Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 OCAK 1991 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGÜN
D f v t e t Meteorotoıı İşleri Genel Mû
dûrtûdû'nden alınan Wgıye göre, yur-
dun loeey tesinteıi parçalı ve ÇOK bu-
Rjttu. Karadenz kıyılan ya|)murlu, öte-
lo yerler aı bulutlu ve açık geçscak.
H/MkSCAKLIĞI Yurduntanüytosfen-
lennde bıraz azalacak, âtekı yertede
önera* btr defrşMik olmayacak. RÛZ-
GAR: Kuzey ve doğu kesimlerinde bi-
raz aalacak. Ötekı yerterden hafif ara
sjra orta kuvvette esecek. Denızterı-
mcrJe; AtaJeniz'de günbatısı ve kxtos,
difler denizleriınede yıidız ve poyraz-
dan 3-5, yeryer6, Karadeniz
1
* 7 ila
8 kuvvebnde saatte 10-21, yer yer 27,
Karadmizfe 33-40 denizrrtf hela ese-
cek. Oalga yüksekbği, 0 5 ila 1 5
Adana
Mapuan
Adıyanun
A 19° 4°0tyartMfcır
B 7° O°Edirne
S 12° î°Erancan
S 12° -*" Erzunım
yer yer 2 m, Karaderuzde 2 5 ila 4 m dolayırcda bulunaca* Van
Götü'nde hava, parçalı bulutlu geçecek, yer yer sıs görülecek,
rüzgar kuzey ve doğu yönlerden hafif kuvvette esecek, göl küçük
dalgalı olacak. görûş uzakbğı 10 km, sıs anında 500-1000 metre
doiayında bulunacak.
&
Anlora
Antakya
Antafya
Artvın
Avdtn
Bükear
Bfec*
Bmgü
Ktts
Bokı
Bursa
8° -6° Mansa
4° r>KMaraş
5"-8° Merenı
Çorum
Derizt
•2° -17»Esk>şeJw
S 5°-3°Gaaiinttp S
A 19° 8°ûresun Y
A 18° 5° Gümûşlıarıe S
B 5°-1° Hakön B
15° 4/>\sfVU S
9°-3 İstanbul A
6° O°bnr 8
8° -4° Kan A
3°-f KisOmofm S
8° 0°KırUml S
B 10° S>Konya S
S 2° -2° Kûtahya S
A 14° 3°Mabtya K
12° 1°Nıjtfe
10° 5°0n1u
5° 7° K s
2°-4°Samsun
12°-*>S»rt
8° 3°Sınop
15» F S
2°-*
>
1*B>n
7" 1°Uşak
4°-2>» Vtan
W-Z> YMgat
0°-(> Zonguttak
A 12° 2°
A 14° 3»
A 18° 8°
A 14° 0°
S 3°-4°
S 4°-3°
Y 12° 6»
Y 10° 4»
Y 11° S°
S MPT
S 12° 5°
S 2 ° W
B e° 4»
Y W> 4°
S 12°-1°
S 3°7»
S 12° 5°
A-açıkB-buMkı &flüna$i K-lari. S-sei Y-yaJmurk.
BUIMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Çitlembik. 2/
Manük... Kuyrukso-
kumu. 3/ Bir çeşit
telli bürümcük... Bir
dağın şu ya da bu
yöne doğru alçalıp
giden yanlarından
her biri. 4/ Yönel-
me, dönme... Bir şe-
yin eksiğini tamam-
lamak için ona katı-
lan parça. 5/ Stron-
siyum elementinin
simgesi... Sert bir iç-
ki. 6/ Japon köken-
li bir dovüş sporu...
Konut. 7/ Soluk borusu... "O yer"
anlamında kullanılan sözcük. 8/ Bir
şeyin çıkış yeri, köken. 9/ Hatay ilin-
de bir ırmak... Yanafeın alt kısnu.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Şeyhülislamhk unvanı ya da ma-
kamı. 2/ Ilham... Çiçekleri iri, güzel
görünüşlü ve kokulu bir sUs bitkisi.
3/ Uzun, sarı ve yumuşak saç. 4/
tlaç... örülerek dokunmuş yün ku-
maş. 5/ Faiz... Kuçuk akarsu. 6/ Kı-
vırcık bir saç biçimi... Küçük mağara. 7/ Uluslararası Basın Ens-
titüsü'nün simgesi... Tırnak boyası. 8/ Hakkâri'nin eski adı. 9/
Slavların batı kolundan olan bir ulus... Atların taşınması için
yapılmış kapalı taşıma aracı.
60 Y1L ÖNCE CumhuriYet
Gazi Hz.nin intibaları
, -CON. »ttlıı.
FahnkdSı J. A. John, A.G.
Erfurt vc Istanbul'da Ku-
rukahveci hamnda21N«.
•ıtji CIUUMİ
15 OCAK 1931
Gazi Hz.nin seyahatlerine ait
tetkik ve intibalarını
yazmakta olduklan haber
verilmektedir. Aldığım
habere göre Reisicumhur Hz.
cenup vilâyetlerinde
yapacaklan seyahatleri
müteakıp tetkikatımn
neticelerini tahriren
hükûmete bildireceklerdir.
Bunlar hükûmetin faaliyet
programmı teşkil edecektir.
Aldığım malûmata göre gerek Gazi Hz.nin
seyahatlerinde. gerekse fırka teşkilât heyetlerinin
intibalarında en bariz nokta halkın devairdeki işlerini
çok müşkülatla halledebilmeleridir. Bir çok noktalar
meyanında en mühimmini teşkil eden ve hemen hemen
halktn umumunu alâkadar eyliyen bu mes'ele
ehemmiyetle nazari dikkate ahnacaktır. Bilhassa
rttermırlann vaktmde vazife başına gelmeleri, işleri gtlnü
gününe halletmeleri, kırtasiyeciliğin mehrnaemken
basitleştirilmesi, ihmali görülenler hakkında daha şedit
davranabilmek için raemurin kanununda tadilât
yapılması muhtemeldir.
Reisicumhur Hz.nin seyahatleri esnasında refakatlerinde
bulunan hükûmet müfettişleri intibalarını ve halkın
şikâyetlerini mensup olduklan Vekâlete bir rapor halinde
bildirecekleri gibi Kütahya meb'usu Recep Bey de halkın
dertlerine ait gayet mühim bir rapor hazırlamaktadır. Bu
raporun hükûmete tevdii muhtemeldir.
30 YBL ÖNCE Cumhuriyet
Parti faaliyetleri
15 OCAK 1961
Üçüncü parti ohnak gayretiyle
çalışan ve dördüncü olacağı
anlaşılan henüz adı tesbit
edilmemiş partinin muteşebebbisleri
bugün de Selânik caddesindeki
toplantı mahallerinde bir araya
gelerek fikir teatisinde
bulunmuşlardır. Ancak, dünkü
Ekrem Alican toplantılarmda müteşebbisler,
bugün behemehal, partinin kurucularımn, tüzüğü ile
prograrmnın tesbiti için bir (ön kongrenin toplanmasma
müsaade edilmesi yolunda valiliğe müracaat edeceklerini
bildirmişlerdir.
Dünkü toplantıda müracaat dilekçesine imzalannı
atacakların kimler olacağı yolunda uzun uzun çalışılmış,
bu arada, Genel Başkan olması ihtimali kuvvetli bulunan
Ekrem Alican da müzakerelere bir süre katılmıştu.
Fakat, imza sahiplerinin 5 mi, 7 mi, 9 mu olması karara
bağlanamamıştır. Söylendiğine göre, ön safta bulunan
müteşebbislerden bir kısmı aralanna mutlaka girmek
istiyen bir kaç kişiyi tasfîye etmenin çarelerini
aramaktadırlar. Anlaşmazlık da bundan doğmuştur. Bu
rakam tesbit edilememiş, dilekçe son şeklini alamadığı
için de bugün vilâyete müracaat yapılamamıştu-.
Dün de bildirdiğimiz gibi, müteşebbislerden Enver
Adakan, Dr. trfan Aksu, Avukat Esat Çağa ile Mahmut
Yalay'ın hazırlamış bulunduğu müracaat dilekçesi elde
beklemektedir.
Bugün de sabahtan öğleye kadar müteşebbisler
arasında yer alması mutlaka istenenlerle ayn ayn isti-
şarelerde bulunulmuş, illerden ön kongreye gelmesi
beklenen şahıslar üzerinde etüdler yapılmıştır. Tüzüğü,
programı hazırlanmış bulunan yeni partinin uzun bir ad
alması ve arasında mutlaka bir "Demokrat" kelimesinin
bulunmasına bilhassa itina edilmekte ve çahşmalar bu
yöne teksif edilmiş bulunmaktadjr. Önümüzdeki günlerde
vilâyete müracaat edilecektir.
GEÇEN YIL BUGÜN C ^
Kıbrıs için baskı
15 OCAK 1990
Cumhurbaşkanı TVırgut özal'ın Washington'a yapacağı
ziyaret öncesinde, Başkan Bush yönetiminin Kıbns'ta bir
çözüm için Ankara ve Lefkoşa'ya dönük diplomatik
baskıyı arttırdığı dikkati çekiyor. BM Genel Sekıeteri
Perez de Cuellar, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş'la Rum yönetimi lideri Yorgo Vasiliu'yu 12
şubatta New York'ta maraton toplantıya çağınrken ABD
Dışişleri Bakanhğı Kıbns özel koordinatörü Nelson
Ledsky, Denktaş'ın bu çağnyı kabul etmesini istedi, aksi
halde Türk-Amerikan ilişkilerinin olumsuz yönde
etkileneceğini belli etti.
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın dün son derece sert
tepkisine yol açan Perez de Cuellar'm çağnsı, Ankara'da
soğuk karşılandı. Konunun bugün Çankaya Köşkü'nde
yapılacak toplantıda ele ahnması bekleniyor.
Cumhurbaşkanı özal'ın başkanlığındaki değerlendirme
toplantısına Dışışleri Bakanı Mesut Yılmaz ile Dışişleri
Müsteşan Büyükelçi Tbgay Özçeri de katılacaklar.
DÛNYA'DA BUGÛN
Afnstenıam B 7°
Anrnon A 14°
Atna
Bafldat
Barcekna
Basel
Betoal
Berto
BOM
Bnüsal
Y 14°
V 14°
B 10°
B 3°
Cenevre
Oûde
Dubaı
Kahire »
Hetsrto
Itopentug
KMn
LtftDM
B 11°
Y 13°
Y 17°
S 4»
A 15°
A -8°
B 15°
B 5°
S 2°
A 15°
Unngrad B -5°
LomJra 8 7°
Madnd
Mrlanc
Monlreal
tlosioa
Mûmti
Na> Yort
Osk)
Pans
Prag
ftyad
Roma
Sotya
Sam
'kttım
İlflUS
Vtenott
Vtyana
VfestnngionB 8°
Züı* B 3°
B 8°
Y 7°
S 6°
S -8"
S 2°
8 10"
8 -W
B 8°
S 2°
B 15"
Y 13°
Y 5°
A 12°
8 13°
8 14°
B 7°
Y 8°
B 7°
nnTARTISMA
Arkasında Halkı Olnuı> mea
Irak savaşı, Birleşraiş Milletler bayrağı altında Amerika'daki,
üst finans katmanlarının temsilcisi olan Bush'un savaşıdır.
Bunu böyle tınılamak daha uygundur.
Bush, 'Kongre'den yetki almasa da baş-
komutan olarak savaş makinesini işletebi-
lirmiş.
Laf!
Böyle yetkisi var tabii...
Ama gene de laf..
Amerika'da arkasında halk olmayan bir
savaş yürümez. Böyle bir savaş açüabilir.
Ama o savaş yürütülemez.
Bu, yalnız Amerika için değil her yer için
de geçerli bir bilimsel tanımlamadır. Dogal
olarak Tiirkiye için de.
Onun için bütün çağdaş toplumlarda ve
siyasalarda yöneticiler kolay kolay savaşa
girişemezler. Girişirlerse bu, pahaiı bir öde-
meye neden olur: Savaş kazanılrnış bile ol-
sa faturası çok yüksek olacağından, "Mn-
liyeti kânndan fazia" bir batık ticaret olur.
Bu arada bir gerçeği daha anımsatmak
gerekir. Irmk savaşı, Birleşmiş Milletler bay-
rağı altında Amerika'daki, üst finans kat-
manlarınm temsilcisi olan Busb'un savaşı-
dır. Bunu böyle tınılamak daha uygundur.
Ve şu, tarihsel bir gerçektir ki büyükle-
rin yararına olan hiçbir savaşta küçükler,
temel yükü ne kadar büyük ölçüde yüklen-
miş olurlarsa olsunlar savaş sonunu düzen-
leyen konsorsiyum masasından memnun
olarak kalkmazlar.
O kazanılmış savaşta büyükler, prestij-
leri -ağırlıklan- etkileri -tüzün çözme
güçleri- karar oluşturma tekelleri çok faz-
la artmış olarak çıkarlar.
Ve hele, hiçbir zaman küçükleri temelde
yeni düzenin egemen nirengi öğesi kıl-
mazlar.
Bu kez görülecek savaş, bir açıdan, Bir-
leşmiş Milletler'in "Uluslararası
saldırganın" genel uluslararası zor yapun-
larla cezaiandınlması ve bu saldırganın boz-
duğu duzenin "geri geürilmesi savaşı"dır.
Kuram budur.
Ve bu kuram kendi içinde ince ve zariftir.
Fakat büyük ülkelerin savaşlan, kuram-
sal açıdan ne kadar "bir ülküsel ve adil dü-
zen kurmak" amacına da yaslandınlsa da
yaşadığımız dünyanın haşin ve acımasız
gerçeği bir başkadır: Savaş sonu duzenin te-
melde büyüklerin yararlarıru sağlayıcı çiz-
giler ile ve o yararı sağlayıa içeriklerle ku-
rulması gerçeği...
"Bu savaş olsa da olmasa da Ortadoğu'-
nun çizgilerini Irak'ın Kuveyt'e saldırı ta-
rihinden önceki boyutlann ve öğelerin ay-
nen geri gelmesi olmayacak" imiş.
Doğrudur. Hatta çok doğrudur.
Fakat bunun, bütün Ortadoğu halklan-
nın yeni ve adil düzeni olacağmı kim garan-
tiliyor?
Bir yeni düzeni de gene büyüklerin ya-
rarları belirleyecekür.
Ve bunu dünya insanlan gibi Türk insan-
lan da sağduyulanyla açıkça sezdikleri için-
dir ki savaşa hayır diyorlar.
Ve bu savaş Tiirkiye için arkasında bü-
tün görkemi, bütün dinamizmiyle halkın
bütünlüğü olmayan bir savaş olacaktır.
Çünkü bir savaş ustası olan Maresal Gazi
Mustafa Kemal'in yıllarca önce kuramını
ve kurahnı koyduğu yurt savunması savaşı
olma niteliğinden yoksun olacaktır.
Yukanda anlattığımız üzere gerçekçi ol-
mayan bir yeni Ortadoğu yaratmak varsa-
yımını "hiilyalayarak" girilmiş bir savaş
olacaktır.
özal'ın gerçek duygusu ve düşünü artık
anlaşılmıştır:
Evet saldırı olmazsa savaşa girmeyecek.
Amma dominonun şans taşları elverirse sa-
vaşa girecek. Bu taşlan oynamama yüzün-
den daha kötü sonuçlara varmama farazi-
yesiyle savaş girmek istiyor. Tersine iyi du-
rumlar elde etmek için savaşı öngörüyor.
Bütün Türkler bunu bilerek gerçek eği-
limlerini demokratik yöntemlerle belirtme-
h'dirler.
Bir son noktayı da vurgulamak gerekir:
Türkiye savaşa hazır mı?
Değil... Elbette teknikalite olarak hazır-
lanmış olabilir. Ama Atatürk'ün de dediği
"Ülkeyi savunmak" koşulu olmadığı için
bu savaşa hazır sayüamaz. Arkasında halk
olmayan savaşta bir "sosyo politik ve psi-
kolojik elverişlilik" görülemez
PROF. BAHRİ SAVCI
Psikoterapi Eğîtînıi ve Uygulama»
Psikoterapiyle uğraşan bütün meslek gruplannın bir araya
gelerek, kendi yapı ve eğjllimleri doğrultusunda "nıh sağhğı"
ile ilgili yeni politikalar üretilmesine ve yasal boşluğun
giderilmesine katkıda bulunmaları gerekmektedir.
Ülkemizde, tek tük örnekleri dışında her-
hangi bir psikoterapi yönteminin sistema-
tik, standart bir eğitimi olmadığı bilinmek-
tedir. öte yandan psikoterapi uygulaması-
nın yasal-yönetsel kurallannın belirlenme-
mişliği de bir gerçek. Psikoterapi eğitimi ve
uygulama geleneği olan ülkelerde, bu so-
runlann Ulkenin özgül koşullanna göre çö-
zümlenrniş olduğu görülmektedir. Ulkemi-
zin koşullan değerlendirilerek psikoterapi
eğitim ve uygulamasına ilişkin kurallann
belirlenmesi, bu yönde çaba harçanması ge-
rekliliği ortak görüşümüzdür.
Bilindiği gibi psikoterapi kavramı, deği-
şik kuramlara dayalı yöntem ve uygulama-
lan kapsar. Bu nedenlerle her psikoterapi
yöntemi için özgül bir eğitim gerektiği, her
eğitinıin de ön gerekleri kendine göre be-
lirlenmiş standartlara dayanması, sistema-
tik olması zorunluluğu açıktır. Psikotera-
pist eğitimi, tedavi yönteminin kuramsal
eğitimi yanında, doğrudan doğruya hasta
ya da sorunlu kişilerin tedavisini bir yetki-
linin süpervizyonu altında uygulanuş olma-
yı, tedavi yönteminin gerektirdiği süreci ta-
mamlamayı, sonunda yetkili kurumca
"yeterli" bulunmasım kapsar. Asıl mesle-
ği ne olursa olsun tanımlanmış psikoterapi
eğitimi sürecinden geçmiş olanlann "psiko-
terapi yapabflecefi" görüşündeyiz. Böyle
bir psikoterapi eğitimi sürecinden geçme-
miş, sonunda yeterlik almamış kişilerin
meslekleri, meslekteki unvanlan ve derece-
leri ne olursa olsun psikoterapi yapamama-
ları, psikoterapi yaptıklanm iddia edeme-
meleri görüşümüze göre bir zorunluluktur.
Pâkoterapist unvanı, kişinin temel mesle-
ğinden doğan yetki ve haklarmı sınırlama-
yacağı gibi, bu yetki ve haklara psikotera-
pi uygulaması dışında bir katkıda da bulun-
mamalıdır.
Ideal biçimiyle psikoterapi eğitimi üni-
versitelerde ya da yasal ve bilimsel yönden
yetkili kılınmış kuruluş ya da kurumlarda
verilir. Ancak biraz önce belirttiğimk gibi
ülkemizde psikoterapinin sistematik stan-
dart bir eğitimi, tek tük örnekleri dışında
yoktur. Bu doğrultuda meslek ve psikote-
rapi eğitimiyle ilgili olarak kurumlar için-
de var olan olanaklann zorlanması, mes-
lek eğitimi ya da mezuniyet sonıası eğitim
kapsamı içinde psikoterapi eğitiminin sağ-
lanması temel hedefımiz olmalıdır. Ancak
temel hedef gerçekleşinceye dek ya da bu
kurumlann yetersiz kaldığı noktalarda eği-
tim için kendi özgül koşullanmıza uygun
alternatif modellere yönelinmesi gerekebi-
lir. Bu bağlamda, ilk adım olarak "Tttrk
Nöropsikiyatri Dernefi ve Tiırk Psikoloji
DenMgi'nin ortaklasa düzenleyeceği bir eği-
tim programının bu yıl uygulamaya kona-
cağını umuyoruz. Bu konuda ön çalışma-
lara başlamış bulunuyoruz. Bu konuda, fo-
rumda da beürtildiği gibi meslek dernekle-
rimiz yanında bütün meslektaşlarımıza da
görev düştüğünü vurgulamak istiyoruz.
Türkiye'de sağlık işleri 1928'de yasalaş-
mış "Tababet ve Şuabatı Sanatlannın
Tarz-ı tcrasına Dair Kannn" ve bu yasa
doğrultusunda çıkartılan yönetmeliklerle
düzenlenir. Bu yasanın özettikle psikoterapi
konusunda hiçbir açıklık içermediği, genel-
de de günümüzün koşullanna uymadığı
açıktır. Kanınuzca psikoterapi uygulama-
sına ilişkin tartışmalann hemen hemen hep-
si bu alandaki yasal boşluktan kaynaklan-
maktadır.
Psikoterapiyle uğraşan bütün mesiek
gruplannın bir araya gelerek, kendi yapı ve
eğilimleri doğrultusunda "nıh sa|lıgı" ile
ilgili yeni politikalar üretilmesine ve yasal
boşluğun giderilmesine katkıda bulunma-
ları gerekmektedir.
Bu konuda söylenebilecekler, doğal ola-
rak yukanda yazılanlarla sınırh değildir.
Konuyla Ugilenen bütün meslektaşlanmı-
zm, hukukçulann, bilim adamlanmn, yvut-
taşlann katkılanna büyük ölçüde ihtiyacı-
mız olduğunu beUrtmek isteriz.
Türk Nöropsikiyatri Dernefi
ve Türk Psikoloji Derneği
Yönetim Kurullan
Dünya Minıarlan Barıg tstiyor
Ister bir yapıyı tasarlasın, ister ekonomiyi biçimlesin, adının
başına -hangi nedenle olursa olsun- "mimar" sözcüğü
yakıştırılan her kişinin, uğraştığı her konuda "geliştirmeyi,
güzelleştirmeyi" amaçlaması gerekir.
manı ise "savaş"tır...
Dünya Mimarlar Birliği (UIA), yaklaşık
23 bini ülkemizde olmak üzere, yeryüzünün
her kıtasına yayılan 900 bin kadar mima-
rın üye olduğu uluslararası bir "mesiek"
örgütUdUr. tkinci Dünya Savaşı'ndan son-
ra, evrensel banşı sağlamak için kurulan
Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerce, aynı
amaç doğrultusunda, 1948 yılında oluştu-
rulmuştur. Temel ereği ise "raimarük mes-
leginde dünya çapında bir birlik sağlamak
ve barışa dayalı bir gelecek kurmak" ola-
rak belirlenmiştir...
3 Ocak 1991 günü Paris'teki UIA Genel
Merkezı'nden, Istanbul Mimarlar Odası'-
na bir fax mesajı geldi. Körfez bunalımı-
run "banşcıl yollardan çöziimii için" sava-
şım veren kesimler arasında Ulkemiz mi-
marlarının da yerini aimasının "coşkuyla
karşılandığı" ve bu girişimin "dünya mi-
marları adına" desteklendiği bildirildi.
Genel Başkan Olufemi Majekodunnıt ve
Genel Sekreter Nils Carlson'un imzalany-
la gelen bu destek mesajında, altı çizilecek
önemli vurgulamalardan en "anlamlısj" ise
şuydu; "İnsanlığın gelişimine bağlı olarak
bükümetlere düşen en önemli görev; dün-
yanın tüm halklarının gereksinimleri ve
amaçlan doğrultusunda banşı temel ilke
Bizde, "mimar" sözcüğü, salt "yapı
tasanmcıhğı" için kullanılmaz. Belli bir ko-
nuyu, olguyu, poh'tikayı "yaratanlar" için
de "o işin mimandır.." denir.
örneğin,
"— Bugünkü ekonomik politikanın kö-
keni olan 24 Ocak 1980 kararlannın
"miman" Turgut özal'dır.." (Oysa, özal
elektrik mühendisidir.)
"— Son vergi reformunun "miman"
Adnan Kahveci'dir.." (Oysa Kahveci, tıp
mühendisidir.)
"— Aliağa Termik SantraJı projesinin
"miman" Fahrettin Kurt'tur. (Oysa Kurt,
inşaat mühendisidir.)
gibi...
Mimar, Arapça kökenlidir ve "imar"
sözcüğünden gelmektedir. Yani "imar
eden" kişi demektir. tmar ise sözlük anla-
mı olarak "bayındırhğın" karşıhğıdır. Yani
"geliştirmenin, güzellestirmenin..."
Bu nedenle ister bir yapıyı tasarlasın, is-
ter ekonomiyi biçimlesin, adının başına -
hangi nedenle olursa olsun- "mimar" söz-
cüğü yakıştınlan her kişinin, uğraştığı her
konuda "geliştirmeyi, güzelleştirmeyi"
amaçlaması gerekir.
Ve açıktır ki böyle bir amacm başbca düş-
edinmektir. HükümefJer, kaynaklannı sa-
vaş üretmek amacıyla degil, insanlığın ge-
lişimi, yaşam koşullannın ivileştirilmesi yo-
lunda kullanmalıdırlar."
UIA'nın bu çağnsı, salt "yapı
tasanmcılannı" değil, yani insanlara daha
yaşanılır kentler ve binalar kurmayı "mes-
İek edinenler" için değil; adının başına
"mimar" sözcüğünü yakıştıran ya da "ya-
kıştırılan" herkesi her meslekten insanı da
doğrudan ilgilendiriyor. Elbette, başta
"mimar" politikacılan da...
Her şeyin "miman" olmak iyidir. O şe-
yin iyisini, güzelini "yaratma" olanağını da
verir.
Ancak en kötüsü "savaşın miman" ol-
maktır. Çünkü "yaratıcılıgın, gelişmenin,
uygarlıgı yükseltmenin inkân" anlamına
gelir. Bu da aynı anda "insan olmanm
inkârı" demek değil midir?
Dünya "mimarlan" Körfez'de "bn
nedenle" banş istiyor.
UIA, yine bu nedenle, fax mesajına
"Tiirkiye'nin Körfez bunalımında barışçı
bir çözüm getirmesi gerektiği
görüşündeyiz" cümlesini ekliyor.
Ve Türkiye'nin "mimarlan"; ekonomi-
nin, politikanın, santrallartn "mimarlan",
savaş karşı çıkanlan -neredeyse- "vatan
hainligi" ile suçlayabiliyorlar.
Üstelik, uluslararası petrol paylaşum için
girişilecek bir savaşa.
OKTAY EKİNCİ
Y. Mimar / Muğla
OKURLARDAN
"Öylesine Bir Dinleti"
24.12.1990 tarihinde,
"öylesine Bir Dinleti"yi
izleme fırsatı buldum. Çok
beğendim. Oyun, "Son söz
sizin" diye bitiyordu. Son söz
bizim, iyi ama, oyunları
izlemek için bilet nerede?
öylesine güç ki konserlere,
opera ve baleyc bilet bulup
girebilmek. Son sözün
bizlerin olabilmesi için: 1)
Bilet gişelerinin sayısını
arttırmak, 2) Gösteri
sayılannı arttırmak gerekmez
mi?
Ayrıca da konserler, opera ve
bale, toplumumuza
sevdirilmek isteniyorsa, işlerin
kolaylaştınlması gerekir,
güçleştirilmesi değil. Eğer
konsere, operaya ya da
baleye gitmek isteniyorsa
kolaylıkla bilet bulunabilmeli
ki bu davranış pekişsin. Her
gidişte, "Biletler, bu ay için
bitmiştir, ilginize teşekkür
ederiz" yazısıyla
karşılaşıhyorsa, operaya,
konsere, baleye gitme isteği
ve de davranışı, her
pekiştirilmeyen davranışta
olduğu gibi söner.
Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğu'nün ilgilerini
bekliyoruz.
NİLÜKER VOLTAN-ACAR
ANKARA
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKQ
Kapitalizm Geliyor,
Savulun!
Bir zamanların fıkrasrydı, bilenler bilir; ormanda hayvan-
lar, "komünizm geliyor!" haberleri yayılınca kaçışmaya baş-
lamışlar. Kaplumbağa kaçarken sormuşlar:
— Niye kaçıyorsun?
— Niye kaçmayayım, komünizm gelir de evimi elimden alır-
sa ne yaparım?
Tjlki, kürk elden gider diye kaçmış; ayı, post elden gider
diye. Tümünün ormandan kaçmak için bir nedeni varmış. Ko-
münizm bu, bakar mı adamın -pardon hayvanın- göz yaşına!
Hayvanlar içinde yalnız maymun yerinden kımıldamıyor,
ağacında, zıplaytp duruyormuş.
— Sen niye kaçmıyorsun diye sormuşlar.
— Niye kaçayım demiş maymun; benim bir kıçım var, o
da açık!
Bir de papaz fıkrası var; onu da cumartesi arkadaşların-
dan Yüksel anlattı. Şöyle:
Bir yeri sel basmış; papaz kilisede kalmak istemiş, oysa
herkesler kaçmış. Papaz:
— Tanrı beni korur, ben sıze dua edeyim demiş.
Biraz sonra su birinci kata çıkmış, köyde kimse kalmamış.
Oradan bir sandal geçiyormuş, sandalcr.
— Papaz efendi demiş, seni kurtaralım!
— Yok yok, size ben dua edeyim, Tanrı beni kurtarır yanı-
tını vermiş.
Su yükselince bir kat daha çıkmış papaz. İkinci bir sandal
gelmiş; yine öyle. su gelmiş taa kuleye dek; artık hiç şans
yok. O sırada bir helikopter gelmiş. Papaz yine "Tanrı beni
korur. Ben size duacıyım!" demiş. Sonunda papaz sulara ka-
pılıp ölmüş. Öbür dünyaya gitmiş. Cebrail. papazı görünce:
— Bir yanlışlık olacak, senin zamanın değildi demiş.
— Valla demiş papaz, Tanrıya sorun! O kadar kendisine
güvendim, böyle oldu.
Öbür dünyada demokrasi mi varmış ne? Cebrail, Tanrı'ya
gitmiş:
— Ulu Tanrı, demiş, yanlış yaptın! Bu papaz efendi... Ha-
ni almayacaktın? Hiç yardım etmedin?
— İki sandalla bir helikopteri kim yolladı ona? demiş Tanrı.
"Savaş geliyor" diye ortalıkta mal kalmadı mı ne? Herkes
alabildiğini aldı. "Neolur ne olmaz!" diyorlardı. Eh ülkeyi yö-
nettiğini sananlar her gün "savaş yüzde bilmem kaça çıktı"
der dururlarsa TÖFTT de bunu yayımlar durursa olacağı bu-
dur.
En güç durumda olan da bankalar mıvdı? Özellikle küçük
semtlerde, ufak yerierde, büyük oranda para çekme olayı var-
dı. Asıl döviz çok çekiliyor, kasalar boşafıyordu.
— Kasalara el konursa ne yaparım? kuşkusu herkesi te-
dirgin etmiş gibi. Değerli eşyalar alınıyor kasalardan, sürek-
li kasa bosaltıyoriar. Güneydoğu'da "K" ilinde, banka şubeleri
kan ağlıyorlardı. Başta döviz, kıyametgibi, ortalık... insanlar
gelip mevduatlarını çekiyorlar, tam bir panik havası...
Dövizi de en çok İsviçre Frangına çeviriyorlar. İsviçre Frarv
gı daha geçerli sayılıyor. Dışarı kaçarlarsa İsviçre'ye mi gi-
decekler ne? Banka şubelerine genel müdürlüklerden emir
mi gitti "dövizlerde ödeme yapmayın" diye ne? Döviz, Türk
parası gibi de değil: Merkez Bankası verecek ki bankalarda
döviz olsun. Çünkü bankalar her hafta sonu ellerindeki dö-
vizi Merkez Bankasi'na vermek zorundalar.
Azlz Nesin'in "Sosyalizm Geliyor Savulun" adlı yapıtı ge-
liyor usuma. "24 Ocak Kararlan"nın bu 11. yıldönümünde
"Kapitalizm Geliyor, Savulun!" demek yerinde olmaz mı? Sa-
vaş, kapitalizmin köpek dişleridir, azı dişlertdir...
Deniz Baykal'la ilgili yazılar yazınca yandaşlarından söv-
gü mektupları alıyorum. Ne anam ne sülalem kalıyor. Bun-
lar da "sosyal demokrat" olacaklar, doğru olup olmadığını
araştırsalar ya yazdıklanmm.
Bir banka memurundan mektup aklım. Bankayı da mernu;
ru da açıklarnayacağım. Adım adresini saklı tutacağım. Özetİe
şöyle diyor:
"...Biz, 1989 yılında Yüksek Hakem Kurulu'nun verdiği bir
kararla toplusözleşme imzaladık. işveren bizi sendikamızdan
zorla ayırdı. Her türlü tehdit yolunu uyguladı. Zaten grev hak--
kımız da yok. Beş yıllık görevliyim. Dört yüz bin lıra net para
alıyorum. Yürekler acısı bir durum. İçim nefret dolu, alev alev
nefes çıkıyor ağzımdan. Televizyonu seyrederken gel sen beni
seyret. Kızarıyorum, sararıyorum, bozarıyorum, renkten renge
giriyorum. 'Biz bir aileyiz, kol kırıtır yen içinde kalır, sakın sır-
larımızı faşetmeyin.' Yani ağzımıza fermuar çekiyorlar. Akıl-
larınca bizi susturuyorlar. Ama içimiz nefret dolu, ağzımızdan
nefesimiz alev alev nefret olarak çıkıyor.
Dört yüz bin lira maaşla bir ev kiralanabilir mi? Ben nerde
oturacağım, ne yiyip içeceğim, ne giyeceğim? Hani sosyal
ihtiyaçlarım, hani çoluk çocuk?"
Ş.S. YASEMİN YAPI KOOP.
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN
Ahmet Lutfi İnce tarafından kooperatif aleyhine 1989 yılı
olağan genel kuruluna ait 26 Mayıs 1990 günü genel kurul
kararının iptaline ilişkin dava Beyoğlu 2. Ticaret Mahkeme-
si'nin 19907150 sayılı dosyasında devam etmekte olup du-
ruşmasının 1 Şubat 1991 günü adı geçen mahkemede saat
10.50'de yapılacağı TTK'nın 381. maddesi gereğince ilan
olunur.
TARABYA'DA
Sanatçılar ve Dostlar Yapı Kooperatifi'ndcki
3 oda, 1 salon, duşlu yatak odası 140 m2
hakkımı devrediyorum.
Tel: 162 07 36 (Akşam)
bugün
bilsak
İSOCAKSALI :
19.00 Türk Basırunda
Tekcllcşmc^ilimlcri :
Okıay EKŞİ,
Okay GÖNENSİN,
Haluk ŞAHİN
19.00 Fcminia Platform:
"KadınGözüylcNazıra
Hikmct"
Saadet ÖZKAL
Ta'iChiChu'anHareketü
Meditasyon
llhan GÜNGÖREN
(Her Sa. 14.00 -20.00)
Cafe-Foyer-Bar(Giriş)
1100-00.30
Rock Care-Bar(5.Kaı)
1100-18.00 HcavyMctal
18.00-24.00 Rock
21.30ErkinKoray
"STOP EVERYTHING
START ENGUSH"
1991'E ÎNGÎUZCE
KONUŞARAK GİRİN
K A D I K O Y
LİSKUR
PttACTICAL ENGtlSH
12 Kiştlik sınıfîar
Hafta Sonu : 19 Ocak
HaftalçiAkşam : 21 Ocak
M O Ö Y (Sö^ÜçışmBCaniyan)
349 18 24-349 18 25
336 02 06-336 02 79
AFRODİT
EVLENDİRME
BÜROSU
144 96 20
Nüfus cüzdanımı
kaybettim. Hükümsüzdür.
RAHtME YALÇINTAŞ
bilsak, sırasclvilcr cad.,
soğancı sok. 7 cihangir
143 28 79-99
WHATs an AU-PAIR m EnglarKJ?
OOJKIOTB (1)135 15 99 (51)28 « 3 *
Fhlıvetımi kaybettim.
Hükümsüzdür.
CELÂL DOĞAN
Öğrenct ktmliğimi Kaybettim.
HOkümsüzdür. Elif Dönm«