Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 DİZİ-RÖPORTAJ 21NÎSAN1991
Sovyet ekonomisinin gözle görünür biçimdeki çelişkileri, son ekonomik kararlarla daha da artıyor
Kamu hizmetigeniş,tüketimyavan— 3 —
Uçağa bindiğımızde, Batum'daki zorakı
turistlikten kurtulmak herkesi memnun et-
mışti. Âdeta bir karabasandan kurtulmuş
gıbiydik. Sovyetler BırlığYndekı olaylann iç-
yüzünü yaşayarak öğrenmek pahasına tam
bır sefalet çekmıştık.
Uçak Karadenız'in doğu sahilı boyunca
alçakian uçuyor, asağıyı âdeta bır fılm sey-
reder gıbı izlememıze unkân verıyordu. Bu
manzara da çehşkıler dizisinin bır parçasıy-
dı, Batumı'den sonra Sukurru, Soci gibı ta-
tü kentlennden geçiyorduk ve asağıdaki gö-
riıntü gerçekten görkemhydı. Kafkas Dağ-
ları geniş bır sahil kesitinden sonra dalga
dalga yukselerek hınterlanda doğru uzanı-
yordu, Karadenız'in bu kesiti bizim taraf-
takine hıç benzemiyordu, sakin bir ıç de-
nız gibiydı, yer yer masmavı, yer yer yem-
yeşıl rengıyle dağlann beyaz örtüsüne ne-
fıs bır renk uyumu sağlıyordu Tabii ıçinde
neler olup butığını bılemıyorduk, ama aşa-
ğıdakı kentlerin görunumü de olağanustü
bır guzellıkteydı. Bıtmek tukenmek bilme-
yen, kilometrelerce surup gıden bir orman
örtusunun arasına yerleştırılrruş, düzenlı bı-
naiar sahil şendini susluyordu. Bunlann bit-
tigi yerlerde tanm arazılen başlıyor, geomet-
rık bir düzene göre yapUmış sulama kanal-
larr bu arazileri yer yer kesıyordu. Karade-
niz'in Sovyet sınırlan ıçındeki bu kesiti bı-
zim taraftakıne hıç mı hıç benzemiyordu.
(Kafkas Dağlan ruzgârlan tuttuğu için ol-
sa gerek) ne azgın dalgalarla sahilleri dö-
vüyor ne de rengı kararıyordu; bızim tara-
fın daraak sahil şeridıne karşüık burada ge-
niş bir alan vardı; yerleşım ve üretım ıçın
geniş ovalann oluşmasına olanak bırakmış-
rj. Bu geniş ovalan, tanmın teknolojısinı gö-
rünce, insan, bu ülkede gıda bolluğunun ol-
duğu kanısına varabilirdı; ama bu yıl, "kı-
şın açlık olabilir" dıye Batı Avrupa'dan Sov-
yetler'e gıda yardımı yapılmaya başlanmıştı.
Bu çehşkının temel nedeni de anlaşüan, Ba-
tum'da tanık olduğumuz olaylardı. Sovyet
rejımı bir yandan blucuı, hamburger, kola,
pop muzık gıbı kıtle tuketım mallarına, bır
yandan da millıyetçılık hareketlenne yenık
duşmüştu
Ve piyasa ekonomisi
Gorbaçov'un merkezı denetımı zayıflat-
mak ve demokratık süreçlenn oluşmasına
olanak sağlamak ıçın başlattığı hareket,
Sovyetler Bırlığı ıçinde çok yönlü çekışme-
ler yaratmış. Cumhuriyetlerle merkezı yö-
netım arasında çekışme, cumhunyetler arası
çekışme, aynı cumhurıyetın içınde etnık çe-
kişmeler yayılmış. Bu çok yönlu mılüyetçı
ve etnik merkezli çekişme, sonuçta, piyasa
ekonomisine geçme ve dunya ekonomisıne
açılma umutlarını karartacak gibi gö-
züküyor.
Eskıden berı Sovyet ekonomisınde üre-
tımin, temel ıhtıyac mallannda sureklı bır
Sovyetler'de kamusal nitelikli hizmetler aşırı
genişlemiş, kişisel tüketime dönük malların sunumu
ise hem yetersiz hem düzensiz hem de sunum
koşulları "albeni"den yoksun, parıltısız ve yavan.
Etrafta satın alınacak bir tek malın görülmediği
koskoca kentte pekiyi bu alımlı, bakımlı bayanlar
nereden, nasıl giyiniyorlar? İnsanlar ne bulup
yiyorlar? Anlaşılır gibi değil.
Bu Sovyet bayanlann bir
diğer özelliği de iki
kelimelik bir Türkçeyi
öğrenmiş olmalan,
peşlerine takılan Türk
işçilerinden:"Ah
yavrum". Hepsi "Bu ne
demek?" diye sorup
duruyor. Geleneklerine
bağlı Türk erkekleri
vatanlarındaki
konuşmayı oraya da taşımışlar.
Cumhuriyetler arası çekişmeler, birinden alınan
malın diğerine satılmamasına, hatta bazen gelen
mala gümrük vergisi uygulamaya kadar gidebiliyor.
Derken bir cumhuriyetten geçip bir üçüncüye
satılması gereken mala geçiş izni verilmiyor. Yani
dağıtım iyice aksıyor.
Sovyet rejimi bir yandan blucin, hamburger, kola*,
pop müzik gibi kitle tüketim mallarına, bir yandan
da milliyetçilik hareketlerine yenik düşmüştü.
KARADENİZ'İN
DOGUSUNDA
Gülten Kazgan
akıma dönüştürülemedıği, mallar mağaza
raflanna geldığmde uzun kuyruklar oluş-
tuğu, bıttıkten sonraysa bır süre toptan kay-
bolduğu, mal dağıtımı kanallanmn çok ye-
tersiz kaldığı bır sır değildi. Ne var kı mıl-
hyetçi - etnık kökenh çekışmelerle bırlıkte
başlayan cezalandırma, cezaya tepkı göster-
me, çekışme yepyenı bu- sureç. Merkezı Sov-
yet yönetımı cumhunyetlerdekı mıllıyetçı
hareketlere, çok zaman, elektrığı kesmek
ve/veya petrol vermemek bıçunınde tepkı
gostenyor, bu durumda da uretım ıyıce ak-
sıyor. Cumhunyetler arası çekişmeler, birin-
den alınan malın diğerine satılmamasına,
hatta bazen gelen mala gumruk vergısı uy-
gulamaya kadar gidebiliyor. Derken bır
cumhuriyetten geçip bir üçüncüye satılma-
sı gereken mala geçış iznı venlmiyor, yani
dağıtım ıyıce aksıyor Bu sorunlara piyasa
ekonomisi mantığjyla çözüm bulmak müm-
kün değil. Aynca mal darlıklan biraz daha
artıyor, raflar bıraz daha boşalıyor,
karaborsa-mafya bıraz daha guçlemyor. Bu
darhklar ve çözümsuzluk surerken ne enf-
lasyon ne karaborsa önlenebılir. Gorbaçpv-
un rublereformuda çaresız vatandaşı sıkın-
tıya sokmaktan başka bır ışe yarayamaz.
Gorbaçov, öyie anlasılıyor kı, Pandora
1
mn kutusunu açmış, ıçınden ne çıkacağım
hıç ongöremeden.
Krasnodar'da Türkler
Sınır ticaretınin aktif tarafı Sovyetler ol-
sa da Turk şırketlerinın müteahhitlik hız-
metlenne gırmış olması, doğrusu ya göğsü-
muzu kabarttı. Bir muteahhıtlık şırketı,
Krasnodar'da 300 ışçısıyle bırlıkte çalışıyor,
bir otel yapıyordu.
Krasnodar 750 bin nüfuslu, bölgesinın
sağlık merkezlerini banndıran bır kent. Bu-
yük Petro'nun eşı Katenna zamanında ku-
ruhnuş, çançe, muhafıa olan Don Kazak-
lanna bu arazıyı gösterip yerieşmelenni söy-
lemış, 1793'ten itıbaren bu çekırdek etrafın-
da gelışme başlamış. Gerçekte Krasnodar,
hıçbır özelliği olmayan bır kent, daha doğ-
rusu bır tek özellığj var. O da buradakı ka-
dınlann çok guzel, çok alımlı ve çok bakım-
lı olması. Bu Sovyet bayanlann bir dığer
özelliği de ıkı kelıme Turkçe'yı öğrenmiş ol-
malan, peşlerine takılan Turk işçılennden:
"Ah, yavnım." Hepsı, "bn ne demek" dıye
sorup duruyor. Törelenne, geleneklerine
bağh Turk erkeklen, vatandakı bu konuş-
ma bıçimını oralara kadar taşımışlar.
Sovyet toplumundakı akü almaz çelışkı-
lere Krasnodar'da her an, adım başında
rastlamak mürnkün. Kentte konser salonu,
opera bınası, tiyatro bınası, universıte vb gi-
bi kafaya ve nıha hıtap edıp ınsanı geliştı-
recek doyurucu bır altyapı kurulmuş. Has-
tanelerin içındeki donarum uzay çağı göru-
nümünu \eriyor, bakım gerçek anlamda
"mnVemmer. Kent merkezi ısıtma ile ısı-
tıldığı için bacasından duman çıkan tek te-
sıs buna ilışkm olanı. Damla hava kırlılığı
yok, sokakta cığerler bayram edıyor. Eksi
10 derecenın altındakı ısıda trafık hıç ak-
samadan, çok geniş caddelerde tıkır tıkır
akıyor. Buna karşılık, koskoca kentın doğ-
ru dûrust bir ahsvenş merkezı yok. Var olan
bırkaç mağazanın raflan boş, vitrinlerı al-
benisiz, olan mallar da alınır cinsten degil.
Sokakta gördüğünüz herkesin başmdakı
kürk kalpak dahi görünurde hiçbır yerde
yok. Gidılecek bır restoran, bır kahvehane,
çayhane gıbı bır yer de etrafta göranmüyor.
Yani Batı kentlennın pınltısını yapan şey-
lerden kent yoksun bırakılmış. Bu bılınçli
bır ıdeolojik-sryasal tercihle, halkı "mal fe-
tisizmi"nden kurtarmak için yapdmışsa, in-
san psikolojisını hıç anlamamış olmak de-
mek. Eğer boyle değilse, dupeduz saçma bir
beceriksızlık. Etrafta satın alınacak bır tek
malın görunmedığı koskoca kentte, pekıyı
bu alımJı, bakımlı bayanlar nereden nasıl
giyiniyorlar? İnsanlar ne bulup yiyorlar?
Anlaşılır gibı değil.
Amerikalı düşünur-ekonomist JJC Galb-
nüth, ABD ekonomisinı incelerken piyasa
ekonomisinin yarattığı bır dengesızlığı ko-
nu eder; kamusal mtelikh tuzmetlenn yeter-
siz kalmasına karşılık piyasa koşullannda
sunulan mallann ve hızmetlenn aşın geniş-
lemiş olduğunu belırtır. Buradakı dengesız-
lik, Galbraıth'in konu ettığımn tam tersı:
Kamusal rutekkli hizmetler aşın genişlemiş,
kişisel tüketime dönuk mallann sunumu ise
hem yetersiz hem düzensiz hem de sunum
koşulları "albenf'den yoksun, parıltısız ve
yavan.
Karadeniz bölgesi işbiriiği
Sovyet ekonomısıyle Turk ekonomisi ara-
sında rakıp değil de tamamlayıcı bir ilişkı
göze çarpıyor. Bızde lyı yunıyen bırçok ış,
onlarda hıç yunımuyor. Tuketım malları
üretımınden dağıtımına, bırtakım kişisel
hızmetlere kadar uzanan bır dızı işı bızım
"alacak" hanesıne yazmak mümkun. Bu
bakımdan, Sov>ı
etler Bırlığı'nde tıcaret ka-
nallanna gırmekten mağaza açmaya, vitrin
düzenlemeye, hatta kamyonculuğa kadar
çok geniş bir hızmet alamnda Turk şirket-
leri iş yapabilecek gibı gözüküyor. Tabıi gi-
yım eşyası, gıda maddesı, temızlik madde-
leri gibı kişisel tüketime dönük mallann sa-
tışında geniş ımkânlar olduğu da kuşkusuz.
Sovyetler'den ıse hıç değilse bir tek şey
öğrenmesi gerekıyor Türkiye'dekı yöneticı-
lenn: Kultur ve beceri dvizeyini yükseltmek
ıçın ınsana yapılacak yatınmın önemı. Bu
alanda Baü ülkelennden hıçbır farklan yok.
Orkestralann, solıstlerın mukemmelliğin-
den hastanelenne, bılım adamlannın cıddı-
yetınden ve sorumluluğundan servıs yapan-
lann ışını cıddıye almasına kadar gemş bır
alanda gözlenıyor bu. Batı ulkelenyle 150
yıllık yakın dışkı bunun önemını anlama-
ya yetmedı ulkemızde. Karadeniz bölgesi iş-
bırlığı çerçevesinde kurulacak yenı tıcaret
ağı, umut edelim kı buna yardımcı olur.
Olur da ışçılerımiz sokaklarda alımlı Sov-
yet bayanlann peşine takılıp tatsız laf atma-
lardan vazgeçer kültür düzeyleri biraz yük-
selrruş olduğu ıçın. Yoksa nasıl AT bızı "kül-
tonunuz farkk" dıye istemiyorsa yann öbür
gun korkanz, benzer bu- tepki dünyanın bu-
ralanndan da bıze yönehr.
BtTTİ
HABERLERIN DEVAMI
OLAYLARIN ARDENDAKİ GERÇEK
(Baftarafi 1. Sayfada)
yedı mılyon nufuslu kentın ılçe-
terınde, partı örgıitu kesımınde,
delegeler arasında çalışarak de-
ğil, bayram tatılmde Antalya'ya
getırtılen üçe başkanlanna, ana-
yasaya göre tarafsız. sorumsuz.
yetkısız cumhurbaşkamnca çe-
kılen nutuklar sayesınde kaza-
nılır.
Ne var ki Sayın Cumhurbaş-
karu, ılgınç bır taktık kullanarak
ANAP'lılara ve özellikle Başba-
kan Akbulut'a temınat vermeyı
de ihmal etmemıştir. Sayın
Cumhurbaşkanı, eşınin parti ıçi
seçım kampanyasım ytirüttirken
ve karısınm mevyetlerını bırbı-
n ardına sıralayıp propaganda-
sım yaparlarken Semra Hanım-
ın gözünün ANAP Genel Baş-
kanlığı'nda olmadığını, tstanbul
Beledıye Başkanlığı'yla yetinebı-
leceğını de söylemıştır Bu suret-
le Başbakan Akbulut'un rahat-
latıldığı anlaşılmaktadır.
ANAP İstanbul ılçe başkan-
lan teker teker Sayın Cumhur-
başkam'mn elını öpmtişlerdır.
Bu demokratık eylemm göz-
yaşartıa gOruntusünün etkısi al-
tında kalan kımı çevrelere bakı-
lırsa Allah'm ıznt, Cumhurbaş-
kanı özal'ın kavlı ıle Semra Ha-
nım, İstanbul ll Başkanlığı ışmı
Antalya'dakı zıyafette bıtırmış-
tir. Kımı olumsuz çevrelerde ıse
işin bu kadar kolay olmayacağı
ifade edilmektedır.
Bazı maksatlı kişiler ise Tur-
kıye Cumhunyeti'nın anayasa-
sından söz açmakta, Cumhur-
başkanı'mn karısı ıçın ANAP
kulislerinde sıyasalfaahyet gös-
termesmm kanun devletım çiğ-
nemek anlamına geldiğım söy-
lemektedirler. Ancak böyle ko-
nuşanlar, Sayın özal'la uğras-
mayı huy edinmis çağdışı lider-
ler olarak değerlendırthyor.
Bunlaryenı polıtıkalar uretemi-
yorlar, Sayın özal ıse ış bıtın-
yon yalnız Türkıye'dekı Tûrkle-
nn değil, Irak'takı Kurtlerın de
ışını bıtırmedi mı?
• • •
FHY dış büroları incelemeye aldıtş-Sendika Servisi — Turk
Havayollan grevının 20. günün-
de, toplusözleşmedekı kilitlenme
devam ederken HAVAŞ'ta taraf-
lar görüşmelen surdürme kara-
n aldılar. THY Genel Mudüru
Cem Kozlu, yurtdışındaki buro-
lardan ll'inin kapatılacağı yo-
lundakı Hürnyet gazetesınde yer
alan habere karşılık, "Henuz
boyle bir karanmız >ok. Dnnı-
mu inceliyoruz. Yurtdışındaki
SS buronun a>lık sabıt gıderleri
70 milyar lira. Bu yuku nasıl
karşılayacağımızın hesabını
yapıyoruz" dıye konuştu. Bu
arada THY ve HAVAŞ'ın lstan-
bul'dakı ış yerlennde grevde bu-
lunan 3 binı aşkın ışçı dun de
sendıkalan Hava-lş'ın genel
merkezi önünde toplanarak ış-
verenı protesto için yûrüyüş
yaptılar.
THY Genel Müdürü Cem
Kozlu, grev öncesınde KtT ve
özel sektör sözleşmelerini dikka-
te alarak verebılecekleri en yük-
sek zammı önerdıklerinı, ancak
grevı onleyemedıklerıni belirte-
rek, "Bizim bu noktanın uzeri-
ne çıkmamız mamkun degil.
Hava-tş yonelicilerini bu tekli-
fimiz uzerine anlaşmaya çağın-
yomm. Teklifimiz mantık ve
hakkın gerektırdigi zammı içe-
riyor. lstemenin sınırı yoktur
ama verebilmenin vardır" dedı.
öte yandan Ulaştırma Baka-
nı Cengiz Tuncer, Manavgat'ta
Cumhurbaşkaru Turgut özal ta-
rafından açılan tatıl köyunde
gazetecılerın THY grevıyle ılgı-
li sorularını yanıtladı. AA'nın
haberıne göre Tuncer, bir gaze-
tecının grevın ne zaman sonuç-
lanacağını sorması uzerıne,
"Bekliyonır. Herhalde onumuz-
deki hafta içinde çozulur. Biz
verecegimizi verdik. Kamuoyu-
na da ilan ettik. Bu rakama ge-
lirierse çozulur, gelmezlerse de-
vam eder," yanıtını verdı Tun-
cer, "THY'nin bir başka şirke-
te, HTY'>e de\redilmesi soz ko-
nusu mn" dıye sorulması uzerı-
ne de, "Şu anda boyle bir
düşuncemiz yok. Ama bu iş çok
uzun surerse bazı şeyleri duşun-
mek durumundayız," dedı.
Talabani Saddanrla
(Baftarafi 1. Sayfada)
Öte yandan Irak'ın sahıp ol-
duğu kıtlesel ımha sılahlannın
sayısmı ve yerlenm bildiren açık-
lamasımn muttefıkler tarafın-
dan kuşkuyla karşüandığı bildı-
rildı.
ABD Dışişlen Bakanhgı Söz-
cusu Richard Boucher, Irak'ın
bıyolojık sılah yapımında kulla-
VEIİEt
t
'ENDİ
HtPODRÖMlTNDAN
Fıkret Dağlıoğlu
1. KOŞU: F: (5) îzzet, P- (2)
Gaddar, S: (1) Aknasıp.
2. KOŞU: F: (4) Handan, PP:
(1) Ehf 4, P: (3) Begum 2, S:
(5) Susluıhsan.
3. KOŞU: F: (4) Senınım,
PP: (1) Altınçocuk, P: (2) Avı,
S: (6) Ilonya
4. KOŞU: F: (4) Cino, PP:
(7) Memo, P: (1) Koraytay, S:
(ll)Sıdıka.
5. KOŞU: F: (4) Zumrütha-
nım, PP: (10) Yemenı, P: (1)
Latifşah, S: (2) Pardon.
6. KOŞU: F: (7) Hocam,
PP:(ll)Tatbkız, P: (8) Mert-
kan, S: (2) Erdoğdu, S: (10)
Polat
7. KOŞU: F: 3 Browme, PP
(1) Alarda, P- (8) Mısbey, S
(2) Gökben
nılan maddeleri yapabilecek ka-
pasiteye sahip olduğundan kuş-
kulandıklannı, ancak bu tür sı-
lahlan yapıp yapmadığı konu-
sunda ellennde kamt bulunma-
dığını söyledı.
Irak'ın açıklandığından daha
fazla sayıda kımyasaJ başhk ve
balıstık füzesinın bulunduğuna
mandıklannı belırten sözcu,
nukleer silahlar konusunda ise
"BM'ye gonderdiği mektnpta
Irak, nukleer silah, nukleer si-
lah yapımında kullanılabilecek
malzeme ve tesisimız ya da faa-
liyetimLz yok diyor. Bu açıkla-
manın tatmin edici olduğunn
sannuyonu" dedı.
Genel af
Irak'ın en yüksek sıyasi karar
organı Devrim Komuta Konse-
yi, 5 nisan tarihınde Irak'takı
Kürtlere yönelik olarak çıkartı-
lan af yasasının genişletilerek
tüm Irakh ayaklanmacüara uy-
gulanacağını açıkladı
Irak haber ajansı INA'mn ha-
benne göre, Saddam Huseyin-
in başkanlığında dün toplanan
Devrim Komuta Konseyı'nin al-
dığı karar, Şiı ısyan gruplarını
da kapsayacak şekılde "kuzey-
de ve guneydeki tam hnknmet
karşıtı hareketler" ıçın geçerlı
olacak. INA, ordu, güvenlik
güçleri ve sıvıl savunma men-
supları dahıl tum Iraklıların af
kapsamına gırdıklerinı belırte-
rek, direnışçilerın ülkedekı ıç
kargaşadan dolayı cezalandırıl-
mayacaklarını kaydettı
INA'nın bır başka haberınde,
5 nısandakı ilk af ılanından bu
yana 132 bın Kürdün evlerıne
dönduğu bıldınldi.
'Tııristi sağın
9
(BÖftarafı 1. Sayfada)
turizmde de gelişme ıçinde oldu-
ğunu belirten Özal, tunzmcile-
re şu önerılerde bumndu:
—Çok fazla kredıye bulaşma-
yın. Faizli kredi verine bazı mal-
lan saüp >atınm yapın. Fazla fa-
ize bulaşırsanız bu tesisleri kay
bedersiniz.
—Tesıslerinizde iyi insanlar
bulup çalıştınn Bunlara fazla
para vermekten de kaçınmayın
—Çevredeki imkânları kulla-
nıp kapasitenizi arttırabüirsiniz.
—Eğlence merkezlerı yapın,
çocuklann elektronık oynayabı-
leceğı, büyüklenn bovvlıng oy-
nayıp alışvenş yapabılecegı mer-
kezler kurun.
—Muhakkak golf turizmine
ağırtık verilmeli, gerekirse bir-
kaç tesis birleşip bunu yapabi-
Büyük dönüş
(Baftarafi 1. Sayfada)
lu, Sakap^, İstanbul, Tekirdağ,
Eskişehir, Afyon, Uşak, Mani-
sa, Bursa, Bahkesır, Izmır, Ay-
dın, Muğla, Isparta, Antalya,
Içel ve Adana ıllerınde 54 nok-
tada kurulan sağlık ekıplerınm
bölge trafık ekiplen ve jandar-
ma karakollanyla işbırlığı halin-
de calışmalanru sürdürduğunu
belirtti.
Konya-Akören karayolunda
dün sabah meydana gelen trafik
kazasında bır otobusun dereye
uçması sonucu 7 kışı oldu. 19 kı-
şı de yaralandı. Bayram zıyaretı
için köylenne gıden 38 kişıyı ta-
şıyan 42 EV 670 plakalı Mehmet
Suslu yönetımındekı otobus
Akören ılçesıne bağlı Çomaklar
köyünden Konya'ya gehrken,
köy çıkışında Çomaklar Deresı-
ne uçarak ters döndu. Saat 09 10
sıralannda meydana gelen kaza-
da Gttlsam ve Rahman Akkaş,
Hatice ve Rukiye Ba>rakçı, Ab-
dullah ve Dudu Baltacı ıle Ah-
ür. Bu tesıster tunzmin omrunu
uzatır. Kış turizmine de olanak
saglar.
—Sadece denız değil, dağla-
nn, ovalann da tunzme açılması
gerekır. Köyler ve tarıhı eserle-
nn bulunduğu yerler tanzım
edılmelı, turistlenn buralardan
da yararlanması sağlanmah
Cumhurbaşkam Ozal, tu-
nzmcılerden tum bunlan yerıne
getırerek "Mumkun olduğu ka-
dar çok sinegin >-agını çıkarma-
laruı, geleni daha çok sagma-
lannı" ısteyerek "Ttarizm gelir-
lerini bu sekilde arttırmak la-
zmı" dedı.
Cumhurbaşkanı Özal, Alan-
ya Hükumet Konağı'nda halka
hıtap ederken anayasanm halkın
temsılcüeri tarafından yapılması
gerektığinı söyledı. özal, kendi-
sını dınleyenlerın ormanalık
Nüfus cüzdanımı yıtırdım
Hükumsuzdur
H ABDULLAH ERCAN
met Santaş olay yerinde hayat-
lannı kaybettıler. Kazada yara-
lanan 21 kışı Konya Tıp Fakül-
tesı Eğitim ve Araştırma Hasta-
nesi ile Devlet Hastanesı'nde te-
davı altına ahndılar Konya'da
meydana gelen ıkı ayrı kazada
ıse Huseyin Özdamar (8) ve
Ugur Esmekaya (5) adlı çocuk-
lar öldu
E-130 karayolunun Kocaeli
kesıminde dun saat 04.30 sıra-
lannda meydana gelen kazada
özel otomobille bir TIR'ın çar-
pışması sonucu tsmet Temel, Se-
mahat Atalay ve Behçet Atalay
öldü. Erzurum-Erzıncan kara-
yolunda meydana gelen bır baş-
ka kazada ıse Bahaltin Bayram,
Şahin tpek, Selahattin Demir,
Salih Keskin \e kımlıgı belirle-
nemeyen 8 yaşındakı bır çocuk
olay yermde öldü. Samsun'un
lncesu yöresı Polıs Okulu yakın-
larında ikı otomobilın aşın hız
yuzunden çarpışmaları sonucu
Hasret Poyrazoğlu (1), Sait Poy-
razoglu ve Nezire Ulgen olay ye-
nnde ölduler Kahramanmaraş-
ta meydana gelen kazada da
Mehmet Kızıldere ıle Veysel Sa-
gır hayatlarını kaybettıler.
alamnda yeni düzenlemeler ya-
pılması yonundekı ıstemlen uze-
rıne bu konuda, Turkıye'nin sı-
kıntısımn bulunduğunu, bunun
çözumünün ıse anayasa değışık-
hğınden geçtığını ıfade ettı Özal
bu konuda önemli olanın ana-
yasanın artık bürokratlar tara-
fından değil, halkın temsilcılen
tarafından değıştınlmesı oldu-
ğunu belırterek "Yeni bir dun-
ya oluşmuş. Devir degişnıiş. Sta-
tukocu olmamak lazım. Bu ge-
lişmeyi, ilerlemeyi gormek la-
zım. 10-15 yıl sonrasını gormek
lazım" dedı. Yapılacak anayasa
değişiklığinin bu değişmeye ve
ilerlemeye ayak uydurması ge-
rektiğıni de kaydeden özal,
ANAP'ın anayasa değişıkliği
önensının muhalefet tarafından
benımsenmesı halınde bu değı-
şıkliğın gerçekleşebüeceğinı be-
lirterek "Hatta 'Gelın, cumhur-
başkanını da halk seçsın' dedim.
Bu konuda 'hodrı meydan' de*
dim. Ben de halk tarafından se-
cilmeve razıyım. 'Hodrı mej'dan'
diyorum, kaçıyorlar" dıye ko-
nuştu.
Batı ülkelerinde cumhurbaş-
kanlanmn halkın arasına karış-
madığım belirten özal, kendisi-
mn ıse halkın arasında tatıl yap-
tığıru söyledı. Özal, Osmanlı ge-
leneğini anımsatarak "Anado-
lu'nun bir köyünden sadrazam-
lar kalkmış, padişah olabilmiş-
ler. Avrupa'da bu olmazdı, ora-
da soylu olmak lazım. Ben de
Anadolu'dan çıkıp once başba-
kan, sonra cumharbaşkanı
oMıım" dedi ANAP'm ıktıdar-
da bulunduğu süre ıçinde yap-
tıklannı da öven özal, 12 Eylül
öncesını anımsatarak "Bu mem-
lekete iyi bir duzen getirmek la-
zım ki bir daha bu durumlara
geintesin" dıye konuştu. Ozal,
en önemh hedeflennden birinin
de Turkıye"de demokratik siste-
mm oturtulması olduğunu belır-
terek "Artık kimse mudahale-
den soz ediyor mu? Kimse artık
nçağı vanlış meydana indinni-
yor. Eskiden yanlış meydana in-
diriyorlardı. Turkiyede saglam
bir demokratik sistem var. tşte
en son TBMM karar verdi. Ko-
munizm de serbest, dedi. Buy-
run beyler, ne yapacaksanız ya-
pın. Adamlann şimdi esamesi
okunmuyor" dedı Düşunce, dın
ve vıcdan hürrıyetının sağlan-
ması yönunde de önemli gelış-
meler kaydedüdiğinı, ıleride da-
ha ılerı aşamalara gelineceğını
kaydeden özal, 30 ılçeyı daha il
yapmayı duşundüklerini, Alan-
ya'run da bunlar arasında ılk sı-
rayı aldığım açıkladı.
Başbakan Akbulut ıse Körfez
knzını anımsatarak her şeye rağ-
men Turk turizmınin gelişme
içinde olduğunu, gelecekte
Turkiye'yı daha guzel gunlerın
bekledığını büdirdi.
özal daha sonra yme hehkop-
terle Kemer'e döndu. özal ve eşı
bugun ögle saatlerınde tatıllen-
nı bıtirerek lstanbul'a dönecek-
ler.
GOZLEM UĞUR MUMCU
(Baftarafi î. Sayfada)
deve mı canım Nasıl olsa bu para bır yerlerden bulunur.
Çağ atlayan hukümet, ABD'den para alamazsa Lükserrv
burg'dan alır. Son bağımsız Müslüman Türk devletınde pa-
ranın lafı mı olur?
Her ıkı başkan bırbırlerınden örnek alryor, oğulları da öy-
le
Cumhurbaşkanımızın ıki oğlu da licaretin içindedir. Bü-
yük oğlu Tevfik Ahmet Bey. eskı devnmcı kardeşlenmızden
Çızmecı Yavuz Bey ıle ortak Bırkaç gun sonra gerdeğe
girecek olan Mazhar Efe kardeşımız de annesi Nazlı Sem-
ra Hanımefendı ıle borsaya gırdiler.
Gırış o gırış
Cumhurbaşkanımız Hacı Halil Turgut Bey bu rşlere hiç
karışmıyor Karışsa cumhurbaşkanlığı tarafsızlığı güme gi-
decek. Bu yüzden karışmıyor.
Diyeceksinız ki-
—Semra Hanım'ın seçimınde tarafsızlık söz konusu olma-
yacak mı?
Olmaz.
Çünkü, cumhurbaşkanı millı bırlığin temsılcısıdır. Aıle de
toplumun temelıdır Bu 'mıllı biriık' aılece temsıl edılır.
ANAP da mıllı partılerımızden bırıdır ANAP'ın bırlığını
sağlamak da bır 'mıllı' görevdır ANAP'ın bırlıği Nazlı Sem-
ra Hanım ıle sağlanacağı ıçın bu uğurda çaba harcamak
cumhurbaşkanlığı tarafsızlığına aykın olmaz Tersıne, bu ça-
balar 'mıllı bırlıği' yuceltır
Sayın Özal, Tevfik Ahmet Bey'e ve Mazhar Efe kardeşı-
mize 'bu işlere bulaşmayın' dese bu, Üev/ef müdahaleciliği'
olur. Bu müdahalecılıkten az mı çektı bu mıllet?
Lıberal ekonomıde ışadamlanna ve borsa sımsarlarına
karışılır mı hıç?
Cumhurbaşkanı, çocukJan arastnda elbette tarafsızdır Bu
yüzden Tevfik Ahmet'e de Mazhar Efe'ye de karışmıyor.
'Tarafsızlık' bu açıdan değertendırılmelıdır.
Bu açıdan değerlendırıldığınde cumhurbaşkanının eleş-
tirılecek hıçbır yani yoktur
Cumhurbaşkanının tarafsızlığı 'mıllı bırlik1
açısından da
ele alındığında bır başka sonuca ulaşılamaz.
Peki ABD Başkanı Bush tarafsız mı?
Hayır.
Başkanlık sıstemlerınde devlet başkanları tarafsız' değil-
lerdır. Taraflı başkarfm devlet yönettığı Amenka'da yaşanan
şu son olay ılgı çekıcidir
ABD hükümetı, Başkan Bush'un oğlu Neıl Bush'un ış ilis-
kilerını kısıtlayıcı kurallar getırmış.
Cumhurbaşkanının oğlu borsada ıstediği gibi at oynata-
maz demış
Cumhurbaşkanının oğlu, devlet ıle borsa arasında vals
yapamaz demış
Neıl Bush'a, bu ışlerden vazgeç demiş...
Kapıtalızmın anayurdunda bu ışler böyle yürüyor.
Bızde Korkut Ozallı Tevfik Ahmetlı, Mazhaz Efelı Özallar
serbest pıyasada para kırıyor
Piyasa serbest olsa canım yanmaz .. Bu piyasa bır dev-
let desteklidır.
Bush'tan ve Bush'un oğlu ıle ilgilı karardan ders alırlar
mı?
Hıç sanmıyorum..
Maç öncesi olay
İstanbul Haber Servisi — Be-
şıktaş'ın, takipçısı Galatasaray'ı
3-2 yenerek şampiyonluk yolun-
da büyuk avantaj sağladığı ma-
;ın öncesınde ıki takımın fana-
tık taraftarları, Ah Samı Yen
Stadı'nın çevresim savaş alanına
çevırdı.
Önceki gece yansından itiba-
ren stat çevresmde toplanan
"hooliganlar", polisın aldığı yo-
ğun önleme karşın yme olay çı-
kardılar.
Sabah 06.00 sıralannda "En
büyük Beşiktaş" dıye bağırıp,
maytap patlatarak Ali Sami
Yen'e yönelen, yaklaşık 400 ki-
şılik sopalı, taşlı, bıçaklı grubun
önu stat yakınlannda çevık kuv-
vet tarafından kesıldı Bunun
üzerine ellenndekı taş ve sopa-
larla saldıran hooliganlan polıs
zor kullanarak dağıttı Bu sıra-
da atılan taşlar polıs ve gazete-
cılere ısabet ettı. Polıslerden ya-
ralananlar olurken, bazı gazete-
cılenn de fotoğraf makınelerı
hasar gördü. Olayda hoolıgan-
lardan bazılannın da yaralandığı
göruldu. Polis çok sayıda hoo-
liganı gözaltına alırken, yıne çok
sayıda sopa, bıcak, şiş, döner bı-
çağı ıle bır balta ele geçırıldı.
Bu olaydan yaklaşık 1 saat
sonra, bu kez "En buyuk Cim
Bom" sloganı atan yaklaşık 50
kişılik bır grup, Beşiktaş taraf-
tarlannın bulunduğu gışelere
doğru molotof kokteylı, taş, so-
pa ve kesıcı aletlerle saldırıya
geçtı.
Saldın sırasında yoldan geçen
bır İFTT otobüsü de tahnp edıl-
dı.
Beşıktaş'ın 3-2 kazandığı
maçtan sonra bu kez Siyah-Be-
yazlı takımm taraftarlan, gahbi-
yetı sokaklarda kutladılar. Kon-
voylar halinde tstanbul'un ana
caddelerinde turlayan taraftar-
lar, zaman zaman trafiğm de ak-
samasına yol actılar.