Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
DenizerAnkara'yagitmeden önceMengen'de işçilerden 'güvenoyu'aldı
Madencinin eve dönüşüBaşkan Denizer Mengen
belediye binasının
penceresinde zafer işareti
üe selamladığı işçilerine
sesleniyor:
— Sizinle gurur
duyuyorum.
Kalabalıktan biri
bağnyor.
— Korkma başkan! Laf
Setirmeyeceğiz. 'Başında
a söyledim, işareti ben
veririm' diyor Denizer:
— Bana inanıyor, bana
güveniyor musunuz?
— Güveniyoruz.
— öyle laf atmayın. Bu
yürüyüş eylemi bıtmiştir.
Ben Ankara'ya, sizler
Zonguldak'a.
ÜMİT ASLANBAY
MENGEN — Küçücük bulvar, bu
gerilimi kaldıramayacak gibi. Binler-
cc isci sabahın dokuzundan bu yana
bağınyor:
—ötmek var, dönmek yok.
Başkan Denizer'in, 'geri döaiş' ka-
rannı açıklaması bekleniyor. Nasıl
açıklayacak?
Başkan, Mengen belediye binasının
penceresinde zafer işareti üe selamla-
dığı işçilere konuşuyor. 30'unu aşktn
görünen bir işçi ağlıyor. önce başını
biraz öne eyip eliyle kenara itiyor göz-
yaşlannı. Yetmiyor. Cebinden mendi-
Iini çıkanyor... Denizer konuşuyor:
—SiıİHİe gnrur duynyorum. Bizün
her yaptognuz pteabdır. Hesapsu Id-
tapoz kareket etmeyiz...
Kalabalıktan biri bağınyor:
—Korma başkan! Laf getirmeyece-
ffc..
Bundan sonra başkan konuşuyor, iş-
çüer bir ağızdan yanıt veriyor:
ısöykâtm.tşMttibemrt-
titim. Bana inaaryormıısanuz?
—tnanıyonız.
—Bana güveniyor nramnz?
—Güveniyoruz.
—öyle laf atmayıa. Bu yürtyüf ey-
lemi btaniftir. Ben Ankara'ya, ıtıier
Zonguktak'a gkttyorsuu. Madend-
den catlak scsler çıkmaz. Soçiayacak-
sanız beai raçJayın. B« bir taUmattır
ve karftyen •ygnhnamktg. İyçfcr ara-
buındaki kHjlarbcılann lafna bakmaz.
Beni iyi dialeyin.
—Başkan sözünü dinleyeceğiz.
—Anlaşbk nu?
—Anlaştık.
—Sizinle gurar dayuyornm...
Başkan pencerede kayboluyor. Tek
tük laf atanlann kalabahkta kayboldu-
ğu gibi. Gerisin geriye dönüyorlar.
Hiçbir kargaşa yok. Sırtlanna astıklan
battaniye ve azık torbasından oluşan
denklerinin iplerini biraz daha sıkıyor-
lar. Yavaş yavaş Zonguldak karayolu-
na çıkan Mengen"in tek büyük soka-
ğına yönelryorlar.
KfiçflcOk bulvar bofahyor. Duvar
diplerinde tek tük işçi gnıplan ayaküs-
tü değeriendirme yapıyorlâr. Sigara içi-
yorlar. Zonguldak plâkalı kırmızıoto-
mobilden anons sesryilkseliyor:
—Buada beklemeye gerek yok.
Herkes grubayta Mrieşsta, araçlar bek-
Hyor.
40 yülık bakkal Tevfık Tath'nın
bakkal dOkkânı boşalıyor. Tatlı konu-
şuyor:
Hiçbir rahatsulıklan olmadı.
Onlar bizden, biz onlardan nemnun
aynMık. Bn kadar toptaluk etrafı ra-
bataz etmedi. Gözn de başka yerde de-
fü...
Bulvann orta yerinde bir kamyonet.
Arkası çay ocağı olmuş. O da gitmeye
hazırlaruyor. 38 yaşındaki Hiueym Ay-
cm.tüpleri, demlikleri, battaniyeleri
kamyonete yerleştiren arkadaşına ses-
leniyor:
—O kiUmi, keatüıi bep oraya koy-
dun, nereye otnracan...
7 tüp bitinniş. 50 kilo çaydan hiç-
bir şey bırakmamış geriye. Parasız çay
ri incc beili cam bardaklarda.
MADENCİ EŞLERİ — Zonguldak - Mengen yüriiyüşünün en ilginç yönlerinden birisi madenci eşlerinin Törkiye'de ilk kez yapılan böyle büyiik bir yürüyüşe sonuna
kadar katdmaları ve büyiik bir dirençle eşlermi desteklemeleriydi. Kadınlann variıgı yol boyunca madencilere bu> uk moral destek verdi. (Fotograf: tbrahim Günd)
tşsiz Orhan Yener koltuk değnekleriyle5 gün madencininpeşinden yürüdü
'Beni görünce cesaretlendiler'"Neden yürüyorsun
işçilerle" sorusuna
Orhan Yener'in yanıtı:
"Bugüne kadar işe
giremediğim için
yürüyorum, işçilerin
haklı isteklerinin
gerçekleşmesi için
yürüyorum, iktidan
protesto etmek için
yürüyorum."
Orhan Yener bundan
sonra tek başına
Ankara'ya
yürüyeceğini söylüyor.
"Ama bu kez sakatların
hakları için
yürüyeceğim.
Zonguldak'tan yola
çıkıp Devrek, Mengen,
yürüyüp gideceğim"
diyor.
CELAL BAŞLANGIÇ
MENGEN— Yüzlerinde yor-
gunluğun La yoktu. Gergin ve
kararh anlatunlanyla, caddeler-
den, ara sokaklardan dalga dal-
ga gelmişlerdi belediye ömindeki
aJana. Geri döneceklerini bili-
yorlardı. Yine de bu işi "ucuza
kapatmamaya" kararlıydılar. Bir
tiyatronun uzun süre prova ya-
pan korosunu kıskandıracak ka-
dar bir anda ve giır çıkıyordu
sesleri.
Sanki beş gündür, açlıkla,
yorgunlukla, doğayla savaşa sa-
vaşa neredeyse yüz kilometre yfl-
rüyen onlar değildi. Kızdıkça
sesleri gürleşiyordu.
Yürüytışçulerden biri de Or-
han Yener. Yirmi dört yaşında.
Yener'i diğerlerinden ayıran
özellik, bir bacağının olmama-
sına karşın, Zonguldak'tan
Mengen'e, Eskiçağa'ya kadar iki
koltuk değneğiyle yürümesi.
Ankara'ya kadar yürümeye ka-
rarh Orhan. "Ben madenci de-
gilim. Ama babam maden
işçisi" diyor Orhan, "Şimdi lurk
alo yaşında. Madende barutçuy-
dn. Otuz sekizinde raalulen
euekli oldu. Doktorlann deyi-
ENER — 4 yıldır iş anyor. Çalmadığı kapı kalmamış. Yüriiyüşün simgeierinden biri oldu.
digim için yiirüyoram. Babanunşiyle 'yanm adam'. Bir yandan
da onua için yürüyorum."
Belediye önündeki al^nda ka-
labalık giderek artıyor. Genel
Başkanları Denizer'in birazdan
gelip kendilerine "Haydi, geri
dönüyornz" demesini bekliyor-
lar. Asbnda pek de gönüllu de-
giller.
Orhan bir bacajını dört yıl
önce trafik kazasında yitirmiş.
Kazaya kadar bir madencinin al-
tı çocuğundan biri olarak mua-
vinlik yapmış, şoförlük yapmış.
Orhan'ın beş kardeşi daha var.
Yaşlan on birle yirmi üç arasın-
da. Hepsi de hem okula gitmi-
yor hem de işsiz, "Malulen
emeldi" madencinin alacağı beş
yüz bin lira maaşa bakıyor ev-
deki sekiz kişi. Orhan "sakat
kon(eDJanı"ndan işe girmek için
Cumhurbaşkanı'na, Başba-
kan'a, bakanlara, Zonguldak'ta-
ki lüm kamu kuruluşiarırun ge-
nel müdürlüklerine dilekçeyle
başvurmuş. Ancak dört yıldır
"tek bir iş teklifi" gelmemiş.
"Neden yürüyorsun işçilerle"
sorusuna Orhan'ın verdiği yanıt
çok yanlı:
— Bagiine kadar işe gireme-
için yüriiyonım.
"Hep gecim sıkıntısı çektik
babanun madenci maaşıyla" di-
yor Orhan, "Hâlâ da aynı sdun-
tıyı çekiyoruz. Aldığı parayla
bakkala da veremiyor, eibiseci-
ye de. Çoğu kez benim üstüme
başuna giyecegimi madenci aga-
beylerim ahr. Onlann bana yap-
tıkları katkıdan dolayı ben de
onlan desteklemek için yüriiyo-
nım."
Mengen Belediyesi'nin önün-
deki alana biriken madencilerin
üzerine güneş vuruyor. İki gün-
dür yağmurla, soğukla, sulukar-
la boğuşan işçiler, şimdi güne-
şin altında ışıi ışıl görunüyorlar.
Orhan, bazı işçilerin "geride
bırakacaklan eşleri, çoluklan,
çocuklan için ilk önce yiinime-
ye cekindikleri, ama kendisini
gönınce cesaret aMıklaruu" an-
latıyor:
— Onlann çoluğu, çocuğu
var. Ama benim geride bıraka-
cak kimsem yok; gözü yaslı
anam ve hasta babamdan baş-
ka. Onun için bende korku da
yok.
Denizer, elinde mikrofonla
belediye binasının penceresin-
den göriinüyor, alkışlar, ıshk-
lar... Denizer işçilere "geri
dönün" işareti veriyor. Kimi ağ-
hyor işçilerin; kiminin ne düşün-
düğünü yüz çizgilerinden anla-
mak olanaksız. Orhan gü-
lümsüyor:
— Bir dahaki sefere tek başı-
ma yürüyeceğim Ankara'ya. Bir
gün Devrek'te, bir gün Mengen-
de olacağım. Türldye genelinde
sakatlara iş verilmesi için yürü-
yeceğim. Ortopedik ozüriülere iş
verilmemesini protesto etmek
için Ankara'ya yürüyeceğim. Bu
yerine yürüyorum. tşciierin hak- yürüyüşüme bütün sakatların
lı isteklerinin gerçekleşmesi için da kablmasını istiyorum. Zon-
yüriıyonım. tktidan protesto et- gnldak işçileri bir kez yol açtı
mek için yürüyorum. Ankara'ya.
Madenciler "hakları Güneş biraz daha yukan çıkı-
verilmediği" için kızgın değil sa- yor, işçiler sırtlanna vurduklan
dece. Karşılannda kurulan bari-
kata da kızıyorlar.
Orhan neden yurüduğunü an-
latırken kendini bir güzel sorgu-
layıp "şükür katıksız çıkan" in-
sanların rahatlığını yaşıyor:
— lnsan haklanna saygı için.
İnsanın hakkını alabilmesi için
yürüyorum. Elbette demokrasi
battaniyeleri, ellerinde kuman-
yaları ile beş gün önce çıktıkla-
rı Zonguldak'a geri dönecekler.
Kimi biraz uzgün kimi de kırgın.
ama kara bulutlann çöktuğu bir
sureçte, insandan umudunu ke-
senlere bir tomurcuk daha ver-
menin gururanu yaşartıyorlar
gözlerinde.
Zonguldak Mithatpaşa Manalksi'nin
desteğiyle hiç soğuk çay vennemiş.
Demli ve sıcakmış madencilerin içi ıstn-
sın diye. 'Madead misiıı?' diyoruz.
'MadcKÜeria oşaklanyu' yanıtım ve-
riyor. Sonra bir boş tüpü kaldırdıgı gi-
bi kamyonetin köşesine yerleştiriyor.
Madenciler otobüslere biniyor. Ki-
mi yalan köylerdeki akrabalanna do|-
ru yayan yola düşüyor sutlannda 5
günlük yürüyüşün sembolü battauiye-
lerle. Bir ucu Zonguldak'a giden dört-
yol kaJabalık. Yol kenannda bir gece
önce çatırtıyla yanan araç lastikkri hâ-
lâ tütüyor. Mavi-siyah bir duman sa-
hyor yukanya doğru. Lastiklerin he-
men yanı başlanndaki naylondan ve
egreti degneklerden oluştunılan çadır-
lar kala kalıyor.
Günlerce kendilerini izleyen Orman
Işletmeleri helikopteri çok ötelerde
gözle zor seçfliyor. Asü görev yerinde
Bolu ormanlan üzerinde dolaşryor. Ba-
rikatlar sökülüyor. Yollan kesen do-
zerler birbirinden ayrüıyor. İşçiler eve
dönüyor.#
IZLENİMLER
Zonguldak
madenciyi
alkışlarla
karşıladı
ŞENAY KALKAN
BİROL ÜZMEZ
ZONGULDAK — Maden iş-
çileri dört gün sonra yeniden
Zonguldak'ta... Yürilyerek çık-
tıkları kentlerine dün öğle saat-
lerinden itibaren otobüsler, mi-
nibüsler, kamyonlarla döndüler.
Dönenlerin beş gunlük tıraşlı
yüzlerinde buruk bir gülümse-
me, karşılayanların gözleri do-
lu... Eller ürkekçe sailanıyor, al-
kışlar cılız... Dokunulsa ağlaya-
cak gibi herkes... Yine zafer işa-
reti yapıyor. Yine "zafer Mzfan"
deniyor, ama yüzlerindeki hüz-
nun gölgesi silinmiyor. İşçi anı-
tı önunde sabah saat ll.İO'dan
sonra birikmeye başlayan Zon-
guldakhlar "İyi ki dönüyorlar,
orada soğuktan perişan olacak-
lardı" diyorlar; geleriler otobus-
lerin, minibüslerin camlarından
sarkıp "Bu iş burada bitmedi.
Dinlenmeye geldik" diyor. Oto-
büsten inen bir başkası "Nasıl
oldu gelişiniz" diye soran yatı-
nına "Insanlık bizde kalsın. Bi-
zi askerierie karşı karşıya getir-
di bükümet Kardeş kardeşi mi
vuracaktı" yanıtım veriyor. Ge-
nel Maden-lş Egitim Sekreteri
Sabri Cebedk, "Madendler yor-
gun, dinlenmeye, enerji topla-
maya geldik. Mucadelenüz süre-
cek. HerhaJde burada büdiri da-
ğıtarak hak aramamızı surdfir-
meyecegiz" yorumunu yapıyor.
Yardımlar ne olacak?
Zonguldaklılar günun ilk sa-
atlerinde birkaç günden bu ya-
na olduğu gibi "olağan" işleri-
ni yapıyorlâr. Belediyenin, Ma-
den Iş Genel Merkezi'nin tele-
fonlan hiç durmuyor. Hemen
hepsinin sorduğu, "Topladığı-
mız yardımlan nereye göndere-
lim?" Erzurum'dan, İzmir'den,
Adıyaman'dan, Bursa'dan ardı
arkası kesilmeyen telefonlar...
'Pönüyoruz'
Zonguldaklılann meraklı, en-
dişeli bekleyişi, saat 11.30'da
sendika merkezine gelen haberle
yerini şaşkınlığa bırakıyor: "tş-
çiler dönüyor"... Haber kulak-
tankulağa yayıhyor. Yorumlar
çeşitli: "Aslında iyi oldu. Orada
sofoktan perişan olacaklardı",
"Hiikümet neredeyse ordu yıg-
dı Mengen'e. Sanki yirüyenler
Tiirk işçileri degil de Iraklı as-
kerler." "Şemsi Bey en dogrusu-
nu yaptı. Onca insanın sonım-
luluğu onun omuzhtnnda. Hü-
kümetin amacı işçileri tahrik
edip ola> çıkarmak. Bizim işçi-
lerimiz en guzelini yaptı. Kamu-
oyunun da sempatisini hiç yitir-
mediler.»"
Ve tekrar Zonguldak
Saat 12.00'ye doğru meydan-
daki İşçi Anıü'nın öniınde birik-
meye başlıyor Zonguldakülar.
Çevik kuvvet görevlileri ve as-
kerler de yol kenarlannda mev-
zileniyor. Telsizlerinden sürekli
"Yollan açın, müdabale etme-
yin, kargaşa yaratmayın" anons-
ları duyuluyor. Zonguldakhlar
cadde kenarlannda, binaların
teraslannda kadınlı erkekli, ço-
luk çocuk bekleşiyorlar. îşçi
Anıtı önündeki meşaleler yakı-
hyor. Saat 13.00'e doğru otobüs-
ler birer ikiser kente girmeye
başlıyor. Kornalar çalırunca yol
kenannda bırikenler alkışlama-
ya, el sallamaya başlıyor. Yürü-
yüşten gelenler hemen ayırt edi-
liyor. Ellerinde battaniye ve ar-
tan yiyeceklerin torbalan, ayak-
lar, paçalar çamurlu, yüzler tı-
raşlı ve yorgun, gözler huzünlü.
Hem kendilerine hem bekleyen-
lere moral vermek istercesine ka-
Iabalığa yaklaşınca guJumseme-
ye çalışıyorlar. El sallayanlara
zafer işareti yaparak yanıt veri-
yorlar. Slogan yok. Söyledikle-
ri tek şey var: "Dinlenmeye gel-
dik. Mücadele sürecek. Bu f$
burada bitmez."
DUNYADA BUGUN
ALİStRMHV
Bazı Gerçekler...
Zonguldak grevinin ve işçilerin Ankara'ya yürüme eylem-
lerinin en ilginç yönü, baştan beri her türlü kışkırtıcılığa ka-
palı olması. Gerçekten, işçiler yalnızca karariılıklannı çok bü-
yük bir soğukkanlılıkla göstermekle kalmıyorlar, ama aynı za-
manda, olayları yatıştırmalan gerekenlerden gelen kışkırtma-
lara karşı da dikkatli davranıyoriar.
Kamuoyunun olayı böyiesine benimseyip desteklemesi de
kanımızca yalnızca isteklerin haklılığından değil, ama aynı
zamanda haklılığın büyük bir olgunluk ve dikkatle dile geti-
rilmış olmasından kaynaklanıyor.
Hailkın desteğini gorebilmek için uzun uzun kamuoyu araş-
tırması yapmaya gerek yok. Ankara'ya yürûyenlere yurdun
dört bir yanından gönderilen yardımlar ve yol üstünde uğra-
dıklan her yerde açılan kucaklar, eylemin nasıl benimsendi-
ğinin tartışma götürmez göstergelerıdir.
Zonguldak kömür işçisi, yalnızca haklı istemlerini dile ge-
tirmekle kalmamış, aynı zamanda da Türkiye'de demokrası-
ye doğru yeni bir adım atmış ve kitleleri peşinden sürükle-
miştir.
Hatta sosyal demokrattann en büyük örgütünün, silkele-
nip dışa donük eyleme gecmesine, gerçek bir muhalefete do-
nüşmesine de katktda bulunanlar yine bu ışçilerdir
Ne yazık ki ülkeyi yönetme savında olanlar olayların üze-
rine aynı soğukkanlılık ve özenle gitmiyorlar. Tam tersine onlar
kışkırtıcılık rdünü gönüllü olarak benimsemiş bir tutum içe-
risindetef.
Belki de bu tutuma yol açan psikolojik etken, iktidarın do-
ruklarında da eylemin içeriğinin ve sonuçlarının anlamının
iyi kavranmış olmasıdır.
İmren Aykut'un yürüyüşün ardında Saddam araması bi-
zim yarımyamalak demokrasimizde bile az görüfen bir gaf
ve ayıptır.
Peki ya Turgut Bey'in işçilere verilecek para ile savunma
giderlerini karşılaştırmasma ne demelı?
Burada bir gerçeği daha vurgulamak gerek.
işçilerin isteği hiç de akıl dışı değildir.
Dünyanın her yerinde, maden işçiliği en ağır işlerin ön sı-
rasında yer alır ve dünyanın her yerinde maden işçilerine
öbürierinden fazla ücret verilir.
Çünkü maden işçisi, gün yüzü görmeden sürdürdüğü işi
dplayisıyla meslek hastalıklanna açıktır ve yaşamı, öbür iş-
çilerinkinden daha kısa tadar. Kimi zaman da göçüklerde yi-
tirir yaşamını maden işçisi. Hele hele bizim ülkemizdeki, e\-
verişsiz, çağdışı çalışma koşullarında kaza olasılığı her yer-
dekinden de yüksektir.
Bu koşullar altında çalışan kömür işçisi için istenen ücret
nedir?
ArkadaşırrHZ Melih Aşık'ın dünkü "Açık Pencere" sûtunun-
da da belırttiği gibi Abant görüşmesı sırasında, Akbulut'un
getirdiği binnci yıl için gündelik 50.000, ikinci yıl için ise 65X100
lira net ücret sendika tarafından olumlu karşılanmış ve Şemsi
Denizer anlaşılabilecek bir noktaya vanldığını açıkiamıştı.
Şimdi herkes elini vicdanına koyarak söylesin, bir kömür
isçısine gündelik 50.000 lira çok mudur?
Bu işçiler ki yaşamsal tehlike altında, sağlıklarını zoriaya-
rak çaltşmaktadırlar, onlara günde 25 kilo et parası çok
mudur?
Bu gerçekler ortada dururken televizyona çıkıp da onu bu-
nu kışkırtmak sorumsuzluktur ve ayıptır
Zonguldak'takı kömür işletmelennin pahalıya mal olması-
nın sorumlusu ise bu ulusal servetin rantabl biçımde üretif-
mesi için gereklı yatırımı zamanında yapmayıp onlann su-
dan ucuz emeklerinin sırtından, kömürün dünya piyasasın-
da pahalı olduğu bir dönemde o kömürferi beşte bir fiyatına
satıp sûbvansiyon yapanlarındır.
Ama 12 Eylül'den bu yana, Türkiye'de bütün güçlükteri zor-
balıkla emekçinin sırtına yükleme yöntemi gecertı oidugun-
dan bu gerçeklere eğilmek zorunluluğu bıle duyulmamıştır.
Son olaylarda bir zofbalık olduğu doğru. Ama acaba zor-
bahk nereden ve kimden kaynaklanıyor dersiniz?
KISA KISA
• Geçirdigi kalp krizi sonucu önceki gün ölen Şehir
Tiyatroları sanatçılanndan Erhan Dilligil'in cenazesi dün
İstanbul'da toprağa verildi.
31 yılhk sanat yaşamı olan ve 56 yaşında ölen Erhan
Dilligil için, dün saat 10.30'da Harbiye Muhsin Ertuğrul
Tiyatrosu'nda bir tören duzenlendi.
Erhan Dilligil'in cenazesi, daha sonra Levent Camii'ne
getirildi. Dilligil, burada kılınan öğle namazından sonra,
Karacaahmet Mezarlığı'ndaki aile kabristanında babası
Avni Dilligil'in yanına defnedildi.
• Ordu'nun Kabadüzu üçesinde sağlık ocağındaki
Atatürk portresini kaldıran ve Atatürk'ün annesi Zübeyde
Hanun'm resmini yırtan bir doktor tutuklandı. Ordu Valisi
Utku Acun'dan alınan bilgiye göre Servet Metin adlı
doktor, sağbk ocağı tabip odasında bulunan Atatürk
portresini önceki gün göreve başladıktan sonra indirdi ve
salonda bulunan Zübeyde Hanım'ın portresini ise yırtarak
kaldırdı. Sağlık ocağı çahşanlannca şikâyet edilen doktor,
jandarmalar tarafından gözaltına alındı.
• PTT Genel Mudürlüğü'nden yapılan açıkiamaya göre, 7
merkez daha otomatik telefona İcavuştu. Konya'nın
Karacadağ merkezinin kod numarası 34*1, Bingöl'ün
Yedisu merkezinin 8182, İzmir'in Şaşalı merkezinin 5429,
Rize'nin Sümerköy merkezinin 0567, Konya'nın Çavuşgöl
merkezinin 3442, Adana'nın Ellek merkezinin 7346, Tuzla
merkezinin kod numarası da 73S8 olarak belirlendi.
Aboneler, Karacadağ, Yedisu ve Tuzla'da 1, Şaşah'da 3,
Sümerköy'de 5, Çavuşgöl'de 4, EUek'te de 7 rakamı
ekleyecekler.
• Ankare-Yenimahalle'de alacak yüzünden bir kişi eski iş
ortağmı yaraladı. Ragıp Tüzün Caddesi'nde lokantaalık •
yapan Şefik örnek, eski iş ortağı Cavit Bal tarafından
karnından vurularak yaralandı. Olaydan sonra Şefik
örnek, İbni Sina Hastanesi'nde tedavi altına ahnırken
Cavit Bal olay yerinden kaçtıktan sonra polis tarafından
yakalandı.
• Aydın'ın Germencik ilçesinde dün sabah saat O5.3O'da
hafıf şiddette bir deprem oldu. Edinilen bilgiye göre 5
saniye kadar süren depremde can ve mal kaybı olmadı.
• Mardin'in Midyat ilçesine bağlı köylerdeki korucular
bir an önce sigortalı olmayı istediklerini büdirdiler. Mardin
Valisi Bolat Bolatoğlu'nun köylerde yaptığı incelemeler
sırasında köy korucuları, en büyük sorunları ve
beklentilerinin SSK kapsamına alınmak olduğunu
söylediler.
• Edlme'de soydaşlar için 220 konut daha yaptınlacağı
bildirildi. Vaii Ünal Erkan'ın verdiği bilgiye göre
Bulgaristan'dan zorunlu göç sonucu Türkiye'ye gelen
soydaşlardan Edirne'deikametedenler için yaptınlacak 220
konutun temeli atıldı. flk etapta 750 milyon Ûra aynlan
projeye göre konutlar 5'er katlı 5 bloktan oluşacak.
• Adapazan'ndan Ankara yönüne gitmekte olan özel bir
otomobil E-5 Karayolu'nda Ormanköy Dinsiz Köprüsü
mevkiinde U dönüşü yapmak isterken karşı yönden gelen
kamyonla çarpıştı. Kazada otomobilde bulunan Bahadır
Tarım, İsmail Çiçek, Rasim Çetin, Mustafa Oktay ve
Cengiz Sancan hayatlanm kaybettiler.
• Izmir'de bir kuyumcu dükkânından 25 milyon lira
değerinde 62 parça altın ziynet eşyası çalan yaşlan 16-28
arasında değişen 7 kişi yakalandı. İzmir Emniyet
Müdürlüğu Hırsızlık Masası'ndan yapılan açıkiamaya göre
olayın poü'se bildirilmesinden sonra yakalanan sanıkların
üzerlerinde, satılan altınlardan kaldığı bildirilen 680 bin
lira ele gecti.
• Erzurum'un Karayazı ilçesinde bağlı Gültepe
mezrasında PKK militanlanyla guvenlik güçleri arasında
çıkan çatışmada 2 militan ölü olarak ele gecirildi. Erzurum
Vaiisi Emrullah Zeybek'ten alınan bilgiye göre guvenlik
güçleri Elmahdere bucağına bağlı Aydınsu köyü GUltepe
mezrasında 6 ocakta iki PKK militanıyla karşılaştılar.
Çıkan çatışmada henüz kimiikieri belirlenemeyen iki
militan öldü.