28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 1991 KİTAP KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 Bostancı Kitap Şenliği • KiUtör Servisi — Istanbul Buyükşehir BcJediyesi Deniz Işletmeleri Gcnel Müdürlüğu ile Cumhuriyet Kitap Kulubü'nun birlikte tasarladıklan Bostancı Kitap Şenliği Bostancı Deniz Otobüsü Iskelesi'nden dün başladı. Her 15 günde bir çeşitli yazarlan konuk edecek olan şenlik okurla yazan bir araya gctirirken Körfez krizi içinde yazarlann kitaba sahip çıkmaanı amaçlıyor. Acılışı dün yapılan şenliğe Salâh Birsel, Muzaffer Uyguner, Asım Bezirci, Vedat Gûnyol, Arif Damar, Mehmet Başaran, Halim Uğurlu, Melissa Gürpınar, Ahmet Miskioğlu ve Sabahattin Kudret Aksal gibi yazar ve şairlerle az sayıda kitapsever katüdı. MÖZİK Mozart'a savaş engeli • VtYANA (Reuter) — Körfez savaşı, Mozart'ın 200. ölüm yıldönümü etkinliklerini de etkiledi. 1991 yılı boyunca sürmesi tasarlanan Mozart şenliklerinın Avusturya'da düzenleyicisi Prof. Peter VVeiser, kutlamalar için Avusturya'ya gelmesi beklenen ziyaretçılerden birçoğunun biletlerini iptal ettirdiğini açıkladı. Viyana'da sahnelenen "Lucia Scilla" adlı Mozart operası genellikle boş sıralara oynandı. Rio'da rock dalgası • Kültur Servisi — Rio de Janeiro rock müzik festivalıyle dalgalanıyor. 18 ocak günü Prince ve Joe Cocker'm katıldjklan konserle başlayan raüzik maratonu 26-27 ocak günü Wham'le sona erecek. 120 bin kişiyi konuk eden Maracana'da bu sayı her akşam tüm Güney Amerika'dan süren akınlarla kabanyor. Maracana'daki itiş kakış ortamında şimdiye dek bir genç yaşamını yitirdi, yüzlerce genç de çeşitli yerlerınden yaralandı. Ilgıliler konserlen Cumhurbaşkanı Fernando Collor De Mello'nun çocuklannın da izlediğini belirtiyor. •r Pop müzik ve savaş • Küllur Servisi — Körfez krizi muzik endüstrisini de olumsuz etkiledi. Her yıl Fransa'nın Cannes şehrinde yapılan Uluslararası Plak Sanayi Fuan'na (MIDEM) terörden çekinen birçok ünlü sanatçı katılmayacağını açıkladı. Dün başlayan fuara "en iyi soul, caz sanatçısı" ödülü verılecek olan Ray Charles ile Quincy Jones katılmayacaklannı açıkladılar. Terörden çekinen sanatçı listesine Gipsy King de eklendi. Ingiliz sanatçı Jimmy Sommerville de ulkesinde kalmayı tercih etti. Diğer tarafta Kuzey Afrika kökenli sanatçılar ise "sıyasi gerekçeler" Ûe bu fuara katılmama kararı aldılar. SINEMA/ATİLLÂ DORSAY 26 OCAK 1991 SAAT: 15.00 "Yakıh Dönem Türk Şiiri" Hilmi Yavuz Etünlikler ücretsizdir. ÎÜİKTİSAT FAKÜLTESIMEZUNLARICEMIYETÎ Cumhuriyet Cad. 27/6 Taksim Tel: 150 50 34, 150 16 42 INDIRIM \liiili) Collection Aşkın bedelini ağır ödeyen güzel denizkızının öyküsü sinemalarda Disney'inkeyîflî düş dünyasıDeaizkın (Little Mermaid) / Yönetim ve senaryo: John Musker ve Ron Clements / Müzik: Alan Menken / Şarkı Sözleri: Howard Ashman / Bir Walt Disney yapırru (Emek, Reks, Akün vs.) Walt Disney'i nasıl bilirsiniz? Gelmiş- geçmiş en buyük canlandırma sinema- cısı olarak, değil mi? Bu alanda daha 1920 soniarından başlayarak yapılabile- cek olan her şeyi yapan, denenebilecek her şeyi deneyen, canlandırma sinema- sını ayakları üzerine oturtan ve ardında bir imparatorluk bırakarak ölen adam!... Gerçi daha sonra (1970'lerde) Walt Dis- ney karşıtı, giderek düşmanı bir akım ge- lişmedi değil: Sanatçımn ve şirketinin fiİmlerini 'doganın kötii bir kopyasT ola- rak niteleyenler, Disney kahramanlanmn çocuklara 'şiddet ve kötülük aşılayan' kavgacı, sert tavırlannı eleştirenler ve Disney imparatorluğuna alternatif ara- yanlar oldu. Ama hiçbiri Disney yapım- lannın düzeyine erişemedi. Bir Fransız eleştirmeninin alayla belirttiği gibi "TV'de bize kilo\la sunulan sözümona çizgi filmlerde, ancak kımddayan kahra- manlann yanında" Disney filmleri hâlâ alanın başyapıtları olarak kalıyor. Ve bu başyapıtlar ne yazık ki yeni ku- şaklarca bilinmiyor. Disney'in 'Pamuk Prenses ve 7 Cuceler', 'Bambi', 'Peter Pan', 'Fantazya', '100 Dalmaçyalı' vb. filmleri dunya sinemalarında (özellikle Noel tatillerinde) surekli yeniden göste- rime sunulurken, bu filmler bizde kaç yıldır görulemez durumda. Geçen aylar- da TRT genel mudürunün, Disney'in canlandırma filmlerinin de satın alındı- ğına değgin açıklaması bu açıdan çok il- gimizi çekmişti. Ne yazık ki bu açıkla- ma gerçekleşmedi. Ve bu arada, Disney şirketi, yaklaşık 30 yıllık bir aradan sonra, uzun metraj- lı ve konulu çizgi filmlere parlak bir dö- nüş yaptı. 'Oliver ve Arkadaşlan'ndan sonra kotarılan 'Küçük Denizkızı', tüm ANDERSEN MASALINDAN — John Musker ve Ron Clements'in Hans Christian Andersen'in masalından uyarladıgı ve yönettigi film, yalnız küçüklere degil büyüklere de yoneiik bir mizah dtizeyi taşıyor. dunyada büyük coşkuyla, ilgiyle karşı- landı. Ve bu film bıze dek geldi. Böyle- ce genç seyirciler, yıllar sonra Uk kez ger- çek bir Disney fîlmiyle karşılaşma fırsatı elde ediyorlar. Bu, gerçekten de çok guzel bir fırsat. Çünkü 'Kiiçük Denizkızı', her ne kadar canlandırma sinemasının özellikle TVden pek alıştığımız klasik verileri ve özellikleriyle başlar gibi gözükse de, kı- sa surede Disney damgası üste çıkıyor. Yani inanılmaz bir çaba, sabır ve emek- le (kuşkusuz aynı ölçüde de sermayeyle) gerçekleştirilmiş ve kısa surede kendi ku- rallarını, yasalannı ve değerlerini baskın kılan bir dunya... Yalnız kuçuklere de- ğil, buyuklere de yoneiik bir esprı duze- yi... Ve duygusalhkla mizahı harman eden son kerte hoş bir müzik (En iyi film muziği ve 'Under the Sea' adlı şarkıya en iyi şarkı Oscar'ları). Bu Hans Chris- tian Andersen masalı, Disney 'külliyatı 1 na yine bir dızi unutulmaz ve şimdiden ölmezleşmiş kahraman ekliyor: Bir insa- na tutulmanın bedelini ağır ödeyen gu- zel denizkızı, tüm yakışıkuların özellik- lerini kendisinde toplamış 'dıişler pren- si', 'kötülüklerin anası' denizcadısı Ur- sula, her turlu deniz hayvanının aman- sız düşmanı Fransız aşçıbaşı, sevgililerin en buyük yardımcısı sakar yengeç Sebas- tian... Ve denizaltı duygusunun egemen olduğu, elbette ki tum bilinen fızik, yer- çekimı ve denge kurallarına meydan okuyan bir git-gel, bir karmaşa!... 'Kiiçük Denizkızı'na kuçüklerinizi mutlaka yollayın. Ama onları yalnız bı- rakmamak bahanesiyle siz de görün bu filmı!.. Disney'in kayıp, ama hep bir duş olarak uzaklarda varolan dunyasını bun- ca yıl sonra yeniden bulmak az keyif de- 8U. Chris Colombus'unyönettiği 'Evde TekBaşına9 birçocukfilmi Evde unutulan yaramaz silahşörEvde Tek Başma (Home Alone) / Yönetmen: Chris Colombus / Senaryo: John Hughes / Oyuncular: Macaulay Culkin, Catherine O'Hara, John Heard, Joe Pesci, Daniel Stern, John Candy / Bir FOX filmi (Site, Süreyya, Beyoğlu, Şafak, Ankara Kızıhrmak, Derya Sanat) 'Kutsal aile'ye adanmış bir seri film- den sonra Amerikan sınemasından ge- len 'Evde Tek Başına', bu kez 'kutsal ai- le'nin kutsal sığmağmı, yani *evf ele alı- yor. Kalabalık ailesi tarafından bir No- el yolculuğu eşiğınde evde 'unululan' 8 yaşmdaki küçük Kevin, elbette ki Anglo- sakson uygarlığının kalesi olan evini, 'vuva'sını, kuçük yaşına karşın koru- maktan geri kalmayacaktır. Gerçi küçük Kevin, her küçuk ve yaramaz velet gibi ailesinden şikâyetçidir, onlann bir sabah birden çekıp gitmelerini, bir akşam ön- ce ettiği duarun sonucu sanacak, aılenın birden 'ortadan yok olduğunu' duşüne- cek ve bunun getirdiği tum keyfi sürme- ye, koca evde istediği şcyleri yapmaya (yasak olanlardan başlamak üzere) da- Iacaktır. Ama ev, Amerikan toplumunun korkulu rüyası olan *ev fareleri'nin, ya- ni özellikle tatil dönemlerinde işlerini yo- ğunlaştıran hırsızların tehdidine uğradı- ğında, küçük Kevin, yeterince çocuk fil- mi ve TV dizisi izlemiş her fırlama Ame- rikan çocuğu gibi alacağı onlemler, ku- racağı tuzaklar ve yerleştireceğı mekaniz- malarla, hırsızlan perişan etmeyi bilecek- tır!.. 'Evde Tek Başına', kesinlikle bir 'ço- cuk filmi'. Chris Colombus'un daha on- ce Spielberg'e yazdığı senaryolar ('Greın- linler', 'The Goonies', TV'de izlediğimiz oldukça keyıfli bir 'Genç Sheriock Hol- mes') bir yana, ilk onemli yönetmenlik deneyimi olan bu film, hemen hemen yalnızca kuçuk seyircilere yönellk. Ger- çekten de evde aile denetimi olmadan ya- payalnız kalmak, yasak olan her şeyi yapmak, gizli çekmeceleri açıp şeker ve çikolatalara saldırmak her çocuğun duş- lerinden biridir. Küçük Kevin, bu alan- da tüm gizli çocuk özlemlerine 'tercu- man oluyor'. Gerisi, temposu iyi ayarla- namamış, özellikle final öncesinde an- lalımı tavsıyan bir film. Ama kimi çok hoş sahneler (eski bir gangster Plminin kullanımı veya hırsızların evde başları- na gelenler), Joe Pesci ve Daniel Stern- in unutulmaz hırsız parodilerı ve küçuk Macaulay Culkin'in rahathğı, filmin iz- lenmesine yardımcı oluyor. Ancak tüm bunlar, bu filmin ABD'de tûm diğer filmleri geçip hasılat rekorları kırması- nı doğrusu kolay açıklayamıyor. Ame- rikan sinema sanayiinde kuçuk yaştaki- lerin, onlann sinemaya gitme ve yanla- rında büyüklerini de sürükleme alışkan- bklarının bir sonucu olsa gerek bu. Ama aynı zamanda koca bir ulkenin film ya- pımının hangi kriterlere ve hangi zekâ düzeyine teslim oldugunu görmek de ol- dukça hazin!... 'Vahşi Orkide', sinemaya da gerçek erotizme depek bir katkıda bulunmuyor Cilalanmış 'Emmanuelle'Vahşl Orkide (Wild Orchid) / Yönetmen: Zalman King / Oynayanlar: Mickey Rourke, Carre Otis, Jacqueline Bisset / Bir Triumph Productions filmi / 100 dakika. (Sinepop, Moda, Şafak) Kalın dudaklan ve iri yarı en- damıyla, yolu yanlışlıkla bir film setine duşmüş bir Alman hem- şiresini andıran Carre Otis, ca- mi yıkılmışsa da mihrabı hâlâ yerinde (hatta kimi zaman o mihrapla gencecik Otis'in cami- sine bile fark atan!) bir Jacque- line Bisset'in 'himaycsinde', muğlak ve gereğinden çok kan- şık bir mah' entrikayı çözmek ve bir turistik yatınmı ele geçirmek üzere Brezilya'ya doğru yola çık- tığında, hele çıplak kadınlar, ateşli bıçkın delikanlılar, karna- vallar, tangolar diyan Rio'nun kızgın güneşine ulaştığında, se- yircideki beklentiler de artık be- lirlenmiştir. Perdeye gelecek olan, oldukça erotik bir görün- tuler dizisi olacaktır. Zalman King, bu beklentileri belli ölçü- de karşılar. Genç avukatın, ön- ce duş altında utanmasızca se- vişen yerli bir çift 'dikiz' etme- siyle başlayan olaylar, onu tıp- kı Emmanuelle gibi seksin pra- tik yanları uzerine kimi dene- yimlerden sonra 'gerçek aşk'ı bulmaya doğru götünir... Emmanuelle benzetmesini boşuna kullanmadım. 'Vahşi Orkide', gerçekten de yıllar son- ra kavuşulan bir Emmanuelle gibi... İyi bir duş alıp temizlen-- miş, ter ve kirden annmış gibi duran (bu arada ne yazık ki al- dığı birkaç kiloyla yüzü biraz ablaklaşmış) bir Mickey Rour- ke, zaman zaman 'gençliğini anımsayıp'motosikletine atlasa ve dövme, deri yelek, altın kol- ye gibi eski aksesuarlarına ka- vuşsa da artık 'Siyam Balıgı'nın delikanLsı değildir kuşkusuz. O, ilk Emmanuelle filmindeki yaşlı Carlo'nun işlevini yuklenmiştir: genç bir kadına bedenini ser- bestçe kullanmayı, fiziksel aşkı telkin etmek, onu dış dünyaya açmak... Ama görmuş geçirmiş Claudia'nın da gizli ve büyük tutkusu olan VVheeler (Rourke), aslında yoksul ve yalnız geçmiş çocukluğunun sorunlarından kurtulabiimiş değildir. Küstah ve güvenli tavırlan altında yapa- yalnızdır, belki de iktidarsız. Öğretme sırası sonunda Emily- ye gelecek ve genç kadın, erke- YURTDIŞINDA TUTULMADI — Vahşi Orkide' jurtdışında hiç tutulmadıgı halde bizde hasılat rekorian kırdırabilir. Filme, hâlâ dikizci kalmış toplumumuzdaki kimi çevreler ilgi duyabilir. ğin sorunlarını çözümleyerek gorevini 'hakkıyla' yerine getire- cektir. Zalman King, gunümbzün Just Joeckin'ı olmaya sıvaruyor. Nesıl Amerikalı fotoğrafçı, 1970'lerde Emmanuelle serisiy- le özgür kadın imajını ve cinsel devrimi alabildiğine sömüren şık, cilalı, sofistike sözümona seks filmleriyle dünyayı birbiri- ne kattıysa, King de senaryosu- na katıldığı *9 Buçuk Hafta' ve- ya yönettiği 'llişki-Two Moon Junction' gibi filmlerle aynı şe- ye soyunuyor. Bu cilalı, egzotik dekor ve müzikle paketlenmiş film, sinemaya da gerçek erotiz- me de pek bir katkıda bulunmu- yor. Yine de cinsel sorunlarını çözememiş ve hâlâ oldukça 'dikizci' kalmış toplumumuzda, ergenlik çağındaki liseliler, genç çıraklar, kız arkadaşlarına 'öz- gür aşk' telkininde bulunmayı duşleyen üniversite öğrencileri ya da sadece bunca 'çocuk fil- mi'nden sıkıhp bir de 'yetişkin sinema' örneği görmek isteyen- ler başta, genişçe bir kesim bu filme ilgi duyabilir. Ve dışarıda hiç tutulmadıgı halde bizde ha- sılat rekorları filan kırdırabilir... 'Memphis Belle' efsaneleşmiş bir bombardıman uçağını konu alıyor Ekranda göremediğiniz savaş cehennemiMeatpkls Belle Yönetmen: Michael Caton-Jones / Senaryo: Monte Merrick/Görüntü: David Watkin / Müzik: George Fenton / Oyuncular: Matthew Modine, Eric Stoltz, Sean Astin, Harry Connick Jr., Reed Edward Diamond, Tate Donovan, Billy Zane, D.B. Sweeney, John Lithgow / Bir VVarner Bros filmi. (Emek, Reks, Akün, Şafak, Bakırköy) "Ateş Arabalan" nın, "Görev"ın un- lu yapımcısı David Putlnam'la "Skandal" ın yönetmeni Michael Caton- Jones, bizim TRT'nın geçen dönemde cuma geceleri sunduğu Savaş Filmleri Toplu-Gösterisi'ni izledikten sonra kafa kafaya verip bu filmlerin çağdaş bir ben- zerinı yapmak ıstemişler!.. Gerçekten de 'Memphis Belle', tıpkı o filmler gibi, te- loizyonun, penisilinin, çocuk felci aşı- sının ve 'frizbi' oyununun icadından önce" (yonetmenin sozleri) ve de kuşku- suz savaşın bir medya olayı olarak, bir seyirlîk olarak küçük ekrana gunügunü- ne gelmesinden de önce (bunlar bizim sözlerimiz) ne menem bir şey oldugunu, özellikle bombardıman pilotu olmanın ve düşman arazisi üzerinde uçmanın se- ruvenini işleyen bir film... Film, doğrusu sözunu ettiğimiz 1940'lann fiİmlerini ammsatan (ve de oz- leten) bir havada başhyor (O filmlerde hiç olmazsa unlü starlar vardı!). Diğer bir deyimle, ilk yarısı oldukça sıkıcı ve tekdüze, Hele günde 24 saat TV'lerde sa- vaşı izliyorsanız!.. Ne var ki, ikinci yarı- da işler biraz değişiyor. Çağımızın tek- nolojik olanaklannın da buyük ölçüde katkısıyla, savaş cehennemi, özellikle de bir bombardıman uçağının içinde, ger- çekten tehlikeli bir görev sırasında ola- bilecekler, tüm canhlığıyla, etki gücüy- le perdeye geliyorlar. İkinci savaşın Ame- rikan cephesinin Memphis Belle adlı, tam 25 kez tehlikeli göreve çıkmış ve hep- sinden de sağ-sağlim dönmeyi başarmış olan efsaneleşmiş uçağının son macera- sına tanık oluyoruz. Memphis Belle'in 5 seferine katılmış ve belgesel bir film çek- miş olan (bu filmin bir bölumu, bu film- de de kullamlmış) unlü yönetmen Wil- liam Wyler'ın kızı Catherine Wyler'ın da yapuncılan arasında bulunduğu film, ge- İeneksel vatan-millet yanına ve "savaş kahramanlığı"nı yüceltici tavnna karşın, en azından, eski Hollyvvood'un tersine, star oyunculara, mekanik bir jîerilime ve de yaşanmış aşk öykülerine odün vermi- yor. Küçük ekranda 24 saat savaş izle- seniz de göremeyeceğiniz olaylar, bir uça- ğın içinden gorülmüş, yaşanmış korku, dehşet ve meydan okuma, sinemanın bü- yük perdesinde çok daha etkileyici bo- yutlar alıyor. Demek ki, kuçük ekranın onunden kalkıp bir bombardıman uça- ğının içine girmek içın iyi bir fırsat!.. Konserde uç olu • SALT LAKE CITY (AFP) — ABD'nin Salt Lake kentınde Avustralyalı rock topluluğu AC-DC'nin verdiği konser sırasında üç kişi ezilerek öldü. Konser salonunun yoneticileri, panik çıkmasından korktukları için olayı kimseye duyurmadılar ve konseri sürdurduler. 14 yaşındaki iki erkek çocuk ve 19 yaşmdaki bir genç kız, konseri n başlannda sahneye hucum eden seyircilerin altında kalarak Emeç*in 'Mozart' konseri • İZMİR (ANKA) — Mozart Yılı nedeniyle Mehveş Emeç 1 ve 2 mart tarihlerinde İzmir'de iki konser verecek. Mehveş Emeç, Izmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğindeki şef Veronica Dudarova'nın yöneteceği konserinde Mozart'ın Kuçuk Bir Gece Muziği adlı yapıtıyla, 20 nolu pıyano konçertosunu ve 40 nolu senfonisini seslendirecek. ' dergisi • ANKARA (ANKA) — Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu, doğa ve doğa sporları konularını içeren "Dost" isimli yeni bir dergi çıkarmaya başladı. Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğu'nun gelişimini "ve üniversite, akademik yıllarındaki faaliyetlerinın yani sıra doğa sporları ile ilgili yazıları içeren Dost'un ilk sayısında, 40'a yakın da makale bulunuyor. "feşamsal Öğeler' • Kültür Servisi — Akbank'ınsanat etkinlikleri sürüyor. Levent Sanat Galerisi'nde Ferhan Gözgü Çelik ve Ahmet Recep Çelik çiftinin yapıtlarından oluşan bir sergi açıldı. Mimar Sinan Üniversitesi Guzel Sanatlar Fakultesi Adnan Çeker atelyesinden mezun olan sanatçılar resimlerinde figüratif ve soyut çalışmaya önem verdikierini belirterek kontrastlarla dolu yaşamsal • öğeleri işlediklerini söylüyorlar. Akbank Levent Sanat Galerisi'nde ilk kişisel sergilerini açan sanatçıların sergide 14 yapıtı bulunuyor. Sergi 8 şubata dek açık kalacak. Emirden'den Istanbul • Kültür Servisi — Ressam Muzaffer Emirden'in yağlıboya çalışmalannın yer aldığı ilk kişisel sergisi Üskudar Belediye Sanat Galerisi'nde açıldı. Doğa çeşitlemelerinin yani sıra yağlıboya portre çalışmalannın da yer aldığı sergide toplam 43 adet tablo bulunuyor. Tablolarında özellikle Istanbul'dan değişik görüntülere yer veren ressamın sergisi S şubat gunüne dek açık kalacak. Arif Damar Sırpçafla • Kültür Servisi — Arif Damar'ın geçen yılın sonunda çıkan "Toplu Şiirler 1" adlı kitabından sekiz şiiri Sırpça'ya çevrildi. Sarajevo'da çıkan "Ordjek" adlı edebiyat dergisinde yayımlanan şiirleri Turkolog Lamija Hadziosmanovıç çevirdi. bugün bilsak 25 OCAK CUMA : 19.00 Başlangıcından Bugüne Türk Pop Muziği 1: Moğollar (Anılar,Görüntüler,Müzikler) Düzcnleycn : Cem KARACA 19J0 Bilsak TiyalroAtölyesi: "lşicBaş îştc Gövdc îşic Kanaılar" Görsel Sanat Atolyeleri Mchmct GULERYÜZ yonetıminde (Pcr. - Cum.) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 12.00-00.30 RockCafe-Bar(5Kal) 15.00-18.00 HcavyMcial 18.00-24.00 Rock Mural Pazar-Sonay bilsak, sıraselvılcrcad., soğancı sok. 7 cihangir M3 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle