Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunv« Malbaacılık \e Gazetecılık Turk \nonım Şırketı adına
Nadır Nadı 0 Genel Ya>ın Muduru Hasan Cemal. Muessese Muduru
Eminc Işıklıgil. Yazı isisrı Muduru Okn GoKiHin. £ Habcr Merkezı
Muduru Yalçın Bajer. Saşfa Duzenı ^onetmenı \ll Acar £ Temsıloter
ANlıARA MımelTıa. 1ZMIR Hıkmct ÇrliDkan. \ D A \ \ Çetın > «enoglıı
k Poh ıka. Cetal Ba>i«ifiç. r>s Hab«rler Ef|ü« Bakı Ekonomı OiMtb Tartn. Is Se-dıta }akfwı fcaeıcı. kjıur Cetal Ltıer
Iv.anbtıl Hab^ler k«nol k^çafc. Eğıuır Gcfld} Şa>lu. *ur Hjberkrı Nfcdci Dofaı. Spor Daıusminı 4MvlkıdH tacHiMn
Dızı ^azııar k>rrm Çajqkıa. *ra> rma >ıhw 4I|>«5. Dılzdtmf 4M«Hah Vmct £ kooniıfuıor AhM korafcM 0 Ma
ı>l« Erot Lrkm 0 Muîıasebe BataM tener 0 B'Jtçe PLanlama Sc*^ Owaab«*otlB 0 Reklam ^ T M H 0 Fk Va\ır ar
H.l.ı u>ol 0 Idarc H u v » Gutr 0 1*'.™ Oate (,rtk Q Bugı Ijlan >ul Inl 0 PtroiKi » p Bouuc»tlu
>cmfl kurulu Baskan Nadir Sadı
Okln \kM. \iion B»fr Hıaan
t m a l . H.kmn Cıu>k>» Okn
(.oncnslıı Ipır Maacs. llku
»J^/I v<. to.o» Cuıtıhunvtt Mnbuciük ve Gueta.ıUı TAŞ TurkOca£ O J 39 41 Cagalo(iıı
U1M l,ı Pk 246 I. ınbul Tcl 512 0< CH (20 hal) T d o 222İ5. Fn (1) 526 60 72 0
BunjJat Anksn Zıva GoUlp Bh Inkılap S No 19 4 Tei 133 II 41-T Tei«x 42344, Fıx (41 133
0< 0' 0 lımır H Zı^ Bh 3<: S 2 3 Tcl 13 12 30 Tete\ <2*<9 Fa* !51l ı9 53 60
0 \<taıu: 1-sonu Cad 114 S- No I kaı ı Td 19 3" "2 14 haM Tda 62I« F»x ("1) 19 25 "8
TAKVIM 28 OCAK imsak: 5.43 11 Oğle: 12 22 rkındı. 14.58 Akşam: 17.22 Yatbi: 18.44
Foklaruı,
balıkçı
ağlarıyla
başı dertte
Ağlardaki balıkları
yemek isteyen foklann
azalmasında baJıkçılar
önemli rol oynuyor. Bu
nedenle balıkçıların,
foklar konusunda
bilgilendirilmekri
hedefleniyor.
İDİL GÜRSEL ~
ANKARA — Akdeniz fo-
kunun korunması amacıyla
bakanlıklar, üniversite ve gö-
nüllü kuruluşlann katılımıyla
ulusal bir strateji belirlemeye
calışılıyor. 1966 Uluslararası
Dofa ve Doğal Kaynaklan Ko-
ruma Birliği'nce "tehlikede"
olarak belirlenen Akdeniz fo-
kunun korunmasında en
önemli maddeleri "uygun
alanlann seçimi" ve "yaralı
foklann tedavisi" oluşturuyor.
Denizlerde foklann başı en
çok "balıkçı ağlan" nedeniy-
le derde giriyor. Ağlardaki ba-
lıkları yemek için ağlan parça-
layan foklann azalmasında en
büyük etkenlerden biri de ba-
hkçılar. Bu nedenle ulusal stra-
tejide, foklara zarar venneye-
cek ağ modellerinin geliştiril-
mesi planlanıyor. Bunun için
seçici ağ modelleri geliştirile-
cek ve bunlar balıkçılara be-
nimsetilmeye çalışılacak.
Foklann korunabilmesi için
öncelikli alanlann seçilmesi,
bu alanlann "resmi olarak ko-
runması ve idenmesi" yoluna
gidilecek. Beslenmeleri için te-
sisler kurulacak ve çalışmalar
yapılacak. Giderek nesli tüke-
nen foklann yan doğal üreme
alanlanyla ilgili tesislerin de
yapılması planlanırken gere-
kirse kafeste üremeleri için bir
fızibilite çalışması geliştirüe-
cek. Bunun dışında gunde 80
kilometre kadar yol katedebi-
len ve sürekli olarak yerlerini
değiştirmek zorunda kalan
foklann yer değişimleriyle ilgili
bir uygulamaya gidilecek.
Ulusal stratejiye göre fokla-
nn kurtarılmalan için en bü-
yük görev balıkçılara düşüyor.
Bu nedenle balıkçılann, fokla-
nn beslenmesi, yerleşimleri, iz-
lenmesiyle ilgili olarak bilgi-
lendirilmesi hedefleniyor. Tu-
ristler broşür, poster ve video
filmlerle bu konuda eğitilecek.
öte yandan yarah foklann
tedavi edilmesi için bir fok
hastanesinin kurulması veya
Fransa'da bulunan hastaneyle
bir anlaşmaya gidilmesi öneri-
liyor.
TüZLA
DSrnin
kanalı
ku§ cennetini
yok edecek
HAKAN KARA
İZMİR— Tuzla kuş cennetı
DSİ tehdidi alttnda. Türkiye"-
nin en önemli kuş cennetlerin-
den biri olarak gösierilen Tuzia
kuş cennetinde DSt tarafından
tanmsal alanlardan gelen su-
lann boşaltılacağı bir kanal ya-
pılması projelendirildi. Proje-
nin yapımını gerçekleştirilecek
kuruluş, Hollanda'dan bir çev-
re uzmanım, projenin yarata-
cağı etkileri saptamak amaay-
la Türkiye'ye gönderdi. Türk
uzmanlar ise "Proje yapıldık-
tan sonra değil, yapılmadan
önce çevre etkileri değerlendi-
rihneliydi" dıyorlar. Yapımı
planlanan kanalın bir yandan
cennetteki sazlıkları yok ede-
ceğini belirten uzmanlar diğer
taraftan, cennete akıtılacak
olan tanmsal ilaçlarla kirletil-
miş suların, bölgedeki doğal
sistemi yok edeceğini dile ge-
tiriyorlar.
Ege Üniversitesi Fen Fakül-
tesi'nden kuş uzmam Dr. Meh-
met Sıkı, ovadaki kanaletler-
den gelecek sulan, kuş cenne-
tinin ortasından yapılacak bir
kanalla cennetin içine aKitmak
yerine, kanalın biraz daha uza-
ülarak cennetin dışmdan deni-
ze doğru ulaştınlabileceğini
belirtti. Dr. Sıkı şunları
söyledi:
"Ancak anladığım kadarıy-
la, bu öneri maliyetleri arttıra-
cağı için yetkililer tarafından
pek dikkate alınmıyor. Oysa
zaten kuş cennetinin dışından
geçen bir kanal var. Bunun bi-
raz genişletilmesi gerekiyor.
Sonın böylece çözumlenebilir.
Maliyet besabı yaparken kim-
se kuş cennetinin paha biçil-
mezliğini göz önune almıyor.
Üsteiik burası doğal ve arkeo-
lojik StT'tir. Dünya Bankası
tarafından, çevresel etki değer-
lendirmesi yapılmadan böyle-
si bir projenin parasal olarak
destekleneceğine inanmalt iste-
miyorum. DSt'nin boylesi pro-
jeleri gerçekleştirirken mutla-
ka konuyu çevre uzmanlanna
incelettirmesi gerekir. Tuzla
kuş cenneti iizerine yıllarca ça-
hşma ynpmama karsın boyle-
si bir projeden haberdar degil-
dira."
Birbirini anlamakta zorluk çeken kadınlarla erkeklerin tartışırken en sık kullandıkları söz
6
Sen beni anlamıyorsun'Farklı dil Amerikalı kadın profesör
Deborah Tannen'e göre kadınlar ve erkekler
farklı dil kullanıyorlar. Kadınlara göre
dostluk, eşlerin birbirlerine her şeyi
anlatması. Oysa erkekler için tenis ya da
kâğıt oynamak dostluk kabul ediliyor.
Erkek, söz hakkı vermiyor Kadınlar
başkalarının konuşmalarına da olanak
tanıyorlar. Erkekler ise sahip oldukları
pozisyondan sonuna dek yararlanıp
"Söyleyecek şeyi olan nasıl olsa konuşur"
diye düşünüyorlar.
Dış Haberler Senisi — Kadın
ve erkekler farklı diller konuşu-
yorlar. Washington'daki Geor-
getown Üniversitesi 'nden Ame-
rikalı kadın Profesör Deborah
Tannen, kadın ve erkeğin biri
"kadınsı", oteki "erkeksi" iki
ayrı iletişim stilinden yararlan-
dıklarını söyluyor. Bu farklılık
çiftler arasında yanlış anlaşıima-
lara, karşıhklı suçlamalara yol
açıyor.
Bir yanda bilgi alışverişinde
bulunmak amacıyla her şeyi ko-
nuşup anlatmaya hazır olan ka-
dın, öte yanda gece saat birde
ilişkiyi "gözden geçirmekten"
nefret eden suskun erkek.
Haberi veren haftalık Alman
"Stem" dergisine göre "diyalog
araşürması" konusunda uzman
olan Deborah Tannen, kendi
evliliğinden hareketle yaptığı
araştırmaları "bestseller" olan
bir kitapta toplamış. Kadın ve
erkeklerin farklı olduklarından
oturü değişik dil kullandıkları-
nı belirten Deborah Tannen,
"Aslında genelinde iki laraf da
iyi niyetli. ama buna rağmen ço-
ğu durumda saçma sapan şey-
ler üzerine tartışılıyor" diyor.
Kadın ve erkeklerin konuş-
tuklan dil, özellikle kararlar söz
konusu olunca farklılaşıyor. Er-
kekler bir karar veriyor, kadın-
lar bir kararın pazarlığını yapı-
yor. Kadınlar duşüncelerini bi-
rer öneri olarak sunup, herke-
sin fikrini söylemesine değer ve-
riyorlar. Bu durumda herkesin
kendisini özdeşleştirebileceği bir
karar çıkıyor ortaya.
Erkekler, hakkında konuş-
tukları şeylerden emin olmasa-
lar bile son derece guvenli bir ta-
vır takınıyorlar. Kendilerine
karşı çıkılmasını bekliyorlar ya
da değil. En azından tartışma-
lann meydana gelmesinden ra-
hatsız olmuyorlar. Bu onlann
stilinin bir parçası.
Kadınlar ise oybirliği araya-
rak kararlara ulaşmak istiyor-
lar. tzledikleri yol daha az ca-
tışmalı. İletişim stilleri - mesa-
feli bir tutuma, hiyerarşiye da-
yanan erkeklerinkinden farklı
olarak - sıcaklık yaratmaktan ve
tecridi dışlamaktan yana. Ka-
dınlar, ilişkilerin oluşturduğu
karmaşık ağ içinde kendilerini
bir birey olarak görüyorlar.
Farklılıkları görmezlikten gel-
meye, ortakhklan vurgulamaya
çalışıyorlar. Karşısındakine
"sen yalnız degilsin, ben de se-
ninle aynı ya da benzer bir
dururadayım" duygusunu ver-
me çabasmdalar.
Kadın ve erkeklerin farklı bir
dil kullanması da çocukluktan
başhyor. Küçük kızlar "en iyi
dostlar", çünkü sürekli konu-
şup, sırlarını birbirlerine veri-
yorlar. Oynarken aralannda eşit
bir rol dağılımı var. İletişim, on-
ların ilişkilerini bir arada tutan
şey değil, ilışkinin ta kendisi.
Erkek çocuklann dostluklan ise
daha farklı. Onlar birlikte spor
yapıp, seruvenler peşinde koşu-
yorlar. Gnıplannda kesin bir hi-
yerarşi var. Sohbet etmek ikin-
ci derecede önemli.
Çocuklar büyüyup, kadın ve
erkekler yetişkin olarak birlik-
te yaşamaya başlayınca, pekçok
kadın seçtikleri erkeğin "mutlu
berabertikten" başka bir şey an-
ladığını keşfediyorlar. Kadınlar
eşlerini dost olarak görmek is-
tiyorlar ve kadınlara göre dost-
luk eşlerin birbirlerine her şeyi
anlatması. Oysa erkekler için
dostluk birlikte bir şeyler yap-
mak, örneğin tenis ya da kâğıt
oynamak.
Deborah Tannen, Batılı top-
lumlarda kadınsı iletişim stilinin
erkeklerinden daha az rağbet
gördüğunü belirtiyor. Ama bu-
nun böyle olması gerekmiyor.
Kadınsı örnekleri temel alan ba-
zı kultürler de var. Örneğin Ja-
ponlar. Bunlar lartışmalardan
uzak duruyorlar, oybirliği ile
kararlara ulaşıyorlar, harmoni-
ye önem veriyorlar. Doğrudan
çatışmalara girmek yerine do-
laylı konuşmalan yeğliyorlar ve
bilgı alışverişinde bulunarak or-
tamı gerginüklerden anndınyor-
lar.
Kadınlar, başkalarının ko-
nuşmalarına da olanak tanıyor-
lar. Örneğin, "Siz bu konuda ne
düşunuyorsunuz?" ya da "Baş-
ka önerileriniz var mı?" gibi so-
rularla kendilerinin dışındakile-
re de fırsat tanıyorlar. Erkekler
ise sahip oldukları pozisyondan
sonuna kadar yararlanma yolu-
na gidip, "söyleyecek bir şeyi
olan nasıl olsa konuşur" diye
düşünüyorlar.
Dil araştırmacısı Deborah
Tannen, kadın ve erkeklerin pe-
kâlâ karşılıklı olarak birbirlerin-
den bir şeyler oğrenebilecekleri-
ni belirterek "Önemli olan in-
sanlann cinsiyetten kaynakla-
nan bir 'dil tavrının' varlıgını
bilmeleri. Tek başına bu bile
karşılıklı olarak anlaşmayı
kolaylaştıracaktır" dıyor.
Günde 2.5 litre su içmeliyizj
Cildimiz yüzde 80
oranında sudan oluşuyor. Bu
yüzden yetişkinlerin günde en az
2.5 litre su içmeleri gerekiyor.
Yeterince suyla beslenmeyenlerin
ciltleri kısa sürede kınşıyor.
Sağlıklı ve güzel bir cilde sahip
olmak istiyorsak alkol, sigara ve
dumandan da uzak durmalıyız.
'Okşanan
cilf genç kalıyor
Dış Haberler Servisi — Bir insanın ne denli genç olduğuna
cildi karar verir. Eğer cildimiz konuşabilseydi herhalde şöyle
derdi: "Kalbin senin için çok önemli, bu nedenle spor
yapıyorsun. Karacigerini düşündiiğünden haftada iki giin içki
içmiyorsun. Duzenli dişçiye de gidiyorsun, ama beni düşünen
yok." Oysa cildiniz için bir şeyler yapmak öylesine kolay ki!
Alman haftalık'Bunte' dergisininbu konuda bazı önerileri var:
Cildimiz yüzde 80 oranında sudan oluştuğundan, bol
miktarda suya gereksinim duyuyoruz. Yetişkinlerin günde en
azından 2.5 litre su ıçmeleri gerekiyor. Yeterince suyla
beslenmeyenın cildi kısa sürede kınşıyor.
Günde yalnızca on dakika spor yapmak kalp atışlannı
hızlandıracağı gibi kan dolaşımını da harekete geçiriyor ve
böylece cildimize daha büyük oranda besin tedarik ediliyor.
Bol vitaminli gıdalarla beslenmeye de dikkat etmeliyiz.
Cildimiz için özellikle A ve E vitaminleri onem taşıyor. A
vitamini eksikliği cildin kurumasına yol açarken E vitamini
ciltte sıvı depoluyor.
Sağlıklı ve güzel bir cilde sahip olmak istiyorsak alkol, sigara
ve dumandan uzak durmalıyız. Başta et olmak uzere fazla
proteinli gıdalar da cilt hucrelerinin bölünmesini
yavaşlattığından, cilde zararlı. Aşırı dozda şeker ise
vücudumuzu değerli vitamin ve minerallerden anndırıyor.
Doğum kontrol haplannın da çoğu durumda yanlış bir
hormon bileşımine sahip olduğundan, cildi kuruttuğu ileri
surülüyor.
Cildimizin sağlıklı ve genç kalmasını sağlayan şeylerden biri
de kan dolaşımını hızlandıran "okşamak." Belki de bu
nedenden mutlu insanlar, daha güzel bir cilde sahip. Çünkü
mutlu insanlann beyni endorfın diye sulandınlan bir hormon
salgılıyor. Bu hormon dolaşımı harekete geçirdiği gibi soluk
alıp vermeyı de yoğunlaştırıyor. Sonuç olarak kan dolaşımı
hızlanıyor ve oksijen mik'tarı yukseliyor.
Türkiye Elektrik Kurumu santral çevrelerindeyaşayan üreticilereyılda 300 milyon lira ödüyor
TEK aleyhine 3 bîn dava açıldı"Birbirine çok yakın ve birbirini etkileyen
santrallar yapıhyor. Santrallar tarım, turizm
potansiyeli yüksek bölgelerde yapıhyor" diyen
Prof. Turhan Uslu, "Yurtdışına elektrik
satılması için üç-beş kuruş için çevremiz tahrip
ediliyor" görüşünü savundu.
TUREY KOSE
İZMİR — Kışla birlikte çoğu
yerleşim birimleri içinde kalan
termik santrallann yol açtığı kir-
lilik dikkat çekici boyutlara
ulaştı. Santralların çevreye etki-
leri konusunda araştırmalar ya-
pan Gazi Üniversitesi öğretim
üyelerinden Prof. Dr. Turhan
Uslu, "Türkiye'de kömüre dayalı
15 termik santral var. Bunların
hiçbirinde desulfirizasyon tesisi
yok. Üsteiik tarım, turizm po-
tansiyeli yiıksek bölgelere
kuruluyorlar" dedi.
Kütahya, Soma, Yatağan'da-
ki santrallar gibi yerleşim birim-
leriyle iç içe olan termik santral-
larm yöresinde yaşayan yurttaş-
lar "zehir" soluyorlar, tarlala-
rında urün yetişmiyor.
Santral çevresindeki tütün üre-
ticilerinin her yıl TEK aleyhine
tazminat davaları açmaları da
artık alışılmış bir uygulama.
TEK, üreticilere her yıl ortala-
ma 300 milyon lira tazminat
ödüyor. Bu yıl da 500 dolaym-
da köylünün TEK aleyhine taz-
minat davası açtığı, böylece
mahkemelerde TEK aleyhine
açılan davalann sayısının 3 bi-
ne yaklaştığı belirtiüyor.
Termik santrallann çevreye et-
kileri konusunda araştırmalar
yapan Gazi. Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bö-
lümü öğretim üyelerinden Prof.
Turban Uslu, termik santralla-
nn kurulması ve işletilmesi aşa-
masında yapüan yanlışhkları
şöyle sıraladı:
"Birbirine çok yakın ve birbi-
rini etkileyen santrallar yapıh-
yor. Muğla'da iki santral birbi-
rine yakın. Tunçbflek, Seyitömer
birbirine yakın. Termik santral-
lann olumsuz etkileri varken So-
ma gibi bazılannın kapasiteleri
yukseliyor. Santrallar tarım, tu-
rizm potansiyeli yüksek bölge-
lerde yapılıyor. Bizim elektronik
açığunız yok. Yurtdışuıa elektrik
satılması için üç beş kuruş için
çevremiz tahrip ediliyor."
TMMOB Genel Başkaru Te-
oman Alptiirk ise klasik anlam-
da ternik santrallara karşı çık-
madığım, ancak Türkiye'de bu-
güne dek termik santrallarda
çevre ünitelerinin lüks göruldü-
ğünü buna karşı tepki göster-
mek gerektiğini söyledi. Alp-
türk; Japonya'daki, İsveç*teki
termik santrallan anlatarak soz-
lerini şöyle surdürdü:
" Şu anda hiçbir santralda
desulfirizasyon tesisi yok. Elek-
trik enerjisinin üçte biri de kö-
müre dayalı termik santrallardan
elde ediliyor. Ben bu santrallar-
dan tamamen vazgeçilmesi ge-
rektiği goruşunde değilim."
KORFEZ'DE BARIŞ DURUMU !.
Tek çocuklargenellikleyalnızlıktan şikâyet ediyorlar
Kardeşi olmayan daha akıllıAlman bayan gazeteci Rollin, ünlu tek
çocuklann otobiyografilerini
inceledikten ve yüzü aşkm tek çocuk ve
aileleriyle görüştükten sonra "Tipik Tek
Çocuk - Bir Önyargının Sonu" adlı
kitabını yazdı. Rolln'e göre tek çocuk,
kendisine büyüklerini örnek alıyor.
Dış Haberler Servisi — Kar-
deşi olmayan çocuklar diğerle-
rine kıyasla genel olarak daha
despot, daha bencil ve daha az
sosyal, ama aynı zamanda in-
sanlığm geri kalan kısmından
biraz daha akıllı ve daha ihtiras-
lı mı?
Bu konuda Alman Dışiş-
leri Bakanı Hans-Dietrich Gens-
cher'den Fransız filozof Jean
Paul Sartre'a kadar pek çok ör-
nek vermek mumkün. Alman
'Der Spiegel' dergisinin verdiği
habere gore Hamburglu kadın
gazeteci Marion Rollin, unlü tek
çocuklann o:obıyografilerini in-
celedikten ve yuzü aşkın tek ço-
cuk ve ailesi ile goruşmeler yap-
tıktan sonra vardığı sonuçla-
n"Tipik Tek Çocuk-Bir Önyar-
yağdırarak "Tek çocuk olmak,
kendi başına bir hastalık" diye
yorum yaparak bu tür çocukla-
nn bebekliklerinden itibaren bü-
yük Ugi gördüklerinden 'bencil,
bağımlı, saldırgan ve kavgacı'
olduklarını söylemiş.
Ekonomik bunalımı izleyen
yıllarda ise hızh nüfus artışının
gının Sonu" adh kitabında top- olumsuz etkileri göz önünde bu-
ladı. Tek çocuklann, kardeşle-
ri olan çocuklardan farklı olma-
dığı sonuoına varan Marion
Rollin,"Yalnızca farklı şekiller-
de büyüyorlar" diyor. Marion
Rollin, tek çocuklann karakte-
ristik özelliklere sahip oldukla-
rını belgeleyen herhangi bir bi-
limsel çalışmaya da rastlamadı-
ğını belirterek bugune dek yapı-
lan araştırmalan yüzeysel ve on-
yargılı olarak nitelendirdi.Al-
man gazeteciye göre bu araştır-
malar daha çok her bir dönemin
'büyük aile' ya da 'küçük aile'
ihtiyaçlarına cevap vermeye ça-
lışıyordu.
Yuzyıhmızın başında örneğin
Amerikalı psikolog Stanley
Hall, 'büyük aileye' övgüler
lundurularak bilim, tek çocuk-
lann disiplinini övmeye koyul-
muş. İkinci Dünya Savaşı'nın
ardından Amerika bir kez daha
kadmlan çocuk doğurmaya teş-
vik ederek tek çocukla yetinen
anneleri kariyer düşkunü olarak
nitelemiş. Öğrenci ve kadın ha-
reketinin damgasını vurduğu
altmışlı yıllarda da tek çocuk
tekrar moda olmuş. Öyle ki 23
Apollo astronotunun 23'unün
tek çocuk oluşu, bu eğitim bi-
çiminin üstunlüğünun kanıtı
olarak değerlendirilerek 1968 yı-
lında uç kişilik Apollo 8 muret-
tebatı 'Yıiın Adamlan' ilan edil-
diğinde, 'New York Times' ga-
zetesi 'Her biri de tek çocuk' di-
ye başlık atmış.
Tek çocuklann karakteristik
davranış biçimleriyle ilgili ola-
rak guvenilir veriler olmadığı
halde, bu konudaki önyargılar
toplum içinde öylesine yer etmiş
ki, herkes belli 'tek çocuk
semptomlanndan' söz ediyor.
Oysa yapılan son araştırmalar
tek çocukla kardeşleri olan ço-
cuklar arasında gerek ruhsal ge-
lişmelerinde, gerek toplumsal
davranışlarında bir farklılık ol-
madığını ortaya koyuyor. An-
cak zekâ testlerinde tek çocuk-
lar genelde daha başanlı oluyor-
lar.
Bunu da Marion Rollin şöy-
le açıklıyor: "Okumak ve yo-
runüamak pek çok tek çocuğun
üstün yanını oluşturuyor. Çün-
kü kardeşleri olmadığı için zo-
nınlu olarak büyükleri kendine
örnek alıyorlar." Öte yandan
tek çocuklar, genelinde yalnız-
lıktan şikâyeıçi. Çocuklann tum
gunleri ders ve kurslarla prog-
ramlanmış olduğundan, dost-
lukların kurulabileceği sokaklar
da çoğunlukla boş kalıyor.
Neyzen Tevfik
yanşması
• Haber Merkesi —
Pendik Belediyesi'nin
duzenlediği Geleneksel
Neyzen Tevfik Yergi ve
Taşlama Yarışmasrnda"
dereceye girenlere ödulleri
dun verildi. Belediye Kultür
Sarayı'ndaki törende
konuşan Pendik Belediye
Başkanı Burhan Köseoğlu,
Neyzen Tevfik odüllerinin,
belediyenin kültürel
çalışmaları içinde sadece bir
halka olduğunu, bu
yöndeki etkinlikleri daha
da arttıracaklarını söyledi.
Yergi ve taşlama
yarışmasında Ömer Nida
birinci, İsmail Yıldırım
ikinci, Ömer Lutfu Şadoğlu
da üçüncü oldu. Ödul
toreninden sonra akşam da
Pendik Pen Otel'de
davetlilere bir yemek verildi
ve dereceye giren eserler
okundu.
Hoşgörü yıllan
• NEVŞEHİR (AA) —
Kültür Bakanı Namık
Kemal Zeybek, 1991 yıhnın
Yunus Emre Sevgi Yılı
olarak kutlanmaya
başlandığını belirterek 1992
yılının 'Mevlana Hoşgörü
Yılı', 1993 yıhnın ise 'Ahmet
Yesevi Yılı' olarak
kutlanacağını söyledi. Gezi
ve incelemeler yapmak için
Nevşehir'e gelen Bakan
Zeybek, yapuğı açıklamada,
Yunus Emre Sevgi Yılı
nedeniyle ülkemizi tanıtıcı
çalışmalar yaptıklannı
kaydetti.
Şarapçılık
dosyası
• ANKARA (AA) —
Türkiye'de ilk kez,
şarapçılık ve şarap
kültürunü konu alan
'Şarapçılık Dosyası' adlı
düzenli bir yayın
çıkanlmaya başlandı.
Dergiyi yayımlayan And
Müzik Vakfı Başkanı
Mehmet Başman'dan
edinilen bilgiye göre dergi,
şarapçılık ve şaraplar
üzerine kapsamlı bilgiler
içeriyor. Şarap türlerinden
birlikte yenilen yemeklere,
üzüm özelliklerinden
aromalarına, saklamş ve
içilişi ile ilgili ayrıntılara
kadar birçok konuda
tanıtıcı bölümler içeren
dergide, şarapçılık
dünyasından haberler, ödül
kazanan şarapların tanıtımı
da yer alıyor.
Manavgat'a
turizın merkezi
• ANTALYA (AA) —
Antalya'nm Manavgat
ilçesinde 560 dönüm arazi
üzerine 'turizm organize
merkezi' kurulacak.
Manavgat Belediye Başkanı
Akay Şenel, Çolaklı
mevkiinde, denize 1.5
kilometre sahili olan 560
dönüm arazi üzerinde
yapılacak turizm organize
merkezinin, yap-işlet-devret
modeliyle
gerçekleştirileceğini söyledi.
Turizm organize merkezinde
6 bin yatak kapasitesi
oluşturulacak. Burada 2
tatil köyü, 2 adet 4 yıldızlı
otel, 8 adet 3 yıldızlı otel ve
Antalya mimarisi tarzında
kuçuk pansiyon ve evler
yapılacak. Merkezde 8 bin
metrekare ticari alan da
bulunacak.
Ekolojf nin ilk
mezıınlari
• ANTALYA (AA) —
Türkiye Tabiatını Koruma
Derneği tarafından
Antalya'da açılan ekoloji
okulu, 6 haftalık eğitimden
sonra ilk mezunlannı
önümuzdeki günlerde
verecek. Türkiye Tabiatım
Koruma Derneği Antalya
Şubesi Başkanı Tuncay
Neyişçi tarafından
öğrencilere kurs süresince
eko sistem kavramı,
popülasyon dinamiği ve
kaynakların sınırlılığı, kent
ekolojisi, bitki, hayvan,
toprak, su ve hava ekolojik
sistemleri konusunda teorik
bilgiler verildi.
Hızh zayıflama
zararlı
• ANKARA (ANKA) —
Kısa sürede gerçekleşen
zayıflama ve kilo alma
rejimlerinin, koroner kalp
hastalıkları riskinı arttırdığı
bildirildi. Türkiye
Diyetisyenler Derneği'nin
yayın organı Beslenme ve
Diyet dergisinde yer alan
bir yazıda son yıllarda
yapılan araştırmalara gore
şişmanlık faktorünun yaş,
kolesterol, yüksek tansiyon,
sigara tiryakiliği ve şeker
hastalığı gibi faktorlerden
bağımsız olarak kalp-damar
hastalıkları riskini arttırdığı
kaydedildı.