Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JMHURÎYET/14 29 EKİM 1991
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN DUNYADA BUGÜN
yevr? Bakanlığı Meteoraloji iş-
Ieri Ge-el Müdüriüğü'nden alınan
bikjiyç göre bûtûn bölgelerimiz
çofc buutlu, Marmara'nm doğu-
su, Girey ve Iç Ege, Iç Anadolu,
Akderc ve Karadeniz bö*ge(eri ya-
$şlı, ^ışlar Batı Karadeniz'in ıç
tesirrteinde karia kanşık yağmur
ve karseHinde olacak. HAVA Sl-
GAKU9: Biraz artacak bÜZGÂR:
Ylırdur kuzeybatısında kuzey ve
baû, oger yerterde gûney ve ba-
tı yönleden hafrf arasıra orta kuv-
vette, ı'jrdun kuzBybatı kesımle-
rinde tvvetli esecek. Denlderde,
Karaderıız, Marmara ve Ege'de yıldızve poyraz, Akdenız'de
kıble ve kesışlemeden saatte 10-21 denız mılı hızia ese-
cek. Van Gölü'nde hava bulutlu geçecek. Rüzgâr, güney
ve batı yönlerden hafif arasıra orta kuvvette esecek.
Adana
Adapaan
Mıyaman
Afyon
Afln
Aıtara
Antakya
Anotya
Artvın
Aydın
Balıkesır
Bılec*
BmgAI
Bıtts
Bolu
Bursa
CanaMele
Corum
DenızJ
y 22° 14° Dıyartator
y 12» 7°Edıme
B 20° 10° Erzıncan
y 12° 3°Erajnım
B 14° 2° Eslgşetnt
y 12° 0°Gaaantep
V 24° 17° ûresun
V 21° 13° GûTOşhane V
V 12° 7°Hakkân B
y 19° 10° Ispara
y 11° 6°lstanbul
y 11° 2°lzmır
B 17° 5°Kars
B 13° T^KasUmonu
y 12° 1° Kaysert
y 12° 5°KırWarelt
A 12° 9°Konya
y 12° 1° Kutahya
y 17° 10° Malatya
^ k a r t A-açık B-tKjluOu G-günes* K-karlı S-sıs* Y-yaflmurlu
BILMACA
Yuoas Nadi
SOLDAN SAĞA:
1/ Aym ulustan, ırk-
tah ya da dinden
ofcın insanlann oluş-
turduğu bir toplulu-
ğu bilhçli ve planlı
bır biçande yok et-
mie. 2/ Oyunda ceza-
h| çocuk... Roman,
Q%kü pbi anlatı tür-
lerinin giriş bölümü-
ne verüen ad. 3/ Ve-
ri... Yumurta, nişas-
ta, süt ve şekerle ya-
ptfan bir tür helva.
4/ tçinde katı bir
tnadde erimiş bulu-
nan sm... Koca. 5/ Meryem Ana
heykelciğine ya da resmine verilen
ad. 6/ Türkçede adın durum eklerin-
den biri... Eski Mısır'da güneş tan-
nsı... Gümüşün simgesi. 7/ Zeybek...
Yaşama gücü. 8/ Tiyatroda karşılıklı
konuşma sırasında, bir oyuncunun
rpl arkadaşının sonilanna ya da söz-
lerine verdiği karşılık... Bir nota. 9/
Limonluk... Tuzağa düşürülen şey.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Ateşte yanmadığına hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsa-
nevi hayvan. 2/ Gereğinden çok yemek yiyen.... tzmiı yakınla-
nnda ünlü bir antik kent. 3/ Babası ölmüş olan çocuk... Esk-
rimde bir karşılaşma türü. 4/ Bir iş ya da bir davranışta gere-
kdn ölçü..: Lavrensiyum elementinin simgesi. 5/ Sahip... Eski-
ddn lise derecesindeki okullara verilen ad. 6/ Ağn (5165 m.) ve
Sijphan (4434 m.) dağlanndan sonra Türkiye'nin üçtincü yük-
sek tepesi... Yapma, etme. 7/ Karakter... Bir meyve. 8/ Maran-
gozlukta bir ağaç parçasına paralel çizgiler çizmek için kullanı-
laiı el aracı. 9/ Doğrultu saptamak için uzaktan gözlenen geo-
mfckrik biçimli tahta lata... Saçın küçük tutamlar biçiminde de-
ğişik renklerle boyanmış durumu.
60 YIL ÖNCE CumhuriyeP
Cumhuriyet Bayramı
29 EKtM 1931
Türkiye'de Cumhuriyet bayramı
demek, Türk inkılâp ve halâsımn
hatıralarını tes'it şenlikleri
demektir. Yakın maziye ait bu
hatıralan daima ve bütün tazeliğile
muhafaza ederek canb yaşatmak
ise Türk istikbal ve istiklâlinin her
tehlikeden masuniyetini teminat
altında bulundurması demektir.
Osmanlı tmparatorluğunun
tasfîyesi az kalsın Türkiye'yi de beraber sürükleyip
izmihlale götürecekti. Türk'lük ancak millî istiklâl fıkrine
dayanarak kendini kurtardı, ve bu istiklâl cumhuriyet
oldu. Daha doğnısu bilâhare resmen de cumhuriyet ilân
edilen bu istiklâl esasen cumhuriyet idi. Bu noktaları
vatandaşların ve bilhassa gençliğin daima göz önünde
bulundurması lâzımdır.
Avrupa ile Babıali ve saray Türklüğîin mukadderatına
istedikleri gibi tasarruf edebilecekleri daiyesine
düşmüşlerdi. Bu faciaya lzmir işgalile en kanlı şekli
verildikten sonradır ki millet kendi mukadderatına ancak
kendisinin hâkim olacağı karannı aldı. Fühakika lzmir
işgali 16 mayısta, Mustafa Kemal'in Samsun'da Anadolu
karasına ayak basışı 19 mayıstadır. Bir taraftan lzmir ve
havalisinde milli müdafaa İcuvvetlerinin yer yercephe teşkil
edişleri, diğer taraftan Anadolu ve Rumeli Müdafaai
Hukuk Cemiyetinin vücut buluşu hep bu tarihleri
takiben ve hemen vaki ornıuş işlerdir. Bütün vatan
müdafaasının müdafaai hukuk fikri etrafında toplanışı
ise hiç gecikmemiştir.
Müdafaai hukuku milli misak hulâsa eder: Bu
misakta millî hudutlar çizilmiş, yalnız istiklâl kelimesi
ifade olunabilen milli hukuk tesbit edilmiştir. Türk
milleti milli fikirlerini bu suretle tayin ettikten sonradır
ki bütün bir husumet cihanının karşısına onu eline
bayrak yaparak çıktı. İşte, dedi, milli hududum ve milli
hukukum. Bunu kolaylıkla kabul etmezsen zorla alırım.
Karanm kat'idir: Ya istiklâl, ya ölum!
YUNUS NADİ
30 YIL ÖNCE CumhuriYet
Atatürk'e dönüş!
29;EKİM 1961
Cumhuriyetin şu otuz sekizinci
yılâönümünde, sorarsanız,
yurdumuzda Atatürkçü olmayan
bir.'tek vatandaş bulamazsınız.
Klâsik hürriyet sevdalılarından her
biri birer Atatürkçüdür. Devrim
rejimine diş bileyen bütün gericiler,
yobazlar ve ırkçılar Atatürkçüdür,
çıkarı uğruna Atatürk ilkelerine
katşı köy meydanlarında nutuk
çelfen oy avcıları da Atatürkçüdür.
Atyıtürkçülüğün devlet düzeni üzerine hâkim bir fikir
halinde yerleşmesini önlemeye çalıştılar.
Şirhdi son derece dürüst ve hür seçimler sonunda hiç bir
pajtinin tek başına iktidara geçemiyeceği bir Büyük
MŞlet Meclisi kurulmuştur. Kısa zamanda yurdumuzu
hu?ura ve refaha kavuşturmasmı beklediğimiz bu Meclis,
üç'gündür henüz Başkanbk Divanı kavgalarıyla
diaişmektedir. Daha sonra Cumhurbaşkanı bir Başbakan
bulacak, bu Başbakan bir hükümet kuracak, hükümet
Me'clisten güven oyu alacak ve her biri başlıbaşına bir
meydan savaşı azametinde olan yurt dâvalanru çözmeğe
koyulayacak!
Dört parti arasında nasıl bir anlaşma kombinezonu
bulmalı ki uzunca ömürlü ve iş görebilir bir hükümet
kurulsun? diyeceksiniz.
Behce Türkiye hesabına çözüm bekliyen asıl problem bu
değildir. Bir, iki üç, hattâ dört parti aralannda uyuşur,
ya da uyuşamazlar; hiç önemi yok. 1938 yılında uçup
giden Atatürçülük zihniyetine yeniden kavuşabilecek
miyiz? Mesele burada. Çünkü bu sefer de onu
bujamazsak halimiz gerçekten kötüdür.
Cumhuriyetimizin otuz sekizinci yıldönümu milletimize
hajırlı olsun!
NADtR NADÎ
Nadir Nadi
<^EÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Said Nursi mevlidi
29 EKtM 1990
Nurculann önderi "Bediüzzaman" (Zamamn Harikası)
diye tanıtılan Said Nursi, ölümünün 30. yılında
Ankara'da okunan mevlitle anıldı.
Lenıngrati
Loodra
Madnd
Mılano
Montreal
Mosncva
Mûnıh
N » Vor*
Oslo
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Sofya
Sam
Teltm
Tunus
Varşova
Venedlk
Viyana
Mashıngton
ZDnh
T4RTTSMA
Siyasal Sinemamıı Bir
Siyasal sinema demek, sadece gerçeklere dayanan, siyasal içerikli
kamera çalışmaları anlamına gelmez.
Sinemada, "başyapıt" ancak bir yönet-
menin ya da bir türün. bir akımın en önemli
yapıtı için kullanılabilecek bır belirlemedir.
Bu behrlemevi, hoşunuza giden filmlerden
bazılannı, kişisel değerlendirmenızin en üst
derecesine yerleştirmek amacıyla birçok
kez kullanırsanız sadece bir kavram karma-
şası yaratmakla kalmaz, aynı zamanda
genel değerlendirme yaklaşımınızın nesnel-
liğinı yitinrsıniz.
Lino Brocka'nın sinemalarda gösterilen
fılmi "özgûrlük Sa>aşçılan" da bu belirle-
menin yerlı yersız kullanımından nasibini
aldı. Hemen hemen bütün eleştirılerdemut-
laka göriilmesi gereken -hepsınde başyapıt
olarak nitelendirilmese de- siyasal sinema-
nın başanlı bir örneği olarak gösterilen
fılm, ülkemızde siyasal sinema yapıtlanna
karşı duyulan zaafın ıyi bır göstergesi. Ta-
mamen kahplaşmış bir anlatıya sahip fılm,
Filipinier gerçeğini, halka yapılan zulürn ve
zulme duyduklan tepkıyi pasif ya da aktif
şekilde ortaya koyan kişiler çerçevesinde
anlatıyor ve burada en büyük hatayı yapa-
rak karakterleri ıyi ve kötü olmak üzere çok
sert hatlarla belırlenmiş iki gruba ayınyor.
Kötüler iyilere ınanılmaz derecede kötü
davranıyorlar. Fakat bir türlü bu kötüleri
anlamaya fırsat bulamıyoruz. Çünkü karar
önceden verilmiş. Bu aşamada fılm. ıktıda-
nn desteklediği yasadışı zulmü sergılemesi
açısından. Gavras'ın "Z"siyle aynı kap-
samda incelenebilir. "'Z"nin başanlı ve
inandıncı olmasının sebeplerinden biri, kö-
tü karakterlerin yaşamlanndan, olaylar
sonrasında yaşadıkları panikten kesitler
vermesi, düşünce yapılannın zayıflığını mi-
zahı bir yaklaşımla göstermesıdir. Ozgürlük
Savaşçılan'nda ise baş kötü adamın köylü
kadına tecavüz ettiği barakanın duvarlan-
na yerleştınlmış Rambo posten. Mao'nun
Kaçamazsaıuz!
fotoğrafı ve Amerikan bayrağıyla eğreti bir
şekilde vurgulanmaya çalışılan değer kar-
maşası yozlaşması, filmin bütünündeki
yüzeyselliği kurtarmaya yetmiyor. Yüzey-
sellik sadece bu noktada değil. Filmin
kahramanı eski rahibin düşünce yapısı,
olaylann dışında kalan insanlann görüşle-
ri, ıktidar-kötü adamlar arasındaki ilişki ve
filmde sürekli sözü edilen asiler gibi birçok
öğe de yüzeyde kalıyor. Bunun nedeni, fil-
min dörtte üçlük bölümünün. masum
insanlann öldürülmesıne, iyılenn tepkileri-
ne ve kahramanın bir ara sevdiği kadın-
kahraman kansı üçgenıneaynlmışolması.
Bu aşamada filmin, arka planı anlatmak-
tan çok, yaşanan baskı rejimini en çarpıcı
şekilde seyirciye göstermeyi amaçladığı söy-
lenebilır. O zaman da filmdeki zulüm
sahnelerinı aynntılı bır şekilde ıncelemek
gerekir ki bu bizi sadece makineli tüfeklerle
ınsanlara ateş edilmesi ve sonrasında resmi
makamlarca görmezlikten gelinmesinden
oluşan iki basamaklı. "zayıf bır çarpıcılı-
ğa götürür. Bir anlamda, Pontecorvo'nun
"Cezayir Savaşı"nın da içine düştüğü polı-
siye anlatı yanlışlığına (bu fılmi bir tek bu
yanlışlıkla değerlendirmiyorum) düşen
"Özgûrlük Savaşçilan", aynı zamanda "Z'-
'deki hızlanan kurgu ve çözümleyici, arka
planı aydınlatıcı anlatımı kullanmayarak,
amaçladığı çarpıcılığı, sadece gelişimin
"sert" bir baraka sahnesiyle sonuçlandınl-
masına bağlıyor ve başaramıyor.
Filmin başansız olduğu tek alan tematik
gelişme ve öyküleme değil. Figüran kullanı-
mından gereksiz plan kesmelere uzanan
birçok teknik unsur çok özensızce ve plan-
sızca kullanılmış. Filmin başlannda , özgür
bırakılanlann fotoğraflannı çeken gazete-
ciler, köy halkı, ve çete elemanı kötü adam-
lar, figüranlann kötü kullanımınm başlıca
örnekleri. Oyunculann bır iki kez yanlışlık-
la kameraya bakmalan kesinlikle Rohmer
usulü oyunculuğa bağlanamaz. Kahrama-
nın da katıldığı ilk TV açıkoturumu sahne-
sindekı aşın sayıda kesmenin gereksizliği ve
kahramanın evinin, filmin neredeyse bütü-
nünde sadece yatak odası göstenlerek ge-
çiştirilmesi (ki burada, ışık kullanımı da
amatör filmlere sürekli yöneltilen suçlama-
yı haydi haydi hak ediyor) Özgûrlük Savaş-
çılan"nın diğer sıntan yanlan.
Siyasal sinema demek, sadece gerçeklere
dayanan, siyasal içerikli kamera çalışmala-
n anlamına gelmez. Içeriği. öyküleme ve
teknik öğelerle yoğurarak seyirciye ulaştı-
ran fılm. sinema dilini kullanabiliyor
demektir kı bu. siyasal sinema için de geçer-
lıdir.
Siyasal sınemanın "başyapıtlarını" değil.
başanlı örneklerini seyredebilmek umu-
duyla.
HAŞMET TOPALOĞLU
İstanbul
Haydi bakalım '"baba"'yığitler, ış başına.
Verin dedıniz verdik. Birçok vaatlerde bu-
lundunuz. Çift anahtarlardan ışkencelerin
kalkmasına kadar. Enflasyonun düşürül-
mesinden yolsuzluklann önlenmesine
kadar.
DYP ve SHP, bunu o kadar güzel ve o
kadar içten yaptılar ki bız de dayanamayıp
ikisine birden, "Buyrun ıktidar sofrasına"
demekten kendimizı alıkoyamadık.
Haydi "baba"yiğitler, "Beni tek başıma
iktidar yapmadınız" demekle ya da "yeni bir
seçimi" amaçlamakla bu sofradan artık ka-
çamazsınız. Biz, bu helvayı sıze yedırmekte
kararlıyız.
Sizleri izlemek, oldukça eğlenceli. Heye-
can ve keyif verici. Ne var kı bu toplum
"boş gezenin, boş kalfası" değil... Çocukla-
nn okulu. evin geçimi var. Kış geldi. Odun,
kömür yok. Ayakkabn'ann altı delik.
Genelde her iş böyledir. Çalışıp üretmeye
gelince, vaat etmek kadar kolay olamaz.
Sizler, "idare edenler" olarak "yapacağınız
çok işler" var. Salt ekonomik yapımız değil.
"sosyal yapımız da" harabe gibi. Zihinler
gittikçe daralırken dın sömürüsü de yayıl-
masını sürdürüyor.
Bizler, "idare edilenler" olarak "uyutucu-
vaat edici polirika" yenne, "bilimsel poli-
tika"cıhğı görmek istiyoruz. Toplumun
yaranna olanlan gerçekten ısteyenler, bu-
na yöneleceklerdir. Bu, genç Mesut için de
geçerlidir. "Yıkıcı muhalefet" devri sona er-
meli, "modern ve yapıcı bir muhalefet" devn
başlamalıdrr. Ana muhalefet partisi lideri
Mesut Yılmaz'da bu dinamizm ve kişilik
vardır.
Haydi, "baba"yiğitler, az söz. çok iş!..
METtNSERtNKAYA tstanbul
KREŞ - YüVfl -
'd« yvrinizi aldınıı mı?
T«l: 522 53 99
Adı İlke. İlkesi etkin katılım. Amacı üretici
Hatta fçf etklnllkleri:
Okui öncesi eğitimi (3-6 yaş)
Etüd (7-12 yaş)
Hafta sonu etklnllkleri:
Ingilizce / Ftesim - Seramik (6-12 yaş)
Içlevent Emei Sokak No.2
Levent Tel:169 43 02
İLKE
Çocuk Kulübü
gücü değerlendirme, üretme, sergileme.
Biz, bilinçli bir şekilde, görev sorumluluğu taşıyarak, altı yıllık dene-
yimle çocuklarımza üç katlı, bahçell, modern ve sıcak bir ortamda
• Yarım ve tam günlük.
• SaaÖi
• Gecebakımı
şeklindeki programlarla eğitim vermekteyiz.
Hemen telefonunuzu açıp bizi arayabilirsiniz.
Aloo... Gokyuzu... 167 35 96
Saatçı bayırı İETT Koop Evleri Gülfem Sokak No. 19 Gayrettepe
AMAÇ
Cocuk Evleri
0-3 Yaş Kreş
4-6 Yaş Yuva
7-12 Yaş Etüd
• Yaz süresince kendı tesısımızde
yüzme-mını futbol-masa tenısı-
ıngılızce-satranç-oyun bahçesinde
dıledığinızce özgür ortam.
• 12 ay suresince tum okul
hizmetınizde.
• Uzman kadro-doktor
kontrolü-rehberlık hızmeti.
• Çağdaş eğıtım-sıcak ve sevgı dolu
bir ortam.
Küçükyah 367 29 36*366 28 42
Evinize yakın olanı değil,
Çocuğunuza yakın olanı seçin.
Galeri • Atölye
v 146 97 38 • 132 64 26
, sanat
/galefisı
F İ G Ü R 5
R E S İ M
SE R G İ S İ
11 Ekım-11 Kasım
1. Le»«ıt SOIün Sok.
No: 14 170 03 62
STUDIO PeiNTTJRE
SANAT GALERtSİ
&
RESİM ATÖLYESİ
GÜLSEREN KAYALI
YÖNETtMlNDE
RESİM ÇALIŞMALARI
Teşvıkıy0
^altpçı Sotak 148. 1
Tel 132Z3 19
SANAT ODASI
TAYFUR
SANLIMAN
Resım Sergısi
30 Kasım-15 Arolık 91
Gentm Nsımmn Ohlan Sk Ontr
Bty *Hl 13'l Ennlar» 355 35 87
TEM SANAT 6ALERİSİ
"BİZBBIVEONLUHUIt-
OBİAUl SAMTSAL I
SON İKİ GÜN
Tûrklye den 17,1? yaOancı
ülkKİen 39, toplOT 56
seçme sanatçıd»
orij>nai sana{sal baskılaf
fcilonogı Coi M OıOtmr Ef«i Sol U !
Ni 80200 lsw*ul V l l U ^ D t n
BULUNMAZ KUYUMCULUK
İ S T A N B U L
TAKIve
MÜCEVHERAT
ÇAUŞMASI
513 74 31 • 522 65 85
TAKASHI WADA
Takı Sergisi
28 Ekim/2 Kasım'91
T A K I C A L E R I S I
Vapur l>kete<l Sok No. 5
Ortak8yTel'1S9 19 11
galeri • atölye
146 97 38 • 132 64 26
HANDAN
BÖRÜTEÇENE
S E R G I S I
AYA İRİNİ
MÜZESİ
15 EKİM • 9 KASIM
T.C. EREĞLİ KONYA tCRA DAİRESİ MÜDÜRLÜGÜ
Kod: 42320 Sayı: 1986/648 DÂVET KÂĞIDI
Alacaklı: Tahsin Kaya
Vekili: Av. Nazım özarslan
Haczin yapüdığı gün ve saat: 24.10.1990 tarihli rüli haciz ve kıymet
takdiri.
Borçlu: Yılmaz Otçu.
Aleyhinizde yapılan icra takibinde mahoız bulunan Bahçeli köyü
pafta 2, parsel 43'te kayıtb gayrimenkulünüze 31.500.000.— TL, Bul-
gurluk köyü Işıklar mevkünde pafta 17 parsel 774'te kayıtlı gayri-
menkulünüze 4.275.000.— TL, ayıu köy aynı mevkide pafta 17 par-
sel 777'de kayıtlı taşınmazınıza 4.680.000.— TL luymet takdir edil-
Basın:
miş, kıymet takdiri sırasında hazır bulunmadığıruzdan dosyadaki ad-
resinize tebligat gönderilmiş, ancak adıes bırakmadan gittiğiniz bil-
dirilmiş, yaptınlan zabıta tahkikaünda da açık adresinizin tespiti müm-
kün olmadığından davet kâfıdırun ilanen tebliğine karar verilmistir.
i.l.K.nın 102. maddesine tevfıkan işbu kâğıdm ilanı tarihinden iti-
baren üç günlük kanuni süreye 15 gün ilavesi Ue 18 günlük sürede
kıymet takdir tutanağını tetkik ve bir diyeceğiniz varsa bildirmeniz
için Konya Ereğlisi Icra Müdürlüğü'ne 1986/648 sayılı dosya numa-
rasıyla başvurmanız tebliğ olunur. 12.9.1991
49962
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇI
Bir Sendikacının Anlattıklan: (4)
Sorguda Neler Sordular?..
DİSK yöneticisi Demirhan Tuncay, 11 Eylül 1980 günü olup
bitenleri anlatıyordu. Fehmi Işıklar, DİSK Genel Sekreteri1
dir. Bir ara, ona da haber verip DİSK'e çağırmayı düşünür-
ler, haber veririer de. Ancak, o gün Fehmi Işıklar'ın oğlunun
sünneti vardır. "Şen git, yine çocuğunun sünnetiyle ilgilen"
derler; ancak, DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk'e du-
rum bildirılmelidir. Abdullah Baştürk, Ören'de, Genel-iş'in eği-
tim tesıslerınde bulunur. Rıza Güven telefonla Baştürk'e:
—Çok önemli konular var; ivedi istanbul'a dön! der. Tele-
fonda da "Yarın darbe olacak!" diyemez ya... Baştürk:
—Çok önemliyse siz gelin, burada görüşelim! yanıtını ve-
rince, Rıza Güven kızar, kapar telefonu.
Demirhan Tuncay, Ankara'ya, GHP Genel Merkezi'ne te-
lefon etmiş, Mustafa Üstündağ'la görüşmüştür. Üstündağ,
"Böyle bir kuşkumuz yok, bilgimiz de yok!" yanıtını vermiş-
tir.
Bu teiefon konuşmasından sonra da DİSK'ten çıkariar. De-
mirhan Tuncay anlatmayı sürdürüyor:
—O gün Kartal'a, Başkan Yardımcımız Mehmet Mıhlacı:
nın evine gidecektik. O saate dek, bizim sayman Gökalp'ı
bırakmamış, çalıştırmıştık. Gökalp Bey:
—Beni bu saate dek tuttunuz, bari beni de alın, evirne bı-
rakın! dedi. Gökalp Bey de, Fehmi Işıklar'la aynı apartman-
da oturuyormuş. Onların sokağına girince gördük, Fehmi
Işıklar karştdan geliyordu. Mehmet Mıhlacı:
—Yahu, şu Fehmi'yi bir korkutayım! dedi. Fehmi Işıklar da
telaşlandı bizi görünce; oraya hiç gitmeyen insanlarız; "Ni-
ye geldiler?" diye telaşlandı. Mıhlacı:
—Yahu, Fehmi Bey, darbe oldu! DİSK'i bastılar, biz kaçtık!
Fehmi Işıklar, bayağı bozuldu. Çocuğu sünnet olmuş, ne-
şsli gününde olması gerek, böyle haber verilir mi? Ben da-
yanamadım:
—Yok yav, öyle bir şey yok! Ben CHP Genel Merkezi'yle
konuştum biraz önce. Bu konuda bir istihbaratları yok. Kuş-
kuları yok, sen işine bak!
Daha sonra, 12 Eylül'den sonra içerideyken, sorguda bu
teiefon konuşmasını sordular:
—Eee, niye CHP Genel Merkezi'ni aradın? Niye "darbe ola-
cak!" diye, Ecevit'e, Üstündağ'a bilgi verdin? Ve bu haberi
kimden aldın?
Karşılık verdim:
—Haberi kimin getirdiğini bilmiyorum. Çok kalabalıktı. Bi-
risi böyle bir haber getirmiş. Güvenilir insanmış, bilemiyo-
rum. Ama ben, CHP Genel Merkezi'ne gerçekten teiefon
ettim, Ecevit'i aradım, bulamadım. Üstündağ'la görüstüm.
Teiefon ederken, telefonların dinlenebileceğini düşünüyor-
dum.
Gerçi sonradan oğrendim. Telefonlanmız dinlendiği için o
bilgi ulaşmamış onlara; Fehmi Işıklar'dan ulaşmış. Fehmi Işık-
lar'ı bizden ayrı tuttular uzun süre. Sorgu yapmışlar, ona de-
mişler ki:
—Otur, 10 eylülden başlayarak gün gün, saat saat, nere-
ye gittin, kimlerie konuştun, ne yaptın? Bunlan yaz! Eğer eksik
bir şey görürsek, döve döve öldürürüz!
Fehmi Işıklar'ın ifadesine göre ışkence de yapmışlar! Fehmi
Bey, 11 Eylül 1980 günü, bizimle görüşmesini de yazmış o
nota. Bu haberi bana Fehmi Işıklar gönderdi. Fehmi Bey'le,
Abdullah Baştürk, Mukbil Zırtıloğlu'nu mahkemede bir ara-
ya getirdiler bir davada. İşkence olaytarından önce Selimi-
ye'ye götürdüler. Hatta biz o ara, Fehmi'ye biraz buruktuk,
hani "Otelde yakalandı, bir hanımla" faian meselesi var ya,
biz de gazeteierden okumuşuz, işin içyüzünü bilmiyoruz. Biz,
Metris'teyiz taburda. Fehmi Bey'in bizimle birlikte teslim ol-
mayışına, öyle bir skandala yol açmasına da dehşetli bozu-
luyoruz. Canımız sıkıldı. Baştürk falan da bozuluyor tabii o
işe. Gerçi, orada bizden çok ayrı tutuyorlar, konuşturmuyor-
lardı. O gün Baştürk'le de dolaylı olarak bir araya gelmiş ol-
duk. Bir ara Fehmi Işıklar, Mukbil Zırtıloğlu'na, konuşma fırsatı
bulmuş da:
—Aman, demiş, Demirhan'a söyle: CHP Genel Merkezi
:
ne teiefon ettiği biliniyor! İnkâr etmesin, kendini ezdirmesin
bu konuda!
Mukbil Zırtıloğlu da haberi getirmişti bana. Sorguda da
ben, o haberin gelişi nedeniyle, hem de hiçbir kötü niyete
dayanmadığı için söyledim:
—Ben CHP Genel Merkezi'ne teiefon ettim! Darbe yapı-
lacağını söyledim! Bağırıp, çağırıyorlardı:
—Niye teiefon ettin? İhtilali haber verdin!..
—Vatlahi, ne Sofya'ya, ne Moskova'ya teiefon ettim; CHP'yi
yıllarca yönetmiş, başbakanhk yapmış bir insanı aradım. CH-
ke kana bulanabilir, Genelkurmay Başkanı'na o ulaşabilir, ben
ulaşamam ki...
Neyse, fazla gelmediler üstüme. Bülent Bey'e de kırılıyc-
rum; böyle bir olayı da biliyor, daha doğrusu ben bildiğini sa-
nıyorum. O nedenle de "Niye bir aramaz, geçmiş olsun
demez" diye kahroluyorum. Yıl 1984'e gelmiş, DSP'nin ku-
rulması gündemde. CHP'liler:
—Bülent Bey'le görüş, bu parti kurma işinin çok yanlış ol-
duğunu ona anlat! diyorlar. 1984'ün haziranı. Ben SODEP-
HP birleşmesinden sonra, Ankara ilinde görev aldım. Bülent
Bey'e gittiğim zaman, böyle bir görevim yoktu. Randevu is-
tedim. Karakol kurmuşlar, polise teiefon ediliyor. İki saat son-
ra, beni karakoldan aradılar:
—Yann saat 10.00'da gel! dediler. Gittim, polis kapının zili-
ni çaldı. Bülent Bey kapıyı açtı. Kucaklaştık. "Geçmiş olsun"
dedi. Oturduk. Rahşan Hanım da sağ olsunlar, çay ikram et-
tiler. Ben dertlerimizi, başımıza gelenleri anlattım. Bülent Bey
de Avrupa'nın bu işe bakışının artık gevşediğinı, ilginin azal-
dığını söyledi. O gün gördüm ki Bülent Bey herkese küs, her-
kesi suçluyor. Kimseye güvenmiyor. Parti kurma işini hiç
açmadı. Niye açmadı... Eee, bana güvenmiyordu da ondan
açmadı! Ben de hiç açmadım. O gün çok garibime giden bir
durum da şuydu: Kıbrıs çıkarmasının yıldönümüydü o gün.
O sorumluluğu yüklenmiş insanın evi, in cin, top oynar du-
rumdaydı! O sıra, ülkeyi yönetenler, Kıbrıs'ta, burada
K
avram-
lar yapıyorlardı. "Allahaısmarladık" deyip ayrıtdır Daha
sonra, anneleri rahmetli oldu. Hacıbayram Camisi önünde
başsağlığı diledim; bir daha da Bülent Bey'le görüşmek kıs-
met olmadı!
* • •
Bugün bayram; 20 Ekim'den beri bayram; kutlu olsun!
İLAN
BOĞAZLIYAN 1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1982/368
Davacı Boğazlıyan ilçesinden, Hacı Ahmet Çay tarafından dava-
lılar Mehmet Zühtü özen ve arkadaşları aleyhine açtığı tapu iptali
tescil davasında, Mehmet Zühtü özen mirasçısı Perihan Özen'in (öz-
kan) tebligata yarar salih adresi tespit edilemediğinden ilanen tebli-
ğine karar verilmiş olup, davalı Perihan özen'in (özkan'ın) duruş-
manın bırakıldığı 4.12.1991 günü saat 09.45'teduruşmamızda hazır
bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi,- aisi taktirde dava
yokiuğunda yiirütülüp sonuçlandınlacağı davetiye yerine kâim olmak
üzere HUMK'nun 509-510. maddeleri gereğince ilan olunur.
Taşınmaz: Pafta: 18 parsel: 37 ada: 36 Bozyer mevkiindeki taşın-
maz hak.
Basın: 49897
ELAZIĞ 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Dosya No: 1991/329
Davacı Abdullah Kaya vekili tarafından davalı Mehmet Kayın aley-
hine açtıklan tapu iptali tescil davasımn yapılan açık yargılaması so-
nunda davanın kabulü ile Elazığ ili Bızmişen köyünde bulunan paf-
ta: 27, parsel: 1343 sayılı taşmmaan davalı Mehmet Kayın adına olan
tapusunun iptali ile davacı Yusuf oğlu Abdullah Kaya adına tapuya
tesciline 12.9.1991 tarihinde karar verilmiş olup davalı Mehmet Ka-
yın gösterilen adreste bulunmamış olduğundan, işy bu ilanın tebliği
tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz etmediği takdirde kara-
rın kesinleşecegi ilanen tebliğ olunur.
Basın: 49910