Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29EKİM 1991 * * * * HABERLERÎNDEVAMI CUMHURİYET/17
AııkaraVIabombalı suikast(Baştarafi I. Say/ada)
çalan buldular. Patlama sonu-
cu araçta büyük hasar meyda-
na gelirken çevrede bulunan bi-
naların camJarı kınldı.
Patlamalar sonrasında çevre
sakinJeri vegörgü tanıklan bü-
yük bir giirüJtü duyduklarını ve
araçlann alev aidığını söylediler.
Victor Marwick'in komşula-
nndan Hüseyin Erkmen, Luci-
ana Marvvick'in patlamadan
sonra eşini arabadan çıkarma-
ya çalıştığını, bu sırada da saç-
lannın yandığıru söyledi. Erk-
men, daha sonra Balgat Üssü'n-
den gelen bir ambulansın öluyu
ve yaralj Luciana Marwick'i us-
se götürdüğunü belirtti.
Oğrenci Musfafa Siloglu da
arabaıun alevler içinde olduğu-
nu, daha sonra gelen polislerin
köpekJerle apartmanın garajın-
da bomba aradıklaruu aniattı.
Marvvick ailesinin komşusu
Leyla Norris de 3 yıldır aynı
apartmanda oturdukJarını, ço-
cuklan olmadığını aktardı. Nor-
ris, apartmanda 8 ABD'li aile-
nin ocurduğunu ancak bir koru-
ma görevlisi olmadığını kayde-
derek "Apartmanın garajı var.
Neden sokaga park etti bilemi-
yonım, ama bazen garajda yer
olmnyor" diye konuştu.
ABD'li çiftin, adını vermek
istemeyen bir başka komşusu da
2 gün önce apartmanın garajın-
dan yürüyerek çıkan 2 yabancı
erkek gördiiğünü söyledi. Ta-
nık, garajın içinde asansor oldu-
ğunu ifade ederek iki kişinin ga-
rajda bulunmasmdan kuşkulan-
dığını bildirdi.
Bu olaydan yanm saat sonra
Mısır Büyükelçüiği İdare Ataşe-
si AbduJJaJı Hüseyin H Korabi'-
nin arabasına konan bomba
patladı. Sedat Simavi Sokak
Mesa Sitesi 9. bloktaki evinin
önündeki 06 CP 228 plakalı ara-
cına, iki çocuğu ve eşiyle birlikte
binen Korabi aracı çahştırdığı
anda patlama meydana geldi.
Sol bacağı kopan ve ağır yaralı
olarak Hacettepe Üniversitesi
Tıp FaküJtesi Hastanesi'ne kal-
dırılan El Korabi, ameliyata ah-
nırken aracın arka koltuğunda
buJunan iki çocuğunun hafjf ya-
ralandığı, eşinin de şok geçirdi-
ği ifade ediJdi.
Yaklaşık bir yıldır Mısır Bü-
yükelçüiği'nde idari atase ola-
rak görev yapan El Korabi 55
yaşında. Dört çocuk babası olan
ataşe, Türkiye'de görev yapma-
ya başladığından bu yana, saldı-
nya uğradığı Sedat Simavi So-
kak 6 Nolu Blok 37/8'de aile-
siyle birlikte oturuyor.
Patlamadan sonra olay yeri-
ne gelen Ankara Valisi Erdogan
Şatainoğlu ile DGM Başsavcısı
Nusrel Demiral, ineelemelerde
bulundular. DemiraJ, olayın da-
ha önceki bombaiama oJayları-
na benzediğini belirterek soruş-
turmay! başlattıklannı açıkladı.
Ankara Emniyet Mudürlüğu
yetkilileri de aracın altına yer-
leştiriien bombarun tahrip gücü-
nün çok yüksek olduğunu söy-
lediler.
Edinilen bilgiyegöre patlayı-
cılar, araçlara bir gece önceden
yerleştirildi. Yetkililer, saJdınla-
rın hedefi olan kişilerin
"uyrukJan" nedeniyle önceden
seçildiklerini belirterek "Ancak
niye özellikle o iki kişi seçildi,
bilemiyoruz. Belkı de patlayıcı
lar, guvenlik açısından en kolaj
o araçlara yerleştirildi. Bu ne-
denle o iki kişiye saldırı
düzenlendi" dediler.
Ankara Valisi Erdoğan Şahî-
noğlu, şu ana kadar bir eskâl
saptaması yapılamadığını belir-
terek şunlan söyledi: "Tahrip
giicii çok yüksek bir patlavıcı
maddenin oto elektrik kontağı
iie irtibatlanması sonucu mey-
dana gelmiş bir olay. Şu ana ka-
dar bir eskâl tespiti yapılamadı.
Ancak çaüşmalar devam ediyor.
ABD'li kadının sağlık durumu
iyi. Tedavisini kendi tesislerin-
de yaptınyorlar."
Şahinoğlu, iki olay arasmda
bağlantı olup olmadığının sorul- "Bu (diin) sabah saat 08.00
ması üzerine "Şu anda bir şey sıraJannda kimliği belirsiz kisi-
söyleyemeyeceğiz. tkinci paûa- lerce Ankara'da bir Lamyonete
ma biraz daha hafif, birinci yerleştirilen patlayıcı maddenin
oiayda aracın biraz daha ram-
pada olması, etrafın çukur ol-
ması. akustik bir ses ve basınç
elkisi de yaratmış. Bombanın
tahrip giicüniin yanında basınç
nedeniyle çevre tahribaö yüksek
olmuş" dedi.
Dışişleri Bakanlığı, iki ayn
bombalı saldın olayıyla ilgili
olarak yaptığj açıklamada, "iki
dost ülkenin yurdumuzda misa-
fîr bulunan vatandaşlannı bedef
alan saldırıların şiddetle
kınandığını" bildirdi.
Bakanlık açıklaması aynen
şöyle:
f
Köşk'ü geleneksel boykot
(Baştarafi 1. Soyfadaj
kutlanması merasimine
karsı Uvır koymuşuz anlanuna
gdecek davranışlar yapmak is-
temiyonız. Bizün tavnmız ne
cumhuriyete, ne Anıtkabir'e, ne
~ devlete karşı. Yanlış bir seyi dü-
zeltmek istiyoruz. O da onü-
müzdeki gunkrde beih' olacak."
Demirel, Özal ile Önceki giln-
kü cenaze töreninde tokalaşma-
dığını anımsatarak bu konuda-
ki tavnnı soran bir ga2eteciye de
"Ortada cenaze vardı. D sıiuş-
mak mümkün degildir. Basuı aJ-
dı bunu, el sıktı, sıkmadıya ge-
tirdi. Kinıse kimsenin elini sık-
madı. Ben u>gar bir adamım.
'El sıkmam' diye bir sey koyma-
dım orta yere. Bizinı (avnmız
şahsi degil, yanlışiıgadır. Sanı-
rım, bu tavnnuz da netice
almıştır" yanjtını verdi.
Demirel'in tavnnın açıkiığa
kavuşmasını bekleyen Erdal
Inönü de dünku basın toplantı-
sında, 29 EJdm resepsiyonuna
katılmayacağını açıkradı.
Inönü, "özal'm resepsiyonuna
katılmıyor musunuz, tavnnız
netlesti mi" sorusunu, "Evet,
netleşti. tzmfr'e gidiyonıra" şek-
lindeyanıtladı. ınönü, 29Eİcim
törenJeri sırasında Izmir VaJili-
ğTnin ilin milletvekilierine vere-
ceği resepsiyona katılacagını ve
mazbatasıru aidıktan sonra An-
kara'ya döneceğini söyledi.
Geçen yıl Cumhuriyet Bayra-
mı törenlerinde Demirel ve Inö-
nü, Anıtkabir ve Hipodrom'da
dözenlenen törenlerle Çankaya
Köşkü'nde düzenlenen resepsi-
yona katılmamışlardı. Arutka-
bir'de Özal'm katıldığı törenden
sonra Demirel de partisinin il
başkanları ve yöneticileriyle
Anıtkabir'i zjyaret ederek çelenk
koymuştu. Demirel, özal'm
TBMM'deki tebrikleri kabulüne
Hipodrom'daki törene ve resep-
siyona katılmanuştı. SHP'den
bir heyet de Anıtkabir'e çelenk
koyarİcen Erdal fnönü, Istan-
buî'da düzenlenen törenlere ka-
tılmıştı.
Cumhuriyetin ilanının 68. yıl-
dönümü nedeniyle bugün An-
"kara'da iJk tören Anıtkabir'de
düzenleneceL Ardmdan Özal,
TBMM kabul salonunda tebrik-
leri kabui edecek. Hipodrom'da
düzenlenen törenlere kanlacak,
akşam da bir resepsiyon vere-
cek. özaJ'm iki gün sürecek re-
sepsiyonuna eski milietvekilleri-
nin yanı sıra yeni seçüen millet-
vekülcri de çağnldı. Ancak bu
reseps.yonlara partilerinin pro-
testost nederiyîe sadece ANAP
miUetvekillerinin katılmaları
bekleriyor.
Ece^it de katılnnyor
DSP Genel Baskam Bülent
Ecevt, dünkü basın toplantısm-
da Cımhunaıkanı'nın verece-
ği respsiyoaa gidip gitmeyece-
ği yolundaki bir soruyu, "Hteyır,
gitmeyecegim. Bize gnıp olraa
hakkı tanınmadıgi için daha ön-
ce de gitmedik. Bunun Cumhur-
başkam'nı tanıyıp tanımamak-
la bir ilgisi yoktur" diye yanıt-
ladı.
Ecevit, Özal'm seçilmesinde
ANAP kadar DYP ve SHP'nin
de suçlu olduklannı savunarak
özal'ın Çankaya'dan indirilmesi
için bir anayasa değisikJiği yapıl-
masına karşı olduklannı söyle-
di. özal'ın anayasaJ sınırlar içe-
risine çekilmesi gerektiğini belir-
ten Ecevit, "Ancak Türkiye'nin,
Cutnburbaskanrndan önde ge-
ien sonınlan var. Yeni hüküme-
tin oluşturulması ve Güneydo-
ğu'daki son gelismeier bundan
daha onemli" dedi.
Mesajlar
TBMM Başkanj Kaya Er-
dem, siyaii partilerin liderleri ve
baa kuruluşiann yöneticileri,
Cumhuriyet'in kuruluş yıldönü-
mü dolayısıyla yayuûladıkları
mesajlarda geleceğe yönelik
beklentilerini dile getirdiler.
TBMM Baskanı Kaya Erdem,
iç ve dış tehlikelere karşı devlet-
çe daima uyanık olunmasını is-
terken, Başbakan Mesut Yılmaz
da yayunladığı mesajda, cumhu-
riyetle başlayan gelişmelerin,
Türkiye'nin 2000'Ii yıllarm güç-
lü ülkesi olma yolundaki çaba-
lannın nüvesini oluşturduğunu
söyledi.
DYP Genel Başkanı Siiley-
man Demirel, Türkiye'nin önün-
de; cumhuriyeti, demokratik ha-
le getirme, kurallar, kavramlar
ve kurumlar rejimi yapma hede-
finin durduğunu söyledi.
SHP Genel Başkanı Erdal
tnönü de mesajında, SHP'nin,
yeni oluşan parlamento dağılı-
mı içinde üzerine düşeni yapa-
cağını bildirdi.
Erbakan'dan protokol
protestosu
Mısırlı dipfomatın eşi büyük şok yaşadı. (Fotoğraf: RIZA EZER)
Lslanı kaynaklı örgütlerin eylemlerî
ANKARA (Comburiyet Bü-
rosu) — Jslam kaynaklı kimi
gizli örgütler ile terörist gruplar,
son yıllarda Türkiye'dc yaban-
cılara yöneffk saldlrı ve suikast-
lar düzenlediler. Bu saldın ve su-
ikastlar şöyle sıralanıyor:
—İran'dan Türkiye'ye girdiği
öne süriilen ajanlar tarafından
Hizbullah örgütüne muhalif
oian ve sürgıinde yaşayan Azer-
baycanlı lider Haa Mubamraed
Yelfani 1983te Erzurum'da öl-
dürüidü.
—1985 mayısında İranlı binba-
şı Behruz Şahverdulu, aynı yı-
lın araJık ayında Albay Hamdi
Aziz, 1986 ekiminde Albay
Ahmet Hamid, 1987 temmuz
ayında da Hasan Mansuri öldü-
rüldü. Bu saldınlann Humey-
ni'nin gizli örgütü Şavamak ta-
rafından gerçekleştirildiği iddia
edildi.
—Temmuz 1985*fe Ankara'da
Ürdün BüyükelçUiği 1. Katibi
Sait J. Sait oldünildü. Olayın,
İslami Cihad ve Ebu Nidal tara-
fından gerçekieştirildiği ileri sü-
riiidü.
—1986 e>lülunde gerçekleştiri-
len Istanbul'da Neve ŞaJom Si-
nagog baskımnda da 23 Muse-
vi yaşamını yitirdi. Bu olayı, Js-
lami Direniş, Filistin Intikam
örgütü ve Kuzey Arap Birliği
Teşkilatı üstlendi.
—Ekira 1988'de Suudi Arabis-
tan'ın Ankara Buyukelçiliği'nde
ikinci sekreter olarak görev ya-
SHP'de ipler kopuyor
pan Abdülgani Bedevi öldüriil-
dü. Olayı lslami Cihad üstlendi.
—Ekim 1989'da Suudi Arabis-
tan Büyûkelçiliği Muhasebe
Müdürü Abdurrahman El Şira-
bi'nin otomobiline bomba yer-
leştirildi. Şirabi'nin agır yara-
landjğı saJdınyı, yine lslami Ci-
had üstlendi.
—Mart 1990da Irak Büyûkel-
çiliği Ticari Ataşesi Koes Ali
Faysal Hüseyin'in arabasına
bomba konuldu, ataşe yaralan-
dı. ısiami Cihad üstlendi.
—Mart 1990'da Iran yanlısı ol-
duğu sanılan teroristler, İstan-
bul'da, İranlı oğretim uyesi Mu-
hammed Reza Akhvanjan'ı ya-
raladılar.
infüak etmesi sonucunda araç-
ta bnlunan TUSLOG görevlisi
ABD uynıkJu Victor Martvkk
olay yerinde hayatını kaybet-
miş, eşi Bayan Marwick ise ağır
yaraianmıştır.
Yine bu (dnn) sabab saat
08.15 sıralannda Ankara'da işi-
ne gitmek üzere evinin önünden
otomobiline binen Mısır Büyü-
keiçiüği Basın Muşaviriiği fda-
ri Ataşesi Abdullah El Korabi'-
nin aracına önceden yerleştiril-
digi anlaşılan patlayıcı madde-
nin infiiak etmesi sonucunda,
adı geçen ağır, araçta bulunan
iki çocuğu da hafif yaraiannuş-
lardır.
Peş peşe meydana gelen ve iki
dost ülkenin yurdumuzda bulu-
nan vatandaşlannı bedef alan
bu terörist saJdınlan şiddetle kı-
nıyoruz. Saldınlann faillerinin
yakalanarak adalet önüne çıka-
nlmalannı teminen ilgili ma-
kamlanmızca yoğun bir operas-
yon başlatıimıs bulunmakta-
dtr."
Bombalar
(Baştarafi 1. Sayfada)
rafmdan üstlenildiğini doğrula-
dılar. Emniyetten bir üst düzev'
yetkili, saldınlann Ispanya'nın
Madrid kentinde önümüzdeki
gunlerde yapılacak "Ortadoğu
Konferansı"nı protesto amaçh
olduğu yorumunu yaptı. Aynı
kaynak, her iki olayın aynı gün
ve aynı yöntemle yapılmasının
bir tesaduf olmadığını ifade ede-
rek şunlan söyledi:
"Önümüzdeki gunlerde
Ispanya'oın başkenti Madrid'-
de Ortadoğu Konferansı topla-
•acak. Bu konferans, Amerika
aracıiıgıyla gerçekleştiriliyor.
Burada ilk defa Filistin ile tsra-
Q, yani Yahudilerie Araplar ya-
kıniaşacaklar. Mısıt, hem bir
Arap ülkesi oJması hem de Sov-
yetler Birligi'yie uzaklaşması ve
Amerika'y a yaklaşması nede-
niyle tüm olaylarda Amerika ile
bir tutuluyor. Daha önceden de
bu nedenlerle saldırılar meyda-
na geimişti. Bu tür saldınlar ra-
dikal ve radikal ohnayan dıs ör-
giitlerce yapılmaktadır. Bu ne-
denle ber iki olayın da aynı ör-
güt tarafından işlenme olasıiıgı
yüksektir."
1982 yıünda Lübnan'da ABD
BüyükeJçiJiği'ne düzenledi|i sal-
dırıdan sonra adını duyuran ls-
lami Cihad, 1983'te Lübnan'da
BM bünyesinde görev yapan
ABD ve Fransız karargâhlanna
saldırıda buJunarak çok sayıda
askerin ölümüne neden olmuş-
tu. Bugüne kadar hiçbir mensu-
bunun yakalanamadığı lslami
Cihad Örgütü, Emel örgütünün
eski liderı Hüseyin Musavi tara-
fından yönetiüyor.
Terör uzmanlanna göre "ts-
lami Cihad" adında bağunsız
bir Örgüt bulunmuyor, Emel,
Hizbullah gibi radikal Şii örgüt-
lerinin ortaklaşa düzenledikleri
eylemlerde bu isim kuUanılıyor.
GOZLEM
UĞUR MUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
pılıyor.
Seçim, bir "kaos" yarattı. Bu kaos da bir hükümet boş-
luğu...
Bu ortamda, orta sağ ile orta solun bir araya gelerek hem
ekonomik sorunfar hem Güneydoğu sorununa çözüm yolu
aramaları, akla yatkın bir seçenek gibi gârünmekteydi. An-
cak koşullar, böyle bir koalisyona -şimdilik- pek elverişli de-
Bu koşullar Demirel'e yeni bir MC ortaklığı yolu açıyor.
Yeni MC, gerilimleri daha da arttırır. Toplum yeniden ve
hızla bir iç savaş ortamına sürüklenir. Bir iç savaş ortamı
doğarsa otoriter rejim özlemleri su üstüne çıkar.
Açılacak bu güç dönemde "büyükpatron Amerika" Türk-
iye'ye hem Kıbrıs hem Kürt sorununda dilediği çözümü be-
nimsetir.
Toplum olarak bu aymazlıktan nasıl kurîulacağız?
* * •
Sosyal demokratların, bu dramatik seçim yenilgisinden
sonra SHP ve DSP'yi kucaklayan yeni bir yapılanmaya gir-
meleri gerekirken, kişisel özellikleri ağır basan bir kapış-
maya sürüklenmeleri de bir büyük aymazlıktır.
"Küçük kurultay mı önce yapılsm, yoksa olağanüstü ku-
rultay mı?" gibi çekişmelerle olağanüstü kurultay takvimi-
ni ileriye atmak ya da öne almakla, hangi yapısal sorun çö-
zülecektir? Olağanüstü kurultay isteyenleri, disiplin kurul-
larına vererek hangi demokratik çözüm üretilecektir?
İnönü, seçimlerden hemen sonra sosyal demokratlara
SHP ve DSP'yi bir çatı altında toplamayı amaçlayan yeni-
lenme ve yapılanma çağrısını yapabilir; böylece bu yenil-
giden sonra sosyal demokrat kadroların değişmesine de ön-
cülük görevi üstlenerek yol açabilir; siyaset sahnesinden
bundan sonra çekilebilirdi.
İnönü'nün bu tavrı belki de Ecevit'e ne yapması gerekti-
ğini gösteren bir ömek olurdu.
Bu yenilenme ve yapılanma küçük kurultay ve olağanüstü
kurultay arasındaki beş on güne sıkıştırılamaz.
SHR 1987 seçimlerinden önce DYP ile anlaşarak bu ada-
letsiz seçim sisteminı boykot edebilırdi. Yine SHP yerel se-
çimlerden sonra TBMM'den çekilerek ANAP'ı yeni bir se-
çim yasası ile erken seçime zorlayabılirdi.
Bunlar elbette "risk" getirici kararlardı. SHP bu riski göze
alamadı. Ne İnönü alabildi bu riski ne de yerel seçimler-
den sonra Baykal.
"Yığınakta yapılan hata" savaşı etkiler. Kurmaylann sık sık
kullandıkları bu kavram siyaset planlamasında da geçerli-
dir
SHR o gunlerde bu riskleri göze alabilseydi, bugün içi-
ne düştüğü içier acısı durumdan daha mı kötü koşullara sü-
rüklenirdi?
* * •
Türkiye'de son yıllarda "serbest piyasa fetişizmi" yaratıl-
df. Bu serbest piyasanın ne olduğu, ne olmadığı bile tartı-
şılmadan bu kavrama sımsıkı sarılmdı.
ANAR Türkiye'ye "serbestpiyasa ekonomisi" mi getirdi?
Hayır, tersine ekonomide "devlet müdahalesi"n\ arttırdı.
Ekonomide piyasa güçleri yerine başbakanlık ve cumhur-
başkanlığı katlanndaki "emir-kumanda" yönlendirici oldu.
Serbest piyasa ekonomisi fetişizmine sanlanlar, bu emir-
kumanda ekonomisi için hangi yasalar çıkarıldı, hangi ya-
sa gücünde kararnameler ve tebliğler, bunlara hiç bakma-
dılar.
Varsa yoksa serbest piyasa!
Hangi yasalarla, hangi tebliğlerle, hangi kaçakçılık grup-
ları korundu ve kollandı?
Serbest piyasa fetişizmi bunları da görmezlikten geldi.
"Serbest piyasa" bir çeşit slogan oldu.
Tıpkı 12 Mart ve 12 Eylül öncesinin fetiş haline gelen ün-
lü sloganlan gibi.
Yakın tarihimizdeki olay ve oluşumlardan tıpkı çıkarılan
yasalar, yasa gücündeki kararnameler ve tebliğler gibi ha-
bersiz olduklarından "devletçilik" ile "ittihatçılığı" birbirine
kanştırdılar.
Yalan üzerine ideoloji, bilgisizlik üzerine siyaset oluştu-
ruluyor.
İttihatçılar, 1908'de tıpkı 12 Eylül generalleri gibi "serbest
piyasa ekonomisi" kurmaya çalıştılar. Kurtuluş Savaşı'ndan
hemen sonra da ekonomide liberal düzen uygulandı. İrti-
hatçıların serbest piyasasını 1, Dünya Savaşı önledi; Kema-
listlerin liberal ekonomisini de "29 dünya kapitalistbunalımı."
Ne gerek var bu konuları tartışmalara? Ne gerek var bu
yasaları, yasa gücünde karamameleri, tebliğleri ve dosya-
ları tek tek okumaya ve incelemeye.
Yaşasın serbest piyasa... Yaşasın emek gelirlerini geri-
letip sermaye gelirlerini arttıran liberalizm.. Yaşasın şanlı
işadamları.. Yaşasın ANAP ve TÜSİAD.. Kahrolsun İttihat-
çılar ve devletçi Kemalistler!
RP Genel Başkanı Erbakan
ise insan hakları üzerine kon-
muş olan sırurlarnalann kaldınl-
ması gerektiğini söyledi. Erba-
kan, Cumhuriyet Bayramı tören
ve resepsiyonuna katılmayacağı-
m da açıklads. Erbakan
yazılı açıklamada, "merasimler-
de talbik edilen protokolun dü-
zensizlik ve baksızlıklar, mille-
te karşı saygı bakımından bir-
çok hata ve kusuriar içerdiğini"
öne sürdü.
Erbakan şöyle devam etti:
"Diğer yaodan Çankaya'da
verilecek olan içkili resepsiyona
da gerek protokol sebepleri yü-
zünden ve gerekse saçı bitmedik
yetimlerin hakkıyla içkili ziya-
fetierin verilmesini uygun gör-
medigimiz için katılamayacağı-
mızı aziz miUetimize saygı ile ar-
zederiz."
ARADABIR
!Y»f.Dr.METE TAPAN
(opunacılık ve Uygartık•aşttrafı 2. îayfada)
ıgür<j ekcnomık ve poiıtık modeflerle sağlamak olanaksızdır
ile )ir de suna yanlış kultür politikalarırtı ve fırsatını buldukça
srKei huk.metın politık baskılannı da eklersenız ulkemızde bu-
nKı koruracılık olgusu ortaya çıkar Turizm Bakanlığı'nın proje
ayı le kern en gorkemlı yerlenne oteller dikılır, dunyanın ıncısı
ın îoğazic beton blokların yükseldıği yer olur ve tüm Akdeniz
E o kıyıla-mızın doğal guzelliklerı teker teker tahrip edılır
HÇrcmacık uygarlığın bir gostergesı olduğu kadar bir topluma
ılilkazararan, toplum bıreylerı arasındaki bağı kuvvetlendıren,
aryaşaC'.lan yoreleresaygılı kılan bıraraçtır Dolayısıyla koru-
cıâın, hımanızmın gelışme surecındeki ağırlığı unutulmamalı-
İsana &ygı, once yine ınsanın tarıh boyunca yarattığı ûrunlere
Q I ile balar sonra da gelecek nesıllere en az geçmıştekı urun-
kdar baarılı ürün vermekle sürer. Sugün ne bırıncisı ne de
c i yapı /or. Kuramsal olarak evrensel düzeylere belki gelme
taifidaycama uygulamalarda maalesef saygın bir korumacılık-
»2 etn»k olanaksızdır Eski yapılan yıkıp, onarıp taklıtlerinı
>rsM vey kent dokusunu hiçe sayan yapılar ınşa etmek. bir an-
•< ünıvîsıtelerde gelıştırılen kuramlara saygısızlıktan başka
ş/ değmır.
E avuç isan, çogu kez kazanılmış haklara ya da yürurluktekı
n ra öd.i verme zorunlüluğunda olsa da boşu boşuna bir savaş
»vr. Ver
4ğı bu savaşı birkaçının dışında ne polıtik guçlere ne
lahiplene ne de genış ha/k kıtlelenne anlatab'lıyor. Gerçekte
nacılığ1
bir uygarlık sorunu olduğunu, bir dernokrası sorunu
UJPU inndırrnak ıçın bu bir avuç ınsan zaman zaman dışlanı-
orlam ır, hatta alay edılıyor Kanımca yine de bu savaş enınde
>«ja b. kışılerın zaferıyle bitecektır Ancak zafere ulaşılana
bircokultur ve doğa variıkları da yok olacak, ulkemız kultur
esı yo-jnden fakırleşecektır Bu kultur ve demokrası savaşının
a suree ve zaferie bıtmesını dilerım.
(Baştarafi 1. Sayfada)
Inönü, dün düzenlediği basın
toplantısmda, parti içi mesele-
lere deginerek "Açık yürekli-
likle konuşacagım" dedi ve
özetle şu görüşlere yer verdi:
"PartUilerimizde gördüğüm
bir yaklaşım var. Biz, seçimde
birinci parti olmayı planlıyor-
duk. Bu sonucu partimiz sagla-
yamadı. Bunun nedenJerini ara-
mak, bu degerlendinneyi ya^:-
mak hepimizin görevi. Bütün
meseie, bunu serinkanlılıkla
yapmak. Belirii bir düzen için-
de organlarda göruşülmesini
sağiamak ve sonunda zamam
gelince kunıitavda bunu dile ge-
tirmek. Bunu yaparken bir kav-
ga havasına girmemek çok
önemli. Çünkü bizinı görevimiz
bitmedi. Yaptığımız vaatler
dof rultusunda muhalefette mi.
iktidarda mı yer alacagız, bunu
kimse bilmiyor. Kendi içinde
kavgalı bir parti, bu görevlerin
hJçbirini yapamaz izlenüni vere-
mez. Bu yanlıştır, kimsenin ya-
ranna degildir. Partililerimizin
böyle bîr şeye ginnemelerini is-
tfyorum. Seçimden başan ya da
basansjzukia çıkılnuş olursa ber
iki halde de sorumluluk genel
baskamndir. Ben bu sorumlulu-
ğo alıyornm."
Kimsenin "Genel Başkao so-
nımlnluktan kaçıyorizlenimine
kapılmamasını" isteyen İnönü,
bu sorumlulugu "herkes rahat-
lasın" diye aldıgın], ancak seçim
sonuçlannın da serinkanJılıkla
değerlendirilmesi gerektiğini
söyledi. Inönü, 15 gün içinde
küçük kurultayın toplanacağıiM
ve bu konulann ilk değerlendi-
rilmesinin yapılacagını anlata-
rak "Tabii konu küçük kurul-
tayla bitmeyecek. Ondan sonra
daha geniş bir platformda sos-
yal demokrasinin daha fazla ba-
şan sağlaması için ne gerckir,
böyle bir çahsma devam edecek.
Bunu yapmakla yarar var. Böy-
le bir tartismaya ginneden 'He-
men kurultay toplansın, hesap-
laşma yapalım, yönetim değiş-
sin' yaklasımı kişisel bir yakla-
şım dır. Boyle bir yaldasırn, par-
tive buzur getirmez ve sağlıklı
yönetimin kurulması böyle
mümkün degildir" diye konuş-
tu. Inönü, bu tür bir hesaplaş-
ma isteğinin daha önceki bir he-
saplaşmanın sonucunu almak
dcğrultusunda kullanıldığını
öne sürerek partüilerden bunu
görmelerini istedi. İnönü, "Bu-
nu söyiedigim zaman hiçbir şe-
kilde sorumluluktan kaçmıyo-
rum. Kimse yanlış anlamasın.
Mesele, bir kisiye sorumluluk
yükleyerek sonuca varmak im-
kânı olmadığını görmeierini
saglatnaktır" diye konuşarak
sağlıklı sonucun bir tartışma ze-
mini oluşturulmasmdan geçtigi-
ni söyledi. SHP lideri, partinin
önündeki görevler dururken iç
kavgalara gömülmüş izlenimi
vermeye kimsenin hakkı olma-
dığuu anlatarak "Kimse bir ku-
nıltaydan kaçmıyor. Ama ku-
rultayın yapması gereken şey
nedir? Onu önceden herkes an-
lamalıdır. Şimdi bir seçimde is-
tenilen sonuç alınamadı diye
herkeste duygusal bir tepki var.
O duygusal tepkiyi kanaüze ede-
rek yönetimi degiştirelim anJa-
yışı fırsatçılıktır. fırsatçı bir yak-
lasımdır. Bunu yapanJara da
partiye de bü" sey getirmez" de-
di.
"Disiplin lehdiüeriyle parti-
lileri korkutmayı" düşünmedik-
lerini, ama partililerin gereken
olgunJuğu göstermelerini de is-
teyen İnönü, sağlıklı bir değer-
lendirme için aceie olağanüstü
kurultayı toplamanm yaranrun
olmayacağım anlatarak "O ar-
kadaşlara sesieniyonım, bu yap-
tığımzla parti içinde huzuru sağ-
layamazsınız. Partinin daha bü-
yük görevlere gitraesine yol aça-
mazsınız. Kavga ortamını özen-
dirmiş olursunuz" diye konuş-
tu.
3 ay önce yapılan kurultayla
bu yönetimin göreve geldiğini,
tay tarihine karar verilebilir" düşük. Ne zaman kurultay top-
görüşünü ortaya koydu. "Siz lanırsa o zaman gideceğim,'S«-
çekihn, bizgefciim" anJayışının nımluluk benimdir, geregini
vatandaşm SHP'den bekJediği yapm'diyeceğim. Bıralcuı disip-
görevi aksatmaya yol açacağıru ün meselelerini, sertleşmeyi, >ıı-
söyleyen Inönü, sorumlulugu
üzerine aldjğını ve partinin ka-
ranna saygısınm sonsuz olduğu-
nu dile getirerek "Ama şimdiki
mesele, sanki kaçan varraış, o
kaçmadan yakalayalım gibi bir
anlayışla bir kavga ortamı do-
ğurmak. Işte bu yanlıştır. Bunu
partililerirnizzn yapmamasun is-
tiyonım. Önümüzdeki görevler
hiçbir sekilde küçümsenecek gö-
revler degildir" dedi.
SHP lideri, gazetecilerin ko-
nuya ilişkin sorularını ise şöyle
yanıtladı:
"— Hiçbir şeyden çekinme-
diğinizi söylediniz. O halde bü-
yük kurultay yerine niçin küçük
kurultayı topluyorsunuz?
tNÖNÜ — Az önce anlattım.
Bir kere daha söyleyeyim. Kü-
çük kurultay bir danışma orga-
nıdır. Örgutümüzün ne düşün-
düğünü görmekte büyük yarar
var. Mesele basit bir yönetim
değişikliği degildir.
— Gerekli 200 irazanın buna
karsın toplanması halinde tav-
nnız ne olacaktır?
fNÖNÜ — Ben bu 200 imza-
run toplanmamasmı istiyorum.
Bu 200 imzayı toplamakla yan-
lış bir iş yapıyorsunuz. Maksa-
dıruz yönetim değişikliğiyse, ku-
rultayda bir gün olur. Bugün
yapmaya çalışmak, parti içinde
bir kavga havasııu canlandırma-
ya çaJjşmak oJur. Bu, yanlıştır.
Meseleyi kişiJere indirgemek
yanlıştır.
— Bu mesajınıza karsın 200
imza toplanıp getirilirse tavn-
nızda sertleşme olacak mı?
İNÖNÜ — Önemli olan be-
nim tavnm değil, verdiğim me-
saj. Kendinizi genel başkan ye-
o dönem kimsenin geneJ merke- rine koyun. Bugün vatandaş siz-
zi eleştirmesine karşı çıkmadık- den ne bekliyor? Şu veya bu in-
larını ve normal karşıladıkları- sanı yönetime getirmeniz için
nı anlatan İnönü, "Seçimde is- aranızda kavga etmenizi mi is-
tediğimiz sonucu alamadık. El- tiyor? Çok önemli bir seçimden
bette bunun besabı verilecektû-.
Kurultay da %erilecektir. Ne za-
man verilecektir? Önümüzdeki
hükümet veya muhalefet duru-
munun açıklıga kavuşmasmdan
sonra sağlıklı bir sekilde kurul-
çıktık. 8 yıldu- iktidardaki par-
tiye vatandaşlarımız oylanyla
gule gule dediler. Biz, ya huku-
met ortağıyız ya da ana muha-
lefet partisiyiz. YavTu muhale-
fet partisi otaıa ihtimalimiz çok
muşamayı. Partilim ne yapma-
sı gerektiğini düşünsün. Partili-
nin yapması gereken şey, parti
olarak onada durmak, bütün-
lüğümüzü korumak, muhaJefet-
te miyiz, hükümet miyiz, bunu
görmektir.
— Hükümet işleri çözüldük-
ten sonra olağanüstü kurultayın
toplanacağını söylüyorsunuz.
Bu ne kadar zaman alır size gö-
re? 8
fNÖNÜ — Birkaç ay içinde.
Yoksa bu tartışma 3 gün içinde
bitmez."
öte yandan bu gelismeier
üzerine değerlendirmelerini Cin-
nah Caddesi'ndeki Nizaraettin
Çoban'a ait bir büroda yüruten
Baykal ve arkadaşlan, İnönu'-
nün açıklamalannın, "olağa-
nüstü kurultay sürecini ertele-
mek ve vazgeçirraeye yönelik"
olduğu sonucuna vardılar. Bay-
kal'm konuya ilişkin olarak ar-
kadaşlanna, "Düğmeye basıl-
mıstır. Delegeler kurultay isti-
yorlar. Buna kim, ne hakla en-
gel olabilir? Buna engel olun-
ması. hukuk ihlalidir. 16 kasım-
da olağanüstü kurultay yapılır,
bundan sonra eğer yapılacaksa,
ilkeli bir sekilde koaÛsyon gö-
riismeleri de yürütüiür" dediği
belirtiliyor.
Saat 17.30 sulannda Ejref Er-
dem, Fahrettin Demir, İstemi-
han Talay, Ali Haydar Sarısu,
Enis Tütuncü'den oluşan bir he-
yet Genel Sekreter Hikmet Çe-
tin'in odasına girerek 338 imza-
dan oluşan ve 9 kasım günü ola-
ğanüstü kurultay toplanmasını
isteyen diJekçeyi Çetin'e verdi.
Dosyayı Çetin'e teslim eden
Erdem, "partinin içinde bulun-
duğu bunaiımdan kurtulmak
için" söz konusu imzaların ve-
rildiğini belirtti. Çetin ise, tiizü-
ğün gerektirdiği şekilde incele-
neceği ve karar verileceğini bil-
dirdi.
Dilekçenin verilmesinden
sonra İnönü ve bazı MYK üye-
leri kısa bir değerlendirme yap-
ülar. Değerlendirme toplantısın-
da İnönü'nün "konunun yetki-
li organlarda görüsülüp değer-
lendirilmesi" üzerinde durduğu
öğrenildi. Toplantıdan sonra
Cumhuriyet'e görüşünü açıkla-
yan bir genel merkez yöneticisi,
"Kurultayın bir ay içinde top-
lanması diye bir zorunluiuk yok.
Dernekler Yasası'mn 20. madde-
si, 'Bir ay içinde olağanüstü ku-
rultay çağnsı yapılır' diyor. Yet-
kili organlar toplanır ve bir ay
içinde kurultay için hangi lari-
hi uygun görürse o tarihi açık-
lar" diye konuştu.
SHP'deki Yenilikçi Sosyai
Demokratlar arasmda "Günay-
Baykal" görüşmesi sonrası par-
tililer arasmda ortaya çıkan
"Yollar aynlıyor" şeklindeki
görüşler de yeni tartışmalann
başlamasına yol açtı, Istanbul'-
daki Yenilikçi parti yöneticile-
rinden KartaJ ilçe Başkam Nu-
rettin Sanbal, SHP MYK üyesi
Ertugrul Günay'Ja bir göruş ay-
nlıklan bulunmadığını belirtir-
ken "Bizim İstanbul'da yaptığı-
mız toplantıda aldıgımız karar-
lar ile Sayın Günay 'ın gönişieri
arasmda bir farklılık yok. An-
cak biz Sayın Günay 'dan, 'Ye-
nilikçi SOS>BJ Demokratlar'la mı
birlikte politika yapıyor, yoksa
nerede hareket ediyor' onu açık-
lamasını istedik. Kendisi de
doğru buldu bu görüşo. Ancak
daha sonra bu açıklama gecik-
ti. Sayun Günay örgütlü davran-
madı, ilk demecini venneden
önce örgütle görüşmesi gerekir-
di. Budur eksik olan. Bazı ar-
kadaşlar [stanbui'da Yenilikçi,
Ankara da lnönü'cü gözükü-
yorlar. Bu, çok yanlış. Aynı şe-
kilde Sayın Günay'ı, bazı arka-
daşların sanık «andalyesine
oturtmalan da o kadar yanlış-
tır. Tüm bunlardan sonra söy-
lenecek şudur: Yenilikçilerde bir
bölünme yok" diye konuştu. İs-
tanbul'daki toplantıya katılan
bir başka partüi de Günay'ın ör-
güte danışmadan kişisel çıkışlar
yaptığı için eleştirildiğini, ancak
partinin yeniden yapılanması
doğrultusunda bir görüş ayrılı-
ğının bulunmadığının da irde-
lendiğini söyledi.
SHP'de Yenilikçilerin önde
gelen adlarından İstanbul Mil-
letvekili ve MYK üyesi Ercan
Karakaş Yenilikçilerin ortak
amacının, SHP'nin ideolojisi,
programı, örgütü ve kadrolany-
la çağdaş ve modern bir haie
gelmesine katkıda bulunmak ol-
duğunu söyledi. Karakaş, İstan-
bul'da yapılan toplantıda yol
aynmına gelindiği şekünde bir
karar alınmadığını da kaydede-
rek "Sadece soru üzerine içeri-
sinde bulunuJan bunaiımdan çı-
kış yolu konusunda Ertugrul
Günay ile değerlendinnelerimi-
an ortak olduğu ve bu ortak gö-
rüşün birkaç gün önce basına
yansıdığı belirtildi" dedi.
Günay'a yakın çevreler, Ye-
nihkçi kadrolar arasmda parti-
nin yeniden yapılanması konu-
sunda bir görüş aynlığı buiun-
madjğjnı belirtmelerine karsın
şu görüşleri dile getirdiler:
"SaviD Günay'a göre sorun
Erdal Inönü mü, Baykal mı so-
rusunda yatmıyor. Sorun, par-
tinin yukandan asagıya yeniden
yapüanmasıdır. Kimin gelmesi
degil, partinin yeniden yapılan-
dınlmasıdır. Sayın Günay; Bay-
kal'la 2 kez tefefonda, 1 kez de
karşılıkiı görüşfü ve Baykal'a
sükunet tavsiye etti. Ancak se-
çim sonrası Sayın Baykal'la gö-
rüşleri çakıştı, yoksa bir pazar-
lık veya işbirtigi söz konusu ol-
madı."
Bir kişiye 30
(Baştarafi 1. Sayfada)
tı. Bu paranm 292 milyar hra-
sını ise dağıttı. İdare bu yıl ha-
sılatmı ikiye katlamak isteğin-
de. Piyasaya bu yıl 80û milyar
liraiık büet sürillecek ve bunun
480 milyar lirasını dağıtacak.
Geçen yılbaşı büyük ikrami-
ye 22 milyar liraydı. 7053754
numarah çeyrek bilete isabet
eden büyük ikramiye İstanbul,
Tarsus, Ankara ve İstanbul ara-
smda paylaşılmıştı. 22 kiloluk
külçe aJtın ise 1056984 numaralı
yanm bilete isabet etmişti. Bi-
letler İstanbul Bahçekapı ve An-
kara Halkbankası'ndan satıl-
mıştı.
Geçen yıl 480 milyar lira kar-
şılığında 23 milyon bilet bastı-
ran idare bu biletlerden 22 mii-
yonunu satmayı başardı. Hası-
latı 450 milyar lira oldu.