Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
,7 HAZİRAN 1991 DÎZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/15
Şampiyonluk neden kaybedildi?
GALATASARAY
Galatasaray, sezonun ve 2. yarının hemen başında seri puan
kaybetti. Bu da demektir ki takım lige başlarken iyi bir
hazırlık dönemi geçirmemiş, devre arasını da iyi
değerlendirememiştir. Bu, belki de şampiyonluğu
yitirmelerine yol açtı.
AYDIN GULEŞ
Geçen sezonda Sigi Held ile
ligde ve kupada umduğunu bu-
! lamayan Galatasaray yönetimi,
; 1990-91 sezonuna yine eski ina-
J nıp güvendikleri teknik direktör-
• leri Mustafa Denizli ile girdiler.
. Sezona kötü başlayan; ancak kı-
! sa bir süre sonra toparlanan Ga-
! latasaray üst Uste topladığı pu-
•anlarla ilk yanyı en yakın takip-
jçileri Beşiktaş'ın 5 puan önttn-
;de lider olarak tamamladı. İkin-
'Cİ yanya da çok kötü bir başlan-
ıgıç yapan Galatasaray, üst Uste
jkaybettiği puanlarla S puanlık
ilk yarı avantajlannı kısa süre-
de yitirdiği gibi bu süre içinde
kaybettiği 11 puanla da Beşik-
taş'ın 6 puan gerisinde kaldı.
Sonra tekrar bir toparlanma, çı-
kış, Beşiktaş'ı yakalama çabalan
ve İigin belki de kaderini etkile-
yecek, bütün bir sezonun düğü-
münü çözecek nitelikte ve za-
mandaki bir karşılaşma. Oyu-
nun hemen başında 2-0'lık avan-
tajı yakalayan Galatasaray a n
arda yediği 3 golle yalnız müsa-
bakayı değil, şampiyonluğu da
Beşiktaş'a âdeta hediye etti. Fe-
derasyon Kupası maçlannda da
bir türlü istenileni veremeyen
Galatasaray flnale gelirken 3
ekibi de saf dışı bırakırken ol-
dukça zorlanıyor ve bunlann
hepsinde de elenmekle yüz yü-
ze geliyordu. Kendi kariyer ve
kapasitesinde olmayan Ankara-
gücü'nü de oyun ve başansı ile
değil, rakiplerinin hata ve bece-
riksizliği ile eleyip Federasyon
Kupası'nın sahibi olan Galata-
saray en iyi ve olumlu futbolu-
nu son Cumhurbaşkanhğ] Ku-
pası'nda oynadı. Çok üstün ol-
mamasına rağmen Beşiktaş'tan
daha az hata yapınca o büyük
ve anlamlı kupayı bir maçla mü-
zesine taşıdı. Sezon başından bu
yana hemen hemen bütün ka-
zandığı maçları izleyen, incele-
yen, kritik eden biri olarak Ga-
latasaray 1991'e şöylece bır göz
attığımızda bazı maçların bazı
bölümlerinde bir kısım oyuncu-
lann gayretleri ile iyi oynayıp
kazandığı akhmda kalıyor. Üst
uste çok iyi oynadığı 2 müsaba-
kaya rastladığımız olası değil.
Beşiktaş'ın şampiyonluğunu hiç
küçümsemiyorum. Ayrıca ken-
dilerini her zaman takdir edip
alkışlayıp yürekten kutladık.
Ama bu kadroya sahip bir Ga-
latasaray bana göre ligi de en az
Beşiktaş'ın 10 puan önünde ta-
mamlamalıydı. 1990-91'in 2 ku-
palı Galatasarayı'nm başarısız-
lık nedenlerini şöylece bir ince-
leyelim.
1 — Galatasaray bugün he-
men hemen bütün spor camia-
sının hemfikir olduğu Türkiye
1
-
nin en kaliteli ve en geniş oyun-
cu kadrosuna sahiptir. Tanju,
Rotariu, Erdal, Cüneyt, Musta-
fa Yücedağ, Yusuf, Uğur, Pre-
kazi, Hasan ve Muhammet gibi
klas ve tecrübelilere; Bülent,
Tayfun ve Tugay gibi genç yete-
neklere bugün Türkiye"nin hiç-
bir takımında rastlayamazsınız.
Bir de bunlara devre arasında
Kosecki gibi Avrupa çapında bir
oyuncu katüıyor ve Galatasaray
hâlâ sonuç almakta zorluk çeki-
yor ve iyi oynamakta zorlaruyor.
Bu, şu sonucu ortaya çıkartıyor:
9CZOB &em a n u d a takmm yeterM ölç*de oyoanan maçiarda sakatl başansulığı getirdi.
Demek ki Denizli bu oyuncula-
n yeterince kaynaştıramamış,
performanslannı yükseltip bu
oyunculardan kapasiteleri ölcü-
sünde randıman alamamıştır.
Şimdi savunma olarak denecek
ki: Efendim, sakathk sonucu bu
oyuncuların çoğundan yararla-
namadık. Bu savunma bir dere-
ceye kadar doğrudur. Ancak şu-
rası da bir gerçektir ki bu tur sa-
katlıklar , iyi çalışmayan ta-
kımlarda ve oyuncularda ço-
ğunlukla görülrnekte ve devam
etmektedir. Bana göre Galatasa-
ray'daki sakatlıkların çoğunun
altında yatan gerçek sporcuların
iyi çalışmamasından ve gerçek
bir profesyonel sporcu gibi ya-
şamayışlarından kaynaklan-
maktadır.
2 — Galatasaray'ın seri puan-
lar kaybettiği dönemlere şöyle-
ce bir göz atarsak bunlann se-
zonun başına ve ikinçi yarının
hemen başına rastladığmı kolay-
ca tespit ederiz. Bu da demek-
tir ki Galatasaray, lige başlarken
iyi bir hazırlık devresi geçirme-
diği gibi devre arasını da hiç de
iyi değerlendirememiştir. Bu da
kendilerine çok pahalıya mal ol-
muş belki de şampiyonluğu kay-
betmelerinin en büyük nedenler-
den birisi olmuştur.
3 _ 4 yıidır 3-5-2 sisteminde
oynayıp bu sistemin oturmasın-
da hayli mesafeler katetmeleri-
ne rağmen özellikle derby maç-
larda bu sistem aleyhlerine işle-
miş ve bu sistemden kaynakla-
nan zaafları sonucu bumaçla-
rın çoğunu kazanamamış veya
kaybetmişlerdir. Bu da bana gö-
re şampiyonluklarını etkileyen
bir başka nedendir.
4 — Dunyada sanırım Gala-
tasaray'dan başka hiçbir takım-
da özel kaleci çalıştıncısı yoktur.
Enteresandır, Türkiye liglerinin
en hatalı gollerini yiyen kalecisi
de yine Galatasaray'dadır. Bu da
gosteriyor ki Hayrettin özel ho-
cası olmasına rağmen yeterince
çahştırılmadığı gibi maçlara da
yeterince konsantre edilememiş,
psikolojik motivasyonu yapıla-
mamıştır. Hayrettin hatalı gol-
ler yiyip şampiyonlukta takımı
etkilemiş olabilir. Ancak bir ger-
çek de şudur ki Hayrettin Gala-
tasaray kalesini koruyamayacak
kadar kötü bir kaleci de değil-
dir. Bana göre Hayrettin'i suç-
layanlar bir ölçüde de ona ina-
nıp kaleyi ona teslim eden
Denizli'yi iyi seçim yapmamak-
la da suçluyorlardır.
5 soruda 'Galatasaray 91-92'S O R U L A R
1. Galatasaray geride kalan sezon-
da başanlı mıydı?
2. Galatasaray bu yıl Avrupa ku-
palannda ne yapar?
3. Bu kadro yeterli mi, yoksa
transfer gerekiyor mu?
4. Tanju konusunda düşündükle-
riniz? Tanju'suz bir Galatasa-
ray düşünebüir misiniz?Tan-
ju'nun istediği parayı verir miy-
diniz?
Galatasaray'a transfer gereki-
yorsa hangi mevküere oyuncu
ahrdınız?
TALAY y
ta Gazetafll Spar Yazan)
"Bence başanh değildi."
"Karşısına çıkacak takımiara
bağlı. Ama, ben Mustafa De-
nizli ile daha önce yakaladıkla-
n yan final sansını yakalayacak-
lannı sanmıyorum."
"Bu kadro yeterli olabilir,
ama Mustafa Denizli ile yeterli
değil."
"Tanju, Galatasaray için ge-
rekli. Ama Tanju, yaşam bakı-
mından kendisini hiçbir zaman
yetiştirmedi. Bunun icin ben ku-
lüp başkanı olsam, Galatasa-
ray'ı Tanju'ya değil, Tanju'yu
Galatasaray'a yakıştırmaya ça-
hşınm. tstediği parayı da ver-
mem."
"Sağ kanada ve orta sahaya
birer yabancı düşünürdüm. Bir
de Tanju'nun yerine birisini
alırdım.
EŞFAK AYKAÇ <Harnye<
Gazetasi Spmr Yazan)
"Evet, başarıhydı. ölçü ola-
rak, bir takım kupada başanh
olmuşsa, ligi de ikinci bitirmiş-
se bunun ifade ettiği anlam ba-
şandır."
"Ne Galatasaray'ın ne de
başka bir Türk takımının Avru-
pa kupalannda başanh olacağı-
nı zannediyorum."
"Transfer gerekiyor"
"Vermezdim."
"Hiçbir futbolcu vazgeçilmez
değildir. Tanju önemli değildir.
Galatasaray'dan pek çok Tan-
ju gecmiştir. Ama ben, oyna-
masını temenni ederim."
' *Cüneyt gidiyor. onun yeri-
ni dolduracak birini ahrdım."
S A J d Ç4MLGEÇBV (CUata-
' 'Galatasaray bu sezon başa-
rılı değildi."
' 'Bu sezonki başansızhğa rağ-
mex iyi bir kura çekerse Gala-
tasaray Avrupa kupalannda fi-
nali oynayabilir."
' 'Bence çok az transfer yapıl-
mah. Bir veya iki futbolcu alı-
nabilir."
"Tanju çok iyi bir gokü; ama
Galatasaray, Tanju dahil her-
kesten büyüktür. Tanju'nun bü-
yüklüğü Galatasaraylı olmasın-
dan ileri geliyor."
"Futbolcu ahmında isim ve-
remeyecegim. Çünkü, Galatasa-
ray'da oynayan bütün futbolcu
kardeşlerimi seviyor ve kınlma-
lannı istemiyorum."
yet «antcsl Spw Yazan)
"Bana göre başanhdır."
"Kupa galiplerinde isimsiz
ekiplerle eşlesirse büyük avar.-
taj sağlar."
"Bu kadroya transfer gereki-
yor. Galatasaray'ın Cüneyt'ten
sonra hava toplanndaki hâkimi-
yeti tartışılır oldu. Bunun için
transfer gerekli. Ikincisi, Gala-
tasaray'ın oyun temposumı sü-
ratlendirmesi için de bir oyun-
cu gerekli."
"Tanju zaten istediği parayı
almayacak. Tanju'ya verilecek
parayı alacak. O bakımdan bu
soru ortadan kalkıyor. Çünkü,
Tanju'ya kimse Galatasaray'ın
verdiği parayı veremez."
"Tanju'nun yanına ikinci bir
kafa hâkimiyeti olan birini alır-
dun. Bir de Cüneyt'in boşluğu-
na bir oyun kunıcu, Erhan'ın
gençliği gibi birisi gerekli."
SAIVLI SARIALİO€LLT
(F«taspw Gazetcsl Sp«r
Yazan)
"Kupada şampiyon oldu.
Ligde ikinciliği elde etti. özeJ-
likle, Held dönemini düşünür-
sek bana göre başarılı bir yıl ge-
çirdi."
"Birkaç oyuncu ile takviye
edilirse başarılı sonuçlar alaca-
ğına inanıyorum."
"Transfer gerekiyor."
"İstediği parayı vermek ayn,
Tanju'nun değerlendirümesi ay-
n konulardır.
"Cüneyt futbolu bırakıyor.
Bir libero eksiği var. bunu gi-
dermeleri gerek. Aynca, sağ ve
sol kanatta bazı sıkıntılan var.
Orta alanda oyun kurucu bir
oyuncuya ihtiyaç var. Rotariu
bu konuda ideal. Eğer sakatlığı
geçerse sorun hallolur. Hayret-
tin için yorum yapmak doğru
değil; ilk senesiydi."
HAYRlHtÇLEH
(Tı 11 ikmum Cazetcsl Spmr
Yazan)
"Hayır. Tamamen teknik
adam yanlışlanyla asıl hedefin-
den düşmüştür. Bolu, Konya,
Zeytinburnu, Sanyer ve Anka-
ragucü trafığinden geçememiş
bir takımın başanlı olduğu söy-
lenemez. Hakem hatalanna rağ-
men bu takım ligi birinci bitir-
meliydi."
"tlk turda ttalyan ve Alman
Galatasaray maçlanndapenaltı ve ofsaytyorumlan 'dikkat çekici'ydi
Hakem hatalan ölçüyü aştı
SAHİR ÖZBEK
Tevfik Fikret Salonu'nda ya-
pılan kongrelerde sık sık tek-
rarlanan ve âdeta şiir gibi ez-
berlenen söze bakacak olursa-
mz, "Galatasaray Batı'ya açı-
lan bir penceredir".
Aslında bu iddiaya rakip ku-
lüplerin taraftarları, sporcula-
n, yöneticileri de katılîr. Gala-
tasaray'ı örnek bir kulüp ola-
rak kabul ederler. Ama Türki-
alan başkanlann azaldığı bu
kulüpte, ekonomik gücü olan-
lar egemendir.Bu ye»i sınıf or-
taya çıktığı günden beri Gala-
tasaray 'Batı'ya açıla'n pence-
reyi bir ölçüde kapatarak dış
ilişkilerinde 'Dofn'ya yönel-
miştir. Kulübün Yusuf Ziya
Öniş, Ulvi Yenal, Suphi Batur
ve hatta Selahattin Beyazıt dö-
ğu halde yönetimi hâlâ idari
yönden yoksul durumdadır.
Kulübün bir basın bürosu, baş-
vurulan çözecek sekreteri, rast-
gele konuşmalan süzecek ve
sözcü tayin edecek yönetim bi-
cimi özlemdir. Galatasaray'ın
Genel Sekreterliğini Kemal
Onar üstlendigi zaman kurulan
Basın ve Halkla Ilişkiler Büro-
Futbolumuzda son yıllarda sık sık görülen
iik futboi kuiüpierinden hakem hatalan ve yanhş uygulamalar, bu
"kaTm'bbiur1 s e z o n
nedense Galatasaray maçlannda
lü Batıh bir sistemle yönctıle- yoğunlaştl.
memiştir. Galatasaray dünya-
da hiçbir kulübe nasip olmayan
zengin müzesi, üye kalitesi ile
gerçekten çok büyük bir spor
kuruluşudur. Öyle ki bu cami-
adan bir cumhurbaşkanı, bir-
kaç başbakan, sayısız bakan
yetişmiştir. Kayıt sistemi Türk
Mason Derneği'ne girebilmek
kadar zor kurallarla doludur.
Bu bakımdan herkes, Galata-
saray Kulübu'ne, toplumda
saygın bir yerı bulunmadıkça
üye ülarnaz.
Güuunu sportıl kımlığındeıı
nemlerindeki ağjrlığı yoktur.
Arabesk bir spor kültürünün
izlerini taşıyan günümuzdeki
demeçler geçmişin Muslih Ho-
ca, Sadık Giz, Gttndüz Kılıc'lı
dönemlerinin soyluluğuna sün-
ger çekmiştir.
Basın ve halkla
ilişkiler
Galatasaray'ın bugün Milan,
Real Madrid ve Inter'den da-
ha fazla taşınmaz varlığı oldu-
su, bilgisayarlı mui.asebesi şim-
di yakın geçmişin amlarında
kalmıştır.
Galatasaray gibi Türkiye
gerçeklerinin çok üstündeki
ağırlıkta bir kulübün bu işle so-
rumlu bir danışmanı, sekrete-
ri, bürosu olması gerekir. Ka-
litesi ve dengesi bu sorumlulu-
ğa uyacak bir spor gazetecisi-
nin böyle bir göreve getirilme-
si şarttır.
Böylelikle her önüne gelen
demeç veremeyecek, soyunma
odalanndaki çıplak vücutlan-
nı örtmeye fırsat bulamayan
futbolcudan o maçta attığı go-
lün yapılış biçimi sorulmaya-
caktır. Bu büronun kontrolün-
de spor muhabirleri idari ve
teknik konularda görüşme yap-
tıkları takdirde başı boşluk,
sansasyona dayalı habercilik
önlenecektir.
Federasyon ve hakem
Futbolumuzda son yıllarda
sık sık görülen hakem hatalan
ve yanhş uygulamalar nedense
Galatasaray maçlannda ölçüyü
aşan boyutlara ulaştı. Penaltı
ve ofsayt yorumlannda adale-
tin ibresi genellikle Galatasaray
aleyhine çalışıyor. Eski yıllar-
da Turgan Ece, Federasyon ve
hakem konularında kulübün
uğradığı haksızlıklan mümkün
olduğu kadar azaltıyordu. Fa-
kat bugün Ece bilgi ve görgü-
sünde kulüp adına bu hakları
savunacak yönetici pek az.
Böylelikle her sezonda takımın
kaderini etkileyecek hakem ha-
ta ve yanlışlan, hatta iyi niyet-
li olmayan davranışlan sürüp
gidecek...
takımlan gibi fizik gücü çok
yüksek ekipler çıkarsa, Galata-
saray bugünkü görünüşüyle ba-
şanh olamaz. Başan, kuradaki
şansla doğru orantıh olacaktır."
"Rotariu'nun derdi bitmişse
mesele yok. Zira orta sahadaki
ağır yükü sadece Muhammed'-
in çekemeyeceği ortaya çıkü.
Hayrettin şüphesiz iyi kaleci,
ama tam anlamıyla güven ver-
miyor."
"Tanju ve Galatasaray'ı ay-
n ayn düşünmek imkânsız. 4 yıl
içinde, Türkiye'de golü en iyi
bilen adam olduğunu gösterdi.
Böyle bir adamın olaya sadece
para olarak bakması yanhş.
Başkan olsam, Tanju'nun 1
milyon dolarhk teklifıni asla ka-
bul etmezdim. Mattheaus hariç,
Alman Milli Takımı'ru oluştu-
ran birçok yıldız 1 milyon do-
ların altmda ücretler alıyor."
fHOL DALU <6alatam-
nyKtnjR Cycsl)
"Bence Galatasaray başanh
bir sezon geçirdi."
"Avrupa kupalannda başanh
olacağımızı ümit ediyorum. Ga-
latasarayın iki tur geçeceğine
inanıyorum."
"Kadronun bir iki transferle
takviye edilmesi şart."
"Ben başkan olsaydım Tan-
ju'nun istediği parayı vermez-
dim. Galatasaray Tanju'suz da
başanh olur."
"Galatasaray'a bir kaleci ile
iyi bir libero şart."
SELMİANDAK (Galatasa-
ray Kaagre Üyesi)
"Genel olarak Galatasaray
bence ülkemizde güzel futboi
oynuyor ve puan cetveUne ba-
kilırsa başanh sayıhr."
"Başanlı olabilir. Çünkü, ku-
pa galipleri diğer şampiyon ku-
lüpler ve UEFA'daki takımlar
açısmdan daha elverişlidir."
"Gereklidir. özellikle Simo-
viç gibi bir kaleci, aynca mut-
laka bir libero ve defans oyun-
cusu lazım."
"Tanju bence varyasyonu ve
oyun içinde değişik stili olan bir
oyuncu değil. Ama golcülük
tekniği açısından dünya çapın-
da bir futbolcu. Her zaman bu-
lunmaz Galatasaray'da kalma-
h."
"Galatasaray, kadrosu bakı-
mından bu yılkinin aksine ka-
natlardan oynamalı. Bu neden-
le kanatlara uzun toplar atacak
defans oyunculan gerekli."
G.S. Lisesi
kulübün
babasıOkulun kulübe katkısı saymakla bitmez.
Öncelikle kurumsal kimlik ve imaj açısmdan
Galatasaray'ı özgün bir yere getiriyor okul.
Ikincisi, kulübün çeşitli spor dallanna genç
yetenekler veriyor.
RAGIP DURAN
Galatasaray Spor Kulübü'nü
1905 yılında Galatasaray Lise-
si son sınıf öğrencilerinden Ali
Sami Yen ve arkadaşlan kurdu-
ğu için lise ile kulüp arasında
yoğun ilişkiler var. Camia ola-
rak adlandırılan mecra ise yine
okul çıkışhlann yurtiçinde ve
dışında kurduklan vakıf, der-
nek, birlik türünden kuruluşla-
nn üyelerinden oluşuyor.
Galatasaray'ın aristokratlığı,
esas olarak okulun niteliğin-
den, tarihinden, geleneğinden
kaynaklanıyor. Fransız yani
rasyonel eğitim gören okullular
önceleri devlet kademesinde,
son 10 yıidır da özel sektörde
kilit mevkileri işgal ettiler. Fe-
nerbahçe'nin popülerh'ği onu
geniş halk kesimlerinin takımı,
Beşiktaş'ın proleter ve yan-
proleter niteliği de Kartallan iş-
çi ve lümpenlerin ekibi haline
getirdiği söylenir. Galatasaray
1
ın maçlannda ise tribünlerde
kravath ve şık beylerin çoğun-
luğu dikkat çekerdi bir zaman-
lar. Galatasaray taraftan stad-
yumda tngiliz soğukkanlıhğıyla
takımı gol atınca ayağa kalkıp
şapkasını çıkarır ve golcüsünü
ayakta alkışlamakla yetinirdi.
Okulun kulübe katkısı say-
makla bitmez. Öncelikle ku-
rumsal kimlik ve kurumsal
imaj açısından Galatasaray'ı
özgün bir yere getiriyor okul.
lkincisi okul, kulübün çeşitli
spor dallanna genç sporcu ye-
tiştiriyor.
Gundüz Kıhç'tan Turgay Şe-
ren'e Ulvi YenaPdan Coşkun
özan'ya kadar sporcu ve yöne-
ticiler okulun havasını kulübe
taşımaya çahştılar. Her kulüp
kongresinde tartışilan mektep-
liler, dışandan gelenler çelişme-
si ise son yıllarda çözülmüşe
k
benziyor. Galatasaray, salt bir
okulun değil daha geniş kesim-
lerin temsilcisi olmaya çahşarak
kulüp yönetimine son yıllarda
sadece akademisyenleri, dok-
torlan değil sanayici ve işadam-
larım da dahil etmeye başladı.
Kulübün yönetimi için artık ta-
yin edici olan, lise diplomasuu
hangi okuldan aldığı değil, ge-
nel olarak Galatasaraylılık an-
layışı.
1989 yılında Monako'da
maçtan önce ve sonra gerçek-
leştirilen organizasyon, lise-
kulüp işbirliğinin en başanh ör-
neği olarak hatırlamyor hâlâ.
Monako, Fransız zengin
emeklilerinin kenti. Kışın sakin.
Galatasarayhlar maç öncesinde
olağanüstü başanh bir resepsi-
yon veriyorlar. Maçtan galip
aynlan takımın yöneticileri Pa-
ris'teki Galatasarayhlar Derneği
(AGS) üyeleriyle birlikte spon-
tane olarak bir şenlik düzenli-
yorlar. Monako'nun sokakla-
rında kiralık Limuzinlerin cam
silecekleri ve otomatik inip kal-
kan radyo antenlerinde Galata-
saray bayrakları dalgalanıyor.
Fransızlar şaşkın. Şehir içi mi-
ni turun ardından kapalı kah-
ve ve barlann sahipleri telefon-
la uyandırıhp işyerlerini açma-
ya davet edüiyor. Kahve ve bar-
lann önündeki kaJdırımlarda
ise Galatasarayhlar bedava şam-
panya dağıtımına başlıyorlar.
Fransızlar şampanyayı sever.
Bedava olunca bayıhrlar. O ka-
dar ki memnuniyetlerini ifade
etmek için Türkçe olarak bir
kaç slogan öğrenmeye bile ha-
zırlar. Allahın Monakolulan
gece yansı ellerinde şampanya
bardaklan bağıra çağıra ve
'r'leri yutarak "Ewiidik çewii-
dik Monako'ya geçiwdik" slo-
ganına bağlanıyorlar.
Yakında Galatasaray üniver-
sitesi ve Galatasaray akademi-
si gibi kuruluşlar da hizmete gi-
rerse kulüp-camia-okul ilişkile-
rinin spor-bihm-kültür, sanat
hayatını daha da derin etkile-
mesi mümkün.
Tanju,
Avrupa'da da
Tanju olurTamju Ben pozisyona girdim mi affetmem.
Türkiye'de pozisyona zor giriyorsunuz.
Avrupa'da pozisyon zenginliği var. O
zenginlik içinde Tanju yine golleri sıralar. •
Yeter ki Avrupa'ya bir adım atayım.
ABDÜLKADtR
YÜCELMAN
— Bo yıl ligi kaçınnanızın
nedeni ne sence?
— Bu sorunun cevabım ver-
mek bana düşmez. Ama bence
Galatasaray bu yıl başarılı ol-
muştur. Daha doğrusu biz fut-
bolcular şansımızı iyi kullana-
madık. 2-0'dan sonra maçı ver-
dik. Yani şampiyonluğu biz
kendi ayağımızla teptik.
— Sen o maçta 1 gol attın.
— Attım, ama yine de göre-
vimi tam olarak yaptım sayıl-
mam. Takım olarak birden
oyundan düştük. Yoksa biz
şampiyonduk.
— O maçın dışında başka et-
kenler olmadı mı?
— Oldu. Hakem hatalan,
bazı sahalann kötü oluşu, ra-
kiplerimizin bize karşı futboi
oynatmamak için çabalan.
— Futbolda şansa inanıyor-
rnusun?
— Şansın payı fazla olmasa
da var. Ama iyi bir vuruşta top
direğe çarpıp geri geliyorsa ona
iyi vuruş denilmemesi gerekir.
Ben bir gol adamı olarak gol-
lerde şansa değil, vuruşa baka-
nm. Maç içinde top önüne dü-
şüyor, o şans, vuruşu yapmış-
sın, dışarı gidecekken birisine
çarpıp gol olması o da şans.
Yok'sa iyi yer tutmanın iyi vu-
ruş yapmanın şansla bir ilgisi
yok.
— Sen Avrupa'da gol kralı
oldun. Bunda şansın hiç rolü
yok muydu?
— Yoktu. Ben gol kralı ol-
muşsam bunu kendi becerime
ve takım arkadaşlanmın pasla-
nna borçluyum.
— Ligin son maçında da S
gol attın.
— Evet o gün maçtan sonra
bütün gece düşündüm, şimdi
kimbilir neler yazacaklar, şike
diyecekler, anlaşma diyecekler
falan. Onun için de ertesi gün
hiç gazete okumadım. Gazete-
ler bana moral verecekleri yer-
de beni yerden yere vurmak için
fırsat arıyorlar.
— Avrupa için gec kalnıış sa-
jılmaz mısın? Daha açıkçası
Avrupa'da o goz açtırmayan de-
faos arasından gol çıkarabilir
misin?
— Vallahi de çıkanrım. Po-
zisyona girmek önemli. Ben po-
zisyona girdim mi affetmem.
Türkiye'de pozisyona zor giri-
yorsunuz. Orada pozisyon zen-
ginliği var. O zenginlik içinde
Tanju yine Tanju olur, golleri
sıralar, siz merak etmeyin. Ye-
ter ki Avrupa'ya bir adım ata-
yım.
— Gol kralı Tanjumuz milli
maçlarda duruyor. Bunun ne-
deni ne acaba?
— Milli maçlarda httcum oy-
namıyoruz. Sistem, oyun düze-
nimiz değişik. Tek kahyorum.
Rıdvan'la oynadığun zaman gol
atıyoruz. Ama birkaç yıl var ki
birlikte oynayamıyoruz. Ashn-
da ben Rıdvan, Rıza biz yıllar-
dır beraberiz. Genç takımdan,
ümit takımından beri. Çok iyi
anlaşıyoruz. Özel yaşantımızda
da birlikteyiz. Mesela Rıdvan
Fenerbahçe ile mukavele imza-
ladı, hemen beni aradı haber
verdi. Birbirimizi çok severiz.
Arkadaşhğımız iyi, kafalarımız
uyuyor.
— Herkese yardun etmeyi se-
viyorsun da Schumacher'e var-
dım etmeyi teklif ettin mi?
— Schumacher çocuk hasta-
nesi için fevkalade güzel bir
olay başlattı. Ben hazınm.
Onun jübilesinde de oynarım,
hem de seve seve.
— Siyasete soyunacak diye
bir haber çıktı senin için.
— Ben sporcuyum. Benim
yaşım 27. En az dört beş defa
oy kullanmam gerekirdi, sade-
ce 1 defa oy kullandım.
— Zaman mı bulamadın?
— Hayır oyu kime vereceğim
diye düşündüm. Hiçbirisine
vermek istemedim, açıkçası bu.
Şimdi siyasete soyun diyorlar.
Sporculuğum döneminde asla.
Ama ANAP'mış, SHP'ymiş,
DYP'ymiş. Hangisi olursa ol-
sun beni panellerine davet et-
sinler, seve seve giderim. Şu an-
da hiçbir partinin diğerinden
farklı olduğuna inanmıyorum.
— Tanju sana futbolunda da
futboi dışındaki yaşantında da
başanlar ve mutluhıklar diliyo-
rura.