18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 DenizerAnkara'yagitmeden önceMengen'de işçilerden 'güvenoyu'aldı Madencinin eve dönüşüBaşkan Denizer Mengen belediye binasının penceresinde zafer işareti üe selamladığı işçilerine sesleniyor: — Sizinle gurur duyuyorum. Kalabalıktan biri bağnyor. — Korkma başkan! Laf Setirmeyeceğiz. 'Başında a söyledim, işareti ben veririm' diyor Denizer: — Bana inanıyor, bana güveniyor musunuz? — Güveniyoruz. — öyle laf atmayın. Bu yürüyüş eylemi bıtmiştir. Ben Ankara'ya, sizler Zonguldak'a. ÜMİT ASLANBAY MENGEN — Küçücük bulvar, bu gerilimi kaldıramayacak gibi. Binler- cc isci sabahın dokuzundan bu yana bağınyor: —ötmek var, dönmek yok. Başkan Denizer'in, 'geri döaiş' ka- rannı açıklaması bekleniyor. Nasıl açıklayacak? Başkan, Mengen belediye binasının penceresinde zafer işareti üe selamla- dığı işçilere konuşuyor. 30'unu aşktn görünen bir işçi ağlıyor. önce başını biraz öne eyip eliyle kenara itiyor göz- yaşlannı. Yetmiyor. Cebinden mendi- Iini çıkanyor... Denizer konuşuyor: —SiıİHİe gnrur duynyorum. Bizün her yaptognuz pteabdır. Hesapsu Id- tapoz kareket etmeyiz... Kalabalıktan biri bağınyor: —Korma başkan! Laf getirmeyece- ffc.. Bundan sonra başkan konuşuyor, iş- çüer bir ağızdan yanıt veriyor: ısöykâtm.tşMttibemrt- titim. Bana inaaryormıısanuz? —tnanıyonız. —Bana güveniyor nramnz? —Güveniyoruz. —öyle laf atmayıa. Bu yürtyüf ey- lemi btaniftir. Ben Ankara'ya, ıtıier Zonguktak'a gkttyorsuu. Madend- den catlak scsler çıkmaz. Soçiayacak- sanız beai raçJayın. B« bir taUmattır ve karftyen •ygnhnamktg. İyçfcr ara- buındaki kHjlarbcılann lafna bakmaz. Beni iyi dialeyin. —Başkan sözünü dinleyeceğiz. —Anlaşbk nu? —Anlaştık. —Sizinle gurar dayuyornm... Başkan pencerede kayboluyor. Tek tük laf atanlann kalabahkta kayboldu- ğu gibi. Gerisin geriye dönüyorlar. Hiçbir kargaşa yok. Sırtlanna astıklan battaniye ve azık torbasından oluşan denklerinin iplerini biraz daha sıkıyor- lar. Yavaş yavaş Zonguldak karayolu- na çıkan Mengen"in tek büyük soka- ğına yönelryorlar. KfiçflcOk bulvar bofahyor. Duvar diplerinde tek tük işçi gnıplan ayaküs- tü değeriendirme yapıyorlâr. Sigara içi- yorlar. Zonguldak plâkalı kırmızıoto- mobilden anons sesryilkseliyor: —Buada beklemeye gerek yok. Herkes grubayta Mrieşsta, araçlar bek- Hyor. 40 yülık bakkal Tevfık Tath'nın bakkal dOkkânı boşalıyor. Tatlı konu- şuyor: Hiçbir rahatsulıklan olmadı. Onlar bizden, biz onlardan nemnun aynMık. Bn kadar toptaluk etrafı ra- bataz etmedi. Gözn de başka yerde de- fü... Bulvann orta yerinde bir kamyonet. Arkası çay ocağı olmuş. O da gitmeye hazırlaruyor. 38 yaşındaki Hiueym Ay- cm.tüpleri, demlikleri, battaniyeleri kamyonete yerleştiren arkadaşına ses- leniyor: —O kiUmi, keatüıi bep oraya koy- dun, nereye otnracan... 7 tüp bitinniş. 50 kilo çaydan hiç- bir şey bırakmamış geriye. Parasız çay ri incc beili cam bardaklarda. MADENCİ EŞLERİ — Zonguldak - Mengen yüriiyüşünün en ilginç yönlerinden birisi madenci eşlerinin Törkiye'de ilk kez yapılan böyle büyiik bir yürüyüşe sonuna kadar katdmaları ve büyiik bir dirençle eşlermi desteklemeleriydi. Kadınlann variıgı yol boyunca madencilere bu> uk moral destek verdi. (Fotograf: tbrahim Günd) tşsiz Orhan Yener koltuk değnekleriyle5 gün madencininpeşinden yürüdü 'Beni görünce cesaretlendiler'"Neden yürüyorsun işçilerle" sorusuna Orhan Yener'in yanıtı: "Bugüne kadar işe giremediğim için yürüyorum, işçilerin haklı isteklerinin gerçekleşmesi için yürüyorum, iktidan protesto etmek için yürüyorum." Orhan Yener bundan sonra tek başına Ankara'ya yürüyeceğini söylüyor. "Ama bu kez sakatların hakları için yürüyeceğim. Zonguldak'tan yola çıkıp Devrek, Mengen, yürüyüp gideceğim" diyor. CELAL BAŞLANGIÇ MENGEN— Yüzlerinde yor- gunluğun La yoktu. Gergin ve kararh anlatunlanyla, caddeler- den, ara sokaklardan dalga dal- ga gelmişlerdi belediye ömindeki aJana. Geri döneceklerini bili- yorlardı. Yine de bu işi "ucuza kapatmamaya" kararlıydılar. Bir tiyatronun uzun süre prova ya- pan korosunu kıskandıracak ka- dar bir anda ve giır çıkıyordu sesleri. Sanki beş gündür, açlıkla, yorgunlukla, doğayla savaşa sa- vaşa neredeyse yüz kilometre yfl- rüyen onlar değildi. Kızdıkça sesleri gürleşiyordu. Yürüytışçulerden biri de Or- han Yener. Yirmi dört yaşında. Yener'i diğerlerinden ayıran özellik, bir bacağının olmama- sına karşın, Zonguldak'tan Mengen'e, Eskiçağa'ya kadar iki koltuk değneğiyle yürümesi. Ankara'ya kadar yürümeye ka- rarh Orhan. "Ben madenci de- gilim. Ama babam maden işçisi" diyor Orhan, "Şimdi lurk alo yaşında. Madende barutçuy- dn. Otuz sekizinde raalulen euekli oldu. Doktorlann deyi- ENER — 4 yıldır iş anyor. Çalmadığı kapı kalmamış. Yüriiyüşün simgeierinden biri oldu. digim için yiirüyoram. Babanunşiyle 'yanm adam'. Bir yandan da onua için yürüyorum." Belediye önündeki al^nda ka- labalık giderek artıyor. Genel Başkanları Denizer'in birazdan gelip kendilerine "Haydi, geri dönüyornz" demesini bekliyor- lar. Asbnda pek de gönüllu de- giller. Orhan bir bacajını dört yıl önce trafik kazasında yitirmiş. Kazaya kadar bir madencinin al- tı çocuğundan biri olarak mua- vinlik yapmış, şoförlük yapmış. Orhan'ın beş kardeşi daha var. Yaşlan on birle yirmi üç arasın- da. Hepsi de hem okula gitmi- yor hem de işsiz, "Malulen emeldi" madencinin alacağı beş yüz bin lira maaşa bakıyor ev- deki sekiz kişi. Orhan "sakat kon(eDJanı"ndan işe girmek için Cumhurbaşkanı'na, Başba- kan'a, bakanlara, Zonguldak'ta- ki lüm kamu kuruluşiarırun ge- nel müdürlüklerine dilekçeyle başvurmuş. Ancak dört yıldır "tek bir iş teklifi" gelmemiş. "Neden yürüyorsun işçilerle" sorusuna Orhan'ın verdiği yanıt çok yanlı: — Bagiine kadar işe gireme- için yüriiyonım. "Hep gecim sıkıntısı çektik babanun madenci maaşıyla" di- yor Orhan, "Hâlâ da aynı sdun- tıyı çekiyoruz. Aldığı parayla bakkala da veremiyor, eibiseci- ye de. Çoğu kez benim üstüme başuna giyecegimi madenci aga- beylerim ahr. Onlann bana yap- tıkları katkıdan dolayı ben de onlan desteklemek için yüriiyo- nım." Mengen Belediyesi'nin önün- deki alana biriken madencilerin üzerine güneş vuruyor. İki gün- dür yağmurla, soğukla, sulukar- la boğuşan işçiler, şimdi güne- şin altında ışıi ışıl görunüyorlar. Orhan, bazı işçilerin "geride bırakacaklan eşleri, çoluklan, çocuklan için ilk önce yiinime- ye cekindikleri, ama kendisini gönınce cesaret aMıklaruu" an- latıyor: — Onlann çoluğu, çocuğu var. Ama benim geride bıraka- cak kimsem yok; gözü yaslı anam ve hasta babamdan baş- ka. Onun için bende korku da yok. Denizer, elinde mikrofonla belediye binasının penceresin- den göriinüyor, alkışlar, ıshk- lar... Denizer işçilere "geri dönün" işareti veriyor. Kimi ağ- hyor işçilerin; kiminin ne düşün- düğünü yüz çizgilerinden anla- mak olanaksız. Orhan gü- lümsüyor: — Bir dahaki sefere tek başı- ma yürüyeceğim Ankara'ya. Bir gün Devrek'te, bir gün Mengen- de olacağım. Türldye genelinde sakatlara iş verilmesi için yürü- yeceğim. Ortopedik ozüriülere iş verilmemesini protesto etmek için Ankara'ya yürüyeceğim. Bu yerine yürüyorum. tşciierin hak- yürüyüşüme bütün sakatların lı isteklerinin gerçekleşmesi için da kablmasını istiyorum. Zon- yüriıyonım. tktidan protesto et- gnldak işçileri bir kez yol açtı mek için yürüyorum. Ankara'ya. Madenciler "hakları Güneş biraz daha yukan çıkı- verilmediği" için kızgın değil sa- yor, işçiler sırtlanna vurduklan dece. Karşılannda kurulan bari- kata da kızıyorlar. Orhan neden yurüduğunü an- latırken kendini bir güzel sorgu- layıp "şükür katıksız çıkan" in- sanların rahatlığını yaşıyor: — lnsan haklanna saygı için. İnsanın hakkını alabilmesi için yürüyorum. Elbette demokrasi battaniyeleri, ellerinde kuman- yaları ile beş gün önce çıktıkla- rı Zonguldak'a geri dönecekler. Kimi biraz uzgün kimi de kırgın. ama kara bulutlann çöktuğu bir sureçte, insandan umudunu ke- senlere bir tomurcuk daha ver- menin gururanu yaşartıyorlar gözlerinde. Zonguldak Mithatpaşa Manalksi'nin desteğiyle hiç soğuk çay vennemiş. Demli ve sıcakmış madencilerin içi ıstn- sın diye. 'Madead misiıı?' diyoruz. 'MadcKÜeria oşaklanyu' yanıtım ve- riyor. Sonra bir boş tüpü kaldırdıgı gi- bi kamyonetin köşesine yerleştiriyor. Madenciler otobüslere biniyor. Ki- mi yalan köylerdeki akrabalanna do|- ru yayan yola düşüyor sutlannda 5 günlük yürüyüşün sembolü battauiye- lerle. Bir ucu Zonguldak'a giden dört- yol kaJabalık. Yol kenannda bir gece önce çatırtıyla yanan araç lastikkri hâ- lâ tütüyor. Mavi-siyah bir duman sa- hyor yukanya doğru. Lastiklerin he- men yanı başlanndaki naylondan ve egreti degneklerden oluştunılan çadır- lar kala kalıyor. Günlerce kendilerini izleyen Orman Işletmeleri helikopteri çok ötelerde gözle zor seçfliyor. Asü görev yerinde Bolu ormanlan üzerinde dolaşryor. Ba- rikatlar sökülüyor. Yollan kesen do- zerler birbirinden ayrüıyor. İşçiler eve dönüyor.# IZLENİMLER Zonguldak madenciyi alkışlarla karşıladı ŞENAY KALKAN BİROL ÜZMEZ ZONGULDAK — Maden iş- çileri dört gün sonra yeniden Zonguldak'ta... Yürilyerek çık- tıkları kentlerine dün öğle saat- lerinden itibaren otobüsler, mi- nibüsler, kamyonlarla döndüler. Dönenlerin beş gunlük tıraşlı yüzlerinde buruk bir gülümse- me, karşılayanların gözleri do- lu... Eller ürkekçe sailanıyor, al- kışlar cılız... Dokunulsa ağlaya- cak gibi herkes... Yine zafer işa- reti yapıyor. Yine "zafer Mzfan" deniyor, ama yüzlerindeki hüz- nun gölgesi silinmiyor. İşçi anı- tı önunde sabah saat ll.İO'dan sonra birikmeye başlayan Zon- guldakhlar "İyi ki dönüyorlar, orada soğuktan perişan olacak- lardı" diyorlar; geleriler otobus- lerin, minibüslerin camlarından sarkıp "Bu iş burada bitmedi. Dinlenmeye geldik" diyor. Oto- büsten inen bir başkası "Nasıl oldu gelişiniz" diye soran yatı- nına "Insanlık bizde kalsın. Bi- zi askerierie karşı karşıya getir- di bükümet Kardeş kardeşi mi vuracaktı" yanıtım veriyor. Ge- nel Maden-lş Egitim Sekreteri Sabri Cebedk, "Madendler yor- gun, dinlenmeye, enerji topla- maya geldik. Mucadelenüz süre- cek. HerhaJde burada büdiri da- ğıtarak hak aramamızı surdfir- meyecegiz" yorumunu yapıyor. Yardımlar ne olacak? Zonguldaklılar günun ilk sa- atlerinde birkaç günden bu ya- na olduğu gibi "olağan" işleri- ni yapıyorlâr. Belediyenin, Ma- den Iş Genel Merkezi'nin tele- fonlan hiç durmuyor. Hemen hepsinin sorduğu, "Topladığı- mız yardımlan nereye göndere- lim?" Erzurum'dan, İzmir'den, Adıyaman'dan, Bursa'dan ardı arkası kesilmeyen telefonlar... 'Pönüyoruz' Zonguldaklılann meraklı, en- dişeli bekleyişi, saat 11.30'da sendika merkezine gelen haberle yerini şaşkınlığa bırakıyor: "tş- çiler dönüyor"... Haber kulak- tankulağa yayıhyor. Yorumlar çeşitli: "Aslında iyi oldu. Orada sofoktan perişan olacaklardı", "Hiikümet neredeyse ordu yıg- dı Mengen'e. Sanki yirüyenler Tiirk işçileri degil de Iraklı as- kerler." "Şemsi Bey en dogrusu- nu yaptı. Onca insanın sonım- luluğu onun omuzhtnnda. Hü- kümetin amacı işçileri tahrik edip ola> çıkarmak. Bizim işçi- lerimiz en guzelini yaptı. Kamu- oyunun da sempatisini hiç yitir- mediler.»" Ve tekrar Zonguldak Saat 12.00'ye doğru meydan- daki İşçi Anıü'nın öniınde birik- meye başlıyor Zonguldakülar. Çevik kuvvet görevlileri ve as- kerler de yol kenarlannda mev- zileniyor. Telsizlerinden sürekli "Yollan açın, müdabale etme- yin, kargaşa yaratmayın" anons- ları duyuluyor. Zonguldakhlar cadde kenarlannda, binaların teraslannda kadınlı erkekli, ço- luk çocuk bekleşiyorlar. îşçi Anıtı önündeki meşaleler yakı- hyor. Saat 13.00'e doğru otobüs- ler birer ikiser kente girmeye başlıyor. Kornalar çalırunca yol kenannda bırikenler alkışlama- ya, el sallamaya başlıyor. Yürü- yüşten gelenler hemen ayırt edi- liyor. Ellerinde battaniye ve ar- tan yiyeceklerin torbalan, ayak- lar, paçalar çamurlu, yüzler tı- raşlı ve yorgun, gözler huzünlü. Hem kendilerine hem bekleyen- lere moral vermek istercesine ka- Iabalığa yaklaşınca guJumseme- ye çalışıyorlar. El sallayanlara zafer işareti yaparak yanıt veri- yorlar. Slogan yok. Söyledikle- ri tek şey var: "Dinlenmeye gel- dik. Mücadele sürecek. Bu f$ burada bitmez." DUNYADA BUGUN ALİStRMHV Bazı Gerçekler... Zonguldak grevinin ve işçilerin Ankara'ya yürüme eylem- lerinin en ilginç yönü, baştan beri her türlü kışkırtıcılığa ka- palı olması. Gerçekten, işçiler yalnızca karariılıklannı çok bü- yük bir soğukkanlılıkla göstermekle kalmıyorlar, ama aynı za- manda, olayları yatıştırmalan gerekenlerden gelen kışkırtma- lara karşı da dikkatli davranıyoriar. Kamuoyunun olayı böyiesine benimseyip desteklemesi de kanımızca yalnızca isteklerin haklılığından değil, ama aynı zamanda haklılığın büyük bir olgunluk ve dikkatle dile geti- rilmış olmasından kaynaklanıyor. Hailkın desteğini gorebilmek için uzun uzun kamuoyu araş- tırması yapmaya gerek yok. Ankara'ya yürûyenlere yurdun dört bir yanından gönderilen yardımlar ve yol üstünde uğra- dıklan her yerde açılan kucaklar, eylemin nasıl benimsendi- ğinin tartışma götürmez göstergelerıdir. Zonguldak kömür işçisi, yalnızca haklı istemlerini dile ge- tirmekle kalmamış, aynı zamanda da Türkiye'de demokrası- ye doğru yeni bir adım atmış ve kitleleri peşinden sürükle- miştir. Hatta sosyal demokrattann en büyük örgütünün, silkele- nip dışa donük eyleme gecmesine, gerçek bir muhalefete do- nüşmesine de katktda bulunanlar yine bu ışçilerdir Ne yazık ki ülkeyi yönetme savında olanlar olayların üze- rine aynı soğukkanlılık ve özenle gitmiyorlar. Tam tersine onlar kışkırtıcılık rdünü gönüllü olarak benimsemiş bir tutum içe- risindetef. Belki de bu tutuma yol açan psikolojik etken, iktidarın do- ruklarında da eylemin içeriğinin ve sonuçlarının anlamının iyi kavranmış olmasıdır. İmren Aykut'un yürüyüşün ardında Saddam araması bi- zim yarımyamalak demokrasimizde bile az görüfen bir gaf ve ayıptır. Peki ya Turgut Bey'in işçilere verilecek para ile savunma giderlerini karşılaştırmasma ne demelı? Burada bir gerçeği daha vurgulamak gerek. işçilerin isteği hiç de akıl dışı değildir. Dünyanın her yerinde, maden işçiliği en ağır işlerin ön sı- rasında yer alır ve dünyanın her yerinde maden işçilerine öbürierinden fazla ücret verilir. Çünkü maden işçisi, gün yüzü görmeden sürdürdüğü işi dplayisıyla meslek hastalıklanna açıktır ve yaşamı, öbür iş- çilerinkinden daha kısa tadar. Kimi zaman da göçüklerde yi- tirir yaşamını maden işçisi. Hele hele bizim ülkemizdeki, e\- verişsiz, çağdışı çalışma koşullarında kaza olasılığı her yer- dekinden de yüksektir. Bu koşullar altında çalışan kömür işçisi için istenen ücret nedir? ArkadaşırrHZ Melih Aşık'ın dünkü "Açık Pencere" sûtunun- da da belırttiği gibi Abant görüşmesı sırasında, Akbulut'un getirdiği binnci yıl için gündelik 50.000, ikinci yıl için ise 65X100 lira net ücret sendika tarafından olumlu karşılanmış ve Şemsi Denizer anlaşılabilecek bir noktaya vanldığını açıkiamıştı. Şimdi herkes elini vicdanına koyarak söylesin, bir kömür isçısine gündelik 50.000 lira çok mudur? Bu işçiler ki yaşamsal tehlike altında, sağlıklarını zoriaya- rak çaltşmaktadırlar, onlara günde 25 kilo et parası çok mudur? Bu gerçekler ortada dururken televizyona çıkıp da onu bu- nu kışkırtmak sorumsuzluktur ve ayıptır Zonguldak'takı kömür işletmelennin pahalıya mal olması- nın sorumlusu ise bu ulusal servetin rantabl biçımde üretif- mesi için gereklı yatırımı zamanında yapmayıp onlann su- dan ucuz emeklerinin sırtından, kömürün dünya piyasasın- da pahalı olduğu bir dönemde o kömürferi beşte bir fiyatına satıp sûbvansiyon yapanlarındır. Ama 12 Eylül'den bu yana, Türkiye'de bütün güçlükteri zor- balıkla emekçinin sırtına yükleme yöntemi gecertı oidugun- dan bu gerçeklere eğilmek zorunluluğu bıle duyulmamıştır. Son olaylarda bir zofbalık olduğu doğru. Ama acaba zor- bahk nereden ve kimden kaynaklanıyor dersiniz? KISA KISA • Geçirdigi kalp krizi sonucu önceki gün ölen Şehir Tiyatroları sanatçılanndan Erhan Dilligil'in cenazesi dün İstanbul'da toprağa verildi. 31 yılhk sanat yaşamı olan ve 56 yaşında ölen Erhan Dilligil için, dün saat 10.30'da Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda bir tören duzenlendi. Erhan Dilligil'in cenazesi, daha sonra Levent Camii'ne getirildi. Dilligil, burada kılınan öğle namazından sonra, Karacaahmet Mezarlığı'ndaki aile kabristanında babası Avni Dilligil'in yanına defnedildi. • Ordu'nun Kabadüzu üçesinde sağlık ocağındaki Atatürk portresini kaldıran ve Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanun'm resmini yırtan bir doktor tutuklandı. Ordu Valisi Utku Acun'dan alınan bilgiye göre Servet Metin adlı doktor, sağbk ocağı tabip odasında bulunan Atatürk portresini önceki gün göreve başladıktan sonra indirdi ve salonda bulunan Zübeyde Hanım'ın portresini ise yırtarak kaldırdı. Sağlık ocağı çahşanlannca şikâyet edilen doktor, jandarmalar tarafından gözaltına alındı. • PTT Genel Mudürlüğü'nden yapılan açıkiamaya göre, 7 merkez daha otomatik telefona İcavuştu. Konya'nın Karacadağ merkezinin kod numarası 34*1, Bingöl'ün Yedisu merkezinin 8182, İzmir'in Şaşalı merkezinin 5429, Rize'nin Sümerköy merkezinin 0567, Konya'nın Çavuşgöl merkezinin 3442, Adana'nın Ellek merkezinin 7346, Tuzla merkezinin kod numarası da 73S8 olarak belirlendi. Aboneler, Karacadağ, Yedisu ve Tuzla'da 1, Şaşah'da 3, Sümerköy'de 5, Çavuşgöl'de 4, EUek'te de 7 rakamı ekleyecekler. • Ankare-Yenimahalle'de alacak yüzünden bir kişi eski iş ortağmı yaraladı. Ragıp Tüzün Caddesi'nde lokantaalık • yapan Şefik örnek, eski iş ortağı Cavit Bal tarafından karnından vurularak yaralandı. Olaydan sonra Şefik örnek, İbni Sina Hastanesi'nde tedavi altına ahnırken Cavit Bal olay yerinden kaçtıktan sonra polis tarafından yakalandı. • Aydın'ın Germencik ilçesinde dün sabah saat O5.3O'da hafıf şiddette bir deprem oldu. Edinilen bilgiye göre 5 saniye kadar süren depremde can ve mal kaybı olmadı. • Mardin'in Midyat ilçesine bağlı köylerdeki korucular bir an önce sigortalı olmayı istediklerini büdirdiler. Mardin Valisi Bolat Bolatoğlu'nun köylerde yaptığı incelemeler sırasında köy korucuları, en büyük sorunları ve beklentilerinin SSK kapsamına alınmak olduğunu söylediler. • Edlme'de soydaşlar için 220 konut daha yaptınlacağı bildirildi. Vaii Ünal Erkan'ın verdiği bilgiye göre Bulgaristan'dan zorunlu göç sonucu Türkiye'ye gelen soydaşlardan Edirne'deikametedenler için yaptınlacak 220 konutun temeli atıldı. flk etapta 750 milyon Ûra aynlan projeye göre konutlar 5'er katlı 5 bloktan oluşacak. • Adapazan'ndan Ankara yönüne gitmekte olan özel bir otomobil E-5 Karayolu'nda Ormanköy Dinsiz Köprüsü mevkiinde U dönüşü yapmak isterken karşı yönden gelen kamyonla çarpıştı. Kazada otomobilde bulunan Bahadır Tarım, İsmail Çiçek, Rasim Çetin, Mustafa Oktay ve Cengiz Sancan hayatlanm kaybettiler. • Izmir'de bir kuyumcu dükkânından 25 milyon lira değerinde 62 parça altın ziynet eşyası çalan yaşlan 16-28 arasında değişen 7 kişi yakalandı. İzmir Emniyet Müdürlüğu Hırsızlık Masası'ndan yapılan açıkiamaya göre olayın poü'se bildirilmesinden sonra yakalanan sanıkların üzerlerinde, satılan altınlardan kaldığı bildirilen 680 bin lira ele gecti. • Erzurum'un Karayazı ilçesinde bağlı Gültepe mezrasında PKK militanlanyla guvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 2 militan ölü olarak ele gecirildi. Erzurum Vaiisi Emrullah Zeybek'ten alınan bilgiye göre guvenlik güçleri Elmahdere bucağına bağlı Aydınsu köyü GUltepe mezrasında 6 ocakta iki PKK militanıyla karşılaştılar. Çıkan çatışmada henüz kimiikieri belirlenemeyen iki militan öldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle