Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
r
Genel Müdürtüöü'nden
alınan brtgıye göre yurdun kuzey KS-
sinfcri paüçak, yer yef çok bukıtlu, Or-
ta ve Doğu Karadeniz, Iç Anadokı'nun
kuzeydoğusu ile DoÖu Anadolu'nun
kuzeyı sajanak ve gök gûnjltükj sa-
danak yaöışlı, öteta yertef u buluttu
geçecek. HAA SICAKUĞI. Yuröun ku-
ze kesımlennde hraz daha azalacak,
öteki yefterde önemlı bir değiştktık ol-
ma^cak. Rüzgâr kuzey ve bao y6n-
lerten hafif ara sıra orta kımette ya-
jış atan yerierte kuvvetlice esecek.
Demzlerimiaie: Akrteniz'de günbatısı
ve lodos öMd dencJerimıale yildız ve
poyraalan 2-4, yer yer 5 kuvvetinde
saatte 4-16, yer yer 21 denız mılı hızla
esecek, Dalga yûkseklığı 0.3-05 met-
re, açıMaröa zaman zaman 1 metre dolaytnda oiacak Van Gölû'n-
de hava Az buluflu geçecek, rüzgâr ^uzey ve batı yönlerden ha-
fif ara sıra orta kuvvetîe esecek. Göl Kûçflk dalgalı oiacak gönjş
uzakfığı 10 km dolayında bulunacak
Stoc*
Hngfll
BrHs
Bokı
Bursa
ÇanaMote
Çorum
DerazJ
A 32° 21° Dıyaftalor
A 26? W Ebım«
A 34° 18° Erzmcan
A 25° 8°Erajrum
Y 25° 4° Esteşetnr
A 26° 12° Gaaantfijı
A 3ff>23°Gın!5un
A 30° 18° Gûmuşhane Y
Y 24° W HaW*i A
A 30° 17° IspJrta
A 26° 14° Istanbul
A 26° 16° lznw
A 30° 11° Kare
A 29° 10° Kastamonu
A 24° 9°Kaysen
A 27° 14° Krttare*
A 26°16°Konyj
Y 25° TKOahfl
A 30°17°Maiayı
33°17°Maı»sa
25° 14° K Maraş
26°10°Meran
25° 2°MuJla
25° 11° Muş
34° 18° NıOde
25° 16° 0n)u
25° 10° Rue
30°15°Samsun
29° 10= Sıırt
24° 16° Sınop
30°17°Stvas
24° 4-feKiraaO
25° 9°lrata>n
27° ?>TimcfHı
26°13°Jşa*
28° 11° VSn
g
29" S°Zonguldak
A 29° 16°
A 32° 19°
A 30° 22°
A 31° 18°
A 29° 11°
A 27° 10°
Y 25° 16°
Y 26°17°
Y 25° 15°
A 33° 20°
A 22°1<°
Y 25° 8°
A 25" 15°
Y 26° 16°
Y 27° 11°
A 25° 13°
A 26° 12°
Y 25° 8°
A 22° 15°
buiırtu ^ yajmuriu ^ sıst K kartı A-aç* 8-buMlu G-guneşlı (Murlı S-sısi Yyaflmurtı
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Tahta bir iskelete
çadır bezi cinsi bir
kumaş gerilerek yapı-
lan bahçe koltuğu. 2/
Uçakların yolcu indi-
rip bindirdilderi pist...
Konya ilinde bir ba-
raj. 3/ Bir soru sözü...
Çanakkale savaşlann-
da döktüğü mayınlar-
la üç düşman zırhlısı-
nın batmasını sağla-
mış bir gemimiz. 4/
Bir müzik yapıtını
oluşturan notalan se-
se çevirme... Yüz. 5/
Padişahın bir toprağı birine mülk ola-
rak ya da sadece gelirinden yararlan-
ması için vermesi... Çölden esen ruz-
gâr. 6/ Buyuk çivi... Sicim yenne kul-
lanüan ince ve uzun deri parçası. 7/ En
çok... Kraliçe. 8/ Fazladan kılınan na-
maz ya da tutulan oruç... Ender, sey-
rek. 9/ ttalya'da bir kent.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Motorlu taşıtlardaki vites kutusu.
2/ Eskrimde bir karşılaşma türü... Si-
lahlı koy delikanlısı. 3/ Zirkonyum elementinin simgesi... Sunu. 4/
Belli bir işkolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek... Eski
Yunan ve Roma'da yaşamı, töreleri taklit amacı guden komedi tü-
rü. 5/ Haysiyet... Temiz, iffetli. 6/ Tatsız tuzsuz yiyecekler için kul-
lanılan bir sözcuk... Yabancı. 7/ Büyuk demiryolu durağı... Ödünç
alınan ya da verilen şey. 8/ Bir çeşit ttalyan peyniri. 9/ Eskiden
Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad... Trinketa ve mayistra yel-
kenlerini baş taraftan serenin üzerine kaldırmada kullanılan halat-
lara verilen ad.
60 YIL ÖNCE CumhuriYet
Fethi B.inbeyanatı
Z 1 5 EYLÜL 1930
Fethi Bey, yeniden şu
beyanatta bulunarak şunları
söylemiştir:
"— tzmir seyahatim,
memleket dahilinde yapmağı
kararlaştırdığım seyahatlerin
birincisidir. On gün kadar
tzmir'de ikamet edeceğimi
tahmin ediyorum. Nutkumun
esasları hakkında şimdiden
malûmat vermek istemem.
Çünkü tesirini kaybettirebüir.
Nutkum, fırkamın esas
prensiplerini izah mahiyetinde olacaktır. Bittabi tarafımdan
vetrîmesi icap eden cevaplan da ihmai etmiyeceğim. Nutuk,
sarih olacaktır. Ortaya attığırn fikir ve prensiplerdeki
isabetin rnünakaşası kabil olmıyan birer bakjkat olduğu
meydana çıkacaktır.
lzmir'den avdette kara tarikini tercih edecek, muayyen
istasyonlardan geçeceğim. Fakat tevakkuf etmiyeccğirn.
tzrnir teşkilâtımız esasen haarlanmaktadır. Izmir'de gayyur
ve emin arkadaşlarımız vardır."
Fethi Bey, buradan vapurla geçerken kendisini
karşüıyanlara kısa bir nutuk söyledi. Yeni fırka lideri, altı
bin kelime tutan nutkunu irat edeceği yerin tayinini,
tzmir'de halka bırakacaktır. Nutuk, hükütnetin icraatına
bazı tarizleri, şimendiferlerin fazlaya mal olduğuna,
vergilerin ağırhğına, mübadelenin fenalığına, bütçeye ve
israfa dair kısımları havidir.
Yeni fırka erkârundan Reşit Galip B., Bandırma tarikile
lzmir'e gelerek Fethi Beye iltihak edecektir.
Pullara rağbet
Demir yolunun iltisakı ve Sıvas istasyonunun resmi kuşadj
münasebetile hükumet tarafından siirsaj yaptırılan pullara
rağbet ziyadedir. Halkımız bunlardan tedarik etmekte ve
hatıra olarak saklamaktadır.
Sursajh pullar on parahktan 250 kuruşluğa kadar 29 çeşittir.
Pullar kıymetli asliyelerinden birer rniktar tenzil edilmiş
olduğu halde satılmaktadır. Butun serinin mecmuu fiatı 593
buçuk kuruştur. Yalnız tiraj miktannın neşredilmemesi
ecnebilerin rağbetini azaltrmştır.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyel
Ha.bib Burgiba5 EYLÜL 1960
Tunus Cumhurbaşkaru Habib
Burgiba, dün gece Kayruvan'daki
büyük camide yaptığı bir
konuşmada, Cezayir meselesine
temasla demiştir ki:
"Afrika'nın birçok ülkesinde tarihin
gelişmesinden habersiz görünen
Fransız sörnürgeciliğinin Cezayir'de
eskisi gibi devam etmesi, direnmesı Habib Bargibı
ve hayat, hürriyet ve bağımsızlık hakkının tarunması için
tek bir insan gibi ayaklanan Cezayir halkının ihtilâl
gerçeğini anlamaması kadar insana endişe veren hiçbir şey
yoktur.
"Tarihin hükmü, sert ve merhametsiz olacaktır. Fransa,
Afrika'nın başka yerlerinde kaybetmediğini Cezayir'de
kaybedecektir. Cezayir halkının mücadelesi bağımsızlığa
kadar sürecektir. Eğer Fransa, arada geçen süre içinde
durumunu değiştirmezse, Cezayir'in bağımsızlığı Fransa ile
elele değil, ona karşı olarak gerçekleştirilecektir.
"Tunus, Cezayirli kardeşlerine yardıma devam edecek ve
kurtuluşu için en tesirli vasıtaları verecektir. Bu, bizim,
savaşın siirüp gitmesini istediğimiz mânasına gelmez."
Daha sonra Afrika olaylanna teraas eden Burgiba, 1960
yıhnın Afrika kıt'ası için bir dönum noktası olduğunu ve
bu hususun uzun uzadıya düşünulmeğe değer birşey
olduğunu söylemiştir.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Enflasyon çıkmazı5 EYLÜL 1989
Enflasyonun tırmanış eğilimi sürüyor. Devlet Istatistik
Enstitüsü (DtE), ağustos ayında tüketici fıyatlannm ytizde
4.0, toptan eşya fıyatlanrun da yüzde 3.1 yukseldiğini
saptadı. Toptan fiyatlarda 12 aylık artış yüzde 74.7 ile
geçen ayki düzeyini korurken, tüketici fiyatlarının 12 aylık
artışı yüzde 72.4'ten yüzde 73.3'e çıktı. Tüketici fıyatlannın
gelecekteki durumunun "habercisi" sayılan toptan eşya
fiyatlarında 8 aylık artış da yüzde 44.7'ye tırmanarak
tüketici fıyatlannı 6.5 puandan fazla geride bıraktı.
Fiyat endekslerini hesaplayan kuruluşlann ağustos ayma
ilişkin verileri dün açıklandı. Istanbul Ticaret Odası ve
Devlet tstatistik Enstitüsü'nün rakamlan, enflasyondaki
tırmanış eğiliminin surdüğünu ortaya koydu.
Helsınkı .,.
Lenıngrad- > f c
• J
Moskova
•Berlın -Ç^-
"V-V Parıs ^
v^- V-W~ 7 J-Vıyana
•5Q: / »Zurıh
/iviadnd r ^ ^ £^>«Belgrad
~>k. Tunus
Karıire«'->T<~
DUNYA'DA BUGÜN
Amssrtam Y 20°
Anuıan A 35°
Atuu A 28°
A 28°
A 30°
A 25°
Y 22°
A 25°
A 26°
Y 21°
Y 21°
A 26°
A 29°
A 42°
Bvcekma
Bastf
BP
Borm
Brüteel
Budapeşte
Cenevre
Cezayir
Odde
Oubaı
FraiHurt
Lenıngfad
Loodra
Madnd
Mıtano
Montrea)
Mostora
Mürah
Karure
Kopenhag
Letoşa
A i*°
A 35°
Y 16°
A 32°
Y 20=
A 26°
A 32°
Oslo
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Sofya
Şam
lei/Wıv
ll.TUS
vaşaa
venedık
Vıyına
Y 17°
Y 23°
A 31°
A 28°
A 26°
Y 15°
A 27°
A 31°
Y 18°
A 27°
Y 22°
A 43°
A 29°
Y 22°
A 35"
A 30°
A 33°
Y 20°
Y 26°
A 21°
VVaSfnngtocı A 28°
Zûrtı A 25°
T4RTISMA
Birleşmiş l>Iilletler ve Türkiye
Bugün sayılan 16O'ı bulan ve ne tam egemen ne tam eşit, her
biri kendi çıkarının peşinde koşan devletlerden kurulu
Birleşmiş Milletler ortamında Türkiye'nin durumu nazikleşmiş
ve hatta tehlikeli bir hal almıştır.
Türkiye, Birleşmiş Milletler'in asli üyelerin-
den biridir. 1945 San Fransisco Konferansı-
nın davetçisi hükümetler, yeni teşkılatın ku-
nıcu üyelerinden biri olmaya TüTkiye'yi "Uraf-
sız" olduğu için çağırmamışlardır. Türkiye
Cumhuriyeti kurulduğu tarihten bu yana "ta-
rafsız" olmamıştır. Atatürk'e yakıştırılan bir
soz vardır: "Bitaraf olmak bertaraf olraaktr"
dediği söylenir. Söylemişse doğnı söylemiştir.
1935'e kadar Sovyetler Birligi'yle sıkı üişkiler
kurmuş Türkiye, o tarihten itibaren rotasmı
değiştirerek özellikle 1939 savaşından önce In-
giltere ve Fransa'yla ittifak antlaşması imza-
lamıştır. Savaşın beklenmedik şekilde mütte-
fiklerin aleyhine gelişmesi, Türkiye'yi savaşın
dışında tutmuştur. Ancak ülkemiz, sadakat ve
sempatüerinin kimden yana olduğunu her za-
man kesin şekilde belirtmiştir.
Türkiye, son anda Almanya'ya savaş ilan
ederek ve o sayededir kı -o tarihte dar anlam-
daki "Birieşmiş Milleüer"e kabul edilerek- San
Fransisco Konferansı'na katılma hakkını ka-
zanmıştır.
Kurulduğunda sadece 51 üyesi bulunan teş-
kilat, 1945'ten 1960'a kadar bir Amerikan ve
beyaz insanlaı kulübü niteliğini korumuştur.
Türkiye o yıllarda hep dost ve müttefiklerinin
suyundan giderek ve 1950'lerde en sıcak dö-
nemini yaşayan soğuk savaş süresince onlar-
dan yana, Amerika'nın sahibi olduğu otoma-
tik çoğunluğun daima içindedir. Türkiye'nin
bu sadık davranışı yuzünden onun gibi tecrü-
beli ve olgun bir devletten beklenmeyecek oy
vermeleriyle prestiji gölgelenmiştir. Ömeğin;
Cezajrtt bir bağımsızlık savaşı verirken hak ve
hakkaniyeti bir tarafa bırakarak Fransa'yı des-
tekleyici oy vermesini, Cezayir için yaşamsal
bir kararda çekimser kalmasını ve bu yuzden
karann duşmesini Cezayir hiçbir zaman unut-
mamıştır.
Buna karsılık Çin Halk Cumhuriyeti'nin,
Birleşmiş Milletler'e kabulünde 1971'de, leh-
de verdiğimiz oy, Çin tarafından şükranla kar-
şılanmış ve Çin'in bize karşı davranışını olum-
lu şekilde etkilemiştir. 1975'te Siyonizmi', Na-
zizm ile eşit tutan karara olumlu oy vermemiz
ise aym neticeyi vermemiştir. Birleşmiş Mil-
letler tarihinde bir dönüm noktası olan
1960'tan itibaren, özellikle Amerikan çoğun-
luğunun erozyona uğraması ve üye sayısının
100'ün çok üstüne çıkması ve siyah insanla-
nn kulübü doldurması üzerine Türkiye, yavaş
yavaş 3. Dunya ülkeleriyle birlikte oy kullan-
maya başlamış, bu defa da Batı'ya yaranama-
mıştır. Türkiye, ırkçı Güney Afrika devletinin
"apartheid" siyasetini herkes gibi yermişse de
bu ülkeyle arada bir açık kapalı ticaret yap-
ması da doğnı tutumunu gölgelendiren b» di-
ğer konudur.
Birleşmiş Milletler'de Türkiye, "Baü gnıbu
ve diğerieri" denilen grubun üyesidir. Bu gnıp-
ta Avnıpa devletlerine ek olarak Amerika Bir-
leşik Devletleri, Kanada, Yeni Zelanda, Avust-
ralya ve Japonya vardır. Bellibaşlı organlara,
değişik gruplar, önceden saptanmış belirli sa-
yıda adayla katılırlar. Uç büyük devletin, ya-
ni Amerika, Ingiltere ve Fransa'nm hemen da-
ima aday gösterilmeleri handikapının yanı'ba-
şında biz bir de Yunanisüuı engelini aşmak zo-
runda kalırız. Ne zaman adayhğımızı koysak
grup, "Ama Yunanistan da adayhğım koydu,
geiin vazgeçin, oyu filana verelim" der bızi at-
latırlar.
Bugun sayılan 16O'ı bulan ve ne tam ege-
men ne tam eşit, her biri kendi çıkannm pe-
şinde koşan devletlerden kurulu Birleşmiş Mil-
letler ortamında Türkiye'nin durumu nazik-
leşmiş ve hatta tehlikeli bir hal almıştır. Bir
defa bu üyelerin otuz dördünün nüfusunun bir
milyondan az olduğunu unutmamak ve tam
üye sayısının en az yuzde onunun bir zaman-
lar Türkiye'nin fıili yönetimi ve egemenliğin-
de olduğunu anımsamak gerekir.
Bu ülkeler, Türkiye'yi saygı, endişe, merak,
düşmanlık, bazen açık, bazen kapalı korku
bisleriyle izlerler. Ülkemizi çevreleyen komşu-
larımız da aynı psikoz içindedir.
Bu ortam içinde tutumumuz ne olmahdır?
Birleşmiş Milletler teşkilatı, özellikle barış
ve güvenliğin sağlamp korunmasmda eksik ve
sakat doğmuştur, ama sosyal ve insan hakla-
rı alanlarında büyük adımlar atılmıştır.
Birleşmiş Milletler Yasası'nın bu konular-
daki ilkelerini candan benımsemekte büyük
fayda vardır. Örneğin, teşkilat öncülüğünde
hazırlanan ve ülkelerin onayına sunulan tn-
san Haklan Sözkşmeleri'ne katümabyız. Üye-
lerin çıkarlanndan fedakârlıkta bulunmadık-
ları bir politik kunıluşta gerekli rolü oynaya-
bilmemiz için ciddiyetimizi koruyabilmeliyiz,
caydıncı gücümüzü ve inandırıcılığımızı art-
tırmalıyız. Hoşgörillük, ifade hürriyetine say-
gı, insan onuruna değer hususundaki zihni-
yetimizi değiştirerek aralarına katılntak iste-
diğimiz "aynı diişünce>i taşıyan ve ideal ve sos-
yal gelenekler, özguriüğe saygı ve hukukun us-
tiioluğu hususlannda ortak bir mirasa sahip"
ülkelerin "Ne anyor aramızda bu insanlar?"
demelerini önleyecek bir tutum içine girmeli-
yiz.
Prof. Dr. İLHAN LUTEM
Istanbul
Üniversite, Bilimsellik ve Dışarıdan Doçentlîk
Doçent ya da profesör unvanlarım toplumumuzda "ticari
meta" olarak en az kullananlar üniversite dışından sınavla bu
unvanı kazanmış kişilerdir.
Cumhuriyel Gazetesi'nin 24 Ağustos 1990
günu "Tartışma" sutunlarında yayımlanan
"Hariçten Docentlik Kaldınlmalıdır" başlıkh
yazıda; doçentliğin akademik bir "unvan" ol-
duğu ve üniversite dışı kurumlarda bu unva-
nın edinilmesinin ve kullanılmasının sakınca-
lanna değinilmiştir. Yalnız akademik sistemi
ilgilendiren bu unvanın "ticari meta" olarak
kullanıldığı da savunulmaktadır. Bu konunun
çok boyutlu tartışılmasında yarar vardır.
"Profesör" kelime anlamıyla "Yiiksek öğ-
relim kunımunda en iist duzey oğrelim uye-
si, "Doçenl" ise "üniversite derecesi profe-
sör ile asistan arasında yer alan oğretim uye-
si (îng. University Lecturer, Assıstant profes-
sor, Fr. Professeur adjoinct) olarak tanımlan-
maktadır. Bu tanımlamalar adı geçen unvan-
ların, özellikle konumuz olan hekimlik ala-
nında, bu mesleğin eğitim ve oğretimini
yapanlara ait olraası ve hekimlik pratiği ile il-
gili olarak kullarulmaması gerektiğini akla ge-
tirmektedir. Ancak "ticari" hekimlik prati-
ğinde unvanların oteden beri kullanılmakta ol-
duğu da bir gerçektir.
Profesör ve doçent unvanlarının daha ya-
kından bakıldığında ve uluslararası termino-
lojide, esasen belirli "konumlan" gösterdiği
de bilinmektedir. Bu konumlara "bir fakül-
levi bitirdikten sonra o bilim dalının en yuk-
sek asamasına vardığım sınavla ya da basan-
lı bir eserle gösterenler" yani, doktora yapan-
lar layık olmaktadır. Doğal olarak doktora
eğitimi de üniversi'elerde yapılmakta ve do-
çentük sınavını kazananlar içerisinde üniver-
sitelerden giren adaylann oranıyla (duyarhk)
sınavı kazanamayanlar arasında üniversite dı-
şından giren adaylann oranı (özgüllük) ince-
lendiğinde °7o 100'e varan duyarhk ve ozgül-
luk ile adı geçen sınavı kazanmada üniversite
ortamından aday olmanın "en önemli tek
faktör" durumunda olduğu da gorulmekte-
dir. Bu da mesleğinde üst düzeye gelebilme-
nin üniversite ortamıyla sınırlanması anlamına
gelmekte ve konunun özündeki temel >anıl-
gıyı ortaya koymaktadır.
Pozitivizm ve bilimselliği güncel yaşamın-
da özümseyemeyen "gelişmekte olan" top-
lumlarda kişilerin gerçek özellikleri ve yete-
nekleriyle değil de unvanlanna göre değerlen-
dirilmeleri sık karşılaşılan bir olgudur. Bu top-
lumlann diğer belirgin bir özelliği ise kısıtla-
yıcı ve yasaklayıcı olmalandır. Her iki ozel-
liğin de artık toplumumuzdan silinmeleri ge-
rekmektedir. Doçent ya da profesör
unvanlarım toplumumuzda "ticari meta" ola-
rak en az kullananlar üniversite dışından sı-
navla bu unvanı kazanmış kişilerdir. Esasen
sayılan da pek az olan bu kişilerin gerçek
amaçlan mesleklerinde guncel kalabılmektır.
Bu kişilerin, hekimlik uygulamasında mezu-
niyet sonrası eğitimin hemen hiç olmadığı ül-
kemizde ve hızla değişen dünya koşullarında,
"oynnu kurallarına göre oynamış ve
başarmış" bile olsalar, bu erek uğrunda har-
camak zorunda kaldıkları emeği salt "ticari
amaç" ile açıklamak en azından insafsızlık-
tır. Aksi takdirde Doçentlik'in herkesin ka-
zanabileceği ve pek fazla emek de gerektirme-
yen bir unvan olduğunu kabul etmek gereke-
cektir.
Soruna daha gerçekçi bakıldığında unvan-
ların ait olduklan yerlerde kullanılmaları ko-
şulu zaten tartışmasız olmalıdır. Adı geçen un-
vanlar universitede ders verirken gecerli ohna-
lı, sadece üniversite içinde kullanılmalıdır. An-
cak amaç; bilimselliği arkasında saklamak is-
tediğimiz >Tjksek üniversite duvarlarını yıka-
rak, toplumun tumüne yaymak olmalıdır.
Üniversite kısıtlayıcılıgın simgesi olmamahdır.
"Dışandan"da olsa bir şeyler üretmeye çalı-
şanlara üniversjte kapıları sonuna kadar açık
olmalı ve bu girişimler desteklenmelidir. Ge-
ri kalmışhğı yırtabilecek tek silah olan bilim-
selliğin toplumumuzdafilizlenebilmesinin,te-
mel koşullarından birisi de budur. Üniversi-
te dışından docentlik sınavı ise bu ara>ış içinde
olanlann seslerini duyurmalarına araç olmak-
tan öte pek fazla anlamı olmayan gelip geçici
bir uygulama olarak er ya da geç tarihteki ye-
rini alacaktır.
Doç Dr. MEHMET NEŞŞAR
SSK Denizli Hastanesi
Genel Cerrahi Lzmanı
VEFAT
Kayseri eşrafından merhum Mustafa Dunıöz ve merhume Necmiye Duruöz'ün
evlatları: Mustafa Duruöz ve merhume Fevziye Önder'in kardeşleri: Kübra Yazar,
Ülker Yazar, Necmiye Yazar ile Yaşar Yazar, merhum Berkel Soysal ve Ömer
Öztürk'ün kayınvalideleri: Yasemin Yazar, merhume Sema Yazar, Jülide Yazar,
Mustafa Yazar, Volkan Yazar'm babaanneleri: Belgin Yazar, Oktay Yazar, Vuslat
Yazar, Berna Soysal, Beste Soysal, Burcu Öztürk ve Ufuk Öztürk'ün anneanneleri:
Devlet Bakanı Mehmet Yazar, Aysel Yazar, Nafız Yazar, Kemal Yazar, Yüksel Soysal
ve Fatma Öztürk'ün anneleri: Merhum Mustafa Yazar (Çantıkoğlu)'nun
çok değerli eşi,
SERVET YAZAR
Hanımefendi4.9.1990 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Değerli naaşı 5.9.1990 çarşamba günü
Kayseri Hunat Camii'nde kıhnacak öğle namazını müteakip Kayseri şehir asri
mezarhğında toprağa verilecektir.
Allah rahmet eylesin.
AİLESİ
NOT. Çelenk göndermek isteyenlerin Sema Yazar G«nçlik Vakfı'nın T. Vakıflar Bankası Merkez Şube -
Ankara nezdindeki 2009882 nolu hesabına bağışta bulunmalan rica olunur.
ELEMAN ALINACAK
Gece bekçileri, kapı kontrolleri, bayan santral, aşçı,
bulaşıkçı, garson, komi alınacakhr.
Başvuru TSYD Levent Tesisleri
Levent Caddesi 51
TARABYA'DA
SANATÇILAR ye DOSTLAR
KOOPERATİFİ'NDEKİ
HAKKIMI DEVREDİYORUM
178 42 11
POLTITKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Ey Bu Topraklar İçin...
Amerika, hiçbir zaman kendi sınıriarı içinde bir savaşa girmedi.
Amerika'nın savaş verecek sınırları da yok. Şöyie bir haritaya bak-
tığımızda Amerika'nın iki yanı deniz, altında ve üstünde birer dev-
let yar. Kuzeyinde Kanada duruyor, bir savaş olasılığı yok. Gü-
neyindekı Meksika ile savaş vermez.
Amerika birçok savaşa girdi. Birinci Dünya Savaşı'nı alacak
olursak, bu savaş Amerika savaşa girmeden sona erdi. İkinci
Dünya Savaşı'na girdi, atom bombası ile bu savaşı bitirdi. Kore
ve Vietnam savaşları ise Amerika sınırları dışında oldu. Bu sa-
vaşta başkalarını döğüştürdü, kendi seyretti.
Şimdi Ortadoğu'da bir savaş vermek üzeredir. Bu savaş da
görüyorsunuz kendi sınırlarında olmayacak. Eğer gerçekten bir
savaş isteniyorsa, buna da başkalarını sokacaktır. Çünkü Suudi
Arabistan neresi, Amerika neresi... Amerikan petrol krallarının
Saddam'la gizli bir anlaşması yoksa, belki bir savaş olacaktır.
Bu savaştada Ortadoğu, petrol krallarının elıne geçecektir. Da-
ha şimdiden Suudi topraklanndaki petrol Amerikalılann eline geç-
medi mi? Denetimi artık Amerika'nın elinde değil mi?
Ortadoğu'da petrol için bir savaş verilecekse biz bu savaşa
bulaşmayalım istiyoruz. Ama görülüyor ki iktidar partisinin lide-
ri bir savaşa niyetlidir. Ne denli savaşın dışında kalalım diyor-
sak, son tavsiyeleri ile bizi savaşa yakiaştınyor. Meclis kürsüsürv
den verilen tavsiye kararları bir savaşa yaklaşma değilse nedir?
Bizim kuzeyde zaten Irak'a sınırımız var. Irak'ın güneyindeki Su-
udi topraklarına asker göndermenın anlamı nedir?
Suudi toprakları üstüne, Sovyetler Birliği'ni kuşkuya düşüre-
cek kadar silah, araç ve gereç yığılmıştır. Tam banş geliyor der-
ken denge bozulmuştur. Dengenın bozulmasında kımin çıkarı
varsa savaşı da isteyen odur.
Şimdı soracaksınız, "Bu kavgada bize ne oluyor?" Bizim bu
oyunda kârımız yok, zararımız var. Amerika ile sınır değiliz. Or-
tadoğu'da sınırı olmayan Amerika gelip Suudi Arabistan'a yer-
leşebılir. Eski yöntemı değil mi? Amerika bir yere bulaşacaksa
gelip o yerin sınırına dayanmaz mı? Şimdi dayandı. Bize diyor-
lar ki "Gel sen de Suudi toprağına asker gönder."
Biz gûneydeki Suudi sınırına ne diye asker gönderelim? Bi-
zim Kuzey'de Irak'la sınırımız yok mu? Komutanlar da herkesin
gözüne baka baka gidip oradaki askeri denetliyorlar. Bundan son-
rasına ne denir?
Ulusal Kurtuluş Savaşı döneminden beri Amerika'nın bizim
topraklarda gözü var. Gizli belgeler açıklandığında bunlar görü-
lüyor. Bir savaş zamanında gezdiler dolaştılar, Amerikan man-
dasının sökmeveceğini anladılar, gittiler. Amerikan yardımı dal-
gası ile İnönü yakasını verdi, zor kurtuldu. Ardından Gelen Ce-
lal Bayar NATÖ'ya girmek için elinden geleni ardına koymadı.
Kore'de yüzlerce Türk çocuğu sonu 38'inci dairede biten kav-
gada telef olup gitmedi mi?
Sonunda Amerika bizi NATO'ya aldı, ama Anadolu toprağının
tûrlü köşelerinde kaç tane üs kurdu? Bu üsler şimdi başımıza
bela değil mi? NATO gücünüyitirdi, ama üsler yitirmedi... Kimi-
leri bu üsleri gızlemek için "Us yok, tesis var..." demediler mi?
Şimdi ayıktılar, ama iş işten geçti...
Kıbns olayiarından ötürü Amerika, Irak'a koyduğu gibi bize de
ambargo koymadı mı? Hani canımız, ciğerimizdı, bu ambargo
ne oluyordu? Amerika'dan kımseye hayır yoktur, ama bize hiç
yoktur. Sokaklara düşüp ne kadar 'go home, go home' diye ba-
ğırıp dursak gıtmezler. Bir yerlere gizlenirler, sırası geldi mi çı-
kıp gelirler.
Şunu iyi bilin bizim sınırımız vardır da Amerika'nın sınırı yok-
tur. Eli uzundur, nereye uzatsa oraya erişir... Bir savaş Amerika
ile İsrail'in işine yarar, ey bu topraklar için savasmai' isteyenleri..
ÇAUŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZŞİPAL
"Işyerimi Kapatıyonım" ''" ":
SORU: Ben, SSK'dan 1976 yılında emekli oldum. Halen de
emekli maaşı almaya devam ediyorum.
Ancak daha önce 1972'de bir atölye açmış olduğum-
dan, Bag-Kur'a kaydolmuştum ve 1972'den beri primi-
mi odemekteyim.
Şimdi yaşım 57 oldugundan ve Bağ-Kur hizmeüm dc
1990-1972 = 18 yılı doldurdugundan, Bag-Kur'dan da
emekli olmak istiyonım.
Yalnız, "İki kunımdan emekli olunamaz", yani "tkind
kez emekli maaşı alamazsın" diyorlar.
Artık sağ bacağımdaki rahatsızlık yurumemi engel-
lediği gibi çalışmamı da engelliyor. Bu nedenle de işye-
rirai kapaü\orum. Devlet dairelerinde, o servisten o
servise dolaşabilecek durumda degilim.
Bana durumumu yasa maddelerine dayanarak açık-
lar mısınız?
OA.
YANIT: 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'mn 24. maddesinde, kimlerin
Bağ-Kur sigortalısı olması, kimlerin yasa kapsamı dışında kalma-
sı gerektiği açıklanmıştır.
Yasarun yürürluğe girdiği nisan 1972 tarihindeki gecerli hükmune
göre Bağ-Kur Yasası'nın, "Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamı dı-
şında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmak-
sızm kendi adına ve hesabına çalışan esnaf ve sanatkârlar ile diğer
bağımsız çalışanlar"a uygulanması öngörülmüştü.
Yasa, çeşitli tarihlerde değişime uğramıştır. Bugünkü uygulama-
da, yasayla ya da yasarun verdiği yetkiye dayanarak kurulu sosyal
guvenlik kuruluşlarına "prim veya kesenek ödeyenlerle bu tur ku-
ruluşlardan malulluk veya yaşlılık ayhğı ile daimi tam işgöremez-
lik geliri almakta olanlar, aylık veya gelir bağlanması için talepte
bulunmuş olanlar (dul ve yetim aylığı veya Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'ndan geçici veya sürekli kısmi işgöremezlik geliri alanlar ha-
riç", Bağ-Kur kapsamına alınmazlar.
Bağ-Kur Yasası'nın yürurlüğe girdiği 1972 yılında, bir işverene
hizmet akdiyle bağlı olarak ve Sosyal Sigortalar Yasası kapsamın-
da çalışmanız, Bağ-Kur sigortalısı olmanızı engeller. SSK kapsa-
mında faal sigortalı olduğunuz süre için Bağ-Kur sigortalılıgı
geçersizdir.
SSK'dan yaşlılık aylığı bağlandığı 1976 yılından günümüze ka-
dar geçen süre içinde de SSK'dan yaşlılık aylığı almanız, Bağ-Kur
sigortalısı olmanızı yine engeller. Bu süre içinde Bağ-Kur sigorta-
lılığınız geçersizdir.
Bağ-Kur Yasası'nın 55. maddesi, "yersiz alınan primlerin geri
verilmesi" ile ilgilidir. Maddeye göre "yanhş ve yersiz olarak alın-
dığı anlaşılan primler, alındığı tarihten itibaren 10 sene geçmemiş
ise sigortaJıya geri verilirf'
Gerek sigortalı olarak çalıştığınız, gerekse yaşlılık ayhğı almak-
ta olduğunuz süreler için odenen Bağ-Kur primleri "yanlış ve yersiz"
abndığı için bu süreler geçersiz sayılır ve 1980 ve sonrası ödediği-
niz primler geri verilir.
Mühendis
TAHİR BAHADIR'ı
kaybettik. Acımız sonsuz
"Söyle,
Kim hak kazandı ölüme"
Çarşamba (bugün)
Karacaahmet'ten defnedilecektir.
(Öğlen)
ÇOCUKLARI ALİ VE TARIK
BAHADIR
IffiP
ADOTİRK'ÜN
YANINDA
Salih Bozok-Cemal S.Bozok
4000 lıra (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul
Ödemeii gönderilmez.
SAVAŞ
YILLARENDA
BÎR SÜRGÜN
Kemal Sülker
3000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul
Ödemdi gönderilmez.