Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MART 1991 EKONOMÎ CUMHURİYET/13
SERBESTPİYASADADÖVİZ
ABODolan
Alman Marta
Isviçre Frangı
Hotlanda Ftontu
Ingtiz Sterlını
Fransız Frangı
100 llıretı
SA.Riyaiı
Avus Şılınj
Altş
3625
2200
2545
1930
6400
645
292
940
312
Satış
3635
2205
2550
1940
6450
650
297
950
317
ALTIN GÛMÜŞ
Cumhuriyet
Reşat
24 ayar altın
22 ayar bılezik
900 ayar gümûş
Vakıfbank Altını
Ziraat Altını
Halkaltın
Alış
273 000
300 000
41800
37 500
504
230 000
228 000
230 000
Sabş
278.000
315.000
42.000
41 000
531
235 000
233 000
235.000
M.BAHKASI PİYASALARI
TL
Piyasası
Mvo
Piyasası
Aftın
Piyasası
Ort Faa (%)
isl.Hac (MilyarTL)
Dolar kapanış (TL)
İsl.Hac (tMyon $)
Kapantş (ons/S)
Iştefn Hacm (kg)
2S630
3625
56 24
Bir ayda bir
trilyonluk ceza
• ANKARA (ANKA) —
Genel bütçe kapsamında
ocak ayında gerçekleştirilen
ceza tahakkuku, yıhn
tümünde öngörülen düzeyi
aştı. Yılın tümü için 995
milyar liralık ceza
öngörüldü. Ancak sadece
ocak ayında bir trilyon
liralık ceza tahakkuk
ettirildi. Ocak ayında
tahakkuk ettirilen bir
trilyon liralık cezanın 901
milyar lirasını vergi zam ve
cezalan, 60 milyar lirasını
trafik cezalan, 39 milyar
lirasını da idari niteükli ve
adli para cezalan oluşturdu.
Adel Kalenı
kapatddı
• lş-Sendika Servisi —
Giresun'da 10 yıl önce
kurulan Adel Kalem
Fabrikası zarar ettiği
gerekçesiyle iki gün önce
kapatüdı. Fabrikada çalışan
75'i işçi 88 personelin
görevine de dün son verildi.
öte yandan Ünye Çimento
Fabrikası işvereninin 300
işçiden lOO'ünün işten
çıkarılması için karar aldığı,
bu nedenle yemekhanede
çahşan 10 işçinin işten
çıkarıldığı bildirildı.
Demire ve
tuğlaya zam
• tSTANBUL (AA) —
Istanbul'da inşaat
maizemeleri ile temel sanayi
ürünlerinin işlem gördüğü
Salıpazan ile
Perşembepazan'nda tuğla,
galvanizli boru, dikişli siyah
boru ve inşaat demirine
yüzde 5 ile 12.71 arasında
zam yapıldı. Edinilen
bilgiye göre 8.5'luk tuğlanın
satış fıyatı 225 Uradan 240
liraya, 13.5'luk tuğlamn
fıyatı da 270 liradan 300
liraya çıkanldı. Galvanizli
boruda en yüksek zam,
ytlzde 6 ile yanm parmak
boruya yapıbrken en düşük
zam da yüzde 5 ile 5
parmak boruya geldi.
Dikişli boruda ise en düşük
zam yüzde 5.97 ile 3 çeyrek
borsaya gelirken en yüksek
zam da yüzde 6.05 ile 6
parmak boruya yapıldı.
inşaat demirinde de 8'lik,
10'luk ve 20'lik demire
yüzde 12.5 zam yapıhrken
diğer türlerde bu oran
yüzde 12.71 oramnda oldu.
Metaş'ın genel
kurulu nisanda
• İZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) —Tinansman
darboğazı nedeniyle
üretimine ara vermek
zorunda kalan ve uzun süre
sonra alacakh bankalar
arasında imzalanan
protokolle kurtanlmasına
karar verilen Metaş'ta ikinci
önemli adım 6 nisan
tarihinde atılıyor. Bu tarihte
toplanacak Metaş Genel
Kunılu'nda sermaye 75
milyar liradan 450 milyar
liraya çıkartılacak. Bu
arada şirketin ana
sözleşmesinde hisselerin
dağılımı ve sermaye
konusundaki 8, 9, 41, 42,
43 ve 45. maddeleri
değiştirilecek.
Hilton'da işten
çıkarma
• MERSİN (AA) —
Tursan-lş Sendikası'yla
Hilton Oteli işvereni
arasında bir süredir
yürütülen toplusözleşme
görüşmelerinin Önceki gttn
uyuşmazlıkla
sonuçlanmasının ardından
işveren dün 122 işçinin işine
son verdi. Tursan-Iş
Sendikası Bölge Başkanı
Mehmet Şerif Küçük
yaptığı açıklamada, işçilerin
sendika üyesi olduklan
gerekçesiyle işlerine son
verildiğini öne sürdü.
İşveren yetkilileri ise otelde
son aylarda büyük ölçüde
maddi sıkıntı yaşandığıru,
bu yuzden 122 işçinin iş
akitlerini feshetmek
zorunda kaldıklarını
söylediler.
Tekstîlde ıımut ısiffi
ESİN SUNGUR
Körfez savaşı sırasmda yurtdışı siparişleri
kesilen tekstil sektörü şeytanın bacağını kır-
dı. Savaşın bitmesinden sonra hazır giyim-
de siparişçi fırmalann akıruna uğradıklannı
belirten sektör temsücileri, Türkiye'nin
avantajh konumu nedeniyle Uzakdoğu'nun
siparişlerini de çekmeye başladığını savun-
dular.
Son günlerdeki rahatlamanın hem hazır
giyim, hem de tekstilde yaşandığını söyle-
yen Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ha-
san Arat, savaştan sonra siparişlerin muaz-
zam arttığını belirterek şöyle konuştu:
"Türkiye sınavı başanyla verdi. Uzakdo-
gu siparişlerinin bize yonelmesi bunu ispat-
lıyor. Bu gelişmede iki önemli etken var.
Her şeyden önce kurlardaki gelişmeler bizi
Uzakdogu'ya göre daha avantajlı hale ge-
tirdi. tkinci neden de kriz sırasmda Türki-
ye'nin mal yükkyebilmesi oldu. Uzakdoğu-
da aynı dönemde gemiye mal yükleyeme-
diler, navlunlar sigortalar çok arttı, mali-
yetler tırmandı. Türkiye coğrafi avantajını
iyi değeriendirerek Uzakdoğu müşterisini
çekmeyi başardı.
Canlanan iş hacminden dolayı AT kota-
sı bulunamadığını vurgulayan Hasan Arat,
işlerin açılmasının tekstilcileri de rahatlat-
tığuıı, dampingli mal ithalatının durmasıyla
sektör içi tartışmalann sona erdiğini söyle-
di. Arat, gelişmelerin böyle devam etmesi
halinde tekstü ve konfeksiyon sektörünün
1991 ydı ihracat hacminin 5 milyar dolan
bulacağını sözlerine ekledi.
Suteks'in Genel Müdürü Nur Madenci de
savaş sonrası gelişmelerin çok olumlu oldu-
ğunu belirterek krizin zamamnda sona er-
mesiyle Amerika pazarından yaz sezonu
için sipariş alınabildiğini söyledi. Maden-
ci, Avrupa pazannda Türkiye'nin Uzakdo-
gu'ya göre avantaj sağlamasına karşılık
Amerika pazannda fıyat farkı nedeniyle de-
zavantajın sürdüğünü bildirdi. Özel Tekstil-
in yetkilisi Mehmet Kumbaracı ise savaştan
sonra Avrupa uçaklannın dolu gelmeye baş-
ladığını ve sezonu yakalamak isteyen fırma-
lann Türkiye'yi siparij bombardımanına
tuttuğunu savunarak "Ozellikle orta ve kii-
Savaşın bitmesiyle hazır
giyimde yurtdışı siparişler
hızla artış gösterdi.
Kriz sırasında Uzakdoğu
firmalarının mal
yükleyememesi, bu kesimin
müşterilerini de Türkiye'ye
vöneltti.
îşlerin açüması tekstilcileri
de rahatlattı.
çük boy Avnıpalı firmalar Türkiye'ye akın
etti" diye konuştu.
Hazır giyimde yaşanan canlanmamn
tekstile de yansımaya başladığıru bildiren Is-
tanbul tplik thracatçılan Birliği Başkanı Er-
tekin Assapoglu, yaklaşık 10 gündür teks-
tilde de hareket olduğunu söyledi. "Ancak
şu anda maliyetierimizin altında satış
yapıyoruz" diyen Assapoglu, önümüzdeki
günlerde tekstil sektörünün fıyat ayarlaması
yapmasımn kaçımlmaz olduğunu belirtti.
Türkiye'nin kaliteli tekstil üretimi ile Av-
rupa ve Amerika pazarlannda söz sahıbi ol-
maya başladığım hatırlatan Assapoglu, bir
bütün olan tekstil ve konfeksiyonun uyumlu
çalışmasıyla Türkiye'nin ihracat gelirlerinin
katlanarak artacağını savundu. Ertekin As-
sapoglu, sektör içindeki barışın tam olma-
sı için dampingli ithalatın durdurulmast ge-
rektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sür-
dürdü: "Geçen yıl ipük ihracatı 55
bin lonken, ithalat 33 bin 400 ton oldu. Ay-
nca tekstil ve konfeksiyonun toplam ihra-
catı 255 bin tona ulaşırken bunun neredey-
se yüzde 25'i oramnda 61 bin tonluk teks-
til ürünü itbaJ edildi. Bunlann büyük bö-
lümünün Uzakdoğu'dan geldigi dikkate alı-
nırsa, bizim antidamping konusundaki has-
sasiyetimiz daha iyi anlaşıbr. Hazine, geçen
yılın aralık ayında antidamping soruştur-
malarını başlattı. Henüz sonuçlanmadı,
ama olumlu etkilerini hissediyoruz."
Istanbul Tekstil ve Konfeksiyon îhracat-
çı Birükleri (İTKİB) Genel Sekreteri tlhan
Yargan, birlik üyesi fırmalann ocak ve şu-
bat aylannda gerçekleştirdiği ihracatın Kör-
fez savaşma rağmen geçen >ilın aynı döne-
mine göre arıtığını belirterek "Savaş sıra-
sında sipariş iplalleri olduğunu ve yeni si-
pariş gelmediğini fark etmiştik. Bunun mart
ve nisan aylannda elle tutulur hale gelece-
gini biliyorduk. Ama savaş tam zamamn-
da sona erdi. Şündi bütün sektörde canlan-
ma var. Bu nedenle mart ayında da ihracat-
ta düşüş beklemiyonız" dedi. Yargan, Ha-
zine'nin satın alma adreslerini duzenli ola-
rak yayımlayarak ihracatçılara yardımcı ol-
duğunu ve tesktilde Ortadoğu'nun güneyin-
den başlayarak pazarlama çalışmalannın
hızlandığını bildirdi.
Mahalle bakkalı ölmezMarketlerle
yanşmakta zorlanan
bakkallar, geçen yıl
bin, bu yılın ilk iki
ayında 200 kayıp
verdi. Ancak
veresiyeyle çahşan ve
'mahallenin reisi'
sayılan bakkalların
marketlerle savaşacak
avantajları da var.
ESER ATİLLA ~
Önce marketti, sonra süper-
market oldu. Derken"hiper"i
geldi, son olarak da "gros" ek-
lendi. Bizim "kahraman
bakkal" ise hangi biriyle başa
çıkacağını, hangi birini "karşı-
sına" alacağını şaşırdı.
İstanbul, 20 trilyonluk bjr tü-
ketim pazarı. Yabancı girişim-
cilerin de iştahını kabartan bu
piyasa son bir yıl içinde iki bü-
yük uluslararası markete de ku-
cak açtı. Bunun yanı sıra karın-
ca kararınca, market tanımına
uysa da uymasa da, biraz fazla
sermayesi olanlar "bakkaliye"
ya da "gıda pazar"lan yerine
market açmayı yeğliyorlar. Bu-
günlerde Migros Genel Müdü-
rü Biilend Ozaydınlı'nın deyi-
şiyle "Eskiden lokantaydı. Son-
ra restoran oldu. Şimdi ise bak-
kal kvhalan inip, yerine market
leVhaları asılmaya başlandı."
Marketlerin gelişmişliğin bir
göstergesi olduğu, Türkiye'nin
bu konuda geç kaldığı söyleni-
yor. Ancak bu gelişmenin, dede
yadigârı bakkalları öldürup öl-
dürmeyeceği sorusuna bakkallar
ve marketçiler değişik yanıtlar
veriyorlar.
tstanbul Bakkallar Derneği
Başkanı tbrahim Gürdamar
bakkalların ölmeyeceği kanısın-
da, "Mahalle bakkalı evin
reisidir" diyor Gürdamar:
"Elektrik parası, su parası ge-
lince hemen bakkala koşulur,
örneğin 'Ahmet Efendi bizim
Fatihli bakkal Mehıi Telek'in dükkânı devren kiralık. 'MarkeC-
ler benden ucuza satıyor. Ay sonunda para bitince müşteri bize
geliyor ama, veresiyeler ödenmiyor. Devretmekten başka carem
kalmadı' diyor Telek.
bey para bırakmayı unutmuş.
Şu bizim elektrik parasını sen
veriver de, ben akşam bey gelin-
ce sana ödeyeyim' gibi istekler-
le karşılaşınz sıirekli. Bir mar-
kette bunlar hiçbir zaman ol-
maz". Bakkalların marketlere
üstunlüklerine, veresiye verme-
lerini de ekleyen Gürdamar,
"Birçok bakkal veresiye verir.
Bu da markete karşı bakkalları
daha cazip kdıyor" diyor. An-
cak camına "Devren kiralıktır"
levhası asan Fatihli bakkal
Mehdi Telek, veresiyelerin ken-
disini batırdığını ve dükkânı ka-
patmak zorunda kaldığını belir-
tiyor.
Fatih'teki bu olay, mini mar-
ketlerin bol olduğu Şişli gibi di-
ğer semtlerde de yaşanıyor. Şiş-
li'deki Site Bakkaliyesi'nin yet-
kilisi, "Giinlük cirom yaklaşık
500 bin lira. Bunun 250 bini Te-
kel ürünleri. Hem yaşlıyım hem
de parasal gücüm yeterli olma-
dığindan yanımda kimseyi çalış-
tıramıyorum. Bu nedenle de te-
lefonla gelen siparişleri karsıla-
yamıyorum. Hemen yanımdaki
marketten alış-veriş yapıyor
müşteri. Bize gelen çok az" di-
yor. "Direnebilecegim kadardi-
reneceğim. Sonra da bu işi bı-
rakmayı düşünüyorum" diye
ekliyor.
istanbul Bakkallar Derneği
verilerine göre 1990 yılında 13
bin bakkalın bulunduğu Istan-
bul'da kapanan bakkal sayısı
1000'e ulaşmış. 1991 yılının ilk
iki ayında kapanan bakkal sa-
yısı ise 200'e varıyor. Migros
Genel Müdürü Özaydmlı da
"Bakkallar ölecek mi?" sorusu-
na "Belki ölmeyecek, ama
azalacak" yanıtını veriyor.
önümüzdeki yıllarda büyük
mağazalara olan rağbetin ana-
cağım savunan özaydınlı, bak-
kalların bundan sonra ancak
günlük ihtiyaçlara yanıt verme-
ye başlayacağını söylüyor. tbra-
him Gürdamar da aynı olguyu
dile getiriyor. "Eskiden bakkal
her türlü mal satardı. Market-
lerin çogalması, bakkalın sattı-
gı mal çeşidini azalttı. Artık
bakkallar daha çok ekmek, Te-
kel ürünleri, meşrubat, makar-
na, şeker, kibrit ve çiklet satı-
yor. Deterjan, kuru gıda, tuva-
let kâğıdı için bize gelen yok.
Bunlar için marketlere gidili-
yor."
T U K E T I C I G O Z U Y L E
Alman SeyahatAcenteleri Birliği Başkanı Schneider.
Türkiye rezervasyonlarda yok'Ekonomi Servisi — Alman
Seyahat Acenteleri Birliği Baş-
kam Otto Schneider, Körfez sa-
vaşımn bitmesinin ardından Al-
manya'da yüzde 50 oranmda ar-
tış gösteren rezervasyonlarda
Türkiye'nin yer aknadığını açık-
layarak "Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'a da söyledim, Türki-
ye'nin 6-8 hafta içinde reklam ve
tanıüm kampanyasına girmesi-
gerekiyor. Yoksa Türkiye, 1991
için çok geç kalmış olur" dedi.
Dün Türizm Yatırımcıları
Derneği'nin (TYD) Dedeman
Oteli'nde düzenlediği yemeğe
konuk konuşmacı olarak katılan
Schneider, Türkiye'ye geçen yıl
1 milyon Alman geldiğini anım-
satarak şunlan söyledi:
"Türkiye'nin 1991 yılında
1990 sayılanna ulaşacağma ina-
myorum. 1990 yüı çok iyi geç-
miştir. 1991 yılımn Körfez krizi
nedeniyle geçen yılın üzerinde
bir artışla kapanacağını sanmı-
yorum. Eğer bu yıl 1990 rakam-
lanna uiaşılırsa bence başan
olarak degerlendirilmelidir."
Alman Seyahat Acenteleri
Birliği Başkanı Otto Schneider-
in dün yaptığı konuşmada dile
getirdiği görüşler ana başlıkla-
nyla şöyle sıralandı: •
Turizm ve hukümetlen Hükü-
metlerin Körfez krizi nedeniyle
yapnuş olduğu açıklamalar be-
ni hoşnut etmiyor. Çünkü bu
açıklamalar iş hayatımızı etkili-
yor. Mesela Alman hükümeti
savaş sırasında çeşitli ihtarlar
verdi. En son 6 martta Türkiye^
nin güneydoğusunun seyahat
Otto Schneider:
Körfez savaşımn
bitmesinin ardından
Almanya'da yüzde 50
artış gösteren
rezervasyonlarda
Türkiye yer almıyor.
Türkiye'nin 6-8 hafta
içinde acil tanıtım
kampanyasına girmesi
gerekiyor.
için güvenlikli olmadığı uyansı
yapıldı. Ama bu bölgenin sımr-
lan konusunda herhangi bir
açıklamayapılmadı. Ama Eko-
nomi Bakanı'nın Uluslararası
Berlin Turizm Fuan'nda (ITB)
uçakla yapılacak seyahatlerin
risksiz olduğunu açıklaması
olumlu bir gelişme. Hükümetle-
rin tavn önemli. Çunkü reklam
ve tanıtım çahşmalan tüketici
olan halkı ikna etmeye her za-
man yeterli olmuyor. Hükümet-
lerle işbirliği gerekiyor.
Alman pazan: Birleşme önce-
si Batı Almanya olarak amlan
78 milyon Almanın yüzde 68'i
yurtdışı seyahatine çıkıyor. Bu
oran toplam Alman nüfusunun
üçte ikisidir. Bunlann yüzde
37'si paket turlarla seyahat edi-
yor. Otomobilleriyle gezen Al-
manlar bu sayının dışında. Al-
manların ülke tercihleri tspan-
ya, ttalya, Avusturya, Fransa,
Yugoslavya, Yunanistan, Hol-
landa, Türkiye, tsviçre, ABD,
Kanada ve Danimarka olarak sı-
ralanabilir. Otomobil ve trenle
yapılan gezılen saymazsam
Türkiye, fspanya ve Yugoslav-
ya'mn ardından geliyor. Geçen
yıl Ispanya'ya 5, Yugoslavya'ya
ise 1.8 milyon Ahnan gitti. Al-
manlar 1990'da 134 milyon gezi
yaptılar. 2-4 yıl sonra ise bu po-
tansiyele eski Doğu Alman va-
tandaşlar da katılacaklar.
1991: Körfez savaşı yüzünden
ocak ve şubat aylannda üçte bir
oramnda daha az rezervasyon
yapıldı. Bu aylarda yapılan re-
zervasyonlar da Almanya içi ve
komşu ülkeleri kapsıyordu. Ya-
ni yalnızca otomobilleriyle' ve
trenle seyahat edenler bu ortam-
da gezmeyi güverüi bulmuştu.
Pek çoğu uçakla seyahat etme-
me karan almıştı. Körfez sava-
şının hemen ardından rezervas-
yonlarda artış görüldü. Ama re-
zervasyonlarda görülen yüzde
50 oranındaki artış Türkiye'yi
içine almıyor. Yapılan rezervas-
yonlar genellikle Ispanya, Por-
tekiz ve Kanarya adalanna yö-
nelik. Türkiye'nin Körfez krizi
sırasında takındığı tavnn büin-
cindeyiz. Türkiye'nin gayretle is-
tenen yere geleceğine eminim.
"Müşterek çabalaria" demek is-
terdim. Ama son Ankara seya-
hatimde de anladığım gibi ne
yazık ki bütün çabalar müşterek
olamıyor. Mesela Alman Char-
ter Havayollan Türk hükümeti-
ne l'er milyon mark koyarak or-
tak yatınm yapmayı teküf etti.
Ama Türk hükümeti böyle bir
anlaşmamn olamayacagını söy-
ledi.
Altyapı-çevre: Turizmde alt-
yapı ve korunmuş çevre çok
önemli. Kaynaklan tüketen bir
turizmden kaçınmamız gereki-
yor. Çevre ve kültür mirası tu-
rizm için artık büyük bir önem
kazanrmştır. Çünkü tesis ve
kumsal her ülkede var. Alman
tur operatörleri 1992'den itiba-
ren kataloglannda hangi tesisle-
rin su arıtma sistemi olduğunu
belirtmeye başlayacaklar. Çevre
tahribi turizmi de tahrip eder.
Yani hem ekoloji hem ekonomi
tahrip edilmiş olur. Bunlar bir-
birine eşdeğerdir.
Altyapı da çok önemli. Çün-
kü ilk izlenim havaalanlannda
olmaktadır. Ama tzmir ve Da-
laman'ı dışanda tutmak kaydıy-
la Türkiy^deki havaalanlarmın
yetersiz kaldığını söyleyebilirim.
Bence yeni otellere yatınm yap-
madan önce altyapıya yatınm
yapmakta fayda var. Sonra te-
mizlik önemli. Tuvaletlerin hem
şayı hem de temizlik açısından
yeterli olmadığını söyleyebilirim.
Sonra tesislerdeki tıbbi hizmet-
ler de yeterli değil.
MERAL TAMER
1
4. »tta
•İKu
Ilft»
M«A0X
VUUU
MfAU
MVA
L î S f * •••'-• •
TTı
m t
~~ı
l UM/449 '
' i S l l l MWWW W ü '
r — -
1
*
Kuru temîzleyiciye davaKöşemizi sürekli izleyenler bilirler. Zaman
zaman bu sütunlarda kuru temizleyicilerle
başı dertte olan okuriarımızın sorunlannı dile
getiririz, ama yüzde 90'ına çözüm bulama-
yız. Kuru temizieyicilerin bir bölümü büyük
bir sorumsuzlukla "biz bunu temizleyebi-
lir miyiz" diye düşünmeden önlerine gelen
her giysiyi kabul ederler, temizleme sonra-
sında giysiierin ağzı bir yana burnu bir ya-
na gidince ya da renkleri birbirine karışın-
ca bu kez de "Yapılacak brr şey yok. Biz
bize her teslim edilen ve bozulan malı taz-
min etmeye kalksak kepenkleri kapama-
mız gerek" derier.
Fakat okurumuz Mehmet Kabasoğlu, tü-
keticinin bu çaresizliğine çıkış yolu bulan ön-
cü okuıianmızdan biri. Kendisi bir kazak için
kuru temizleyiciye tazminat davası açmış.
Dava 3 ay gibi kısa sürede sonuçlanarak
okunjmuz kuru temizleyiciden yün kazağın
bedeli olan 425 bin lirayı tıkır tıkır almış.
İşini ciddiye almayan kuru temizleyicile-
re karşı yargı yoluyla 3 ay gibi kısa bir za-
manda başarı sağladığı için öncelikle oku-
rumuz Mehmet Kabasoğlu'nu yürekten
kutluyoruz. Hemen ardından da bu deneyi-
mi Cumhuriyet okurlarıyla payiaştığı için
kendisine teşekkür ediyoruz. Kuru temizle-
yicilerle bundan böyle başı derde girebıle-
cek mücadeleci okurlarımıza örnek olması
açısından da okurumuzun mektubunu ve bi-
ze gönderdiği Kadıköy 6. Sulh Hukuk Ha-
Umliği'nin 20.6.1990 tarih ve 1990/793 nu-
maralı karar metninin özetini ve fotokopile-
rini "bilgilerinize" diyerek yayımlıyoruz:
"Tarafınızdan dile getirilen sorunlar için
"kuru temizleme" ile ilgili olanların epey-
ce fazla olduğunu hatırlıyorum. Bu konuda
kamuoyunun ve sizin hassasiyetle durduğu-
nuzu ve pek çok vatandaşın da mağdur ol-
duğunu tahmin ettiğım için ilginizi çekebi-
lecek olan bîr "örnek vaka"yı, "karar
metni" ile birlikte gönderiyorum.
Geçen yıl aldığım bir kazağı, birkaç kez
kullandıktan sonra mahallemdeki kuru te-
mizleme firmasına verdim. Belirli bir süre
sonunda başvurduğumda ise sıcak suda yı-
kanarak küçülmüş ve giyilemez durumda-
ki kazağımla karşılaştım. Zaranmın tazmi-
nini talep ettiğimde de 'Burası Türkiye,
böyle şeyler olur, alışmak zorundasınız.
Hiçbir şekilde tazmin etmem. Nereye is-
terseniz başvurun' cevabını aldım. Aka-
binde avukatıma başvurarak dava açtım ve
bilirkişi tespiti neticesinde 3 aylık bir uğraş
sonucu kazağımın tazminini sağladım.
Elinizde bir örnek oluşturması için alınmış
bir neticenin resmi evrakla belgelenmiş ol-
ması nedeniyle, 'karar' fotokopilerini ta*
fafınıza yolluyorum. Daha fazia mağdur ol-
maması için kuru temizleme firmasının is-
mini vo isteği üzerine avukatımın ismini ka-
patarak 'karar' fotokopisini gönderiyo-
rum:'
Kadıköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne 27
Mart 1990 günü dava açan okurumuz, 3 ay
içinde mahkemeden sonuç atıyor. Yıllar sü-
ren mahkemeler, bezdirici yılan hikâyeleri
söz konusu değil.
Kadıköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesi kaza-
ğın bilirkişiye incetettirilmesinden sonra yüz-
de 100 yün olan ve kesinlikle yıkanmaması
gereken kazağın tamamen temizleyici ha-
tası sonucu keçeleşip küçüldüğü tespit edi-
liyor ve bu nedenle de kazak bedeli olan 425
bin liranın davalı kuru temizleyici tarafından
tazmini karara bağlanıyor.
Bu örnekieri çogaltmalıyız. Çoğalttığımız
takdirde kuru temizleyiciler arasında işini
ciddiye almayanlar, birkaç kez yüksek mik-
tarlarda tazminat öderlerse sanırız hizaya
gelirler ve her önlerine gelen malı biz bunu
temizletiriz diyerek gözü kapalı kabul etmez-
ler. Bu arada kuru temızleyicilere verilen izin
konusunu da yeniden yetkili makamlara ha-
tırlatmak ve bu izinler verilirken hangi ölçüt-
terin dikkate alındığını sormak istiyoruz.
Tekrar teşekkürler, Mehmet Kabasoğ-
lu... Bundan böyle bize başvuran okurları-
mızdan sorunlan kuru temizlemeyle ilgili
olanlara göğsümüzü gere gere "dava
açın" diyecek ve sizi örnek gösterecegiz.
Onlara davanın 3 ay gibi kısa bir sürede so-
nuçlanabileceğini de hatırlatacağız.
Bu arada okurlarımıza da temizleyiciye
verdikleri giysiler için temizleyiciden teslim
fişi alırken üzerine malın rengi ve nitelikle-
rini, elde belge bulunması açısından mut-
laka yazdırmalannı salık veriyoruz.
T U K E T 1 C I N I N S E S I
Ultra Prima'lar bozuldu
Çocuğum doğduğundan
beri Ultra Prima kullanıyo-
rum. Çok memnundum. Her-
halde talep fazlalığından (her
şeyde olduğu gibi - nefret edi-
yorum bu zihniyetten) ipek gi-
bi olan bezleri, kalıp gibi
sert hale getirdiler ve kalite-
sini oldukça düşürdüler. Be-
beğimin 4 ayda pişmeyen altı
pişmeye başladı. Telefon edip
şikâyetimi dile getirdiğimde
Türkiye'deki fabrikalarının
üretimi yetersiz kaldığı için
Suudi Arabistan'dan ithal et-
tiklerini ve bu durumun 3-4 ay
devam edeceğini söylediler.
Suudi Arabistan'dan ithal et-
mek, burada imal etmekten
<o
daha ucuza geldiği için bu yo-
la başvurduklanndan eminim.
Tüketici olarak yine mağdur
olduk.
Emel Ganimgil-İstanbul
\Jkurumuzun bu mektubunu Ultra Prima'lann
üreticisi SANİPAK'a ilettik. Eczac/baş; Tophıluğu'na
bağlı olan Sanipak firmasından aldığımız yanıtta,
Amerikan Procter anö Gamble firmasıyla girdikleri
ortaklığın ardından Sanipak ürünü olan Prima çocuk
bezlerinin kalitesini yükselterek Ultra Prima'yı
piyasaya sürdükleri ve bir pazarlama stratejisi olarak
yeni ürünün fıyat farkının tüketıciye yansıtılmadığı
belirtildi. Pazarlama faaliyetleri içinde çok sayıda
anneye ulaşıldığı için Ultra Prima'ya kısa sürede
yoğun talep olduğu ve bu nedenle mal
yetiştiriiemediği kaydedilen yazıda, Suudi
Arabistan'dan ithal edilen Ultra Prima'lar yerii
üretilenden yüzde 30-40 daha pahalı olduğu halde
fiyat farkının tüketıciye yansıtılmadığına dikkat
çekiliyor ve bu ithalatın Gebze'de yeni kurulmakta
olan fabrika bu yılın eylül ayında faaliyete geçinceye
kadar sûreceği vurgulanıyor.
Sümerbank değiştirdi
26.12.1990 günü Beşiktaş dı. Mağazadakiler garanti ve-
Sümerbank mağazasından remediklerini söyleyerek soru-
taksitle alışveriş yaptım. Fiyat- numla ilgilenmediler. Aynı ola-
ların hiç de ucuz olmadığı ma- yın, Sümerbank'ın merkezine
ğazaya beni çeken sadece yazsam da sonucun değişme-
taksit olayıydı. Fakat aldığım yeceğini düşünerek size yaz-
90 bin mayı daha uygun buldum.
H. Cevahir Kayam-İstanbul
ayakkabı -ki 90 bin lira
ödemiştim- 2 ay geçmeden ön
kısımlanndan açtlmaya başla-
Arkadaşlanmız bu mektubu Sümerbank Kundura
j Ürün Müdürü Gülay Erkanı'ya ilettiler. Gülay
Erkanı'n/n verdiği bilgiye göre fabrikasyon olduğu
için ayakkabılarda böyle hatalar olabiliyormuş.
"Hata bizde olabilir" diyen Gülay Erkanı, tüketici
ayakkabısını getirdiği takdirde sağlamıyla
değiştireceklerini vaat etti. Gerçekten de ayakkabı
sağlamıyla değiştirildi.
Dişimi kim tazmin edecek?
Üsküdar'da Demircioğlu
Unlu Mamuller Ltd.'den aldı-
ğım kuru pastanın içinden çı-
kan sert bir cisim, dişimin kı-
rılmasına neden oldu. Duru-
mu kendilerine iletmek üzere
tekrar gittiğimde, pastaların-
dan çıkan, fındık kabuğu oldu-
ğunu sandığım sert bir mad-
denin dişimi kırdığını söyle-
dim. Pastalannda fındık kul-
lanmadıklannı söylediler. De-
mek ki dişimi kıran, pastayla
ilgisi olmayan başka yabancı
bir maddeydi. Dişimin çok kö-
tü durumda olduğunu, tedavi-
si için gösterdiğim dişçinin
520 bin lira istediğini söyledi-
ğimde ise "Ne yapalım, biz
dişçiye bile gidemiyoruz,
yapabileceğimiz bir şey
yok" dediler.
Hatice Yakar- İstanbul
URETICIYE
TEŞEKKUR
Paşabahçe'ye
teşekkür
Geçen ay içinde Paşa-
bahçe Borcam Fabrika
Müdürlüğü'ne bir yazı ya-
zarak ürünlerinin sürekli
olarak kullanıcısı olduğu-
mu, ancak içlerinden 3 ta-
nesinin kullanım sırasında
fırında yemek pişirirken
patladığını belirtmiştim.
Mektubu postaladığım ta-
rihten 3-4 gün sonra Genel
Müdür Yardımcısı Kerim
Eroğlu bey bizzat arayarak
ayrıntılı olarak benden bil-
gi aldı ve zaranmın tazmin
edileceğini söyledi. Nite-
kim bir hafta sonra da her
3 borcamın yenisi evtme
kadar getirildi.
Nilgün Nazilli-Ankara
$
ÜNİLEVER
üzmedi
İzmir TANSAŞ'tan aldı-
ğım Gibbs tıraş köpüğü
maalesef bozuk çıktı. Istan-
bul'a telefonum sonucu
Levent Toluk isimli görev-
|i, konuyla ilgileneceğini,
İzmir bürosuna konuyu ile-
teceğini söyledi. Gerçekten
de kısa bir süre sonra İzmir
bürolanndan bir görevti ad-
resime geldi ve bozuk tıraş
köpüğü sağlamıyla değişti-
rildi. Bu olayın 2-3 gün gi-
bi çok kısa sürede hallol-
ması beni mutlu etti.
Kerim Bahadır-İzmir
MUDO'ya
teşekkür
Geçen ay MUDO Kızılay
şubesinde aldığım kaz tü-
yü dudu yeleğim, bir ay
sonra dikişlerinden patla-
maya ve İçindeki kaz tüy-
leri dışarıya çıkmaya başla-
yınca, mağaza satış müdü-
rü Murat llhan hemen ye-
leğimi aldı ve bir hafta son-
ra gelmemi söyledi. Ertesi
hafta gittiğimde İstanbul'-
dan benim için gelen yeni
bir kaz tüyü yeleğim olmuş-
tu. Ertan Kılcıgil-Ankara