22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Cezaevi... Işkence... Insan Haklan... (Baştarafi 1. Sayfada) daş devletin temel işlevi insan haklannı ger- çekleştırmektir. Demokrası ve insan haklarının geçertı ol- duğu yerde, çağdaş devletten söz edilebılir ancak. İnsan haklarının hiçe sayıldığı, çiğ- nendiği yerde ise ne demokrasinin ne de çağdaş devletin vartığı öne sürülebilir. Yıllardır bu tür satırları alt alta sıralarız. Ama gün gelir, buz üstüne yazmışçasına bir duyguya kaptınnz kendimizi. Zira değişen bir şey olmadıgını görürüz. Yazık kı öyle. Bakın, ıki yıl önce de Eskişehir E Tipi Ce- zaevi'nde insan haklan çiğnenmiş. Hüzün verici otayların yaşandığı o günlerden bırin- de, 4 Ağustos 1989'da bu köşede şu satır- ları yazmışız: "Açlık grevi yapan siyasal tutuklu ve hü- kümlüler ne istemişlerdir? Cezaevterinde ya- şamın daha ınsanca koşullara kavuşturulma- sını değil mi? Cezaevi koşullarının uluslara- rası standartlara bir ölçüde olsun yaklaştınl- masını talep edenlerin haksız okjuğunu öne sürebilecek vicdan sahibi tek bir kişinin ola- biteceğini sanmıyoruz. Çünkü ceza ve tutuk- evlerinin insanlık dışı koşulları, yıllardır ka- nayan bir yaradır. Özellikle bazı hapishane- lerimız, Yaşar Kemal'in deyişiyle, 'birertop- lama kampı' gibidir. Buralarda yatanlar, şu ya da bu siyasal suçtan ve terör eyleminden hükümlü olabi- lirler. Ancak bu durum, onların ınsan olduk- ları, onun için de insan haklarına sahıp bu- lunduklan gerçeğini kesinlikle değiştirmez." İki yıl önce, iki yıl sonra... Değişen nedir ki? Koca bir hiç değil mi?.. Çünkü Eskişehir E Tipi Cezaevi'nde aradan iki yıl geçmiş ol- masına karşın hâlâ insanlık onuru ayaklar al- tına alınabiliyor. SHP Grup Başkanvekili Aydın Güven Gür- kan, dün bu konuda düzenlediği basın top- lantısında, "Yepyeni bir eşikte olan Türkiye'- yi, insan haklarına duyarsız bir hükümet ve devlet yapısı içinde tutmak mümkün değil" demiştir. Haklı; bunu başarmaya mahkûmuz. Türkiye'yi demokrasi ve insan hakları yo- lunda onurlu bir yörüngeye oturtmadan hiç- bir yere varamayacağız. Bunun için de önce Eskişehir E Tipi Ce- zaevi'nde ne olup bittiğıni ortaya çıkartalım. Varsa, sorumluları cezalandıralım. Ku Klux Klancı, valiliğe koşuyor Irlandalılara çirkin saldın Dayak yiyen trlandah taraftar. Piontek (Baştarafi Spor'da) den sonra, özellikle ilk yarı bo- yunca iyiydik. Ikinci yanya uzun ve havadan toplarla başla- dık, ancak yenildik. Orhan'm bir atağında penal- tıya yakın bir pozisyon vardı. Avrupa Şampiyonası'nın son maçında ilk golü atmak tnutlu bir olay. Ancak 3 gol yersen bu mutluluk hüzüne dönüşur. Ha- vadan 3 topun gol olmasının dı- şında oyun gidişatında iyiydik. Genç oyuncular deneyim kaza- nıyorlar ve ilerisi için umut va- at ediyorlar. Umarım, gelecek Dünya Kupası kura çekiminde trlanda Cumhuriyeti gibi takım- lar grubumuza düşmez" Milli takunı deplasmanda 3-1 yenen trlanda Cumhuriyeti'nin teknik direktörü Jack Charlton ise "Maçtan galip aynlacağımı- n biliyorduk" dedi. 7. Avrupa Futbol Şampiyona- sı Grup Eleme son maçını Turk- iye ile oynayan İrlanda Cumhu- riyeti Milli Takımı Teknik Direk- törü Jack Charlton, sahaya ga- libiyet için çıktıklannı belüterek şö>ie konustu: "Maçtan once de söylemiştik. Sahadan galip aynlan takım biz olacagız. Bunu biliyorduk. Polonya-tngiliere macının sonu- cu ne olursa olsun biz burada maçı kazanmak zonındaydık. Bu amacla sahaya çıktık ve ma- çı da sonuçta kazanan ekip biz oMuk. Ancak, Potonya-tngiltere maçının berabere bitmesiyle amacımıza ulaşamadık." Türkiye'ye oynadıkları güzel futboldan ötürü teşekkür eden konuk ekibin teknik direktörü Charlton, sahada özellikle Ogun, Turhan, Hami ve daha sonra oyuna ahnan Bülent'i be- ğendiğini sözlerine ekledi. Spor Servisi — A Milli futbol takımının trlanda Cumhuriyeti ile yaptığı maçtan sonra stat dı- şında olaylar çıkü, bazı kişiler, tas yağmuruna tuttuklan trlan- dalı taraftarlara yakaladıkJarı yerde meydan dayağı çektiler. Maç bitiminde statta bulunan 1000 kadar trlandalı taraftar, kendilerine tahsis edilen otobüs- lere binerken stat çevresinde bekleyen kişilerüı taş yağmuru- na tutuldular. Güvenlik guçle- rinin yardımı ile taşla saldıran- lar dağıtılmasına rağmen Tak- sim civannda yine bazı kişilerin saldınsına uğradılar. Olaylarda 3 trlandalı taşlı saldın 2-1 4-0 1-0 1-1 0-3 2-1 0-2 1-0 1-3 1-1 (Baştarafi Spor'da) lar şöyle: 1. Grup: tspanya-Çekoslovakya 2. Grup: Iskoçya-San Marino Romanya-lsviçre 3. Grup: ttalya-Norveç K.Rum Kesimi-SSCB 4. Grup: Daninarka-K. trlanda Avusurya-Yugoslavya 5. Grup: Galler-Luksemburg 7. Grup: Türkye-lrl. Cum. Poloıya-lngiltere G.Saray, Bureasporiıı Hakan'ın peşinde Sı»r Serrisi — Galatasaray, Bursıspor'un genç golcüsü Ha- kan'n peşne düştü. önceki gün ^apılar Ümitler maçında, Irlania'ya galibiyet golü atan HakaTla gSrüşen yöneticiler, Bursıspor'a Cevat Prekazi ile B.M*in'i vermeyi önerecekler. CJdcü arjyışlannı sürdüren Galaasarayh yöneticiler, dün Tatlct'da A.jantinli bir santra- foruı videc kasetini izlediler. Vtıleylolda 2 naçvar S.pr Sernsi — Türkiye Er- kekılr Volpbol Ligi'ne bugün oyrm^aacak olan iki karşılaşma ile levam edilecek. Günün pn>famı ştyle: Isanbul aftlek): 16.30 Be- şikfc$ - F.Bihçe, 18.00 Arçelik - E-«acıba$. sonunda yaralanarak hastaneye götürüldü ve ayakta tedavileri yapıldı. Polis yetkililerinden ah- nan bilgiye göre bazı Türk se- yirciler gözaltına alındı. Statta yangın korkusu Stat tribünlerinde gazete kâ- ğıtlarmın tutuşması, stat yetki- lilerini korkuttu. Acele çağnlan itfaiye yangını önledi. Bu arada ellerinde biletleri ol- duğu halde stada giremeyen 300 kadar trlandalı seyirci kaldıklan otelde ağlayarak dertlerini otel görevlilerine anlattılarsa da şi- kâyetleri.ıe bir çözüm buluna- madı. b-landa'nın yan topları (Baştarafi Spor'da) Serbest trlandalı futbolcular, bizim teknik bir takım oldu- ğumuzu biliyorlardı. Bizim organizasyonumuzu bozmak için bütün futbolcularım "presin boyntlannı daha da biiyüterek" ve saldırmak içgüdusüyle oynattüar. Onlann bu duşüncesi bize gol pozisyonu bir yana oyun yapma, top çevirme olanağı bile vermedi. Maçın bütününu düşünursek tek gol pozisyonu bile yaratamadığımızı görebiliriz. Bu kısır oyunda teknik adam- İarımızın kusurlu olduğunu sanmıyoruz. Belki ikinci stoper olarak Recep'in oynatılması eleştirilebilir. Ama Recep'in kı- sa boyuna karşın yüksek toplara Türkiye'deki her savunma oyuncusu kadar sıçrayabildiğini biliyoruz. Recep'in yerine baş- ka bir futbolcu oynasaydı sonucun değişeceğini sanmıyoruz. Çunkü arada ırksal olarak farklılıklar var. Onlar uzun boylu ve çok agresif futbol oynuyorlar. Biz de böyle oynayan ta- kımlara karşı başanh olamıyoruz. Şimdiye kadar Britanya adalarına karşı tek yengi alamadığımız gibi, aynca kuzey ül- kelerine karşı da başanh olamadığımız açıktır. Zaten Pion- tek 'ın de bütun uğraşısı futbolcularımızı baskı altında başa- nh olacak hale getirmektir. Günümüz futbolunun birincil özel- liği de baskı altında oynayabilmektir. Ülkemizde biraz futbol ile uğraşmış her kişi, uzun boylu takımlara karşı topu yere indirerek oynamanın en akılcı tak- tik olduğunu bilir. Ama bilinen bu basit gerçek, bazen pra- tikte doğru olarak uygulanmaz. Çünkü karşımzdaki takım da sizin bu uygulamanıza karşı önlem ahyor. Futbolculannız ara- sındaki iletişimi koparıyor. Bazen karşınızda ikili iıçlü blok- lar buluyorsunuz. Bunlan aşmak için topu havaya kaldırmak kaçınılmaz oluyor. Öbur yandan, bir de topun rakibe geçtiğı an lar var. Nasıl ki biz topu yere indirmeyi düşünüyorsak on- lar da kendi avantajlarını, yani topu yüksekten oynamayı dü- şünuyorlar. Bunu taktik olarak da sürekli uyguluyorlar. Serbest Irlandahlar, kendi basit taktiklerini bıkmadan, sa- bırla uygulayarak kalemize üç gol attılar. Bizi ise yerden oy- natmayarak sürekli havadan oynatmaya zorladılar. Böylece oyunun tumunde etkih oldular. Bizim kendi oyun taktiğimi- zin uygulanamamasının ise sadece bir nedeni var: Henuz doğru karar verme yeteneğimiz Avrupalılar denli ust düzeyde değil ve bunu geliştirmemiz için zamana gereksinimimiz var. Milliler umuüandırıyor (Baştarafi Spor'da) da hep önde olan taraf oldular. ilk yan skoru eşitlememize rağmen ikinci yanda iki gol atıp farkı ikiye çıkaran lrlandalı- lar, son yirmi dakikayı rölantiye ahp maçı istedikleri sonuçla bitirdiler. Amerika milh maçının ilk yansı ile tngiltere ve dün geceki İrlanda maçının tamamı bende oldukça iyi izlenimler bıraktı. Şimdi ileriye daha bir umutla bakıyonım. Dünkü mücadeleyi şöylece bir gözümde canlandu-ıyor, bazı ufak zaaflanmızı gi- dereceğimizi var sayıyor, daha umutlanıyorum. — Orta alana Ünal'ın, Konyalı Suat'ın ve Şifo Mehmet'in katılacağını, bu oyuncularla geri dörtlu ve ileri arasında daha iyi organize kurulacağını varsayıyor yine umutlanıyorum. — Savunmanın sol kenanndan Tugay'ın sağ tarafa veya or- taya çıkanlacağını yerine Hamza'nın monte edilebileceğini dü- şünuyor, yine umutlanıyorum. — Ogün'ün ve Orhan'ın formunun devam edeceğini, Ogün- ün stopere çeküeceğini duşlüyor yine umutlamyorum. — Rıdvan'ın sakatlığım tamamen unutup form tutacağını, Feyyaz, Hami ve Aykut'tan en az ikisinin tam randımanh oy- nayacak duruma geleceklerini varsayıyor yine umutlanıyorum. — Piontek ve Terim'in düzenli ve disiplinli çahşmalannı ya- kından izh'yor ilerisi için daha da umutlanıyorum. Defteri golle (Baştarafi Spor'da) nın ikinci yanda Byrne- Cascarino'yla kazandığı iki gol sonrası da eleştirilerini sürdüren spor yazarlan, uzun boylu fot- vet karşısında Recep'in etkisiz kaldığını, kaleci Hayrettin'in de "eski günlerine" geri döndüğü- nü belirttiler. Sonuçta da "Bu kez Itaymıpfggı?" diye çıktığınıız bir milli maçtan daha "üzgün" ay- nldık. Ve 17 Eylül 1990 tarihin- de yine bir İrlanda Cumhuriye- ti maçı ile başladığımız grup ele- mesini puansız, ama "tek gouV kapadık. Sahadan galip aynlan trlanda Cumhuriyeti ise attığı 3 gole ve kazandığı 2 puana pek sevinemedi. Poznan'daki tngütere-Polonya maçının bera- berlikle sonuçlandığını ve grup- tan İngiltere'nin finale kaldığı- nı öğrenen trlandalı oyuncular, gözyaşlannı tutamadılar. VELİEFEINDÎDEN FÎKRETDAĞLIOĞLU 1. KOŞU: F: (1) Çelebi, P: (2) Masal, S: (3) Singa. 2.KOŞU:F:(2)Uğursel,P: (3) Çerkezkızı, P: (1) Cihangir- li. 3. KOŞU: F: (2) Golden ts- le, P: (3) As Kontes, P: (1) Kö- roğlu Destaru, S: (6) Fantasia. 4. KO!?U:F:(l)BigBoy,P: (5) trisistible Miss, P: (6) Ye- meni, S: (4) Runner. 5. KOŞU: F: (5) Aybatur, P: (2) Hilal 12, P: (3) Mermi, S: (4) Boray. 6. KOŞU: F: (2) Hasandede, P: (6) Gaddar, P: (11) Ödül, S: (5) Cemil, S: (3) Ozgün. 7. KOŞU: F: (3) Tanyıldızı, P: (9) Ilgın, P: (6) Altuğbey, S: (1) Hazar. ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — Yıl 1991. ABD'nin orta yerinde Louisia- na'da sanşın, uzun boylu, este- tik ameliyatlan ile inceltilmiş adam, 'yakışıkhhğının' büincin- de, sağlık sigortasından, işsizlik- ten, yeniden doğan Hıristiyan- hktan söz ediyor: "Bana oy veren onurlu ço- ğunhığa teşekkür ederim. Niha- yet bizlere destek verme zama- BI geldiğioi gosterdiniz. Bu iii- kenin bizim degerlerimizi des- teklediğini kanıtiadınız. Bizim değerierimize inandıgını açığa çıkardınız, Hıristiyan degerleri- miz saldın altında, bu ülkede bazı yerierde en dokunaldı Hı- ristiyan sarkılanmızı söyleye- mez hale geldik. Bu şarküar mil- letimizin bugün uzerinde yük- seldigi degerleri taşıyan şarkılar, milletimizin dcgerterini kaybedi- yoruz". Izleyen kalabalığın bu konusmaya verdiği hararetli ya- nat stadyumda yankılanıyor: "Duke.. Dnke.. Duke. ' David Duke, 14 yaşından beri beyaz u-kçı yazını yutan, kolej- de Nazi kihğıyla sık sık gösteri- lere çıkan, ırk farklıhklan üze- rine uzmanlaşmış, Nazi kasabı doktor Mengele'vi desteklemek için kampanya yapmış, siyahlan ve Uzakdöğululan, eşdnselleri işkence ile öldüren, yakan, ya- sadışı ırkçı Ku Klux Klan örgü- tünün eski lideri. Louisiana'da hafta sonunda yapılacak olan senatörlük seçimlerinde Duke kazanmak üzere. Duke iki yıl önce Hitler'in ne büyük bir adam olduğunu övmesini, Mu- seviler ve siyahlar hakkında söz- lerini "gençligine " bağlıyor. Çok genç yaşlardan itibaren sa- vunduğu "nefret" değerlerinin unutuhnasını isteyen Duke "ar- bk muhafazakftr bir cumtauri- yetçi" olduğunu ilan ediyor. Duke'un iddialanndan biri Hitler'in soykınmımn tümüyle Musevi hayal urünü olduğu şek- linde. Duke'a göre şu an Holly- wood'u yöneten "Musevüer", yapüklan filmler aracılığıyla dünyaya uydurma bir propa- ganda yayıyorlar. 1985'te verdi- ği bir röportajda Duke soykınm için "Arük öyle bir şey olmadı- gına inanıyorum, tamam mı?" yanıtını vermiş. Duke'un Muse- viler hakkında, "Museviler bir hastalık gelistirdiler ve bunu herkese yayddar. O hastalık ırk kanşnnıdır. Bu hastalıgı yaygm- laşünnakta son derece başan- talar" gibi sözleri bulunuyor. Duke siyahlar hakkında şun- lan söylüyor: "Sryahlan Afri- ka'ya geldikleri yere geri gön- dermek için bir programımız yok. Bu pratik bir çözüm degil sanıyorum. Bu ideal olandır, ancak mümkün olmayan bir ideal çözıimdttr. Zaten ideal çö- züm bütün ırklann cof rafi ola- rak aynlmasıdır". Beyazlar hakkında ise Duke "Sadece be- yaz olan tek bir ulke kaldı dün- yada, o da Ldanda'dır" şeklin- de konuşuyor. ABD'nin en ünlü Ku Klux Klan liderlerinden olan Duke hakkında yazılmış biyografiler mevcut. 1950 yılında Oklaha- ma, Tulsa'da doğan Duke'un babası makine mühendisi, anne- si ise alkolik bir ev kadıru. 1990'da Pelican'dan yayımla- nan "David Duke: Bir Klancının Evrimi" adlı kitapta Duke'un 14 yaşında hazuladığı bir okul Trabzon Teksti) Fabrikası sahiplerinden Erol YeJdan'ı (küçük fotografta) oldürttüğiı öne sürülen eşi Nurullah Yeldan ile cinayete azmettirdiği belirtilen Fadime Aydoğan, Tonbul Baykal, Yusuf Kara, Adil Aslantaş ve Hasan Kasarcı gözaltına alındı. Polis: Tekstilciyi eşi öldürttüİstanbul Haber Servisi — Haznedar'da 15 gün kadar ön- ce Jaguar marka arabası içinde tabancayla vurulan milyarder tekstilci Erol Yeldan'ın (51), eşi- nin tuttuğu kiralık katiller tara- fından öldurulduğü açıklandı. Polis, işadamının eşi Nurullah Yeldan ile birlikte 5 kişiyi göz- altına aldı. Cinayet Masası yetkilileri Bahçelievler'deki fabrikasından çıktıktan bir süre sonra Hazne- dar Köprüsu altında C 144 TLL plakalı Jaguar marka arabası içinde öldürülen Erol Yeldan soruşturmasına ilişkin, dun bir açıklama yaptılar. Polis, ışada- mı Yeldan'ı öldürttuğü öne sü- rülen esi Nurullah Yeldan, Fa- dime Aydogar, Tonbul Baykal, taksi şoföru Yusuf Kara, kon- feksiyoncu Adil Aslantaş ve ci- nayette tabancayı kullanan Ha- san Kasarcı'nın yakalandığını beürtti. Polis olayın ardından yaptı- ğı soruşturmada, işadamının arabasına çarpan otomobili hır- sızhk suçundân sabıkalı, pazar- cılık yapan Hasan Kasarcı'mn kullandığı ve Erol Yeldan'ın da bu kişi tarafından vurulduğunu saptadı. Yakalanan Kasarcı, ifadesin- de, cinayeti trafık kazası sonu- cu sinirlenerek işlediğini, olay- da kullandığı 7.65'lik tabanca- yı daha sonıa Sarayburnu'nda denize attığını söyledi. Ancak dalgıçlar tarafından yapılan ara- mada silah bulunamayınca ifa- de değiştiren Kasarcı, ikinci sor- gusunda cinayeti kendisine uyuşturucu sağlayan Adil As- lantaş'ın azmettinnesiyle işledi- ğini itiraf etti. Sabıkah pazarcı, "Adil Aslantaş bana gelerek 'Erol Yeıdan'la eroin işınden es- kiye dayanan bir meselem var. Eğer bu adamı öldürürsem sa- na araba, daıre, 20 milyon lira, avukat masraflan, cezaevi gi- derleri ve kullanacağın uyuştu- rucuyu sağlayacağım' demişti" diye konuştu. Kasarcı, bebek gi- yimi işi yapan Adil Aslantaş'la birlikte cınayetten 10 gün önce Yusuf Kara adlı şoförü 34 TDA 69 plakalı taksisiyle işadamını takibe başladıklannı söyledi. Kasarcı, ikinci ifadesinde cina- yette kullandığı silahı Adil As- lantaş'a verdiğini de söyledi. Polisin operasyonlan Bahçelievler semtinde polis tarafından düzenlenen seri ope- rasyonlarda taksi şoförü Yusuf Kara ile Adil Aslantaş evlerin- de yakalandılar. Beyazıt'ta kon- feksiyonculuk yapan Aslantaş, işadamını öldürme teklifinin, evine temizliğe gelen Tonbul Baykal adlı kadın tarafından yapıldığını söyleyince Yıldız takma adını kullanan temizlik- çi de gözaltına alındı. Temizlikçi kadının Güngören'deki evinde 880 gram saf eroin ve olayda kullanılan tabanca ele geçirildi. Tonbul Baykal, paraya ihtiyacı olduğunu behrterek şunlan söy- ledi: "Teyzem Fadime Aydogar, Ingfltere'de Erol Yeldan'ın fab- rikasuıda çahşıyordu. Kaçak ça- hşbgı için sınırdışı edilmişti. Ba- na ev almam için 14 milyon lira verdi. Sonra da 'Nurullah Ha- mm'ın kocasını öldürtürsen se- nin durumun da benim duru- mumda düzelir' dedi. Önce is- temedim, ama sonra kabul et- tim." Sanıkların ifadeleri sonucu, cinayetten bir gün sonra Türki- ye'ye gelen Nurullah Yeldan ve Fadime Aydogar, polis tarafın- dan gözaltına alındı. Sanıklar- dan Fadime Aydogar, 2.5 yıl önce sınırdışı edildiğini belirte- rek şöyle konuştu: "Nurullah Hanım'la telefon bağtantısı kurdum. Erol Bey'i öldürmek için bana 300 milyon lira ve bir daire teklif etti. Ben de yeğenim Tonbul'a kiralık ka- til bulması karşıbguıda 100 mil- yonu kendisine 100 milyonu da bnlacağ] adama veriimek üzere 200 milyon vermeyi kabul et- tim." » Nurullah Yeldan ise ifadesin- de, cinayetten bir gün sonra Türkiye'ye geldiğini ve savlann tümünün gerçek dışı olduğunu öne sürdü. Yeldan, "Ben kim- seye para ya da daire vermcdim. Ben, karşdıksız böyle bir şeyi nasıl yapürabilirim? Bu insan- lar, bir şey almadan cinayet iş- leyecek kadar aptallar mı? Bü- tün banka hesaplanm kontrol edilsin, söylenen her şey yalan. 19 yaşında bir kızım var. Ve Erol'la çok mutluyduk. Yalnız bir buçuk yıl önce bir kavgadan sonra Fadime'yi telefonla ara- yarak 'Erol'u öİdürtürsem ne iyi olur' demiştim" diye konustu. Gözaltındaki öteki sanıklar, Nunıllah Yeldan'm sözlerini ya- lanlayarak "Söylediklerinin tek keümesi büe doğru degil. Erol Bey'i öldürtmek isteyen Nunıl- lah Hanım'dır" dediler. Cinayet Masası yetkilileri, ci- nayeti azmettirenin Nurullah Yeldan olduğunu belirterek ka- dmın tutarsız davranışlarda bu- lunduğunu beürttiler. Seçim KÎT'leri batırdıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Mesut Y'ılmaz hükume- tinin temmuz a>ından bu yana seçim ekonomisi çerçevesinde uygulattığı KtTlere zam yaptır- mama politikasını seçimlerden sonra da sürdürmesi ve toplu- sözleşmelerle gelen ağır mali yükler, KİT sistemini batma noktasına getirdi. KtTlerin borçlarının çığ gibi büyüdüğü, bazı kunıluşlann maaş ödeme- lerini dahi güçlükle yerine geti- rebildiği beürtildi. Geciken fıyat ayarlamalanmn KİT sisteminin zararını her gun milyarlarca li- ra büyüttüğu, zam karan alan KİT yönetimlerinin de ilgih' ba- kanlar tarafından "Sizi görev- den alırız, zammı da uygulatmayTz" diye uyanldıklan öne sürüldü. Edinilen bilgiye göre seçimler öncesinde bütün KtT'ler hükü- metin genel politikası doğrultu- sunda fiyat ayarlaması ve zam kararlannı dondurdular. Bu ara- da bazı KlT'lerin yıl içinde fiyat ayarlamalannı düşük tutmuş ol- malan ve toplusözleşmelerle al- dıklan ek yükler yüzünden ma- li yapılan iyice bozuldu. Bu du- 2 polis (Baştarafi 1. Sayfada) rak balkondan atlayıp kaçtığı ve polise ihbarda bulunduğu öğ- renildi. Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, polisin, kendi dışında ge- lişen tüm olay ve kişilerin üze- rine şiddetle gideceğini söyledi. Ağar, "tşadamını kaçırmak is- temişler. Olaya kanşanlan, ka- çıranlan ve onlara yardım eden- leri yakaladık. Biz üzerimize dü- şeni yaptık. Gerisini adliye ve adalet yapar" diye konuştu. rumdaki kunıluşlar 20 Ekim'e kadar gun sayarak geldiler ve 21 ekimden geçerh olmak üzere yuzde 20 - yuzde 30 oranlannda- ki zam kararlannı yönetim ku- rullannda görüşerek kesinleştir- düer. Bu durumdaki kuruluşlardan biri de Yem Sanayii TAŞ idi. Bu yıl içinde sadece yüzde 29 ora- nında fiyat artışı yapabilen Yem Sanayii, 21 Ekim 1991'de bir gün sonrasından geçerli olmak üze- re yem fiyatlanna yüzde 25 ora- nında zam yapmayı kararlastır- dı. Karar, "bilgi içiıı" söz konu- su KÎTin bağh olduğu Tanm ve Köyişleri Bakanhğı'na bildirildi. Bu işlemden birkaç saat sonra Yem Sanayii Genel Müdürü Ya- vnz Sunu bakanlığa çağnldı. Bakan tlker Tuncay, Genel MU- dür Sunu'yu uyararak aldıklan kararı "çekmecelerinde bekletmekrini" ve kurulacak ye- ni hükümete vermelerini istedi. Bu arada KtT'lerle ilgili 233 sayılı kanun hükmünde karar- namenin 35. maddesinde yer alan "KİT yönetim kunıllannın mal ve hizmet fiyatlannda ge- rekli ayarlamaları yapabilecegine" ilişkin hükmü göz önune alarak zam yapma- ya kalkan bir KlT'in de Başba- kanhk'ça, "O zammı açıklarsa- nız sizi görevden alınz ve zam- mı da uygulatmayız" diye uya- rıldığı öne sürüldü. Şeker Şirketi, Türkiye Elek- trik Kurumu, Gübre Fabrikala- n ve TÜPRAŞ'tan Başbakan- hk'a gelen yüzde 20-30 arasında değişen oranlardaki fiyat ayar- laması talepleri de "Zamlan dondurma karan aldık, bunla- ra yeni hükümet karar verecek" diye geri çevrildi. ödeviyle birlikte ırkçı olduğu anlatıhyor. Entegrasyon üzeri- ne hazırladığı ödev sırasmda "Yankee Bakışı: Irk ve Sebep" kitabından çok etkilenen Duke, psikoloji, küttür, biyoloji ve U- rih araştırmasıyla entegrasyon nkrinin başansızlığa uğradığını kanıtlamaya çalıştı. O gün bu- gündür aynı şeyi kanıtlamaya uğraşıyor: Duke daha sonra bü- tün Nazi örgütleri ve Ku Klux Klan'a üye oldu. Odasına bü- yük bir Nazi bayrağı asmakla başlayıp, çeşiüi gösterilerde Na- zi kılığında kendini belli etti. Duke 1968 hareketleri sırasında libeTal, ırk aynmına karşı uğra- şan çeşitli yasa adamları hak- kında gösteriler düzenledi. "Bunlar komünist Musevilerdir" pankartlan taşı- dı. Duke, konuşmalarında sık sık Hitler'in kitabı 'Kavgam'- dan söz etti. Ku Klux Klan sa- vaşçılanna katıldıktan kısa bir süre sonra 1975'te Grand Wi- zard', bir başka deyişle Klan u'- deri oldu. Senato için ilk dene- mesini 1975'te yaptı. Duke, ABD Başkanhğı yarı- şına iki kez katılmaya kalkıştı. Birincisinde bir demokrat kılı- ğındaydı. Demokrat Partı'den aday olduğu sırada kampanya- sını eski bir Nazi sürdürdü. 1980'de Nazi ve ırkçı ilkelerle beyaz ırkın gelişmesi milli birli- ğini kuran David Duke, 1989'da Louisiana'da eyalet yürütme mecusine delege olarak seçildi. Duke'un son kampanyasın- daki en önemli iki konusu sağ- lık sigortası ve vergiler. Siyah- lann ABD sisteminde eşit tem- sili konusuna karşı çıkan Duke, bunun 'Wjters ırkcılık' olduğu- nu öne sürüyor. Vergileri artur- mamaya niyetli olan Duke, sağ- lık sigortası konusunda Cumhu- riyetçi Parti'nin açığını kapata- rak yandaş topluyor. Sağlık si- gortası 1992 secünlerinde De- mokratlann, Cumhuriyetçilere karşı kullanacağı en önemli te- ma olarak saptanmıştı. Cumhu- riyetçiler Duke'un Louisiana'da seçilmesi olasılığından son dere- ce rahatsız. Cumhuriyetçi Par- tı'nin ırkcılık konusundaki gö- rüntüsünü sivrileştiren Duke'un varhğını 1992 seçimlerinde bir olumsuz puan olarak niteleyen Cumhuriyetçiler Duke'a karşı kampanyaya katıhyor. Almanya (Baştarafi 1. Sayfada) ki PKK kamplanna karşı gerçek- leştirdiği sınır ötesi operasyon- lara Dışişleri Bakanı Hans Di- etrich Genscher dahil bazı üst düzey Alman yetkilileri tarafın- dan gösterilen sert tepki nede- niyle Ankara-Bonn ilişkileri son haftalarda hassas bir döneme girmiş bulunuyor. Alman yönetimine mensup söz konusu yetkililer, bu operas- yonlar nedeniyle Türkiye'yi "AGİK ruhuna ters düşerek in- san haklannı ihlal etmekle" suç- larken, Ankara da Almanya'yı "PKK'ya dohryh olarak destek vennekle" suçlamıştı. Bu duru- mun olumsuz etkilerinin son günlerde tam dağılmaya başla- dığı bir suada Almanya Parla- mentosu Bütçe Komisyonu'nun karan tartışmah ortamı yeniden canlandu-dı.Büyükelçi Dincmen, düzenlediği haftalık basın top- lantısında konuya değinirken, Tederal Alman Medisi Bütce Komisyonu, Türkiye'deki sözde insan haklan UdaDerini öne sü- rerek özel teçhizatlandırma yar- dımı çerçevesinde ülkemize ve- rilen askeri yardımlann 1992 yı- Imda kuHaadmaa öngörülen 25 milyon markhk bölümünü Mo- ke etme karan almışür" dedi. "Yanlış bUgi ve değeriendir- melere dayanılarak ahoan bu kararı üzüatüyle karşıladıklanm" belirten Dinç- men şunlan söyledi: "Bu karann sıkınblı bir dö- nem geçinnekte olan Türk- Alman Uişkilerine katkıda bu- lunmayacağına inanıyoruz. Son zamanlarda iki ülke arasındaki ilişkiler gerçekten bazı rahatsız- hklara sahne obnaştnr. Biz, ken- dimize dişen görevi sürekli ola- rak yerine getirmekte ve gerek Alman makamlannı, gerek Al- man kamuoyunu etkikyen ku- nüuşlann yetkililerini bügilen- dinneye gayret sarf etmekteyiz." ARCELİK'İN BÜYÜK FIRSAT KAMPANYASİ SÜRÜYOR... YERİNİ HAZIRLAYAN EKSİGİNİ TAMAMLIYOR! Ya siz? Fırsatı değerlendiriyor musunuzF Tekrar hatırlatıyoruz; şimdi tüm Arçelik ürünleri bütün Arçelik Yetkili Sotıcılarında inanılmoz toksitlerle! H a y d i A r € o I i k Şimdi! Koşullar cazip. Secenekler cesit, cesit. Fiyatlar sabit Ödemeler taksit taksit! ARCMUK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle