18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 1991 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGÜN D f v t e t Meteorotoıı İşleri Genel Mû dûrtûdû'nden alınan Wgıye göre, yur- dun loeey tesinteıi parçalı ve ÇOK bu- Rjttu. Karadenz kıyılan ya|)murlu, öte- lo yerler aı bulutlu ve açık geçscak. H/MkSCAKLIĞI Yurduntanüytosfen- lennde bıraz azalacak, âtekı yertede önera* btr defrşMik olmayacak. RÛZ- GAR: Kuzey ve doğu kesimlerinde bi- raz aalacak. Ötekı yerterden hafif ara sjra orta kuvvette esecek. Denızterı- mcrJe; AtaJeniz'de günbatısı ve kxtos, difler denizleriınede yıidız ve poyraz- dan 3-5, yeryer6, Karadeniz 1 * 7 ila 8 kuvvebnde saatte 10-21, yer yer 27, Karadmizfe 33-40 denizrrtf hela ese- cek. Oalga yüksekbği, 0 5 ila 1 5 Adana Mapuan Adıyanun A 19° 4°0tyartMfcır B 7° O°Edirne S 12° î°Erancan S 12° -*" Erzunım yer yer 2 m, Karaderuzde 2 5 ila 4 m dolayırcda bulunaca* Van Götü'nde hava, parçalı bulutlu geçecek, yer yer sıs görülecek, rüzgar kuzey ve doğu yönlerden hafif kuvvette esecek, göl küçük dalgalı olacak. görûş uzakbğı 10 km, sıs anında 500-1000 metre doiayında bulunacak. & Anlora Antakya Antafya Artvın Avdtn Bükear Bfec* Bmgü Ktts Bokı Bursa 8° -6° Mansa 4° r>KMaraş 5"-8° Merenı Çorum Derizt •2° -17»Esk>şeJw S 5°-3°Gaaiinttp S A 19° 8°ûresun Y A 18° 5° Gümûşlıarıe S B 5°-1° Hakön B 15° 4/>\sfVU S 9°-3 İstanbul A 6° O°bnr 8 8° -4° Kan A 3°-f KisOmofm S 8° 0°KırUml S B 10° S>Konya S S 2° -2° Kûtahya S A 14° 3°Mabtya K 12° 1°Nıjtfe 10° 5°0n1u 5° 7° K s 2°-4°Samsun 12°-*>S»rt 8° 3°Sınop 15» F S 2°-* > 1*B>n 7" 1°Uşak 4°-2>» Vtan W-Z> YMgat 0°-(> Zonguttak A 12° 2° A 14° 3» A 18° 8° A 14° 0° S 3°-4° S 4°-3° Y 12° 6» Y 10° 4» Y 11° S° S MPT S 12° 5° S 2 ° W B e° 4» Y W> 4° S 12°-1° S 3°7» S 12° 5° A-açıkB-buMkı &flüna$i K-lari. S-sei Y-yaJmurk. BUIMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Çitlembik. 2/ Manük... Kuyrukso- kumu. 3/ Bir çeşit telli bürümcük... Bir dağın şu ya da bu yöne doğru alçalıp giden yanlarından her biri. 4/ Yönel- me, dönme... Bir şe- yin eksiğini tamam- lamak için ona katı- lan parça. 5/ Stron- siyum elementinin simgesi... Sert bir iç- ki. 6/ Japon köken- li bir dovüş sporu... Konut. 7/ Soluk borusu... "O yer" anlamında kullanılan sözcük. 8/ Bir şeyin çıkış yeri, köken. 9/ Hatay ilin- de bir ırmak... Yanafeın alt kısnu. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Şeyhülislamhk unvanı ya da ma- kamı. 2/ Ilham... Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir sUs bitkisi. 3/ Uzun, sarı ve yumuşak saç. 4/ tlaç... örülerek dokunmuş yün ku- maş. 5/ Faiz... Kuçuk akarsu. 6/ Kı- vırcık bir saç biçimi... Küçük mağara. 7/ Uluslararası Basın Ens- titüsü'nün simgesi... Tırnak boyası. 8/ Hakkâri'nin eski adı. 9/ Slavların batı kolundan olan bir ulus... Atların taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı. 60 Y1L ÖNCE CumhuriYet Gazi Hz.nin intibaları , -CON. »ttlıı. FahnkdSı J. A. John, A.G. Erfurt vc Istanbul'da Ku- rukahveci hamnda21N«. •ıtji CIUUMİ 15 OCAK 1931 Gazi Hz.nin seyahatlerine ait tetkik ve intibalarını yazmakta olduklan haber verilmektedir. Aldığım habere göre Reisicumhur Hz. cenup vilâyetlerinde yapacaklan seyahatleri müteakıp tetkikatımn neticelerini tahriren hükûmete bildireceklerdir. Bunlar hükûmetin faaliyet programmı teşkil edecektir. Aldığım malûmata göre gerek Gazi Hz.nin seyahatlerinde. gerekse fırka teşkilât heyetlerinin intibalarında en bariz nokta halkın devairdeki işlerini çok müşkülatla halledebilmeleridir. Bir çok noktalar meyanında en mühimmini teşkil eden ve hemen hemen halktn umumunu alâkadar eyliyen bu mes'ele ehemmiyetle nazari dikkate ahnacaktır. Bilhassa rttermırlann vaktmde vazife başına gelmeleri, işleri gtlnü gününe halletmeleri, kırtasiyeciliğin mehrnaemken basitleştirilmesi, ihmali görülenler hakkında daha şedit davranabilmek için raemurin kanununda tadilât yapılması muhtemeldir. Reisicumhur Hz.nin seyahatleri esnasında refakatlerinde bulunan hükûmet müfettişleri intibalarını ve halkın şikâyetlerini mensup olduklan Vekâlete bir rapor halinde bildirecekleri gibi Kütahya meb'usu Recep Bey de halkın dertlerine ait gayet mühim bir rapor hazırlamaktadır. Bu raporun hükûmete tevdii muhtemeldir. 30 YBL ÖNCE Cumhuriyet Parti faaliyetleri 15 OCAK 1961 Üçüncü parti ohnak gayretiyle çalışan ve dördüncü olacağı anlaşılan henüz adı tesbit edilmemiş partinin muteşebebbisleri bugün de Selânik caddesindeki toplantı mahallerinde bir araya gelerek fikir teatisinde bulunmuşlardır. Ancak, dünkü Ekrem Alican toplantılarmda müteşebbisler, bugün behemehal, partinin kurucularımn, tüzüğü ile prograrmnın tesbiti için bir (ön kongrenin toplanmasma müsaade edilmesi yolunda valiliğe müracaat edeceklerini bildirmişlerdir. Dünkü toplantıda müracaat dilekçesine imzalannı atacakların kimler olacağı yolunda uzun uzun çalışılmış, bu arada, Genel Başkan olması ihtimali kuvvetli bulunan Ekrem Alican da müzakerelere bir süre katılmıştu. Fakat, imza sahiplerinin 5 mi, 7 mi, 9 mu olması karara bağlanamamıştır. Söylendiğine göre, ön safta bulunan müteşebbislerden bir kısmı aralanna mutlaka girmek istiyen bir kaç kişiyi tasfîye etmenin çarelerini aramaktadırlar. Anlaşmazlık da bundan doğmuştur. Bu rakam tesbit edilememiş, dilekçe son şeklini alamadığı için de bugün vilâyete müracaat yapılamamıştu-. Dün de bildirdiğimiz gibi, müteşebbislerden Enver Adakan, Dr. trfan Aksu, Avukat Esat Çağa ile Mahmut Yalay'ın hazırlamış bulunduğu müracaat dilekçesi elde beklemektedir. Bugün de sabahtan öğleye kadar müteşebbisler arasında yer alması mutlaka istenenlerle ayn ayn isti- şarelerde bulunulmuş, illerden ön kongreye gelmesi beklenen şahıslar üzerinde etüdler yapılmıştır. Tüzüğü, programı hazırlanmış bulunan yeni partinin uzun bir ad alması ve arasında mutlaka bir "Demokrat" kelimesinin bulunmasına bilhassa itina edilmekte ve çahşmalar bu yöne teksif edilmiş bulunmaktadjr. Önümüzdeki günlerde vilâyete müracaat edilecektir. GEÇEN YIL BUGÜN C ^ Kıbrıs için baskı 15 OCAK 1990 Cumhurbaşkanı TVırgut özal'ın Washington'a yapacağı ziyaret öncesinde, Başkan Bush yönetiminin Kıbns'ta bir çözüm için Ankara ve Lefkoşa'ya dönük diplomatik baskıyı arttırdığı dikkati çekiyor. BM Genel Sekıeteri Perez de Cuellar, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la Rum yönetimi lideri Yorgo Vasiliu'yu 12 şubatta New York'ta maraton toplantıya çağınrken ABD Dışişleri Bakanhğı Kıbns özel koordinatörü Nelson Ledsky, Denktaş'ın bu çağnyı kabul etmesini istedi, aksi halde Türk-Amerikan ilişkilerinin olumsuz yönde etkileneceğini belli etti. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın dün son derece sert tepkisine yol açan Perez de Cuellar'm çağnsı, Ankara'da soğuk karşılandı. Konunun bugün Çankaya Köşkü'nde yapılacak toplantıda ele ahnması bekleniyor. Cumhurbaşkanı özal'ın başkanlığındaki değerlendirme toplantısına Dışışleri Bakanı Mesut Yılmaz ile Dışişleri Müsteşan Büyükelçi Tbgay Özçeri de katılacaklar. DÛNYA'DA BUGÛN Afnstenıam B 7° Anrnon A 14° Atna Bafldat Barcekna Basel Betoal Berto BOM Bnüsal Y 14° V 14° B 10° B 3° Cenevre Oûde Dubaı Kahire » Hetsrto Itopentug KMn LtftDM B 11° Y 13° Y 17° S 4» A 15° A -8° B 15° B 5° S 2° A 15° Unngrad B -5° LomJra 8 7° Madnd Mrlanc Monlreal tlosioa Mûmti Na> Yort Osk) Pans Prag ftyad Roma Sotya Sam 'kttım İlflUS Vtenott Vtyana VfestnngionB 8° Züı* B 3° B 8° Y 7° S 6° S -8" S 2° 8 10" 8 -W B 8° S 2° B 15" Y 13° Y 5° A 12° 8 13° 8 14° B 7° Y 8° B 7° nnTARTISMA Arkasında Halkı Olnuı> mea Irak savaşı, Birleşraiş Milletler bayrağı altında Amerika'daki, üst finans katmanlarının temsilcisi olan Bush'un savaşıdır. Bunu böyle tınılamak daha uygundur. Bush, 'Kongre'den yetki almasa da baş- komutan olarak savaş makinesini işletebi- lirmiş. Laf! Böyle yetkisi var tabii... Ama gene de laf.. Amerika'da arkasında halk olmayan bir savaş yürümez. Böyle bir savaş açüabilir. Ama o savaş yürütülemez. Bu, yalnız Amerika için değil her yer için de geçerli bir bilimsel tanımlamadır. Dogal olarak Tiirkiye için de. Onun için bütün çağdaş toplumlarda ve siyasalarda yöneticiler kolay kolay savaşa girişemezler. Girişirlerse bu, pahaiı bir öde- meye neden olur: Savaş kazanılrnış bile ol- sa faturası çok yüksek olacağından, "Mn- liyeti kânndan fazia" bir batık ticaret olur. Bu arada bir gerçeği daha anımsatmak gerekir. Irmk savaşı, Birleşmiş Milletler bay- rağı altında Amerika'daki, üst finans kat- manlarınm temsilcisi olan Busb'un savaşı- dır. Bunu böyle tınılamak daha uygundur. Ve şu, tarihsel bir gerçektir ki büyükle- rin yararına olan hiçbir savaşta küçükler, temel yükü ne kadar büyük ölçüde yüklen- miş olurlarsa olsunlar savaş sonunu düzen- leyen konsorsiyum masasından memnun olarak kalkmazlar. O kazanılmış savaşta büyükler, prestij- leri -ağırlıklan- etkileri -tüzün çözme güçleri- karar oluşturma tekelleri çok faz- la artmış olarak çıkarlar. Ve hele, hiçbir zaman küçükleri temelde yeni düzenin egemen nirengi öğesi kıl- mazlar. Bu kez görülecek savaş, bir açıdan, Bir- leşmiş Milletler'in "Uluslararası saldırganın" genel uluslararası zor yapun- larla cezaiandınlması ve bu saldırganın boz- duğu duzenin "geri geürilmesi savaşı"dır. Kuram budur. Ve bu kuram kendi içinde ince ve zariftir. Fakat büyük ülkelerin savaşlan, kuram- sal açıdan ne kadar "bir ülküsel ve adil dü- zen kurmak" amacına da yaslandınlsa da yaşadığımız dünyanın haşin ve acımasız gerçeği bir başkadır: Savaş sonu duzenin te- melde büyüklerin yararlarıru sağlayıcı çiz- giler ile ve o yararı sağlayıa içeriklerle ku- rulması gerçeği... "Bu savaş olsa da olmasa da Ortadoğu'- nun çizgilerini Irak'ın Kuveyt'e saldırı ta- rihinden önceki boyutlann ve öğelerin ay- nen geri gelmesi olmayacak" imiş. Doğrudur. Hatta çok doğrudur. Fakat bunun, bütün Ortadoğu halklan- nın yeni ve adil düzeni olacağmı kim garan- tiliyor? Bir yeni düzeni de gene büyüklerin ya- rarları belirleyecekür. Ve bunu dünya insanlan gibi Türk insan- lan da sağduyulanyla açıkça sezdikleri için- dir ki savaşa hayır diyorlar. Ve bu savaş Tiirkiye için arkasında bü- tün görkemi, bütün dinamizmiyle halkın bütünlüğü olmayan bir savaş olacaktır. Çünkü bir savaş ustası olan Maresal Gazi Mustafa Kemal'in yıllarca önce kuramını ve kurahnı koyduğu yurt savunması savaşı olma niteliğinden yoksun olacaktır. Yukanda anlattığımız üzere gerçekçi ol- mayan bir yeni Ortadoğu yaratmak varsa- yımını "hiilyalayarak" girilmiş bir savaş olacaktır. özal'ın gerçek duygusu ve düşünü artık anlaşılmıştır: Evet saldırı olmazsa savaşa girmeyecek. Amma dominonun şans taşları elverirse sa- vaşa girecek. Bu taşlan oynamama yüzün- den daha kötü sonuçlara varmama farazi- yesiyle savaş girmek istiyor. Tersine iyi du- rumlar elde etmek için savaşı öngörüyor. Bütün Türkler bunu bilerek gerçek eği- limlerini demokratik yöntemlerle belirtme- h'dirler. Bir son noktayı da vurgulamak gerekir: Türkiye savaşa hazır mı? Değil... Elbette teknikalite olarak hazır- lanmış olabilir. Ama Atatürk'ün de dediği "Ülkeyi savunmak" koşulu olmadığı için bu savaşa hazır sayüamaz. Arkasında halk olmayan savaşta bir "sosyo politik ve psi- kolojik elverişlilik" görülemez PROF. BAHRİ SAVCI Psikoterapi Eğîtînıi ve Uygulama» Psikoterapiyle uğraşan bütün meslek gruplannın bir araya gelerek, kendi yapı ve eğjllimleri doğrultusunda "nıh sağhğı" ile ilgili yeni politikalar üretilmesine ve yasal boşluğun giderilmesine katkıda bulunmaları gerekmektedir. Ülkemizde, tek tük örnekleri dışında her- hangi bir psikoterapi yönteminin sistema- tik, standart bir eğitimi olmadığı bilinmek- tedir. öte yandan psikoterapi uygulaması- nın yasal-yönetsel kurallannın belirlenme- mişliği de bir gerçek. Psikoterapi eğitimi ve uygulama geleneği olan ülkelerde, bu so- runlann Ulkenin özgül koşullanna göre çö- zümlenrniş olduğu görülmektedir. Ulkemi- zin koşullan değerlendirilerek psikoterapi eğitim ve uygulamasına ilişkin kurallann belirlenmesi, bu yönde çaba harçanması ge- rekliliği ortak görüşümüzdür. Bilindiği gibi psikoterapi kavramı, deği- şik kuramlara dayalı yöntem ve uygulama- lan kapsar. Bu nedenlerle her psikoterapi yöntemi için özgül bir eğitim gerektiği, her eğitinıin de ön gerekleri kendine göre be- lirlenmiş standartlara dayanması, sistema- tik olması zorunluluğu açıktır. Psikotera- pist eğitimi, tedavi yönteminin kuramsal eğitimi yanında, doğrudan doğruya hasta ya da sorunlu kişilerin tedavisini bir yetki- linin süpervizyonu altında uygulanuş olma- yı, tedavi yönteminin gerektirdiği süreci ta- mamlamayı, sonunda yetkili kurumca "yeterli" bulunmasım kapsar. Asıl mesle- ği ne olursa olsun tanımlanmış psikoterapi eğitimi sürecinden geçmiş olanlann "psiko- terapi yapabflecefi" görüşündeyiz. Böyle bir psikoterapi eğitimi sürecinden geçme- miş, sonunda yeterlik almamış kişilerin meslekleri, meslekteki unvanlan ve derece- leri ne olursa olsun psikoterapi yapamama- ları, psikoterapi yaptıklanm iddia edeme- meleri görüşümüze göre bir zorunluluktur. Pâkoterapist unvanı, kişinin temel mesle- ğinden doğan yetki ve haklarmı sınırlama- yacağı gibi, bu yetki ve haklara psikotera- pi uygulaması dışında bir katkıda da bulun- mamalıdır. Ideal biçimiyle psikoterapi eğitimi üni- versitelerde ya da yasal ve bilimsel yönden yetkili kılınmış kuruluş ya da kurumlarda verilir. Ancak biraz önce belirttiğimk gibi ülkemizde psikoterapinin sistematik stan- dart bir eğitimi, tek tük örnekleri dışında yoktur. Bu doğrultuda meslek ve psikote- rapi eğitimiyle ilgili olarak kurumlar için- de var olan olanaklann zorlanması, mes- lek eğitimi ya da mezuniyet sonıası eğitim kapsamı içinde psikoterapi eğitiminin sağ- lanması temel hedefımiz olmalıdır. Ancak temel hedef gerçekleşinceye dek ya da bu kurumlann yetersiz kaldığı noktalarda eği- tim için kendi özgül koşullanmıza uygun alternatif modellere yönelinmesi gerekebi- lir. Bu bağlamda, ilk adım olarak "Tttrk Nöropsikiyatri Dernefi ve Tiırk Psikoloji DenMgi'nin ortaklasa düzenleyeceği bir eği- tim programının bu yıl uygulamaya kona- cağını umuyoruz. Bu konuda ön çalışma- lara başlamış bulunuyoruz. Bu konuda, fo- rumda da beürtildiği gibi meslek dernekle- rimiz yanında bütün meslektaşlarımıza da görev düştüğünü vurgulamak istiyoruz. Türkiye'de sağlık işleri 1928'de yasalaş- mış "Tababet ve Şuabatı Sanatlannın Tarz-ı tcrasına Dair Kannn" ve bu yasa doğrultusunda çıkartılan yönetmeliklerle düzenlenir. Bu yasanın özettikle psikoterapi konusunda hiçbir açıklık içermediği, genel- de de günümüzün koşullanna uymadığı açıktır. Kanınuzca psikoterapi uygulama- sına ilişkin tartışmalann hemen hemen hep- si bu alandaki yasal boşluktan kaynaklan- maktadır. Psikoterapiyle uğraşan bütün mesiek gruplannın bir araya gelerek, kendi yapı ve eğilimleri doğrultusunda "nıh sa|lıgı" ile ilgili yeni politikalar üretilmesine ve yasal boşluğun giderilmesine katkıda bulunma- ları gerekmektedir. Bu konuda söylenebilecekler, doğal ola- rak yukanda yazılanlarla sınırh değildir. Konuyla Ugilenen bütün meslektaşlanmı- zm, hukukçulann, bilim adamlanmn, yvut- taşlann katkılanna büyük ölçüde ihtiyacı- mız olduğunu beUrtmek isteriz. Türk Nöropsikiyatri Dernefi ve Türk Psikoloji Derneği Yönetim Kurullan Dünya Minıarlan Barıg tstiyor Ister bir yapıyı tasarlasın, ister ekonomiyi biçimlesin, adının başına -hangi nedenle olursa olsun- "mimar" sözcüğü yakıştırılan her kişinin, uğraştığı her konuda "geliştirmeyi, güzelleştirmeyi" amaçlaması gerekir. manı ise "savaş"tır... Dünya Mimarlar Birliği (UIA), yaklaşık 23 bini ülkemizde olmak üzere, yeryüzünün her kıtasına yayılan 900 bin kadar mima- rın üye olduğu uluslararası bir "mesiek" örgütUdUr. tkinci Dünya Savaşı'ndan son- ra, evrensel banşı sağlamak için kurulan Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerce, aynı amaç doğrultusunda, 1948 yılında oluştu- rulmuştur. Temel ereği ise "raimarük mes- leginde dünya çapında bir birlik sağlamak ve barışa dayalı bir gelecek kurmak" ola- rak belirlenmiştir... 3 Ocak 1991 günü Paris'teki UIA Genel Merkezı'nden, Istanbul Mimarlar Odası'- na bir fax mesajı geldi. Körfez bunalımı- run "banşcıl yollardan çöziimii için" sava- şım veren kesimler arasında Ulkemiz mi- marlarının da yerini aimasının "coşkuyla karşılandığı" ve bu girişimin "dünya mi- marları adına" desteklendiği bildirildi. Genel Başkan Olufemi Majekodunnıt ve Genel Sekreter Nils Carlson'un imzalany- la gelen bu destek mesajında, altı çizilecek önemli vurgulamalardan en "anlamlısj" ise şuydu; "İnsanlığın gelişimine bağlı olarak bükümetlere düşen en önemli görev; dün- yanın tüm halklarının gereksinimleri ve amaçlan doğrultusunda banşı temel ilke Bizde, "mimar" sözcüğü, salt "yapı tasanmcıhğı" için kullanılmaz. Belli bir ko- nuyu, olguyu, poh'tikayı "yaratanlar" için de "o işin mimandır.." denir. örneğin, "— Bugünkü ekonomik politikanın kö- keni olan 24 Ocak 1980 kararlannın "miman" Turgut özal'dır.." (Oysa, özal elektrik mühendisidir.) "— Son vergi reformunun "miman" Adnan Kahveci'dir.." (Oysa Kahveci, tıp mühendisidir.) "— Aliağa Termik SantraJı projesinin "miman" Fahrettin Kurt'tur. (Oysa Kurt, inşaat mühendisidir.) gibi... Mimar, Arapça kökenlidir ve "imar" sözcüğünden gelmektedir. Yani "imar eden" kişi demektir. tmar ise sözlük anla- mı olarak "bayındırhğın" karşıhğıdır. Yani "geliştirmenin, güzellestirmenin..." Bu nedenle ister bir yapıyı tasarlasın, is- ter ekonomiyi biçimlesin, adının başına - hangi nedenle olursa olsun- "mimar" söz- cüğü yakıştınlan her kişinin, uğraştığı her konuda "geliştirmeyi, güzelleştirmeyi" amaçlaması gerekir. Ve açıktır ki böyle bir amacm başbca düş- edinmektir. HükümefJer, kaynaklannı sa- vaş üretmek amacıyla degil, insanlığın ge- lişimi, yaşam koşullannın ivileştirilmesi yo- lunda kullanmalıdırlar." UIA'nın bu çağnsı, salt "yapı tasanmcılannı" değil, yani insanlara daha yaşanılır kentler ve binalar kurmayı "mes- İek edinenler" için değil; adının başına "mimar" sözcüğünü yakıştıran ya da "ya- kıştırılan" herkesi her meslekten insanı da doğrudan ilgilendiriyor. Elbette, başta "mimar" politikacılan da... Her şeyin "miman" olmak iyidir. O şe- yin iyisini, güzelini "yaratma" olanağını da verir. Ancak en kötüsü "savaşın miman" ol- maktır. Çünkü "yaratıcılıgın, gelişmenin, uygarlıgı yükseltmenin inkân" anlamına gelir. Bu da aynı anda "insan olmanm inkârı" demek değil midir? Dünya "mimarlan" Körfez'de "bn nedenle" banş istiyor. UIA, yine bu nedenle, fax mesajına "Tiirkiye'nin Körfez bunalımında barışçı bir çözüm getirmesi gerektiği görüşündeyiz" cümlesini ekliyor. Ve Türkiye'nin "mimarlan"; ekonomi- nin, politikanın, santrallartn "mimarlan", savaş karşı çıkanlan -neredeyse- "vatan hainligi" ile suçlayabiliyorlar. Üstelik, uluslararası petrol paylaşum için girişilecek bir savaşa. OKTAY EKİNCİ Y. Mimar / Muğla OKURLARDAN "Öylesine Bir Dinleti" 24.12.1990 tarihinde, "öylesine Bir Dinleti"yi izleme fırsatı buldum. Çok beğendim. Oyun, "Son söz sizin" diye bitiyordu. Son söz bizim, iyi ama, oyunları izlemek için bilet nerede? öylesine güç ki konserlere, opera ve baleyc bilet bulup girebilmek. Son sözün bizlerin olabilmesi için: 1) Bilet gişelerinin sayısını arttırmak, 2) Gösteri sayılannı arttırmak gerekmez mi? Ayrıca da konserler, opera ve bale, toplumumuza sevdirilmek isteniyorsa, işlerin kolaylaştınlması gerekir, güçleştirilmesi değil. Eğer konsere, operaya ya da baleye gitmek isteniyorsa kolaylıkla bilet bulunabilmeli ki bu davranış pekişsin. Her gidişte, "Biletler, bu ay için bitmiştir, ilginize teşekkür ederiz" yazısıyla karşılaşıhyorsa, operaya, konsere, baleye gitme isteği ve de davranışı, her pekiştirilmeyen davranışta olduğu gibi söner. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğu'nün ilgilerini bekliyoruz. NİLÜKER VOLTAN-ACAR ANKARA ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKQ Kapitalizm Geliyor, Savulun! Bir zamanların fıkrasrydı, bilenler bilir; ormanda hayvan- lar, "komünizm geliyor!" haberleri yayılınca kaçışmaya baş- lamışlar. Kaplumbağa kaçarken sormuşlar: — Niye kaçıyorsun? — Niye kaçmayayım, komünizm gelir de evimi elimden alır- sa ne yaparım? Tjlki, kürk elden gider diye kaçmış; ayı, post elden gider diye. Tümünün ormandan kaçmak için bir nedeni varmış. Ko- münizm bu, bakar mı adamın -pardon hayvanın- göz yaşına! Hayvanlar içinde yalnız maymun yerinden kımıldamıyor, ağacında, zıplaytp duruyormuş. — Sen niye kaçmıyorsun diye sormuşlar. — Niye kaçayım demiş maymun; benim bir kıçım var, o da açık! Bir de papaz fıkrası var; onu da cumartesi arkadaşların- dan Yüksel anlattı. Şöyle: Bir yeri sel basmış; papaz kilisede kalmak istemiş, oysa herkesler kaçmış. Papaz: — Tanrı beni korur, ben sıze dua edeyim demiş. Biraz sonra su birinci kata çıkmış, köyde kimse kalmamış. Oradan bir sandal geçiyormuş, sandalcr. — Papaz efendi demiş, seni kurtaralım! — Yok yok, size ben dua edeyim, Tanrı beni kurtarır yanı- tını vermiş. Su yükselince bir kat daha çıkmış papaz. İkinci bir sandal gelmiş; yine öyle. su gelmiş taa kuleye dek; artık hiç şans yok. O sırada bir helikopter gelmiş. Papaz yine "Tanrı beni korur. Ben size duacıyım!" demiş. Sonunda papaz sulara ka- pılıp ölmüş. Öbür dünyaya gitmiş. Cebrail. papazı görünce: — Bir yanlışlık olacak, senin zamanın değildi demiş. — Valla demiş papaz, Tanrıya sorun! O kadar kendisine güvendim, böyle oldu. Öbür dünyada demokrasi mi varmış ne? Cebrail, Tanrı'ya gitmiş: — Ulu Tanrı, demiş, yanlış yaptın! Bu papaz efendi... Ha- ni almayacaktın? Hiç yardım etmedin? — İki sandalla bir helikopteri kim yolladı ona? demiş Tanrı. "Savaş geliyor" diye ortalıkta mal kalmadı mı ne? Herkes alabildiğini aldı. "Neolur ne olmaz!" diyorlardı. Eh ülkeyi yö- nettiğini sananlar her gün "savaş yüzde bilmem kaça çıktı" der dururlarsa TÖFTT de bunu yayımlar durursa olacağı bu- dur. En güç durumda olan da bankalar mıvdı? Özellikle küçük semtlerde, ufak yerierde, büyük oranda para çekme olayı var- dı. Asıl döviz çok çekiliyor, kasalar boşafıyordu. — Kasalara el konursa ne yaparım? kuşkusu herkesi te- dirgin etmiş gibi. Değerli eşyalar alınıyor kasalardan, sürek- li kasa bosaltıyoriar. Güneydoğu'da "K" ilinde, banka şubeleri kan ağlıyorlardı. Başta döviz, kıyametgibi, ortalık... insanlar gelip mevduatlarını çekiyorlar, tam bir panik havası... Dövizi de en çok İsviçre Frangına çeviriyorlar. İsviçre Frarv gı daha geçerli sayılıyor. Dışarı kaçarlarsa İsviçre'ye mi gi- decekler ne? Banka şubelerine genel müdürlüklerden emir mi gitti "dövizlerde ödeme yapmayın" diye ne? Döviz, Türk parası gibi de değil: Merkez Bankası verecek ki bankalarda döviz olsun. Çünkü bankalar her hafta sonu ellerindeki dö- vizi Merkez Bankasi'na vermek zorundalar. Azlz Nesin'in "Sosyalizm Geliyor Savulun" adlı yapıtı ge- liyor usuma. "24 Ocak Kararlan"nın bu 11. yıldönümünde "Kapitalizm Geliyor, Savulun!" demek yerinde olmaz mı? Sa- vaş, kapitalizmin köpek dişleridir, azı dişlertdir... Deniz Baykal'la ilgili yazılar yazınca yandaşlarından söv- gü mektupları alıyorum. Ne anam ne sülalem kalıyor. Bun- lar da "sosyal demokrat" olacaklar, doğru olup olmadığını araştırsalar ya yazdıklanmm. Bir banka memurundan mektup aklım. Bankayı da mernu; ru da açıklarnayacağım. Adım adresini saklı tutacağım. Özetİe şöyle diyor: "...Biz, 1989 yılında Yüksek Hakem Kurulu'nun verdiği bir kararla toplusözleşme imzaladık. işveren bizi sendikamızdan zorla ayırdı. Her türlü tehdit yolunu uyguladı. Zaten grev hak-- kımız da yok. Beş yıllık görevliyim. Dört yüz bin lıra net para alıyorum. Yürekler acısı bir durum. İçim nefret dolu, alev alev nefes çıkıyor ağzımdan. Televizyonu seyrederken gel sen beni seyret. Kızarıyorum, sararıyorum, bozarıyorum, renkten renge giriyorum. 'Biz bir aileyiz, kol kırıtır yen içinde kalır, sakın sır- larımızı faşetmeyin.' Yani ağzımıza fermuar çekiyorlar. Akıl- larınca bizi susturuyorlar. Ama içimiz nefret dolu, ağzımızdan nefesimiz alev alev nefret olarak çıkıyor. Dört yüz bin lira maaşla bir ev kiralanabilir mi? Ben nerde oturacağım, ne yiyip içeceğim, ne giyeceğim? Hani sosyal ihtiyaçlarım, hani çoluk çocuk?" Ş.S. YASEMİN YAPI KOOP. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN Ahmet Lutfi İnce tarafından kooperatif aleyhine 1989 yılı olağan genel kuruluna ait 26 Mayıs 1990 günü genel kurul kararının iptaline ilişkin dava Beyoğlu 2. Ticaret Mahkeme- si'nin 19907150 sayılı dosyasında devam etmekte olup du- ruşmasının 1 Şubat 1991 günü adı geçen mahkemede saat 10.50'de yapılacağı TTK'nın 381. maddesi gereğince ilan olunur. TARABYA'DA Sanatçılar ve Dostlar Yapı Kooperatifi'ndcki 3 oda, 1 salon, duşlu yatak odası 140 m2 hakkımı devrediyorum. Tel: 162 07 36 (Akşam) bugün bilsak İSOCAKSALI : 19.00 Türk Basırunda Tekcllcşmc^ilimlcri : Okıay EKŞİ, Okay GÖNENSİN, Haluk ŞAHİN 19.00 Fcminia Platform: "KadınGözüylcNazıra Hikmct" Saadet ÖZKAL Ta'iChiChu'anHareketü Meditasyon llhan GÜNGÖREN (Her Sa. 14.00 -20.00) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 1100-00.30 Rock Care-Bar(5.Kaı) 1100-18.00 HcavyMctal 18.00-24.00 Rock 21.30ErkinKoray "STOP EVERYTHING START ENGUSH" 1991'E ÎNGÎUZCE KONUŞARAK GİRİN K A D I K O Y LİSKUR PttACTICAL ENGtlSH 12 Kiştlik sınıfîar Hafta Sonu : 19 Ocak HaftalçiAkşam : 21 Ocak M O Ö Y (Sö^ÜçışmBCaniyan) 349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 AFRODİT EVLENDİRME BÜROSU 144 96 20 Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. RAHtME YALÇINTAŞ bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99 WHATs an AU-PAIR m EnglarKJ? OOJKIOTB (1)135 15 99 (51)28 « 3 * Fhlıvetımi kaybettim. Hükümsüzdür. CELÂL DOĞAN Öğrenct ktmliğimi Kaybettim. HOkümsüzdür. Elif Dönm«
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle