Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 OCAK 1991 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN
DevKlet Meteoroloji işlerj Gene!
Mûdûrttğû-nden alınan bilgıye gö-
re, yurdun kuzey kesimleri bulut-
lu, Marmara'nın doğusu, Batı ve
Orta Karadenız ile K Anadolu'nun
kuzeydoğusu yaömurlu geçecek.
İç vedoğutestfnterindesabah sa-
atierinde yer yer yoğun olmak
üzere sis gorülecek. Hava sıcak-
bjjında ûnarti bir değtşMHc obna-
yacak. DENİZLfRİMİZDE RÛZ-
GÂR: Dojju Karadeniz'de kıbie ve
teşışleme, öığer denizlerimizde
günbaüsı ve taJostan 2-4, yer yer
5 kuvveönde, saatte 4-16 deniz
rrn'fihıztaesecek. vanGöiündehava: Açıkve küçükdai-
galı olacak. Görüş uzaklığı 10 km. dolayında olacak
B?
Be*j
Bursa
Canakkafe
Çoram
DanoJ
A 18° 4°Oy3itutar S
Y 13° 6 M m e B
A 13° 0°Emncan S
A 10° -2° Eraınım S
S -3° -M°Esfe*hir B
Y 8°-2° Gaaanep A
A 17° e°Girasun V
A 18° 4°Gûmuşhaı«B
B 7° 1°H*<4n A
A «° fkfmH A
B 13° 4 ° İ M M Y
¥ 10° 3°izn* A
S 3°-S°Km S
B 5° f Kastonoou Y
Y 8° fK^saı S
Y 11° 4°Kırtt»rei B
B 14° B°Ko<va S
Y r-TKllâıı» A
A 13° 3°M*atya S
5°-3°Mar«sa
12° 5°K.Mvaş
6°-5°Mmin
-2°-Wtlu<|li
•°-S°Mut
12° 0°üû* '
14° POnta
4°-7° « a
4°-e»Samsun
10° ,3» Surt
11° PSmop
1S° S°Sıws
7°
7°-S°lınc«l
12° *>Uş*
2°
g
e°-5°ZonguM*
A 13° S°
A 10° 0°
A 19° 8°
A 12° 0°
S -4° -13°
S 8°-3°
Y M° 6°
B 13° 5°
Y B° 6°
S 10° 0°
Y H° 7°
Y 12° 5°
B 12° 5°
B 14° 5°
S 5°-5°
A 13° 4°
A 4°-8°
B 7°-3°
Y M° 8°
ı buMu tas*
SUrt A-aç* B-Mullu G-0ûneşlı K-tart S-ss* V-y^murtu
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Politika, ekono-
mi, kültür gibi alan-
larda belirli bir süre-
yi kapsayan etkinlık
dönemi. 2/ Uzun so-
luklu bir yazın tü-
rü... lspanya'da Bask
bölgesinin bağımsız-
hğı için savaşım ve-
ren gizli örgüt. 3/
Yiğit... Kanuna ben-
zeyen ve tokmaklar-
la çalınan bir tür telli
çalgı. 4/ Kulak ilti-
habı... llkel bir silah.
5/ Geminin içinde 9
en alt bölüm. 6/ Kürkü değerli bir
yaban kedisi... Ekmek. 7/ En uygun
durum ve zaman... Uzaklık anlat-
makta kullantlan söz... Eylemleri
olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/
Dogada homojen halde bulunan, be-
lirli bir kimyasal bileşime ve özgün
bir kristal yapısına sahip inorganik
kökenli maddelerin genel adı. 9/
Galyumun simgesi... Kars'ın bir
ilçesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlik-
te kullanılan keskin kokulu bir sıvı. 2/ Büyuk atardamar... Da-
ha esnek ve yurauşak bir deri elde etmeye yonelik işleme ban-
yosu. 3/ Güzelliği ile ünlü bir Amerikah sinema yıldızını be-
lirtmekte kullanılan kısaltma... Hıristiyan. 4/ Ağızda eritilmek
için yapılmış şekerli ilaç tableti... Sodyumun simgesi. 5/ Vali-
de... Çeşitli belge ve işlemlere geçerlik kazandırmakla görevli
kamu görevlisi. 6/Bir şeyi anımsamak için yazılan kısa yazı..
Fasıla. 7/ Mükemmel... Bir renk. 8/ Iskambilde koz... Sama-
nından aynlmamış arpa, buğday yığmları. 9/ Üzerine üçgen bi-
çiminde yelken asılan seren.
60 Y1L ÖNCE Cumhuriyel
Şeyhlik, müritlik
M A J ı K
GALA ntib»aıere»
İMÖLSON
0 E L I
Ş A R K I C ! ,
Gi|eler saat 10 tlan /;
Hibıraı
9 OCAK 1931
Ankara'dan verilen bir
habere göre memlekette
Cumhuriyet idaresini
muhafaza ve takviye
maksadile alınacak mühim
ve yeni tedbirler vardır. Bu
tedbir Cumhuriyet koruma
kanunu iie tesbit edrlecektir.
Bu hususta eq mühim nokta,
şimdiye kadar
memleketimizde çıkan
hâdUeierde hep şeyhlik ve
müritlik teşkilâtının alâkadar
olduğu görülmesidir. 31 mart hâdisesini çıkaran Oerviş
Vahdeti de Nakşibendi idi.
1929 senesinde Bitlis taraflarında zuhur eden bir isyan
Ali isminde bir şeyhin ve mûritlerin eseri tertibi idi.
Bozkır isyanının en mühim âmili olan Zeynelâbidin de
şeyhti.
Qenç isyanı ve Ağrı da| harekâtı da hep Şark'taki tekke
teşkilâtının tahriki ile olmuştur. Menemen'de çıkan irtica
hareketinin de bir nakşibendi tarikatının tahriki eseri
olduğu sabit olmuştur.
Bu sebeple Cumhuriyeti koruma kanunuda, zaten
kanunlarımızla memnu olan şeyhlik ve müritlik
cereyanlan hakkında bazı esasiı tedbirler ittihaz edilmesi
lâzım gelmektedir.
30 Y1L ONCE Cumhuriyet
İnönü'nün demeci
9 OCAK 1961
10 ocak salı günii saat 14.30'da.
Siyasal Bilgiler Fakülıesinde Birinci |
tnönü Meydan muharebesinin
kırkıncı yıidönümu munasebetiyle
bir tören yapılacaktır. Bu
münasebetle bugün Siyasal Bilgiler
Fakultesi öğrencilerinden bir heyet
CHP Genel Başkanı İsmet
Inönü'yü evinde ziyaret ederek bu İsmet İnönü
törene davet etmişlerdir. İşlerinin çokluğu dolayısiyle bu
toplantıya iştirak edemeyeceğini bildiren CHP Genel
Başkanı Inönu, o gün dinlemek üzere kendi sesleri ile
Mülkiyelilere bir mesaj vermiştir. Banda alınan mesaj
şudur:
"— İki gün sonra Birinci İnonü Zaferinin yıldönümünü
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde kutlayacağız.
Her yıl bu mutlu günde fakülte oğrencileri ile beraber
bulunurdum, hasbihal ederdim. 1921 yılının heyecanlı
günlerini beraber hatırlamağa çahşırdım. Bu yıl
arkadaşlanm lûtfedip musaade ettiler. Düşündüklerimi
kendilerine bildiriyorum. 1921 senesi gibi hem mutlu,
hem heyecanlı başarı günlerindeyiz. Kurucu Meclis İkinci
Cumhuriyetifi hukuki bünyesini vücuda getirmek için
çalışmağa başlamıştır.
İnönu zaferinin yıldönumünde ilk düşüncem sizin
hizmetlerinizi ve idealist değerinizi hatırlayarak iftihar
etmektir.
İkinci Cumhuriyetin başlangıç buhranı da bundan
sonrası için bize ve hususiyle sizlere geniş yollar açmıştır.
Bu yollarda ilerlemek, millete hizmet etmek için
kendinizi hazırlıyacaksınız. Gelecek günler çok daha
canlı ve kudretli olarak çalışacakları beklemektedir. Milli
mücadele zaferimizi, 40 sene sonra kutladığınız zaman
benim için sizlerden teveccühlu bir haürlama beklerim.
Böyle kuvvetli bir ümit ömrümü dolduracak yeni
heyecanlar için hazine olacaktır. Sağolunuz"
GEÇEN YIL BUGÜN CumhuriYet
Dernirara soruşturma
9 OCAK 1990
Adalet Bakanlığı, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na
ifade vermeyi reddeden Ankara DGM Başsavcısı Nusret
Demiral hakkında soruşturma başlattı. İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu ise, TBKP liderleri Nihat Sargın ve
Haydar Kutiu iie yüzleşmeyi reddeden üç güvenlik
görevlisinin bu davranışının "uluslararası bir sorun
yaratmadığım" savunarak, haklarında herhangi bir
soruşturma açmadıklannı bildirdi. Kutlu ve Sargın'ın
avukati Ersan Şansal, uluslararası bir sözleşmenin
gereklerinı yerine getirmeyen Demiral hakkındaki
soruşturmanın savsaklanmamasını istedı, ayrıca Demiral
hakkında kendilerinin de suç duyurusunda
bulunacaklarını söyledi.
CjjtTKopenhagjî * "
"' «.Berlın
telsmki (^
ıfj1
Lenıngrad
frj Moskova
OUNYA'DA BUGUN
AmstenUm
Amnan
Atina
B«lat
Belgrad
Bertn
Bocn
Briüstl
Butfapeşk
C M M
Y 7°
B 19°
B 15°
A 17°
B 15"
S 7°
Unmgrad
Londra
Madrid
Mılano
K 1°
Y S°
B %fr
B S°
Y 8"
Mostam
MQı*
CkMe
Duba
Franlduri
Sm
HtSırta
Kahm
p
KMı
B 14°
A 23°
* 20°
Y 5"
A 16°
K r
B 19°
V 5°
7°
Osto
Pam
Prao
n&
Roma
Sofyi
Sam
B 8°
K 0°
Imus
9
Mnadk
Myan
VtaN
Uta«a A W° Zûnh
B S"
B 18°
S 7"
A ie°
A 19°
A 20°
Y 8°
B 8°
B 8°
7°
S 7°
TAKITSMA
tşçiler, Davayı Açıyor musmııız?
Genel yollar üzerinde göçleri ve toplu yürüyüş hakkımn ve bu
amaçtaki idareyi profesto hakkının bir yönetimsel karar ile
önlenmesi olayı ile karşı karşıyasımz.
Zonguldak kömür bölgesi işçileri, tarih-
sel bir misyonun sıkıntısı içindeler: Işveren-
leri olan devlet ile bir toplusözleşme anlaş-
mazhğına düşmüşlerdir. Ücret skalasında
anlaşamıyorlar. Birbirlerinj de temerrüt ile
suçluyorlar..
tşçiler, hükUmetin temerrütünü protesto
için Zonguldak'tan Ankara'ya bir yürüyüş
düzenlemişlerdir. Iklidar da onların, genel
yollar üzerindeki bu eylemlerini, hukuksal-
lık biçimine ve içeriğine aykın görüp, gü-
venlik güçleriyle bu yürüyüsü kesiyor.
Peki ne olacak?
Elbet, bir yerde, bir demokratik çözüme
vanlacak.
Fakat işçiler, acaba protesto yürüyüşle-
rinin güvenlik güçleri eliyle kesilmesi tasar-
rufunu dava etmeyi düşünüyorlar mı?
"Biz Mengen ovasında can derdindeyiz;
Babri hoca da neler söylıiyor" demeyıniz.
Biz diyoruz ki:
Genel yollar üzerinde göçleri ve toplu yü-
rüyüş hakkının ve bu amaçtaki idareyi pro-
testo hakkının bir yönetimsel karar ile ön-
lenmesi olayı ile karşı karşıyasımz.
Bu karar karşısında, idare ile hızlı bir mü-
zakere yoluyla bir konsensüse varabilirsiniz.
Ama varamazsaruz idare, yasağını yürütür.
Işte burada siz işçilere dUşen bir olanak
vardır. Demokrasice-Meşruiyet içrelik
ilkesince-hukukça kullanabileceginiz bir
olanak: Dava açmak...
Evet, "Tanrının kırında ne davası ve bu
ne zaman biter" demeyiniz. Burada, hak-
larımzın, yalruz sizin değil, bütün Türkle-
hn haklannın davasıhı açmak ve ilerisi için
bir "ems«l" karan almak söz konusudur.
ÇünkU ve şöyle ki:
a) Ya idarenin yasağı, bir yönetimsel ey-
Iem olarak var olan yasalara aykındır. Bu-
nu, gerçek mercünde inceletip "ipüü" etti-
rebilirsiniz. Bu dağ başındaki bu yönetim-
sel eylem için, var olan yasalara aykınlık da-
vası ve onun karan.
b) Ya da yasaklama, önleme, var olan ya-
salara uygundur da bu yasalann kendileri,
anayasaya uygun degildir.
O zaman, siz gene bu iptal davasında bu
noktanın, bu noktayı incelemekle görevli
yargı merciinin işe kanşıp, yönetimin dayan-
dığj yasanın ilgili hükümierinin iptalini is-
teyebilirsiniz.
Çünkü; yönetimin, üzerine kendi eylemi-
ni kurduğu yasanın yasaklama hükmünün
"Demokratik toplum gereği" içinde olma-
dığını, tersine, "Demokratik toplum gere-
gini bozan, imba eden bir hiikiim oldugu-
na" ileri surebilirsiniz.
Sosyal Güvenlîk Hakkı
Anayasamızm 60. maddesine aykırı olarak milyonlarca
insanımızın her çeşit sosyal güvenceden yoksun bırakılması,
ülkemizde sosyal adaletin gerçekleşmesine büyük bir engeldir.
Anayasamızın 60. maddesi: "Herkes,
sosyal güvenlik hakkına sabipür" der, ama
bu sözde ve kâgıtta kalır.
Bugün ülkemizde çeşitli sosyal güvenlik
kuruluşları vardır. Emekti Sandığı, Ba|-
Kur vs. gibi. Fakat bunların arasında en
önemli sosyal güvenlik kuruluşu, Sosyal Si-
gortalar Kunımu'dur.
DPT tarafmdan hazırlanan "Türkiye'nin
Sosyal Göstergeleri" adh kitaba göre
Emekli Sandıgı'na aktif olarak kesinti öde-
meyen 1 milyon 460 bin kişiye karşıhk, bu
sandığın sosyal güvenlik ve sağlık hizmet-
lerinden 6 milyon 982 bin kişi yararlanıyor.
Sosyal Sigortalar Kurumu ise 3 milyon 140
bin aktif sigortahdan prim geliri elde edi-
yor. Elde ettiği bu gelire karşıhk toplam 14
milyon 763 bin kişiye sosyal güvenlik sağ-
lıyor. Bağ-Kur'da ise 1 milyon 974 bin ak-
tif prim ödeyene karşıhk bu kurumdan ya-
rarlananların sayısı 9 milyon 770 bin kişi-
dir.
Bankalar, sigorta sandıkları ve bazı özel
kanunla kurulmuş kuruluşlar da oluşturul-
muş sosyal güvenlik kuruluşlarına 82 bin
kişi prim öderken bu sandıklardan yarar-
lananların toplam sayısı 319 bin 500 kişi-
dir.
Böylece topiam 6 müyon 656 bin kişiden
prim geliri elde edilmesine karşıhk, bu sos-
yal güvenlik kuruluşlarından yararlanan in-
san sayısı 31 milyon 834 bin 500 kişiyi bul-
maktadır. Bu sayının içerisine emekli ay-
Aynca, gene bu yasa hükmünün, anaya-
sanın yasaklamadığı, tersine öngördüğü
"toplu yürnyüş ve gösteride bulunma ama-
cı"nı bozduğunu, imha ettiğini ileri sürebi-
lirsiniz. İlgili yargı yeri, gene bu savı da
"*«rit" görürse, yani burada, bir hakkı kul-
lanmadaki amaon tahribini görürse, o hük-
mü iptal eder.
"Şimdi dağ başında bu olur mu? Ve iki
yargı yerinin böyle bir karar vcrmesi söre-
sine dayanılabilir mi?" demeyiniz.
Yönetimsel işlemlerin, önce yasalara;
sonra da bu yasalann, anayasaya ve "de-
mokratik toplum gerekleri" ile "söz konu-
su bir hakkın kuilarulması amacına" uygun-
luğunu, bir toplum, boyle pratiklerin em-
sal olmalan ile sağJayabilir. Bir Fransu parti
liderinin izlediği yolu örnek olarak anım-
saUnm:
Bir parti lideri bundan 45 yıl önce bir
Fransu iline gidiyor. O zamanki mevzuata
göre açık hava toplantısı düzenlemek isti-
yor. Vali, ret ediyor. Lider, kapah salon top-
lantısı istiyor, vali onu da ret ediyor. Lider,
ismen daveüilere mahsus toplantı istiyor, va-
li gene ret dediyor. Bu kez lider ismen ve
ancak o ildeki kendi yöneticilerinin katıla-
cağı bir toplantı istiyor. Vali, âdeti üzere ge-
ne ret ediyor.
Lider, "bu ilde bize iş yok" diyerek ev-
rakını toplayıp gidiyor.
Fakat, dört tane de iptal davası açıyor.
Davaları iki yıl sonunda kazanıyor.
Şimdi "ne fayda" demeyin.
Bu iptal kararları birer emsal olmuştur.
Ve Fransız idaresi bu kararlardan sonra va-
linin yaptığı yasaklamalara benzer yasakla-
malan bırakıyor.
Siz de davayı açın: Görelim bakalım
Devran ne gösterir, ilerde.
Prof. BAHRİ SAVCI
hğı alanlar da dahildir.
Ekim nüfus sayımına göre ülkemiz nü-
fusu 57 milyon ölduğuna göre geriye her-
hangi bir sosyal hakka sahip olmayan bü-
yük bir kitle kalmaktadır. Bunun büyük ço-
ğunluğunun tanm ve orman kesiminde ça-
lıştığı herkesçe bilinmektedir. Diğer taraf-
tan çalışanların 2,5-3 milyonu kaçak işçi ve
3 milyona yakını da çırak işçidir.
506 sayılı Sosyal SigorUdar Kanuım'nun
6. maddesi, "Çalıştınlanlar, işe alınmala-
nyla kendiliginden sigortalı olurlar" der.
Ne var ki bir kısım işveren, bu maddeye pek
değer vermez.
Anayasamızın 60. maddesine aykırı ola-
rak milyonlarca insanımızın her çeşit sos-
yal güvenceden yoksun bırakılması, ülke-
mizde sosyal adaletin gerçekleşmesine bu-
yük bir engeldir.
ABDÜLKADİR ERALP
Gazianlep
Kömür. Llzun Mehıııet ve Zonguldak
Üretimin düşüklüğünü, maliyetin yüksekliğini maden işçilerine
fatura etmek, madeni bilmemek, maden ocaklarının sistemini
tanımamakla açıklanabilir.
Soluksuz kaldığınız, ölümle burun buru-
na geldiğiniz bir anı ömürboyu unutamaz-
sınız. Büyük bir olasılıkla önce canınızın ne
kadar değerli olduğunu; giderek sevdikle-
rinizi, geride kalanlarınızı ne gibi zorluk-
ların beklediğini duşünürsünüz o anda.
Yaşamını Rus ruleti oynar gibi ölümle pa-
zarlığa koyan cefakâr maden işçisinin gri-
zu, göçük gibi belalarla her gün karşı kar-
şıya kaldığını anlatmaya biünem gerek var
mı?
Nereden, hangi dakika geleceğıni düşün-
meden ölümü sırtında taşıyarak yerin altı-
yüz metre derinliğinde, kazmasının ucuyla
ürettiği kömürü, soba, kalorifer ve fabrika-
lanmıza ulastıran maden işcisiyle neyin pa-
zarhğı yapıhyor?
Üretimin düşüklüğünü, maliyetin
yüksekliğini maden işçilerine fatura etmek,
madeni bilmemek, maden ocaklarının sis-
temini tanımamakla açıklanabilir.
Yıllardan beri çağdışı bir teknoloji ile hiç-
bir yenileşme ve yatırım yapmaksızın üre-
timde gelinebilecek noktamn bu olduğu bi-
iinmektedir. Sadece, kömür yıkama tesisle-
rinin eleklerini kredi yokluğu nedeniyle ye-
nileyemeyen, bunun sonucunda da kömürde
büyük kayıpların meydana geldiğine lcula-
ğını tıkayanların maden işçilerine söyleye-
bilecekleri bir şey yoktur.
Giydirilmiş, bindirihniş tanımlarla ücret-
ieri yüksek göstermek gerçeklerle bağdaş-
mamakta. Çünkü, bordrolara yansıtılan bu
soyut ücretlerden büyük bir bölüm ü gelir
vergisi, sigorta primi ve bunun gibi kesinti-
lerle geri alınmaktadır.
Gerçek; ölümle böylesine y'an yana duran,
30-32 yaşlarına geldiğinde ciğerlerini kömür
tozu kaplayan, dahası yaşamının ortasında
yaşayan bir ölü haline gelen çilekeş maden
işçisinin cebine giren paranın ortalama beş-
yüz bin lira civarında oluşundadır.
Maden ocaklannı kapatarak kömürü dı-
şardan ithal etmenin daha kârlı olacağı, sos-
yal devlet anlayışı, adalet duygusu ve insan
haklarıyla bağdaşmamaktadır.
Ocaklarm kapatılmasını isteyenlerüı tüm
varlığıyla Zonguldak'ı da kapatmış olacak-
larından haberleri yok mu? 1829'larda sa-
nayinin temel maddesini bulan Uzun Meb-
met'i alkışlayanların, onu yeniden yeraltı-
na gömmeye kalkışmalarmj anlamak çok
zor..
Zonguldak'ın değerli maden işçileri, halkı
ile birlikte hak arayışının en bihnçh örne-
ğini veriyor. Unutmamalıdır ki hiç kimse-
nin maden ocaklarını, Zonguldak'ı ve Uzun
Mehmet'i tarihın karanlıklanna gömmeye
hakkı yoktur.
ENVER BAYAM
Zonguldak Kömür tşletmeleri
Personeli Haklarını Koruma
Derneği eski Başkanı
Körfez KrizL, Savaş ve Türkîye
Batı'ya göre dünya barışı için tehdit Avrupa'dan Körfez'e
doğru kaymıştır. Asbnda tehlike içinde olan dünya barışı
değil, çok çeşith" çıkarlardır.
öncelikle, Körfez krizinde savaşın, soru-
nun çözümü için çok zayıf bir olasılık ol-
duğunu, ambargonun etkilerini gösterme-
ye başladığını, bunun gruplar halinde Tür-
Viye, Ürdün ve Suriye'ye kaçan Irak asker-
lerinin konuşmalanndan ve bitkin ruh hal-
lerinden de kolayca anlaşılabileceğini söy-
leyebiliriz. Ancak savaş olasıhğı tümüyle
ortadan kalkmış sayılamaz.
Bir an için bu varsayımın gerçekleştiğini
düşünelim:
Batının gözüyle, Ortadogu'da politik ve
askeri stratejik dengelerin yazgeçilmez üç
sacayağından birisini Türkiye, diğerlerini de
Mısır ve tsrafl oluşturmaktadır. Başta ABD
olmak üzere Batı ülkeleri bunlardan ikisi-
ni daima kollar, Türkiye'yi de yeri ve za-
manı geldiğinde "şefkatle" anımsar. İsrail
yanlısı ve ABD ağırlıkh Batı, bu dengenin
hiçbir zaman Mısır, Suriye, Irak, Iran ve
Türkiye'den birisinin lehine bozulmasını
göze alamaz. Bu ülkeler dışında kalanlar ise
zaten politik ve askeri önemli bir ağırlık ta-
şımazlar.
Politik dengenin sürdürülmesi için gerek-
sinim duyulan askeri güç dengesinin sağlan-
masında Batı'nın açmazı Türkiye'ye karşı
Yunanistan'ı gözetmesindedir. Bu nedenle
savunma yardımı Israil'e yılda ortalama
beş, Mısır'a ise iki milyar dolar olarak ya-
pılırken bize verilen beş yüz milyon dola-
rın üstü "alerin"le tamamlanmaktadır.
Batı'ya göre dünya barışı için tehdit Av-
rupa'dan Körfez'e doğru kaymıştır. Ashn-
da tehlike içinde olan dünya barışı değil,
çok çeşitli çıkarlardır. NATO içindeki
önemli yeri ve görevi Varşova Parü'nın çö-
zülmesiyle azalan Türkiye'ye yeni bir gö-
rev biçilrnesi için daha iyi bir fırsat olamaz-
dı. Hele böyle bir işe can attığınız görülür-
se...
Bir yandan Genel Sekreter Wörner öte
yandan general Galvin sıcak ziyaretlerle
böigede oluşturulacak daimi bir askeri güç
merkezi için nabız yoklamasına çıkmışlar-
dır. Böylece kıymetimiz yeniden "haürla-
nır"ken dokuz milyar dolar tuttuğu ifade
edilen ABD ve Alman askeri yardımı gün-
deme gelmiştir. Bu silahlann büyük bir bö-
lümünü oluşturan tanklarla, tanksavar sis-
temlerin ikinci kuşak olduğu gözden kaçı-
rılamaz. Bunlar sadece onlan bize veren ul-
kelerin değil, Suriye, Irak ve lsrail'in elle-
rindeki aynı kategori silahlardan daha az
etkilidirler. Hele M60 Al tanklarının Tür
kiye'yi en az 20-30 yıl daha Amerikan FMS
(i-ree Mıbtary Sale) borcuna bağlayacak ye-
ni bakım ve ikmal sistemine ihtiyaç göster-
diğini duşünürsek bu askeri yardımın
"faydaanı" daha kolay anlamış oluruz. Ni-
çin Abraham tanklan, A-7 ve A-l 11 uçak-
lan, Kobra helikopterleri ya da Black
Havk'lar değil de ikinci kuşak silahlar?
Bunların zayıf noktalanm kimin kapataca-
ğını düşünüyorlar? Niçin 7/10 oranını de-
ğiştinniyorlar?
Eğer Türkiye şimdiki tutumunu sonuna
kadar sürdürür de olası bir savaşa buiaşır-
sa askeri güç açısından önemli bir sorunla
karşılaşmamasına karşın, olumsuz etkileri
savaş sonrası uzun dönemler sürecek eko-
nomik ve politik güçlüklerle karşı karşıya
bırakılacaktır. Böigede büyük bir güven
kaybına uğrayacak, kendisine yeni düşman-
lar yaratacaktır. Kazancı ise sıfıra yakın
olacaktır. Bölgenin haritasımn değişmesi
söz konusu degildir .Dgngeler böyle düşü-
nülmüştür. Alınması düşünülen savaş öden-
tisi "aslan payı" esasma göre olacağından,
Türkiye bu savaşa ucundan bile bulaşmış
olsa tarihten gelen olgulann, coğrafi konu-
mun, inanç benzerliğinin ve sosyo kültürel
yakınlığm değer biçilmesi çok zor avantaj-
larını boş yere yitirmekle kalacaktır.
Salt bu yaşamsal nedenlerden dolayı hızla
oluşan yeni düzende yurdumuz ve ulusu-
muz için onurlu bir yer arama çabalarına
girişmekte geç kalmamalıyız.
CEMİL METE
Emekli korgeneral
POLinKA VE OTESI
MF.HMFn KEMAL
Yurttaşlıktan atılanlar...
Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra ilk iki yıl
içinde basında çalışanlar sendika kuruyorlardı. Ankara'da,
İstanbul'da, İzmir'de, Bursa ve Adana'da 'fikir işçileri' sendi-
kalar kurdular. Birkaç yıl sonra da federasypna gittiler. Bu ça-
lışmalar içinde genç bir gazeteci Doğan Özguden de vardı.
Ooğan kendini meslek kadar, meslektaşlannın örgütlenme-
sine de vermişti. Onu işte bu yıllarda tanıdım. Bıyografisine
bakılırsa 1952 yılından beri gazetecilik yapıyor. 1964-1971 yıl-
ları arasında Akşam gazetesi ve Ant dergisi yoneticiliklerin-
de bulundu. Ayrıca İzmir Gazeteciler Sendikası, İzmir Ga-
zeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Basın
Şeref Divanı ve Başın ilan Kurumu kurucu ve yöneticileri ara-
sında yer aldı. Eşi İnci Özguden de 1960 yılından beri gaze-
tecidir.
Doğan, haftalık Ant dergisini çıkarır, kıtapçılık ederken 12
Mart 1971 darbesi gelip çattı. Hakkında açılmış yüzlerce yıl-
lık basın davaları vardı. Darbenın gelişi ile bunlar hemen yü-
rüıiüğe konacaktı. Türkiye'den, eşiyle birlikte, ayrılmak zo-
runda kaldı. Şimdi Belçıka'da siyasal mülteci statüsündedir.
Yirmi yıja yakın bir süredir yurtdışındadır.
Askeri yönetim tarafmdan 1983 yılında vatandaşlıktan çı-
karılan ve bu konudaki ıtirazları Danıştay tarafmdan geçen
haziranda reddedilen gazeteci Doğan Özguden ve eşi İnci
Özguden Strasbourg'daki Avrupa İnsan Hakları Komisyo-
nu'nda Türk hükümeti aleyhınde dava açtılar
Doğan Özguden ne ıstıyordu da 12 Mart 1971'de başına
bunlar gelmişti? İstediği; düşünce, inanç, basın özgüriüğü,
sosyal adalet, ulusal bağımsızlık, insan haklarıydı. 12 Mart
generalleri bunların hiçbırinı vermek niyetinde değillerdi. Bu-
lan isteyenlerin başı dertten derde girerdi Doğan Özgüden'in
de başı bu yüzden derde girmişti.
Yurda dönebilir miyim, dönemez miyim diye düşünürken
bu kez de 12 Eylül gelip yakasına yapıştı. Başbakan Turgut
Özal (o zaman başbakandı) Brüksel'de bir basın toplantısı
düzenlemişti. İki gazeteci, Dogan'la İnci basın toplantısında
Başbakan Özal'a Türkiye'de insan haklan ile ilgili sorular sor-
muşlardı. Başbakan sorulardan pek hoşlanmamıştı. Acısı
sonradan çıktı. Bir süre sonra 26 Mayıs 1988 tarıhinde Brük-
sel Başkonsolosluğu tarafmdan yurttaşlıktan atıldıkları ken-
dilerine bildirildi.
12 Mart rejimı yüzlerce yıllık hapislik verirken 12 Eylül reji-
mi yurttaşlıktan atıyordu. Bu resmi tebligata iki aylık itiraz sü-
resi içinde Danıştay'da dava açtılar. Kararın bozulmasını is-
tediler. Başbakanlık bu itiraza verdiği yanıtta Özgüdenlerin
ceza yasasının belli maddelerini ihlal ettikleri için yurttaşlık-
tan atıldıklarını ileri sürdü. Beri yandan iki gazeteci hakkın-
da son sekız yılda 19 ayrı kovuşturma açıldığı biliniyordu.
Danıştay 10. Dairesi, iki yıllık bir incelemeden sonra iptal
davasını, Milli Güvenlik Konseyı döneminde alınmış bulunan
kararlar aleyhınde dava açılamayacağı gerekçesıyle iptal et-
ti. Beş yargıçtan üçünün oylan ile verilen karara itiraz edil-
diyse de bir sonuç çıkmadı. Oy kullanan iki yargıç, 1982 Ana-
yasası'nın idarı tasarrufların yargısal denetımı konusunda ya-
saklama getirmediğını, bu bakımdan davanın esastan görül-
mesi gerektiğını belirtmişlerdi.
Durum böyle olunca Türkiye'de bütün itiraz olanakları tü-
kenmiş, Özgüdenler; Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na
başvurmak zorunda kalmışlar.
12 Eylül rejiminin artığı olan siyasal iktidar insan haklan
-konusunda her bildiriyi imzalamakla övünür. İmzanın bir işe
yaramadığı belli oluyor. Gerçek, bildiri imzalamada değil uy-
gulamadadır. 12 Eylül rejiminin hertürlü döküntüsü temizle-
nirken yurtdışına çıkmak zorunda kalanların, yurttaşlıktan atı-
lanlann durumu gözden geçırilmeli, yanlışlar düzeltilmelidir.
ÇAIJSANLARIN
an /ii?
.ıtftic: İıSORULAM/SORUNLARI <_
YILMAZŞİPAL
"İşyerim Çok Gürültülü"
SORU: 19S2 dogumlu Dlup endüstri meslek lisesi mezunu-
yum. İlk işe girişim ve sigortalı oluşum kasım
1976'dır.
1980 yılında askere, kıdem tazminatı almadan git-
tim. 1982 yılında askerden döndiim ve eski işyerim-
de aynı göreve başladım.
1) Askerlikte geçen süreyi borçlanırsanL, emekli ol-
duğumda j-aran olur mu?
2) Kaç yılında ve kaç ja^ında emekli olurum?
3) Yeni uygulamaya göre endüstri meslek lisesin-
de okuyan öğrenciler, sigortalı sayüıyor. Ben,
1975/1976 dönemi mezun oldum. Bu sigortalılık baş-
langıcı olur mu?
4) Bir kamu kurumunda 1475 sayılı iş yasasına ta-
bi çalışan sigortalı isçiyim. İşyerim çok gürültiUü
(Türbin Dairesi). Kaç desibel olduğunu bilmiyoruz.
Çünkü hiç ölçülmedi. tşte gayet yüksek sesle konu-
şarak anlaşabiliyoruz. Günde 3 vardiya olarak ve haf-
tada 6 iş günü çalışıyoruz. Buna karşıhk vardiya
zammı ile iş güçlüğü zammı alıyoruz.
Bazı işyerlerinin fazla gürültülü işlerinde işyerin-
de çalışanlara, bazı haklar tanınmakta. Gürültüden
dolayı her çalışma yılı için sigortalılık sıiresine ek bir
süre ekleniyor. Bu uygulama, bugüne kadar bizde hiç
yapılmadı.
Bu konuda ne .rapabiliriz?
t.K.
YANrT: 1) Sigortalı olduktan sonra askere gidenler, iki yıllık
(720 gün) askerlik süresini borçlandıklannda emekli aylıklan
Vo3 oranında artar.
2) 10 Ocak 1976 ile 10 Ocak 1981 tarihleri arasında ilk kez
sigortalı olan kadınlar 43, erkekler ise 48 yaşını bitirdiklerinde
emekli olabilir. Kasım 1976'da sigorta kapsamına alman 1952
doğumlu erkek sigortahlar 48 yaşım doldurduklan 2000 yılın-
da değil, 25 sigortalılık süresini doldurduklan 2001 yılında
emekli olabilirler.
3) Sosyal Sigortalar Yasası'nın 3. maddesine göre:
"H) Resmi meslek ve sanat okullanyla, yetkili resmi makam-
lann müsaadesiyle kurulan meslek veya sanat okullarında tat-
biki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler",
sigortalı sayılmazlar.
Aynca meslek okulu öğrencilerin zorunlu staj sürelerindeki
çahşmaları da sigorta kapsamı dışında tutulmuştur.
4) Sosyal Sigortalar Yasası Ek Madde 5'e göre;
Sigortalılar Hizmetin geçtiği yer
rV-Azotlu gübre ve şeker 1. Çelik, demir ve tunç döküm.
sanayiinde, fabrika,
atölye, havuz ve
depolarda, trafo
binalannda çalışanlar.
2. Zehirli, boğucu, yakıcı,
öldürücü ve patlayıa gaz, asit,
boya işleriyle gaz maskesi ile
çahşmayı gerektiren işlerde.
3. Patlayıcı maddeler
yapılmasında.
4. Kaynak işlerinde çahşanlarda.
her çalışma yıhna aynca 90 'itibari hizmet günü' verilmektedir.
Ancak, yasada gürültülü işyerleri 'ağır, yıpratıcı ve zehirleyici'
nitelikte görülmemiş ve bu yerlerde çalışanlar, itibari hizmet
günü uygulaması dışında bırakılmıştır.
HÜSEYİN'imize
Din farkı gözetmezdi.
"Kendisi için bir şey istemezdi."
Yatak ölümü beklemezdi.
Gitti vadesiz, gencecikken
Yiğitken, güzelken, incecikken
ÖLÜM, ADIN KALLEŞ OLSUN!
ARKADAŞLARI
Hiiseyin Even
(1962-2.1.1991)