22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29EKİM 1991 * * * * HABERLERÎNDEVAMI CUMHURİYET/17 AııkaraVIabombalı suikast(Baştarafi I. Say/ada) çalan buldular. Patlama sonu- cu araçta büyük hasar meyda- na gelirken çevrede bulunan bi- naların camJarı kınldı. Patlamalar sonrasında çevre sakinJeri vegörgü tanıklan bü- yük bir giirüJtü duyduklarını ve araçlann alev aidığını söylediler. Victor Marwick'in komşula- nndan Hüseyin Erkmen, Luci- ana Marvvick'in patlamadan sonra eşini arabadan çıkarma- ya çalıştığını, bu sırada da saç- lannın yandığıru söyledi. Erk- men, daha sonra Balgat Üssü'n- den gelen bir ambulansın öluyu ve yaralj Luciana Marwick'i us- se götürdüğunü belirtti. Oğrenci Musfafa Siloglu da arabaıun alevler içinde olduğu- nu, daha sonra gelen polislerin köpekJerle apartmanın garajın- da bomba aradıklaruu aniattı. Marvvick ailesinin komşusu Leyla Norris de 3 yıldır aynı apartmanda oturdukJarını, ço- cuklan olmadığını aktardı. Nor- ris, apartmanda 8 ABD'li aile- nin ocurduğunu ancak bir koru- ma görevlisi olmadığını kayde- derek "Apartmanın garajı var. Neden sokaga park etti bilemi- yonım, ama bazen garajda yer olmnyor" diye konuştu. ABD'li çiftin, adını vermek istemeyen bir başka komşusu da 2 gün önce apartmanın garajın- dan yürüyerek çıkan 2 yabancı erkek gördiiğünü söyledi. Ta- nık, garajın içinde asansor oldu- ğunu ifade ederek iki kişinin ga- rajda bulunmasmdan kuşkulan- dığını bildirdi. Bu olaydan yanm saat sonra Mısır Büyükelçüiği İdare Ataşe- si AbduJJaJı Hüseyin H Korabi'- nin arabasına konan bomba patladı. Sedat Simavi Sokak Mesa Sitesi 9. bloktaki evinin önündeki 06 CP 228 plakalı ara- cına, iki çocuğu ve eşiyle birlikte binen Korabi aracı çahştırdığı anda patlama meydana geldi. Sol bacağı kopan ve ağır yaralı olarak Hacettepe Üniversitesi Tıp FaküJtesi Hastanesi'ne kal- dırılan El Korabi, ameliyata ah- nırken aracın arka koltuğunda buJunan iki çocuğunun hafjf ya- ralandığı, eşinin de şok geçirdi- ği ifade ediJdi. Yaklaşık bir yıldır Mısır Bü- yükelçüiği'nde idari atase ola- rak görev yapan El Korabi 55 yaşında. Dört çocuk babası olan ataşe, Türkiye'de görev yapma- ya başladığından bu yana, saldı- nya uğradığı Sedat Simavi So- kak 6 Nolu Blok 37/8'de aile- siyle birlikte oturuyor. Patlamadan sonra olay yeri- ne gelen Ankara Valisi Erdogan Şatainoğlu ile DGM Başsavcısı Nusrel Demiral, ineelemelerde bulundular. DemiraJ, olayın da- ha önceki bombaiama oJayları- na benzediğini belirterek soruş- turmay! başlattıklannı açıkladı. Ankara Emniyet Mudürlüğu yetkilileri de aracın altına yer- leştiriien bombarun tahrip gücü- nün çok yüksek olduğunu söy- lediler. Edinilen bilgiyegöre patlayı- cılar, araçlara bir gece önceden yerleştirildi. Yetkililer, saJdınla- rın hedefi olan kişilerin "uyrukJan" nedeniyle önceden seçildiklerini belirterek "Ancak niye özellikle o iki kişi seçildi, bilemiyoruz. Belkı de patlayıcı lar, guvenlik açısından en kolaj o araçlara yerleştirildi. Bu ne- denle o iki kişiye saldırı düzenlendi" dediler. Ankara Valisi Erdoğan Şahî- noğlu, şu ana kadar bir eskâl saptaması yapılamadığını belir- terek şunlan söyledi: "Tahrip giicii çok yüksek bir patlavıcı maddenin oto elektrik kontağı iie irtibatlanması sonucu mey- dana gelmiş bir olay. Şu ana ka- dar bir eskâl tespiti yapılamadı. Ancak çaüşmalar devam ediyor. ABD'li kadının sağlık durumu iyi. Tedavisini kendi tesislerin- de yaptınyorlar." Şahinoğlu, iki olay arasmda bağlantı olup olmadığının sorul- "Bu (diin) sabah saat 08.00 ması üzerine "Şu anda bir şey sıraJannda kimliği belirsiz kisi- söyleyemeyeceğiz. tkinci paûa- lerce Ankara'da bir Lamyonete ma biraz daha hafif, birinci yerleştirilen patlayıcı maddenin oiayda aracın biraz daha ram- pada olması, etrafın çukur ol- ması. akustik bir ses ve basınç elkisi de yaratmış. Bombanın tahrip giicüniin yanında basınç nedeniyle çevre tahribaö yüksek olmuş" dedi. Dışişleri Bakanlığı, iki ayn bombalı saldın olayıyla ilgili olarak yaptığj açıklamada, "iki dost ülkenin yurdumuzda misa- fîr bulunan vatandaşlannı bedef alan saldırıların şiddetle kınandığını" bildirdi. Bakanlık açıklaması aynen şöyle: f Köşk'ü geleneksel boykot (Baştarafi 1. Soyfadaj kutlanması merasimine karsı Uvır koymuşuz anlanuna gdecek davranışlar yapmak is- temiyonız. Bizün tavnmız ne cumhuriyete, ne Anıtkabir'e, ne ~ devlete karşı. Yanlış bir seyi dü- zeltmek istiyoruz. O da onü- müzdeki gunkrde beih' olacak." Demirel, Özal ile Önceki giln- kü cenaze töreninde tokalaşma- dığını anımsatarak bu konuda- ki tavnnı soran bir ga2eteciye de "Ortada cenaze vardı. D sıiuş- mak mümkün degildir. Basuı aJ- dı bunu, el sıktı, sıkmadıya ge- tirdi. Kinıse kimsenin elini sık- madı. Ben u>gar bir adamım. 'El sıkmam' diye bir sey koyma- dım orta yere. Bizinı (avnmız şahsi degil, yanlışiıgadır. Sanı- rım, bu tavnnuz da netice almıştır" yanjtını verdi. Demirel'in tavnnın açıkiığa kavuşmasını bekleyen Erdal Inönü de dünku basın toplantı- sında, 29 EJdm resepsiyonuna katılmayacağını açıkradı. Inönü, "özal'm resepsiyonuna katılmıyor musunuz, tavnnız netlesti mi" sorusunu, "Evet, netleşti. tzmfr'e gidiyonıra" şek- lindeyanıtladı. ınönü, 29Eİcim törenJeri sırasında Izmir VaJili- ğTnin ilin milletvekilierine vere- ceği resepsiyona katılacagını ve mazbatasıru aidıktan sonra An- kara'ya döneceğini söyledi. Geçen yıl Cumhuriyet Bayra- mı törenlerinde Demirel ve Inö- nü, Anıtkabir ve Hipodrom'da dözenlenen törenlerle Çankaya Köşkü'nde düzenlenen resepsi- yona katılmamışlardı. Arutka- bir'de Özal'm katıldığı törenden sonra Demirel de partisinin il başkanları ve yöneticileriyle Anıtkabir'i zjyaret ederek çelenk koymuştu. Demirel, özal'm TBMM'deki tebrikleri kabulüne Hipodrom'daki törene ve resep- siyona katılmanuştı. SHP'den bir heyet de Anıtkabir'e çelenk koyarİcen Erdal fnönü, Istan- buî'da düzenlenen törenlere ka- tılmıştı. Cumhuriyetin ilanının 68. yıl- dönümü nedeniyle bugün An- "kara'da iJk tören Anıtkabir'de düzenleneceL Ardmdan Özal, TBMM kabul salonunda tebrik- leri kabui edecek. Hipodrom'da düzenlenen törenlere kanlacak, akşam da bir resepsiyon vere- cek. özaJ'm iki gün sürecek re- sepsiyonuna eski milietvekilleri- nin yanı sıra yeni seçüen millet- vekülcri de çağnldı. Ancak bu reseps.yonlara partilerinin pro- testost nederiyîe sadece ANAP miUetvekillerinin katılmaları bekleriyor. Ece^it de katılnnyor DSP Genel Baskam Bülent Ecevt, dünkü basın toplantısm- da Cımhunaıkanı'nın verece- ği respsiyoaa gidip gitmeyece- ği yolundaki bir soruyu, "Hteyır, gitmeyecegim. Bize gnıp olraa hakkı tanınmadıgi için daha ön- ce de gitmedik. Bunun Cumhur- başkam'nı tanıyıp tanımamak- la bir ilgisi yoktur" diye yanıt- ladı. Ecevit, Özal'm seçilmesinde ANAP kadar DYP ve SHP'nin de suçlu olduklannı savunarak özal'ın Çankaya'dan indirilmesi için bir anayasa değisikJiği yapıl- masına karşı olduklannı söyle- di. özal'ın anayasaJ sınırlar içe- risine çekilmesi gerektiğini belir- ten Ecevit, "Ancak Türkiye'nin, Cutnburbaskanrndan önde ge- ien sonınlan var. Yeni hüküme- tin oluşturulması ve Güneydo- ğu'daki son gelismeier bundan daha onemli" dedi. Mesajlar TBMM Başkanj Kaya Er- dem, siyaii partilerin liderleri ve baa kuruluşiann yöneticileri, Cumhuriyet'in kuruluş yıldönü- mü dolayısıyla yayuûladıkları mesajlarda geleceğe yönelik beklentilerini dile getirdiler. TBMM Baskanı Kaya Erdem, iç ve dış tehlikelere karşı devlet- çe daima uyanık olunmasını is- terken, Başbakan Mesut Yılmaz da yayunladığı mesajda, cumhu- riyetle başlayan gelişmelerin, Türkiye'nin 2000'Ii yıllarm güç- lü ülkesi olma yolundaki çaba- lannın nüvesini oluşturduğunu söyledi. DYP Genel Başkanı Siiley- man Demirel, Türkiye'nin önün- de; cumhuriyeti, demokratik ha- le getirme, kurallar, kavramlar ve kurumlar rejimi yapma hede- finin durduğunu söyledi. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü de mesajında, SHP'nin, yeni oluşan parlamento dağılı- mı içinde üzerine düşeni yapa- cağını bildirdi. Erbakan'dan protokol protestosu Mısırlı dipfomatın eşi büyük şok yaşadı. (Fotoğraf: RIZA EZER) Lslanı kaynaklı örgütlerin eylemlerî ANKARA (Comburiyet Bü- rosu) — Jslam kaynaklı kimi gizli örgütler ile terörist gruplar, son yıllarda Türkiye'dc yaban- cılara yöneffk saldlrı ve suikast- lar düzenlediler. Bu saldın ve su- ikastlar şöyle sıralanıyor: —İran'dan Türkiye'ye girdiği öne süriilen ajanlar tarafından Hizbullah örgütüne muhalif oian ve sürgıinde yaşayan Azer- baycanlı lider Haa Mubamraed Yelfani 1983te Erzurum'da öl- dürüidü. —1985 mayısında İranlı binba- şı Behruz Şahverdulu, aynı yı- lın araJık ayında Albay Hamdi Aziz, 1986 ekiminde Albay Ahmet Hamid, 1987 temmuz ayında da Hasan Mansuri öldü- rüldü. Bu saldınlann Humey- ni'nin gizli örgütü Şavamak ta- rafından gerçekleştirildiği iddia edildi. —Temmuz 1985*fe Ankara'da Ürdün BüyükelçUiği 1. Katibi Sait J. Sait oldünildü. Olayın, İslami Cihad ve Ebu Nidal tara- fından gerçekieştirildiği ileri sü- riiidü. —1986 e>lülunde gerçekleştiri- len Istanbul'da Neve ŞaJom Si- nagog baskımnda da 23 Muse- vi yaşamını yitirdi. Bu olayı, Js- lami Direniş, Filistin Intikam örgütü ve Kuzey Arap Birliği Teşkilatı üstlendi. —Ekira 1988'de Suudi Arabis- tan'ın Ankara Buyukelçiliği'nde ikinci sekreter olarak görev ya- SHP'de ipler kopuyor pan Abdülgani Bedevi öldüriil- dü. Olayı lslami Cihad üstlendi. —Ekim 1989'da Suudi Arabis- tan Büyûkelçiliği Muhasebe Müdürü Abdurrahman El Şira- bi'nin otomobiline bomba yer- leştirildi. Şirabi'nin agır yara- landjğı saJdınyı, yine lslami Ci- had üstlendi. —Mart 1990da Irak Büyûkel- çiliği Ticari Ataşesi Koes Ali Faysal Hüseyin'in arabasına bomba konuldu, ataşe yaralan- dı. ısiami Cihad üstlendi. —Mart 1990'da Iran yanlısı ol- duğu sanılan teroristler, İstan- bul'da, İranlı oğretim uyesi Mu- hammed Reza Akhvanjan'ı ya- raladılar. infüak etmesi sonucunda araç- ta bnlunan TUSLOG görevlisi ABD uynıkJu Victor Martvkk olay yerinde hayatını kaybet- miş, eşi Bayan Marwick ise ağır yaraianmıştır. Yine bu (dnn) sabab saat 08.15 sıralannda Ankara'da işi- ne gitmek üzere evinin önünden otomobiline binen Mısır Büyü- keiçiüği Basın Muşaviriiği fda- ri Ataşesi Abdullah El Korabi'- nin aracına önceden yerleştiril- digi anlaşılan patlayıcı madde- nin infiiak etmesi sonucunda, adı geçen ağır, araçta bulunan iki çocuğu da hafif yaraiannuş- lardır. Peş peşe meydana gelen ve iki dost ülkenin yurdumuzda bulu- nan vatandaşlannı bedef alan bu terörist saJdınlan şiddetle kı- nıyoruz. Saldınlann faillerinin yakalanarak adalet önüne çıka- nlmalannı teminen ilgili ma- kamlanmızca yoğun bir operas- yon başlatıimıs bulunmakta- dtr." Bombalar (Baştarafi 1. Sayfada) rafmdan üstlenildiğini doğrula- dılar. Emniyetten bir üst düzev' yetkili, saldınlann Ispanya'nın Madrid kentinde önümüzdeki gunlerde yapılacak "Ortadoğu Konferansı"nı protesto amaçh olduğu yorumunu yaptı. Aynı kaynak, her iki olayın aynı gün ve aynı yöntemle yapılmasının bir tesaduf olmadığını ifade ede- rek şunlan söyledi: "Önümüzdeki gunlerde Ispanya'oın başkenti Madrid'- de Ortadoğu Konferansı topla- •acak. Bu konferans, Amerika aracıiıgıyla gerçekleştiriliyor. Burada ilk defa Filistin ile tsra- Q, yani Yahudilerie Araplar ya- kıniaşacaklar. Mısıt, hem bir Arap ülkesi oJması hem de Sov- yetler Birligi'yie uzaklaşması ve Amerika'y a yaklaşması nede- niyle tüm olaylarda Amerika ile bir tutuluyor. Daha önceden de bu nedenlerle saldırılar meyda- na geimişti. Bu tür saldınlar ra- dikal ve radikal ohnayan dıs ör- giitlerce yapılmaktadır. Bu ne- denle ber iki olayın da aynı ör- güt tarafından işlenme olasıiıgı yüksektir." 1982 yıünda Lübnan'da ABD BüyükeJçiJiği'ne düzenledi|i sal- dırıdan sonra adını duyuran ls- lami Cihad, 1983'te Lübnan'da BM bünyesinde görev yapan ABD ve Fransız karargâhlanna saldırıda buJunarak çok sayıda askerin ölümüne neden olmuş- tu. Bugüne kadar hiçbir mensu- bunun yakalanamadığı lslami Cihad Örgütü, Emel örgütünün eski liderı Hüseyin Musavi tara- fından yönetiüyor. Terör uzmanlanna göre "ts- lami Cihad" adında bağunsız bir Örgüt bulunmuyor, Emel, Hizbullah gibi radikal Şii örgüt- lerinin ortaklaşa düzenledikleri eylemlerde bu isim kuUanılıyor. GOZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) pılıyor. Seçim, bir "kaos" yarattı. Bu kaos da bir hükümet boş- luğu... Bu ortamda, orta sağ ile orta solun bir araya gelerek hem ekonomik sorunfar hem Güneydoğu sorununa çözüm yolu aramaları, akla yatkın bir seçenek gibi gârünmekteydi. An- cak koşullar, böyle bir koalisyona -şimdilik- pek elverişli de- Bu koşullar Demirel'e yeni bir MC ortaklığı yolu açıyor. Yeni MC, gerilimleri daha da arttırır. Toplum yeniden ve hızla bir iç savaş ortamına sürüklenir. Bir iç savaş ortamı doğarsa otoriter rejim özlemleri su üstüne çıkar. Açılacak bu güç dönemde "büyükpatron Amerika" Türk- iye'ye hem Kıbrıs hem Kürt sorununda dilediği çözümü be- nimsetir. Toplum olarak bu aymazlıktan nasıl kurîulacağız? * * • Sosyal demokratların, bu dramatik seçim yenilgisinden sonra SHP ve DSP'yi kucaklayan yeni bir yapılanmaya gir- meleri gerekirken, kişisel özellikleri ağır basan bir kapış- maya sürüklenmeleri de bir büyük aymazlıktır. "Küçük kurultay mı önce yapılsm, yoksa olağanüstü ku- rultay mı?" gibi çekişmelerle olağanüstü kurultay takvimi- ni ileriye atmak ya da öne almakla, hangi yapısal sorun çö- zülecektir? Olağanüstü kurultay isteyenleri, disiplin kurul- larına vererek hangi demokratik çözüm üretilecektir? İnönü, seçimlerden hemen sonra sosyal demokratlara SHP ve DSP'yi bir çatı altında toplamayı amaçlayan yeni- lenme ve yapılanma çağrısını yapabilir; böylece bu yenil- giden sonra sosyal demokrat kadroların değişmesine de ön- cülük görevi üstlenerek yol açabilir; siyaset sahnesinden bundan sonra çekilebilirdi. İnönü'nün bu tavrı belki de Ecevit'e ne yapması gerekti- ğini gösteren bir ömek olurdu. Bu yenilenme ve yapılanma küçük kurultay ve olağanüstü kurultay arasındaki beş on güne sıkıştırılamaz. SHR 1987 seçimlerinden önce DYP ile anlaşarak bu ada- letsiz seçim sisteminı boykot edebilırdi. Yine SHP yerel se- çimlerden sonra TBMM'den çekilerek ANAP'ı yeni bir se- çim yasası ile erken seçime zorlayabılirdi. Bunlar elbette "risk" getirici kararlardı. SHP bu riski göze alamadı. Ne İnönü alabildi bu riski ne de yerel seçimler- den sonra Baykal. "Yığınakta yapılan hata" savaşı etkiler. Kurmaylann sık sık kullandıkları bu kavram siyaset planlamasında da geçerli- dir SHR o gunlerde bu riskleri göze alabilseydi, bugün içi- ne düştüğü içier acısı durumdan daha mı kötü koşullara sü- rüklenirdi? * * • Türkiye'de son yıllarda "serbest piyasa fetişizmi" yaratıl- df. Bu serbest piyasanın ne olduğu, ne olmadığı bile tartı- şılmadan bu kavrama sımsıkı sarılmdı. ANAR Türkiye'ye "serbestpiyasa ekonomisi" mi getirdi? Hayır, tersine ekonomide "devlet müdahalesi"n\ arttırdı. Ekonomide piyasa güçleri yerine başbakanlık ve cumhur- başkanlığı katlanndaki "emir-kumanda" yönlendirici oldu. Serbest piyasa ekonomisi fetişizmine sanlanlar, bu emir- kumanda ekonomisi için hangi yasalar çıkarıldı, hangi ya- sa gücünde kararnameler ve tebliğler, bunlara hiç bakma- dılar. Varsa yoksa serbest piyasa! Hangi yasalarla, hangi tebliğlerle, hangi kaçakçılık grup- ları korundu ve kollandı? Serbest piyasa fetişizmi bunları da görmezlikten geldi. "Serbest piyasa" bir çeşit slogan oldu. Tıpkı 12 Mart ve 12 Eylül öncesinin fetiş haline gelen ün- lü sloganlan gibi. Yakın tarihimizdeki olay ve oluşumlardan tıpkı çıkarılan yasalar, yasa gücündeki kararnameler ve tebliğler gibi ha- bersiz olduklarından "devletçilik" ile "ittihatçılığı" birbirine kanştırdılar. Yalan üzerine ideoloji, bilgisizlik üzerine siyaset oluştu- ruluyor. İttihatçılar, 1908'de tıpkı 12 Eylül generalleri gibi "serbest piyasa ekonomisi" kurmaya çalıştılar. Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra da ekonomide liberal düzen uygulandı. İrti- hatçıların serbest piyasasını 1, Dünya Savaşı önledi; Kema- listlerin liberal ekonomisini de "29 dünya kapitalistbunalımı." Ne gerek var bu konuları tartışmalara? Ne gerek var bu yasaları, yasa gücünde karamameleri, tebliğleri ve dosya- ları tek tek okumaya ve incelemeye. Yaşasın serbest piyasa... Yaşasın emek gelirlerini geri- letip sermaye gelirlerini arttıran liberalizm.. Yaşasın şanlı işadamları.. Yaşasın ANAP ve TÜSİAD.. Kahrolsun İttihat- çılar ve devletçi Kemalistler! RP Genel Başkanı Erbakan ise insan hakları üzerine kon- muş olan sırurlarnalann kaldınl- ması gerektiğini söyledi. Erba- kan, Cumhuriyet Bayramı tören ve resepsiyonuna katılmayacağı- m da açıklads. Erbakan yazılı açıklamada, "merasimler- de talbik edilen protokolun dü- zensizlik ve baksızlıklar, mille- te karşı saygı bakımından bir- çok hata ve kusuriar içerdiğini" öne sürdü. Erbakan şöyle devam etti: "Diğer yaodan Çankaya'da verilecek olan içkili resepsiyona da gerek protokol sebepleri yü- zünden ve gerekse saçı bitmedik yetimlerin hakkıyla içkili ziya- fetierin verilmesini uygun gör- medigimiz için katılamayacağı- mızı aziz miUetimize saygı ile ar- zederiz." ARADABIR !Y»f.Dr.METE TAPAN (opunacılık ve Uygartık•aşttrafı 2. îayfada) ıgür<j ekcnomık ve poiıtık modeflerle sağlamak olanaksızdır ile )ir de suna yanlış kultür politikalarırtı ve fırsatını buldukça srKei huk.metın politık baskılannı da eklersenız ulkemızde bu- nKı koruracılık olgusu ortaya çıkar Turizm Bakanlığı'nın proje ayı le kern en gorkemlı yerlenne oteller dikılır, dunyanın ıncısı ın îoğazic beton blokların yükseldıği yer olur ve tüm Akdeniz E o kıyıla-mızın doğal guzelliklerı teker teker tahrip edılır HÇrcmacık uygarlığın bir gostergesı olduğu kadar bir topluma ılilkazararan, toplum bıreylerı arasındaki bağı kuvvetlendıren, aryaşaC'.lan yoreleresaygılı kılan bıraraçtır Dolayısıyla koru- cıâın, hımanızmın gelışme surecındeki ağırlığı unutulmamalı- İsana &ygı, once yine ınsanın tarıh boyunca yarattığı ûrunlere Q I ile balar sonra da gelecek nesıllere en az geçmıştekı urun- kdar baarılı ürün vermekle sürer. Sugün ne bırıncisı ne de c i yapı /or. Kuramsal olarak evrensel düzeylere belki gelme taifidaycama uygulamalarda maalesef saygın bir korumacılık- »2 etn»k olanaksızdır Eski yapılan yıkıp, onarıp taklıtlerinı >rsM vey kent dokusunu hiçe sayan yapılar ınşa etmek. bir an- •< ünıvîsıtelerde gelıştırılen kuramlara saygısızlıktan başka ş/ değmır. E avuç isan, çogu kez kazanılmış haklara ya da yürurluktekı n ra öd.i verme zorunlüluğunda olsa da boşu boşuna bir savaş »vr. Ver 4ğı bu savaşı birkaçının dışında ne polıtik guçlere ne lahiplene ne de genış ha/k kıtlelenne anlatab'lıyor. Gerçekte nacılığ1 bir uygarlık sorunu olduğunu, bir dernokrası sorunu UJPU inndırrnak ıçın bu bir avuç ınsan zaman zaman dışlanı- orlam ır, hatta alay edılıyor Kanımca yine de bu savaş enınde >«ja b. kışılerın zaferıyle bitecektır Ancak zafere ulaşılana bircokultur ve doğa variıkları da yok olacak, ulkemız kultur esı yo-jnden fakırleşecektır Bu kultur ve demokrası savaşının a suree ve zaferie bıtmesını dilerım. (Baştarafi 1. Sayfada) Inönü, dün düzenlediği basın toplantısmda, parti içi mesele- lere deginerek "Açık yürekli- likle konuşacagım" dedi ve özetle şu görüşlere yer verdi: "PartUilerimizde gördüğüm bir yaklaşım var. Biz, seçimde birinci parti olmayı planlıyor- duk. Bu sonucu partimiz sagla- yamadı. Bunun nedenJerini ara- mak, bu degerlendinneyi ya^:- mak hepimizin görevi. Bütün meseie, bunu serinkanlılıkla yapmak. Belirii bir düzen için- de organlarda göruşülmesini sağiamak ve sonunda zamam gelince kunıitavda bunu dile ge- tirmek. Bunu yaparken bir kav- ga havasına girmemek çok önemli. Çünkü bizinı görevimiz bitmedi. Yaptığımız vaatler dof rultusunda muhalefette mi. iktidarda mı yer alacagız, bunu kimse bilmiyor. Kendi içinde kavgalı bir parti, bu görevlerin hJçbirini yapamaz izlenüni vere- mez. Bu yanlıştır, kimsenin ya- ranna degildir. Partililerimizin böyle bîr şeye ginnemelerini is- tfyorum. Seçimden başan ya da basansjzukia çıkılnuş olursa ber iki halde de sorumluluk genel baskamndir. Ben bu sorumlulu- ğo alıyornm." Kimsenin "Genel Başkao so- nımlnluktan kaçıyorizlenimine kapılmamasını" isteyen İnönü, bu sorumlulugu "herkes rahat- lasın" diye aldıgın], ancak seçim sonuçlannın da serinkanJılıkla değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Inönü, 15 gün içinde küçük kurultayın toplanacağıiM ve bu konulann ilk değerlendi- rilmesinin yapılacagını anlata- rak "Tabii konu küçük kurul- tayla bitmeyecek. Ondan sonra daha geniş bir platformda sos- yal demokrasinin daha fazla ba- şan sağlaması için ne gerckir, böyle bir çahsma devam edecek. Bunu yapmakla yarar var. Böy- le bir tartismaya ginneden 'He- men kurultay toplansın, hesap- laşma yapalım, yönetim değiş- sin' yaklasımı kişisel bir yakla- şım dır. Boyle bir yaldasırn, par- tive buzur getirmez ve sağlıklı yönetimin kurulması böyle mümkün degildir" diye konuş- tu. Inönü, bu tür bir hesaplaş- ma isteğinin daha önceki bir he- saplaşmanın sonucunu almak dcğrultusunda kullanıldığını öne sürerek partüilerden bunu görmelerini istedi. İnönü, "Bu- nu söyiedigim zaman hiçbir şe- kilde sorumluluktan kaçmıyo- rum. Kimse yanlış anlamasın. Mesele, bir kisiye sorumluluk yükleyerek sonuca varmak im- kânı olmadığını görmeierini saglatnaktır" diye konuşarak sağlıklı sonucun bir tartışma ze- mini oluşturulmasmdan geçtigi- ni söyledi. SHP lideri, partinin önündeki görevler dururken iç kavgalara gömülmüş izlenimi vermeye kimsenin hakkı olma- dığuu anlatarak "Kimse bir ku- nıltaydan kaçmıyor. Ama ku- rultayın yapması gereken şey nedir? Onu önceden herkes an- lamalıdır. Şimdi bir seçimde is- tenilen sonuç alınamadı diye herkeste duygusal bir tepki var. O duygusal tepkiyi kanaüze ede- rek yönetimi degiştirelim anJa- yışı fırsatçılıktır. fırsatçı bir yak- lasımdır. Bunu yapanJara da partiye de bü" sey getirmez" de- di. "Disiplin lehdiüeriyle parti- lileri korkutmayı" düşünmedik- lerini, ama partililerin gereken olgunJuğu göstermelerini de is- teyen İnönü, sağlıklı bir değer- lendirme için aceie olağanüstü kurultayı toplamanm yaranrun olmayacağım anlatarak "O ar- kadaşlara sesieniyonım, bu yap- tığımzla parti içinde huzuru sağ- layamazsınız. Partinin daha bü- yük görevlere gitraesine yol aça- mazsınız. Kavga ortamını özen- dirmiş olursunuz" diye konuş- tu. 3 ay önce yapılan kurultayla bu yönetimin göreve geldiğini, tay tarihine karar verilebilir" düşük. Ne zaman kurultay top- görüşünü ortaya koydu. "Siz lanırsa o zaman gideceğim,'S«- çekihn, bizgefciim" anJayışının nımluluk benimdir, geregini vatandaşm SHP'den bekJediği yapm'diyeceğim. Bıralcuı disip- görevi aksatmaya yol açacağıru ün meselelerini, sertleşmeyi, >ıı- söyleyen Inönü, sorumlulugu üzerine aldjğını ve partinin ka- ranna saygısınm sonsuz olduğu- nu dile getirerek "Ama şimdiki mesele, sanki kaçan varraış, o kaçmadan yakalayalım gibi bir anlayışla bir kavga ortamı do- ğurmak. Işte bu yanlıştır. Bunu partililerirnizzn yapmamasun is- tiyonım. Önümüzdeki görevler hiçbir sekilde küçümsenecek gö- revler degildir" dedi. SHP lideri, gazetecilerin ko- nuya ilişkin sorularını ise şöyle yanıtladı: "— Hiçbir şeyden çekinme- diğinizi söylediniz. O halde bü- yük kurultay yerine niçin küçük kurultayı topluyorsunuz? tNÖNÜ — Az önce anlattım. Bir kere daha söyleyeyim. Kü- çük kurultay bir danışma orga- nıdır. Örgutümüzün ne düşün- düğünü görmekte büyük yarar var. Mesele basit bir yönetim değişikliği degildir. — Gerekli 200 irazanın buna karsın toplanması halinde tav- nnız ne olacaktır? fNÖNÜ — Ben bu 200 imza- run toplanmamasmı istiyorum. Bu 200 imzayı toplamakla yan- lış bir iş yapıyorsunuz. Maksa- dıruz yönetim değişikliğiyse, ku- rultayda bir gün olur. Bugün yapmaya çalışmak, parti içinde bir kavga havasııu canlandırma- ya çaJjşmak oJur. Bu, yanlıştır. Meseleyi kişiJere indirgemek yanlıştır. — Bu mesajınıza karsın 200 imza toplanıp getirilirse tavn- nızda sertleşme olacak mı? İNÖNÜ — Önemli olan be- nim tavnm değil, verdiğim me- saj. Kendinizi genel başkan ye- o dönem kimsenin geneJ merke- rine koyun. Bugün vatandaş siz- zi eleştirmesine karşı çıkmadık- den ne bekliyor? Şu veya bu in- larını ve normal karşıladıkları- sanı yönetime getirmeniz için nı anlatan İnönü, "Seçimde is- aranızda kavga etmenizi mi is- tediğimiz sonucu alamadık. El- tiyor? Çok önemli bir seçimden bette bunun besabı verilecektû-. Kurultay da %erilecektir. Ne za- man verilecektir? Önümüzdeki hükümet veya muhalefet duru- munun açıklıga kavuşmasmdan sonra sağlıklı bir sekilde kurul- çıktık. 8 yıldu- iktidardaki par- tiye vatandaşlarımız oylanyla gule gule dediler. Biz, ya huku- met ortağıyız ya da ana muha- lefet partisiyiz. YavTu muhale- fet partisi otaıa ihtimalimiz çok muşamayı. Partilim ne yapma- sı gerektiğini düşünsün. Partili- nin yapması gereken şey, parti olarak onada durmak, bütün- lüğümüzü korumak, muhaJefet- te miyiz, hükümet miyiz, bunu görmektir. — Hükümet işleri çözüldük- ten sonra olağanüstü kurultayın toplanacağını söylüyorsunuz. Bu ne kadar zaman alır size gö- re? 8 fNÖNÜ — Birkaç ay içinde. Yoksa bu tartışma 3 gün içinde bitmez." öte yandan bu gelismeier üzerine değerlendirmelerini Cin- nah Caddesi'ndeki Nizaraettin Çoban'a ait bir büroda yüruten Baykal ve arkadaşlan, İnönu'- nün açıklamalannın, "olağa- nüstü kurultay sürecini ertele- mek ve vazgeçirraeye yönelik" olduğu sonucuna vardılar. Bay- kal'm konuya ilişkin olarak ar- kadaşlanna, "Düğmeye basıl- mıstır. Delegeler kurultay isti- yorlar. Buna kim, ne hakla en- gel olabilir? Buna engel olun- ması. hukuk ihlalidir. 16 kasım- da olağanüstü kurultay yapılır, bundan sonra eğer yapılacaksa, ilkeli bir sekilde koaÛsyon gö- riismeleri de yürütüiür" dediği belirtiliyor. Saat 17.30 sulannda Ejref Er- dem, Fahrettin Demir, İstemi- han Talay, Ali Haydar Sarısu, Enis Tütuncü'den oluşan bir he- yet Genel Sekreter Hikmet Çe- tin'in odasına girerek 338 imza- dan oluşan ve 9 kasım günü ola- ğanüstü kurultay toplanmasını isteyen diJekçeyi Çetin'e verdi. Dosyayı Çetin'e teslim eden Erdem, "partinin içinde bulun- duğu bunaiımdan kurtulmak için" söz konusu imzaların ve- rildiğini belirtti. Çetin ise, tiizü- ğün gerektirdiği şekilde incele- neceği ve karar verileceğini bil- dirdi. Dilekçenin verilmesinden sonra İnönü ve bazı MYK üye- leri kısa bir değerlendirme yap- ülar. Değerlendirme toplantısın- da İnönü'nün "konunun yetki- li organlarda görüsülüp değer- lendirilmesi" üzerinde durduğu öğrenildi. Toplantıdan sonra Cumhuriyet'e görüşünü açıkla- yan bir genel merkez yöneticisi, "Kurultayın bir ay içinde top- lanması diye bir zorunluiuk yok. Dernekler Yasası'mn 20. madde- si, 'Bir ay içinde olağanüstü ku- rultay çağnsı yapılır' diyor. Yet- kili organlar toplanır ve bir ay içinde kurultay için hangi lari- hi uygun görürse o tarihi açık- lar" diye konuştu. SHP'deki Yenilikçi Sosyai Demokratlar arasmda "Günay- Baykal" görüşmesi sonrası par- tililer arasmda ortaya çıkan "Yollar aynlıyor" şeklindeki görüşler de yeni tartışmalann başlamasına yol açtı, Istanbul'- daki Yenilikçi parti yöneticile- rinden KartaJ ilçe Başkam Nu- rettin Sanbal, SHP MYK üyesi Ertugrul Günay'Ja bir göruş ay- nlıklan bulunmadığını belirtir- ken "Bizim İstanbul'da yaptığı- mız toplantıda aldıgımız karar- lar ile Sayın Günay 'ın gönişieri arasmda bir farklılık yok. An- cak biz Sayın Günay 'dan, 'Ye- nilikçi SOS>BJ Demokratlar'la mı birlikte politika yapıyor, yoksa nerede hareket ediyor' onu açık- lamasını istedik. Kendisi de doğru buldu bu görüşo. Ancak daha sonra bu açıklama gecik- ti. Sayun Günay örgütlü davran- madı, ilk demecini venneden önce örgütle görüşmesi gerekir- di. Budur eksik olan. Bazı ar- kadaşlar [stanbui'da Yenilikçi, Ankara da lnönü'cü gözükü- yorlar. Bu, çok yanlış. Aynı şe- kilde Sayın Günay'ı, bazı arka- daşların sanık «andalyesine oturtmalan da o kadar yanlış- tır. Tüm bunlardan sonra söy- lenecek şudur: Yenilikçilerde bir bölünme yok" diye konuştu. İs- tanbul'daki toplantıya katılan bir başka partüi de Günay'ın ör- güte danışmadan kişisel çıkışlar yaptığı için eleştirildiğini, ancak partinin yeniden yapılanması doğrultusunda bir görüş ayrılı- ğının bulunmadığının da irde- lendiğini söyledi. SHP'de Yenilikçilerin önde gelen adlarından İstanbul Mil- letvekili ve MYK üyesi Ercan Karakaş Yenilikçilerin ortak amacının, SHP'nin ideolojisi, programı, örgütü ve kadrolany- la çağdaş ve modern bir haie gelmesine katkıda bulunmak ol- duğunu söyledi. Karakaş, İstan- bul'da yapılan toplantıda yol aynmına gelindiği şekünde bir karar alınmadığını da kaydede- rek "Sadece soru üzerine içeri- sinde bulunuJan bunaiımdan çı- kış yolu konusunda Ertugrul Günay ile değerlendinnelerimi- an ortak olduğu ve bu ortak gö- rüşün birkaç gün önce basına yansıdığı belirtildi" dedi. Günay'a yakın çevreler, Ye- nihkçi kadrolar arasmda parti- nin yeniden yapılanması konu- sunda bir görüş aynlığı buiun- madjğjnı belirtmelerine karsın şu görüşleri dile getirdiler: "SaviD Günay'a göre sorun Erdal Inönü mü, Baykal mı so- rusunda yatmıyor. Sorun, par- tinin yukandan asagıya yeniden yapüanmasıdır. Kimin gelmesi degil, partinin yeniden yapılan- dınlmasıdır. Sayın Günay; Bay- kal'la 2 kez tefefonda, 1 kez de karşılıkiı görüşfü ve Baykal'a sükunet tavsiye etti. Ancak se- çim sonrası Sayın Baykal'la gö- rüşleri çakıştı, yoksa bir pazar- lık veya işbirtigi söz konusu ol- madı." Bir kişiye 30 (Baştarafi 1. Sayfada) tı. Bu paranm 292 milyar hra- sını ise dağıttı. İdare bu yıl ha- sılatmı ikiye katlamak isteğin- de. Piyasaya bu yıl 80û milyar liraiık büet sürillecek ve bunun 480 milyar lirasını dağıtacak. Geçen yılbaşı büyük ikrami- ye 22 milyar liraydı. 7053754 numarah çeyrek bilete isabet eden büyük ikramiye İstanbul, Tarsus, Ankara ve İstanbul ara- smda paylaşılmıştı. 22 kiloluk külçe aJtın ise 1056984 numaralı yanm bilete isabet etmişti. Bi- letler İstanbul Bahçekapı ve An- kara Halkbankası'ndan satıl- mıştı. Geçen yıl 480 milyar lira kar- şılığında 23 milyon bilet bastı- ran idare bu biletlerden 22 mii- yonunu satmayı başardı. Hası- latı 450 milyar lira oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle