Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Kırathoğlu:
Savaşa kanşmak
çılgmlık olur
• ANKARA CUBA) —
DYP Genel Başkan
Yardıması Nevşehir
Milletvekili Esat
Kırathoğlu, Türkiye'nin
Körfez savaşına
karışmasının çılgmlık
olduğunu belirterek
"Hükümet hiçbir şey
bilmiyor. özal da hükümet
de sokaktaki vatandaşın
bildiği şeylerden bile
habersiz" dedi. Esat
Kırathoğlu, Körfez savaşıyla
ilgili olarak hükümetin
körfez savaşına
girilmeyeceği yolundaki
sözlerine rağmen
Türkiye'nin üsleri
kullandırarak fıilen savaşa
girdiğini ve ikinci cepheyi
açtığını söyledi.
SHP heyeti
Güneydogu'da
• İNCİRLİK (Cumhuriyet
Güney tlleri Bıırosu) —
SHP Genel Sekreter
Yardımcısı Abdülkadir
Ateş, Incirlik Üssü'nden
kalkan ABD uçaklannın
"eğitim uçuşu yaptıklan"na
yönelik açıklamaları kabul
etmeyeceklerini söyledi.
Ateş, "încirlik'te söz
hakkının kimde
olduğu"nun belirtilmesi
gerektiğini bilirdi. SHP,
Güneydoğu'daki gelişmeleri
yerinde incelemek üzere
dün Adana'ya
milletvekillerinden oluşan
bir heyet gönderdi. Heyette
Sedat Doğan, Ahmet Ersin,
Mahmut Keçeli, Fikri Sağlar
ve Ömer Miski yer aldı.
Ecevit'ten tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — DSP Genel
Baskanı Bülent Ecevit,
Irak'taki nükleer
santralların bombalanmaya
başlandığını belirterek,
bunun nükleer silah
kullanmaktan farkı
olmadığını söyledi. Ecevit,
dün yaptığı yazılı
açıklamada, nükleer
santrallerin bombalanması
nedeniyle meydana gelecek
radyoaktif sızıntılann yalnız
santralların buhınduğu
yörelerde değil, Türkiye
dahil bütün bölgede insan
ve çevre sağlığına zarar
verebüeceğini vurguladı.
Ecevit, "Sonuçlan
açısından bunun nükleer
veya kimyasal silah
kullanmaktan aşağı kalır
yaru yoktur" dedi.
Dıır ihtaruıa
uymayanlara
ateş: 1 ölti
• tZMtR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Şirinyer'de
NATO tesisleri önünde
askerlerin "dur" ihtanna
uymayan bir kamyonet,
askerler tarafından tarandı.
Araç sürücüsü yaşanunı
yitirirken 1 kişi de ağır
şekilde yaralandı. Olay dün
gece yansından sonra
Şirinyer 16 Sokak içinde
meydana geldi. Sedat
Bıyıkoğlu yönetimindeki 45
AD 994 plakalı kamyonet
NATO tesisleri önünde
askerler tarafından
durdurulmak istendi.
"Dur" ihtanna uymayan
kamyonet askerler
tarafmdan tarandı. Araç
sürücüsü Sedat Bıyıkoğlu .
(32) olay yerinde yasamını
yitirdi. Arabada bulunan
Sadi Bıyıkoğlu (29) ise
çeşitH yerlerinden
yaraianarak Buca SSK
Hastanesi'nde tedavi altına
alıncı.
Vuralhan-
Arcayürek
davası
• ANKARA (AA) —
ANAP Ankara Milletvekili
Ercaı Vuralhan'ın gazeteci-
yazaı Cüneyt Arcayürek
aleytine açtığı 25 milyon
liraİK manevi tazminat
davaiina devam edildi.
Ankıra 6. Asliye Hukuk
Mahıcemesi'ndeki davanın
dünlü duruşmasına davah
tarai mazereti nedeniyle
katılnadı. Mahkeme, Ercan
Vurahan hakkında Dışişleri
Bakaıhğı memurluğu
sırasndaki iddialar
nedeıiyle açılan tahkikatla
ilgili kararın Daruştay'dan
gelrremesi üzerine
durışmayı ileri bir tarihe
ertefedi.
Körfez'deki harekâta "polis eylemi" diyen Inönü'den ÖzaVa:
Emperyalist politikaya adaySHP Genel Başkanı İnönü, Körfez'deki son
gelişmeleri değerlendirirken "Bütün bunlar bir
emperyalist politika. Sayın Özal bu emperyalist
poütikaya aday olduğunu ortaya koydu. Ama
şimdi artık öyle denilmiyor, çünkü Birleşmiş
Milletler şemsiyesi altmda yapıhyor" dedi.
ALİ DOĞAN
ANKARA — SHP Genel
Başkanı Erdal tnönü, Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın ABD,
tngiltere ve Fransa'nın izledik-
leri güce dayalı çıkar politikası-
nın geçmişte emperyalist politi-
ka olarak adlandırıldığını kay-
dederek, "Özal emperyalist po-
litikaya aday oldu. Ama şimdi
öyle denilmiyor, çünkü Birleş-
miş Milletler şemsiyesi altmda
yapdıyor" diye konuştu. İnönü,
"Sayın Özal, doğrudan savaşa-
IIBI diyemediği için, bize bir sal-
dın olmasma yol acacak ber tttr-
lü işleme girisiyor" dedi.
İnönü, Cumhuriyet muhabi-
rinin Körfez Savaşı ile ilgili so-
rulannı yanıtlarken, gelişmele-
ri dünya televizyonlanndan iz-
lediklerini söyledi. tnönii, Ame-
rikalı bir muhabirin Adana'dan
gectiği haberde, TRT'nin CNN
yayınlarını sansür etmesini,
"Anlaşılan Tiirk hükUmeti iki-
li bir tavır yürütüyor. Bir taraf-
tan ittifak güçlerine katkı yap-
tığını göstermek istiyor, bir ta-
raftan da Irak'a karşı bunu ka-
bul etmeyerek. bir açıdan Irak-
ın cevap vermesine engel olma-
ya çalışıyor. Ama balk bundan
rahatsız" biçiminde yorumladı-
ğını aktardı.-
Inönü şöyle konuştu: "Sava-
şın, ilk günlerin tahmini gibi bir-
kaç günde bitmeyeeeği göriilü-
yor. Gerçekten bizim kaderimiz
Irak'ın ne kadar gücü kaldığı-
na bağlı. Bunu yapacağını tab-
min etmiyornm benim korkum
ve kaygım biraz daha farklı.
Irak kuzeye çekilerek savaşı
uzatırsa, Irak'ın bir an önce tes-
lim olması için bizi cepheye sür-
meleri ihtimali daha >üksek. Sa-
yın Özal buna karşı koyacak
mı? Bunu görmüyorum. Böyle
bir direnişi bugüne kadar gös-
tenniş degil."
Başbakan Yıldınm Akbulut'-
un "konuyu ttç kez Meclis'e ge-
tirerek izin aldıklannı" sürekli
yinelediğini vurgulayan İnönü,
"Eğer maksat izin istemekse bu
bir defada alınır ama ne için izin
istediğini bilmiyorsanız, üç de-
fa degil, on defa da getirirsiniz
Meclis'e. Üç defa izin istemek
marifet değil. Bir defa isteyip,
ne istediklerini söyleyerek yap-
salardı" dedi.
Özal'ın Körfez'deki gelişme-
lere bir "fırsat" olarak baktığmı
belirten İnönü, Türkiye'nin
kendi idaresi dışında savaşa
adım adım sürüklendiğini söy-
ledi. tnönü sözlerini şöyle sür-
dürdü.
"Sayın Özal, doğrudan sava-
şalım diyemedigi için, bize bir
saldın olmasına yol açacak her
tiirlü işleme girişivor. Bir taraf-
tan da kendisini uzak tutmaya
çalışıyor. Bütün bunlar bir çıkar
politikası, bir emperyalist poli-
tika, emperyalist politika için
yeteri kadar gücünüz varsa, bu-
nu açıktan yaparsınız, yüiarca
Batılılann yapüklan gibi. tngil-
tere ve Fransaimgün eski güç-
lerine sahip olmadıklan için,
bunu ABD ile biriikte yapıyor.
Sayın Özal, şimdi bu emparya-
list politikaya aday olduğunu
ortaya koydu. Ama şimdi artık
öyle denilmiyor, çünkü Birleş-
miş Milletler şemsiyesi alünda
yapüıyor."
ABD'nin bu savaşı sonunda
kazanacağını, Irak'ın gelişmiş
ülkelerin teknolojisi ve sanayi-
si ile boy ölçüşmesinin mümkun
olmadığını belirten tnönü, "Sa-
yın Özal, Irak'ın gücü kınldı-
ğında barış masasında rol sahi-
bi olacagız diyor. Barış sırasın-
da rol sahibi olmak için savaşa
ginnek gerekmez. Toprak al-
mak istiy orsanız o başka? Ama
madem ki uluslararası hukuk
düzenini korumak için bu hare-
kât yapılıyor, niçin toprak ve-
recekler bize? Savaşa katılan ya
da katılmış gibi yapıp da aslın-
da katılmayan insanlara neden
pay verecekler? Olacak şey de-
ğil" diye konuştu.
ABD önderliğindeki çokulus-
lu gücün harekâtım "uluslara-
rası polis eylemi" olarak nitele-
yen inönü, Genel Sekreter Hik-
met Çetin'in TBMM'deki ko-
nuşmasında ANAP'hlara "Bu
yol sonunda sizi Yüce Divan'a
götüriir" sözlerini anımsatarak,
"Tabi oraya gitmelerini istemi-
yonız. Ama bu Medis'teki olay-
lara bağlı. Kendiniz içinriskala-
bilirsiniz. İşadamlan, tüccar
böyle çalışıyor. Ama bu cağda
emperyalist politika yttrüterek
ölkenin itibarını
arttıramazsınız" dedi. İnönü
şöyle devam etti:
"Birdenbire emperyalist bir
politiya girmek bizim dış ilişki-
lerimizi yaralar, ondan kurtul-
mak için yapılacak şey de,
ABD'nin sözünden çıkmayan,
onun politikasını her yerde yü-
rıiten bir uydu ülke haline gel-
mek olacaktır. Çünkü artık bü-
tün dünya bizi yayılmacı fırsat-
çı bir ülke olarak tanıyacak,
bundan sadece Sayın Özal ve
partisinin kısa dönemli bir pres-
tij çıkarı olacak. Televizyon ve
radyolarda kazananlann yanın-
da görünecek. Ama bu Ulkenin
çıkarı değil."
Demirel, Saddam konusunda Türkiye ve müttefıklerisuçladv
Frankeştayrfı siz yarattınızDemirel, önümüzdeki günlerde olağanüstü
tedbirler ilan edileceğini belirterek "Bu
konuda birtakım bilgilerim de var. Buna
hazırdırlar" dedi. Demirel, încirlik'in
kullanılması konusunda da NATO'nun,
Încirlik'in ittifak adına kullamldığını kabul
etmediğine dikkat çekti.
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) —
DYP Genel
Başkanı Süley-
man Demirel,
partisinin
TBMM grubunun dün yaptığı
olağanüstü toplantıda, Körfez
savaşında Irak'ın karşısında yer
alan ülkelerin, Irak'ın füze atış-
lanna hedef olan tsrail'i savaşa
taraf göstermemek için büyük
gayret gösterdiklerini belirterek
"İsrail'in taraf yapılmadığı bir
olava, Türkiye taraf yapümıştır"
dedi. Türkiye'yi yönetenlerin
Saddam Hüseyin'i "Bir gün bi-
rader, ertesi gün canavar" ola-
rak gördüklerini söyleyen Demi-
rel, müttefik ülkelere ve Türki-
ye'yi yönetenlere, "Bu Frankeş-
tayn'ı siz yarattınız" suçlaması-
nı yöneltti. Demirel, Cumhuri-
yet muhabirinin sorusu üzerine
olağanüstü hallerde uygulanan
hükümlerin uygulamaya konul-
ması için hazırlıklar yapıldığını
kaydetti.
Hükümetin halka, Türkiye'-
nin Körfez savaşının neresinde
olduğu konusunda açıklama
yapmadığı yönündeki eleştirile-
rini dün de sürdüren Demirel,
hükümetin 4 gündür normal ça-
lışma günleri dışında toplanan
Meclise de bilgi vermediğini vur-
guladı. Türkiye'nin Körfez sava-
şındaki konumunun yabancı
radyo ve televizyonlarda yayım-
landığına dikkat çeken Demirel,
"Bu bilgileri yabancı radyo ve
televizyonlardan almak bizi
incitiyor" dedi. İsrail'in, ABD-
nin yardım önerisini "Bizim
onurumuz var" diyerek reddet-
tiğini anlatan Demirel, Türkiye^
nin NATO'dan Çevik Kuvvet is-
temesini eleştirdi. Çevik Kuv-
vet'in üslere daha sonra gelen
9aVaŞ kOtll, hepimiZ OİUniZ Çocuklara "sa-
vaş nedir?" diye sorulunca her biri bir başka şey söylüyor: "İn-
sanlan öldürmek", "savaş kötü, hepimiz ölüriiz", "yangın çı-
Nusaybin'de kar", "bütün evler bozulur, evlerde yaşaymlar ölür..." Kimi
4, kimi 14 yaşındaki çocuklar sımr boyunca oynarken bu kez "Ba-
nş nedir?" diye soruyoruz. Biri "özgüriük" deyince hepsi sırayla
aynı yanıtı tekrarlıyor. (Fotoğraf: Ergun Aksoy)
yabancı uçaklann "vesilesi" ve
bu uçaklara kapının açılması ol-
duğunu kaydeden Demirel, Sad-
dam Hüseyin'in beş gündür
dünya ile boğuşmasına rağmen
Irak'ın çökmediğini, Körfez sa-
vaşının daha yeni başladığını
söyledi. Körfez savaşının birkaç
günde sona ereceğini tahmin
eden yöneticilerin, "Kafaların-
da yarattıklan kendi dunyalann-
da yasadıklanıu" belirten Demi-
rel, Başbakan Yıldınm Akbu-
lut'un Incirlik Üssü'nden kalkan
uçaklann Irak'ı bombalayıp
bombalamadığı konusunda net
bir şey söylemediğini vurguladı.
Demirel sözlerini şöyle sürdttr-
dü:
"tyi ama, uçaklar kalkıyor
buradan. Türkiye, üzerine bir
husumet almaktadır. NATO, tn-
ciriik'in ittifak adına kullamldı-
ğını kabul etmiyor. 'Türkiye bu
•>ebepten dolayı üstüne bela çe-
kerse, tecavüzü üstüne çekerse
ben niye geleyim' diyor. Avru-
pa'mn kuçük devletleri. Türki-
ye'nin tecavüze uğramadan, ken-
di çıkardığı bir savaşa taraf ol-
mak istemiyorlar.
Saddam'ı abartan, büyüten,
küçülten biz değiliz. Saddam ne
ise a 600 tayyare, 5 bin tank, bin
200 füze, bir milyon asker, güç
bu. Ne büytiteceksiniz, ne kü-
çülteceksiniz. Üzerine binlerce
bomba atılmasına rağmen bel-
kemiği kınlmış gibi görünmü-
yor. Bu, Saddam'ı büyütmek de-
gil."
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın, sekiz yü süren lran-
Irak savaşı sırasında Saddam'ı
kucakladığını bildiren Demirel
"Şimdi yakasına yapışıyorsu-
nuz. 200 kişilik ticaret heyetle-
riyle kaç kere Irak'a gittiniz?
Irak'a iki milyar dolar borç ver-
diniz. 100 milyar dolariık pelro-
lü, liraanlanmızdan satmasını
sağladınız. Biz Saddam'a bir
gün 'birader', ertesi gün
'canavar' diye bakmadık. Bu
Frankeştayn'ı siz yarattınız. Bu-
nu Türkiye'yi yönetenlere de
söylüyoruz. Türkiye'yi yöneten-
ler 2 agustostan beri savaşa aşer-
mişlerdir." dedi.
NOTLAR
Gaz maskesi yerine *kızıl maske'
CELAL BAŞLANGIÇ
ADANA — Incüiik Üssü, kentin iki
yerleşim biriminde kurulu; Yüreğir ve
Incirük. Başka bir deyişle UssUn binala-
nnın büyük bölümü Încirlik'te, pisti ise
Yüreğir'de.
Günlerdir üssü fotoğraf makineleriy-
le, kameralanyla 'gözetleyen' gazeteci-
ler.'İncirlik tesisleri' yazan kapıda iki
'kontık' gördüler; Yüreğir Belediye Baş-
kanı Sebahattin Eşberk ve încirlik Be-
lediye Başkanı Cumali Kar. Başkanla-
rın amaa üs komutanlarıyla görüşüp
"Sivil halkın konınması için alınacak
önlemlerde yardımınız olur mu" diye
sormaktı. Ancak dış kapıyı bile aşama-
yıp geri döndüler.
Incirlik Üssü'nün kapısı dün de hare-
ketliydi. önce Sosyalist Parti Genel Baş-
kanı Ferit tsever, 'dış kapı'ya dayandı.
Ancak içeri giremedi. tlsever, "Görüş-
me isteğim kabul edilinceye kadar" de-
yip üssün kapısına oturuverdi. Arkasın-
dan SHP'nin Genel Sekreter Yardımcı-
sı Abdülkadir Ateş başkanhğında beş
milletvekilinden oluşan heyet geldi în-
cirlik Üssü'nün kapısına.'Sadece
millervekileri' içeri alındılar. Ateş, "üs-
sün kapısında bilgi aramalanmn" gerek-
çesini anlatıyordu:
—Hükümetin bize vermediği bilgiyi
bulmaya, yorumlamaya çalışıyoruz. tlk
elden bilgi toplamak için geldik. Böyle
bir gezinin gerekçesi aslında bilgi yeter-
sizligi. Hükümet, gereken bilgiyi paria-
mentoya, muhalefet partilerine versey-
di, halka da sivil savunma ile ilgili ön-
lemler anlatılsaydı, bu çanşmaya gerek
kalmayabilirdi.
Türkiye'de, 'bilgilendinne yetersiztigi'
salt savaşın gündeme gelmesiyle ortaya
çıkan bir sorun değil. Ancak böyle
'sıcak' durumlarda kendini daha bir be-
lirgin hissettiriyor.
Türk Hava Yollan, saat 04.00'te Ada-
na'ya yeni bir uçak seferi koymuş. Re-
zervasyon yaptınrken bilgisayann başın-
daki görevli, "Biletinizi bir saat içinde
aldırın, uçak dolu. Bölgeye görevli gi-
den hemşireler ve doktorlardan neredey-
se hiç yer kalmadı. Son üç kişilik yer-
den birini de size veriyorum" diyor. An-
cak alana gittiğinizde 04.00'te DC-9 Ege
uçağının sadece dört yolcuyla kalktığı-
na tanık oluyorsunuz. Bir de pist kıyı-
sındaki görevli soruyor:
—Hayret, bu uçaktan nasıl haberiniz
oldu? Daha yeni konmuştu. Pek de du-
yulmadı.
siniz. Bu akşam yeni emir geldi. Arama-
lar sıklaştınldı" sözüyle yeni bir duru-
mu ortaya koyuydr. Siz de polislere böy-
le bir şeyin girişte neden duyurusunun
yapılmadığını, yazılı emri görmek iste-
diğinizi söylüyorsunuz. Az sonra 'Ata-
türk Havalimanı Emniyet Şube Müdür
Yardımcılığf ndan siyah takım elbiseli,
kır saçh bir 'görevli' gehyor "Çık dışan"
diye bas bas bağırarak Çıkmayacağını-
zı, yurttaş olarak bunları bümenin hak-
kınız olduğunu anlatınca, elindeki res-
mi yazıyı 'Oku bakalım' diyerek önünü-
ze bırakıp gidiyor. Giderken de bir uya-
rısı var; 'amirieri'nin aksine, çok kibar
davranan polislere:
—Bunu iyi arayın, tehlikeli birine
benziyor, diyor.
"Körfez savaşı"nın Türkiye açısından neredeyse bir simgesi
durumuna gelen încirlik'te 20 bine yakın insan yaşıyor.
Belediyenin elindeki bilgiye göre bir tek sığınak yok. Birkaç gaz
maskesi dağıtümış, o kadar. Adanalılar, "Gaz maskesi yoksa
biz de 'kızıl maske" ile korunuruz" diye espri yapıyorlar.
Böylesine 'erken seferler'de başka
'bilgüendirmemeler'le de karşılaşabiliyor
insan.
04.00 uçağma binmek üzere günün er-
ken saatinde Atatürk Havaalanı'na ge-
liyorsunuz. İlk elektronik aramada po-
lisler, "Bu gece yeni bir emir geldi. Çan-
tanızdaki teybi ve saç kurutma makine-
sini kontrol edecegiz" diye uyarıyor.
Teybın tuşuna basılıyor, saç kurutma
makinesi prize takılıp deneniyor. Ikisi de
çahşıyorsa, "Buyrun" diyor polisler,
"GeçebUirsiniz."
Uçağa binmek üzere ikinci aramadan
geçerken polisler, "Çantanızdaki pille-
ri, teybi ve benzeri araçlan geçiremez-
Sarı saman kâğıttaki resmi yazıda,
"tıraş makinesi, teyp, saç kurutma ma-
kinesi gibi aletlerin yanı sıra bunlann
kullanımında yararlanılan pil ve benze-
ri güç kay naklannın yolcu beraberinde
uçağa alınmaması" belirtiliyor. Polisler
de 'emir uyannca' elektronik daktilonun
içindeki pilleri alıp bir 'teslim tesellüm
belgesi' veriyorlar. Yanınızda ruhsaüı si-
lahınız olsa, aynı yöntemle alınır ve in-
diğiniz yerde benzeri makbuzla teslim
edilirdi. Pillerin ne olacağını sorarsa-
nız,"SUahlara yaptıgımız gibi bir düzen-
lememiz yok. Ne yapılacağı da tam ola-
rak bildirilmedi. tyisi mi, siz bunlan dö-
nüşte alın" yanıtıyla karşı karşıya ka-
lırsınız.
Böyle 'ufak tefek bUgflendirmeme'ler
'Körfez savaşı'mn bir yansıması olsa ge-
rek. Örneğin dün SHP heyeti Adana Va-
lisi Recep Birsen Özen'le görüşürken
"sivil savunma için her türlü önlemin
aundıgını, sığınak yeıierinin bildirildiği-
ni, konuyla ilgili olarak muhtarlann
bügilendirildigini" öğreniyorlar. Ancak
toplantıdan çıktıklarında Adana gibi
'ateş hattında' bir kentin hem de büyük-
çe bir mahallesinin muhtarı, "Bilgi ve-
rilmedi. Sadece sokaklardaki sivil savun-
ma görevlilerinin listesini verdiler. 'Ken-
dilerine haber vereyim mi?' dediğimde,
'Paniğe yol açar. Telaş yok' karşılığuu
verdiler. Sığınaklar varmış. Nerede ol-
duğunu dahi bilmiyoruz" sözleriyle'an-
latıyordu içinde bulundukları durumu.
'Körfez savaşı'mn Türkiye açısından
neredeyse bir simgesi durumuna gelen
Incirlik'te 20 bine yakın insan yaşıyor.
Belediyenin elindeki bilgiye göre bir tek
sığınak yok. Birkaç gaz maskesi dağıtıl-
mış, o kadar. Üssün pist bölümünün bu-
lunduğu dört yüz bin nüfuslu Yüreğir'-
de kâğıt üzerinde on sığınak görünüyor.
Ancak onlann da yerini bilen pek yok.
Adana'nın merkezini oluşturan Seyhan'-
da yedi yüz bin kişi yaşıyor. Ancak be-
lediyeye elli gaz maskesi verilmiş, bele-
diye bir de kendi olanaklanyla beş mas-
ke almış. Merkezdeki sığınaklar ise yak-
laşık beş bin kişilik görünüyor. Adana-
lılar, bir "Allah'a sıgındık" diye espri
yapıyorlar, bir de "Gaz maskesi yoksa,
biz de kızıl maske ile korunuruz" diye...
Demirel'in deyişiyle 'uçak gemisi" În-
cirlik'in bulunduğıı beldede, Yüreğir'de,
Seyhan'da yasayan Adanakları şimdilik
Allah koruyor.' Tüm Türkiye'dekileri
olduğu gibi...
CUNEYT ARCAYÜREK
YAZIYOR
Yutturmacaların sonu
gelmeyeceğine göre
karadan savaşa
katıldığımızı
"zamanında" yabancı
TV'lerden duyabilirdik.
Genel yargı şuydu:
Pentagon istemiyorsa,
TÖ de istemezdi kara
savaşını... Bush
ağabeyimiz kalk
demiyorsa, yerimizde
otururduk.
Savaşa Girdiğimizin Resmi
Kabul, İtiraf ve İlanı...
ANKARA — İkinci cephenin topraklarımızdan açılması-
na izin vererek sıcak savaşın içine girdiğimizi, 4 gün gecik-
meden sonra, Başbakan Akbulut dün gece resmen kabul,
itiraf ve ilan etti. İşte günün kısa öyküsü:
Yabancı TV'ler görüntüleriyie, yerlisi, Batılısı yazılı basın
haberlerinde uçaklann kalkışını dakikası dakikasına sapta-
yarak duyuruyor. Hükümetimizin maşallahı var, kılı kıpırda-
mıyor. İncirlik'ten ABD uçaklannın kalkarak Kuzey Irak'ı hal-
laç pamuğu gibi attığını, üssün TBMM'den izin çıkar çık-
maz hemen kullamldığını birtürtü "resmen açıklamıyordu".
Gerçek halkımızdan saklanıyor diye basınımızdan, mu-
halefetimizden eleştiri yağmuru. Eleştiriler doğru mu, dog-
ru. Öyleyse hükümetimiz İncirlik Üssü'nün kullamldığını
"resmen" neden açıklayamıyordu?
Çeşit çeşit eleştiri var olmasına var da nedense bu soru-
ya yanrt arayan yoktu. Asker-sivil bütün gelişmelerin odak
noktasında görev yapan bir yetkili, dün sabah soruyu din-
ledi ve bize kısa bir açıklama yaptı:
"Hükümet, încirlik'in kullamldığını resmen açıklarsa, Sad-
dam'ı tahrik edeceğinden kaygılamyor. Bu nedenle resmen
duyurmuyor" demez mi? Pentagon adına CNN, eteklerine
zil takmış, üsleri kullandırıyoruz diye ekranda gobek atıyor.
Sokaktaki adam üsleri açarak TÖ'nün Türkiye'yi savaşa sü-
rükleyeceğini tartışıyor. Bizim hükümet, dünyamn bildığini
Irak'ın bilmediğini varsayıyor, aman duymasın diye resmi
açıklamalarda üsleri pas geçiyordu. "Sen akıl fikir ihsan eyie
Yarabbi" demekten başka ne yapılabilirdi?..
Akıl fikir ihsan eyleyen olmuş ki, Akbulut gece apartopar
ekrana geldi, ıkına sıkına adeta zorlanarak üsleri askeri
amaçla kullandırdığımızı söyledi. Başbakan sözlerinin taşı-
dığı ciddi anlamın bilincindeydi herhalde. Bu açıklama Tür-
kiye'nin 4 gündür sı-
cak savaşın içinde
olduğunu, dünya ve
Türk kamuoyuna
resmen bildiriyor-
du...
CNN bile işin far-
kına varmış. "Körfez
savaşının Türkiye'-
de siyasal bunalıma
dönüşme olasılığın-
dan" söz ediyor.
Oysa siyasal buna-
lım başlayalı çok ol-
du. O kadar ki,
DYP'li Köksal Top-
tan, doğasına aykırı
bir davranışla önce-
ki gün Meclıs kürsü-
sünden ANAP'hlara,
tabii hükümete -ses-
lenmiyor- sözcüğün
tam anlamıyla şöyle bağırıyordu:
"Dünya Türkiye'yle ilgili pazarlıkları biliyor. Meclis'in ha-
beri yok. Bundan utanmıyor musunuz?"
İnanın, iktidar adına biz utandık. Neden mi? Toptan bun-
ları söyleyince ANAP sıralannda "Kah kah kah, kih kih kih"
sesleri duyuldu. Hikmet Çetin, olası Irak saldınsından nasıl
haberimiz olacağına değinince, hükümet sıralanndan "Sad-
dam'a sor" diye laf atan "münasebetsiz" bakanlara rast-
lanıyordu.
Utanç perdesi yırtılınca insanoğlunun neler yapacağı bir
kez daha kanıtlandıktan sonra hava savaşıyla ikinci cepheyi
çoktan açan Amerika'nın karadan Irak'a saldırmamızı ne
zaman isteyeceği tartışmalarına geçildi.
Yutturmacaların sonu gelmeyeceğine göre, karadan sa-
vaşa katıldığımızı "zamanında" yabancı TV'lerden duyabi-
lirdik. Genel yargı şuydu: Pentagon istemiyorsa, TÖ de is-
temezdi kara savaşını...Bush ağabeyimiz kalk demiyorsa,
yerimizde otururduk. TÖ açıklar, fakat İncirlik'in Amerikalı
komutamnın buyruğunda olduğunu hükümet bir türlü itiraf
edemez. Üstüne üstlük herkesi kör sanan bir davranışla bu
hükümet üslerin egemenliğimizde olduğunu öne sürer. Du-
rum böyleyken kara savaşı olacak mı, olmayacak mı soru-
suna kesin yanıtı kim, hangi resmi makam verebilir?
İncirlik'ten "resmen söz etmeyen ve ettirmeyen" Başba-
kan, hâlâ "yaptıklarımızı BM kararlan çerçevesinde çoku-
luslu güce kapsamlı yardım" diye niteliyor.
Aynı havayı çalarak karadan da savaşa girersek hiç şa-
şırmayalım.
Irak'a karşı üsleri açmamızı "buruk ifadelerle" yorumla-
yan NATO ülkeleri, örneğin Almanya "saldırının Türkiye ta-
rafından tahrik edilmesiyle başlayacak savaşa" asker ver-
meyeceğini üstü kapalı biçimde önceki gün açıklıyordu.
Rafsancani, Muayyeri'yi özel temsilci gönderiyor. Üsle-
rin kullanımındaki sakıncalardan söze girip ikinci cephenin
kara savaşı hazıriıklannı sorgu sual edecekmiş. Boş ver, bi-
zimkine ne gam!
Köksal Toptan da kürsüden, topyekûn iktidara "Sizi biri
idare ediyor" dedi.
"İdare edenin" kim olduğunu nezaketen söylemiyordu.
Bizimkileri ABD'nin TÖ aracılığıyla yonettiğini dünya âlem
bilecek, Toptan bilmeyecek?
Olur mu?
P A R T İ L E R D E N
Savaş bahane edilmesin
ANKARA (UBA) — SHP Genel Sekreteri
Hikmet Çetin, "Savaş bahanesiyle
ı-j olağanüstü hal, savaş hali ilan edilmesi gibi
İ5İ uygulamalara kesinlikle gidihnemehdir"
' ' dedi. SHP Genel Sekreteri Diyarbakır
Milletvekih' Hikmet Çetin savaş bahanesiyle
demokrasiye zarar verilmemesi konusunda
hükumeti uyararak şunları söyledi: 'Ânlaşıhııası zor bir
savaşa bir kişinin isteğiyle adım adım sürükleniyoruz.
Buna bir de savaş bahanesiyle zaten yarım olan
demokrasinin askıya alınmasımn eklenmesi, çok daha
tehlikeli sonuçlar verir. SHP olarak bunu kabul edemeyiz.»»
Savaşın Türkiye'ye yararı yok
ANKARA (UBA) — SHP Genel Sekreter Yardıması
Cevdet Selvi, işçilerin savaşa karşı üretimden gelen
ğüçlerini kullanabileceklerini söyledi. Selvi, Körfez savaşı
ve Türkiye'nin durumu konusunda değerlendirmede
bulunurken Körfez'de çıkan savaşın Türkiye'ye hiçbir
yararı olmadığını, ancak Cumhurbaşkanı Özal ve iktidann
tehlikeli bir biçimde Türkiye'yi savaşa sürüklediğini öne sürdü.
İktidar Irak'ı kışkırtıyor
ANKARA (UBA) — Demokrat Merkez
Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa
Tmaz Titiz, iktidan, Irak'ı Türkiye'ye
saldınnası için kışkırtmakla suçladı. Titiz,
"Irak da Türkiye'yi savaşın içine sokmak
isteyecektir" dedi. Irak'ın mümkün olduğu
kadar fazla tarafı savaşın içine çekmek
istediğini belirten Titiz şunlan söyledi: "Iraİc aym taktiği
lsrail için de yaptı. Bir ölçüde başanh oldu. Bir ölçüde
başaramadı. Aynı şeyi Türkiye için de yapmak isteyecektir:'
Sonı önergeleri
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Hükümet üyelerinin
TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı kısa açıklamaları yeterli
bulmayan muhalefet milktvekilleri, Körfez krizi
konusundaki endişelerini bakanlara yönelttikleri sonı
önergeleriyle dile getiriyorlar. SHP îzmir Milletvekili
Birgen Keleş, De\r
let Bakanı Işın Çelebi tarafından
yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği sonı
önergesinde Körfez krizinin 1991 yılı makro ekonomik •
dengeleri üzerindeki etkisinin açıklanmasım istedi.