Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 29 KASIM 1991
JIMET İNSEL
zümüz Silahlı Kuvvetler mi?
3enelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla llışkıler Şube
Muru Albay Necdet ipek Kara Kuvvetlerı Komutanhğı nın
Iıklere yolladığı bölucü ve yıkıcı faalıyetlere ' karşı uyarı
ctsını açıklarken 'dünyada çeşıtlı alanlarda varolan gelış-
»lerden Türk Mılletı'nı ve onun özü Silahlı Kuvvetlerı
vutlamak mumkun değıldır' demış
Jİılletın özunün ordu olduğu fıkrı ılk defa ıfade edılmıyor
S1 Anayasası nın gırış bölumunde, 1982 Anayasası nda
Bveunıversıtelerdezorunluolan 'devrımtanhı 'derslerın-
c ulusal bayramlarda daha üstuörtükdeyımlerletekrarlanır
t fikır Çok sık duyduğumuzdan olacak genellıkle kulak
i\ edıyoruz Gazetede karşımıza çıkınca gözlerımız uzerırt-
cn kayıp geçıyor Halbukı her karşılaştığımızda ırkılmemız
bp, ne oluyor? Ne malum ozumuzun bu olduğu7
' dıye
smamız gereken çok önemlı bır ıddıa bu
>evket Sureyya Aydemır 1930'larda, Kadro dergısınde,
jvletçılık nızamı, ordulaşmış mıllet nızamıdır ve bu nızam
bhın bılınmeyen devırlerınden berı bızım mılletımızın oz ve
ksdıne has mıllı nızamıdır' dıyordu Bılındığı gıbı Kadro
ffgısmde savunulan devletçılık programı, toplumun devlet
bjyesı ıçınde topyekûn mobılızasyonunu ongormekteydı
> donemde Doğu ve _ _ _ ^ ^ ^ _ _ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^ _ —
Bır milletın ozunun Silahlı
Kuvvetler olduğunun
rahatlıkla ıfade edılmesı
duşundurucudur. Boyle bır
ıfadenın altında, o mılletin
orduya başvurmadan kendı
kendını yonetecek, kaderine
sahıp çıkacak ergenlik
sevıyesıne ulaşmadığı
ınancı yatar.
Ba Avrupada totalı-
tezm rüzgârı esıyor-
dı Kadro dergısının
ıksadı ve sıyasal dev-
le-ılığı de bu ruzgârın
ızwını taşıyordu Bır
mrkezden yonetılıp
teoıt edılen hedefe
tatır ıntızamı ıçınde
yuuyecek toplumsal
kue, ordulaşmış
mıet tı Bununyanın-
da ûzerınden ancak
on/ıl geçmış olan Kur
tulış Savaşı da bu ımajın dığer esın kaynağıydı Zaten bu
neıenle Aydemır kullandığı ıfadede ı'ıılletın ordulaştjğını ıd-
dıa edıyordu Kendısıne sorsanız muhtemelen ordunun
özınün mıllette yattığını söylerdı
Eugun, tersıne, Turk mılletının özünun ordu olduğu ıddıa
edııyor Bır milletın özu orduysa, o mılletı var eden tüm aslı
ve lurucu ozellıkler yoğunlaşmış olarak ordu ıçınde barınıyor
denektır Çunku kurucu olan ozdur Kuruluş özden başlaya-
rakgelışır ve gelışme boyunca kurucu öz ortak aslı ozellıklerı
îerrsıl eder Albay Necdet ipek ın belkı uzerınde duşunmeden
iace ettığı fıkrı Aydemır ın dılıne tercume edersek ortaya
mıletleşmış ordu kavramı çıkar
Slahlt Kuvvetler den doğan bır mıllet' Bu belkı makûs bır
amı gerçektır Bılmıyorum Ama duşündurucü, gozumüzü
Kapatıp guvenle bağrımıza basamayacağımız bır gerçek
Daha onemlısı boyle bır ıddıanın bugun TSK tarafından dıle
getrılmesı Aradan geçen altmış sene ıçınde TSK nın sıvıl
dare vetoplumkarşısırtdanasıl gıderekozerkleştığını mılle-
bn ozunun kendısınde yattığı ınancını futursuzca ıddıa eder
konuma geldığını gözler önune serıyor
Br milletın ozunun Silahlı Kuvvetler olduğunun rahatlıkla
fade edılmesı duşundurucudur Böyle bır ıfadenın altında, o
•nılletın orduya başvurmadan kendı kendını yonetecek, kade-
ine sahıp çıkacak ergenlik sevıyesıne ulaşmadığı ınancı
fatar Daha da onemlısı, eğer bır milletın ozu orduysa, o
Tiılletın yapacağı sıyasal seçımlerın de her şeyden once Sı-
ahlı Kuvvetler bakış açısından ele alınması doğal olur
'opiumsal beraberlık ıçınde doğal olarak her zaman var ola-
cak ıç çatışmalarm çözumunde
«skerı yöntemlerın ustunluğu
kendılığınden kabul edılır
Bır milletın onu oluşturan ın-
sanlardan başka bır özu var
rmdır"? Bır milletın özuyie top-
Ijmsal beraberlığın özü aynı
şeyler mıdM"
1
? Bunlar ayrıca tar-
tşılması gereken konular
Ama eğer Devlet Bakanı ve
DYP Genel Sekreterı Gökberk
Ergenekon un ıddıa ettığı gıbı
"herkesın goğsunu gere gere
Ben Turkıye Cumhurıyetı Va-
tandaşıyım dıyebıleceğı tarıhı
hr dönem yaşıyorsak, eğer
"bır devır kapanıyorsa', Ge-
relkurmay Basın ve Halkla
llışkıler Şube Muduru nden
toplumsal beraberlığımızın
özünu TSK nın oluşturduğunu
ıddıa etme yetkısını nereden
aJdığını yenı mıllı savunma
bakanının ıvedılıkle sorması
beklenır Yok Genelkurmay
Başkanlığı ndan sorumlu ol-
mayan bır mıllı savunma
bakanı var olmaya devam ede-
cekse bu sorumluluğu alan
mercı yanı Başbakan bızı ay-
dınlatmalıdır
Ayrıca Silahlı Kuvvetler ku-
rumusözcusu dunyadaçeşıtlı
alanlarda var olan gelışmeler-
den' bızım göremedığımız
anlayamadığımız ne sonuçlar
çıkardığını da açıklamalıdır
Bır milletın ozunun Silahlı Kuv-
vetler olduğunu belırtme
gereğını duyuracak dunyadakı
toplumsal sıyasal teknolojık
gelışmeler nelerdır'? Soğuk
savaşın sona ermesıyle gelış-
mış ulkelerde ordunun sıyasal
ve toplumsal konumunun gerı
çekılmesı mı? Serbest seçım
ve çok partılı yaşamla sınırtı
olsa bıle demokrasının evren-
sel norm halıne gelmesı mı'
Sılah sanayıının ıktısadı öne-
mının azalması mı? Yoksa bazı
bölgelerde yukselen mıllıyetcı-
lık dalgası mı'> Eğer kastedılen
gelışme gerçekten bu sonun-
cusuysa, o zaman özu Silahlı
Kuvvetler olan bır milletın yuk-
selen mıllıyetçılık dalgası
ıçınde nelere kadır olabılece-
ğını düşunmek bıle dehşete
kapılmak ıçın yeterlıdır
DYP-SHP koalısyonu hükü-
met programlarının "demokra-
tıkleşme hedefı yle ozetlene-
bıleceğını soyluyor Bu hedefe
varmak ıçın atmamız gereken
ılk adımlardan bırısının "top-
lumsal ozumuzun sıvılleşme-
sı ve bunu görmek veya kabul
etmek ıstemeyenlere yuksek
sesle bu gerçeğın hatırlatılma-
sı olduğunu koalısyon ortakla-
rının tûmu bılıyordur Bunu
yapmadıkları takdırde, onu-
muzdekı donemde asker
vatandaşlar olarak yan yana
ve karşı karşıya gelebıleceğı-
mızın de farkında olduklarını
umarım
Dr AHMETINSEL, Parıs
Ümversıtesı öğretım uvesıdır
Atatürk'ü Düşünürken
Bu duşunme, daha doğrusu duşunrneme biçiminin sonucu olarak,
Ataturk de ya kusursuzdur ya tepeden tırnağa kusurdur; ya yalnızca
ıyı ve doğru şeyler yapmıştır ya yalnızca hatalar; ya bir vatan
kurtarıcıdır ya "Ingilız ajanı"... Bu zıt yargılar maskaralığının
oluşturduğu listeyı daha da uzatabiliriz.
TURHAN ILGAZ
Ben dunyava geldığımde Ataturk'un ölü- şıklıkler>aparken ortak tabumuzu da gıderek
u ûzerınden ehfı elıfine altı >ıl altı ay dort sorgulamaya koyulduk Bazılanmız bılerek.mu
gun geçmıştı
Bu sureyı dolduran II Dunya Sav aşı nın al-
tust edıcı etkılen Inonu'nun "Mıllı Şef'lığını,
"Ebedı Şef ın anısını kullendırebılecek, belkı
unutturabılecek bır ıç polıtıka paradıgmasına
donuşturmesıne ızın vermemıştı Ataturk,
olanca canlılığıyla ınsanlanmızın kafalann-
daydı, gonullenndeydı Hâlâ aranıyor, hâlâ
ozlenıyor, hâlâ sevılıyordu Ve hâlâ tabuydu
Bız Ataturk'u severek buyuduk Varoluşu-
muzu -anamızdan ve babamızdan da once-
ona borçlu olduğumuz bılınçlerımıze hatta
bılınç altımıza kazınarak vetıştınldık
Atatürk'ü sorgulamak
İmdı, bır tutkunun nesnesı, ınsan eğer bağ-
naz bır sofu ya da kor bır âşık değılse, er ya da
geç şu ya da bu bağlamda sorgulanır Alış-
kanlık ağır gelmeye başladığı ıçın sorgulanır
Bır takım kuşkular behrebıleceğı ıçın sorgula-
nır Sevgı eskıdığı ıçın sorgulanır Nefretler
baş kaldırma vaktının geldığıne karar verdı-
ğınde sorgulanır Ve meraklann güdüleme-
sıyle sorgulanır
Kaldı kı bızım tutkumuzun nesnesı olan ın-
san Ataturk, bızım ıçın vaptıklanyla yetınıp
belleğımızın bır koşesınde sonsuza değın hap-
sedebıleceğımız bır geçmiş değıldı Geleceğı-
mız ıçın hedefler ko>muş, yonergeler
hazırlarruş. >aptınmlannı ve yaptıncılannı
sağlamca yerleştırmış bır ölümsüz, bır ha>alet
olarak zamandışı varlığını surduruyordu ara-
mızda
Üstelık bır "resmi ideoloji" bu zamandışı
varlığı hedeflen, yönergelen, yaptınmlan ve
>aptıncılanyla, bır kalıp, bır blok halınde bız-
lere anımsatıp durmaktaydı
Ataturk ve Ataturkçuluk, bu "resmı ıdeolo-
jı" tarafından, hem yazılı anayasalanmızda
hem yazıva dokulmemış devlet geleneğımızde
rejımımızın adı olarak tabulaştınlmaya de-
vam edıyordu
Tanhın. hem geçmış tanhın hem gunümûz-
de yaşamakta olduğumuz tanhın tanıkhğı
ortadadır Bütun 'resmı ıdeolojıler' sonuçta
bırer korkuluktan başkaca bır şey değıldırler
Boyle olması da çok doğaldır Çünku her "res-
mi ideoloji" bellı bır azınhğın bellı bır hedef
doğrultusunda. bellı bır zamanda belırledığı
ve bır çoğunluğa, o çoğunluğun zaman ıçınde
değışecek, değışebılecek hedeflennı dıkkate
almaksızın, butun zamanlar ıçın geçerlı olmak
uzere da>attığı bır yapay oğretıdır
II Dunya Savaşı'nı ızleven bunalımh yıllar
ve 1950'lerde başlayan "çok partili demokra-
tik düzen" Turkıye'de, vaşamın her alanında.
bazen büyuk bır hızla, bazen ağır aksak değı-
ısteyerek Bazılanmız ıse sorgulayıcılara duy-
duklan tepkıden Ancak bu sorgulama
surecındekı temel gerçeğı gozden kaçırmaya-
lım Sorgulanan, 1881 de doğmuş, 1938'de
olmuş bır askenn kımlığı, bır "devlet kunıcu-
su" olarak gerçekleştırdıklen değıldı Aslında,
dennde, Ataturk'un kışılığıyle bütunleştınle-
rek yaşatılmak ıstenen "resmı ideoloji" sorgu-
lanıyordu Ve bu "resmi ideoloji"ye. polıtık
yelpazenın hem sağından hem solundan yo-
neltılen tepkıler Ataturk'te odaklaşıyordu
Öyle olunca da kaçınılmaz bır şekılde tepkı
ler nesnellıkten uzaklaşıyor, duygular ön
plana çıkıyor, bılımsel terımlerle yapılması ge-
reken bır sıstem tartışması, sıfatlann egemen-
lığındekı bır söyleme dönuşerek tumuyle
"kişi"nın ûzennde yoğunlaşıyordu "Resmi
ideoloji"nın sol kanattakı muhalıflen ıçın
Ataturk "Seianikli Mustafa" ıdı, "Osmanlı
Paşasf ıdı Yelpazenın, dıncı-sağın kümelen-
dığı kesımı ıçınse, "Deccal' "
naklık eden onlara bır fon oluşturan daha
evrensel gerçekler var tnsanlığın, topluca ızle-
mekte olduğu gelışme çızgısı var Kısaca tan-
hın akışı var
Burada, hemen bır anımsatma yapmam gere-
kıyor Şu veya bu nedenle Ataturk u sorgula-
yanların karşısına dıkılen "resmı ideoloji' ve
"resmi söylem"ın, savunmalannda farklı bır
dıl kullanmadığını, böylelıkle de sorguculann
bılerek ya da bılmeyerek hep ıskaladıklan bır
büyuk hakikat'ın hızla unutulmasına yardımcı
olduğunu gormezlıkten gelmemelıyız
O buyuk hakıkat bızzat Ataturk tur Ata-
türk'un kendısıdır Insanlanmız, "resmı ideo-
loji" ıle gınştıklen kavgayı Atatürk'un kışılı-
ğıne taşırken ona yandaş ya da karşıt, hep
bırlıkte Atatürk'ü yok edıyorlar
Düşunmek bızım ınsanlanmızın zoruna gı-
den bır şey Hele de felsefece duşünmekten
tümden nasıpsısız Ucuzcu ve kolaycı bır ah-
lâkçılık sevgılı ülkemızde bugun bıle akılcı
düşünmenın, felsefece duşunmenın yennı ala-
bılmekte Onun ıçın de şematık ıfadelere,
sloganlara tutkunuz Duygulanmızı, aklımızı.
yaşamımızı sloganlar yonlendınyor Bu yuz-
den >alnızca yargılıyor ve yargılanıyoruz
Bu duşunme, daha doğrusu düşünmeme bı-
çımının sonucu olarak, Ataturk de ya kusur-
suzdur ya tepeden tırnağa kusurdur, ya
yalnızca ıyı ve doğru şeyler yapmıştır ya yal-
nızca hatalar, ya bır vatan kurtancıdır ya
"Ingilız ajanı" Bu zıt yargılar maskaralığı-
nın oluşturduğu listeyı daha da uzatabılınz
"Evrensel-tarihsel kişilik"
Biiyük hakikat
Elbette tablo bu kadar şematık değıl Olum-
lusuyla, olumsuzuyla Atatürk'ü hedef alan
butun nıtelemelenn arkasında, yıllann bınk-
tırdığı çeşıtlı tepkıler, ozlemler, beklentıler
var Bu tepkılere ozlemlere beklentılere kav
Oysa, dâha geçen yuzyılın başlannda Hegel,
tanhın bır rastlantılar zıncın olmadığını gos-
termıştı Bu temel saptamayı bır kez belledık-
ten sonra tanhı Hegel gıbı zorunlu bır
eklemlenmeden ıbaret görmesek bıle, tarıhsel
akış ıçınde coğrafyadan ıklıme, orflerden ko-
nuşulan dıllere kadar bır dolu oğenın çok
Der Anfang des Fnedens-
reıches entsteht ın uns, wenn
wir den Fneden uı uns tra-
gen. Kostenlose Info Unı-
versdles Leben e V. 10/4 87
Würzburg, Postf. 5643
İşyeri sahipleri!
PARIS'TEN SELÇUK DEMREL
başat belırleyıcıler olduğunu kabul etsek bıle
kanımca, Hegel'ın tanhı anlamakta getırdığı
bır anahtar kavram geçerlıhğını korumakta-
dır Bu kavram 'buvuk adam"dır "Büyük
adam" va da Hegel'ın dığer formülüyle "ev-
rensel-tarihsel kışılik..."
Osmanlı İmparatorluğu'nun 1918'de nokta-
lanan semvenı nasıl kı bır rastlantriar zınciri
değilse, 19 Mavıs 1919a tarihlediğimiz Anado-
lu a>aklaıunası \e kurtuluş Savaşı'nın örgütle-
nişi nasıl kı rasgele olmadıysa, tarihin o zaman
dılımı ıçınde cerev an eden zorunluluklannı bir-
birine eklemleyen bir "büyük adanT'ın ortaya
çıkması da kaçınılmazdı
Evet, Ataturk bır "Osmanlı paşası" ıdı
Ama o yıllann yıkılmış ımparatorluğunda,
başka Osmanlı paşası mı yoktu'' Neden Enver
değıl de Mustafa KemaP Neden Kâzım Kara-
bekır değıl'' Ya da neden Fevzı (Çakmak)
değıl''
Ataturk'u duşünür ya da sorgularken ışe bu
sorudan başlamamız gereküğı ınancındayım
Kuşkusuz, tanhı yapan "büyük adam" bır
tannsal ırade tarafından önceden belırlenmış
değıldır Bunu soylemek, en basta bılımsel oi-
maz Ama tanh bır kez yapılıp ötesıne geçıldı-
ğınde, bır de bakanz kı bır ınsan misvonunu
fark etmış, onu üstlenmış ve gereğını yenne
getırmıştır
Atatürk'ün tanhsel kışılığını değıl ama ta-
nh ıçındekı kımlığını böylece saptadıktan
sonra bu kımlığe bırtakım duygu kökenlı nıte-
lıkler yamamaya. onu yaşadığı mekândan ve
yaşadığı zamandan ve de gerçekleştırdığı ışler-
den soyutlamaya kalkışmayalım Hep bunu
> aptık, hâlâ bunu yapıyoruz O yüzden de onu
tanhın dışına ıtıvor, bır "resmi ideoloji"nın,
bır "resmi söylem"ın koruyucu kalkanlan ar-
kasında saklamak zorunda kalıyoruz
Atatürk'ü tanh dedığımız süreç ıçınde"ev-
rensel-tarihsel kişilik" halıne getıren şey, onu
bezemeye ya da bozmaya çalışırken yarattığı-
mız tüm soyut yargılann üstündekı somut
gerçek olarak ortadadır Bu gerçeğı değıştır-
meve hıç kımsenın, hıçbır olayın gucü yete-
mez
Bunu boylece vukanda değındığım "büyük
hakikat" olarak görebıldığımızdeyse, ınsan
Ataturk'un erdemlen ya da zaaflan, kımı gûn-
cel kararlanndakı ısabetlılığı va da ısabetsızlı-
ğı artık ıkıncıl plandadır "Insan" uzennde
yapılan konuşmalann, artık yaşamayan bır
kışıyı anlamaya çalışmalann konusudur an-
cak Ve hepsı de zamanaşımına uğramaya
mahkûmdur
Zamanın*akıp gıdışı ıçınde çünkü, değerlen-
dırme bıçımımız de değışır Bakış açımız
değışır de ondan Dünya değışır de ondan
Değışmeden kalan, zamanaşımına uğrama-
yan, kışılığını dıdıkledığımız ınsanın "evren-
sel-tarihsel kimliğı"dır
Bugunun Turkıyesı ne şöyle bır goz attığı
mızda Atatürkumuzun "evrensel-tarihsel
kimliği"nın ıyı va da kotu, hakkında soyle-
nenlenn, vazılıp çızılenlenn topunu bırden
zamanaşımına uğratarak olanca guncellığıyle
ortada durduğunu anlıyoruz
Bu kımlık, Onuncu Yıl Nutku'nun, bence
hıç gereğı vokken değıştınlen son cumlesını
soyluyorbıze "Benihatırlayınız!.."
AKTİFBANKACIUK
• t m.
Telekasa yı duymadınız mı?
Bu çantayı görmediniz mi?
Nasıl olur?
Telekasa, Telebankalar'a bağlı ozel bır boime..
İşyeri sahipleri ıçın ozel bır kasa!
Artık ışyerınızın gunluk hasılatını, buyuk
miktarlardakı toplu paranızı. çeklennızı,
dükkânınızda saklamak ya da evınıze goturmek
yenne, gunun 24 saatı, yılın
365 gunu, dıledığınız anda
Telekasa'ya getırerek,
guven altına alabıleceksınız.
Yapı Kredı, sıze ozel kılıtli bır "Telekasa Para
Çantası" verecek. Paranızı ışyerınızden Telekasa'ya
bu çantayla getırecek, ış saatlerı dışında bıle
Telekasa'ya koyabileceksınız... Boylece paranız
hesabınıza geçecek. ıçınız rahat edecek.
Unutmayın!.. Telekasa'dan yararlanmak için
Telecard sahıbı olmânız yeterlı. Hemen Telekasalı
bır Yapı Kredı Şubesı'ne gelın, ucretsız Telecard'mızı
alın. Telekasa'dan yararlanmaya başlayın.
Siz de "Yapı Kredi İmkânlar Dünyası nda
y a ş a m a y a b a ş l a y ı n .
T e l e k a s a r a h a t l ı ğ ı n ı y a ş a y ı n f " h İ Z f T i e t t e S l f l i r y O k t U f '
YAPI^CKREDi
KUVVET LORDOGLU
Normalleşme
Çoğu kez kurallara ve alışılmış kalıplara uyan bır eylemı
' normal" olarak adlandırmak en yaygın anlatım bıçımı olmak-
tadır 8u durum dıkkate alınınca en sık tekrar eden veya alışıt-
mış olan en normalı olmaktadır Özetle normal bır mekanızma
şöyle /şleyebılmektedır Once belırlı normlara uygun yanıtlar ve-
ren süreç bır noktada kesıntıye uğramakta, daha sonra kopan
sıstemın yenne daha sofıstıke yenı elemanlar devreye gırıp, sü-
recı normal ışleyışın dışına çıkarmaktadır
Böylece bır kez kesıntıye uğrayan süreç, yerını, bırden fazla
faktorun katılması ıle yenı bır duruma bırakmaktadır Doğal ola-
rak bu yenı durum normal ışleyışın dışında hatta çok uzerınde-
dır Bunu ızleven durum, yenıden normalleşme sürecıdır Yanı
önce ıtıcı ve ayırt edıcı gelen unsurlar bır süre sonra sıstemle
eklemlenme sonunda gıderek daha az anormal veya normal
hale gelmektedır
Bır nebze olsun esnek davranabılmek, surecın kesıntıye uğ-
rayan bolümünu onarır Gerçı onarmak ıle normal devam eden
eylem anormal bır mecraya gırmekten bır süre ıçın kurtulmuş
olacaktır
Dılımızde normal olan durumu anormal olandan ayırmak ıçın
sık kullanılan bazı vurgular bulunmaktadır Ornek olması ıçın ex-
pres tren sıkıyonetım venlebılır Yanı tren 'normal' koşullarda ula-
şımı sağlayan bır araç ıken expres tren ıle aynı ulaşım daha farklı
koşullarda sağlanmaktadır Aynı anlamdayönetım normal koşul-
ları çağrıştırırken sıkıyonetım normal dışı koşulların yönetım bı-
çımını açıklamaktadır ;
Işte tam bu noktadaveya değıi.
bızter normal olmayan
gularla daha kolay an-
layabılmekteyız Belkı
de tren yenne expres
tren bızı normal dışı bır
surede ıstenen yere
ulaştıracak duşüncesı-
ne sahıbız Unlu Rus
bılgın Pavlov, şartlı ref-
leks uzerıne çalışmıştı
Acaba farkında olma-
dan normal ıle normal
ayırmak ıçın yapılan
uyarılara rağmen, bir süre
sonra normal-dışı olan,
hızla normal hale
gelmektedır. Frenkçe
kökenlı bırkelime olan
'normalısation' bu anlamı
birebırölçüde
açıklamaktadır.
olmayanı ayırmak ıçın bazı sembollerı kullanmak mı gerekmek-
tedır? Sanırım bu noktada zıhınsel süreçler normalı anormal-
den ayırmak ıçın bazı nazık uyarılan dıkkate almaktadır Bır sü-
re sonra ıse bu uyarılar karşısında benzer tepkıler oluşmakta-
dır
Işte tam bu noktada normalı anormalden ayırmak ıçın yapı-
lan uyarılara rağmen, bır sure sonra normal-dışı olan, hızla nor-
mal hale gelmektedır Frenkçe kökenlı bır kelime olan
'normalısation' bu anlamı bıre bır ölçûde açıklamaktadır Bızım
ülkemızde de normal dışı eylemı veya durumu açıklayan bır dızı
sembollere rağmen vurgulanmak ıstenen ayırım bır süre sonra
ortadan kalkmaktadır Boylece bütün hızlı trenler, renklerı farklı
bıle olsa normal'trene donuşmekte butun APS hızmetlen (Acele
Posta Servısı) NPS (Normal Posta Servısı) halıne gelebılmekte-
dır
Mutlaka yaşantımızdan buna benzer örneklerı çoğaltabılmek
mümkundür Normal olmayan bır eylem ve tavır karşısında tep-
kılerımız hazırdır Önce çok şıddetlı bır olumsuz eleştırı yağmu-
ru gelır Bu yağmurdan kaçan normal-dışılık tavır ve eylem asıl
sersemletıcı darbeyı en sonda alır Bır sure sonra normalleşen
eylem, 'Bız zaten söylemıştık" bıçımındekı geleneksel ıfade ıle
haklılık kazanır Sonuçta, kale düşürülmüş ve normal olanlar bır
kez daha kazanmışlardır
Gerçekten gerek kamu hızmetlerınde gerekse ınsan ılışkıle-
rınde ve bütün boyutlarında normal dışı eylem ve tavırlar ara-
sında garıp bır paralellık var mı, bılemıyorum Ancak bınlerının
sankı normalın dışındakı daha az normallere veya farklılaşan sü-
reçlere asla tahammulü olmadığı düşüncesını kafamdan atamı-
yorum
KUVVETLORDOGLU
Marmara Ümversıtesı oğretım uyesıdır
SATILIK
Merter'de 4500 metrekare kullanım alanı olan mukemmel
ışhanı, bugun ve vann saat 15 00 - 17 00 arası
Muhurdarzade Hanı Kat 3 No 337, Bahçekapı adresıne
bızzat