24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 OCAK 1991 KaradenizFTR hattı • ANKARA (ANKA) — Türkiye'nin, Sovyetler Birliği ile Bulgaristan arasındaki görüşmeleri sonucunda Karadeoiz'de FIR (Uçuş Bilgi Bölgesi) sımrlan yeniden düzenlendi. Türkiye'nin Karadeniz'deki FIR hattı yaklaşık 61 kilometre kadar kuzeye kaydırıldı ve FIR bölgesi 22 bin kilometre kare genişletildi. lfenisağlık bakanı • (AA) — İran Cumhurbaşkanı Hasemi Rafsancani'nin Rıza Melekzade'yi sağhk bakanlığına atadığı bildirildi. Tahran radyosunun haberine göre Rıza Melekzade, dün meclis tarafından görevden alınan Iraj Fazü'ın yerine geçti. Meclisin dünkü oturutnunda sağlık bakanı için yapılan güven oylamasmda, 246 milletvekilinden 115'i güvensizlik, 114'ü güven ve 17'si de çekimser oy kullanmıştı. Çakal Carlos Suriyelde • BONN (AA) — Uzun zamandır aranan uluslararasi terörist Çakal Carlos'un Suriye*nin başkenti Şam'da kızı ve' kansı ile yaşadığı bildirildi. Alman Bild gazetesüıde çıkan bir haberde, asıl adı Ilich Ramirez Sanchez olan ve "Çakal Carlos" takma adıyla tanınan Alman Kızılordu örgütü üyesi teröristin, Şam'da devlete ait 4 odalı bir apartman dairesinde yaşadığı bildirildi. Bild'in, güvenilir kaynaklara dayanarak verdiği haberde Çakal Carlos'un 1979 yılından beri Suriye için çahştığı açıklandı. 1975 yılında InterpoFün en çok aradığı 10 kişi arasında adı geçen teröristin, son 5 yıldır terör olaylan ile ilgisi bulunmadığına veya öldüğüne ya da köşesine çekildiğine inanılmasına karşın, Carlos'un hâlâ eylem yaptığı öne sürüldü. CAfrika'da kan durmuyor • Dış Haberler Servisi — Güney Afrika'da geçen hafta sonunda bir cenaze törenine silahlı saldırı sonucu yaralananlardan 3 kişi daha öldü. Böylece cenazede ölenlerin sayısı 38'e çıktı. Pazar günü maçta ölenlerin sayısı ise 40'a çıktı. Polis cenazeye silahlı saldırı ile ilgili olarak 10 kişiyi gözaitına aldı. Cenazede taraftarlan saldınya uğrayan Afrika Ulusal Kongresi, olaydan Zulu kabilesini sorumlu tuttu ve masum kalabalığı konıyamadığı için polisi suçladı. Zafer Soares'in • LİZBON (AA) — Portekiz'de dün yapılan cunıhurbaşkanlığı seçiminde, şimdiki Cumhurbaşkanı Mario Soares oyların yüzde 70.43'ünü elde ederek büyük bir zafer kazandı. Kesin olmayan resmi sonuçlara göre sağ kanadın adayı Basilio Horta ise ancak yüzde 14.09 oranında oy alabildi. Komünist Parti'nin adayı Carlos Carvalhas ise yüzde 12.92 oranında oy elde edebildi. Bağımsız aday Carlos Margues'in oy oranı ise yüzde 2.5 dolayında kaldı. Lizbon'daki 6 seçim bölgesinde oyların sayun işlemi bitirilemediği ve yerel nedenlerle seçimi boykot eden 6 köyde oy verme işlemi yenileneceği için kesin sonuçlann salı günü alınabileceği belirtildi. Seçimi kazandığının belli olmasmdan sonra Lizbon'da bir basın toplantısı düzenleyen Soares, Körfez krizi ile Litvanya'daki durumdan endişe duyduğunu belirtti ve "Öyle anlaşıhyor ki Sayın De Cuellar'ın Bağdat ziyaretinden önemli bir başarı elde edilemedi, savaş tehlikesi dünya üzerine iyice çöktü" dedi. DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/11 BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar New York'a döndü îyimser olamıyorum'Cuellar, dün sabaha karşı Bağdat'tan son derece yorgun bir şekilde geldiği Paris'te Mitterrand ile görüştü. Genel Sekreter, Saddam ile yaptığı görüşmeyi "nazik, ancak başansız" olarak niteledi ve "Üzerime düşeni yaptım" dedi. Dış Haberier Servisi — BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Bağdat'tan dönüşünde Paris'e uğradıktan sonra New York'a gitti. De Cuellar Paris ve New York'ta yaptığı açıklamalarda Irak lideri Saddam Hiiseyin'le önceki gün gerçekleştirdiği görüşmede hiçbir geliş- me sağlanamadığını ve kendisinin iyim- ser olmadığını söyledi. Paris muhabirimiz Sabetay Varol'un bildirdiğine göre BM Genel Sekreteri Pe- rez de Cuellar, Bağdat dönüşü Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand'- la 40 dakika süren bir görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Perez de Cuellar, "Yolculuğum sona ererken maalesef iyimser olmamı gerektiren hiçbir neden göremiyorum" şeklinde konuştu. Dün sabaha karşı Bağdat'tan son de- rece yorgun bir şekilde Paris'e gelen Pe- rez de Cuellar, Elysee Sarayı'nda Mit- terrand'la görüştükten sonra Crillon Oteli'nde Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jacques Poos ile de bir görüşme yaptı. Daha sonra BM Güvenlik Konseyi top- lantısında bilgi vermek üzere BM Genel Sekreteri Paris'ten New York'a hareket etti. Perez de Cuellar, Elysee Sarayı çı- kışında yaptığı kısa açıklamada, savaş öncesi Bağdat misyonunun başansızlıkla bittiğini açıkça söylemekten çekinmedi. BM Genel Sekreteri'nin sabaha karşı Paris'e inerken basın mensuplarına, "Eger Allaha inanıyorsanız dua edin, inanmıyorsanız düşünün" dediği akta- rıldı. BM Genel Sekreteri, MitterTand'la yaptığı görüşmeden sonra ise şunları söyledi: "Yoiculugum sona ererken ma- alesef iyimser olmamı gerektiren hiçbir aeden göremiyorum. Yota çıktnamdan öncesine oranbı daha umutlu olmamı ge- rektiren bir gelişme olmadı. .Ben diplo- matım. Açıkça ve dürüstçe konuşacak olursam, biçbir ilerleme kaydetmediği- mi gizleyecek degilim." New York'a uçmadan önce Perez de Cuellar'ın, "hükümetler dışı bazı şah- siyetlerin bir şeyler yapabileceği" şeklin- deki sözleri çeşitli değerlendirmelere yol açtı. Fransa'da, Irak Devlet Başkanı Sa^Mtııı» Hüseym'in, son anda, başka bir Arap ülkesinin liderine ya da Yaser Ara- fat'a Kuveyt'ten tek taraflı olarak çeki- leceğini açıklamasının, çok zayıf da ol- sa ihtimal dısı olmadığı soyleniyor. Cuellar New York'ta New York muhabirimiz Şebnem Ati- yas'ın haberine göre dün New York'a dönen BM Genel Sekreteri, Kennedy Havaalanı'nda gazetecilere "Soyleyebi- leceğim tek şe> maalesef... Irak yetkili- lerinden barış için bir adım olarak nite- lendirebilecegim bir teklif gelmedi" de- di. Cuellar'ın misyonunun basarısızhkla sonuçlanması BM'deki havayı daha da gerginleştirdi. Güvenlik Konseyi toplan- tısı öncesinde yoğun dıplomatik temas- lar sürdürüldü. Öte yandan ABD'den ve dünyanın dört bir tarafmdan BM'ye binlerce barış çağnsı yapan telefon gel- di. Saddam Hüseyin ile görüşmesini "na- zik, ancak başansız" olarak nitelendi- ren Perez de Cuellar, barış için ümidi oiup olmadığı şeklindeki bir soruyu "Üstiime düşeni yaptım. Başkalan baş- ka girişimlerde bulunurlar mı bilemem, ancak artıV biraz geç" dedi. Cuellar, Saddam Hüseyin ile görüş- mesinden önce bir araya geldiği FKÖ li- deri Yaser Arafat'la Filistın ile ilgili ba- nş konferansı toplanması konusunu ele alrnadıklannı bildirdi. BM Güvenlik Konseyi, genel sekrete- rin raponınu görüşmek üzere toplanma- dan önce çeşitli alternatifleri gözden ge- çirdi. Bu süreç içinde BM'de bilinmez- hğin ve gerginliğin hâkim olduğu izlen- di. İsrail Pilotlar 24 saat uçakta KUDÜS (Ajanslar) — Irak'a Kuveyt'ten çekilmesi için tanı- nan sürenin bitimine saatler ka- la, İsrail ordusunda üst düzey- de alarm durumunun sürdüğü bildiriliyor. İsrail güvenlik kay- naklannın bildirdiğine göre, sa- vaş uçaklannın pilotları kabin- lerinde 24 saat kalkışa hazır bekliyorlar. Reuter Ajansı'na verilen bil- gide, İsrail ordusunun, BM ta- rafından tanınan sürenin biti- minden önce Irak'ın ateşleyebi- lecegi füzelere karşı en üst dü- zeyde alarmda olduğu kaydedil- di. Bu arada tsrail Radyosu, İs- rail ordusunun, Irak'tan, sürenin bitiminden önce saldın bekledi- ğini bildirdi. Askeri yetkililerle istihbarat servislerinin, BM süresınin biti- minden önce İsrail kentlerine Irak'tan hava saldınsı bekledik- lerini ve böyle bir saldırıyı kar- şılamak için en üst düzeyde alarm halinde bulunduklannı belirten radyo, askeri uzmanla- nn da ABD'nin Irak'a 16 ocak- tan itibaren gecikmeden saldırı- ya geçeceğini tahmın ettiklerini haber verdi. tsrail resmi kaynaklanndan alınan bilgiye göre hükümet bazı bakanlara savaş durumunda ge- rekli önlemleri alabilmeleri için olağanüstü yetkiler verdi.VE SONRA... — Birleşmis MUletler Genel Sekreteri Perez de CueUar, Bağdat maratonundan sonra (Fotoğraf: AFP) BAŞKENTLERDEN Avrupada gergîn bekleyîşAlmanya'da gerek hükümet gerekse muhalefet "barış" derken Ingiltere'de hükümet savaşa hazırlanıyor. Papa 2. Jean Paul Saddam'dan bir banş jesti istedi. Dış Haberler Servisi — BM'nin Irak'a Kuveyt'ten çekil- mesi için tanıdığı sürenin bitimi- ne çok az kala, Avrupa başkent- leri büyük bir tedirginlik yaşı- yor. Avrupa'da bir yandan ba- rış gösterileri sürerken bir yan- dan da savaş hazırlıkları . sürüyor. Almanya Dilek Zaptçıoğlu'nun Berlin'- den bildirdiğine göre Alman ga- zetelerinin dünkü manşetleri, ül- kede hâkim olan düşünceyi özetliyordu: "Körfez'de banş umudn artık yok sayıbr." Yo- rumcular, köşe yazılarında ar- tık işin Saddam'a kaldığıru be- lirtiyorlar: "Tek umut, Sad- dam'ın son anda Kuveyt'ten birliklerini kısmen geri çekerek ABD'yi zor durumda bırakma- sı; Ortadoğu'da bir banş kon- feransının yolunu açmasıdır" diyorlar. Alman Parlamentosu, dün toplanarak Körfez'deki durumu ve Litvanya'yı görüştü. Gerek hükümet gerekse muhalefetteki sosyal demokratlar; 'banş' di- yorlar. Ama bir farkla: Kohl hükümeti kendisini tümüyle ABD'nin safına bırakır ve Bush'un vereceği karan destek- lerken Sosyal Demokrat Parti, SPD, Körfez'de askeri müdaha- leye tamamen karşı olduğunu açıkladı. Siyasi gözlemciler "SPD, bu tavizsiz banşçı tutu- mu eger kendisi iktidarda oisay- dı yine sergiler miydi" diye so- ruyorlar. Londra muhabirimiz Edip Emil öymen'in bildirdiğine gö- re tngiliz orta sınıii, savaş kar- şıtı tutumunu cumartesi günü bir gösteriyle sergilerken Ingil- tere'ye sığınan Kuveytli ve Sad- dam karşıtı Araplar da savaş yanlısı tutumlannı ertesi gün Irak BüyTikelçiliği'ne yürüyerek gösterdiler. Dün de metro çıkış- lannda, büyük ahşveris merkez- lerinde ellerinde kalem ve def- terlerle anketçiler kamuoyunun nabzıru tutmaya çalışıyordu. Hükümet, bu gece yarısından sonra her an çıkabilecek bir sa- vaş konusunda halkın ne düsün- düğünü bilmeye can atıyor. Bul- var gazeteleri içinde en ciddisi sayılan 'Daily Express'te yayım- lanan bir kamuoyu yoklamasın- da, işadamlannm yüzde 6O'ı hızlı, kararh ve sonuca çabuk varan bir savaştan yana görü- nürken yüzde 35'i soruna, gö- rüşmelere dayah bir çözümden yana tavır alıyor. WASHINGTON Bııslra ^hassas' destekUFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — ABD Başkam Ge- orge Bush, Kongre'den geçen yetki karany- la olası bir Körfez savaşı için gerekli yasal desteği sağladı. Ama bu yasal desteğin ar- kasında güçlü bir kamuoyu desteği var mı? Savaş aleyhtarı gösterilerin giderek arttığı ABD'de şimdi herkes bu sorunun yanıtını tartışıyor. Kamuoyu yoklamalanna genel olarak bakıldığında halkın yarısından fazlasının ABD Başkanı Geogre Bush'un Körfez po- litikalannı desteklediği görülüyor. Yine ya- nsından fazlası "Saddam Hiiseyin'in Ku- veyt'i işgal etmesi kabul edilemez" diyor. Hatta çoğunluk, gerekirse bir savaşı des- tekleyebileceğini söylüyor. "Ama nereye kadar" sonısunun yanıtı havada. Bu biraz da kamuoyu yoklamalannda yöneltilen so- runun üslubu ile de ilgili.Amerikalılara, "Saddam Hüseyin, Kuveyt'ten çıkarbimalı mı" diye sorulunca, çoğunluk "evet" ya- nıtmı veriyor. Ancak soru, "Amerikan as- kerinin çölde ölmesine rıza g'österir misiniz" diye çevrildiğinde büyük çoğun- luk Vhayır" diyor. Yine dikkat çeken bir unsur, Beyaz Saray ve Kongre binasının önünde gösteri yapan savaş aleyhtarlannın ilke olarak Kuveyt'in işgal edilmiş olması- na karşı çıkıyor olmaları. Bu gruptakile- rin çoğunluğu, "Saddam Hüseyin, Kuveyt- ten çekihnelidir. Bunu sağlamak için am- bargoya devam edilmelidir, savaşa gitme- ye gerek yok" görüşünde. Bu durum gösteriyor ki ABD Başkanı George Bush'un arkasında şimdilik gercek- ten bir kamuoyu desteği var, ama bu çok "hassas" ve koşullara bağlı. Kan akmaya başladığı zaman hızla erozyona uğrayabi- lecek türden bir destek. Amerikan yöneti- mi de bunun farkında. Savaşın kısa süre- de zaferle sonuçlanması ve basının savaşı mümkün olduğunca az izlemesi için ön- Beyaz Saray ve Kongre binası önünde gösteri yapan savaş karşıtlan, Saddam'ın Kuveyt'i işgaline karşı çıkıyorlar, ancak çekilmesinin ambargo ile sağlanmasmı istiyorlar. 'Yeni dünya düzeni' gibi gerekçeler sıradan Amerikah için soyut kahyor. lemler almasının nedeni bu. Ama savaşla karşılaşıp da değişmemiş bir savaş planı da- ha bugüne kadar icat edilmediği için sava- şın Amerika'nın arzuladığı yönde gelişip gelişmeyeceği tahminlere açık. Amerikan kamuoyunun henüz dar bir kesiminden, yani bir kısım aydınlardan, li- beral öğrencilerden, kiliseden, çevreciler- den, pasifıstlerden yükselen savaş protes- tolanna bakıldığında şöyle bir manzara or- taya çıkıyor: ABD bugüne kadar savaşla- ra arkasında hep büyük kamuoyu desteği ile gitti. Ama zaman geçip savaşa yol açan gerekçeler akan kandan görünmez hale ge- lince, savaş aleyhtarı duygular giderek yük- seldi. Örneğin, Vietnam'da savaş başladı- ğında birkaç Kongre üyesi dışında marji- nal tepki dahi yoktu. Oysa Amerika eğer Irak'ta savaşa gidecekse marjinal tepkiler şimdiden dahi yükselmiş olarak gidiyor. Bu önemli bir fark. Çünkü, kan akmaya başladığı zaman daha şimdiden dar bir ke- sim içinde görülen savaş aleyhtan duygu- ların hızla orta sınıfın evlerinin içine gir- mesi mümkün. Sokaktaki Amerikalı ben- zin fîyatının artış olmasına öfke duyuyor ve Saddam Hüseyin'e bu sureci başlattığı için içerliyor. Ancak ucuz petrolü kan ak- ması pahasına isteyeceği de kuşkulu. Hele Kuveyt'in "Petrol zengini şeyhlerinin tek- rar işbaşına getirilmesi uğruna bir savaş" Amerikan kamuoyuna hiç satılabilir değil. "Soğuk savaş ertesi yeni dünya düzeninin temellerini atmak" gibi gerekçeler de sıra- dan Amerikalı için soyut kalmaya mah- kûm. Savaş aleyhtarlannın gerçek gücünü, BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'a tanıdığı süre- nin bitiminden sonra Tüm Amerika'da ya- pılacak gece yürüyüşleri, mum yakma pro- testolarına katılım ortaya çıkaracak. Barış seslerinin ne ölçüde Amerikan kamuoyun- da yankı bulacağını da eğer olursa, ancak savaşın gidişatı gösterecek. Ingiltere'nin Irak'Uki büyük- elçisi, evvelki gün döndü. Bü- yükelçilikte görevli kahnadı, ama elcilik 'teknik olarak' açık. İtalya ~ Roma muhabirimiz Nilgün Cerrahoğlu'nun bildirdiğine gö- re pazar ayinini Körfez savaşı- na ayıran Papa 2. Jean Paul de kendine göre bir banş formülü ileri sürdü. Irak lideri Saddam Hüseyin'den bir banş jesti iste- yen Papa, "Irak'ın Kureyt'ten derbal çekilmesi karşdıgında Ortadogu'daki tüm çıbanbaşla- rını gidermeyi amaçla>an bir barış konferansının hemen başlaUlabilecefini" söyledi. Geçen hafta sonunu banş için dua ederek ve banş gösterileri düzenleyerek geçiren Italyanlar, ültimatomun sona ereceği bu- gün de 'bcş daklkalık bir genel grev' yapacaklar. Fransa Paris muhabirimiz Sabetay Varol'un bildirdiğine göre süre- nin dolmasına bir gün kala, bir yandan savaş hazırhklan tüm şiddetiyle sürerken öbür yandan Fransız diplomasisi bir 'son da- kika çöziimü' buhnak için çalı- nabilecek kapılan çalraaya ni- yetli olduğunu açıklamaya de- vam ediyor. Perez de Cuellar'ın Bağdat yolculuğundan eli boş dönmesi ve 'dıplomatik faaliyeilere yer kalmadıgını' Fransa başkentin- de devlet başkanına söylemesi- nin ardından, Cumhurbaşkanı Mitterrand, bundan sonra ne yapacağı hakkında herhangi bir bilgi vermekten kaçındı. Yunanistan Atina muhabirimiz Stelyo Berberakis'in haberine göre Yu- nanistan Savunma Bakanı Yan- nis Varvitsiottis, Körfez'deki gerginliğin savaşa dönüşmesi durumunda Yunanistan'ın Kör- fez'e asker göndermeyeceğini açıkladı. "Bizden binlerce kilo- metre uzaklıkta olacak olası bir savaşa Yunanistan'ın asker gön- dermesine gerek yoktur" diyen savunma bakanı, ancak böyle bir savaşın etkilerinden korun- mak amacıyla tüm ülkede ola- ğanüstü hazırlıklar yapıldığını söyledi. POLTIIKADA SORUNLAR ERGUNBALa Savaş Kapıyı Çalarken Son anda bir "mucize" olmazsa Körfez'de savaşın kaçı- nılmaz olduğu anlaşıhyor. Yarın TSİ 07.00'ye kadar Saddam Hüseyin televizyona çıkıp söz gelişi, "Filistin için uluslara- rası konferans vaadine karşılık", Kuveyt'ten çekileceğini, söylemez ya da Başkan Bush Kuveyt'le Filistin arasında doğ- rudan bağlantı kurmadan, "Ortadoğu soruniarı için yeni bir banş girişimi başlatmayı düşündüklerini" açıklamazsa, böJ- gemiz son derece kanlı bir savaşa sahne olacak. Şu anda böyle bir "mucize" umudunun çok zayıf göründüğünü be- lirtmek gerekiyor. Savaşa giden yolun artık saatlerie ölçüldüğü şu sıralarda bazı gözlemlerde bulunmak ayiardır ortaya çıkan kavram kar- maşasına biraz açıklık getirmek bakımından yarariı otabilir. Önce şu noktaya açıklık getirmek gerekiyor: Savaş çıkar- sa, bu savaşı Amerikan emperyalizmi ile bir 3. Dünya ülke- si arasındaki savaş şeklinde nitelemek zorlama bir deger- lendirme olur. Savaş, Amerikan emperyalizmi ile Irak emper- yalizmi arasındaki çatışma olacaktır. Emperyalizmin klasik tanımı başka bir ülkeyi askeri güç kullanarak işgal etmektir. Irak, BM üyesi olan ve kendisinin elçi bulundurduğu Kuveyt'i işgal ve ilhak etmiştir. Ve bu işgali Filistin sorunu için yap- mamıştır. O, sadece işgale bulduğu kurnaz bir gerekçedir. Sorunun özü budur. Ama emperyalizmin bölgedeki tasarılan, petrol çıkarlan, uygulanan çifle standartlar... Bunlar kuşkusuz doğru, ancak sorunun özünü değiştirmez. Saddam'ın trajik hatası, geliş- melerin bu noktaya dayanmasında baş rolü oynamış. bu ara- da ABD'nin de bölgeye yerleşmesi için ortamı hazııiamıştır. Körfez krizi demokrasinin de, ne denli önemli ve vazge- çilmez olduğunu da gözler önüne sergilemiştir. Arkadaşımız Fatih Yılmaz, Bağdat'tan gönderdiği haberde, Irak Meclisi'- nin dün Saddam'a oybirliği ile savaş yetkisi verdiğini bildiri- yor. Muhaliften vazgeçtik, tek bir çekimser oy yok. Milletve- killeri ayağa fırlayıp "Saddam senin için canımız feda oisun" diye bağınyorlar. Hiç olmazsa "Irak için, vatan için canımız feda olsun" diyebilirlerdi, demiyorlar; "Saddam için canla- nnı feda etmeye hazır olduklarını" belirtiyoriar. Kuveyt'in iş- galine tek adam karar veriyor. Savaş karannı yine tek adam alıyor. Geri kalan 17 milyon, halkı ile bakanları ile parlamen- tosu ile tek adamın karariarını sadece onaylıyor. Ulusun yaz- gısı, tek adamın ağzından çıkacak bir çift söze bağlı. Yapu- ğı bir hesap hatası ülkeyi felaketin eşiğine getirebiliyor. Ancak Körfez krizi konusunda yapılması gereken başka gözlemler de var. Başkan Bush, Saddam Hüseyin'in "Hitler'den bile kötü olduğunu" söylemiştir. Ameftkalı yetkililer, her Allah'ın gü- nü Saddam'a ateş püskürüyorlar. Saddam'ın despotluğu, acımasızlığı, korkunç silahları günlük demeçlerin vazgeçil- mez bir bölümünü oluşturuyor. İyi, güzel de VVashington, Saddam'ın ne mal olduğunu 2 ağustosta Kuveyt'in işgalinden sonra mı anladı? Söz gelişi Halepçe katliamında binlerce Iraklı Kürt gazlanırken Beyaz Saray başını öte yana çevirmedi mi? Saddam, iran'a sakJır- dığında, bugün Kuveyt'in işgali karşısında kıyameti kopar- tan Batı dünyası Irak'a (saldırgana) silah akrtmadı mı? Kör- fez'de İran radikalizmine karşı denge hesaplan içinde, Sad- dam Hüseyin'in içerideki ve dışarıdaki eyiemlerini görmez- likten gelen, bugün ona karşı savaş düzenine geçen ABD ve Batılı ortaklan değil midir? Ve dünyanın gözünden kaçmayan, kaçmasına olanak bu- lunmayan Filistin sorunu Filistin halkının yıllardırçektiği acıiar karşısında sessiz kalan, Güvenlik Konseyi'nde Israil'i kına- yan karar tasarılannı veto eden ABD, şimdi Kuveyt için Irak'la savaşa gidiyor. Körfez'de kanlı savaş patlarsa, bunun baş sorurrriusu trajik bir hesaplama hatası yapan Saddam Hüseyin olacaktır. Ama Saddam'a karşı ittifakın başını çeken ABD ve Batılı ortaklannın da herhalde vicdanlannın rahat olduğu öne sü- rülemeyecektir. HURD, BRÜKSEL'E GtTTl Türkiye'den somut bir talep yok ANKARA (Cumhuriyet) — Körfez krizi ile ilgili temaslar- da bulunmak üzere önceki gün Ankara'ya gelen Ingiltere Dışiş- leri Bakanı Douglas Hurd, zi- yaretini yarıda keserek dün Türkiye'den ayrıldı. Hurd, Türkiye'den aynlmadan önce yaptığı açıklamada, "Türkiye 1 nin Körfez krizindeki karariı tutumunu büyük takdiıie kar- şdıyorum" dedi. Ingiltere Dışişleri Bakanı Do- uglas Hurd, Litvanya'daki ge- lişmeleri ve Körfez'deki son du- rumu ele alacak AT Dışişleri Bakanları olağanüstü toplantı- sına katılmak üzere Türkiye ziyaretini yanda keserek dün sabah Brüksel'e gitti. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile planlanan görüşmesini böy- lece gerçekleştiremeyen Hurd- un önceki gece Dışişleri Baka- m Kurteeoe Alptemocin ile yap- tığı görüşmenin daha çok gün- cel konular üzerinde fikir alış- verişi şeklinde gectiği bildirili- yor. gelişmeler ile Körfez'deki son durumu ele alacak olan AT Dı- şişleri Bakanları toplantısına katılmak üzere adlen Brüksel'e gitmesi gerektiğini belirtti. Dışişleri Bakanı Altemocin ile yapüğı görüşmeye büyük de- ğer verdiğini kaydeden Hurd, Cumhurbaşkanı özal ve Baş- bakan Yıldınm Akbulut ile bu sefer görüşememesinden de üzüntü duyduğunu ifade etti. Hurd, Körfez krizinde karariı bir tutum takınan Türkiye'yi yakında tekrar ziyaret etmeyi umduğunu sözlerine ekledi. Yetkili çevrelerden edinilen bilgiye göre önceki gece yapılan ve bir saat kadar süren Hurd- Alptemoçin görüşmesinin ana maddesini Körfez krizi olustuı- du. Bu konudaki son gelişme- ler daha çok bir "fikir teatisi" çerçevesinde ele ahnırken İngil- tere Dışişleri Bakanı Türkiye 1 den somut herhangi bir talepte bulunmadı. Taraflar Irak'a kar- şı oluşturulan koalisyonun bir- İngiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, ziyaretini yarıda keserek AT dışişleri bakanları olağanüstü toplantısına katılmak üzere Brüksel'e gitti. Hurd'un bu görüşmede Kör- fez krizindeki tutumundan do- layı teşekkür ettiği Türkiye'den somut taleplerde bulunmadığı ifade ediliyor. Nitekim Hurd, Ankara'ya gelişinde Esenboğa Havaalanı'nda bir soruyu ya- nıtlarken olası bir Körfez sava- şında Türkiye'den askeri destek istemediklerini söylemiş. Türki- ye'nin bugüne kadar takındığı tutumundan mennun olduklan- nı belirtmişti. Hurd, kendisini Ankara'ya getiren İngilteTe Hava Kuvvet- leri'ne ait "Viscount" tipi uçak- la Brüksel'e gitmek üzere dün sabah saat 8.30'da Ankara'dan aynldı. Aynlışında Dışişleri Ba- kanlığı Protokol Işleri Genel Müdüru Büyükelçi Dinçmen ve bakanlığın diğer yetkililerince uğurlanan Hurd uçağa binme- den önce yaptığı açıklamada Ankara'dan "apar lopar" aynl- maktan Uzüntü duyduğunu söyledL Hurd, Litvanya'daki liğini korumasının önemi ve Bağdat'ın BM kararlan çerçe- vesinde Kuvyet'ten koşulsuz olarak çekilmesi konulannda tam göruş birliği içinde olduk- lan saptadılar. Alptemoçin-Hurd görüşme- sinde ele aJınan diğer konular arasında Sovyetler Birliği'nde- ki gelişmeler, Kıbns sorunu ve Türk-Yunan ilişküerinin de bu- lunduğu belirtiliyor. Bu konu- lar ana hatlanyla görüşülürken Litvanya'daki gelişmeleri Doğu-Batı ilişkilerindeki iyileş- meyi bozabilecek bir nitelik ta- şıdığı üzerinde birleşildi. Kıbrıs konusunda ise Türk tarafı bili- nen tutumunu yinelerken Ingil- tere tarafı sorunun sürünceme- de kahnasından duyduğu endi- şeyi dile getirdi. Türkiye ayrıca Hurd'a Yunanistan'ın Körfez krizinde takındığı tutuma rağ- men Türkiye'ye karşı sürdflrdü- ğü hasmane tutumdan duyulan hayal kınklığını dile getirdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle