Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURlYET/16
BABANIN ZOR GÖREVt—Colombia'mn esld başbakanlanndan Julio Cesar Turbay, en zor ba-
balık görevini yerine getiriyor. Uyuşturucu kaçakçılannca kaçınlarak öldünilen kuı Diana Turbay'ın
tabutunu taşıyor. Diana Turbay, kaçakçüarca kaçınldıktan sonra polisin operasyonuna karşılık ola-
rak öldıirülrnüştu. (Folograf: Reuter)
Yelkenli
Festivali
BREMERHAVEN (UBA)—
Dünyanın en büyük ve en güzel
seren yelkenli okul gemileri
16-19 ağustos tarihleri arasında-
ki büyük yelkenli festivalinde
Bremerhaven'de bir araya
gelecek.
Bremerhaven'de yapılacak
büyük yelkenli gemiler festiva-
line katılacak dev gemiler Al-
man Deniz Kuvvetleri ile Kuzey
Deniz Komutanlığı bandolan
tarafından karşılanacak.
Almanya Federal Cumhuriye-
ti Deniz Kuvvetleri'nin festivale
"Groch Fbck" barkosuyla katı-
lacağı, Italya'yı da denizcilik
çevrelerinin ve dünyanın en
muhteşem gemisi olarak adlan-
dırdıklan "Amerigo Vespucci"
nin temsil edeceği bildirildi.
28 OCAK 1991
BÜYÜK YARIŞA HAZIRLIK — Fransa'nın bisiklet şampiyonu Thierry Casas (ortada) takım ar-
kadaşı Lebras ile birlikte Büyük Atlantik turuna hazırlanıyor. (Fotoğraf: AFP)
IİMME'cüere
bilgisayar
eğitimi
ANKARA (AA) — Müli Eği-
tim Bakanhğı'nca ilk kez
1990-91 öğretim yıhnda uygula-
maya konulan "Lise Mezunlan-
na Mesiek Edindirme Projesi"
(LİMME) kapsamında 2. dö-
nem bilgisayar eğitimine ahna-
cak öğrencüerin kayıtlan bugün
başhyor. Kayıtlar 8 şubata kadar
devam edecek.
Milli EğiHm Bakanlığı'ndan
yapılan açıklamaya göre lise me-
zunlannın bilgisayar alanına il-
gilerinin yoğunlaşması, bu alan-
daki okul ve kunımların eğitim
imkânlannın sınırlı olması nede-
niyle başlatılan projenin ikinci
döneminde 11 bin 317 öğrenci-
nin eğitimine bugünden itibaren
başlanacak.
HABERLERIN DEVAMI
Neden?...
(Baştarafı 1. Sayfada)
da kaset, video belki suç olmaktan çıkacak-
tır. Ama örneğin Kürtçe yazılı yayın yapmak
yine yasak çerçevesinde tutulabilecektir.
Bu konuda kesin bir yargıda bulunmadan
önce Adalet Bakanlığı'nın hazırlayacağı ya-
sa tasarısını beklemek gerekiyor.
Ancak, ANAP iktidarının çok gecikmeli de
olsa gelmiş bulunduğu nokta olumlu sayıl-
malıdır.
Anadil yasağı gibi bir ayıptan bir an önce
kurtulmalıdır Türkıye. Günümüzde kim ister-
se kendi anadilinde konuşmalı, yazmalı, şar-
kı söylemelidir. Kendi anadilini öğrenmekte,
öğretmekte ve geliştirmekte herkes özgür
olabilmelidir.
Demokrasilerde etnik ve kültürel farklılık-
lardan korkulmaz.
Resmi dilimiz Türkçedir; bu açıdan ona or-
tak kabul edilemez. Ama anadilde konuşma
ve yazma özgüriükterinin tanınması da bir ül-
kede insan haklarına saygının en belirgin
göstergelerinden biridir.
Cumhurbaşkanı Özal'ın geçen yılın kasım
ayında Paris te atmış olduğu bir imza da
ANAP iktidarını bu konuda bir yükümlülük
altına sokmuştur. Avrupa Güvenlik ve İşbir-
liği Konferansı (AGİK) üyesi 34 ülkeden biri
olarak Türkiye'nin taraf olduğu Paris Şartı et-
nik, kültürel, dil ve dinsel kimliklerin korun-
masını ve bu kimlikleri "ifade etme, koruma
ve genişletme" haklarının varlığını içer-
mektedir.
Onun için ANAP iktidan, bugüne dek ûl-
kemizde geçerii bu yasakları tümûyle kaldır-
mak durumundadır.
Kaldırır mı?
Bilemiyoruz.
İlginç olan bir nokta da kuşkusuz bu ge-
lişmenin zamanlamasıyia ilgilidir.
Cumhurbaşkanı Özal, neden savaş koşul-
larının ortasında, özellikle Kürtçeyı hedef
alan bir yasağı hafifletme yoluna yönelmek-
tedir? Bu zamanlamanın, Kuzey Irak'a, Kürt-
lerin yoğun biçimde yaşadıkları Kerkük-
Musul'a dönük bir anlamı olabilir mi? Savaş
sonrası senaryotarının bu gelişmedeki payı
nedir?
Soru işaretleriyle dolu bir dönemden ge-
çiyoruz.
Barış parıeli yasaklandı
(Başmrafı 1. Sayfada)
la biçbir ilgisi yoktur. Kim ka-
mu düzenini bozuyor, kim
Cumhuriyet'in ana niteliklerini
yok ediyor, kim ülkenin ve mil-
İetin bölünmez bütünlüğünü
tehlikeye sokuyor? Bunu Türk
halkı da biliyor, diinya da
biliyor" diye konuştu.
Foruma katılacak eski SBF
öğretim üyelerinden Doç. Dr.
Haluk Gerger, yasaklama kara-
nnı kınadı ve özetle şöyle dedi:
"Savaşı içeride de kendi tek
adam yönetimini kurmak ve za-
ten yetersiz olan temel hak ve
özgüriükleri iyice askıya almak
için kullanacağı belliydi. tşte
Ozal'ın bu besabı ilk olumsuz
meyvelerini vermeye başladı.
Grevlerin ertelenmesinin hemen
ardından sıkıyönetim ortamın-
da bile yapılabilen toplantılar
yasaklanmakta ve nihayel sıra
artık siyasal parti liderlerinin
konuşma haklannı engellemesi-
ne gelmektedir. Ülkeyi tearamü-
den savaş cinayetine bulaştıran
Özal, şimdi de en temel demok-
ratik hakları hedef alarak poli-
tikasını yürutmeye çalışmakta-
dır. Ama Özal'ın yanlış hesabı
Bağdat'tan önce Ankara'dan
dönecek ve o zaman da kendi-
sini \tashington bile kurtarama-
yacaktır."
Valiliğin erteleme karanyla il-
gili görüşlerini aldığımız hukuk-
çular, valiliğin takdir hakkını
kötüye kullandığını, iyiniyetli
bir karar olmadığını söylediler.
Böyle bir karann ancak savaş
zamanmda "Askerieri cepbeden
geri döndürmek vatanın savun-
masını güçleştirmek" gibi bir
gerekçeyle alınabileceğini kayde-
den hukukçular, "Bu toplantı-
da göriilen sakıncanın, anlamlı
tarafı yok. tktidara ayak uydu-
rarak böyle yapryorlar" diye ko-
nuştular.
tnsan Hakları Derneği Genel
Başkanı Avukat Nevzat Helva-
cı ise siyasi parti liderlerinin ka-
tüımıyla gerçekleşecek olan "Sa-
vaşa Son" başhklı kapalı salon
toplanusının ertelenmesi karan-
nın, "Devletin savaş isteyen po-
litikasının doğrudan bir iiriinü"
olduğunu söyledi. Erteleme ka-
ran için gösterilen gerekçenin
hukuki bir gerekçe olamayaca-
ğını savunan Helvacı, şunları
söyledi:
"Hangi maddeye, nereye sığı-
nıriarsa sığınsınlar, yapüan iş si-
yasal niteliklidir. Hukuksal içe-
rigi yoktur. Bu ülkeyi savaşa
sokma gayretlerine karşı oluşa-
cak halk tepkisini önlemek için
yapümış bir iştir. Böyle bir er-
teleme karannın hiçbir haklı hu-
kuksal gerekçesi olamaz. Türki-
ye'de, ilan edilmemiş bir sıkıyö-
netim uygulanıyor. Istanbul'da
da 'Savaşa hayır' dediği için bir
şube başkanınuz gözaltına alın-
dı. Demek ki yurt çapında, 'Sa-
vaşa hayır' diyenlere karşı yürü-
tülen politika, ağırlaştırüarak
sürdürülüyor. Düşünün ki siya-
si parti liderlerinin görüşlerini
açtkhunası amacıyla yapılan bir
toplanü bile iptal ediliyor."
Savaş Türkiye'yi kilitledi
Kuveyt mayın tarlası oldu
Dış Haberler Servisi — Kör-
fez savaşında müttefik uçakla-
rının Irak'taki hedeflere saldın-
lan tüm şiddeti ile devam eder-
ken Irak'ın Kuveyt'e yanm mil-
yon mayın döşediği bildirildi.
"Çöl Fırtması" harekâtının
ABD'li komutanı General Nor-
man Schwarzkopf, Amerikan
savaş uçaklarının dün Irak'a ait
4 MİG-23 tipi uçağı düşürdük-
lerini bildirdi. Schwarzkopf,
tran'a zorunlu iniş yapan Irak
uçaklarının sayısının da 39 oldu-
ğunu kaydetti.
ABD Savunma Bakanı Dick
Cheney, kara harekâtının şubat
ayının bitiminden önce başlatı-
lacağını söyledi. Bağdat'ın kara
savaşında müttefiklere karşı
"konvansiyoDel olmayan yeni si-
lahlann kullanılacağını" belirt-
mesi ise irak'ın kimyasal ve bi-
yolojik silahlar kullanmaya ha-
zırlandığı şekilde yorumlandı.
Irak Dışişleri Bakanı Tarık
Aziz, BM Genel Sekreteri Perez
de CueUar'ın "Irak halkına karşı
BM maskesi altında işlenen suç-
lann sonımluluğunu kişisel ola-
rak üstlenrnesi gerektigüıi"
söyledi.
Cheney
ABD Savunma Bakanı Dick
Cbeney, NBC televizyonuna ver-
diği demeçte, Irak Cumhuriyet
Muhafızlan'na karşı düzenlenen
bombardımanın oldukça etkili
olduğunu söyledi.
Cumhuriyet Muhafızlan'na
karşı girişilen bombardımanın
öncelikli hedefinin, Irak'ın ka-
radaki direnişini kırmak olduğu-
na işaret eden Cheney "Yapma-
mız gerekenleri yapmadan Ku-
veyt'e kara birlikleri
göndenneyecefiz" dedi.
Cheney, kara saldınsının ne
zaman başlatılacağı yolundaki
soruya ise "şubatın sonundan
önce" yanıtı verdi. Cheney, ka-
ra saldınsının başlatılmasının
Başkan Bush'un vereceği emre
bağh olduğunu kaydetti.
Fransa Cumhurbaşkanı Fran-
çois Mitterrand'ın askeri başda-
nışmanı Amiral Jacques Lanxa-
de de Fransa televizyonuna ver-
diği demeçte, kara savaşının "şu-
bat ortasında" başlayabileceği-
ni söyledi. Larucade, müttefikle-
rin Körfez savaşını 17 martta
başlayacak olan ramazandan
önce bitirmeyi planladıklarını
belirtti.
Irak'tan açıklama
Irak'ın yayına yeni başlayan
"Savaşların Anası" Radyosu
müttefiklere karşı cihat çağırısı-
nı yineleyerek "Irak'ın ABD'li ve
siyonist saldırganlara karşı sak-
ladıgı gücün konvansiyonel
olmadığını" duyurdu.
"Bütün potansiyel kaynaklar
lehimizedir ve Bush'un gözardı
ettigi bu güce müdahale zordur"
diyen radyo, "Biz ne zaman ce-
vap veriJecegini ve bu gücün ne
zaman kullanılacağını çok iyi bi-
liyoruz. Ne kadar uzun sürerse
sürsün düşmanın bütün ölüm
makinelerini yok edeceğiz" ifa-
desini kullandı.
AP, Irak'ın bu açıklaması ile
kimyasal ve biyolojik silahları
kastettiğini bildirdi.
Cuellar'a suçlama
BM Genel Sekreteri Perez de
CueUar'ın Körfez savaşından
kişisel olarak sorumlu olduğu-
nu ileri süren Irak Dışişleri Ba-
kanı Tank Aziz'de Cuellar'a
gönderdiği ve "Savaşların
Anası" radyosundan da yayın-
lanan mesajında şöyle dedi:
"Irak'a karşı BM karariannı
baskı altında kabul eden hükü-
mctier ve siz, kişisel olarak in-
sanlık ve tarih önünde, özgür
Irak halkına karşı emperyalist-
siyonisl ittifak tarafından işle-
nen igrenç suçlann sonımlulu-
ğunu üstlenin" dedi.
King'in demeci
tngiltere Savunma Bakanı
Tom King, dün BBC'ye verdiği
demfçte, Irak'ın "askeri
aygıtının" korunmasına izin ve-
rilemeyeceğini söyledi. Irak'ın
Kuveyt'ten çıkarılması için güç
kullamlmasına izin veren BM
kararının "bölgede banş ve gü-
venliğin sağlanmasını" da kap-
sadığını belirten King, "Saddam
birliklerini Kuveyt'ten çekse bi-
le, müttefikler bölgeden çekil-
dikten sonra elindeki askeri güç-
le benzer saldınlara girişme ola-
nağı bulunacağı için, BM karar-
lan tümüyle yerine getirilmemiş
olacaktır."
Bağdat Radyosu 'nun
iddiası
Reuter, BBC dinleme servisi-
ne dayanarak verdiği Lefkoşa
kaynakh haberinde, Irak'ın vur-
duğu bir müttefik uçağının
Türkiye'ye düştüğünü bildirdi.
Ajansa göre, Bağdat Radyo-
su'nda dün gece yayınlanan 26
numaralı savaş bildirisinde müt-
tefik uçaklannın ateş sonucun-
da kaçmak zorunda kaldıklan
belirtildi ve "uçaklardan biri
isabet alarak Türkiye sımrian
içinde düştü" denildi.
4 MÎG düşürüldü
General Schwarzkopf, dün
Riyad'da duzenlediği basın top-
lantısında son iki gün içinde
Iran'a zorunlu iniş yapan Irak
uçaklannın sayısının en az 39'a
ulaştığını söyledi. General
Schwarzkopf, önceki gün TSt
21.00'den sonra çoğunluğu ava
bombardıman uçağı olmak üze-
re 23 Irak uçağının daha İran'a
indiklerini kaydetti. General,
ABD Hava Kuvvetelrine ait iki
F-15'in Irak'a ait MlG-23'ü Irak
hava sahasında düşürdüğünü
belirtti. Schwarzkopf, savaşın
başından bu yana Irak'ın top-
lam 18 gemisinin batınldığını ya
da saf dışı edildiğini söyledi.
Bu arada, ABD donanma yet-
kiüleri, Kuveyt'in Umm el Ma-
radim Adasrnda bulunan 20-30
kadar Irak askerinin müttefik
güçlere sinyal göndererek teslim
olmak istediklerini bildirdiler.
Roosevelt uçak gemisinden alı-
nan mesajda, "SOS, teslimiz"
deniyor ve Irak askerleri bulun-
duklan yeri tarif ediyorlar.
Müttefik uçaklarının dün ye-
niden Irak'ın güneyindeki Bas-
ra kentini yoğun biçimde bom-
baladıkları bildirildi. Dün ayrı-
ca Amerikan birlikleri, Irak
kuvvetlerine karşı karadan yo-
ğun top ateşi açtı. tki taraf ara-
sındaki topçu düellosunun bir
süre devam ettiği bildirildi.
Savaşa ilişkin başka bir ha-
berde, Irak'ın Kuveyt'e yanm
milyon mayın yerleştirdiği bildi-
rildi. Reuter'in haberine göre
Amerikalı askeri yetkililer, Irak-
lıların tüm Kuveyt'i büyük bir
mayın tarlası haline getirmeye
çalıştıklarını öne sürdüler.
Müttefikler, şimdiye kadar 23
uçak kaybettiklerini, Irak'ın ise
49 uçağının düşürüldüğünü id-
dia ediyorlar. Irak ise 170'ten
fazla müttefik uçağını düşürdü-
ğünü, 70 füzeyi de imha ettiği-
ni öne sürüyor. Müttefiklere gö-
re kaybedilen 23 uçağın dökümü
şöyle:
ABD: 13 uçak, bir helikop-
ter. tngiltere: 6 uçak, Italya: 1
uçak, Kuveyt: 1 uçak, Suudi
Arabistan: 1 uçak.
Kaddafi'den
degeriendirme
tüm taraflan 'aptal ve deli' ola-
rak niteledi.
Kaddafı, "Silahü çatışmaya
bulunacak tek olumlu sonuç,
Irak'ın, Kuveyt'in ve diger tüm
Arap ülkelerinin birieşmesidir.
Böylece artık ne Irak, ne Ku-
veyt, ne de S.Arabistan, Mısır,
Suriye kalır, yalnızca tek bir
Arap devleti olnr " dedi.
'Banşa Çağn Mitingi'ne yasaklama fe
a
Ta
H
b
^a
?
r
ruu
v
n
e
fc
bul'de duzenlemek istedilderi banş yanlısı etkinliklerin Valilikce yasaklanması kınandı. Yasaklama karan
ile ilgili basın açıklaması yapmak üzere Mis Sokağa yuriiyen tnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
yöneticileri polis tarafından engellendi. İHD yöneticilerinin yüriiyiişiino tstiklal Caddesi'nde durduran
polis, aralarında İHD Şube Başkanı Ercan Kanar ile Falraa Kanar, Dr. Ali Rıza Çank, Fatoş Öcal,
Izzet Elay, tdem Erman ve Sinan Aktaş'ın da bulunduğu 11 kişiyi gözaltına aldı. tstanbul Tabip Odası
tarafından yapılmak istenen "Barışa Çagn" yüruyıişüne izin verilmemesini protesto amacıyla hazırla-
nan basın açıklaması da, dün oda merkezi önünde okundu. Kalabauk bir toplulugun da yasaklamayı
kınamak için tstanbul Tabip Odası Şubesi onune gelmeleri üzerine, Türkocağı Caddesi trafiğe bir süre
kapanldı. Toplantıyı izleyen yaklaşık 100 kişi "Emperyalist savaşa hayır" şeklinde slogan attıktan sonra
dağıldı. Oda önünde polisin yoğun güveniik önlemi aidıgı görüldü. (Fotoğraf: Remzi Gökdağ)
'Kara ölüırfe bombah Ankara, köprüleri
(Baftarafı I. Sayfada) _ - = _ - . - . - . . -.
tanklara petrol taşıyan boru hat-
lannın GBU-15 tipi bomba ta-
şıyan F-111'ler tarafından bom-
balandığını belirtti.
Açıklaması sırasında gazeteci-
lere söz konusu terminalle ilgili
bir video filmi gösteren
Schwarzkopf, bombalama ope-
rasyonunun dün TSl 01.30'da
başladığmı ve ilerleyen saatler-
de terminaldeki yangının azaldı-
ğının açıkça görüldüğünü belirt-
ti.
Tesislerde, meydana gelen za-
rann ise ABD birliklerinin böl-
geye girmesinin ardından iki
hafta içerisinde giderilebileceği-
ni de savunan Schwarzkopf, çok
hasas bir saldırı düzenlendiğini
belirterek, "FJbette Kuveyt'i
mabvederek, Knveyt'i kurtar-
mak istemeyiz" dedi.
Körfez'deki petrol tabakası-
nın nasıl oluştuğu konusunda
ABD ve Irak arasındaki karşı-
lıklı suçlamalar da sürüyor.
ABD, Suudi Arabistan ve diğer
Körfez ülkeleri Irak'ın Kuveyt'-
teki Mina el Ahmedi petrol ter-
minali ile denizdeki bir petrol
dolum tesisinden Basra Körfe-
zi'ne petrol pompaladığını belir-
tiyorlar.
Irak ise Körfez'deki petrol ta-
bakasının, müttefik hava kuv-
vetlerinin iki Irak tankerini
vurması sonucu oluştuğunu öne
sürüyor.
Ajanslar, Kuveyt açıklannda
ortaya çıkan petrol tabakasının
giderek yayıldığını behrtiyorlar.
Şu an için 50 kilometrelik uzun-
luğa, 12,5 kilomeuelik de geniş-
liğe ulaştığı bildirilen petrol ta-
bakasının 12 gün içinde Bah-
reyn kıyılannda olması bekleni-
yor.
AFP'nin haberine göre Kör-
fez ülkeleri, kıyılanna petfolün
ilerlemesini durduracak barikat-
lar yerleştirmiş durumda. Bah-
reyn, Katar, Birleşik Arap
Emirlikleri gibi ülkelerin yetki-
lileri, petrol tabakasının duru-
mu konusunda kendilerine ay-
nntılı bilgi verilmediğinden de
yakınıyorlar.
Suudi Arabistan da kıyılan-
na barikatlar yerleştirdiğini bil-
dirdi. Reuter'in haberine göre
Suudi yetkililer, aynca bir Nor-
vcç şirketi ile petrolüh temizlen-
mesine ilişkin olarak anlaştılar.
Bu arada, Suudi yetkililer, pet-
rol tabakasının henüz kıyıiarını
tehdit etmediğini belirterek, pet-
rol üretimlerinin denizdeki kir-
lüikten zarar görmeyeceğini bil-
dirdiler. Ajanslar, Suudi Ara-
bistan'm aynca ABD'den de
petrolün temizlenmesi konusun-
da yardım istediğini kaydedi-
yorlar.
Iran, bütün ülkelere Körfez'-
deki petrolün yayılmasmın önü-
ne geçmeleri için yardım çağn-
sında bulundu.
İran resmi haber ajansı ÎR-
NA, Kuveyt'teki petrol kuyula-
nnın yanmasmın arduıdan Harg
Adası'na tekrar siyah yağmur
yağmaya başladığını duyurdu.
IRNA, bu yağmurlardan ül-
kenin güneyindeki Busir ve Fars
bölgelerinin de etkilendiğini, du-
rumun devamının ise bölgedeki
içme suyu kaynaklarının zehir-
Ienmesi ile sonuçlanacağını
duyurdu.
İslama aykın
Suudi Arabistan Meteoroloji
ve Çevre Koruma Genel Müdü-
rü Dr. Abdülbar El Gain de
"Saddam, deniz yaşamına da sa-
vaş açtı" dedi. El Gain, Kuveyt
ham petrolünün denize akıtîl-
masının, "tslam dinine aykın
olduğunu" da belirtti.
Genel müdür dün Dahran'da
dün duzenlediği basm toplantı-
sında şunları söyledi:
"Saddam Hüseyin'in sadece
bu neslin kaynaklannı değil, ge-
lecek nesillerinkini de yok etme-
ye karar verdiği açıkça ortada-
dır. Bu kasıtlı eylem tarihîn en
büyük petrol sızıntısı olabilir.
Zengin deniz yaşamı, bu sular-
daki ender türler, balıklar teh-
dit altındadır. Saddam denizde-
ki yaşama da savaş açtı. Bu, ts-
lam dininin öğretiierine de ay-
kındır. Çünkü tslam, doğal kay-
naklann, israf edilmeden, gele-
cek nesiller düşünülerek kulla-
nılmasını emreder."
El Gain, sızınunın 2 büyük
parçaya bölünerek Kuveyt'ten
güneye doğru ilerlediğini de be-
lirtti ve "Şimdi temizlenmesi
mümkün mü?" Sorusuna "Ba-
nş zamanmda bile temizlenme-
si güç" şeklinde yanıt verdi.
(Baştarafı 1. Sayfada)
saldırıya uğrayacağını sanma-
dıklannı, ancak diplomatik uya-
n ve eleştirilerin çeşitli başkent-
lerle ilişkilerde "ciddi pürüzkre"
neden olduğunu dile getiriyor-
lar. Libya lideri Muammer Kad-
dafi'nin mesajı, Müslüman ül-
kelerin Türkiye'ye duyduklan
tepkiyi ortaya dökmesi açısm-
dan "önemÛ" bulunuyor.
Suriye, İran, Pakistan, Sov-
yetler Birliği, Ürdün, Filistin,
Libya ve Cezayir gibi birçok ül-
kenin Körfez savaşında Türki-
ye'nin askeri tesislerini ABD sa-
vaş uçaklarına açması karannı
"doğrudan ve dolaylı" eleştir-
meleri, Ankara'da özel olarak
değerlendiriliyor. Dışişleri Ba-
kanlığı yetkilileri, "abartüma-
ması kaydıyla komşu ve Müslü-
man ülkelerin uyanlannı dikka-
te aldıklarını" behrtiyorlar. Ya-
pılan değerlendirmelerde şu un-
surlann öne çıktığı öğrenıldi:
1- Türkiye bir Batı ülkesidir.
NATO'ya üye olan tek Ortado-
ğu ülkesidir ve Müslümandır.
Bu durum Türkiye'yi son dere-
ce kendine özgü bir konuma ge-
tiriyor. Diğer bölge ülkelerinin
aksine Türkiye, BM dışında Baü
ittifakı çerçevesinde de ABD'nin
dostudur. Dolayısıyla getirilen
eleştirilere yanıt olarak bu so-
mut durumun haurlatıhnasında
büyük fayda vardır.
2- Birçok Müslüman ülkenin
lideri Türkiye'yi eleştirirken da-
ha çok iç politika kaygılanyla
hareket ediyorlar. Kendi kamu-
oylanmn duyduğu tepkiyi fren-
lemek için Ankara'yı suçluyor-
lar. Ancak bu ülke yönetimleri
de sonuçta Türkiye"den çok
farklı bir tutum içinde değiller.
3- Türkiye, Irak'a karşı ope-
rasyonlara kendi silahh kuvyet-
lerini göndererek katılmadı. Üs-
lerin açılması, Ankara ile Was-
hington arasındaki özel ilişkiler
gereğidir. Ancak bazı Müslü-
man ülkeler, bu özel ilişkiler
kapsamında olmayan askeri gi-
rişimlerde de bulunuyorlar. Su-
riye ve Mısır gibi ülkelerin Kör-
fez'de asker bulundurduğu unu-
tuunamahdır.
Hatayı düzelttik
(Baştarafı 1. Sayfada)
huriyet'in sorulannı şöyle ya-
nıtladı:
— Yasa kapsamında Kürtçe
konuşulmasına izin verilmiyor
mu?
SUNGURLU — Vallahi Ingi-
lizce, Fransızca konuşulması da
serbest. Biz Türkçenin konuşul-
ma sahalannı, mecburi resmi di-
lin hudutlannı tespit edeceğiz.
Ben öyle düşünüyorum. Tabii is-
teyen istediği dili konuşur. O ay-
n mesele. Başka lisanların konu-
şulması da serbest olacak. Yani
bizim halkımızın, evveünde ko-
nuştukları lisanlarıyla anadille-
rinde konuşmaları serbest hale
gelecek. Zaten 1983'e kadar da
serbestmiş. Orada bir yanlışlık
yapılmış. Aslında Türkçenin,
resmi dil olarak mecburi İconu-
şulma, kullarulma sahalannı tes-
pit edeceğiz.
— Türkiye'nin, anadfllerin kı-
sıtlanmamasmı öngören AGtK'i
imzalamasının bir gereği olarak
mı bu yasa gündeme getirildi?
SUNGURLU — Efendim, ne
şekilde yorumlanması lazım gel-
diğini bilemiyorum. Kimisi de
'Irak üzerinde hak iddiası için
yonımlanabilir mi?' diyor. İşte
böyle ters şeyler oluyor. Tabii biz
Irak'ın toprak bütunlüğünden
yanayız.
— Yasa ile Kürtçe konuşul-
ması serbest hale gelecek. Ana-
diOerinde kitap basımı yasağmın
sürmesi, bu serbestliğin sınıriı
kalmasına neden olmayacak
mı?
SUNGURLU — Daha durun
bakalım. Yasa hazırlanıp bitme-
diğine göre hudutları şumulen
bir şey söyleyemem.
— Sayın bakanlann, anadil-
lerinde kitap basımı konusunda
belirttikleri görüşler var mı?
SUNGURLU — Neler söyle-
mişler, pazartesi bakacağım.
— Yasanın hazırhk çalışma-
lan ne zaman tamamlanabilir?
SUNGURLU — Bakarsmız
141, 142 ve 163. maddelerin kal-
dırıunası gibi sürer. Bakarsınız
pazartesi, sah günü de bitebilir.
Önemli olan kanunun ne şekil-
de yapılacağı, neye karar verile-
ceğidir.
(Başlarafı 1. Sayfada)
m u Demird, hükümetin tüc-
car rihniyeti' ile aceleci bir po-
litika izlediği, saldınya davet çı-
kardığı kanısında. SHP lideri
Erdal tnönü, hükümetten çok
Cumhurbaşkanı'nı hedef alan
demeçlerinde, "Ozal'ın karanlık
bir planı olduğunu, Türkiye'yi
savaşa sokmak istediginr sürek-
li vurguluyor.
SHP lideri tnönü'nün Irak'a
yaptığı gezi ve Saddam Hüseyin
ile görüşmesinden sonra Cum-
hurbaşkanı ile ana muhalefet li-
deri arasındaki köprüler atılmış
durumda. Özal, Inönü'yü dik-
tatörün elini sıkmakla suçladık-
tan sonra önceki gün de deme-
cini "Irak yönetiminin üslup ve
beyajüanna" benzetti. tnönü bu
benzetmeyi "kesinlikle" redde-
derken özal'ı TV'de tartışmaya
çağırdı.
Bakanlar Kurulu'nun grevle-
ri iki ay ertelemesinden sonra
dün de Mülkiyeliler Birliği'nin
Ankara'da duzenlediği, "Bu sa-
vaş, bizim savaşunız değil. Sava-
şa son" konulu panel valilikce
iki ay süreyle ertelendi. Panelin
özelliği SHP lideri tnönü, DYP
lideri Demird ve RP Genel Baş-
kanı Erbakan'ın konuşmacı ola-
rak katılmasıydı. Valiliğin ya-
saklamasıyla muhalefet liderle-
rinin konuşmalanna da bir an-
lamda yasak gelmiş duyordu.
N.A. ile başlayan 'Savaşa
hayır' sloganı sıcak savaşın baş-
lamasıyla geniş kitlelerin, birçok
kesimden ve gruptan insanın or-
tak sloganına dönüşüyordu.
SHP'nin Iskenderun ve Pendik
banş mitinglerinden sonra cuma
günü yurdun dört bir yamnda
'Savaşa hayır' gösterikri yapıldı.
Izmir ve Mersin'de sağhk ça-
hşanlan kefenli, balonlu göste-
riler yaparken İstanbul'da ço-
ğunluğunu sendikacıların oluş-
turduğu 300 kişilik bir grup
ABD Konsolosluğu'na doğru
'Savaşa hayır' yürüyuşü yaptı...
Tatvan, Batman ve tstanbul
Beyazıt'ta cuma namazı sonra-
sı tslamcı grupların
Allahüekber' haykırışları ile
yaptıklan gösterinin sloganı yi-
ne savaşa hayırdı. tstanbul Ta-
bipler Odası tarafından düzen-
lenen ve vaülerce izin verUmeyen
banş mıtingini tslamcı grupla-
nn destekleyeceklerini açıkla-
malan sıcak savaşın ilginç geliş-
meleriydi.
Terör olaylan: Bombah ey-
lemler endişe verici şekilde sü-
rüyor. İlk bombah eylem tstan-
bul'da oldu. Amerikahlara ait
bir trafik bürosu daha sonra da
Türk-Amerikan board heyeti
bürosu ile Amerikan denizcilik
şirketi bombalandı. Silahh ey-
İemler daha sonra Adana'da
ABD Konsolosluğu'yla Türk-
Amerikan Derneği binalannın
bombalanmasıyla sürdü. Ancak
bu patlamaları henüz üstlenen
otmadı. Patlamalar hasara yol
acarken ölen ya da yaralanan ol-
madı. Dün de Ankara'da Ata-
türk Bulvarı üzerinde ABD Bü-
yükelçiliği'nin karşısında bulu-
nan Japonya ve Fransız havayol-
lanmn bürolanna bomba kon-
du.
Aym yerde Kanada ve Avus-
turya Havayolları'mn bürolan
da bulunuyordu.
Japonya Havayolları
BUrosu'ndaki patlama Ûe aym
sıralarda, büronun yaklaşık 200
metre ilerisindeki Fransız Hava-
yolları (Air-France) Bürosu'na
da bomba kondu. Bombaların
patlaması sonucu çevredeki
dükkânlann camlanmn kırıldı-
ğı, olayda can kaybının olmadığı
bUdirUdi.
Olaydan yaklaşık iki saat son-
ra gazetemizi arayan bir kişi, her
iki havayolu bürosuna bomba-
yı Devrimci Sol Silahh Devrim
Birlikleri'nin koyduğunu belir-
terek sunlan söyledi:
"Eylemlerimiz, emperyalizm
Ortadoğu'dan kanlı ellerini çe-
kinceye kadar sürecektir. Zafer
ezilen halklann olacaktır. Orta-
dogu, Ortadoğu halklannındır."
Istanbul'daki eylemleri de
Dev-Sol örgütü üstlenmişti. Sal-
dınlar nedeniyle başta elçilik bi-
naları olmak üzere önemli tesis-
lerdeki koruma önlemlerinin
arttırılacağı yetkililerce ifade
ediliyor.
Ekonomideki durgunluk: Sa-
vaşın başlamasıyla birlikte ban-
kalara başlayan hücum kısa sü-
rede duruldu. Bankaahk siste-
minden çıkan para, yavaş yavaş
geri dönmeye başladı. Dövize
olan ani talep duruldu. Borsa-
daki hızlı tırmanış durdu ve nor-
malleşti. Ancak rnal piyasaknn-
daki durgunluk henüz aşılama-
dı.
Üretici bölgelerden büyük
kentlere, büyük kentlerden Ana-
dolu'ya mal sevtayatında mey-
dana gelen daralma, piyasalar
üzerindeki olumsuz etkisini sür-
düriiyor. Gelişmelerin görüle-
memesi, hükümetin savaşla ilgili
politikalannın baştan beri piya-
saya güven verici açıkhkta ol-
maktan çok uzak olması, tüm
piyasalarda "bekle gör" tavnnın
egemen olmasına yol açtı. Belir-
sizliğan, "fu-
satçıhk"la beslen-
mesi, büyük fırmalardan küçük
esnafa kadar herkesin alacağına
"şahin" kesihnesine yol açarken,
sıra borç ödemeye gelince "til-
ki"lik ön plana çıktı. AJışveriş-
te peşin ve nakit ödeme talebi
ağırbk kazanmaya başladı. Bağ-
Kur dahi savaş yüzünden prim
ödemelerinin aksadığından ya-
kımyor.
Imalat sanayiinde firmalar
"savaş önlemleri" üzerinde dur-
maya başladılar. Hammadde ve
enerji stoklan yenilenir ve art-
tırıhrken üretimin kademeü dü-
şürülmesi gereğini hızla karşıla-
yabilecek düzenlemelere gidildi.
Sanayiciler genel bir daralmanın
gereğinden söz etmeye başladı-
lar.
Başta Türk Hava Yollan, de-
niz taşımacılan, uluslararası ka-
ra taşımacılan, turizm yatırım-
cüarı ve acenteler, ihracatla bağ-
lantılı sektörler olmak üzere
ekonominin birçok kesimi, kriz
ve savaş ortamının sektörlere ge-
tirdiği zararlan hesaplayarak
hükümetten yardun talep etmek
üzere sıraya girdiler. Bu sektör-
lerden bazılannın sağlayabildi-
ği başarılar, "devlet yardımı"
beklentilerinin artarak sürmesi-
ne yol açtı. Hükümete sunmak
üzere hazırlanan raporlar birbi-
rini izledi.
Güneydoğu'da yaşanaular Sı-
cak savaşın eşiğindeki Güneydo-
ğu halkı en çok tedirgin olan kit-
le. Savaşın soluğunu âdeta ense-
lerinde hisseden halk, çareyi böl-
geden göç etmekte buldu.
Içişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu kendi yöresinin insanının
kaçışını "Ne kadar tabansız bir
millet olduk" diye açıklarken
yoğun tepki gördü. Bakan şu
günlerde de "Irak ve kimyasal si-
lahlar çok abartılı. Endişe de
bundan kaynaklamyor. İlk gün-
kü tedirginlik de artık yok" di-
yor.
Yöre halkımn en büyük kor-
kusu kimyasal saldın. Buna nay-
lon, çamaşırsuyu ve sirke kulla-
mmı önlem olarak öneriliyor.
Gaz maskesi yörede sadece sivü
savunma elemanlanna dağıtıklı.
Gaz maskesi karaborsaya düşer-
ken dağıtUmaya çalışuanlann da
bozuk olduğu bildirih'yor. Zaten
yetersiz olan sağhk sorunlan
"apar topar" gönderilen-sağhk
personelinin bannma, yiyecek,
haberleşme ve yöre halkını tanı-
mama yüzünden daha da ağır-
laştı. Sınır boyundaki birçok il-
çeve basınm girip çıkması yasak
olduğundan gerçek durum tam
olarak yansıtılamıyor.
Sosyal yaşamda durgunluk:
Savaşla yatıp kalkan Türk top-
lumu, sosyal yaşamı da unuttu.
Halk televizyon başından aynl-
mazken, trafik azaldı, sokaklar
boşaldı. Özellikle büyük kent-
lerdeki panel ve seminer gibi
toplantılar ertelendi. Birçok ta-
mtım, gösteri, kokteyl ve davet-
ler iptal edildi. Bazı dernekler,
kongrelerini iki ay sonraya bı-
raktılar. Bazı büyük otellerin
müşteri kapasitesi yüzde 10'lara
düştü. Laleli'de birçok otel ka-
pısma kilit vurdu. Lokantalar ve
eğlence yerleri müşteri arar ha-
le geldi. Tiyatro ve konser salon-
ları boşaldı.
Adana'da yapılması gereken
Türkiye Kros Şampiyonası spor-
cu ailelerüıin isteği üzerine iptal
edildi. Uluslararası bazı organi-
zasyonlarda da iptal yoluna gi-
dilmek zorunda kalındı. Anka-
ra'da yapılması gereken Ulusla-
rarası Eltopu Karşılaşması dört
ülkenin "savaş" nedeniyle gele-
meyeceğini bildirmesi üzerine
iptal edildi. Tatvan ve Bitlis'te-
ki 3. lig maçları "güvenlik" ge-
rekçesiyle ileri bir tarihe bı-
rakıldı.