25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/15 KÖRFEZ KRÎZİ...KÖRFEZ KRtZf ••. KÖRFEZ KRf Zİ...KORFEZ KRİZİ... KÖI ÖZAL BUGÜNBUSHİLE GÖRÜŞÜYOR ABD,Türkiye cephesi'nde temkinliBaşkan George Bush ve kurmayları, Irak'a karşı Türkiye üzerinden cephe açılması konusunu Cumhurbaşkanı Özal'ın önüne getirecek mi? Şu ana kadar ABD yönetiminden yansıyan hava o ki, "koridor" ve "cephe" gibi sözcükler telaffuz etmekten kaçınılacak. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — Uçağı ABD baş- kentine indiği gün, Washington Post'un manşetinde olası bir savaş halinde Irak'a Türkiye'den de bir saldırı koridoru iste- nebileceği haberiyle karşılaşan Cumhur- başkanı Turgut Ozal'ın bu yönde resmi bir Amerikan yaklaşımına hedef olup ol- mayacağı bugün Beyaz Saray'da yapıla- cak göruşmede açıklığa kavuşacak. Şu ana kadar Amerikan yönetiminden yansıyan hava o ki ABD tarafı bu göruş- mede "koridor" ve "cephe" gibi sözcük- leri telaffuz etmekten kaçınacak. Ama "Geoel olarak Tiırk tarefının duygulan konnsunda bir izlenim edinmeye ve Özal- ın bu yönde bir Amerikan yaklaşımına hangi çerçeve içinde nza gosterebilecegi- ni de" kestirmeye çalışacak. Amerikan yönetiminin bu çekimser yaklaşımı, Türkiye'nin bu yönde bir rol üstlenmesini özlememelerinden değil, "parlamentosundan geçirdigi çift yönlü bir yetki belgesi ile tavnnı zaten belli et- miş olan" Ankara'nın, bu aşamada sıkış- tırdmasına gerek obnadığı düşüncesinden kaynaklanıyor. Amerikan yönetiminin görüşü o ki Ankara, zaten olası bir sa- vaş halinde Amerika'nın Saddam Hüse- yin'i yıkmak konusundaki kararlılığını hissedince, "u'mitli" bazı taleplere, özel- likle de bu talepler NATO şemsiyesi altı- na alınırsa itiraz etmeyecek, "Biz zaten bu izlenime sahibiz. Şimdi neden Türki- ye'nin olumlu yaklaşacagını düşündüğü- miiz bir konuda, beniiz Ankara'nın ka- rannı etkileyebilecek bir savaş hali yok- ken onlan bize gerçek dıınımu yansıt- maktan uzak vanıtlar vermek zonında bı- rakabilecek ricalaria ortaya çıkalım" di- ye soruyovlar. Yani, Türkiye'nin ABD'nin bu yöndeki taleplerine, şu anda vereceği yanıt ile yann bir savaş halinde vereceği yarutın farldı olabileceğini düşünüyorlar ve bu aşamada Ankara'yı, gelecekteki bir karanm ipotek altına alabilecek bir ya- mt vermek durumunda bırakmayı arzu- lamıyorlar. Cumhurbaşkanı özal'ın yakın çevre- sinden Washington Pöst'un haberine gös- terilen ilk tepkinin tonu, Amerikan yö- netiminin bu gözlemini doğruluyor. Türk tarafımn bu konuya ilk tepkisi hayli "so- gnk." Cumhurbaşkanı özal'a çok yakın bir kaynak, dün bir grup gazeteciyle aya- küstü konuşurken "Bizde böyle bir şey yok. Orası zaten daglık bir bölge" diye- rek ne Türkiye"ye bu konuda resmi bir başvuru olduğu, ne de orada bir koridor açmanın pratik olacağıru ima ediyor. Yet- kili, VVashington Post'ta yayımlanan ha- berin, "Amerikan tarafının egüimini yan- sıtması bakımından ilginç olduğu" göz- leminin dikkatine getirilmesi üzerine, "olabüir" karşıhğmı veriyor, ama "basın- da çıkan her şeye cevap vermek zonında degiliz" diyerek de tekrar Türkiye'ye res- men yansımış bir şey bulunmadığına dik- kat çekiyor. Türk makamlan, ilk tepkilerinde Tür- kiye'ye bu çerçevede bir rol yansıtması ya- pılmasına gayet mesafeli yaklaşsalar da bu konunun Özal'ın ABD'deki programı- nı büyük ölçüde meşgul edeceği anlaşılı- yor. Daha düne kadar Amerikan kamu- oyu için özal'ın gezisinin gündemi, "Kör- fez krizinden zarar gören Türkiye'nin YVashingtoa'dan neler isteyebilecegi" so- rusu üzerine gelişiyordu. Bugun artık gündem, "Pentagon, Irak'a karşı bir sal- dın plmnı hazıriadı. Ama bunun gercek- leşmesi Türk hükümetinin vereceği izne baglı. Türk Cumhurbaşkanı da şimdi ABD'de" diye özetlenebilecek biçimde değjşmiş durumda. Bu da Cumhurbaşka- nı özal'ı, burada bulunduğu günlerde, Amerikan basınının bu geziye dönük ye- ni beklentisinin paratoneri durumuna ge- tiriyor. Gündemdeki bu kaymanın önü- müzdeki günlerde özal'ın ABD basını ile yapacağı her göruşmede etkisini hisset- tireceği anlaşılıyor. CUMHURBAŞKANI CNN'DEKONUŞTU Özal: Savaş en son çaredir(Baştarafı 1. Sayfada) nin ambargoya uyarak 4 milyar dolarhk bir zararı göze aldığı belirtildi. Cumhurbaşkam Özal, Collins'in soru- lannı rahat bir ifadeyle ve arada espriler de yaparak yamtladı. Collins'in özal'a sorduğu sorular ve yamtları şöyle: — Yann yapacagınız göruşmede Baş- kan Bush'a ne sormayı planlıyorsunuz? ÖZAL — Hiçbir şey sormayacağım. Karşılıkh görüş ahşverişinde bulunacağız. Kendi görüşlerimizi anlatıp onlann gö- rüşlerini öğreneceğiz. Bu yolla, iyi bir iş- birliği sağlanacağına inanıyorum. — Türkiye, Irak'a karşı Batı'nın ve Washington'un yanında yer alarak büyük bir ekonomik kaybı göze aldı. ÖZAL — Doğrudur. Irak'la sınır kom- şusuyuz. Irak ve Kuveyt'le ekonomik iş- birliğimiz vardı. Irak petrolünün yüzde 50'sini taşıyan iki boru hattı Türkiye'den gecmekteydi. Bunun bir maliyeti olaca- ğını biliyorduk. Başka bir çare yoktu. Türkiye'nin çıkışı, diğer ülkelerin de ambargoya katılmasına neden oldu. Türkiye, sınır komşusu olmasına ve bü- yük kayıplara uğrayacağını bilmesine kar- şın karar verip ambargoyu uygulamaya başladı. Bu durum diğer ülkeieri de bir araya getirdi. — Türkiye'nin bu durumu sempati ya- rarü.. ÖZAL — Evet, bunun farkındayım. Ancak bir söz vardır, bulutlar var, fırtı- na var, yağmur yok. 1985 yılında başba- kan olarak ABD'ye geldiğimde Başkan Reagan'a yardım değil daha fazla ticaret istediğimizi söylemiştim. Aynı görüşüm şimdi de geçerli. — Saddam Hüseyin'in, "ambargo iş- lerse vunıruz" sözlerini ne kadar ciddi- ye almak gerekir? ÖZAL — Irak'taki durum Türkiye'de Batı'dakinden farklı görülüyor. Görebil- diğimiz kadanyla ambargo işliyor. Aksi takdirde Irak böyle bir açıklama yapmaz- dı. Bu bir retoriktir. — Retorik, ancak tehlikeli.. ÖZAL — Irak'ta dunımun ne olduğu- nu tam olarak bilmiyorum. Çeşitli söy- lentiler var. Irak'ın büyük bir orduya sa- hip olduğu, fuzelerinin, kimyasal, biyo- lojik, hatta nükleer silahlarımn olduğu söyleniyor. Ben bunlara inanmıyonım. Çok fazla abartma var. Ancak yine de ih- tiyatlı olmak gerekiyor. — Türkiye, bölgeye asker gönderecek ral? ÖZAL — Benim görüşüme göre sorun yüzde 90-95 olasüıkla ambargo yoluyla çözülecektir. Bu yol insanlann yaşamla- nnı kaybetmelerini de önler. Savaş tehli- keli bir yoldur ve en son başvurulacak ça- re olmalıdır. — Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Taha Yasin Ramazan'ın Ankara'da âzinle görüşürken belinde tabancası var mıydı? ÖZAL — Ban daha önce de Bağdat- ta bulundum. Başbakan olarak gittiğim- de Irakh yöneticüer, Iran'la savaş halin- de olduklannı belirterek toplantılara as- keri üniformah ve tabancah katılıyorlar- dı. Taha Yasin Ramazan'ın benimle An- kara'da yaptığı göruşmede muhtemelen bizimkiler sUahıru almayı unutmuşlar. Ben aldırmadım. — Fakat Türkiye Cumhurbaşkanı fle süahlı olarak göriiştü. ÖZAL — Evet, ben aldırmadım. Hat- ta bir Türk gazetesi bunu haber yaptı, ben aldırmadım, Özal VVashington Post'u ziyaret etti özal dün ögleden sonra kaldığı otelden yürüyerek Washington Post gazetesine gitti. Washington sokaklannda TV kame- ralan, kalabahk bir gazeteci grubu ve ma- iyetiyle yürüyen özal, bu sırada gazete- cilerin sorulannı yamtladı. özal bir so- ru üzerine Irak'ın böyle sertlikler göste- riyor olmasınm, sıkıştıklan anlamma gel- diğini söyledi. Özal bir başka gazetecinin, "Çekilecek noktalan kalmadı" diye ha- tırlatması üzerine şöyle konuştu: "Zaten onu biliyorduk. Ben Taha Ya- sin Ramazan'a söylemiştim. 'Bu şekilde giderseoiz başa çıkamazsımz' demiştim. Şimdi o noktaya gddifer. Dönülmez nok- ta." özal bir başka soru üzerine, "Savaşın olmamasını isteriz tabii" dedikten sonra askeri güç kullanılmasına ilişkin sonıya ilişkin de "O soruya cevap vermek kolay değil tabü* diye konuştu. özal, ABD'den taieplerinin ne olacağı sorusuna karşıhk yardım istiyormuş durumuna düşmenin kendisini çok rahatsız ettiğini vurguladı ve "Onun için hep ticaret tarafına ağır- hk veriyorum. Ne verirlerse verirler. Ve- rilen şeyi reddetmeyiz, ama bir şey de is- temeyiz, onu söylüyorum" diye konuştu. Özal, 'VVashington Post gazetesinın yazı kurulu üyeleri ile yaptığı sohbet toplan- tısında, kendisine gazetenin üç gün ön- ceki haberinde yer alan Irak'a Türkiye üzerinden de bir taarruz koridoru açılma- sı iddialarına ilişkin soruları yamtladı. özal, bölgede çıkacak savaşın herkesin zaranna olabileceğini vurguladı ve önce- likle barışçı yollann denenmesini istedi. Amerika'dan gelecek yeni bir cephe tale- bıne Ankara'nın yanıtının ne olabileceği sorusuna direkt yanıt vermekten kaçman Özal, böyle bir olasıhğı da tamamen dış- lar gibi konuşmadı. Özal, "savaş son çare" dedi. Washington Post yazarları, Özal'a Türkiye'nin Musul'a dönük duy- gulan konusunda da sorular yönelttiler. Özal, bu konuyu tamamen "spekülasyon" olarak niteledi. VVashing- ton Post yazarlan, Özal'ın bu konuda çok net bir tavır almaktan kaçındığı izlenimi- ni edindıklerini belirttiler. Turgut Özal dün Washington Post'u zi- yaret etmeden önce ABD Senatosu'na gi- derek Senatör Robert Byrd'ün onuruna verdiği öğlen yemeğine katıldı. Cumhurbaşkanı özal, dun daha son- ra ABD Savunma Bakanı Richard Che- ney'i kabul etti. ABD Savunma Bakanlı- ğı'mn Türkiye masası görevlilerinin de ka- tıldığı gorüşme 45 dakika sürdu. Cheney, göruşme sonrasında soruları yanıtlama- dan otelden ayrıldı. Cumhurbaşkanı Özal, aynca Körfez konusunda ABD Dışişleri Bakanhğı yet- kililerinden bilgi aldı. ÖZAL'A MAKYAJ — CNN televizyonunun programına çıkmadan önce Cumhurbaşkanı Özal'a makyaj yapddı. WASHINGTON'DAN Özal; Yardım sözünden sıkıldım AHMET TAN WASHINGTON — Cumhurbaşkam Özal dokuz ay içinde ikinci kez Beyaz Sa- ray'da Başkan Bush ile yemek yiyor. Bu dokuz ayın son iki ayında ise kaç kez te- lefonla konuştuğunu kendisi de bümiyor. Bush gerçekten özal'm "yeryüzü lider- leri arasındaki" en yakın dostu. Bu "dost" sözcuğunü iki taraf da belki baş- langıçta biraz nezaket, biraz birbirlerine iltifat için kullanmışlardı. Ama yeryüzünde olup bitenler, iki li- derin birbirlerine dostluk bağları ile sa- nlmalarına yol açtı. özal'm bu gezideki gözle görülür rahatlığmın arkasında ya- tan "dosrunun kendisine olan gereksin- mesi". özal, DPT Müsteşan olduğu günler- den bu yana belki de ilk kez ezüip büzül- meden Amerikalılardan bir şey istemeye geliyor. "Ezilip büzülmeden" çünkü müttefîk olarak "kara gün dostu" oldu- ğunu göstermiş olmamn rahatlığı içinde. Amerikalılar da özal'a gerçekten bir dosta gösterdikleri yakınlığı ve izzet ik- ramı gosteriyorlar. Amerika bugüne dek kaç ülkenin devlet başkanının otel oda- sına genelkurmay başkanım gönderip Or- tadoğu'da olup bitenler hakkında brifing verdiriyor. Hazine bakamm, savunma bakamm gönderiyor. özal'a otelde veri- len brifingler arasında dışişleri bakanlı- ğmınki de vardı. EVfF Direktörü Camdes- sus'un dün akşamki ziyareti Senatör Byrd'ün Senato binasında verdiği öğle yemeği de Türkiye Cumhurbaşkanı'na yapılan "yeryüzü lideri" muamelesüıin birer örnekleridir. özal'a ilgi yalnız devlet katmda değil, basında da. örneğin CNN televizyonu özal'ın tek Jaraflı tutkusu idi, bu tutku dün sabah CNN stüdyolarındaki uzun halvet ve mülakat ile karşıhk gördü. Ünlü NVasbington Post gazetesi de öy- le. özal "otel komşusu" gazete merke- zini her gezisinde yaptığı gibi dün yine zi- yaret etti. Otelden gazete binasına özal'la biriik- te yürüdük. Yolda kendisini CNN'de iz- leyip izlemediğimizi sordu. CNN'de son çare savaş dediğini anımsattık. özal, "Elbette savaşın olmamasuıı isteriz" de- di. Askeri güç kullamlması yolundaki so- ruya da yanıt vermediğini anımsattık. Buna da "Tabü kolay degfl o soruya ce- vap vermek" dedi. Ozal'ı kapıda gazete yöneticileri kar- şıladı. 40 dakika görüşmeden sonra ye- niden yürüyerek otele döndük. Cumhur- başkanına Amerikah meslektaşlann me- rak konulan neler diye sorduk. Gülerek, "Merak etmeyin hepiniz aynısınız. On- br da benzer şeyleri merak ediyoriar" de- di. Bunun üzerine Amerikah gazetecile- ri özal'a sormayı sürdürdük. Beyaz Sa- ray'da Bush'tan Türkiye'nin borçlannın silinmesini isteyecek misiniz? Mısır'ın borç'.arı siliniyor. özal 'Mısır'ın durumu çok farklı o borçlarmı ödeyemez durumda' dedi. özal'a Körfez zaranrun giderilmesi ko- nusunda Türkiye'nin Mısır ve Ürdün ile aynı kefeye konulması herhalde doğru değil dedik. "Evet" dedi. Bu iş asknda beni çok ra- hatsız ediyor. Onun için hep ticaretin art- tmlması tarafına ağııiık veriyorum. Gerçekten yardım konusunda sıkıldı- ğı ses tonundan seziliyordu. özal şöyle dedi: "Ne vereceklerse verirler. Ama biz bir şey istemeyiz." Washington Post'un pazar günü ver- diği Amerikan askerlerince Türkiye'den Irak'a cephe açılması haberini konuştu. özal'a Amerikalı gazetecüer uçaktan iner inmez benzer şeyi sormuşlardı. özal da haberi yalanlamamış, "Türkiye'de Ame- rikan askeri zaten var" demişti. "Türkiye'de Amerikan askeri zaten var" cümlesi, uçağın motorlannın rüz- gârında savrulup gitti. Daha sonra söz- cü Kaya Toperi, Irak sımnmızda Ame- rikan askerlerinin kullanacağı koridorlar açıhnasına gerek bulunmadığını, buna zaten bölgenin coğrafi yapısının da uy- gun olmadığını açıkladı. Büyükelçi To- peri, "cografi yapı" deyimim hapisha- nelerden dışanya kazılan tüneller türün- den bir anlarn çıkması olasıhğına diye mi kullanmıştı? Bu, "Türkiye'den Irak'a cephe açılma- sı" konusu Beyaz Saray sofrasında da gündeme gelecek mi? Sofraya özal ile birlikte oturacak Türk ve Amerikan yetkililere yakın çevreler, bu soruya "sanmıyomm" diye yanıt ve- riyorlar. "Çünküsü"nü de şöyle açıkh- yorlar: "İki başkan masada askeri stratejileri veya taktikleri konuşmayacaklar. Bunlar başka düzeylerde ve başka durumlarda değerlendirilebilecek konular. Yemekte ve yemek öncesindeki konuşmalann çer- çevesini genel değerlendirmeler oluştura- cak." Bush-özal görüşmesinde "özel değer- lendirmeler" de olmayacak mı? Buna iki tarafa da yakın kaynaklar "hayu-" demiyorlar. Söyledikleri şu: Bush da özal da birbirlerinin konum- larıru çok iyi biliyorlar, anhyorlar. Ara- larında krizin patlak verdiğmden bu ya- na geçen telefon konuşmaları da iki ül- ke başkentindeki diplomatik ahşveriş de bunu sergihyor. Beyaz Saray sofrasında iki başkanın ortaya koyacaklan kimin hangi önem de- recesinde neleri birbirlerinden istedikle- ri, bekledikleri olacak. örneğin Özal'm "lisan-ı münasiple" Türkiye'nin baa borçlannın tıpkı ABD'- nin Mısır'a yaptığı gibi silinmesini Bush'- tan isteyeceği belirtiliyor. Ama Bush'un Özal'dan önce davranıp uygun bir dil ile borç silme işleminin Amerikan yasama sisteminde son derece çapraşık ve güç bir süreci gerektirdiğini anlatacağı, hatta Mı- sır'ınkinin bile henuz kesinleşmediğim izah edeceği ifade ediliyor. Aynı biçimde özal'm Bush ile yemek öncesinde ve sonrasında ambargonun iş- leyişinden Saddam'm neler yapabilecegi- ne dek birbirlerine görüş aktaracaklan da kaydediliyor. Amerikan tarafı, özal'm Türkiye'ye eli boş dönduğünü muhalefetin söyleme- sine olanak vermek istemiyor. Bunun için en azından ticaret hacminin genişletilmesi türünden bazı kolaylıklar sağlamaya azimli görünüyor. özal, Washington'da bugüne dek ol- madığı ölçüde rahat ve kendisine güven içinde. Ancak dünya ve bölge konjonk- türünün kendisine sağladığı önemi "sui- istimal" eder bir görüntu vermekten ka- çmıyor. Bu konuda "gerçek bir dost" gi- bi hareket etmeye özen gösteriyor. BEYAZ SARAY Türkiye'den her şeye 'evet' Beyaz Saray'dan üst düzey bir yetkili Amerikan basınına verdiği brinfingde Türkiye'nin bugüne kadar ABD taleplerine "evet" dediğini açıkladı. WASHINGTON (Cumhuriyet) — Amerikan yönetiminden üst düzeyde bir yetkili dün Beyaz Saray'da Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın ABD gezisi ile ilgili olarak Amerikan basınına verdiği brifing- de, Türkiye'nin bugüne kadar tüm ABD taleplerine "evet" dediğini açıkladı. Yet- kili, Türkiye'nin Körfez krizi sırasında gösterdiği etkinlik dolayısıyla Amerika- mn Türkiye için yapabileceği bir şey olup olmadığı sorusuna, "Genel anlamda söy- lüyorum, yapabilecegimiz fazla bir şey yok" karşıhgını verdi. İsim açıklanmaması kaydıyla verilen brifingde üst düzeydeki bu yetkiliye bu- gün yapılacak Bush-özal görüşmesinde Amerika'nın Türkiye'den ne isteyeceği sonıldu. Yetkili bunun üzerine Türkiye'- nin bugüne kadarki politikasının Ame- rikayı çok tatmin ettiğini anlattı. Yetki- li, "Amerikanın bunun karşılıgında Türkiye için yapacağı ikili düzeyde bir şey yok mu" sorusuna, "Genel anlam- da söylüyorum, yapabikcegimiz fazb bir şey yok" karşıhğmı verdi. Söz konusu yetkiliye yöneltilen sorularda Türkiye'- nin Körfez'de askeri bir harekâta, aske- ri bakımdan katkısı ağırlık taşıyordu. Bu çerçevede Washington Post gazetesinde yayınlanan habere Türkiye'nin ne tepki verdiği sorusuna bu yetkili, "Türk tarm- fından beniiz bir reaksiyoo gönnedim! Haberdeki kaynaklann kimliği belli de- gil dolayısıyla bunu resmi Amerikan po- litikası olarak algılayacaklarıaı sanmıyorum' karşıhğmı verdi. Bu arada yetkiüye Türklerin bir kriz anında aske- ri açıdan katkıda bulunup bulunmaya- caklan soruldu. Bunun üzerine yetküi, "Bu konunun iki ülke arasında ele ah- nıp alınmadıgı üzerinde bir yorum yap- mak istemiyorum" dedi. Basın önünde bu konuda konuşubnaması yönünde bir Amerikan politikası bulunduğunu hatır- latan yetkili, "Yann bu konu açılır mi açılmaz mı bilmiyorum, ama sanmıyorum" diye ekledi. Yetkili bu aşa- mada, "Türkiye'nin poütikalanndaıı son derece tatmin olmuş durumdayız, bizim rica edip de onlann vermedikleri hiçbir şey bulunmuyor. Halen ele aunmayı bek- leyen bir konu da bulunmuyor" diye ko- nuştu. Amerika'nın Türkiye'ye yaptığı yar- dımda Yunanistan ile 10/7 oranı kurul- masımn bundan sonra önlenip önlenme- yeceğinin soruhnası üzerine yetkili, Tür- kiye'yi tatmin edecek yamtlar veremedi, örneğin "Bu Kongre'nin işi" diyerek, Körfez krizinden bu yana Türkiye'nin gösterdiği etkinliğin bu oranı kırmaya yetmeyeceğinin işaretini verdi. Aym yet- küi, Ermeni tasansı konusunda da Tür- kiye'nin yanında güçlü bir tutum alama- dı. "Ermeni sorunu konusundaki tutu- muaozu gözden geçirecek misiniz" soru- suna, "Hayır yÖBetimin politikasında bir degişiklik yok" karşıhğmı verdi. Yetkili tekstil kotası konusunda da umut yerici konuşmadı. Ve "biz daha çok Ozal'ı dinkyecegiz" dedi. ANKARA 'Cephe planından haberimiz var'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Irak'ın bölgedeki Amerikan askeri gücü üzerindeki baskısım hafifletmek amacıyla Türkiye ve Ürdün üzerinden iki yeni cep- he açıhnasına yönelik planlar konusun- da Türk askeri ve diplomatik çevreleri uzun bir süreden beri bilgi sahibi bulu- nuyor. Ancak bu çevreler söz konusu planlan, "yeğlenmemesi gereken ve ger- çekçilikten uzak bazı yönleri bulunan bir olasdık" olarak değerlendiriyorlar. An- kara'daki yetküiler, Amerikan Washing- ton Post gazetesinın Cumhurbaşkam özal ile Başkan Bush arasında bugün ya- pılacak göruşmede de ele ahnacağını öne sürdüğü "yeni cephe" konusunda bir pa- zarhğa girümemesi gerektiğini vurgulaya- rak "Her türiıi olasılıfın göz önüne alın- ması dogaldır. Ancak mevcut durumda bu tür bir plan için pazaruk yapmanm an- lamı yoktur" göruşünü dile getiriyorlar. Özal-Bush görüşmesinde ele alınacak askeri konulann Körfez krizine ilişkin ge- nel değerlendirmeler kapsamında iki ana başlıkta toplanması bekleniyor. Dışişleri Bakanlığı yetkililerine göre bu başlıklar şöyle: 1. Türkiye'nin askeri gücü ve gereksi- nimleriyle bunların karşılanması için ABD'den istemler/öneriler, 2. Körfez"de olası bir askeri harekât du- rumunda Türkiye'nin oynayacağı rol. Birinci başlık çerçevesinde, Cumhur başkam özal'm Türk Silahlı Kuvvetleri- nin gücü konusunda bazı özel "eksikMklere" dikkat cekmesi bekleniyor. Genelkurmay Başkanhğı'nın ilettiği bil- giler kapsammda, Cumhurbaşkam özal- ın Türkiye'nin savunma gücünun arttınl- ması ve ordunun elindeki silahlann yeni- lenmesi için "acil yardım" gereksinimini dile getireceği tahmin ediliyor. Başkan Bush'un ise Amerikan Eximbank'ının 200 adet Sikorsky helikopteri için sağladığı 1.3 milyar dolarhk kredıyi hatırlatarak söz konusu ihalede Amerikan şirketinin "şanlı" olacağım umduğunu belirtmesi olası. Körfez'de bir askeri çatışma olasılığı- nı göz önüne alan ikinci başlıkta ise VVas- hington Post'un haberindeki "yeni cephe" iddiası ile birlikte bir askeri ha- rekât durumunda NATO üssu olan Incir- lik'in kullannrumn gündeme gelip gelme- yeceği de iki lider arasında ele alınacak. İkinci cephe gerçekçi degil Irak'ın 140 bin kişüik Cumhuriyet Mu- hafız Birükleri'nin gücünfi bolmek ama- cıyla Türkiye ve Ürdün üzerinden yeni cepheler açüması düşüncesi Ankara'da- ki üst düzey askeri ve diplomatik yetkili- ler tarafından iki açıdan "gerçekçüikten uzak" bulunuyor. Yetkililere göre ABD söz konusu iki cephenin acılmasını "uzun bir süreden beri" göz önünde tutuyor. Amerikah yetküiler bu konudaki planla- nnı da Türk meslektaşlanna doğrudan görüşmelerde aktarmış bulunuyorlar. An- cak ABD'li askeri stratejistlerin de "far- kında olduğu" belirtilen ve söz konusu cephelerin acılmasını "gerçekçüikten uzak kılan" iki unsur şöyle sıralanıyor: — Türkiye'deki tnciriik Lssii'nün kul- lanımı gündeme gelebilir. Bu üssüo stra- tejik önemi tarnşma götürmez. Eger Kör- fez'de çok boyutlu bir çatışma yaşanırsa ABD askerlerinin başansı için tnciriik- in kullanımı yaşamsal olabilir. Ancak 10 bin kişüik bir deniz piyade biriiginin Türkiye'ye kaydınlması ve buradan Irak'a indirilmesi, Irak topraklannda bir savaş demektir. Oysa stratejik açıdan uygun ve gerçekçi olan, iş o boyutlara vanrsa Irak 1 ın havadan bombardıman uçaklanyla vu- rulmasıdır. Piyadelerin işgalci ve saldır- ğan bir misyonla degil Suudi Arabistan'ı savunma misyonuyla hareket ettikleri bi- linmeUdir. — Türkiye ve Ürdün üzerinden iki ye- ni cephe açılması için her iki ülkede de gerekli kamuoyu zemini yoktur. özellik- le ürdün halkı Bağdat yanlısı bir tutum göstermektedir. Böyle bir girişime Ürdün Krah'nın rıza göstermesi, kendi tahtının tehlikeye düşmesi anlamına gelecektir. Türkiye'de de ciddi siyasi sonınlar çıka- bilir. Akbulut: Asker göndermeye Bakanlar Kurulu karar verir Öte yandan Başbakan Yıldınm Akbu- lut, Körfez'e asker gönderümesiyle ilgili kararın Bakanlar Kurulu tarafından ve- rileceğini söyledi. Bu konuda Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın ABD'den dönme- sinin beklenip beklenmediği sorusuna Akbulut, "Böyle bir şey yok" karşıtığını verdi. Bölgede bir Kürt devleti kurulma- sı çahşmalarımn anımsatüması üzerine Akbulut, "Biz Türkiye'nin aleyhine böl- gede hiçbir şeye müsaade etmeyiz" diye konuştu. Akbulut, bu konudaki diğer so- ruları da "Sonı cevaplanduıldı" diyerek karşılıksız bıraktı. Akbulut, ANAP genel merkez binasm- daki odasında başkanhk divanı toplan- tısından sonra yaptığı basın toplantısm- da, bir gazetecinin, "Türkiye'nin istedigi şeyler bugüae kadar yerine getirilmedi, buna karşın Türkiye ne olursa olsun ABD'yi desteklemeye devam mı edecek" şekündeki sorusuna şu yanıtı verdi: "Türkiye'nin herhangi bir dönüş yap- ması olmaz. Tıirkiye'nin uygulamakta ol- dufu bir politika var. Körfez krizine Türkiye'nin ambargo nedeniyle müdahil olması, BM Güvenlik Konseyi'nia karar- lanna dayanıyor. Biz BM üyesiyiz. Tür- kiye'nin hareket tarzı budur. BM karar- lan devam eıtigi siirece herhangi bir geri adım, izlenen politikalardan geri dönüş söz konusu olmaz." Akbulut Türkiye'nin zararlarının kar- şılanması konusunda Cumhurbaşkanı özal'm ABD ziyareti sırasında görüşle- rini ABD'li yetkililere aktaracağım, hü- kümetin bu konudaki isteklerinin bilin- diğini söyledi. Akbulut, ABD'nin Türk tekstil ürün- lerine uyguladığı kotalann kalkmasını is- tediklerini; Körfez krizi nedeniyle doğan zararlarının karşılanması yamnda, kalı- cı ticari Uişkileri de arzuladıklannı söy- ledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle