22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART 1991 KULTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 MÜZİK 'îlkyaz' konserleri • Kültür Servisi — Nilüfer'in "Îlkyaz" adını taşıyan 7 konserlik şov programı 27-31 mart tarihleri arasında Hilton Convention Center'da gerçekleşecek. "Îlkyaz" konserler dizisinin organizasyonunu Hedef Produksiyon gerçekleştirdi. Hilton'da ilk kez duzenlenecek Türk pop müziği konserleri öncesinde dun düzenlenen toplantıda Nilüfer, 8 kişilik orkestrası eşliğinde 2 saat sürecek bir konser vereceğini söyledi. Ses-ışık tasarımını Staras'ın yaptığı konserlerde Nilufer eski şarkılarına da yer verecek. Îlkyaz konserlerinin bilet ücretleri 35.000-45.000 lira olarak belirlendi. Biletler Vakkorama Taksim ve Suadiye*den, Moda Sineması ve Bakırköy Karya'dan edinilebilecek. Matine biletlerinin fiyatlan 30.000 lira olarak belirlendi. SERGİ Gençaydın'ın resimleri • Kültür Servisi — Zafer Gençaydın'ın resim sergisi 31 mart günune dek Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde surüyor. 1941 doğumlu sanatçı 1965 yıhnda Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-lş bölünıünden mezun oldu. 1972-78 yılları arasında Berlin'de Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda resim öğrenimini sürdürdü. 1983 yıhnda Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak giıdi. 1970-1990 yıllan arasında 16 kişisel sergi açan Gençaydın, 40 kadar karma sergiye katıldi. SİNEMA Dört sinema birden • Kültür Servisi — Çemberlitaş Şafak Sınemaları kompleksi kısa bir süre önce hizmete sokulan Şafak 4 ile tamamlandı. Daha önce açıtan Şafak 1, Şafak 2 ve Şafak 3'ten sonra fîlm gösterileri programına başlayan Şafak 4 de Çemberlitaş Pasajf nda faaliyet gösteren Ipek ve Şafak sinemalarının modern bir anlayışla dekore edilmesi, tüm gösterim sistemlerinin yenilenmesi ve salonların bölümlendirilmesiyle oluştu. Halı ile kaplanan, cafe ve fuaye ortamlannın genişletildiği bu sinemalardan ilki 600, ikinci ve üçüncüsü 200, dördüncüsü ise 125 kişilik bir kapasiteye sahip. Şafak sinemalannın sorumluları bu değişimi "80'li yıllaıda sinema-film-izleyici üçgeninde rneydana gelen değişme ve gelişmelere, izleyicinin rahat ve çağdaş bir ortamda kaliteli Fılmler izlemeyi tercih etmesine" bağuyor ve sinema salonlarının değişen profilirun dünya sinemalanyla aynı anda gosterime sokulan nitelikli filmlerle bir arada değerlendirilmesi gerektiği görüşünü savunuyorlar. TİYATRO Bildiriyi Lütfü Ay hazırladı • ANKARA (ANKA) — 27 Mart Dünya Tiyatrolar GUnü'nün 30'.su bu yıl aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 80 ülkede, çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Perdelerin ücretsiz açılacağı tiyatrolar günu nedeniyle bu yıl uluslararası bUdiriyi UNESCO Genel Müdürü Frederico Mayor, Türkiye adına da Lütfü Ay kaleme aldı. UNESCO Genel Mudürü Mayor hazırladığı bildirisinde tiyatronun sanat dalİarı arastndaki farkhlığına ve güncel yaşamdaki önemine yer verdi. Mayor'un bildirisinde de "Dünya artık esİci dünya değil. Tarihsel girişimler artık sadece birkaç seçkin yerde değil, aksine her tarafta yapılı>or. Kendi elleriyle kendi kaderlerini almaya başlayan ülkelerde kendi grup kimliğini oluşturan manevi ve kültürel topluluklar ile kendi temel özgürlüklerini talep eden insanlar arasında yaratıcı çeşitleme için duyulan bu ihtiyaç gelecekte daha da hissedilecek" denildi. Tiyatro yazarı Lütfü Ay da, Türkiye adına yayınladığı bildiride, Türkiye özelinde tiyatronun sorunlanna değindı ve bu sorunların çözümü için yapılacak çalışmalan anlattı. 'Balina ile Mandalina' • Kültür Servisi — Masal Gerçek Tiyatrosu, Bakırköy Adile Naşit Kültür Merkezi'nde Fanl Hüsnü Dağlarca'nın şiirinden yola çıkarak oyunlaştırdığı "Balina ile Mandalina" adlı müzikli çocuk oyununu sergilemeye başladı. Yapayalnız bir balina ile yapayalnız bir mandalina, korkunç Kuzey Denizi'nin ak gecelerinde tanışıyorlar. Biri hayvanların en kocamanı. Hep buzullar arasında dolasan. Biri sıcak ülkelerin küçücük bitkisi. Hep mavilik içinde türkü söyleyen. Sürüp gidiyor aralarmdaki ipince arkadaşlık. Birbirlerini bulmakta mutlu oluyorlar. Minicik mandalinanın üşümesine çok üzülüyor dev balina. Aynlmamn yüreğine düşüreceği acıyı bile bile Türkiyesi'nin Antalyası'mn kıyılarma getiriyor onu. Oyunu Reha Bilgen sahneledi. Balina ile Mandalina'da Canan Saran, Sabahattin Oğuz, Reha Bilgen, Levent Helvacılar ve Deniz Akçam rol alıyor. Oyun, her cumartesi-pazar saat 12.30'da izlenebilir. KİTAP Çocuklar için kitap ve dergi • Költttr Servisi — Redhouse Yayınevi'nde 11 yıl süreyle çalışan ve çocuk yaymlanm yöneteh Fatih Erdoğan, yayınevinin çocuk yayınları ekibiyle birlikte aynı alandaki çalışmalarını 1 nisan tarihinden başlayarak Mavibulut Yayınları'nda sürdürecek. Erdoğan'ın Redhouse Yayınlan arasında çıkarttığı "Kırmızıfare" çocuk edebiyat dergisi de beşinci sayısından başlayarak yayımına Mavibulut Yayınları'nda devam edecek. "Kırmızıfare" için 1991 yılı abonelik yenileme başvurularını Redhouse Yaymevi'ne göndermiş olan abonelerin kayıtları Mavibulut Yaymevi'ne aktarılacak. Henüz abonelik yenileme formlarını postaya vermemiş ve paralannı yatırmamış olan abonelerin ise bundan sonra şu adrese başvurmalan gerekiyoT: "Mavibulut Yayınları, posta kutusu 607, 34435, Sirkeci, Istanbui:' MUZIK/FİLİZAU 1965 doğumlu piyanist Kamerhan Turan, son olarak ftalya'da üç ödül aldı Genç müzikçileri destekleyînNe zaman Ankara'ya yolum düşse cumhuriyet tarihinin de- rinliklerinde kalan çocukluğu- nun yürek burkucu olduğu ka- dar eski dünya duyarlıklanmn hoşluklannın yaşandığı anılara ani dönüşler yapanm. 15 Mart 1991 Cuma günü Dı- şişleri Mensupları Eşleri Daya- nışma Derneği'nin Ankara Dev- let Operası binasında verdiği pi- yano resitali, resitali izleyen danslı akşam yemeği de beni ye- ni baştan çocukluğumun Anka- rası'na gotürdü. O zamanlar An- kara'daki elçilikler birbirleriyle davetler konusunda acımasız yanşırlardı. Devletricalinin,bü- rokrat, teknokrat ve sanatla uğ- raşanlarm da davetliler arasın- da olduğu bu yemek ve balolar- da cereyan eden olaylar, kün ne grymiş, kimle kim ne konuşmuş, hangi elçiliğin aşçısmı daha ma- rifetli imiş, hangilerinin büfesi daha zenginmiş, kim güzel dans edermiş, kim içip içip sarhoş olup ileri geri konuşmuş da üst- leri tarafından yaka paca ora- dan uzaklaştınlmış, falanın gü- zel kansı da nasıl flörtçüymüş filan bizim evde de konuşulur, ben de tabii ki tek bir lafı ka- çırmaz, çocukluğumun tek fan- tezi dünyası olan Hollywood filmlerine benzeyen bu masal dünyasının hayalleri ile büyür- düm. O zamanın elçilik balolarına tam tamına benzemese de bir ucundan o eski nostaljiye yak- laşan bu danslı yemek ve kon- ser davetinin en çarpıcı özelliği, yaşını başını almış olmamakla birlikte dinç ve genç kalmış dip- lomat ve hanımlanrun, büyükel- çilerin ve eşlerinin müthiş bir gümbürtü ile icra-ı sanat eyleyen caz-band eşliğinde 195O'li yılla- nn çeşitli gözde, popüler şarkı- lan ve araya serpiştirilen Napo- böyle seçkin bir dinleyici kitlesi önünde kbnser verme olanağı yaratmasıydı. 1%5'te Ankara'da doğan Ka- merhan Turan doğuştan şanslı. Eczacı olan babası çocukken fe- na halde müzik meraküsıymış, ama kendi babası oğlunun bu müzik merakını bir tokatla sin- dirmiş. Sıvas Lisesi'nde okur- ken, müzik öğretmeninin oluş- turduğu (ne çıkarsa bu isimsiz lerini Tûrkiye'nin yetiştirdiği en önemli piyanist ve hocalardan biri olan Ferhunde Erkin'den alan Kamerhan, 1976'da Elif ve Bedii Aran'ın Aran Müzik Mer- kezi'ne girer ve başanlı çalışma- lannı, kanldığı yanşmalarda de- receler alarak sürdürür. Kamerhan Turan, müzik ça- lışmalanmn yaru sıra Ankara Koleji'nde ve Hacettepe Üniver- sitesi'nde sürdürdüğü akademik tlk piyano derslerini Ferhunde Erkin'den alan Kamerhan Turan, baba mesleği olan eczacılığı şimdilik bir yana bıraktı. Çalışmalarını Viyana Müzik Akademisi'nde sürdüren genç müzisyen, enerjik ve parlak tekniğiyle dikkati çekiyor. Turan, son olarak İtalya'nın Montecalieri kentinde 3 ödüle değer görüldü. liten şarkılar ile kendilerinden geçercesine coşku ve neşe için- de dans etmeleriydi. Çoktandır böyle dans edildiğini görmüyor- dum; pek de hoşuma gitti doğ- rusu. Gecenin benim açımdan hoş olan bir başka yönü de Dışişle- ri Mensupları Eşleri Dayamşma Derneği'nin, genç ve gelecek va- at eden, yetenekli bir sanatçıya kahramanlardan çıkıyor zaten) plak koleksiyonu sayesinde ta- nıdığı dünya müzik başeserleri- ni dinleyerek kanına giren mü- zik sevgisini önce oğluna, son- ra da kızına aşılayan Baba Tu- ran, oğlunun müziğe karşı ilgi- sinin daha fazla olduğunu anla- dığı andan itibaren bu yolda hiçbir özveriden kaçınmamış. Yedi yaşında ilk piyano ders- eğitimde de çok başanlı olur. M.Ü.Eczacılık Fakültesi'ni de bitirdikten sonra artık bir yol aynmına gelen Turan burada seçimini yaparak baba mesleği olan eczacılığı, şimdilik, kaydıy- la bir kenara bırakır ve babası- nın, annesinin ve kendisinin or- tak tutkulan haline gelen müzi- ğe devam etme karannı alıp, 1987'de Viyana Müzik Akade- misi'ne girer. Akademide Prof. Noel Flores ile çakşmalannı sürdüren Tu- ran, bu arada, art arda girdiği Leipzig-Bach Yanşması, Viyana-Beethoven Yarışması, Atina - Maria Callas Piyano Yanşması'nda iyi dereceler alır- ken, son olarak Italya'nın Mon- tecalieri kentinde yapılan 5. Av- rupa Uluslararası Müzik Yanş- ması'nda piyano dahnda birin- cilik, En Iyi Yabancı Yarışma- cı dalında birincilik ve piyano- dört el dalında da birincilik ka- zanarak toplam Uç ödül birden aldı ve piyanist olmaya karar vererek yanlış bir seçim yapma- dığmı kanıtlamış oldu. Kamerhan Turan, cuma ak- şamı verdiği konserde Mozart'- ın KV 570 Piyano Sonatını, Ma- urice Ravel'in "Miroirs" deme- tinden "Alborado del Gracio- so"sunu ve Sergey Prokofiev'- in op.83, No.7 Piyano Sonatı- nı yorumladı. Enerjik ve parlak tekniğiyle dikkati çeken bu genç piyanistimizin elinden tutmalı ve onu Ankara dışında Istan- bul'da, Izmir'de, tüm ülkede ta- nıtacak konserler vennesine ola- nak tanımalıyız. Ne biçim özveri ve emekle ye- tişiyor bu gençler! Bu denli zor ve zahmetli bir mesleği sectikleri için hem onları, hem de ailele- rini kutlarken ilgilileri destek ol- maya çağınyoruz bu gençlere. Semih Balcıoğlu'nun yapıtları hem tstanbul hem de Ankara'da sergileniyor Sayfadan duvara karikatürBalcıoğlu'nun yapıtlan îstanbul'da Edpa Sanat Galerisi'nde, Ankara'da Galeri Selvin'de görülebilir. Balcıoğlu, 1993'te meslekteki 50. yılını yine 2 kentte 2 retrospektif sergiyle kutlayacak. TAN ORAL Semih Bakıoğlu'nun Edpa Sanat Galerisi'nde açtığı yeni sergisindeyiz. En yeni fıkralar ve kahkahalar da yine orada. So- ruyorum: — Daha önce serigrafi ile ço- ğaltdmış bir serginizi izkmiştik, şimdi de graviir karikatürler? — önceükle ben karikatürün gazete ve dergi sayfalanndan ga- leri ve ev duvarlanna çıkmasını isteyenlerdenim. Bu sanata duy- duğum sevgi ve saygının da bir gereği bu. Aynca çizgi çizen her- kesin, resim ve diğer grafik sa- natlar içinde kullanılan farkh malzeme ve teknikleri deneme- lerinin, kullanmalarımn gerekli olduğunu düşünüyorum. Çün- kü bunlar karikatürün duvara çıkmasını sağlar. Tüm dünya çi- zerleri de zaten bunu yapmıyor mu? tşte Adolf Born, Topor, Smiraov vb. — Bir de Utaplar? — Evet, Ceınal Nadir'in ölüm yıldönümünde de dediğim gibi karikatür yalnız günlük gazete ile yarına kalamaz. Yirmi yıl sonra kaç kişi çıkar da eski ga- zeteleri kanştınr? Insan sağlığı yerindeyken kendi kitaplarmı ki- taplıklara koymalıdır. — KitapuUara kaç kitap koy- dunuz? — On bir kitap. Bir de Aziz Nesin'i düşünün, yasından çok kitap yayımladı. Zaten onunla aynı dönemde olmak insanı et- kiler. Ayrıca diğer sanatçılarla birlikte olmak da öyle. Ne bile yim, Avni Arbaş, Ohat Burak'la zamanı paylaşmak çok güzel bir şey; Turhan, Ali Ulvi, Ferruh'la öyle Insan birbirini etkiler, bir- birine güç verir. Çalışan, iş üre- ten insana saygım, sevgim son- suz. — Sergilerinizi, farkhlıklan acısından değeriendirir misiniz? — Akademi yıllarında kari- katürü kâğıttan kurtarmayı de- nemek istiyordum. Eczacıbaşı Seramik Fabrikası'na başvur- dum. Orada Sadi Diren Hoca, bu iş için, "Olur da olmaz da" dedi, "önce malzemeyi bir tam". Üç buçuk ay Ynsuf Ziya'nın de- yimi ile camuria şakalaştım ve bunun olabileceği kanısına var- dım. Dört yılda beş sergi hazır- ladun. İlk yapüklanm kabartma idi, sonra üç boyutlu işler çıktı. 1979'da Osmanbey Akbank Galerisi'nde yağlıboya karikatür sergisi açtım. Doğnisu seramik- teki basan çizgisi yağlıboyada olmadı, ama yine de yapılabilir diyorum. Sonra serigrafi ile özgün bas- kı sergilerini 1984'te tstanbul, Ankara ve Izmir'de açtım. Gravüre gelince, o evde olmu- yor. Pres, boya vb teknik ola- naklar gerekli. Bu konuda Mar- mara Üniversitesi Güzel Sanat- lar Faknltesi yöneticileri ile ko- nuştum. OlabUir dediler. Kendi- lerine teşekkür ediyonım. Yeni malzeme, yeni calışma. Geçen ders yılı sonunda işe giriştim. Presin altından çıkan çuhayı şöyle ucundan kaldınp da altın- daki desene bakmak, güzel bir heyecan! Çalışma 8, 9 ay kadar süıdü. tstediğim etkiyi çalışma süresi boyunca yavaş yavaş elde ettim. — Aynı sergi aynı süre içinde Ankara'dş da mı açüıyor? — Evet, bu da kullanılan tek- niğin sunduğu bir olanak. Nisa- na kadar iki kentte daha sergim olacak. — Sonra? — 1993'te meslekteki 50. yı- lımda, yine iki kentte iki retros- pektif sergim var, kitabı da el- bet. Bu, hem çizgi hem de bir anılar kitabı olacak. — Sizi şimdiden kutluyorum. Ama şu kitaptan bir anınm da okuyuculanmız için şimdiden anlatmanızı istesem diyorum. — Efendim, Akademi Grafik Bölümü'nden 1951'de mezun ol- dum, 53'te de Dünya Gazetesi'n- de çalışıyorum. Bir iki yere de gazete grafiği, ilan filan yapıyo- rum. O zamanlar ilanlarda çi- zim pek kullanılmazdı. Ak- bank'tan Ferit Nazmi Gümen telefon etti bana, "Biz desenli reklamlar yapmak istiyoruz" de- di, "siz Akademilisiniz, bu ko- nuda bize yardım eder misiniz?" Hemen çahşmaya koyuldum. Bankalar o günlerde bahceli ev, garajlı ev filan veriyorlar. Bun- lara göre yirmi kadar resûn ha- nrlayıp götürdüm. Ferit Nazmi "Bunlan sevdim" dedi, "güzel olmuş, ama bir de sanat danış- manımız Behçet Bey görsün." Içeri milli şair Behçet Kemal Çağlar girmez mi? Benim bü- yük beyazlıklar bırakarak özenle hazırladığım resimler kendisine gösterildi, düsüncesi soruldu. Behçet Kemal, "Güzel olmuş, ama çoğu yer beyaz kalmış" de- di. "Varsm olsun ziyam yok" di- ye de ekledi, "ben oralara ufak ufak şiirler yazanm olur biter!" GRAVÜR KARİKATÜRLER — Daha önce serigrafiyle çoğal- lılmış bir karikatür sergisi açan Semih Balcıoğlu'nun Edpa'daki yeni sergisinde gravür karikatürler de yer alı>or. (Fotoğraf: İbrahim Günel) Istanbul Devlet Balesi dört yeni koregrafın çalışmalarını sunuyor Bale,AKM'de köşe kapmaca oynuyorKoregraflar devlet balesindeki ilk ürünlerini konser salonuna uygun hazırlamak zorunda kaldılar. LALE FtLOĞLU Devlet Opera ve Balesi'nde bu yıl önemli bir adım atıldı ve dansçılara koregraflık yapma şansı tanındı. Ancak kunımun olanaksızlıklanndan dolayı ye- ni koregraflann 'büyük düşünmemeleri" istendi. Atatürk Kültur Merkezi Kon- ser Salonu'nda 22 mart cuma günü dört kısa baleyi sahneleye- cek olan Sibel Kasapoğlu, Nil Berkan, Yavuz Özdel ve Hal- dun Yedican çalışmalarını de- rinliği dört metre olan bir 'kon- ser salonu'na uygun hazırlamak durumunda bırakıldılar. Bu du- nım, koregraflan, danscıların dört adımda seyircinin kucağı- na düşmesini engelleyici yollar aramaya yöneltti. Kurumun eski dansçüan ye- ni koregraflan, öncelikle geniş bir ekip gerektiren yapıtlardan vazgeçtiler. Sonra koregrafinin bir bale salonuna değil bir kon- ser salonuna uygun olması için hareketlerde değişikliklere gidil- di. Yine salon dar olduğu için dekor değişti. Ancak iş bu ka- darla da bitmedi: Dansçılann büyuk bir bölümunün 'Romeo BALE DİLİYLE KADIN — Dört kısa baleden Kadın'ın koregrarısini yapan Nil Berkan (sajda), 'Kendi dilimle kadına değinmek istedim' diyor. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) ve Jüliet'te oynaması nedeniyle koregraflann bir bölümü 'bulu- nabilen elemaniarla' çalışma yo- luna giderken bir de müdürlü- ğün 'yapıtlannızı kısaltın' iste- ğiyle karsılaştılar. Genel prova- nın iki güne sığdınlması ve bun- ların da ışık ve dekordaki ak- saklıklarla yapılması, olaya tuz biber ekti. Aslında sorunun büyuk bir bölümü Atatürk Kültür Merke- zi'nin tiyatro, bale, opera ve müzik çalışanlan arasında pay- laşılma zorunluluğundan ileri geliyor. Örneğin AKM büyük salonda hem senfoni konserle- ri, hem opera, hem tiyatro, hem de bale gösterileri yer alıyor. Ve heı bir yapıtın ortaya çıkması için gereken provalar sayesinde sanatçılar arasında bir köşe kapmaca oynanıyor. Durum böyleyken AKM salonlannın ayda bir de olsa bazı kuruluşla- ra kiralanması (gecesi altı mil- yon lira) sanatçılarda büyük tepki yaratıyor. Devlet balesinin 16 yıllık sanatçıS Yavuz özdel, "Salonlanmızı bize bırakın" derken AKM Müdüru Önder Dogu, haftada 35 etkinlik var- sa bunun' bir tanesinin dışarıdan kuruluşlara verüdiğini belirterek "Binlerce sanatçı var ve salon sıkıntılarını dile getirmekte haklılar" diyor. AKM Konser Salonu'nda cu- ma günü saat 20.00'de sahnele- necek dört kısa bale 'Dino ile Ceren', 'Ziyaretçi', 'İkisi' ve 'Kadın' başlıklanm taşıyor. 'Di- no ile Ceren'in koregrafisini ya- pan Yavuz Özdel, çalışmasında bir düşü anlattığını söylüyor. Bu düş, ağanın kadınına âşık olan Dino'nun düşü. Müziklerini Münir Nurettin Beken'in yaptı- ğı çalışmamn dekorlan Selçuk ToDu'ya, kostümleri ise Ayşegul Alev'e ait. Diğer üç yapıtın da dekor ve kostumlerini aynı ki- şiler gerçekleştirdi. 10 yıldır kurum dışında bir- çok müzikalin koregrafısini ya- pan Özdel, devlet balesindeki ilk koregrafi çalışmasıyla ilgili ola- rak da "Seyirci 'Kuğu Gölü' ve 'Giselle' görmekten bıktı. Te- kellerin kırılması gerek artık. Genç koregraflar yeni yapıtlar ortaya koyacak"diyor. 'İkisi' adlı bir perdelik bale- nin koregrafı Sibel Kasapoğlu ise devlet balesinin 15 yıllık dansçısı. 1975'te Eurovision Türkiye elemelerinde birinci olan Cici Kızlar'ın koregraflığı- nı yapan Kasapoğlu, "Plajda gordüğüm, düşüp kalkan bir çocuk da bana göre bale komik yapıyordur. Yaşamın kendisi dans" diyor. Sanatçı, Edip Cansever'in bir şiirinden yola çıktığı çalışmasında, "Bir kadın ve erkeğin başlangıç ve bitişte- ki resimlerini" sunuyor. 'Ziyaretçi'nin koregrafisini üstlenen Haldun Yedican ise, "Çalışmam insanın içindeki korkunun, yabancılaşmanın sevgiyle yok edilmesini işliyor" diyor. 'Kadın' adlı balenin koregraf- lığını yapan ve aynı zamanda dans eden Nil Berkan ise çalış- masında kadını genel olarak ta- nımlamaya çalıştığını söylüyor: "Kadın hak ve özgürlüklerinin bu kadar konuşulduğu gunü- müzde ben de kendi diliınle, ba- le diliyle değinmek istedim." TSE Karikatür üınşması • ANKARA (ANKA) — Türk Standartları Enstitüsü'nün (TSE) 4. Karikatür Yanşması açıldı. Son başvuru tarihi 2 temmuz olarak belirlenen yarışmada sanatçılardan dikkatlerini "Kadın-Kalite- Tüketici" konulannda yoğunlaştırmaları isteniyor. Seçici Kurulu Prof. Dr. Beyhan Karamagralı. Dr. AJi Düzgün, Dr. Osman Altıntaş, İbrahim Çıngay, Yaşar Efendioğlu, Seda Meral ve Şahap Alp'ten oluşan yanşmanın değerlendirmesi 15-16 temmuz tarihlerinde yapılacak. TSE 4. Karikatür Yarışmasf nın ödül töreni de 14 ekim tarihinde gerçekleştirilecek^ Veysel anıhyor • Kültür Servisi — Halk ozanı Aşık Veysel 18. ölüm yıldönümünde Küçükcekmece Meydam'ndan yann ; duzenlenecek bir törenle anılacak. Küçükcekmece Belediyesi'nin duzenlediği anma törenine halk ozanları, sanatçılar, folklor ekipleri ve konuşmacılar katılacak. Tören saat 13.00'te başlayacak. Fotoğraf yarışması • tSTANBUL (AA) — Şişli Leo Kulübü, Fotospor gazetesi ve Eurocolor Fotoğraf Laboratuvarı tarafından, 'Doğal Hayatın Korunması ve Çevre Kirliliği' konulu bir fotoğraf yanşması düzenlendi. IFSAK'tan Aclan Uraz, Aramis Kalay, Mustafa Vural, Ilyas Göçmen, Eurocolar'dan Enis özbank, Doğal Hayatı Koruma Derneği'nden Berna Bayındır'ın seçici kurulunu oluşturduğu yanşmaya adaylar, renkli, siyah-beyaz ve slayt (dia) dallannda en fazla beş eserle katılabilecek. Okunıa yarışması • Kültür Servisi— Het yıl Îstanbul'da yapılmakta olan Almanca Okuma Yarışması bugün saat 09.30 - 15.00 saatleri arasında Haydarpaşa Anadolu «.,-. Teknik ve Endüstri Meslek' Lisesi'nde gerçekleştirilecelc. Îstanbul'da Almanca eğitim yapan sekiz liseden orta 3 ve lise l'inci sınıf öğrencileri, kendi sectikleri Almanca metinleri okuyacaklar. Alman Gençlik Kitapları yazan Paul Maar'ın misafir olarak katılacağı yanşma, Federal Almanya Başkonsolosluğu himayesinde yapılacak. UGÜN • Georges Seurat söyleşisi Dr. Nevin Yücel Celbiş'in ölümünün 100. yıhnda Georges Seurat konulu söyleşisi saat 16.00'da Atatürk KitaplığYnda. • Asya mimarisi Arif Aşçı'nm Asya mimarisi konulu konferansı saat I9.00'da Yeşil Bizans Sanatevi'nde. • Latife Tekin'le sohbet Pan Yayıncılık'ta Latife tekin'le sohbet toplantısı saat 16.00 - 19.00 arası izlenebilir. • Türkçe konulu konferans Nejat Muallimoğlu'nun llkel Bir Dile Dönüştürülen Türkçemiz konulu konferansı saat 14.00'te Türk Edebiyatı Vakfı'nda. bugün bilsak 20 MART ÇARŞAMBA : 19.00PekModemIazz3: "Jazz'ınVahşiAü Sonny RoUins" Erol PEKCAN Duzenleyen: Taner ÇELENSU 19.00 Insan Haklan Platformu: "GözaltındaÖlümlerve AnüterörYasası Hazırhklan" Av.Mihriban K1RDÖK, Av.Eren KESKlN, Av.Levcnd TÜZEL Fotoğraf ve Sinema Atöljcsi M. Ziya ÜLKENCİLER yönctiminde (P.tcsi.-Çarş.-C.tesi.) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar(5.Kat) 15.00-18.00 HcavyMctal 18.00-24.00 Rock 21.30 EriknKORAY bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle