26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 26 OCAK 199, Savaş, Banş ve Hekim İnsanlarm mutlu bir geleceğe ulaşması ancak "barış"la olasıdır. Savaş ancak emperyalist güçlerin bir ülkenin topraklarını silah zoruyla aJma girişiminde kaçmjlmaz hale gelir ki, Ulusal Kurtuluş Savaşımız, topraklarımızın kurtarılması, zedelenmiş onurumuzun ve bağımsızlığımızın kazanılması için Kuvâ-yi Milliyye ruh ve inancı ile gerçekleştirilmiş ve tüm dünyaya örnek olmuş soylu bir eylemdir. Prof. Dr. R. KÂZEVf TÜRKER A. Ü. Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Savaş, ülkeler arasında oluşan ve hekimin go- revine ters düşen bir eylem biçimidir. Savaş iki bireyin arasmdaki sıradan bir kavga değildir. Sa- vaş gerek bireyler gerekse toplumda onarımı er- ken ve geç dönemde son derece güç olan yara- lar açan, insanlann onurunu, hak ve hukukunu zedeleyen korkunç bir eylemdir. Kan, gözyaşı, bunalım... Savaşın insanlara kalıt (miras) olarak bırak- tığı, 2. Dünya Savaşı'nın önemli liderlerinden ChurchiU'in dediği gibi kan, gözyaşı ve bunlara ek olarak bedensel ve ruhsal bunalım öğeleridir. Insan yaşamıru ve onurunu zedeleyen bu durum- lar kuşkusuz hiçbir zaman istenmez. Bir toplum- da savaş olmadan da bedensel ve ruhsal buna- bmlar yaratan durumlar olabilir. Ne var ki, bun- lann zaman sürecinde onarımı kolay olup hiç- bir zaman sava$ın amansız ve acımasız öğeleriyle kıyaslanamaz. Bu nedenledir ki yaşamım savaş alanlannda geçirmiş büyük liderler, yüce Ata- türk ve onun en yakın arkadaşı Ismet Inönü'de en çarpıcı örneğini buldugumuz gibi "Yurtta ba- nş, dünyada barış" ilkesi ile daima barıştan ya- na obnuşlardır. Bu ilke, ülkemizin değişmez dış politikasının temel taşıdır. Gelişmiş iilke insanlan arasında savaş karşıtı eylemler çok daha belirgindir. 1964 ve sonraki yıllarda ABD, bilindiği gibi Vietnam'da savaşı- yordu (Bu ülkenin yetkilileri Vietnam savaşı için kesinlikle savaş deyimini kullanmamjşlardır). Bu ülkede 1970'li yıllara kadar her gün daha da ar- tan savaş karşıtı eylemler ve gösteriler hızla yay- gınlaşmaya başlarruştır. Yolda karşılaşüğınız ye- tişkinlerden yeni yeni konuşmaya başlamjş kü- çucuk yavrulara kadar herkesin dilinden "Peace = barış" sozcüğü eksik olmuyordu. Hat- ta 2. Dunya Savaşı'nda Churchill'den kalıt ka- lan orta ve işaret parmaklan ile yapılan "V" işa- reti (o gunlerde "victory: zafer" anlamında kul- lanılmıştı) bu kez barışın simgesi haline gelmiş- ti. Yine bu yıllarda ABD başkanlarının hemen her basın toplantısında söyledikleri, ders alınma- sı gerekli bir tumcelerini yinelemekte yarar var- dır. Diyorlardj ki: "Eğer Vietnanı'da savaşıyor- sak, NATO ve öteki bazı ülkelere yardımda bu- lunuyorsak, bunun en başta gelen nedeni güzel ülkemizin ve seçkin toplumumuzun 100 yıl son- rası içindiı. Savaşı, Atlantik ve Pasifik'in öte- sinde tutmak en önemli hedefımizdir." Geçmişte tamk olduğumuz tüm bu olaylardan sonra, aca- ba Körfez bunalımına bu kadar büyük bir ilgi göstermenin nedenlerinden biri de savaşı "gü- zel ulke ve seçkin toplumlan"ndan uzak tutmak (!) ve 100 yıl sonraki geleceklerini garantiye al- mak için midir? Bu sorunun yanıtını siyaset bi- limi uzmanlanna bırakıyor ve yetkililerin konu üzerinde düşünmelerini öneriyoruz. Vietnam savaşından sonra bu ülkeye neler kal- dı? Savaş ekonomisi gelişti, silah endüstrisi ve ticareti hızla arttı ve bunların yanında 50.000 üzerinde genç yaşamını yitirdi, bir o kadar sa- kat kaldı ve bir o kadarı beyaz zehir tutkunu ol- du, büyük bir kismı da ulkelerine dönmediler. Ülkeler arasında tum bu sorunların ve daha da büyük boyutlarda savaşların ortaya çıkma- sında en etkili neden, uygarlığın bir türlu orta- dan kaldıramadığı, daha doğrusu gelişmiş ülke- lerin kaldırmak istemediği "emperyalizm"dir. Gelişmiş ulkelerin geri kalnuş ulkeleri, insanın insanı, toplumda ufak azmLkların çogunluğu so- mürmesi, dünyadaki sorunların ana kaynağıdır. Eğer bir gün "emperyalizm" kavramı yok edi- lip insanların özgurce, karşılıklı saygı ve sevgi- ye dayalı, hakça bir duzen içinde uygarca yaşam- lan sağlanabilirse, bu, emperyalizmin yok olması anlamına gelir ki işte savaş olasılığını yok ede- cek temel dayanak da budur. Hekimin görevi Hekimin temel gorevi dil, din, ırk, cinsiyet gözetmeden gereksinimi olan herkese yardım eli- ni uzatmaktır. Sağlam insanın sağhğmı koruma, hasta insanın aalarını dindirme ve sağlığına ka- vuşturma yöntemleri, hekimlik mesleğinde ka- rar kılmış bir kimsenin tıp fakülteleri sıralann- dan başlayarak tüm yaşamı boyunca her gün her saat her dakika işittiği, sonuçlarını gördüğü ve uyguladığı temel görevleridir. Bir hekim için en mutlu olay, ziyaret ettiği hastalannın "Bugün, her zamankine göre çok daha iyiyim" tümcesi- ni işitmektir. Hekim, sorumluluklarını en etkili biçimde yerine getirmek için gelişen bilimsel aşa- malara koşut (paralel) olarak bilgi ve becerisini yenilemek durumundadır. Tüm bunlar niçin? Çünku hekim, görevinin gereği insarnn en kut- sal varlığı olan "sağlığının" koruyucu ve kur- tarıcısıdır. Savaşlar insan sağlığını hiçe sayan, insan hak ve hukukuna darbe vuran, insan onurunu zede- leyen eylemlerdir. Toplumsal psikopatolojik davranış def işiklikleri ve ruhsal bunahmlar, sa- ğaltımı (tedavısi) son derece guç, kalıcı beden- sel ve zihinsel çöküntuler bırakır. İnsan onuru- nu zedeleyen bu gibi durumlar kuşkusuz hiçbir zaman istenmez, istenmemelidir de. Işte bu nedenle hekim, nedeni ne olursa ol- sun savaşa "Hayır!" der. îşte görevi insan sağ- lığını korumak ve bedensel, ruhsal dengesi bo- zulmuş insanın aalannı dindirmek, kısaca insanı yaşatmak olan hekim, hangi nedenle olursa ol- sun "idam" cezasına karşıdır. Bulunduğu üst duzeydeki görevinin verdiği guce dayanarak bir yetkili "Bunları idam etmeyelim de besleyehm mi?" diye bir tümceyi toplum önünde söylerse, hekim bunu çok yadırgar ve karamsarlığa kapı- lır. Ve bir ilkokul, ortaokul ya da üniversite öğ- rencisi eğer "Savaşa hayır... Banşa evet" derse bunu en az, günumuzde Korfez'de en büyük as- keri gucu bulunduran ve çağdaş bilimsel tekno- lojiyi savaşta kullanan ABD'deki savaş karşıtı eylemlerin hoşgoru ile karşılandığını dikkate ala- rak bizim de buyuk bir anlayışla karşılamamız gerekir. Ne var ki bizdeki yetkililer "savaşa hayır" diyen gençleri cezalandırmanın daha ye- rinde olacağına inanır ve sonra özgurluk, de- mokrasi edebıyatı yapmaktan da geri kalmazlar. Sonuç Jnsanlann mutlu bir geleceğe ulaşması, ancak "banş"la olasıdır. Savaş ancak emperyaJist güç- lerin bir ülkenin topraklanru silah zoruyla alma girişiminde kaçınılmaz hale gelir ki, Ulusal Kur- tuluş Savaşımız, topraklarımızın kurtarılması, zedelenmiş onurumuzun ve bağımsızlığımızın ka- zanılması için Kuvâ-yi Milliyye ruh ve inancı ile gerçekleştirilmiş ve tum dunyaya örnek olmuş soylu bir eylemdir. Kısacası savaşın en etkili iiacı barıştır. EVET/HAYIR OKIAYAKBAL İsJamcıCephedenSesler... 7 Recep 1411 Hicri (23 Ocak 1991 Çarşamba) günlü bir gazete. Önce birinci sayfada yer alan başlıkları okuyalım: "Kahraman ecdadımız güçsüzün ve maziumun yanınday- dı" "Milletimizin başını eğdiler" "Haçlılar ikı ateş arasında kalmaktan korkuyor: Bu çöl bi- ze mezar olacak" "Emperyalistler sivil hedefleri bombalıyor" "ABD'lı generalin itirafları: Irak bizımle oyun oynuyor" "16 milyonun tepesine bomba yağdıranlar 7 esir pilot için gürültü çıkarıyorlar" "Kâfirler kenetlendi" "ABD v© O'nun müttefikleri -ki bunlar aynı zamanda Al- lah'ın diişmanlarıdır- masum Irak halkının beynıne her gün tonlarca bomba yağdırırken 'Yapılan bombardımanda bir ki- şi öldü' diyebilme alçaklığını gösteren, fakat Irak'ın elindeki ûç beş gavurcuk için tepinen Yahudi uşaklarını şimdi daha iyi tanıyoruz." Müslüman ulkelerin bir bölümü ABD'den, bir bölümü Sad- dam'dan yana. Her zaman olduğu gibi Arap dünyası ikiye bö- lünmüş. Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, ABD'nin yanında yer almış, hatta ortak güce asker bile yollamış. Libya, Ürdün, ye- men ise Saddam'ı ve Irak halkını tutuyor Geri kalan Arap ul- keleri ise yansız, ama ABD'nin yanında yer almamışlar... Bir de İsrail savaşa katıldı mı, Irak'a bir iki füze gönderdi mi, hele hele kara harekâtına ABD'nin yanında katıldı mı, he- men bütün İslam ulkeleri, (yöneticileri yan çizseler bile) bu ulkelerin halkları ister istemez savaşa katılmak gereğini du- yacaklar. Bu yüzden ABD, İsrail'ın elini tutuyor, aman sen sa- vaşa girme, Irak'a füze falan yollama diye... Bu başlıklann yer aldığı gazete Refah Partisi'nin (eski MSP) organıdır. Başta Erbakan olmak üzere Refah'çılar ABD ve or- taklarının Irak'a saldırmasının karşısında yer almıştır. Günlerdir Türk halkının beyni yıkanıyor. TRT ve Magic Box günde yirmi dört saat tek yanlı, daha doğrusu ABD yanlısı görüşleri, haberleri Türk halkına duyuruyor. Ülkemizin sorum- lu yerlerindeki kişiler de başta Özal olmak üzere ABD pro- pagandasına geniş katkılarda bulunuyorlar. Türkiye'nin üs- leri ABD hava filolarına açıldı. Bu öslerden kalkan sayışız uçak Irak halkının tepesine en güçlü bombaları yağmur gibi yağdırıyor Bugünler geçer, Saddam'lar, Özal'lar tarih sayfa- lannda yer alır. Ne var ki halkların belleklerinde silinmez böyle davranışlar. Iraklı kuşaklar Türkler bizi sırtımızdan vurdu, analarımızın babalarımızın ölümünde, kentlerimizin yıkılma- sında Türklerin de payı var' diye düşünecektir. Refah Partisi'nin organı "Milli Gazete"nin görûşleFİne ka- tılmadığımı okurlarım bilirler. Laikfiğe ters düşen bir parti, bir yayın organı... Gerçekten de 'onursuz' bir duruma düşürül- dük. Irak'la hiç bir alıp veremediğimiz yok. Beyin yıkayıcıla- n, "Efendim Irak bize su sorunundan düşmandı. İyi ki şimdi uluslararası güçler onu tepeliyor. Er geç bize saldıracaktı nasıl olsa" demekteler. Irak'a karşı savaşta daha etkin olmamızın yararını dile getiriyorlar. Oysa 'su sorunu' önemli bir savaş nedeni olabilir miydi? Su veriyorsak yerine petrol alıyoruz, sonra Dicle ve Fırat'ın akışını durdurmak elimizde mi? Kısa- cası Irak'ın bize saldıracağını ileri sürmek büyük bir yanılgı- dır. Bile bile halkımızı kandırmaya kalkışmaktır. 'Milli Gazete' bu konuda ne diyor: "Ülkemiz savaş hattına atılırken Ozal, bölgede ölecek yüz binlerce Müslümanı düşünmeden Bush'a 'Bu işi başarman için duaediyorum' dedi. Bush, utancından olmalı ki aynı sa- atte bütün Hıristiyanların ve Yahudilerin de bu duayı yaptık- larını Özal'a söylemedi, ama basına açıkladı." Şu işe bakın, Bay Turgut Özal 1977 genel seçimlerinde Er- bakan'ın partisi MSP'nin İzmir millefvekili adayı idi. MSP adaylığından, Erbakan'ın yakın adamı olmaktan nerelere gel- di? Unutarak kardeşi Korkut Bey'ın yıllarca Saddam'ın Irak'ıy- la işbirliği yapıp büyük kazanç sağladığını... insanlar ölüyor; Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, dinsiz her ulustan insanlar ölüyor; kadın erkek, çoluk çocuk ölüyor. El- deki silahlar, füzeler, uçaklar tükeniyor. Silah fabrikalarına gün doğuyor. Nasıl olsa yenilerini en kısa zamanda üretirler, adam öldürme canavarlanna yetiştirirler Daha güçlüterini, daha öl- dürücülerini... TEŞEKKÜR Annemin göz ameliyatıru başanyla gerçekleştirip sağlığına kavuşturan ve tekrar görmesini sağlayan Prof.Dr. ÜNAL BENGİSlPya Prof.Dr. GÖNÜL PEKSAYAR'a, Anestezist Dr. HAIAJK TOYGARLTya ayrıca hemşire Gülay Başkıran'a ve Alman Hastanesi'nin başta yöneticileri olmak üzere tüm personeline teşekkürü bir borç bilirim. HALİTTEZCAN B e y m B&M C Kış İnd • Aaana Beymen • Arkara Beymen • Antalya Beymen • Bodrjm B&M Club • Bursa Beymen • Eskışehır Beymen • Atakoy Tunzm MerKezı Beymen/B&M Club • Bevoğhj Beymen • ErenkOy Beymen/B&M Club • Hılton Beymer • Kadıkoy Beymen • Levent Beymen • Rurne', B&M C ub • Ş şlı Beymen • Izmır Beymen • Malatya Beymen • Mersın Beymer • Samsun Beymen B E Y M E N Türkivc Yazarlar Sendikası Ustalarımızla Birlikte Melih Cevdet Anday Açılış Konuşması Oktay Akbal KatılanJar llhan Selçuk Konur Ertop AJi Sirmen Hayati Asılyazıcı Orhan Koçak Melih Cevdet Anday'dan Şiırler Müşfik Kenter Melih Cevdet Anday'dan Tiyatro Engin Şenkan Serpil Pamur Melih Cevdet Anday'dan Dialar tsa Çelik Şarkjlar Esin Noyan Engin Noyan Sunan Candan Sabuncu 28 Ocak 1991 Pazartesı Saat: 18.00 Beyoğlu Karaca Tıyatrosu Davetıyeler: Cumhuriyet Kıtap Kulübü, Akademı Kıtabevı, Gençlık Kıtabevı, Yazarlarevı (Mülkıyelüer Bırlığı Kuruçeşme Lokalı), Karaca Tıyatrosu, T.Yazarlar Sendıkası (145 08 D2J TEŞEKKÜR Tüm hastalarına olduğu gibi ilgilerini esirgemeyen GATA Haydarpaşa Eğuim Hastanesı Komutanı Tbp. Thgg. Prof. Dr. SEDÂT YÜRÜTKEN'e koroner bypass operasyonumu başarı ile gerçekleştiren Kalp- Daraar Cerrahi Kliniği Dırektoru Prof. Dr. ENVER DURAN ve Prof. Dr. MUHARREM COŞKUN, Prof. Dr. UĞUR ORAL, Doç. Dr. YAŞAR TÜLBEK, Ojx Dr. HALDUN KARAGÖZ, Dr. ALİ KOCAİLİK, Kalp-Damar Cerrahi, Kardiyoloji Kliniği ve Yoğun Bakım çaüşanlanna şukranlarımla PERtHAN AYGER Türkülerim benim kannca katandır. Ben gitsem sözüm kalır. Değerli öğretmen ALAADDÎN GÖZDE'nin bitiveren, onurlu ve saygın yaşamındaki dostluğu ve sevecenliği arularda kalacaktır. KARALU'DA3J ÖĞRETMEN ARKADAŞL^RI ADEVA HÜSAMETTtV AKKAYA PENCERE "Galatasaray mezunu. Boğazıçili'den ortaokullara Frn. İng ve matemarık dersleri." Tel: 164 35 16 gûnün her saati Aşk ve Seks!. Geçenlerde TYS'nin düzenlemesiyle Aziz Nesin'in 75'inci yaşını kutladık. Unlü yazarlarımızın doğum yıldönümlerinde toplantılar ya- pılması ne güzel!.. Türküler, şiirler, şarkılar, konuşmalar, oyun- iarla süren şenlikte herkes eğleniyor. Peki, şair ya da yazar ne düşünüyor? Adına toplantı düzenlenen kişi çok mu mutlu? Görünüşte herkesin sevincinı paylaşıyor, kutlamadan hoşnut; ama gdn- lünde hiç mi burukluk yok? Yaşlanmanın getirdiği hüznü du- yumsamıyor mu? Ahmet Haşim'in şiirindeki merdivenin ba- samaklarını ağır ağır tırmanırken yüreği ne sdylüyor? 75'inci doğum yıldönümünde düzenlenen toplantıda çak- tırmadan yazarımızı gözlüyor, bu sorulara yanıt arıyordum. 'Topaz' dergisinin ocak sayısında buldum. Dergi Aziz Nesin'e soruyor: — 75'inci yaşında insan neler duyumsuyor?" Nesin yanıtlıyor: '— Ölmemiş olmanın muttuluğunu Aynı zamanda kendiya- şttlarım içerisinde kaybettiklerimin de üzüntüsûnü duyuyon/m. Onlann anılannı yaşıyorum. Ama bu yaşa kadar Türkiye orta- mında, bu koşullarda yaşamış olmanın sevincini de yaşamak- tayım." Bizden önce gözlerini dünyaya kapamış olan sevdiklerimi- zin hüznü de yaşamın bir parçasıdır. • Ancak dergi, aşk konusunda da Aziz Nesin'in yüreğini sor- gulamak istiyor: '— İnsanlar ileri yaşlarda âşık olabilirter mi? Seksle aşk iç içe mi sizce? Biri diğerinden soyutlanabilir mi?" Nesin yanıtlıyor: — İnsanlar asıl ileri yaşta âşık olurlar Çünkû aşkın ne ol- duğunu yaş ilerleyince anlarlar. Hayır, seks aşktan soyutlana- maz. Aynlmaz birbirinden. Ama insanın seks gücü kalmadığı zaman ister yaştan dolayı, ister başka nedenlerie, ister ola- naksızlardan olsun, aşk daha da büyür, o zaman platonik bir duruma dönüşür. Ama aslında tüm platonik aşklann temelin- de, şöyle ya da böyle güçsüzlük vardır. Bu, yaştan olabilir, fır- satsızlıktan olabilir. Örneğin eski saraylardaki harem ağaları- nın aşkı en büyük aşktır ki onlar hiçbir zaman uygulayamaya- cakları bir sekse özlem duyartar. Kısaca aşk her zaman var- dır, ama seks her zaman yoktur. Ama olabilirse, kesinkas aşk, seksle birlikte yürür. Yani ağıriık noktası aşkın bence sekstir. Ama tabii ben kadın erkek aşkından söz ediyorum. Ybksa va- tan aşkı, millet aşkı, efendim bayrak aşkı değil, insan bayrak- la seks yapamaz... Tabii vatanla da seks yapamaz." Aziz Nesin doğru konuşuyor; ama, anlaşılan bu alandaki yeni gelişmeleri izlemiyor. • Kimi insan, sevdiği ya da âşık olduğu kişinin esyalarından sekse ulaşmayı yeğler. Bilimsel açıklamaları ve örnekleri var. Adam önemli bir koltukta oturuyor, toplumda önemli yeri var; ama kadının kendisiyle değil, donuyla çorabıyla seks yap- mayı yeğliyor; namı diğer fetişist. Bir hastalık bu!.. Kadının sutyenini aşırıp aşkın doruğuna çıkmak için ge- ceyi bekleyen erkek az mı? Aziz Nesin şimdi diyebilir ki: Ben kadın külotundan, çora- bından, sutyeninden, jartiyerinden, kombınezonundan değil, bayraktan, vatandan, milletten söz açıyorum; insan bayrakla seks yapamaz, vatanla da yapamaz. • Son günlerin gelişmelerine bakılırsa birileri bayrak aşkı- na seks yapmaya hazırlanıyor. Vatan millet aşkı... Bayrak aşkı... Güzel şeyler; ama dikkat edelim, bu aşk yakında sekse d6nüşebiiir. Çünkü ileri yaşlardaki kimileri, yetersizlikten doğan saptk- lıklarını, fetişizme dönüştürerek bayrak üzerinde tatm/n et- mek sevdasında görünüyorlar. BÎRTAN Seni unutmayacağız, unutturmayacağız! ALTl'>BA$ Ankara Drvrimci Mücadelede Avnkatlar. Devrimci Mttcadelflde sanatçılar, KAM-SEN"li memuriar, AYÖ- OERüler, DEMKADtJar. ALKAD'Ular. MAK-DERIUer, TjöADTdar adına SAADET TOKSOY KAMUOYUNA Kuruluş amacı BARIŞI korumak ve SAVAŞIN yıkıcı gücüne karşı çıkmak olan "NÜKLEER SAVAŞA KARŞl HEKİMLER DERNEĞİ" başkanı Sayın Prof. Or. LEZİZ ONARAN'ın barış ağacını sulama- sını yasadışı eylem kabul ederek bu nedenle sorgulanmasını. ay- nı derneğın amacını paylaşan biz hekımler üzüntü ile karşılıyor ve yapılan ışlemı kınıyoruz. Prof. Dr. Orhan Süren Prof. Dr. Erol Mavi Prof. Dr. Cumhur Ertekin Prof. Dr. Veli Lök Prof. Dr. Mustafa Eminoğlu Prof. Dr. Türkan Süren Doç. Dr. Ahmet Karaman Doç. Dr. Nurettin Demfr Doç. Dr. Zühal Amato Dr. Yılmaz Bolat Dr. Alpaalan Berktay Dr. Hüseyln Ergüllü Dr. Sablha Ergüllü Dr. Mehmet Tunca Dr. Ertuğrul Erdem Dr. Ali Agzrtemiz Dr. Aslan Bora Dr. Ümlt Taktn Dr. Gürkan Dirik Dr. Kadrlye Türel Dr. Slnan Yücel Dr. Şeflk Mas Dr. Gökalp Müstecaplıoğlu Dr. Suat Kaptaner Dr. Melahat Sönmez Dr. Fuat Özerfcan Dr. Osman Seçkln Dr. Behiye Ertür Dr. Fıtma Uygur Dr. Faik Urbarlı Dr. Korkut Canbolat Dr. Sema Şemin Dr. Akll Cosan Dr. Alp Ayan Dr. Cengiz Dingil Dr. Pervin Cevheroglu Dr. Yesim İslegen Dr. Ahmet Can Bllg/n Dr. Bülent Pişmişoğlu Dr. İsmall Karademirci Dr. Dllek Güldal Dr. Sefa Güngör Dr. Zefrtn Güngor Dr. Abdullah Ergun Dr. All Gür Dr. Mustafa Vatansever Dr. Semih Şemiz Dr. O. Nuri Topal Dr. Seylt Kaya Dr. Salt Ada Dr. Ercan Ünsal CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ ADİLE NAŞİT Kültür Merkezi'nde D YENÎ YAPITLAR > ÇOK SATAN KİTAPLAR Ziyaret saatleri: 19.00-21.30 Cumartesı-Pazar: 11.00-18.30 Üyelere ındırım. ADİLE NAŞfT KÜLTÜR MERKEZİ/BAKIRKÖY Tel: 572 64 39 90 model Lux Doğan 85 model Doğan satılıktır. 572 96 06
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle