Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 28 ŞUBAT 1991
Savaşta Rıüı Sağlıgı
Her ülkede, özellikle savaş tehlikesi gibi kritik durumlarda ülkeyi
yönetenlerin inandırıcılığı ya da güvenilmezliği dalga dalga tüm
toplumu etkiler. Savaşın haklılığı ve gerekliliği konusunda liderlerin
inandıncı olmaktan uzak kaldığı ülkelerde, savaş konusu o ülke
aydınları için çok daha büyük bir duyarlılığı gerektirir.
Prof. Dr. AYSEL EKŞİ Psikiyatrist, İÜ Öğr. Üyesi
Savaşın uzun ve kısa dönemde insan ruh
sağlığına etkileri konusunda toplumu aydın-
latmak, biz psikiyatristler için bir görevdir di-
ye düşünüyorum. Zira klasik kitaplanmız ka-
dar özcUikle 1970 ile 1977 yılları arasındaki
bilimsel psikiyatri dergilerimiz konuyla ilgili
araştırmalarla doludur. tşin ilginç yönü, da-
ha iyi eğitim görmüş ve sorgulama yeteneği-
ne ulaşmış insanlarm çoğunluğu oluşturduğu
gelişmiş ülkelerde insanlar, hem savaşı hiç
onaylamamışlar hem de savaşın kaçınılmaz-
lığı durumunu göz önünde tutarak, savaşta-
ki insanlarm ruh sağlığı konusunda çok şey
yazıp, çok şey söylemişlerdir. örneğin ABD
hükümeti el kitapları hazırlatarak büyük fe-
laketlerde çocukların duygusal tepkilerini il-
gililere ulaştırmıştır. Ben bu yazıda kendi ala-
nımdaki kitap ve dergilerden bazı yazıları
özetle aktarmak istiyorum.
Mermi şoku
Konu, ilk kez 1871 'de savaşmakta olan as-
kerlerin silah tutamayacak kadar bütün vü-
cutlannın titremesi, el parmaklarında felçler,
göğüs ve kalp ağrılan ile doktorlann dikka-
tini çekmiştir. Ruhsal kaynaklı bu geçici bo-
zukluklara o yıllarda "asker kalbi hastalığı",
Birinci Dünya Savaşı'nda da "mermi şoku"
adı verilmişti. Ikinci Dünya ve Kore savaşla-
nnda "savaş nevrozlan" denilen bu bozuk-
luklar için son olarak 1960'ta uluslararası
alanda "büyük stres bozukluğu" tanımı ka-
bul edilmiştir. Adı ne olursa olsun kabul edil-
miştir ki ruhsal belirtiler bazen savaştan da
önce başlar, "korkmaktan korkmak" genel-
likle sıktır, bulanu, kalp çarpıntılan, altmı ıs-
latma, titreme, uyku bozukluğu, kâbuslar,
baş ya da sırt ağnları, kendini tükenmiş, bit-
miş, çok zayıf hissetme, şakadan anlamama,
bir anda birbirinin tamamen zıddı ikizli duy-
guları yaşama, kızgınlık, gerginlik gibi çok çe-
şitli belirtiler askerlerde görülebilen ve normal
karşılanan tepkilerdir.
Savaş sırasındaki tepkiler de kişiden kişiye
ve içinde bulunulan koşuüara göre farkhdır.
Psikolojik donup kalma ya da şaşkınlık, pa-
nik, ilgisizlik, öbür insanlara yönelen saldır-
ganlık, suçluluk duygulan, savaş sahnelerinin
zihnine çakılıp kalması ve bundan kendini
kurtaramama ya da tamamen amaca uygun
davranışlarla savaş koşullanna uyumun ba-
şanlması pek çok etkene bağlıdır. Lidere gü-
venildiği ve özellikle moralin yüksek olduğu
birliklerde, ruhsal kaynaklı bozukluklara çok
daha az rastlandığı hep vurgulanmıştır. Bu
konuda toplumun savaş karşısındaki tutumu
da çok belirleyicidir. tkinci Dünya Savaşı'nda
bir milyondan fazla askerin psikiyatri hasta-
nelerine yatınldığı, çürüğe çıkanlanlann dört-
te birinde ruhsal bozukluklann bulunduğu iyi
bilindiği için Vietnam Savaşı'nda ABD çok iyi
önlemler almıştı. Ancak Amerikan halkı bu
savaşın haklılığına ve gerekliliğine büyük öl-
çüde inanmadığı, savaş aleyhine kamuoyu
oluştuğu, savaşı destekleyenlerin sayısı çok az
olduğu oranda Vietnam Savaşı büyük sorun-
lar yaratnuştır. Vietnam'daki askerlerde uyuş-
turucu madde bağımlıhğı, davranış sorunları
ve psikiyatrik bozukluklar tehlikeli boyutla-
ra ulaşmıştı. örneğin normalde ABD'de nor-
mal insanlar arasında depresyon oranı yüzde
on beş kadar iken Vietnam'daki Amerikalı as-
kerlerde depresyon yüzde otuz üçü aşıyordu.
Üstelik Vietnam'dan dönenlerde de topluma
uyum sorunları ve uyuşturucu kullammı çok
yüksekti, dörtte birinde ciddi psikiyatrik be-
lirtiler saptanmıştı.
Bütün savaşlar hiç kuşkusuz bir cehennem-
dir, ama Vietnam Savaşı'nın tüm öbür savaş-
lardan büyük farkı olduğu hep tekrarlanmış-
tır. Bu da Vietnam Savaşı'nın, savaşan Ame-
rikan toplumunda benimsenmeyişi, destek
görmeyişi, popüler olmayışıdır. Çünkü hal-
kın çoğunluğu bu savaşın gerekliliğine ve hak-
lıhğına inanmamıştır. Psikiyatri dergilerimiz-
den birinde yazar, "Kuşkusuz yalan savaş hi-
kâyeleri anlatanlar her zaman çoktur, ama Vi-
etnam Savaşı'nın kendisi üzerinde hiçbir etki
yaratmadığını söyleyen insan, yalanların en
büyüğünü söylemektedir" demektedir.
Çocuk ve gençler üzerinde...
Geleüm savaşın çocuk ve gençler üzerine et-
kilerine. Bu konu psikiyatri literatüründe
tkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa'da büyük şe-
hirlerin bombalanması ve şehirlerin boşaltıl-
ması nedeniyle çok işlenmiştir. örneğin 1941
yılında bir buçuk milyon çocuk, anneleriyle
ve sakatlarla birlikte üç gün içinde Londra'-
dan kırsal bölgelere gönderilmişler. Bu ivedi
boşaltmadan sonra giden çocukların yarısın-
da gece ya da gündüz altını ıslatma, gece uy-
kusuzluk ve kâbuslar gibi çok çeşitli ruhsal
tepkiler görülmüş. Gerçi bu çocukların ne ka-
dannın daha önce de bu tip sorunları olduğu
bilinmemektedir, ancak Londra'da alıştıkla-
n aile çevresinde bırakılan çocuklarda şehrin
bombalanmasına karşın ruhsal tepkilerin gi-
denlerden daha az olması çok dikkat çekmiş-
tir. Bu savaş çocuklarda kalıcı izler bırakma-
sı açısından da uzun yıllar hep tartışılmıştır.
Araştırmalarda birbirinden farklı yöntem-
ler kullanıldığı için genellemeler yapmak bi-
raz zordur. 1943 yılmdaki bir araştırmaya gö-
re tüm çocuklarda birinci derecede sorun al-
tmı ıslatma, ikinci derecede hırsızlıktır. Oysa
Irlanda iç savaşında çocukların bombalama
olayını bir macera gibi gördükleri belirtilmiş-
tir. Israil çalışmalanna göre sınır bölgelerin-
de yasayan çocuklarda daha büyük ölçüde va-
tanseverlik ve saldırganlık saptanmıştır, bu-
ralarda "cesaret" çok daha fazla önemsenen
bir değerdir.
Yöntemler farklı olsa da bütün araştırma-
larda ortak olarak vurgulanan bir sonuç var-
dır: Savaşa da terörist saldırılanna da çocuk-
ların tepkisi, ana babalannın gösterdiği tep-
kiye çok paraleldir. Çünkü çocuklar kendile-
ri için önemli ana ve babalarının tepkilerini
model alırlar, çocuklarda gerginliği (stresi)
arttıran yetişkinlerin tutumudur. Şok içinde
perişan dolaşan ana babaların durumu, en az
savaşın ya da terörün kendisi kadar etkilidir.
Çocuklann tepkileri onlarm yaşlanyla da bağ-
lantılıdır hiç kuşkusuz.
Savaş ve benzeri felaketlerden çocuklann
etkilenmelerini önlemek, özellikle hayat bo-
yu sürebilecek büyük örselenmeleri olabildi-
ğince en aza indirebilmek için çocuğun ve gen-
cin o felaket sırasında desteğe geresinimleri
çok büyüktür. Yaşları ve cinsiyetleri ne olur-
sa olsun, onları en fazla etkileyen öncelikle
evdeki atmosferdir. Güven duyduklan yetiş-
kinlerle dürüstçe konuyu konuşabilmeleri çok
önemlidir, aünacak önlemlerin ve çarelerin
tartışılması son derece gereklidir. Kısaca on-
ların bu kritik zamanlannda yaşama uyum-
larında yardımcı olmak, ana babaların göre-
vidir. Ancak bu noktada göz önünde bulun-
durulması gereken en yaşamsal nokta, ken-
dileri endişe duyan ve caresizlik duygulan çe-
ken ana babalann, dünyanın en iyi aktörleri
de olsalar, bu duygularmı çocuklanna aynen
geçirecekleri gerçeğidir. En başanlı biçimde
rol yapabilen ana babalar bile çocuklarını
kandıramazlar. Çocuklar bir çeşit psikolojik
antenle ana babalanndaki korku ve endişeyi
aynen algılarlar. Kısaca çocuklar için bu kri-
tik anlarda ana babalann güven verip vere-
memeleri temel noktadır, iyi rol yapıp yap-
mamaları değil... Ana babalar için de kritik
durumlarda ülkeyi yönetenlerin güven verici
olup olmaması temel noktadır, inandırmaya
çalışıp çalışmamalan değil...
Özetle her ülkede, özellikle savaş tehlikesi
gibi kritik durumlarda ülkeyi yönetenlerin
inandırıcılığı ya da güvenilmezliği dalga dal-
ga tüm toplumu etkiler. Savaşın haklılığı ve
gerekliliği konusunda liderlerin inandıncı ol-
maktan uzak kaldığı ülkelerde, savaş konu-
su o ülke aydınları için çok daha büyük bir
duyarlılığı gerektirir.
EVET/HAYIR
OKIAYAKBAL
Siyaset Soytarıları!
"Son derece biçimsiz bir vücut yapısı, tıpkı bir karikatüre
benzeyen yüz ifadesi, bütünüyle kıkırdaktan oluşmuş duy-
gusunu veren kemiksiz bir et yığını. Silik bir kişilik, ağzı boş
laf yapan, dengesiz ve güvensiz bir adam. Tam bir küçük
adam prototipi".
Amerikalı kadın gazeteci Dorothy Thomson, Nazi diktatö-
rü Adolph Hitler'i ilk gördüğünde böyle yazmış. Sıradan bir
kişinin politikada başanlı bir geleceği olmayacağını dü-
şünmüş.
Yalnız o değil, Hitler'in birahane ayaklanması karşısında
başka bir Amerikalı gazeteci Edgar Mavvrer de şunları yazmış:
"Müthiş asi dedikleri, şu düz kara saçlı, şık ceketli, hantal
davranışlı ve çalçene taşra züppesi miydi? Tıpkı, bir kumaş
firmasının gezgin satıcısına benziyordu."
1930'larda Almanya'yı kurtaracak büyük lider olarak orta-
Sı çıkan Hitler. gerçekten de bir sirk soytarısına benziyordu.'
nceleri kimse ciddiye almadı onu... Gülüp geçtiler. 'Bu mu
beş on kişilik grubuyla Alman halkının başına geçecek' de-
diler. Ûyie ya büyük felsefecilerin, büyük şair ve yazarların
Almanyası'na şu perçemli ufacık adam nasıl egemen olabi-
lirdi? Seçimlerde halk nasıl olur da onun partisine oy verirdi?
Siyaset dünyası gariptir. Özellikle halk çogunluğunun hangi
yöne kayacağı, üstelik en uygar bir halkın bile işe yaramaz
bir 'siyaset serserisi'nin -ki bu söz İsmet inönü'nündür- pe-
şine takılıp kanlı serüvenlere atılacağı akla gelmez! Öyledir,
ama Adolph Hitler denen bu küçük adam önce Almanya baş-
bakanı, ardından da Alman ulusunun kılavuzu, yani 'Führer'i
oluverdi. Beş yıl dünyayı birbirine kattı. Üstün zaferler kazan-
dı, sonunda bir yeraltı sığınağında canına kıydı.
Alman ordulan Paris'e girdiğinde gitmiş Napolyon'un me-
zarını ziyaret etmiş. Bu anıt mezarda Napolyon çukur bir ye-
re gömülmüştür, ziyaretçiler mezarı yukarıdan görebilirler. Hit-
ler bunu eleştirmiş: "Ben asla böyle bir yanlış yapmayaca-
ğım, ölümümden sonra halk üzerindeki etkimi nasıl sürdü-
receğimi ben bilirim. Halkın yüksekte yer alan mezanma ba-
kıp beni anımsayacaklan, evlerinde daima benim hakkımda
konuşacakları bir 'Führer' olacağım. Yaşamım ölümle bitme-
yecektir asla, tersine o zaman başlayacaktır."
Sirk soytarısına benzeyen kişiler yazgının ya da halkların
gaflete düşmeleri sonunda 'tek adam' durumuna gelirlerse
kendilerini ister istemez 'büyüklük' duygusuna, inancına kap-
tırıriar. Hitler gibi Mussolini gibi örnekler anımsanmalıdır. Bun-
ların en güçlü iktidar günlerinde bile halk önündeki konuş-
malannda, geçitlerde nasıl gülünç bir yaratık gibi göründük-
lerini herkes bilir. Ne var ki en tehlikeli, en zararlı diktatöıier
yaşadıkları günlerde aklı başında kişilerce 'gülünç' görünen
adamlardır. Bu adamlar, ya ruh hastası ya da bilgisiz, basit,
birer sıradan kişi olduklan için daha saldırgan, daha acıma-
sız, daha korkunç bir nitelik kazanırlar.
Bu gibi diktatörlerin filmlerini zaman zaman TV'lerde gös-
teriyorlar. Mussolini'nin sarayın balkonundan eğilip doğru-
larak cıyak cıyak bağırışı, yumruklarını ikide birsıkması, goğ-
süne vurması; Hitler'in ağzından tükrükler savurarak cezbe
halinde çırpınışı bize ne kadar komik geliyor. Ama bu komik
adamlar yıllarca uluslannın yazgısını ellerinde tutmuşlardır.
Onları ancak büyük bir savaş yerle bir etmiş, biri sığındığı
yeraltı odasında öteki de yerlerde sürüklenerek can vermiştir.
VValter C. Langer'in "Ruhsal Çözümlemelerle Hitler" (Yıl-
maz Yayınları) kitabını okuyorum. Kitap; Kendi İnancına Gö-
re Hitler, Alman Halkının Tanıdığı Hitler, Kurmayının Tanıdığı
Hitler, Kendisini Tanıdığı Biçimde Hitler, Ruhbilimsel Çözüm
ve Titreşim, Gelecekte Karşılaşacağı Olası Durumlar, baş-
lıklı bölümlere ayrılmış... 1943'te, yani İkinci Dünya Savaşı-
nın büyük bir hızla sürdüğü, Hitler'in zaferden zafere koştu-
ğu yıllarda yazılmış bu kitap bir belge değeri taşıyor. Aynı za-
manda da Hitler benzeri birtakım kişileri anlamamızda, on-
ların ruhsal durumlarını çözümlememizde yardımcı oluyor.
Soytarı kılıklı, gerçek bilgi ışığından, halk sevgisinden, in-
sanca duyarlıktan yoksun kişiler zaman zaman, şu ya da bu
toplumsal nedenlerle birtakım karışıklıklar, bunalımlar yüzün-
den halk yığınlarınca benimsenmişlerdir. Koskoca uygar Al-
man ulusunu çalçene konuşmalarıyla bir çeşit uykuya dal-
dıran Hitler gibi daha niceleri var yeryüzünde. Aile çevrele-
riyte, kendilerini destekleyen belirli gruplarla bir kez ulusla-
rtn yazgısını ellerine geçirdiler mi kolay kolay bırakmak iste-
mezler. Güney Amerika diktatörleri, Afrika'nın, Asya'nın bazı
Itderleri, kısacası hemen her ülkede benzerleri görünen 'ben
herkesten üstünüm, ben Tann'nın bu ulusa bir armağanıyım'
inancında olanlar gibi...
Bu tür insanlar ruhsal açıdan hastadırlar. Ne var ki hasta-
lıkları, kendilerinden çok, kötü bir yazgı oyunuyla başına geç-
tikleri halkların felaketine yol açar.
HALKIMIZA MUJDE!...
* HAYAT PAHALILIĞINA ALTERNATİFİ ERAL BULDU
* SEBZE VE MEYVEDE ERAL KIRKPINAR MEYDANINDA
f
CİN8İ
Ispuuk
Pırasa
Turp
Havuç
Lahana
Karvte
Kamıbahar
Knamk
G.SalaU
S.Yaprak
Domatcs
Umon (Kg)
Umon Tek
Patatcs
K.Sogan
Sanmsak
Not:It
LOX
1600
1150
1000
1250
600
1000
1450
75O
20O0
5000
2500
1200
390
84O
950
ıooo
ORTA
1000
750
750
ıooo
400
600
1500
3OOO
2100
ıooo
300
730
840
a.Sınıf
600
680
600
750
480
ıooo
1800
250
650
730
ıal ve Yerll Sebze-Mevvc ce
CİNSİ
Salatalık
Kabak
Portakal
Portakal
(Sıkmalık)
Elma
(Buzhane)
Ebna (Depo)
Ayva(Eşme)
AyvalDepo)
Maydanoz
Dercotu
Tere-Roka '
KLahana
Muz
YeşilSogan
3800
43O0
2000
1500
23O0
1500
2000
1350
200
500
ıooo
850
4O00
2000
sitlert tnevcut OIUD fl)
ORTA
3500
3650
1750
1350
19OO
1350
1700
ıooo
—r-
„ - —
3500
/atlanını
2.Suuf
30O0
1500
1150
1600
1150
1500
750
.....
30O0
z
1 Nlsan'a kadar fieçerbdir
* ÇAĞDAŞLAŞAN TÜRKİTE DE ÇAGDAŞ SİSTEM HİZMETTİR.
* BİR BAĞ MAYDONOZ EVE TESIİM EDİLECEK.
* BİR TEK MUZA BAKAN ÇOCUĞA ARTIK 1 Kg MUZ UCUZ
VE KALİTELİ ALINABİLECEK.
PAZARTESt
SALI
ÇARŞAMBA
PERŞEMBE
CUMA
CUMARTESÎ
PAZAR
Fatih^Aksaray.Unkaparu.Emlnönü ve çevreleri
Levent.Etller.Şişli.Beşiktaş .Takslmve çevreleri
Bakırköy.B.evler.Merter.Topkapı ve çevreleri
Eyüp,G.O.Paşa,Alibeyköy,Küçükköy ve çevrelerl
Avcılar,K.Çekmece,Arnbarlı.Firuzköy ve çevrelerl
Tarabya,Bebek,Sanyer ve çevrelerl
Ataköy Bloklan
EVLERE DİREKT SERVİSİMİZ BAŞLAMIŞTIR
TELEFONLARINIZI
(1 gün önceden)
BEKLİYORUZ
ERAL Sebze -Meyve Pazarlama
562 16 26 -569 63 64
10 AUenin siparlşini alan tek aileye ve lOOKg. marjını aşan allelere ERAL
ÜYELİK KARTI
verilecek,lstenlkllgl anda EKSPRES SERVİS
yapılacaktır.
ÖZGÜR SEVİ
M. Naci Ünver'in yenı romanı Daha önce yayımlanan
"Evlenme Cüzdam" adlı romanı. ilgıyle okunmuş, TV
dizisi yapılmıştı.
CEM YAYINEVİ
TEŞEKKÜR
Ailemizin değerli büyüğii
E. Dz. Kd. Kur. Alb.
ADNAN T. KAPTAN'ın
vefatı dolayısıyla acımızı paylaşan
Sayın Dz. K.K. Oramiral Irfan Tınaz'a
Sayın Don. K. Oramiral Vural Bayazıl'a
Sayın 1. Ordu K. Orgeneral Ismail Hakkı Karadayı'ya
Sayın E. Oramiral Zahit Atakan'a
Sayın E. Oramiral Emin Göksan'a
Sayın E. Korgeneral Cemal Madanoglu'na
Sayın E. Koramiral Nejat Serim'e
merasimi tertipleyen ve her türlü yardımı gösteren
Sayın Koramiral Mustafa Turunçoğlu ve tüm Kuzey
Deniz Saha Komutanhğı personeline,
Hastalığının teşhis ve tedavisinde büyük ilgi gösteren
GATA mensubu Prof. Dr. Tuncay Çelenk'e ve Prof. Dr.
Necdet Üskent ile ilgili personele,
Cenaze törenine katılan, evimize gelen, telefon, telgraf ve
gazetelerde başsağlığı dileyen Komutanlıklar ve
personelleri ile tüm büyük ve küçük silah arkadaşlarına,
Netaş A.Ş. mensuplanna,
Soda Sanayii A.Ş. mensuplarına,
Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Genel Müdür ve
mensuplanna,
Impexbank A.Ş. mensuplanna,
aynca 1100'ler, 1200'ler, 13001er ve 2001er sınıf
birliklerine,
BUtün akraba ve arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi
sunarız.
AtLESt ADENA
RÜÇHAN KAPTAN
ŞIŞÜ'DE
İşyerine kiralık 85 m
2
daire
Tel: 147 46 27-146 95 06
BAŞSAGUGI
Bölüraümüze yıllarca eınek vermiş eski mensuplanmızdan
Prof. Dr.
TÜRKÂN BAŞGÖZE'yİ
kaybettik. Ailesinin acısını paylaşır, değerli hocamıza
tanrıdan rahraet dileriz.
ORTA DOĞU TEKNİK ÜNtVERSİTESİ
MATEMATtK BÖLÜMÜ
VEFAT
Aile dostumuz;
S.S.K. Göztepe Hast. Bevliye Müth.
Opt. Dr. CENGİZ
AlALAY'ı
kaybettik. Cenazesi 28.2.91 Perşembe günü (bugün)
öğle namazında Beylerbeyi Camisi'nden kaldırılacaktır.
ÖZGÜR-TÖLE-İŞBÎLEN aüeleri
TÜLAY-ALTAN AKGÜNEL
oğulları
YILDIRIM CAN'ın
doğumunu akraba ve dostlarına duyurur.
Mersin • 23.2.1991
PENCERE
Kuruluşuve
Kurtüluşu...
Osmanh'da Bağdat ilinin bir ilcesiydi Kuveyt, 1914'te ingi-
lizin buyurganlığında bir emlrlik oldu; İkinci Dünya Savaşı'n-
dan sonra siyasal sömürgeciliğin tasfiyesi sürecine girilin-
ce, 1961'de Birleşmiş Milletler'e üye yazıldı.
Görünüşe bakılırsa Kuveyt bağımsız devtetti, bayrağı ve st-:
nırtarı vardı; ama bağımsızlık hep lafta kaldı. Ortadogu'daki
sınırlar emperyalizmin bastonuyla kum üzerine çizilmişti.
Kuveyt devletini "yabancılar" kurmuştu.
Şimdi "yabancılar" kurtanyor...
Eğer bu "kurtuluş" ise...
Bir yandan "kitap düşmanlığr sürer ülkemizde, kitaplarya-
kılır, toplatılır; öte yandan akıl almaz bir savaşımla kitaplar
yayımlanır; Batı'da piyasaya yeni çıkan bir edebiyat yaprtı ya
da siyasal inceleme, hemen Türkçeye çevrilir, okuriann ilgi-
sine sunulur; kültür savaşçılarımız bu ömür törpüsü uğraşta
bir gün geri kalmıyorlar.
Pierre Salinger ile Eric Laurenttn "Körfez Savaşı - Gizli
Dosya" adlı kitabı (E Yayınları) yeni yayımlandı. Salinger
1961-1964 arasında Amerika başkanları Kennedy ve John-
son'un basın sekreteri, 1964'te California senatörüydü. Eric
Laurent'la birlikte yazdıkları kitap Körfez'in uğursuzluğunu
ve gizli dosyasını roman gibi ortaya döküyor; yalnız Saddam'ı
değil, Batı'nın dolaplarını da anlatıyor.
Kitabın sonuna Saddam Hüseyin'e silah sağlayan "yaban-
cılar"m listesi eklenmiş. Irak'a kimyasal ya da balistik füze
satan şirket sayısı 200, konvansiyonel silah satanların sayısı
1000'i aşkın...
8 Ağustos 1988'de iran-lrak savaşı birtiğinde, Saddam'ın
(1980'deki 10 tümene karşılık) 55 tümeni bulunuycrdu. Bir
milyonluk ordu. 500 uçak. 5500 tank...
18 milyonluk ülkeyi Batı böylesine silahlandırınca "Maliyh
kım da bir o kadar ölçüsüz oldu. Savaşın başlangtcmda Irak'm
30 milyar dolarlık rezervi vardı. Sekiz yıl sonra borçlan 100
milyar dolara ulaşıyordu."
Irak'ın Batı'ya 100 milyar dolar borcuna karşılık Kuveyt'in
Batı'daki yatınmı 100 milyar doiardı. Kuveyt, ekonomik çıkariar
açısından artık Ortadoğu değil, Batı ülkesiydi; Emir El Sa-
bah ailesi, Kuveyt'in yıllık petrol gelirinden daha çoğunu Ba-
tı'daki yatırımlarından sağlıyordu. Kuveyt yurttaşı sayılan 700
bin kişi bu gelirlerden yarartanıyor, 1.200.000 göçmen işçi (Fı-
listinli, Filipinlı, Pakistanlı, Mısırlı) hizmet görüyordu.
Dengesizlik bu kadaria da kalmıyordu. 8 Ağustos 1988'de
İran-lrak savaşında ateş kesildi; ama ertesi gün (9 ağustos-
ta) Kuveyt, OPEC'in yapısında imzalanmış bütün anlaşma-
ları çiğneyerek petrol üretimini arttırma kararı aldı. El Sabah
bu politikayla petrol fiyatlarını düşürüyor, Bağdat'ın yüzde 90
oranında petrole bağlı gelirleri yılda 7 milyar dolara iniyor-
du. Oysa 100 milyar dolara tırmanan dış borçlan için Irak yılda
7 milyar dolar ödemek zorundaydı.
Saddam tam anlamıyla köşeye sıkışmıştı; benliğindeki çıl-
gınlık, körükleniyordu.
Batı'nın "büyükpatron"u Ortadoğu'da İslam ülkeleriyie ke-
dinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. Bir yanda gözü kara
diktatör Saddam, öte yanda ortaçağ sultanı Şeyh Cabir El
Sabah vardı; ama ikisine de tepeden bakan "büyükpatron"
Körfez'deki senaryoyu ustalıkla yönetiyordu.
•
Kuveyt'i "yabancılar" kurdu.
"Yabancılar" kurtanyor.
Kukla devlettir Kuveyt..
Emperyalizm Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında Basra
Körfezi'ndeydi.. i
A Yine Basra Körfezi'ndedir. '
Diktatör Saddam'ın akıl dışı siyasetiyle, Mezopotamya'da
büyük bir yıkıma yol açılmıştır. "Büyükpatron" şimdi bu yıkı-
rmn miman rolürte geçerek Arap ve İelam topraklannd» "yw- •
nl dûten" kuracağını söylüyor.
Ortadogu'daki halklann önümüzdeki yıllarda çekeceğl var;
Saddam diktatörünün çılgınlığı mazlum insanlara ödemek-
le bitmeyecek bir fatura yükledi. Bu fatura Batı'ya ödenecek-
tir; ancak Arap halkları üzerindeki etkileri ne olacaktır?
Tarih Baba, ta yukanlardan, yaşananlan gülümseyerek sey-
rediyor.
SODA SANAYÜ A.Ş.'DEN
TASARRUF SAHİPLERİNE
DUYURUDUR
Şirketimizce brüt yüzde 66, (net yüzde 59.07) oranı üzerin-
den iskonto edilmek suretiyle ihraç edilecek A tipi, 360 gün
vadeli, 4. tertip 1. seri 8.000.000.000.— (Sekizmilyar) TL tu-
tarındaki fınansman bonoları; 28.2.1991 tarihinden itibaren
10 işgünü süre ile satışına aracılık eden, Camiş Menkul De-
ğerler A.Ş. tarafından aşağıda belirtilen adresinde satışa su-
nulacaktır.
Bu rınansman bonolannın halka arza, Sennaye Piyasası Ku-
rulu tarafından 2499 sayılı kanun ve 86/11130 sayılı Bakan-
lar Kurulu kararına dayarularak çıkaralan Seri III, No 4 sayüı
tebliğ uyarınca verilen 18.2.1991 tarih ve FB6/S-1 sayılı izne
dayanmaktadır. Ancak bu izin, rınansman bonolarımızın ve
Ortaklığımızın Kurul ya da Kamu'ca tekeffülü anlamına gel-
mez.
1. Ortakhğın ödenmiş Sermayesi
2. Fin.Bon. Vade Tarihi
3. Fin.Bon. ödenmesini
garanti eden banka
4. Satış süresinin birinci
günündeki net oran
üzerinden iskonto
edilmiş saüş fıyatı: 1.000.000.- TL'lik kupür 628.654 TL.
5.000.000 TL.'lik kupür 3.143.270TL
10.000.000.- TL.'lik kupür 6.286.541 TL
5. Satışın yapılacağı yer
Camiş Menkul Degerler
A.Ş. Barbaros Bulvan
No: 125 Camhan, Bal-
mumcu/Beşiklaj/lst.
6. Diğer Hususlar:
a) Finansman bonolannın vadelerinde geri odeme hizmetleri, Ca-
miş Menkul Degerler A.Ş.'rün yukanda belirtilen adresinde yapıla-
caktır.
b) Ortakhğın Eylül 1990 hesap dönemine ilişkin mali tablo ve ra-
porlan, denetleme kunıluşu Denetim Finans Kontrol Yeminli Mali
Müşavirlik A.Ş. tarafından denetlenmiştir.
c) Şaıth, göriiş içeren denetleme rapor özeti, izahnamede yer al-
maktadır.
d) 22.2.1991 tarihinde tescil edilen izahname, Camiş Menkul De-
gerler A.Ş.'nin vukandaki adresinde halkın incelemesine açık tutul-
maktadır.
183.000.000.000.- TL.
22.2.1992
Yoktur.
SPOR TOTO - SPOR LOTO
OYNAYANLARA DUYURU
En son Alman bilgisayar tekniği ile geliştirilen Spor Toto, Spor
Loto formülleh, Spor Toto'da, 3 banto ile dereceyi 32 kotonda 13+n
garanti ediyoruz.
Spor Loto'da 2 banko ile dereceyi 28 kolonda 8'i garanti ediyo-
ruz. Toto 65 sayfa, Loto 60 saytadır, isteğiniz kitap ödemeli gonde-
rilir.
İsteme adresi:
Halil Çakmak: PK. 949 Ulua/ANKARA
Telefonumuz yoktur.
İNGİLİZCEYt
• 8 ayda konuşun.
Sizi Amerikalı dostlarımızla tanıştıralım.
Tel: 349 59 38