22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 14 ARALIK 1991 TBMMye hükümetin görüşü olamksmıdacak çözüm paketi ü^erinckld çahşmalar bitmek ü&re Terör paketi son makyajdaPakette öncelikle bölgedeki olağanüstü hal uygulamasmı kademeli olarak ortadan kaldırma yönünde düzenlemelere yer verildi. Bölge Valiliği özellikle bölgenin ekonomik kalkınmasında itici güç olacak. Yine aym paketteistihbarat faaliyetlerinin gelişürilmesi konusunaağırlık tanındı. TURAN YTJLMAZ ANKARA — Hükümet, gün- demdeki en agırlıklı sorun olan "Günevdofu yt teror" konusun- da hazırladığı "çözüm paketi"- ne son şekUni veriyor. Pakette, bölgenin ekonomik kalkınması- nın yanı sıra güvenlik güçlerinin çalışmalannda "tek başiıuğın" sağlanması ve istihbaratın geliş- tirilmesi konulanna ağırlık ve- rildiği öğrenildi. Bölgedeki ola- ğanüstü hal koşullannı ortadan kaldırmaya yönelik düzenleme- lere yer verildiği belirtilen paket- te, bu çerçevede olağanüstü ha- lin üeride kaldırümasının da ön- görüldüğü belirtildi. Hükümetin, 24 aralıkta TBMM'de yapüacak "Güneydo- gu ve terör" konuhı genel görüş- mede, "hükümet göhışü" ola- rak sunulacak "çözün paketi" üzerindeki çahşmalan son aşa- maya geldi. Bizzat Başbakan Süleyman Demirerin "gözeti- mi"nde hazırlandığı bildirilen paketle ilgili teknik çalışmalan, ıçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in yürüttüğü öğrenildi. Yann şekillendirilecek pakete son şekli ise pazartesi günü ya- püacak Bakanlar Kurulu top- lantısında verilecek. Bakanlar Kurulu'ndan son halini alarak çıkacak pakeün, daha sonra yi- ne bizzat Başbakan Süleyman Demirel tarafından TBMM'de- ki genel görüşmede "hükümet görüşü" olarak açıklanacağı be- lirtildi. Cumhuriyet'in edindiği bilgi- lere göre pakette, öncelikle böl- gedeki olağanüstü hal uygula- masını kademeli olarak ortadan kaldırma yönünde düzenlemele- re yer verildi. Buna göre ilk "neşter" Olağanüstü Hal Bölge ValiliğTne atılacak. Valüigin, gü- venlik konusundaki yetkileri başta ohnak üzere önernli yetki- leri bölgedeki diğer valiliklere kaydmlacak. Böyiece bugüne kadar zaman zaman ciddi sıkm- tılara yol açtığı belirtilen "idari hiyerarşi"nin yeniden kurulma- sma çahşılacak. Bölgedeki vali- ler, kendileriyle ilgili konularda "daha bağımsız" çalışabilecek- ler. Bölgedeki güvenlik sonınu- nun çözümünde, güvenlik güç- lerinin koordinasyonunda "tek başhlığa" da ağırlık veriliyor. Bu konuda, bölge valiliği ile askeri makamlar arasında zaman za- man yaşandığı belirtilen kimi "sorun"lann dabu yöndeki dü- zenkmelerle önlenrrüş olacağı beUrtildi. Hükümete yakm kay- naklar, bu konuda Genelkur- may Başkanhğı'nın etkili küın- masmın ağırhklı olarak düşü- nüldüğünü ifade ettiler. Aym kaynaklar, Cumhuriyet'e bu ko- nuda şu değerlendinneyi yaptı- lar: "Mevcut uygulamada, güven- lik konusundaki biyerarşi; vali- likler, bölge valilifci, lçişleri Ba- kanhğı ve Başbakanhk şeklinde işliyor. Bu ise zaman zaman, özellikle de ani karar alınması gereken konularda gecikmekre yol açıyor. Bunun yerine daha kısa bir hiyerarş'ık düzenleme sorunlann çözümünde etkili olacaktır. Bölgedeki güvenlikle ilgili konularda GeDelkunnay Başkanlığı'ntn etkili kılınması, bu kurnmnn dogrudan Başba- kanhğa baglı olması nedeniyle daha yararlı olacaktır." Pakette, bölgedeki koruculuk sisteminin tümüyle ortadan kal- dınlmasmm şimdilik düşünül- mediği öğrenildi. 33 bin 500 ki- şiyi kapsayan koruculuk sistemi- nin, sağladığı istihdam olanak- ları nedeniyle sürdüriilmesi dü- şünulürken koruculara tanınan ve bölgede önernli rahatsızhk yarattığı öne sürülen yetkilerin ise kademeli olarak kaldınlma- sı amaçlanıyor. Yine bölgede ra- hâtsızhk varattığı belirtilen özel tim uygulamasınm da bu çerçe- vede gözden geçirileceği öğrenil- di. Özel timin kademeli olarak bölgeden çekilmesinin, yerine askerlere ağırlık verümesinin düşünüldüğü de belirtüdi. Sekiz ayda 95 şupheli olum POLtS EŞLERİ 'CAN GÜVENLİĞr İSTEDİ Şırnak'ta polise yaylımateş Pano tartışmasındançatışmaya YıldızÜniversitesi'ndekisolve 'MüslümanGençlik' gerginliğişimdilikduruldu ESATPALA ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) - Şırnak il merke- zınde kımliği belirlenemeyen kişilerce yaylım ateşine tutulan bir polis memuru agır biçimde yaralandı. Vali Aydın Arslan'la görüşen polis eşleri "can gnven- ttkkrinin sağlanmasnu" ıstedı- ler. "Faili mechul cinayetteri" protesto etmek amacıyla Bat- man. G«rcüş ve Hasankeyf ilçe- sinde başlaülan 'kepenk kapa- ma' eylemı dün kısmen sona erdi. Bu arada Adana ve Mer- sin'de düzenlenen operasyon- larda "PKK'lı olduklan" belirti- len 16 kışı yakalandı. Şırnak kent merkezinde Önce- ki akşam 16.30'da polıs memu- ru Saim Köse'ye evinin önünde silahh kişi ya da kişiler tarafın- dan yaylım ateşi açıldı. 7 kur- ÎDİL Gözaltııula ölüm iddiası ANKARA (ANKA) - SHP Şırnak Milletvekili Orhan Do- ğan, tdü'e baglı Çukurlu Köyü Muhtan Ağıt Akıp ile tbrahhn JJemir'in çarşamba günü jan- darma tarafından oturduklan Ağaçlı mezrasında gözaltma ahndığını, ertesi gün de cesetle- rinin köy yakınlannda bir ma- ğara önünde bulunduğunu üeri sûrdü. Konu ile ilgili olarak ANKA muhabırine bilgi veren Şırnak Milletvekili Orhan Doğan, Ağıt Akıp ve Ibrahim Demir'in ya- kınlan olan Hamit Demir. Ne- dim Demir ve Besim Demir'in kaymakamhğa şikâyetleri üze- rine 11 aralık çars^mba günü Ağaçlı mezrasmdan saat 13.00- 14.00 sırasmda gözaltma ahndı- gınm belirlendiğıni bıldirdi. Ağıt Akıp ve İbrahim Demir'in o gece evlerine dönmediğini be- Urten Doğan. 12 aralık perşem- be günû saat 15.00 sıralannda mezra yakınlannda bir mağara önünde cesetkrinin bulunduğu- nu söyledi. şunla vurulan polis Saim Köse, 23. Jandarma Tugayı'ndaki as- keri hastaneye kaldınlarak te- davi alüna almdı. Vali Aydın Arslan Köse'nin durumunun gi- derek iyileştiğıni, saldırganlann bulunması için operasyonlann sürdüğünü söyledi. Olaydan sonra Vali Aydın Arslan'la görüşen 30 kadar po- lis eşi, yaşadıklan sorunlan ak- tararak önlem istedi. Lojman sorunundan da söz eden polis eşlennin. Vali Arslan'a "Ne bi- zim ne de eşlerimizin can gü\enli- ği var, önlem ahnması gerekir" diye yakındılar. Şırnak'm ldil ilçesiyle Diyar- bakır ve Gaziantep'te 3 kişinin öldürülmesi olaylannı protesto için Batman, Gercüs, ve Hasan- keyfte esnafın başlatuğı ke- penk kapama eylemi dün kıs- men son buldu. Eyleme destek vermek amacıyla Batman'da çahşan minibüs ve şehirleraras» olobüs sünacülerinin kontak kapatması yaşamı durdurdu. Esnaf, eylemin 3. gününde öğle- ye doğru kepenkleri açmaya başladı. Halkın özellikle gıda maddesi satan dükkân, fınn ve eczanelere hücum ettiği görül- dü. Dükkânlann önünde uzun kuyruklar oluştu. Adana Emniyet Müdürlüğü 1. Şube ekiplerinin 29 kasımda emniyet müdürlüğü binasma yakın bir evde başlattığı. gide- rek Mersin'e de yaydığı operas- yonun sonuçlan dün açıklandı. 3'ü kadın, 16 sanık dün 1. şube- de gazetecilere gösterildi. TV kameramanı çekim yaparken sanıklann sırtınm görüntülen- mesine karşın, gazeteciler fo- toğraf alırken sanıklann yüzle- rinin objektife döndürülmesi dikkaü çekti. Adana Emniyet Müdürü Me- te Altan, düzenlediğı basın top- lantısında PKK'ya yönelik ola- rak başlatılan operasyonlarda, aralannda örgütün Âdana ve îçel askeri ve siyasi sorumlusu île suikast timi elemanlan da dahil olmak üzere toplam 16 sa- nığın beraberlenndekı silah, mermi ve dokümanlarla yaka- landığını bildirdi. Yıldız Üniversitesi'nin Beşiktaş'taki bö- lümlerinde pazartesi günü başlayan ve 5 öğrencinin yaralanmasıyla "sıcak çatışma" ya dönüşen olaylar ve gerginlik henuz bit- miş değil. Bunun nedeni, üniversitenin çe- şitli bölümlerinde okuyan, "sol görüşlüler" ile kendilerini "Müslüman Gençlik" diye tanımlayanlar arasındaki anlaşmazlıklar. Geçen salı günü 5 öğrencinin yaralanma- sıyla doruk noktasına ulaşan gerginlik yü- zünden, çevik kuvvete bağh ekipler ve si- vil memurlar, okul dışında ve iç koridor- larda "şimdilik" sakinliği devletin gücüy- le "saglamış" durumda. Yıldu Üniversitesi'nde başlayıp son bir- kaç günde İTÜ, İstanbul ve Marmara Üni- versitesi'ne sıçrayan gerginliğin nedenini her iki tarafın öğrencileri, "birbirterinin gö- rüs ve haklanna saygı duymamak" diye ni- telendirdüer. Gerginliğin pazartesi günu başladığım söyleyen grup uyeleri, u tntifadanın yıldö- nümü nedeniyle afişleme yapıldı. Sol gö- riişlü öğrencfler, kantinin bir bölümünü Yıldız-Der ve İyö-Der'in panosu olarak ilan etmişlerdi. 3-4 senedir bu okulda çeşiüi sü- recler yaşandı. Biz, bazı şeyleri aygulama- va koyduk. Okuldaki ve kantindeki duvar- lara butün öğrencikrin Utediklerini asabi- leceklerim savunduk diye konuştular. Sol görüşlü öğrencilere, "Duvarlar bi- zimdir, anlayışı çatışma getirir" diye yanıt verdiklerini söyleyen Müslüman Gençlik gnıbu şöyle konuştu: "Duvarlara astığınuz, üzerinde kunı fa- ka içinde ABD bayragı ve orak-çekiç bu- lunan ve emperyalizmi temsil eden bir ka- rikatür astık. Bize, 'Siz emekçi halka saldmyorsunuz' diyerek karşı çıktılar. 'Muslümanlar bu afişleri indirmezse, biz indireceğiz' dedüer. Afişleri indirtnedik. kendi aralannda yumruklaşmaya varan tarüşmalar oldu. Akşam Uzeri de astıgımız afişleri biz kendimiz panolardan indirdik." Salı günü satfeh erken saatlerde okula gelmeye başladıklannı ve bir gün önce in- dirdikleri afişleri tekrar astıklanm söyle- yen Müslüman Gençlik gnıbu sözcüleri, Yıldız'da hafta başında başlayan olaylarda taraflardan biri de 'Müslüman Gençlik.' "Sol görüşlü ögrencilcrden bir bölümU, afişlere saldırdüar. 'Bundan sonra Müslü- man oğrenciier okula ve kantine giremez' diye bağırdılar. Biz de, sandalyeleri kullan- dık ve saldıran grup kaçmak zorunda kal- dı. Bir süre sonra kacan sol görüşlü ögren- ciler ve arkadaşları, yemekhanenin çevre- sini sardüar. EUerinde taş, sopa ve molo- tof kokteylleriyle yığınak yaptdar. Bize, 'Bugün sizinle diyalog kurmayacağız, sa- dece sopalar konuşacak' dediler. Yaptik- lannın çok büyük kavga getireceğini soy- leyip 'sadece Allah'tan izin aldığımıa1 belirttik" dediler. 5 arkâdaşlan yaralanan ve Taksim îlk Yardtm Hastanesi'nde tedavi altma ahnan Yüdız Üniversitesi'ndeki sol görüşlü öğren- ciler de gerginliğin pazartesi günü basla- dığını söylediler. Müslüman Gençliğin bağ- lı öğrencilerin, başka üniversitelerden ge- lerek geçen hafta cuma gününden itibaren okula dolmaya başladıklannı kaydettiler. Müslüman Gençliğin kantine astıkları ka- rikatürlü dövizin "emekçi haika bir saldın" oluşturduğurru söyleyen sol görüşlü öğren- ciler, "Bu orak-çekiçti resmi indirmelerini ve Yüdız-Der ile İvö-Der'in panolannı kul- lanmamalannı soyledik. Orak-çekiç, emek- çi halkı temsil eder, saldın bize değil, de- gerierimizeydi. tndirmelerini istedik. Ka- bul etmediler. Aynca okulun cevresinde de pazartesi gününden itibaren kuçük grup- lar halinde dlerinde sopalarta dolaşıyortar- dı. Gericilerin her an bize saldırmalann- dan korkuyorduk. Bizden en küçük bi( tepki görseler hemen saldıracaklan belliy- di. 'Size saldırmayaca|ız' derken samimi degtllerdi. Pazartesi akşama kadar gergin- lik ve tartışmalar siirdü. Akşam, afişleri kendileri indirdiler" diye konuştular. Müslüman Gençlik grubuna bağh öğren- cilerin kantin ve yemekhanede sık sık "d- hat namazı" kıldıklarını ve "tekbir" getir- diklerini söyleyen sol görüşlü öğrencüer şunlan anlattılar: "Salı sabahı, orak-çekiçli afişleri tekrar astıklanm gördük. Bir arkadaşımız, afişi indirmek istedi, kavga çıktı. Sabah 08.00'deki bu çatışma sırasında yemekha- nede bir arkadaşımmn ağzını tabldot ta- bağı ile parçaladılar. Saat 09.00 sıralann- da yemekhane önünde fazla büyük olma- yan ikinci bir kavga oldu. Hemen bastınl- dı. Kendimizi savunmak için, bazı arkadaş- lanmtz çevrede bulduklan taş ve sopaları topladılar. Ögk sualannda cıkan küçük Wr tartışma, iki grup arasında çatışmaya dön- du. Burada da arkadaşlanmız yaralaadı. Polis, kapıda kimlik kontrolü yaparken, başka üniversitelerden gericilerin okula gir- melerine izin verdi." tŞTANBUL (ANKA) - Politikacılar. hukukçular, in- san haklan savunuculan tara- fından çeşitli nedenlerle eleştirilen Terörle Mücadele Yasası'nın yürürlüğe girme- sinden bu yana güvenlik güç- lerinin sorumlu tutulduğu ölümle sonuçlanan olaylarda büyük artış meydana geldi. Yetkililerce çeşith gerekçelerle açıklanan ancak ölenlerin ya- kmlannm güvenlik güçlerini suçladığı olaylarda 8 ay içinde 95 kişı yaşamım yiıirdi. İHD îstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar, SHP tarafından bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne baş- vurulan Terörle Mücadeîe Yasasrnın, TBMM tarafın- dan yüksek mahkeme karan beklenmeden yürürlükten kal- dınlması gerektiğini saN'una- rak yasayla birlikte ölümle sonuçlanan olaylardaki artışa dikkat çekti. Kanar, çıkanldı- ğı sırada îstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan tarafın- dan "Polisi suç işkmeye ozen- direceği ve işkenceyi teşvik edecegi" gerekçeleriyle ele§- tirilen yasa için şu açıklamayı yaptı: "12 nisandan bu yana, devtet politikası olarak devam eden işkence, işkencede öklurme, gözaltında kaybetme. toplu inv ha ve yargısız infaz, kısacası en tehlikeli terör olan de>let tero- rü hız kazandı. İşkenceyi, iş- kenceci mesleğini ûntiyazh bir meslek haline getiren bu yasa- nın iptali için Ana>asa Mahke- mesi'ne başvuruldu. Ancak bu başYunıda bazı maddekrin ip- tali istenmedi. Bu nedenle, temelinde özeörlüklere, insan haklanna karşı olan bu ya- sanın Anayasa Mahkemesi ka- ran beklenmeden, öncelikle TBMM'de ele alınarak mülga eailmesi, yürürlükten kaldınl- masj gerekmektedir. K A R İ V L 1 S T E Güvenlik güçlerinin çeşiüi gerekçelerle ateş açması veya b<ışka nedenlerle sorumlu tutuldukları şüpheli ölüm olaylartnın kurbanları şunlar: Nilgün O«a (30 mayıs, Sukançiftliği-İstanbul), Aysel önen (31 mayıs, Derik),GûlizarYıWınm(2haziran, Ağn-Diyadin), Emine Linda Latifeci (8 haziran. Diyarbakır). Süleyman Gül- bal (22 haziran. Diyarbakır). Naile Akkan, Ahmet Akkan (27 haziran, Bursa), Ramazan Durmaz (30 haziran, Mardin-Dar- geçit'in 2^ak Köyü), Kemal Kartay, Ali Haydar Alpdoğan (3 temmuz. Avcılar-İstanbul). Behzat Özkan, Bahartin Turan, Nevzat Kelekçi, Zülfıkar Yağan, Şehmuz Demir. Mustafa Atan ve Havze Ekinci (20 temmuz. Diyarbakır). Ahmet Kala- mer (15 temmuz, İsıanbul), Yusuf Durmaz (29 temmuz, tstan- bul). Hediye Dick (2 ağustos. Cizre). Süleyman Kıral (6 agustos, Ümraniye-lstanbul), Seher Şahin (3 eylül. îstanbul), Özcan(Ömür) Eriş (6 eylül. Kunalan). Ali Hikmet Kerkük (17 eylül, Ankara), Talip Küçlü (19 eylül, Kars-Akdere). Polis me- murlan Fazlı Bahar ve Kasım Dölek ile aynı arabada bulunan Sait Baram Ce>at Hakeri (21 ekım. Diyarbakır), Huseyin To- raman (27 ekım, Îstanbul). Şcrafettin Okaslan (18 kasım Bit- lis) Hüseyin Fidanoğlu (27 kasım İsıanbul). Hasan Bölükte- kin, Abdullah Bölüktekin, Ersin Bölüktekin (Dıyarbakır-Dic- İHD Diyarbakır Şubesi, İHV ve Özgür-Der tarafından kontrgerillaya atfedilen ölüm olaylarımn kurbanları: Beşir Algan (25 mayıs. Midyat). Ramazan Aslan (13 hazi- ran. Midyat), İbrahim Sanca (18 haziran, Cizre), Mehmet Salih Doğan (22 haziran. Kızıltepe). Yakup Kara, Mehmet Crün. Hamit Kara, Hüseyin Babat ve Ali Benek (28 haziran. Şenoba kasabası gırişi), Mehmet Kıhç ve adı saptanamayan mısafın (29 haziran. Şırnak), İsmail Efe (1 temmuz. Doğube- yazıt-Ağrı), Vedat Aydın (4-9 temmuz, Diyarbakır), Omer Kılıç (11 temmuz, Dargeçit), Remzi U (13 temmuz, Diyarba- kır), Hacı Bere^et Acun (18 ağustos, Şırnak'm Seta Köyü), tsamail Yiğit (25 ağustos, Nusaybin), Ferit Adil, tsmeni Adil, Mehmet Salim Acar (28 ağustos. Mıdyat-Yemişlı Köyü), tsa Erdinç, Hasan Erdinç ve Zoce Erdinç (8 eylül. Dargeçit), Ab- dülmecit Çetinkaya (15 eylül, Ömerli'nin Çimenli Köyü), Sü- leyman Atalan (16 eylül), Ali Erdem (29 eylül, Kmltepe'nin Aİcçapınar Köyü). Maşallah Kardeş (20 ekim, Bıtlıs- Mutki), ismail Hakkı Kocaka>a (25 kasım. Diyarbakır), Murat özsat (25 kasım, Diyarbakır-Gazjantepl. Mizbah Doğrn (kasım ayı sonu). Emniyet yetkililerinin "çaıışmaya gırdi, öldü" biçiminde açıkladıklan, ancak yakınlannm polisin kasten öldürdüğünü iddia ettikleri olaylarda vaşamlarmı vitirenler de şöyle; Hatice Dilek, İsmail Oral (19 rriayıs, Kadıköy-İstanbul), Naki Göksü (8 haziran, Mazgirt), Murtaza Kaya (11 haziran, Küçukçekmece-tstanbul) Hasan Eliuygun, İbrahim Erdoğan, Niyazi Aydın, Nazmi Türkcan, Yücel Şimşek, Ömer Coşkumr- mâk, Cavit Ozkaya, 2Leynep Eda Berk. İbrahim İlçi \e Bilal Karakaya (12 temmuz, îstanbul), Fintöz Dikme, Bnlut Kan- galgîl (İ4 temmuz, Ankara), Rafet Başul yb ağustos, Ümra- nıye-tstanbul). Mehmet Salih Ceylan (13 ağustos, Gaziantep), Burhan Remzi Kafadenk (30 eylül. Gayrettepe-İstanbul), Mustafa Aktaş(l l ekim, Bahçelievler-İstanbul). İnsan Haklan Vakfı verilerine göre işkencede olduğu belirti- lenler de şunlar Alaattin Kürekçi (22 mayıs, İstanbulI. Osman Ekinci (22 temmuz. Şırnak), Süleyman Dalga (9 ağustos, Digor-Kars), Hanefi Göllû (11 ağustos. Gaziantep). Şerafettin Çeük (7 ey- lul, Gaziantep), Osman Keleş (7 eylül, Patnos-Ağn), Mecbure Akdoğan (31 ekim, Lice-Dıyarbakır), Yücel Özden (24 kasım, İstanbul). N A S l L B t R Ü N İ V E R S İ T E • S T I Y O R U Z ? Demokratik üniversite istiyoruz VEYSEL ŞAHİN (Utudağ Ünv. Oğrmtci Demoği adma, Buim özlediğjmiz ve kurulması için çalışuğunız üni- versite modelini kısaca özetlersek: Bizim istediğimiz üniversite; öğrencisiyle, persone- liyle ve öğretim üyesiyle karar alma ve uygulama su- recine etkin katûımın sağlandığı bir universitedir. Bizim istediğimiz üniversite; demokratik bir yolla üniversite yonetirn organlanmn seçildiği, üniversite gı- derlennin (.çahşanlann ve öğrencilerin) hep birlikte be- lirlenıp eksiksiz olarak devletten talep ettiği ve aldığı, her türlü bilimsel araştırmalan üniversite yönetim organlanmn ve araştırmayı yapacak kişinin ozgürce beurlediği ve araşunna giderlerinin karşılandığı bir uni- versitedir. Bizim istediğimiz üniversite; tüm halk çocuklanna açık ve parasız olan, bilimsel uretimde bilim dışı yönternlerin reddedildiği universitedir. Bizim istediğimiz üniversite; eğitim içinde üretim, üretim içinde eği- tim ilkesini benimseyen universitedir. Bizim istediğimiz üniversite; uluslann kardeşçe birliğine, özgürce ge- lisimine hizmet eden, ülkede uluslann ve azınlıklann dilirü, kültürünü gelıştiren universitedir. Bizim istediğimiz üniversite; temeline "halk için eğium" ilkesinin otur- tulduğu; en alt birimden en üst birime kadar demokratik işlerüğe sahıp olan; bilimsel, mali ve idari özerkliğe sahip; gerici-yoz eğitimin değil, bilimsel araştırmalara ve yorumlamaya ve uretime dayalı eğitimin oldu- ğu; efitimin parasız olduğu bir üniversitedir. Butün bu sayılanlann gerçekleşmesi için, ülke genelindeki demokrasi mücadeleayle, universitelerdeki demokratik üniversite mücadelesınin pa- ralellik arzetmesi gereküği ve bırbirlerini tarnamlaması gerektiği unu- tulmamalıdır. Düşlerimdeki üniversite varmı?OĞUZHAN POME (Bursa Erkek Usesi mezunu bir ûniversrte adayı) Her zaman düşünmüşümdür; üni^rsitede nasıl bir ortamla karşılaşacağımı. Acaba derinlere inilecek mi yoksa her yerdeki, her zamanki yüzeysellik, yavaşlık mı ağır basacak? Arkadaş iliş- küerindeki durum daha da mı genişleyecek ya da aşırı dersten veya öğretim kurumunun öğrenci üzerindeki ilgisizliğinden kay- naklanacak sorunlardan dolayı kişisel bunalımlarla daha da mı daralacak, hatta kopacak. Ama hayallerimdeki (olması gereken gibi) üniversite yaşamı; yani iyi verim alınabilecek köklü ve dü- zeyü bir öğretim ve sıcak ilişküer içindeki bir yaşam, her zaman düşlerimi süsleyecek belki de yavan olabilecek üniversite yaşan- tımı bunlarla güzelleştirmek zorunluluğunu hissedeceğim. Tıp- kı bir mutluluk oyunu gibi. Tartışma ortamı gerek Gerçekbilimadamı lazım Bizbilgi hamalı değiliz! NAS1K YENtOCAK (Anntolu Ûnv. Ecz. Fak. 4. sımf) Şu ana kadar birçok kişi katılım ve özerklik ; konusuna farklı biçimlerde değindi. Ben de ken- di açımdan katılım ile özerklik arasındaki iliş- kiye değinmek istiyorum. Çünkü bu kavramlar ayn ayrı ya da eksik ele alınabüiyor. Bence demokrasilerde katılım şarttır. Bir ya- pıyı demokratikleştirmek onu oluşturan öğele- rin hepsinin kendi giiçleri oranında katılımını sağlamaktan geçer. Öğretim görevlileri gibi öğ- renci ve personel de temsilcileri aracüığı ile yönetime katümah- dır. Öğrencilerin kaUlımmı dışlayan bir yapı renkliliğin egemen olduğu bu çağda kör olacaktır. Katılım demokrasinin içsel bir özelliğidir ve onsuz demokrasi düsünülemez. Demokrasinin ıçsel özelliği katılım ise dışsal özelliği de özerk- liktir. Özerklik, bir kurumun diğer kurumlar karşısındaki ba- ğımsızlığını (özdenetimini) anlatır. Bu ise o kurumu oluşturan unsurlarm iradeleri dikkate almıp o doğrultuda tavır alınarak elde edilir. Öğrenci gençliğin istemlerini dikkate almayan bir üni- versitenin özerk olması olanaklı değildir. Özerklik ve katılım et- le kemik gibi birbirini bütünler ve fakat birbirinden bağımsız olamazlar, diye düşünüyorum. Üniversitelerin demokratikleştirilmesi elbette belli bir muta- bakata (oydaşma) dayanacaktır. Bu oydaşmanm sağlanabilmesi için basında yazılanlar yeterli değildir. Hükümetin de kamuoyu yoklamalanna başvurması lazım. Aynca üniversitelerde panel- ler, forumlar yapılarak tartışma yaygmlaştırılmalıdır. Bunlar yapılmadan üniversitelerde değişıkliklere gidilmesi sa- dece yeni sorunlar yaratır. Artık bizi dışlayan üniversiteler gör- mek istemiyoruz Son olarak öğrenci arkadaşlara diyeceğim şudur: Söz hakkı kullanılarak elde edilir, lütfen susmayahm! Herkesim sorumluluğunu CEMAL ÜN (Eg& Üni. Zir. Fak. Zooletoiik 8ö/. Yük. Usans öğrencisi) AHAP KUZU (İst Ürti. Hukuk Fak.) bilmeliMELİKE BAĞL1 (AÛ Eğ. Bil. Fak. Psikolojik Hizmetter Böl. 4. sınıf) Sorunlan ortaya koymak çok kolay, bazen. Ama önemli olan, sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de getirebilmek. Sorunun / sorunlann çözümu ise üniversiteyi, öğrencisi, öğretim üyesi, yönetimi ve diğer tüm unsurlanyla birlikte bir bütün olarak gö- rebilmek ve sorunlann etkileşimini kavrayabilmek ve doğal ola- rak, tüm öğelerin çözüm çabalannda üstlerine düşen görevleri yerine getirmelerini sağlamak. Bunun için de öncelikle, herke- sin sorumluluğunun bilincinde olması gerekiyor. Nasıl bir üniversite isüyoruz sorusu, insanlann ak- Una daha çok, universitelerde artık yerleşik bir durum olan olumsuz koşullan getinnektedir. Bunca olutnsuz- luk arasında insanlann olumlu bir (itıiversiteden di- rekt olarak söz etmesibitazhayal gibi geliyor. Gazetede gönlşlerini okuduğum bütün arkadaslarun hemen he- raen ayn olumsuzluklan dile getirmişur. Çunkii 12 Ey- lülrejimive onun üniversitelerdeki uzanusı olan YÖK, tüm universitelerde aynı amaca hizmet etmiştir. Bu amaç insanlan pasi- fıze etmek, düşünen beyinlere gem vurmak ve başkaldmdan uzak bir gençlik yaratmaktır. Bir toplumun en üst düzeyde eğitim veren kurumu olan ve toplumurv kültürel aktivitesim belirleyen üniversitelerde ne yazık ki, insanlar cop- lanıyor ve kız-erkek demeden saçlanndan sürükleniyor. Bu koşullarda özerk universıteden söz etmek mümkün değildir. Ben polissiz, insanlann görüşleıini çekinmeden soyleyebildiği, yönetim- polis işbirliği olmayan, YÖK'süz bir üniversitede okumak istiyorum. Türn toplumsal kurunılarla birlikte üniversitelerin de demokratikles- mesini istiyorum. Bilim adamlarının gerçek bilim adamı olmasını ve öğ- renci ve öğretim görcvlısi arasında sağhkb bir iletişım olmasını istiyorum. Notiçin çahşmak istemiyoruz NAZAN ÖZBAY (Çukurwa Ünv. İkt. ve İd. BU. Geleceğimiz. Umutlarımız. Evet. Umut! Çok güzel bir sözcuk ve yerini bulduğunda daha da gilzelleşebi- lecek bir sözcuk. Bunu başarmak bizim eliraizde. İstemiyoruz! Ortaöğretimin devamı sayılabüecek bir eğitim sistemi istemiyoruz. Oğrenciier ve eğhicüer ara- sındaki diyalog eksikliğini, teorik bilgileri hayata in- dirgeme pratiğinin gerçekleşmemesini, spor faali- yetlerinin, sosyal ve kültürel etkinliğin en azıyla ye- __r ^_r _ tinnıeyi istemiyoruz. öğrencüer kendileriyle ve digerleriyle iiişkilerinde banşık olmalı. Öğretim görevlileri yeterli olmalı. Gereken, Uginitı odak- lanmadığı derslerı sadece not amacıyla çahşmak, seçme şansımızın bize tanmmadığı bir üniversitede okumak istemiyoruz. Duşünebilmeliyiz. Bizlerin eğitimi kitaptaki bügilerle, dipnotlarla sağ- lamyor. Yorum yapabilecek düzeyde insanın çok az olduğu bir gerçek. Tartısmalara katılmak ise mümkün değil, çünkü o ortamı bulamıyoruz. tnsanlar kendi özeleştirilerini vapamazken eleştiriye hiç katlanamıyor- lar. Üretebilmeliyiz. Araştırma ve pratik uygulamalarla, öğrenilenlerin ne anlamda bize daha yaıarlı olabilecegini bilmek, gereksiz bügilerle -ki bun- lar muılaka unutulacaktır- zaman kaybetmemize engel olacaktır. Araş- tırma çalışmalanna ayrüan binde Uçlük bir oranla konularımıza hâkim olamayız. Hele diğer ulkelerdeki yüzdelik rakamlara bakıp, bizdeki bin- delik rakamlara sadece üzülebiliriz. Bir grup öğrencinin forum yapmasıyla, yürü- yuş yapmasıyla devlet yıkılmaz. Unutulmama- hdır ki bu insanlar hangi düşünceden olurlarsa olsunlar, en azından kendilerince vatansever ve insanseverdirler. Benim özellikle değinmek istedigim konu, İs- tanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yıllar- dır yaşanan öğrenci kıyımıdır. Her final ve bütünleme sınav sonuçlan açık- landığında bu kıyım yinelenir. Kimi derslerde gazete ve gülmece dergilerine konu olduğu gibi yüzde 90-95 başarısızlıklar gözle- nir. Ama her şeye rağmen yine de bu durumdan sorumlu olan saym hocalanmız hiçbir şey yapmaz. Üstelik sayın fakulte yö- neticileri olan hocalanmız biz öğrencileriyle sınav yönetmeliği hakkında görüşmek istemediğini kapısma yapıştırdığı kâğıtla be- lirtir. Bu başarısızhğın bence iki nedeni vardır; Birincisi, yöntemsel yamışlardır. Bir derste veya fakültede yüzde 90-95 başansızlık varsa sanınm kusurun çoğu öğrenenler cep- hesinde değil, öğretenler veya yönetenler cephesindedir. Yani, ya öğrenciden neyin neden isteneceği bilinmemekte ya da bilgilerin nastl isteneceği konusunda önemli yanlışlara düşülmektedir. Öğrenciyi bir bilgi hamalı haline getiren, kanun ve binlerce sayfa kitabı ezberletmeyi amaçlayan bir çağ dışı mantık çok önemli bir yöntemsel yanlıştır. tkinci yanlış ise, normatif yanhşlardır. Bu normatif janlışlar, yıllardır yaşanan İ.Ü. Hukuk Fakültesi smav yönetmeliği facia- landır. Fakülteye ilk kaydolduğum yıllarda geçerli olan yönet- melikte "sınıf geçme sistemi" geçerliydi. Sayın yönetim kuru- lundan bu sistemin değişmesini istediğimizde 'alt sınıfın dersin veremeyen üst sımfınkini nasıl verecek" gibi bir gerekçe ileri sür müşlerdir. Nihayet, daha sonra imza kampanyalan sonucu bı yönetmelik aşıldı ve sayın yönetim kurulu üyeleri de gördüle ki alt sınıfm dersini veremeyen üst sınıfın dersini verebilirmi< Öğrenci özendirilmeliOGIJZ UZUN (ist. Ünv. SBF Kamu Yönaöm/ Öğr.) Üniversite öğrencisinin, üniversitede, kendisini duvardaki tuj lalardan birisi gibi değil, işlev gören bir organizma olarak gö mesi sağlanmah, olabilecek her konuda görüşü alınmalıdır. Ders yükü azaltılmalı, öğrenciyi araştırmaya özendirici yarı malar gerçekleştirilmeli, gelenekselleştirimielidir. Yapılan bilim: nitelikli araştırmalar mutlaka yayımlanmalıdır. Araştırmacıla yardımcı olacak zengin içerikli kütüphanelerin sürekli açık 1 tulması sağlanmahdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle