Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21NÎSAN1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
Zahokrîtik bölgellk kamp kuraluyor ABD'nin
Silopi'deki kampının basın sözcüsü,
Zaho'ya 25 kilometre uzaklıktaki ilk
kampm kunılmasına başladıklarını
bildirdi. Mühendis, teknik eleman ve
güvenlik birimlerixıden oluşan 400 askerin
bölgede iki gün içinde 10-15 kamp
kuracağını açıkladı. Hakkâri Valısi
Şahabettin Harput, Hakkâri'deki
sığınmacılara 40 milyar liralık yardım
yapıldığını söyledi.
Haber Merkezi — Müttefik
askerlerin Kuzey Irak'ta başlat-
tığı yardım operasyonu kapsa-
mında Zaho ve Sinadh'da kuru-
lacak yerleşim birimleri için
Türkiye sınırına çok yakın yer-
ler seçilmesi Ankara'yı tedirgin
etti. ABD, Irak birliklerinin, ül-
kenin kuzeyindeki Zaho bölge-
sini terk etmelerini istediBu ara-
da tran Cumhurbaşkanı Raf-
saacani, "Yabancı gttçlerin tran
vakınında variık göstermesinin
tehlike varatacağınr söyledi.
öte yandan Amerikalı beş kong-
re üyesi, Silopi ve Çukurca'da
incelemelerde bulundular.
ABD'li askerleTİn komutanı
Korgeneral John Shalikashvili
ile Irak askeri yetkilileri arasın-
da önceki gece yapılan görüşme-
de, Zaho bölgesinin Irak asker-
lerinden anndınlmasının isten-
mesi operasyonun ilk aşaması-
run Türkiye sınınnm 10 ile 20 ki-
lometre guneyinde yürütüleceği-
ni ortaya çıkardı. Bu durum,
Irak askerlerinin hiçbir şekilde
yardım çalışmalanna müdahale
etmemeleri istenen 36'na para-
lelin kuzeyindeki alamn genişliği
nedeniyle bazı soru işaretleri de
yarattı. Ankara büromuzun ha-
berine göre bır emekli diplomat,
"36'ncı paralel Musul, Dohuk,
Erbil gibi onemli Kürt yerieşim
merkederinin kiiometrelerce gü-
neyindea geçiyor. Onlar operas-
yonu bizim için tehlike oluştu-
racak denli yakın yıirütüyoıiar.
Bunu anlamak güç" derken, Ba-
tılı kaynaklar, "giivenlik" nede-
niyle sınırdan güneye inişin za-
man alacağuu ifade eUiler. An-
cak operasyonun ileri aşamala-
nnda Dicle vadisinde de karap-
lar kurulmasının düşümildüğü
ve Kuzey Iraklılan evlerine dön-
dürme sürecinde Musul ve Erbfl
kentlerine öncelik verileceği be-
hrtüdi.
Operasyonu, Stuttgart'taki
ABD Müttefik Komutanlığı'na
bağh olarak yöneten Gürcû asıllı
Korgeneral Shalikashvili ile
Iraklı yetkililer arasında önceki
gece yapılan ve toplam 15 daki-
ka süren göriişmede, Irak'tan
Zaho yöresinde kamp kurulabil-
mesi için bu bölgenin Irak as-
kerlerinin müdahale alanı dışı-
na çıkanlmasının istendiği öğre-
nildi. Bir Batılı diplomat Cum-
huriyet'e, "Iraklılar kesin bir va-
nıt vermediler. ancak buna ba-
yır demeleri mümkiin değil.
Askerlerin nereye çekilecegi ve
bazı koşullar konusunda hazır-
hk yapmalannı bekliyoruz. Da-
hm soan yenidea görişülebüir"
değerlendirmesini yaptı.
Adının saklı tutulmasını iste-
yen bir ABD'li diplomat, Anka-
ra'da Reuters ajansına yaptığı
açıklamada, "Sığınmacılar için
Zaho vadisinde geçici kamplar
kurabilme planımız için, Irak
askerlerinin Zaho'nun 30 kilo-
roetre güneyindeki çizgiye çekil-
meierini istedik" dedi. Diplo-
mat, söz konusu talebin ABD-
li Korgeneral Shalikaskvili'nin
Iraklı yetkililerle yaptığı görüş-
me sırasında iletildiğini belirte-
rek, "Irak heyeti bunun üzerin-
de çalısmak istedi. Görüşmeler
halen devam ediyor" dedi.
Diplomatik kaynaklardan
edinilen bilgiye göre, Kuzey
Irakblann yerleştirileceği ilk iki
kampın Türkiye sınırına 16 ki-
lometre uzaklıkta Zaho'da ve
Uludere'ye 10 kilometre uzaklık-
taki Sinadh çevresinde kurulma-
sı kararlaştınldı. Bu karan de-
ğerlendiren bir emekli diplomat,
Birleşmiş Milletler'in operasyo-
na tam anlamıyla sahip çıkma-
dığı sürece, bölgede her türlü
"askeri ve siyasi riskin mevcul
oldugunu" belirterek "Bu du-
rumda snunmıza ne denli yakın
bir operasyon yürütüiürse, o
TÜRKİYE Ukjdere
Şjjrjnj Afe'^f
6
"
Erbil O
A Sığmmaa kamptan
• Lojstiküsler
36. Paralel
denli tehlike altındayız" dedi.
Aynı diplomat, 36'na paralelin
kuzeyine Irak müdahalesinin
engelleneceği yönündeki ABD
açıklamalan konusunda da şu
yorumu yaptı:
"36'ncı paralel Türkiye anırı-
nın 150 kilometre kadar güne-
vinden geçiyor. Baras geniş bir
bölgedir. Dohuk, Erbil ve Mu-
sul gibi önemli Kürt yerleşim
merkezleri bu paralelin kilomet-
relerce kuzeyindedir. Sonra Za-
ho çevresi gibi elverişsu dağlık
arazi yerine, kamp kunnaya uy-
gun Dkle Vadisi vardır. Bütün
bu bflgOer eJdeyken, müttefikle-
rin kamplan sınıra yakın tutma-
lan ve Irak'ı Musul, Erbil gibi
merkezlerde de yardım operas-
yonuna göz yummaya zorlama-
malan 'zaman kazanma' çaba-
sı gibi göriüüyor. Saddam Hü-
seyin'in devrilmesme yondik bir
manevra olarak degeriendiruebi-
lecek bu tercih, Türkiye açısın-
dan riskin devamı ve tehlikenin
büyümesi anlamına geliyor."
Bu göruşe ilışkin sorulanmı-
zı yanıtlayan Batılı diplomatlar
ise, müttefik askerlerinin bolgeyi
coğrafi ve stratejik bakımdan
aynntıh biçimde incelediklerini
ve "güvenlik" açısından en uy-
gun yerlerde ilk kamplan kur-
maya karar verdiklerini belirtti-
ler. Bir Batılı kaynak, "Bu ope-
rasyon mümkaıı oidugunca bizlı
yürürülecektir. Ancak aşamalı
olacagı unutulmamalı. Zaman-
la güneye, Dide VadisTne de ini-
lecek. Daha iç kesimlerde yeni
kamplar kurulabüecektir. Zaten
niitai bedef obm Kuzey IrakUan
evlerine döndürme sürecinde de,
Musul ve Erbil gibi kentlere ön-
celik verilmesini planlanıyor"
dedi.
öte yandan operasyonun "sı-
nır bolgesi" ağırlıklı olarak baş-
latılmasında, güney bölgelerin-
de çatışma olasılığının daha
yüksek olmasının da rol oyna-
dığı belirtiliyor. Bu bölgedeki si-
labiı halkın müttefik askerlerin-
den cesaret alarak ayaklanmaya
kalkışması durumunda bir çatış-
ma çıkmasından çekinildiği ifa-
de ediliyor.
Kuzey Irak'ta ilk aşamada
müttefik askerler, daha sonra
Birleşmiş Miletler (BM) örgütü
denetiminde "güvealik
bölgeleri" oluşturulmasının
Kurt devletine giden yolda bir
adun olduğu yolundaki yorum-
lar gündemdeki verini korurken,
Batılı diplomatlar, "operasyo-
nnn amacuun bu denli öteye
gftmedigini" ısrarla vurguluyor-
lar.
Tahran: İçerikli rol
alabiliriz
tran Cumhurbaşkanı Hasimi
Rafsancani, Şiraz'da üniversite
öğrencüeriyle yaptığı konuşma-
da, yabancı güçlerin tran yakı-
nında varhk göstermesinin teh-
like yaratacağmı söyledi. Raf-
sancani, "Eğer kararlı olursak,
miUetimiz ve gücümüze olan gü-
venimiz, Irak milkti ile ilişki-
miz, bölgede birinci ve içerikli
rolü almamızı saglayabttlr"
dedi.
Arkadaşımız Mefamet Aka ve
Yusuf Toprak'ın haberlerine gö-
re Silopi'deki ABD kampı basın
sözcüsü Binbaşı Rom Gahagan,
&K-İ+ * ; *»j» ? * » .
HANt BİZE SÜTT — Irak sınıruıdaki küçtik bir Kurt sığınmacı, süt emen keçi yavrusunu izliyor. (Fotograf: Rıza Ezer)
36. paralelde Zaho'ya 25 kilo-
metre uzaklıkta ilk kampın ku-
ruhnasına başlandığuıı bildirdi.
Şu anda kamp bölgesinde 400
Amerikalı askerin bulunduğunu
ve bunlann mühendis, teknik
eleman ve güvenlik birimlerin-
den oluştuğunu belirten Gaha-
gan, kampın kurulmaya başlan-
masıyla Irak tarafmdan herhan-
gi bir güçlukle karşüaşmadıkla-
ruıı söyledi. Bölgede Irakiılar
için iki hafta içinde 10-15 kamp
kurulacağını kaydeden binbaşı,
kamplann bu süre içinde ta-
mamlannuş olacağını bildirdi.
Bu arada lncirlik üssü ve ts-
kenderun limanı aracılığıyla Si-
lopi'deki ABD kampına gelen
asker sayısının 6 bini bulduğu
bildirildi. ABD kampına, silah
askeri araç ve helikopter sevki de
giderek büyüyor.
Silopi-Habur karayolu üze-
rindeki bazı noktalarda ABD
askerlerinin görev yaptığı belir-
lendi. Tel örgülerle çevrelenen
ABD kampındaki güvenlik
ABD ve Türk askerlerince sağ-
lamyor.
Bu arada tngiliz donanması-
na ait 300 deniz piyadesinin, Ku-
zey Irakhlara yardım amacıyla
oluşturulan çokuluslu güce ka-
tılmak için TUrkiye'ye hareket
ettikleri bildirildi.
5 kongre üyesi
Hakan Aygün ve Ergun Ak-
soy'un haberlerine göre aralann-
da ABD Temsilciler Meclisi Aç-
lık Komisyonu Başkanı Tony
Hall'in de bulunduğu beş kong-
re üyesi, Çukurca'ya gelerek 49.
sınır taşının Irak kesiminde ku-
rulan çadır kentte incelemeler-
de bulundular. Demokrat Par-
tiliTony Hall, Mathow Mo-
hangh ve Howard Bern, Cum-
huriyetçi Parti'den Mamge Ro-
ukema ve Cbris Smith'den olu-
şan heyet, Silopi'de Amerikan
İkmal Merkezi'ni ziyaret ettik-
ten sonra Çukurca'da sığınma-
cılarla görüştuler ve görulen
manzarayı "çok kötü" ve
"trajedi" olarak nitelendirdiler.
Yüksekova ikmal
merkezi
Kuzey Irak'ta yürütulecek
"güvenlik kamplan" operasyo-
nunda, Yüksekova'nın 'ikmal
merkezi" olması kesinleşti. Üç-
lu müttefik askerlerinin kullana-
cağı ikmal merkezi konusunda
inceleme yapmak üzere 15 kişi-
lik bir ABD'li heyet dün ilçeye
gitti. İkmal merkezine ilk aşa-
mada 500 ABD askerinin gel-
mesi bekleniyor. Yuksekova'mn
ikmal merkezi olarak seçilme-
sinde en önemli etkenin, uçak-
lann inip kalkışına uygun 2 ki-
lometre boyunda ve 50 metre ge-
nişh'ğindeki asfalt yol olduğu be-
lirtildi.
Bu arada dün bir basın top-
lantısı düzenleyen Hakkâri Va-
lisi Şahabettin Harput, Hakkâ-
ri Bölgesi'ndeki sığınmacılara
Türkiye'nin 40 milyar lira tuta-
nnda yardım yaptığını söyledi.
Harput, bu rakamın, Bau ülke-
lerinin yaptığı toplam yardunın
7-8 katı olduğunu kaydetti.
SınırdakiKürt aşiretleri, ABD'nin Irak içinde kuracağı kamplara gitmeye hazırlanıyor
Sığınmacılar dönme telaşında
CELAL BAŞLANGIÇ
HAKKÂRİ — Irak'tan gelen
Kürtleri "geri dönüş"ün heye-
canı sardı. Çadırlarda toplanıp
konuşuyorlar, tartışıyorlar ve
hep aynı sonucu alıyorlardı:
"Geri dönmeiiyiz".
"Bomba-ı kimya" korkusuy-
la Türkiye sınırına doğru kaçar-
larken aşiretler de birbirine iyi-
ce karışmıştı. Dostki, Muzuri,
Ertuşi, Bradost, Bervari, Soran
aşiretlerinden Kurtler, Uludere'-
den Çukurca'ya, oradan Şem-
dinli'ye olan hat boyunca dağıl-
mışlardu
Bugün Saddam'dan kaçan-
larla 1988'in ağustosunda Türki-
ye'ye gelen Kurtler arasında te-
mel bir farkhhk var. 1988'de ge-
lenler Barzani'ye, Talabani'ye
bağlı, Irak askerleriyle, elinde
silah yıllardır çarpışan Kürt ge-
rillalar yani Peşmergeler ve ai-
leleriydi.
Bugün sınırımızda bekleşen-
ler ise son ana kadar Irak'ta
Saddam yöntemiyle işbirliği ya-
pan Kürtlerdi.
Türkiye'deki "koruculnk"
sisteminin bir benzerini oluştu-
ran Saddam yönetimi, başkaldı-
ran Kürtlere karşı, bu aşiretler-
den yüz elli bin kişiyi modern si-
lahlarla donatmtştı. Hükümet-
le işbirliği yapan bu aşiretlerin
üyeleri Saddam yönetimince
önemli görevlere getirilerek
ödüllendirilmişlerdi. Kimi ba-
kan olmuş, kimi milletvekili, ki-
mi de vali ve kaymakam...
Irak'ta savaş sırasında ya da
sonrasında Saddam'ın sallantı-
da olduğu izlenimi edinen aşi-
retler birdenbire taraf değiştir-
miş, Saddam'ın verdiği silahla-
n Saddam'a çevirmişlerdi. Şün-
di ise üç pişmanlığı bir arada ya-
şıyor ya da öyle gözüküyorlar-
dı.
Birinci "pişmanlıklan" bu-
güne kadar Saddam'la işbirliği
yapmak. örneğin Muzuri aşireti
rfeisi Mezat Ibrahim, Duhok
bölgesinin denetimini son ana
kadar Irak yönetimiyle işbirliği
içinde elinde tutuyor.
Hatta 1988'de Türkiye'ye k?.-
çan Peşmergelere ve ailelerine
"geri döniin" çağrısı yapıyor.
Ancak bugün Mezat Ibrahim,
aşireti ile birlikte Saddam'dan
Türkiye sınınna kaçanlar ara-
sında.
tkinci "pişmanlıklan" ise,
Saddam gidiyor sarup oluşacak
yeni bir durumda guçlu olmak
amacıyla baskaldırmak. Sad-
dam kendini toparlayıp, biraz
da Amerika'nın uygun ortam
yaratmasıyla "tepelerine
binince" merkezi yönetimle iş-
birliği yaparak elde ettikleri bü-
tün kazanımlan Yİtirmisler.
Üçüncü "pişmanlıklan" ise
Saddam karşı harekâtı başlaün-
ca, silahlarını bırakıp kaçmala-
rı. Bu tavırlan, Barzani ve Ta-
labani'nin liderliğini yaptığı
Kürdistani Cephe ile az da olsa
düzelen ilişkilerini yeniden boz-
muş. tşbirliği ortamım yok et-
miş.
Aşiret reislerinin bir Saddam
yanlısı, bir Saddam yönetimine
başkaldıran tavırlan, göç halin-
deyken bile farklı iç çelişkilerin
yaşanmasına yol açıyor. Altın-
yayla'ya gelen yaklaşık yüz elh'
bin kişiden beş bini dağdan ko-
pup Işıkveren'e iniyor.
Askerler tutamıyorlar bu kit-
leyi. Yeniden yukandaki gnıp-
la birleştirmek için çabalarlar-
ken havaya ateş açmalan bile o
insanlan bir adım kıpırdatma-
ya yetmiyor. Hepsi de "Bizi
Saddam'a götnnneyin" diye
bağnşıyorlar. Askerler bir tür-
lü ikna edemiyor; "Sizi Sad-
dam'a götıirmeyecegiz. Sadece
yukandaki grupla birleştire-
cegiz" diye.
Sonunda sıkıntının nedeni
anlaşılıyor. Yukanda Bişar Ağa
var. Zaho'nun "korucubaşısı".
Bişar Ağa da son dakikada Sad-
dam yönetimine başkaldırmış.
Kurtler arasında anlatılanlara
göre Saddam Bişar Ağa'ya ha-
ber göndermiş: "Oglun elimde
esir. Sınıra kaçırdıgın insanlar-
la biriikte geri dönersen oflunu
affederim". Işte bu yüzden de
bazı Kurtler, Bişar Ağa'nın ya-
nına bile yaklaşmak istemiyor-
lar.
Çukurca'daki "49 nolu sınır
tası"nın dibinde bekleşen ol-
dukça büyük aşiretin önde ge-
lenlerinden biri anlatıyor:
— Son ana kadar devletle sı-
kıfıkı ilişkilerimiz vardı. Sad-
dam'la aramız "özgürlük gün-
leri"nde bozuldu. Çatışmalara
fiilen katıldık. Duhok'un kuşa-
tümasında büyük etkimiz oldu.
Bu bir halk savaşıydı. Hiçbir
partinin gölgesinde ver almadık.
Yenilginin ana nedeni açuk ve
susuzluktu. Biz orada ABD'nin
desteğiyle ayaklanmayı başlat-
tık. Sonra Saddam'a da ABD'-
nin yardım ettiğini öğrendik.
Demek iki tarafı da hosnut et-
raeyi hedefliyordu Amerika. Biz
böyle olacağım bilmiyorduk.
Hiç kimseyi direkt suçlamıyo-
ruz. Suç hepimizde. Biz gevşek
Çukurca'da sığınmacılara giyecekler çekilen tellerin ötesindenfırlatılıyor
Ote yanda bir Ttirk kaymakamı
HAKAN AYGÜN
ÇUKURCA — Ali Taşlan Kocabaş on
gtln öncesine kadar Erzurum Karayazı
Kaymakamı'ydı, Tayin emri geldiğinde
şaşırdı. Irak topraklanna kaymakam
atanmıştı.
"Curnhuriyet tarihinin Qk sınır ötesin-
dc görev yapan kaymakamı" olarak ar-
tıl tarihe gecen Kocabaş, şimdi Çukur-
ca'da. 49 nolu sınır taşının iki yarunda-
ki Kürt sığınmacıların mülki idare ami-
ri. Makarru, telefonu, memuru yok. Yat-
noaya yeri bile yok. Her akşam Çukur-
ca'da birinin evine misafir oluyor.
Kocabaş, daha önce hiç yurtdışına çık-
marnış. Şimdi gunde yüz kere giriş-çıkış
yapıyor. Irak topraklarındaki toplanma
merkezini "nizam"a sokmaya uğraşıyor.
Haline de gülmüyor değil.
"Valla burada dil ögreniyorum. Arap-
ça, Kürtçe, İngilizce konuşmaya başla-
dım mecburiyetten. Dil kursuna gitsem
bu kadar çabuk ögrenemezdim."
"Sınır ötesi kaymakam", yine de ha-
linden şikâyetçi değil.
"Vatan millet sagolsnn. Bana ne gö-
rev verilirse yapanm" diyor.
Kürt sığınmacılar artık yardım kam-
yonlanna saldırmıyorlar. Nedeni; kam-
yonlann üzerindeki Kızılay görevlilerinin
artık "tam teçhizat" gezmeleri. Kızılay
görevlileri ellerinde sopa, dağıtımda dü-
zeni sağlıyorlar. Yağmacıhğın önlenme-
sinde diğer bir etken de artık Apaçi tipi
helikopterlerle kampın dört bir yamna
yiyecek paketleri bırâkılması, ilk gûnler-
deki açlığın giderilmesi.
Kürt sığınmacıların şimdi en önemli
arzusu, güzel bir çadıra sahip olmak.
Kamp yöneticileri, çadın olmayanları
saptayıp, ellerine "bir adet radır
verilecek" yazıh, imzalı kâğıt tutuşturu-
yorlar. Kâğıt karşılığında çadır dağıtılı-
yor.
"Kamp kayraakamı", çadır kâgıtlan-
nın 10 bin dinardan satılmasından yakı-
nıyor. Kampm çocuk sığmmacılan için
elinde her kâğıt kalem olan, çadır dağı-
tıcısı. tlkokul beşinci sınıf öğrencisi ol-
duğunu söyleyen Muhammed de bunlar-
dan: "Ne olur bana çadır kftgıdı yaz."
Gazeteci olduğumuzu öğrenince de
yaka silkip uzaklaşıyor.
Bir başka "kâgıt-kalemlTye doğru.
Çukurca'da giyecekler artık çekilme-
ye başlanan tel örgülerin ardında bekle-
şenlere fırlatılıyor. Sorun ayakkabılann
dağıülmasında çıkıyor. Biri çiftin teki-
ni, öbürü diğerini yakahyor.
davrandık. Kentleri ele gecirdik-
ten sonra herkes evine gitti, yer-
leşti. Oysa bizim savunmada ol-
mamız lazımdı.
"Geri döner misiaiz" sorusu-
na aşiretlerin önde gelenleri "d-
bette döneriz" yanıtını veriyor-
lar. Ama bir koşullan var:
— ABD'nin denetiminde
olursa, geri dönmeye "evet" de-
riz. Ama Türk jandarmalan gü-
venliğimizi sağlarsa, geri dön-
mek yerine ölmeyi tercih ederiz.
Bunun birinci sebebi, biz Tür-
kiye'ye girerken Türk askerleri
üzerimize ateş açtı. Çok sayıda
insanımızı öldürdüler. Erzak
dağıtımı sırasında çok baskı ya-
pıyorlar. Gazeteciler bunlan gö-
rüntülediklerinde fılmlerini alı-
yorlar. Ama biz Amerika'ya gü-
veniyoruz. Her türlü imkânı
sağlayacaklar. Bize şu anda
Türkiye'nin yaptığı gibi yapma-
yacak Amerika.
Hakkâri Valisi Şehabeddin
Harput, Çukurca'daki Kürtlere,
kampa kurulan ses yükselticiy-
le anlatıyordu. Konuşması anın-
da Kürtçe'ye çevriliyordu. "VaK
Paşa", "evlerinize döneceksi-
niz" dedikçe, dinleyen farklı
aşiretlerin üyeleri alkışlıyordu.
"Geri dönme" heyecanı sarmış-
tı sınırda bekleşen Kürtleri. An-
cak "geri dönüşe kim karar
verecek" sorusuna herkesin ya-
nıtı ortakü: "Aşiret retsimiz ka-
rar verecek."
Aşiret reisi karar vermiş Sad-
dam yanlısı olmuşlardı. Sonra
aşiret reisleri karar vermiş Sad-
dam'a başkaldırmışlardı. Şimdi
de "Amerika'nın güvencesin-
de" aşiret reislerinin verdiği ka-
rarla geri döneceklerdi. Binler-
ce insanın kaderi aşiret reisleri-
nin elindeydi. Kürtlerin başına
gelenlerin en büyük nedeni de
buydu herhalde. Yoksa bilme-
dikleri en büyük diismanları aşi-
ret reisleri miydi?
DUNYADA BUGUN
AIİSİRMEN
Görmezden Gelemeyiz
Mehmet Ali Birand dünkü yazısında, VVashington Post ve
Herald Tribüne gibi Amerikan gazetelerinde, bazı asker gö-
revlilere ad vererek yöneltilen eleştirilerden söz ediyordu.
Birand, çok haklı olarak Genelkurmay Başkanlığı'nın bu
olayı soruşturması, eğer varsa suçlulann ortaya çıkarılıp ce-
zalandırılması gerektiğini söylüyordu.
Birand dostum haklıdır. Hepimizi töhmet attında bırakan
böyle bir olayı görmezden gelemeyiz.
Eğer olaylara doğru bir tam koymak ve kalıcı, sağlıklı çö-
zûmlere ulaşmak istiyorsak, görmezden gelemeyeceğimiz
başka gerçekler de vardır.
Evet örneğin, sığınmacılann içinde bulundukları durumun
tek sorumlusunun Saddam olmadığını da görmezden gele-
meyiz. Bush ile onun politikasına balıklama dalanlar da bu-
günkü olaylann sorumlulandırlar. Yoksul, sefil, aç, ölümle kar-
şı karşıya insanlar edebiyatı, bazı başka gerçeklerin de göz-
den kaçırılmasına neden olmamalıdır. Evet sığınmacılar ger-
çekten çok güç durumdadırlar v« onlara yardım elini uzat-
mak zorunludur. Ama bugünkü koşuilann yaratıcılarından biri
de dinmek bilmez tutkuları ve garip hesaplarıyla, kendi in-
sanlannı maceraya sürükleyen Kürt örgütlerınin liderleridir-
ler. Onlar yalnızca, dize gelmiş Saddam karşısında tutuna-
mayacak kadar zayıf, beceriksiz oldukiarı halde bir ayaklan-
mayı başlatmakla kalmamışlar (tüm halkın kendilerine can-
dan katılmadıkları yönünde tanıklıklar da var) aynı zamanda
halkı, evini, yurdunu terk etmeye de çağırmışlar, zaman za-
man da zorlamışlardır.
Kürt toplumunun feodal yapısını da göz önünde bulundu-
runca yann öbür gün aynı kişilerın Kürtlerın temsilcileri ola-
rak ortaya çtkıp, bazı istekler ileri sürmeleri durumuyla kar-
şılaşabiliriz.
O yüzdendir ki, daha bugünden bunlann olaylardaki so-
rumluluk paytarmı görmek ve göstermek zorundayız.
Bu arada, sığınmacılar arasında da yağmacılar, benciller
bulunduğunu, kimilerinin çocuklar için zorunlu olan süt toz-
larını yok etmek pahasına, gelen yardımı talan ettiklerini gör-
mezden gelemeyiz. Bunlan da görmek ve göstermek zorun-
dayız. Yoksa olaya zaten yanlı yaklaşan, Türkiye'nin 12 Ey-
lül'den bu yana içinde bulunduğu ımaj erozyonundan yarar-
lanarak, her aksaklığın faturasını bizlere kesmek isteyenle-
rin işlerini kolaylaştırmış oluruz.
Batı'nın son olaylardaki tavnndaki çelişkiyi de görmezden
gelemeyiz.
Şu gerçeği çok iyi kavramak zorundayız: Batı kamuoyu bir
yandan gerçek ve içten insancıl duygularla soruna yaklaş-
maktadır. Her yaklaşıma öfke göstermenin anlamı yoktur.
Ama, Batı kamuoyunda yaratılan havadan yararlanmak ve
Ortadoğu'da yeni oluşumlarla yepyenı dengeler yaratmak is-
teyenler de vardır. Bunlan görmezden gelemeyiz.
Batı kamuoyunun içtenliğiyle çelişen ikiyüztülüğü de gör-
mezden gelemeyiz. Sığınmacılann ülkelerine zorla geri gön-
derilemeyeceğini söyleyenler, bunları en kısa zamanda ka-
bul etmekle yükümlüdürler. Yoksa Türkiye zorla bu insanlan
besleyemez, barındıramaz, kendi insanına iş bulamadığı bir
ortamda iş sahibi edemez, durumdan doğacak sosyal, eko-
nomik ve politik sorunları kaldıramaz.
Amerikan, İngiliz ve Fransızların oluşturacaklan kamplar
da zaten bu gerçeğin yadsmmazlığından doğmaktadtr. Tüm
sığınmacıların bu kamplara gönderilmeleri kaçınılmazdır. Bu
gerçeği ne biz no de başkaları görmezden gelebilir.
Sığınmacıların kendileri de bu gerçeği görmek zorunda-
dırlar.
Bu konuda gösterilecek en küçük bir zayıflık gelecekte ba-
şımıza büyük dertler açacaktır. Batı'dan gelecek kimi içten,
kimi önyargılı ya da art niyetli tepkilerden çekinerek karar ver-
mekte gecikmek hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Halepçe kat-
liamından kaçan sığınmacıları hâlâ barındırmamızın bizeöv-
gü değil, eleştiri ve vergiden başka bir şey getirmediğini unut-
mayalım.
Devlet yönetmek soğukkanlılık ve ciddiyet ister. Bu gerçe-
ği de görmezden gelemeyiz ve bu ciddiyet ile soğukkanlılı-
ğın egemen olması için bıkmadan usanmadan kamuoyunu
uyarmak zorundayız.
KISA KISA
• Şişli'deki 'Türkiye Gazetesi Hastanesi' yann
Cumhurbaşkanı Turgut özal tarafmdan hizmete açılacak.
Yıllarca Bulgar Hastanesi olarak hizmet veren bina, Vakıflar
Genel Müdurlüğü'nce açılan ihale sonucu Ihlas Gazetecihk
Holding'e aybğı 40 milyondan 10 yıllığına kiralandı. Cerrahi,
dahili ve doğum dallannda hizmet verecek olan hastanenin
restorasyon ve donammı için 9.5 milyar lira harcandığı
bildirildi.
• lstanbul'da bazı bankalann soyulacağı yolunda mektupla
ihbarda bulunulduğu öğrenildi. Bir bankamn Levent'teki Oto
Sanayi Şubesi'ne gönderilen mektupla bankamn soyulacağı
şeklinde ihbar yapıldı. Banka çevresinde önlemler arttınlırken
dün de aynı banka için polise bu kez telefonla ihbarda
bulunuldu.
• Mllli Eğitim Bakanhğı'mn, sekiz yülık zorunlu
ilköğretime geçmesiyle ilgili çalışmaları sürdürdüğü
bildirildi. Bu amaçla pilot bölgeler ve okullann saptandığı
ve uygulamaya aşamalı olarak geçileceği kaydedildi.
Bakanlıktan alınan bilgiye göre halen ilkokulu bitirenlerin
yuzde 42'si ortaokula devam ediyor. Bakanlığm
Uköğretime geçilmesi amacıyla gerek ilköğretim okulları ve
ortaokulların yurt çapında yaygınlaştırılması gerekse de
yasal değişikliklerin yapılmasına ilişkin çalışmalar sürüyor.
Bu kapsamda bakanlık, sekiz yıllık ilköğretim için pilot
bölge ve okulları belirledi.
• Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr.
Selim ölçer, Sağlık Bakanhğı'mn hizmetlerde yetersiz
kalması nedeniyle belediyelerin devreye girmesinin söz
konusu olduğunu belirterek "Hâlâ halkın yüzde 4O'ı sağlık
hizmetinin bedelini kendi cebinden ödüyor" dedi. ölçer
belediyelerin mahallelerde sağlık kabinleri oluşrurulmasma
öncülük etmesini istedi. ölçer belediyelerin kuracaklan
sağlık birimJerinde sağlık ocağı modelini esas almalan
gerektiğini de öne sürdü.
• Ticaret gazetesi 50 yaşına basü. 20 Nisan 1942
tarihinde Süha Sükuti Tükel tarafmdan kurulan Ticaret,
Türkiye'nin ilk ekonomi gazetesi olarak biliniyor. Ticaret
gazetesi, Cumhuriyet gazetesinden sonra Türkiye genelinde
satılan en eski ikinci günlük gazete özelliğine de sahip
bulunuyor.
• izmir Eczacı Odası Başkanı Levent Kamacık, tzmir'de,
uyuşturucu içeren antidepresif ilaçların tüketiminde artış
olduğunu öne sürdü. Kamacık yaptığı açıklamada, reçete
ile verilen bu ilaçlardan günde 15-20 kutu sattıklannı
belirterek, "Bunlann dışında, bileşimlerinde uyuşturucu
bulunan birçok ilaç da reçetesiz satılıyor. Bu ilaçlara talep
küçümsenmeyecek boyutlarda" dedi. Kamaak, uyuşturucu
içeren ve reçetesiz alınarak bilinçsizce kullanılan Üaçlann
stresi geçici olarak tedavi ettiğini, sonrasmda daha ciddi ve
kalıcı rahatsızhklar meydana geldiğini kaydetti.
• Çalıntı otomobilleri sahte belgeler düzenleyerek
sattıklan iddiasıyla 5 kişi gözaltına alındı. Emniyet
Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, Asayiş Şubesi
ekipleri, kentte meydana gelen çeşitli otomobil
hırsızlıklanyla ilgili surdürdükleri araştırma ve
operasyonlar sırasında, 6 kişilik bir şebekeyi ortaya
çıkardı. Şebekenin elemanları olduğu açıklanan Uğurcan
Tuncabayın, Ali thsan Bölek, Habip Işıklı, Mesut Konk
ve Alkan Fettah Uluer gözaltına alımrken, kimliği
belirlenen bir kişinin de arandığı bildirildi. Yaklanan
sanıklann sorgulannöa, çeşitli semtlerden halen firarda
olan kişinin çaldığı 1991 Model Fiat Tempra ve Fiat
Tipo marka otomobilleri, sahte belge ve plakalarla Van,
Mersin, Antakya, Adana, Balıkesir ve Malatya'da
satüklannı itiraf ettikleri bildirildi. Sanıklarla birlikte,
çalınü oldukiarı belirlenen ve piyasa değerleri toplam
325 milyon lira olan otomobillerin ele geçirildiği
kaydedildi.