22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 YARtŞHA *Sevgi' konulu yanşmalar • ANKARA (AA) — Yunus Emre'nin yasamı, düşünceleri ve insan sevgisini konu alan resim, fotoğraf ve seramik sergileri düzenlenecek. KUltür Bakanhğı tarafından 1991 Yunus Emre Sevgi Yılı etkinlikleri arasında düzenlenecek yarışmalara tüm amatör ve profesyonel sanatçılar katılabilecek. Her türlü teknik ve malzeme ile hazırlanabilecek olan eserlerin, 25 mart tarihine kadar seçici kurullarm elinde olacak biçimde gönderilmesi gerekiyor. Değerlendirme sonucu, renkli baskı ve siyah beyaz dallannda düzenlenen fotoğraf yanşmasında ilk üç dereceye, 3, 2 ve 1.5 milyon, heykel ve resim dallanndaki yanşmada da 6, 5 ve 4 milyon lira para ödülu verilecek. Aynca her dalda para ödüllü üç mansiyon seçilecek. ödüle değer görulen eserler mayıs ayı içinde Ankara'da sergilenecek. FOTOĞRAF Piri Reis haritası afîş oldu I Kiiltür Servisi — Eserleri yurtiçi ve yurtdışındaki yayınalann çeşitli tanıtım organlannda yayımlanan fotoğraf ustası Şemsi Güner'in Piri Reis haritasına ait fotoğrafı Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nın afişi oldu. Halen bakanlığın yirmiye yakın afişinde imzası bulunan sanatçının Pamukkale afışi dunya afiş yanşmasında özel ödule değer görulmüştu. Piri Reis haritasının afişinde ' ÜnlÜ Türk jimiralinin 1465-1555 tarihleri arasında yaşadığına dair bir de not var. O tarihlerde Afrika kıtasının henüz keşfedilmemış olması, Piri Reis'in, Batı Afrika kıyılannı gösteren bu haritayı nasıl çizdiğini veya hangi bulgulardan faydalanmış olabileceğini gösteren bir kanıtın bulunamamış olması bilim çevrelerini şaşırtıyor. Bilim- kurgu yazarı Erich Von Daniken'in iddia ettiğine göre ancak uzaydan bakıldığı zaman, Kahire merkez alındığında böyle bir harita çizilebilirdi. Piri Reis'in haritası Topkapı Sarayı'nın Minyatür Müzesi'nde saklanıyor. SER6İ Yeni sanat galerisi • Kühiir Servisi — Toprak Holding bir süre önce İstanbul'da açtığı Studio Toprak Aksaray Mağazası'nın iki katını sanat galerisi olarak değerlendirecek. Ayfer Tbprak Kuray'ın başkanlığı ve çalışmalarıyla gerçekleştirilen sanat galerisini Inci Kızıldağ yönetecek. Galeri 1 mart günü bir karma sergiyle açılacak. Karma sergiye katılan sanatçılar, Mine Arasan, Perihan Baykal, Birim Bozok, Nazan Büyükcelen, Nevin Çokay, Pesent Doğan, Dilek Işıksal, Berika lpekbayrak, Ayfer Karamani, Tülin Kiper, özden Narin, Kainat Barkan Pajonk ve Türkân Rador. Doğa etkili çahşmalar • KüHür Servisi — Murat Mete Agyar'm resim sergisi 4 man günü Yonca Modern Sanat Galerisi'ndc açılıyor. Ağyar'm sergisinde doğadan alınan çalışmalar sergilenecek. 1959 doğumlu Agyar, 1984'te MSÜ'de Resim Bölümü'nde yüksek lisans eğitimine başladı. 1989Ma Almanya'da Bielefeld kentinde Prof. Schumaker'in atölyesinde çalışan sanatçı, 1990'da çabşmalannı Ingiltere'de Bournemouth Sanat Akademisi'nde sürdurdü. Ağyar'm sergisi 25 marta dek sürecek. MUZİK Almanya'da konser ve CD • Kiiltür Servisi — Geçen yıl Nürnberg ve München'de yapılan Şarkıcı-Besteci Festivali'nden sonra Bülent Ortaçgil ve Erkan Ogur 12 mart-4 nisan tarihleri arasında W.D.R!nin yıllık geleneksel radyo konserlerine davet edildi. Sanatçılar bunun devamı olarak Düsseldorf, Essen, Bochum, Frankfurt, Nürnberg gibi şehirlerde yedi ayn konser gerçekleştirecekler. W.D.R geçen yıl da Yeni Türkü gnıbunu davet etmişti. öte yandan Bülent Ortaçgil, Mozaik ve Bulutsuzluk özlemi'nin ortaklaşa yaptıklan CD'leri şubat ayı sonunda Almanya'da satışa çıkacak. TİYATRO 'Bir \alan Çemberi' • tSTANBUL (AA) — Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde, üç sezon kapalı gişe sahnelenen "Bir Yalan Çemberi" adlı oyun, mart ayından itibaren Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde sergilenecek. Hug Whitemore'un yazdığı, Yıldınm Türker'in çevirdiği ve Hakan Altıner'in sahneye koyduğu "Bir Yalan Çemberi"nde başhca rolleri Erhan Abir, Tonm Karacaoğlu, Tomris Incer, Ersan UysaL Bercis Fesci, özlem Savaş ve Çimen Tunınçoğlu paylaşıyorlar. Oyunun başrol sanatçısı Arsen Gürzap'm hu sezon ortalarında Devlet Tiyatrosu'ndan Lzin alamaması üzerine bu rolü Ani îpekkaya üstlendi. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde 19-20 ve 21 mart tarihleri arasında sergilenecek "Bir Yalan Çemberi", öteki oyunlarla dönuşümlü olarak oynanacak. BALE Tıırkuaz clan modern dans • Kültür Servisi — Genel koordinatörlüğünu Izzet öz'ün, sanat yönetmenliğini Aysun Aslan'ın üstlendiği ve çoğunluğunu lstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılannın oluşturduğu TUrkuaz Modern Dans Topluluğu, yeni repertuarları ile 1991-1992 sezonunu açıyor. 4-11-18-25 mart günlerinde saat 21.00'de îstanbul Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi'nde sanatseverlerin karşısına çıkacak olan topluluk "Ayın Raksı", "Bir Rüya Gördüm" ve "Noktasız" adlı dansları sunacak. Turkuaz Modern Dans Topluluğu'nun biletleri Vakkorama'nın Taksim ve Suadiye şubelerinden satışa çıktı. Georg Büchner'in 'Danton'un Ölümü', modern tiyatronun başyapıtlarından biri Süahı terör, arücü erdemD a a t o a ' u HHmmik / Yazan: Georg Büchner / Çeviri-Reji-Müzik: Semih Fınncıoğlu / Kostüm: Hale Eren / Işık: Önder Ank / Dramaturg: Esen Çamurdan / Oynayanlar: Nihat Ileri, Taner Birsel, Kürşat Alnıaçık, Selçuk Kıpçak, Halil Doğan, Cihan Canova, Işıl Taylor, Rüçhan Çalışkur, Gülen Çehrelu Algöz / lstanbul Devlet Tiyatrosu. DİKMEN GÜRÜN UÇARER "Danton'un Ötiunü" için "ak- lın tiyatrosu" da deniyor. Aksi- yonu duşüncede vurgulayan, dü- şünceyi kendi içinde bir aksiyon olarak geliştiren ve bunun sahne-üstü hareketle eşdeğerli olduğunu belirleyen bir bakış açısı. Semih Fınnaoglu da sanı- rım bu noktadan yola çıkarak oyunun özünü, tarihsel zorun- luluğun irdelenişini, kısa ve net çizgilerle aktarmayı amaçlamış. Dramaturg Esen Çamurdan'la birlikte oyunun fabl'ını ve epi- sodik yapısını bozmadan dört perde olan "Danton'nn Ötümü" nü tek perdeye ındirmiş. Fınnaoğlu, biçime agırlık ve- ren yorumunda çıplak bir me- kânda aksiyonu en aza indirge- miş. Bu minimalist yaklaşım belki "Danton'un Öhimü"ne bir durağanlık getirmiş olabilir, ama yönetmenin elde etmek is- tediği görsel bütünlüğü bozma- mış. Bu bütünlüğe oyuncular- dan, dialardan, ışıktan, müzik- DANTON'U NİHAT İLERİ OYNUYOR — Çevirisini, yönetmenliğini ve müzigini Semih Fınncı- oğlu'nun gercekleştirdigi Georg Büchner'in "Danton'un Ölümıi" adlı oyununda Danton'u Nihat tleri oynuyor. (Fotoğraf: Yaşar Saraçoglu) ten oluşan bir resim de diyebili- riz. Bu resme müziğin katkısı, her oyuncunun ritmine uygun olarak genişleyip daralarak et- kin bir biçimde iç aksiyonu dı- sa yansılaması. Titizlikle seçil- miş olan dialar ve belirli sahne- lerde kullanılan mikrofonlar belki de sadece butunselligin bir parçası, ama temanın biçimsel yorumda günumüze uzantılan olarak da algılanabilir. "Danton'un Ölümü" modern tiyatronun baş yapıtlanndan bi- ri. Büchner'in anti kahramanlan pek çok değerli yönetmenin elinde tekrar tekrar yaşamışlar, devrimci özellikleriyle. Bu özel- liklerden biri, özgürlük adına ölümun bilincinde oluşlarıdır. "Devrim, Satürn gibi kendi ço- cukiannı yiyor!" St. Just'e Jü- piter'i çağrıştıran bir Danton, "Hayatın bir niikte olarak kal- ması daha anlamlı" diyen bir Danton, "Despotlugun uşakla- ruu süngü dallanna atıp bogan kasırga benim sesimdi" diyen bir Danton, ölume rağmen ya- şama büyuk bir coşkuyla sarıl- ması gereken bir insandır. Oysa Nihat Öeri'nin yorumu karşımı- za umutlarını yitirmiş, adeta inançsız bir kişilik çıkartıyor. Kanımca Danton benimse^iği yaşam ve ölüm felsefesini daha elektrik yüklü bir tavırla vurgu- lamalı, tarihsel zorunluk süre- cinde yer yer öne çıkan ironiyi belirginleştirmeliydi. Etkileyici kışiliğiyle Robespi- erre'i oyunun başında görür iz- leyici. Orijinal metinde de ağır- lığı birinci perdededir. "Cumhu- riyetin silahı terör, gücü ise erdemdir" konuşmasını yapar- ken devrimin sonuçlannın öz- gurlük adına yaşanması gerek- tiği tezini inandıncılıkla savu- nur. Taner Birsel'in yorumunda onun çelik gibi iradesini, ölçü- lü ve soğuk kişiliğini, ilkelerine bağlılığım, ödün vermezliğini yakalamak mümkün. Toplum- sal devrimin sona ermediğini vurgulayan Robespierre'in Dan- ton'un ardından, "Ne kadar bez sararsam sarayım kanı durduramıyonım" deyişi, St. Just'un mahkeme salonunda devrimin çizgisinı şu sözlerle be- lirleyişinden farklı değüdir: "In- sanügjn tüm yapısını degiştiren bir olaydan ardında kan izi bı- rakmaması istenebilir mi?" St. Just tarihte "Robespierre'in Robespierre'i'' olarak tammlanı- yor. Burada izlediğimiz yorum- da varhğını yeterince belli ede- bildiği söylenemez. Oyunda Julie ve Marion ten- selliği duyumsatu". Julie sahne- sinde Danton'un ölümü yorum- layışının ironisi de yatar. Cinsel birleşmeden alınan tadın ibadet etmekle aynı şey olduğunu an- latan Marion sahnesi ise epikür- yen felsefe ile Danton arasında- ki sıcaklığın yansımasıdır. Bu sahnede sadece eüerin kullanı- mının (Rüçhan Çalışkur) sözle- re estetik kattığı düşüncesinde- yim. Luciele'in intihan seçmesi de bir çeşit özgürlüktür oyunun sonunda, ama bilerek gidilen bu ölüm yanlış yonun nedeniyle ta- şıması gereken anlamı yitiriyor ve böyle bir oyunun finali ola- rak da yetersiz kalıyor. "Danton'un Ölümü" özü, bi- çimi ve yorumu açısından üze- rinde durulması gereken bir ça- hşma. Devlet Tiyatrosu'nun geç de olsa, böyle bir oyunu reper- tuvanna alması ve böyle bir bi- çim denemesine girmesi olumlu bir adım. Nevin Çokayhn resim sergisi 12 marta kadarLevent Sanat Galerisi'nde Nef i'nin atlarıyine dörtnalaNevin Çokay'ın tabloları, günümüz sanatının geçmişten yararlanmasının övgüye değer bir başarısı. Sergideki Nef i'nin atlannın yanı sıra Helenistik dönem Anadolu sanatmdan izler de görülüyor. NURER UĞURLU Nevin Çokay'ın Levent Sanat Galerisi'nde (15 Şubat -12 Mart 1991) sergilenen resimlerini ge- zerken, XVII. yüzyıl Divan şıı- rimizin gür sesli, dik başlı, atak, mert şairi buyuk NeH'yi anım- sadım. Onun, o güzel, o hoş endam- lı, gül renkli Ağa Alacası'nı (bu guzelin perçemi, yelesi, kuyru- ğu için kınaya gerek yoktur); yu- rüyüşu kıvrak, olçulu vücudu, gorenin yüce Tanrı'nın yarattığı- na hayran kaldığı Evren'i; naz- la dolaşıp salınmaya çıktığı za- man, al burunmuş guzel yuzlü bir gönul alıcıya benzeyen Bâdı Sabâ'yı; gövdesindeki kılları o kadar kırmıa ve parlak olan, vücudu al bir ipeğe benzeyen Saçlı Doru'yu; hızından govde- sinde terler kabarmaya başlayın- ca rengi dalgalı bir ipekliye dö- nüsen Şam Alacas'nı; gönül alı- cı, sürükleyici, yakıcı bir yüru- yuşü olan Aşkâr'ı; salınışının dunyayı buyülemesi yetmezmiş gibi gokteki melekleri de kendi- sine hayran bıraktıran Humâ- yı; duruş ve davranışlanyla in- sanlan şaşırtan, melekleri bile hayran bıraktıran, salındıkca ye- ri ve goğu şaşkınlık içinde ko- yan Gelâlî'yi; dolaşmak için an- lam alanına ayak bastığı zaman, duşünce kızlarının sıra sıra sey- re çıktıklan Mercan'ı; hızla koş- tuğu zaman kuş gibi uçan, or- tusü ve eteklerı Anka'run kanat- larına benzeyen Dağlar Delisi- ni; çok hızhVoşan, gül yaprağı- na dokunduğu zaman, nalının izini yaprakta bırakmayan Gü- zi'yi; nalı granıt taşına doku- nunca, çıkardığı kıvılcımın taşı erittıği Cebeli'yi; Hz. Muham- med'in Mirac gecesi bindiği Bu- rak'ın bir benzeri olan Dilarâ- yı dururken, otlarken, şaha kal- karken, kosarken, uçarken gor- dum. Onun bu güzel atlarını sarı, yeşil, kırmızı, mavi bir renk cumbüşu içinde, güller, karanfil- ler, laleler arasında se>'rettim. Nerî'nin atları Nevin'in fırça- sında yeniden canlanmış, kun- yeleri beyitler olarak bir köşeye kazılmış soyut varlıklar olmak- tan çıkmış, somutlanmış, bir sevgili olmuş, sanatçı bu sevgi- linin saçından, kaşından, gozun- den, kiı piğinden, yuzunden, ağ- zından, burnundan, dudağın- dan, boynundan, boyundan, be- linden, eteğinden, ayaklarından bize, ışık, renk, hareket olarak ustaca söz etmış, bizi buyuk şa- irin öfkeli, hırçın, kızgın ve uy- sal dünyasına ustaca göturmüş- •ür. 1947 yıhnda Devlet Güzel Sa- natlar Akademisi'ne giren, BEDRİ RAHMİ ATÖLV ESİNDEN — 1947de Devlet Guzel Sanatlar Akademisi'ne giren Nevin Çokay, 1953'te Bedri Rahmi Eyuboglu Atolyesi'nden mezun oldu. (Fotoğraf: İbrahfm Günel) 1953'te Bedri Rahmi Eyuboglu Atölyesi'nden mezun olan, bu-. gune kadar otuz altı sergı açan Nevin Çoka>. bir sanatçının geç- mişinden, geleneğinden nasıl ya- rarlanacağını, bu buyuk biriki- me nasıl yaslanacağını, buradan gunümuze nasıl geleceğini ve nasıl bir senteze varacağını, ser- gilediği bu yeni çalışmalariyla belırgin bir biçimde ortaya koy- muş, ilgi çekici bir yorumla ko- nu edinmiştir. Yahya Kemal Bevatlı'nın "NeH Turkün ayranının kabar- masıdır" dedıği gibi Nevin Ço- kay'ın bu tablolan da gunumuz resim sanatının geçmişten yarar- lanmasının ovguye değer bir ba- şarısıdır. Denebilir ki NeFî'nin atları Nevin'in fırçasında görul- meye değer bir öz ve biçim ka- zanmıştır. Yalnız Nefî'nin atları mı var Nevin Çokay 'ın bu ilgi çekici re- sim sergisinde? Hayır. Helenis- tik donem Anadolu sanatmdan da bazı etkiler ve izler görecek- sıniz. Ozellikle portre çaüşma- larında. Tiraje ve Robert Ruckman çifti, piyanoyla birlikte bir üçlü oluşturuyor Müzîkle beslenen birliktelikPiyano bu iki insanın ortaklığı. Ama bu ortaklıktan da önemlisi, ikisinin de müziksiz yaşayamayacak olması. Geçende İstanbul'da bir konser veren evli çift, zaman zaman birlikte çalıyor. AHU ANTMEN SALZBURG ÜZERİNDEN NEW \ORK - Yine piyanist olan Meral Gune>man'ın kardeşi Tiraje Ruckman, eşi Robert Ruck- man'la birlikte yıllardır ABD'de yaşı>or. Tiraje Ruckman, oğre- Bimini tstanbul'dan sonra Saizburg ve New Vork'ta sürdürmüs. Robert ve Tiraje Ruckman çıfti Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir piyano konseri verdi. Ruckmanlar sayıları git- tikçe çoğalan piyano ıkililerin- den değil. Evli çift, zaman za- man birlikte çalıyorlar. Yine piyanist olan Meral Gu- neyman'ın kardeşi Tiraje Ruck- man, beş yaşında başlamış piya- noya. lstanbul Devlet Konser- vatuvan'nı bitirdikten sonra Salzburg'da Mozarteum'a de- vam etmiş; öğrenimini New York'taki Juilliard Okulu'nda surdurmuş. Oğrenimi süresince Rana Erksan, Ferdi Statzer, Jo- sef Raieff ve NV'illiam Lincer ile çalışan Tiraje Ruckman, Ame- rikalı eşi ile birlikte yıllardır Amerika'da yaşıyor. Robert Ruckman da eşi ile ta- nıştığı Juilliard'da tamamlamış eğitimini. Öğrenim yıllarında birçok odul alan piyanist, Sasc- ha Gorodnitzki, Anio Dorf- mann, David Bar-Illan ve \Vil- liam Lincer ile çalışmış. Ruck- man'ın parmaklan, altı yaşın- dan beri pıyanonun tuşlarında. Piyano bu iki insanın "ortak- lığı". Tanışüklarında piyano varmış işin içinde, piyano ile dostlukları pekişmiş ve bugun yine piyano ile "var"lar. Ama bu ortaklıktan daha onemlı bır- şeye işaret ediyor Tiraje Ruck- man: "Bizim piyanist olmaktan çok ortak >anımız, muziği çok sevmemiz" Aslında ortak van- ları "müziksiz ikisinin de >aşa- \amayacak olması." İkili piyanistler genellıkle kar- deş >a da ikız oluyor. Gozleriy- le anlaştıklarını anlatan, telepa- tik olarak muthış bir uyum ıçın- de olduklarını soylüyor kardeş- ler. "Bizde o kanbağı yok" dı- yor Tiraje Ruckman, "Ve açık söylemek gerekirse sürtüşmeler oluyor.." Bu "sürtüşmeleri" entelektu- el bir şekılde hallettiklerini an- latan Tiraje .Ruckman, eşi ile aynı tip muzisyenler olmadıkla- rını anlatıyor: "Yıllardır birlikte çalışan muzisyenleriz, ama bu benziyoruz anlamına gelmez ta- bii. Stil değişikliği, bir yapm yo- rumlamakta farklılıklar çıkıyor ortaya. Robert'in dahaentelek- tiıel. daha mantıksal bir yakla- şımı var muzige. Bense daha iç* ten gelerek daha duygusal bir yaklaşım içinde oluyonım her zaman. Ama bunu kanştınp bir orta buluyoruz." "Birbirimizi tamyonız" diyor Robert Ruckman da, "Ve ne kadar farklı oldugumuzu biliyo- nız. Tiraje beni etkiliyor, ben de onu. Ben ona yanddığını söylu- yorum, o da bana..." Pekı ya sonra? "Ben kazanı- >orum tabii ki" diyor Tiraje Ruckman, Robert Ruckman da gulerek ekliyor: "Aslında doğ- ru!" Dayton'da Sinclair Kolej'de oğretmen olarak görev yapan çift, konserlere daha az zaman ayınyor, surekli bir piyano ıki- lisi oluşturup da konserlere ağır- lık vermeyi ise "gerçekçi" bul- muyorlar: "Çocuklarımız var. Tamamen yollarda geçecek bir yaşamın zaten bizi dovuracağı- na da inanmı\oruz. Çok sağlam bir şe> değil bu. Zaten o şekil- de yaşayabilecek insanlar deği- liz. Muziği çok sevdiğimiz için başkalanna öğretmekten de çok zevk duyu>oruz. Böylesi daha guvenli, hiç olmazsa ayakları- mız >erc basıyor." CazcıSlim Gaili öldü • LONDRA (Reuter) — Caz şarkıcısı ve gitarist SUm Gaili önceki gün Londra'da bir hastanede öldü. 193O"lu ve 40*h yıllarda Amerika'nın ünlü şarkıcılan arasında yer alan Gaiü 75 yaşındaydı. Basçı Slam Stevart ile kurduğu Slim ve Slam grubuyla da tanınan Gaili, "Falt Foot Floogie", "Cement Mixer Pulti Pulti" ve "Avooado Seed Soup Symphony" gibi sarkılar bestelemişti. 'Sanatçıların • Kültür Servisi — Plastik Sanatlar Derneği, konferans dizisine yarın saat 16.00'da başhyor. Vasıf Kortun'un "Sanatçıların Eleştirmenleri, Eleştirmenlerin Sanatçılan" başhkJı konferansı diğer konferanslar gibi Ataturk Kitaphğı'nda yer alacak. Konferansların ikincisi ise Jale Erzen'e ait. 8 mart günü yine saat 16.00'da başlayacak olan konferansın konusu ise "Modernizm Sonrası Sanat!' 15 martta Yalçın Sadak'ın "Modernist ve Post-Modernist Sanatta Alıntılar Sorunu", 29 martta Deniz Şengil'in "Post-Modernizm ve Teori" başhklı konferanslan dinlenebilecek. Başanr'ın fotograflan • Kültür Servisi — Başar Başarır'ın "Cümleyi Dişi Düş Kurar" başlıkb fotoğraf sergisi bugün Ataköy Galeria'da açılıyor. Sergi 10 mart tarihine kadar görulebilir. Bir süre BÜFOK'ta (Boğaziçi Üniversitesi Fotoğraf Kulübü) çahşmalannı sürdüren Başarır, karma sergilere de katıldı. Siyah- beyaz çekmekte ve amatörlüğünü sürdürmekte ısrar eden Başanr, devam ettiği Boğaziçi Üniversitesi'nin Boğaziçi adlı dergisinde fotoğraf yönetmenliği yapıyor. Keribar'ın başarısı • KiUtıir Servisi — Fotoğraf sanatçısı tzzet Keribar, İngiltere'nin Smethwick kentinde yapılan 16. Uluslararası Fotoğraf Yanşması'nda seyahat fotoğrafı dalında altın madalya kazandı. Sanatçı bu ödülu, Fas'ın bir köyünde hurma toplayan kadınları görüntülediği fotoğrafıyla aldı. Izzet Keribar'ın 'Hindistan' konulu dia gösterisi ise 6 mart günü saat 18.00'de ve 19.00'da lstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde yer alacak. Gösteride Rajastan'ın mimari eserleri, Jaisalmer, Bikaner ve Udaipur kentlerinden görüntüler ve kırsal kesimden fotoğraflar sunulacak. UGÜN • Şlir-Söyleşl— Kadıköy Aziz Berker Halk Kütüphanesi'nde saat 14.30'da 'Yunus Emre1 konulu bir şiir-söyleşi programı yer alıyor. Konuşmaların ardından bir de karma sergi açılacak. • Orhan Pamuk'la söyleşl — Türk Edebiyatı Vakfı'nda saat 17.30'da Orhan Pamuk'la bir söyleşi yer alacak. • Resim söyleşisi — özdemir Altan'ın resim söyleşisi Soyak Sanat Galerisi'nde saat I4.00'te dinlenebilir. • Fotoğraf — Cengiz Karlıova'nın fotoğraf konulu söyleşisi lFSAK'ta saat 19.00'da sunulacak. bugün bilsak 28 ŞUBAT PERŞEMBE : 19.00 Başlangıcından Bugüne Türk Pop Mü7İği 2: "Modern Folk Üçlüsü" Düa;nlcycn : Ccm KARACA Görsel Sanat Atölyeleri Mchmct GÜLERYUZ yönaimindc(Pcr. - Cum.) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 1100-00.30 Rock Care-Bar(5.Kat) 15.00-18.00 HcavyMetal 18.00 -24.00 Rock Kramp-RockandBlues bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle