Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'29 KASIM 1991**** Demokrasi Adına Umut Verici Olan. yumuşama pek öyle işine gelmez. Dünkü program görüşmelerinde de iktidarla muhalefet arasındaki bu farklılık ortaya çıktı. özelllkle ana muhalefet lideri Mesut Yılmaz'ın kürsüde gözükmesiyle birlikte şu nokta belirginleşti: ANAP, siyasal ortamın gevşemesine izin vermek niyetinde değildi, ipi gerecekti. Nitekim ANAP lideri, üslubunu yer yer bilinçli bir biçimde hırçınlaştırarak Meclis'in havasını elektriklendirdi. Bir ana muhalefet lideri olarak Sayın Yılmaz'dan iktidar programına çiçek atması beklenemezdi kuşkusuz. Ayrıca, geçmiş sekiz yıllık ANAP iktldarının uygulamalarını savunması da doğaldı. Ancak bunları yaparken ne ölçüde inandıncı olabildiği ayrı bir konudur. Çünkü, geçmiş ANAP iktidarının olumsuzlukları, örneğin yıllar yılı sürmüş olan enflasyon ve hayat pahalılığı henüz belleklerde çok tazedir. Ayrıca kurulmuş olan, bir koalisyon hükümetidir. O yüzden tek tek partilerin seçim vaatlerinden yola çıkarak, bir karma hükümetin programını eleştirmek pek makul bir yaklaşım değildir. Bunun gibi bir nokta daha var: Henüz yolun başında olan bir koalisyon hükümetinin geleceğine dönük eleştirilerin bugünden etkili olabilmesi güçtür. ANAP liderinin, koalisyon programının ekonomiye bakışını "devletçi" diye nitelemesi de biraz zorlama olmuştur. Ekonomik programın "en zayıf noktası" olarak "kaynak dengesi"nı gösteren Sayın Yılmaz'ın bu eleştirisindeki haklılık payı konusunda ise bugünden öngörüde bulunmak kolay değildir. ANAP lideri, bir saatlik konuşmasında programın demokrasi bölümüne hemen hiç değinmemeye özen göstermiştir. Konuşmasının bir yerinde yalnız "demokratikleşme makyajı" deyimini kullanmakla yetinmiştir. Oysa koalisyon programı, tüm partilerin katılımını isteyen, toplumsal uzlaşma çağrısını öngören gerçek bir demokrasi reformunu içeriyor. Böyle bir çağrıya Sayın Yılmaz'ın Meclis çatısı altında kayıtsız bir tutum sergilemesi, partisınin demokrasi yaklaşımı açısından hiç de iyi olmamıştır. Örneğin DSP lideri Sayın Ecevit, konuşmasına, demokratikleşmeye koalisyon programında verilmiş olan ağırlığı olumlu bulduğunu başlayarak girmiştir. Parlamenter demokrasilerde, daha işin başında olan hükümete karşı dogru olan tutum budur. Dileriz, demokrasi reformuna ilişkin adımlar gündeme geldiğinde, ANAP da demokratikleşme sürecinde olumlu bir rolü benimser. Çünkü ülkemizin böyle bir mutabakata, konsensüse gereksinmesi vardır. • ANAP lideri, koalisyon programında "SHP zihniyeti hâkim" diyerek Doğru Yol grubunu kışkırtmayı amaçlarken, Refah lideri de bunun tam tersini yaptı ve SHP'yi hedef aldı. Sayın Erbakan'a göre bu koalisyonda SHP sadece "sözcük" olarak vardı, yalnız(Baştarafı 1. Sayfada) ca diline damgasını vurmuştu; hükümet "Dogru Yol hükümeti"ydi. Bir ara şöyle seslendi SHP'lilere Erbakan: "Ne oldu SHP'liler size? Bir zamanlar emperyalizmle mücadele ettik sizlerle. Uyanınl" On bir yıllık aradan sonra Meclis kürsüsünde gözüken Erbakan Hoca'yı geçen yıllar değiştirmiş değildi. özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi, ona göre, "adil düzene geçiş içinde ufak bir nokta"ydı. Paris Şartı'ndan söz ederken bir ara ırkçılık kokan bir dokundurma yapabildi. Din görevlileri ve siyaset konusuna değindiğinde, insan haklarını vurguladı. Sanki, daha çok o zaman demokrasiyi anımsamışçasına bir üslup sergiledi. Refah lideri dünyaya bakışını, görüşlerini savunmakta serbest olmalıdır; ama kendisi için hoşgörü isterken, bunu başkalarına da göstermesi kendisinden beklenir... • SHP ve DYP gruplarınm görüşlerini açıklayan Aydın Güven Gürkan'la Güneş Müftüoğlu'nun konuşmalarında, özellikle demokratikleşme açısından dikkati çeken ortak noktalar da bir yerde iyimserlik kaynağı sayılabilir. SHP Grup Başkanvekili Sayın Gürkan'ın, "gerginlik ve kutuplaşma tuzağından sakınmanın", "diyalog kanallarını açık tutmanın" ve "demokratık uzlaşmalara" özen göstermenin gereğine işaret etmesi, sağduyu sahibi herkesin paylaşacağı noktalardır. DYP Grup Başkanvekili Sayın Müftüoğlu'nun, "toplumsal uzlaşma"nın gereğıni dile getirmesi... "Dernek kurma hakkı Batı'da neyse bizde de öyle olmalı" diyebilmesi... "Muhalefete de Meclis'te demokratık denetim imkânı sağlayacak bir içtüzük hazırlığı"nın başladığına dikkat çekmesi... Uluslararası Çalışma örgütü standartlarına uygun yeni çalışma yasalarından söz etmesi... Demokratikleşme bakımından özlediğimiz işaretler değil mi bunların tümü? • Başbakan Demirel'e gelince... Yumuşak ve güler yüzlüydü. Kendisini dinletmesini bildi. "Gereksinim" derken, "Bir türlü dilim dönmüyor" diyebilecek kadar da rahattı. Koalisyonu "seçim sandığından çıkan bir mecburiyet" olarak nitelerken, DYP ve SHP'nin böyle bir karma hükümette bir araya gelebilmiş olmasının önemini şöyle açıkladı: "Birbirlerine karşı yıllar boyu şartlandırılmış kitlelere ki onları şartlandıran biz polltikacılardık gelin bakalım, artık birbirinizi hoş görün; çünkü devir değişmiştir, siyaset de değişmiştir dedik." Sayın Demirel, parlamentodaki öteki partilere de çağrı yaparak, "Gelin hep birlikte demokratik bir anayasayı gerçekleştirelim" dedi. Bu çağrı karşılık görürse, gerçekten toplumsal uzlaşmaya dayalı bir anayasa yapılabilirse, ülkemiz rahat edecektir; Başbakan Demirel'in deyişiyle "o zaman çağını yakalayacaktır Türkiye"... Bu fırsatı kaçırmayalıml Demokratik tartısma (Baştarafı 1. Sayfada) HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 (Baştarafı Spor'daf*™ cak yine de büyük acı duyduğunu söyleyen Yugoslav kaleci, daha sonra oyuna devam ettiğini belirtti. Kendi Ulkesindeki maçta Danimarkalı taraftarlarca ıslıklanan ve taşlanan Trabzon'un liberosu Lars Olsen, B 1903 taraftarlarının kendisini Brondby'de oynarken de sevmediklerini söyledi. Olsen, "Nonnal karşılıyonım. Ama kendi vatandaşlannın beni ıslıklamasına üzüldüm" dedi. Tııru Beşikçi'ye tahliye ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara DGM, "Kürtlerin Mecburi lskânı" adlı kitabından dolayı salı günü tutuklanan araştırmacıyazar sosyolog Dr. tsmail Beşikçi için, avukatlarının itirazı üzerine dün tahliye kararı verdi. Beşikçi'nin avukatları, önceki gUn Ankara DGM'ye tutukluluğa itiraz dilekçesi vermişlerdi. Ankara DGM'ye avukat Celal Vural tarafından verilen itiraz dilekçesinde, Beşikçi'nin tutukluluğunun hukuka aykırı olduğu öne sürülmüştü. Dilekçede aynca Beşikçi'nin aynı kitabı nedeniyle daha önce ceza aldığı, bu nedenle aynı konuda ikinci kez bir ceza verilemeyeceği görüşü savunulmuştu. Ankara DGM, aJdığı kararda tutukluluğun bir önlem olduğunu belirtti. Kanıtlann toplanmasını ve sanığın sabit bir ikamet sahibi olduğunun göz önünde bulunduran DGM, Beşikçi'nin tahliyesine karar verdi. öte yandan Ismail Beşikçi, "Ortadogu'da Devlet lerörü" adlı kitabı nedeniyle dün Ankara DGM'ye çıkanldı. Beşikçi, mahkemede verdiği ifadesinde şunları söyledi: "Ben düşUncesinden öturu tutuklanan bir kişiyim. Buna karşın çok aşagılayıcı bir sekilde saçlanm kesildl ve hücreye atıldım. Hücre şartlan çok kötüydii. Karanlık, soğuk ve rutubetliydi. Ben karşınıza tıraşsız çıkmak istemiyordum. Ama tıraş olanagım yoktu. Karanlık hücrede ne kitap ne dergi ne dc gazete okuyabUdim. Bu nedenle üraş da olamadım. Şu anda cezaevindeki siyasi tutuklular da httcrede tutuluyorlar. Duşüncesinden ötiirii tutuklanan bir kişiye bu sekilde davranılması, bugün yaşandıgı söylenen demokratik rejim süreciyle bagdaşmıyor. Blliyoruın, bukuk bu konuda tutucudur, ama yurgının da bu sUrecin hızlanmasına yardımcı olması gerekir." Biilent Ecevit kişisel söz hakkını kullanarak 15 dakika içinde görüşlerini açıkladı. Ecevit de programı eleştirdi. SHP grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Aydın Güven Giirkan, TBMM'nin açılış töreninde Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin olaylı yeminlerine isim vermeden de değindi. Gürkan, "Yemin töreninde alışık olmadığımız olaylar yaşadık. Ama demokratik tepkiler kendi sınırları içinde tutuldu" dedi. Seçim sonuçlarını değerlendiren Gürkan, koalisyonun seçim sonuçlarının bir ürünü olduğunu kaydetti. Gürkan, "Türkiye'nin hiç sorunu olmasa dahi Kiirt sorunu ve iç güvenlik sorunu bile geniş tabanlı bir hukumeti zorunlu kılmaktadır" dedi. Hükümetin kararlı, hızlı ve tutarlı olmasını isteyen Gürkan, koalisyon hükümetinin SHP örgütünde ve kamuoyunda destek gördüğünü söyledi. Toplufnun her alanda doyumsuzluğu ve açlığı olduğunu kaydeden Gürkan, "SHP'nin DYP ile koalisyonunu bir sans olarak görüyorum. Böylece hem bilgisayar, fabrika üretilebilecek hem de adalet, sosyal adalet ve denge üretilebilecektir" dedi. Merkez sağ partilerin demokrasiyi savunmakta SHP'yi yalni7 bırakmadığını vurgulayan Gürkan, hükümet programının SHP grubunda tartışılması sırasında ekonomik programın açıkhğa kavuşturulmasının istendiğini anlattı. MtT'in reorganize edilmcsinin Türkiye'nin yaşamsal sorunlarından biri olduğunu belirten Gürkan, bu konuda şunları söyledi: "Ulusal istihbarat faaliyetleri ne ölçüde vazgcçilmez ve /orunluysa, bunları demokratik denetim altında bulundurmak ve kötüye kullanımları önlemek de o ölçüde zorunlu ve yaşamsal rtnemlidir. Aksi takdirde ulusal güvenlik açısından istihbarat örgütlerinin ve eylemlerinin kendisi çok önemli sorunlar doğurabilir. Kgcr bir toplum kendi istihbarat örgütlerine güven duymuyorsa, hu o istihbarat örgütü için düşünülebilecek en büyük zaaftır. Ülkemizin etkin, hızlı, güvenli ve güvenilir ve deınoknıtik denetim allıııa alınınış istihbarat elkinlik ve kurumlarına duydugu gereksinim açıktır. Bu olmadan iç ve dış güvenliğin saglanabileceğini düşünmek aşırı iyimserliktir." Başbakan Demirel ve yardımcısı İnöniı muhalefetin elestirilerini zaman zaman gülerek dinlediler. mında da bclirtildiği gibi deMüftüoglu, iktidarları sıra DYP programını eleştiren sözmokratik ve çagdaş bir anaya sında toplu pazarhkla sözleşme leri, DYP ve SHP milletvekillesaya ihtiyaç vardır. Bu degişik hakkını uygulamak için çaba rinin zaman zaman tepkilerine liği gerçekleştirmek için tüm si göstereceklerini, memurlara neden oldu. Daha sonra şahısyasi parlileri ve anayasal kuru sendika kurma hakkı tanıyacak ları adına söz alan SHP milletluşlan göreve çağırıyoruz" de larını da söyledi. Müftüoglu, vekili Kamer Genç ve DSP Gedi. Tasarrufu Teşvik Yasası'na nel Başkanı Bülent Ecevit birer Hukuk reformunun gerçek açıklık getireceklerini, işten çı konuşma yaptılar. Bu konuşmalardan sonra leştirilmesi için çalışmalar yapıl karmalar için tş Yasası'na yardığını kaydeden Müftüoglu, gı denetimi getireceklerini kürsüye gelen Başbakan Süleyman Demirel, ülkcnin birinci ANAP döneminde çıkarılan ka anlattı. Güneş Müftüoglu, Radyo Te sorununun terör olduğunu benun kuvvetindeki kararnameleri eleştirdi. Müftüoglu, şimdiye levizyon Yasası'nda yasal dü lirterek, "Bize Türkiye lazım, kadar çıkarılan 103 kararname zenlcmlcr yapacaklarını ve böy koltuk lazım değil, huzur nin akıbetinin takip edilerek lece "kimsenin korsan televiz lazım" dedi. Hükümet programı üzerinde, Meclis Genel Kurulu'nda görü yonu olmayacağım" belirtti. söz milletvekilinindir" şülmcsini sağlayacaklarını Müftüoglu, hastanelerde "pa "Son ran yoksa öl" sloganına son ve kuralı gcrcğincc RP Bitiis Milaçıkladı. TBMM içtüzüğü çalışmaları receklerini, yeşil kart uygulama letvekili Zeki Ergezer'e söz verildi. Ergezer, hükümet progranın bir komisyon tarafından ele sına başlayacaklarını anlattı. Yabancı düşmanhğına karşı mının milli ve manevi değerleralınmaya başlandığını kaydeden Müftüoglu, muhalefetin Mec yapılan spor mücadelelcrine den yoksun, müstehcenliği teşlis'i daha iyi denetlemesi için ça destek olacaklarını bildiren vik eden, dışa bağımlılığı daha lışmalar yaptıklarını, gensoru, Müftüoglu, SHPDYP koalis da arttıran klasik kelimelerle geMeclis araştırması ve soruştur yon hükümetinin "görev ve atı çiştirilmiş kapalı bir program olması ile yazılı soruların gün lım hükümeti" olduğunu sözle duğunu söyledi. Bu konuşmadan sonra, demde kalmaması için gerekli rine ekledi. değişiklikleri getireceklerini bilANAP grubu ad:na konuşan TBMM Başkanvekili Yıldırım dirdi. Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın Avcı, yarın saat 13.00'te güve noylaması için toplanmak üzere birleşimi kapattı. Başbakan Süleyman Demirel ve Başbakan Yardımcısı Erdal Inönü, hükümet programının görüşülmesi sırasında Mesut Yılmaz'ın elestirilerini değerlendirdi. Demirel, "Sayın Yılmaz yapıcı bir muhalefet yaptı mı?" sorusuna karşılık, "Meydanlardan geliyor. Henüz teri sogumamış" demekle yetindi. Inönü aynı soruyu yanıtlarken, "Çok zevkli bir göriişme oldu" dedi. Görüşmelerin yedi saate yakın sürdüğüne dikkat çeken Inönü, "Seçimin çok hayırlı bir sonuc verdigi anlaşılıyor. Muhalefetin konuşmalannı zevkle dinledik. Muhalefette kalacakları anlaşılıyor. Bu işi iyi yapmaya başlamışlar. Buşıırılur diliyorum kendilerine. Bi/ de iktidarda yerimizi bulduk. Parlamenlo da gayet iyi çalışıyor. Çok zevkli bir görüşme oldu" diye konuştu. Yılmaz'ın, koalisyon protokolü ve hükümet programında SHP'nin damgası olduğunu söylediğini kaydeden Inönü, şöyle dedi: "Sayın Erbakan'ın dedigine göre de koalisyon protokolünde ve hükümelte DYP'nin damgası varmış. Demek ki, koalisyona giren parliler iyi bir anlaşnıa saglamışlar. Hangi partinin fikirlerinin gerçekten hâkim oldugu belli dcgil. Birisi onu, birisl ötekini diyor. Demek ki hiçbir partinin fikirleri hâkim degll. Koalisyon hükümeti tam bir ortaklık içinde. Sorumluluk hükümeti ortak sorumluluk taşıyor. Sayın Demirel'in dedigi gibi görev hükümeti." ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Başbakan Demirel'in sözlerini eleştirirken, "Kendi hükümet programının kaynagını bizim bulmamızı istedi. Bu, Türk siyasi hayatında ilk kez oluyor. Bu konuyu degerlendireceğiz. Ayrıca, daha önce 'hükümet çare yeridir' diyordu. Şimdi, çare yeri olarak Meclis'i güsterdi. Dolayısıyla biz, yetkimiz olmadan sorumluluga katılmaya da davet edildik. Çok IIginç yaklaşım" dedi. Yılmaz, Demirel'in TV'de açıkoturum önerisini kabul ettiğini de açıklarken, Demirel'in erken seçime gitme önerisinde açık konuşmadığını savundu ve "Açık söyleseydi belki ona göre biz de tavır alırdık. Benim bu konuda agzım bir kez yandı. Anayasa değişikliği önerisi götürdüm, yan çizdiler" diye konuştu. RP Genel Başkanı Erbakan da Demirel'in konuşması sırasında kendisinin yönelttiği sorulara yanıt vermediğini söyledi. Erbakan, "Süleyman Bey her zamanki gibiydi. Konıışmasının gündemle alakası yoktu" dedi. RP lideri, Mesut Yılmaz içinse, "Mesut Bey kısa ve güzel şeyler söyledi" diye konuştu. THE ECONOMtST: Ozal, Atatürk'ten sonra 6 en güçlti sivü' lider Dış Haberler Servisi tngiliz The Economist dergisinin "1992'de Dttnya" adlı yayınında Turgut özal'ın Atatürk'ten bu yana Türkiye'yi yönetmiş en güçlü sivil lider olduğu öne sürüldü. 20 Ekim genel seçimlerinin ardından Türkiye'de özal döneminin sona erdiği vurgulanan yazıda özetle şu görüşlere yer verildi: "özal'ın en büyük başansı ve en büyük başarısızlığı ekonomi alanında görüldü. Dışa açık pazar ekonomisi odaklı özal ekonomisi, ülkeye bolluk getirdi. Bir tngiliz gazetecisince on yıl önce "yoklar kenti" diye tanımlanan Istaııbul'da artık "yok" sözcüğünc pek rastlanmıyor. Ancak özal döneminde "yok" sözcüğü enflasyon için geçerli değildi. 19801989 yıllan arasında yılda ortalama yüzde 40 oranında enflasyon yaşandı. Yüksek enflasyona karşın özal döneminde kalkınma da gerçekleşti. 1990'dagelişmişülkelerde bile pek görülmeyen yüzde 9'luk bir kalkınma oranına ulaşıldı. Ancak ülkenin hızla artan nüfusu, özal'ın Türkiye'yi AT ülkeleri düzeyine çıkarma çabalarını engelledi. Ekonomik açıdan diğer Ulkelerle karşılaştırıldığında başarısızlık olarak değerlendirilebilecek Türkiye ekonomisi, "özaTdan önce ve sonra" ölçütleriyle ele alınırsa başarıhdır. Özal dönemi politika alanın DYP'li Müftüoglu DYP Grup Başkanvekili Güneş Müftüoglu, halkın, yeni hükümeti sevinç ve güvenle karşıladığını kaydetti. Müftüoglu, hükümet programı üzerinde DYP grubunun görüşlerini açıklarken partisinin 11 yıllık aradan sonra fazilet ve demokrasi mücadelesini kazanarak hükümet kurduğunu kaydetti. Müftüoglu, Başbakan Süleyman Demirel'in hükümeti kurma görevini aldığı 7 Kasım 1991 tarihini "halkın bayramı" olarak nitelendirdi. Yeni kurulan hükümetin arkasında yüzde 48 oy desteği bulunduğunu belirten Müftüoglu, yapılan kamuoyu yoklamalarında ise bu oranın yüzde 60'larda seyrettiğini kaydetti. Hükümetin tüm sorunları zaman içinde çözüme kavuşturacağını belirten Müftüoglu, "Hükümet progra tngiliz dergisinin "1992'de Dünya" yayınında yer alan yazıda "20 Ekim seçimlerinin ardından Türkiye'de özal döneminin sona erdiği" vurgulanarak "özal'ın en büyük başansı ve başarısızlığı ekonomi alanında görüldü" denildi. W0RLD 1992Ü da da başarılı geçmiştir. Tarihinde üç kez askeri darbe yaşayan Türkiye'de özal döneminin ardından dördüncü bir darbe olasılığı kalmamış görünüyor. Batı, komşuları göz önüne alındığında bir istikrar odağı izlenimi veren Türkiye'ye, beliren yeni düşmanlar Saddam ve radikal tslamcı akınılar nedeniyle hoş görünmek zorundadır. Özal serbest pazar ekonomisinin yaratılmasını, demokrasinin koşullanndan biri olarak görmektedir. Artık yapılması gereken demokrasinin anayasal ve kurumsal temellerini güçlendirmektir. özellikle Kürtlerin yoğun biçimde yaşadığı GUneydoğu bölgesinde insan haklarının çiğnendiğine ilişkin kaygılar giderilmelidir. özal Anayasa'da Cumhurbaşkanı için öngörülenden daha büyük bir rol üstlenmiştir. Parlamentoda ANAP'ın çoğunluğu yitirmesinin ardından özal artık şansını arttırmak düşüncesiyle cumhurbaşkanını halkın seçmesini istiyor." THt " Ceza gelir Trabzonsporlu yöneticiler, sahaya atılan yabancı maddelerin kalecileri Petranoviç'e gelmesi nedeniyle B 1903 Kulübü'nün UEFA tarafından ağır biçimde cezalandırılacağını söylediler. 1O'lık (Baştarafı Spor'da) kararın haklı olduğunu söylüyor. Şimdi herkes Trabzon'daki maçı konuşuyor. Trabzonlular turu atlayacaklarına kesin eminler, ancak Danimarka tarafı maça "işimiz zor" diye bakıyor. Tek nedeni de 35 bin Trabzonlunun desteği değil, Trabzon'un B1903'ten daha üstün bir takım olması. Gazetelerin yorumlannda, Thıbzon'un beklendiğinden daha süratli ve iyi bir takım olduğu belirtiliyor. ItalyaVla sigara paketlerinin üzerinde, ABD'de olduğu gibi açık açık "Sigara kalp krizine yol açar, kanser yapar" şeklinde yazılar yerleştirilerek vazgeçmeyen tiryakiler Üzerinde de psikolojik baskı konulacak. Kısacası artık gönül rahathğıyla "şöyle bir sigara ttitturmek" pek mUmkün olmayacak. Tüm Batı ulkelerindc olduğu gibi Italya'da da sigara icenlerin sayısında kaydedilen hızlı gerilemeler, Sağlık Bakanlığı'run hazırladığı yasanın bazını oluştunıyor ve seferberliği kolaylaştırıyor. (Baştarafı 1. Sayfada) \erel yönetime yargı (Baştarafı 1. Sayfada) Delikîm? (Baştarafı Spor'da) de edildigi oğrenildi. Schumacher hasılatı olduğu gibi bir çocuk hastanesi için harcayacağını söyledi. Inşaat yerleri bulundu. Fenerbahçe içinden ve dışından, bu kutsal amaç için kestirme yollar araştırıldı. Toni temmuz ayının son günü saat 21.00'de Almanya'ya uçtu. Kicker dergisine "Kalecl olarak hep baslt olmaya özen gösterdim. Devamlı İbiş'i oynadım" diyen Schumacher, Türkiye'ye birkaç günlük son ziyaretinde iki üç milyar yerine beş yuz altıyüz milyondan bahsetti. Ama gene "çocuk" dedi. "Hastane" dedi. Gitti, üstüne üstlük Bayern MünnYin kalesine geçti. BütUn bunlar sporseverlerin psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler uyandırıyordu. Üç yıllık Schumacher aşkı içinde nefret giderek nesneye karşı olumsuz bir nitelik tasımaya başladı. Nefret dıştan içe doğru yönlendi. Schumacher imajında "iç sıcaklıfı" adını verebileceğimiz nitelik eksiliverdi, yitti bitti. ti. Şu Schumacher bizi deli et ve onlann çalışmalan Üzerinde, lstanbul Buyükşehir Beledi kamu yararım korumak amayesi'nin kararın iptali için Da cıyla üsl otoritelere yasayla venıştay'a başvurmasından sonra rilen yetkilerin bUtttnUdUr. Bu Danıştay, tmar Yasası'nın bazı yetki yerel yönetimlerin yetkisimaddelerinin anayasaya aykırı ni ortadan kaldıracak etkisiz kıolduğu gerekçesiyle Anayasa lacak biçimde kullandamaz." Anayasa Mahkemesi'nin ResMahkemesi'ne başvurmuştu. mi Gazete'de yayımlanan gerekKonuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, anayasaya göre çeli kararında, "Merkezi yönehiçbir kimse ya da organın kay timin, yerel yönetimlerin plannağını anayasadan almayan bir lama yetkilerine sının belirsiz devlet yetkisini kullanamayaca biçimde gelişigiizd el atamayağını dikkate aldı. Anayasa uya cagı da" vurgulandı kararda. rınca, merkezi yönetimle yerel Merkezi yönetime takdire bağh ltalyan Sağlık Bakanı de Loyönetimler arasındaki denetim sınırsız bir yetki verilerek yerel renzo, benzeri uygulamaların yönetimlere müdahale cdilmesiilişkisinin "ancak idari vesayet yetkisinin kullanılması nin hukuk devleti ilkelerine ay 1992'den sonra giderek bütünleşen tüm AT ülkelerjnde benimkırı olduğu kaydedildi. biçiminde" olması gerektiği seneceğini iddia ediyor. Tüm 26 Mart yerel seçimlerinden Batı Ulkelerinde etkin sonuçlar kaydedilen kararda şöyle sonra çıkarılan bir kararla, ara alan antisigara seferberliğinin denildi: "tdarl vesayet, merkezi yöne larında lstanbul'un da bulundu tek istisnasını çok stresli bir çatimin, yerel yönetimlerin icrai ğu bazı büyükşehirlerde beledi lışma temposuna sahip olankararlannı onama, geri çevirme yelerin imar yetkisi Başbakan Japonya oluşturuyor. Hükümetve kimi aynk durumlarda da de lığın çıkardığı bir kararla sınır lerin kampanyalarına hiç aldırış giştirerek onama yetkisidir. Baş landınlmış ve bu yetki Bayındır etmeyen Japonlar arasında sigaka bir anlatımla, merkezi yöne lık ve lskân Bakanlığı'na veril ra icenlerin sayısı 33 milyon kitime yerinden yönetim organlan mişti. şiyi buluyor. Bugün ve yarını •düşünmekten öbür günü düşünmeye vakti olmayan Sovyet halBAŞSAĞLIĞI kı da sigara tiryakiliğinin hiçbir sekilde azaltılamadığı uluslar Dcgcrlı closlum ve ağabeyim arasında başı çekiyor. Boğaz'ın suları koyun kaynıyor (Baştarafı 1. Sayfada) OKTAY KURTBÖKE'nin ağabeyi, emckli Ulajtırma Albayı KAY4HAN ŞEVKİ KURTBÖKE'nin vefatını u/untuyle öğrenmiş bulunuyorum. Kederli ailesinc başsağlığı, mcrhuma Tanrı'dan rahmet dilerim. Nufus cü7danımı ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ASLAN TÜRKMENOĞLU Ehliyetimi kaybettim, hükUmsüzdür. SİILKYMAN BULAK TUFAN KARAKAŞ şitli tahminler yapılıyor. Yıldız Universitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Bastiirk, tahmini kirliliğin, 10 milyonluk tstanbul'un yaklaşık 5 günlük toplam atığına eşit olduğunu belirtti. Filipin bandıralı kuru yük gemisi "Madonna Lllli" ile 14 kasımda çarpışarak batan Lübnan bandıralı "Rubinlon18" adlı gemi ve içindeki 958 ton koyun her geçen gün Boğaz'ı biraz daha kirletirken önceki gün "resmi" olarak geminin çıkartılmamasına karar verildi. lstanbul Vali Yardımcısı Remzi GUrsu başkanlığında toplanan "Boğaz'daki Çevre Kirliliğini Araştırma, Koordinasyon ve lşbirliği Komisyonu"nun kendi dalında uzman 16 Uyesi, 3 bin ton ağırlığındaki "Rubinion18" adlı geminin 28 metre derinlikte ve ters dönmüş olduğunu belirterek raporda, çevre kirliliğinin kaçınılmaz olduğunu vurgulamış ve bir önlem paketi hazırlamışlardı. Bu arada 'lstanbul Gemi Kurtarma ve Enkaz Kaldırma' adlı özel şirket yetkilisi Korkut Onur, bu yıl dünyanın en büyük gemi kurtarma ihalesini kazandıklarını ve Türkiye'de kendi alanlarında tek olduklarını anlatarak "Maalesef daha önceki bazı kazalarda da Gemi Kurtar ma tşletmesl yetkilileri bizlm iş yapmamızı engellediler. Tekel olmak için çalışıyorlar. Oluşturulan komisyona niçin çagınlmadık, anlamıyorum. Şu anda Yemen'de bu geminin 6 kat agırlıgında ve 30 metrede bulunan gemlyl yüküyle birlikte kurtanyoruz. 2 ay içinde bitiyor. Tabirl caizse, bu gemiyi çıkartmak çocuk oyuncağı. Dünyanın neresinde görülmüş 27 metreden gemi çıkartılamadıgı... Yazık, tstanbullu olarak bu kirlilige açık davetiye çıkartılmasını anlamıyorum." "Rubinion18"i dalıp görmeden bir tarih vermenin ve kurtarma işlemini nasıl yapacaklarını anlatmanın mümkün olmadığını belirten Onur, "Ister balonla, ister vinçle, önemli olan bu geminin bir an önce çıkartılması. Ama en fazla 2 ayda bu gemiyi yüzdürebUirdik. Gerçekten yapügımız işlere göre bu oldukça ortalama bir iş olurdu" dedi. tstanbul Su Ürünleri Yüksekokulu öğretim üyesi Doç. Dr. Bayram öztürk de dünyanın hiçbir ülkesinde 2530 metre derinlikte bir batık geminin öyle 'orada bırakılmasının söz konusu olmadığını, kendi olanaklarıyla bile gemiyi 2 ay içinde çıkarlabileceklerini açıkladı. Liman Başkanlığı'nın gemiye dal mak için bile izin vermediğini ve "bu iş artık bitmiştir" dediğini belirten Dr. Bayram öztürk şunları söyledi: "Gemiyi çıkartmak için hemen finansman saglanmalıdır. 'Gemi yıllarca oradan çıkartılamaz' görüşlerinin hiçbir bilimsel temeü yoktur. 3 bin tonluk bir vlnce bile gerek yoktur. Bunun için matematik ve geometri bUgisi gereklidir." Dr. Bayram öztürk, geminin durumu analiz edildikten sonra su alan kesimin kapatılarak, içine hava verilip yüzdürülüp, geminin iki ay içinde çıkartılabileceğini söyledi. öztürk, çarpışma yarasının kapatılamayacak kadar büyük olması ve gemi ters dönmuş değilse, kaynakla parçalanarak çıkartılabileceğini, ancak bunun 6 ay süreceğini ileri sürdü. Uzmanlar, batık geminin iki ayda çıkartılmasıyla bile ekolojik felaketin önünün bir ölçüde alınabileceğini belirtiyor. öte yandan dün sabah saatlerinden itibaren Boğaz'ın Baltalimanı ve Arnavutköy kesimlerinde yüzeye çıkan 100'e yakın koyun leşi, akıntının da etkisi ile Marmara Denizi'ne sürüklenmeye başladı. Leşlerin bir bölümünün de Bebek'teki kazıklı yol altına takıldığı görüldü. Buyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanı Tuncer Çelik yönetiminde bir ekip, olay yerine giderek tespitte bulundu. Bu arada lstanbul ValiliğTnce oluşturulan komisyonda yer alan Yıldız Universitesi Çevre MUhendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Baştürk, çürüyecek koyunların çevreye vereceği zararın, tstanbul kentinin 5 günlük toplam atığına denk geldiğini hesapladı. lstanbul Teknik Universitesi'nde görevli çevre mühendisleri de geminin bulunduğu derinlikte organik maddelerin tahmini 2 ton oksijene ihtiyaç duyduğunu ve geminin etrafında anaeorobik (havasız) ortam yaratılmasının metan gazı Uretimine yol açacağını belirttiler. Bu arada çevreye yayılan organik maddelerin Boğazdaki balıklara ve alglere zarar verip vermeyeceğini belirlemenin mümkün olmadığını söyleyen Prof. Dr. Haluk Ergüven, "DUnyada bu boyutta meydana gelen ilk kaza. Yaklaşık 1000 ton koyunun ne zaman dekompoze olacagını, mikroorganizmalann faaliyete geçtlkleıi zaman ki şu anda başladıklannı sanıyorum akıntılar ve suyun soguklugunun bu mikroorganizmalan nasıl etkileyeceğinl bilimsel olarak bellrlemek mümkün degil. Bekleyip göreceglz" şeklinde konuştu.