümkün oldu-
ğunca kurtulmayı düşündüğünü
söylüyor.
Âvrupa Topluluğu'ndan
ABD'ye, Japonya'ya kadar, is-
tediği kadar serbest piyasa eko-
nomisi uygulasın, hiçbir hükü-
metin gözardı edemediği, des-
teklemek zorunda kaldığı, bü-
yük bir seçmen kitlesi oluşturan
çiftçiler, Akbulut hükümetinin
gündeminde de önemli bir yer
tutuyor. Hükümet, geçen yıl
özellikle hububat üreticisi için
kesenin ağzını açtı. Çiftçiye
dünya fiyatlanmn üstünde bir
fıyat verdi.
Geçen yıl aynı zamanda baş-
ka bir değişiklik daha yapıldı.
Eskiden Toprak Mahsulleri Ofi-
si, destekleme ahmlannı Merkez
Bankası'ndan reeskont kredisi
olarak karşılarken geçen yıl
Özel okul giriş sınavında
(Bastarafı 1. Sayfada)
ra'dan pöstaya verilmiş. Ta-
bii bunlann cuma akşamına
kadar adreslere ulaşması müm-
kün degil. Bunun üzerine biz,
tstanbul'daki 44 özel okn-
la 185 sayfa tutanndaki, bangj
ögrencinin nerede sınava girece-
ğini gösteren listeleri fotokopi
yaparak gönderdik. Veliler, bn
okuDardan çocuklannın nerede
sınava gireceklerini öğrenebilir-
ler. Bugün (dün) çoğu da öğren-
di. Aynca çocuklardan 'smav gi-
riş kartı' istemeyeceğiz. Bunun
yerine, başvuru formunu teslim
ettiklerinde kendilerine verilen
resimli 'özel okullar sınavı kim-
lik kartı'm göstermeleri yeterii
olacak. Hiçbir veii panige kapıl-
tstanbul'da 44 özel okul dışın-
da, Sınav Yürütme Kurulu'nun
çalıştığı dört merkezden, sınava
giriş yerleri öğrenilebilecek. Bu
okullar: Kültür Lisesi 559 43 94
/ 559 04 88, Robert Lisesi, Işık
Lisesi (Maslak) 176 11 89 - 90,
Anakent Lisesi 360 13 31.
lstanbul dışındaki sınav için
de Milli Eğitim müdürlükleri ve
okullann uyanldığı ve bütün öğ-
rencüerin sınava alınacagı bil-
dirildi.
Yannki sma\3 yaklaşık 16.500
öğrenci girecek. Istanbul'dan sı-
nava girecek öğrenci sayısı ise 11
bin 500 dolayında.
20 milyarlık borç davası düştü
(Baftarafi 1. Sayfada)
lamada "Baaka şeklen dava
açmışb" diy-e konuştu.
20 milyar lirahk kredi borcu
olan Alpaslan Beşikçioğlu'nun
icrayı önlemek amacıyla mal ka-
çırdığı savıyla Iş Bankası'nın aç-
üğı dava, taraflar anlaşınca düş-
tü. Bankadan "Simplot ve Be-
şikçioğlu Tanm Ürünleri AŞ"
ile "Alpaslan Beşikçioğlu Dış
Ticaret AŞ" adına aldığı döviz
kredisinin vadesini ödeyemeyen
Alpaslan Beşikçioğlu hakkında
icra başlatıldı. tzmir 4. lcra Da-
iresi'nde yapılan icra takibi so-
nunda Beşikçioğlu'nun Karşıya-
ka'daki apartman dairelerini hi-
be yoluyla ailesine devrettiğinin
anlaşıldığı bildirildi. Bunun üze-
rine Karşıyaka Asliye Hukuk
Hâkimliği'ne başvuran banka-
mn hukuk müşavirliği "mal
kaçınldığını" öne sürdü. Dava
dilekçesinde, "Borçlu Alpaslan
Beşikçioğlu borçtannı ödemede
acze düştügünü anlayınca, ma-
Kki olduğu birtakım taşmmaz-
lan eşi ve çocuklanna hibe ede-
rek mal varkğını yok etti. Bu su-
retle aleyhine yapıbcak takipleri
semeresiz hale getirmeyi
hedefledi" savı yer aldı.
Karşıyaka Asliye Hukuk
Mahkemesi'nden ticaret mahke-
mesine devredilen davanın ba-
sına yansıması üzerine,bir açık-
lama yapan Alpaslan Beşikçioğ-
lu, bankanın şeklen dava açtı-
ğını söyledi. Dava açıldıktan
sonra banka ile anlaşma sağlan-
dığuu beh'rten Beşikçioğlu şun-
lan söyledi:
"Banka avukatlan şeklen da-
va açtı. tik etapta hukukçnlar
devreye girdi. Çünkü prosedür
böyle işliyor. Sonra banka yet-
kilOeriyte konuşuknı ve antaşına
sağlandı. Mal variığımı kaçırdı-
ğun yolundaki iddialara geünce:
Karşıyaka'daki dairekrin biçbi-
ri şirketimizin bilançolannda
yer almıyor. Hiçbir zaman on-
İan kendimin addetmedim. Ben
sadece imkânı müsait olan bir
babanın çocuklan için yapması
gereken şeyi yaptım. Bu daire-
ler çocuklanmındır ve yaklaşık
3-4 yıl önce onlann üstüne ge-
çirilmiştir. Yani yeni bir şey de-
ğfldir. Hibedir ama bütün ver-
gileri ödenmiştir."
Beşikçioğlu, dondurulmuş
patates yatınmı nedeniyle geç-
mişte sıkıntılı günler yaşadığını
anımsatarak "1.5 yıl önce mali
durumumuz düzene girdi. Ban-
kaya olan borcumun müessese-
min bfiyükİHğü dikkate alımrsa
hiçbir şey ifade etmediği ortaya
çıkar" diye konuştu.
Konuya Uişkin olarak banka-
mn hukuk müşaviri Refik Er de
şu bilgiyi verdi:
"Dava acılnuştı. Taraflar an-
laştı. Banka olarak biz feragat
ettik. Karan da çıktı. Dava ka-
pandı. 12 hazirandaki duruşma,
banka feragat edince dava düş-
tüğü için de yapılmayacak.
Apartman dairelerinin hibe edil-
mesi 2 yıl önce olmuş. Biz biraz
da zorlamak için, muvazaadır
diye bir tapu iptal davası açtık.
Anlaşma olunca davadan fera-
gat ettik."
NE 5ICAKTAAJ
• Arçelik Klima, Him Türkiye'ye yaytl-
mıj 379 Arçelik Yetkİİİ Servisi'nin ga-
rant'rsi altmdadır. • Yüksek randımanlı-
dır. Az elektrik harcar. * Montajt ve
montaj parçalan ücretsizdir. • Serinie-
tirken üşütmez- Üfledİği hava 13 c/ere-
cenin aitına dvşmez. • Uzun ömürlü-
dür. • Bir klimanm kalbİ saytlan
kompresörü, dünyanın en iyt kompre-
sörierindert biridir. • Ve Arçelik'in ben-
zcrsiz servİ5 örgûtö ile kaÜiesine sahiptir.
MOOfl
ME-1S60
MEUIM
4MEVSM
A«53O»
SOnKKUMA
AnniAtsiı
275 OCP n
İ70.Cİ»TL
J15000IL
11 A5T
11 AY
11 AY
K O V M M
T<MK)MHTAT
3 300.000 Tl
5 640.000 Tl
4.980.000 R
E L İ I C Arçelik Bayilerinde.
K L İ M A
bankanın uyguladığı para prog-
ramı nedeniyle bu olanak orta-
dan kalktı. Ofise "git, dışandan
borclan" denildi. Aralannda
Citicorp, Manufacturers Hano-
ver Bank, Sumitomo Bank,
Banque Internationale de Com-
marce gibi pek çok büyük ku-
ruluşun bulunduğu özel yaban-
a bankalar, TMO'ya 760 mil-
yon dolan aşkın bir ya da bir iki
yıl vadeli borç verdiler. Ofis,
içerde de borçlandı. Çiftçinin
parasım ödedi.
Ancak bu borçlann acısı bu
yıl çıktı. Toprak Mahsulleri Ofi-
si, 1 Nisan 1991'de kendini şu
koşullar içinde buldu: 890 mil-
yon dolar dış borcu var. Bunun
670 milyon dolarını bu yıl öde-
mek zorunda. Bu yıl ödeyeceği
iç ve dış borç faizleri ise 4.1 tril-
yon ürayı buluyor.
İşte bu koşullar, TMÖ'nun
kendi başının çaresine bakmak
bir yana, bütün ekonomi için de
büyük bir yük haline dönüştü-
ğünü gösteriyor. Kısacası Ofis'-
in bu yıl hem borç ödemelerini
yapabilmek hem de üreticiye az
da olşa bir para ödeyebilmek
için 10 trilyonu aşkın bir kayna-
ğa ihtiyaa olduğu hesaplanıyor.
Bütün bunlar, hükümetin,
bütün siyasal zorlamalara kar-
şın, çiftçiye enflasyondan daha
az bir zam yapmasma yol açtı.
Ancak başta DYP olmak üzere
muhalefet partileri de çiftçinin
uygulanan bütün bu ekonomik
politikalardan sorumlu olmadı-
ğını behrterek hükümeti sıkış-
tynyor.
Inönü
(Baftarafi 1. Sayfada)
geçerken Cumhuriyet muhabiri-
nin sorusu üzerine Ecevit'in
"SHP kendi içinde kavgalı" sö-
zünü şöyle değerlendirdi:
"SHP'nin kavgadan geçilme-
diğini söylüyor. Astanda DSP
içinde kavga edecek kimse kal-
madı. Her kavga başlangıcında
partiden çıkarırsa insanlan, ta-
bii kavgasız parti olur. Ama
kimse kalmayınca parti de ol-
maz. Büyük işler kavga etmeden
olmuyor. Toplum hareketi kav-
ga etmeden olmaz. L'ğraşma-
dan, tartışmadan bir şey olmaz.
Kavga etmeyeceğiz diye herkes
partiden atüırsa tabii parti de
kalmaz. Bu sözleri kandırmaca-
dan başka bir şey olmaz."
Ecevit'in Cumhurbaşkanı
özal'la görüşmesine de bir so-
ru üzerine yeniden değinen lnö-
nü, "Cumhurbaşkanı dahil her-
kes Irak'ta olanlan biliyor. Gü-
neydogu'da yeni bir şey oldu,
Cnmhurbaşkanı yeni bir şey an-
latacak bize, diye gidildi. Şimdi
Özal-Ecevit göriişmesinde kim
bir şey oğrenecek. Bu, sadece bir
gösteri. Sayın Özal'ı destekle-
mek. Sonuç bu olacak" dedi.
Inönü, kamuoyu araştırmala-
nyla ilgili bir soruya da şu ya-
nitı verdi:
"Seçimler yaklaştığı için gö-
riiyorsunuz, her parti ben birinci
parti olacağım diyor. DSP bile
aynı şeyi söylüyor. lyi ama bu-
güne kadar aklınız neredeydi?
Bugüne kadar sosyal demokrat-
lann bölünmesi için uğraştımz
durdunuz. Bugüne kadar tek
başımıza biz iktidar olacagız di-
yordunuz, olamazsınız. Sosyal
demokratlann gücünü bu kadar
baltalarsanız, hiçbir sekilde fay-
danıza olmaz."
DYP lideri Demirel de Torbalı
ilçesinin Subaşı ve Çaybaşı bel-
delerindeki gezisinde "Özal-
Ecevit görüşmesini nasıl değer-
lendirdiğinin" sonılması üzeri-
ne "Ben kimin Çankaya'ya baş-
vurup bu kapıyı çalacagını, bu
kapının kime açüacağını umur-
samıyorum" dedi. Demirel, Ece-
vit'in "Biz Çankaya'ya Güney-
doğu kararnamelerine yeşil ışık
yakmak için çıkmıyonız" sözle-
rinin hatırlatılması üzerine de
şunlan söyledi:
"Demagoji. Halkın yüzde
80'inin reddettiği bir Çankaya-
ya ne için çıkarsa demagoji.
Kimseye anlatamaz."
Süleyman Demirel, "tktidar
partisi koltuk değneği mi an-
yor?" sorusuna da "Arar ama
değnek de basınca tutmah. Değ-
nek de değnek olmalı" yanıtını
verdi.
VELİEFElNDt
HJPODROMITJNDAN
FİKRETDAĞLIOĞLU
TAHMİNLER
1. KOŞU: F. (3) Hamitağa, PP.
(7) Uğursel, P. (2) Cimbom, S.
(6) Seltur.
2. KOŞU: F. (4) Sansaka, PP.
Yakamoz, S. (2) özcanbey.
3. KOŞU: F. (3) Karaman, PP.
(5) Hertsoff, S (1) Pastör.
4. KOŞU: F. (5) Emiroğlu, PP.
(2) Balık, P. (6) Foçah, S. (1)
Akgün.
5. KOŞU: F. (6) Ather, PP (1)
Begüm, P. (8) Ömer, S (7) Mü-
cahit.
6. KOŞU: F. (7) Yüdıray, PP. (6)
Şarlo, P. (8) Beylerbeyi, P. (10)
Pamilly, S. (13) Rusty, S. (12)
Westsidestorg.
7. KOŞU: F. (7) Aslanım, PP.
(10) Sedam, P. (11) Tkthkız, S.
(6) Pınltı.
GOZLEM
UĞURMLMCU
(Baftarafi 1. Sayfada)
rak •orta' derecede öğrenmişterdir. Ancak yüzde 581 biyofi-
zlk, yüzde 26'sı nükleer tıp, yüzde 24'û fizik dersini "a? Oğ-
rendikterini; yüzde 62'si b/fgisayar btlimi, yüzde 26'aınûMe-
er tıp, yüzde 24'ü plastik cerrahi, yüzde 25'i de gûzel sanat-
lar ve beden eğitimi dersini hiç okumadridanm beürtmişier-
dk. (Türkiye'de Tıp Eğrtimi, Ozet s: 5)
Anestezi dersi:
— Anestezyoloji dersi 'az' ile "orta" arasında torta' katego-
risme yaklaşan bir değerde öğretilmiştir. ÖğrencHerin dğron-
me seviyeieri baJamndan &p fakûâeieri arasmda artiamk fark-
lar vardır.
Bilgisayar bilimi:
— Bilgisayar bilimi dersi 'hiçf ile "az' kategorüeh arasmda
'hiç" kategorisine yaklaşan bir düzeyde öğrenilmiştir. (s: 5)
Gelelim uygulamaya:
— Tüm grubun yüzde 92'si trakaestomi, yüzde 83'û gö-
ğüse tüp konulması ve drenajt, yüzde 81 "ı otopsi, yüzde 81'i
torasentez, yüzde 56'sı rahim içi aracı takılması ve doğum
kontrol metotları, yüzde 55'i kınğı atele alma ve alçı uygu-
lama, yüzde 54'ü cut-down, yüzde 517parasentezuyguta-
masını hiç yapmadıklannı belirtmişlerdir. (s: 13)
Yeni yayınlar izleniyor mu? Hayır.
— Intemlerin yüzde 64'ü tıp alanmda herhangi bir periyo-
diği izlemedikierini belirtmişterdir. (s: 14)
Peki öğretim üyeleri? Oniar tıp dergiterini izliyoriar mt?
Oğretim üyeterinin ancak üçte biri tıp dergiterini iziiyormuşl
— Sonuç olarak yabancı dil bilen öğretim üyeterinin üçte
biri en az 1 ile 3 adet periyodiği takip etmektediner. (s: 16)
Tip fakültelerindeki öğretim ve yardımcılannın dökümü de
şöyle:
— Profesönerin yüzde 54.8'i, doçentferin yüzde 36'sı, yer-
dımcı doçentterin yüzde 18'i, öğretim görevtüerinin yüzde
42'si. Hacettepe Tıp, lstanbul Tıp, Cerrahpasa Tıp ve Ankarn
Û. Tıp takûttelerinde, ka/an yüzde/er diğer 19 tıp fakûltesinde
buiunmaktadır. (s: 26)
Oğretim üyeterinin kaçta kaçı protosör, kacta kacı doçent-
miş?
— Tıp fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerinin yüz-
de 47.2'siprofesörler, yüzde 28.9'u doçent, yüzde 17.8'iyar-
dımcı doçent, yüzde 6.1'i öğretim göreviisidır. Görüldüğu gibi
pramlt tersine dönmüş dunımdadır. Bu durum değiştirilmez
ise profesör sayısı giderek azalacak ve akademik yapı bo-
zuJacaktr. (s: 27).
Kadavra başına kaç öğrenci düşüyormuş?
— 25...
Bu incelemeleri başka dallarda da yapsanız sonuç aynı-
dır.
Türkiye, yükseköğrenimde tam bir çıkmaza girmiştir.
işte tıp eğitimi alanındaki sonuçlar bunlar. j
BAŞKENTTEN AHMET TAN
(Baftarafi 1. Sayfada)
kanı'na?
Çünkü, Kıbns Rum Yönetimi
Lideri Vasiliu, bu sıralarda Was-
hington'da Amerikan yönetimi
ile görüşmeler yapıyordu. Vasi-
liu bu gorüşmelerde, Türkiye
1
nin, Kıbns'ta çözüm yolunu tı-
kadıgını anlatıyordu. Başkan
Bush ile de bir görüşme yapan
Vasiliu'nun öne sürdügü iddia-
lara karşı Ankara. Dışişleri Ba-
kam'nın imzası ile bir mektup
yazılmasına karar veriyor. Böy-
le bir mektubun Amerikan yö-
netiminin dosyalannda olması-
nın yararh olacağı düşünülüyor.
MekrupU, Tnrkiye'nin Kıbns
sorununu görüşmek üzere
"Dörtlü Toplantı"ya hazır oldu-
ğu bildiriliyor. Buna göre Ada-
daki iki toplum yöneticileriyle
Yunanistan ve Türkiye'nin or-
taklaşa görüşme yolu açılıyor.
Başkan Bush, Vasiliu ile bu-
luşmasında, Türkiye'nin bu ka-
ranndan ve mektuptan söz edi-
yor. Ankara'ya ulaşan haberier,
önce Vasiliu'nun mektuptaki
önerileri "reddetmediği", ancak
olumsuz bir tutum içinde oldu-
ğu yolunda. Vasiliu'nun endişe-
si. Denktaş ile masaya oturursa,
KKTC'nin resmen tanınacağm-
dan kaynaklanıyor.
Benzeri bir endişeyi Türkiye
sergüemiyor. Oysa böyle bir top-
lantı ile aynı biçimde Kıbns
Rum Yönetimi de Türkiye bakı-
mından resmen tanınmış
olacak.
Mektupta bu görüşmenin
hangi düzeyde yapılacagı konu-
sunda bir ifade yer almıyor.
Ama, Cumhurbaşkanı Özal bir
süre önce BM Genel Sekreteri
Perez de Cuellar ile yaptığı te-
lefon göriişmesinde, bu konuyu
da telaffuz ediyor. Yunanistan'ı
Başbakan Mitsotakis, Rum Yö-
netimi'ni Vasiliu, KKTC'yi
Cumhurbaşkanı Denktaş, Türk-
iye'yi ise Özal veya Akbulut.
Türkiye 1974 yılından bu ya-
na sürdnrdüğü "Kıbns sonınu
ancak toplumlararası görüşme-
lerle çözülür" ilkesinden vaz-
geçiyor.
Alptemoçin, Dörtlü Toplan-
tı'yı kabul ederken bazı ilkeler-
den asla vazgeçilemeyeceğinin
de albnı çiziyor.
Bu ilkeler, 1990 tarihli 649 sa-
yılı BM karannda belirtilen il-
keler. tki toplumlu, iki kesimli
ve siyasal eşitlige dayalı çözüm.
Mektupta buna "Türkiye'nin
garantörlüğü" de ekleniyor.
Bunlar Türk tarafı için "ol-
mazsa olmaz" koşullar.
Mektupta, Dörtlü Toplantı'-
nuı 8 maddelik bir çözüm deme-
tini inceleyebileceği önerUiyor.
Bu maddeler şöyle:
— Temel hedefler (söz konu-
su BM karan),
— Federasyonun genel il-
keleri,
— Anayasal yapının nn-
snrlan,
— Güvenlik ve garantiler
konusu,
— Toprak düzenlemeleri,
— Üç özgürlük ve yer değiş-
tirmiş kişiler,
— Ekonomik kalkınma ve ge-
lişme konusu,
— Geçiş dönemi hazırlıldan.
Alptemoçin'in mektubunda,
gorüşmelerde alınan mesafe so-
nucu, iki taraf bir ön anlaşma
yaparsa, maddelerin her iki top-
lumda referanduma sunulması
öngöriilüyor.
Onaylanması halinde nibai
anlaşma görüşmelerine geçile-
cek. Bu göriişmelerin sonucu da
referanduma sunulacak.
Mektup, bir çerceve anlaşma-
sına ulaşmak için bem yöntem
hem de yaklaşım biçimi olarak
bugüne kadar yapılmtş en olnm-
lu önerileri içeriyor. Ancak, dün
akşam üzeri hem Kıbns Rum
kesiminden hem de Atina'dan
yapılan açıklamalar, Alptemo-
çin'in mektubnndaki önerilerin
reddedildiğini ortaya koydu.
Vasiliu'nun işbaşına geMikten
bu yana uluslararası ölçekte ser-
gilediği uzlaşmaa görüntünün
vapay olduğu dün ve önceki gün
VVashington'da yaptığı göriişme-
lerde ortaya çıktı.
Amerikan yönetimi ile en üst
düzeyde görüşme masasına oro-
ran Baker ile ve daha sonra Ba-
ker'ın da katüdıgı Dışişleri Ba-
kanlıgı gönişmeierinde Rum II-
der, en küçük bir olumlu yakla-
şım sergilemedi. Bush ile yaptı-
ğı görüşme ise Amerikan ölçü-
lerine göre oldukca uzundn.
Ama, yapılan açıklamada Beyaz
Saray Sözcüsü, Bush'un yalnız-
ca, "BM şemsiyesi albnda Kıb-
ns konusunda katalizöriük gö-
revi ustienmeye hazır oldugunu"
söylemekle yetindi.
Başkan Bush'un Türkiye'ye
yapacagı resmi ziyaret, "Kıbns
Banş HareKâtı"nm 18. yıldönü-
müne rasthyor. Bu rastlanb Kıb-
ns Rumlan ve Atina'yı herhal-
de üzecektir. Hatta ziyaret tari-
hi nedeniyle Başkan Bush'u
"katalizörlükte Türk yanlısı
olmakla" bile suçlayabilirier.
Bu nedenle Alptemoçin, Ba-
ker'a bir başka mektup daha ya-
ap ziyaret tarihini değiştirmesini
istemeli...
Çîftçiye yeni
(Baftarafi 1. Sayfada)
lirlenmesini öneriyor. Başbakan
Akbnlnt'a sunulan rapora göre
ürün maliyetlerinin yüzde 30
fazlası ile verilmesi gerekli orta-
lama taban fıyatlar şöyle:
— Buğday: 710 TL.
— Ayçiçeği: 1.460.
— Fındık: 4.580.
— Pancar: 202.
— Pamuk: 3.960.
Para Kredi Kuruiu ise fiyatla-
nn söz konusu maliyet hesapla-
nnın da altında tutulmasını öne-
riyor. Ayçiçeği için 1.230 lira fi-
yat önerilirken ürün pariteleri-
ne göre de bu fiyatın en fazla
1.400 lıraya yükseltilmesi öngö-
rülüyor.
Fındık fiyatının 4 veya 4.500
lira, şeker pancan fiyatının
170-200 lira, pamuk fiyatmm da
2.900-3.150 lira arasında belir-
lenmesi gerektiği kaydedildi.
Azrail
(Baftarafi 1. Sayfada)
met Mercan (48) yokuşu iner-
ken kızı Hafize, aracı fark ede-
rek sevinçle babasına doğru
koşmaya başladı. Ancak ilkokul
4. sınıf öğrencisi Hafize, baba-
sınm aracı altında kalarak öldtl.
Baba Mehmet Mercan ise
SSK Izmit Hastanesi'ne kakhn-i
larak tedavi aitına alındı.
Dün aynca Balıkesir'de mey-
dana gelen kazada Ali Özdinç
ile Hasan Menteşe, Nevşehir'de-
ki kazada Cevat Vans ve eşi
Emine Vanş, tstanbul'daki ka-
zada Halit Baysal ve Mnsa Bir-
yan, Gaziantep'teki kazada AU-
can Çevik, Trabzon'da AH Bos-
tan, Isparta'da meydana gelen
kazada da Zekiye Dalkılıç yaşa-
mını yitirdi.