Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Evren: 141,
142 ve 163
• ALAŞEHİR (AA) —
Eski Cumhurbaşkanı Kenan
Evren, hükümetin, TCK'nın
141, 142 ve 163.
maddelerinin kaldınlması
konusundaki çalışmalannı
benimsediğini söyledi.
Evren, Manisa Valisi Rafet
Üçelli ile birlikte geldiği
Alaşehir ilçesinde,
Kaymakam Ferhat Baştürk
ve Belediye Başkanı Galip
Kahya tarafından
karşılandı. Evren,
incelemeleri sırasında,
TCK'nın 141, 142 ve 163.
maddelerinin kaldırılması
konusunda hükümet
tarafından yapılan
çalışmalar hakkında ne
düşündüğünü soran
gazetecilere, "Dünyada
komünizm yıkıhrken, bu
maddelerin anayasamızda
kalması doğru olmaz" diye
cevap verdi.
Demirel: ümlış
anlaşılıyoruz
• tSTANBUL (ANKA) —
DYP Genel Başkanı
Süleyman Demirel,
partisinin Körfez savaşında
izlediği politikanın yanlış
anlaşıldığını belirterek
savaşa karşı olduklannı
yineledi. Basına kapalı
gerçekleşen "Pazar
Toplantılan"na katılan
Demirel, Körfez savaşı
konulannda gençlerle
söyleşti. Demirel, toplantı
sonrasında bir gazetecinin
DYP'nin Körfez savaşında
izlediği politikayla ilgili
olarak yönelttiği sonıya
"Körfez savaşı konusundaki
politikamız yanlış
anlaşılmaktadır. Biz savaşa
karşıyız, fakat Türkiye'ye
bir saldırı olduğunda da bu
saldırının karşısında yer
almak en büyük
gürevimizdir.
Perinçek:Ozal'ın
desteği yok
• Istanbul Haber Servisi
— Istanbul Devlet Güvenlik
Mahkemesi kararıyla son
sayısına matbaada el
konulan 2000'e Doğnı
dergisinin Genel Yayın
Yönetmeni Doğu Perinçek,
savaş politikası yürütmede
özal'ın ulusal desteğinin
olmadığını belirterek "Tek
etken ABD'nin baskısıdır.
özal, bu savaş politikasının
altında kalacaktır.
Türkiye'yi ABD'nin savaş
arabasına bağlama
çabalarının faturasıru
ödeyecektir" dedi. Perinçek,
derginin 27 ocak tarihli
sayına daha dağıtıimadan
matbaada el konduğuna
değinerek Istanbul DGM
Savcılığı'nın 4 ayn haber ve
yazıyı gerekçe göstererek "el
koyma" isteminde
bulunduğunu söyledi.
Ancak 2 No'lu DGM
hâkiminin ise sadece kendi
yazdığı "Savaşa ve darbeye
karşı genel grev" başlıkh
yazısını neden olarak
gösterdiğini belirtti.
'Savaş, vahşettir'
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bıirosu)— Körfez savaşının
Ortadoğu'da kan ve irin
seline yol açtığını belirten
Fetullah Hoca (Fetullah
Gülen) Suudi Arabistan ve
Israil'e atılan füzelerle
masurn halka
"zulmedildiği"ni söyledi.
Gülen dün Şadırvan
Camii'nde yoğun istek ve
ısrar üzerine verdiğini
belirttiği vaazında savaşı
"vahşet" olarak niteieyerek
Saddam Hüseyin'in savaşı
bir hiç uğruna
sürdürdüğünü söyledi.
Cindonık
Şırnak'ta
• ŞDtNAK (AA)— DYP
Genel Başkan Yardımcısı
Hüsamettin Cindonık,
cumhurbaşkanınm devleti
tehlikeye soktuğunu öne
sürerek "özal, kendini
mareşal saydı" dedi. DYP
Şırnak il binasında
partililere, Türkiye'nin
sıkıntıh bir durum
yaşadığını belirten
Cindoruk şu görüşleri
savundu: "Cumhurbaşkanı,
devleti bir tehlikeye
sokmuştur. Partimizin haklı
tenkhleri, hükümeti
tehlikeli karar vermekten
alıkoymuştur. Irak ile bizim
bir kavgamız yok."
SHP lideri, Özal ve Akbulut'u, TV'de Körfez krizini tartışmaya çağırdı
Inönü'den
4
hodri meydariSHP lideri İnönü, Cumhurbaşkanı Özal'ın
kendisine yönelik eleştirilerini yanıtlarken
"Ona tavsiyem, anayasa içinde kalsm" dedi.
İnönü, Türkiye'ye bir saldın durumunda,
milletin bir bütün olarak buna karşılık
vereceğinden kimsenin şüphesi olmaması
gerektığini" söyledi.
ALİ DOĞAN
EMEL GÜL
MERSİN/
G.ANTEP—
SHP Genel
Başkanı Erdal
tnönii, Türki-
ye'nin Körfez
politikasını te-
levizyonda tartışma çağrısı ya-
parak Cumhurbaşkanı Turgut
Özal ve Başbakan Yıldınm Ak-
bulut'a "hodri raeydan" dedi.
özal'ın iki ay içinde ülkeyi sa-
vaşa sokmayı planladığmı söy-
leyen İnönü, "Ozal, önce teteviz-
yonda, 'Artık değiştim, anayasa-
ya saygıhyım, tarafsızım' desin,
ondan sonra muhalefet liderle-
rine çağn yapsın" diye konuştu.
SHP lideri, ülkenin savaşa
girmemesi için mücadelesine de-
vam edeceğini de vurgulayarak
"Bütün bunlara karşın, ülkeye
bir saldırı olması darnmunda.
milletin buna, bir bütün halin-
de karşılık vereceğinden kimse-
nin şüphesi olmaması gerekti-
ğini" söyledi.
Güneydoğu ve Akdeniz böl-
gesindeki incelemelerini sürdü-
ren SHP Uderi Erdal tnönii, dün
Mersin'de bir basın toplantısı
düzenledi. tnönü, ana muhale-
fet partisinin, ülkenin zor gün-
lerinde halkın özlemlerini dile
getirmeyi görev edindiğini söy-
ledi. Türkiye'de iktidarın, "an-
latamadığı nedenlerle" ülkeyi
savaşa sürükleyeceğini ifade
eden İnönü, "Benim esas ugra-
şım, ülkeyi savaştan korumak-
tır" diye konuştu.
tnönü, Cumhurbaşkanı
Özal'ın televizyonda, "Savaştan
neden korkalım? Biz cengâvez
milletiz" dediğini de hatırlata-
rak bu tür mesajların asıl hede-
finin ülkeyi savaşa sokmak ol-
duğunu söyledi. İnönü, "Tür-
kiye'ye bir saldın olması duru-
munda, millet bir bütün olarak
buna cevap verecektir. Bu, ber-
kesin hiçbir zaman unutamaya-
cağı bir yaşam ilkesidir. Bunlar
bilinen şeyler. Ancak Özal, eger
bunlan televizyonda ders anla-
tır gibi tekrarlıyorsa başka bir
maksadı olduğu açıktır" dedi.
tktidar partisinin, muhalefe-
tin yurt gezilerinden de rahatsız
olduğunu anlatan İnönü, sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"Sayın Özal iki ay içinde bizi
savaşa sokmaya hazırlanıyor. Bu
süre içinde bizi savaşa sokaca-
ğını seziyorum. Söylediklerinin,
yaptıklanmn anlamı bu. Sayın
özal çıksın televizyona, 'İnönü
yanlış yapıyor, beni eleştiriyor.
Türkiye kesinlikle savaşa
girmeyecektir' desin. Böyte, 'Bi-
ze saldırı olmadıkça' sözlerini
bıraksın. Bunlann hepsi aldat-
macadır, kandırmacadır."
Cumhurbaşkanı Özal'ın ken-
disine yönelik eleştirilerini de
yanıtlayan İnönü, "Demokrasi
kurallannı ben ne zaman çiğne-
mişim? Eğer Cumhurbaşkanı
iktidar partisinin başkanı gibi
davranırsa bunu açıkça söyler-
se, muhalefetin görevi de onu
eleştirmek olur. Demokrasi ku-
rallannı çiğneyen en başta Özal-
dır" dedi. Özal'ın açıklama-
sında kendisine yanıt vermekten
kaçındığı ifadesinin yer aldığına
işaret eden İnönü, Cumhurbaş-
kanı'nın televizyondan sürekli
olarak muhalefeti beceriksizlikle
tnönü'nün gezisini Fransız Haber Ajansı (AFP) de izledi. Bu fotoğraf, AFP tarafından tüm dünyaya yayımlandı. (Mike Presson)
YazarMumcu savaş sonrası Türkiye'nin hedef olabileceğini söyledi
Türkiye NArO'dan çıkmalı
Haber Merkezi — Körfez krizinin baş-
lamasından bu yana Türkiye'de militarist
nıhun kışkırtıldığı, barış isteyenlere baskı
yapıldığı savunuldu. Banş Derneği Başka-'
nı Mahmut Dikerdem, banştan yana güç-
leri dayanışma içinde olmaya çağırdı.
Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, hükümetin
aldığı kuvvet kullandırma yetkisinin ana-
yasal kaynağının bulunmadığını belirterek
savaş sonrası Türkiye'nin terör hedefi ha-
line gelebileceği tehlikesine işaret etti.
Mumcu, "Umanz bu gidişin sonu Yüce Di-
van olmaz" dedi.
Bilim ve Teknokyi Stratejileri Araştırma
Enstitüsü'nce tstanbul'da düzenlenen
"Körfez Bunahmı, Türkiye ve Güvenlik
Politikalan" seminerinin ikinci gününde
konuşan Mahmut Dikerdem, Türkiye'nin
geçmişte, ABD'nin ve Batı'ın ajanı, çıkar-
larınm koruyucusu izlenimi bırakuğını ve
bölgede yaliuzlaştığım söyledi. ABD'nin
Ortadoğu senaryolan içinde Türkiye'ye ye-
ni rol verilmediğini, statüko korunaraik Ör-
komisyonu kurulsun. Ana yürekleri buna
yetmez. ANAP'ın hodri meydan bakışh as-
lanlan buna izin vennez" dedi.
Türkiye'nin geçmişte Çevik Kuvvet'e gir-
mediğini, girseydi bugün savaşm içinde ola-
cağını, Batılıların, Türkiye'yi hep kullan-
mak istediğini kaydeden Mumcu, "Hükii-
mete devredilen kuvvet kullanma yetkisi-
nin anayasal kaynağı yoktnr. Bugün savaş
ilan etmeden savaşı, seferberlik ilan etme-
den seferberiigi yaşıyomz. Türkiye'nin bu
savaşı kazanacağını düşünenlerde kumar
mantıgı var. Ya kaybederse, bunun besa-
bını kim verecek merak ediyorum. Türki-
ye kendi çıkan olmadan, ulusal irade olma-
dan, kamuoyu desteği olmadan tek adam
karanyla hareket ediyor. Umanz bu gidi-
şin sonu Yüce Divan olmaz" diye konuş-
tu. Sorunun çözümü konusunda üniversi-
telerin teoriler üretmesi yolundaki bir so-
nıyu yanıtlayan Mumcu, "Bunu hangi üni-
versiteden bekliyoriunuz? 12 Eylüi'ün ig-
diş ettiği üniversiledir bu" dedi. Uğur
gösterileri artacakbr" dedi.
Milli Güvenlik Kurulu eski Genel Sekre-
teri emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoglu,
Türkiye'nin izleyeceği politikanın, Irak'ın
toprak bütünlüğünün korunması olması ge-
rektiğini belirtti. Yirmibeşoglu, ABD'nin,
11. günune girdiğimiz Körfez savaşında he-
deflediği başanyı sağlayamadığmı söyledi.
Seminerin son otunımunda konuşan Ka-
ra Kuvvetleri eski Komutanı emekli Orge-
neral Necdet Öztonın, güvenlik kavramı-
nı milletin bilmesi ve katılması gerektiğini,
gerçekleri anlayıp dinlemeyenlerin zorda
kalacaklannı ifade etti. Prof. Dr. Asaf Sa-
vaş Akat da kriz sonrası yaşanan iki olumlu
geuşmenin "dış politika konusunda da kar-
şıt fîkirierin söylenebilir olması" ve "hal-
kın militarist eğilim içine girmemesi" ola-
rak özetlenebileceğini kaydetti.
Oturumlardan sonra söz verilen siyasi
partilerin temsilcileri de Özal ve ANAP hü-
kümetinin uygulamalannı eleştirdiler. SHP
Istanbul tl Başkanı Ercan Karakaş, Türki-
suçladığını savundu ve "Daha
nasıl cevap verecek? Bizim ko-
nuşmamıza fırsat kalmadan
kendisi konuşuyor zaten" diye
konuştu.
Özal'ın, "Anayasa'yı bir kere
çignemekle bir şey olmaz" söz-
lerini anımsatan SHP Genel
Başkanı, Cumhurbaşkanı'nm
görevinin ülkenin bütünlüğünü
sağlamak olduğunu vurguladı
ve sözlerini şöyle sürdurdü:
"Özal'ın tarafsız olmam de-
mesi, milli birliği baltalayan bir
harekettir. Eğer Cumhurbaşka-
nı tarafsız degilse Türkiye'de be-
raberliği sağlayacak kimse kal-
mamıştır. Bizim tutumumuzu
milletin takdirine bırakıyorum.
Önümüzdeki seçimlerde milletin
takdirini göreceğimize inanıyo-
nım. Özal'ın oyunlannı vatan-
daşlara anlatmaya devam edece-
ğim. Özal'ın sataşmalan bizim
bu görevimizi engelleyemez."
Mersin'den Gaziantep'e geçen
İnönü, Belediye Düğün
Salonu'nda yaklaşık 4 bin kişi-
ye hitaben bir konuşma yaptı.
Salona giremeyen çok sayıda va-
tandaşın konuşmayı dinleyebil-
mesi için dışarıya hoparlör
konuldu.
Şimdiye kadar hiçbir hükü-
metin Türkiye'yi bir macera sa-
vaşına sokmadığını vurgulayan
tnönü, "tlk defa Sayın Özal
böyle bir savaşa bizi sokmak is-
tiyor. Ben Saddam Hüseyin'e
karsıyım, diktatöıiere karşıyım.
Her yerde demokrasi istiyorum.
Kendisi de Saddam'a gilti. Eli-
ni de sıktı, yanağını da öptü.
Şimdi bana bunlan söylemesi-
nin arkasında bizi savaşa sokma
isteği var" diye konuştu.
Vatandaşın, Cumhurbaşkanı
Özal'ın muhalefeti "oyuna getir-
meye çalıştığım" bildiğini,
Özal'ın "Bütün kandınnalanna
ragmen genel seçimleri ANAP'-
ın kazanamayacağını" savunan
İnönü, Özal ve Akbulut'a şu
çağnyı yaptı:
"Eger kendi politikalannın
halka anlatılabilecek bir politi-
ka olduğuna inanıyorlarsa çıka-
lım televizyona, ister kendisi, is-
ter Sayın Akbulut, hangisi gelir-
se gelsin, bu konuyu halk öniin-
de açıkça tartışalım."
Bir vatandaşın, "Hodri mey-
dan mı genei başkamm" diye
bağırması üzerine İnönü, "Evet,
hodri meydan" dedi.
Halka anlatmalı
öte yandan SHP Genel Sek-
reteri Hikmet Çetin de
"SHP'nin karşı çıkıslan olma-
saydı Özal, ülkeyi bugüne kadar
savaşa sokardı" dedi.
Çetin, Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal'ın, ülkeyi savaşa götür-
mede tek engel olarak gördüğü
SHP'ye karşı bir parti genel baş-
kanının dahi yapamayacağı ta-
vır sergilediğini savunurken
"Özal, tarafsızlıgını bir tarafa
bıraktı, ölçüyu kaçırdı. Anaya-
sa ve yasa dinlemez hale geldi"
diye konuştu.
Dikerdem, Alpay, Ekşi, Yirmibeşoglu, Mumcu bükümetin Körfez politikasını eleştirdiler. (Fotoğraf: Uğur Günyöz)
tadoğu'da bağnaz yönetimlerin korunmak
istendiğini anlatan Dikerdem, bu dönem-
de Türkiye'de militarist ruhun kışkırtıldı-
ğını ifade etti. Dikerdem, "Banş isteyen-
lere kolluk güçleriyle baskı yapılıyor. Ba-
nştan yana olan güçler dayanışma içinde
olmalı" dedi.
Seminerde konuşan gazetemiz yazarla-
rından Uğur Mumcu, terör olaylanna işa-
ret ederek savaş sonrasında Türkiye'nin he-
def haline gelebileceğini söyledi. Türkiye'-
nin 1951'de "Gerekirse Ortadoğu'ya mü-
dahale ederim dedigi için NATO'ya
alındıgım" vurgulayan Mumcu, Türkiye'-
nin olası bir savaşta odak noktası yapılmak
istendiğini savundu. Saddam'ın silahlanma-
sınm sorumlusunun Batı'nuı gelişmiş ülke-
leK olduğunu belirten Uğur Mumcu, Av-
rupa'da bazı firmalar hakkında bu neden-
le soruşturma açıldığım belirterek "Türki-
ye'de ise bs yok. Türkiye'de de böyle bir
araşürma yapümalı. Meclis'te araştırma
Mumcu, bir başka soru üzerine NATO'nun
Sovyet tehdidine karşı kumlduğunu, bu
tehdidin artık kalmadığmı anımsatarak,
Türkiye'nin NATO'dan çıkması gerektiğini
söyledi.
Seminere katılan gazetemiz Araştırma
Servisi Şefı Şahin Alpay, elit kesimin Türk-
iye'nin soruna bakışına ilişkin yaptığı araş-
tırmayı özetledi. Alpay, bu kesimin ekono-
mi konusunda iyimser olduğunu, Türk bir-
liğinin kurulmasmı fantezi olarak gördüğü-
nü, tslamcı akımların gelişeceğini zannet-
mediğini, laikliğin rejimin teminatı olduğu-
nu düşündüklerini kaydetti. Türkiye'nin
güney suunnnı elitlerce, medeniyetle mede-
niyet dışı yönetimlerin sının gibi görüldü-
ğünü belirten Alpay, "Türkiye laikliği ezi-
ci çoğunlukla benimsemiştir. Şeriatçıların
Körfez savaşından sonra gücknecegiııi zan-
netmiyorum. Bu savaş Müslümanlarla Hı-
ristiyanlar arasında olmadıgı için şeriatçı
kesim güçlenemez. Ancak dindar kesimin
ye'de yaşanan antıdemokratik uygulama-
lara değinerek "Özal, Körfez savaşında bir
verip 20 alacakmış. Bence er geç gelecek
olan seçim sandığında havasını alacak" de-
di.
DYP Genel Başkan Yardımcısı Tansu
Çiller de Özal'ın bir koyup yirmi kazanma
şeklinde özetlenen politikasının mantığını
anlayamadığım belirterek "Ben bir anne-
yim. Evladımı savaşa niçin göndereceğimi
bilmek isterim. Özal'ın bir verdikten son-
ra neyi alacağını bilmek isterim" diye ko-
nuştu. RP Genel Başkan Yardımcısı Bahri
Zengin ise konuşmasında, "Özal'ın politi-
kasında raantık aramamn yanlış olduğunu"
savunarak "Uşakhkta mantık yoktur. Bun-
lann mantığını öğrenmek için efendilerinin
mantığına bakmak lazım. Tek adamlıktan
dolayı tüm yüreğimle endişeliyim" dedi.
SBP adına konuşan Zülfü Dicİeli de Kör-
fez savaşı konusunda izlenen politikayı eleş-
tirdi.
Işıklar:
Sınıra
doğuhılar
gönderiüyor
VAN (Cumhuriyet) — HEP
Genel Başkanı Fehmi Işıklar,
Doğu ve Güneydoğu halkının
savaş istemediğini ve savaştan
çok endişe duyduklannı beürt-
ti.
Işıklar, bölgedeki inceleme-
lerifıde özellikle Doğu kökenli
askerlerin seçilerek sınıra gön-
derildiklerini saptadıklarını da
savunarak "Yalnız Kürt yurt-
taşlanmızın savaşmasını öngö-
ren bu uygulama, TBMM'de
gündeme getirilecektir" dedi.
Partili milletvekilleriyle bir-
likte bir süredir bölgede incele-
melerde bulunan ve parti küçük
kurultayını Diyarbakır'da ya-
pan Işıklar, dün Van'da düzen-
İediği basın toplantısında, böl-
gedeki izlenimlerini anlattı. Böl-
gedeki gözlemlerinin çok ciddi
sorunların varhğını ortaya koy-
duğunu belirten Işıklar, şöyle
dedi:
"Bölgede halkımız hem sava-
şa karşı hem de savaştan çok en-
dişeh'. Bn savaşı istemiyorlar, bu
savaşa katılma niyetinde değil-
ler. Askere alınmış gençlerimiz-
den Doğu'da doğmuş olanlar
seçilerek hududa gönderiliyor-
lar. Bu üzerinde dunılması ge-
reken çok ciddi bir uygulama-
dır. Yalnız Kürt yurttaşlanmı-
zın savaşmasını öngören bu uy-
gulama, TBMM'de gündeme
getirilecekür."
Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın "Türkiye bu savaştan
güçlü çıkacaktır" sözlerini
anımsatarak, daha önce günde-
me getirdikleri "Türkiye acaba
toprak mı kazanacak? Sürekli
şikâyet edilen fazla nüfusa bir
çözüm olarak insanlar kırdınlıp
niifus mu azaltılacak? Grevler.
toplu iş sözleşmesi görüşmeleri
mi yasaklanacak" sorularım
anımsatan Işıklar, hükümetin o
tarihte reddetmesine karşın bu
sorulardan grev yasaklama ka-
rarını bugün çıktığını bildirdi.
Işıklar, bu durumda diğer iki
sorusunun da halen güncelliği-
ni koruduğunu bildirdi.
GU1NLERIN KOPUGU
AHMET TAN
Bakan Gibi Milletiz...ANKARA—i'Saddamcı" sö-
zünü ilk kez, geçen eylülde
VVashington'da kullanmıştı.
Yarı şaka, "Solculuk öldü,
sizin gazete Saddamcılık
yapıyor" demişti.
Şimdi, şakayı bıraktı. Cid-
di ciddi "Saddamcılık"tan
söz ediyor. Anamuhalefet li-
derinden gazete yazaıiarına
dek, "gidişatını" eleştiren
herkes "Saddamcı."
Peki kimdir Saddamcı?
HerhaJde, işstz kalmış sol-
cu değil.
Eğer öyle olsaydı, en bü-
yük feryat, cami avlularından
yükselmezdi. Tatvan'dan,
Sultanahmet'e solcu ayağı
değmemiş yerierde "Savaşa
son" diye gösteri yapılmazdı.
Nedir, Saddamcılığın
tersi?
Elbette "Bushculuk..."
Ama nedense, "Saddam-
cılık"la suçlanan hiç kimse,
anamuhalefet lideri dahil,
"Bushculuk" sözünü ağzına
almadı.
öteki ucu Bush'da olan te-
lefonu elinden düşürmemek,
Bush'a akıl hocalığı yapmak-
la övünmek "Bushculuk" ol-
muyor, Saddam'la yürütülen
savaşa bulaşmaya karşı çık-
mak "Saddamcılık" oluyor.
Neden?
" D o s t u -
mun düşma-
nı benim de
düşmanımd-
ır" kuralı uğ-
runa mı?
Bu kural
belki doğrudur ama, aşiret
ilişkilerinde ya da mafya he-
saplaşmalarında. Ülkelera-
rası ilişkilerde değil.
Körfez'de 28 ülke birleş-
miş, Saddam'a ateş yağdırı-
yor. Ama "Bunun başka yo-
lu da olmalıydı ve olabiltr" dt-
yenlere, bu 28 ülkeden hiç-
birisinde "Saddamcı"
denmiyor.
Belki, "Türkiye farklıdır"
denecek.
Peki ne yapıyor Sad-
damcılar?
"Bu savaş, bizim savaşı-
mız değil. Savaşa son" di-
yorlar.
Pusula o kadar şaşmış ki,
"Savaşı istemeden nasıl
Saddamcı olunur?" diye bi-
le düşünmüyor.
Saddamcılık değil ama,
Saddam, son on yildır Türk-
iye'de hiç yapılmayanı yaptı.
En sağdan en sola, tari-
katçısından yeşilcisine her-
kesi bir araya getirdi.
Hürriyet-KAMAR anketi
yakın siyasal tarihte rastlan-
mayan bir gerçeği yansıtıyor.
Kendi iradesiyle "Savaşa
hayır" diyenler yüzde
89.2'dir.
Nedir,
Saddamcılığın
tersi? Elbette
"Bushculuk..."
Bu oran, siyasal varlığını-
borçlu olduğu yüzde 20.1'ir,
bile yerinde yeller estiğini or-
taya koyuyor.
Haydi yüzde 89.2 çoğun-
luk neyse, ANAP'a destek
veren bu yüzde 20.1'in yarı-
sı da mı Saddamcı?
Yoksa Ankara'daki "Sava-
şa son" toplantıları yasakla-
nan İnönü, Demirel ve Erba-
kan'ın üçü de mi Saddamcı?
Bir grup gazeteci, birkaç
gün önce bir Sayın Bakan ile
yemek yedik.
Irak'ın Türkiye'ye verdiği
sert mesaj o gece açıklan-
mıştı. Sayın Bakan notanın
özetini bizden öğrendi.
Sayın Bakan Arapların
dünyasına, Ortadoğu bölge-
sindeki koşullara yabartcı
değildi. Ama, Türkiye'nin
Cumhurbaşkanı eliyle izledi-
ği yoldan da fazla haberi
yoktu.
Onun da "durumu
itibarıyla" gözleri, kulaklan
"Siyenen"e ve "Terete'ye
mahkûm ortalama yurttaştan
pek farkı yoktu.
O da, hislerini söylüyordu:
"Saddam, 'Savaştan
korkmuyorum' dedi, savaşa
başladı. 'İsrail'i vuracağım'
dedi, vurdu. 'Petrolü ateşe
vereceğim'
dedi, verdi.
'Kimyasal
silah' dedi,
onu da kulla-
nacaktır."
Sorduk:
"Peki Sad-
dam, 'Türkiye sonuca
katlanmalıdır' dediğine göre
bizi de vuracak mıdır?"
Sayın Bakan, tabağındaki
pirinç tanelerini çatalıyla ile-
ri geri oynatırken yanıtladı:
"Vurabilir. 'Bir deli' diyo-
ruz, onun için vurabilir. Ama
akıllı olsa da vurabilir. Çün-
kü, Arapları kendi cephesin-
de toplamak istiyor. Ortado-
ğu'da Araplar üç düşmanlık
çevreşinde toplanabilir. Birin-
cisi, 'israil düşmanlığı', ikin-
cisi 'Amerikan düşmanlığı'
üçüncüsü düşmanlık deme-
sek bile Türklük antipatisi.'
Saddam ilk iki unsuru kul-
tandı. Şimdi üçüncüsünü
kullanacaktır."
Sorduk:
"İncirlik, Amerikalıların
kullanımına açılırken, bu
noktalar ele alındı mı?" ,.,
Bakan, çatalını tabagjom,
yanına yatırırken gülerek,
"Herhalde alındı" dedi ve
ekledi, "inşallah alınmıştır."
Bir an sessizlik oldu.
Sonra hep birlikte "İnşal-
lah alınmıştır" diye ekledik.
Hepimiz, 57 küsur milyo-
numuzla Bakan gibiydik...
P A R L A M E N T O D A N
Gündemde savaş yok
ANKARA (ANKA) — Körfez savaşına ragmen TBMM
normal çahşmasım sürdürüyor. ANAP'lı milletvekillerinin
oylanyla Meclis'in tatil günlerinde de çahşması kararı
kaldınlınca Körfez savaşı otomatikman TBMM Genel
Kurulu gündeminden düşmüş oldu. Okulların sömestr
tatili nedeniyle TBMM Genel Kurulu'nun hafta içinde
çoğunluk sağlayıp toplanması beklenmiyor. TBMM Genel
Kurulu, bu hafta toplanabildiği takdirde gündemindeki
araştırma önergeleri ile yasa tasan ve tekliflerini görüşmeyi •
sürdürecek. ANAP, SHP ve DYP gruplannın yarm
yapacakları toplantılarda Körfez savaşı ve Türkiye'nin „
politikası tartışılacak. ANAP grubunda, aynca Insan
Hakları Inceleme Komisyonu'na seçilecek 13 üye ;
belirlenecek. Bu komisyonun başkanhğına, ANAP
grubunda önceki seçimde en fazla oyu alan eski Dışişleri
Bakanı Ali Bozer'in getirilmesi bekleniyor. Öte yandan
Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın da yarın TBMM'ye gelerek
ANAP'lı milletvekilleriyle yarım kalan görüşmelerini
sürdürmesi bekleniyor. TBMM Genel Kurulu, geçen hafta
hükümet temsilcisi gelmediği için görüşülemeyen DYP'li
Orhan Şendağ'ın hayvancılığın sorunları konusundaki
Meclis araştırması önergesini ele alacak. Genel kunılun
çarşamba günkü birleşiminde de geçen hafta karar yeter
sayısı bulunmadığı için oylanamayan DPTnin kuruluş ve
görevleri hakkındaki kararnamenin oylaması yapılacak.
TBMM Adalet Komisyonu'nun çarşamba günü yapacağı
toplantıda ise Türk Ceza Yasası'nda değişiklik öngören
tasan ile bu konudaki teklifler birleştirilerek görüşülecek.
P A R T İ L E B D E N
ANAPIa tüzük değişikliği ;
ANKARA (ANKA) — Siyasi Partiler \
Yasası'nda yapılan değişiklikle siyasi
partilere tüzüklerinde değişiklik yapmalan
için verilen süre 2 şubatta doluyor.
ANAP'ın salı günü yapacağı MKYK
toplantısında, tüzükte yapılacak değişiklikler;
son kez gözden geçirilecek. Parti tüzüğünde yapılacak
değişiklikleri son kez görüşmek üzere salı günü toplanacak
olan ANAP MKYK'sı daha önceden belirlenen partilere
bir seferde yapılacak bağışın 5 milyondan 50 milyona J
çıkartıiması için kongrelerde çarşaf liste uygulamasından .",
vazgeçilerek "münferit liste" yapılmasına ilişkin tüzük
değişikliklerini tartışarak karara bağlayacak. MKYK'ya
getirilecek bir başka düzenlemeyle tüzüğe, milletvekili
olmayan iller ve yeni ilan edilen illerin büyük kongrede
üçer delege ile temsil edilmesi sağlanacak.
SHP TRT'ye başvuruyor
ANKARA (ANKA) — SHP, milletvekillerinin TRT'ye
yaptıkları ziyaretin baskın gibi gösterildiği gerekçesiyle
cevap hakkı için bugün TRT'ye başvuruyor. SHP Genel '
Merkezi'nde dün toplanan TRT'ye cevap hakkı
komisyonu TRT Genel Müdürlüğü'ne iki yazı ile birlikte
başvuru kararı aldı. Toplantıya katılan TRT'den Sorumlu
Gölge Bakan Tayfur Ün, birinci yazıyla Cumhurbaşkanı ,
Özal ile Başbakan Akbulut'un konuşmalanna yanıt hakkı .
isteneceğini söyledi. Tayfur Ün, bunun için TV'den ^
okunmak üzere bir metin hazırlandığını kaydetti.