Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURÎYET/7
Diyanet'in Hacıbektaş çıkarması
Uhnoy'la görüşüldü
Diyanet İşleri Başkanhğı
Müfettişi Abdülkadir
Sergin, önceki gün
Nevşehir'in Hacıbektaş
iiçesine giderek
Türkiye'deki Bektaşilerin
önde gelen ismi
Hacıbektaş soyundan
Feyzullah Ulusoy ile
görüştü. Görüşmede
Ulusoy'un yakını ve eski
SHP Amasya Milletvekili
Kâzım Ulusoy da bulundu.
Ulusoy, Diyanet'in adımını
olumlu bulduğunu
açıkladı.
Diyanet samimi mi? 40
yılı aşkm bir süredir
Alevilikle ilgili çalışmalar
yapan Avukat Cemal
Özbey, Diyanet İşleri
Başkanlığı'nın Alevilerle
diyalog girişiminin
"samimiyetinden" kuşku
duyduklarını bildirdi.
HACIBEKTAŞ (Cumhuri-
yel) — Diyanet yetkilileri, Ha-
cıbektaş'a giderek Bektaşilerin
Türkiye'deki "pir"i sayılan
feyzullah Ulusoy'la görüştüler.
Diyanet'in girişimlerini olumlu
karşüayan Ulusoy, "Diyanet'le
işbiriiğine hazır olduklanm"
bildirdi.
Diyanet İşleri Başkanhğı Mü-
fettişi Abdülkadir Sezgin, önce-
ki gün Nevşehir'in Hacıbektaş
iiçesine giderek Türkiye'deki
Bektaşilerin piri sayılan Hacı
Bektaş soyundan Feyzullah
Ulusoy'la görüştü. Görüşmede,
Ulusoy'un yakını ve eski SHP
Amasya Milletvekili Kâzıın Ulu-
soy da bulundu.
Diyanet tşleri Başkanlığı'nın
Alevi dedelerinin görüşlerinin
dinlenmesi için bir süredir yü-
rüttüğü çalışmalar çerçevesinde
gerçekleşen görüşmeden sonra
Cumhuriyet'in sorularını yarut-
layan Feyzullah Ulusoy, laikli-
ğin tam anlamıyla uygulanma-
sını istediklerini söyledi. Herke-
sin dini inancında özgür olma-
sı, meslek ayrımı güdülmemesi
gerektiğini belirten Ulusoy, Di-
yanet'in adımını "olumlu" kar-
Geçen >ıl Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde yapılan semah ayininden bir görüntü. (Fotoğraf: CUMHURIYET)
şıladığını söyledi.
Ulusoy, Diyanet yetkililerine
ilettikleri istekler arasında; ca-
milerde ve okullardaki din ders-
lerinde Aleviler aleyhinde görüş-
lere yer verilmemesi ve Alevi ke-
siminin radyo ve TV aracılıgıy-
la da tanıtılması olduğunu söy-
ledi.
Eski SHP Milletvekili Kâzım
Ulusoy ise Diyanet'in Aleviler
konusunda olumlu adımlar ata-
cağına inanmadığını belirterek
şöyle konuştu:
"Ben kendilerinden şu soru-
ları yanıtlamalarını istedim:
'Hazreti Peygamber'in evlat ve
eshabından olan 12 imam ve eh-
libeyt için dini ve milli bayram-
larda vaaz vermeyi düşünüyor
musunuz?', 'Hazreti Ali'nin oğ-
lu İmam Hüseyin'in Kerbela'da
şehadetinden dolayı tutulan
Muharrem orucunun sevap ol-
duğuna dair genelgeniz var mı?
Böyie bir genelge yoksa, bu ana-
yasanın din ve vicdan hürriye-
'iyle ırk, din, dil ve mezhep ay-
rımı güdülmemesini öngören
maddelerine aykın değil midir?'
Bu sonılanma tam olarak yanıt
alabilmiş değilim. Diyanet'in
önce bu konularda düzenleme-
lere gitmesi gerekir."
Diyanet samimi mi?
40 yılı aşkın bir süredir Ale-
vilikie ilgili çalışmalar yapan
Avukat Cemal Özbey, Diyanet
İşleri Başkanlığı'nın diyalog gi-
rişiminin "samimiyetinden"
kuşku duyduklarını bildirdi.
Alevilerin de Diyanet'te temsil
edilmeleri doğrultusunda baş-
kanlığa yaptığı başvurusu
"Türkiye'de dini kaynaklı bir
mezhep bulunmadığı" gerekçe-
siyle reddedılen Ozbey, "Asimi-
le edilmemek şartıyla Diyanet'-
te temsil ediunek isteriz ya da
Alevi Kttltür Dairesi kurulsnn.
Diyanet bu işleri sokaktaki
renksiz, cahil adamlarla yüriit-
meye çalışıyor. Neden bizi de
çabşmalare çağırmıyorlar. Çün-
kii bizi kandıramazlar. Dolayı-
sıyla Alevilerin asimile edilme
cabasının varlığından kuşkula-
nıyorum" dedi. Alevilerin laik-
liğe "kesin" olarak bağb olduk-
lanm kaydeden ve "Biam dini-
miz, mezhebimiz laisizm, Ke-
malizm'dir" diyen Özbey, şun-
ları söyledi:
"Bize göre Atatürk'ü sevmek
de Müslümanlığın bir şartıdır.
Atatürk'ü sevmeyen bir mfllet-
ten, Hazreti Muhammed'in so-
yunu kesen bir ummetten fay-
da gelmez. Nasü ki Muhammed
dini peygamberimizse Atatürk
de ulusal pe>gamberimizdir. Biz
Ataturk'ü puUaştırmıyoruz, la-
bulaştırmıyoruz, fakat kutsal-
laştınyoruz. Fakat Atatürk'ün
sayesinde Meclis'e girenler nan-
körlük ediyorlar."
Diyanet reddetmişti
Cemal Özbey'in Alevi Bekta-
şilerin Diyanet İşleri Başkanlı-
gı'nda temsili için 1989 yılında
yaptığı başvuru, zamanın Dev-
let Bakanı Saffet Sert ve Diya-
net İşlen Başkanı Said Yazıcı-
oglu tarafmdan reddedümişti.
<P Yr.zıcıofclu'nun "ret"
gerekçelerini içeren "cevabi"
yazılan özetle şöyle:
"Türkiyc'de dini kaynaklı bir
mezhep problemi bulunmamak-
tadır. Din ve mezhep gibi bü-
tünleştirici müesseselerin siyasi
mulahazalar ve ilgi yazınızdaki
ifadelerle degerlendirilmesinin,
Islamiyetin temel esprisi ile bağ-
daşmadıgı düşünülmektedir.
Başkanlıkta, Hanefi, Şafi, Ma-
likî, Hanbelî, Caferi.. hiçhir
mezhebin temsiküiği bulunma-
maktadır.
...Türkiye hassas ve stratejik
bir cografya üzerindedir. Bu
stratejik coğrafyada, mevcut
hassasiyetlere yeni dini hassasi-
yetler ilave etmek ülkemizin
haynna olmaz."
Diyanete tümüyle karşı olduklanm söyleyen Alevi kökenliyayıncı Ayyıldız
1500 yddırDiyanet'te masamız mıvar?
TL'HAN YILMAZ
ANKARA - Alevi kökenli yayıncı Bektaş Ay-
yıklız, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kendilerine
yönelik "yaklaşım değişikliği"m çok ciddi bul-
muyor. Ayyıldız, "Biz, Diyanet'e tümüyle karşı-
yız. Bir kitabın yasaklanıp yasaklanmaması
konusunda Diyanet'ten görüş alınan bir ülkede la-
iklikten, düşünce özgürlüğünden söz edilebilir
nüT'diyor.
Sahibi olduğu "Ayyıldız Yayınlan" arasında,
Alevilik ve Bektaşilikle ilgili 40 kadar kitap ba-
san Ayyıldız'ın kendisinin de bu konuda üç
kitabı var:
"tmam Cafer'in Buyruğu, Kumru (Kerbela'yı
anlatıyor) ve Hz. Muhammet'in Ehlibeyt tçin
Söylediği Hadisler ve Ayetler."
Bu konuda yazılan 200 kadar kitabın dağıtı-
mını da yapan Ayyıldız, yine aynı konuda 50
kadar kitabı da şu anda basmaya hazırlanıyor.
Bektaş Ayyıldız, Cumhuriyet'igi ;
şöyle yanıtladı: ' r .
!
,,, ,
- Bugüne kadar Alevilik konusunda ne tür ya-
yınlar vapıldı, bu konuda basılan kitap sayısı ne-
dir?
AYYILDIZ - Tahmin ediyorum, Türkiye'de
bu konuda yayımlanmış 2 binin üzerinde kitap
vedığer yayın var
- Alevilik konusunda araştırma yapmak, yayın
yapmak birtakun engellerle karşılaştı mı?
AYYILDIZ- Bu konuda herhangı birengel ya
da yasak önümüze gelmedi. Aksine ben bu tür
yayınlar yaptığım için bunu büyük bir ibadet sa-
yan Alevi kesimi, yastığının altından ve sandık-
iarından eski ve yeni yazı ile yazılmış yayınlan
bana getirdi, bunlan da basmamı istedı.
- Devletin bir engellemesi oldu mu?
AYYILDIZ - Hayır, kesinlikle olmadı. Ama
biz devletten, bu konudaki çalışmalanmız için il-
gi bekliyoruz.
- Alevi kesim, sizin bu yayınlannızı sfirekli takip
edermi?
AYYILDIZ - Hep takip ederler ve sürekli satın
alırlar. Halktan almış olduğumuz destek ile
manzum Öztürkçe Kuran-ı Kerimi basmaya
muvaffak olduk. Bu Kuran-ı Kerimimiz tama-
mıyla şiir şeklinde olup bir tek Arapça ya da an-
laşılmayan kelime yoktur.
- Bu Kuran-ı Kerim, nasıl bir ilgi gördü?
AYYILDIZ - Doç. Dr. Bedri Noyan'ın hazır-
ladığı bu Kuran-ı Kerim'e, yurtdışındaki tüm
Alevi ve Bektaşi dernekleri sahıp çıktılar. Onla-
nn hayli ilgi ve desteğini gördük. Yurtiçinde de
ilgi var. ama asıl ilgi yurtdışından geldi.
-Neden?
AYYILDIZ - Fiyatından ötürü. Şu anda fiyatı
100 bin lira. Geliri kısıtlı olanlar tabii ki zorlanı-
yor, çocuğuna okul defteri. kitabı almakta zorla-
nan halk. haliyle 100 bin lira deyince bu parayı
vermekte zorlanıyor.
- Diyanet tşleri Başkanlığı'nın artık Alevi kesi-
mi de tanıma eğilimi taşımasını nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
AYYILDIZ - Kendi koltuklannı. kendi ma-
kamlannı sağlama almak istiyorlar. Kendi salta-
natlannı pekiştirmek istiyorlar. Bunun başka bir
anlamı yok. Bizim 1500 yıldır Diyanet"te sanki
masamız, temsilcimiz mi vardı? Bundan sonra da
bizim masamız olsa ne olur, olmasa ne olur? Biz
Diyanet'in kuruluş şekline toptan karşıyız.
Atatürk modelinın egemen olduğu, laik bir ülke-
de böyle bir Diyanet sistemine kökünden karşı-
yız.
— Bu karşı çıkışının örnekler misiniz?
AYYILDIZ - Bir kitap yayımlanıyor. bunun
yasaklanıp yasaklanmaması konusunda Diya-
net'ten görüş alıyor. Böyle bir ülkede laiklikten,
düşünce özgürlüğünden söz edilebilir mi? Bunun
en çarpıcı örneğı de Salman Rûşdü'nün "Şeytan
Avetleri" kitabıdır.
A l e v i l i k
konuşuluyor
Diyanet İşleri kaldırılsın
Cafer Özer Koç (Semah Vakfı Kurucu Genel Sekreteri)
Devlet yıllardan beri Diyanet İşleri birünini oluşturarak dini
resmıleştirmiştir. Üstelik bu düzenleme ulkede yaşayan yarı
nüfusun inançları ve anlayışı yok sayılarak laikliğe aykın bir
şekilde yapılmıştır. Bilindiği gibi laiklik, din ve devlet işleri-
nin ayrılması demektir. Dini devletin yönlendirmesi değil.
Kişisel kanaatim, Sünni Müslümanlık inançlanna tek tip el-
bise biçen devletin şimdi bu yanlışına Alevi yurttaşlann inanç-
larını da ortak etmesi olayıdır. Din özgürleşecekse devlet ger-
çekten laik olacaksa yapılması gereken şey Diyanet İşleri Ku-
rulu'nun ortadan kaldırılması, Kuran kurslarının, din ders-
lerinin zorunlu okutulmasına son verilmesidir. Devletin dini
olmaz. Bireyin inançları olur...
Diyanet İşleri'nde temsil hakkı istemek, Alevi - Bektaşi
inançları açısından hem kendi gelenekleriyle, inançlanyla ve
hem de laiklikle bağdaşmaz. Aksine Alevi - Bektaşi inancını
da kurallara bağlayarak mistikleştirerek bağnaz - tutucu kı-
larak vozlaştırır. Herhalde Alevi - Bektaşi inancına yapıla-
bilecek en büyük kötülük de bence budur.
Önce Alevi kültürü ortaya çıksın
Cemal Canpolat (Cem Vakfı kuruculanndan, Malatyalı Alevi
dedesi)
Alevilerin şu andaki sorunu Diyanet İşleri Başkanhğı de-
ğildir. Çünkü bu kurumla hiçbir ortak yönleri yoktur. Ale-
vilerle Diyanet İşleri'nin herhangi bir konuda anlaşabilmesi
mümkün değildir. Örneğin Alevileri camiye gönderemezsi-
niz. Çunkü böyle bir 'sorunlan' yoktur. Bir Alevi dedesi ola-
rak beni kimse camiye gönderemez. Alevilerin kendine öz-
gu bir yaşam biçimi vardır: Cem... Diyanet işleri Başkanhğı
bir şeyler yapmak istiyorsa ve bu isteğinde samimi ise önce
Alevi külturünun ortaya çıkması için çaba harcamahdır. Alevi
köylerine cami kurmakla Diyanet İşleri'nde bir Alevi'ye yer
vermekle ne Alevi külturü ortaya çıkar ne de bu konuda öz-
gur bir ortam sağlanmış olur.
Diyanet'e yeni
başkan aranıyor
Devlet Bakanı Ekrem Ceyhun, Prof. Yazıcıoğlu'nun
kendisine gelerek göreve devam etmek istemediğini
bildirdiğini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Diyanet İşleri Baş-
kanı Prof. Said Yazıcıoğlu,
görevi bırakıyor. Devlet Baka-
nı Ekrem Ceyhun, Prof. Vazı-
cıoğlu'nun kendisine "görevi
sürdürmek istemediğini" bil-
dirdiğini belirterek yeni baş-
kan arayışına giraiklerini söy-
ledi.
Ankara Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi öğretim üyesi olan
Prof. Yazıcıoğlu'nun YÖK'-
ten başkanhk görevini yapa-
bihnek için aldığı süre doldu.
YÖK Yasası'nda geçen yıl yapı-
la değışikliğe göre Yazıcıoğlu'-
nun görevini sürdürebilmesi
için Ankara Üniversitesi Yö-
netim Kurulu'ndan izin alm-
ması gerekirken Devlet Baka-
nı Ekrem Ceyhun rektörlüğe
"izin yazısını" göndermedi.
Bu durum bakanlık içinde
çeşitli spekülasyonlara yol aç-
tı. "Ceyhun izin yazısını
yazmadı" şeklinde söylentiler
yayıldı. Ancak Yazıaoğlu'nun
görevden almması için Bakan-
lar Kurulu karan gerektiği ve
Diyanet tşleri Başkanımn ha-
len görevini sürdürdüğü bildi-
rildi. Diyanet teşkilatında
"başanlı" çalışmalar yapan
Yazıaoğlu'nun gorevde kalma-
sının iyi olacağı görüşü ağır
basarken Yazıcıoğlu'nun ko-
nuyla ilgili olarak çevresini de
bilgilendirmediği belirtildi.
Yazıcıoğlu'nun gitmesi duru-
munda yeni başkamn kün ola-
cağı tartışmalan da başladı.
Edinilen bilgiye göre Yazı-
aoğlu geçen günlerde diyanet-
ten sorumlu Devlet Bakanı
Ekrem Ceyhun'u ziyaret ede-
rek görevi sürdürmek isteme-
diğini bildirdi. Yazıcıoğlu'nun
bir süre araştırmalar yapmak
için Suudi Arabistan'a gitmek
istediği ve dönüşte de üniver-
sitedeki görevini sürdürme ka-
rannda olduğu kaydedildi.
Yazıaoğlu'nun Ceyhun'a teş-
kilatta "yeterince otorite
kullanamamaktan" da yakın-
dığı öğrenildi.
Cumhuriyet'in sorularını
yarutlayan Devlet Bakanı Cey-
hun, Yazıcıoğlu'nun kendisi-
ne gelerek göreve devam et-
mek istemediğini bildirdiğini
doğruladı. Ceyhun, Yazıaoğ-
lu'nun görevi bırakma arzu-
sunda olması üzerine yeni baş-
kîm arayışına girdiklerini söy-
ledi. Ceyhun, bu konudaki ka-
rarı önümüzdeki günlerde hü-
kümetin vereceğini bildirdi.
s o s M O K R T L I Ş I Y O R
DSP, demokratik hareketintemsilcisi SHP'nin en büyük zaafı, CHP SHP için hedef, DSP olmamalıydı Tek sorumlu Baykal'dır
21 ekim genel seçim sonuçlan, demokratik sol siyasi akımının
SHP ve onun merkezdeki seçkinci kadrosuyla yürütülemeyece-
ğini kesin bir şekilde ortaya koymuştur. Böyle net bir sonuç or-
tadayken halen yönetimde ya da önceden yönetimde bulunan şa-
hısların, parti programını iyi anlatamadıklan, Doğu Avrupa'-
daki sistemlerin yıkılışı vb. gibi sudan sebeplerle yenilgiye ken-
dileri dışında sebep aramaları laf üreticiliğinden başka bir şey
değildir. 1980 öncesi CHP'de başlattıkları laf üretkenliği ile ol-
dukça deneyim kazanan SHP merkez kadrolan, 1983 sonrası par-
lamentosunda ve kurullannda da bu üretkenliklerini sürdürdü-
ler. Sadece somut olarak pariamento çalışmalarında bir etkinlik
gösterdiler o da bugünku antidemokratik seçim yasasının çık-
masına katkıları oldu. Parlamentoda ana muhalefet görevi üst-
Ienen SHP kadrolan; TRT, Mega-10, basm gibi toplu iletişim
araçlannın yardımıyla kendilerini halka çok iyi anlattılar ancak,
hiçbir şey yapamayacaklarını anlattılar.
Oysa demokratik sol hareketin diğer temsilcisi DSP, seçim ya-
sasının çarpıklığı, SHP'nin "faşist sağcı" gibi acımasız eleştiri-
si, basm, TRT gibi olumsuz faktörlere karşın varlığını koruya-
bilmiş hatta oy oranını da arttırarak yüzde 11 'e yakın oy alabıl-
miştir. Bu sonuç, halkın gelecek seçimde DSP'yi demokratik ha-
reketin temsilcisi görmek istediğinin işaretidir kanımca.
öte yandan SHP'li kadrolann, demokratik sol alanda tek parti
olmalannı sağlayacak her türlü (seçim yasası, insafsız eleştiri vb.)
antidemokratik anlayışı belki onların beceriksizliklerini, yeter-
sizliklerini örtecek ancak, ulus demokratik sol çözümlemelerde
eksik ve aksak kalacaktır.
' Netice itibanyla, çağımızda hızla değişen demokrasi, sivilleş-
me, ekonomik büyüme, refah devleti anlayışlarının demokratik
sol sistem içinde yaşama geçirilmesi, kökü Türk-İslamcı İttihat
ve Terrakki Partisi'ne dayanan CHP'nin mirasçılığı ile övünen
ve değişime direnen SHP ve onun sadece laf üreten kadrosuyla
olanakh değildir.
H. Sedat Yönü / Gölcük
Kadrolar da şeffaf olmalı
Sosyal demokrasinin geleceği için en önemli faktör, sosyal de-
mokrat olduğunu iddia eden iki partinin kadrolannın kimlerden
teşekkül ettiği ve bugüne kadarki toplumsal faaliyetlerindeki sos-
yal başanlannın açıklanmasıdır.
Bugünkü sosyal demokratların çoğunnn, sosyal demokrattan
çok kariyerist olduklan gözükmektedir. Makyavelizme yatkm tu-
tum sergilemektedirler.
Bir futbol takımı dahi yabancı uzman getirirken, ülkemize; İs-
veç, Almanya, Hollanda gibi başanlı sosyal demokrat ülkelerin
partilerinden şehircilik ve ekonomi uzmanlan getirmeleri şarttır.
Gece kulüpleri ve içkili lokantalardan çıkmayan insanlarla bu
işin olmayacağı anlaşılmıştır.
Halka saygıh, geçmişi dürüst, konuştuğu ve yaptığı aynı olan,
demokrat yeni kadrolara ihtiyaç olduğu kesindir.
Gelecek o zaman gözukür.
TAhmet Sarıgül/İSTANBUL
Türkiye'de sosyal demokrasiye açık tek bir parti SHP'dir. Çün-
ku SHP'nin demokrasiye gönülden bağlı güçlü bir tabanı vardır.
Ayrıca SHP'de sosyal demokrasi düşüncesini özümseyen kadro-
lar da eksik değildir. Ne var ki bu kadrolar sürekli dışlanmış ve
parti politikasını belirlemede etkili olamamışlardır.
SHP'nin en büyük zaafı da her türlü değişime refrakter CHP
kökenli politikacıların denetiminde olmasıdır. CHP geleneğinde
"devlet kutsaldır", birey ancak devlet için vardır. Devletin hak
ve çıkarlarının olduğu yerde bire>in sadece görevleri vardır.
SHP'yi, CHP'leştirmek isteyen bu kadrolar hem tabanla çeliş-
mekte, hem de çağdaş sosyal demokrasinin sivil toptum konsep-
tine ters düşmektedirler. Demokrasi ve insan hakları söylemleri
de ikircikli ve içtensiz kalmaktadır. Oysa, devleti girişimci bire-
yin hizmetine veren sağ partilerin benzer söylemleri daha gerçekçi
ve içtenlikli olmuştur.
Örneğin, ANAP yapmasaydı, tek başına iktidar olması halin-
de, SHP'nin 141, 142 ve 163. maddeleri kaldıracağına hiç kimse
inanmamaktadır.
SHP bu ikircikli konumdan kurtulmadan yığınlara güven ve-
remez.
Bu güveni kazanmanın tek yolu çağdaş bir sosyal demokrasi
partisine dönüşmektedir. Bu da ancak, SHP'deki gerçek sosyal
demokratların on plana çıkması ve Türkiye sol hareketinin yetiş-
tırdiği sağhklı kadrolan kucaklayarak yeni bir atılım yapmalan
ile gerçekîeştirilebilir.
Dr. Tarık Ziya Ekinci/tSTANBUL
0y kaybı mı, yeni taban mı?
Türkiye'de "sosyal demokrasi" oy kaybına mı uğradı yoksa
daha yeni yeni kendi tabanını mı oluşturduğudur, öncelikle so-
rulması gereken. Son genel seçimlerde, şimdiye kadar olmadığı
oranda, demokratik kitle örgütleri.ve bunlann dışında sosyalistler
çeşitli nedenlerle SHP'yi desteklediler. Yine büyük bir katılımla
Kürtler, Türkiye'nin her tarafından destek verdiler SHP'ye. HEP
ile ittifak doğuda oy kazandırmasına rağmen batıda kayba ne-
den oldu.
Batıda oy kaybı HEP'le ittifakın bir sonucu olduğu kadar
Türkiye'de sosyal demokrasinin yerleşememiş olmasının da bir
sonucudur aynı zamanda. Demokrat Parti karşısında kendini
"sol" diye tanımlamak zorunda kalan "devletçi" CHP gelene-
ğinin mirasçısı olmaya soyunan SHP bu durumu ne kadar sor-
gulamaya çalışmışsa da bunda pek başanlı olamamıştır, en azın-
dan kısa vadede. SHP kendi içinde bu tartışmayı sürdurürken
doğal olarak halka da çok net mesajlar verememiştir.
Ecevit ve DSP ise farklı bir tabana oynamışlar fakat, o taba-
nın temsil edildiği parti/partiler "sol" söylemi de programları-
na aldıkları için, bunda pek başanlı olamamıştır. DSP, SHP'nin
oylarınrbölmemiştir aksine Ecevit'in de dediği gibi 'sağ'dan oy
almıştır.
Türkiye'de henüz bir sosyal demokrat gelenek oluşmamıştır.
Yerleşik "devletçi" sol gelenek, daha yeni yeni yıkılma surecine
girmiştir, taban ve tavan olarak...
Mehmet Demırbaş/KIRŞEHİR
Türkiye'de sosyal demokratlar iktidar olur mu? Evet olur, ama
sözde sosyal demokrat, özde kişisel çıkarlannı düşünen, lider ol-
ma hevesiyle yanıp tutuşan, çok konuşup az iş yapan kadrolarla
değil; dürüst sosyal demokratların bulundukları partiye sağlam
bir şekilde sahip çıkarak, yönetim kadrolanna girmeleriyle müm-
kün olur. Son seçimlerde sosyal demokratlar neden iktidar ola-
madılar? Birbirlerini yemekten. Her iki parti lideri karşıiıkh suç-
lamalan bir tarafa bırakıp Türkiye'nin gerçek sorunlanna eğil-
selerdi, sağın sosyal demokratlardan çaldığı sloganlara ve çözüm-
lere sahip çıksalar, yeni ve gerçekçi programlarla halkımızm kar-
şısına çıksalardı sosyal demokratlar iktidar olurdu.
Seçimlerden önce SHP'nin tutarsız tavnjnuhalefeti sadece DSP
üzerinde yoğunlaştırarak tartışmalara çanak tutması, baa SHP'li
aydın geçinen yazar ve sözüm ona sanatçıların DSP'li seçmenle-
ri bilinçsiz ve sağa kayan kitleler olarak görmeleri, Sayın Ece-
vit'i "faşist" ilan edip, akşama da gelin birleşelim diye tutarsız
tavır sergilemeleri sosyal demokrat seçmeni şaşkın ördeğe çevir-
di.
Demokrasiye inanıyorsak, herkes kendi yo'lunda yürümeli. İl-
kesiz bir birlik sosyal demokrasiye yarar değil zarar getirir. Bir-
leşelim lafını artık bir tarafa bırakıp halkımıza güven verecek po-
litikalar üretelim. Birleşilecekse halkımız bunu sayın liderlerin
sözüyle değil, kendi özgür iradeleriyle tabanda zaten sağlayacak-
lar. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Murat Doğan/ANKARA
Güven duyulan kadro gerek
SHP Genel Merkezi, halka güvence verecek politika üreteme-
di. Genel başkan sorunlara çözüm getirecek kapasitede bulun-
madı. Halk genel başkana güvenemedi. SHP içindeki tartışma-
nın yenilgi nedeni olduğu kanısında değilim. CHP döneminde
de bu gibi tartışmalar birçok kez oldu, ancak parti bu tartışma-
lardan sonra büyüdü. Örneğin 1972 ve 1976 yıllarında geçirdiği
tartışmalardan sonra parti daha da güçlenerek birinci parti ol-
du. Partinin toparlanması için olağanüstü kurultayın toplanıp,
partiye çeki düzen verecek, yeni çözumler getirecek halkın gü-
ven duyacağı kadrolan isbaşına getirmesi gerekir. Sayın genel
başkamn anlayış gösterip ışi deneyimli, yıllarını bu işe vermiş hal-
kın özlemlerine cevap verecek kapasitedeki Deniz Baykal'a bı-
rakması gerekir kanısındayım.
Abdullah Akdag/SAMSUN
Yenilgi yok!
Ne yenilgisi, neyin yenilgisi? Sosyal demokratlar zaten ışba-
şında, zaten iktidar. Sağ partiler, sosyal demokrat bir program-
la çoğunluğu ele geçiriyorsa, işte iktidar! İşte icraat! (Ve her za-
man, en az bir adım önde lutfen!)
Asıl tartışılacak konu, sosyal demokrasinin yenilgisi değil, ma-
alesef bu kaseyle dolananlann yenilgisi. Kendi programlarına sa-
hip çıkıp kitlelere ulaştıramayanların yenilgisi...
Ömer Cençer/İSTANBUL
1950'den beri Halk Partili'yim. Bu seçimde ellerim titreye tit-
reye mühürü bastım SHP'ye. Kazanamayacağını biliyordum ve
tek sebep de Sayın Baykal'dır. Bu kaçıncı kongre! "Paranoya"
hastahğına yakalanan Baykal bu partiden çekilmeden, SHP as-
la seçim kazanamaz. "Megalomani"likten kendini bir türlü kur-
taramıyor. Seçimde nerelerde o güzel süslü püslü cümleleriyle nu-
tuklar attı. O sadece Antalya'dan kazanmak için uğraştı ve zor
bela kazandı. İnönü tek başına bu kadar yol alabildi. Bırakabm
o süt görünüşlüğü de maskemizi atalım, gerçek yüzümüzü hal-
ka gösterelim. Kim ne derse desin yenilginin tek sorumlusu Bay-
kal'dır, hizip başı olmaktan vazgeçmez. O zaman da arkasında
kimseyi bulamıyacaktır. Öküz altında kimse buzağı aramasın,
acı ama gerçek budur.
Metin Kumbasaroğlu/tSTANBUL
Alınan oylar, CHP'nîn oylarıdır
Çağın ve çağların görüşü olacağına inandığımız sosyal demok-
rasi değildir kaybeden.
Sosyal demokrasiyi anlayanlarla anlamayanlann mücadelesin-
de,"knlamayanlann kurduğu duvarlann anlayanlar tarafından yı-
kılamaması yüzünden, vitrinleri ve sözü sosyal demokrat olma-
yan siyasal örgütlerdir, daima kaybeden. Kötü emsal olamaz.
llkesiz, fikirsiz, dağınık, köhnemiş, okumayan, dinlemeyen
hatta düşünmeyen, kısır politikacılar yeni şey üretemez, koku-
şur; kendisini yer eskitir ve sonunda yok eder.
Bu tür kadrolar değişen dünyayı Turk insanının sosyo-
psikolojik ve ekonomik yapısım, beklenti ve özlemlerini sağlıklı
ölçüler içinde analiz ve tahlil edemediler. Dayandıkları tabana,
kendi düşünce ve sentezlerini başka partiler daha iyi anlatınca
sonuç bu oldu.
Günlerdir yazılan, söylenen diğer faktörler de elbette yadsı-
namaz.
Alınan reyler de genelde geleneksel CHP'nin reyleridir. Türki-
ye'de sosyal demokratlara duşen görev, birlikten kuvvet doğar
inancı ile yeniden yapılanma \e değişimi yakalamaktır, yılgınlı-
ğa ve umutsuzluğa düşmemektedir. Yarınlar, sosyal demokrat-
larındır.
Orhan Cevahıroğlu/fSTANBUL
İdareci değil, lider gerek!
Sosyal demokratların genel seçimlerdeki başansızlığını her şey-
den önce lider kadronun yetersizliğine, dolayısıyla parti örgütü-
nun biçim ve nitelik eksikliğine bağlıyorum.
Gerici-sömürucü güçlerin basın, televizyon \b. araçlarla sol
dunya görüşune karşı yürüttıikleri sistemli savaşa (etki) gereken
tepki hiçbir zaman gösterilemedi. Çünkü bu tepkiyi örgutleye-
bilecek lider kadro, lider olabüme niteliklerinden en fazla ideri-
cilik yonünu kullanabiliyordu.
l.Mahmut Karaman/RİZE
Sürecek.