24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 Hayatıfelç eden soğuk hava batıda etkisini kaybetti doğuda hava sıcaklığı düşüyor Kar doğuya goçtüEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyalı, kötü hava koşullarının neden olduğu elektrik kesintisi yüzünden ANAP hükümetlerini suçladı. Ankara'da okullar tatil- Haber Merkezi — Kötü hava koşullan batıda etkisini yitirir- ken doğuda etkili olmaya devam ediyor. Ankara'da dün gece baş- layan kar yağışı yaşamı olumsuz etkilerken, okullann tatil edildi- ği haberinin geç verilmesi yü- zûnden yine öğrenciler perişan oldu. Kayseri'de önceki gün baş- layan ve dün de devam eden kar vağışı yüzünden 210 köy yolu ulaşıma kapandı. Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanı Ersiıı Fa- ratyaiı son günlerde kötü hava koşullan yüzünden yaşanan elektrik kesintilerinden ANAP iktidannı suçladı. NE\ Ankara'da dün gece başlayan kar yağışı özellikle yüksek ke- simlerde etkili oldu. Okullann iki gün tatil edildiği haberinin geç verilmesi yüzünden okulla- nna sabah giden öğrenciler yol- larda perişan oldu. Okul kapı- larından dönen öğrenciler oto- büs duraklannda uzun kuyruk- lar oluştururken bazılan da kar sevincini aralannda oyun oyna- yarak değerlendirdiler. Meteoro- loji Genel Müdürlüğü'nden alı- nan bilgiye göre Ankara'da kar yağışı bugün de serpintili olarak sürecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Ersin Faraiyalı dün yaptığı yazılı açıklamada şehir şebeke- lerinin belediyelerden TEK so- rumluluğuna geçişinin 1982 yı- lında olduğunu belirterek, "Bu taribten sonra şehir dagıtım şe- bekeleri TEK'in üretime önceUk veren yaürun politikası ve özel- HkJe lsUnbul, Ankara, Izmir gi- bi büyük kentlerimizdeki hızü gelişme sonucu bugün yetersiz hale gelmiştir. Bu arada dagıtun sistemleri ihmal edilmiştir." de- di. Istanbul Kadıköy'de hızı saatte 120 ki- lometreyi geçen fırtınanın yük- sek ve orta gerilim hatlannda oluşturduğu tüm anzalann gide- rildiği bildirildi. Aktaş A £ tarafmdan vapuan açıklamada, cumartesi günü başlayan fırtmadan bu yana 100'ün üzerindeki bakım, ona- nm araa ve personelin çahşması ile tüm anzalann giderildiği kaydedildi. Açıklamada yoğun kar yağı- şının devam etmesi ile oluşacak yeni anzalar için abonelerin 069 nolu acil anza servisine ihbar- da bulunmalan istendi. öte yandan tstanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi (İSKt), abonelerin yapılan su dağıtım programıyla ilgili iştek ve şikâ- yetleri Kadıköy ve Üsküdar böl- gesi için 310 54 15 (8 hat), Kar- tal bölgesi için de 377 66 00 (3 hat) numaralı telefonlara bildir- melerini istedi. ISKl'den yapılan açıklamada, daha önce verilen telefon numa- ralannda bir yanhşhk yamldığı belirtilerek bundan sonra yeni verilen telefonlara şikâyetlerin bildirilmesi istendi. Kar yağışının devam ettiği üç gün içinde tSKİ'ye toplam 27 bölgeden bin 158 şikâyet yapıl- dığı ve bunlann 903'ünün gide- rildiği bildirildi. İSKİ yetkilileri, diğer şikâyet- lerin giderilmesi için de çalışma- lar yapıldığını kaydettiler. Kayseri'de yoğun kar yağışı yaşamı etküiyor. Kent merkezin- de 35 santimetreyi bulan kar ka- lınlığı, Erciyes Kavak Merkezi'n- de 1.5 metreyi gecti. Kar yağışının etkili olduğu Pı- narbaşı, Sanz, Yahyalı, Tomar- za ve Develi ilçelerinde toplam 210 köy yolu ulaşıma kapandı. Kar yağışı yüzünden Trab- zon'un Hayrat, Çaykara, Tonya ve Macka ilçelerine bağlı 14, Bayburt'un Aydıntepe ve Demi- rözü ilçelerine bağlı 13, Gümüs- hane'nın Kelkit, Şiran, Torul, Köse ve Kürtün ilçelerine bağlı 18, Rize'de 10, Giresnn'da ise 12 köy yolunun çevreyle ulaşun bağlantısı kesildi. Zonguldak'ta önceki günden beri etkili olan elverişsiz hava koşullan nedeniyle birçok köye elektrik verilemezken, kapalı köy yollanrun ulaşıma açılma- sına aralıksız çahşıhyor. A Elverişsiz hava, KnidarelPnde de hayatı olumsuz yönde etkili- yor. Bölgede gündüzleri eksi 4, geceleri de eksi 10 derece dola- yına kadar düşen hava sıcaklığı ve kar yağışının yanı sıra saatte 80 kilometreye ulaşan fırtına ne- deniyle okullarda öğretime veri- len ara, 16 aralık pazartesi gü- nüne kadar uzatıldı. EW YORK Salman Rjişdü ortaya çıkü NEW YORK (Cumhuriyet) — Salman Rüşdü, önceki gece aniden ve hiçbir ilan verilmeden New York'ta Columbia Üniver- sitesi'nde ortaya çıktı. tran'ın hakkında ölüm fermanı verdiği yazar Salman Rüşdü, "Söz söy- İeme özgürlügü hayatın ketMİisidir" dedi. Yirmi dakika- hk bir konuşma yapan yazar Rüşdü, aniden beürdiği gibi es- rarengiz bir şekilde podyumun arkasındaki karanhga kanştı. Bilindiği gibi İran eski lider- lerinden AyetuUah Humeyni, yazann "Şeytan Ayetkri" kita- bında İslama hakaret ettiği ge- rekcesiyle 14 Şubat 1989'da ölüm fermanı vermişti. Ayrıca çeşitli ülkelerde kitaba karşı ya- pılan gösterilerde onlarca kişi öl- müştü. Rüşdü, o gün bugündür fennam yerine getirmeye çalışan bir Islarn gönüllüsünün eline düşmemek için yer altında yaşı- yor. az stereotipik düşünmeleri için yol göster. Sonra kendime de- dim ki kabul et Salman, kabul et, Islam'ın hikâyesi diğer bütün hikâyelerden daha çekici senin için, tabii ki senin öyle üstün bir özelliğin yok, doğaüstü bir ya- nın yok... Ama Islam, kara bir talih demek değildir, her zaman senin ailende olduğu gibi bir kültür, bir medeniyet, büyükba- banda olduğu gibi açıkgörüşlü- lük, babanda olduğu gibi lezzet- li bir tartışma demektir, tehlike- lilere Müslümanlığı korkunç bir sözcük haline getirmeye izin verrrre' söz söyeme özgürlügü hiçbir şeye başlamak demek de- ğildir diyor benim bazı aşırı İs- lamcı dostlanm, hayır efendim, söz söyleme özgürlügü her şey- dir, bütün oynndur, söz söyleme özgüriiiğün hayann ta kendisi- dir.«" Rüşdü, edebi tonda sürdürdü- ğü konuşmasını şöyle bitirdi: tran'ın hakkında ölüm fermanı verdiği Hint asıllı tngiliz yazar Salman Rüşdü, önceki gece Columbia Üniversitesi'nde ansızın ortaya çıktı ve 20 dakika süren edebi bir konuşma yaptı. Yalmz ve acılı bir adam izlenimi uyandıran Rüşdü, konuşmasını, "Baylar bayanlar, balonumuz cehennemde batıyor" sözleriyle noktaladı. Columbia Üniversitesi'nde ogrencilerin bulunduğu salonda aniden ortaya çıkan Salman Rüşdü, salonun bir anda kanş- masına yol açtı. Uzun süren al- kışlardan sonra konuşmasına başlayan Rüşdü, "yalnız ve aedı" bir adam izlenimi uyan- dırdı. Kravatsız bir gömlek ve sakaüyla Islami bir giysi içindeki Rüşdü, konuşmasına şöyle baş- ladı: Birkaç yolcnsayla giden balonda bir smntı başlar- Yaralı balon sadece bir tek yolcuyu ta- sıyabüecek durumdadır.. Hey- hat peki kim yaşamalı, kim öl- meii ve kim bu seçimi yapmah?" Açıklı konuşma şöyle devam etti: "Bir an düşündüm, kendi kendime dedim Id 'Salman, se- sini yükselt ve Müslümanlara onlann düşmam olmadığm me- sajını yolla. Batı'yı Müslüman dünyasım anlaması için biraz daha ikna etmeye çalış. Biraz da "Bk dostun bir dosta anlanu ne- dir, bir ogul bir ana için ne de- mektir? Ya da bir baba için, in- san nıhunun, kalbinin ve bilin- cinin ne oldugnna karar vennek gerek. Bir yazann degeri nedir, bir hikayenİD degeri nedir? Bun- lara karar vennek gerek. Baylar bayanlar bmlonumnz cehennem- de baüyor." Salman Rüşdü, uzun süredir New York'a gelmek niyetinde ol- duğunu Amerikan yetkililerine bildiriyordu. Ancak Lübnan'da rehinelerin Iran'ın araahğı ile salıverildiği sırada ABD, Iran'ı huzursuz edecek bir girişimde bulunmamak için Rüşdü'ye izin vermedi. Rehinelerin salıveril- mesinden sonra RUşdü'ye daha esnek davranan Amerikan yet- kilileri, ziyaretten pek memnun olmadıklannı kaydediyorlar. Rüşdü'nün bundan sonra ABD'de "emİD" bir yerde kala- cağı bildiriliyor. BERAAT SEVİNCİ — Bir kadına tecavüz ettiği iddiasıyla Palm Beacb mahkemesinde yargüanan Senatör Edward Kennedy'nin yegeni VVilliam Smith, jürinin "suçsuzdur" karannı duyunca rahat bir nefes aldı. (Fotograf: AP) Tecavüz iddiasıylayargüanan yeğen Kennedy beraat etti Pornografik dava sona erdiŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — "Size Mic- had diye hitap ettiği sırada pe- nisiniz bu hanımın vaginasında mıydı?" VViUiam Kennedy Smith'in bir kadmın ırzına geçtiği iddi- ası ile yargılandığı ve önceki gün beraat ettiği dava, bu tür ifadeleriyle bütün ABD için on gündür naklen izlenen pornog- rafik dava haline geldi. Dava sonunda sevinç gözyaşlan için- de Tann'ya ve adil jüriye dua- lar ederek mahkemeden aynlan kuzen Kennedy Smith, geçen yıl paskalya tatilinde, ay ışığın- da, Kennedy malikhanesinin kumsalında, aynı gece barda tanıştığı bir kadınla "iki kez" nasıl seviştiklerini, kesinlikle zor kullanmadığını, bir gün bo- yu devam eden mahkeme sor- gusunda jüriye ve davayı nak- len izleyen bütün Amerika'ya anlattı. Smith, ifadesini takip eden gün jürinin vereceği kara- ruı "adil olması" için kiliseye gitti ve dua etti. Bütün bu ay- nntılar on gündür Amerikan basınında büyük başhklarla ve fotoğraflarla yer aldı. Dava sonunda William Ken- nedy basına yaptığı açıklama- da, "Hayatım jttrinin elindey- di. Bu nedenle verdikleri kara- ra olan saygım sonsuz, son de- rece ciddiyetle ve samimiyetle çahştıklan için herkese teşek- kör ederim" dedi. Davacı taraf ise yazıb bir açıklama yaparak "Bütün bu geüsmelerin sonucunda aldığım Idşisel yaraya ragmen, olayı ka- muoyuna yansıtmaktan piş- man degilira, hiç olmazsa bu davtunn kamuoyu nezdinde ba- zı ÖDemii konulan tartışma fır- saü açmış olmasından ötürii bir katkıda bulunduğum kaBisındayım" dedi. Amcası senatör Edward Kennedy ve oğlu ile birlikte ge- çen paskalya tatilini Palm Be- ach malikhanesinde geçirmeye giden 30 yaşındaki tıp öğrencisi William Kennedy Smith, o ge- ce eğlenmek için gittikleri "An Bar" adlı ünlü gece kulübün- de tanıştıklan kadınla birlikte malikhaneye döndü. tsmi "tecavüz" konusu olduğu için açıklanmayan aynı yaşlardaki kadfn, Palm Beach sakinlerin- den, tek çocuklu bekâr bir tıp öğrencisiydi. Bu kadın geceya- rısında polise giderek Smith'in ne düştü. Bu kadmın ismi bir- kaç haberde kullanıldığı için, kadın derhal basına da dava açtı. Birkaç ajansa onbinlerce dolar karşılığmda söyleşi yap- mayı önermesi ve basına açtığı milyonlarca dolar tutanndaki davalar nedeniyle kamuoyun- da, davacının ırzına geçildiği yolundaki iddialar konusunda- ki inanç zayıfladı. Nitekim mahkeme karşısına geldiklerinde iddia ve savunma makamlan benzer bir hikâye anlattılar. Ancak davacı taraf hikâyeyi bir ırza tecavüz olarak nitelendirdi. Jürinin kararını Smith yönünde vermesinde özellikle davacı kadının elbisesi 10 gün boyunca bütün Amerikalılar tarafmdan izlenen davada jüri, tıp öğrencisi William Kennedy Smith'in adı açıklanmayan bir kadına tecavüz etmediğine karar verdi. Jürinin kararından sonra basın-yayın organları yeğen Kennedy üzerine yönelttikleri projektörleri kapattılar ve Amerikalılar sıradan gündelik yaşamlanyla baş başa kaldı. zorla ırzına geçtiğinden şikâyet etti. Poüsin yaptığı Uk tespitler- de kadının vaginasında Smith'- in spermi bulundu. Olay büyü- dü. Amerikan kültürünün dedi- kodu sütunlannın vazgeçilmez parçası durumundaki Kennedy ailesi olayın içinde olduğu için basın her gelişmeyi yakmdan izlemeye başladı. BUtün kadın örgütleri erkek Kennedyler'in çapkınlığını, kadınlara düşkün- lüğünü vurgulayarak William Smith'i protesto ettiler. Irza geçme tartışmalan günler, ge- celer aldı. Bu arada basın, ırzına geçil- diğini iddia eden kadının peşi- üzerinde yapılan incelemeler rol oynadı. Elbisede zor kulla- mldığına dair hiçbir iz bulun- maması ve savunmanın bu ko- nuda ısrar etmesi jürinin kara- nnı etkiledi. On gün sekiz saat aralıksız devam eden mahke- mede iki taraf, 45 tanık çağır- dı. Sahildeki kumlar, havuz ba- şındaki çimenler, Smith'in sperminin aynntılanm içeren laboratuvar sonuçlan delil ola- rak mahkemeye sunuldu. Gar- sonlar, park görevlileri, bar- menlerin yanı sıra senatör Ken- nedy gibi ünlüler de tanık ola- rak dinlendi. Mahkemeyi televizyonun naklen vermesi yargıya hakaret olarak nitelendirildi. ABD'de genellikle mahkeme salonlan- na basın giremiyor. Basına sa- dece mahkeme salonunu gö- rüntüleyen ressamların çizimle- ri veriliyor. Dava boyunca jürinin hiçbir şekilde dış dünya ile temas et- mesine izin venlmiyor. On gün boyunca Smith davsı jürisi mahkemeden otele, otelden mahkemeye gjdip geldiler. Hiç- bir şekilde basında yazılanlar- dan, dava hakkında söylenen- lerden haberleri olmadı. Bu sı- rada jüri Uyelerinden birisinin eşinin, aynlık acısıyla hastane- lik olduğu şeklindeki haberler de basında yer aldı. Dava, 1992 seçimlerine Cumhurbaşkanı adayı olarak katılması beklenen senatör Ed- ward Kennedy'i de siyasal açı- dan etkiledi. Daha önce gecir- diği trafik kazasında yanında oturan kız arkadaşı ölen sena- tör Kennedy, kadınlarla olan ilişkileri nedeniyle ABD'de eleştiriliyor. Dava başladığı sı- rada Kennedy bu konuda bir konuşma yaparak özeleştiride bulundu ve sosyal ilişkilerinde daha dikkatli davranacağma dair seçmenlerine söz verdi. Smith'in beraat etmesinden sonra kısa bir basın toplantısı yapan Kennedy, "Jürinin ka- rarmdan ötürii son derece mut- luyum. gerçek ortaya çıktıgın- da Willy'nin beraat edecegin- den zaten şüphem yoktu. Ay- nca bu davada ailemiz arasın- dald yakınlaşma yenilenmiştir, dostianmızı yeniden kazandık" dedi. William Kennedy Smith ye- ni sezonda okuluna döneceği- ni ve çahşmalannı tamamlaya- cağını acıkladı. USAŞ. bakan merceğinde ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) — Ulaştırma Baka- nı Yaşar Topçu, USAŞ'ın sa- bşının iptali Oe ilgili Danış- tay kararuun henüz kendisi- •e ulaşmadıgını belirtti. Topçu, "Mahkeme kararia- n a u uygulanmaması düşü- •iUemez. Karann tebügin- den sonra gereken yapdacak" dedi. Topçu, mahkeme karan- m görmeden aynntıh bir şey söylenemeyeceğini kayde- derken iktidann yasalara saygılı tutumunun bu konu- da da süreceğinden emin olunmasını istedi. USAŞ'm satışının iptali ile ilgili davayı açan Denizli SHP Milletvekili Adnan Keskin de idare mahkemesi ve danıştay karannın uygu- lanması ve satışla ilgili iş- lemlerin geri alınması iste- miyle SHP Genel Sekreter- liği'ne başvuracağını söyle- di. 87yıllık gaz&te "Humaniteyaşasın" sloganıyla okurlanndan yardım istedi Humanitefden karanhktabir çığlıkKomünizmin mitos isimlerinden Jean Jaures tarafmdan 1904 yılında kurulan Fransız Komünist Partisi'nin yayın organı abone ve bağış kampanyası açtı. MİNE G.SAULNIER PARİS — Fransız Komünist Partisi'- nin (FKP) yayın organı, 87 yıllık "l'Humanite" gazetesi can cekişiyor. 1904 yılında Fransız komünizminin mi- tos isimlerinden Jean Jaures tarafmdan kunılan gazete, 1920 yılında partinin resmi yayın organı olmak işlevini yük- lenmişti. Tarihsel bir simge niteliğini ta- şıyan gazete, dün okurlanna yaptığı duygu dolu bir çağrı ile yaşatılması için yardım istedi. L'Humanite'nin dünkü baş sayfasmı tek bir cümle kaphyordu: "L'Humani- te Yaşasın." Gazetenin toplam 28 say- fasından ilk on ikisi, bu cümleyi üst baş- lık olarak taşıyan gazetenin durumuna ilişkin özel açıklamalara aynlmıştı. Ga- zete aynı kapsamda halkın para yardı- mı yapabilmesi için tam sayfa bir bağış kupon listesi yayımladı. L'Humanite yo- netimi, okurlarını ve sempatizanlannı özel bir banka numarasına bağış yapma- ya çaguıyor, yeni abone kaydı için se- ferberlik başlatıyor. L'Humanite'yi ya- şatma kampanyasmm önümüzdeki gün- lerde süreceği belirtiliyor. Fransu yazıh ve görsel basınında bü- yük yankı uyandıran l'Humanite'nin duygusal çağnsı yalnız gözlemciler tara- fmdan umutsuz bir çaba olarak nitelen- dirildi. Kimileri tarafmdan komünizmin bitişinin doğal bir sonucu olarak görü- len l'Humanite'nin olası ölümü, aslın- da düşünsel düzeyde oluşan bir ekono- mik iflas değil. Şöyle ki: Fransız Komü- nist Partısi son gelişmelere karşı konı- duğu eski çizgisine karşın son kamuo- yu yoklamalanna göre önümüzdeki se- çimlerde oy aranını yukseltecek. Bu yıl" söz konusu partiye 17 bin yeni üye kay- dedildi. Ülkede artan işsizlik (2 milyon 700 bin), iktidardaki Sosyal Rarti'nin yol açtığı düş kınklığı ve aşırı sağın yükse- lişi, Komünist Parti'nin yıllardan beri uğradığı kan kaybını bir ölçüde durdu- rabileceği yolunda işaretler veriyor. An- cak Komünist Partisi'nin Uye, sempati- zan ve seçmenleri artık otomatik olarak l'Humanite gazetesini almıyor ya da ala- mıyorlar. Çünkü partinin yeni kayıtlan inançlı üyelerden çok, diğer siyasal ku- rumlara kırgın olanlann oluşturduğu bir topluluk. Bu tabloya genellikle işsiz ve az gelirlilerin l'Humanite'nin okuyucu potansiyeli olduğu eklenince yayın orga- nı yeni okur kazanamıyor. L'Humanite'nin dünkü başyazısı, ga- zetenin düştüğü krizin nedenini reklam eksikliğine, satış fıyatının uzun süreden beri maliyetin altında tutulmasına ve bankalardan kredi alınamamasına bağ- hyor. Gazete yönetiminin amaa acil ola- rak 10 bin yeni abone kaydetmek ve top- lanacak bagışlarla borç ödemek. Açık- lanan hesaplara göre l'Humanite'nin 1990 yılından kalan 21 milyon frank (yaklaşık 21 milyar) bir açığı var. Bu açık 1985 ile 90 yıllan arasında gazete- nin fiyatının sabit tutularak her yıl için 5 milyon franklık bir zarar edilmesinden kaynaklanıyor. Gazetenin hesaplannı açıklayan genel yayın müdürü Richard Beninger, l'Humanie tarihinde ilk kez yazısındaki küçük bir cümle ile devletin yardım etmesi gerekliliğinden söz etti. Komünist Parti ve l'Humanite'nin es- ki yöneticilerinden Fenx Damette ise dün görüşlerine başvuran diğer basın organ- larına olayla ilgili şunlan söyledi: "L'Humanite ilk kez zor dunımda kal- mıyor. Esldden hep parti, gazeteyi kur- tanrdı. Bu kez kurtulması olanaksız, çünkü artık parti, yardınuna gelecek ekonooik kaynaklara sahip defil." L'Humanite genelinde dünya, özelin- de Fransız basımnın (yazıh ve görsel) içinde bulunduğu krizin ilk kurbanı de- ğil. Paris Basın Sendikası Başkanı ola- yı "günlük basın hiç böylesine öldürii- ctt bir kriz yaşamanuştı" göruşüyle özet- liyor. Le Monde gazetesi 300 milyar TL'lik bir zarar ilanıyla 91 baştndan bu yana fıyatım yüzde 20 oranında arttırdı ve bütün servislerinden yüzde 11 oranın- da tensikat yaptı. Liberation, kısmi bir tensikat ile sayfa ve masrafını azalttı, yüzde 40 oramnda sermaye arttınmma gitti. Evenement du Jeudi, fıyatını üçte bir oranında arttırdı. 60 yayını elinde tu- tan Bayard grubu 6 milyar 300 milyon TL'lik zararda olduğunu acıkladı. Le Quotidien de Paris yazı işleri kadrosu- nu yan yanya boşalttı ve sayfa sayısını azalttı. Le Figaro ise yazı işleri giderle- rini yüzde 11 oramnda kısn ve sözleşme- siz çalışan personelini yan yanya azalt- tı. GUMJN NÖTLARI OSMAN ULAGAY Hangi LigdeOynayacağız? Lig deyince akla futbol geliyor doğal olarak. Dünya futbol sıralamasmda yerimizin pek parlak olmadığı da ortada. Ge- çen pazar 1994 Dünya Kupası'nın kuraları çekilirken Türki- ye Avrupa grubundaki 37 ülke arasında ancak beşinci kade- mede yer alabildi. Türkiye, Malta, Arnavutluk ve Güney Kıb- rıs gibi ülkelerle aynı kademeye layık görülürken altıncı ka- demede yer alanlar Estonya, Litvanya, Latviya, Faroe Ada- ları ve San Marino gibi ülkelerdi. Dünya çapında bir sırala- ma yapılsa Türkiye herhalde ancak dördüncü ya da beşinci kümede yer alabilecek. Her neyse bugün konumuz futbol değil. 777e Economist der- gisinin bugün piyasaya çıkan sayısında yer alan Türkiye in- celemesindeki bir benzetme üzerinde durmak istiyorum. Avrupa Topluluğu'nun Türkiye'ye mesafeli davranmasının Türkiye'yi yeni arayışlara itebileceğini belirten The Economist, Türkiye'nin dağılan Sovyetlergüneyindeki, çoğu Müslüman olan cumhuriyetleıie ticari ilişkılerini geliştirerek ikinci sınıf ülkeler arası bir ticaret kulübü oluşturabileceğini ileri sürü- yor ve şöyle devam ediyor: "Ancak böyle bir gelişme Türkiye'yi geçmişte kendi impa- ratortuğu ile serbest ticarete önem veren İngiltere'nin duru- muna düşürebilir, Türkiye'nin asıl rekabet etmesi gereken ül- kelerle rekabet etme yeteneğini geliştirmesini gecıktirebilir. Sovyet İmparatorluğu'nun dağılması Türklerin, 1980'den iti- baren benimsedikleri (dış rekabete açılma) hedefine bir al- tematit oluşturamaz. Türkler ya ekonomilerine gerçek bir re- kabet gücü kazandmrlar ya da geri dönülmez biçimde dün- ya liginde üçüncü kümeye düşerler. Türkiye'nin üçüncü kü- meye düşmeyi önlemek için yapması gerekenlerin basında enflasyonu kontrol altına almak geliyor." Bence üzerinde durulması gereken bir değerlendirme. 3. kümeye düşmemek için Türkiye, eski Sovyet cumhuriyetleriyle ekonomik ilişkileri- ni geliştirmenin yollarını kuşkusuz aramalı, bu alandaki ola- naklan en iyi biçimde değerlendirmeli. Ancak bu ülkelere, mevcut Türk sanayiinin ürünlerıni satma olanağını bulsa bi- le bununla yetinmemeli; her türlü sanayi ürününe aç pazar- lardan pay kapma başarısıyla yetınmemeli. Asıl hedef Avru- pa pazarına, Amerika pazarına, diğer gelişmiş pazarlara gt- rebilecek, o pazarlarda rekabet edebilecek mal üretmek ol- malı. Yüksek verimlilikle, ilen teknolojilerı de kullanarak dünya çapında rekabet gücünü yakalamalı Türk sanayii. Bu saye- de Türk işçisi yüksek ücret alabilmeli, Türkiye'nin dünya ça- pındaki pazarlık gücü artmalı. Dünya ülkeler liginde üçüncü kümeye düşmek istemiyor- sak bu yola girmemiz, bu yola girmek içinse önce yüksek enflasyon engelini aşmamız gerekiyor. Enflasyonu aşağı çek- menin orta ve uzun vadede temel hedef olamayacağı her- halde doğru, ama kısa vadede enflasyonu kabul edilebilir dü- zeylere indırmeden sanayileşmemizın yeni bir ivme kazana- madığını, ekonomimizin sağlıklı büyüme rayına oturamadı- ğını da son on yılın deneyimi açık seçık gösterdi. Bugün Türkiye'deki genel hava ve toplumdaki beklentiler, DYP-SHP hükümetınin enflasyonu kontrole almak için birfır- sat yakaladığını gösteriyor. Dileğimiz bu fırsatın iyi kullanıl- ması, Türkiye'nin gözünü dünya liginde daha üst sıralara dik- mesıni sağlayacak bir atılımın koşullannın yaratılması. Bu ha- va yaratılabilirse dünya çapında başarıya susamış insanları- mızdan, Galatasaray ve Trabzonspor'a sağlanan desteğe benzer, güçlü bir destek de alınabilir diye düşünüyorum. Işın Çelebi ve kitabı ANAP'ın bakanlanndan Işın Çelebi'nin 'Dışa Açık Büyüme ve Türkiye 1 başlıklı kitabı Türkiye'nin dünya ligindeki yeriyle yakından ilgilenen bir kitap. Çelebi, Türkiye ekonomisinfn 1975-90 dönemindeki serüvenini inceleyen kitabının önsö- zünde şunlan yazmış: "Türkiye ihracata yönelik sanayileşme modelinde önemli bir birikim elde etmiştir. Ancak bu birikım yeterlı değildir, dış ticaretin makro iktisat politikaları ile birlikte ele alınması ge- rekir. Dış ticaret politikası ile sanayileşme stratejisi bir bütün içerisinde ele alınıp uzun dönemli hedefler çerçevesınde uluslararası koşullar yakından izlenerek bu koşullara uyum gösteren, seri kararlar almaya izin veren esnek bir sistemin yeriestirilmesi önemlidir. Yatırım, üretim ve ihracat bir bütün olarak ele alınmalı ve uluslararası alanda rekabet edecek bir ekonomik yapı için bütün alanlarda teknoloji düzeyi yüksel- tilmelidir." Kamu kesiminde ciddi bir disiplin sağlanmasını, gerçekçi bir kamu borçlanmast programı hazırlanarak para programıy- la birlikte topluma sunulmasını da öneren Çelebi söyle de- vam ediyor: "Ancak bu konulan çözmek için kararlar aldığı- mızda, doğruları söyledığimizde ve düşüncelerimızi uygula- maya koyduğumuzda birçok insan büyük tepki göstermek- tedir, bunu 1991 yılı içinde yaşadım." Çelebi, zaman zaman çeşitli nedenlerte yıldırımları üzeri- ne çeken bir bakandı. Geçen hafta Ankara'da KİT'lerie ilgili görüşünü sorduğumda bana özetle şunlan söyledi: "Biz KİT'ler konusunda bütün çareleri tükettikten sonra özelleştirmeden başka çare olmadığı sonucuna vardık. As- lında sorunun çözürnü için KİT sisteminin ardındaki ilişkiler bütününün tümüyle değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Politik etkiyi de içeren bu ilişkiler bütününü değiştirmek için tek çare özelleştirme." Gökova Santralı YPK'yı beldiyor Gökova'daki Kemerköy Termik Santralı hakkındaki karan Yüksek Planlama Kurulu (YPK) verecek. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanı Ersin Faralyah, "tnşaan dondumn" talimatına karşın Gökova Termik Santralı inşaatının sürmesine açıklık ge- tirdi. Faralyalı, "'Dondurun' dedim, 'Durdurun' demedim" diyerek "Dondurun" demekte- ki kastının, "Mömkün oldu- gunca yavaşlatın" olduğunu söyledi. Gökova'nın geleceğine ilişkin karan, yapacağı ilk top- lanüda Yüksek Planlama Ku- rulu'nun (YPK) vereceğini bil- diren Faralyalı, "Olay, yanlış «lınmış bir karann stmgesi ha- Une getiritecek" diye konuştu. Cumhuriyet muhabirinin so- rulannı yanıtlayan Faralyah, TEK'in talimatına karşın inşa- atm sürdürülmesinin nedenine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: "Konu henüz inceleme saf- hasındayken kimse kimseye 'Durun' demez. Ben sadece, 'Bilgi hazırlayın ve olayı dondurun' dedim. 'Dondurun' demekteki kasüm, mümkün ol- dsgonca yavaslatmalanydı. Bu termik santrahn yapımına iliş- Un karar, 1982'de YPK'da ahnmıştır. Biz hukuka saygüı bir hükümetiz. Sorunu huku- kun içinde çözmek istiyoruz. Santral heuüz faal degil. FUtre tesisi de henüz ihale edfflmemis. Baaa, santrahn çevreye zarar vermeyecefini yüzde 99 taah- hüt eden teklifler var. Ama biz bununla da yetinmiyoruz. Santrahn getecegiyle ilgjH kara- n, yapacağı ük topfauıtida YPK verecek. Santral betki de ora- dan 20 küometre ötedeki bir köye taşmacak. Olay, yanbş alınmıs bir karann simgesi ha- line gedrilecek." Gökova'nuı geleceğiyle ilgi- li karan verecek olan YPK'da Başbakan Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal tnönü, Devlet Bakanlan Tan- su ÇiHer ve Şerif Ercan, Mali- ye ve Gümrük Bakanı Sümer Oral, Sanayi ve Ticaret Baka- nı Tahir Köse, Bayındırlık ve lskan Bakanı Onur Kombara- abası, Tanm ve Köyişleri Ba- kanı Necmettin Cevberi, Ulaş- tırma Bakanı Yaşar Topçu ve Faralyah yer alıyor. YPK'mn konuyla ilgili toplantısına, çev- reden sonımlu Devlet Bakanı Dogancan Akyürek'in de katıl- ması bekleniyor. öte yandan bir süre önce de- neme üretimi yapılan ve daha sonra ara verilen Bursa'nın Or- haneli ilçesindeki termik sant- ralde, ateşleme sistemi çalıştı- nlamadığı için yeniden deneme üretimine başlanamadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle