23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyet Matbaacıhlc *e Gazetecıllk Turk Aııonım Şırketı adına >«dir l\nfi 0 Genel Yayın Muduru Hasu Ceroal. Muessese VlüdürU Emıne Ufakltgii, Yazı Işlerı Muduru Okly Goncuta, 0 Haber Merkezı Muduru Yftlçın Baytf, Sa>fa Dıizenı Vöneîmenı Alı Acar 0 Temsııaler ANKARA Ahmet Tu, İZMIR HUtmel Çtunkıyı. ADASA Çetın ^ genoglu , Polılıka C*M B*M»nt*. » ş Ha^rlcr Lıtın Blfcı Ekonomı C«g{b Tnkn. I; Serdıka }<kna fettad, Kullur COal lıKr lslanbul Haberlen Kentl KMÇ«IL, Eğıtım O a a y Şaybo. *ur Haberlerı Nc«dd Dofu. S-^or Danısıranı \Mı&ıdır Yuctlnan Dut ^azıiaı ktrrn ÇalışkaB. Vaştırma Şehta Upo?. DtUeltme AMnllab VUKI 0 Koordıruıtor Abacl KontfsM 0 Mal illcr EnM Eıtııl C Uuhasîbt Buleal Yri.tr 0 Bjlçs Plıclama » C Omuıl>Qn>|ta 9 RekUıu M f To™ı 0 El Yav,.- ar Hılys \kyoj 0 Idare H ı u ) u Garer 0 ',iame Öadrr Çctlk 0 B gı isJem Nad İMİ 0 Pmorcd Scvgı Basltaootlu >ovoı *j,n/fo Baskan Nadır N«dı OkU> U M Vılçıa B«<r Haaaıı Ccmal. Hlkmci Çv(İHkt>ı Ok*î Coacnun Lt»r Mnaca llkan SHçnk, Alı Sbmn, Ahmti Tln BasaR v* Yaym. Cumhanyel Vlubucüık vt Gszeucilık T-A $ Tttrkocılı Cad 39 4! Ctgsloftta MJ3a Isl PK 246 lıtanbul Td Î12 IM 0! (20 ha[| Ttia 21246 Tlx- (I) 526 « "2 0 BtdFOUr Aakan. Zıvı Gökajp Bl* Inkıiap S. No 19- 4 TM 133 11 41-47, Tdex 42344, Ftx (4) 133 CX 65 0 I m r H Zıya Blv 1332 S 2 3, W. 13 12 30 Tetec 52359. Fax ISI) 19 53 60 0 U u r tnornl C«d 119 S No I Kn 1. TeL 19 V 52 (4 hatl Tda 62155 Fax (Tl) 19 25 71 TAKVİM- 26 OCAK 1991 İmsak: 5.44 Guneş- 7 13 Öğle: 12 21 Ikindı: 14.56 Akşam: P 19 Yatsı: 18.42 löyaşındaki Eylem Cülcüloğlu bilgisayardaki Körfez savaşından zaferle çıktı Ortadoğıryu fetheden cengâverIŞIL ÖZGENTÜRK Eylem Cülcüloğlu 16 yaşında, özel bir kolejde okuyor. Şimdi- den ne olmak ıstediğini bilen bi- ri. Onun hayatı bilgisayar, prog- ram üretmek, bilgisayarla İcuru- lan iletişim... Dunyamızı kuşatan savaşın kızgın gunlerinde bilgisayarda "stratejik oyunlar uzmanı" olan Eylem'le savaşı, savaş oyunları- nı, dünyanın dtngelerini konuş- tuk. O, bilgısayar çağının çocuğuy- du; sağduyu ve akıl, uzlaşma ve karşıbklı diyalog... Bunlar en sevdiği insani özelliklerdi. Açık açık söyledi: "Bu savaştan kim- se kazançlı çıkmaz!" — Eyiem, önce biraz savaş öocesiıtdeıı soz edettm. ÖzdBkk soo bir ay ber giin bir tabminle •yandık, ldmfleri savaş çıkacak, kimikri kesinlikk çıkmayacak, dcdi... Sen ne tahmiıı ediyor- dun, ne düşünüyordon? — Ben kesinlikle çıkacağını düşünüyordum. Mutlaka çtka- caktı. — Ama çok önemli diploma- Ök girişimler vardı, ciddi çaba- lar vardı. — Savaş kaçınılmazdı, çünkü o bölgeye çok silah ve asker yı- ğümıştı. Aynca iki lider de dü- şüncelerinden taviz vermiyorlar- dı. Bu durumda diplomatik gö- ruşmelerin hiçbir sonuç venne- yecegi ortadaydı. Belki bütün bu girişimler bölgeye askeri yı- ğınak yapılmadan önce olsaydı, başka türlü bir sonuç alınabilir- di, ama o askeri yığınak zaten belli bir tehdit unsuru oluşturu- yordu. Ben hiçbir zaman iki güçten birinin çekilebıleceğini, alanı terk edeceğinı düşünmü- yordum. Saddam militarist — DiyeUm Id Saddam çekil- di, sence Amerika ne yapacakb? — Ben Saddam çekilse de Amerika'nın guçlerinin hepsini çekeceğine inanmıyorum, çün- kü Saddam orada oldukça hep bir tehdit unsuru söz konusu EYLEM, EKRANDAKİ SAVAŞI ANLATIYOR Ben, tsrail oldum. Çünkü oyun böyle programlanmış. Başka bir Arap ülkesi olma şansınız yok. Bütün diplomatik ilişkileri ayarlamak elinizde. Başka ülkelere nota gönderip anlaşmalar yapabiliyorsunuz. Oteki ülkelerdeki ayaklanmalan destekleyip insanlan satın aldım. Savaş için kısıtlama getirip vergileri arttırdım. Amerika bize silah verdi, ama Suriye ile aramızda savaş çıktı. Suriye ordusu çok güçlüydü. Nükleer silah geliştirip onlan yendim. Amerika ve pek çok ülke nükleer silah yüzünden ambargo uyguladı. Zor durumda kaldık, ama başanh taktiklerle bütün Arap devletlerini ele geçirdik. Zaten oyunun amacı da buydu. Oyun sırasında bir başkan olarak beni denetleyen halk. Sürekli kamuoyu yoklamaları yapıp halkın tepkisini ölçüyorsunuz. Belli bir oyun altına düşerseniz darbe yapıp indiriyorlar. EYLEM EKRAN BAŞINDA-"Asimda savasa karşıyım "diyor. olacak. Ben Amerika'nın Sad- dam'ı bir darbe ile duşüreceği- ni sanıyordum, daha doğrusu böyle olması stratejik olarak çok iyi olurdu. Saddam milita- rist bir lider, diplomatik yollarla uzlaşmaya yanaşmayacağı çok açık, her şey onun devrilmesi üzerine kurulabılirdi. — Evet, ateş denildi ve anın- da teievizyoniar savaşı anlatma- ya başladıiar. Bu adeta insansu bir savaştı, sanki birileri bilgi- sayarda oyun oynuyordu. — Evet gerçekten öyle... — Sen bilgisayara, program yapmaya, bilgisayar iletişimine vaktinin büyuk bir kısmını ayı- nyorsun, hatta bu senin işin bi- le denilebilir, bize biraz televiz- yooda ovnanan bu savaş ojıınu- nu anlatabilir misin? — Şundı, ilgınç bir şey, savaşı bir film gibı naklen izledik ev- den. Bomba atıldığı zaman biz evimizde onlann yaşadıklanm biraz da olsa görebildik. Olup bitenler bız bügisayaıcılann oy- nadığı bir strateji oyununa ben- ziyordu. — Nedir straleji oyunlan? — Bu strateji oyunlannı, sa- dece refleks yeteneğine daya- nan, vurdulu kırdıtı atari oyun- larından ayırmak gerekiyor. Strateji oyunlan düşünceye da- yalı. Uç gun oynandığı gibi üç ay oynanan strateji oyunlan var. Kimi eski çağlarda, örneğin Cengiz Han zamanında geçiyor, orada devletlerin sahip olmak istedikleri altuı; kimi oyunlar da gunümüzde geçiyor, onlarda da sahip olunmak istenen petrol ya da su. Bir strateji oyununda bütün guçler sizin elinizdedir ve sayı- sız senaryo üretebilirsiniz. Bana gelen en son oyunlardan biri "Conflict in Middle East" (Or- tadoğu'da Çatışma). Siz lsrail'i yönetiyorsunuz. Bütun diplo- matik ilişkileri ayarlamak sizin elinizde, silah alışverişi yapabi- liyorsunuz, sonra çeşitli anlaş- malar imzalıyorsunuz, yardım isteyebiliyorsunuz. örneğin Amerika Birleşik Devletleri'n- den ya da başka bir devletten yardım isteyebiliyorsunuz. — Yani kısaca sen masa ba- şında koskoca bir ulkenin poli- tik, askeri hedeflerini belirleyip o ülkeyi yonetiyorsun. — Evet, ömeğin bir ulke be- nim çıkarlarıma ters düşen bir davranış yaptığında ona hemen bir nota gönderiyorum ve hare- ketini geri almasını istiyorum ya da başka bir ülkede hukümetin düşmesi benim çok işime geli- yor, bunun için oradaki hükü- met aleyhtan gosterileri destek- liyorum, para veriyorum, insan- lan satın alıyorum. Aynca sa- vaş harcamalannı arttırmak için bazı kısıtlamalara gidebiliyorsu- nuz, vergileri arttırıyorsunuz. — Peki bu yonetimin başan- lı olup olmadığını nasıl anlıyor- sun, seni başkan olarak kim, ne denetliyor? — Beni bir başkan olarak de- netleyen halk. Surekli kamuoyu araştırmalan yapıp halkın size olan tepkisini ölçüyorsunuz. Kamuoyu yoklamalarında belli bir oyun altına düşerseniz sizi bir darbeyle indiriyorlar. — Peki sen başanlı oldun mu? Kamuoyu voklamalan ne gösterdi? — Evet ben başanh oldum. Ben önce Amerika'dan silah alarak, silah arttınmına girdim, sonra Suriye'yle aramızda bir anlaşmazhk oldu. — Ne yaptı Suriye? — Israil hükumetini yıprat- mak için çeşitli terör olaylan ya- rattı, bunun üstüne biz onu uyardjk. — Nasıl? — Bir elçi gönderdik, bu tur eylemlere son vermelerini iste- dik. Eylemler sürdu ve Suriye sı- nıra asker yığmaya başladı, bu- nun ustune gene silah arttırımı karan aldık ve sınıra asker yığ- dık. Daha sonra terör eylemle- ri artınca Suriye'ye saldırdık. Nükleer bomba — Sen de önce hava saldın- sıyla mı başladın? — Ben hava destekli kara sa- vaşına ilk anda başladım. Bu ge- rekiyordu, ancak Suriye'nin or- dusu çok güçlüydü, bu nedenle bir ara yenilir gibi olduk. Çok hasar oldu. Son çareye başvur- dum, bir nükleer silah geh'ştir- miştik, onu kullandım, tabii Su- riye'yi teslim aldık, başa kukla bir hukümet geçirdik, bizim de- diklerimizi uygulamaya başladı. Bu arada nükleer silah kullan- dığımız için Amerika dahil pek çok devlet bize ambargo uygu- lamaya başladı. Zor durumda kaldık. Ama başanh taktikler- le Ortadoğu'daki butun Arap devletlerini ele geçirdik, zaten oyunun amacı Ortadoğu'yu ele geçirmekti. — Bu oyunu oynarken başka herhangi bir ülkeyi seçebiliyor musun? Örneğin Mısır'ı. — Hayır sadece Israil'i seçi- yorsunuz. Arap ülkelerini seçme şansınız yok. — Yani bütün Ortadoğu ts- rail'in?... — Bu programı yapanlar böyle duşunüyorlar herhalde... — Peki bu programlar nasıl yaydıyor, nereden geliyor? — Bütün dünyada bilgisayar programlan yapan ve yayan ku- ruluşlar var. Bunlar aracılığıy- Talil başladı tstanbul Haber Servisi — İlk ve orta dereceli okullarda yarıyıl tatili dün başladı. Karnelerini alan yaklaşık 10 milyon 600 bin öğrenci 11 şubatta dersbaşı yapacak. Körfez savaşı nedeniyle valiliklerce önemli hizmetlerde görevlendirilecekler dışında kalan öğretmen ve yoneticiler de yarıyıl tatilinden yararlanacaklar. Eğitim uzmanları ve psikologlar, karnesinde zayıf notu bulunan oğrencilerin, anne ve babaları tarafından yüreklendirihneleri gerektiğini, "kötü karneli" öğrencilerin kısa bır dinlenceden sonra bilınçli ve disiplinli bir çalışmayla derslerini duzeltebileceklerini belirttiler. (Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu) CNN Televizyonu'ndan PeterArnett, Bagdafta kalan tekBatılı muhabir Savaşların 30 yıllık görgü tanığıEndonezya'daki ayaklanmalan izledikten sonra Laos savaşına geçen Peter Arnett, ardından AP adına Vietnam savaşmı izlemeyi üstlenmiş. Sonra New York'ta çalışmaya başlamış. Ancak masa başı görevinden çok sıkılınca gençleştirecek şeyleraramış. Kültür Servisi — Bağdat bombalanmaya başladığında, CNN'den Peter Arnett, Irak başkentindeki "küçük muhabir- ler müfrezesi"ndeydi. Şimdiyse Arnett, Bağdat'taki tek Batılı muhabir. Bugünlerde nerdeyse yarım saatte bir TV ekranlanndan geç- tiği haberleri izlediğimiz Arnett, bombalar kente yağarken, pat- lamalar ortahğı gümbürtülere boğarken, herkes sığınacak bir köşe ararken, Iraklı yetkililerle tartışıyor, olaylann geçtıği yer- lere ulaşmak için izin koparma- ya çahşıyordu. Arnett'ın Associated Press'- ten eski arkadaşı, Saygon'un duşuşunu onunla birlikte yaşayan George Esper, "Tabii ki Bağ- dat'ta kalacakü" diyor. "Peter, en müthiş savaş mubabiridir. Başka nerede olabüirdi ki?" NV'ashıngton Post'tan Ken Ringle, "Bu kadar savaş Ar- nett'a yetmez mi?" diye soru- yor. "Vietnam'da geçen 13 yıl ve bir Pulitzer Ödülu yetmez mi? Nikaragua, El Saivador yet- mez mi? Afganistan yetmez mi?" Ringle Yeni Zelandalı Peter Arnett'ın yaklaşık 30 yıldır yer- yüzunün dört bir yöresinde kur- şunlar, bombalar arasında sa- vaşlara tanıkbk ettiğini, gazete- cilik tarihinde belki de hiç kim- senın bu kadar uzun bir sure bu kadar buyuk tehlikeleri göze al- mamış olduğunu vurguluyor. Arnett, 1962'de hükumet ka- ranyla Endonezya'dan çıkanl- dı. Birçoklan, "Tehlikeli Yaşa- nan Yıl" adlı fîlmde Arnett'ın Endonezya seruvenlerinden esinlenildiği kanısında. 1975'te Vietkong askerleri Saygon'da AP burosuna girdiklerinde Ar- nett orada. 1985'te TWA uçağı teröristler tarafından kaçırıldı- ğında, olayı en yakından izleyen muhabir Arnett. Yom Kippur Savaşı sırasında Arnett, Teİ Â- viv'de. Vietnam savaşında Ar- nett'in yetismediği çarpışma yok gibi. Ancak Ken Ringle'a göre Ar- nett'ın Vietnam'da birlikte ça- lıştığı daha genç meslektaşlan- mn çoğu bugun editör masasın- da oturuyor ya da kitap yazıyor, 60'ına merdiven dayayan Arnett ise hâlâ cephenin en tehlikeli yerlerinde. "Bütün bunlara nasıl daya- nabiliyor?" diye soruyor CBS'ten Terry Smith. "Kimbi- lir kaç bomba, kaç kurşun gör- dü bugune kadar? Bana kalırsa savaştan hâlâ heyecan duyabi- liyor. Başka hiçbir şey ona bu gücü veremez. tlk gece Bagdat'- tan yapıian TV yayınında bu açıkça görülüvordu. Bombardı- manın ortasında güluyordu. Bernie Shaw ona dönup, 'bak bu iş ciddi' dedi. Arnett'ın ya- nıtı şoyle oldu: Anlamıjorsun ki, sinirden güluyorum ben..." Arnett'la Vietnam'da çahş- mış olan yazar Neil Sheehan ise Bağdat'tan yapıian ilk yayınla ilgili izlenimlerini dile getirirken "Arnett korkmuştu" diyor. "Otel odasında içinde bulun- duklan tehlikeyi gerçekten ka>- rayan tek kişi o>du. Ûçaklardan birinin oteli de bombalaması iş- ten bile degildi. John Holliman 'Işıklan sondüreüm' dedi. Peter 'fark etmez'diye karşılık verdi. Bernie Shaw 'Size dua edelim' diyecek oldu. Peter 'Hiç yaran olmaz' dedi. Orada olup biteni tek anlayan oydu." George Esper'a bakılırsa Ar- nett şiddet ve tehlike çağmda kendini tümuyle gorgu tanıkh- ğına adamış bir insan. Esper, Arnett'm bır savaş muhabinnde ohnası gereken bü- tün ıçgüdülere sahip olduğu ka- nısında. "Bir keresinde Viet- nam'da oteki muhabirierle bir- likte bir piyade harekâtını izli- yordu. Herkes manzarayı ve top seslerini anlatan mutbiş yazılar yazdı. Peter ise komuta merke- zi ile birlikler arasındaki telsiz trafiğini yakaladı ve askerterin çarpışmaya girmeye yanaşma- dıklannı fark etti. Bu müthiş durumu bütünuyle telsiz haber- leşmelerine dayanarak yazdı ve ortaya korkunç guçlu bir haber çıktı. Ötekilerin hiçbiri olup bi- tenin farkında degildi." Endonezya'daki ayaklanma- lan izledikten sonra Laos sava- şına geçen Peter Arnett, ardın- dan AP adına Vietnam savaşı- nı izlemeyi üstlenmiş. Ancak Vi- etnam'dan sonra AP, Arnett'ı New York'a almış. New York'- taki masa başı görevinde çok sı- kılan Arnett, uzun sure kendi- sini "yeniden gençleştirecek" bir şeyler aramış. Aradığını sonunda CNN'de bulmuş. CNN'in başındaki Ted Turner, Arnett'ı TV muhabiri yapmış. AP'nin efsanevi fotoğ- rafçısı Horst Faas, "Hem de hiç alışılmadık bir TV muhabiri oldu" diyor. "Ötekiler gibi ak- tör degildir o. Yassı bunınlu ufak tefek bir adam. Hepimiz Peter'ın Amerikan TV'sinde ne yapacagını merak ediyorduk. Ama durmadan sozleşmesini uzattılar. Ona inanıyoriardı." la dağüıyor. — Kullamlan ortak dil ne? — Tabii Ingilizce... Cengiz Han oyunu — Peki bu oyunlann insan üstündeki etkisi nasıl ohıyor? Biraz anlatabilir misin? — Öncelikle insani çok etki- lediğini söyleyebiürim. Şimdi te- levizyonda basit bir savaş fılmi seyTediyorsunuz, etkileniyorsu- nuz. Bu televizyondaki bir fdm- den çok daha farklı, burada oyuncu sizsiniz, siz oynuyorsu- nuz, yönetiyorsunuz. örneğin ben bir ara Cengiz Han oynu- yordum, oyunun etkisinde çok kaldım, bütün Asya'yı filan ele geçirdim. — Bu strateji oyunlannın hepsi ele geçirme, fethetmek üs- tüne mi? — Evet. Fethetn*ek, ele gecir- mek, guç üstüne... Tabii bunun insandan insana etkisi değişiyor, örneğin benim bir arkadaşım vardı, bu anlattığım oyun onu öylesine etkilemişti ki sonunda "Kahrolsun Araplar!" diye ba- gırdığını anımsıyorum. — Bu tur strateji oyunlan da- ha çok dünyanın neresinde oy- nanıyor, bu konuda bilgin var mı? — Tabii bizde çok az, bizde daha çok' vurdulu kırdılı kolay oyunlar seçiliyor. Avrupa'da daha çok kuzey ülkelerinde oy- namyor. Amerika'ysa bir bilgi- sayar dünyası, dolayısıyla en çok orada oynanıyor, program- lar çoğunluk orada üretiliyor. — Bu strateji oyunlannda ül- keleri ekonomik ve politik ola- rak ele geçinnek dışında başka konular da işleniyor mu? Öme- gin aşk... — Değişik konular var tabii, mesele I lary diye bir oyun var. Bu oyunda kız arkadaşınızı ye- meğe davet ediyorsunuz sonra dansa götüruyorsunuz böyle ge- lişiyor, ben de oynadım yanhş bir söz söyledim, aramız bozul- du, en baştan başlamak zorun- da kaldım. — Peki bu savaş oyunlannın, strateji oyunlann en temel özel- ligi nedir sence? On bin insan öldii — Butun bu savaş oyunlann- da ve şu anda televizyonda bir oyun gibi seyrettiğimiz savaşta da kesinlikle insan unsuru yok, yoktur. Oyunlarda insan vardır, bir anda ekranda yazı çıkar 'on- bin insan öldü' diye, ama bir sü- re sonra bu sizin için hiçbir an- lam ifade etmez. İnsan sadece sizin gücünüzü artıran herhangi bir nesneye dö- nüşür. Bence savaş oyunlannın bu ortak özelliği savaşlann da oyle olması gerektiğine insanlan inandırıyor. İki bin kişi oldu, uç bin kişi oldü. Sanki bunlar birer taş par- çası, insan değil... Savaşa karşıyım — Bunca bilgisayar oyunun- dan sonra, bunca denge, strateji konuştuktan sonra istersen ye- niden yambaşımızdaki savaşa dönelim ve bazı tahminler vapa- Iım, bu savaşın galibi kim ola- cak? — Bence savaşı kimse kazan- maz. Hangi savaşta olursa olsun mutlaka her iki taraf da yitirir. Bu çok eskilerden beri öyle ge- lişmiş, insanlar teknolojide çok ilen gidıyorlar, ama yine de ilk çağdaki kadar gaddar ve zalim olabiliyorlar. Bence insanlar arasında öncelikle bu duygular yok edilmeli. Ben, benim yaşıtım arkadaş- lanm, kesinlikle savaşa karşıyız. Çunkü savaş kötü bir şey... — Bu bilinç sizlerde nasıl ge- lişti, gördügunüz filmlerden mi, kitaplardan mı? — Pek çok şeyden... Filmler- den, belgesellerden, kitaplardan pek çok şeyden savaşın kötü ve insana aykırı bir olay olduğunu öğrendik. Çünku savaş toplu ci- nayet. İnsan, hiçbir şey izleme- miş, okumamış olsa bile eğer bi- raz akılhysa ne petrol ne de pa- ra için insanlann ölmesini kabul edemez. Iitvanya'da ateş açıldı • Dış Haberler Servisi — Litvanya'mn başkenti Vimius'ta Kızılordu askerlerinin iki araca ateş açmasıyla, sakinleşmeye yüz tutmuş olan durum yeniden gerginleşti. Reuter'in haberine göre, Sovyet zırhlı amaçlarının oluşturduğu bir konvoyu çok yakından izleyen iki araca Sovyet askerleri tarafından ateş açıldı. Yerel yetkililerin ifadelerine göre saldırı sırasında bir kişi yaralandı. Bu olaydan sonra Vilnius sokaklannda devriye gezen Sovyet askerlerinin sayısının arttığı ve askerlerin denetimleri sıklaştırdığı bildiriliyor. Bu denetimler sırasında 6 Lıtvanyalı tutuklandı. Halka evden çıkmama çağnsı yapılıyor. SSCB Dışişleri Bakanı ABD'de • Dış Haberler Servisi — Sovyetler Birliği'nin yeni Dışişleri Bakanı Alexander Bessmertnik bugün VVashington'da ABD Dışişleri Bakanı James Baker ile göruşecek. İki bakanın görüşmesinde, şubat ayında yapılması planlanan Bush - Gorbaçov zirvesinin kaderi de belli olacak. ABD Başkanı George Bush ile Sovyetler Birliği Başkanı Mihail S. Gorbaçov arasında 11-13 şubat tarihlen arasında Moskova'da yapılması duşunulen zirve, Moskova hukumetinin Baltık cumhuriyetlerinde guç kullanması nedeniyle tehlikeye duşmüş, VVashington yönetimi zirvenin askıya alınabileceğini açıklamıştı. Ingiliz'in cenazesi • Haber Merkezi — önceki gun E-5 karayolunun Silivri Kamiloba kesiminde geçirdiği trafik kazasında yaşammı yitirine ICI (Imperial Chemical Industries) Türkiye Genel Müdürü Michael Quinn'in cenazesi yann ülkesi lngiltere'ye götürülecek. Aynı kazada ölen şoför Rıdvan Türkgucu'nun cenazesi ise dun Kasımpaşa Buyükcami'de kılınan cenaze namazından sonra kaldınldı. Şirket yetkilileri, Quinn'in Yunanistan'ın başkenti Atina'dan başlayarak Avrupa'mn çeşitli ülkelerindeki ICI'ya ait şirketleri ziyaret etmek uzere yola çıktığım söylediler. Şirkete yakın kaynaklar ise ICI'nın Londra'da bulunan merkezinden Michael Quinn'e, karayoluyla yola çıkmasının telkin edüdiğini öne sürdüler. Çivilidiş • İZMİR (AA) — "Çivih diş" olarak adlandırılan "dantel implant" protez tekniği uygulamasına, Sağhk Bakanlığı bünyesinde Türkiye'de ilk kez îzmir Eğitim Diş Hastanesi'nde başlandı. Protez Ihtisas Bölumu Şefi Prof.Dr. Engin Aras, Türkiye'de oldukça yeni olan tekniğin, diş eksikliği olgulannda protezlerin tespiti için kemik içine veya kemiğin uzerine uygulandığını söyledi. Aras, tekniğin bir veya birkaç diş eksikliğinin yani sıra çene kemiği erimiş ve protezi tutmayan hastalarda da rahatlıkla uygulandığını vurguladı. "Çivih' diş" tekniğinin, klasik protez tekniğine göre oldukça ustün özellikleri olduğuna dikkati çekti. Vaazlarda çevre • ANKARA (AA) — Diyanet tşleri Başkanı Sait Yazıcıoğlu, cami imamlannın vaaz ve hutbelerde çevre sorunlarım da işlediklerini bildirdi. Yazıcıoğlu, çevre sorunlanna sahip çıkılmasının milli ve insani bir görev olduğu gibi dini bir sorumluluk da olduğunu söyledi. Yazıcıoğlu, cami imamlarına, hava ve çevre kirliliğinin önlenmesi konusunda halkı eğitici vaaz yapılması ve hutbe okunması ile ilgili olarak herhangi bir genelge gonderilmediğini, ancak il müftülerinin bu konuya kendi programlannda yer verdiklerini söyledi. Çevre probleminin çözulmesinin biraz da kişilerin "dini inançlannın guçlü olmasına, ahlakı değerlere sahip çıkmasına" bağlı olduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle