Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 KASIM 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
HALUKŞAHİN
Vay, Sen Ne Hakla...
"Cam gibi", "saydam" anlamına gelen "şeffaf" sözcüğü
son zamanlarda pek moda oldu. Birkaç yıl önce "şeffaf ban-
kacılık"tan söz ediliyordu. Derken şeffaf bluzlar ve ıç çarna-
şıriarı çıkageldı. Seçim kampanyasında DYP, karakol duvar-
lannın cam gibi saydam olacağma söz verdı. Yeni TBMM Baş-
kanı Hüsamettın Cındoruk, Meclis oturumlarının televizyo-
rta açılmasıyla parlamentonun da şeffaflaşacağını söyledi.
Özellikle Demirel, şeffaflık üzerinde ısrarla duruyor.
Demek kı yenı hükümetin kurulmasıyla birtikte saydam bir
döneme gırdiğimızı varsayabiliriz. Bu, demokrası adına se-
vinilecek bır şey kuşkusuz.
Demokrasi açıklık rejimidir. Oy sayımında açıklık, kamu adı-
na para harcamada açıklık, hesaplarda açıklık, toplantılar-
da açıklık... Gizlilık ve kapalılık, olsa olsa bır istisnadır de-
mokraside.
Açıkltga övgüler düzmesine rağmen, ANAP dönemi bu açı-
dan başanlı olmadı. En önemlı kararlar hep kapalı kapılar
ardında (Özal'ın kapıları) alındı Mılletin parası bütçe ıçinde
açıkça harcanmak yerine, bırtakım fonlann ıçıne aktanlarak
bulanıklaştınldı.
Bu bulanık sularda kimlerin hangi balıkları avladığını gö-
remedik. Bakarsınız şimdi öğreniriz.
• • •
Saydamlık kavramına burun büküp geçemeyiz, çünkü bu
kavram doğrudan doğruya devlet ile yurttaş arasındaki iliş-
kilerin nrteliğini jlgilendiriyor.
Yakın tarihlere kadar, hatta bugün, ülkemizde egemen olan
devlet kavramına göre devlet işlerinin gizlıliği kuraldır. Bilgi-
ler ve belgeler, kerameti kendinden menkul yetkililer tarafın-
dan korunurlar. Bu bılgılerın yanlış ellere ve ayağa düşme-
sinden pek korkulur. Artık hıçbir ışe yaramayan kâğıt parça-
ları bile çelik dolaplarda kilıt altında saklanır ve üzerlerine
"Yangında ılk kurtarılacak" yaftası asılır.
Bır başka deyışle, .
bu biigiier ayncaiıkiı Sıradan bir yurttaş
nunS
tekeİrnded?rru
on- kendisiyle ya da kamu
lar tarafından, halkı İŞİeHyle İlgİIİ bir
belgeyı görmek istedi
bir "yetkili" ona
"hayır" mı dedi...
Yurttaş ona haddini
bildirebilmelidir: "Vay,
sen ne hakla..."
"icabında" ezmek için
kullamlıriar. Bu arada
kimi belgelere ulaş-
mayı rüsvet kapısı ya-
parak avantasını bu-
lanlara da bol bol rast-
lanır.
İşte tam bir rüsvet
yuvası halinde işleyen
tapu daireleri! "^^~~~"^~-"~™
i
^^~~
1 1 1 >
^^~
Bunun tam tersi olan devlet-yurttaş ilışkisinde ıse belge-
lerin ve bilgilerin açıklığı kuraldır. İsveç, Danımarka, ABD gi-
bi bazı ülkelerde, yurttaşın görmek istediği bir belgeyı sak-
lamak isteyen yetkili, mahkemede bunun hesabını vermek
zorundadır.
Çünkü o belgeler, yurrtaşlardan toplanan vergilerte, yurt-
taşın işlerinin yürümesi için yurttaşın maaşını ödediği me-
murlar tarafından tutulmuştur.
Bızde egemen olan ve memur despotizmine yol açan sis-
tem ıçinde, sıradan bir yurttaş kendisiyle ya da kamu işleriy-
le ilgili bir belgeyı mı görmek ıstedı... Başı belada demektir.
Bir "yetkili" hemen horoz gibi diklenir:
"Vay, sen ne hakla!"
Oysa demokrasilerde tam tersi olmalıdır.
Sıradan bir yurttaş kendisiyle ya da kamu işleriyle ilgili bir
bekjeyi görmek istedi ve horoz gibi diklenen bir "yetkili" ona
"hayır" mı dedi... Yurttaş ona haddini bildirebilmelidir:
"Vay, sen ne hakla..."
Şöyle de diyebiliriz:
Çağdaş demokrasinin turnusol kâğıdı "Vay, sen ne hak-
la!" diye bağıranın kimliğidir.
• • * v?&)
Demirel'in, Cindoruk'un ve ötekilerinin şeffaftıkla ilgili di-
leklerinde içten olduklarına ınanıyoruz.
Ancak artık vaat dönemi bitti, icraat başladı. İçtenliklerin
iş haline gelmesi gerekıyor.
Kamu kuruluşlannca tutulan bilgi ve belgeler, tersi kanıt-
lanmadıkça, halka aıttir.
Yurttaş bu bilgi ve belgeleri (kendisiyle ilgili gızli polis ra-
poıiarı dahil) belirlı kurallar ıçinde görebılmelidir.
Şeffaflık, yasalaria güvence altına alınırsa gerçeğe dönü-
şür.
Yoksa memur, yurttaşa diklenmeye devam eder:
"Vay, sen ne hakla..."
T.C.
ZEYTtNBURNU ASLtYE
3. CEZA MAHKEMESİ
Esas No: 1991/267
Karar No: 1991/519
C.Savcı No: 1991/213
Hâkim: Mustafa Kayacan 13586
C.Savcısı: Nuri Kartal 15692
Z.Kâtibi: Saadet özkelle
Davaa: K.H.
Sanık: Rıdvan Arslan - Hasan oflu, Incikız'dan olma, 10.01.1951
lliç dogumlu, Erzincan Ui, lliç ilçesi, Kapıkaya Köyü, C: 034-01, S:
26 K: 11'de nüfusa kayıtlı, halen Fatih Cambaziye Mah. tmam Ala-
yı Sokak, No: 39, K.M.Paşa adresinde oturur. Evli 2 çocuklu, okur-
yazar, kasap, sabıkasız, T.C, Islam.
Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet.
Suçtarihi: 31.10.1990
Karar tanhi: 4.10.1991
Yukanda açık kımliği yazılı sanık hakkında Z.Burnu C.Başsavcı-
hğı'nın 7.2.1991 tanh, 1990/8686-1991/213-170 sayüı iddıanamesiyle
açılan kamu davasının sanığın yüzüne karşı yapılan aJeni muhake-
mesi sonunda dosya ıncelendi.
GEREGtDÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık Rıdvan Arslan'ın suç tarihinde kasap dükkânında sağlığa
az veya çok zarar verecek şeküde kokuşmuş kıymayı satış için bu-
lundurmak suretiyle Gıda Maddeleri Tuzüğü'ne muhalefette bulun-
duğu kaymakamlığın suç duyunı yazısı, tstanbul Bölge Hıfzıssıhha
Enstitüsü Bakleriyolojı Grup Başkanlığı'nın 31.10.1990tarihli ve 1618
sayüı anahz raponı, veteriner bilırkişi Uğur Kayadelen'in yeminli mü-
talaası ve dosya münderecatı ıle anlaşüdığından ve sanığa bu yolda
ek savunma verildiğınden sanığın sübuta eren eylemine uyan TCK'nın
396. maddesi gereğince takdıren 3 ay hapsine ve 3506 sayılı yasa da
nazara alınarak 40.000 lıra ağır para cezası ile teczıyesine, sanığa ve-
rilen hapis cezasının beher günü 3506 sayılı yasa ıle değişik 647 sayüı
yasanın 4/1. maddesi gereğince 5000'er lira ağır para cezasına çevri-
lerek sanığın neticeten dörtyüzdoksanbinlira ağır para cezası ile tec-
ziyesme, sanığın aynca TCK'nın 402/1. maddesi gereğince ceza
müddetine müşavi olarak 3 ay sflre ile failin cürme vasıta küdığı meslek
ve sanatın ve ticaretin tatiline ve fıiün işleniş şekli veya niteliğine gö-
re takdiren 7 gün süreyle işyerinin kapatılmasına, kesinleşen karar
özetinin büyük harflerle yazümak suretiyle ve kapama süresi kadar
kalmak suretiyle kapatılan işyerinin göze çarpan bir yerine yapıştı-
nlmasına aynca karar özetinin C.SavcüığYna bildirilmesıne, masra-
fı bilahaıa hükumlüden alınmak üzere tstanbul'da yayınüanan ve tirajı
100.000'in Ozerinde bulunan bir gazete ile ve aynca suç yennde ya-
yımlanan mahalli bir gazetede derhal ilan edilmesine.
Sanığın gecmişteki haline ve suç işleme hususundaki eğilimine gö-
re cezanın ertelenmesı, ileride suç işlemekten çekinmesine sebep ola-
cağı hakkında mahkemeye kanaat hasü eylemedığınden 3506 sayılı
yasa ile değişik 647 sayılı yasanın 6 maddesinin sanık hakkında tak-
dıren tatbikine yer olmadığına, emanette suç eşyası bulunmadığ ci-
betle TCK'nın 36. maddesinin tatbikine yer olmadığına,
Işbu dava sebebiyle sarf olunan 1 davetiye ve iki müzekkere posta
gıderi 7000 lira yargüama giderinin sanıktan alınmasına dair sanığın
yüzüne karşı C.Savcısı Nuri Kartal'ın huzuru Ue talebe aykın ve Yar-
gıtay yolu açık olmak üzere ıttihaz olunan karar, alenen ve usulen
tefhim kıhndı. 4.10.1991
tşbu kararın taraflarca temyİ2 edilmeyerek 5.11.1991 tarihinde ke-
sinleşmiş olduğu tasdik olunur. 5.11.1991
Basıtr 42024
SATILIK DAtRE
Acıbadem Basın Sıtesi'nde
hidroforiu, merkezi ısıtmalı 80m2
bahçe katı
120 milyona satılıktır.
325 68 81
Grev sonmsı yatınmlar duniu, nüfus azalıyor, işsizlik büyüyor, şehir köye dönüşüyor
Göçükkent ZonguldakZonguldak, ancak
bir toplusözleşme,
seçim veya maden
kazası olduğunda
hatırlanmak üzere
terkedildi.
Gelişmişlik
açısından bir
zamanlar
Türkiye'nin 4. ili
olan Zonguldak,
şimdi 17. sırada.
DENİZ TOPALOĞLU
ZONGULDAK — Körfez sa-
vaşı öncesinde Türkıye günde-
mini haftalarca işgal eden Zon-
guldak maden grevi ve Ankara
yürüyuşü, maden işçilerinin du-
rumunun yanı sıra Zonguldak'-
ın ekonomisi ve geleceği hakkın-
da da yoğun tartışmalara yol ac-
tı. ''Zarar eden KIT'ler
kapatümsüıdır" diyen Cumhur-
başkanı Turgut özal, madenci-
nin öfkesini üzerine çekerken
tartışmayı da alevlendirdi. Ve
grev sonrasında Zonguldak an-
cak bir toplusözleşme, seçim ve-
ya maden kazası olduğunda ha-
tırlanmak üzere bir türlü uygu-
lamaya konulamayan kalkınma
projeleri, işsizlik, göç, kent
problemlenyle başbaşa bırakıl-
dı.
Zonguldak maden işçileri gre-
vinden 20 gün önce Bakanlar
Kurulu Zonguldak'ı 1. derece-
de öncelikli yöreler kapsamına
aldı. Dışardan bakılınca, kömür
havzası, demir çelik ve kağıt
fabrikalarıyla sanayi kenti ola-
rak gönllen Zonguldak'a ne ol-
muştu da kalkınması için önce-
lik tanınması gerekmişti? Ba-
kanlar Kurulu karan, grev ön-
cesinde siyasi bir taktik olarak
değerlendirildi. Ancak Belediye
Başkanı tarafından "diınyanın
en büyük köyü" diye tanımla-
Taşkomuru talebinin artmasına karşın, ocaklardaki uretim geriliyor. Yabnmlarsa betirsiz bir tarihe ertelenmiş dururada. (Fotoğraf: BİROL UZMEZ)
nan Zonguldak, rakamlara ba-
kıldığında oldukça değişik bir
görüntü sunuyor.
Zonguldak 1979'da gelişmiş-
lik açısından Türkiye genelinde
dördüncu iken bugün 17. sıra-
da. Türkiye'nin nufus artış hızı
binde 24 seviyesindeyken Zon-
guldak'ın 1985'ten 1990'a kadar
nufus artış hızı binde 6.5'te kal-
dı. Bu oran, Zonguldak'ın nü-
fusunun artmadığını belirttiği
gibi, yoğun bir göçün başladı-
ğını da gosteriyor.
Zonguldak, çevre iller ve ilçe-
leriyle ulaşımın zorlukla sağlan-
dığı bir ii durumunda. DPT'nin
1990 Zonguldak raporunda
"Yuksek egilimi ve lank arazi-
si nedeniyle karayolu Hİaşımın-
da bıiyuk sorunlaria karşı kar-
şıyadır. Mevcut demiryohmdan
ulaşım tek hat olarak sağlan-
maktadır. TTK limanı sadece
TTK hizmeüerinde kullanıl-
maktadır. Esldden yapılan feri-
bot seferleri kaldınlnuşür. Sal-
tukova Havaalanı yetersiz
durumdadır" denmekte. Ra-
porda bahsedilen ve 1950'de ya-
pılan Saltukova Havaalanı'na
gittiğimizde etrafta otlayan
inekler ve pistte dantel ören
köylülerden başka bir şey göre-
medik. Havaalanı açüdığında
sadece bir deneme uçuşu yapıl-
mış. Saltukova Havaalanı bu-
gün artık delik deşik olmuş
uzun bir pistten oluşuyor.
Zonguldak'ın kalkinması için
öngörülen "Filyos Projesi"
uzun süredirgundemde. Filyos
Çayı'nın oluşturduğu deltada 20
milyon ton kapasitelı bir liman
ve termik santralla birhkte or-
ganize sanayi bölgesi kurulma-
sını öngören projenin hangi aşa-
mada olduğu belU değil. Zon-
guldak Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı Yaşar Ali Haberal, Fil-
yos Projesi'ni GAP'a benzeti-
yor. Haberal, Sanayi Bakanlığı
ve DPT'nin organizasyonuyla
sürdürülen projenin liman tesis-
lerinin yurutuldüğunü, organi-
ze sanayi bölgesi kurulması için
kamulaştırmanın henuz yapıl-
madığını belirtiyor.
Taşkömüru talebi 1979-89 yı-
lan arasında 67.6 artarken üre-
tim yüzde 2Z2 oranında gerile-
di. Taşkömüru ithalatıysa yüz-
de 729.5 oranında arttı.
Zonguldak kömürüne yakın-
lığı nedeniyle Karabuk ve Ereğ-
li'de kurulan demir çelik tesis-
leri kömür ihtiyaçlarımn yuzde
SO'süıden fazlasını ithal ederek
karşılıyorlar. Ülkemizde iç tüke-
tim taşkömüru talebinin 9 mil-
yon ton dolayında olduğu he-
saplanıyor. TTK 1989'da 3 mil-
yon 105 bin 296 ton satılabilir
kömür üretti. 1980 öncesinde 4
milyon ton olan kömür uretimi,
1980 sonrasında sürekli düşüş
göstererek 3 milyon tona indL
Kömür havzasında işlenebilecek
1.4 milyar ton rtzerv var. Hav-
zanm rezerv potansiyeli göz
önüne alındığında yılda 10 mil-
yon ton kömür üretimtnin
mümkün olduğu belirtiliyor.
StRECEK
Ciğereyapışan kömür tozu, madenciyi adım adım ölüme götürüyor
'Nefes ahrsan ölürsünMaden işçisinin
meslek hastahğı
'Pnumokonyos'.
Hastalığın tedavisi
yok. Sadece işçinin
tozsuz ortama
alınması, hastalığın
ilerlemesini
yavaşlatıyor.
BİROL ÜZMEZ
ZONGULDAK — Tertip ye-
rinde bekleyen bir grup maden
işçisi, kaygılı yüz ifadeleriyle iş-
başı öncesi şakalaşan, canlılık-
larıyla dikkati çeken diğer işçı-
lerden aynlıyorlar. 17 sene kaz-
maa olarak çalıştığını beürten
Şevki Çenesiz, "Ciğerlerimizde
toz var. Meslek bastası oldnk"
diyerek yanındaki arkadaşlannı
gosteriyor. Şubat ayında tespit
edilen hastalıklarıyla ilgili
SSK'nın malullük oranlannı tes-
pit etmesi gerekirken bu oranın
9 aydır tespit edilmemesi kaygı-
lannı daha da arttırmış. lşçiler
yer üstünde tozsuz ortama alın-
mışlar, ama ciğerlerinde kendi-
lerini adım adım ölüme götüre-
cek bir duşmanla yaşadıklanm
hissediyorlar.
Maden işçisinin meslek hasta-
hğı "pnumokonyos." Yeraltında
10 yıl kömur ve taş tozlanna
maruz kalınması ve solunan to-
zun akciğerlerdeki hava kesecik-
Kaza bilançosu
MADENCt MEYDAN OKUYOR— gttalik yasamı ölmmle içiçe. Biitiin akciğer hastalıklan, artık kaaıksanınış (
lerine yerleşmesiyle meydana ge-
len hastalıkla yorgunluk, nefes
almakta zorluk hissedilmeye
başlanıyor. Uzmanlar, hastalığın
başlangıçta tespit edilerek işçi-
nin tozsuz ortama nakledilme-
sinin hastalığın ilerlemesini ya-
vaşlattığını, ölüm riskini yok et-
tiğini belırtiyorlar. TTK'da her
yıl 20 bin maden işçisinin rönt-
gen çekimlerinin yapıldığı
1990'da 283 işçide
'pnumokonyos' tespit edildiği
bildirüiyor. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı'nm 1986'da
yapnrdığı bir araştırmaya göre
kömür işçilerinin yuzde
13.5'inde pnumokonyos, yüzde
7'sinde bronşit, yüzde 2.5'inde
diğer akciğer hastahklan oldu-
ğu tespit edilmiş.
Pnumokonyos'un tedavisi ol-
madığı, ancak işçinin tozsuz or-
tama aiınmasıyla hastalığın iler-
lemesinin yavaşladığı ve tehlike-
sinin azaldığını belirtiyorlar.
TTK'da başka işçiler yer üstüne
almırken yerine sağhkh işçiler
tozlu ortamda çalıştınhyor.
Türkiye ile birlikte diğer Avru-
pa ülkelerinde uygulanan bu sis-
teme az hastahklı çok işçi siste-
mi deniliyor.
Pnumokonyos'a karşı bazı in-
sanların daha dayanıklı olduğu,
kanda bulunan anti nükleer an-
tikor miktan ne kadar azsa has-
talığa yakalanma ihtimalinin de
o kadar az olacağı tespit edilmiş.
tşçiyi işe almadan önce bu ora-
nın tespit edilebileceği, bunun
için çok gelişmiş laboratuvarla-
ra ve imkânlara sahip olmak ge-
rektiği kaydediliyor.
Resmi olarak tanınan pnumo-
la.
konyos'un dışında madencilerde
rastlanan ölüm ve hastalık kor-
kusunun, ayak parmağı mantar-
lannın da meslek hastalıklan
kabul edilmesi gerektiği belirti-
liyor.
Madenci, Zonguldak'ta bulu-
nan SSK Hastanesi, Amele Bir-
liği ve TTK sağlık ünitelerinin
dışında sağhkları için yatınm
yapümasını istiyor. İşçiler istis-
nasız, grev boyunca sendikala-
nnda toplanan 2 milyar 79 mil-
yon liranın sağlıklan için kulla-
nılm^şını istiyor.
5 yılda
122ölüZONGULDAK (Cumhuri-
yet)— Türkiye Taşkömüru Ku-
rumu Genel Mudurluğu'nden
yapılan açıklamada son 5 yıl
içerisinde çeşitli iş kazalannda
122 maden işçisinin yaşamını
yitirdiğı bildirildi. Taşkömüru
havzasında 1987-1991 yülan
arasında (Ekim ayı itibanyla)
meydana gelen iş kazalannda
31 bin 316 madencinin çeşitli
yerlerinden yaralandığı bildi-
rildi. Kazalann yıllara göre dö-
kümu şöyle:
1987 yümda 33 ölü, 6845 ya-
raü, 1988 yılında 32 ölü, 7255
yaralı,
1989 yıhnda 20 ölü, 6183 ya-
ralı, 1990 yıhnda 22 ölü, 6836
yaralı, 1991 yılında 15 ölü,
4557 yaralı.
Genel Maden İşçileri Sendi-
kası tarafından hazırlanan tek-
nik raporda, Türkiye Taşkö-
müru Kurumu'nda 1990 yıh
kayıp iş günlerinin yılhk ma-
liyetinin 21 milyar lira olduğu
belirtililyor. TTK'da yıllar iti-
banyla işçi sayısında azalma
olmasma rağmen kayıp işgün-
lerinde azalma olmadığı, kaza-
larda meydana gelen kayıp iş
günleri sayısını etkileyen en
büyük etkenin ölumle sonuç-
lanan iş kazalan olduğu vur-
gulamyor. 1983 yıhnda meyda-
na gelen 145 ölümlü iş kazası-
nın^oplam kayıp iş gününün
Vo^ım kapsadığı belirtiliyor.
FUARI'NDA
•YENIYAPITLAR^KADINKÎTAPLIĞIKOKSATANLAR
SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNLERİ
BUGÜN
22 Kasım Cuma, 16.00-18.00
MELİSA GÜRPINAR - LEYLA PAMİR
YARIN
23 Kasım Cumartesi, 16.00-18.00
NURTEN AY-SÜHEYLA TAŞCIER
Hft gun: 11.00-20.00
F-M Kultur Meıkezi, Oftaklat (ad Mecidiyfkoy, T»l 167 18 I-
N
I
I
ATAKOY
MİGROS ATRİUM
SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNLERİ
YARIN
23 Kasım C.tesi, 14.00-18.00
FÜSUN ÖNAL
24 Kasım Pazar, 15.00-18.00
YALVAÇ URAL
(ûtapfan saA^cı olan yoynevfen:
UC I *O* / ACMM / *f * / AKB / AKnjZ / A1AN / A1TIN KİTAPLU / AN! / « A ' U«A/ ABTAN / AÜKE
a&vnm*.ıIK"aımousIKt*m'vtij*Mıts»:K&ı*a&us:nmuwıt K\.Gt ' UTA
/ VS /ftlfttlOTEK/ MllM VE SO5YAÜZM / IİLGİ / BİBEY Vf TOPIUM /ftOYUT/ MOT / CAN / CEM
/ ar I CUKJjntsl / C U « H U « I « T / CAĞDAS YAYINCIUIC , CAĞOAS Y A Y I N U » I QHM/ OAMA» Of
MET / 0€BOAM / DOSt KİTAMVI ' OOMEM / 0UZ1EM / f ' EDCtlYAI / EKİM / E«N / El YAZIAM /
E«N/ESİN/EVMM/KlNO/rCIIM/C(CE'GEIICB: • GCTCEK SANAI / G O l « ı CUNDOÖAN / CIC ' HA
tOCA 1UJVGUN) / HACAN / HATIPO6iU HAZIftAN / H l / HUfttfrET VAKF1 / GEA / ItEflSİM / MK!
IAP/ni»N/NtBi/i5l5/KAr«u/ao» utAia KASTAS KAVUM / KAYA / KAYNAK ' nvı / KOOAI
' KOKSAN IIMO / «HAVİBUUT / METS M1UYET , MSAN / CX1A / OMU« / OGUIMİN / ONCU / OYXU
' OZE> , CZGUt ' PAN / PADS / PAPOU5 / PAYE1 ' KNCBC /MDMOUSf / KMB / IUH VC MACOf ' SAK
I SA8MAL/ SAUANC / S*VAS / SAY / Stt / SİMAV1 / SİMCC / SCHUN / SOSYA1 / SUN / ItHH / I&OS /
TOOA* ' TOnUM / TOKS ' IUK M ütn*O , UMg / VAHK / VEISO / YMA / YA1CIN / YA PA ; YATI
a I YAKAK / YASA / YA$»M / YA2R / YtNI IUBOJ / Y1MA2 / YCH / YO0DAM / TON / Yu*1 ' ITUVA
Ş I Ş LI
MİGROS GOLDEN PIAZA
SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNLERİ
YARIN
23 Kasım C.tesi, 15.00-18.00
HİLMİ YAVUZ
24 Kasım Pazar, 15.00-18.00
MARIO LEVİ
Küapfon sahşia olan voynevteri-
A»C / AfiA/ AÛAM; AfA/ AK1S ' AAYJZ / AİAN / AlTIN KİTAF1AJ1 / ANT / ARA / AMA/AfifTAN / AIKE
aO<VESANtT/AIAa. A«tAWS'AYBKT1/tAâAM/USM(/K>S/iaaaj5\JNMI>«Uia/KIXZ/tEIA
t'S , BiBilOIfK , BIÜM VE SOSYA1İZM / eHCI / BIKV VE TOKUM / IOTUT / VOt I CAN / CIM
CE= /CUMARIfS rUMHUKlYET / CAGOAS YAYINCIUK / CAÛOAS YAVMAB / ONAt/ DAMMt /0E
«ET ' DteGAH / DO51 KITAMV ı OONEM / DUZ1EM / E / EOEÜTAt / EKİM / EMN / El YAZVU1 /
f«N ESiN'fV«w,K>CI/K)l»t/G«I/GE«CEI/GE«CKSAKAI/GO(Cf / GUNOOÛAN / GUI / HA
ftOOA ITUYC JNj / HACAN / HAHPOÛ4U / HAZ«AN ı HH / MUW«YET VAKfl / CCA / llfTt5IM / ^«i
IAP INSAN MTPR ' 5(S / STAf^u / XDW» / KA8AIO / KASTA5 '«AVRAM / ICAYA / KAYNAK / WYI / KORAL
KOKSAN / IIM»O MAVeuiUI / MİT1S / MUIYEI / N1SAN / COA ' OW> , OG«T«N / Or<U / OYKJ
' OZE« / OZGUIÎ ' PAN / PARS PAP1BUS ' PAYEl / PtNCflK /RECMOUSf / «£MT / »Uw VE HACCC / SAK
SAKMAL SATRANC / $A^A$ , SAY I 5£t / 5MAV) / SIMGC / SOftUN ' SOSYAL / SUN / TEKM / IE1OS /T
COA* / 1O«UM TOÎOS ' tUK OH Ot&*Cl I Uf*U / VABK / VEBSO / YABA / YAtCM / YA PA / YAfl
W£D1 / YAPSAK »ASA / YAS»j* YAZn / YEM R1IKI/ ' YUMZ / Y a / YOR0AM / 1ON I YUtT / YUVA