28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunvet Matbaacılık ve Gazeteulık Turk \nonım Şırkeu adma Nadir Nıdı £ Gene! \avın Muduru Hasan Cemti, Muessese Muduru EmİK l'şıklıgil. Yazı lşlcn MudJru Okl) Gonmjln, 0 Habcr Merke/ı Muduru taifın Bawr, Sayfa Duzenı >ön«menı Alı Aoir 0 Temstlcıler ANKAR* Akaıcl T>n. IZM1R Hlkıntt Çftınkayı. ADAN* Çttın >«rno«hı l( Pnlıtıka C«M Batbaı*. Dı> Habcrlcr Eıpa Brtci Ekonomı O ^ B Tarkm ls Smdıka Şakm b n c i . kullur CJtal Lotr Islanbul Haberlerı Ktmal TİMçak. Egılım G m ) Şflylu. Haber Arasirma tüBrt •«*«. Yun Habcrlen Nccfel DofM, Spor Dımsnunı 4M>lkX> I n h u Dız> tantar Kma Çakfku. ^nstıfma Ş«fcı» Alpn CKudımc AMıBtiı Vum 0 Koofdıuıor U M fcmbaa 0 Mah Isıer Enl Eıkal # Muhasrt* M c « Itact 0 Bulce Pbnluna S o * u a t d q n | h # Rrtlam Am Tonm 0 Ek Ya\ -ar Hcb* Akjol 0 tdare Hnr*ıı G«fTf 0 liletme Oadcr Çcfik 0 Bilgı Hlem Ntü Inl Q Pcrcond h7M* Kurvtu Bajkan Narilr Nadı Okm Aktal. Yafcıa Hm«r Haaaa C r a l tifcnct Çrtıakıia Oka> l » u ı UJ.r Mı«ı ilk» Srtçiık. Ab Sımes. Ahael Ttn BCSÜA vr Krnn Cultıhunvn Viaıbucılik ve Gaıntcılık T A.Ş- TUrk Ocatl Cad 39/41 ( WiJ4 la PK 246 Ivınbui Tcl 512 05 05 (20 hat). Tstec 22246. F u (1) 526 60 72 £ Suroı»- Aalun Zıya G&kalp Bl» lnküıp S No 19/4. Tei. 133 II 41-47 Ttteı 42344 Fu. <4) 133 0< 6< ^ Inrir H Zıya Bh 1352 S 2 3 Ta 13 12 30 fcta. 52359 F u (51) 19 33 «0 InOml Cad 119 S No I Kal I Td 19 3" 52 (4 h«l), Trioı 62155 F«x (711 19 23 7» TAKVİM- 25 EYLÜL 1990 lmsak: 4.22 Guneş: 5.47 Öğle: 12.01 İkindı: 15.23 Akşam: 18.04 Yatsı: 19.25 tsrail Gizli Servisi (MOSSAD) Irak'taki nükleer santralla ilgili bilgileri ele geçirmiş, Osirak 1981 yılında yerle bir edilmişti Irak'ta Sfenks OperasyonuThş Haberier Serrisi — But- nıs Eben Halim, 1970'li yıiların sonlannda Fransa'da nükleer teknoloji üzerine çalışan biı grup Iraklı bilim adanundan bi- riydi. Israil Gizli Servisi MOS- SAD tarafından seçildi, Irak'ta Fransız teknolojisi ile kurulan Osirak Nükleer Santralı'nın tüm bilgüerini "tuzaga duşerek" kar- şı tarafa verdi ve Osirak 1981 yı- lında bir hava saldırısıyla yerle bir edildi. Halim, Fransa'nın 1973 yılın- daki enerji krizinden sonra Irak'a nükleer teknoloji transfe- rine karar vermesi sonucu bu ul- keye gönderildi. Her ne kadar Fransa ve Irak, Osirak nükleer terminalinin yalnızca enerji amaçlı olarak kullanılacağını açıkladılarsa da Israil, bu termi- nalüı nükleer silah ureteceğin- den kaygılanıyordu ve MOS- SAD'ın Tel Aviv'deki merkezin- de bulunan Paris masası hareke- te geçti. Halim'in de içinde bulundu- ğu Irakb bilim adamları grubu, Fransa'daki Sarcelles Nükleer Santralı'nda Osirak için bilgi sa- hibi olmaya çalışıyorlardı. MOSSAD'ın Uk hedefi Iraklı bi- lim adamlannın geçmişlerini, kişisel özeUiklerini ele geçirmek- ti. Bunun için MOSSAD'ın Pa- ris'teki gönüllüler ordusu devre- ye sokuldu. Sarcelles Nükleer Santralı'run personel bölümün- de çalışan Jacques Marcel bu iş için biçilmiş kaftandı ve Marcel, Irakb bilim adamlannın dosya- larını MOSSAD'a kolayca ileti- verdi. MOSSAD'ın ilgisini 42 yaşın- da, evli ve çocuksuz Butrus Eben Halim çekti ve "sen«ryo" yazıldı. Artık MOSSAD'ın çek- tiği fılmde, Halim, "başoyuncu" olarak görev alacaktı. önce ai- le yapısının değerlendinlmesi ge- rekiyordu. Halim ve kansı bir gün evlerinde otururken kapı çalındı. Kapıda, kısa kesilmiş saçlı, genç ve guzel bir kadın du- ruyordu. Kendisini "Jacqııcüııe n olarak tanıttı. Parfum sa- tıyordu. Samira ve apartmanda oturan diğer kadınlar, Jacqueline"in ge- tirdiği parfümleri kapıştılar, çünkü kaliteli parfümleri piya- Irak 70'li yıUarda nükleer teknoloji ithal etmeyi kararlaştırmış, bu doğrultuda Osirak Nükleer Santralı kurulmuştu. Bölgede, kendisinden başka nükleer güce sahip ülke istemeyen Israil, MOSSAD aracılığıyla Iraklı bir bilim adanunı Paris'te tuzağa düşürerek gerekli tüm aynntılan ele geçirdi. Israil, 'The Sunday Times' gazetesinin haberine göre, hem kullandığı insanları hem de bir hava saldınsıyla santralı ortadan kaldırdı. TORKİYE Ikı savaş uçafiı Boeıng 707. j Irak hava sahasından cıkar çıkmaz Berseba'ya dönûyoriar Israil savaş uçaklan Irak hava sahasına gırer gırmez. Aır Lıngus Havayollan uçağı rolûndekı Boeing 707den yakıt ıkmalı yapıyor Boeıng 707 daha sonra ıkı savaş uçağmın eşlığınde Kıbns'a gıdıyor IRAK Bağöat Israil uçaklan, nükleer reaktörû tahnp edıp Berşeba ya dönüyorlar Ölüme karar verenlerIngiltere'de yayımlanan 'Sunday Times' gazetesine göre Israil için ortadan kaldınlmaları gereken insanlar hakkında verilecek kararlar farklı uygulamalarla alınıyor. Meshad'ın öldürulmesi ise, MOSSAD'ın başkanından Israil Başbakanı'na kadar uzanan bir zincir içerisinde alınan kararlar sonucu oldu. MOSSAD, Israil için zararlı olduğuna inandığı kişilenn yer aldığı bir liste hazırlıyor ve bunu başbakana sunuyor. Eğer başbakan olur verirse, bundan sonra o kişinin durumu 'Gizli Yargılama Komitesi' tarafından inceleniyor. MOSSAD listesinden komite onune kadar gelen bu kişi, tsrail'e verdiği, vereceği zararlar açısından gıyabında yargılaruyor. Komite, söz konusu kişiyi suçlu bulursa iki tür karar verebiüyor. Bunlardan birincisi, Israil için zararlı olduğuna inanılan kişinin ülkeye getirilerek yargılanmasmı, ikincisi ise bunun gerçekleşmeyeceği durumlarda öldurülmesini içeriyor. Eğer öldürulmesi yolunda karar verilmişse, bu karar başbakana gönderiliyor ve onun da imzaJaması durumunda gerçekleştiriliyor. lşte, Mısırlı bilim adamı Meshad'ın öldurulmesinde bu yol uygulanmış bulunuyor. sanın çok altında bir fıyatla sa- tıyordu. Samira, Jacqueline'i eve davet etti ve kocasıyla olan mut- suz evliliğini, kendi parasını ge- çinmek için kullanmak zorunda kaldığını ve iki hafta içinde an- nesi ameliyat olacağı için Irak'a gitmek zorunda olduğunu bir çırpıda anlattı. Jacqueline, Sa- mira'nın iyi bir kuaför bulma- sında da yardımcı oldu. Parfum satıcısı Jacqueline, Samira'mn bir anlık dalgınlığından da ya- rarlanarak ev anahtannın kop- yasını ele geçirmeyi basardı. Paris'teki MOSSAD merke- zinde, artık Halim'in aile yapı- sına ilişkin tüm bilgiler dosya- lanmış, evin anahtarı da bir ku- tuda "muhafuzaja" alınmıştı. Israil Gizli Servisi, artık "motor" komutunu verip senaryoyu fıl- me alabilirdi. Halim, karısının Paris'te ol- mamasının verdiği rahatlıkla gündelik yaşamına biraz renk katmanın yollannı anyor, en azından böyle olmasını düşünu- yordu. Her sabah, kendisini Sar- celles santralına göturen otobu- sü beklediği durağa gidiyor ve bekliyordu. Bu arada aklı fikri, gündelik yaşamına gelecek "renkteydi". Bir gün durağa doğru yürürken durakta bekle- yen "harika" bir kadına gözleri takıldı. însarun böyle bir kadı- m görmemesi için kör olması ge- rekirdi. Bu durum, birkaç haf- ta sürdü; kadın, durakta bekb- yor ve kırmızı bir Ferrari'ye bi- nip gidiyordu. Yine böyle rutin sabahlann birinde Halim, sanşın afeti yi- ne durakta gördü, ancak kız bu kez bir otobüse binerek durak- tan a>Tildı. Biraz sonra Halim'- in yabancısı olmadığı Ferrari du- rağa yanaştı ve Irakb bilim ada- mı, arabamn açık penceresinden başını uzatarak sanşın afeti ara- yan adama Fransızca "Kız, oto- büse binip eitti" dedi. Ferrari- deki adam, fngilizce karşüık ver- di ve Halim bu kez, kızın gidi- şini lngiUzce yeniden anlattı, di- ğer otobüs durağının çok kısa mesafede olduğunu söyledi. Ferrari'deki adam, kendisini Jack Donovan olarak tanıtarak Halim'i arabasıyla götürebilece- ğini söyledi. Halim, bir an bile düşünmeden tekb'fi kabul etti ve Ferrari'nin iki koltuğundan sağ- dakinde bir güzel kuruldu. "Ba- A N T I K A T A L A N I 'Sakallı erkek başı'nın ünlü matematikçiye ait olduğu, kaçakçılık hikâyesi sonunda ortaya çıkanldı Pitagor'un'başı'nagelenlerÖZGEN ACAR A F R O D İ S Y A S / B O D - RUM/NEW YORK — Soğuk bir şubat gecesiydi. Kar yoktu ortabkta. Ancak karda yürüyüp de iz bırakmayan birtakım kişi- lerden biri, elindeki balyozu "güm" diye duvara indirdi. Köy uykudaydı. Gabba bir iki çoban köpeği ulumuştu. Balyoz sesini kimse duyamamıştı. Bir balyoz, bir balyoz daha, bir daha, bir daha indi durdu duvara. Bir in- sanın rahatlıkla geçeceği kadar oluşan delikten suzülduler içe- riye... 13 Şubat 1976'nın ertesi gunü Türk gazetelerinde şu başlık var- dı: "Afrodisyas antik kentindeki kazı evi deposu biiinmeyen ki- şilerce soyuldu." Ikinci başbk şöyleydi: "Depodan çahnanlar, ancak Prof. Kenan Erim'in Amerika- dan gelişinden sonra beUi ola- cak." Olayın ikinci gününde ise Iz- mir'in ciddi gazetesi, "Yeni Asır"ın başhğı çok acunasızdı ve yamlmıyorsam şöyle bir şeydi: "Soygunn, Amerika'da yaşa- yan arkeolog Prof. Kenan Erim dnzenledi..." Aydın emniyet ve jandarma- sı soruşturmayı yürütürken üç bekçi de gözaltına alındı. Yaylım ateşini surdüren Yeni Asır gaze- tesinin muhabirine göre Ameri- ka'dan gebnesi beklenen Prof. Erim her an tutuklanabilirdi. Prof. Erim geldi. Depodan çabnan eserleri belirledi. Çalı- nan, sekiz mermer eserdi. Ilgi- lilere çabnan eserlerin fotoğraf ve teknik bilgilerini verdi. Emi- nım, Prof. Erim, o günlerde yüz kere ölup, yüz kere dirilmişti. Ancak o gün bugün Prof. Erim'in akbndan şu soru çıkma- dı: "Depoda dünyada bir benze- ri bnİDnmaj-an, taşınması çok daha kolay pek çok eser varken hırsıziar neden bu ikinci, hatta üçüDcii sınıf eserleri çalmjşlar- dı?" Erim, bu sorunun henüz yanıtını bulmuş değildir. Bana göre unlu arkeoloğun bir iftira ile uzakiaştınlması üze- rine Afrodisyas'taki meydan kendilerine kalacaktı. Yerel ka- çakçılar aynı yöntemi Türkiye 1 nin öteki yörderinde de şu ya da Başında bant ya da diadem bulunan "Sakallı Er- kek Başı" heykeli 1976'da bir kış günü Afrodis- yas kazıevinin deposundan çalındı. Prof. R.R.R. Smith ve Prof. Erira dünyada bir eşi olmayan bir portre>i zaman tünelinden geçe- rek 20. yüzyıla kazandırmıştı. bu biçimde deniyorlardı. Ame- rikan kitaplanna Afrodisyas yö- resinin unlü kaçakçısı diye geçen Bay Mestan'a aramızda soruyo- rum: "Planın hedefi bu degil miydi Sayın Bay Mestan? Bu amaçla ikinci sınıf eserler calın- madı mı? Kurdun amacı sürü- yıi çobansız bırakmaktı". Yerel kaçakçılann telkini ile muhabirin hırsızlıkla suçladığı Prof. Erim'e bu olaydan üç yıl önce Turkiye Cumhuriyeti'nin 50. kuruluş yıh "başan odiilü" verilmişti. Daha sonra New York Bele- diyesi, insanlığa katkı yapanlar arasında Prof. Erim'e "Hfirriyet Anıü"nın 100. yıl özel ödülünü verecekti. Ünlü "National Geographic" dergisini yayımla- yan örgut, 100. kuruluş yıldönü- mü nedeniyle ilk kez 15 bib'm adamına "çevreye ve insanlığa katkılanndan dolayı Kristal Kü- re ödülünü" vermişti. Bunlar- dan biri yine Prof. Kenan Erim- di. Prof. Erim, Amerika'ya dö- ner dönmez, "Journal Field of Archaeology" dergisinde çab- nan sekiz eserin fotoğraflan ile özelbklerini içeren bir uyan ya- zısı yayımlayıp antika pazannı, müzeleri, koleksiyonculan "Bu eseriere karşı alarm"a geçirecek ve gördükleri yerde kendisine haber verilmesini isteyecekti. Bu sekiz eserden birini Prof. Erim "Büyük bir olasıhkla bir şair ya da fUozofa ait olan sakallı erkek başı" diye tanımlamıştı. 25 Kasım 1977 tarihinde Cumhuriyet gazetesine o zaman yaşadığım Bodrum'dan yazdı- ğım bir yazıdan bir kısmı birlik- te okuyabm: Prof. Erim anlatıyor: "Bu yıl bureda kazılanmı ya- parken bağlı olduğum üniversi- tedeki bir arkadaştan ilginç bir 13 Şubat 1976 günü Afrodisyas antik kentindeki kazıevi deposundan sekiz eser çalınmıştı. Eserlerden biri de 'sakaüı erkek başı'ydı. Prof. Kenan Erim, çalınan eserlerin ortaya çıkarılması için yoğun bir kampanya başlattı; antikacılan, müzeleri, koleksiyonculan 'alarm'a geçirdi. Bu çabalar sonucu, mermer heykel başı, bir paket içerisinde New York'taki Türk Başkonsolosluğu'na gönderildi. Prof. R.R.R. Smith, araştırmalan sırasında, söz konusu 'sakallı erkek başı'nın geometrideki ünlü 'Eşek Denklemi'nin yaratıası Pitagor'a ait olduğunu ortaya çıkardı. Yunan harfleriyle 'Pythagoras' yazüı başsız bir heykel kaidesine, 'sakallı erkek başı' 'cuk' diye oturmuştu. Böylelikle dünya ünlü Yunanlı düşünürün yüzünü 2540 yıl sonra ilk defa görmüş oluyordu. mektup aldım. Mektnpta, adı- nı vermeyen bir kişinin beni te- lefonla aradıgı, benim Türkiye 1 de bulundugumun aravana söy- lenmesi üzerine en vakın arka- daşımın adını sordagu ve kısa bir sure sonra da imzasız bir mektupla bir paketin benim adı- ma gönderildiği bUdiriliyor ve paketin Afrodisyas soygunıı ile ilişkisi üzerinde duruluyor ve ne yapdnusı gerektigi sonıhıyordu. Arkadaşuna, Türkiye'den tete- fon ederek paketin hemen bir tu- tanakla New York Turk Başkon- solosluğu'na teslim edilmesini ve dergide çıkan fotoğraflarla karşı- laşünlmasuu istedhn ve bo geüş- me hakkında da Eski Eserler ve Müzeler Genei Müdüru Hikmet Gürçay'a da telefonla bilgi rer- dim." Yazıda Prof. Erim öyküsünü şöyle surdüruyor: "Arkadaşun, önceden aldığı rande>u üzerine 5 ekim carşam- ba gunn Türk Başkonsoloslu- ğu'na goturmuş, New York po- lisinin beş bomba uzmanının da gözetimi altında açüan paketten bir mermer beykel başı çıkmış. Dergide yayımlanan fotograflar- la karsıiaşünJdıgında bunun en- vanterimize (68-468) numsra ile kayıflı Roma devrine ait 'SakaUı Erkek Başı' adlı eser olduğu tn- tanakla saptanarak Başkonsolos Sıtkı Coşkun'a teslim edilmiş." "Sakalh Erkek Başı"nı gön- derenler bilerek ya da bibneye- rek bir ipucu bırakmışlardı. Ba- şın sanldığı ambalaj kâğıdı ikin- ci kez kullanümışu. lç yuzünde- ki bir etiketten Paul Getty Mü- zesi'ne aynı ambalaj kâğjdıyla daha önce bir başka paket gön- derildiği anlaşıbyordu. Prof. R.R.R. Smith, Prof. Ke- nan Erim'in çalışma arkadaşla- nndan bir bilim adamı, bu yaz Afrodisyas'ta araştmnalar yapı- yordu. Prof. Smith, madalyon gibi yuvarlak bazı heykeller üze- rinde çabşıyordu. Bunlardan bi- ri başsızdı. Altında Yunan harfleri ile "Pyth«go«s" yazıbydı. Sisam adasında doğmuş tÖ 6. yy'ın ikinci yansında yaşamış bu fılo- zof Mısır'a gitmiş. ttalya'da yer- leşmiş, kadınlara da açık bir ku- lüp kurmuştu. Kulüp, ruhlann göçüne inanan vejetaryenlerden oluşuyordu. Ancak dilimize Pitagor diye geçen Pythagoras'ın adım geo- metrideki ünlü "Eşek Denklemi"nden, yani (a2 + b2 = c2) formulünün yaratıcısın- dan anımsayacaksımz. Hani "Bir üçgenin iki kiiçük kenan- nın karelerinin toplamı. buyük kenann karesine eşittir" diye bir denklem vardı ya, işte o. Prof. R.R.R. Smith araştır- malan sırasında kafasına takılan bir sonıyu yanıtlamak için, mü- ze deposuna gitti ve Sakallı Er- kek Bası'nı aldı. Getirdi, Pita- gor kabartmasının üzerine koy- duğunda, gözlerine inanamadı. (Arkası 19. Say/ada) bk oltayı yutmuştu" Donovan, bir akşam Halım'ı kaldığı daireye çağırarak Maria- Claude Magal adlı bir yosmay- la tanıştırdı, sonra çok önemli bir işi çıktığını söyleyerek orta- dan kayboldu. Giderken de Ha- lim'e "keyfıne bakmasını" sıkı sıkıya tembih etti. Halim, o ak- şam Maria-Claude MagaTın kollannda keyfme baktı. Ancak Halim, rutin hayaünı renklendi- ren o gecenin filrne abndığını ta- bii ki bilemezdi. MOSSAD, o renkli geceyi Haüm'e şantaj yap- mak için değil, onu daha iyi ta- nımak için fılme alrrnş ve dos- yasına yeni bir sayfa açmıştı. Donovan, iki gün sonra orta- ya çıktı ve Halim'e kahve içip iç- meyeceklerini sordu. Bu kez bu- luştuklannda Halim, lngüız ar- kadaşını biraz sıkıntıb buldu. Donovan, tıbbi amaçlı radyoak- tif maddelerin hava basınçü tüp- lerle taşınmasına ilişkin bir Al- man firmasıyla iş yaptığıru, an- cak bu konuda bazı problemler olduğunu üzgün bir ifadeyle an- lattı. Tüplerin kontrol edilmesi- ne ilişkin olarak bir lngiliz bi- bm adamıyla görüştüğünü, an- cak bu bilim adamınm çok pa- ra istediğini söyleyen Donovan'a, Halim, "Ben sana yardım edebilirim" dedi. Halim, bir cır- pıda bilim adamı olduğunu, Irak tarafından özel bir proje için Paris'e gönderildiğini anla- tıverdi. Donovan, özel projenin ne olduğunu sormadan bu iş için Amsterdam'a gideceğini ve iki gün sonra Halim'i alması için özel uçağını göndereceğini söy- lemekle yetindi. Irakb bilim adamı Halim, bir- kaç gün sonra Amsterdam Ha- vaalanı'nda kendisini karşılayan Limousine'in içinde hava ba- sınçlı tüpleri kontrole gidiyordu. Donovan, Halim'i, asbna tümü MOSSAD ajam olan Alman pa- saportlu Israilb bir bilim adamı ve iki tüccarla tanıştırdı. Birlik- te bir süre konuştular. Donovan, tüccar rolündeki ajanlardan bi- riyle dışan çıktı. Halim, tsrailb bibm adamının ve diğer tücca- nn nükleer bilgisini ölçen soru- lanm yamtladı ve Donovan'm Itatılmadığı akşam yemeginde yine nükleer enerji konusu üze- rinde durdular. Nakit 8 bin dolar MOSSAD ajanlan, Haüm'e Üçüncü Dünya ülkelerine banş- çıl amaçb olarak nükleer tekno- loji sattıklanm, Habm'in Uk gö- rüşmede bahsettiği Osirak Sant- rab'nın kendi planlannda bir model oluşturabileceğini söyle- diler ve bu konuyu Donovan'ın bümemesi gerektiğinden bahset- tiler. Kendisini bir iş görüşme- sinde sanan Haüm, bir süre Do- novan'a olan saygısından ve sev- gisinden söz ettiyse de önerilen paranın "azameti" karşısında neredeyse küçük dilini yutup sessiz kalmayı yeğlemek zorun- da kaldı. HaHm, böylece MOS- SAD'a Osirak Santndı'nın plan- lanm vermeyi "ticarf" amaçb olarak kabul ediyordu. Habm, Amsterdam'daki bir- kaç gün içinde gercekten de Do- novan'ın sözunü ettiği tüpleri kontrol etti ve bunun karşıbğın- da arkadaşmdan 8 bin dolar na- kit aldı. Paris'te bu iş yine bir yosmanın eşliğinde kutlandı. Birkaç gün sonra Donovan, bir işi olduğunu söyleyerek Ingilte- re"ye gitti. tki gün sonra da Amsterdam'da anlaşmaya vardı- ğı ticari ortaklan, Haüm'i gör- mek üzere Paris'e geldiler. Ha- lim'le buluşup konuştuklan bil- gileri istediler. Halim, bilgileri verdi, ancak ticari ortaklannın daha fazla bilgi istemesinden kuşkulanarak "Bu kadar yeter" demek zorunda kaldı. Ancak MOSSAD, maharetini göstere- rek ticari amaçb bilgilerin dışın- da kalan Osirak Nükleer Sant- ralı'nın tüm planlannı ele geçir- mişti. Halim, bilgileri veriyor Halim, Donovan'la buluşup yine onun getirdiği bir yosmay- la birlikte eğlenmeye çabştı. Do- novan, Haüm'e işin CIA tarafın- dan yapıldığjnı sürekli telkin et- ti. Hahm, asılmak istemediğini söyleyince de "tsrail için çalışır- san bundan kurtulabilirsin. Hem bnnu kim bflecek ki" kar- şılığını verdi. Halim, Irak'ın Fransa'dan zenginleştirilmiş uranyum alacağını ve Mısırb bi- bm adamı Yahya El Meshad'ın bu projeyle ilgili olarak Paris'e geleceğini anlatıverdi. Donovan, Halim'den Mısırb bilim adamı ile görüşmesini ve ondan sağlayacaği bilgileri ken- disine getirmesini istedi. Çaresiz Halim'in bu durumda yapabile- cek başka hiçbir şeyi yoktu. Ha- lim, birkaç gün sonra Paris'e ge- len Mısırb bibm adamı ile gö- rüşürken, Donovan'ı da götür- dü. Mısırb bib'm adamı Meshad, Donovan'a pek yüz vermedi ve Halim'e de istediği bilgileri an- latmadı. MOSSAD, Halim bu sıkıntılan yaşarken Meshad'ın çantasında Irak'la ilgili önemli (Arkası 19. Sayfada) Unutulan tiyatro • SEYDtŞEHtR (Cumburiyet) — Konya'nm Seydişehir ilçesi Bostandere köyünde bulunan Vasata Antik Kent Tiyatrosu, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Köye su getirme çalışmalan sırasında rastlantı olarak ortaya çıkanlan ve yaklaşık 20 yıl önce Konya Müze Müdürlüğü yetküilerince kazılan antik kent, bir süre sonra unutuldu. Kentte kazı çahşmalannm kazıyı surdüren müze müdurünün ölümü üzerine yanm kaldığını belirten Seydişehir Belediye Başkam Mevlüt Kıbnçoğlu, Konya-Antalya karayolunun açılması ile turistik önemi artan ilçeye farkh bir görünüm kazandıracak tiyatronun kurtanlmasını istedi. Deri saat uygulamaşı • ANKARA (AA) — Gün ışığından daha fazla yararlanmak amaa ile 31 Mart 1990 tarihinde başlatüan ileri saat uygulaması, 29 eylül aksamı sona eriyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanbğı'ndan abnan bilgiye göre yaklaşık 6 ay süre ile uygulanan ileri saat uygulaması bu hafta sonu, cumartesi günü pazara bağlayan gece sonuçlandınlacak ve saatler 2.00'de bir saat geri abnacak. Bakanlık yetkilileri uygulama ile yaklaşık 172 milyon kilovatsaat daha az enerji tuketimi karşıbğında 32 milyar üra tasarruf sağlandığını bildirdiler. Tanm ilaçları tehlike saçıyor • ERZURUM (AA) — Autürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hikmet özbek, bitki zararblan, hastalık, yabancı otlarla mücadele gibi amaçlarla her yıl doğaya tonlarca zehirli ilaç serpildiğini, bunun da doğal dengenin bozulmasında önde gelen rol oynadığını söyledi. Bilinçsiz ve plansız uygulanan ilaçla mücadeleyi kimyasal savaşa benzeten Prof. Dr. özbek, şöyle konuştu: "Büinçsiz yapüan ilaçlama, doğadaki dengeyi sağlayan parazit, predatör, yaban arılan ve bal anlannı direkt olarak öldünnektedir. Tanm ilaçları insanlarda direkt ölüm olayı meydana getirdiği gibi doğadaki faydab bocek ve diğer hayvanları öldürmektedirf' Akdeniz için birşans • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bttrosa) — Bırleşmiş Milletler Çevre Programı desteği ile 'Yes' adlı Uluslararası Çevre örgütü tarafından gerçekleştirilen 'Akdeniz İçin Bir Şans' adlı sençlik forumu bugün Izmir'de başhyor. Forumun açılışına Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, Çevre Müsteşan Halil Kara ve BM kalkınma prograrnından Edmund J.Cain'in katılacağı bildirildi. özel Türk Lisesi'nde saat 9.00'da gerçekleştirilecek açıbşın ardından 'Akdeniz KirUliği' konulu panel yapılacak. Panele Greenpeace'ten Dr. Mario Damato, Prof. Dr. Turgut Balkaş, Prof. Dr. Erol Izdar, Dr. Nuran Talu, Dr. Adrija Randic katılacaklar. Yaklaşık 25 kadar Türk ve yabancı uzman, düzenlenen panellerde çevre konusunda bilgi verecekler. Kongre turizmi başhyor • ANTALYA (AA) — Antalya'da yaz turizminin sonuna yaklaşıbrken kongre turizmi başladı. Yöredeki 4 ve 5 yıldızb turistik tesisler, 'ölü sezon' olarak nitelenen kış aylannı 'kongre turizmi' adı verilen seminer, konferans ve kongrelerle değerlendirecekler. Antalya'da sezonun ilk kongresini doktorlar yaptı. Antalya Dedeman Otel'de, 16 eylül-21 eylül tarihleri arasında 2'nci Akdeniz Anjioloji Kongresi duzenlendi. Eutelsat Avrupa TV ve Uydu Yayınlan Kongresi de Antalya Staingenber Falez Otel'de yapıldı. 4'üncü Uluslararası Akdeniz Kardioloji ve Kalp Cerrahisi Kongresi ile 3'üncü Uluslararası Kalp Pilleri ve Elektrojisi Sempozyumu da dün başladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle