Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 OCAK 1991
KaradenizFTR
hattı
• ANKARA (ANKA) —
Türkiye'nin, Sovyetler
Birliği ile Bulgaristan
arasındaki görüşmeleri
sonucunda Karadeoiz'de
FIR (Uçuş Bilgi Bölgesi)
sımrlan yeniden düzenlendi.
Türkiye'nin Karadeniz'deki
FIR hattı yaklaşık 61
kilometre kadar kuzeye
kaydırıldı ve FIR bölgesi 22
bin kilometre kare
genişletildi.
lfenisağlık
bakanı
• (AA) — İran
Cumhurbaşkanı Hasemi
Rafsancani'nin Rıza
Melekzade'yi sağhk
bakanlığına atadığı
bildirildi. Tahran
radyosunun haberine göre
Rıza Melekzade, dün meclis
tarafından görevden alınan
Iraj Fazü'ın yerine geçti.
Meclisin dünkü
oturutnunda sağlık bakanı
için yapılan güven
oylamasmda, 246
milletvekilinden 115'i
güvensizlik, 114'ü güven ve
17'si de çekimser oy
kullanmıştı.
Çakal Carlos
Suriyelde
• BONN (AA) — Uzun
zamandır aranan
uluslararasi terörist Çakal
Carlos'un Suriye*nin
başkenti Şam'da kızı ve'
kansı ile yaşadığı bildirildi.
Alman Bild gazetesüıde
çıkan bir haberde, asıl adı
Ilich Ramirez Sanchez olan
ve "Çakal Carlos" takma
adıyla tanınan Alman
Kızılordu örgütü üyesi
teröristin, Şam'da devlete
ait 4 odalı bir apartman
dairesinde yaşadığı
bildirildi. Bild'in, güvenilir
kaynaklara dayanarak
verdiği haberde Çakal
Carlos'un 1979 yılından
beri Suriye için çahştığı
açıklandı. 1975 yılında
InterpoFün en çok aradığı
10 kişi arasında adı geçen
teröristin, son 5 yıldır terör
olaylan ile ilgisi
bulunmadığına veya
öldüğüne ya da köşesine
çekildiğine inanılmasına
karşın, Carlos'un hâlâ
eylem yaptığı öne sürüldü.
CAfrika'da
kan durmuyor
• Dış Haberler Servisi —
Güney Afrika'da geçen
hafta sonunda bir cenaze
törenine silahlı saldırı
sonucu yaralananlardan 3
kişi daha öldü. Böylece
cenazede ölenlerin sayısı
38'e çıktı. Pazar günü
maçta ölenlerin sayısı ise
40'a çıktı. Polis cenazeye
silahlı saldırı ile ilgili olarak
10 kişiyi gözaitına aldı.
Cenazede taraftarlan
saldınya uğrayan Afrika
Ulusal Kongresi, olaydan
Zulu kabilesini sorumlu
tuttu ve masum kalabalığı
konıyamadığı için polisi
suçladı.
Zafer Soares'in
• LİZBON (AA) —
Portekiz'de dün yapılan
cunıhurbaşkanlığı
seçiminde, şimdiki
Cumhurbaşkanı Mario
Soares oyların yüzde
70.43'ünü elde ederek
büyük bir zafer kazandı.
Kesin olmayan resmi
sonuçlara göre sağ kanadın
adayı Basilio Horta ise
ancak yüzde 14.09 oranında
oy alabildi. Komünist
Parti'nin adayı Carlos
Carvalhas ise yüzde 12.92
oranında oy elde edebildi.
Bağımsız aday Carlos
Margues'in oy oranı ise
yüzde 2.5 dolayında kaldı.
Lizbon'daki 6 seçim
bölgesinde oyların sayun
işlemi bitirilemediği ve yerel
nedenlerle seçimi boykot
eden 6 köyde oy verme
işlemi yenileneceği için
kesin sonuçlann salı günü
alınabileceği belirtildi.
Seçimi kazandığının belli
olmasmdan sonra
Lizbon'da bir basın
toplantısı düzenleyen
Soares, Körfez krizi ile
Litvanya'daki durumdan
endişe duyduğunu belirtti
ve "Öyle anlaşıhyor ki
Sayın De Cuellar'ın Bağdat
ziyaretinden önemli bir
başarı elde edilemedi, savaş
tehlikesi dünya üzerine iyice
çöktü" dedi.
DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/11
BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar New York'a döndü
îyimser olamıyorum'Cuellar, dün sabaha karşı Bağdat'tan son derece yorgun bir
şekilde geldiği Paris'te Mitterrand ile görüştü. Genel
Sekreter, Saddam ile yaptığı görüşmeyi "nazik, ancak
başansız" olarak niteledi ve "Üzerime düşeni yaptım" dedi.
Dış Haberier Servisi — BM Genel
Sekreteri Perez de Cuellar, Bağdat'tan
dönüşünde Paris'e uğradıktan sonra
New York'a gitti. De Cuellar Paris ve
New York'ta yaptığı açıklamalarda Irak
lideri Saddam Hiiseyin'le önceki gün
gerçekleştirdiği görüşmede hiçbir geliş-
me sağlanamadığını ve kendisinin iyim-
ser olmadığını söyledi.
Paris muhabirimiz Sabetay Varol'un
bildirdiğine göre BM Genel Sekreteri Pe-
rez de Cuellar, Bağdat dönüşü Fransa
Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand'-
la 40 dakika süren bir görüşme yaptı.
Görüşmenin ardından Perez de Cuellar,
"Yolculuğum sona ererken maalesef
iyimser olmamı gerektiren hiçbir neden
göremiyorum" şeklinde konuştu.
Dün sabaha karşı Bağdat'tan son de-
rece yorgun bir şekilde Paris'e gelen Pe-
rez de Cuellar, Elysee Sarayı'nda Mit-
terrand'la görüştükten sonra Crillon
Oteli'nde Lüksemburg Dışişleri Bakanı
Jacques Poos ile de bir görüşme yaptı.
Daha sonra BM Güvenlik Konseyi top-
lantısında bilgi vermek üzere BM Genel
Sekreteri Paris'ten New York'a hareket
etti. Perez de Cuellar, Elysee Sarayı çı-
kışında yaptığı kısa açıklamada, savaş
öncesi Bağdat misyonunun başansızlıkla
bittiğini açıkça söylemekten çekinmedi.
BM Genel Sekreteri'nin sabaha karşı
Paris'e inerken basın mensuplarına,
"Eger Allaha inanıyorsanız dua edin,
inanmıyorsanız düşünün" dediği akta-
rıldı.
BM Genel Sekreteri, MitterTand'la
yaptığı görüşmeden sonra ise şunları
söyledi: "Yoiculugum sona ererken ma-
alesef iyimser olmamı gerektiren hiçbir
aeden göremiyorum. Yota çıktnamdan
öncesine oranbı daha umutlu olmamı ge-
rektiren bir gelişme olmadı. .Ben diplo-
matım. Açıkça ve dürüstçe konuşacak
olursam, biçbir ilerleme kaydetmediği-
mi gizleyecek degilim."
New York'a uçmadan önce Perez de
Cuellar'ın, "hükümetler dışı bazı şah-
siyetlerin bir şeyler yapabileceği" şeklin-
deki sözleri çeşitli değerlendirmelere yol
açtı. Fransa'da, Irak Devlet Başkanı
Sa^Mtııı» Hüseym'in, son anda, başka bir
Arap ülkesinin liderine ya da Yaser Ara-
fat'a Kuveyt'ten tek taraflı olarak çeki-
leceğini açıklamasının, çok zayıf da ol-
sa ihtimal dısı olmadığı soyleniyor.
Cuellar New York'ta
New York muhabirimiz Şebnem Ati-
yas'ın haberine göre dün New York'a
dönen BM Genel Sekreteri, Kennedy
Havaalanı'nda gazetecilere "Soyleyebi-
leceğim tek şe> maalesef... Irak yetkili-
lerinden barış için bir adım olarak nite-
lendirebilecegim bir teklif gelmedi" de-
di.
Cuellar'ın misyonunun basarısızhkla
sonuçlanması BM'deki havayı daha da
gerginleştirdi. Güvenlik Konseyi toplan-
tısı öncesinde yoğun dıplomatik temas-
lar sürdürüldü. Öte yandan ABD'den ve
dünyanın dört bir tarafmdan BM'ye
binlerce barış çağnsı yapan telefon gel-
di. Saddam Hüseyin ile görüşmesini "na-
zik, ancak başansız" olarak nitelendi-
ren Perez de Cuellar, barış için ümidi
oiup olmadığı şeklindeki bir soruyu
"Üstiime düşeni yaptım. Başkalan baş-
ka girişimlerde bulunurlar mı bilemem,
ancak artıV biraz geç" dedi.
Cuellar, Saddam Hüseyin ile görüş-
mesinden önce bir araya geldiği FKÖ li-
deri Yaser Arafat'la Filistın ile ilgili ba-
nş konferansı toplanması konusunu ele
alrnadıklannı bildirdi.
BM Güvenlik Konseyi, genel sekrete-
rin raponınu görüşmek üzere toplanma-
dan önce çeşitli alternatifleri gözden ge-
çirdi. Bu süreç içinde BM'de bilinmez-
hğin ve gerginliğin hâkim olduğu izlen-
di.
İsrail
Pilotlar
24 saat
uçakta
KUDÜS (Ajanslar) — Irak'a
Kuveyt'ten çekilmesi için tanı-
nan sürenin bitimine saatler ka-
la, İsrail ordusunda üst düzey-
de alarm durumunun sürdüğü
bildiriliyor. İsrail güvenlik kay-
naklannın bildirdiğine göre, sa-
vaş uçaklannın pilotları kabin-
lerinde 24 saat kalkışa hazır
bekliyorlar.
Reuter Ajansı'na verilen bil-
gide, İsrail ordusunun, BM ta-
rafından tanınan sürenin biti-
minden önce Irak'ın ateşleyebi-
lecegi füzelere karşı en üst dü-
zeyde alarmda olduğu kaydedil-
di. Bu arada tsrail Radyosu, İs-
rail ordusunun, Irak'tan, sürenin
bitiminden önce saldın bekledi-
ğini bildirdi.
Askeri yetkililerle istihbarat
servislerinin, BM süresınin biti-
minden önce İsrail kentlerine
Irak'tan hava saldınsı bekledik-
lerini ve böyle bir saldırıyı kar-
şılamak için en üst düzeyde
alarm halinde bulunduklannı
belirten radyo, askeri uzmanla-
nn da ABD'nin Irak'a 16 ocak-
tan itibaren gecikmeden saldırı-
ya geçeceğini tahmın ettiklerini
haber verdi.
tsrail resmi kaynaklanndan
alınan bilgiye göre hükümet bazı
bakanlara savaş durumunda ge-
rekli önlemleri alabilmeleri için
olağanüstü yetkiler verdi.VE SONRA... — Birleşmis MUletler Genel Sekreteri Perez de CueUar, Bağdat maratonundan sonra (Fotoğraf: AFP)
BAŞKENTLERDEN
Avrupada gergîn bekleyîşAlmanya'da gerek hükümet gerekse
muhalefet "barış" derken Ingiltere'de
hükümet savaşa hazırlanıyor. Papa 2. Jean
Paul Saddam'dan bir banş jesti istedi.
Dış Haberler Servisi —
BM'nin Irak'a Kuveyt'ten çekil-
mesi için tanıdığı sürenin bitimi-
ne çok az kala, Avrupa başkent-
leri büyük bir tedirginlik yaşı-
yor. Avrupa'da bir yandan ba-
rış gösterileri sürerken bir yan-
dan da savaş hazırlıkları
. sürüyor.
Almanya
Dilek Zaptçıoğlu'nun Berlin'-
den bildirdiğine göre Alman ga-
zetelerinin dünkü manşetleri, ül-
kede hâkim olan düşünceyi
özetliyordu: "Körfez'de banş
umudn artık yok sayıbr." Yo-
rumcular, köşe yazılarında ar-
tık işin Saddam'a kaldığıru be-
lirtiyorlar: "Tek umut, Sad-
dam'ın son anda Kuveyt'ten
birliklerini kısmen geri çekerek
ABD'yi zor durumda bırakma-
sı; Ortadoğu'da bir banş kon-
feransının yolunu açmasıdır"
diyorlar.
Alman Parlamentosu, dün
toplanarak Körfez'deki durumu
ve Litvanya'yı görüştü. Gerek
hükümet gerekse muhalefetteki
sosyal demokratlar; 'banş' di-
yorlar. Ama bir farkla: Kohl
hükümeti kendisini tümüyle
ABD'nin safına bırakır ve
Bush'un vereceği karan destek-
lerken Sosyal Demokrat Parti,
SPD, Körfez'de askeri müdaha-
leye tamamen karşı olduğunu
açıkladı. Siyasi gözlemciler
"SPD, bu tavizsiz banşçı tutu-
mu eger kendisi iktidarda oisay-
dı yine sergiler miydi" diye so-
ruyorlar.
Londra muhabirimiz Edip
Emil öymen'in bildirdiğine gö-
re tngiliz orta sınıii, savaş kar-
şıtı tutumunu cumartesi günü
bir gösteriyle sergilerken Ingil-
tere'ye sığınan Kuveytli ve Sad-
dam karşıtı Araplar da savaş
yanlısı tutumlannı ertesi gün
Irak BüyTikelçiliği'ne yürüyerek
gösterdiler. Dün de metro çıkış-
lannda, büyük ahşveris merkez-
lerinde ellerinde kalem ve def-
terlerle anketçiler kamuoyunun
nabzıru tutmaya çalışıyordu.
Hükümet, bu gece yarısından
sonra her an çıkabilecek bir sa-
vaş konusunda halkın ne düsün-
düğünü bilmeye can atıyor. Bul-
var gazeteleri içinde en ciddisi
sayılan 'Daily Express'te yayım-
lanan bir kamuoyu yoklamasın-
da, işadamlannm yüzde 6O'ı
hızlı, kararh ve sonuca çabuk
varan bir savaştan yana görü-
nürken yüzde 35'i soruna, gö-
rüşmelere dayah bir çözümden
yana tavır alıyor.
WASHINGTON
Bııslra ^hassas' destekUFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — ABD Başkam Ge-
orge Bush, Kongre'den geçen yetki karany-
la olası bir Körfez savaşı için gerekli yasal
desteği sağladı. Ama bu yasal desteğin ar-
kasında güçlü bir kamuoyu desteği var mı?
Savaş aleyhtarı gösterilerin giderek arttığı
ABD'de şimdi herkes bu sorunun yanıtını
tartışıyor.
Kamuoyu yoklamalanna genel olarak
bakıldığında halkın yarısından fazlasının
ABD Başkanı Geogre Bush'un Körfez po-
litikalannı desteklediği görülüyor. Yine ya-
nsından fazlası "Saddam Hiiseyin'in Ku-
veyt'i işgal etmesi kabul edilemez" diyor.
Hatta çoğunluk, gerekirse bir savaşı des-
tekleyebileceğini söylüyor. "Ama nereye
kadar" sonısunun yanıtı havada. Bu biraz
da kamuoyu yoklamalannda yöneltilen so-
runun üslubu ile de ilgili.Amerikalılara,
"Saddam Hüseyin, Kuveyt'ten çıkarbimalı
mı" diye sorulunca, çoğunluk "evet" ya-
nıtmı veriyor. Ancak soru, "Amerikan as-
kerinin çölde ölmesine rıza g'österir
misiniz" diye çevrildiğinde büyük çoğun-
luk Vhayır" diyor. Yine dikkat çeken bir
unsur, Beyaz Saray ve Kongre binasının
önünde gösteri yapan savaş aleyhtarlannın
ilke olarak Kuveyt'in işgal edilmiş olması-
na karşı çıkıyor olmaları. Bu gruptakile-
rin çoğunluğu, "Saddam Hüseyin, Kuveyt-
ten çekihnelidir. Bunu sağlamak için am-
bargoya devam edilmelidir, savaşa gitme-
ye gerek yok" görüşünde.
Bu durum gösteriyor ki ABD Başkanı
George Bush'un arkasında şimdilik gercek-
ten bir kamuoyu desteği var, ama bu çok
"hassas" ve koşullara bağlı. Kan akmaya
başladığı zaman hızla erozyona uğrayabi-
lecek türden bir destek. Amerikan yöneti-
mi de bunun farkında. Savaşın kısa süre-
de zaferle sonuçlanması ve basının savaşı
mümkün olduğunca az izlemesi için ön-
Beyaz Saray ve Kongre
binası önünde gösteri yapan
savaş karşıtlan, Saddam'ın
Kuveyt'i işgaline karşı
çıkıyorlar, ancak
çekilmesinin ambargo ile
sağlanmasmı istiyorlar.
'Yeni dünya düzeni' gibi
gerekçeler sıradan Amerikah
için soyut kahyor.
lemler almasının nedeni bu. Ama savaşla
karşılaşıp da değişmemiş bir savaş planı da-
ha bugüne kadar icat edilmediği için sava-
şın Amerika'nın arzuladığı yönde gelişip
gelişmeyeceği tahminlere açık.
Amerikan kamuoyunun henüz dar bir
kesiminden, yani bir kısım aydınlardan, li-
beral öğrencilerden, kiliseden, çevreciler-
den, pasifıstlerden yükselen savaş protes-
tolanna bakıldığında şöyle bir manzara or-
taya çıkıyor: ABD bugüne kadar savaşla-
ra arkasında hep büyük kamuoyu desteği
ile gitti. Ama zaman geçip savaşa yol açan
gerekçeler akan kandan görünmez hale ge-
lince, savaş aleyhtarı duygular giderek yük-
seldi. Örneğin, Vietnam'da savaş başladı-
ğında birkaç Kongre üyesi dışında marji-
nal tepki dahi yoktu. Oysa Amerika eğer
Irak'ta savaşa gidecekse marjinal tepkiler
şimdiden dahi yükselmiş olarak gidiyor.
Bu önemli bir fark. Çünkü, kan akmaya
başladığı zaman daha şimdiden dar bir ke-
sim içinde görülen savaş aleyhtan duygu-
ların hızla orta sınıfın evlerinin içine gir-
mesi mümkün. Sokaktaki Amerikalı ben-
zin fîyatının artış olmasına öfke duyuyor
ve Saddam Hüseyin'e bu sureci başlattığı
için içerliyor. Ancak ucuz petrolü kan ak-
ması pahasına isteyeceği de kuşkulu. Hele
Kuveyt'in "Petrol zengini şeyhlerinin tek-
rar işbaşına getirilmesi uğruna bir savaş"
Amerikan kamuoyuna hiç satılabilir değil.
"Soğuk savaş ertesi yeni dünya düzeninin
temellerini atmak" gibi gerekçeler de sıra-
dan Amerikalı için soyut kalmaya mah-
kûm.
Savaş aleyhtarlannın gerçek gücünü, BM
Güvenlik Konseyi'nin Irak'a tanıdığı süre-
nin bitiminden sonra Tüm Amerika'da ya-
pılacak gece yürüyüşleri, mum yakma pro-
testolarına katılım ortaya çıkaracak. Barış
seslerinin ne ölçüde Amerikan kamuoyun-
da yankı bulacağını da eğer olursa, ancak
savaşın gidişatı gösterecek.
Ingiltere'nin Irak'Uki büyük-
elçisi, evvelki gün döndü. Bü-
yükelçilikte görevli kahnadı,
ama elcilik 'teknik olarak' açık.
İtalya ~
Roma muhabirimiz Nilgün
Cerrahoğlu'nun bildirdiğine gö-
re pazar ayinini Körfez savaşı-
na ayıran Papa 2. Jean Paul de
kendine göre bir banş formülü
ileri sürdü. Irak lideri Saddam
Hüseyin'den bir banş jesti iste-
yen Papa, "Irak'ın Kureyt'ten
derbal çekilmesi karşdıgında
Ortadogu'daki tüm çıbanbaşla-
rını gidermeyi amaçla>an bir
barış konferansının hemen
başlaUlabilecefini" söyledi.
Geçen hafta sonunu banş için
dua ederek ve banş gösterileri
düzenleyerek geçiren Italyanlar,
ültimatomun sona ereceği bu-
gün de 'bcş daklkalık bir genel
grev' yapacaklar.
Fransa
Paris muhabirimiz Sabetay
Varol'un bildirdiğine göre süre-
nin dolmasına bir gün kala, bir
yandan savaş hazırhklan tüm
şiddetiyle sürerken öbür yandan
Fransız diplomasisi bir 'son da-
kika çöziimü' buhnak için çalı-
nabilecek kapılan çalraaya ni-
yetli olduğunu açıklamaya de-
vam ediyor.
Perez de Cuellar'ın Bağdat
yolculuğundan eli boş dönmesi
ve 'dıplomatik faaliyeilere yer
kalmadıgını' Fransa başkentin-
de devlet başkanına söylemesi-
nin ardından, Cumhurbaşkanı
Mitterrand, bundan sonra ne
yapacağı hakkında herhangi bir
bilgi vermekten kaçındı.
Yunanistan
Atina muhabirimiz Stelyo
Berberakis'in haberine göre Yu-
nanistan Savunma Bakanı Yan-
nis Varvitsiottis, Körfez'deki
gerginliğin savaşa dönüşmesi
durumunda Yunanistan'ın Kör-
fez'e asker göndermeyeceğini
açıkladı. "Bizden binlerce kilo-
metre uzaklıkta olacak olası bir
savaşa Yunanistan'ın asker gön-
dermesine gerek yoktur" diyen
savunma bakanı, ancak böyle
bir savaşın etkilerinden korun-
mak amacıyla tüm ülkede ola-
ğanüstü hazırlıklar yapıldığını
söyledi.
POLTIIKADA
SORUNLAR
ERGUNBALa
Savaş Kapıyı Çalarken
Son anda bir "mucize" olmazsa Körfez'de savaşın kaçı-
nılmaz olduğu anlaşıhyor. Yarın TSİ 07.00'ye kadar Saddam
Hüseyin televizyona çıkıp söz gelişi, "Filistin için uluslara-
rası konferans vaadine karşılık", Kuveyt'ten çekileceğini,
söylemez ya da Başkan Bush Kuveyt'le Filistin arasında doğ-
rudan bağlantı kurmadan, "Ortadoğu soruniarı için yeni bir
banş girişimi başlatmayı düşündüklerini" açıklamazsa, böJ-
gemiz son derece kanlı bir savaşa sahne olacak. Şu anda
böyle bir "mucize" umudunun çok zayıf göründüğünü be-
lirtmek gerekiyor.
Savaşa giden yolun artık saatlerie ölçüldüğü şu sıralarda
bazı gözlemlerde bulunmak ayiardır ortaya çıkan kavram kar-
maşasına biraz açıklık getirmek bakımından yarariı otabilir.
Önce şu noktaya açıklık getirmek gerekiyor: Savaş çıkar-
sa, bu savaşı Amerikan emperyalizmi ile bir 3. Dünya ülke-
si arasındaki savaş şeklinde nitelemek zorlama bir deger-
lendirme olur. Savaş, Amerikan emperyalizmi ile Irak emper-
yalizmi arasındaki çatışma olacaktır. Emperyalizmin klasik
tanımı başka bir ülkeyi askeri güç kullanarak işgal etmektir.
Irak, BM üyesi olan ve kendisinin elçi bulundurduğu Kuveyt'i
işgal ve ilhak etmiştir. Ve bu işgali Filistin sorunu için yap-
mamıştır. O, sadece işgale bulduğu kurnaz bir gerekçedir.
Sorunun özü budur.
Ama emperyalizmin bölgedeki tasarılan, petrol çıkarlan,
uygulanan çifle standartlar... Bunlar kuşkusuz doğru, ancak
sorunun özünü değiştirmez. Saddam'ın trajik hatası, geliş-
melerin bu noktaya dayanmasında baş rolü oynamış. bu ara-
da ABD'nin de bölgeye yerleşmesi için ortamı hazııiamıştır.
Körfez krizi demokrasinin de, ne denli önemli ve vazge-
çilmez olduğunu da gözler önüne sergilemiştir. Arkadaşımız
Fatih Yılmaz, Bağdat'tan gönderdiği haberde, Irak Meclisi'-
nin dün Saddam'a oybirliği ile savaş yetkisi verdiğini bildiri-
yor. Muhaliften vazgeçtik, tek bir çekimser oy yok. Milletve-
killeri ayağa fırlayıp "Saddam senin için canımız feda oisun"
diye bağınyorlar. Hiç olmazsa "Irak için, vatan için canımız
feda olsun" diyebilirlerdi, demiyorlar; "Saddam için canla-
nnı feda etmeye hazır olduklarını" belirtiyoriar. Kuveyt'in iş-
galine tek adam karar veriyor. Savaş karannı yine tek adam
alıyor. Geri kalan 17 milyon, halkı ile bakanları ile parlamen-
tosu ile tek adamın karariarını sadece onaylıyor. Ulusun yaz-
gısı, tek adamın ağzından çıkacak bir çift söze bağlı. Yapu-
ğı bir hesap hatası ülkeyi felaketin eşiğine getirebiliyor.
Ancak Körfez krizi konusunda yapılması gereken başka
gözlemler de var.
Başkan Bush, Saddam Hüseyin'in "Hitler'den bile kötü
olduğunu" söylemiştir. Ameftkalı yetkililer, her Allah'ın gü-
nü Saddam'a ateş püskürüyorlar. Saddam'ın despotluğu,
acımasızlığı, korkunç silahları günlük demeçlerin vazgeçil-
mez bir bölümünü oluşturuyor.
İyi, güzel de VVashington, Saddam'ın ne mal olduğunu 2
ağustosta Kuveyt'in işgalinden sonra mı anladı? Söz gelişi
Halepçe katliamında binlerce Iraklı Kürt gazlanırken Beyaz
Saray başını öte yana çevirmedi mi? Saddam, iran'a sakJır-
dığında, bugün Kuveyt'in işgali karşısında kıyameti kopar-
tan Batı dünyası Irak'a (saldırgana) silah akrtmadı mı? Kör-
fez'de İran radikalizmine karşı denge hesaplan içinde, Sad-
dam Hüseyin'in içerideki ve dışarıdaki eyiemlerini görmez-
likten gelen, bugün ona karşı savaş düzenine geçen ABD
ve Batılı ortaklan değil midir?
Ve dünyanın gözünden kaçmayan, kaçmasına olanak bu-
lunmayan Filistin sorunu Filistin halkının yıllardırçektiği acıiar
karşısında sessiz kalan, Güvenlik Konseyi'nde Israil'i kına-
yan karar tasarılannı veto eden ABD, şimdi Kuveyt için Irak'la
savaşa gidiyor.
Körfez'de kanlı savaş patlarsa, bunun baş sorurrriusu trajik
bir hesaplama hatası yapan Saddam Hüseyin olacaktır.
Ama Saddam'a karşı ittifakın başını çeken ABD ve Batılı
ortaklannın da herhalde vicdanlannın rahat olduğu öne sü-
rülemeyecektir.
HURD, BRÜKSEL'E GtTTl
Türkiye'den somut
bir talep yok
ANKARA (Cumhuriyet) —
Körfez krizi ile ilgili temaslar-
da bulunmak üzere önceki gün
Ankara'ya gelen Ingiltere Dışiş-
leri Bakanı Douglas Hurd, zi-
yaretini yarıda keserek dün
Türkiye'den ayrıldı. Hurd,
Türkiye'den aynlmadan önce
yaptığı açıklamada, "Türkiye
1
nin Körfez krizindeki karariı
tutumunu büyük takdiıie kar-
şdıyorum" dedi.
Ingiltere Dışişleri Bakanı Do-
uglas Hurd, Litvanya'daki ge-
lişmeleri ve Körfez'deki son du-
rumu ele alacak AT Dışişleri
Bakanları olağanüstü toplantı-
sına katılmak üzere Türkiye
ziyaretini yanda keserek dün
sabah Brüksel'e gitti.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
ile planlanan görüşmesini böy-
lece gerçekleştiremeyen Hurd-
un önceki gece Dışişleri Baka-
m Kurteeoe Alptemocin ile yap-
tığı görüşmenin daha çok gün-
cel konular üzerinde fikir alış-
verişi şeklinde gectiği bildirili-
yor.
gelişmeler ile Körfez'deki son
durumu ele alacak olan AT Dı-
şişleri Bakanları toplantısına
katılmak üzere adlen Brüksel'e
gitmesi gerektiğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Altemocin
ile yapüğı görüşmeye büyük de-
ğer verdiğini kaydeden Hurd,
Cumhurbaşkanı özal ve Baş-
bakan Yıldınm Akbulut ile bu
sefer görüşememesinden de
üzüntü duyduğunu ifade etti.
Hurd, Körfez krizinde karariı
bir tutum takınan Türkiye'yi
yakında tekrar ziyaret etmeyi
umduğunu sözlerine ekledi.
Yetkili çevrelerden edinilen
bilgiye göre önceki gece yapılan
ve bir saat kadar süren Hurd-
Alptemoçin görüşmesinin ana
maddesini Körfez krizi olustuı-
du. Bu konudaki son gelişme-
ler daha çok bir "fikir teatisi"
çerçevesinde ele ahnırken İngil-
tere Dışişleri Bakanı Türkiye
1
den somut herhangi bir talepte
bulunmadı. Taraflar Irak'a kar-
şı oluşturulan koalisyonun bir-
İngiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd,
ziyaretini yarıda keserek AT dışişleri
bakanları olağanüstü toplantısına katılmak
üzere Brüksel'e gitti.
Hurd'un bu görüşmede Kör-
fez krizindeki tutumundan do-
layı teşekkür ettiği Türkiye'den
somut taleplerde bulunmadığı
ifade ediliyor. Nitekim Hurd,
Ankara'ya gelişinde Esenboğa
Havaalanı'nda bir soruyu ya-
nıtlarken olası bir Körfez sava-
şında Türkiye'den askeri destek
istemediklerini söylemiş. Türki-
ye'nin bugüne kadar takındığı
tutumundan mennun olduklan-
nı belirtmişti.
Hurd, kendisini Ankara'ya
getiren İngilteTe Hava Kuvvet-
leri'ne ait "Viscount" tipi uçak-
la Brüksel'e gitmek üzere dün
sabah saat 8.30'da Ankara'dan
aynldı. Aynlışında Dışişleri Ba-
kanlığı Protokol Işleri Genel
Müdüru Büyükelçi Dinçmen ve
bakanlığın diğer yetkililerince
uğurlanan Hurd uçağa binme-
den önce yaptığı açıklamada
Ankara'dan "apar lopar" aynl-
maktan Uzüntü duyduğunu
söyledL Hurd, Litvanya'daki
liğini korumasının önemi ve
Bağdat'ın BM kararlan çerçe-
vesinde Kuvyet'ten koşulsuz
olarak çekilmesi konulannda
tam göruş birliği içinde olduk-
lan saptadılar.
Alptemoçin-Hurd görüşme-
sinde ele aJınan diğer konular
arasında Sovyetler Birliği'nde-
ki gelişmeler, Kıbns sorunu ve
Türk-Yunan ilişküerinin de bu-
lunduğu belirtiliyor. Bu konu-
lar ana hatlanyla görüşülürken
Litvanya'daki gelişmeleri
Doğu-Batı ilişkilerindeki iyileş-
meyi bozabilecek bir nitelik ta-
şıdığı üzerinde birleşildi. Kıbrıs
konusunda ise Türk tarafı bili-
nen tutumunu yinelerken Ingil-
tere tarafı sorunun sürünceme-
de kahnasından duyduğu endi-
şeyi dile getirdi. Türkiye ayrıca
Hurd'a Yunanistan'ın Körfez
krizinde takındığı tutuma rağ-
men Türkiye'ye karşı sürdflrdü-
ğü hasmane tutumdan duyulan
hayal kınklığını dile getirdi