22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/7 'Camiye dönüş'mcsapDede Ulusoy:'Camide Ali'nin hutbeleri okunsun, kapıya süngülü nöbetçi koysalar da gireriz' UMUT BİR AZ UZAKLARDA "Camilerde Kızılbaşlar, Aleviler Müslüman değildir, kestiği yenmez, ırz namus meseleleri yoktur deniyor" diyor Alevi dedesi Feyzullah Ulusoy. Bu koşullar altmda camiye girmelerinin bir anlamı olmadığını söylüyor. Diyanet'in yeni yaklaşımına nasıl bakıyor Ulusoy: "Şu şekilde umutluyum, yıllarca birbirinin gırtlağını sıkan iki parti anlaştı. Inşallah bu mesele de çözülür." HAKAN AYGÜN HACIBEKTAŞ — Yaklaşık 1400 yıl önce Arabistan çöUerin- de başlayan bir öykünün izleri- ni "karlar" arasında sürüyo- ruz... Hacıbektaş yollan, buz tut- muş. Ağustos şenlikleri sayesin- de "güneşli yüzü"yle tanınan Hacıbektaş'a kışta kıyamette gi- den yok gibi. Yollar, bomboş... Gecenin karanhğını kar tane- cikleri aydınlatıyor. Tıpkı Hacı Bektaş-ı Veü'nin 700'ü aşkın yıl önce aydınlattığı gibi. Hacıbektaş'ta Hz. Ali Ue Mu- aviye'nin neredeyse 1.5 asırlık "kUafet çekişmesi"nin yanıtını bulmak artık olanaksız. Biraz da anlamsız. Peşinde olduğumuz, bir "giz- H yiiz" belki. Bu duyguyu veren de gecenin ve soğuğun kasveti. Haabektaş'a girenleri beledi- ye binası karşüıyor. "Gizli yüz" e anlamlar yükleyip uzun ak sakallı bir ihtiyarla karşılaşma beklentisiyle adresimizi buluyo- ruz. Karşunıza cıkan dede, hiç öy- le uzun ak sakallı fılan değil. Kı- hk kıyafeti degayet normal. 71 yaşında olmasına karşın da bir köşede otunnuyor. Hayli dinç. Elinde kürek, kömür sobasını dolduryor. Feyzullah Ulusoy, Hacı Bek- taş soyundan. Bektaşiliğin "Çdebiler-Dedderkolu", Ha- cı Bektaş-ı Veü'nin evlendiğine ve çocuğu olduğuna inanıyor. Ulusoy, Çelebiler kolunun "de- de"si, yani en üst makamdaki kişisi sayılıyor. "Mühiir ve postun''"Ulusoy'da olduğu söy- leniyor. Ulusoy, güleç yüzüyle konuş- maya başladığında "hoşgöni ve tevazunun evinde" olduğumu- zu anlıyoruz: "Ben oyle Bektaşilerin piri, önderi filan degilim. Sakın öy- le yazmayın. Ben de sıradan bir Idşiyim. Bakmayın çevremdeki- lerin öyle söyledigine." Ulusoy, yıllardır basınla ko- nuşmuyor. Nedeni, yanlış anla- şılma korkusu. "Hiçbir olaga- nüstülüğÜDun bulunmadıgım" anlatmak için işe yaşamoykü- sünden giriyor: "1920'de doğdum. 1946'da Ankara Hukuk Mektebi'ni bi- tirdim. 1949da askere gittim. Askerlik bitince 1951 de Hacı- bektaş'a gelerek avukatlıga baş- ladun. 10 sene avukatlık yap- tım, tek kuruş para kazanama- dun. Kendi davalanmız, eşin dostun idavası derken çocuklar büyüdü. Veliyitün, Almanya'- da dövizli ögrencilik kazandı. Para lazım, ben de avukattıkla kazanamıyorum. Mecburen çiftçüige başJadım. Tam 17 se- ne traktör östttnde çiftçilik yap- tun. Böyle dede rai olur? Avu- katlığı bik becerememişiz. Son- ra Aleviler her dedigimi dinler görüşü de yanlış. Kardeşim üç kere milletvekili adayı oldu. Alevi köyierini gezip oy istedim. Seçikmedi. Dördüncö kez ben isin peşini bıraktım da seçildi." Ulusoy'a bizden hemen önce Diyanet yetkilileriyle neler ko- nuştuğunu soruyoruz. "Alevi- likJe Ugili fazla biigim yok. Kar- deşim rahmetli Cclalettin Ulu- soy Ugüenirdi. Kitabı da vardı" diye açıklama yaptıktan sonra ekliyor: "EHyanet'ten gelenlere laikli- gin tam şekilde Utbik edilmesi gerektiğini söyledim. Biz bütün s o s */ Hacı Bektaş'ın yollan buz tutmuş... Hacı Bektaş'a kışta kıyamette giden yok gibi, yollar bomboş... (Fotograf: RIZA EZER) meseielerini çözmüş, Atatürk'- ün dedigi gibi muassır medeni- yetler seviyesine çıkmış bir Türkiye istiyoruz. Bu, ancak birlik ve beraberlikle mümkün- dür. Türkiye'nin gelişmesi ABD'yi de, Avrupa'yı da, bazı Müslüman ülkeleri de ranatsız ediyor. Yürüyen arabamıza ya- bancüann teker sokmasma mü- saade etmemeliyiz." Ulusoy, sözlenni sürdürüyor: "Alevilik tslamın bir yoru- mudur. Işin kökeni peygambe- rin ölümünden sonra başlayan hilafet kavgalanna dayanıyor. Biz bugün Hz. Ali'yi çok sevi- yoruz. Niye seviyoruz? Pey- gamberin izinden yüriidügü, o ne yapüysa yaptıgı için severiz. Küskünlügümüz, Hz. Ebube- kir'in, peygamberin ölümünden sonra peygamberin kızı Fatma'- dan Ferdek hurmalığını geri al- masından geliyor. Ali'den son- ra halifdiği Emeviler efc geçir- miş. Peygamber sübdesi ise Ali'- den türemiş. Ehlibeyt'e yapma- dık zulüm koymamıslar. Bu yüzden Ali'yi sevenler, Ali'nin kötülendigi camiden uzaklaş- mışlar, 'Ne o camiye gider ne o namazı kılarız' demişler." Camiye dönüş mesajı Ulusoy'a soruyoruz: "Ama aradaa 1400 yıl geç- nûş. Günümüzde aynhk niye?" Ulusoy yanıthyor: "Şimdi gelelim bugünkü fflili sebeplere. Camilerde 'Kızılbaş- lar, Aleviler Müslüman değildir, kestiği yenmez, namus, ırz me- seleleri yoktur' deniyor. 'Kan, kız, ana, bacı Allah gösterme- sin, her işi yapar* diyorlar. Ca- miye gidip bunlarla bogaz boğa- za gelmeyi kim ister? Diyanet yetkjlileri niye camiye gitmedi- ğimizi sordular. Dedim ki nede- ni tarihsel sebep ve bugunkii fi- 0i durum. Hocalar, bugün tsla- miyete nifak tohumlannı atan Muaviye'ye, Hazreti Muaviye dedikçe, camiye kafanuzı ko- parsalar girmeyiz." Tekrar soruyoruz: "tstekleriniz göz önüne alın- sa camiye girer misiniz?" Ulusoy, samimiyetle yanıth- yor: "Ali'nin hutbeterinden okun- sun, kapıya süngülü nöbetçi dikseler camiye gireriz." Aldığınuz yanıtın "tarihi" ol- duğunu hissederek dinlemeyi sürdürüyoruz: "O kadar çok yanlışlık yapı- hyor ki. Vaazlarda, sabah na- mazıyla öğle namazı arasında giınah işlersen namazları küma dunımunda, iki namaz arası gü- nabı AUah affeder deniliyor. HeJe paran oiup hacca giderken her günahı bırakırsın. Böyle bir tslamiyet anlayışı olamaz. Bıra- kın bunlan, buraya şenlige ba- kan geliyor. Hacıbektaş hakkın- da çok güzel şeyler söylüyor. Televizyonda yayımlanmıyor. Bize ayn, 60 milyona ayn mı davranılıyor bilemiyoruz ki? Bunların düzeltilmesi lazım." Ulusoy'a son sorumuz şu olu- yor: "Diyanet'in yeni yaklaşımını nasıl degerlendiriyorsunuz?" Yanıtı umut verici oluyor: "Nasıl olur, onu zaman gös- terecek. Şu şekilde umutluyum: Seaeteıee birbirinİB gutlafuu sı- kan iki parti anlaştı, koalisyon oldu. tnşallah bu mesele de çö- zülür." Diyanet tşleri Başkanı Prof. Dr. Yaacıoğlu'Alevüeridışladığı' şeklindeki eleştirileriyanıtladv ^Amacımız Alevîlere daha iyî hizmet' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Diyanet tşleri Başkanı Prof. Dr. Said YazıcıogJu, başkanlığın Alevilere yöne- lik girişimlerini, "Diyanet İşleri Baş- kanlıgı'nca Alevi vatandaşlara sunulan din hizmetinin daha etkln hale getiril- mesine yöneük faaliyetler" olarak ni- teledi. Yazıcıoğlu, gazetemizde yer alan ha- berler üzerine dün yazüı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, son günlerde ba- zı basın organlarında başkanlığın Ale- vi vatandaşlarla ilgili yeni tedbirler ge- liştirdiğine ve bu konu Ue ilgili toplan- tılar düzenlediğine ilişkin haberler yer aldığına işaret eden Prof. Yazıcıoğlu, şu göriışlere yer verdi: "Diyanet İşleri Başkanugı, toplumun bütün kesimlerine din hizmeti sunan ve kanuni görevleri arasında 'toplumu din konusunda aydmlatma' görevi bulunan bir kuruluştur. Başkanlık bu hizmetle- ri yürütürken, belirii mezbeplere men- sup yurttaşlara degil, ister Alevi, ister Sünni, hangi mezbepten olursa olsun bütün Müslümanlara hitap etmektedir. Yazıcıogla Türkiye'de dini kaynaklı bir mezhep problemi yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığı bütün Müslümanlara ister Alevi, ister Sünni, hangi mezhepten olursa olsun dini hizmet sunan bir kuruluştur. Çalışma programı geregince, süreli- süresiz yayınlar da degeriendirilmek üzere, Alevi kökenli bazı üniversite ög- retim üyderi, ögretmen ve bürokratlar- la yandan mülakat ve diyaloglann ama- cı, Diyanet tşleri Başkanlığı'nca Alevi vatandaşlarunıza sunulan din hizmeti- nin daha etkin hale ^etirilmesine yöne- lik faaliyederdir." Ale\ilere yönelik olarak geçmiş yıl- lardan bu yana sürdürülen çalışmalann, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yü- rütülen din hizmetlerinin kişi ve tpp- lumla doğrudan ilgili bulunmasının do- ğal sonucu olduğuna ve hiçbir gizü yö- nü ve amacı bulunmadığına dikkat çe- kilen açıklamada şöyle denildi: "Türkiye'de dini kaynaklı bir mez- hep problemi yoktur. Toplumumuzun bütün fertlerini kucaklayan ve butün- leştiren yıiee dinimizin. siyasi veya ide- olojik mülahazalarla def erlendirflmesi- nin, fslamiyeti bütünleştirici temel esp- risi Ue bağdaşmayacağı açıktır. İslami- yet bir butundür; bütün mezbep ve gö- riişler, bu bütünlük içerisinde, aynı n«- defe yonelik yorumlardır. Türkiye hassas ve stratejik bir cog- rafya üzerindedir. Bu stratejik cograf- yada mevcut hassasiyetlere yenilerini ilave etmenin ülkemizin haynna olma- yacagı takdir edilecektir. ' Kamuoyunun ve degerii basmımızın konuyu bu açıdan degeriendirecegini ümit ediyoruz." Bu arada UBA'nın haberine göre Alevi Avukat Cemal Özbey, Diyanet İş- leri BaşkaruığTna Sunni olan Yaşar Nu- ri Öztürk'ün atanmasını istediklerini söyledi. Cemal Özbey, Diyanet İşleri Başka- nı Said Yazıcıoglu'nun Diyanet İşleri BaşkanlığVnda Alevilerin de temsil edil- mesi isteklerine sırt çevirerek, "Bundan sonra Alevilere de daha iyi hizmet götürecegiz" şeklindeki açıklamasını eleştirdi. "Bugüne kadar Alevilere ne . yaptılar ki, bundan sonra da yapacak- lar? Cenazelerini daha iyi mi gömecekler" diye soran Cemal Özbey, 100 bine yakın personelin çalıştığı Di- yanet îşlerin Başkanlığı'nda kaç tane Alevi yurttaşın çalıştığının açıklanma- sını istedi. D K M O K R T L Partinin 7. oku... Sosyal demokratlar muhalefette kalmaya mahkûmdurlar, çün- kü parti içindeki hizipleşme önlenememiştir. Mahkûmdurlar, çünkü başarılannı diğer siyasi partilerin ba- şarısızlıklan üzerine bina etmeyi amaç edinmişlerdir. Bu düşün- ce, parti ambleminin gorünmeyen "7. Ok"unu oluşturmuştur. Ahmet Aydın / İSTANBUL Demokrasi parti disiplini içinde olur Sosyal demokrasiden söz edebilmek için demokrasi sözcüğü- nün tam olarak anlaşılması ve uygulanması gerekir. Ülkemiz in- sanındaki en büytik eksiklik bu bence Yanlış kullanım ve uygu- lamalar daima kötü sonuçlar doğurmuştur. Demokrasiyi sonsuz özgürlük olarak algılayanlar saygısızlık sınınnı tutturamamışlar ve kendilerini de bulunduklan ortamı da eritmişlerdir. Sosyal demokrasinin geleceği, kendini sosyal demokrat sayan- ların davranışlanyla belirecektir. Sosyal demokrat partilerin ye- nilgiye uğraması bence bu yetki karmaşasında, demokrasinin yan- lış anlaşılıp yorumlanmasmdan doğmuştur. Her kafadan bir ses çıkmıs, bu partıye de yansımış, sonuçta halkın gözünde iç sorun- lan olan, güvensiz bir insanlar topluluğu yaratılmıştır. Sosyal de- mokrasinin geleceği bu yanhşlan giderildiği ve herkes üzerine dü- şen görevin sorumluluğunu taşıdığı zaman parlak olacaktır. Zeliha Doğan Yeşıl / İSTANBUL Siyaseti öğretmiyoruz Halkımız yıllardır particilikten, siyasetten çok, kişilere oy verdi. Halkın gönlüne, partiler değil, kişiler girdi. Yapılanlara değil, tath sözlere kanıyoruz. Siyaseti seçim zamanları görüyoruz. Ço- cuklanmıza siyaset öğretmiyoruz. Onu bunu kandırmayı siyaset sanıyoruz. Nebahattin Suat / İSTANBUL Partide eğitim olmalı Parti örgütleri, insanlann eğitilebileceği birer kurum konumuna getirilmelidir. Parti üyelerini eğitsin, üyeler de çevresini. Buke öktem ISTANBUL SHP tek parti' olduğunu anlatmalı Örgüte saygı yok... Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin daha geniş kesimlere ulaşma- smdaki en büyuk engel, insanlann partiye soğuk bakmasıdır. Bu soğukluğun nedenleri tek parti dönemi CHP'sinden SHP'ye mi- ras kalan devletçilik, devrimcilik ve laiklik ilkeleri Ue beraber SHP'nin çağdaş bir sosyal demokrat parti olma yolunda ortaya koyduğu bazı yeni düşüncelerdir. Bu fıkirlerin başında insan hak- larının eksiksiz olarak sağlanması, emeğin sermaye karşısında ezil- meden hakkını alabümesi, fakat özel sermayeye de düşman gö- züyle bakılmaması gelir. Sayılan ilkelerin aslında herkes tarafın- dan istendiği savı ve seçimlere hemen hemen benzer fıkirleri tej mel alan sloganlarla giren DYP'nin birinci parti olması yukar- daki saptamanın yanlış olduğunu göstermez. Politikada düşünceler uygulamaya geçırümelıdır. İnsan hak- lannı her yönüyle savunduğunu söyleyen bir parti, yaptıklarıyla bunu kamtlamahdır. Toplumun bazı kesimlerinden tepki alaca- ğını bUe bUe insan hakları ihlalleri iddialarını gündeme getirme- li ve konunun takipçisi obnalıchr. Geçmişe baktığımızda SHP'nin bu konudaki uygulamalarıyla diğer partiler içinde tek olduğunu görürüz. Ancak bu, ister istemez SHP'nin devlet karşıtı bir tu- tum içinde olduğu havasmı yaymak isteyen kesimlere fırsat do- ğurur. Amaç ülke bütünlüğünü demokrasi içinde sağlamak bile olsa, HEP ile yapılan ittifak bölücülük olarak tanımlanabilir. Azınlık haklarını savunduğu için bölücü, işçi haklarını savun- duğu için komünist, laik devleti savunduğu için dinsiz, kâr ede- bilecek bazı devlet kuruluşlannı yabancı sermayeye satmadığj için serbest piyasa karşıtı olarak görülen ve gösterüen Sosyaldemok- rat Halkçı Parti'nin ülkemizdeki tek sosyal demokrat parti oldu- ğunu ve politikalarının doğruluğunu kamtlarıyla anlatamadığı takdirde bu önyargıları aşıp iktidar olmasmın zor olduğunu dü- şunüyorum. Tolga Esen / ANKARA İç çekişme bıktırdı Vatandaş, iç çekişmelerin bitmesini bekleyemez duruma gel- miştir. Özden Yılmaz / YALOVA Sosyal demokratların 20 Ekim yenilgisi, partinin sağlıklı ol- mayan yapısından kaynaklanmaktadır. Yaratmış oldukları ör- gutsel yapıya kendileri saygılı değiller. Parti bir yıl içinde iki defa kurultaya gidiyor, çıkan sonuca saygı duyulmuyor. Halit Çiftçi / İSTANBUL Mevcut devlet anlayışından kopmak Sosyal demokratlığı ve demokrasiyi yaşamak için, evrensel dün- ya gorüşümuzu enternasyonalist bir yaklaşımla objektif bir çer- çevede gözlemlemek ve resmi ideoloji dışında bağımsız bir dü- şüncenin urününden çıkacak sağlıklı bir sonuca dönüştürebiliriz. Sosyal demokrasi anlayışların Türkiye'de yaşayan halkların kar- şısında dikilmiş yasakçı bir anlayış ile tartışmasu tabuların yı- kılmadığı sürece demokrasi adına ne kadar açık oturum, basını ile ve televizyonunda konuşulsa da dar milliyetçilik anlayışından kurtulamıyorlar. Bu da geleneksel Osmanlı toplumundan kültür birikiminin 70 yıllık Cumhuriyet'in yaratmış olduğu laik düze- nin sağlıksız, örgütsüz bir toplumundan kaynaklanmaktadır. Türkiye'de demokrasi ve sosyal demokrasinin gelışımi mevcut devletin anlayışlanndan kopmadığı sürece, devletin bir ulu ve kut- sal sayıknasından, birey, devleti kendine karşı korumaktadır. Türki ye"de sosyal demokrasi en büyük engeli bu açmaz ile kendini ye- nileyememektedir. Sürekli bunahrn içinde kendi kitlesin? kaybet- mektedir. Mevcut devlet anlayışlanndan kopmaları gerekmekte- dir. Bu olumsuz koşullarda sosyal demokrat maskesiyle halkla- nn karşısında sahneye çıkan ve iliklerine kadar dar milliyetçilik kalıbına giren, ırkçılık yapan bu zat Türkiye'de 2.50O.OOO oy al- mıştır. Bu düşündurücüdur. Türkiye'de sosyal demokratlığm gelişmesi için mevcut demok- rat, aydın, bilim adamları, sanatçılar, tiım ilerici ve yurtsever hal- kın birinci görevi, Türkiye'de halklaı arasında yaratılmak istenen duşmanlık oyunları oynanmak istenmektedir. tşte gerçek sosyal demokratlığm gelişebilmesi için başta bu oyunlar karşısında en- ternasyonalist bir görevdir. Yusuf Kaynaklaş / tSTANBUL ALEVİLİK KONUŞULUYOR Bilinenler açıklanmıyor Mustafa Arif Eyüboglu (Şehzade Köyü I Amasya) Ben yıllardır Cumhuriyet gazetesi ve Izzettin Doğan'ın ya- zılarını da okuyorum. Bunlan okurken sayın Diyanet İşleri Başkam'na da elimde olmayarak kızıyorum. Çünkü Islamın beş şartı recep ayımn bitiminde başlar. Muharrem ayının bi- timine kadar tamamı devam eder. Yıl 12 aydır. Halbuki bu ara 6 aydır. Diğer altı ayda lslamın 5 şartı kısmen mevcut- tur. Sayın Diyanet tşleri Başkanımız bunun tarihçesini çıkıp an- latmamaktadır. Anlatmadığı müddetçe baştan dediğim gibi recep ayı ile İslamın 5 şartı başlayıp, muharrem aymm biti- mi Ue İslamın beş şartı bitmektedir. Bu 6 ayı temele inilme- diği için insanlar böluşmeye kalkışmaktadır. Peygamber efendimiz ehliyetini seçerken 33 surenin 33 ayetinde belirtil- miştir. Hepsi de bunlann içindedir. Hata Diyanet İşleri Baş- kanlığı'ndadır. Bilinenleri açıklamamaktadır. Misalini vereyim, bütün din gorevlileri, cami hocalarımız İslamın beş şartım söylerler kaç ayet olduğunu gizlerler. De- mek oluyor ki tslamın S şartında kaç ayet olduğunu kendile- ri de bilmemektedir. Mezhep kışkırtıcılığı bitsin Zeki Şimşek (Tokat) İnancın laiklik esaslanna göre yaşanmasına saygıh bir top- lum yaratıknaüdır. Kamu kurum ve kunıluşlanndaki yemek- haneler, muharrem ayında olduğu gibi ramazanda da açık olmalıdır. Bu doğrultudaki devlet baskısı kınlmalıdır. Kamu kunıluşlanndaki mescitler kaldınlmalı, baskı araa olmak- tan çıkarıhnalıdır. Çalışma saatleri içinde ibadet izni olma- malıdır. Radyo ve televizyonda yapılan dini konuşmalar mezhepleri kışkırtıcı olmamalıdır. Kuran Türkçeieştirilmelidir. Hasan Izık (Tokat) Devlet laik olmalıdır. Okullarda zorunlu din dersi kaldı- nlmalıdır. Camilerde Aleviliği anlatma yerine tarikat evleri kurulmalı ve ibadatler orada yapUmahdır. Kuran Türkçeleş- tirilmelidir. Her Diyanet İşleri'nde bir Alevi Halil Öksüz fŞarklı Köyû / Amasya) Hutbelerde Alevüiğin işlenmesini istiyoruz. Hutbelerde Ale- vilik horlanmıştır. Alevi namaza gitmez diye bir kaide yok- tur. Alevi milleti de Müslüman'dır. Hutbelerde Alevilik hakkında vaizler verilmesini istiyoruz. Radyo-TV'de Alevilerin inançları doğrultusunda örf ve adetlerini bilinçli kişilerin açıklamasını ve TV'den gösteril- mesini istiyoruz. Her Diyanet işleri'nde bir Alevinin çalışmasını istiyoruz. Amasya'da bir kapıcının bile bulunmadığı, halbuki bu mev- kUere ehli ve kültürlü kişilerin alınmasında Aleviliği sorduk- ları sorulara cevap verecek kişilerin alınmasını istiyoruz. Ramazan ayı kutlanıyorsa, Muharrem ayının da tanıtılma- sını istiyoruz. Muharrem ayını sadece Aleviler bümektedir. TV'den radyodan cami hutbelerinden vaizlerin verUmesini is- tiyoruz. Burada bizler Alevi-Sünni aynmı yapmıyoruz. Aleviliği de öğrencilere tamtımını Diyanet tşleri'nden bekliyoruz. Diyanet'in girişimi olumlu Halim Doğan Diyanet'in girişimini çok olumlu buluyorum. Gerçekten de- mokrasi isteniyorsa, bu Alevüik-SünnUik ayrımının sona er- mesi lazım. Ama yanlış yoldan gidiyorlar. Toplantıya ' çağırdıkları isimler, bu konuyu, bizi yıUarca sömurmüş in- sanlar. Onlar bu ayrımın ortadan kalkmasım istemezler, olumlu yaklaşmazlar. Gerçekten sonuç almak isteniyorsa, o tür isimleri değil, tabandaki insanları çağırıp konuşmalılar. Gerekirse bizlerin yoğun olarak yaşadığı mahallelere gidip ko- nuşsunlar. Ya da bizim gibi, gerçekten butünleşmeyi isteyen insanlara konuşma fırsatı versinler. Ben emekli olmadan önce aynı şehirde 13 yıl görev yap- tım. Beni çok sevdüer, "Sen iyi insansın ama Alevisin" di- yorlardı. O zaman da ben "Aleviler en birinci insandır", diyordum. Birbirimize böyle bakmamanın yolunu açmak lazım... Din derslerinde Alevilik tanıtılsın Ömer Dikkaş (Amasya) Alevilik bir mezheptir. Islam dininin mezhebidir. Itikat ve ibadetle ilgili prensipleri vardır. Bu anlamda ele aunarak hutbe ve vaazlarda Alevüiğin işlenmesi dileğimizdir. Kitle iletişim araçları olan radyo ve TV insanın kulağı ile gözüne doğru- dan hitap ettiği ve bir anda milyonlarca insana ulaştığı için Aleviliğin tamtımını yapmasını faydalı buluyorum. Diyanet İşleri Başkanhğı'nın devlet teşkilatlan arasında yer abnası laikliğe aykındır. Ancak cumhuriyetin kunılmasından bu yana varlığım sürdüren teşkUat içinde Hanefi mezhebi öğ- retisi üzerine işler yaptığı için Alevilere yer verilmerniştir. Bun- dan sonra tum Diyanet İşleri'nde de bir Alevi vatandaşı görmek en büyük arzumuzdur. Ramazan ile muharrem ayları aym konumlardandır. Biri- si şenlik, diğeri yas ayı durumundadır. Bu hususlar dikkate alınarak etkinliİclerle kutlanması gerekir. Okullarda din derslerinde mutlaka Aleviliğin tanıtılması gerekmektedir. Aksi takdirde gençlerimizde ruhsal bunalım sürup gidecektir. Din, devlet tekelinde olmasın Hüseyin Razi (Tokat) Anadolu'daki Alevilik bir din, bir mezhep değildir. Sade- ce bir tarikat, bir yoldur. Din işleri devlet tekelinden kurta- rümalıdır. Savaşta birinci sınıf, banşta üçüncü sınıf vatandaş olmak istemiyoruz. I Y O R Parti vitrini zenginleşsin Sosyal demokrasi; kaynaklann geniş halk yığmlan lehine adilce dağılunını, sağlık, eğitim ve adaletın herkese eşit bir şekilde ulaş- tınlmasını, toplumda fırsat eşitliğinin yaratılmasını, hakkın ve hukukun korunmasım ve toplumun her kesiminin sosyal güven- lik içine alınmasım, sınıflararası uzlaşma sağlanmasuu, sosyal ba- nşın yerleşmesini Uke edinmiş son derece insancıl değerleri içine alan laik, demokratik, katıhmcı bir yönetimin adıdır. Sosyal demokrasi bu çizgiye gelirken insanlık iki zjt kutuptan gelen ve insan özgürlüklerini tehdit eden "vahşi kapitalizm"in ve "totaliter sosyalizm"in tehdidi altmda idi. Bugün totaliter sosya- lizm çökmüş görünüyor. Ancak son yıllarda hızlanan kapitaüzm- deki antisosyal politikalar ve tekelleşmeler, orta sınıflann erime- sine ve emekçilerin harcanabilir gelirlerinin reel olarak düşmesi- ne neden olmakta ve bu nedenle toplumsal barış bozulmaktadır. Yani sosyal demokrasi yeniden halkın özlemi olmak durumun- dadır. Türkiye'de sınıflararası çelişkilerin çok belirgin olmaması, sosyal demokratların hiç iktidara gelmemiş olması, anayasanın sosyal demokrat partüerin alt örgütlenmelerine izin vermemesi, parti içi demokrasi adına hiziplerin -cezalandırılmaması nedeniyle- parti disiplinini bozmalan gibi olumsuz etkilen düşünmeden sosyal de- mokratlann geleceğine kötümser bakmak yanlış olacaktır. Öncelikle yapılması gereken: Batılı anlamda bir sosyal demokrat partinin oluşturulması, parti vitrininin zenginleştirilmesidir. Zeki Öcal / Mecidiyeköy Polîtika üretmeli Başarısızlık kısaca, hepimızindir. Ders çıkarmalıyız. Yeni dö- nemde başarıya ulaşmak istiyorsak, çiftçiye çıftçinin, memura memurun, işçiye işçinin yanında olduğumuza dair politikalar üret- meli ve çahşmalıyız. Bölunnıuşlük manzaraları sergilemekten de kaçınmalıyız. ' Ümit Mike / HATAY SCIRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle