17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
JMHURÎYET/14 29 EKİM 1991 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN DUNYADA BUGÜN yevr? Bakanlığı Meteoraloji iş- Ieri Ge-el Müdüriüğü'nden alınan bikjiyç göre bûtûn bölgelerimiz çofc buutlu, Marmara'nm doğu- su, Girey ve Iç Ege, Iç Anadolu, Akderc ve Karadeniz bö*ge(eri ya- $şlı, ^ışlar Batı Karadeniz'in ıç tesirrteinde karia kanşık yağmur ve karseHinde olacak. HAVA Sl- GAKU9: Biraz artacak bÜZGÂR: Ylırdur kuzeybatısında kuzey ve baû, oger yerterde gûney ve ba- tı yönleden hafrf arasıra orta kuv- vette, ı'jrdun kuzBybatı kesımle- rinde tvvetli esecek. Denlderde, Karaderıız, Marmara ve Ege'de yıldızve poyraz, Akdenız'de kıble ve kesışlemeden saatte 10-21 denız mılı hızia ese- cek. Van Gölü'nde hava bulutlu geçecek. Rüzgâr, güney ve batı yönlerden hafif arasıra orta kuvvette esecek. Adana Adapaan Mıyaman Afyon Afln Aıtara Antakya Anotya Artvın Aydın Balıkesır Bılec* BmgAI Bıtts Bolu Bursa CanaMele Corum DenızJ y 22° 14° Dıyartator y 12» 7°Edıme B 20° 10° Erzıncan y 12° 3°Erajnım B 14° 2° Eslgşetnt y 12° 0°Gaaantep V 24° 17° ûresun V 21° 13° GûTOşhane V V 12° 7°Hakkân B y 19° 10° Ispara y 11° 6°lstanbul y 11° 2°lzmır B 17° 5°Kars B 13° T^KasUmonu y 12° 1° Kaysert y 12° 5°KırWarelt A 12° 9°Konya y 12° 1° Kutahya y 17° 10° Malatya ^ k a r t A-açık B-tKjluOu G-günes* K-karlı S-sıs* Y-yaflmurlu BILMACA Yuoas Nadi SOLDAN SAĞA: 1/ Aym ulustan, ırk- tah ya da dinden ofcın insanlann oluş- turduğu bir toplulu- ğu bilhçli ve planlı bır biçande yok et- mie. 2/ Oyunda ceza- h| çocuk... Roman, Q%kü pbi anlatı tür- lerinin giriş bölümü- ne verüen ad. 3/ Ve- ri... Yumurta, nişas- ta, süt ve şekerle ya- ptfan bir tür helva. 4/ tçinde katı bir tnadde erimiş bulu- nan sm... Koca. 5/ Meryem Ana heykelciğine ya da resmine verilen ad. 6/ Türkçede adın durum eklerin- den biri... Eski Mısır'da güneş tan- nsı... Gümüşün simgesi. 7/ Zeybek... Yaşama gücü. 8/ Tiyatroda karşılıklı konuşma sırasında, bir oyuncunun rpl arkadaşının sonilanna ya da söz- lerine verdiği karşılık... Bir nota. 9/ Limonluk... Tuzağa düşürülen şey. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Ateşte yanmadığına hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsa- nevi hayvan. 2/ Gereğinden çok yemek yiyen.... tzmiı yakınla- nnda ünlü bir antik kent. 3/ Babası ölmüş olan çocuk... Esk- rimde bir karşılaşma türü. 4/ Bir iş ya da bir davranışta gere- kdn ölçü..: Lavrensiyum elementinin simgesi. 5/ Sahip... Eski- ddn lise derecesindeki okullara verilen ad. 6/ Ağn (5165 m.) ve Sijphan (4434 m.) dağlanndan sonra Türkiye'nin üçtincü yük- sek tepesi... Yapma, etme. 7/ Karakter... Bir meyve. 8/ Maran- gozlukta bir ağaç parçasına paralel çizgiler çizmek için kullanı- laiı el aracı. 9/ Doğrultu saptamak için uzaktan gözlenen geo- mfckrik biçimli tahta lata... Saçın küçük tutamlar biçiminde de- ğişik renklerle boyanmış durumu. 60 YIL ÖNCE CumhuriyeP Cumhuriyet Bayramı 29 EKtM 1931 Türkiye'de Cumhuriyet bayramı demek, Türk inkılâp ve halâsımn hatıralarını tes'it şenlikleri demektir. Yakın maziye ait bu hatıralan daima ve bütün tazeliğile muhafaza ederek canb yaşatmak ise Türk istikbal ve istiklâlinin her tehlikeden masuniyetini teminat altında bulundurması demektir. Osmanlı tmparatorluğunun tasfîyesi az kalsın Türkiye'yi de beraber sürükleyip izmihlale götürecekti. Türk'lük ancak millî istiklâl fıkrine dayanarak kendini kurtardı, ve bu istiklâl cumhuriyet oldu. Daha doğnısu bilâhare resmen de cumhuriyet ilân edilen bu istiklâl esasen cumhuriyet idi. Bu noktaları vatandaşların ve bilhassa gençliğin daima göz önünde bulundurması lâzımdır. Avrupa ile Babıali ve saray Türklüğîin mukadderatına istedikleri gibi tasarruf edebilecekleri daiyesine düşmüşlerdi. Bu faciaya lzmir işgalile en kanlı şekli verildikten sonradır ki millet kendi mukadderatına ancak kendisinin hâkim olacağı karannı aldı. Fühakika lzmir işgali 16 mayısta, Mustafa Kemal'in Samsun'da Anadolu karasına ayak basışı 19 mayıstadır. Bir taraftan lzmir ve havalisinde milli müdafaa İcuvvetlerinin yer yercephe teşkil edişleri, diğer taraftan Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetinin vücut buluşu hep bu tarihleri takiben ve hemen vaki ornıuş işlerdir. Bütün vatan müdafaasının müdafaai hukuk fikri etrafında toplanışı ise hiç gecikmemiştir. Müdafaai hukuku milli misak hulâsa eder: Bu misakta millî hudutlar çizilmiş, yalnız istiklâl kelimesi ifade olunabilen milli hukuk tesbit edilmiştir. Türk milleti milli fikirlerini bu suretle tayin ettikten sonradır ki bütün bir husumet cihanının karşısına onu eline bayrak yaparak çıktı. İşte, dedi, milli hududum ve milli hukukum. Bunu kolaylıkla kabul etmezsen zorla alırım. Karanm kat'idir: Ya istiklâl, ya ölum! YUNUS NADİ 30 YIL ÖNCE CumhuriYet Atatürk'e dönüş! 29;EKİM 1961 Cumhuriyetin şu otuz sekizinci yılâönümünde, sorarsanız, yurdumuzda Atatürkçü olmayan bir.'tek vatandaş bulamazsınız. Klâsik hürriyet sevdalılarından her biri birer Atatürkçüdür. Devrim rejimine diş bileyen bütün gericiler, yobazlar ve ırkçılar Atatürkçüdür, çıkarı uğruna Atatürk ilkelerine katşı köy meydanlarında nutuk çelfen oy avcıları da Atatürkçüdür. Atyıtürkçülüğün devlet düzeni üzerine hâkim bir fikir halinde yerleşmesini önlemeye çalıştılar. Şirhdi son derece dürüst ve hür seçimler sonunda hiç bir pajtinin tek başına iktidara geçemiyeceği bir Büyük MŞlet Meclisi kurulmuştur. Kısa zamanda yurdumuzu hu?ura ve refaha kavuşturmasmı beklediğimiz bu Meclis, üç'gündür henüz Başkanbk Divanı kavgalarıyla diaişmektedir. Daha sonra Cumhurbaşkanı bir Başbakan bulacak, bu Başbakan bir hükümet kuracak, hükümet Me'clisten güven oyu alacak ve her biri başlıbaşına bir meydan savaşı azametinde olan yurt dâvalanru çözmeğe koyulayacak! Dört parti arasında nasıl bir anlaşma kombinezonu bulmalı ki uzunca ömürlü ve iş görebilir bir hükümet kurulsun? diyeceksiniz. Behce Türkiye hesabına çözüm bekliyen asıl problem bu değildir. Bir, iki üç, hattâ dört parti aralannda uyuşur, ya da uyuşamazlar; hiç önemi yok. 1938 yılında uçup giden Atatürçülük zihniyetine yeniden kavuşabilecek miyiz? Mesele burada. Çünkü bu sefer de onu bujamazsak halimiz gerçekten kötüdür. Cumhuriyetimizin otuz sekizinci yıldönümu milletimize hajırlı olsun! NADtR NADÎ Nadir Nadi <^EÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Said Nursi mevlidi 29 EKtM 1990 Nurculann önderi "Bediüzzaman" (Zamamn Harikası) diye tanıtılan Said Nursi, ölümünün 30. yılında Ankara'da okunan mevlitle anıldı. Lenıngrati Loodra Madnd Mılano Montreal Mosncva Mûnıh N » Vor* Oslo Pans Prag Rıyad Roma Sofya Sam Teltm Tunus Varşova Venedlk Viyana Mashıngton ZDnh T4RTTSMA Siyasal Sinemamıı Bir Siyasal sinema demek, sadece gerçeklere dayanan, siyasal içerikli kamera çalışmaları anlamına gelmez. Sinemada, "başyapıt" ancak bir yönet- menin ya da bir türün. bir akımın en önemli yapıtı için kullanılabilecek bır belirlemedir. Bu behrlemevi, hoşunuza giden filmlerden bazılannı, kişisel değerlendirmenızin en üst derecesine yerleştirmek amacıyla birçok kez kullanırsanız sadece bir kavram karma- şası yaratmakla kalmaz, aynı zamanda genel değerlendirme yaklaşımınızın nesnel- liğinı yitinrsıniz. Lino Brocka'nın sinemalarda gösterilen fılmi "özgûrlük Sa>aşçılan" da bu belirle- menin yerlı yersız kullanımından nasibini aldı. Hemen hemen bütün eleştirılerdemut- laka göriilmesi gereken -hepsınde başyapıt olarak nitelendirilmese de- siyasal sinema- nın başanlı bir örneği olarak gösterilen fılm, ülkemızde siyasal sinema yapıtlanna karşı duyulan zaafın ıyi bır göstergesi. Ta- mamen kahplaşmış bir anlatıya sahip fılm, Filipinier gerçeğini, halka yapılan zulürn ve zulme duyduklan tepkıyi pasif ya da aktif şekilde ortaya koyan kişiler çerçevesinde anlatıyor ve burada en büyük hatayı yapa- rak karakterleri ıyi ve kötü olmak üzere çok sert hatlarla belırlenmiş iki gruba ayınyor. Kötüler iyilere ınanılmaz derecede kötü davranıyorlar. Fakat bir türlü bu kötüleri anlamaya fırsat bulamıyoruz. Çünkü karar önceden verilmiş. Bu aşamada fılm. ıktıda- nn desteklediği yasadışı zulmü sergılemesi açısından. Gavras'ın "Z"siyle aynı kap- samda incelenebilir. "'Z"nin başanlı ve inandıncı olmasının sebeplerinden biri, kö- tü karakterlerin yaşamlanndan, olaylar sonrasında yaşadıkları panikten kesitler vermesi, düşünce yapılannın zayıflığını mi- zahı bir yaklaşımla göstermesıdir. Ozgürlük Savaşçılan'nda ise baş kötü adamın köylü kadına tecavüz ettiği barakanın duvarlan- na yerleştınlmış Rambo posten. Mao'nun Kaçamazsaıuz! fotoğrafı ve Amerikan bayrağıyla eğreti bir şekilde vurgulanmaya çalışılan değer kar- maşası yozlaşması, filmin bütünündeki yüzeyselliği kurtarmaya yetmiyor. Yüzey- sellik sadece bu noktada değil. Filmin kahramanı eski rahibin düşünce yapısı, olaylann dışında kalan insanlann görüşle- ri, ıktidar-kötü adamlar arasındaki ilişki ve filmde sürekli sözü edilen asiler gibi birçok öğe de yüzeyde kalıyor. Bunun nedeni, fil- min dörtte üçlük bölümünün. masum insanlann öldürülmesıne, iyılenn tepkileri- ne ve kahramanın bir ara sevdiği kadın- kahraman kansı üçgenıneaynlmışolması. Bu aşamada filmin, arka planı anlatmak- tan çok, yaşanan baskı rejimini en çarpıcı şekilde seyirciye göstermeyi amaçladığı söy- lenebilır. O zaman da filmdeki zulüm sahnelerinı aynntılı bır şekilde ıncelemek gerekir ki bu bizi sadece makineli tüfeklerle ınsanlara ateş edilmesi ve sonrasında resmi makamlarca görmezlikten gelinmesinden oluşan iki basamaklı. "zayıf bır çarpıcılı- ğa götürür. Bir anlamda, Pontecorvo'nun "Cezayir Savaşı"nın da içine düştüğü polı- siye anlatı yanlışlığına (bu fılmi bir tek bu yanlışlıkla değerlendirmiyorum) düşen "Özgûrlük Savaşçilan", aynı zamanda "Z'- 'deki hızlanan kurgu ve çözümleyici, arka planı aydınlatıcı anlatımı kullanmayarak, amaçladığı çarpıcılığı, sadece gelişimin "sert" bir baraka sahnesiyle sonuçlandınl- masına bağlıyor ve başaramıyor. Filmin başansız olduğu tek alan tematik gelişme ve öyküleme değil. Figüran kullanı- mından gereksiz plan kesmelere uzanan birçok teknik unsur çok özensızce ve plan- sızca kullanılmış. Filmin başlannda , özgür bırakılanlann fotoğraflannı çeken gazete- ciler, köy halkı, ve çete elemanı kötü adam- lar, figüranlann kötü kullanımınm başlıca örnekleri. Oyunculann bır iki kez yanlışlık- la kameraya bakmalan kesinlikle Rohmer usulü oyunculuğa bağlanamaz. Kahrama- nın da katıldığı ilk TV açıkoturumu sahne- sindekı aşın sayıda kesmenin gereksizliği ve kahramanın evinin, filmin neredeyse bütü- nünde sadece yatak odası göstenlerek ge- çiştirilmesi (ki burada, ışık kullanımı da amatör filmlere sürekli yöneltilen suçlama- yı haydi haydi hak ediyor) Özgûrlük Savaş- çılan"nın diğer sıntan yanlan. Siyasal sinema demek, sadece gerçeklere dayanan, siyasal içerikli kamera çalışmala- n anlamına gelmez. Içeriği. öyküleme ve teknik öğelerle yoğurarak seyirciye ulaştı- ran fılm. sinema dilini kullanabiliyor demektir kı bu. siyasal sinema için de geçer- lıdir. Siyasal sınemanın "başyapıtlarını" değil. başanlı örneklerini seyredebilmek umu- duyla. HAŞMET TOPALOĞLU İstanbul Haydi bakalım '"baba"'yığitler, ış başına. Verin dedıniz verdik. Birçok vaatlerde bu- lundunuz. Çift anahtarlardan ışkencelerin kalkmasına kadar. Enflasyonun düşürül- mesinden yolsuzluklann önlenmesine kadar. DYP ve SHP, bunu o kadar güzel ve o kadar içten yaptılar ki bız de dayanamayıp ikisine birden, "Buyrun ıktidar sofrasına" demekten kendimizı alıkoyamadık. Haydi "baba"yiğitler, "Beni tek başıma iktidar yapmadınız" demekle ya da "yeni bir seçimi" amaçlamakla bu sofradan artık ka- çamazsınız. Biz, bu helvayı sıze yedırmekte kararlıyız. Sizleri izlemek, oldukça eğlenceli. Heye- can ve keyif verici. Ne var kı bu toplum "boş gezenin, boş kalfası" değil... Çocukla- nn okulu. evin geçimi var. Kış geldi. Odun, kömür yok. Ayakkabn'ann altı delik. Genelde her iş böyledir. Çalışıp üretmeye gelince, vaat etmek kadar kolay olamaz. Sizler, "idare edenler" olarak "yapacağınız çok işler" var. Salt ekonomik yapımız değil. "sosyal yapımız da" harabe gibi. Zihinler gittikçe daralırken dın sömürüsü de yayıl- masını sürdürüyor. Bizler, "idare edilenler" olarak "uyutucu- vaat edici polirika" yenne, "bilimsel poli- tika"cıhğı görmek istiyoruz. Toplumun yaranna olanlan gerçekten ısteyenler, bu- na yöneleceklerdir. Bu, genç Mesut için de geçerlidir. "Yıkıcı muhalefet" devri sona er- meli, "modern ve yapıcı bir muhalefet" devn başlamalıdrr. Ana muhalefet partisi lideri Mesut Yılmaz'da bu dinamizm ve kişilik vardır. Haydi, "baba"yiğitler, az söz. çok iş!.. METtNSERtNKAYA tstanbul KREŞ - YüVfl - 'd« yvrinizi aldınıı mı? T«l: 522 53 99 Adı İlke. İlkesi etkin katılım. Amacı üretici Hatta fçf etklnllkleri: Okui öncesi eğitimi (3-6 yaş) Etüd (7-12 yaş) Hafta sonu etklnllkleri: Ingilizce / Ftesim - Seramik (6-12 yaş) Içlevent Emei Sokak No.2 Levent Tel:169 43 02 İLKE Çocuk Kulübü gücü değerlendirme, üretme, sergileme. Biz, bilinçli bir şekilde, görev sorumluluğu taşıyarak, altı yıllık dene- yimle çocuklarımza üç katlı, bahçell, modern ve sıcak bir ortamda • Yarım ve tam günlük. • SaaÖi • Gecebakımı şeklindeki programlarla eğitim vermekteyiz. Hemen telefonunuzu açıp bizi arayabilirsiniz. Aloo... Gokyuzu... 167 35 96 Saatçı bayırı İETT Koop Evleri Gülfem Sokak No. 19 Gayrettepe AMAÇ Cocuk Evleri 0-3 Yaş Kreş 4-6 Yaş Yuva 7-12 Yaş Etüd • Yaz süresince kendı tesısımızde yüzme-mını futbol-masa tenısı- ıngılızce-satranç-oyun bahçesinde dıledığinızce özgür ortam. • 12 ay suresince tum okul hizmetınizde. • Uzman kadro-doktor kontrolü-rehberlık hızmeti. • Çağdaş eğıtım-sıcak ve sevgı dolu bir ortam. Küçükyah 367 29 36*366 28 42 Evinize yakın olanı değil, Çocuğunuza yakın olanı seçin. Galeri • Atölye v 146 97 38 • 132 64 26 , sanat /galefisı F İ G Ü R 5 R E S İ M SE R G İ S İ 11 Ekım-11 Kasım 1. Le»«ıt SOIün Sok. No: 14 170 03 62 STUDIO PeiNTTJRE SANAT GALERtSİ & RESİM ATÖLYESİ GÜLSEREN KAYALI YÖNETtMlNDE RESİM ÇALIŞMALARI Teşvıkıy0 ^altpçı Sotak 148. 1 Tel 132Z3 19 SANAT ODASI TAYFUR SANLIMAN Resım Sergısi 30 Kasım-15 Arolık 91 Gentm Nsımmn Ohlan Sk Ontr Bty *Hl 13'l Ennlar» 355 35 87 TEM SANAT 6ALERİSİ "BİZBBIVEONLUHUIt- OBİAUl SAMTSAL I SON İKİ GÜN Tûrklye den 17,1? yaOancı ülkKİen 39, toplOT 56 seçme sanatçıd» orij>nai sana{sal baskılaf fcilonogı Coi M OıOtmr Ef«i Sol U ! Ni 80200 lsw*ul V l l U ^ D t n BULUNMAZ KUYUMCULUK İ S T A N B U L TAKIve MÜCEVHERAT ÇAUŞMASI 513 74 31 • 522 65 85 TAKASHI WADA Takı Sergisi 28 Ekim/2 Kasım'91 T A K I C A L E R I S I Vapur l>kete<l Sok No. 5 Ortak8yTel'1S9 19 11 galeri • atölye 146 97 38 • 132 64 26 HANDAN BÖRÜTEÇENE S E R G I S I AYA İRİNİ MÜZESİ 15 EKİM • 9 KASIM T.C. EREĞLİ KONYA tCRA DAİRESİ MÜDÜRLÜGÜ Kod: 42320 Sayı: 1986/648 DÂVET KÂĞIDI Alacaklı: Tahsin Kaya Vekili: Av. Nazım özarslan Haczin yapüdığı gün ve saat: 24.10.1990 tarihli rüli haciz ve kıymet takdiri. Borçlu: Yılmaz Otçu. Aleyhinizde yapılan icra takibinde mahoız bulunan Bahçeli köyü pafta 2, parsel 43'te kayıtb gayrimenkulünüze 31.500.000.— TL, Bul- gurluk köyü Işıklar mevkünde pafta 17 parsel 774'te kayıtlı gayri- menkulünüze 4.275.000.— TL, ayıu köy aynı mevkide pafta 17 par- sel 777'de kayıtlı taşınmazınıza 4.680.000.— TL luymet takdir edil- Basın: miş, kıymet takdiri sırasında hazır bulunmadığıruzdan dosyadaki ad- resinize tebligat gönderilmiş, ancak adıes bırakmadan gittiğiniz bil- dirilmiş, yaptınlan zabıta tahkikaünda da açık adresinizin tespiti müm- kün olmadığından davet kâfıdırun ilanen tebliğine karar verilmistir. i.l.K.nın 102. maddesine tevfıkan işbu kâğıdm ilanı tarihinden iti- baren üç günlük kanuni süreye 15 gün ilavesi Ue 18 günlük sürede kıymet takdir tutanağını tetkik ve bir diyeceğiniz varsa bildirmeniz için Konya Ereğlisi Icra Müdürlüğü'ne 1986/648 sayılı dosya numa- rasıyla başvurmanız tebliğ olunur. 12.9.1991 49962 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇI Bir Sendikacının Anlattıklan: (4) Sorguda Neler Sordular?.. DİSK yöneticisi Demirhan Tuncay, 11 Eylül 1980 günü olup bitenleri anlatıyordu. Fehmi Işıklar, DİSK Genel Sekreteri1 dir. Bir ara, ona da haber verip DİSK'e çağırmayı düşünür- ler, haber veririer de. Ancak, o gün Fehmi Işıklar'ın oğlunun sünneti vardır. "Şen git, yine çocuğunun sünnetiyle ilgilen" derler; ancak, DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk'e du- rum bildirılmelidir. Abdullah Baştürk, Ören'de, Genel-iş'in eği- tim tesıslerınde bulunur. Rıza Güven telefonla Baştürk'e: —Çok önemli konular var; ivedi istanbul'a dön! der. Tele- fonda da "Yarın darbe olacak!" diyemez ya... Baştürk: —Çok önemliyse siz gelin, burada görüşelim! yanıtını ve- rince, Rıza Güven kızar, kapar telefonu. Demirhan Tuncay, Ankara'ya, GHP Genel Merkezi'ne te- lefon etmiş, Mustafa Üstündağ'la görüşmüştür. Üstündağ, "Böyle bir kuşkumuz yok, bilgimiz de yok!" yanıtını vermiş- tir. Bu teiefon konuşmasından sonra da DİSK'ten çıkariar. De- mirhan Tuncay anlatmayı sürdürüyor: —O gün Kartal'a, Başkan Yardımcımız Mehmet Mıhlacı: nın evine gidecektik. O saate dek, bizim sayman Gökalp'ı bırakmamış, çalıştırmıştık. Gökalp Bey: —Beni bu saate dek tuttunuz, bari beni de alın, evirne bı- rakın! dedi. Gökalp Bey de, Fehmi Işıklar'la aynı apartman- da oturuyormuş. Onların sokağına girince gördük, Fehmi Işıklar karştdan geliyordu. Mehmet Mıhlacı: —Yahu, şu Fehmi'yi bir korkutayım! dedi. Fehmi Işıklar da telaşlandı bizi görünce; oraya hiç gitmeyen insanlarız; "Ni- ye geldiler?" diye telaşlandı. Mıhlacı: —Yahu, Fehmi Bey, darbe oldu! DİSK'i bastılar, biz kaçtık! Fehmi Işıklar, bayağı bozuldu. Çocuğu sünnet olmuş, ne- şsli gününde olması gerek, böyle haber verilir mi? Ben da- yanamadım: —Yok yav, öyle bir şey yok! Ben CHP Genel Merkezi'yle konuştum biraz önce. Bu konuda bir istihbaratları yok. Kuş- kuları yok, sen işine bak! Daha sonra, 12 Eylül'den sonra içerideyken, sorguda bu teiefon konuşmasını sordular: —Eee, niye CHP Genel Merkezi'ni aradın? Niye "darbe ola- cak!" diye, Ecevit'e, Üstündağ'a bilgi verdin? Ve bu haberi kimden aldın? Karşılık verdim: —Haberi kimin getirdiğini bilmiyorum. Çok kalabalıktı. Bi- risi böyle bir haber getirmiş. Güvenilir insanmış, bilemiyo- rum. Ama ben, CHP Genel Merkezi'ne gerçekten teiefon ettim, Ecevit'i aradım, bulamadım. Üstündağ'la görüstüm. Teiefon ederken, telefonların dinlenebileceğini düşünüyor- dum. Gerçi sonradan oğrendim. Telefonlanmız dinlendiği için o bilgi ulaşmamış onlara; Fehmi Işıklar'dan ulaşmış. Fehmi Işık- lar'ı bizden ayrı tuttular uzun süre. Sorgu yapmışlar, ona de- mişler ki: —Otur, 10 eylülden başlayarak gün gün, saat saat, nere- ye gittin, kimlerie konuştun, ne yaptın? Bunlan yaz! Eğer eksik bir şey görürsek, döve döve öldürürüz! Fehmi Işıklar'ın ifadesine göre ışkence de yapmışlar! Fehmi Bey, 11 Eylül 1980 günü, bizimle görüşmesini de yazmış o nota. Bu haberi bana Fehmi Işıklar gönderdi. Fehmi Bey'le, Abdullah Baştürk, Mukbil Zırtıloğlu'nu mahkemede bir ara- ya getirdiler bir davada. İşkence olaytarından önce Selimi- ye'ye götürdüler. Hatta biz o ara, Fehmi'ye biraz buruktuk, hani "Otelde yakalandı, bir hanımla" faian meselesi var ya, biz de gazeteierden okumuşuz, işin içyüzünü bilmiyoruz. Biz, Metris'teyiz taburda. Fehmi Bey'in bizimle birlikte teslim ol- mayışına, öyle bir skandala yol açmasına da dehşetli bozu- luyoruz. Canımız sıkıldı. Baştürk falan da bozuluyor tabii o işe. Gerçi, orada bizden çok ayrı tutuyorlar, konuşturmuyor- lardı. O gün Baştürk'le de dolaylı olarak bir araya gelmiş ol- duk. Bir ara Fehmi Işıklar, Mukbil Zırtıloğlu'na, konuşma fırsatı bulmuş da: —Aman, demiş, Demirhan'a söyle: CHP Genel Merkezi : ne teiefon ettiği biliniyor! İnkâr etmesin, kendini ezdirmesin bu konuda! Mukbil Zırtıloğlu da haberi getirmişti bana. Sorguda da ben, o haberin gelişi nedeniyle, hem de hiçbir kötü niyete dayanmadığı için söyledim: —Ben CHP Genel Merkezi'ne teiefon ettim! Darbe yapı- lacağını söyledim! Bağırıp, çağırıyorlardı: —Niye teiefon ettin? İhtilali haber verdin!.. —Vatlahi, ne Sofya'ya, ne Moskova'ya teiefon ettim; CHP'yi yıllarca yönetmiş, başbakanhk yapmış bir insanı aradım. CH- ke kana bulanabilir, Genelkurmay Başkanı'na o ulaşabilir, ben ulaşamam ki... Neyse, fazla gelmediler üstüme. Bülent Bey'e de kırılıyc- rum; böyle bir olayı da biliyor, daha doğrusu ben bildiğini sa- nıyorum. O nedenle de "Niye bir aramaz, geçmiş olsun demez" diye kahroluyorum. Yıl 1984'e gelmiş, DSP'nin ku- rulması gündemde. CHP'liler: —Bülent Bey'le görüş, bu parti kurma işinin çok yanlış ol- duğunu ona anlat! diyorlar. 1984'ün haziranı. Ben SODEP- HP birleşmesinden sonra, Ankara ilinde görev aldım. Bülent Bey'e gittiğim zaman, böyle bir görevim yoktu. Randevu is- tedim. Karakol kurmuşlar, polise teiefon ediliyor. İki saat son- ra, beni karakoldan aradılar: —Yann saat 10.00'da gel! dediler. Gittim, polis kapının zili- ni çaldı. Bülent Bey kapıyı açtı. Kucaklaştık. "Geçmiş olsun" dedi. Oturduk. Rahşan Hanım da sağ olsunlar, çay ikram et- tiler. Ben dertlerimizi, başımıza gelenleri anlattım. Bülent Bey de Avrupa'nın bu işe bakışının artık gevşediğinı, ilginin azal- dığını söyledi. O gün gördüm ki Bülent Bey herkese küs, her- kesi suçluyor. Kimseye güvenmiyor. Parti kurma işini hiç açmadı. Niye açmadı... Eee, bana güvenmiyordu da ondan açmadı! Ben de hiç açmadım. O gün çok garibime giden bir durum da şuydu: Kıbrıs çıkarmasının yıldönümüydü o gün. O sorumluluğu yüklenmiş insanın evi, in cin, top oynar du- rumdaydı! O sıra, ülkeyi yönetenler, Kıbrıs'ta, burada K avram- lar yapıyorlardı. "Allahaısmarladık" deyip ayrıtdır Daha sonra, anneleri rahmetli oldu. Hacıbayram Camisi önünde başsağlığı diledim; bir daha da Bülent Bey'le görüşmek kıs- met olmadı! * • • Bugün bayram; 20 Ekim'den beri bayram; kutlu olsun! İLAN BOĞAZLIYAN 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1982/368 Davacı Boğazlıyan ilçesinden, Hacı Ahmet Çay tarafından dava- lılar Mehmet Zühtü özen ve arkadaşları aleyhine açtığı tapu iptali tescil davasında, Mehmet Zühtü özen mirasçısı Perihan Özen'in (öz- kan) tebligata yarar salih adresi tespit edilemediğinden ilanen tebli- ğine karar verilmiş olup, davalı Perihan özen'in (özkan'ın) duruş- manın bırakıldığı 4.12.1991 günü saat 09.45'teduruşmamızda hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi,- aisi taktirde dava yokiuğunda yiirütülüp sonuçlandınlacağı davetiye yerine kâim olmak üzere HUMK'nun 509-510. maddeleri gereğince ilan olunur. Taşınmaz: Pafta: 18 parsel: 37 ada: 36 Bozyer mevkiindeki taşın- maz hak. Basın: 49897 ELAZIĞ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 1991/329 Davacı Abdullah Kaya vekili tarafından davalı Mehmet Kayın aley- hine açtıklan tapu iptali tescil davasımn yapılan açık yargılaması so- nunda davanın kabulü ile Elazığ ili Bızmişen köyünde bulunan paf- ta: 27, parsel: 1343 sayılı taşmmaan davalı Mehmet Kayın adına olan tapusunun iptali ile davacı Yusuf oğlu Abdullah Kaya adına tapuya tesciline 12.9.1991 tarihinde karar verilmiş olup davalı Mehmet Ka- yın gösterilen adreste bulunmamış olduğundan, işy bu ilanın tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz etmediği takdirde kara- rın kesinleşecegi ilanen tebliğ olunur. Basın: 49910
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle