22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMH^MYET/16 BtR BOCA HİKÂYESt — Nimes'teki kapalı arenada yapılan banş rerıa sı sırasında, bir "Forcado" Portekiz boğa güreşinin son hamlesi "Pega" için boğayı yakalıyor. "Forcado"- nnn görevi, atlı matador ile dövüşünden sonra saldıran boğayı "torril"e girmeden önce hare- ketsizleştirmek. (Fotoğraf: AFP) Avrupa'nm en tehlikeli gangsteri SITTARD/HOLLANDA (AA) — Belçika'nın Maasmeche- len kentinde ikamet eden ve Av- rupa'nın en tehlikeli gangsterle- rinden sayılan Yılmaz Yıldırım (25)adlı Turk, Hollanda'nıngü- venlik önlemlerinin en sıkı oldu- ğu Sittard Cezaevi'nden kaçtı. Yıldırun, üçüncü kez cezaevinden kaçmayı başardı. Hollanda ve Belçika adliye ma- kamlarınca çök tehlikeli bir kişi olduğu bildirilen Yıldınm, 16 Arahk 1989'da ilk kez Hollanda 1 nın Den Bosch Hapishanesi'nden kaçmıştı. Ikinci kez yine Hollan- da'nın Breda Cezaevi'nden kaçan Yıldırım, 11 Ocak 1990'da Belçi- ka gümrüğünde bir gümrükcüye ateş açarak yaralamıştı. 20 MART 1991 CAMEL RALLY TEAM İDDİALI — 1991 Ralh sezonu pazar günü fzmir'de yapılacak pist yarışı ile başlayacak. Camel Rally ekibi de bu yıl şampiyonluğun en iddialı ekiplerinden biri. Camel 1991'de 2 otomobil ile yarışacağını açıkladı. Buna göre de 5 kez Türkiye şampiyonu olan Ali Bacıoğlu - Melin Çeker ikilisi >eni Lancia Integrale ololan ile Shell ve Pirelli'nin ek sponsorlüğünde 6 adet ralli. 9 adet pisl ve 2 tırmanma yarışına katılacak. 1991 Paris - Dakar rallisinin başarılı sürucusu Ali Deveci ise SGS - Profilo ve Renault'nun yardımlarıyla Türkiye 1 de yapılmış bir Renatılt 21 Turbo ile pist yanşlarında şampiyonluk kovalayacak. (AsenaÖzkan) Horlamaya kesin çözüm PARİS (UBA) — Fransız bi- lim adamlan horlamaya neden olan burun etlerüıi lazerle yaka- rak başanlı sonuçlar elde etti. Henüz deneme aşamasında olan lazerle horlamanın önlenmesi tedavisinde şündiye kadar 50 hasta horlamaktan kurtuldu. Deneyleri gerçekleştiren Foch Hastanesi uzmanJarından Prof. Dr. Charles Frechhe, uygulama- nın kesinlikle yan etkisinin ol- madığıru belirtirken halihazırda yüzde 85 olan başan oranını yüzde 100'e çıkarmak için çalış- tıklarını söyledi. Prof.Dr. Frechhe, horlama probleminden yakınan çiftlere tekniğin yakında kullanılacağı müjdesini verdi. HABERLERIN DEVAMI Ozal ABD'^e pazarlığa gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosn) — Cumhurbaşkanı Özal, Körfez savaşı sonrasında Türk - Amerikan ilişkilerinin oturaca- ğı yeni çerçeveyi ve Ankara'nın Ortadoğu'da üstleneceği rolleri büyük ölçüde belirleyecek gö- riişmeler için 22 martta ABD- ye gidiyor. Ozal'ın cuma akşamından iti- baren eşi Semra Özal, doktoru Cengiz Aslau ve Devlet Bakanı Güneş Taner'le birlikte konuk olacağı Camp David'de yapaca- ğı görüşmeler, siyasi, askeri ve ekonomik olmak üzere üç ayn paket halinde gerçekleştirilecek. Bu paketlerdeki temel konular arasında Türkiye'deki üslerin kullaıum esaslannın yeniden dü- zenlenmesi, Kurtlerle diyalog konusunda yeni adımJarın plan- lanması, Türkiye'ye sağlanacak askeri yardımın kapsam ve mik- tarının netleştirilmesi bulunu- yor. Cumhurbaşkanı özal 22 martta TSİ 9.30'da özel uçağıy- la Ankara'dan ayrılacak ve ay- nı gün yerel saatle 15.00'te Was- hington yakınlanndaki Andrevs Hava Üssü'ne varacak. Buradan ABD başkanlarının hafta son- Iarında dinlenme konutu ve önemli zirveler için toplantı me- kânı olarak kullandıkları Camp David'e geçecek olan özal, ABD Başkanı George Bush'la birlikte kalacaklan 24 saat için- de, birkaç tur halinde yapılacak görüşmelere katılacak. Bu gö- nrşmeterde özaTlâ birlikte ka- tılması beklenen tek yetkili ise Devlet Bakanı Güneş Taner. ABD tarafında ise Başkan Bush'un yanı sıra Ulusal Giıven- lik Danışmanı Brent Scoivcroft, ABD Dışişleri Bakanı James Baker ve ABD'nin Ankara Bü- yükelçisi Morton Abremowitz L in de toplantılarda bulunacağı tahmin ediliyor. Özal için önemli Camp David görüşmelerinin Cumhurbaşkanı Özal açısından üç önemli yönü bulunuyor. Bi- rincisi, Körfez krizi öncesinde özal'ın siyasi gücünü yitirdiği karusının Washington'da gide- rek yaygırdaşması sonrasında kriz ve savaşın özal'ı yeniden ABD yönetimi gözünde "güçlii ve alteraatifsiz lider" konumu- na yükseltmiş olması. Savaşın başlamasına bir iki gün kala "Eğer bu savaş Tiirki- ye'nin de yardjmıyla mürtefikJe- rin lehine sonuçlanır ve karşdı- ğında Türkiye'ye yeni olanaklar saglamrsa Ozal'ın koltuğu güç- lenir" görıişünün Amerikan diplomatlan tarafından ifade edildiği biliniyor. Bu çerçevede Camp David, Özal için bir an- lamda siyasi destek yenilenme- si olacak. Görüşmelerin ikind önemli yönü, Cumhurbaşkanı'nın bu göreve gelişinden bu yana ABD Başkanı ile birkaç yüz yüze gö- rüşme yapmış olmasına karşın ilk kez Camp David'de konuk edilmesi ve daha önceki buluş- malarm aksine gerçekten kap- samlı, yeni gündem maddeleri- ne ve belirleyici önerilere sahip bir toplantınm öngörülmesi. Camp David görüşmelerini özal açısından önemli kılan üçüncü yön ise "savaş sonrasın- da masaya oturacagız" sözleri- nin ilk kez bir ölçüde somutla- şacak olması. Yeni giivenlik ilişkileri Türkiye'deki üslerin Ortado- ğu'ya yönelik görevlerde kulla- nımını kolaylaştırma amaçlı ye- ni yasal düzenlemeler Camp Da- vid'in gündeminde önemli yer tutacak. Bu düzenlemelerin, ge- çerliliği Arahk 1991'de sona ere- cek olan Savunma ve Ekonomik Işbirliği Antlaşması'nın (SEÎA) kapsamım genişleten bir ek pro- tokol biçiminde olması üzerin- de duruluyor. Ek protokolün bi- çim ve içeriği Özal - Bush görüş- mesinde kesinleştirüecek. ABD ile Türkiye arasındaki güvenlik ilişkilerinin diğer bir yeni boyutunu da güney bölge- lerindeki askeri üslerde bulun- durulan Amerikan askeri gücü- nün arttırılması oluşturacak. Kiirt diyaloğu Özal - Bush görüşmesinin Önemli yönlerinden biri, Irak- taki Kürt muhalefeti ile Anka- ra arasında kurulan diyaloğun değerlendirilmesi olacak. Bu di- yaloğun devamı, Türkiye'deki Kürt sorununun çözümüne yö- nelik yeni adımlar ve Iraklı Kürt liderleriyle Washington arasın- da doğrudan görüşmelerin baş- latılması konulan elealınacak. Bu çerçevede, ABD yetkilile- rinin Irak'taki iç kanşıklıklarm son durumu konusunda Cum- hurbaşkanı Özal'a bilgj aktar- malan bekleniyor. Ortadoğu'da kurulması öngörülen yeni gü- venlik ve ekonomik işbirliği sü- reci içinde Türkiye'ye, ABD ile yakınlaştırılacak askeri işbirliği dışında güvenlik rolü biçilmiyor. Ancak ekonomik işbirliği kap- samında Türkiye'nin etkin bir konumda yer almasına yönelik adımlar Camp David'de karara bağlanacak. Ekonomik beklentiler Devlet Bakanı Güneş Taner 1 le birlikte ABD'ye giderek IMF, Dünya Bankası ve Amerikan bankalanndan fınansman deste- ği sağlamaya yönelik temasları- na başlayan üst düzey ekonomi bürokratları, Körfez yardımı çerçevesinde Türkiye've ek 1 mil- yar dolar sağlanması istemini gündeme getirdiler. Cumhur- başkanı'nın da Camp David'de bu isteği yinelemesi bekleniyor. Bütçenin fınansmanında kulla- nılacak bu kredinin, yanj sıra ABD'nin Türkiye'ye yeni ticari kolaylıklar sağlaması da istene- cek. Askeri projeler Cumhurbaşkanı özal'ın Camp David'de Türk Süahlı Kuvvetleri'nin çeşitli silah, mü- himmat ve cephane gereksinimi ile savunma sanayıı projelerı üzerinde de temaslarda bulun- ması bekleniyor. Askeri kaynak- lardan edinilen bilgiye göre Özal'ın üzerinde duracağı çeşitli savunma konulan şöyle: F-16 projesi: Projenin devamı niteliğinde planlanan ikinci pa- ket F-16'lann finansmanı üze- rinde halen kesin anlaşma sağ- lanamadı. Türk tarafırun ilk pa- kette olduğu gibi finansmanın yüzde 75'lik bölümünün ABD, yüzde 25'lik bölümünün ise Türkiye tarafından karşılanması konusunda ABD'liler halen "çekimser" tavırlarını sürdürü- yorlar. Savunma Sanayii Müsteşan Vahil Erdem'in geçen ay içeri- sindeki ABD ziyareti sırasında da finansman konusu çözüme bağlanamadı. Özal'm, ABD'de- ki temaslarında bu konuda gi- rişimde bulunarak çözüme ka- vuşturması büyük olasılık ola- rak değerlendiriliyor. Patriot füzeleri: Körfez sava- şı çerçevesinde ABD'den gelen Patriot füze sistemlerinin geri götürülüp götürülmeyeceği bi- linmiyor. ABD askeri yardımı: özal'ın temasları sırasında Türkiye'ye verilecek olan askeri malzeme- lerden kongre onayı da alınan C-130 uçaklan, F-4 simülatörleri ve AN/GRC telsizlerinin bir an önce gönderilmesini istemesi de bekleniyor. Aynca ABD'nin Türkiye'ye vermeyi önerdiği 5 adet Cobra helikopterinin ade- dinin arttuTİması yolunda istem- ler de söz konusu. Houston'da check-up Cumhurbaşkanı Özal, gezisi- nin resmi bölümünü 29 martta tamamladıktan sonra Texas eya- letindeki Houston kentine geçe- cek. Daha önce burada göz ve by-pass ameliyatlan olan Özal 1 ın genel bir check-up yaptıracağı öğrenildi. Öte yandan, dün Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı'nın ABD gezisine yönelik bir değer- lendirme toplantısı yapıldı. Sa- at 14.15'te başlayan ve 2.5 saat süren toplantıya Başbakan Ak- bulut, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş, Sa\Tinma Ba- kanı Yazar, Dışişleri Bakanı Alptemoçin, Milli Güvenlik Ku- rulu Genel Sekreteri Orgeneral Çakar ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Büyükelçi Özçeri ka- tıldı. Tüm yaşam matematik değil(Baştarafı I. Sayfada) tematik, Körfez savaşı, SSCB'deki gelişmeler, Atatürkçülük, üniversite gibi konular üzerin- de konuştuk. Yarışmada 43 takım arasında birinci olan Os- man, Özan ve Hakan kolayca tahmin edilece- ği gîbi matematiği çok sevi^ür- lar. Ancak matematik onların yaşamı değil, yalnızca bir par- çası. Üçu de Türkiye ve dün- yada meydana gelen olaylarla çok ilgili, sinemaya, konserle- re gidiyorlar, spor yapıyorlar, arkadaşlanyla beraber oluyor- lar ve üniversiteye hazırlanı- yorlar. Başarılannda okulları- nın, öğretmenlerinin ve kendi- lerini her zaman destekleyen ailelerinin büyük katkısı oldu- ğunu söyleyen Osman, Özan ve Hakan, üniversite öğrenimi gdrmek ya da master yapmak için ABD'ye gitmeyi istiyorlar. Matematikle okul dışında çok fazla ilgilenmediğini belir- ten Osman, boş zamanlarını nasıl değerlendirdiği, Körfez savaşı sonrası Irak'ın durumu ve Türkiye'nin AT'ye tam üye- liği konusunda şunları söyledi: 'Benim tüm yaşantım mate- matik değil. Hemen her hafta sonu sinema>a giderim, klasik müzik konserlerini i/lerim ve cumartesi gunleri arkadaşla- nmla birlikte olurum. kitap okumasını çok severim. Irak 1 da demokrasiye doğru bir gi- diş olmalı ve Saddam yöneti- mi kaldınlmalı. SSCB'deki de- ğişikliklerin zaman içinde ola- cağını, ancak Gorbaçov'un hızlandırdığını düşünüyorum. Bence bu değisiklikler güzel ve desteklenmeli. Bugün dunyada dört süper devlet var. Bunlar Japonva. Almanya, ABD ve SSCB. Ancak SSCB ilk üçun epeyce gerisinde Türkiye'nin AT'ye girmesi çok zor. Çünkü Türkiye bir kaos yaşıyor. özan Ture Türkiye bugune kadar Doğu ile Batı arasında köprü görevi gördü, ancak dengeler değisiyor." "Körfez savaşı olmasaydı daha iyi olurdu" diyen Hakan'ın bu konudaki görüşü de şöyle: "Ancak dünya barışının tehdil edilmesine se- yirci kalınamazdı. Saddam Hirler'den ders al- malıydı. Halkın bilinçlenme- si>le Saddam da gidecek." Poh'tikacılardan eleştirdikle- ri her konuda somut çözüm onerileri beklediklerini, eleşti- rinin fazla olmasına karşın hiç alternatif getirilmediğini, Mec- lis'teki kavgaiarı onaylamadık- larını belirten üç lise son sınıf öğrencisi, "Atatürkçülükten ne anladıklan" sorusuna da şu yanıtı verdiler: "Atatürkçülükten taviz veril- memeli, saptırılmamalı, bizce Atatürkçülük insan sevgisi, la- ik, eşit, dengeli, eğitimli, kül- lurlu. her yönden bağımsız ve bilinçli bir toplum demektir." Bu öğrencilerin üçü de üni- versitelerin özerk olmasından yana. Özan, "Üniversiteler ba- ğımsız olmalı, kendi bütçeleri olmalı ve yeni üniversiteler kurulmair derken Osman, bu konudaki görüşlerini şöyle dile getirdi: "Araşlırma olanaklarının geliştirilmesi gerek. Bu sağlan- dığı zaman >urtdışındaki ho- calar da Türkiye'ye döner. Üniversitelerde özgüriük ol- malı. bağımsızlık olmalı, an- cak politik göruşler üniversite- ye sokulmamalı." Osman Nalbantoğlu, Özan Türe ve Hakan Bakırcıoğlu'- nun "istedikleri Türkiye" ise şöyle: "Eşit. adil, herkesin düşün- cesini özgürce söyleyebileceği, laik, demokralik. insanlar ara- sı ilişkilerin sevgiye dayalı ol- duğu. yargının işleyebildiği, adaletin sağlandığı bir Türki- ye." Uluslararası Okullar Matematik Yarışması nasıl yapıyor? bölumde uçer kişilik takımlar halinde yarışılı- yor. Toplam 20 soru çözüluyor. Bu sorulann her birine en çok beş dakika ayrılabiliyor. Bu bö- lümde soru ne kadar çabuk çözümlenirse alı- nan puan da o oranda artıyor. Robert Lisesi öğ- rencileri iki kez 15 puan kazanmışlar. Roma'da 16-17 Mart tarihlerinde yapılan ya- nşmanın birinci bölümünde bireysel yanşılıyor. Test usulü yapılan bu bölümde 70 soru bulu- nuyor ve her sorunun yanıtı için yarışmacılara iki dakika sure verüiyor. Bu bölüm sonunda her ^rışmacırun bireysel skoru bulunuyor. İkinci Lefkoşa SOVYETLER'DE REFERANDUM Gorbaçov'un zor zaferi Dış Habeıier Servisi — Sov- yetler Birliği'nde pazar günü ya- pılan halkoylamasında, oy kul- İanan seçmenlerin yüzde 77'sinin Başkan Mihail Gorba- çov'un, "Birliğe yenileştirilmiş bir federasyon olarak devam edilmesi" önerisini desteklediği bildirildi. Yüksek Sovyet Seçim Komi- tesi Başkanı Vladimir Orlov, dün parlamentoda yaptığı ko- nuşmada, seçmenlerin 'ezici çoğunluğunun' birlikten yana oy kullandığını söyledi. Orlov, ülkenin 1059 seçim bölgesinin 436'sından alınan sonuçlara da- yanarak yaptığı açıklamada, halkoylamasını boykot etmeyen dokuz cumhuriyette katılma oramnın yüzde 82 olduğunu ve bu seçmenlerin yüzde 77'sinin 'evet' oyu kullandığını söyledi. Seçim Komitesi Başkanı Or- lov, Litvanya, Letonya, Eston- ya, Moldavya, Gürcistan ve Er- menistan yöneticilerinin halkoy- lamasım boykot etmiş olmala- rına karşın bu cumhuriyetlerde de katılım oranının yüksek ol- duğunu öne sürdü. Halkoylamasında daha çok ekonomileri tarıma dayah Orta Asya cumhuriyetlerinden ve kır- sal kesimJerden destek sağlayan Başkan Gorbaçov, Sovyetler Birliği'nin sanayi kesimlerinde ve büyuk kentlerde ise aym ba- şanyı elde edemedi. Başkent Moskova'da halkoy- lamasına katılım oldukça düşük düzeyde gerçekleşti. 1989'daki genel seçimlere yüzde 83'lük bir katılım gösteren Moskovalılar, birlik için yapılan oylamaya yüzde 67 düzeyinde katıldılar. Katılanlann yüzde 50'si 'evet' oyu kullanırken, yüzde 46'sı 'hayır' oyu verdi. Sovyetler Birliği'nin ikinci büyük kenti Leningrad'da da halkoylamasına katılım düzeyi yüzde 65 olarak gerçekleşirken kullanılan 'evet' oyu oranı yüz- de 50.5, 'hayır' oyu oranı ise yüzde 43 oldu. Bu arada yalnızca Rusya Fe- derasyonu'nda düzenlenen bir başka halkoylamasında, Başkan Boris Yeltsin'in önerisi Mosko- va ve Leningrad kentlerinde ge- niş destek gördü. Yeltsin'in Rusya Federasyonu Başkanı 'nın halkoyuyla seçilmesine ilişkin önerisine, Moskovalılar yüzde bilecek derecede çok olmadığı- nı" savunarak "Bin kişi 20'şer kez oy kullanmış olsa bile bu, sonucu ne kadar etkiler ki" şek- linde konuştu. MadenCl grevi •, .. . . T *s - Gorbaçov'un istediği gibi bir 'ezici zafer' kazanamadığı, an- cak Sovyetler Birliği halkından 'sınıriı bir destek' sağladığı yo- rumunu yapıyorlar. Yolsuzluk tartışması SSCB Başkanı Mihail Gorba- ile Rusya lideri Boris Yeltsin arasında siyasi bir çekişmeye dönüşürken, ülkede- ki altın madencilerinin de greve gittiği bildirildi. Resmi haber ajansı TASS, 1 marttan beri devam eden kömür grevine, dün Urallar bölgesinin güneyindeki Çelyabinsk maden- çov'un damşmanlarından Gre- lerinde çahşan işçilerin de katıl- gory Revenko, halkın halkoyla- dığını duyurdu. masına gösterdiği yoğun ilgiden ve yüksek katılım oranından şaşkınlığa düştüklerini bildirdi. Revenko, halkoylaması sonuçla- rının, Sovyet lideri Mihail Gor- SSCB'nin Kafkasya cumhuri- yetlerinden Güney Ossetiya'da, Gürcülerle Ossetler arasında çı- kan çatışmalarda, dört kişinin daha hayatını kaybettiği bildiril- baçov'un iktidara geldikten son- dj_ ra başlattığı demokratikleşme ve interfaks Ajansı'nm haberine reform polıtıkalanna verılmış göre, önceki sabah Güney Osse- bır güvenoyu olarak değerlendi- t i y a . n ı n v o n e t i m m e r k e z j o i a n rıldığını belirtti. Revenko, gazetecilerin sorula- rını yanıtlarken, halkoylamasın- da yolsuzluklar yapılrnış oldu- ğunu kabul etmekle birlikte "bunlann genel sonucu etkileye- lar. Birlik tamam, sıra y y Tsinkhvali kentine beş kilomet- re mesafede, Gürcüleri taşıyan bir kamyona ateş açan kimlik- leri belirlenemeyen kişiler dört Gürcünün ölümüne neden oldu- (Baftarafi 1. Sayfada) et 2 nisandan itibaren 7 rubleye satılacak, ekmeğin fıyatı ise 20 kapikten 60 kapike yükselecek. Bir kilo tereyağının fiyatı da 3 ruble 60 kapikten 8 ruble 80 ka- pike çıkacak. Temel mutfak gir- dilerindeki bu yüksek oranlı zamlara karşılık kahve ve votka- nın fıyatı arttınlmadı. Çocukla- rın giyim eşyalarına yapılan zammın oranı ise yüzde 300'ü aşıyor. SSCB Başbakanı Valentin Pavlov, zam kararnamesiyle il- gili olarak Sovyet televizyonuna yaptığı açıklamada, bu zamlann piyasa ekonomisine geçiş süre- cinin vazgeçilmez bir ilk adımı olduğunu bildirdi. Başkan Mihail Gorbaçov, ge- çen temmuz ayında iktidarda olan hükümetin başbakanı Ni- kolay Rijkov'un yapmaya çalış- tığı zamlan sert biçimde eleştir- miş ve aynı ay içinde toplanan SBKP kongresinde yaptığı ko- nuşmada, "piyasa ekonomisine geçiş sürecine zamla başlamamn saçma olacağını" söylemişti. Kararname, zamla birlikte dar gelirli ailelerin ücretlerine de ar- tışlar getiriyor. Bu artışlar, aile- deki çocukların sayısına ve ya- şına göre değisiyor. Çözüme çağn İZZET RIZA YALIN LEFKOŞA — Kıbns'ta Rum ve Türk siyasi partileri arasın- daki temas trafiği hızlanıyor. Önceki akşam Kıbns Rum siyasi partilerinin başkan ve ust düzey yetkililerinin Toplumcu Kurtu- luş Panisi (TKP) on beşinci ku- ruluş yıldönümü resepsiyonu için Lefkoşa'nın Türk kesimine geçmelerinin ardından Glafkos KJerides başkanlığında Demok- ratik Birlik Partisi'nden (DİSİ) bir heyet de dün sabah Cumhu- riyetçi Türk Partisi'nin (CTP) davetlisi olarak KKTC'ye geldi. Genel Başkan Mustafa Akıncı başkanlığındaki TKP heyeti de Kıbns Rum kesimine gitti. He- yetlerarası görüşmelerden son- ra CTP-DİSİ ortak bildirisi ya- yımlandı. Ledra Palas sınır barikatına Türk ve Rum kesimlerinden ge- len 25'i aşkın gazeteci ve televiz- yon ekibi daha önce yetkililer- den izin almadıkları için ancak kendi bölgelerinde ziyaretleri iz- Ieyebildiler. Klerides, bir soru uzerine, ku- rulacak iki ıoplumJu ve iki ke- simli bir federasyonda, her top- lumun kendi yönetimi altında olacağını, güneyi Rumlann, Ku- zey'i de Türklerin yöneteceğini belirterek dolaşım özgürlüğü- nün buna aykın bir durum ol- madığını belirtti. Göçmenlerin yerleştirihnesi- nin toprak ayarlamaları ya da başka teknikönlemlerle müm- kün olabileceğini anlatan Glaf- kos Klerides, "Örneğin Türkle- re yüzde 25 toprak verilirse Rum göçmenlerin çoğu Rum yönetimi altında kalır. Ya da toprak oranı yüzde 25 değil de 27 veya 29 olur, o zaman bazı göçmenler, yerel yönetimler gi- bi teknik formüllerie yeriestiri- lebilir. Çözümün 'yaşayabilir' olması, toprak yüzdesinden önemlidir. JDünyada hiçbir dev- let yoktur ki vatandaşlannın bir bölgeden bir bölgeye gitmesini yasaklasın." Kıbns'ta çözüme ulaşıldığı takdirde, büyük bir ihtimalle, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de Türkiye'nin de Avrupa Top- luluğu üyesi olacaklarını belir- ten Klerides, "Yani o zaman ben istersem gidip Türkiye'de yaşayabileceğim, ancak Girne'- de yaşayanıa.vacağım. Bugünün dünyasında böyle bir şey savunulamaz" dedi. Basm toplantısında kendisine yönelik soruları yanıtlayan Kle- rides konuşmasını şöyle tamam- ladı: "Kıbns'm bağımsızlığı ve ulaşacağımız çözümün sadece Türkiye ve Yunanistan tarafın- dan değil, Avrupa tarafından da garanti edilmesini istiyorum. Belki bana inanmazsınız, kan- dınyonım sanırsınız, ama Kıb- ns Rumları ENOStS'ten vaz- geçmiştir. Onun için ENOStS'e karşı garantiler olsun." Ortak bildiri Heyetlerarası göruşmelerden sonra CTP-DİSÎ ortak bildirisi de yayımlandı. Yedi maddelik oıtak bildiri özetle şöyle: — Karşıhklı kabul edilebilir çözüm mümkün olduğunca er- ken bulunmalı. — Toplumlararası diyaloğa anlamlı olarak devam edilmeli ve görüşmçlere esas, doruk an- laşmalar ile ilgili tüm BM karar- ları olmalıdır. — Yeniden bütünleştirilmiş bir Kıbns her iki toplumun çı- karına olacağı gibi Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkileri de iyileştirici olacaktır. — Yeni bir Kıbns'a hazırlık olmak üzere iki topluma bir ara- ya gelmek, temas kurmak ve iş- birliği yapmak fırsatının tanın- ması gerekir. — iki parti, toplumlann po- litik liderlerini, toplumlar ara- sındaki güven ve daha iyi anla- yışı geliştirebilecek toplumlara- rası temasları kolaylaştmcı ön- lemleri almaya çağırır. — Kıbns, Avrupa'nın yeni- den yapılanmakta olduğu günü- müzde bu tarihsel gelişmelerin dışında bırakılamaz. — Bu tür temaslann adil, ya- şanabilir ve karşılıkJı kabul edi- lebilir bir çözüm için kaçınılmaz olan toplumlararası güven köp- rülerini inşa edeceğine iki parti de inanmaktadır. TKP heyeti Öte yandan TKP Başkan Mustafa Akıncı başkanlığında ki heyet de Rum Yenilikçi Sos yalist Hareket Partisi'nin (ADI SOK) davetlisi olarak dün sabar Güney Kıbns'a geçti. TKP yet kililerinin Lefkoşa, Limasol vı Larnaka'da temaslar yapacak lan bildirildi. Yunan hükümeti, Kıbns so- rununun çözümü için "samim ve dürüst" bir diyalog istediği ni açıkladı. Türk yetkililerin Yunanis- tan'la ilgili son açıklamalann memnunlukla karşıladıklann belirten hükümet sözcüsü Türkiye'nin iyi niyetini "beliıt bazı hareketlerle" gösterebilece- ğini, bunlann da Kıbns sorunu- nun çözümü ve Türk-Yunan di- yaloğunun başlangıa için gerek- li şartlann kabulü olduğunu söyledi Ankara Klerides'e destekYASEMİN ÇONGAR ANKARA — Kıbns sorunu- nun önümuzdeki günlerde yapı- lacak Tjirk - Amerikan zirvesi- nin gündeminde önemli bir yer tutması ve iki tarafın da bu so- run kapsamında karşıhklı istem- lerde bulunması bekleniyor. Cumhurbakanı Turgut Özal'ın ABD Başkanı George Bush'a vereceği mesaj, Güney Kıbns'- taki 19 Mayıs genel seçimlerin- de Glafkos Klerides'in liderli- ğindeki Demokratik Birlik Par- tisi'nin (DıSİ) başa geçmesinin "sorunun çözümünü kolaylaş- ürabileceği" doğrultusunda ola- cak. Bush'un Kıbns konusunda -Türk tarafından bazı "jestler" göstermesi isteminde bulunabi- leceği de belirtiliyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları bu jestle- rin "güven arttıncı önlemler" kapsamında şekillenebileceğini ve ancak "karşdıklı" olmak ko- şuluyla kabul edilebileceğini be- lirtiyorlar. Camp David'deki görüşmeye Dışişleri Bakanlığı'ndan hiçbir yetkilinin katılmayacak olması ise diplomatik çevrelerde, "taviz" verileceği kaygısmı art- tırıyor. Ancak yetkililer, KKTC, Türkiye ve BM Genel Sekreterliği arasında sekiz mad- deli bir çerçeve anlaşması üze- rinde görüşbirliği sağlanmış ol- masını "taviz olasılığına karşı en büyük güvence" olarak gö- rüyorlar. Kıbns'ta siyasi yaşamın önemli adlanndan, 1968 sonrası toplumlararası görüşmelerde Rum tarafını uzun süre temsil eden Glafkos Klerides'in de ara- lannda bulunduğu 4 Rum mu- halefet partisi liderinin 17 yıl aradan sonra, KKTC'deki Top- lumcu Kurtuluş Partisi'nin (TKP) konuğu olarak adanın kuzeyini ziyaret etmeleri, Türk Dışişleri'nde 'olumlu bir gelişme" olarak karşılandı. Kıb- ns sorununun doğal ömrünü ta- mamladığını savunan Türk dip- lomatlan, iki toplum arasında "sağlıklı bir diyalog" oluştur- masına yönelik adımların Türkiye tarafından her zaman desteklendiğini vurguladılar. Klerides'in partisi DİSİ'nin seçimlerde Rum Yönetimi Lide- ri Yorgo Vasiliu'nun partisi AKEL'i geride bırakması olası- lığının 'çok yüksek" olduğunu da kaydeden diplomatlar, "Va- siliu'nun yaldızları döküldü. Sorunun çözümünü guçleştiren bir lider olduğu uluslararası ka- muoyunda çok geçmeden anla- şddı" sozleriyle Klerides'in ka- zanmasının sorunun çözümü açısından "daha olumlu" ola- cağını da ima ediyorlar. Bu yaklaşımın çeşitli kanal- lardan ABD'li yetkililere de ile- tildiği belirtiliyor. Cumhurbaş- kanı Özal'ın benzeri bir mesajı Camp David'de yinelemesi bek- Ienirken Washington'un da KKTC'de önceki gün gerçekle- şen buluşmadan "memnun" ol- duğu ifade ediliyor. Batılı dip- lomatik kaynaklar, Kıbns'ta Rum ve Türk siyasetçilerinin bir araya gelmesinin "ABD'nin ıs- rarla üzerinde durduğu güven arttıncı önlemlerin iyi bir örne- ği olduğu"nu da belirtiyorlar. Taviz tartışmalan Camp David görüşmesinde Başkan Bush'un Cumhurbaşka- m Özal'dan Kıbns sorununu il- gilendiren bazı istemlerde bulu- nacağma kesin gözüyle bakılı- yor. Ancak bu istemlerin Tür- kiye'nin bir taviz vermesine yol açacağı yolundaki haberler, Türk diplomatlarınca "mes- netsiz" bulunuyor. Bu çevreler, Cumhurbaşkam'nın görüşmeye Dışişleri Bakanlığı'ndan yetki- lileri götürmeyecek olmasının "taviz kaygısı" doğurduğunu doğrulamakla birlikte, "BM Genel Sekreterliği ile sağlanan görüş birliğinin her turlü tavize karşı güvence" olduğu görüşü- nü dile getiriyorlar. Buna göre Türkiye, KKTC ve Genel Sekreterlik yetkilileri ara- sında altı ay süren üç aşamalı gayri resmi görüşmelerde Kıb- ns'ta iki toplumlu, iki kesimh' ve federal birlik esasına dayalı bir çözüme gidilmesi yönünde "önemli adımlar" atılmış olma- sı Türkiye'den "taviz" istenme- si olasılığmı azaltıyor. Diplomatlar, "Biz iyi niyeti- mizi gösterdik. Genel Sekreter- likle uzun bir mesaiden sonra ortak noktalarda buluşruk. Çer- çeve anlaşması onerileri Rum tarafından da iyi niyetli bir yak- laşım olduğu takdirde çözüme giden yegâne yoldur. Bu yol kullamlmazsa, sorun gene çözü- lür. Ancak bu çözüm, statuko- nun korunması, anlaşmazlığın devamı anlamına gelir" göruşü- nü savunuyorlar. Aynı kaynak- lar, "ortaîıkta Genel Sekreter- likle yapılmış bir gajri resmi stn- laşma varken taviz isteği hava- da kalır" görüşünü de dile ge- tiriyorlar. Başkan Bush'un Türkiye'den Kıbrıs'ta sorunun çözümünü kolaylaştıncı bazı jestler de bu- lunmasını isteyebileceği de dip- lomatlarca ifade ediliyor. Aİ- cak Genel Sekreterlikle vanlan anla>ış birliği gereği, "Jestlerin karşılıklılığı" ilkesinin benim- sendiğini anımsatan yetkililer, Rum tarafırun da eşit düzeyde ve eş zamanlı jestlerde bulun- ması koşuluna bagh olarak Türklerin yeni iyi niyet adımla- n atabileceğini belirtiyorlar. ABD'nin Türkiye'den isteye- ceği "jestkr"in "güven «rttın- cı önlemler" kapsamında şekil- lenebileceği de kaydediliyor. Buna göre, Maraş'ın yerleşime açılması, adanın iki kesimi ara- sında serbest dolaşım, iki kesim- den gazetecilerin karşıhklı degi- şimi ve ortak altyapı projeleri ile külturel etkinükler düzenlenme- si gibi adımlar gündeme gelebi- lecek. Akbulut'un sözleri Başbakan Yıldınm Akbulut, grup toplantısından sonra da gazetecilerin Kıbns konusunda- ki sorulannı şöyle yanıtladı: —Demirel, Özal-Bush görüş- mesinde Kıbns'm Türk kesimin- deki bazı köylerin Rum tarafı- na verileceği yolunda anlaşma sağlandığını iddia ediyor. doğ- ru mu? AKBULUT — Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Biz Kıbrıs'taki problemin şu şekil- de çözümüne yardımcı oluruz: İki toplumlu, iki kesimli, eşit, siyasi haklan haiz olmak üzere bir düzenden yanayız ve bu dü- zenin kurulması için yardımcı olabileceğimizi söyledik. Elbette bunlara ilave olarak Türkiye'- nin garantisini de isteriz. Ana çerçeve içerisinde BM Güvenlik Konseyi'nin 649 sayıh kararı aşağı yukan bu çizdiğimiz çer- çeve>i içerir. Konunun bu ka- rarlar doğrultusunda çözüme kavuşturulması için müzakere- lere devamı biz arzulamaktayız. —Klerides'in KKTC gezisini nasıl değerlendiriyorsunuz? tle- ride sizinle de görıişebilir mi? AKBULUT — İki toplum, meseleleri kendi arasında yapa- cağı müzakerelerle çözüme ka- vuşturacaklardır. Bizim savun- duğumuz tez budur. Biz olsa ol- sa kendilerine yardımcı oluruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle