Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21NİSAN1991 DIŞHABERLER CUMHURİYET/ll
Bakerm tııru
stirüyor
• Dış Haberler Servisi —
ABD Dışişleri Bakanı
James Baker, dün Ürdün
Kralı Huseyin ile bir
görüşme yaptı. Baker,
görüşmeden sonra yaptığı
açıklamada, görüşmenin
"Çok yararlı ve verimli
olduğunu" söyledi, ancak
ayrıntüı bilgi vermedi.
Baker daha sonra Mısır'a
gitti. Bu arada, James
Baker'm, özerk Filistin
hükümetinin kunılması için
3 yıllık bir ara dönem
önerdiği ileri sürüldü.
Isminin açıklanmasını
istemeyen bir Filistinli
yetkili, Baker'm bu öneriyi
Ürdün Kralı Hüseyin'e
sunduğunu belirterek bu
geçici dönemin ardından
Ürdün ile konfederasyon
veya federasyon
kurulacağını kaydetti. ABD
ve Ürdün heyetine yakın bir
kaynak, ABD yönetiminin,
Ürdün'ün, bu geçici dönem
boyunca işgal altındaki
topraklarda aktif rol
almasını istediğini bildirdi.
Kuveyt'te yeni
kabine
• KUVEYT (AA) —
Kuveyt Başbakanı ve veliaht
prensi Şeyh Saad El
Abdullah El Sabah, yeni
hükümeü açıkladı. Yeni
hükumette, eski
hükumetlerde olduğu gibi
Kuveyt'in yönetimini elinde
tutan Sabah ailesi önemli
bakanlıklan paylaştı. Yeni
kabinede Sabah ailesinden
5 kişi bulunuyor.
Kimliğinin açıklanmasını
istemeyen bir muhalefet
üyesi, "Bu kabine, Kuveyt
halkına bir hakarettir.
Bunların halkın arzulanyla
bir ilgisi yok. Eğer seçim
olsa bunların hiçbiri
seçilemez" dedi.
Geldi, savaştı
ve gitti
• RtYAD (AA) —
Körfez'deki Amerikan
kuvvetlerinin komutanı
General Norman
Schwarzkopf, ülkesine kesin
olarak dönmek üzere
Körfez bölgesinden ayrıldı.
Schwarzkopf, Saddam
Hüseyin'in hâlâ iktidarda
kalmasının kendisini hayal
kırıklığına uğrattıgını
söyledi. Schwarzkopf,
Suudi Arabistan Savunma
BakanlığYnda düzenlediği
basın toplantısında, bölgeyi
görevini "tamamıyla yerine
getirmiş olma" duygusu
içinde terk ettiğini belirtti.
Irak'ın kuzeyindeki
insanların durumunun
"trajik" olduğunu, ancak
Irak'a karşı oluşturulan
koalisyonun o bölgedeki
olaylarla bir bağı
bulunmadığını belirten
Schwarzkopf, "Bu
başkaldın yıÛardır sürüyor"
dedi.
Vietnam-ABD
iligkileri
• HANOt (AA) —
ABD'nin, Vietnam'ın
başkenti Hanoi'de, savaş
sırasında kaybolan
Amerikalı esir ve askerler
sorunuyla Hgilenecek resmi
bir büro açacağı bıldirildi.
ABD Başkanı George
Bush'un ozel temsilcisi
General John Vessey dün
Hanoi'de yaptığı
açıklamada, buro açılışının
'geçici bir temel'e
dayandığmı belirtti. ABD
ile Vietnam arasmda, 1975
yılında sona eren Vietnam
savaşından bu yana
diplomatik ilişki
bulunmuyor ve ABD o
tarihten bu yana Vietnam'a
ekonomik ambargo
uyguluyor.
Gazeteciler
serbest
• BAĞDAT (AA) — Irak,
gözalunda tuttuğu uç
kişilik Fransız televizyon
ekibini serbest bıraktı.
Fransız "Channel Antenne
2" televizyonu için çalışan
muhabir Richard Binet,
kameraman Didier Dahan
ve ses teknisyeni Fabien
Briand, 9 nisanda
Kuveyt'ten Irak'a girmişler
ve Nasiriye kenti
yakınlannda
yakalanmışlardı.
tran'daki kamplarda sığınmacılar tekrar normal yaşama dönecekleri günü bekliyorlar
Sığınmacının İnsan kalma' savaşıÇadınnı ziyaret
ettiğimiz bir sığınmacı
"Tirnak makasınız var
mı" diye soruyor,
sonra ekliyor: "Açlığa,
susuzluğa dayanınm,
ama insanlıktan
çıkmama izin
vermeyin. Kirli
tırnaklara tahammül
edemem!'
SİNAN GÖKÇEN
BAHTARAN (tran-Irak suu-
rı) — İran, 24 eyaletten oluşu-
yor. Bunlardan Azerbaycan,
Kürdistan, Bahtaran, llam ve
Kuzistan, Irak ile komşu. Rüz-
gârlar daha, 10 yıl süren lran-
Irak savaşının kokularını top-
raklarından atamadan, Irak as-
kerlerinin postallarıyla ezilen
dağ çicekleri daha beUerini doğ-
rultamadan, bu beş eyalet acı-
nın ordulanna yeniden ev sahip-
liğj yapıyor. Bir milyondan faz-
la insandan oluşan bu ordu,
dağlan, dereleri aşıp yürüyerek,
koşarak, emekleyerek, araba-
larla, her şekilde ve her koşul-
da bu beş eyalete sığınıyor.
Nov Sud, Bahtaran eyaletin-
de bir sınır köyu. Sınır kapısı-
na yaklaşık 15 kilometre uzak-
Iıkta. Yakın bir zamana kadar
Irak askerinin işgali altınday-
mış. Şiddetli çatışmalara tanık
olmuş. Köy, bundan üç-dört
hafta öncesine kadar boşmuş.
Nov Sud, şimdi banndırdığı nü-
fusla, küçük ölçekli haritalarda
bile irice bir siyah noktayla gös-
terilmeyi hak ediyor. Nov Sud'-
un yıkık dökük evleri, 'cenk'ten
kalma siperleri, yolları, agaç alt-
lan, salkım saçak insan dolu.
Saddam'ın 'Idmya'sından, tan-
kından, kurşunundan canlarmı
kurtarabılenlerin ilk soluk alma
yeri Nov Sud. Nov Sud'da
Kürt. Türkmen bebeleri asker
SEFALET, HER YERDE AYNI — Türkiye-Irak sınınndaki göriintülerin aynısı, lran'da da yaşanıyor. Orada da sefalet, acı ve ölüm var. (Sinan Gökçen)
kurşunuyla ölmüyor.
Yeşil gözleri acıdan irileşmiş
bir Kürt kadını, omzumuza do-
kunuyor. Gelmemizi işaret edi-
yor. Gidiyoruz. Yolun hemen
yamacından kurulmuş naylon
bir çadıra ulaşıyoruz. Çadınn
ortasına bir tepsi konmuş. için- lak bebe ölüyor. Henuz üç-dört
de, uç-dört ayhk bir bebe yatı- *aylık. Donup kalıyoruz. Kürt
yor. Çıplak. Bebenin görüntü- kadınlar dövunüyor, erkekler
sü bize Nazi toplama kamplan-
nı çağrıştınyor. Çıplak bebenin
başı oynuyor, dudaklan titri-
yor. Ve gözleri kapanıyor. Çıp-
lanet okuyor. Bebe, öylece ya-
tıyor. Biz öylece kalıyoruz.
Daha sonra bir başka naylon
çadırda, bir başka acının tanık-
lığındayız. Konuştuğumuz
Türkmen, Kerkük'ten kacıp gel-
miş. Adını söylerken hafifçe gu-
lümsüyor. "Adım Bahtiyar",
diyor, "Ama artık 'gayri
bahtiyar". Türkmenin adı, deh-
şetli bir alay gibi, havada asılı
kalıyor.
Bahtiyar -ya da gayri
bahtiyar- elektronik mühendisi.
Almanya'da okumuş. Ingilizce,
Almanca, Arapça, Farsça,
Kürtçe ve Türkçe konuşuyor.
"Biz", diyor temiz bir Tukçey-
le, "Kerkükte zengindik. Bak-
ma bu perişanJıgımıza." Bahti-
yar, "bakma bu
perişanlığımıza" derken, eliyle
geniş bir çember çizip, çadınnın
içini gösteriyor. Çadır, gördü-
ğümüz çadırlarm çoğundan
farklı. Tertemiz, daha doğrusu
koşullann elverdiğı kadar temiz.
Bahtıyar, acılı bir bilge eda-
sıyla, bize yaşadıklarını anlatı-
yor. Saddam'ı ve kurşunları an-
İatıyor. Kerkük'te olüp kalan
oğlunu anlatıyor. Ailesinden,
kansmdan, çocuklanndan ay-
rı duştuğünu anlatıyor. Alman-
ya'daki sevgilisini anlatıyor. Aç-
lığı anlatıyor. Sesı sakin ve acı-
lı, Bush'tan bahsederken hafif-
çe titriyor. Saddam'dan çok
Bush'tan nefret ediyor. "Bize
ayaklamn dedi, sonra yuzustû
bırakü" diyor. Ardından gözle-
rini yere eğip, "Kusura bakma-
yın ama Türkiye'yi de hiç af-
fetmeyecefiz" diyor.
Çadırdan aynlırken Bahtiyar
yammıza koşuyor. Bizi bir ke-
nara çekiyor. Yüzü kızarmış.
Suçlu bir çocuk gibi yere bakı-
yor. Utangaç, utangaç, "Sizden
bir şey isteyecegiz" diyor, "Tır-
nak makasınız var mı?" Sonra
bizeellerini gösteriyor. Tırnak-
lannın içi simsiyah. Elektronik
mühendisi, altı dih konuşan es-
ki Bahtiyar, şimdiki gayri bah-
tiyar, " Açlıga, susuzluğa daya-
nınm, ama insanlıktan çıkma-
ma izin vermeyin" diyor. Bah-
tiyar'a göre, temiz tırnaklar
'herseye ragmen' insan olarak
direnmenin sembolü. Saddam'a
ragmen, açlığa, susuzluğa, ka-
ra, ölüme ragmen, insan olarak
ayakta kalabilmenin sembolü.
Bahtiyar, "Her gün tırnaklan-
mı keseceğim" diyor, "Ben bu
kepazelik bitliginde >a ölmiiş
oiacagım ya sag kalacagım, ama
sağ kalırsam insan olarak sag
kalacagım. Mister Bush gibi in-
sanlıktan çıkmış olmayaca-
gım."
ABD'nin güvenlik bölgesi kurma karanndciy ÖzaVı güç durumdan kurtarma kaygısının roîü büyük /\NKARA
Bush, OzaPın imdadına yetiştiCumhurbaşkanı özal bayram süresince Başkan Bush'u en az üç
kez telefonla arayarak sığınmacıların Irak içinde korunmaya
aünmasının Türkiye için taşıdığı önemi anlattı.
Beyaz Saray'da yapılan değerlendirmede, ABD bir adım
atmadığı takdirde özal'ın içeride çok zor durumda kalabileceği
ortaya çıktı.
UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — ABD yönetiminin Kuzey
Irak'ta Kurtlerin güvenlik içinde olabileceği böl-
geler kurulmaşına ilişkin karannda, Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ın siyasi kaderinin yarattığı
kaygılann büyük rolü oldu.
ABD daha bundan iki hafta önceye kadar bu
tür önerilere soğuk bakıyordu. Ancak yoğun
eleştiriler sonucunda gecen hafta tutumunu göz-
den geçirmek ihtiyaa hissetti ve gecen yüzyılda
Ingiltere'nin Yunanistan'ı kurarken kullandığı
hukuki gerekçenin bir benzerine dayanarak
Irak'ta operasyona başladı. Bu adım atıhrken
Türkiye'ye sığınmacı akınımn Cumhurbaşkanı
Turgut özal'ın iç politikadaki durumunu sars-
ma olasılığı göz önünde bulundunıldu.
Cumhuriyet'in edindiği bilgilere göre, Cum-
hurbaşkanı özal bayram suresince ABD Başkanı
Bush'u en az üç kez telefonla arayarak Kurtle-
rin Irak içinde korunmaya ahnmasının Türkiye
için taşıdığı önemi anlattı. Özal, bu görüşmeler
sırasında, yuz binlerce sığmmacının Türkiye'ye
yığılmasının kendi siyasi durumu açısından ya-
ratacağı sakıncalara doğrudan değinmedi ama
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik açıdan böyle bir
yukün altından kalkamayacağının akını özenle
çizdi. Amerikan yönetiminin özal'ın bu ısrarlı
telefonlarından çıkardığı sonuçlardan birisi de
Cumhurbaşkanı'nın kendi siyasi durumunu
"tehlikede" gördüğü idi. Nitekim ABD yöneti-
mi Kuzey Irak'a müdahale kararını, özal'ın ge-
cen pazartesi, ABD yönetim çevrelerince "pa-
nik içinde" diye tanımlanan bir havada Bush'u
aramasından sonra aldı.
Zor durumda kalabilirdi
ABD yönetiminin karar öncesinde yaptığı de-
ğerlendirme toplantılarında ABD'nin bir adım
atmaması halinde özal'ın içeride çok zor durum-
da kalabileceği, yapılan "artılar, eksiler" liste-
sinde önemli bir madde olarak sivrildi. Buna gö-
re eğer ABD bir girişim yapmazsa, Türk askeri
çevreleri ile Özal arasında "hasmane" bir tutum
ortaya çıkabileceği yönündeydi. Amerikan yö-
netimi zaten Genelkurmay eski Başkanı Necip
Torumtay'ın istifasından bu yana bu konudaki
gelişmeleri dikkatle izliyordu. Buna sığınmacı
akınının Türk savunma çevrelerinde yarattığı hu-
zursuzluk da eklenince, Washington, özal'ı,
"korumasız" durumda bırakmak istemedi.
ABD Başkanı Bush'a atılacak bir adımın
özal'ı rahatlatacağı yönunde telkinlerde bulu-
nanlar arasında sadece kısa bir sure önce bölge-
yi ziyaret etmiş olan ABD Dışişleri Bakam Ja-
mes Baker değil, kriz sırasında Bush'u destek-
lemiş olan temsilciler meclisi üyesi Stephan So-
larz da vardı. Solarz, Bush'u Kürt konusunda
harekete geçmeye ikna etmek için kullandığı tez-
ler arasında "Ozal'ın gelecegine de yer verdi."
Beyaz Saray'da geçen hafta sonunda nöbette
olan Ulusal Güvenlik Damşman Başyardımcısı
ve CIA Başkan Adayı Robert Gates yönetimin-
deki kriz izleme masasının başkana tavsiyesi de
daha hızlı bir adım atılmaması halinde "Özal'-
ın çok zor durumda kalacagı" yönündeydi.
ABD'nin bu kaygısı Amerikan gazetelerine de
yansıdı. önceki günkü Wall Street Joumal ga-
zetesinin başmakalesinde Turkiye'deki "Baü
yanlısı Özal yönetiminin" sorunlarla karşılaşa-
bileceği vurgulanırken VVashington Post'un baş
diplomatik muhabiri Jim Hoagland da Özal'ın
içinde bulunduğu güç durumun yönetimin ka-
rannı hızlandırdığını yazdı. Sonuç olarak, ABD
bu kararı çeşitli faktörlere dayanarak aldı ama
özal'ı rahatlatma duygusu da ciddi bir unsur ola-
rak gözönünde bulundunıldu.
A VRUPA TOPLULUĞU
Kapıdakiler
için yeni forıııül
AT Komisyonu, topluluğun kapısmda
bekleyen ülkelerin üyelik talebini karşılamak
üzere yeni bir formül anyor. "Yeni Ortak
Üyelik" statüsü formülü benimsendiği
takdirde Macaristan, Polonya,
Çekoslovakya'dan başka Türkiye, Norveç,
Isviçre de üyeler grubuna dahil olabilecek.
SABETAY VAROL
BRÜKSEL — AT Komisyo-
*hu'nun, AT kapısmda bekleyen
ülkelerin üyelik taleplerini kar-
şılamak üzere yeni formül ara-
yışı içinde olduğu haber verili-
yor. Komisyonun dış ilışkılerin-
den sorumlu Başkan Yardımcı-
sı Frans Andriessen'in ortaya at-
tığı yeni "ortak üyelik" statüsu
fikri kabul edildıği takdirde Ma-
caristan, Polonya ve Çekoslo-
vakya'dan başka Türkiye, Nor-
vec, İsviçre ve Kıbns da bu uye-
ler grubuna dahil olabilecekler.
Andriessen, bu yeni statünün
yurürlüğe girmesi için Avrupa
Topluluğu'nun anayasası olan
Roma sözleşmesinin değiştiril-
mesi gerektiğini belirtti. Brüksel
Komisyonu'nun "Dışişleri
Bakanı" Hollandalı Andriessen,
yeni statü önerisinin kendi kişi-
sel göruşü olduğunu belirterek
bazı kilit sektörler dışında yeni
ortak üyelerinin tum üyelik hak-
larmdan yararlanması gerektiği-
ni sözlerine ekledi.
Yeni bir ortak üyelik formu-
lü bulma zorunluğunun eski
Doğu Bloku ülkelerinin AT ile
ilişkileri yeniden düzenleme ara-
yışından kaynaklandığı ifade
edildi. Bu ulkelerle ilişkileri du-
zenlemekten sorumlu komisyon
Uyesi Andriessen, Çekoslovakya
Devlet Başkanı Vaclav Havel ve
Polonya Cumhurbaşkanı Lech
Valesa'nın ülkeleri topluluga
tam üye yapma isteklerini dik-
kate alarak bu yeni formülu ge-
liştirdiğini vurguladı. Pazar eko-
nomisine yeni geçen bu ülkele-
rin ekonomilerinin yeterli istik-
rardan uzak oluşu, bu ülkelerin
tam uye olmasını engelh'yor. Öte
yandan topluluk ülkeleri daha
büyük istikrarsızlık odakların-
dan çekindiği için söz konusu
ülkeleri Avrupa dışında da tut-
mak istemiyor.
Yeni ortak üyelik formülü AT
Komisyonu Başkanı Jacques
Delors'un uzunca bir süreden
beri ortaya attığı "çok viiesli
Avrupa" fıkrinin yeni bir örne-
ğini oluşturuyor. Şöyle ki bu üç
ülkeden başka ekonomik du-
rumları hızla tam üye olmaya el
vermeyen ülkeler de yeni fürmü-
le dahi edilebilecek ve bütun bu
ülkeler uzun vadeli bir "bekle-
me" devresine sokulacak. Bek-
leme devresi sürerken ortak üye-
ler topluluğun karar organı olan
konsey toplantılanna da alına-
cak ve birçok konuda, verilen
kararlara katılacak. Ancak ta-
nm politikası ve diğer bazı stra-
tejik önemdeki sektörde bulu-
nan konularda AT ortak karar-
larından uzak tutulacaklar.
Türkiye"nin de aynı kategoriye
alınmak istenmesinin kuvvetli
bir olasılık olduğu haber ve-
riliyor.
SöVYETLER BİRLİGİ— G. KORE
GORBAÇOV-ROH TAE-WOO — Japonya'da düş kınkhgına uğrayan Sovyet lideri, Güney Kore'den memnun aynldı.
Seul'e BM içindestekDış Haberler Servisi — Ülkesinin ekono-
mik durumunu düzeltmek amacıyla 28 mil-
yar dolar kredi bulma umuduyla gittiği Ja-
ponya'dan eli boş ayrılan Sovyetler Birliği
Başkanı Mihail S.Gorbacov'un Guney Ko-
re gezisi daha verimü oldu. Gorbaçov ile
Güney Kore Devlet Başkanı Roh Tae-Woo
arasında dün yapılan gorüşmelerde, iki ül-
ke arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirme
karan alındı. Bu kapsamda, Sovyetler Bir-
liği, Guney Kore'nin Birleşmiş Milletler'e
girmesi için yardım etme sözü verdi. Gor-
baçov, dun Moskova'ya döndü.
Sovyetler Birliği Başkanı Mihail S.Gor-
baçov, düş kırıklığıyla sonuçlanan dört
günlük Japonya gezisinin ardından, Güney
Kore'ye gitti. Devlet Başkanı Roh Tae-Woo
ile 95 dakikalık bir gorüşme yapan Gorba-
çov, görüşmeden memnun olduğunu açık-
ladı. İki liderin gazetecilere yaptıklan açık-
lama sırasında, Roh Tae-Woo, Gorbaçov'-
un Güney Kore'yi ziyaret etmesini 'tarihi
bir olay' şeklinde niteleyerek, Gorbaçov ile
görüşmesinin 'soguk savaştan kalma çatış-
malann sona erdirilmesinde önemli bir
adım' olduğunu söyledi.
İki ülke arasında varılan anlaşmamn en
önemli noktalanndan birini, Sovyetler Bir-
liği'nin, püney Kore'ye BM'ye girmesi için
destek vermesi oluşturuyor. Bağımsızlaşma
çabası içinde olan Güney Kore BM'ye gir-
meye çalışırken, Kuzey Kore, iki Ulkenin
BM'de tek bir üyeligi paylaşması gerekti-
ğini savunarak buna karşı çıkıyor.
tki liderin görüşmesi sırasında, Ikinci
Dünya Savaşı'ndan bu yana birbirine duş-
man olan bu iki ülkenin artık daha yakın
ekonomik Uişkiler kurması konusunda an-
laşmaya vanldığı bildiriliyor. Yetkililerin
yaptığı açıklamaya göre, ekonomik işbirli-
ği kapsammda, Sovyetler Birliği'mn Uzak-
doğu'daki cumhuriyetlerinde gerçekleştiri-
lecek bir doğalgaz projesınde, iki ulke fir-
maları ortak olarak çalışacaklar. Görüşme
sırasında iki liderin bir 'dostluk anlaşması'
imzalanması için karar aldığının açıklanma-
sma karşın, Gorbaçov'un ülkeden aynlma-
sından sonra Güney Koreli yetkililer bunu
yalanladılar.
Gorbaçov'un Güney Kore ziyareti, Sov-
yetler Birliği'nin geleneksel müttefiki Ku-
zey Kore'de tepkiyle karşılandı. Kuzey Ko-
reli yetkililer, ilk kez bir Sovyet liderinin
Kore'yi ziyaret ettiğini anımsatarak, bu ilk
ziyaretin 'muttefik' Kuzey Kore'ye yapıl-
ması gerektiğini savunuyorlar.
Avrupa
Parlamentosu
karanna tepki
Dışişleri Bakanhğı
Sözcüsü Sungar,
"Etnik ayrımcüığın
reddi anayasamızın
temel ilkelerinden
biridir" dedi.
ANKARA (AA) — Dışişleri
Bakanhğı Sözcusü Murat Sun-
gar. Avrupa Parlamentosu'nun,
Istanbul'daki otobüs faciasıyla
ilgili kararını, "Türk turizmini
baltalamaya yönelik bir propa-
ganda araa olarak istismar edH-
mesi" diye nıteledı. Sungar,
parlamentonun "Kürtler'm du-
rumu" başlığını taşıyan kararı
konusunda da "Etnik a>nmcı-
lıgın reddi anayasamızın temel
ilkelerinden biridir. Anayasamız
hiçbir a>nmcılığı kabul etmez"
ifadesini kullandı.
Üzüntüyle...
Dışişleri Bakanlığı Sözcusü
Sungar, her iki karar ile ilgili
olarak kendisine yöneltilen bir
soruya verdiği yanıtta, şunları
kaydetti.
"Bunlardan biriDcisi, Avrupa
Parlamentosu uyesi 6 Yunanlı
pariamenter tarafından hazıria-
nan ve gecen hafta İstanbul'da
meydana gelen elim otobus yan-
gını ile ilgili karardı. Söz konu-
su karonn, Türk kamuoyunda
da derin bir üzüntu varatan ve
ilgili makamlanmı/ın buyuk bir
hassasiyetle vuruttukleri soruş-
turma sonucunda, çok kısa bir
siırede açıklıga kav uşturulan
müessif hadiseyi, Türk turizmi-
ni baltalamaya yonelîk bir pro-
paganda aracı olarak istismar
ettiğini üzüntüyle müşahade
ediyonız."
Murat Sungar, ikmci karar ile
ilgili olarak da şunları söyledi.
"Serbest seçimlere dayalı
temsili detnokrasiyi benimsemiş
bulunan ülkeraizde etnik ayrım-
cüığın reddi anav asamızın temel
prensiplerinden birini teşkil et-
mektedir. Türk milletinin birii-
ğine ve vatandaşlannın eşitligi-
ne dayalı anayasamız ırk ozel-
liklerine istinat eden hiçbir ay-
nmalığı kabul etmez. Köklü ta-
rihi mirası. Turk milletinin ifti-
har ettiği kulturel zenginiiğin ve
çeşitliliğin kaynağıdır.
Asırlar boyunca zulümden
kaçan insanlara kucak açmış
bulunan Türk milleü. bu alice-
naplığı bu kez de güney sınırla-
nna gelen insanlara her türlü öl-
çüniın fevkinde yaptığı fedakâr-
lıklarla bir kere daha kanıtlan-
mıştır.
Bu insanların çekrnekte oldu-
gu ıstıraplara son verilmesi
amacıyla uluslararası dayanış-
ma çerçevesinde, insani öulem-
ler alınmak üzere Kuzey Irak'-
ta somut adımlar atılmakta iken
Avrupa Parlamentosu'nun met-
nine tartışmah siyasi kavramla-
nn ithal edilmiş bulunması, ye-
terince karmaşık bir nitelik arz
eden bu sorunun çözümüne ya-
pıcı bir katkı teşkil etmemekte-
dir."