Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 OCAK 1991 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/ll
Erşad
davasında
ordıı korkusu
• Dış Habcrier Servisi —
Devrik Bangladeş Devlet
Başkanı Muhammed Erşad
hakkında açılması istenen
davalann ordu
müdahalesine yol
açabileceği bildirildi.
AFP'nin haberine göre
siyasi parti yetkilileri ile
öğrencilerin Erşad
hakkında açılmasını istediği
davalar bazi ordu yetkilileri
tarafından hoş
karşılanmayabilir. Devrik
devlet başkanı zamanında
ordu yetkililerinin adını
rüşvet olayına kanştırmıştı.
Bu nedenle açılacak
davalann askerler
tarafından orduya hakaret
olarak algüanabileceğine
dikkat çekiliyor.
G.AfrikaYhı
şiddet: 7 ölti
• Dış Haberler Servisi —
Güney Afrika'da siyahlar
arasında çıkan siyasi
çaiışmada önceki gün 7 kişi
öldü, 4 kişi yaralandı.
AFP'nin haberine göre
Zuluiarın lideri
Mangosuthu Buthelezi'nin
Inkatha Özgürlük Partisi ile
Nelson Mandela'nın
liderleri arasında yer aldığı
Afrika Ulusal Kongresi
(ANC) taraftarları arasında
çıkan çatışmalarda aynca
21 kişi tutuklandı. lnsan
hakları avukatlarının cuma
günü yaptıkları açıklamada,
polisin Zuluiarın ANC
merkezlerine düzenledikleri
saldırıya destek verdikleri
belirtildi.
Filipinliye
144 yıl ceza
• Dış Haberler Servisi —
Filipinler'de iki komünist
gerillanın her biri 144 yıl
hapis cezasına çarptınldı.
AP'nin haberine göre
Filipinler Emniyet Genel
Müdürü Cesar Nazareno,
dün yaptığı açıklamada
gerillaların ülkenin
merkezinde 8 askere pusu
kurmaktan suçlu
bulunduklarını belirtti.
Nazareno, geriUalann Yeni
Halkın Ordusu üyeleri Ruel
Ramirez ile Rodrigo Samoa
olduklarını da kaydetti. *
Pusu olayı 1988 yılında
gerçekleşmiş, gerillalarsa bu
ay yapılan
soruşturmalardan sonra
tutuklanmışlardı.
Ortodoksların
saldınsı
• ATtNA (UBA) —
Yunanistan'ın Girit
adasındaki Katolik
mezarlığı bir grup fanatik
Ortadoksun saldınsına
uğradı. Girit'te yayımlanan
'Haryotki' gazetesinin
haberine göre adanın
büyük mezarlıklanndan biri
olan Katolik mezarlığına
yapılan saldırıda
mezartaşları parçalanırken
mezarların içinden çıkarılan
tabutlardaki ölülerin
kemikleri de etrafa saçıldı.
Olayın uluslararası tepkilere
yol açtığını yazan gazete,
Atina'daki Fransız
Büyükelçiliği müsteşarının
Girit'e giderek tahrip
edilmiş mezarların
fotğraflarmı çektiğini ve bir
rapor hazırladığını bildirdi.
Siyad Barre
yinekaçtı
• Dış Haberier Servisi —
Birleşik Somali Kongresi
gerillalan önceki gün
başkent Mogadişu'daki
Başkanlık Sarayı'nı ele
geçirdiler. AFP'nin bölgede
görevli Belçikalı bir tıbbi
vakıf üyesine dayandırdığı
haberine göre Siyad Barre
askeri birliklerin eşliğinde
ve bir tank içinde
bilinmeyen bir yere kaçtı.
Iddialar arasında Barre'nin
havaalanındaki sığınağa ya
da ülkenin güneyine kaçmış
olabileceği yer alıyor.
Gerillaların önceki gün
Somali Villasa'na
girmelerinden sonra dün
halkın sarayı yağma ettiği
bildirildi.
İran Meclis Başkanı, savaşa son vermek için 5 maddelikplan önerdi
Irarfdan barış planıMehdi Kerrubi'nin açıkladığı barış planı şöyle: 1) Ateşkes.
2) Irak Kuveyt'ten, yabancı güçler bölgeden çekilecek. 3)
Irak'a karşı ambargoya son verilecek. 4) Kuveyt-Irak
anlaşmazlığına Islam ülkelerinden oluşan bir İcomite
bakacak. 5) İsrail'e Yahudi göçü durdurulacak.
TAHRAN (AA-Reuter) — Iran Mec-
lis Başkanı Hocatülislam Mehdi Kernı-
bi, Körfez savaşının sona erdirilebilme-
si için bir banş planı önerdi. Kerrubi, bu
planın tüm dunya parlamentolanna gön-
derileceğini de belirtti.
İran Meclisi'nde yerli ve yabancı ga-
zetecilenn katıldığı bir basın toplantısı
yapan Kerrubi, kişisel görüşlerini yansı-
tan, ancak tran'ın politikasına da ters
düşmediğini vurguladığı barış planının
uygulanması için atılacak ilk adımın ta-
raflar arasında ateşkes sağlanması oldu-
ğunu açıkladı.
Mehdi Kerrubi'nin açıkladığı 5 mad-
delik barış planı şöyle:
1) Ateşkes
2) Irak, Kuveyt'ten; yabancı güçler de
yöreden çekilecek. Bunlann yerine Ku-
veyt ve Suudi Arabistan'a Müslüman ül-
kelerden askerler yerleştirecek.
3) Irak'a karşı uygulanan uluslararası
ambargoya son verilecek.
4) Kuveyt ve Irak arasındaki sorunlar
Islam ülkelerinin oluşturacağı bir komite
aracılığı ile çözüme kavuşturulacak.
5) İsrail'e Yahudi göçüne son verilecek
ve Filistin halkının haklannı savunmak
için Islam ülkeleri ikinci bir komite ku-
racak.
Mehdi Kerrubi, bir soru üzerine İran-
ın savaşa girmesinin söz konusu olma-
dığını açıklayan Meclis Başkanı, "Biz U-
rafsızız, ama bu tarafsızlık savaşı dur-
durmak için çaba gostermeyeceğimiz an-
lamına gelmiyor. Bu savaşta-Müslüman
bir ulusun ka>naklan yok olmaktadır"
şeklinde konuştu. Mehdi 'Kerrubi,
emperyalıst güçiere karşı "cihat" ilanı-
nın ise dini lidere ve Islam dünyasının ve-
receği karara bağı olduğunu vurguladı.
Devam eden savaşın Islam dünyasına
ve bölgeye büyük zarar verdiğini kayde-
den Meclis Başkanı, savaşın galibi olma-
yacağı görüşunü savundu. Kerrubi,
ABD'nin bir an bile bölgede kalmasının
büyük zararlara yol açacağını öne süre-
rek "Amerika gitmelidir" dedi.
tsrail'in savaşa girmesi halinde ise İs-
lam dünyasının mutlaka bir tepki gös-
tereceğini kaydeden Hocatülislam Ker-
rubi, bu konudaki görüşlerini şöyle özet-
ledi: "İran, Müslümanlann yanında İs-
rail'e karşı savaşmak için hazırdır. An-
cak tsrail'le savaşmak ciddi bir mesele-
dir. Bunun için Islam dünyasının tüm
olanaklan bu iş için bir araya toplanma-
hdır. "
Öte yandan İran hükümetinin önceki
gün zorunlu iniş yapa.i Irak uçaklarına
el koyması, İran basını tarafından se-
vinçle karşılandı. "Tahran Times"ta çı-
kan bir yazıda, "7 Irak uçağının İran ha-
va sahasını ihlal etmesi. Iran'ı Körfez sa-
vaşına sürüklemek için yapılan >eni bir
basansız girişimdir" dendi.
24 Irak jeti gitmiş
İngiltere Savunma Bakanı Tom King,
Iran'a daha fazla Irak savaş uçağmın git-
tiğini sandıklannı söyledı.
King, İngiliz yayın kurumu BBC'ye
dün verdiği demeçte, "24 Irak ucagının
tren'a gittigini sanıyoruz ve bugiin de
Iran'a giden Irak uçaklan ulduğu
kanısındayu" dedi.
Irak pilotlannın ulkelerini terk edip et-
medikleri yolundaki soru üzerine Tom
King, "Bunu bilmiyonız, bazı uçaklann
hasar gördüklerini büiyoruz. Bazılannın
da onanma ihtiyacı olabiHr" diye konuş-
tu.
Avrupa veABD'deki havaalanlanndayolcu sayısı giderek azalıyor
Havaalanlarında korkuDış Haberler Servisi — Körfez
savaşı A vrupa başkentlerinin
havaalanlarım olumsuz olarak
etkiliyor. Irak'tan gelebilecek terörist
saldırıiara karşı geniş güvenlik
önlemlerinin alındığı havaalanlannda
yolcu sayılanndaki büyük düşüş de
kendisini bir bakışta hissettiriyor.
LONDRA
EDİP EMİL ÖYMEN
Uzaktan bakıldığmda "Healhrow"da
bir anormallik olduğunu duşündürecek
hiçbir belirti yok. Ama terminal bina-
larına yaklaşırken aniden köşede ağaç-
ların arasında kamuflaj renkli bir zırhlı
askeri araç şöyle bir görünüyor. Üzerin-
de, "Madonna mikrofonlu" askerler,
araçtan göğe doğru uzayıp bükülen an-
tenler, sivillerin adım telaffuz dahi ede-
medikleri, nereyi hedef alacağı belirsiz
silahlar, otomatik kapılar açılıp da içe-
ri girdiniz mi çelik yelekli polisler, omuz-
larında yine silahlar, barış zamanında
savaş romanlan okuyanlann bilgi dagar-
cığına müracaat: "Kapıda gördüğünüz,
aracın üzerinde monteli Mk25 E mode-
li bir kule idi. 200 milimelrelik Rh 202
top kulesinin Mauser çifl besleme düzen-
U Mk28x 137 E modeli," gibi anlaşü^
maz açıklamalar, 'sivil toplum'a bir-
şey demiyor. Silah taşımayan İngiliz
polisi, bir tek Kuzey Irlanda'da si-
lahlıdır, çelik yelekle dolaşır.
Körfez savaşının ilk haftasında tngil-
tere'ninöndegelen uluslararası havaa-
lanlannda yolcu trafiği yüzde 20 azal-
dı. "İngiliz havaalanlan işJetmesT'nden
edinilen bilgiye göre Londra'nın "He-
athrow" havaalanında düşüş yüzde 21,
"Gatwick" alanında ise yüzde 17 oldu.
Hergün yuzlerce seferin peş
peşe yapıldığı "Heathrow" alanında alı-
nan olağanüstü güvenlik önlemlerinin
yanı sıra yolcu hareketliliği gözle görü-
lür biçimde azaldı. Aynı şekilde havaa-
lanındaki otoparklarda da şimdi daha
bol yer olduğu görülüyor. Özellikle uzun
yolculuklara çıkanların otomobillerini
bıraktıklan "Uzun Vadeli Park" hemen
hemen boş gjbi duruyor. Alana sefer ya-
pan metro da her zamankinden daha
tenha.
NEIVYORK
ŞEBNEM ATİYAS
New York "JFK (Kennedy)" havaa-
lanı üzerinde genişleyen dairelerde peş
peşe sıralanan uçaklan günün 24 saati
durmaksızın izlemek mümkündü. Son
günlerde havaalanı üzerindeki trafîğe
bakılınca savaşa rağmen fazla bir deği-
şiklik olduğu söylenemez. Ancak hava-
limanı otoritelere Kennedy'nin faaliye-
tinde yüzde 12 düşme olduğunu kayde-
diyorlar. Havaalanından aldığımız bil-
gilere göre 18-24 Ocak 1991'de havaa-
lanın yalmzca uluslararası terminaüne
50491 yolcu geldi. Bir yıl önceki aynı
haftanın rakamı ise 57842 idi.
ABD'ye özellikle Avrupa ve Ortado-
ğu'dan giriş kapısı olan Kennedy'de aşın
derecede bir güvenlik tedbiri görülmü-
yor. Halbuki Londra'dan gelen yolcu-
lar Heatrow'daki köpekli polisleri, oto-
matik silahlı güvenlik görevlilerini ve alı-
nan tedbirlerin gözle görülür şekilde ar-
tışını anlatıyorlar.
Pek çok Amerikan şirketinin yanı sı-
ra Avrupa şirketleri de Avrupa'dan son-
ra Ortadoğu'ya yapılan aktarmalı uçuş-
larını 2 şubata dek iptal etmiş durum-
da. Uçaklann kapasitelerinin üçte bir ile
uçtuklannı anlatan yolcular, Türk Ha-
va Yolları'nda da aynı durumun gözlen-
diğini belirtiyorlar. 300 kişilik uçakta
80-50 kişi seyahat edildiği belirtiliyor.
Bu nedenle Kennedy'nin yolcu karşı-
RöMA
DİNLENMELER BİR SİGARA İÇİMİ — ABD'li çavuş Alsobrok, dinlenme anında
bir yandan sigarasını içerfcen baberieri alabümek için, Amerikalı askerlere yönelik olarak
Suudi Arabistan'dan yayın yapan "çöl kalkanı" radyosunu dinliyor (Fotoğraf: AFP)
lama ve gumriik salonları alışılmadık ol-
çüde tenha. Gümrük memurlarınm
Türkiye'den gelen yolruları aşırı özen
gösterdikleri, Türkiye'nin Körfez sava-
şında ABD'ye verdiği destekten ötürü
Türk yolcuları tebrik ettikleri kaydedi-
liyor.
A TINA
STELYO BERBERAKtS
Körfez savaşının başlamasından he-
men sonra Avrupa'nın en işlek hava li-
manlanndan birine sahip olan Atina'da
bir durgunluk başladı. Yaz aylarında
"dakika başı" denecek kadar yoğun
uçuşların yapıldığı Atina'da iç hat sefer-
lerinde yanya indirilmesi düşünülüyor.
Ancak bunun yanı sıra Atina Hava Li-
manı'nın özellikle Ortadoğu ülkelerine
ait yolcu uçakları için uluslararası bir
"parking"e dönüşmesi de olası... Bu
yoldaki ilk talepler, Kıbns ve Ürdün Ha-
va Yollan'ndan geldi. Bu iki şirket, uçak
filolannın "geçici" olarak Atina hava
limanında "ağırlanmalarını'' istediler.
Buna gerekçe olarak Ortadoğu'ya yakın
ülkelerin yolcu uçaklarını sigortalayan
uluslararası şirketlerin Korfez savaşı ne-
deniyle koyduğu zamlar gösteriliyor.
Öyle ki Kıbns ya da Ürdün Hava Yol-
lan'na ait bir yolcu uçağının, savaş böl-
gesine yakın olan kendi hava limanlann-
da "konaklaması" için sigorta şirketi-
ne uçak başına gecede 80 bin İngiliz po-
undu ödemesi gerekiyor. Atina hava li-
manına yönelik bu taleplerin önümüz-
deki günlerde yoğunlaşması bekleniyor.
Bu arada Körfez savaşının patlak ver-
diği günden bu yana Yunanistan'a ge-
lip giden yabancı ya da yerli yolcu uçak-
lann Yunanistan'a getirdiği ya da Yu-
nanistan'dan götürdüğü yolcu sayısın-
da büyük ölçüde bir azalma olduğu göz-
leniyor. Aynı azalma Yunanistan'ın iç
seferlerinde de gözleniyor. Olimpik Ha-
va Yolları, bu nedenle Selanik ve Rodos
seferlerini "kısmaya" başladı. Bu du-
rum Yunanistan'daki turizm şirketleri-
ni oldukça tedirgin kılıyor. Kış ayı ol-
masına karşın, geçen. yıl ocak ayında
Yunanistan'a uçakla gidip gelen yabancı
turist sayısında bir "gerileme" kaydet-
mesi ve kış aylarında da açık olan turis-
tik tesislerin bu yıl "kapalı" kalması, tu-
rizm şirketlerinin bu kaygısını arttırıyor
ve savaşın bir an önce sona ermemesi ha-
linde Yunan turizminin "tarihindeki en
büyük krizi geçireceginden" söz edili-
yor.
NİLGÜN CERRAHOĞLU
"Iran-Irak savaşının bitmesine denk
düşen iki yıl öncesine dek" diyor "Fiu-
micino" havaalanında çalışan bir görev-
li, "Irak uçaklan buradan Bağdat'a hiç
dunnadan silah taşıdılar. Irak'ın askeri
uçaklan burada 'pool' tabir edilen bö-
liime boş olarak geliyor ve agzına dek
yiık aldıktan sonra havalanıyoriardı. Bu
tralik gunışığında, gözümüzün öniinde
cerayan ediyordu."
Saddam Hüseyin'in silahlandırılma-
sında önemli bir ikmal noktası olarak
kullanılan Fiumicino havaalarrnda şim-
di herkesi tutsak alan sinsi bir terör kor-
kusu kol geziyor. Milano'nun 'Linate'
havaalanında olduğu gibi etrafta tank-
lar görünmuyor ama tüm çevreyi kor-
don altına alan polis ve jandarma ara-
baları ilk bakışta göze çarpıyor. Tüm gi-
rişler güvenlik görevlilerince tutulmuş
vaziyette. Tüm giriş çıkışlar yalnız orta
kapıdan yapüıyor ve uçağın kapısına dek
tekrar tekrar yinelenen kimlik kontrolü
daha bu kapıda başhyor. Şu sırada mec-
buriyet dışında kimsenin seyahat etme-
mesi nedeniyle içeride yolcudan çok gü-
venlik görevlisi görülüyor. Kurşun geçir-
mez yelekleri ve her an üstünüze çevri-
.-bilecek mitralyetleriyle dolaşan jandar-
nalar şüpheli gördükleri herkesi baştan
,^ağı arayabiliyorlar.
Gidiş salonunun gözalabildiğine uza-
ıan pırıl pınl döşemeleri üzerinde yol-
culann tek tük ayak sesleri yankılanıyor.
İnsanlar tanımadıkları kişilerle konuş-
maya huylamyor. Saçlı sakallı kişilere,
Araplara şupheyle bakılıyor. Bundan 5
yıl önce Ebu Nidal'm bombalarla 14 ki-
şiyi öldürdüğü kafetarya kısmında kimse
fazla sallanmıyor. Kafeteryanın yanın-
daki İsrail'in "FJ al" havayolları ile
ABD'nin "Pan-Am" ve "Twa' gibi teh-
likeli havayolları "F-bölümii" olarak
apayrı bir bölümde toplanmış bulunu-
yor. Bu bölümdeki güvenlik kontrolle-
ri elle yapılıyor. Bavullar, el bagajlan di-
dik didik aranıyor. "Gerilim son
noktada" diyor az ileride, Air France'-
ın bilet gişesinde yer hostesliği yapan
Francesca. "Her an bir trajedi olabile-
cekmiş gibi bir hava var. Bir haftadır
korkuyla yaşıyoruz. Yer hostesliği yapan
pek çok arkadaşun güvenliğe tayin edil-
diği, bunda yolcu sayısındaki düşüş de
rol oynuyor."
Gerçekten bilet-bagaj gişelerinin onu
terk edilmiş bir görünüm arz ediyor. Bir
haftalık istatistikler normal olarak gün-
de 500 uçağın kalktığı Fıumicino'da
uçuşların yüzde 30 oramnda düşt&ğünü
söylüyor. Görevliler yolcu sayısındaki
yüzde düşüşun çok daha fazla olduğu-
nu söylüyorlar. Şirketler bile yöneticiler-
den iş seyahatlerinde uçağı kullanmama-
larım istiyorlar. İş görüşmeleri video ka-
setler ve fakslarla yapılıyor. Mutlaka se-
yahat etmek zorunda olan işadamları
özel ya da kiralık uçak kullamyorlar. Bu
sabotaj riskini azaltıyor. Geçen yû cirosu
15 milyar lirete ulaşan konferans turiz-
mi tamamen durmuş vaziyette. Grup se-
yahatları birbiri ardına iptal ediliyor.
Bazı uçaklar 6-7 yolcuyla kaJkıyor. Ço-
ğu iptal ediliyor. Tüm hava şirketleri sı-
kıntı içinde, hepsi Lloyds'un sigorta
primlerini arttırmasından şikâyet ediyor.
Istanbul ve Kahire gibi "yüksek risk"
taşıyan destinasyonlara yolcular uçak bi-
letlerine ek olarak 60 dolar "risk
sigortası" ödüyorlar. Bazı şirketler ise
bu yüksek risk destinasyonlanna uçma-
mayı yeğliyor. Örneğin Alitalia'nın bir
yanda yolcu azlığı, bir yanda risk fak-
törü nedeniyle Ankara seferini iptal et-
tiği görülüyor. Fiumicino'nun nabzı
İtalya'da artık bir savaş ekonomisi ya-
şandığını gösteriyor.
ABD ve SSCB dışişleri bakanlan Washington'da bir araya geldi
Körfez politikası için görüş birliğiVVASHINGTON (Ajanslar)
— ABD ve SSCB'nin Körfez ko-
nusunda görüş birliği içinde ol-
dukları bildirildi. SSCB'nin ye-
ni Dışişleri Bakanı Alexandre
Besmertnih, dün ABD'li mcs-
lektaşı James Baker ile Was-
hington'da görüştü. İki dışişleri
bakanı, silahsızlanma ve şubat
ayında yapılması planlanan
Bush-Gorbaçov zirvesi konula-
nnda görüştüler.
AFP'nin haberine göre ABD
Dışişleri Bakanı Baker, Sovyet
meslektaşı ile yaptığı bir saatlik
görüşmeden sonra yaptığı açık-
lamada, "Sovyet bakan ile Kör-
fez'de yapılnuş ve yapılmakta
olanların BM Güvenlik Konse-
yi'nin kararlanna uygun olduğu
yolunda görüş birliği içindeyiz"
dedi.
SSCB Dışişleri Bakanı Bes-
mertnih de ülkesinin ABD ile
Körfez'e ilişkin olarak
"dayanışma" içinde olduğunu
söyledi. Sovyet bakan, açıkla-
masında Moskova'da Körfez sa-
vaşının uzamasıyla ortaya çıkan
ve ABD önderüğindeki çok
uluslu gücün hava saldırılannın
Irak'a verebileceği zararlarla il-
gili ortaya çıktığı söylenen rahat-
sızlıklara değinmedi.
Baker ve Besmertnih, görüş-
melerınde silahsızlanma, Baltık
Cumhuriyetleri'ndeki son geli-
şen olaylar ve 11-13 şubat tarih-
leri arasında yapılması planla-
nan Bush-Gorbaçov zirvesini ele
aldıklarını söylediler. Besmert-
nih, ABD'nin Baltık Cumhuri-
yetleri'ndeki olaylar konusunda-
ki kaygılarına yanıt verilip veril-
mediğıni söylemedi.
ABD Dışişleri Bakanı Baker,
Körfez savaşı nedeniyle yapılma-
sının tehlikeye düstüp bildirilen
Bush, Gorbaçov zirvesi konu-
sunda Sovyet Dışişleri Bakanı ile
görüştüğünü belirtti, ancak bu
konuda aynntılı bilgi vermedi.
Baker ve Besmertnih'in bu-
gün ve yarın da bir araya gele-
cekleri belirtiliyor. ABD Başka-
nı George Bush da bugün Sov-
yet Dışişleri Bakanı'nı kabul
edecek.
. .
POLITIKADA
SORUNLAR
ERGUNBALa
Bu Savaş Bazılannın
Sandığından Daha Ciddi.
Körfez'deki savaş, "Büyük Türkiye" hayaileri ile avunan-
ların, tüm yumurtaları ABD'nin sepetine koyarak kolay ka-
zanç peşinde koşanların ya da "Gerçekçi olaJım, inciriik'i kul-
landırtmayabilir miydik? Büsbütün yalnız kalmaya ve o yal-
nızlığın doğurabileceği risklerte karşı karşıya kalmayı göze
alabilir miydi Türkiye?" diyenlerin, sandıklarından çok daha
ciddi, çok daha geniş boyutlu bir bunalıma dönüşme eğili-
minde görünüyor.
Körfez savaşı konusunda iyimser ya da "başka çaremiz
yoktu" şeklinde kaderci bir tutum takınanlar, savaşın uzaması
üzerine son günlerde Batı basınında çıkan ve giderek daha
derin bir kaygının izlerini taşıdığı görülen yazıları okusalar
belki görüşlerini değiştirirler.
Önce Türkiye üzerinde duralım.
Türkiye, Güvenlik Konseyi'nin ambargo kararına ilk uyan
ülkeler arasında yer alarak boru hattını derhal kapaimıştır.
Bazı çevreler bu tutumu, "Bu kadar aceleye ne gerek var-
dı? Irak'ı kışkırttık" diye eleştirdiler.
Biz o görüşte değiliz. Boru hattını derhal kapatmak çok
yerinde bir karardı. Türkiye'nin 8 yıllık iran-lrak savaşında ta-
rafsızlık ilkesine dürüstlükle uymasına karşılık Irak, savaş so-
na erer ermez Fırat'ın suları konusunda Türkiye'ye karşı cep-
he oluşturarak bu cephenin önderliğini yapmıştı. Türkiye, bo-
ru hattını derhal kapatarak Irak'ın bu tutumuna karşılık ver-
miştir. Dış poiitikada komşuyu kışkırtmaktan kaçınmak pıst-
rıklık ve çekingenliğe dönüştüğü takdirde, beklenen sonu-
cun tam aksi olur ve kışkırtmaktan korktuğunuz ülke sizin
zayıf olduğunuza ınanarak daha fazla üzerinize getir.
Ama hükümetin izlediği doğru politika o noktada bitiyor.
Bundan sonra gereksiz kışkırtma ve tırmanma politikası baş-
latılmış, bu politikanın doğal sonucu olarak İncirtik Üssü ABD
uçaklarına açılmıştır. Böylece Türkiye, Irak'a karşı fiilen sa-
vaşa girmenin eşiğine gelmiştir.
İnciriik'i ABD'ye kullandırmaktan başka çaresi var mıydı
Türkiye'nin?
Vardı: İnciriik'i kullandırmamak.
Türkiye, Körfez krızinde, ABD ve ingiltere'den sonra en ağır
rolü üstlenmiş durumdaydı. Sadece Güvenlik Konseyi'nin
yaptırım kararlanna tam olarak uymakla kalmamış, güney sı-
nırına 150 bin asker kaydırarak büyük bir Irak ordusunu ora-
ya mıhlamıştı. Yanı ABD'ye tüm diger NATO müttefikterinden
çok daha büyük ve değerli bir yardımda bulunmuştu. Bu du-
rumda kimsenin Türkiye'den daha fazlasını beklemeye hak-
kı yoktu.
Sizin sınırda tuttuğunuz ordu yüzünden Irak 100-150 bin
askerini güneye kaydıramıyor. Bundan daha büyük yardım
olur mu? Buna ek olarak Amerikan uçaklarına yakıt ikmali
yapardınız, onarım kolaylığı sağlardınız, bazı lojıstık destek-
ler verebilirdiniz...
Açık konuşalım, İncirlik Üssü'nün kullandınlması, dışarı-
dan gelen baskılardan çok, bu savaşın bir iki günde bitece-
ği, Türkiye'nin fırsatı kaçırmaması gerektıği şeklindeki hesap-
ların sonucudur.
Bu hesaplar tutmadı. Bunu biz söylemıyoruz. "Savaş bir-
kaç ay sürebilir" diyen Beyaz Saray Sözcüsü Marlın Fitzvva-
ter söylüyor. "Savaş uzun ve kanlı olabilir" diyen İngiltere Sa-
vunma Bakanı Tom King söylüyor. Amerikah ve Fransız as-
keri yetkıliler söylüyor.
Son günlerde Batı basınında başka sorular da soruluyor
kaygıyla: Savaş uzun sürerse Saddam karşıtı ittifakın duru-
mu ne olacak? Arap dünyasında ne tür dalgalanmalar mey-
dana gelecek? içeride kamuoyunun tepkisi ne olacak?
• • •
Körfez savaşı uzadıkça nitelik değiştirme egiiimi gösteri-
yor.
Kuveyt'in kurtarılması, artık ikinci plana düşmüştür. ABD
açısından savaş, Saddam Hüseyin'i ve rejimini ortadan kal-
dırma operasyonuna dönüşmüştür. Bu zaten savaşın ilk gü-
nünde ortaya çıkmaya başlamıştı. Hava saldınları Kuveyt'ten
çok, Irak'ın içlerinde yoğunlaşmaktadır. Bombalanan hedefler
çoğunlukla Irak'ın altyapısıdır. Hava saldırılarını başlangıçta
Kuveyt ile sınırlayan Fransa da üç gündür Irak'ı bombalamaya
başlamıştır
Savaş uzadıkça Irak'ın bombardımanı yoğunlaşacaktır. Bu
da Batılıları ve Araplan büyük bir ikilemle karşı karşıya bıra-
kacaktır. Savaş başlarken Irak'ın askeri gücünün tümüyle ezil-
mesini hiç kimse istemiyordu.
ABD ve Batı Avrupa istemiyordu. Çünkü bu takdirde, böl-
gede denge tehlikeli biçimde İran ve Suriye lehine değişe-
cek, Şii radikalizminin önündeki "Irak duvarı" yıkılmış ola-
caktı. İttifaka dahil Araplar istemiyordu. Zira Irak'ın askeri gü-
cünün tümüyle ezilmesi sonucu İsrail'e karşı denge unsuru
olan en güçlü Arap ordusu sahneden çekilmiş bulunacaktı.
Umutlar birkaç gün süren yoğun hava bombardımanların-
dan sonra Irak ordusunun dağılacağı, Saddam'ın devrilece-
ği yolundaydı.
Ama Irak ordusu dağılmıyor. Saddam pes etmiyor. O za-
man savaşı fazla uzatmamak için ABD, Irak'ın askeri gücü-
nü tümüyle ezmek zorunda kalacaktır. Yani bombardıman-
lar daha da yoğunlaşacaktır. Böylece, Irak'ı bölgede denge
unsuru olarak korumak ve askeri mekanizmasını tümüyle ez-
mekten kaçınmak hedefi terk edilmiş oluyor.
Irak karşıtı ittifaktaki Arap ülkeleri, Irak'ın tümüyle ezilme-
si karşısında daha ne kadar seyirci kalabilirler?
İttifaktaki Arapların kavgası Irak'la değil, Saddam'la. Sa-
vaş uzayıp Irak bombalandıkça mücadele Irak halkı ile kav-
ga niteliğine bürünebilecektir. İşte bu noktada savaşın çok
önemli diğer yanına geliyoruz.
Irak, Araplar tarafından;
Batının gördüğü gibi görülmüyor.
Araplar için Irak, Batı ve İsrail'e meydan okuyan, onları yıl-
lardır süren ezilmişlik ve aşağılık duygularından kurtaran bir
ülke. Irak'ın Scud'ları İsrail'e düşünce sadece Filistinliler ara-
sında değil, Mısır ve Suriye'de bile sevinç gösterileri yapıldı.
Savaş uzarsa, acımasız bir Ortadoğu diktatörüne karşı ve-
rilen mücadele niteliğinden çıkıp Batı ile Araplar, daha da
ötede Hıristiyanlarla Müslümanlar, kuzeyle güney arasında
yapılan bir savaş niteliğine bürünebilecektir. Saddam'ın as-
keri tesislerine, yeraltındaki barınaklarına atılan "akıllı bom-
balar", bilgisayarla yönlendirilen füzeler, teknolojik üstünlü-
ğe sahip zengin kuzeyin, yoksul güneyin ensesinde pişirmesi
şeklinde görülebileCektir.
Saddam da bu noktayı görmüştür. Yaptığı çağrılara dikkat
edin, Irak halkının ötesinde, Araplara, Müslümanlara, ezilen-
lere sesleniyor.
Savaş uzadıkça değişik iki kültürün, iki ayn dünyanın he-
saplaşması niteliğine bürünebilecektir. Saddam direnmeyi
sürdürürse ABD, askeri zaferi kazanabilmek için Irak'ı tümüy-
le ezmek zorunda kalacaktır. Bu olgu da Arap halklarında,
hatta genelde İslam dünyasında Irak'ın ezilmesine katkıda
bulunanlara karşı büyük bir tepki ve nefretin doğmasına yol
açabilecektir.
"Büyük Türkiye" şarkıları söyleyenlerin ya da incirlik'in kul-
landırılmasından başka çare olmadığını ilerı sürenlerin gö-
remedikleri nokta galiba bu.
İLAN
MAZGÎRT 1. NO'LU KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1955/1652
Karar No: 1988/173
Parsel No: 411
Mahkemeraizce verilen 27.12.188 tarih ve 1955/1652 Es. 1988/173
Ka. sayılı karan ile Mazgirt ilçesi Kabun köyü hudutlan dahilinde kalan
411 nolu parselin davalı Hasan Aydoğan adına tapuya tesciline karar
verildiği, davalı Hasan Aydoğan, davacılardan TUncer Çağlı mirascı-
ları Elemşabano, Necati, Şirin, Ayhur, Gülnur, Hüseyinonur, Sem-
ra, Nilüfer, Berrin, Kenıal, Hasan, Emel Çağlı ve Emoş Yıldız'ın ad-
resleri meçhul olduğundan ve kendilerine karar tebliğ edilmediğin-
den işbu üanın gazetede ilanından 15 gün sonra davalı ve davacı mi-
rasçılarına ilan edilmiş sayılacağı ilan olunur.
Basın Tashihi