Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 21NÎSAN1991
İnönü
Ankara'da
• ANTALYA (AA) —
SHP Genel Başkanı Erdal
tnönii, Ankara'ya gitmek
üzere Antalya'dan aynldı.
SHP Genel Başkanı înönü,
dün sabah saat 11.30
sulannda karayolu ile
Ankara'ya gitmek üzere
Antalya'dan hareket etti.
İnönü ve ailesi, Şeker
Bayramı tatilinj geçirmek
amacıyla Antalya'ya
gelmişlerdi. Erdal İnönü,
bayram tatilinde
Antalya'nın tarihi ve
turistik yörelerini de gezdi.
Şamlıoğlu
vefat etti
• ANKARA (AA) —
Sayıştay Başkanı Servet
Şamlıoğlu, tedavi görmekte
olduğu Gülhane Askeri Tıp
Akademisi'nde vefat etti.
1926 yılında Bolu'da doğan
Şamlıoğlu, 1952 yılında
Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi'nden
mezun oldu. Memuriyet
hayatına Maliye
Bakanlığı'nda baslayan
Şamlıoğlu, çeşitli
kademelerde görev
yapüktan sonra, 1983
yılında Danıştay Genel
Sekreterlği, 1984 yılında
YÖK üyeliğine seçildi.
Şamlıoğlu, 1984 yılından bu
yana da Sayıştay Başkanlığı
görevini yürüttü. Evli ve üç
çocuk sahibi olan
Şamlıoğlu, bir yıl boyunca
kemik iliği kanseri teşhisiyle
ABD'de tedavi gördü.
Muhabirden
haber yok
• ADANA (Cnmhuriyet
Giiney tlleri Bnrosu) —
Mücadele Dergisi
muhabirlerinden Yazgül
Güder'den polisçe gözaltına
ahndığı bildirildi. Derginin
Adana çalışanları
tarafından yapılan yazılı
açıklamaya gore, muhabir
Yazgül Güder'in bayramın
birinci günü Mersin'de
kaldığı evden, yakınlanyla
birlikte gözaltına alındığı ve
kendisinden bugüne kadar
haber alınmadığı belirtildi.
ISLAMCI SIYASI HABEKETLEB VE TER0B /AÇIKOTURUM
löplumsal uzlaşma aranmalı ıııı?
— 3 —
GENCAY ŞAYLAN
— Efendim, öyle sanıyorum baa noK-
talarda ortak bir çizgiye gelindi. Örne-
ğin büliin koouşmacılar, bu cinayetleri
kim işliyor ya da işletiyorsa Türkiye'nin
istikrarsızlıgı Ue ilgili hesaplar peşinde
oiabflecekierine dikkat çektiler. Şimdi iz-
niniz ile laiklik sorunu üzerinde durmak
istiyorum. Bu sonın azun zamandır
Tiirkiye'nin siyasal tartışma gundemin-
de Acaba laiklik konıısıuıda yeni bir
toplumsa) uzlaşma ya da en azından
böyle bir uzbşmanın koşollannı aramak
donımanda mıyız? Diger taraftan tsla-
mın iç yapısını, cihad ve benzeri kurum-
lannı göz öniine alınca sözıi ediien tür-
de uzlaşünnayı olanaksız kılan bir du-
nundan söz edilebilir mi? Ben bu konu-
daki göriışlerinizi almak istiyorum. Buy-
rno Sayın Ergil.
ERGİL — Ben, artık cihadın bir fü-
tühatçüık çerçevesi içinde inanmayanlan
inanır hale getirmek için meşru bir şid-
det yöntemi olarak kullanılabileceğini
sanmıyorum. Ama diğer taraftan Isla-
mın içinde bir savaşkanlık, bir başkal-
dın öğesi var. Dünyanın her yerindeki Is-
lamcı harekette bu öğeleri görebiliyoruz.
Islamcılar, "attın döDeme" gönderme ya-
parak adil ve insanlann baskı altında ol-
madığı, kolay iletişim kurabildiği bir
toplum düzeni kurmak istiyorlar. Diğer
taraftan Islam ülkelerinde genellikle yoz
ve baskıa rejimler egemen ve tslama ha-
reket şiddeti içeren bir başkaldınyı gün-
deme getirmiş oluyor. Bugün Türkiye^
de de Islami akım bir başkaldınyı tem-
sil ediyor. Tabii her başkaldırı gibi Isla-
mi hareket de önemli bir haklıbk payıru
dile getiriyor. örneğin toplumsal adalet-
sizliklere karşı çıkıhyor, faiz toplumda
eşitsizJik doğuran bir simge olarak yo-
rumlanıyor. Bütün karşı çıkışlaı Batı'yı
hedef alıyor. Çünkü yaşanan değişiklik-
ler bir yozlaşma olarak yorumlanıyor ve
bundan dolayı Batı suçlanıyor. Türkiye
1
nin Batılılaşmasında, modernleşmesin-
de bayraktarlık yapan kadrolann benim-
sediği iki ideolojik nokta var: Bunlar
ulusçuluk ve laiklik. Eğer Türkiye mo-
dernleşme hareketinde daha başanlı ol-
saydı, yani toplumda büyük eşitsizlikler
ortaya çıkmasaydı eğitim, konut, sağlık
gibi temel sorunlar büyük ölçüde çözül-
müş olsaydı, yaşanan değişme tüm top-
lum tarafından gelişme olarak algılana-
caktı. Değjşmeye karşı protesto marjinal-
leşecekti. Şimdi ulusçuluk ve teiklik tar-
tışılır hale gelmiş gözüküyor. Bence bu
tartışmada asıl sonın ulusçuluk ve laik-
likten kaynaklanmıyor, modernleşmenin
eksiklikleri, sorunlan, anti düzen bir ide-
oloji olarak ifade ediliyor.
— Bu yaklaşımııuz tslami hareketi bir
tür modern siyasal hareket olarak nite-
liyor denebilir mi? Yani tslami hareket
ekonomik içeriği çok açık olmayan, po-
pülist yönii agır basan bir protesto ha-
reketi midir?
ERGİL — Evet, bu durum çok açık
gÖ2üldryor sanıyorum. örneğin tslamcı-
lar toplumun varlıklı kesimlerinin lüks
tüketimlerine, yaşam biçimlerine çok kı-
zıyorlar, karşı çıkıyorlar, ama düzenin
yapısına karşı değiller ve galiba sıkıntı
biraz da düzenin ayncalıklanndan fay-
dalanamamaktan kaynaklanıyor. Eğer
yaşanan değişim büyük kitleler için de
olumlu sonuçlar verseydi bugûnkü ka-
dar sert bir değişim muhalefeti doğmaz-
dı. MuhaJefet içinde tslami söylem de
başgösteriyor ve kaçınılmaz olarak tsla-
mi bir radikalizmi gündeme getiriyor.
CEYLAIH — Ben başka bir noktayı
dile getirmek istiyorum. Bugün laiklik
tartışılıyor, çünkü geçmişte laiklik adı-
na bir devlet terörü uygulanmış. Adnan
Adıvar bunu görmüş ve Türkiye'deki la-
iklik uygulamasının devletin dine tahak-
kümü olduğunu söylemiş, bunun tehli-
keli bir gidiş olduğunu vurgulamış. La-
iklik; Tann'nın hakkını Tann'ya, Kay-
zer'in hakkını Kayzer'e vermeyi öngörür.
Oysa Türkiye'de Müslümanlar Kayzer-
in hakkını Kayzer'e vermişlerdir, ama
devlet Müslumanlann haklarını Müslü-
manlara vermemiştir. Zorla Türkçe ezan
okutulur mu?
ortada, orada silahsız insanlara yapılan
terör ortada. Ne Birleşmiş Milletler'den
ambargo karan çıkıyor ne de bir yaptı-
nm uygulanıyor. Yani ortada insanı is-
yan ettirecek bir çifte standart uygula-
ması var. Bence kendi sorunlanmızı tar-
tışırken bu çifte standardın bizi etkile-
mesine izin vermemeliyiz, bunun bilin-
cinde olmalıyız.
— Sayın Çakır, siz de kjtabınızda gör-
diiğüm kadan ile tslamcı hareketi Türki-
ye'de sorgula>ıcı bir mubalefet olarak
niteliyorsunuz. Acaba bu durum, yuka-
nda sozünii ettiğimiz uzlaşmayı kolay-
laştınyor mu, zorlaştınyor mu?
ÇAKIR — Türkiye'de etkin bir sivil-"
leşme ve demokratikleşme yasanıyor, in-
sanlar bunlan talep ediyorlar. Bu sivil-
leşme ve demokratikleşme, dindarlann
kültürel yaşama etkin bir biçünde katıl-
dığı bir ortamda yürüyor ve kaçınıhnaz
olarak dindarlan da etkiliyor. Türkiye1
de yerleşik iktidar grupları var. Bunlar
Ergil Eğer Türkiye modernleşme hareketinde daha
başarıb olsaydı, yani tpplumda büyük eşitsizlikler
ortaya çıkmasaydı eğitim, konut, sağlık gibi temel
sorunlar büyük ölçüde çözülmüş olsaydı, yaşanan
değişme tüm toplum tarafından gelişme olarak
algılanacaktı.
Ceylan Bugün laiklik tartışılıyor, çünkü geçmişte
laiklik adma bir devlet terörü uygulanmış... Laiklik,
Tann'nın hakkını Tann'ya, kayzerin hakkını kayzere
vermeyi öngörür. Oysa Türkiye'de Müslümanlar
kayzerin hakkım kayzere vermişlerdir, ama devlet
Müslümanların haklannı Müslümanlara vermemiştir.
Zorla Türkçe ezan okutulur mu?
Çakır Türkiye'de etkin bir sivilleşme ve
demokratikleşme yaşanıyor, insanlar bunlan talep
ediyorlar. Bu sivilleşme ve demokratikleşme, dindarlann
kültürel yaşama etkin bir biçimde katıldığı bir ortamda
yürüyor ve kaçınılmaz olarak dindarlan da etkiliyor.
— Efendim, tabii devlet zoru ile bir
şeyi yaptırmak demokratik bir ülkede
olacak şey degildir, ama isteyen cemaat
da ezanı Türkçe okuyabilmeü, bu konu-
da dinini istedigi gibi yorumlayabilaıeli
degil mi?
CEYLAN — Türkiye'de durum 1946
yılında demokrasiye geçince bir ölçüde
normalleşmiştir. Ancak çoğulcu demok-
rasi ile Müslümanlar rahat nefes alma-
ya başlamışlardır. Terör ve laiklik gibi
konuları tartışırken bu noktalan gözden
uzak tutmamak gerekmektedir. Islamın
ortaya koyduğu ideal içinde terör yok-
tur. İslam ile terörün yan vana Retirümesi
Batı'nın saptırmasıdır. Yoksa terörün ts-
rail ya da ABD patentli bir politika ol-
düğu açıkça bilinmelidir. Bakın Körfez.
bunalımı patlayab epey oldu. ABD bir
ülkenin başka bir ülkenin topraklarını
zorla ilhak etmesine tepki olarak bölge-
ye muazzam bir kuvvet yığdı, Birleşmiş
Milletler'den ambargo karan çıktı. Ama
tsrail'in Batı Şeria'yı ve Gazze"yi işgali
kültürel de dahil olmak üzere her türlü.
iktidan elde tutuyorlar, örneğin hemen
hemen değişmeyen tezlerle yıllardır kül-
türel iktidarlannı sürdürüyorlar. Şimdi
bunların karşısına rakipler çıkıyor. Ben
Islamalan da rakipler içinde sayıyonım.
Yerleşik iktidar grupları, hiçbir bedel
ödemeden elde ettikleri iktidan yitirmeye
başladıklarım göriiyorlar ve bunu önle-
meye çahşıyorlar. örneğin şiddet ve te-
rör olaylannın lslamalara mal edilme-
sini coşkuyla destekliyorlar. Kimdir bu
Islamcılar? Ne yapmaya çahşıyorlar gi-
bi sorulan ciddi bir biçimde cevaplan-
dırmak yerine bir suçlama furyası gün-
deme geliyor, ihbarlar yapıhyor. Örne-
ğin bir Islami kitap dağıtım şirketi ile
Üçok cinayeti arasında bir iii>ki kurul-
maya çalışıldı ve birtakım insanlar göz-
altına alındı. Sonra serbest bırakıldı.
Halbuki bu dağıtım şirketi Türkiye'nin
sivilleşmesinde katkılan, çabaları olan
bir kuruluştu ve suçlamanın doğru dü-
rüst bir temeü yoktu. Eskiden örneğin
dnayetler konusunda Ulkücü kesimin
üzerine gitmek kolaydı, çünkü onlann
şiddet hareketlerine bulaştıkları bilini-
yordu. Ama şimdi bir telefon ihban ile
TBMM'ye soru önergesi veriliyor ve bu
durumun Türkiye'de bir çatışma ortamı
yaratmak isteyenlerin işlerini ne kadar
kolaylaştıracağını düşünüyorum. Eğer
deneyimli politikaalar bile heyecanlanıp
kanıt, belirti olmadan bir suçlamaya gi-
rerlerse sokaktaki insanın ne kadar ko-
lay biçimde doldurulacağı açıkça orta-
ya çıkıyor. önce de değindim; yapılması
gereken tek şey, soğukkanhlığı kaybet-
meden olaylann üzerine eğümek, teknik
ayrıntılar üzerinde durmak ve buradan
ipucu çıkarmaya çalışmak. Tabii bu ara-
da tslami kesimin de çok hatalı bir tu-
tumuna işaret etmek gerekiyor. Hiçbir
Islami grup öldürmeleri ustlenmedi, ama
açıkça kmamadı; hatta bu ölümlerden
gizli bir haz aldıklannı beiirten ifadeler
kullandılar. Bu cinayetlerden yararlana-
cak hiç kimse yok, sonuçta herkes kay-
bedecek. Dış parmak üzerinde de çok
dikkatli durmak gerekiyor. ömeğin bir-
çok kişi tran parmağından söz ediyor.
Acaba tran, laiklikten yana olan önde
gelen kişileri öldürterek Türkiye'de bir
destabilizasyon mu yaratmak istiyor?
Bana bu çok kuşkulu geliyor, çünkü
Rafsancani için şu sıralarda birinci amaç
uluslararası statüko ile eklemlenmek
gözüküyor. Türkiye, > bu açıdan çok
önemli. Tabii bu işleri Rafsancani'ye mu-
halif radikal güçlerin yaptığını düşüne-
biliriz, ama galiba bu bir parça zorlama
olur. Eğer bu işleri Türkiye içinden bi-
rileri yaptırmışsa ya da yapmışsa vatan
hainliği kapsamında değerlendirilmeie-
ri gerekir.
— Sayın Konı, siz uznn zamandan be-
ri tslamcı kesimde önemli etki sağlamış
bir gazetede yazariık yapıyorsunnz. Siz
laiklik konusu üzerinde bir yeni uzlaş-
ma geregine nasıl yaklaşıyorsunuz?
KORU — Bugün bütün dünyada bir
dindarlaşma olayı izleniyor. Bakın Time
dergisi Amerika'da dindarlaşmanın na-
sıl mesafe katettiğini anlatıyor. Ameri-
ka'da, Avrupa'da dindarlaşma açık. ls-
rail'e bakıyoruz, orada da aynı gelişme-
yi görüyoruz. İsrail yönetimi dindar bir
söylem ile siyaset yapmaya başlıyor. Eğer
dünyada bir dindarlaşma yaşamyorsa bu
sürecin Türkiye'ye yansıması olacaktır.
Nitekim Türkiye'de de insanlar artık
kendilerini tarif ederken Islami kimlik-
lerini daha fazla ortaya koymaya başlı-
yorlar, devlet dairelerinde cuma namaz-
lanna gidenlerin sayısı artıyor. Daha ön-
celeri Türkiye'de moda dinsizlik olduğu
için o dönemin gereği devletin yüksek
mevkilerinde dindarlar bulunmuyordu,
dindarlar odaalık, kapıcılık yapıyorlar-
dı. Şimdi ise genel mudür oluyorlar, pro-
fesör oluyorlar, Anayasa Mahkemesi
üyesi oluyorlar ve dindar kimliklerini
muhafaza ediyorlar. Sıkıntı da birileri-
nin bu gelişmeden rahatsızlık duymala-
rından kaynaklanıyor, ama bu doğaJ bir
gelişme ve buna karşı çıkmak doğru de-
ğil. Diğer bir yanılgı MUslüman Doğu ile
Hıristiyan Batı karşıtlığı. Böyle bir kar-
şıtlık gerçekte yok.
SCöRECEK
POLİTİKA GÜNLÜGÜ
HİKMETÇETİNKAYA
Gökova Masalından
Bugünlere Geldik...Oktay Ekinci mimardır ve yaşamını Muğla'da sürdürur. Mi-
marlığının yani sıra yazarlığıyla da tanınır. Cumhuriyet'te yıl-
lardır çevre ve kentleşme sorunlanna ilişkin göztemlerini ya-
zar Ekinci.
Oktay Ekinci'nin dördüncü kitabı E Yayınları arasında çıktı.
Adı "Çevremiz v© Demokrasi Bekliyor." Ekinci, bu kitabın-
da yağmalanan kıyılan, kent sorunlannı ele alıyor ve şöyle
diyor:
— Sözün kısası; 12 Eyiürün 'onuncu yılında' ve aynı an-
da 21. yüzyıla da şunun şurasında on yıl kala; daha yaşanı-
lır ve 'insan onuruna yakışır' bir ülke için 'çevremiz de de-
mokrasi bekliyor...'
Oktay Ekinci'nin kilabında değindiği konuiarın yabancısı
değiliz. Akdeniz ve Ege kıyılarında yıllardır izlediğimiz olay-
lar tümü de. Ekinci, kıyılarımızdaki talanı ve yağmayı, o
çarpık kentleşmeyi, betonlaşmayı usta bir fotoğrafçı gözüy-
le önümüze seriyor. Fotoğraf sanalını yazıya dönüştürüyor...
Türkiye bir çelişkiler ülkesı. Güçlü olan tuttuğunu kopan-
yor. İşte burada yağma ve talan gerçeği ortaya çtkıyor Mimar-
yazar Ekinci, kanıtlarıyia yaşanan olayları, adam kayırma-
ları, 12 Eylül'den bu yana geçen 10 yılın çıkardığı yüklü fa-
turalan, temel insan haklarının nasıl yok edildiğini anlatıyor.
Kitabı okudukça bir düş denizinde geziniyor insan...
Birden usuma, "Gökova Masalı" geliyor. Altı yıl önce ya-
şanan gerçek öyküyü anımsatmak istiyorum. Bakın neler
yazmışım...
...Dünyanın neresinde böyle bir doğa, böylesine masma-
vi deniz ve birbirinden güzel eşsiz koylar, bükler var? Ya-
bancı gezginler Bodrum'dan Gökova'ya açıldıklannda denize
dik inen yamaçlardaki o doyumsuz yeşili, cam göbeği de-
nizi gördükleri zaman günlerce ayrılamıyorlar Gökova'dan.
Gelişmiş sanayi toplumlarmda yaşayan, gürültüden, fabri-
ka bacalarından tiksinen insanlar bu cennet Gökova Körfe-
zi'ne termik santral kurulacağını duyunca şaşınp kalıyorlar.
Bir yandan turizm soylevleri atıyoruz, üstelik yat turizmi-
ni geliştimie projeleri hazırlayıp yatınmlar yapıyoruz, öte yan-
dan da o güzelim Gökova'yı kirletmek için termik santral ku-
ruyoruz.
O dönemde Başbakan olan Turgut Özal, gazete yönetici-
lerini, yazariarı Gökova'ya götürdü, gezdirdi. Ozal, şöyle dedi:
— Termik santral çevreyi kirletmez...
Gökova Termik Santralı bir anda kamuoyunun ikjisini çekti,
çevrecilik ön plana çıktı. Değişik eylemler yapıldı. Gökova
Termik Santralı günlerce gündemde kaldı.
O tarihte Cumhurbaşkanı Kenan Evren, bu olaya engel
olamadı. Oysa şimdi çarpık yapılaşmanın öncüsü Marma-
ris'te ağaç dikme eylemine katılıyor.
Ne çabuk unutuiuyor her şey...
Oktay Ekinci, o ünlü otel öyküsünü de anlatıyor kitabın-
da...
...Telefonu kapatırken Özcan Özgür geldi. Cumhuriyet'e
haber deriiyor.
— Abi neler oluyor?
— Bir şey olduğu yok. Can Pulak santralı otele dönüştü-
rüyoruz demiş. Çevreciler bayram yapıyor...
— Siz?
— Bizce bu bir hayali öneri. Mimari olarak otel olur mu
olmaz mı? Ayrı konu. Asıl önemlisi; daha proje aşamasın-
dayken Aliağa'dan vazgeçmeyen bir anlayış, bitmek üzere
olan bir inşaatı nasıl gözden çıkartabilecek?
özcan cin gibi. Aklına gelenlere bakın:
— Belki otel daha kârlı. Hem uluslararası itibar da arta-
cak. AT'ye girme konusu falan...
— Yannı bekleyelim. Bakalım asıl yukandakiler ne diyor?..
16 Araltk 1989 cumartesi...
Gazeteler gerçeği açığa çıkarKyor. Cumhuriyet, "Gökova
bunalımı" başlığıyla haberi şöyle veriyor: "Otel projesinden'
Enerjı Bakanlığı ve Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı'nın bil-
gisi yok. TEK inşaata devam edildiğini ve durmasının söz
konusu olamayacağını bildirdi. Bakanlık, cumhurbaşkanı da-
nışmanını yalanladı..."
Çevrecilerin tatlı "düşü" bir gün bile sûrmüyor...
YAĞMALANAN ANADOLU-2
»şeyidoiMBterhiniere§ere
Mehmet I
Eymûr ı
MfT'i
anlattı
KabtohiTV
hattmöa
MmeK ist«liğifflz
herşet
Ağn'dan Erzurum'a kadar Güneydoğu ve Doğu
Anadolu'dakl 10 ikte kimler ne kadar teşvik kredisi aldı,
hangi fabrikalar kapalı, sahipleri kim ve hangi ANAP
teşMlatında klmlerln bu işlerde parmağı var. lltere göre
İ8İm isim açıMıyoruz.
Mehmet Eymür ve MİT
Mehmet Eymür MİT'i anlatıyor. "MİT raoonında
yaalanlann tümünün gerçeği yansıttığını söylemek zor".
"MİT'in iç olaylarda faal rol alması gayet doğaldır." "Baa
sorgularda tatsızlıldar olmuştur."
Çıplak model aranıyor...Sanayi-I Nefise'nin ve Akademl'nln Osmanlı'dan bu yana
değişmeyen probtomi çıptak modellik. Yağiı gOref pehlivanlanyla,
peştemallı hamallann yerini profesyonel modeller aMı artık.
Ancak ne çıptak model ihtryact ve ne de çıplak modetterin
sorunlan hallolınuş değil. Osmanh'öan günümüze
fotoğreflarla çıplak modellik.
Kablolu TV'yl ne kadar blllyorsunuz
Tam 14 soru ve 14 yamtta kablolu TV hakkında merak ettiginiz
HEP ve Kürtler
Soruldu: "HEP ne kadar Kürtlertn partls*?..." Fehml Isıklar
yanrt verdi...
AyncaAnkara Müzik Festivall'nin tüm etkinllklerl,
Kayshan-Nilufer ItdHsini nasıl bilirslniz
ve slnema-TV seçmeterl.
İLAN
MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI
HALKALI GtRİŞ GÜMRÜK
MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı: 003/124907-31299
Gültepe Mah. Türe Sokak Gür Sitesi A.Blok N.48 Sefaköy / İST.
adresiode faaliyet gösteren Bosaş Yapı EndüstrLsı San. Tio. A.Ş. fir-
ması adına Ba$müdürlüğumüzden alûıan 58(12/15.10.1991 sayı ve ta-
rihli talimat uyarınca güraruğümüzce tescilli 1307-22.01.1990 sayı ve
tarihli Giriş Manifestosu muhteviyatı eşyanın süresi hakkında çıka-
rılan 100939/25.10.1990 sayı ve tarihli tebligat, fırmanın belirtilen
adreste bulunamaması nedeniyle iade edilraiştir. lstanbul Ticaret Oda-
sı, lstanbul Ticaret Sicil Memurluğu nezdinde yapılan idari takibat-
lar neticesinde, anılao şirket ve şeriklerinin tebligata esas başkaca
adresleri de tespit edüememiştir. 7201 sayılı tebligat kanununun 2.
maddesi uyarmca zabıta marifetiyle tebliği mümkün olmadığından
aynı Kanunun 28. ve 31. maddeleri gereğince tebligat yerine kaim
olmak üzere ilaneo tebliğine karar verilmistiı.
Yukanda belirtilen nedenlerle anılan adreste faaliyet gösteren şir-
ketin ilanımıan yayım tarihinden itibaren on üç gün içinde Halkalı
Giriş Gümrük Müdürlügüne müracaatı aksi halde Gümrük Kanunu-
nun 140. maddesi gereğince islem yapılacağının bilinmesi ilanen teb-
Uğ oiunur
Basın: 24294
"Şartlı tahliye"
kandırdı
Aynı suçtan mahkum olanların kimi
ıçerde. kımı dışarda. Sebep: Farklı
maddelerden hûküm giymışler! içerden
yenı çıkan ilker Demir. "Biz sus payryız"
îbrahim Yirik: "içerdekı arkadaşlar, yasa
öncesi aldıkları ıdam cezalarını kazanılmış
hak kabul etmeyı bile düşûndû' Halit
Çelenk Anti-Terör Yasası'nı Nokta için
yoramladı.
ANAP İstanbul
Kongresi'ne doğru
MÇP'li Selim Kaptanoğlu: "ANAP içindeki
eski ülkücüler Ülkücü Semracılar
Teşkilatı'nı kurdu.Jüm bürokrasi
kademesi bugün ûlkücülerin elindedir.
Tek eksıklik aralarındaki
koordinasyon...Ama Semra hanım
kazansa da kaybetse de sonunda MÇP'ye
gerı dönecekler*
Uçakşirlcetlerine
imtiyaz
Turızmi teşvik adına charter uçak
şirketlerine yakıtta yüzde 50 indirim
sağlandı. Ancak bu imtiyaz THY için
geçerli değil. TÜRSAB eski başkanı Ferit
Epikmen: 'Bu Türk turizminin değil, bir iki
kişinin çıkarlarını kollayan bir karardır"
İyi bayramlar focuklar!
Gelişmiş ûlkelerde bile çocuklar, ucuz
işgücü olarak sömürülüyor. ingiltere'de
saati beş peniye çalışan
çocuklar...Tayland'da ailelerinin
pazarladığı küçük bedenler ..Bükreş'te
emanet dolaplarında yaşayan
çocuklar...Ve Irak sınırında hergûn
toprağa gömülen onlarca minik ceset...
•Gazeteci ve işadamı Mehmet Barlas
iddialan yanıtladı: "Gorbaçov kadar
döndüm"
•Yanlış seçilen bilgisayar sistemleri
yiizünden bankaların ve büyük
şirketlerin çöpe giden milyonlan
•Feministleri ayağa kaldıran film:
"Bağla Beni"
•Jngiliz müzayede firması Sotheby's'de
Osmanlı haraç mezat
Son 300 yılın 472. savaşı
Bugün
100 kişi
daha ölecek!• Körfez Savaşı askerler için "bitti". Ama çocuklar, kadınlar için
sürüyor. Medeniyet ilerledikçe, savaşın faturası artık daha çok
sivillere çıkıyor. Son 300 yılın "insanlık tarihi": Hangi savaşta kaç
askerkaçsivil öldü?
• jsmail Cem: 'Türkiye'nin politikası akılcı. Muhalif olmak, ille de
Özal'ın yaptığı her şeye karşı çıkmayı gerektirmez"
• Fransız Büyükelçisi: "Amerika Türkiye'ye bir railyar dolan vermez.
Türkiye'nin savaş zararı beş-on milyar. Ama herkes sözünü tutarsa
dört-beş milyar alabilir"
DERGI
BİRDEN
HAFTALIK HABER DERGİSİ