Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22KASIM 1991*** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19
OLAYLAREV
ARDENDAKI Koalisyon oturdu Televizyonda 'asparagas
9
kavgası
GERÇEK
(Bastarafı 1. Sayfada)
leri de içine alacak biçımde sal-
dırganlığını yoğunlaştırmıstır.
Içte olduğu kadar dış poiiti-
kada da sorunlanmız ağırdır.
Dış ilişkiler ve ulusal gtivenlık
konulannda yeni karar ve dıi-
zenlemeler de yeni iktidann
gundeminde bekliyor.
Nereden bakıhrsa bakılsın,
çok güç koşullann damgasını
bastığı bir dönemeçte yol alıyor
ülkemiz. O yüzden belki de ge-
niş tabanlı bir koalısyonun bu-
gün kurulabılmiş clması, Tıirki-
ye açtsından tarihsel birfırsattır.
Bu köşede geçen 6 ağustosta
şu satırlara yer vermişiz:
"701i yıllar gerçekten koalis-
yoniar devri idL O donemin ko-
alisyonlan pek yararh olamadı;
heû sağcı partilerin kurduğu
tephe ikridan'nın anılan çok
olumsuzdur.
Bunurüa birükte 901ar Türki-
yesi'iun koşuüan da çok değişik-
tir. Koprulerin altmdan çok su
akmıştır. 2Jtnci yüzyıla doğru
Türkiye'de gerçekten geniş ta-
banlt bir koalisyona gerek var.
Tûrkiye çağdaş bir demokra-
siye layık olduğunu ispat etmek
zorundadır. Bu da ancak 12 Ey-
tiil AnayasasıVu değiştirebilecek
kadar genif tabanh bir uzlasma-
nın gundeme girmesiyU gerçek-
leşebilir.
Türkiye politikasında sağ ve
solda yerlerini alart partüerde
çağdaş demokrasinin temel ku-
rattan için bir inutabakat' ohış-
mussa, bu yoldaki koalisyon
çok olumiu sayUmakdır.
12 Eylül'ün antidemokratik
mirastm tasflye etmek için ge-
rekli uzlaşmayı halkımızın
onayiayacağını duşünuyoruz.
Hele bu hedefe donük uygula-
mada dengeli bir koalisyon, Sa-
ym özal'ın cumhurbaşkanhğı-
nı anayasal çerçevesi içine otur-
tacaksa, neden olumsuz sayıl-
sm?"
Bugün gelinen noktada, Sayın
Demırel'in başbakanlığında ku-
rulmuş olan DYP-SHP koalis-
yonu, ülkemizin gundeminde ta-
rihsel birfirsat olarak yerinı al-
mış bulunuyor.
DUeğimiz, bufırsatın kullanı-
labilmesidir.
• • •
İNSAN SICAĞI
ErdalAtabek
5. bası 8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yapnlan Türkocağı
Cad 39-41 Cağaloğlu-îstanbul
Jtalteril
ANKARA (Cumhuriyet Bö-
rosn) — Başbakan Süleyman
Demirel ile Devlet Bakanı Baş-
bakan Yardımcısı Erdal lnönü
dün görevlerini devraldüar. Baş-
bakan Demirel, başbakan ola-
rak ilk icraatını müsteşarlığına
atadığı Necdet Seçkinöz'un ka-
rarnamesini Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'a göndererek yaptı.
Başbakan Demirel sabah
09.30'da yapılacak devir teslim
töreni için Başbakanlığa tam
09.00*da gelerek yanm saat
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'ı bekledi. 0002 plakalı
makam otomobiliyle Başbakan-
lığa gelen Demirel, doğruca Baş-
bakanlık makamına çıkarak
odada bir süre oturdu ve yakın
arkadaşlanyla sohbet etti. Me-
sut Yılmaz'ın saat 09.25'te Baş-
bakanlığa geldiği duyurulunca
TRT, kanalları
kiralamadığını
açıkladı
TV Servia— TKTnin, elinde-
ki uç kanalı özel televizyona ki-
ralayacağı yolundaki haberlerin
asılsız olduğunu açıkladı. Açık-
lamada konunun bugüne kadar
TRT dahilinde hiçbir şekilde ele
alınmadığı, bu konuda herhan-
gı bir çalışma yapılmadığı belır-
tildi. Açıklamada şöyle denildı:
"19 ve 20 Kasım 1991 tarih-
lerinde basınımızda ve bu arada
değerii gazetenizde, TRT'nin 1
ve 2. kanallan kendisine ayıra-
rak diğer uç kanalı özel televiz-
yona kira karşılığı verecegine1
ilişkin haberler yayınlanmıştır.
Belirdlen lconu bugüne kadar
TRT dahilinde hiçbir şeldide ele
alınmadığı gibi, bu konuda her-
hangi bir çalışma veya kanun ta-
sans hazıriığı yapümanus, diğer
kamu veya ozel kuruluşlar ile
toplantı duzenlenmemiştir.
Esasen yurüriukte bulunan
mevzuat açısından haber değer-
lendirildiginde, bu konuda bir
çalışma yapümasına imkân bu-
lunmadığı göriilecektir. Zira
2954 saydı Tûrkiye Radyo ve
Televizyon Kamınu'nuo 4. mad-
desinin a bendi 'Radyo ve tele-
vizyon yaymlanmn duzenlenme-
si ile yurtiçine ve yurtdışma ya-
yuı yapdması devletin tekelinde-
dir. Bu tekel, Tûrkiye Radyo -
Televizyon Kunımu tarafından
kuUanılır. Ancak, bu kanunda
belirtüen esaslara uygun yayın
yapmak şartıyle polis ve meteo-
roloji teşkilatlannın devamlı
ikaz ve duyunı maksadıyle rad-
yo istasonu kurmalan, surekli ve
kesintili radyo yayını yapmalan
Radyo ve Televizyon Yöksek
Kunılu'nun irinine tabkUr
1
hük-
nünü öngormektedir."
Demirel odadan çıktı ve Yılmaz'ı
makam odasına çıkan merdi-
venlerin başında karşıladı. De-
mirel ve Yılmaz, tokalaştıktan
sonra bir sure gazetecilere poz
verdiler.
Mesut Yılmaz, DemirePe ba-
şarılar dilemesinin ardından,
"Kendileri başlangıçta kamuo-
yundan kredi istemislerdir. Ana
muhalefet olarak bizim kendile-
rine kredi açmamız miimkün
defildir" diye konuştu. Yılmaz,
iktidarı yanhş yaptıkları zaman
eleştireceklerini ifade ederek
"Ama biz bizden önceki muha-
lefette ender gördüğümüz bir
hususu da yapacağız. Doğru
görduğumuz her icraatlanna da
destek verecegiz" dedi. Demirel,
her hükümetin büyilk sıkmtılar
içinde görev yaptığinı, devraldığı
yükün ağır olduğunu belirterek
şöyle konuştu:
"Hükumetler araçtır. Önem-
li olan devlete ve millete hizmet-
ür. Burada görduğünuz tablo
çok demokratiktir. Nihayet bu-
ralara gelinir, gidilir. Ben bura-
ya 7 defa geldim, 6 defa gittim.
Geiip gitme olayı gayet doğaldır,
yeter ki kansız, kavgasız, hilcsiz,
entrikasız ve buranın esas sahi-
bi olan >uce milletin hur irade-
siyle, onun nzasıyla buralara ge-
linsin ve onun istegiyle buralar-
dan gidilsin."
Demirel daha sonra "Sayın
Yılmaz muhalefete çok çabuk
adapte olmuş. Muhalefete ihti-
yacımız vardır. Onu çok önemli
sayıyoruz. Bize kredi açmama-
SIDI da takdirle karşılı>oruz.
Kredi açarsa belki tembeileşiriz"
diye sözlerini sürdurdü. Demi-
rel, demokratik rejimlerde ikti-
dann ve muhalefetin sistemin
gereği olduğunu, muhalefetin
rahatça çalışabilmesinin, Meclis
kürsüsünden sesini duyurabil-
mesınin demokratik duzenin
vazgeçilmez şartı olduğunu kay-
dederek "Ülkedeki bütün de-
mokratik platformlar, devlete ve
anayasaya sadakatle baglı olan
muhalefete açıktır" dedi.
Demirel daha sonra konuş-
masını şöyle tamamladı:
"Sayın Yılmaz'ın sözlerinden
kendime bir menfaat çıkanyo-
rum. O da şudun Yaptıkları iyi
şeylere iyi diyecegiz, dedi. Bunu
senet sayıyonım. Hepinizi de şa-
hit tutuyonım. Muhalefet her
seye kotu der, diye bir kaide yok.
İyi yapılanlara i>i demişlerse ul-
kede yeni bir donem açılmıştır.
Hep beraber iktidanyla, muha-
lefetiyle bu ulkenin insanlanyız.
Birimiz gelir, birimiz gideriz. Ni-
hayet mahkeme, kadıya mülk
degildir."
Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Erdal lnönü, dün sa-
bah 09.20'de yeni.Başbakanlık
binasındaki makamına giderek
Elkrem Pakdemirli'nin gelmesi-
ni yaklaşık 20 dakika bekledi.
Makamına 09.40 sıralarında ge-
len Pakdemirli, Inönu'ye kendi
yazdığı 64 sayfaük "Yönetimi
Devrederken" başlıklı envanteri
sundu. tnönü, bunun uzerine,
"Önceki bir kitabuua hanrlıyo-
rum. O kitabınızda geçmiş ikti-
darlara ilişkin veriler vardı.
Onun gibi gerçege uygun mn"
diye sordu.
Pakdemirli ise "Rakamlar
gerçekçidir. Hepsi basılıdır. tna-
nıyorum ki yeni gelen hükümet
ulkemizi her boyutta daha Ueri
göturecektir. Buna inancım
tamdır" dedi.
lnönü, Pakdemirli'yle eskiden
beri tamştıklannı, Orta Doğu
Teknik Üniversitesi'nde araların-
da hoca-yardımcı Uişkisi bulun-
duğunu belirterek sözlerini şöyle
sürdurdü:
"Şimdi de httkümeti devre-
derken bir yardımda bulunuyor.
Geçmiş yonetimle ilgili bir ha-
nrlık yapmışlar. Şimdi iktidar-
muhalefet olarak hem beraber,
hem karşı karşı\a olacağız. Fi-
kirlerinden ber zaman yaraıia-
nacagım, geçmişte önemli hiz-
metler yaptı. Bilgisijle muhale-
fette bize katkılar yapacakür,
kendisini dikkatle dinleyece-
ğim."
Pakdemirli ise devir-teslim tö-
reninde, üniversitede lnönü ile
ortak bir yanlan bulunduğuna
dikkat çekerek "Hiç politika ko-
nuşmazdık. politikadan hoşlan-
mazdık, ama kader çizgisi bizi
baraya getirdi" dedi.
Jnönü, eskı başbakanlıkta,
daha önce eski Başbakan Yıl-
maz'ın danışmanı Mehmet Ali
trtemçelik'in kullandığı odaya
taşındı. Başbakan Demirel'in
makam odası da eski başbakan-
hkta ve Inönü'nün odasına bi-
tişik bulunuyor.
Başbakan Demirel ve Bakan-
lar Kurulu üyeleri, daha sonra
Anıtkabir'e giderek saygı duru-
şunda bulundular.
Seçkinöz
kimdir?
1927 Istanbul doğumlu olan
Seçkinöz, Demirel'in yakın me-
sai arkadaşlarından biri olarak
tanımyor. Istanbul Teknik Üni-
versitesi'nden mezun olduktan
sonra bir süre DSl'de çalıştı.
1959"da ABD'de sulama proje-
leri konusunda ihtisas yapan
Seçkinöz, 1975'te Bayındırlık
Bakanlığı Müsteşarlığı, daha
sonra da Enerji ve Tabii Kay-
naklar Bakanlığı Müsteşarlığı
görevlerinde bulundu. Seçkinöz,
Ismet Aiver'in yerine Başbakan-
lık Müstesarhîı'na atandı.
(Bastarafı 1. Sayfada)
duğu ekrana getirdi.
Fındıkzade'deki boş dukkân
soygun olayına katılanlar ile
Kadıköy Çocuk Esirgeme Kuru-
mu Misafirhanesi'nde konuş-
tuk. Kadıköy Çocuk Esirgeme
Kurumu Misafirhanesi'nde ka-
lan ve söz konusu olaya kanşan
Murat Oruç şunları söyledı:
"Arkadaşlarla Eminönü'nde
parkta oturu>orduk. Yurtlan
tanıdıgım Satı yanımıza geldi.
Bize 'Çocuklar Tekel bayiini so-
yacagız. Kutu kutu Marlboro
var. Satan çok para kazanır"
dedi. Önce Küçükçekmece'ye
gittik. Burada bir Tekel bayiini
gözumuze kestirdik. Ama soy-
ması çok zordu. Kısa bir sure
sonra dlerinde kameralar ile ga-
zeteciler geldi. Şaşırmıştık. 'Bi-
ze haber lazım' dediler. Fındık-
zade'ye gidebileceğimizi orada
soyulacak dukkân olduğunu
söylediler. Hep birlikte ben,
Emin Koroğhı, Mehmet Ağca
bir de Satı ve televizyon ekibi,
Fındıkzade'ye gittik. Burada
boş bir dukkân vardı. Yerde
Marlboro kutulan duruyordu.
Sigaralan çuvaJlara doldurduk.
Televizyoncular bizim giriş çıkı-
şımızı çektiler. Sigaralan aldık
ve oradan uzakbştık. Birkaç
gun sonra Topkapı Kaleiçi'nde
arkadaşlarla bir aradayken Sa-
tı geldi yanımıza uçumuzün
paylaşması için 300 bin lira ver-
di." Yine aynı programda, ga-
zete bayiinden gazete çalan ço-
cuk olarak ekrana gelen Fikri
Vergili (17) bu olayı şöyle anlat-
tı: "Ben, Mehmet, Gökmen adlı
arkadaşlanmız ile parkta sabab-
lıyorduk. Satı yanımıza geldi.
Bize çete kunıp hırsızlık yapa-
cağunızı söyledi. Satı bizinıle
konuşurken yanımıza Osman
agbi (Osman Balcıgil) geldi, bi-
ze 'Sabaha kadar burada kalın
biz tekrar geleceğiz' dedi. Otur-
duk. Sabaha karşı geldi. Cenk
Koray'ın yerinin bulundugu bir
gazete bayiine gittik. Kimseler
yoktu. Bir araba gazete bırak-
tı. Biz bunlan aldık. Bu sırada
ışıklı kamerayla bizi çektikleri-
ni gorduk. Korkup kenarda ça-
lılıklara saklandım." Olay kah-
ramanları her şeyı Satı Karaşa-
ban adh gencin organize ettıği-
ni söyluyorlar.
Uğur Dundar bu olayın daha
öncelere dayandığmı belirtirken
söz konusu çocukların kaldığı
yurt müdurü ile ilgili olarak da-
yak ve kol kınlmasına ilişkin
haber yaptıklanm, yuva müdü-
runün ise, buna karşılık yapılan
bu haberden sonra Star'ı çağı-
rıp çocukları konuşturduğunu
söyledi. Dundar bu çocuklann
her gun bu işi yaptıklanm söy-
ledi. Dündar olayın bir "televiz-
yon savaşmdan kaynaklandığı-
nı", Hiirriyet-Sabah Özel TV
ortaklığından, Star'm rahatsız
olduğunu söyledi. Dündar, Ma-
gic Box'ın kendisine geçen gün-
lerde transfer teklifi yaptığinı,
"Eğer bu gerçekkşseydi herhal-
de bu program yapılmazdı.
Ola> bu kadar basit" dedi. Ma-
gic Box Starl murahhas üyesi
YekU Okur ise Uğur Dündar'-
ın kendisinin Star'a gelmek is-
tediğini, araya aracı koyduğunu
öne surdü.
100 bin kişiye daha
yükseköğretiın olanağı
ÖNDER BALOCLU
ESKtŞEHİR — Anadolu
Üniversitesı Acıköğretim Fakül-
tesi'nde, mevcut öğrenci kapa-
sitesine 100 bin öğrencüik yeni
bir kapasite daha eklendi. Ge-
lecek ders yıhndan itıbaren öğ-
retime başlayacak olan Sosyal
Bilimler Bölümü'ne 70 bin, Ev
ldaresi Bölümü'ne de 30 bin li-
se mezunu öğrenci alınacağı
bildirildi. Anadolu Universite-
sı Rektöru Prof. Dr. Yılmaz Bü-
yukerşen, "Hedefimiz, isteyen
her Hse mezununa yüksekogre-
tim olanağı saglamaktır" dedi.
Bu bölumlerde eğitim görmek
isteyenlerin, diğer lise mezunla-
n gibi 25 Kasım 1991 gününe
kadar birinci basamak sınavı
için öğrenci Seçme ve Yerleştir-
me Merkezi'ne (ÖSYM) baş-
vurmalan gerektiği bildirildi.
Bu konuda bir açıklama ya-
pan Anadolu Üniversitesi Rek-
törü Prof. Dr. Yılmaz Buyüker-
şen, yeni programlara, halen
özel ya da kamu sektöründe
herhangi bir işte çalışan lise me-
zunlan ile herhangi bir yerde
cauşmayanalann da başvurabi-
leceğini belirtti. Prof. Dr. Bü-
yükerşen şunları söyledi:
"Bilindiği gibi Anadolu Üni-
versitesi bunyesindeki Acıköğ-
retim Fakültesi yuzbinlerce
yurttaşımıza yuksekoğretim
olanağı sağlamış bulunmakta-
dır. Bu kez de önüsans diizeym-
de 2 yıllık egitim vermek üzere
temel hukuk, sosyoloji, halkla
ilişkiler, bilim tarihi, si>-aset bi-
limi gibi dersleri kapsayan sos-
yal bilimleri; ev araçlannın ba-
kımı, pratik ev yonetim bilgile-
ri, tuketici davranışlan ve tiike-
ticilik bilinci, çocuk bakımı ve
saglıgı, aile sosyolojisi gibi
dersleri kapsayan 'Ev ldaresi'
programlan gelecek ders yılın-
dan itibaren başlayacakür. Da-
ha önceki programlanmızda ol-
duğu gibi bu programlanmız-
da da TRT ile işbirliği içinde
olacağız. Bu programlanmızın
dersleri de diğer acıköğretim
programlan gibi televizyondan
yayımlanacak."
Ytikseköğretîm büyük
(Bastarafı 1. Sayfada)
nuyor.
• Kitap ve süreli yayın dar-
boğazı: 1980'den sonraki butçe
kısıtlamalan nedeniyle ktttüp-
hanelere gelen yabann dergi sa-
yısı 10 bin civarında kalırken,
yabancı kitap sayısı da 20 binin
altına düştü. Tüm üniversiteler-
deki 3 milyon civanndaki kitap
stokunun üçte ikisinden fazla-
sı da üç büyük kentte bulunu-
yor.
• Kontenjan darboğazı: Üni-
versite sınavlarının basladığı
1974 yıhnda 130 bin 886 lise ve
dengi okul mezununa karşın,
yuksekoğretim kontenjanı 37
bin 271 idi. Yuksekoğretim
kontenjanımn lise mezunu sa-
yısına oranı aym yıl 0.29 olarak
saptanırken, bu oran 1980'e ka-
dar düşerek, 0.16 oldu. Daha
sonra artış göstererek 1988'de
0.80"e çıktı. 1991'de ise tekrar
0.62'ye düstü.
9AHİN ALPAY
(Bastarafı 4- Sayfada)
getirerek, sıyasal sıstem içinde uzlaşma eğilimini güçtendi-
rerek, demokrası kültürümüze de katkıda bulunacağı söyie-
niyordu.
Esas olarak bu gerekçelerie kamuoyunda DYP-SHP koa-
lisyonu konusunda yaygın bir iyimseriik hâkim oldu.
Demirel'in çarşamba gecesi büyük bir iyimsertikle kamu-
oyuna duyurduğu, tek partiye dayanan bir hükümetten bile
daha kolay, adeta yağdan kıl çeker gibi kurulduğunu soyle-
diği hükümetin açıklanmasından sonra iyimsertik aynı ölçüyte
sürüyor mu, bilmiyorum.
Göründügü kadar bu hükümet, DYP ile SHP'den çok,
SHP'nın Genel Merkezci denilen kanadı arasmda kurulmuş
olan bir koalısyonu yansıtıyor. Hükümette ne Deniz Baykal:
ın önderlığını yaptığı "Yeni Sol", ne "Yenilikçıler", ne HEP
grubu temsıl edılıyor. Dışışlerı Bakanlığı konusunda çıktığı
anlaşılan çekişme, hükümetin oluşumunun, Genel Merkez-
ci kanadı dahı tam olarak tatmin etmedığıni düşündürüyor.
Erdal İnönü yönetimının partinin çeşitli kanatlarını uzlaş-
tırmak yerine, kendine yakın olanların ötesıni dışlamayı ter-
cıh ettığı görülüyor. Bu, çok riskli ve mantıkla izah edilmesi
de çok güç olan bir tercih.
İnönü ve yakın çevresi 25-26 Ocak 1992'de yapılacak olan
kurultaya kadar, ellerindekı hükümet olma olanaklannı da kut-
lanarak delegelerın çoğunun desteğıni kazanmayı başara-
bılır mi?
Kurultayda kazansa da İnönü ve çevresinin parlamerrto-
daki parti grubuna söz geçırme, dolayısıyla hükümet içinde
DYP ile güç dengesinı koruma olanakları azalmadı mı?
Erdal Inönü'nün bu sınavdan başarıyla çıktığı soylenebilir
mi?
Çarşamba akşamı Demirel'in açıkladığı Bakanlar Kurulu
listesını dınledıkien sonra zihnımde bu sorular uyandı.
Y4GMUR ATSIZ
(Bastarafı 10. Sayfada)
lantının ayrıntılarına gırmek değıl. Ben sohbetten sonra "Mil-
liyef'ten Sayın Samı Kohen'in hemen o günler yayımlanmış
bulunan ve Ingılız Işçi Partisı parlamenterlerınden Richard
Balfe ile ılgılı bir yazısını düşundüm. "Balfe Raporu" 1985'te
Türkiye'dekı rejımın bütün fecı yönlenni Avrupa'da gözlerönü-
ne sermış, fakat o zamanki Türk yonetımı Bay Balfe'i âdeta
"haın" ılan etmıştı. Oysa bazı gazetecı ve polıtikacılar Balfe
ile ilişkileri kesmeyıp ona gelışmelerle ılgılı bilgılerı surekli
aktardıkça adam bu sefer (Kohen'in deyişıyle) Türkiye'nin
"avukatı" oldu.
Eğer yanılmıyorsam Kossendey'ın Türkiye gezisi de Bonr^
daki Türkiye Büyükelçilığı tarafından özenle hazıriandı. Acaba
şu dış tanıtım meselesinın ıncelıklerinı ve bunun çok sabır
isteyen bir takım çalışması gerektirdığini yavaş yavaş bizler
de öğreniyor muyuz? . ,^otı