Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 22 KASIM 1991
Sosyal demokratlar taitlŞiyor Nedenyenıldik nasılkaıanınz?
SİYASET BİLİMCİ PROF. TOKTAMIŞ A TEŞ ı BÎR KAYBEDEN DOÇ. DR. HURŞİT GÜNE£
SHP, ideolojik yapısını
netolarakbelirleyemedi
MJir parti, örgütüyle seçim kazanır. Karizmatik liderlerin
alabileceği oyun üst sınırı %10'dur. Ve bunu da DSP
göstermektedir. Son seçimlerde SHP örgütü çok çalıştı,
ama kazanamadı. Zira gücii yoktu.
Yerim sınırlı olduğu için sadece neden
kaybettiklerini -bu da tarüşılır- anahat-
lanyla ve maddeler biçiminde sıralamak
istiyorum. Elbette bunlann aksi -eğer-
yapılabilinirse -umanm- kazanırlar.
• Bir siyasal parti örgütüyle seçim ka-
zanır. Karizmatik bir liderin alabileceği
oylann üst smırını DSP göstermektedir
ve bu üst sınır % 10 civanndadır. Son se-
çimlerde SHP örgütü çok çalışmasına
karşın başanlı olamadı. Zira gücü yok-
tu.
SHP örgütünün gücü olmamasının te-
mel nedeni; gerek 12 Mart 1971 *in gerek-
se 12 Eylül'ün, bütün hışmıyla CHP'nin
ve özellikle bugün çoğunluğunun SHP
içinde olması beklenen, o günlerdeki
gençlerin üzerine yıkılmasıdır. Kimileri
sinmiş, kimileri çökmüş, kimileri kınlmış
ve kimileri de bu işten soğumuşlardır.
Unutmamak gerekir ki; kendileri değil,
ailelerinde CHP'li birileri olduğu için ki-
mi insanlar, kamu sektöründe ve özel
sektörde yıllarca ise alınmamışlardır. Bu,
ağır bir yüktür.
• SHP, ideolojik yapısını net olarak
belirleyememiştir. Bütün dünyada
liberal-sağ olarak tanınan ve tartışmasız
bir biçimde sosyalizme alternatif olarak
pompalanan "sivil toplum", kimilerin-
ce solculuk olarak "yutturulmak" isten-
miştir. SHP bir yandan haklı olarak
CHP'nin mirasına sahip çıkmak isterken
bir yandan da CHP'nin ve laik cumhu-
riyetimizin kurucusu Mustafa Kemal'i
eleştirmeyi marifet sanan "süper
ideologlara" kapılannı açmıştır. Insan-
ların kafası ahüst edilmiş, kof bir popu-
lizm ugruna cumhuriyetin temel ilkeleri-
ne saldınlmıştır. Yeni seçmen milyonlar-
ca genç SHP'den hiçbir mesaj alamamış-
tır.
• Sayın Demirel yıllardan beri sosyal
demokrat sloganlara sahip çıkarken, tüm
kavga içeride verilmiştir. Bu arada gü-
lünç işler yapılmıştır. örneğın Türk-Iş
bünyesi içindeki "en keskin" solcular,
genel kurulda genel başkan adayı olarak,
bir süre önce DYP'de sansını deneyen bir
sendikaayı (ki, şahsen kendisini sever ve
sayarım) öne sürmüşler ve böylece
DYP'nin "solculuğunu" tescil ederken,
hiç umudu kalmamış olan Şevket Yıl-
maz'ın yeniden başkanlığını sağlayarak
mutlu etmişlerdir.
Bir sol partide doğal ve kaçınılmaz
olan, hatta sağlık belirtisi sayılması ge-
reken liderlik ve önderlik mücadelesi
mahkûm edilmiş, bunu yürütenler kara-
Ianmak istenmiştir.
• Ankara ve îzmir'i değerlendirecek
donelerim yok. Fakat Istanbul bozgu-
nunda belediyelerin payı inkâr edilemez.
Can havliyle bir şeyler yapmaya çalışan
bazı ilçe belediyelerinin ve parti örgütle-
rinin yanı sıra bazı ilçeler tam bir arpalı-
ğa dönmüş, bazı ilçelerde hukuk ayak-
lar altına alınmıştır. örneğin yakından
bildiğim bir ilçe belediyesi, kendi getir-
diği ve partili avukatlann yasalara uygun
görüşlerini beğenmeyince kısa sürede
bunları kovalamış ve seçimler öncesinde
kanunsuzlukla suçladığı eski MHP kö-
kenli avukatlarla çalışmayı yeğlemiştir.
Belediye başkanlannı kuşatan (eski) ip-
siz sapsız ve çoğu başka partüerden olan
"hemşehri" gruplanmn "...Başkanım,
sen en büyüksün.. Başkanım sen bir ta-
nesin.. vb." gibisinden çığblclan arasın-
da, parti örgütleriyle belediyeler arasın-
da ipler kopmuştur. Kimi belediye baş-
kanlannı ise hısım akrabalan lekelemiş,
başkanlarla yakınlıklarını kullanarak
soygun çarklan çalıştırmışlardır. Tüm
bunJar halkın gözleri önünde olmuş ve
sonra da bu halktan oy istenmiştir.
• Sadece Türkiye'de değil, tüm dün-
yada kafalar kanşıktır. Leningrad halkı-
nın ezici çoğunluğu kentin adını St. Pe-
tersburg yaparsa, çişini tutamayan son
Romanof devlet töreniyle karşılanırsa,
eski sosyalist blokta papazlar protokol-
de ön sıraya gecerlerse, benim bakkal Rı-
fat Efendim "hadi bakalım.." diye oy
vermeye gider. Buna hiç kızmamak ve
şaşmamak gerekir. Ama umutlar da yi-
tirilmemelidir.
GAZETECt YALÇIN ÖZER ÇTÜrtdye Gazetesi Başyazm)
Temel kavramları
artık inandırıcı değilSosyal demokrasi hareketi bütün dün-
yada bir buhran yaşıyor. Sosyal demok-
ratların genel oylarında bir süreden beri
"•onnal" sınırların üzerinde düşmeler
var. Sosyal demokrat iktidarlar, (Fran-
sa ve Ispanya örneğinde olduğu gibi) alış-
tığımız temel politikalarından yine
"normal" sayamayacağımız ölçüde sap-
malar yapıyorlar. Batı'da "Sosyal De-
mokrat Ekonomi" diye bagunsız bir mo-
delden artık bahsedilmiyor. Bunun yeri-
ne piyasa ekonomisine monte edilmiş bir
kavram dolaşıyor; "Sosyal Piyasa Eko-
Türkiye'de de durum Batı'dan pek
farldı değil. Sosyal demokratların temel
kavramlan artık inandıncı bulunmuyor.
Bunu açıklayabilmemiz için dünyada
yaşanan değişimin ne olduğuna bakma-
mız ve bu değişimi tarifte anlaşmamız ge-
rekli. Evet, dünyada büyük bir değişimin
yaşandığında hemen herkes mütteflk.
Ama değişmenin ne olduğu konusunda
düsünceler aynlıyor. Sosyal demokrasi-
nin içinde bulunduğu problemleri orta-
ya koyabilmemiz için dünyadaki değişi-
mi iyi tanımamız gerekli...
Değişmenin gerisinde birçok etkenler
var. Toplumlar yavaş yavaş parçalanı-
s.'osyai
demokrasinin içinde
bulunduğu
problemleri ortaya
koyabümek için
dünyadaki değişimleri
iyi tanımamız
gerekiyor. Herkes
giderek kendi hayatım
yaşamak istiyor.
Bizdeki sosyal
demokrasinin
tahakküm zihniyeti bu
gelişmeye ters düşüyor.
yor. Bir büyük "tekıoloji ihtilaü" yaşı-
yoruz. Hayatımıza giren mikro-
elektronik ve robotlann üretim sürecine
katılmalan sayesinde artık eski fabrika
ve işyeri düzenleri altüst olmaya başhyor.
Ortak düzen çözülürken ferdi hayat
önem kazanmaya başlıyor. Kitleler çağı-
nın sonuna geliyoruz.
Bu gelişmeler, hayatın hemen her şu-
besinde görülmektedir artık. Mesela kitle
haberleşme araçlannm yerini, "mikro-
medlalar" almaktadır. Milli televizyon
kanallan daralmakta ve bunlann yerini
yerel istasyonlar ve kablo yayınlan al-
maktadır. Kitle partileri, sendikalar ar-
tık büyük yığınlan etkileyememektedir.
Bu değişim, Rusya'daki Gorbaçov re-
formlannın çok öncesinde yaşanmakta-
dır. Bu açıdan önemlidir. Çağımız, top-
lumun değil, ferdin eğilimlerinin ve ter-
cihlerinin önem kazandığı bir döneme
yönelmiş bulunmaktadır. Eskiden 8 sa-
at çalışıp belli bir ücrete boyun eğen fert-
ler, şimdi bu şartlara isyan etmekte. Belki
günde birkaç saatini düzenli çalışmaya
ayırmak yeterli olabilmektedir. ABD'de
hizmetler sektörUnun, istihdam kapasi-
tesini yüzde 70 dolayına çıkarması bu açı-
dan anlamlı bulunabilir. Batı şehirlerine
dikkatle bakarsak, buralardaki çarşı, pa-
zar, eğlence yerleri ve spor alanlannın gü-
nün her saatında dolup taştığını, park-
lann her dakika dolu olduğunu neye bağ-
layabiliriz? Halbuki bundan çok değil,
15-20 sene öncesinde mesai saatlerinde
bunun tam tersi manzaralarla karşüaşır-
dınız.
Değişme arnk bir sır değil. Herkes ken-
di hayatım yaşamak istiyor. Bu yasama
tarzı başkalan ile paylaşılacak değerleri
olabildiğince azaltan, bizim ölçülerimi-
ze göre "bendl", ama o ölçüde özgür ye-
ni bir dünyarun kurulmakta olduğunun
habercisi sayılabilir. ^ ^
Türkiye'de sosyal
demokrasinin dıırumu
Türkiye'de sosyal demokrasinin duru-
mu bu dünya gerçeklerinin alabildiğine
uzağmda. Batı'daki kitle partileri (ve sos-
yal demokrat partilerle) kıyas kabul et-
meyen ve hemen farkedilmesi gereken
özellikler:
Toplumu disipline etmeye yarayan; alu
ok'ta ifadesini bulan ve her söylenildiğin-
de içinden sopa şakırtılan gelen umdeler
(Laiklik, halkçıhk, milliyetçilik, devlet-
çüik, cumhuriyetçiHk, devrimcilik), Türk
sosyal demokratlarunn değişmez tabula-
ndir. Uygun veya uygunsuz her tttrlü ve-
sile ile toplumun önüne sürülen bu um-
deler, tehdit ve korkutma dışında insan-
lanmıza hiçbir şey vermiyor.
Bir sosyal demokrat, bizde, Batı'daki-
lerin aksine, kendisinin dışındaki hiçbir
düşünceye ve inanca hayat hakkı tanıma-
yan kişi demektir. Bu kişi eğer bir üni-
versite yönetiminde yer alıyorsa, önce ba-
şı örtülü öğrencileri kapı dışan edecek-
tir. Bizde sosyal demokrat için parti fa-
aliyeti, sendikal faaliyet, meslek odası,
basın, aklınıza gelen her alandaki faali-
yet tam bir komitacılık (veya tttihatçıük)
nıhu ile yürütülür. Düşünce özgürlüğü,
kendileri içindir. Başkalanna hayat hak-
kının tanınması ihanet; düşünceleri de-
ğişmeye başlamak dönekliktir. Ya kapı-
kulu ya hain... Bu ikisinin ortası yoktur.
Türkiye'deki sosyal demokrasi, Erdal
tnönü'nün kişiliğinde biraz yumuşama
göstermiş gibi görünse de hâlâ topluma
güven vennekten uzak bir noktada bu-
lunuyor. Bunun başbca sebebi, biraz ev-
vel bahsettiğiraiz örneklerle toplumda her
gün yüz yüze gelinmesidir. SHP ne ka-
dar değiştiğini söylese de bu, bizdeki sol-
cu insan tipi için bir değer ifade etmiyor.
özunde banşçıbk ve uzlaşmacıhk bulu-
nan, insanlara sevgiyi ve hoşgörüyü ön-
gören sosyal demokrasi düşuncesi ile bu
"tip" arasındaki çelişme, Türkiye'nin
özel bir gerçeğidir. Bu noktada evrensel
düşünceye dahil edilemeyen Türkiye'ye
özgü bir olgu söz konusu.
Ancak bu olgu, müdahaleciUğe, mer-
kezi planlamacılığa ve halkı adam etme-
ye yönelik bir öz taşıdığından sosyal de-
mokrasinin asli değerleri ile bütünleşebi-
liyor. Bu özellikleri kaldınrsanız, Türki-
ye'deki bir sosyal demokratta rezerv kal-
madığım görürsünüz. Böyle olduğu için
de onu (en geniş anlamıyla) müdahale-
cilikten aukoyamazsınız.
SHP yevletkuran parti' kimliğini atmalı20 tkım seçımien, Türk siyasai yaşamı-
mn çok önemli bir dönemini oluşturmuş-
tur. Cumhuriyet Halk Partisi'nin mirasçısı
olduğunu iddia eden SHP, bu dönemeçte
ya eriyip gidecektir ya da gerçek bir sos-
yal demokrat parti olarak yeniden dirile-
cektir. Işte bu dönemeç böylesi kritik ve
ciddidir.
Kuşkusuz bu seçimlerin tek kaybedeni
SHP'dir. Bu kayıp CHP-SHP tarihine ba-
kıldığında bir hezimet olarak nitelenmeli-
dir. Çünkü son 45 yılda hiçbir zaman
üçüncü parti olunmamıştır. Şimdi, SHP,
Doğru Yol Partisi ile bir koalisyona gir-
miştir, ama partinin hiçbir organı seçim-
leri hangi nedenlerle kaybettiğini inceleme-
ye veya incelettirmeye girişmemiştir. öy-
İe sanıyorum ki SHP'nin bilim adamlan-
na ampirik düzeydeki bir çalışmayı acil bir
biçimde yaptırması; nerelerde, hangi ne-
denlerle oy kaybettiğini belirlettirmesi ve
bunlara göre siyasal stratejiler saptaması
veya geliştirmesi gerekmektedir.
Bu seçimlerden önce SHP, kamuoyuna,
Türkiye'yi yönetebilecek yetenekte oldu-
ğu görüntüsünü veya izlenimini veremedi.
Yönetmeyi, hatta daha iyi yönetebilmeyi
bir tarafa bırakınız, sözle veya etkin bir
söylem ile mevcut iktidann yanlışlıklaruu
bile halka anlatamadı.
Diğer siyasal partilerle karşılaştınldığın-
da SHP'nin programı oldukça aynntıhdır.
Ancak, 1991 yıhnda on beş yıl önceki vur-
gulannız veya benzer söylemleriniz ile oy
isterseniz başanlı olamazsınız, çünkü top-
lumsal yapı ve talepler değişmiştir. îşte,
SHP yöfSeticileri bunu anlayamadılar.
Kentlerde çalışan işçiler neden DYP'ye ve
ANAP'a, işsizler de RP'ye oy verdiler?
Kabul edin veya etmeyin, SHP'nin
"Devlet kuran parti" kimliğinden kurtul-
ması gerekir. "Starl televizyonu Anaya-
saya aykın" diye tek taraflı ve tek başına
protesto etmek belki 1951'de ses getirirdi,
ama 1991'de sadece gülünç oluyor. Her
akşam, hemen her eve giren bir medya ara-
ti olmalıdır: Ülkemizin sınırlannı tehdit
eden bu etnik sorun var ise bunu ancak hü-
kümetler ulusal iradeyi yansıtabüdikleri öl-
çüde çözebilirler. Aksi takdirde, siyasal ya-
pı içinde üçüncülüğe düşmüş bir partinin,
genel seçimlerin arifesinde bu sorunu çöz-
me aracıhğmı üstlenmesi yanlıştır, inandı-
rıa değildir.
SHP, amk kendi içinde bu denli kargaşa
yaşayan bir parti olmaktan mutlaka kur-
tuhnalıdır. Parti içi bölünmeler öyle kes-
kinleşmiştir ki taraflar karşı partinin seçi-
s,^HP kamuoyuna, Türkiye'yi yönetebilecek yetenekte
olduğu görüntüsünü veya izlenimini veremedi. Yönetmeyi,
hatta daha iyi yönetebilmeyi bir tarafa bırakınız,
mevcut iktidann yanhşhklarını bile halka anlatamadı.
cını kullanmamanın anlamını anlamak
mümkün değil. Anayasaya aykırılık savı
da geçerli olmamalı, çünkü Anayasayı kol-
lamak öncelikle Anayasa Mahkemesi'ne
düşer; SHP'ye değil. Ya Starl'i kullanır-
sınız, ya da sizin yönetiminizde olan yerel
yönetimler bu kanalın seyredilmesi için
yansıtıcılar sağlamaz, SHP bu konuda
hem tutarsız davranmış hem de oy kaybet-
mistir.
SHP "devlet kuran parti" olmaktan
kurtulup sosyal demokrat bir siyasal par-
mi kazanmasım, karşı tarafın kazanması-
na yeğleyebilmektedir. Seçmen gözünde,
kendi içinde bağdaşamayan, uyuşamayan
bir siyasal parti görüntüsü iktidara layık
olabilme güveninin kamuoyunda oluşma-
sını engellemiştir. Yerel yönetimlerde ba-
şanlı olmanın yollarını aramak yerine,
SHP'deki parti içi hizipler karşı tarafın si-
yasal basansını engellemek için canla başla
çalıştılar ve bu, SHP'yi çok yıprattı.
Elbette programıyla tüzüğüyle ve üye-
siyle bir örgüt yenilenmesine çok acil bir
gereksinim vardır, ama bunlar da son 2,5
yıldaki oy erozyonunu açıklamaz. önem-
li olan üetişim çağmda, demokrasinin çağ-
daş yöntemleriyle, çağdaş söylemleri yeni
görüntülerle (kadrosuyla, örgütüyle) suna-
bilmektedir, iletebilmektedir. SHP siyasal
stratejiler geliştirmelidir. Edilgen değil,
toplumun karşısında etken olmalıdır; ya-
ni gündem belirleyicisi olmalıdır.
Bugün kurulan koalisyonda SHP'li ba-
kanlar gözle gürülür biçimde etkin ve ba-
şarüı bir perTormans gösteremezlerse SHP
kaybetmeye devam eder. Ya genel basan
dolayısıyla DYP kazanır, ya da genel ba-
şansızlık dolayısıyla ana muhalefet parti-
si olan ANAP kazanır.
SHP elbette koalisyona girmekk doğru-
sunu yaptı, ama güdüsü yanlış oldu. Ola-
ğanüstü kurultayda yönetim değişiküği
olasüığım yok etme için girilen bir koalis-
yon yanlıştır. önemli olan, yerel yönetim-
lere mali kaynak sağlayabihne, örgütünü
iktidar olanaklanyla dirlik ve dayamşma
içinde tutabilme ve iktidara layık bir par-
ti olduğunu kamuoyuna kanıtlayabilme
güdülerinin benimsenmesidir.
Eski Dışişteri Bakanlanndan Prof. Dr.
Turan Güneş'in oğlu olan Doç. Dr.
Hurşit Güneş, önseçimle Kocaeli
birinci bölgeden birinci sıra miltetvekili
adayı oldu. SHP bu bölgeden hiç
milletvekili çıkaramadı.
1991 Ekimi genel seçimlerinde böyle sıcak manzaralar da yaşandı.
SHPISTANBUL ÎL BAŞKANIBOZKUKTNUHOĞLU
Sosyal demokrasinin kimliği yokÜlkemizde sosyal demokrasinin başlıca
handikapı, programsızlığı ve Avrupa sos-
yal demokrasisi anlamında oturmuş bir
kimliğe, kişiliğe sahip olamayışıdır.
Şimdi geriye dönüp yakın geçmişe bak-
tığımızda ne görüyoruz? lç çekişmelere ve
yığınla rahatsızlığa rağmen hızla yığınsal-
lasan, en acil, en demokratik soylemlere sa-
hip çıkan görüntüsü içinde SHP'yi, hızlı
ve sürpriz bir tırmanışla yerel yönetimler
iktidarında görüyoruz. Bu ciddi ve bilinç-
li bir sosyal demokrat tercih miydi, yoksa
Özal-ANAP despotizmine bir tepki miy-
di, bu tartışılabiür. Sonuç olarak sosyal de-
mokrasi adına yola çıkanlara seçmen, ne
gerekçejr'le olursa olsun, yerel yönetimler-
de sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini
hayata geçirme ve ülkeyi sosyal demokrat
bir siyasal iktidara hazırlama şansı tanıdı.
Seçim öncesine kadar da birçok olumsuz-
luğa rağmen sosyal demokrasinin hatın sa-
yılır bir çıkış yapacağı umudu taşmdı. De-
mirel'in yakın geçmişi hafızalarda, dendi,
ANAP kendini zaten bitirdi dendi... Baş-
ka alternatif yok, dendi kısaca...
Fakat beklenen gerçekleşmedi. Ve bu so-
ğuk duşun sayesinde görüldU ki eksikleri-
miz hiç de öyle es geçilir türden değil. Ya-
ni ciddi engeller oluşturuyor iktidar olma
yolunda.
HALKNEDÎYOR?
Bir kere örgüt yapılanmasında ciddi an-
zalar var. "Partili" nitelemesinin içi boş.
Partili ohnamn ön koşullan, gerekleri yay-
gın biçimde bilinmiyor. Parti üyesi, partili
olmarun bilincini taşınuyor. Sosyal demok-
rasiye gönül vermişlik ön planda değil, ki-
şilere bağlı politika revaçta... Tamamen, fe-
odal ilişkiler merkezinde partili olunuyor,
politika yapılıyor. Tüzük, program, ideo-
loji tercihte hiçbir belirleyiciliğe sahip de-
ğil. Üretilen politikalardan, programlardan
geniş yığınlan bırakalım, parti uyesinin bile
detayü bilgisi olamıyor Kitteye dayau, eme-
ğe dayalı parti söylemleriyle yola çıkıldığı
halde, programlar oluşturulurken toplu-
mun çeşitli kesünlerinin -DKÖ'ler, eğitim
kurumlan, bilim ve siyaset erklerinin- kat-
kılanna yeterli ölçüde başvurulamıyor.
Toplumdaki, çok değişik baskı grupla-
nmn itici gücü olmayınca, ortaya çıkan
söylemler aynntılı ve net olamıyor. Bilinç-
li seçmenin kafasında bile, yığınla soru işa-
retleriyle, muğlakça var olabihyor ancak.
Parti içinde kişilere dönük olusan aynş-
malar ve kısır çekişmeler, vitrinin de kötü
görünmesine yol açıyor. Bütün bunlar, sos-
yal demokratlann, kadro anlamında da
kitlelere güven veremeyişine ve anlamü tep-
kilere neden oluyor.
Ve son kertede, HEP'le birleşme gerek-
çesinin, geniş yığınlara yeterince açıklana-
maması yenilgiyi, özellikle büyük Batı
kentlerinde kaçınılmaz kılan bir başka ne-
den.
Şimdi sosyal demokrasi düşüncesine sa-
hip çıkanlara, geçmiş deneylerden defsler
alarak geleceğe yürümek düşüyor.
Parti yapısının sağlam bir temele otur-
ması gerekiyor. Partili kişiler, inançlı, bi-
linçli, üretken, sosyal demokrasiye gönül
vermiş, militan unsurlar olmalı. Küçük-
büyük çıkarlar peşinde partiye üyelik ko-
nusunda, ciddi yaptınmlar ve denetim me-
kanizmalan oluşmalı. Kişi olarak kazan-
mak, kişilere kazandırmak, önseçim örgüt-
lemek bir yana bırakılmalı, kitleler örgüt-
lenmeli. Mahalle mahalle oluşacak birim-
lerce, yaygm, bilinçli, denetimli örgütleme
kampanyası ivedilikle hayata geçirilmeli.
Çünkü sosyal demokrasi budur. Kitle des-
teklidir. Kitleyle vardır.
Program ve politikalarm oluşumunda,
değişik toplumsal gruplann, örgütlerin,
üniversitelerin görüşlerine, taleplerine ve
katılunına kesinlikle, öncelikle başvurul-
malıdır.
Parti içi sorunlar, anlamsız çekişmeler,
hizip partisi görüntüsü mutlak biçimde ge-
ride bırakıünalıdır.
İKTISATÇI
SEYFETTİN GÜRSEL
Kapsamlı
bir tüzük
reformuşart
Bence temel sorun, partinin yapısın-
da ve üye niteliğinde düğümleniyor. Bir
parti düşünün, üstelik bu parti sosyal-
demokrat sıfatmı taşıyan bir parti olsun.
Ve bu partide, parti ile siyasal bağı ol-
mayan, hatta rakip partilere oy verebi-
len çok sayıda naylon üye bulunsun ve
bu naylon üyeler kimi diğer üyeler ta-
rafından parti içinde bif araç gibi kul-
lanılıyor olsun. Bu partinin naylon üye-
leri dışında kalan üyelerinin bir kısmı-
nın da siyasal ufku kaldınm büfeleri ya
da kaldınm taşı rnüteahhitliği ile sımrh
olsun (tabii bu kategoride ufku daha ge-
niş olanlar da mevcut).
Böyle bir parti dünya ve Türkiye'de-
ki gelişmeleri algüayıp değerlendirebilir
mi? Böyle bir partide siyasal yanşı, seç-
menin en layık bulacağı adaylann ka-
zanması mümkün olabilir mi? Böyle bir
parti siyasal doğrultusunu ve programını
gerektiğinde nesnel bir biçimde tartışıp
değiştirme sansına sahip olabilir mi? Az
sâyıdaki istisnai durumun dışında bu so-
ruların tümüne hayır yanıtını vermemiz
gerektiğine inanıyorum.
öyleyse işe partinin yapısından baş-
lamamız gerekiyor. "Yapı değişiküği"
sözü 20 Ekim'den beri çok söylenir ol-
du. Olayın soyut bir kavram olarak don-
ma tehhkesi var. Bu nedenle somut ola-
rak hedefimizi koyalım: Bu yapı degi-
şikligi kapsanüı bir tüzük refonnu ile
olnr. Bu reformun 3 ana hedefi olmalı-
dır:
1- Naylon üyelik kurumuna mutlakr
olarak son verüip Uyelerin bilinçli ve ak-
tif (asgari düzeyde parti yaşamına katı-
lan) sosyal-demokratlardan olusmasının
sağlanması.
2- Parti içindeki siyasal nitelikteki ta-
raflann bir arada yaşamasmı ve dısa yö-
nelik siyasal eylemlerde birligini sağla-
mak amacıyla parti içi yanşta eşitüği,
yönetim kademelerinde ise ortakhğı ger-
çekleştirecek bir seçim düzeni.
3- Partinin canlı bir varlık olarak iç
siyasal tartışmasını düzenlemek ve üye-
lerinin siyasal kültürünü geliştirmek
amacıyla eğitim ve yayın konusunun
partinin önceliği olarak benimsenmesi.
Bu hedeflere yönelik bir tuzük refor-
mu projesi aslmda aylardan beri mev-
cut. Hatta ne gariptir ki son Istanbul tl
Kongresi'nde oybirliği ile kabul bile edil-
mişti! Ama partinin daha önemli işleri
olduğu için öneriyi kabul eden delege-
ler tarafından dahi unutuldu. Neyse,
geçmiş geçmiştir. Şimdi bu tüzük refor-
munu tartışmak ve zenginleştirmek için
elimizde bir fırsat var. Eğer partinin ya-
pısını ve üye niteliğini, zamanla da ol-
sa, kesinlikle değişterecek mekanizma-
lar ve kurallar sistemini yerleştirebilir-
sek, program dahil diğer sonınlanmızm
çözümü çok daha kolaylaşacaktır.
SHP denilince akla hep kavga gelîyorSedat Mık (18, işçi): Bana göre bunun
altında yatan tek neden, parti içindeki çe-
kişme. Çünkü bu dışanya kötü yansıdı,
halka güven vermedi. Başanlı olunmak is-
teniyorsa önce bu görüntü giderümeli. Ece-
vit olayı burada pek aranmamah, fakat
bundan sonrasında olacak birleşme elbet-
te partinin daha da güçlenmesini sağlaya-
cak önemli bir konudur.
Mahmnt Yılmazer (30, sanatkâr): Aiı-
nan yenilgide bir değil birkaç neden var.
Fakat bence şimdi bunları yeniden eşele-
mek yerine geleceğe bakmakta yarar var.
Kapanan yaralan tekrar tekrar kanatmak-
ta bana göre bir yarar yok. Bu sonucun
parti yöneticilerini biraz daha düşünmeye,
dikkatli olmaya iteceğinden kuşkum yok.
Remzi Öztiirk (30, serbest): Yenilginin
başında önce her adayın partisine değil de
kendisine çalışmasımn etkisi kuşkusuz çok
büyük. Ecevit'in ben kamyon üzerinde ko-
nuşma yaptığmı biliyorum, şimdi lüks oto-
busü var. Bunun kaynagı, yoksa SHP oy
larmı böhnesi için ANAP mı? Bundan
sonra SHP, ortak hükümette iyi çalışma-
lar yapar, toparlanırsa geleceğine ilişkin
yatınm yapar.
Servet Akma (33, serbest): SHP topar-
lanmak istiyorsa parti içindeki çekişmele-
re, sürtüşmelere öncelikle bir son verecek.
Bunun başka çaresi yok. Baykal'ın artık
susması lazım, aynca HEP'in de bu par-
tiden ayrılması en iyisi. SHP, DSP birleş-
miş olsaydı bu siçimlerde il, il gezmeleri-
ne bile gerek yoktu. Ankara'da oturduk-
lan yerden birinci parti olacaklardı. Ama
dileğimiz bu iki partinin bundan sonra bir-
leşmeleri.
Türkeşan Diler (36, sarraf): Peş peşe ya-
pılan kurultayların ardından gidilen bas-
km seçimde ve belediyelerin parasızlık yü-
zünden iyi hizmet vermelerinin önlenmesi
ve bunun partiler tarafından halka iyi an-
latılamaması bu sonuçlan doğurdu. Tabii
tüm bunlara parti içi sürtüsmeler de tuz bi-
ber oldu. Bana göre parti içinde grublaş-
ma çok tehlikeli, başanlı olmak için bun-
dan sonra bu tür şeyler dikkate alınmalı.
Tayfun Alpay (34, tüccar): Partinin
Türkiye genelinde örgütlenmesi gerekiyor.
Propaganda olayına da daha etkin eğümek
gerekir. Partide genç yeteneklere de yer
açdu-ken parti içerisinde hizipleşmelere son
verilmeli, yoksa bu kadar ohimsuz görüntü
altında SHP'den kimse başan beklemesin.
Aynca bana göre DSP olayı kapanmıştır;
Ecevit misyonu artık bitti. DSP'nin kurul-
masındaki amaç SHP'ye balta vurmaktı
yaptılar, o nedenle DSP ile birleşmenin iyi
olacağı görüşünde değilim; onlar artık iyi-
ce sağ çizgiye oturmuş bir parti. Türkeş bi-
le bu yönde açıklama yaptı.
Fanık Kutlu (23, serbest): Bana göre en
büyük etken HEP'le birleşmek oldu, yoksa
parti iyi oy alırdı. Ecevit'le de SHP'nin bir-
leşmesi gerekir; ben sosval demokratlan
iktidara götürecek lider olarak Ecevit'i gö-
rüyorum.
Mustafa Kaya (24, fotografçı): SHP de-
nilince akla hep kavga geliyor. Benim si-
yasetle pek ilgim olmamasına rağmen ne
zaman bu partinin adını duysam sürekli çe-
kişmelerden dolayı konuşuluyordur. Cmun
için bizlerde ürperti yaratıyor. Önce
SHP'nin bunu çözmesi gerekmez mi? Son-
ra başan nasıl olsa gelir. Yani önemli olan
önte halka kendisini sevdirmesi.
Hasan Soley (54, mubtar): Seçimlerde-
ki yenilginin tek nedeni yerel yönetimlerin
gerektiği gibi hizmet verememesidir; çün-
kü halk buna göre not veriyor partilere.
Fahri Kutlu (20, öğrenci): Tam bir par-
ti hüviyetine girememesi, Baykal'ın yap-
tığı çıkışlar, tek yerine iki başlı görünüm
SHP'ye bu sonu hazu-ladı. Sonuçta HEP'-
in etkisi yok; çünkü HEP'çilerin sorunu
Meclis'te ortaya çıktı. SHP'nin önce hal-
ka güven vermesi ve Ecevit'le birleşmesi
gerekiyor. Bana göre başan için bunlar
şart.
Mehmet Baskın (27 matbaaa): SHP'nin
yenilgisindeki en büyük etken parti içi hi-
zipleşme; bir diğer en önemli sorun da rek-
lamlardaki basansızhk ve böylece halkla
iyi iletişim kuramamaktan kaynaklamyor
sanıyorum; çünkü neden derseniz bugün
bir ANAP'ın seçimde kullandığı şarkı hâlâ
tüm milletin, özelhkle de cocuklann dilin-
de. Peki SHP de seçime girdi, o mye aym
etkiyi bırakamadı? Bu, en ufak örnek.