18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYETJ4 HABERLER 22 OCAK 1991 Tarharrdan birlik çagrısı • ANKARA (UBA) — Sosyalist Birlik Partisi (SBP) savaşa karşı çıkan bütün siyasi parti, kurum, örgüt ve kişilerin güçlerini birleştirmelerini istedi. Türkiye'nin Körfez'de izlediği politika sonucunda bölge halkının can güvenliği, ülkenin bağımsızlığı konusunda endişelendiklerini belirten SBP Genel Başkan Yardımcısı Nedim Tarhan ana muhalefet partisi SHP'nin barış yanlısı tutumunu takdirle karşıladıklannı, ancak bunu ytiksek düzeylere çıkarmasını beklediklerini söyledi. AJVAP, Meclis'i toplamadı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Hükümetin Körfez savaşı ile Türkiye'nin durumuna ilişkin bilgi vermeye gerek görmemesi uzerine ANAP'hlar dün TBMM Genel Kurulu'na katılmadılar. Başbakan Yıldınm Akbulut'un, SHP ve DYP liderlerini önümüzdeki günlerde çağırarak bilgi verraesi bekleniyor. TBMM Genel Kurulu, dün DYP'li Başkanvekili Yıldınm Avcı başkanlığında toplandı. ANAP milletvekilleri, grup yöneticilerinden aldıklan talimat uyarmca genel kurul salonuna girmediler, muhalefet ise tam kadro Meclis'te hazır bulundu. Sözen: Halkla aşacagız • İstanbul Haber Servisi — tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, Körfez Savaşı'nın ve merkezi yönetimin Türkiye için bir şansızhk olduğunu söyledi. tncirlik'teki olaylan Türk kamuoyundan saklamaya çalışan hükümetin bunda başarılı olamadığını söyleyen Nurettin Sözen, "Bütün bunlann halkın desteği ile aşılacağım" söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen dün DSP'li Bayrampaşa Belediye Başkanı Necdet özkan'ı makamında ziyaret etti. Ziyarette Eyüp Belediye Başkanı Kadir Akpınar da bulundu. Nurettin Sözen'e ilçe ile ilgili sonınları anlatan Necdet Özkan, şu anda belediyenin en büyük sıkıntısının belediye binası olduğunu belirtti. 'Savaşa hayır' • İç Politika Servisi — Alevi Cemaatieri Federasyonu tarafından yayunlanan basm bildirisinde insan hayatını ve tabiatı korumak için din, dil, ırk farkı gözetmeden, bütün insanhk yararına savaşa hayır istemi dile getirildi. Alevi Cemaatieri Federasyonu Başkanı Derviş Ttır imzalı basm bildirisinde Hazreti Ali'nin, "Zalimin karşısında, mazlumun yanında ol" sözü örnek verilerek şöyle denildi: "Bugünkü Irak'ın Kuveyt işgalini hiçbir zaman tasvip edemeyeceğimizi belirtirken Batıh müttefiklerin de Irak'a karşı açmış oldukları acımasız saldınyı şiddetle kınıyonu. OzaFa destek • İSTANBUL (UBA) — Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Turgut Koşar, Türkiye'nin Körfez savaşı nedeniyle içinde bulunduğu zor durumun geçici olduğunu beürterek "Türkiye, savaşa son derece akılcı yaklaşmıştır. Şimdilik bazı mağduriyetlerimiz var gibi gözükse de ileride bunlar ziyadesiyle karşılanacaktır" dedi. Turgut Koşar, AT'ye girme isteğindeki bir ülkenin BM'nin uluslararası platformda aldığı bir karara uymasını "gerçekçi" bir politika olarak niteledi. Turgut Koşar, Türkiye'nin Körfez bunahmı ve ardından gelen Körfez savaşı süresince aldığı kararlan "son derece akılcı" bulduğunu söyledi. Türkiye'ye destek konusunda eskiBakan Giray endişelt NÂPO,tereddüt edebilirEski Milli Savunma Bakanı Giray, Irak'tan bir saldırı olması durumunda, bazı NATO ülkelerinin Türkiye'ye destekte çekingen davranabileceklerini söyledi. Giray, Türkiye'nin savaşta taraf olması konusunda ise "Mahallende kavga varsa karışmak zorundasm" dedi. tç Politika Servisi — Eski Milli Savunma Bakanı Safa Gi- ray Türkiye'ye, Irak'tan bir sal- dırı olması durumunda, NA- TO'nun "Lokomotif üyelerT dı- şındakilerin, "yardım konusunda" yükümlülüklerini yerine getirmekte tereddüt ede- ceğini söyledi. Giray, bunun *Çe- vik Kuvvet'in Türkiye'ye davet edilmesinde yaşandığını ifade et- ti. Safa Giray, Türkiye'nin, "ola- sı bir savaş" durumunda, NA- TO'dan "askeri birlikler" düze- yinde ordu talebinde de buluna- bileceğini, ancak buna "şimdilik" gerek olmadığım bildirdi. Türkiye'nin, Körfez savaşın da "Ikinci cephe" olasılığı ve NATO'nun desteği konusunda Cumhuriyet'in sorularını yanıt- layan eski Savunma Bakanı Sa- fa Giray, bazı NATO üyesi ülke- lerin, Türkiye'nin yanında sava- şa girmesini beklememek gerek- tiğini bildirdi. Giray, bu konu- daki soruyu yanıtlarken şöyle dedi: "Irak'ın, Türkiye'ye olası bir saldırısı durumunda, bunun NATO'ya karşı vapümış sayıla- cağı bir gerçektir. Ancak böyle bir dururada NATO üyesi ülke- lerin, yükümlülüklerini yerine gelirmelerinde bazı tereddtttler vardır. Bu tereddiıtler, pakün lo- komotif üveleri, ABD, Ingiltere, Fransa ve Italya'nın dışındaki ül- keler için gecerlidir. Örnegin, Lüksemburg ve Belçika gibi. Bunun örneğini de 'Çevik Kuv- vet'in çağrılmaS. sırasında yaşa- dık. Bu nedenle, caydırıcılık öte- sinde olası bir savaştaki Türki- ye'nin yanında savaşmakta ka- rarsızlık içinde olabilirler" Giray, "NATO anlaşmasında, tehdit ya da saldırı karşısındaki iiye bir ülkeye, ne gibi bir yar- dım yapılacağının ayrıntılı bi- çimde yer almadığı"nın hatırla- tılması üzerine de "Evet doğru- dur. Ama şu anda Türkiye'- de, NATO Çevik Kuvveti var- dır. Bu bir askeri deslektir. Bel- ki askeri birlikler düzeyinde or- dular yoktur, ama bu da çagrı- labilir. Ancak şu anda buna ge- rek yoktur" dedi. ANKA'nın haberine göre de Giray, yabancı ülkelere "fanatik" düzeyde güvenmemek gerektiğini söyledL Giray, "Dav- ranışlarınızı onlara göre ayarla- mak hayal kırıklığı yaratır. Ama, senin yanında olması, Irak'ın yanında yer almaması bi- le yardım sayüır" diye konuştu. Eski Milli Savunma Bakanı Safa Giray, "Türkiye'nin savaş- ta taraf olması" konusunda bir soruyu da "Senin mahallende kavga çıkınca sen hiç kanşma- yacaksın, sonra da beni mahal- lede 'ağabey' bilsinler diyecek- sin. Bu olmaz. Aynı Mahallede yaşıyorsan karışmak zorunda- sın" yamtı verdı. EMEKLİ HAVA KORGENERAL ŞERAFETTİN UĞUR; Savunmada kalacağımız inandırıcı değil Ugor Ortadoğu'da istikrar, ancak kalıcı olacak bir barışla sağlanabilir. Bu ise hiçbir şekilde paylaşımdan geçmez. İç Politika Servisi — ABD ve müttefiklerin Irak'a karşı baş- lattıklan harekâtın uzaması ola- sılıklan yetkililerce dile getirilir- ken emekli Hava Korgeneral Şe- rafettin Uğur Cumhuriyet'e "Körfez savaşı, dünya ve Tür- kiye" ile ilgili görüşlerini aktar- dı. Ugur, Ortadoğu'da istikra- rın ancak kalıcı bir barışla sağ- lanabileceğine dikkat çekerek "Bu ise hiçbir şekilde bolgede bir paylaşımdan geçmez" dedi. Uğur'un görüşleri şöyle: "Körfez krizının banşçı yol- larla çözümü konusunda harca- nan gayretlcr bir türlü olumlu sonuca ulaşamamıştır. Dünya- mız, geçmişteki büyük savaşlar- la kıyaslanmasa bile şumulu, şiddeti ve katılma oranı bakı- mından oldukça büyük boyut- lara ulaşan yeni bir silahiı mtt- cadelenin içine girmiş bulun- maktadır. Taraflar arasuıda ya- pılan güç kıyaslanmasına göre çok kısa süreli olacağı düşunü- len bu savaşın hiç de beklenilen şekilde sona ermeyeceği gözlem- lenmektedir. Bu savaşın en belirgin özelli- ği gündüz yerine gece başlama- sıdır. ABD Hava Kuvvetleri'nin gece harekât kabiliyetini yeteri kadar değerlendirmiş olsa bile bu Irak'ı yine de önemli savaş ilkelerinden olan baskına uğrat- mışür. Savaşın önemli özellik- lerinden birisi de elektronik sis- temlerin bölgede çok buyük bo- yutlu ve de etkinlikte kullanıla- bilmiş olmasıdır. Daha önceden yerleri bilinen ya da yayın sıra- sında saptanan Irak radar ve yerden havaya füze sistemlerine gönderdiği elektronik yayınlar- la ABD Hava Kuvvetleri 'aktif elektronik karşı koyma önlemi'- ni başanyla uygulamaktadır. Tahribat az Hava saldırısı oncesinde ih- bar sonucu kalkabilen Irak av- cı uçakları, bu nedenle etkin bir karşı koyma eylemine geçeme- diği gibi gece harekât kabıliye- tine de sahip olmayan taarruz uçaklarımn da düşman hedefleri üzerinde arzu edilen tahribatı meydana getiremedikleri anla- şılmaktadır. Televizyon yayın- lanndan anlaşıldığı kadanyla bu savaşta Irak Hava Kuvvetleri aktif bir rol oynayamamakta- dır. Ancak bunlann büyük kıs- mının yerde ve havada saf dışı edildiklerini kanıtlayan bilgiler de mevcut değildir. Uçaklann gizlendiği ya da yeraltı sığınak- lanna konulduğu şeklinde yay- gınlık kazanan görüş de şayet doğruysa savaşın ayrı bir özel- liğini oluşturmaktadır. Hava kuvvetleri çok etkin bir rol oynamasına karşın tek başı- na bir savaş kazanacak durum- da da değildir. Bu bakımdan Körfez'de aslında geç başlayan kara harekâtı kaçımlmazdır. Çünkü fiili bir durum ancak ka- ra harekâtı ile gerçekleştirilebi- lecektir. Savaşın süresi ne olur- sa olsun müteakip aşamada da durum üstunlüğuniin müttefik- ler tarafına geçmesi güçlü bir olasılıktır. Neden, uluslararası gücün çok etkin bir hava deste- ğine sahip olmasıdır. Buna kar- şın Irak için avantaj olabilecek en önemli öğe, harekâtın çölde cereyan etmiş olmasıdır. Türk yönetimi, yabancı kuv- vetleri ülkemizde bulundurma, kuvvetleri yurt dışına gönderme ve savaş açma yetkisini parla- mentodan almıştır. Sadece ku- zey tehdidine karşı kullanma şeklinde belirlenen ikili anlaş- mayı, yeni bir ek anlaşma ile kapsam yönünden genişletmiş ve Incirlik Üssü'ne konuşlanan ABD filolannın Irak'a yönelik taarruzlanna olanak sağlanmış- t l r ' Başbakan, Irak Türkiye'ye saldırmadığı sürece savaşa gir- meyeceğimizi, savunma önlem- leri almakla yetineceğimizi ifa- de etmektedir. Ülkemizde ko- nuşlanan müttefik hava kuvvet- leri bu derece yoğun bir hava harekâtına katıhrken sadece sa- vunma durumunda kalacağımı- zı belirtmek hiç de inandırıcı ol- mamaktadır. Ülkemiz için şu anda bir tehdit oluşturmadığı açık olan Irak'a karşı savaşa ka- tılma gibi bir işleme herhalde ta- rihimizin hiçbir döneminde rast- lanmamıştır. Ortadoğu'da istik- rar ancak kalıcı olacak bir ba- rışla sağlanabilir. Bu ise hiçbir şekilde paylaşımdan geçmez. SAGLIK PERSONELÎNİN DİLEKÇELERİKABUL EDİLMEDI Güneydoğuya sevke 'istifa9 Haber Merkezi — Güneydo- ğu'ya sağlık personelinin sevki sürüyor. Bu arada bir böIUm personelin görevi kabul etmeye- rek istifa dilekçelerini ilgili has- tane yönetimlerine verdikleri, ancak kabul edilmediği bildiri- liyor. Sağlık Bakanı HaUI Şıvgııı sevkıyatlar konusunda "Bunun Körfez savaşıyla ilgisi yok, Ana- Çocuk Yaşatma Projesi çerçeve- sinde gönderiyoruz" dedi. Sağlık Bakanlığı'nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri- ne ihtiyaç fazlası sağlık persone- lini Irak sınınna yakın bölgeler- de görevlendirdiği kaydedildi. Gönderilen personelin uzman doktor ve hemşire olduklan ve sayılarının 1000'in üstünde ol- duğu oğrenildi. Bu arada tstan- bul Şişli Etfal Hastanesi'nde yaklaşık 90 uzman doktor ve hemşireden bir bölümünün, gö- revlerine gitmek istemeyerek is- tifa dilekçelerini hastane yöne- timine iletmek istedikleri ancak dilekçelerinin kabul edilmediği bildirildi. Hastanelerde istifala- rın değerlendirilmesinde farklı uygulamalar gözlenirken sağbk personeline "Gitmezseniz vatan haini sayılırsınız" şeklinde bas- kjlar yapıldığı belirtiliyor. Gön- derilen personelin "geçici" gö- revlendirildiğini, bu görevin "sa- vaş hali ya da olaganüslü hal" kapsamında olup olmadığı yo- lunda Sağlık Bakanlığı'nın ken- dilerine bilgi vermediğini, ver- mek zorunda da olmadığım be- lirten İstanbul Sağlık Mudürlü- ğü yetkilileri, hastane yönetim- lerinin istifaları kabul etmeme haklarının olmadığım açıkladı- lar. Yetkililer, isteyenin istifa edebileceğini, ancak bir daha devlet kuruluşlarında görev ala- Güneydogu'ya gönderilen doktor ve bemşire sayısı 1000'i buldu. Bir grup sağlık gorevlisi dün Diyarbakır'a geldi. (Fotoğraf: Barış BU) mayacaklannı da bildirdiler. Bu arada SSK hastanelerinde de gönderilecek personelin belir- lenmeye başlandığı öğrenildi. Bakırköy Ruh ve Sinir Hasta- lıklan Hastanesi'nden de dün sevkleri gerçekleştirilen 87 hem- şire ile 36 doktordan ikisinin is- tifa ettikleri ve istifaların kabul edildiği, Haseki Hastanesi'nden de 5 sağlık görevlisinin çağrıyı aldıktan sonra gitmeyeceklerine ilişkin dilekçeyi yonetime ilettik- leri belirlendı. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, "Gidenler geçici görevle mi yok- sa belli bir sttre için mi gidiyorlar" şeklindeki soruya "Geçici görev tabii, yani bizim programımıza göre geçici görev- dir de, programımız bitene kadar" yanıtını verdi. Gönderi- len personelin ana ve çocuk sağ- lığı programı gereği olarak gön- derildiğini savunan Şıvgın, Ba- kırköy Ruh ve Sinir Hastalıkla- rı Hastanesi'nden de 65 psiki- yatnn gönderildiğinin ammsatıl- ması üzerine "Bölgenin şartlan dolayısıyla pisikolojik olarak fevkalade yakından uyarılması lazım değil mi" diye konuştu. Bu arada doktor ve hemşire açığı yüzünden Istanbul'daki bazı hastanelerin acil hasta ka- bul etmedikleri bildirildi. İstanbul Tabip Odası, bazı he- kim ve sağlık çalışanlarınm, Do- ğu ve Güneydoğu bölgelerinde, suresiz geçici görevle gönderil- ııelerini kınadı. Dün İstanbul Tabip Odası'n- dan "durumun seferbertik orta- nıını çağnştırmasına karşın ilan edilmiş bir savaş seferberiik ha- li bulunmadığı" belirtildi. EMEKLt AMİRAL YILMAZ USLUER NATO,Türkiye'ye yardımetmek zorunda İç Politika Servisi— Emekli Amiral Yılmaz Usluer. Irak'tan, Türkiye'ye sal- dın olması halinde, NATO kuvvetlerinin de Türk ordusu yanında savaşa katıla- rak destek vermek zorunda olduğunu söyledi. Usluer, bazı NATO ülkelerinin destek konusunda kararsız davranmala- rının ülkeler arasında imzalanan antlaş- malara saygıyı zedeleyeceğini bildirdi. Yılmaz Usluer, NATO'nun Körfez sa- vaşında, Türkiye'ye karşı sorumluluğu konusundaki görüşlerini şöyle açıkladı: "NATO AnUaşması, bilindiği gibi BM ışığı altında yapılan bir bolgesel savun- ma antlamasıdır. Bu antiaşmanın 5. maddesi, 'üye ülkelerden birine tecavüz olması halinde, bu tecavüzün bütün üye ülkelere yapıldığı kabul edilerek' bu ül- keye yardım yapümasına amirdir. Ancak bu >ardımın ne olacağı, tadat edilmemiş- tir. Ancak, bu yardım istişareden başiar, kademe kademe, tecavüze uğrayan ülke- nin yanında, savaşa iştirak edecek şekil- de, derece derece, bu seviyeye kadar ula- şabilir. Her ne kadar NATO Antlaşma- sı, Dogu blokundan ve Sovyetler Birli- ği'nden gelen bir tehdite karşı olduğıı gi- bi genel bir anlayış varsa da NATO Ant- laşması'nın lafzında böyle bir şey mev- cut değildir. Herhangi bir üye ülkeye, herhangi bir yönden gelecek tehdit söz konusudur. Demek ki NATO Antlaşması'na göre, Türkiye herhangi bir tecavüze uğradığın- da, Türkiye'ye NATO üikeleri yardım et- mek dıınımundadır. NATO, Körfez krizine sırtını döne- mezdi. Dönememesinin birçok nedeni vardır. Bir kere, krizi yaratan ülke, NA- TO üyesi olan Türkiye'nin sınır ülkesi- dir. NATO ülkelerinin bir petrol çıkan vardır. Üstelik, bolgesel bir güvenlik so- runu ortadadır. NATO'nun geleceği ile ilgili birçok tartışmalar yapılmaktadır. Burada, aktör görünümünde olan ülke- sinde tereddüt göstermişlerdir. (Bazı ül- keler.) Çunkü bu ulkeler, Turkiye'nin bu işe, bugünkü gibi dahil olacağını tahmin etmiyorlardı. Yani zamanın erken oldu- ğunu belki söylüyorlardı. Ama sonuç iri- barıyla destek NATO Planlama Ko- mitesi'ne gelmiş ve kabul edilmiş. Ve yal- nız hava unsuru, Türkiye'ye 42 uçaklık ve bunu destekleyen 400 kişilik bir kuv- vet üslerimize intikal etmiştir. Türkiye, bu kuvvetin intikali ile bir Usluer NATO, Körfez krizine sırtını dönemezdi. Dönememesinin birçok nedeni var. Bir kere krizi yaratan ülke, NATO üyesi olan Türkiye'nin sınır ülkesidir. ler, NATO üyesi ülkelerdir. NATO, bu sonınla uğraşacak, meşgul olacaktır. Türkiye bu savaşa, 'şöyle veya böyle' müdahil olma durumunda kalmıştır. Ancak, öncelikle krizle ilgili duruma ge- lelim. Türkiye bir Çevik Kuvvet talebin- de bulunmuştur. NATO'da bazı tered- düıler meydana gelmiştir bu konuda. Bu tereddüt nereden kaynaklanmşıtır? Bu- nu ortaya koymak lazım. Bazı NATO üi- keleri, bu Çevik Kuvvet'in zaman, du- rum ve kuvvet bakımından gönderilme- caydırıcılık özelligi kazanmıştır, bu in- kâr edilemez. Eğer, bir tecavüz olacak- sa Çevik Kuvvet'in orada bulunması ne- deniyle, bir kaçınma olacaktır. Türkiye^ ye riski asgariye indirecektir. Çevik Kuv- vet'in gelmesi, NATO'nun tesanüdünü ortaya koymuştur. Türkiye, bu meyanda, NATO'dan 'yardım alabilir, almayabilir' düşüncelerini de böylelikle 'çek' etmiştir. Eğer, Türkiye'nin "Çevik Kuvvet" çağ- rısına NATO yanıt vermeseydi, sanıyo- rum ki Türkiye'nin stratejisinde geniş bir değişiklik olacaktı. Yani Türkiye bu du- rumda, daha başka bir politika ve stra- teji uygulamak durumunda kalacaktı. Kriz, maalesef arzu edilmediği şekil- de savaşa dönüştü. Irak'a karşı koalisyo- nun yani sıra Türkiye de bu savaşa bir bakıma dahil olmuş durumda. Fakat, bir saldırı alır mı, almaz mı, bunun riski ne- dir? Güney cephe dururken ikinci bir ku- zey cepheye Irak, böyle bir taarruzda bu- lunabilir mi? Bu, bence çok düşük bir olasılık. Böyle bir saldınnın olduğunu kabul ettiğimizde, madem ki bir NATO kuvveti var, bunun Türkiye'nin yanında savaşa girmeme gibi bir durumu olamaz. Benim kaatime göre olamaz. Ancak, kuvveti gönderen ülkeler, savaş duru- munda 'kuvvetimi geri çekiyorum' der- se tabii bu durumda her devlet antlaş- malara şaygılı olmak durumundadır, bu bir onur meselesidir. Belçika ve Alman- ya, Çevik Kuvvet'e katıhrken bu krizin böyle bir savaşa dönüşeceğini ve bunun ışığında, Türkiye'nin bu işe dahil olabi- leeeği ihtimalini de göz önüne alarak Çe- vik Kuvvet'e katılmayı düşünmeliydi. Ancak, benim kanaatim, madem ki bu güç buraya geldi. Madem ki gelme- den evvel durumun nereye tırmanacağı gayet açıklıkla ortadaydı, öyleyse bu gü- cü geri çekmeleri ve antlaşmalarda ya- zılı olduğunun aksine kullanılmasını is- tenmemesi gibi bir konu olmaması ge- rekir." POLİTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİHKAYA Barış Çiçeği Kanla Sulanmaz... Dünyanın dört bir yanında banş gösterileri yapılıyor. ABD'- de savaş çığlıklarının ardından gelen terör korkusu, işadam- larına yarıyor. Kurşun geçirmez yelekler, gaz maskeleri su gibi satılıyor. Bu arada üzerinde "mutlu savaşlar" yazılı kut- lama kartlarıyta, çöl kumu rengindeki otomobil plakaları da kapış kapış alıcı buluyor. Plakaların üzerinde ise şunlar ya- zılı: — Sevdiğim, Çöl Fırfinası operasyonunda... Kapitalizm 'kan gölünde' yeşil dolar anyor... Sanırız bu sözcük bizim ülkemizde de moda olur. Açık- göz kimi işadamları "savaş volisi" vurmak için böyle ilginç buluşlarla ceplerini doldurabilir. Savaş bu denlı kolay bir iş mi? Bunca insanın ölmesi, kan akması birkaç yüz milyon doları ve tekstil kotasının yüksel- tilmesini beklemekle eşdeğerli mi? Bir savaş çığırtkanlığı sürüp gidiyor aylardır ülkemizde. Aylardır, kimi çevreler savaşla yatıyor, savaşla kalkıyor. Ay- lardır kan ile dolar' DYP lideri Demirel'in deyişiyle terazi- nin iki kefesine konulup tartılıyor. Hükümet yetkilileri açıklama yapmasa, TRT İncirlik Üs- sü'nden kalkan bombardıman uçaklarımn nereye gittiğini söylemese bile Türk kamuoyu, Türkiye'nin Körfez savaşı- na itildiğını biliyor. Güneydoğu'da halk tedirgin ve panik içinde. Adana'da aynı havanın yaşandığını İnönü, dün bir kez daha açıkladı. Çünkü baştan beri kamuoyundan bazı gerçekler sakla- nıyor. CNN, İncirlik Ûssü'nden kalkan uçaklann Irak'ı borrv baladığını bildirirken TRT, canlı yayını birden kesiyor. CNN, İnciıiik'ten kalkan uçaklann Irak'ı bombaladığını bil- dirirken Dışişleri Bakanlığı SÖzcüsü ise "Hayır" diyor ve ek- liyordu: — İncirlik'ten havalanan uçaklar, eğrtim uçuşu yapıyor- lar... Türkiye ne yazık ki savaşın içinde ve ABD'nin yanında- dır şu anda. Körfez savaşı beşınci gününde çok boyutlu ve üstelik tehlikeli bir gelişme içindedir. Suriye, İran ve Ürdün'- ün tutumu yavaş ya- d ğ i k d i Hiçbir can güvenliği alınmadan Güneydoğu yöresinin Irak'ın hedefi haline sokulmasının adını 'korkaklık' olarak yorumlayanlar, acaba yöre halkının yaşadığı doSS' kaygıları niçin görmek yş y vaş değişmektedir. Bir İsrail-Arap sava- şı askeri uzmanların değişiyle 'gündeme' gelmiştir. Ortadoğu önümüzdeki aylarda barış için zor bir dö- neme girecektir. Yine askeri uz- manlar, Körfez sa- vaşının öyle birkaç ay içinde kanısında Saddam'ın, savaşı bir İsrail-Arap sava- şına doğru götürmesini ve Ortadoğu'yu kan gölüne çevir- mesi için her şeyi yapabileceğini söylüyorlar. En çok tartışılan konu Türkiye'nin Irak'a ikinci bir cephe açıp açmadığı. Bugüne dek ne Dışişleri Bakanı Alptemo- çin ne de Milli Savunma Bakanı Doğan, "Evet açtık" ya da "Hayır açmadık" demediler. Muhalefet liderleri, "Türkiye savaşın içindedir, ik'nci cephe açılmıştır" diyoıiar. Hükümet ise nedense "Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda hareket ediyoruz" demekten öte açıklama getirmiyor. Oysa İncirlik'ten kalkan Amerikan uçaklan Irak'ı bomba- lıyor. En tehlikelisi ise kuzeyden başlatılacak bir kara hare- kâtının tedirginliği olduğu öne sürülüyor. Türk ulusu istemediği bir savaşa itilmenin kuşkusunu ya- şıyor şu günlerde. Savaş isteyen yok. Zorla savaşa sokul- manın, Türkiye'ye ileride ne denli zararlar getireceği, Arap halklarının İsrail ile Türkiye'yi aynı kefeye koyacağı bilini- yor. Hiçbir can güvenliği alınmadan Güneydoğu yöresinin Irak'ın hedefi haline sokulmasının adını 'korkaklık' olarak yorumlayanlar, acaba yöre halkının yaşadığı kaygıları niçin görmek istemiyorlar? İncirlik'e uçaklar inip kalkarken Adana'dan Hakkâri'ye ka- dar uzanan yörede insanlara yeteri kadar gaz maskesi bile dağıtılmadı. Bu nedenle yörede yaşayan insanlar köyleri, kentleri terk edip kaçıyor. Hükümetin, TBMM'de verdiği bilgiler yeterii değil. Hele Akbulut'un her gün değişik demeçler vermesi kamuoyunu bir belirsizliğe itiyor. O nedenle, kamuoyu "neler oluyor" sorusunu gazetelerden, yabancı televizyonlardan öğrenmek zorunda kalıyor. Başbakan ne diyor? — Irak halkıyla bir husumetimiz yok.. Ama İncirlik'ten kalkan uçaklar Irak'ı bombalıyor. O zaman Irak'ta yaşayan milyonlarca insan havadan ölüm kusan uçaklann Türkiye'den havaiandığını öğrenince ne di- yecekler? Biz bu insanlarla yüzyıllar boyu birlikte yaşadık, birlikte yaşayacağız Barış çiçeği kanla sulanmaz... P A R T I L E B D E N Ne içindeyiz, ne yanında ANKARA (AA) — ANAP Genel Başkan Yardımcısı Galip Demirel, Irakla Türkiye'nin uzun yıllar bir arada yaşayan devletler olduğuna işaret ederek, "Iraklı bir tek kişinin zarar görmesi bizi üzer" dedi. Demirel, dün düzenlediği basm toplantısında, Türkiye'nin Körfez krizinin başladığı günden bu yana barıştan yana tavır aldığım belirterek hükümetin, Körfez krizinin sona erdiriimesi için aldığı kararlan uygulamasına muhalefetin karşı çıkmasını eleştirdi. Ne kadar destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — DYP Zonguldak Milletvekili Tevfik Ertüzün, dün Başbakan Akbulut'a, "Körfez krizinden etkilenmesi nedeniyle Türkiye'nin, hangi yabancı Ulke ve uluslararası kuruluşlardan bugüne değin fıilen ne kadar kredi, hibe ve petrol desteği sağladığını" sordu. Ertüzün, dün Akbulut'un yanıtlamasını istediği yazılı bir soru önergesini TBMM Başkanlığı'na verdi. Ertüzün önergesinde, "Sağlanan desteklerin ne kadan 1990 yıh konsolide devlet bütçesine irat kaydedilmiştir" ve "Krizden zarar gören sektörlerin ve halkımızın kayıplannı telafi etmek amacıyla alınan destekleri hangi şekillerde kullanmayı düşünmektesiniz" sorulanna yer verdi. Alınaktan 'savaş' sorulan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — HEP Kars Milletvekili Mahmut Alınak üslerin ABD savaş uçakları tarafından kullanılması konusunu bir soru önergesi ile TBMM'ye getirdi. Alınak, önergesinde Körfez savaşı konusunda yapılan gizli pazarlıkların açıklanmasını isteyerek "Acaba Efe özal da cepheye gidecek mi" diye sordu. HEP Milletvekili Alınak, Başbakan Yıldınm Akbulut tarafından yanıtlanmak üzere Meclis Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde incirlik'ten kalkan uçaklann Kuzey Irak'ı bombalayıp bombalamadıklarının açıklanmasını isteyerek, "Amerikan uçakları sivillere yönelik saldırılar yapıyor ise bunun sorumluluğu kimde olacaktır? Hükümeti devre dışı bırakan ÖzaPın bu konuda gizli pazarhkları ve hesapları var mıdır? Amerikan askeri uçaklarına üslerin kullandınlması savaş kışkırtıcılığı değil midir" diye sordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle