Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYETJ4 HABERLER 22 OCAK 1991
Tarharrdan
birlik çagrısı
• ANKARA (UBA) —
Sosyalist Birlik Partisi (SBP)
savaşa karşı çıkan bütün
siyasi parti, kurum, örgüt ve
kişilerin güçlerini
birleştirmelerini istedi.
Türkiye'nin Körfez'de
izlediği politika sonucunda
bölge halkının can güvenliği,
ülkenin bağımsızlığı
konusunda
endişelendiklerini belirten
SBP Genel Başkan
Yardımcısı Nedim Tarhan
ana muhalefet partisi
SHP'nin barış yanlısı
tutumunu takdirle
karşıladıklannı, ancak bunu
ytiksek düzeylere çıkarmasını
beklediklerini söyledi.
AJVAP, Meclis'i
toplamadı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Hükümetin
Körfez savaşı ile
Türkiye'nin durumuna
ilişkin bilgi vermeye gerek
görmemesi uzerine
ANAP'hlar dün TBMM
Genel Kurulu'na
katılmadılar. Başbakan
Yıldınm Akbulut'un, SHP
ve DYP liderlerini
önümüzdeki günlerde
çağırarak bilgi verraesi
bekleniyor. TBMM Genel
Kurulu, dün DYP'li
Başkanvekili Yıldınm Avcı
başkanlığında toplandı.
ANAP milletvekilleri, grup
yöneticilerinden aldıklan
talimat uyarmca genel
kurul salonuna girmediler,
muhalefet ise tam kadro
Meclis'te hazır bulundu.
Sözen: Halkla
aşacagız
• İstanbul Haber Servisi
— tstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Nurettin
Sözen, Körfez Savaşı'nın ve
merkezi yönetimin Türkiye
için bir şansızhk olduğunu
söyledi. tncirlik'teki olaylan
Türk kamuoyundan
saklamaya çalışan
hükümetin bunda başarılı
olamadığını söyleyen
Nurettin Sözen, "Bütün
bunlann halkın desteği ile
aşılacağım" söyledi.
Büyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sözen
dün DSP'li Bayrampaşa
Belediye Başkanı Necdet
özkan'ı makamında ziyaret
etti. Ziyarette Eyüp
Belediye Başkanı Kadir
Akpınar da bulundu.
Nurettin Sözen'e ilçe ile
ilgili sonınları anlatan
Necdet Özkan, şu anda
belediyenin en büyük
sıkıntısının belediye binası
olduğunu belirtti.
'Savaşa hayır'
• İç Politika Servisi —
Alevi Cemaatieri
Federasyonu tarafından
yayunlanan basm
bildirisinde insan hayatını
ve tabiatı korumak için din,
dil, ırk farkı gözetmeden,
bütün insanhk yararına
savaşa hayır istemi dile
getirildi. Alevi Cemaatieri
Federasyonu Başkanı Derviş
Ttır imzalı basm bildirisinde
Hazreti Ali'nin, "Zalimin
karşısında, mazlumun
yanında ol" sözü örnek
verilerek şöyle denildi:
"Bugünkü Irak'ın Kuveyt
işgalini hiçbir zaman tasvip
edemeyeceğimizi belirtirken
Batıh müttefiklerin de
Irak'a karşı açmış oldukları
acımasız saldınyı şiddetle
kınıyonu.
OzaFa destek
• İSTANBUL (UBA) —
Deri Sanayicileri Derneği
Başkanı Turgut Koşar,
Türkiye'nin Körfez savaşı
nedeniyle içinde bulunduğu
zor durumun geçici
olduğunu beürterek
"Türkiye, savaşa son derece
akılcı yaklaşmıştır. Şimdilik
bazı mağduriyetlerimiz var
gibi gözükse de ileride
bunlar ziyadesiyle
karşılanacaktır" dedi.
Turgut Koşar, AT'ye girme
isteğindeki bir ülkenin
BM'nin uluslararası
platformda aldığı bir karara
uymasını "gerçekçi" bir
politika olarak niteledi.
Turgut Koşar, Türkiye'nin
Körfez bunahmı ve
ardından gelen Körfez
savaşı süresince aldığı
kararlan "son derece
akılcı" bulduğunu söyledi.
Türkiye'ye destek konusunda eskiBakan Giray endişelt
NÂPO,tereddüt edebilirEski Milli Savunma Bakanı Giray, Irak'tan bir
saldırı olması durumunda, bazı NATO
ülkelerinin Türkiye'ye destekte çekingen
davranabileceklerini söyledi. Giray,
Türkiye'nin savaşta taraf olması konusunda
ise "Mahallende kavga varsa karışmak
zorundasm" dedi.
tç Politika Servisi — Eski
Milli Savunma Bakanı Safa Gi-
ray Türkiye'ye, Irak'tan bir sal-
dırı olması durumunda, NA-
TO'nun "Lokomotif üyelerT dı-
şındakilerin, "yardım
konusunda" yükümlülüklerini
yerine getirmekte tereddüt ede-
ceğini söyledi. Giray, bunun *Çe-
vik Kuvvet'in Türkiye'ye davet
edilmesinde yaşandığını ifade et-
ti. Safa Giray, Türkiye'nin, "ola-
sı bir savaş" durumunda, NA-
TO'dan "askeri birlikler" düze-
yinde ordu talebinde de buluna-
bileceğini, ancak buna
"şimdilik" gerek olmadığım
bildirdi.
Türkiye'nin, Körfez savaşın
da "Ikinci cephe" olasılığı ve
NATO'nun desteği konusunda
Cumhuriyet'in sorularını yanıt-
layan eski Savunma Bakanı Sa-
fa Giray, bazı NATO üyesi ülke-
lerin, Türkiye'nin yanında sava-
şa girmesini beklememek gerek-
tiğini bildirdi. Giray, bu konu-
daki soruyu yanıtlarken şöyle
dedi:
"Irak'ın, Türkiye'ye olası bir
saldırısı durumunda, bunun
NATO'ya karşı vapümış sayıla-
cağı bir gerçektir. Ancak böyle
bir dururada NATO üyesi ülke-
lerin, yükümlülüklerini yerine
gelirmelerinde bazı tereddtttler
vardır. Bu tereddiıtler, pakün lo-
komotif üveleri, ABD, Ingiltere,
Fransa ve Italya'nın dışındaki ül-
keler için gecerlidir. Örnegin,
Lüksemburg ve Belçika gibi.
Bunun örneğini de 'Çevik Kuv-
vet'in çağrılmaS. sırasında yaşa-
dık. Bu nedenle, caydırıcılık öte-
sinde olası bir savaştaki Türki-
ye'nin yanında savaşmakta ka-
rarsızlık içinde olabilirler"
Giray, "NATO anlaşmasında,
tehdit ya da saldırı karşısındaki
iiye bir ülkeye, ne gibi bir yar-
dım yapılacağının ayrıntılı bi-
çimde yer almadığı"nın hatırla-
tılması üzerine de "Evet doğru-
dur. Ama şu anda Türkiye'-
de, NATO Çevik Kuvveti var-
dır. Bu bir askeri deslektir. Bel-
ki askeri birlikler düzeyinde or-
dular yoktur, ama bu da çagrı-
labilir. Ancak şu anda buna ge-
rek yoktur" dedi.
ANKA'nın haberine göre de
Giray, yabancı ülkelere
"fanatik" düzeyde güvenmemek
gerektiğini söyledL Giray, "Dav-
ranışlarınızı onlara göre ayarla-
mak hayal kırıklığı yaratır.
Ama, senin yanında olması,
Irak'ın yanında yer almaması bi-
le yardım sayüır" diye konuştu.
Eski Milli Savunma Bakanı
Safa Giray, "Türkiye'nin savaş-
ta taraf olması" konusunda bir
soruyu da "Senin mahallende
kavga çıkınca sen hiç kanşma-
yacaksın, sonra da beni mahal-
lede 'ağabey' bilsinler diyecek-
sin. Bu olmaz. Aynı Mahallede
yaşıyorsan karışmak zorunda-
sın" yamtı verdı.
EMEKLİ HAVA KORGENERAL ŞERAFETTİN UĞUR;
Savunmada kalacağımız inandırıcı değil
Ugor Ortadoğu'da istikrar, ancak kalıcı
olacak bir barışla sağlanabilir. Bu ise hiçbir
şekilde paylaşımdan geçmez.
İç Politika Servisi — ABD ve
müttefiklerin Irak'a karşı baş-
lattıklan harekâtın uzaması ola-
sılıklan yetkililerce dile getirilir-
ken emekli Hava Korgeneral Şe-
rafettin Uğur Cumhuriyet'e
"Körfez savaşı, dünya ve Tür-
kiye" ile ilgili görüşlerini aktar-
dı. Ugur, Ortadoğu'da istikra-
rın ancak kalıcı bir barışla sağ-
lanabileceğine dikkat çekerek
"Bu ise hiçbir şekilde bolgede
bir paylaşımdan geçmez" dedi.
Uğur'un görüşleri şöyle:
"Körfez krizının banşçı yol-
larla çözümü konusunda harca-
nan gayretlcr bir türlü olumlu
sonuca ulaşamamıştır. Dünya-
mız, geçmişteki büyük savaşlar-
la kıyaslanmasa bile şumulu,
şiddeti ve katılma oranı bakı-
mından oldukça büyük boyut-
lara ulaşan yeni bir silahiı mtt-
cadelenin içine girmiş bulun-
maktadır. Taraflar arasuıda ya-
pılan güç kıyaslanmasına göre
çok kısa süreli olacağı düşunü-
len bu savaşın hiç de beklenilen
şekilde sona ermeyeceği gözlem-
lenmektedir.
Bu savaşın en belirgin özelli-
ği gündüz yerine gece başlama-
sıdır. ABD Hava Kuvvetleri'nin
gece harekât kabiliyetini yeteri
kadar değerlendirmiş olsa bile
bu Irak'ı yine de önemli savaş
ilkelerinden olan baskına uğrat-
mışür. Savaşın önemli özellik-
lerinden birisi de elektronik sis-
temlerin bölgede çok buyük bo-
yutlu ve de etkinlikte kullanıla-
bilmiş olmasıdır. Daha önceden
yerleri bilinen ya da yayın sıra-
sında saptanan Irak radar ve
yerden havaya füze sistemlerine
gönderdiği elektronik yayınlar-
la ABD Hava Kuvvetleri 'aktif
elektronik karşı koyma önlemi'-
ni başanyla uygulamaktadır.
Tahribat az
Hava saldırısı oncesinde ih-
bar sonucu kalkabilen Irak av-
cı uçakları, bu nedenle etkin bir
karşı koyma eylemine geçeme-
diği gibi gece harekât kabıliye-
tine de sahip olmayan taarruz
uçaklarımn da düşman hedefleri
üzerinde arzu edilen tahribatı
meydana getiremedikleri anla-
şılmaktadır. Televizyon yayın-
lanndan anlaşıldığı kadanyla bu
savaşta Irak Hava Kuvvetleri
aktif bir rol oynayamamakta-
dır. Ancak bunlann büyük kıs-
mının yerde ve havada saf dışı
edildiklerini kanıtlayan bilgiler
de mevcut değildir. Uçaklann
gizlendiği ya da yeraltı sığınak-
lanna konulduğu şeklinde yay-
gınlık kazanan görüş de şayet
doğruysa savaşın ayrı bir özel-
liğini oluşturmaktadır.
Hava kuvvetleri çok etkin bir
rol oynamasına karşın tek başı-
na bir savaş kazanacak durum-
da da değildir. Bu bakımdan
Körfez'de aslında geç başlayan
kara harekâtı kaçımlmazdır.
Çünkü fiili bir durum ancak ka-
ra harekâtı ile gerçekleştirilebi-
lecektir. Savaşın süresi ne olur-
sa olsun müteakip aşamada da
durum üstunlüğuniin müttefik-
ler tarafına geçmesi güçlü bir
olasılıktır. Neden, uluslararası
gücün çok etkin bir hava deste-
ğine sahip olmasıdır. Buna kar-
şın Irak için avantaj olabilecek
en önemli öğe, harekâtın çölde
cereyan etmiş olmasıdır.
Türk yönetimi, yabancı kuv-
vetleri ülkemizde bulundurma,
kuvvetleri yurt dışına gönderme
ve savaş açma yetkisini parla-
mentodan almıştır. Sadece ku-
zey tehdidine karşı kullanma
şeklinde belirlenen ikili anlaş-
mayı, yeni bir ek anlaşma ile
kapsam yönünden genişletmiş
ve Incirlik Üssü'ne konuşlanan
ABD filolannın Irak'a yönelik
taarruzlanna olanak sağlanmış-
t l r
' Başbakan, Irak Türkiye'ye
saldırmadığı sürece savaşa gir-
meyeceğimizi, savunma önlem-
leri almakla yetineceğimizi ifa-
de etmektedir. Ülkemizde ko-
nuşlanan müttefik hava kuvvet-
leri bu derece yoğun bir hava
harekâtına katıhrken sadece sa-
vunma durumunda kalacağımı-
zı belirtmek hiç de inandırıcı ol-
mamaktadır. Ülkemiz için şu
anda bir tehdit oluşturmadığı
açık olan Irak'a karşı savaşa ka-
tılma gibi bir işleme herhalde ta-
rihimizin hiçbir döneminde rast-
lanmamıştır. Ortadoğu'da istik-
rar ancak kalıcı olacak bir ba-
rışla sağlanabilir. Bu ise hiçbir
şekilde paylaşımdan geçmez.
SAGLIK PERSONELÎNİN DİLEKÇELERİKABUL EDİLMEDI
Güneydoğuya sevke 'istifa9
Haber Merkezi — Güneydo-
ğu'ya sağlık personelinin sevki
sürüyor. Bu arada bir böIUm
personelin görevi kabul etmeye-
rek istifa dilekçelerini ilgili has-
tane yönetimlerine verdikleri,
ancak kabul edilmediği bildiri-
liyor. Sağlık Bakanı HaUI Şıvgııı
sevkıyatlar konusunda "Bunun
Körfez savaşıyla ilgisi yok, Ana-
Çocuk Yaşatma Projesi çerçeve-
sinde gönderiyoruz" dedi.
Sağlık Bakanlığı'nın Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgeleri-
ne ihtiyaç fazlası sağlık persone-
lini Irak sınınna yakın bölgeler-
de görevlendirdiği kaydedildi.
Gönderilen personelin uzman
doktor ve hemşire olduklan ve
sayılarının 1000'in üstünde ol-
duğu oğrenildi. Bu arada tstan-
bul Şişli Etfal Hastanesi'nde
yaklaşık 90 uzman doktor ve
hemşireden bir bölümünün, gö-
revlerine gitmek istemeyerek is-
tifa dilekçelerini hastane yöne-
timine iletmek istedikleri ancak
dilekçelerinin kabul edilmediği
bildirildi. Hastanelerde istifala-
rın değerlendirilmesinde farklı
uygulamalar gözlenirken sağbk
personeline "Gitmezseniz vatan
haini sayılırsınız" şeklinde bas-
kjlar yapıldığı belirtiliyor. Gön-
derilen personelin "geçici" gö-
revlendirildiğini, bu görevin "sa-
vaş hali ya da olaganüslü hal"
kapsamında olup olmadığı yo-
lunda Sağlık Bakanlığı'nın ken-
dilerine bilgi vermediğini, ver-
mek zorunda da olmadığım be-
lirten İstanbul Sağlık Mudürlü-
ğü yetkilileri, hastane yönetim-
lerinin istifaları kabul etmeme
haklarının olmadığım açıkladı-
lar. Yetkililer, isteyenin istifa
edebileceğini, ancak bir daha
devlet kuruluşlarında görev ala-
Güneydogu'ya gönderilen doktor ve bemşire sayısı 1000'i buldu. Bir grup sağlık gorevlisi dün Diyarbakır'a geldi. (Fotoğraf: Barış BU)
mayacaklannı da bildirdiler. Bu
arada SSK hastanelerinde de
gönderilecek personelin belir-
lenmeye başlandığı öğrenildi.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hasta-
lıklan Hastanesi'nden de dün
sevkleri gerçekleştirilen 87 hem-
şire ile 36 doktordan ikisinin is-
tifa ettikleri ve istifaların kabul
edildiği, Haseki Hastanesi'nden
de 5 sağlık görevlisinin çağrıyı
aldıktan sonra gitmeyeceklerine
ilişkin dilekçeyi yonetime ilettik-
leri belirlendı.
Sağlık Bakanı Halil Şıvgın,
"Gidenler geçici görevle mi yok-
sa belli bir sttre için mi
gidiyorlar" şeklindeki soruya
"Geçici görev tabii, yani bizim
programımıza göre geçici görev-
dir de, programımız bitene
kadar" yanıtını verdi. Gönderi-
len personelin ana ve çocuk sağ-
lığı programı gereği olarak gön-
derildiğini savunan Şıvgın, Ba-
kırköy Ruh ve Sinir Hastalıkla-
rı Hastanesi'nden de 65 psiki-
yatnn gönderildiğinin ammsatıl-
ması üzerine "Bölgenin şartlan
dolayısıyla pisikolojik olarak
fevkalade yakından uyarılması
lazım değil mi" diye konuştu.
Bu arada doktor ve hemşire
açığı yüzünden Istanbul'daki
bazı hastanelerin acil hasta ka-
bul etmedikleri bildirildi.
İstanbul Tabip Odası, bazı he-
kim ve sağlık çalışanlarınm, Do-
ğu ve Güneydoğu bölgelerinde,
suresiz geçici görevle gönderil-
ııelerini kınadı.
Dün İstanbul Tabip Odası'n-
dan "durumun seferbertik orta-
nıını çağnştırmasına karşın ilan
edilmiş bir savaş seferberiik ha-
li bulunmadığı" belirtildi.
EMEKLt AMİRAL YILMAZ USLUER
NATO,Türkiye'ye yardımetmek zorunda
İç Politika Servisi— Emekli Amiral
Yılmaz Usluer. Irak'tan, Türkiye'ye sal-
dın olması halinde, NATO kuvvetlerinin
de Türk ordusu yanında savaşa katıla-
rak destek vermek zorunda olduğunu
söyledi. Usluer, bazı NATO ülkelerinin
destek konusunda kararsız davranmala-
rının ülkeler arasında imzalanan antlaş-
malara saygıyı zedeleyeceğini bildirdi.
Yılmaz Usluer, NATO'nun Körfez sa-
vaşında, Türkiye'ye karşı sorumluluğu
konusundaki görüşlerini şöyle açıkladı:
"NATO AnUaşması, bilindiği gibi BM
ışığı altında yapılan bir bolgesel savun-
ma antlamasıdır. Bu antiaşmanın 5.
maddesi, 'üye ülkelerden birine tecavüz
olması halinde, bu tecavüzün bütün üye
ülkelere yapıldığı kabul edilerek' bu ül-
keye yardım yapümasına amirdir. Ancak
bu >ardımın ne olacağı, tadat edilmemiş-
tir. Ancak, bu yardım istişareden başiar,
kademe kademe, tecavüze uğrayan ülke-
nin yanında, savaşa iştirak edecek şekil-
de, derece derece, bu seviyeye kadar ula-
şabilir. Her ne kadar NATO Antlaşma-
sı, Dogu blokundan ve Sovyetler Birli-
ği'nden gelen bir tehdite karşı olduğıı gi-
bi genel bir anlayış varsa da NATO Ant-
laşması'nın lafzında böyle bir şey mev-
cut değildir. Herhangi bir üye ülkeye,
herhangi bir yönden gelecek tehdit söz
konusudur.
Demek ki NATO Antlaşması'na göre,
Türkiye herhangi bir tecavüze uğradığın-
da, Türkiye'ye NATO üikeleri yardım et-
mek dıınımundadır.
NATO, Körfez krizine sırtını döne-
mezdi. Dönememesinin birçok nedeni
vardır. Bir kere, krizi yaratan ülke, NA-
TO üyesi olan Türkiye'nin sınır ülkesi-
dir. NATO ülkelerinin bir petrol çıkan
vardır. Üstelik, bolgesel bir güvenlik so-
runu ortadadır. NATO'nun geleceği ile
ilgili birçok tartışmalar yapılmaktadır.
Burada, aktör görünümünde olan ülke-
sinde tereddüt göstermişlerdir. (Bazı ül-
keler.) Çunkü bu ulkeler, Turkiye'nin bu
işe, bugünkü gibi dahil olacağını tahmin
etmiyorlardı. Yani zamanın erken oldu-
ğunu belki söylüyorlardı. Ama sonuç iri-
barıyla destek NATO Planlama Ko-
mitesi'ne gelmiş ve kabul edilmiş. Ve yal-
nız hava unsuru, Türkiye'ye 42 uçaklık
ve bunu destekleyen 400 kişilik bir kuv-
vet üslerimize intikal etmiştir.
Türkiye, bu kuvvetin intikali ile bir
Usluer NATO, Körfez krizine sırtını
dönemezdi. Dönememesinin birçok nedeni var.
Bir kere krizi yaratan ülke, NATO üyesi olan
Türkiye'nin sınır ülkesidir.
ler, NATO üyesi ülkelerdir. NATO, bu
sonınla uğraşacak, meşgul olacaktır.
Türkiye bu savaşa, 'şöyle veya böyle'
müdahil olma durumunda kalmıştır.
Ancak, öncelikle krizle ilgili duruma ge-
lelim. Türkiye bir Çevik Kuvvet talebin-
de bulunmuştur. NATO'da bazı tered-
düıler meydana gelmiştir bu konuda. Bu
tereddüt nereden kaynaklanmşıtır? Bu-
nu ortaya koymak lazım. Bazı NATO üi-
keleri, bu Çevik Kuvvet'in zaman, du-
rum ve kuvvet bakımından gönderilme-
caydırıcılık özelligi kazanmıştır, bu in-
kâr edilemez. Eğer, bir tecavüz olacak-
sa Çevik Kuvvet'in orada bulunması ne-
deniyle, bir kaçınma olacaktır. Türkiye^
ye riski asgariye indirecektir. Çevik Kuv-
vet'in gelmesi, NATO'nun tesanüdünü
ortaya koymuştur. Türkiye, bu meyanda,
NATO'dan 'yardım alabilir, almayabilir'
düşüncelerini de böylelikle 'çek' etmiştir.
Eğer, Türkiye'nin "Çevik Kuvvet" çağ-
rısına NATO yanıt vermeseydi, sanıyo-
rum ki Türkiye'nin stratejisinde geniş bir
değişiklik olacaktı. Yani Türkiye bu du-
rumda, daha başka bir politika ve stra-
teji uygulamak durumunda kalacaktı.
Kriz, maalesef arzu edilmediği şekil-
de savaşa dönüştü. Irak'a karşı koalisyo-
nun yani sıra Türkiye de bu savaşa bir
bakıma dahil olmuş durumda. Fakat, bir
saldırı alır mı, almaz mı, bunun riski ne-
dir? Güney cephe dururken ikinci bir ku-
zey cepheye Irak, böyle bir taarruzda bu-
lunabilir mi? Bu, bence çok düşük bir
olasılık. Böyle bir saldınnın olduğunu
kabul ettiğimizde, madem ki bir NATO
kuvveti var, bunun Türkiye'nin yanında
savaşa girmeme gibi bir durumu olamaz.
Benim kaatime göre olamaz. Ancak,
kuvveti gönderen ülkeler, savaş duru-
munda 'kuvvetimi geri çekiyorum' der-
se tabii bu durumda her devlet antlaş-
malara şaygılı olmak durumundadır, bu
bir onur meselesidir. Belçika ve Alman-
ya, Çevik Kuvvet'e katıhrken bu krizin
böyle bir savaşa dönüşeceğini ve bunun
ışığında, Türkiye'nin bu işe dahil olabi-
leeeği ihtimalini de göz önüne alarak Çe-
vik Kuvvet'e katılmayı düşünmeliydi.
Ancak, benim kanaatim, madem ki
bu güç buraya geldi. Madem ki gelme-
den evvel durumun nereye tırmanacağı
gayet açıklıkla ortadaydı, öyleyse bu gü-
cü geri çekmeleri ve antlaşmalarda ya-
zılı olduğunun aksine kullanılmasını is-
tenmemesi gibi bir konu olmaması ge-
rekir."
POLİTİKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİHKAYA
Barış Çiçeği Kanla
Sulanmaz...
Dünyanın dört bir yanında banş gösterileri yapılıyor. ABD'-
de savaş çığlıklarının ardından gelen terör korkusu, işadam-
larına yarıyor. Kurşun geçirmez yelekler, gaz maskeleri su
gibi satılıyor. Bu arada üzerinde "mutlu savaşlar" yazılı kut-
lama kartlarıyta, çöl kumu rengindeki otomobil plakaları da
kapış kapış alıcı buluyor. Plakaların üzerinde ise şunlar ya-
zılı:
— Sevdiğim, Çöl Fırfinası operasyonunda...
Kapitalizm 'kan gölünde' yeşil dolar anyor...
Sanırız bu sözcük bizim ülkemizde de moda olur. Açık-
göz kimi işadamları "savaş volisi" vurmak için böyle ilginç
buluşlarla ceplerini doldurabilir.
Savaş bu denlı kolay bir iş mi? Bunca insanın ölmesi, kan
akması birkaç yüz milyon doları ve tekstil kotasının yüksel-
tilmesini beklemekle eşdeğerli mi?
Bir savaş çığırtkanlığı sürüp gidiyor aylardır ülkemizde.
Aylardır, kimi çevreler savaşla yatıyor, savaşla kalkıyor. Ay-
lardır kan ile dolar' DYP lideri Demirel'in deyişiyle terazi-
nin iki kefesine konulup tartılıyor.
Hükümet yetkilileri açıklama yapmasa, TRT İncirlik Üs-
sü'nden kalkan bombardıman uçaklarımn nereye gittiğini
söylemese bile Türk kamuoyu, Türkiye'nin Körfez savaşı-
na itildiğını biliyor.
Güneydoğu'da halk tedirgin ve panik içinde. Adana'da
aynı havanın yaşandığını İnönü, dün bir kez daha açıkladı.
Çünkü baştan beri kamuoyundan bazı gerçekler sakla-
nıyor. CNN, İncirlik Ûssü'nden kalkan uçaklann Irak'ı borrv
baladığını bildirirken TRT, canlı yayını birden kesiyor.
CNN, İnciıiik'ten kalkan uçaklann Irak'ı bombaladığını bil-
dirirken Dışişleri Bakanlığı SÖzcüsü ise "Hayır" diyor ve ek-
liyordu:
— İncirlik'ten havalanan uçaklar, eğrtim uçuşu yapıyor-
lar...
Türkiye ne yazık ki savaşın içinde ve ABD'nin yanında-
dır şu anda. Körfez savaşı beşınci gününde çok boyutlu ve
üstelik tehlikeli bir gelişme içindedir. Suriye, İran ve Ürdün'-
ün tutumu yavaş ya-
d ğ i k d i
Hiçbir can güvenliği
alınmadan Güneydoğu
yöresinin Irak'ın hedefi
haline sokulmasının
adını 'korkaklık' olarak
yorumlayanlar, acaba
yöre halkının yaşadığı
doSS' kaygıları niçin görmek
yş y
vaş değişmektedir.
Bir İsrail-Arap sava-
şı askeri uzmanların
değişiyle 'gündeme'
gelmiştir. Ortadoğu
önümüzdeki aylarda
barış için zor bir dö-
neme girecektir.
Yine askeri uz-
manlar, Körfez sa-
vaşının öyle birkaç
ay içinde
kanısında
Saddam'ın, savaşı
bir İsrail-Arap sava-
şına doğru götürmesini ve Ortadoğu'yu kan gölüne çevir-
mesi için her şeyi yapabileceğini söylüyorlar.
En çok tartışılan konu Türkiye'nin Irak'a ikinci bir cephe
açıp açmadığı. Bugüne dek ne Dışişleri Bakanı Alptemo-
çin ne de Milli Savunma Bakanı Doğan, "Evet açtık" ya da
"Hayır açmadık" demediler. Muhalefet liderleri, "Türkiye
savaşın içindedir, ik'nci cephe açılmıştır" diyoıiar. Hükümet
ise nedense "Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda hareket
ediyoruz" demekten öte açıklama getirmiyor.
Oysa İncirlik'ten kalkan Amerikan uçaklan Irak'ı bomba-
lıyor. En tehlikelisi ise kuzeyden başlatılacak bir kara hare-
kâtının tedirginliği olduğu öne sürülüyor.
Türk ulusu istemediği bir savaşa itilmenin kuşkusunu ya-
şıyor şu günlerde. Savaş isteyen yok. Zorla savaşa sokul-
manın, Türkiye'ye ileride ne denli zararlar getireceği, Arap
halklarının İsrail ile Türkiye'yi aynı kefeye koyacağı bilini-
yor.
Hiçbir can güvenliği alınmadan Güneydoğu yöresinin
Irak'ın hedefi haline sokulmasının adını 'korkaklık' olarak
yorumlayanlar, acaba yöre halkının yaşadığı kaygıları niçin
görmek istemiyorlar?
İncirlik'e uçaklar inip kalkarken Adana'dan Hakkâri'ye ka-
dar uzanan yörede insanlara yeteri kadar gaz maskesi bile
dağıtılmadı. Bu nedenle yörede yaşayan insanlar köyleri,
kentleri terk edip kaçıyor.
Hükümetin, TBMM'de verdiği bilgiler yeterii değil. Hele
Akbulut'un her gün değişik demeçler vermesi kamuoyunu
bir belirsizliğe itiyor. O nedenle, kamuoyu "neler oluyor"
sorusunu gazetelerden, yabancı televizyonlardan öğrenmek
zorunda kalıyor.
Başbakan ne diyor?
— Irak halkıyla bir husumetimiz yok..
Ama İncirlik'ten kalkan uçaklar Irak'ı bombalıyor.
O zaman Irak'ta yaşayan milyonlarca insan havadan ölüm
kusan uçaklann Türkiye'den havaiandığını öğrenince ne di-
yecekler?
Biz bu insanlarla yüzyıllar boyu birlikte yaşadık, birlikte
yaşayacağız
Barış çiçeği kanla sulanmaz...
P A R T I L E B D E N
Ne içindeyiz, ne yanında
ANKARA (AA) — ANAP Genel Başkan
Yardımcısı Galip Demirel, Irakla Türkiye'nin
uzun yıllar bir arada yaşayan devletler
olduğuna işaret ederek, "Iraklı bir tek
kişinin zarar görmesi bizi üzer" dedi.
Demirel, dün düzenlediği basm
toplantısında, Türkiye'nin Körfez krizinin
başladığı günden bu yana
barıştan yana tavır aldığım belirterek hükümetin, Körfez
krizinin sona erdiriimesi için aldığı kararlan uygulamasına
muhalefetin karşı çıkmasını eleştirdi.
Ne kadar destek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DYP
Zonguldak Milletvekili Tevfik Ertüzün, dün
Başbakan Akbulut'a, "Körfez krizinden
etkilenmesi nedeniyle Türkiye'nin, hangi
yabancı Ulke ve uluslararası kuruluşlardan
bugüne değin fıilen ne kadar kredi, hibe ve
petrol desteği sağladığını" sordu. Ertüzün,
dün Akbulut'un yanıtlamasını istediği yazılı bir soru
önergesini TBMM Başkanlığı'na verdi. Ertüzün
önergesinde, "Sağlanan desteklerin ne kadan 1990 yıh
konsolide devlet bütçesine irat kaydedilmiştir" ve "Krizden
zarar gören sektörlerin ve halkımızın kayıplannı telafi
etmek amacıyla alınan destekleri hangi şekillerde
kullanmayı düşünmektesiniz" sorulanna yer verdi.
Alınaktan 'savaş' sorulan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — HEP
Kars Milletvekili Mahmut Alınak üslerin
ABD savaş uçakları tarafından kullanılması
konusunu bir soru önergesi ile TBMM'ye
getirdi. Alınak, önergesinde Körfez savaşı
konusunda yapılan gizli pazarlıkların
açıklanmasını isteyerek "Acaba Efe özal da
cepheye gidecek mi" diye sordu. HEP Milletvekili Alınak,
Başbakan Yıldınm Akbulut tarafından yanıtlanmak üzere
Meclis Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde incirlik'ten
kalkan uçaklann Kuzey Irak'ı bombalayıp
bombalamadıklarının açıklanmasını isteyerek, "Amerikan
uçakları sivillere yönelik saldırılar yapıyor ise bunun
sorumluluğu kimde olacaktır? Hükümeti devre dışı
bırakan ÖzaPın bu konuda gizli pazarhkları ve hesapları
var mıdır? Amerikan askeri uçaklarına üslerin
kullandınlması savaş kışkırtıcılığı değil midir" diye sordu.