10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 28 ŞUBAT 1991 Savaşta Rıüı Sağlıgı Her ülkede, özellikle savaş tehlikesi gibi kritik durumlarda ülkeyi yönetenlerin inandırıcılığı ya da güvenilmezliği dalga dalga tüm toplumu etkiler. Savaşın haklılığı ve gerekliliği konusunda liderlerin inandıncı olmaktan uzak kaldığı ülkelerde, savaş konusu o ülke aydınları için çok daha büyük bir duyarlılığı gerektirir. Prof. Dr. AYSEL EKŞİ Psikiyatrist, İÜ Öğr. Üyesi Savaşın uzun ve kısa dönemde insan ruh sağlığına etkileri konusunda toplumu aydın- latmak, biz psikiyatristler için bir görevdir di- ye düşünüyorum. Zira klasik kitaplanmız ka- dar özcUikle 1970 ile 1977 yılları arasındaki bilimsel psikiyatri dergilerimiz konuyla ilgili araştırmalarla doludur. tşin ilginç yönü, da- ha iyi eğitim görmüş ve sorgulama yeteneği- ne ulaşmış insanlarm çoğunluğu oluşturduğu gelişmiş ülkelerde insanlar, hem savaşı hiç onaylamamışlar hem de savaşın kaçınılmaz- lığı durumunu göz önünde tutarak, savaşta- ki insanlarm ruh sağlığı konusunda çok şey yazıp, çok şey söylemişlerdir. örneğin ABD hükümeti el kitapları hazırlatarak büyük fe- laketlerde çocukların duygusal tepkilerini il- gililere ulaştırmıştır. Ben bu yazıda kendi ala- nımdaki kitap ve dergilerden bazı yazıları özetle aktarmak istiyorum. Mermi şoku Konu, ilk kez 1871 'de savaşmakta olan as- kerlerin silah tutamayacak kadar bütün vü- cutlannın titremesi, el parmaklarında felçler, göğüs ve kalp ağrılan ile doktorlann dikka- tini çekmiştir. Ruhsal kaynaklı bu geçici bo- zukluklara o yıllarda "asker kalbi hastalığı", Birinci Dünya Savaşı'nda da "mermi şoku" adı verilmişti. Ikinci Dünya ve Kore savaşla- nnda "savaş nevrozlan" denilen bu bozuk- luklar için son olarak 1960'ta uluslararası alanda "büyük stres bozukluğu" tanımı ka- bul edilmiştir. Adı ne olursa olsun kabul edil- miştir ki ruhsal belirtiler bazen savaştan da önce başlar, "korkmaktan korkmak" genel- likle sıktır, bulanu, kalp çarpıntılan, altmı ıs- latma, titreme, uyku bozukluğu, kâbuslar, baş ya da sırt ağnları, kendini tükenmiş, bit- miş, çok zayıf hissetme, şakadan anlamama, bir anda birbirinin tamamen zıddı ikizli duy- guları yaşama, kızgınlık, gerginlik gibi çok çe- şitli belirtiler askerlerde görülebilen ve normal karşılanan tepkilerdir. Savaş sırasındaki tepkiler de kişiden kişiye ve içinde bulunulan koşuüara göre farkhdır. Psikolojik donup kalma ya da şaşkınlık, pa- nik, ilgisizlik, öbür insanlara yönelen saldır- ganlık, suçluluk duygulan, savaş sahnelerinin zihnine çakılıp kalması ve bundan kendini kurtaramama ya da tamamen amaca uygun davranışlarla savaş koşullanna uyumun ba- şanlması pek çok etkene bağlıdır. Lidere gü- venildiği ve özellikle moralin yüksek olduğu birliklerde, ruhsal kaynaklı bozukluklara çok daha az rastlandığı hep vurgulanmıştır. Bu konuda toplumun savaş karşısındaki tutumu da çok belirleyicidir. tkinci Dünya Savaşı'nda bir milyondan fazla askerin psikiyatri hasta- nelerine yatınldığı, çürüğe çıkanlanlann dört- te birinde ruhsal bozukluklann bulunduğu iyi bilindiği için Vietnam Savaşı'nda ABD çok iyi önlemler almıştı. Ancak Amerikan halkı bu savaşın haklılığına ve gerekliliğine büyük öl- çüde inanmadığı, savaş aleyhine kamuoyu oluştuğu, savaşı destekleyenlerin sayısı çok az olduğu oranda Vietnam Savaşı büyük sorun- lar yaratnuştır. Vietnam'daki askerlerde uyuş- turucu madde bağımlıhğı, davranış sorunları ve psikiyatrik bozukluklar tehlikeli boyutla- ra ulaşmıştı. örneğin normalde ABD'de nor- mal insanlar arasında depresyon oranı yüzde on beş kadar iken Vietnam'daki Amerikalı as- kerlerde depresyon yüzde otuz üçü aşıyordu. Üstelik Vietnam'dan dönenlerde de topluma uyum sorunları ve uyuşturucu kullammı çok yüksekti, dörtte birinde ciddi psikiyatrik be- lirtiler saptanmıştı. Bütün savaşlar hiç kuşkusuz bir cehennem- dir, ama Vietnam Savaşı'nın tüm öbür savaş- lardan büyük farkı olduğu hep tekrarlanmış- tır. Bu da Vietnam Savaşı'nın, savaşan Ame- rikan toplumunda benimsenmeyişi, destek görmeyişi, popüler olmayışıdır. Çünkü hal- kın çoğunluğu bu savaşın gerekliliğine ve hak- lıhğına inanmamıştır. Psikiyatri dergilerimiz- den birinde yazar, "Kuşkusuz yalan savaş hi- kâyeleri anlatanlar her zaman çoktur, ama Vi- etnam Savaşı'nın kendisi üzerinde hiçbir etki yaratmadığını söyleyen insan, yalanların en büyüğünü söylemektedir" demektedir. Çocuk ve gençler üzerinde... Geleüm savaşın çocuk ve gençler üzerine et- kilerine. Bu konu psikiyatri literatüründe tkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'da büyük şe- hirlerin bombalanması ve şehirlerin boşaltıl- ması nedeniyle çok işlenmiştir. örneğin 1941 yılında bir buçuk milyon çocuk, anneleriyle ve sakatlarla birlikte üç gün içinde Londra'- dan kırsal bölgelere gönderilmişler. Bu ivedi boşaltmadan sonra giden çocukların yarısın- da gece ya da gündüz altını ıslatma, gece uy- kusuzluk ve kâbuslar gibi çok çeşitli ruhsal tepkiler görülmüş. Gerçi bu çocukların ne ka- dannın daha önce de bu tip sorunları olduğu bilinmemektedir, ancak Londra'da alıştıkla- n aile çevresinde bırakılan çocuklarda şehrin bombalanmasına karşın ruhsal tepkilerin gi- denlerden daha az olması çok dikkat çekmiş- tir. Bu savaş çocuklarda kalıcı izler bırakma- sı açısından da uzun yıllar hep tartışılmıştır. Araştırmalarda birbirinden farklı yöntem- ler kullanıldığı için genellemeler yapmak bi- raz zordur. 1943 yılmdaki bir araştırmaya gö- re tüm çocuklarda birinci derecede sorun al- tmı ıslatma, ikinci derecede hırsızlıktır. Oysa Irlanda iç savaşında çocukların bombalama olayını bir macera gibi gördükleri belirtilmiş- tir. Israil çalışmalanna göre sınır bölgelerin- de yasayan çocuklarda daha büyük ölçüde va- tanseverlik ve saldırganlık saptanmıştır, bu- ralarda "cesaret" çok daha fazla önemsenen bir değerdir. Yöntemler farklı olsa da bütün araştırma- larda ortak olarak vurgulanan bir sonuç var- dır: Savaşa da terörist saldırılanna da çocuk- ların tepkisi, ana babalannın gösterdiği tep- kiye çok paraleldir. Çünkü çocuklar kendile- ri için önemli ana ve babalarının tepkilerini model alırlar, çocuklarda gerginliği (stresi) arttıran yetişkinlerin tutumudur. Şok içinde perişan dolaşan ana babaların durumu, en az savaşın ya da terörün kendisi kadar etkilidir. Çocuklann tepkileri onlarm yaşlanyla da bağ- lantılıdır hiç kuşkusuz. Savaş ve benzeri felaketlerden çocuklann etkilenmelerini önlemek, özellikle hayat bo- yu sürebilecek büyük örselenmeleri olabildi- ğince en aza indirebilmek için çocuğun ve gen- cin o felaket sırasında desteğe geresinimleri çok büyüktür. Yaşları ve cinsiyetleri ne olur- sa olsun, onları en fazla etkileyen öncelikle evdeki atmosferdir. Güven duyduklan yetiş- kinlerle dürüstçe konuyu konuşabilmeleri çok önemlidir, aünacak önlemlerin ve çarelerin tartışılması son derece gereklidir. Kısaca on- ların bu kritik zamanlannda yaşama uyum- larında yardımcı olmak, ana babaların göre- vidir. Ancak bu noktada göz önünde bulun- durulması gereken en yaşamsal nokta, ken- dileri endişe duyan ve caresizlik duygulan çe- ken ana babalann, dünyanın en iyi aktörleri de olsalar, bu duygularmı çocuklanna aynen geçirecekleri gerçeğidir. En başanlı biçimde rol yapabilen ana babalar bile çocuklarını kandıramazlar. Çocuklar bir çeşit psikolojik antenle ana babalanndaki korku ve endişeyi aynen algılarlar. Kısaca çocuklar için bu kri- tik anlarda ana babalann güven verip vere- memeleri temel noktadır, iyi rol yapıp yap- mamaları değil... Ana babalar için de kritik durumlarda ülkeyi yönetenlerin güven verici olup olmaması temel noktadır, inandırmaya çalışıp çalışmamalan değil... Özetle her ülkede, özellikle savaş tehlikesi gibi kritik durumlarda ülkeyi yönetenlerin inandırıcılığı ya da güvenilmezliği dalga dal- ga tüm toplumu etkiler. Savaşın haklılığı ve gerekliliği konusunda liderlerin inandıncı ol- maktan uzak kaldığı ülkelerde, savaş konu- su o ülke aydınları için çok daha büyük bir duyarlılığı gerektirir. EVET/HAYIR OKIAYAKBAL Siyaset Soytarıları! "Son derece biçimsiz bir vücut yapısı, tıpkı bir karikatüre benzeyen yüz ifadesi, bütünüyle kıkırdaktan oluşmuş duy- gusunu veren kemiksiz bir et yığını. Silik bir kişilik, ağzı boş laf yapan, dengesiz ve güvensiz bir adam. Tam bir küçük adam prototipi". Amerikalı kadın gazeteci Dorothy Thomson, Nazi diktatö- rü Adolph Hitler'i ilk gördüğünde böyle yazmış. Sıradan bir kişinin politikada başanlı bir geleceği olmayacağını dü- şünmüş. Yalnız o değil, Hitler'in birahane ayaklanması karşısında başka bir Amerikalı gazeteci Edgar Mavvrer de şunları yazmış: "Müthiş asi dedikleri, şu düz kara saçlı, şık ceketli, hantal davranışlı ve çalçene taşra züppesi miydi? Tıpkı, bir kumaş firmasının gezgin satıcısına benziyordu." 1930'larda Almanya'yı kurtaracak büyük lider olarak orta- Sı çıkan Hitler. gerçekten de bir sirk soytarısına benziyordu.' nceleri kimse ciddiye almadı onu... Gülüp geçtiler. 'Bu mu beş on kişilik grubuyla Alman halkının başına geçecek' de- diler. Ûyie ya büyük felsefecilerin, büyük şair ve yazarların Almanyası'na şu perçemli ufacık adam nasıl egemen olabi- lirdi? Seçimlerde halk nasıl olur da onun partisine oy verirdi? Siyaset dünyası gariptir. Özellikle halk çogunluğunun hangi yöne kayacağı, üstelik en uygar bir halkın bile işe yaramaz bir 'siyaset serserisi'nin -ki bu söz İsmet inönü'nündür- pe- şine takılıp kanlı serüvenlere atılacağı akla gelmez! Öyledir, ama Adolph Hitler denen bu küçük adam önce Almanya baş- bakanı, ardından da Alman ulusunun kılavuzu, yani 'Führer'i oluverdi. Beş yıl dünyayı birbirine kattı. Üstün zaferler kazan- dı, sonunda bir yeraltı sığınağında canına kıydı. Alman ordulan Paris'e girdiğinde gitmiş Napolyon'un me- zarını ziyaret etmiş. Bu anıt mezarda Napolyon çukur bir ye- re gömülmüştür, ziyaretçiler mezarı yukarıdan görebilirler. Hit- ler bunu eleştirmiş: "Ben asla böyle bir yanlış yapmayaca- ğım, ölümümden sonra halk üzerindeki etkimi nasıl sürdü- receğimi ben bilirim. Halkın yüksekte yer alan mezanma ba- kıp beni anımsayacaklan, evlerinde daima benim hakkımda konuşacakları bir 'Führer' olacağım. Yaşamım ölümle bitme- yecektir asla, tersine o zaman başlayacaktır." Sirk soytarısına benzeyen kişiler yazgının ya da halkların gaflete düşmeleri sonunda 'tek adam' durumuna gelirlerse kendilerini ister istemez 'büyüklük' duygusuna, inancına kap- tırıriar. Hitler gibi Mussolini gibi örnekler anımsanmalıdır. Bun- ların en güçlü iktidar günlerinde bile halk önündeki konuş- malannda, geçitlerde nasıl gülünç bir yaratık gibi göründük- lerini herkes bilir. Ne var ki en tehlikeli, en zararlı diktatöıier yaşadıkları günlerde aklı başında kişilerce 'gülünç' görünen adamlardır. Bu adamlar, ya ruh hastası ya da bilgisiz, basit, birer sıradan kişi olduklan için daha saldırgan, daha acıma- sız, daha korkunç bir nitelik kazanırlar. Bu gibi diktatörlerin filmlerini zaman zaman TV'lerde gös- teriyorlar. Mussolini'nin sarayın balkonundan eğilip doğru- larak cıyak cıyak bağırışı, yumruklarını ikide birsıkması, goğ- süne vurması; Hitler'in ağzından tükrükler savurarak cezbe halinde çırpınışı bize ne kadar komik geliyor. Ama bu komik adamlar yıllarca uluslannın yazgısını ellerinde tutmuşlardır. Onları ancak büyük bir savaş yerle bir etmiş, biri sığındığı yeraltı odasında öteki de yerlerde sürüklenerek can vermiştir. VValter C. Langer'in "Ruhsal Çözümlemelerle Hitler" (Yıl- maz Yayınları) kitabını okuyorum. Kitap; Kendi İnancına Gö- re Hitler, Alman Halkının Tanıdığı Hitler, Kurmayının Tanıdığı Hitler, Kendisini Tanıdığı Biçimde Hitler, Ruhbilimsel Çözüm ve Titreşim, Gelecekte Karşılaşacağı Olası Durumlar, baş- lıklı bölümlere ayrılmış... 1943'te, yani İkinci Dünya Savaşı- nın büyük bir hızla sürdüğü, Hitler'in zaferden zafere koştu- ğu yıllarda yazılmış bu kitap bir belge değeri taşıyor. Aynı za- manda da Hitler benzeri birtakım kişileri anlamamızda, on- ların ruhsal durumlarını çözümlememizde yardımcı oluyor. Soytarı kılıklı, gerçek bilgi ışığından, halk sevgisinden, in- sanca duyarlıktan yoksun kişiler zaman zaman, şu ya da bu toplumsal nedenlerle birtakım karışıklıklar, bunalımlar yüzün- den halk yığınlarınca benimsenmişlerdir. Koskoca uygar Al- man ulusunu çalçene konuşmalarıyla bir çeşit uykuya dal- dıran Hitler gibi daha niceleri var yeryüzünde. Aile çevrele- riyte, kendilerini destekleyen belirli gruplarla bir kez ulusla- rtn yazgısını ellerine geçirdiler mi kolay kolay bırakmak iste- mezler. Güney Amerika diktatörleri, Afrika'nın, Asya'nın bazı Itderleri, kısacası hemen her ülkede benzerleri görünen 'ben herkesten üstünüm, ben Tann'nın bu ulusa bir armağanıyım' inancında olanlar gibi... Bu tür insanlar ruhsal açıdan hastadırlar. Ne var ki hasta- lıkları, kendilerinden çok, kötü bir yazgı oyunuyla başına geç- tikleri halkların felaketine yol açar. HALKIMIZA MUJDE!... * HAYAT PAHALILIĞINA ALTERNATİFİ ERAL BULDU * SEBZE VE MEYVEDE ERAL KIRKPINAR MEYDANINDA f CİN8İ Ispuuk Pırasa Turp Havuç Lahana Karvte Kamıbahar Knamk G.SalaU S.Yaprak Domatcs Umon (Kg) Umon Tek Patatcs K.Sogan Sanmsak Not:It LOX 1600 1150 1000 1250 600 1000 1450 75O 20O0 5000 2500 1200 390 84O 950 ıooo ORTA 1000 750 750 ıooo 400 600 1500 3OOO 2100 ıooo 300 730 840 a.Sınıf 600 680 600 750 480 ıooo 1800 250 650 730 ıal ve Yerll Sebze-Mevvc ce CİNSİ Salatalık Kabak Portakal Portakal (Sıkmalık) Elma (Buzhane) Ebna (Depo) Ayva(Eşme) AyvalDepo) Maydanoz Dercotu Tere-Roka ' KLahana Muz YeşilSogan 3800 43O0 2000 1500 23O0 1500 2000 1350 200 500 ıooo 850 4O00 2000 sitlert tnevcut OIUD fl) ORTA 3500 3650 1750 1350 19OO 1350 1700 ıooo —r- „ - — 3500 /atlanını 2.Suuf 30O0 1500 1150 1600 1150 1500 750 ..... 30O0 z 1 Nlsan'a kadar fieçerbdir * ÇAĞDAŞLAŞAN TÜRKİTE DE ÇAGDAŞ SİSTEM HİZMETTİR. * BİR BAĞ MAYDONOZ EVE TESIİM EDİLECEK. * BİR TEK MUZA BAKAN ÇOCUĞA ARTIK 1 Kg MUZ UCUZ VE KALİTELİ ALINABİLECEK. PAZARTESt SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA CUMARTESÎ PAZAR Fatih^Aksaray.Unkaparu.Emlnönü ve çevreleri Levent.Etller.Şişli.Beşiktaş .Takslmve çevreleri Bakırköy.B.evler.Merter.Topkapı ve çevreleri Eyüp,G.O.Paşa,Alibeyköy,Küçükköy ve çevrelerl Avcılar,K.Çekmece,Arnbarlı.Firuzköy ve çevrelerl Tarabya,Bebek,Sanyer ve çevrelerl Ataköy Bloklan EVLERE DİREKT SERVİSİMİZ BAŞLAMIŞTIR TELEFONLARINIZI (1 gün önceden) BEKLİYORUZ ERAL Sebze -Meyve Pazarlama 562 16 26 -569 63 64 10 AUenin siparlşini alan tek aileye ve lOOKg. marjını aşan allelere ERAL ÜYELİK KARTI verilecek,lstenlkllgl anda EKSPRES SERVİS yapılacaktır. ÖZGÜR SEVİ M. Naci Ünver'in yenı romanı Daha önce yayımlanan "Evlenme Cüzdam" adlı romanı. ilgıyle okunmuş, TV dizisi yapılmıştı. CEM YAYINEVİ TEŞEKKÜR Ailemizin değerli büyüğii E. Dz. Kd. Kur. Alb. ADNAN T. KAPTAN'ın vefatı dolayısıyla acımızı paylaşan Sayın Dz. K.K. Oramiral Irfan Tınaz'a Sayın Don. K. Oramiral Vural Bayazıl'a Sayın 1. Ordu K. Orgeneral Ismail Hakkı Karadayı'ya Sayın E. Oramiral Zahit Atakan'a Sayın E. Oramiral Emin Göksan'a Sayın E. Korgeneral Cemal Madanoglu'na Sayın E. Koramiral Nejat Serim'e merasimi tertipleyen ve her türlü yardımı gösteren Sayın Koramiral Mustafa Turunçoğlu ve tüm Kuzey Deniz Saha Komutanhğı personeline, Hastalığının teşhis ve tedavisinde büyük ilgi gösteren GATA mensubu Prof. Dr. Tuncay Çelenk'e ve Prof. Dr. Necdet Üskent ile ilgili personele, Cenaze törenine katılan, evimize gelen, telefon, telgraf ve gazetelerde başsağlığı dileyen Komutanlıklar ve personelleri ile tüm büyük ve küçük silah arkadaşlarına, Netaş A.Ş. mensuplanna, Soda Sanayii A.Ş. mensuplarına, Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Genel Müdür ve mensuplanna, Impexbank A.Ş. mensuplanna, aynca 1100'ler, 1200'ler, 13001er ve 2001er sınıf birliklerine, BUtün akraba ve arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. AtLESt ADENA RÜÇHAN KAPTAN ŞIŞÜ'DE İşyerine kiralık 85 m 2 daire Tel: 147 46 27-146 95 06 BAŞSAGUGI Bölüraümüze yıllarca eınek vermiş eski mensuplanmızdan Prof. Dr. TÜRKÂN BAŞGÖZE'yİ kaybettik. Ailesinin acısını paylaşır, değerli hocamıza tanrıdan rahraet dileriz. ORTA DOĞU TEKNİK ÜNtVERSİTESİ MATEMATtK BÖLÜMÜ VEFAT Aile dostumuz; S.S.K. Göztepe Hast. Bevliye Müth. Opt. Dr. CENGİZ AlALAY'ı kaybettik. Cenazesi 28.2.91 Perşembe günü (bugün) öğle namazında Beylerbeyi Camisi'nden kaldırılacaktır. ÖZGÜR-TÖLE-İŞBÎLEN aüeleri TÜLAY-ALTAN AKGÜNEL oğulları YILDIRIM CAN'ın doğumunu akraba ve dostlarına duyurur. Mersin • 23.2.1991 PENCERE Kuruluşuve Kurtüluşu... Osmanh'da Bağdat ilinin bir ilcesiydi Kuveyt, 1914'te ingi- lizin buyurganlığında bir emlrlik oldu; İkinci Dünya Savaşı'n- dan sonra siyasal sömürgeciliğin tasfiyesi sürecine girilin- ce, 1961'de Birleşmiş Milletler'e üye yazıldı. Görünüşe bakılırsa Kuveyt bağımsız devtetti, bayrağı ve st-: nırtarı vardı; ama bağımsızlık hep lafta kaldı. Ortadogu'daki sınırlar emperyalizmin bastonuyla kum üzerine çizilmişti. Kuveyt devletini "yabancılar" kurmuştu. Şimdi "yabancılar" kurtanyor... Eğer bu "kurtuluş" ise... Bir yandan "kitap düşmanlığr sürer ülkemizde, kitaplarya- kılır, toplatılır; öte yandan akıl almaz bir savaşımla kitaplar yayımlanır; Batı'da piyasaya yeni çıkan bir edebiyat yaprtı ya da siyasal inceleme, hemen Türkçeye çevrilir, okuriann ilgi- sine sunulur; kültür savaşçılarımız bu ömür törpüsü uğraşta bir gün geri kalmıyorlar. Pierre Salinger ile Eric Laurenttn "Körfez Savaşı - Gizli Dosya" adlı kitabı (E Yayınları) yeni yayımlandı. Salinger 1961-1964 arasında Amerika başkanları Kennedy ve John- son'un basın sekreteri, 1964'te California senatörüydü. Eric Laurent'la birlikte yazdıkları kitap Körfez'in uğursuzluğunu ve gizli dosyasını roman gibi ortaya döküyor; yalnız Saddam'ı değil, Batı'nın dolaplarını da anlatıyor. Kitabın sonuna Saddam Hüseyin'e silah sağlayan "yaban- cılar"m listesi eklenmiş. Irak'a kimyasal ya da balistik füze satan şirket sayısı 200, konvansiyonel silah satanların sayısı 1000'i aşkın... 8 Ağustos 1988'de iran-lrak savaşı birtiğinde, Saddam'ın (1980'deki 10 tümene karşılık) 55 tümeni bulunuycrdu. Bir milyonluk ordu. 500 uçak. 5500 tank... 18 milyonluk ülkeyi Batı böylesine silahlandırınca "Maliyh kım da bir o kadar ölçüsüz oldu. Savaşın başlangtcmda Irak'm 30 milyar dolarlık rezervi vardı. Sekiz yıl sonra borçlan 100 milyar dolara ulaşıyordu." Irak'ın Batı'ya 100 milyar dolar borcuna karşılık Kuveyt'in Batı'daki yatınmı 100 milyar doiardı. Kuveyt, ekonomik çıkariar açısından artık Ortadoğu değil, Batı ülkesiydi; Emir El Sa- bah ailesi, Kuveyt'in yıllık petrol gelirinden daha çoğunu Ba- tı'daki yatırımlarından sağlıyordu. Kuveyt yurttaşı sayılan 700 bin kişi bu gelirlerden yarartanıyor, 1.200.000 göçmen işçi (Fı- listinli, Filipinlı, Pakistanlı, Mısırlı) hizmet görüyordu. Dengesizlik bu kadaria da kalmıyordu. 8 Ağustos 1988'de İran-lrak savaşında ateş kesildi; ama ertesi gün (9 ağustos- ta) Kuveyt, OPEC'in yapısında imzalanmış bütün anlaşma- ları çiğneyerek petrol üretimini arttırma kararı aldı. El Sabah bu politikayla petrol fiyatlarını düşürüyor, Bağdat'ın yüzde 90 oranında petrole bağlı gelirleri yılda 7 milyar dolara iniyor- du. Oysa 100 milyar dolara tırmanan dış borçlan için Irak yılda 7 milyar dolar ödemek zorundaydı. Saddam tam anlamıyla köşeye sıkışmıştı; benliğindeki çıl- gınlık, körükleniyordu. Batı'nın "büyükpatron"u Ortadoğu'da İslam ülkeleriyie ke- dinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. Bir yanda gözü kara diktatör Saddam, öte yanda ortaçağ sultanı Şeyh Cabir El Sabah vardı; ama ikisine de tepeden bakan "büyükpatron" Körfez'deki senaryoyu ustalıkla yönetiyordu. • Kuveyt'i "yabancılar" kurdu. "Yabancılar" kurtanyor. Kukla devlettir Kuveyt.. Emperyalizm Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında Basra Körfezi'ndeydi.. i A Yine Basra Körfezi'ndedir. ' Diktatör Saddam'ın akıl dışı siyasetiyle, Mezopotamya'da büyük bir yıkıma yol açılmıştır. "Büyükpatron" şimdi bu yıkı- rmn miman rolürte geçerek Arap ve İelam topraklannd» "yw- • nl dûten" kuracağını söylüyor. Ortadogu'daki halklann önümüzdeki yıllarda çekeceğl var; Saddam diktatörünün çılgınlığı mazlum insanlara ödemek- le bitmeyecek bir fatura yükledi. Bu fatura Batı'ya ödenecek- tir; ancak Arap halkları üzerindeki etkileri ne olacaktır? Tarih Baba, ta yukanlardan, yaşananlan gülümseyerek sey- rediyor. SODA SANAYÜ A.Ş.'DEN TASARRUF SAHİPLERİNE DUYURUDUR Şirketimizce brüt yüzde 66, (net yüzde 59.07) oranı üzerin- den iskonto edilmek suretiyle ihraç edilecek A tipi, 360 gün vadeli, 4. tertip 1. seri 8.000.000.000.— (Sekizmilyar) TL tu- tarındaki fınansman bonoları; 28.2.1991 tarihinden itibaren 10 işgünü süre ile satışına aracılık eden, Camiş Menkul De- ğerler A.Ş. tarafından aşağıda belirtilen adresinde satışa su- nulacaktır. Bu rınansman bonolannın halka arza, Sennaye Piyasası Ku- rulu tarafından 2499 sayılı kanun ve 86/11130 sayılı Bakan- lar Kurulu kararına dayarularak çıkaralan Seri III, No 4 sayüı tebliğ uyarınca verilen 18.2.1991 tarih ve FB6/S-1 sayılı izne dayanmaktadır. Ancak bu izin, rınansman bonolarımızın ve Ortaklığımızın Kurul ya da Kamu'ca tekeffülü anlamına gel- mez. 1. Ortakhğın ödenmiş Sermayesi 2. Fin.Bon. Vade Tarihi 3. Fin.Bon. ödenmesini garanti eden banka 4. Satış süresinin birinci günündeki net oran üzerinden iskonto edilmiş saüş fıyatı: 1.000.000.- TL'lik kupür 628.654 TL. 5.000.000 TL.'lik kupür 3.143.270TL 10.000.000.- TL.'lik kupür 6.286.541 TL 5. Satışın yapılacağı yer Camiş Menkul Degerler A.Ş. Barbaros Bulvan No: 125 Camhan, Bal- mumcu/Beşiklaj/lst. 6. Diğer Hususlar: a) Finansman bonolannın vadelerinde geri odeme hizmetleri, Ca- miş Menkul Degerler A.Ş.'rün yukanda belirtilen adresinde yapıla- caktır. b) Ortakhğın Eylül 1990 hesap dönemine ilişkin mali tablo ve ra- porlan, denetleme kunıluşu Denetim Finans Kontrol Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş. tarafından denetlenmiştir. c) Şaıth, göriiş içeren denetleme rapor özeti, izahnamede yer al- maktadır. d) 22.2.1991 tarihinde tescil edilen izahname, Camiş Menkul De- gerler A.Ş.'nin vukandaki adresinde halkın incelemesine açık tutul- maktadır. 183.000.000.000.- TL. 22.2.1992 Yoktur. SPOR TOTO - SPOR LOTO OYNAYANLARA DUYURU En son Alman bilgisayar tekniği ile geliştirilen Spor Toto, Spor Loto formülleh, Spor Toto'da, 3 banto ile dereceyi 32 kotonda 13+n garanti ediyoruz. Spor Loto'da 2 banko ile dereceyi 28 kolonda 8'i garanti ediyo- ruz. Toto 65 sayfa, Loto 60 saytadır, isteğiniz kitap ödemeli gonde- rilir. İsteme adresi: Halil Çakmak: PK. 949 Ulua/ANKARA Telefonumuz yoktur. İNGİLİZCEYt • 8 ayda konuşun. Sizi Amerikalı dostlarımızla tanıştıralım. Tel: 349 59 38
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle