Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2
Doç. Dr. KAYIHAN ÖZOĞUZ
Kamuoyu Araştırmajarı
Rüşte Erdi
20 Ekim 1991 genel seçimlerinin belki siyasal sonuçları
kadar örtemli bir diğer sonucu da "kamuoyu araştırmalan"-
nın, yine kamuoyu gözünde "rüştünü" ispat etmesidir.
Bu ise öncelıkle "siyasetin" ve giderek tüm "karar meka-
nizmalarının" bilimle daha barışık hale gelmesi demektir.
Gelişmekte olan toplumlar, determinist illşki ve sonuçları
daha iyi kavrar ve dolayısıyla müspet bilimlere karşı güven,
inanç ve saygı duyarken ıhtimali (stokastık) ilişkileri çözümle-
yen sosyal bilimlere daha kuşkulu ve -itiraf edelim- kücümse-
yen bir gözle bakıyorlar.
Dolayısı ile özelde "kamuoyu araştırmaları', genelde
"araştırma" olgusunun kuşku duvarlarını aşması, bilimin,
toplumumuzun bütün alanlarındatüm boyutları ile layık oldu-
ğu "saygınhğı" ve "etkinliği" kazanmasında bir önemli adım
oluşturacaktır.
Kamuoyu araştırmalanrta da yönelen kuşkulu tavırda, ge-
nelde bilime saygı ve güven kıtlığından kaynaklanan bu genel
neden dışında başka etmenlerın de payı var mı?
Bence bu kuşku -hatta giderek kaygı- iki temel nedenden
kaynaklanıyor.
Bunlardan ilki, "istatistikbilimi veteknıği"nintanınmaması
ya da çok az tanınması... Dolayısı ile bılinmeyen her şeyden
olduğu gibi istatistikten de korkmak, korkulan her şeye yapıl-
dığı gibi bir tür ınkâr yoluna gitmek ve hatta her inkâr olayında
olduğu gibi bunda da bir "ıstihza-alay" ardına gızlenmek
gibi bir tavır ortaya çıkıyor.
Bu nedenden kaynaklanan olumsuz tutumu, "ortalama'
kitlelerde olduğu kadar, kimi zaman "aydınlarda" dahı gözle-
mek mümkün!
Dolayısı ile bu ve bunun gibi toplantıların ilk amacı, istatis-
tik biliminin "gücü" ve "etkinliğinin" sokaktaki adama kabul
ettirilmesi; 30 milyonluk bir kitienin fikrini (oyunu) nasıl bir-
kaç bin kişiden hareketle -hem de çok düşük bir hata payı
ile- hesaplayabileceğimizi anlatmak olmalıdır.
Köseli bir ifade kullanırsak, kişileri, nasıl kibrit kutusu bü-
yüklüğünde bir elektronik hesap makinesine teknik özellikle-
rini anlamadan hayranlık duyuyor ve yaptığı hesaptan hiçbir
kuşkuya kapılmıyorlarsa, aynı şekilde örnekleme yönteminin
"sihrini" çözemeseler de sonucuna inanmaya talim etfirmek
gerekiyor.
Ikınci kuşku (ve kaygı) nedenıni anlamak daha kolay. Bu
araştırmalarla elde edilen sonuçların "saptjrılabileceği",
"çarpıtılabıleceği", hatta giderek -deyış uygunsuz da olsa
ifade etmek gerek-tamamen "uydurulmuş" sonuçlar yayım-
lanabileceğı kuşku ve kaygısı bu!
Bu kuşkunun iki nedenı (ve mantıklı) açıklaması var ilkin,
bu araştırmaların kamuoyunu yönlenidirmek yolunda etkin
bir araç oluşturduğu, özellikle siyasal seçimlerde "kararsız
oyları" etkilemekte önemli rol oynayabıldıkleri kanısı yaygın.
Ikinci olarak, farklı araştrma kuruluşlarınca yapılmış çalış-
maların kımi zaman çok farklı sonuçlar vermesi de kamuoyu-
nun kavramakta güçlük çektiği bir olgu.
Dolayısı ile bir önemli görev de öncelikie bu araştırmaların
gerçekten kamuoyunu etkıleyıp yönlendirerek "oluşturmak"
gücünün sanıldığı ve söylendiği düzeyde olup olmadığını tar-
tjşmak olacaktır.
Burada hemen bir soruya da değinmek gerek. Eğer yönlen-
dirme-etkileme amacı taşımıyorsa, kısa bir süre sonra
sonuçları zaten belli olacak bir konuda (genel seçımler konu-
sunda) bunca maliyet yüklenerek araştırma yaptrmak nıye?
En etkin araştırmanın " ^ ^ ^ ^ ™ ^ ^ ^ ^ ^ " ~ ^ ^ ~ ^ ^ " ^ ~
llle de bir galip ve mağlup
aranıyorsa, bence bu
seçimin bu anlamda
mağlubu, "olsa olsa
metodu", "bence"
sözcüğü ile başlayan her
tahmin ve bunların
simgelediği
' 'ciddiyetsizlik "ve
1
'bilim
dışılık"tır.
bile, tek bir oyun dahi
önemi ve anlamının bu
denli yüksek olduğu ge-
nel seçimlerin yerini
alması söz konusu ola-
mayacağına göre
kuşkusuz ilk elde haklı
birsorubu!
Buna karşılık, belki
asıl amacı tarif etmek:
Gerçekten etkin, doğru
ve dürüstçe" gerçekleş-
tirilebilir ve topluma bu
özellikleriyle mal olur-
larsa, kamuoyu araştjrmalarının, "siyasal katılım" ve "çoksesli-
liğinin" önemli bir aracı haline geleceğini belirtmek gerekir.
Böylece siyasal (merkezi ya da yerel) iktidarların da kamuoyu-
nun nabzını tutmak. toplumu (tamamını ya da bir bölümü) ilgilen-
diren konularda (yine ilgili) kamuoyunun fikrini almak olanağını
kazanacağı açıktr.
Yine farklı sonuçların, farklı yönlendirme-etkileme amaçların-
dan değil, yalnızca farklı tekniklerden kaynaklandığını da kanıtla-
mak durumundayız. Bu ise uygulanan örnekleme tekniklerini,
örnek büyüklüğünden soru formuna kadar geniş bir biçimde
açıklamak, irdelemek ve eleştirmekle mümkün olacaktır.
Bu arada dürüst ve açık davranmak, kamuoyuna işin "hilesi"-
nin de mümkün olduğunu anlatmak gerektiğini düşünüyorum.
Hilenin yalnızca sonuçlann değiştirilmesi ya da uydurulması
anlamında kaba bir biçimde değil, tekniği ustaca kullanarak,
ömeği seçerken, örnekleme zamanını, -kotalan- soru formunu
belirlerken ince bir biçimde de yapılabileceğini kamuoyuna açık-
ça rfade etmek gerekir. Bu konuda yaptlacak asıl önemli şey,
bir tür "deontoloji", yani bir meslek ahlakı tanımînı yapmak ve
bu tanım üzerinde birleşmektir.
Kamuoyu araştırma kurumlannın son seçimdeki "galibi" ya
da "mağlubu" var mıdır?
llle de bir galip ve mağlup aranıyorsa, bence bu seçimin bu
anlamda mağlubu, "olsa olsa metodu", "bence" sözcüğü ile
başlayan her tahmin ve bunların simgelediği "ciddiyetsizlik" ve
"bilim dışılık'tır.
Galip ise bizzat kamuoyu araştırmacılığının kendisi ile bu alan-
da ciddiyetle çalışıp özelde istatistiğin, genelde bilimsel araştır-
ma tekniklerinin (bilimin) gücünü kanıtlayan tüm araştrma
şirketjerimizdir.
I.U. İstatistik Araştırma Merkezi Müdürü
İLAN
T.C.
POZANTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 1991/36
Davacı Metin Saydan Kocahan vekili Av. Türgut Kocahan tarafın-
dan davalılar Ayşe GUlay ve yandaşlan aleyhine açmış olduğu ferağa
icbar suretiyle tescil davasının mahkememizde yapılan açık duruşmada
verilen ara kararı gereğince:
Davalılar Ayşe Gülay, Gülsüm Gülay ve Hayriye Gülay adına çı-
kartılan daveüyenin bilatebliğ mahkememize iade edildiği, zabıta tah-
kikat ve araştımıalanna karar verildiği, tebligata yarar adresleri te-
spit edilemediğinden adlanna Uanen tebligat yapılmasına karar ve-
rilmiştir.
Verilen karar uyannca davalılar Ayşe Gülay, Gülsüm Gülay ve Hay-
riye Gülay'ın 14.1.1992 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bu-
lunması, duruşmaya gelmediği gibi kendisini bir vekille de temsil et-
tirmediği takdirde HUMK!nun 509 ve 510. maddeleri uyannca du-
ruşmalara gıyabmda devam olunacağı ve gıyabında karar verileceği
davacı dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 42166
T.C.
* GAZİANTEP SULH CEZA
MAHKEMESt
HÜKÜM ÖZETİ
Sayı: 1991/289
Karar No: 1991/786
Hâkim: Şazi öner 19523
Kâtip: Filiz Güvenç
Davacı: K.H.
Sanık: Mustafa Gazi Ünal, Mustafa Oğ. 962 doğ. Besni ilçesi nüf.
kayıtlı olup, halen 25 Aralık Mah. 17 nolu sokak no: 29 Gazıantep.
Bakkallık yapar.
Suç: Gıda Maddeleri Tüz. Muh.
Suç ta.: 26.12.1990
Karar Ta.: 9.7.1991
Sanık Mustafa Gazi Ünal hakkında Gıda Maddesi Tuzuğü'ne muh.
suçundan eylemine uyan TCK'nın 396 mad. uyannca 3 ay hapis 40.000
TL. Ağ. P.Cezası TCK'nın 647/4 mad. uyannca içtimaen toplam
490.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına.
TCK'nın 402/1 mad. uyannca cürme vasıta kılmaktan meslek, sanat
ve ticaretten 3 ay men'ine, aynca takdiren 7 gün süreyle işyeri kapa-
masına, TCK'nın 402/2 mad. uyannca karar özetinin C.Savcılığına
gönderilerek gerekli ilan işleri yapılmasına dair karar verildi.
5.11.1991.
Basın: 42027
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 22 KASIM 1991
Federal Almanya, ve Yabaneı
tki Almanya'nın birleşmesinden sonra, ekonomik açıdan eyalet sağlık,
sosyal ve çalışma bakanhklannın yardımlanndan yararlanamayan Türk
toplumunun, ekonomik olarak gün geçtikçe artan ağırlığına rağmen
politik ağırlığı olmaması, Alman toplumu içinde bir baskı grubu
oluşturulamamasını beraberinde getiriyor.
Prof. Dr. FARUK ŞEN Türkiye Araştırmalan Merkezi.
Almanya'daki basın son bir yıldır Federal
Almanya'ya sığınma hakkı için gelen yabancı-
lann yapısı ve Alman ekonomisine getireceği
yûk konusunda yaptıklan devamlı yayınlarla
Alman halkında bu konuda belirli bazı olum-
suz gelişmelere de neden oldular. Alman
parlamentosunda özellikle konservatif parti-
lerin ele aldıklan ve sığınma hakkı nedeniyle
Federal Almanya'ya gelen yabancılann ülke
ekonomisine büyük ölçüde yûk getirdikleri
teorisi basın tarafından da geliştirilerek, 1991
ağustos ayından itibaren Federal Almanya'da
büyük ölçüde gelişen bir yabancı düşmanlığını
da beraberinde getirdi.
Federal Içişleri Bakanlığfnın sayılannı 1
milyona yakın olarak gösterdiği sığınmacıla-
nn, gerçekte bu sayımn ancak 1/3'ü kadar bir
halk kitlesini oluşturdukları, Federal Al-
manya'daki bilim adamlan tarafından da
sayılarla ortaya konulmasına rağmen, Fede-
ral Hükümet bu konuda sorumsuz bir tavır
sürdürmeye devam etti.
Federal Almanya'da ilk başlarda sığınma
hakkı isteyen yabancılara yönelik olarak geli-
şen bu düşmanhk son haftalarda sayılan
5.200.000'i bulan tüm yabancılara yönelmeye
başladı. 78 milyonluk Federal Almanya'da
%6.4'lük bir kitfeyi oluşturan 5 milyonun üze-
rinde yabancı, başta Türkler olmak üzere bu
ülkenin ekonomisine ve sosyal yaşamına bü-
yük ölçüde katkıda bulunmuşlardır. 1955'te
ltalyanlann Federal Almanya'ya gelişleri ile
başlayan göç dönemi, 1961 yıhnda Türkiye ile
Federal Almanya arasında imzalanan göç an-
laşması sonucunda ilginç boyutlara varmış
bulunuyor. Eylül ayından itibaren Federal Al-
tnanya'daki yabancı düşmanhğının büyük
ölçüde Türkleri hedef aldığı görûlmektedir.
Başta eski Doğu Almanya'da yaşayan kitlenin
Federal Almanya'da yaşayan Türkleri kendi-
lerine rakip olarak görmesi ve 30 yıldır ülkenin
ekonomisine büyük ölçüde katkıda bulunan
Türklerin Almanya'da ulaştıklan başanlara
tepki ile bakmalan yabancı düşmanlığını ya-
vaş yavaş bir Türk düşmanhğına dönüştürme-
ye başladı. Bunun en çarpıcı mısalıni geçen
yaz aylannda Federal Almanya'ya katılan ye-
ni eyaletlerde yapılan bir araştırmada tespit
etmek mümkündü. 5 yeni eyalette 16 ila 22
yaşlan arasındaki Alman gençlerine yönelik
yapılan araştırma sonunda, ülkede yaşayan
yabancılann sevilme-sevilmeme sıralamasına
baktığımız zaman; Amerikalılann sevilen ya-
bancılar arasında 1., Fransızlann 2. ve Ingiliz-
lerin 3. sırayı aldıklan görülmekteydi.
Sovyetler'in 9. sırayı aldıklan bu araştırmada,
19. sırayı TürkJer ve 20. sırayı Çingeneler al-
maktaydı. Bunun dışında gene Federal
Almanya'da yapılan araştırmalara göre; sağ-
cılann ve skinheadslenn yabanalara yönelik
saldınlannı ve tepkilerini Alman halkının
%34'ü olumlu olarak karşılamaktadır. Özel-
likle Sachsen eyaletindeki Hoyerswerda ken-
tinde. aşın sağcılann bir sığınmacı yurduna
saldırmalan ve bu sığınmacı yurdunda yaşa-
yan 100 kadar sığınmacının Alman polisi
tarafından korunamayarak başka bir eyalete
gönderilmeleri, Hoyerswerda'nın yabancılar-
dan annması, aşın sağcılara büyük ölçüde güç
vermiş bulunmaktadır. Böylece aşın sağcılar
ve skinheadsler, içinde yaşadıklan kentlerde
yabancılara gereken tepkiyi gösterdikleri tak-
dirde, bu yabancılann kentlerini terk etmek
zorunda kalacağı kanısındalar. Federal Hü-
kümet ve Alman polisi özellikle eski Doğu
Almanya'da, bugünkü yeni eyaletlerde ya-
banalara yönelik saldınlar sırasında yabancı-
lan koruyamayacak bir duruma düşmüş
bulunmaktadır.
Tarihin tekran mı?
Bu gelişmeler, Almanya'da başta yabancılar
olmak üzere bırçok kimsede acaba tarih tek-
rar mı edecektir görüşünü yavaş yavaş hareke-
te geçirmektedir. Avrupa'da yeni birdalgalan-
ma başladı. Aşın sağcı hareket Fransa'da, son
seçimlerden sonra Avusturya'da ve Federal
Almanya'da yavaş yavaş büyük boyutlara
erişmeye başlıyor. Federal Almanya'daki aşın
sağa hareketin en korkutucu yönü; saldırgan
olması, başta yeni eyaletler olmak üzere aşın
sağcılann ve skinheadslenn yabancı düşman-
lığını artık saldınya dönüştünneleri. Yeni
eyaletlerdeki ekonomik yapının bugüne kadar
düzelmemesi, işsizliğin büyük boyutlara eriş-
mesi ve eski Doğu Alman, yeni Federal Alman
vatandaşlannın ulusal gelirden ve ekonomik
gelişmeden yeteri kadar pay alamamalan,
kendilerini sosyal devletin altyapısından ya-
rarlanmaya itiyor. Işsizlerin ve kısa süreli
çalışanlann 2 milyona vardığı eski Doğu Al-
manya'da en fazla tepki gösterilen grup,
1.675.91 l'lik nüfusu ile Türkler. Türklenn 30
yıllık göç tarihinden sonra belirli yerlere gel-
meleri, artık homojenlikten çıkıp heterojen bir
grup haline gelmeleri, toplumun her yerinde
yer almaya başlamalan, bu tepkinin daha acı-
masız olmasını da beraberinde getiriyor. Her
13 Türk ailesinden birinın kendı evinde otur-
duğu Federal Almanya'da, Türk işçi çocukla-
nnın 12.000'lik bir grupla yabancı öğrenciler
arasında ilk sırayı almalan, 2000'li yıllarda,
babalannın geldiklerinin çok üstünde yerlere
gelebılecek olmalan, bu yabancı düşmanlığını
özellikle Türklere yönlendiriyor.
F. Almanya'daki Türk toplumunu önü-
müzdekı yıllarda bekleyen sorunlann sayısı
artıyor. Yeni Yabancılar Kanunundan olum-
suz olarak etkilenen toplumumuz, bunun
dışında 1 Ocak 1993 tarihinden itibaren ger-
çekleşecek olan birleşen Avrupa'nın tek
pazanndan da büyük ölçüde etkilenecek.lki
Almanya'nın birleşmesinden sonra, ekono-
mik açıdan eyalet sağlık, sosyal ve çalışma
bakanhklannın yardımlanndan yararlana-
mayan Türk toplumunun, ekonomik olarak
gün geçtikçe artan ağırlığına rağmen politik
ağırlığı olmaması, ALman toplumu içinde bir
baskı grubu oluşturulamamasını beraberinde
getiriyor. Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun
%4'ü Avrupa'da yaşıyor ve Federal Al-
manya'daki TürkJer, Avrupa'da yaşayan
nüfusumuzun %75'ini oluşturuyor. Gerek Al-
man gerek Türk ekonomisine büyük ölçüde
katkılan olan bu topluluk. 9O'lı yıllarda yaşa-
dıklan ülkelerde büyük güçlüklerle karşı
karşıya kalmaya devam edecek.
Moda ve magazin
haberlerini Akkadın'dan
izlemeniziçin...
Akkart'h;
• AkMatikler 'den paraçeker, parayatınr,
hesaplar arasında virrnan yapar,
bankacıhk işlemlerini gerçekJeştirirsiniz.
• A k t e I' ı (188 12 88-lstanbul) arayarak
hesap bakiyenizi, günlük döviz kurlarını,
İMKB bilgilerinı, en yakın AkMatikler'in
yerlerini arunda öğrenirsiniz.
• Bir ay boyunca yaptığınız tüm banka işlemlerini
istediğiniz adrese gönderilen
Hesap Dökümü'nde izleyebilirsiniz.
• İndirimli kaza sigortasındanyararlanır,
Akkadın dergisini ücretsiz alabilırsiniz.
AKBAIMK
"Güveninizin Eseri"
Şimdi berkes Akkart' t« niçin gerekli olduğunu büiyor.. Sizin içindebirAKKART gerekli.
T.C.
MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI
GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ
İLANEN TEBLİGAT
Sayı: Muafıyetler: 8/182-
Konu: tlanen tebligat Hk.
Erenköy Giriş Gümrilk Müdürlüğü'nün Mutlu Denizcilik Işletme-
si A.Ş. Firması'na ait T.C. Basbakanhk Devlet Planlama Teşkilatı Müs-
teşarlığı Teşvik Uygulama Başkanlığı'nca Tanzimli 85/2-1521 sayüı
20.10.1985 tarihli Ihracatı Teşvik Belgesi T.C. Başbakanlık Devlet Plan-
lama Teşkilatı Müsteşarlığı Teşvik Uygulama BaşkaıüığYnın 76222 sa-
yılı 27.12.1990 günlü yazüan ile iptal edilerek fırmaya Ihracatı ve Dö-
viz Kazandıncı Faaliyetleri Teş\ik Tebliği'nin 47. maddesine göre mü-
evyide uygulanması istenmiştir.
İptal edilen mezkür thracatı Teşvik Belgesi ile Müdürlüğümüzden
ithal edilen eşyalara ait aşağıda sayı ve tarihleri kayıtlı giriş beyanna-
melerinde thracatı ve Döviz Kazandıncı Faaliyetleri Teşvik Tebliği'-
nin 47. maddesine göre tahakkuk eden gümrük vergi veresimleriile
(varsa fon bedelleri) fınnamn müdurlüğümuzde mevcut ve araştımıa-
lanraız sonucu tespit edilen adreslerine yapılan tebligatlarda finna-
nın bu adreslerde bulunamayışından dolayı Turk Ceza Kanununun
317, 319, 321 ve 323. maddeleri gereği fırma ortaklannın şahsi adres-
lerine de yapılan tebligatlarda firma ortaklannın adreslerinde bulu-
namayışından devlet alacağının tebliği yapılamamaktadır.
MüdUrlüğümüzce tescilli aşağıda sayı ve tarihleri kayıtlı giriş be-
yannamelerine ait tahakkuk eden 2.655.704.906 TL.sının esyalann fiili
ithal tarihlerinden itibaren faiz ve gecikme zammı tutarlanmn saklı
kalmak üzere 7201 sayüı Tebligat Kanunu'na göre ödeme emri yerine
kaim olmak üzere İLANEN TEBLİĞl'NE karar verildi.
FİRMA ADRESİ
Büyükdere Caddesi No:
Bevanname sayı ve tarihn
68534-12.11.1986
53342-2.9.1986
47247-30.7.1986
58206-25.9.1986
38176-17.6.1986
41256-2.7.1986
45262-22.7.1986
41737-4.7.1986
45324-22.7.1986
49341-11.8.1986
37637-13.6.1986
58210-25.9.1986
69999-18.11.1986
51025-21.8.1986
44326-17.7.1986
42260-8.7.1986
51862-26.8.1986
51214-22.8.1986
66716-5.11.1986
113/2 tstanbul
Bey sayı tarihi:
51716-26.8.1986
54600-9.9.1986
47727-1.8.1986
53872-4.9.1986
50842-20.8.1986
54995-10.9.1986
68183-11 11.1986
70548-20.11.1986
57495-23.9.1986
65862-31.10.1986
46278-25.7.1986
49093-8.8.1986
56215-16.9.1986
54980-10.9.1986
53544-3.9.1986
52176-27.8.1986
39581-24.6.1986
55510-2.9.1986
46276-25.7.1986
Basın: 452045
1925-1984
ANMA
Babamız
AHMET
EREN'i
sevgi, saygı ve özlemle
anıyoruz.
ÇOCUKLARI
KALORİFER KÖMÜRÜNÜZ İÇİN
AKARSU MADENCİLİK
İNŞAAT SAN. ve TİC. LTD. ŞTI.
Kalorifer Kömürü Satış Merkezi
Anadolu Yakası: Rumeli Yakası:
Suadıye. Şemsetlın Günaltay Caddesi Samanyolu Sokak No 77 D 1
ŞehıtEvlıyaSok No 41/1 Kadıköy-ISTANBUL Osmanbey-ISTANBUL
Te): 362 32 05 - 372 24 78 Tel 132 69 S7 - U831 02
Fax- 380 33 72
İLAN
T.C.
SORGUN KADASTRO MAHKEMESİ
Sayı: 1985/10
Davacı Sorgun ilçesi Karaburun köyünden olup halen Sorgun ilçe-
sinde ikamet eden Mehmet Ünal vekili Av. Yusuf Kıymazarslan tara-
fından aynı köyden davalılar Salim Basol ve 36 arkadaşı aleyhine açılan
tespite itiraz davasının (aym köy 188 parsel, 294 parsel, 254 parsel ve
224 parsel) yapılan açık yargılaması sırasında davalılar Mürüvet Çağlar,
Şöhret Yılmaz, Nuriye înal, Ünal Koçer, Güner Koçer, Çınar Koçer,
Yilmaz Koçer, Şükril Koçer, Meryem Koçer, Murat Koçer, Hakan Ko-
çer, Hasibe Doğan, Şavgı Doğan, Erdoğan Duygu, Çoşkun Duygu,
Halime llter, Orhan llter, Yalçın llter, Cansever llter ve Süleyman 11-
ter'lerin adresleri kolluk kuvvetlerince de tespit edilememiştir.
Duruşma gunü olan 19.12.1991 gunü saat 8.30'da Sorgun Kadastro
Mahkemesi'nde yapılacak olan dunışmada hazır bulunarak yapılan
kadastro tespitine ve davacının itirazlarına karşı gerekli beyanda bu-
lunmalan, dunışmaya gelmez ve beyanda bulunmazlarsa 3402 sayılı
yasanın 29. maddesi uyarınca yargılamaya yokluklarında devam edi-
lerek karara bağlanacağı davetiye yerine kaim olmak uzere ilanen tebliğ
olunur.
Basın: 50415
FAHRETTİN ÇÎLOĞLU
Kafkasya Halkları
ÜzerineSovyetler'in kapalı kapHİarını aralamasıyla bu ülkede neler
olup bittiğini neredeyse günü gününe izleme olanağı bulduk.
Balöklar'dan tutun da, ta Sibirya'ya kadar Sovyetler'in küçük bir
bölümünü oluşturan Kafkasya'yla ilgili haberlerin iseTürklye'de
özel bir önemi var. Çünkü Türkiye'de, göç yoluyla gelmiş, bütün
Kafkasya halklarından topluluklar yaşamaktadır. Bu topluluklar,
anavatanlarındaki soydaşlarına karşı ilgilerini bugün de sürdü-
rüyor ve oradaki gelişmeleri yakından izliyorlar. ömeğin, geçen
gün Türkiye'ye uçak kaçırarak Rusya yönetiminin baskısına karşı
seslerini duyurmak isteyen Çeçenlere destek veren bir grup Tür-
kiyeli Çeçen'in gazetelerde açıklamaları yer aldı. Uçak kaçırma
sanırım amacına ulaştı ve Çeçenlerle ilgili gelişmeleri izleme
olanağı bulduk. Daha önce de basında, Kafkasya daki gelişme-
lerle ilgili haber ve yazılar yer almıştı.
Peki basın, Kafkasya ve Kafkasya'daki gelişmeler konusunda
kamuoyunu gerçekten doğru bılgilendirebiliyor mu? Degişik za-
manlarda gazetelerde verildiği gibi, örneğın Kirovabad (Gence)
kentı Gürcistan'da mı? Gürcistan'ın kuzeyinde Gürcülerle Çeçen-
ler mi çatışmaktadır? Ceçenler Türk mü? Çeçen Devlet Başkanı
Dadayev'in adı Çokar mı, yoksa Cahar mı? Gürcistan devlet baş-
kanının soyadı Gamsakhurdia mı, Gamsahurdia mı, yoksa Gam-
sakurdiya mı? Acarlar diye ayrı bir Kafkas halkı var mı? Çeşitli
gazetelerde çıkan köşe yazılarından tutun da. üç-beş sütun üze-
rinden manşette verilen haberlere vanncaya değin birçok yazı-
dan bu tür örnekler birkaç katı çoğaltılabilir.
Bu kadar çok yanlış ve eksik bilgi veren Türk basınının sanırım
Kafkasya ile ilgili iki temel sorunu var. Birincisi bölgeyi iyi tanımı-
yor olması, ikincisi Türkiye'nin ticaret ve dış politika açısından
yakından ilgilendiği bu bölgedendüzenli haber akışından yoksun
bulunması. Ancak bu yazının amacı, ne şımdiye kadar yayım-
lanmış yanlışları düzertmek ne de basına düzenli haber
akışının nasıl sağlanacağına ilişkin öneride bulunmaktır. Burada
Kafkasya halkları üzerine özet bilgiler verilmesi amaçlanmıştır.
Kafkasya etnik yapısı açısından oldukça karmaşık bir bölge.
Eski Arap coğrafyacıların deyişıyle 'Cebelü'l-Elsine', yani Diller
Dağı. Bu deyim, bölgede çok sayıda dilin konuşulduğunu anlat-
mak için kullanılmış. Bu — ^ ^ " ^ ~ "
demektir ki bölgede bir o Sovyetler'in küçük bir
kadar da ayr. halk var. M / Ü m ü n û oluşturan
Kafkasya'da yaşayan ^-a/ıfflcı/fl'ı//a ilnili
halklar temelde ikiye ayn- ^^tKasya yia İlgili
haberlerin ise
Türkiye'de özel bir
önemi var. Çünkü
Türkiye'de, göç
yoluyla gelmiş, bütün
Kafkasya halklarından
topluluklar
yaşamaktadır
labilir 1) Kafkasya'nın
yerli halkları, 2) Yerli
olmayan halklar. Hint-
Avrupa, Altay ve Hami-
Sami gibi geniş dil ailele-
riyle yakınlığı olmayan ve
ayrı bir öbek oluşturan
Kafkas dillerini konuşan
yerli halklar, tarihin baş-
langıcından bu yana Kaf-
kasya'da yaşamaktadır-
lar. Ikinci gruba giren halklar ise Hint-Avrupa, Türk ve Sami kö-
kenlidir.
Kafkasya'nın yerli halkları bir güney, iki de kuzey koluns
aynlır. Kartveli ya da Güney Kafkas dillerini konuşan güney kolu
Gürcüler, Lazlar, Megreller ve Svanlar'dan oluşur.
Bugünkü Gürcü ulusunu oluşturduğu kabul edilen bu halkların
çoğunluğu Gürcistan'da yaşamaktadır. Bunlardan Lazlann bü-
yük bölümü bugün Türkiye sınırlan içindedir. Gürcistan'ın Acara
özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan ve bölgenin adından dolayı son-
radan Acaralılar denen topluluk ise ayn bir halk değil, Osmanlı
döneminde Müslümanlaşmış Gürcülerdir.
Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Türkiye'ye göç eden Gürcü-
lerin hemen hepsi bu bölgeden gelmişlerdir.
Gürcistan'ın Abhaz özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Abhazlar
Rusya Federasyonu'na bağlı Adige özerk bölgesindekı Adıgeler-
le Kabartay-Balkar Ûzerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Kabartaylar
ve 19 yüzyılda tümü Türkiye'ye göç etmiş olan Ubibler, kuzeybatı
Kafkas halklarını. Rusya Federasyonu içinde yer alan Çeçerv
Inguşya'da yaşayan Ceçenler ve Inguşlar. Dağıstan'daki Avariar,
Lezgiler, Laklar ve Dargiler kuzeydogu Kafkas halklarını oluştu-
rurlar. Adıgelen, Kabartaylar ve Karaçay-Çerkes Ozerk Bötge-
si'nde yaşayan Çerkesterin tümü "Çerkesler" olarak adlandınlır.
Ceçenler, Inguşlar ve küçük bir topluluk olan Batlara "Veynan-
lar" denir. Bu halkların dışında küçük topluluklar oluşturan çok
sayıda yerti Kafkas halkı vardır ve hepsi ayrı bir dil konuşmak-
tadır Kuzeybatı ve kuzeydogu Kafkas halklannın hemen hepsi-
nin bir bölümü, Rusların baskısı sonucu olarak 1864'te ve son-
rasında Türkiye'ye göç etmişlerdir. Bunlar arasında çoğunluğu
"Çerkeşler" oluşturur.
Hint-Avrupa, Türk ve Sami kökenli halklar Kafkasyaya son-
radan yerleşmişlerdir. Hint Avrupa kökenli halkların başında Er-
meniler ve Osetier gelmektedir. Ermeniler Kafkasya'nın güney-
batjsında, Ermenistan'da; Osetler ise orta kesiminde, Rusya Fe-
derasyonu içindeki Kuzey Osetya Ûzerk Cumhuriyeti ile Gürcis-
tan'daki Güney Osetya özerk Bölgesi'sinde yaşamaktadır.
Küçük topluluklar oluşturan öbür Hint-Avrupa kökenli halklar
arasında Kürtler. Talişler, Tatlar sayı labilir. Kafkasya'da yaşa
yan Türk kökenli halklar arasında çoğunluğu Azeriler oluştur-
maktadır. Azerilerin çoğu da Kafkasya'nın güneydoğusundaki A
zerbaycan'da yaşamaktadır Azeri halkı da tarihsel sürecte ikiye
bölünmüş ve büyük bölümü iran Azerbaycanf nda kalmış-
tır. Türk kökenli öbür Kafkasya halklannın başlıcaları, Ku-
muklar, Nogaylar, Karaçaylar ve Balkarlar'dır. Kumuklar
Dağıstan'da, Nogaylar Karaçay-Çerkesye ve Dağıstan'da,
Karaçaylar, Karaçay-Çerkesya'da, Balkanlar Kabartay-
Balkarya'da yaşamaktadırlar. Kafkasya'nın Sami kökenli tek
halkı, Dünya Savaşı'nda Osmanlılardan kaçarak bölgeye yer-
leşmiş olan Asurilerdir. Bölgeye sonradan yerleşen Ruslar-
la Ukraynalıları da içine alan Slav kökenli topluluklar
Kafkasya nüfusunun en az üçte birini oluşturmaktadır.
İNGİLİZCEYİ
8 AYDA
KONUŞUN
Sizi Amerikalı
dostlanmızta tanıştıralım.
349 59 38
Tekirdağ Altmoba'da
0 deniz, kat kaloriferli,
komple mobilyalı süper
lüks daire.
Tel.: 554 60 54