22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5 Koregraf Hermes Pan öldti • BEVERLY HILLS (AA) — Fred Astaire ve Ginger Rogers'ın birlikte çevirdikleri 10 filmden 9'u ile ünlü müzikal "My Fair Lady"nin koregrafılerini hazırlayan Hermes Pan'ın çarşamba günü Beverly Hills'deki evinde öldüğü, ailesi tarafından açıklandı. 79 yaşında ölen Hermes Pan, Tennessee eyaletinin Memphis kentinde doğmuştu. 20'li yıllann sonundan itibaren Broadvvay'de dansçı olarak ün yapmaya başlayan Hermes Pan, "Top Speed"de Ginger Rogers'la oynamıştı. Lana Tlırner ve Ray Milland'la, aralannda "A Life of Her Own"un da bulunduğu çeşitli filmlerde oynayan Hermes Pan, daha sonra koregrafi hazırlamaya başlamış ve "A Damsel in Distress'm koregrafisi ile 1937'de Oscar ödülü'nü kazanmıştı. Hermes Pan, 1980'de de tüm sanat hayatındaki eserlerinden dolayı Ulusal Film ödülü'ne layık görülmüştü. Pan'm eserleri arasında, Astaire-Rogers çiftinin parlak bir kariyere sahip olmasında rol oynayan dokuz fılmin koregrafisi de bulunuyor. Bunlar, "Flying Down to Rio" (1933), "The Gay Divorce" (1934), "Roberta", "Top Hat" (1935), "Follow the Fleet", "Swing Time" (1936), "Shall We Dance" (1937), "Carefree" (1938) ve "The Barkleys of Broadway"di (1949). • * Universiteler Müzik Üarışması • Kültür Servisi — Finali bu yıl 2 Haziran 1990 tarihinde yapılacakken kötü hava koşulları nedeniyle gerçekleştirilemeyen Yıldız Üniversitesi'nin düzenlediği "Üniversiteler Müzik Yanşması" 13 Ekim 1990 cumartesi günü saat 13.00'te Açık Hava Tiyatrosu'nda sonuçlandınlacak. Değerlendirme Kurulu Selçuk Başar, Burak Eldem, Melih Kibar, Garo Meyan, tzzet öz, Onno TUnç ve özkan Uğurdan oluşan yarışmaya 46 grup, 72 parça ile başvurmuş, yapılan değerlendirme sonucunda 14 grup, 15 parça ile fınalde yarışmaya hak kazanmışlardı. Beste, düzenleme ve solist dallannda yapılan ayrımda bu yıl beste dalında birinci olacak gruba iki özel ödül de verilecek: Beko-Casio bir org ve Mel-Ki stüdyosunda kayıt olanağı. Bundan başka E>eğerlendirme Kurulu'nun özel ödül ve en iyi enstrümanist ödüllerinin de verileceği yarışmayı Çiğdem Tlınç ve Mehmet Ali Erbil sunacaklar. Yarışmaya Grup Bulutsuzluk özlemi katılacak. Biletler Yıldız Universitesi'nden ve girişlerden temin edilebilir. Basın Mtizesi sergileri • Kültür Servisi — Basın Müzesi'nde resim, heykel ve fotoğraf dallannda olmak üzere üç ayn sergi açılıyor. Resim sergisi, Şeyla Oktuğ'un resimlerinden oluşuyor ve "llk Adım" adım taşıyor. "Göç" adh projesi Ûe Marmara universitesi Guzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü'nden birincilikle mezun olan Cem Çahş'ın heykelleri de Basın Müzesi'nde sergileniyor. Haluk Tezonar'a aıt Kadıköy "Başöğretmen Ataturİc" ve M.Ü. Göztepe kampüsündeki "Ataturk" anıtı çalışmalarında bulunan Çalış, figüratif anlatıma önem veriyor. Basın Müzesi'nde açılacak fotoğraf sergisi ise Agah Arat, Melih Arat ve Ertan Tlnas'ın fotoğraflanndan oluşuyor. Sanatçılar 6 ekimde fotoğraflanyla ilgili bir "muhabbet toplantısı" yapacaklar. 24 eylülde açılacak üç sergi de 17 ekime kadar sürecek. (Fotoğraf: Şeyma Oktuğ'un bir çalışması) Çocuklardan müzik ve bale • Kiiltür Servisi — Istanbul Devlet Opera ve Balesi bünyesinde kurulan ve üç sezondur kurumun repertuarındaki çocuk müzıkleri, gençlik müzikalleri, opera, operet ve balelerde görev alan, bunların yanı sıra özgün konserler de veren çocuk korosu, çocuk balesi ve gençlik korosu 1990-91 sezonu caüşmalanna başhyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Istanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü Mesut Iktu, şöyle dedi: "Çocuk koromuz ve gençlik koromuz bünyemizdeki çahşmalarını yine Prof. Yücel Elmas'm idaresinde yürütecek. Haftada iki çalışma yapacak olan korolarımız sezon sonunda verecekleri özgün konserlerin yanı sıra repertuarımızdaki eserlerde de görev alacaklar. 29-30 eylül günleri başlayacak olan çalışmalar sezon sonuna dek sürecek. Çocuk balemiz ise aym yöndeki çalışmalanna Sönmez Taygun, Pınar Çeviker idaresinde, konuk Sovyet hocanın gözetiminde 8 ekimde başlayacak ve haftada iki gün çalışma yapacak!' Paris Güz Şenligi başladı • PARİS (Cumhuriyet) — Paris Güz Şenliği (Festival d'Automne â Paris 1990) 20 eylül gecesi, Bastille Tiyatro Salonu'nda sahnelenen "Tanner'lerin Çocukları" (Les Enfants Tanner) adlı oyunla başladı. tsviçreli çağdaş yazar Robert Walser'ın yapıtmdan uyarlanan oyunun mizansenini Joel Jouanneau imzalamış. Paris'in değişik bölgelerindeki tiyatro salonlannda konuk olan ve son gösterileri şubat 1991 tarihine dek sarkacak olan Paris Güz Şenligi'nin tiyatro, müzik ve dans dallanndaki etkinlikleri arasında, Robert Wilson ile Tadeusz Kantor gibi ünlü tiyatro adamlan da yer ahyor. Güz Şenliği, ayrıca Çekoslovakya, Yugoslavya ve Macaristan gibi Doğu ülkelerinden gelen tiyatro gruplanna ve müzik sanatçılanna da kapılarmı açarken, Japonlar "Büyük Kabuki" adh dansh bir Ortacağ gösterisini Paris'e taşıyacaklar. Büindiği gibi Güz Şenligi'nin kurucusu ve yöneticisi olan, eski Kültür Bakanı Michel Guy iki ay önce ölmüştü. Bugün önümüze gelen ve gelecek olan gösteri programı, Michel Guy tarafından haarlanmıştı. Ancak şenliğin geleceği konusundaki soru çengellerine henüz bir yamt getirilmiş değil. Topkapı Sarayı'nda sergi • Kültür Servisi — Hollanda'nm Türkiye ile dostluğu ve bağlantısımn bir ifadesi olarak Hollanda Dışişieri Bakanhğı'mn girişimleriyle gerçekleştirilen sergi 3 ekim günü Topkapı Sarayı'nda açılacak. Sergide Hollanda ticaret ruhu ve şark görkemliliğinin 1612 senesinde başlayan macerası çarpıa belgeler, tablolar ve çeşitli objelerle anlatılacak. 17. yüzyıl sonrasmda birçok Hollandalı tüccar aileleriyle birlikte Konstantinopolis ve Smyrna'ya (îzmir) yerleşip kendilerine lüks ve her bakımdan Hollanda tarzı olmayan bir hayat tarzı kurmuşlardı. Osmanh tmparatorluğu ve Hollanda Devletleri Birliği Cumhuriyeti arasmdaki ilişkileri ve iki taraflı değişiklikleri konu alan sergi kasım ayının ortalanna dek görülebilecek. HI-FI DENON CELE5TO1 BomtonAcoustıcs VVHARffc DALh ^ Acousnc RESERARCH harman/kardon PAZAR OAHİL HERGÜN 10 00-23 J» M u a l l ı m N a c ı C o d M e l e k H o n 4 1 / 1 0 O f î 3 k o V l i ' o n D u Tel Fo« (1 ) 'i& 22 C9 CD-CDV PRO CL^ıSSICAL & JAZZ COLLECTION FANTASY PABLO PABLO UVE R1VTRS1DE CONCORD SONNYS1DE KJNGDOM OMP ORIGINAL MASTER REC ULTRA D1SC ECM TELARC DtMON HARMONIAMONDI SHl FF1ELD LAB tTC Giuseppe Tornatore'nin 'Cennet Sineması'nın umulmadıkserüvenleri Bütün yollar Roma'ya çıkar "Cennet Sineması" 1988'de îtalya'da dört kez gösterime girdi, ama her seferinde eleştirmenlerce yerin dibine batırıldı. Ancak filmin Cannes'daki başansı ve Oscar'ı almasından sonra Giuseppe Tornatore ülkesinde de göklere çıkarılmaya başlandı. Kültnr Servisi — Roma... 19801er... Gece... Salvatore Di Vit- to, yakışıklı ve başanh bir yönet- men. Kırklannda. Telefon çalar. Annesidir. Alfredo'nun öldüğünü söylemektedir. Alfredo'nun yalnız adı bile Salvatore'nin gençlik anı- lannın canlanmasına yetmiştir: Si- cilya'da bir kasaba. Beyaz ve toz- lu meydanı, kilisesi, sineması ve Alfredosu ile Salvatore'nin cenne- ti. Küçük Salvatore ya da Toto'nun hayatı sinemayla kilise arasında geçmektedir. Kasabadaki sinema- yı işleten Alfredo'ya hayrandır. Si- nema, kasaba hayatının odak noktasıdır. Insanlar sinemayla ağ- lamakta, sinemayla gulmekte, bel- ki de en guzel anlannı sinema sa- lonunda geçinnektedirler. Alfredo, Toto'yu projeksiyon odasından uzak tutmaya çalış- maktadır. Kolayca tutusabilecek filmler o yaştaki biri için çok teh- likelidir. Ama Toto asla vazgeç- mez. Çeşitli hileler, hatu şantaj- la bu "kutsal" odaya girmenin bir yolunu bulur hep... Sonunda bir gün film alev alacak, yangın çıka- cak, Toto Alfredo'nun hayatını kurtaracak, ama Alfredo gözleri- ni yitirecektir. Toto büyür, sinema salonunun yeni Aflredo'su olmuştur artık. Alfredo da hep yanındadır, öğüt- leriyle, bilgisiyle ona yardımcı ol- maktadır. Rastlantılar Toto'yu Ro- ma'ya götürecek, Toto tam 20 yıl sonra Alfredo'nun ölüm haberini alacak, bu haber onu kasabasına, çocukluğuna geri götürecektir... Şişli'de yeni açılan Nova Baran Sineması'nda gösterime giren YÖNETMEN VE ÇOCUKLUGU "Cennet Sineması", otobiyografik yanı ağır basan bir fUm. Yönetmen Giuseppe Tornatore, filmde, çocuklugunun kasabasına gidiyor. "Cennet Sineması"nda Tornatore'nin çocuklugunu Salvatore Cascio oynoyor. "Ceânet Sineması'' ya da "Cine- ma Parmdiso"nun yönetmeni Gi- nseppe Tornatore de yaşamının büyük bir bölumünu Sıcilya'da Palermo yakınındaki Bagheria ka- sabasmda gecirmiş. Kasabadaki adı Toto değil de Peppuccio. Sine- maya ilk kez 30 yıl önce gitmiş ve şimdi Roraa'da yönetmen. Tornatore'yi gazetelerin bassay- falarına çıkaran, ona Cannes'da Jüri özel ödülü, Los Angeles'ta Oscar kazandıran "Cenaet Sineması" tam 4 kez gösterime girdi. llk ikisinde hiç tutulmadı. Ama ödulleri aldıktan sonra hem Îtalya'da hem de başka ülkelerde umulmadık bir ilgi görmeye baş- ladı. "Butnn bunlar nasıl olap bitti ben de bOmiyonun" diyor Torna- töre. "Film, Ifaılya'da 1988 kası- mında 4 kenlte, Roma, Torino, Bari ve Messina'da gösterime gir- di. Bazı eleştirmenler filmden nef- ret ettiler. Ama asıi şikâ>etleri, fil- min çok uznn olmasıydı. Yanmış- tun. Yapımcı Frenco Cristaldi'yle konuştum hemen. fılmi 25 daki- ka lasaltmarı karariaştırdık. Fark- b keniierde yeniden gösterime soktnk, ama yalnız Palermo'da iyi karşılandı. FJeştirmenler yine >e- rin dibine banrdılar." Ama en sonunda başan heıke- se ve her şeye baskın çıktı. Bag- heria'h Peppuccio birden unlendi. Geçen ilkbahar Cannes Şenliği'n de büyük ilgi gören "Cenaet Sineması" gösterimden yarım sa- at sonra Amerikalılar tarafından satın alındı. Füm çok gecmeden 40 ülkede alıa buldu. Bir süre sonra Îtalya'da yeniden gösteril- meye başladı, bu kez büyük bir coşkuyla karşılandı. Hatta Fran- sa'da birkaç hafta "Batnuut"den daha çok gişe yaptı. Robert De Ni- ro ve Martin Scorsese'den de des- tek gören "Cennet Sineması", New York'ta da Altm Küre ödü- lü'nü aJdı. Tornatore fotografçılıktan ve belgeselcilikten gelen bir sinema adamı. Doğduğu kasabada çekti- ği ilk belgeseli "Bagheria'dan Ölüm Manzaralan". D^ha sonra kasabada bir sinema kulübü kur- muş. Kulupte, arkadaslanyla bir- likte, Palermo'dan kiraladıklan fumleri göstermişler. De Sica, Vis- conti. Rosselini, FeUini, Rosi gibi Italyan ustalann, Chariie ChaoKn. Ingmar Bergman, Akira Knrosa- wa'nın filmlerini... Fotoğraf çekerek kazandığı pa- rayla füm alabilen Tornatore o sı- ralar "FJ Arabası" ve "Alev" gibi başka belgeseüer de çekmiş. Ama bunlan yalnız kendi seyretmiş. Bir de nesnellikle eleştirebileceklerine inandığı kişilere göstermiş. Yıllar sonra Ginseppe Femra^ nın "Palermo'da Yüz Gün" adlı fUminde asistan olarak çalışmayı başaran Tornatore, 1983'te Roma- ya gitmiş, ilk uzun metrajh fılmi "D Camorrista"yı çekmiş. Bu fil- miyle En İyi Genç Yönetmen'e ve- rilen Gümüş Kurdele'yi Ica7anan Tornatore'nin ilk yapıtı eleştir- menlerin fazla ılgisim çekmemiş. Tornatore o sıralar "Herkes Çok İyi " ve "Beşinci Goldberg Çesitlemesi" gibi senaryolar da yazmış ama kimse ilgilenmemiş. Sonra yeni tasanlar geliştirmek, biraz da dinlenmek amacıyla doğ- duğu kasabaya, Bagheria'ya geri dönmüş. "Cennet Sineması" pro- jesi orada dogmuş. "Cennet Sineması"nda sinema salonu işletmecisi Alfredo'yu, son olarak Bertrand Taveraier'nin "Aslolan Hayattir"ında izlediği- miz PhiMppe Noiret oynuyor. Fılm yönetmeni Salvatore'yi ise 1950'lerden bu yana Costa- Gavns, Vittorio de Sica, Clande Chabrol, Jose Pinnerio gibi yö- netmenlerle çalışan Jacqoes Per- ri« canlandınyor. Yönetmenin co- cukluğunu oynayan Salvatore Cascio ise bir bakıma Tornatore^ nin büyük keşfı. Cascio'nun bel- ki de en ilginç özeüiği, bu filmde rol aldığı güne kadar hayatında hiç sinema görmemiş olması. "Cennet SinemasTnın müzikleri ise unlü Ennio Morricone'nin imzasını taşıyor. Cennet SinemasTnın yönetme- ni Tornatore, filmin başarısından sonra "Herkes Çok İyi" adh se- naryosunu da fılme alma olanağı buldu. "Herkes Çok İyi" geçen Cannes Şenliği'nde hem eleştir- menlerden, hem de seyirciden öv- gü aldı. Basrolünde Marcello Mastroianni'nin oynadığı film Italya'mn 4 kentinde tam 73 me- kanda çekildi. 'Herkes Çok İyi", son dönemin kitle iletişim araçlan patlamasına yöneltilmiş ağır bir eleştiri nitehğinde. Paris'te ölen Şehzade Abdülmecit'in tablolarından oluşan bir sergi gelecekyıl açılacak Ressam halife1944'te Paris'te ölen Şehzade Abdülmecit'in yapıtlarından oluşan serginin gelecek sonbahar açılması tasarlanıyor. Bugüne kadar daha çok halifeliğiyle tanınan Abdülmecit'in ressam yönünün tanıtılması amaçlanıyor. ASLI KAYABAL "Harem'de Beethoven", "Ha- rem'de Goetbe" ve "Sis"... Snltan Abdnlaziz'in oğlu, halife-ressam Şehzade Abdülmecit'in ünlü tab- lolanndan bırkaçı. Ressamlığm- dan çok halifeliği ile tanınan Şeh- zade Abdülmecit'in resımlennden oluşan bir serginin önümüzdeki güz açılması tasarlanıyor. Sergi hazırhk çahşmalarun yürüten Mi- mar Sinan Universitesi Basm Da- mşmanı Hamit Kınaytnrk, "Şeh- zade Abdülmecit sergisi halifenin sanatçı jönünu kapsamh bir bi- çiınde tanıtmayı araaçhyor" dedi. Kınayturk'e göre Abdülmecit, Türk resim sanatmın kilometre taşlarından biri, ancak şimdiye kadar yeterince incelenmemiş. Şehzade Abdülmecit 1868'de doğdu. 40 yaşına kadar sarayda yaşadı. Guzel sanatlara, özellikle de resme meraklıydı. 1918'de ve- liaht, 1922'de de halife seçildi. Hi- lafetin kaldınlmasının ardından Isviçre'ye gitti. 23 Ağustos 1944'te Paris'te öldü. Kınaytürk, "Şehzade genç yas- ta resim eğitimi gördü. Aydın bir kişiliğe sahipti. Turk resim sana- tının usta ressamlarından biriydi. Çogunlukla figüraüf resimler yap- nuş, özellikle yaşadıgı donemin ünlü kişilerinin portreleri onemli bir yer tutuyor. Buyuk boyutlar- da çalışmıs. Bunlann yanında na- tünnort ve peyzaj çahşmalan da var" diyor. Kınaytürk'un bildirdiğine göre Şehzade Abdülmecit'in resimleri bugün yurtiçinde ve yurtdışmda bazı özel koleksiyonlarda ve mü- zelerde bulunuyor. Aşiyan ve Re- sim Heykel Müzeleri'nde yer alan Abdulmecit tablolarma açıkarttır- malarda 1 milyann üzerinde de- ğer biçilmesi olası. özel koleksi- yonlar Şehzade'nin resimlerinin ortaya çıkarüması ve tanıtılmasm- da temel kaynak görevi görüyor. " Gelecek sonbaharda açılacak sergi Şehzade Abdülmecit'in ya- şam ve kişiliği hakkında da bilgi edinilmesini sağlayacak. Kınay- turk'e göre Abdübnecit'in ilginç bir kişiliği var. Şehzade'nin esas görevi halifelik. Islamiyette resme hoşgörüyle bakılmasma karşın o dönemin koşullarında Batılı an- lamda resim yapan bir halife- ressam Abdülmecit. Kınaytürk tarihçilerin araştır- ması gereken iki konuya da dik- kati çekiyor: 29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilamndan sonra hi- lafet, 3 Mart 1924'e dek (1 ay 5 gün) cumhuriyetle birlikte devam ediyor. Halifeliğin ortadan kaldı- nhnasına dek geçen bu ara döne- min araştınlması gerektiğini beür- tiyor Kınaytürk. Aynca hilafetin kaldırılması sonrasında Şehzade'- nin niçin yurtdışına çıkanldığı da tarihçilerin araştırmalarında ay- dınlanacak konulardan bin. Öte yandan Şehzade Abdülmecit'in Atatürk'e hayranhğı biliniyor. Kı- naytürk, kimi araştırmacılann res- samın Ataturk'ün de bir portresini yaptığından söz ettiklerini, ancak bu portrenin nerede bulunduğu- nun bilinmediğini aktanyor. Şehzade Abdulmecit yaşadıgı dönemin etkin bir insanıydı. 1910 yılında 18 sayı çıkacak "Osmanlı Ressamlar Cemiyeti MecmuasTnı yayımlamıştı. Önümüzdeki yıl sa- natçı kimliği ile de tamnacak Ab- dülmecit sergisi hazıruklanna ko- şut olarak halife-ressamın yaşamı hakkında bilgi toplamaya yönelik kaynak araştırmalan da sürüyor. ABDÜLHAK HAMTT PORTRESt — Şehzade Abdülmecit, lan- zimat devri şairlerinden Abdülhak Hsmit Tarhan'ın (1852-1937) portresini 1917 yılında yapmıştı. Orhan Oğuz'unyeni fılmi 'IkiBaşlı Dev'inyapımcısı Eriş Akman: Gözü gören körler ülkesîndeyizSenaryosunu Nuray Oğuz'un kaleme aldığı "İki Başh Dev"de Cüneyt Arkın oynuyor. Sedef Ecer ve Fikret Kuşkan da oyuncular arasında. AHU ANTMEN ~ "HerşeyeRağmen", "Üçün- cii Göz" gibi fılmlenyle Turk si- nemasında kendine farklı bir yer edinen yönetmen Orban Oğıız, yeni filmi "tki Başh Dev"de son derece sıradan, hat- ta "tipik Yeşilçam fılmi" dedir- tecek kadar bilinen bir konu üzerinde çahşıyor: Bir boya fab- rikatörü, eşini yitirdiği trafik kazasmda gözlerini de kaybe- der. Bu olay sonrasmda yaşamı tümuyle oğlu üzerinde yoğunla- şırken onu kendisi gibi yetiştir- meye çahşır. Bu arada oğlunun karşısına çıkan bir kız birbirine kenetlenmiş bu iki insanı uzak- laştırmaya başlar--- Bu olaylann arasında Orhan Oğuz'un anlatmaya amaçladık- lan ve kendine özgü anlatım bi- çimi, belki de filmi yine farklı bir "Orhan Oguz filmi' yapa- cak. "Belli gizli bir konusu var altta" diyor Oğuz, "Benim çe- kim üslnbumla beraber yürüyen bir şey. Alttan vermek isteğimizi verebilecek miyiz? Bu, filmin sonunda belli olacak tabii. Ebe- veynlere biraz ders vermek iste- dik. Kimse çocuğunun kendisi gibi olmasını istememeli, ona kişilik kazandırmava çalışmalı. Ama çocugun kendi kişiliğini. Çocuğa kendi kişiMğimizi empo- ze etmeye çalıştığımız zaman çarpıklıklar, celişldler, bunahm- lar doğuyor. Aslmda bn film bi- zim birçok sonınumuza değini- >or." Fümin senaryo yazan, Orhan Oğuz'un diğer filmlerindeki se- naryolara da imzasını atan eşi Nuray Oguz. "Baba-oğul" se- naryosu yazmaya bir resim gör- dükten sonra karar vermiş... O resme baktıktan sonra bazı olaylann kendisini yanılgıya dü- şurduğune inanmış, yazdığı se- nar>'o iki çocuğunun da etkisiyle bir "özeleştiri"ye dönüşmuş. Oğuz, "sırf gelenek. örf, âdet oldukları için bazı davranış bi- çimleri 'ters' gelse de kabullen- meli mi bocalamasım yaşayan annelerden. "Kendi yetişme tar- zımızdan dolayı bilinçsiz olarak çocugumuz aynen bize benzesin istiyoruz..." diyor. Filmde bir I SET ÇALIŞMASINDA — Yönetmen Orhan Oğuz, "İki Başlı Dev"in başrollerinden birine, iyi bir oyunca olduguna inandığı Cüneyt Arkın'ı seçti. T\ "deki "Gençler" dizisinin Sinan'ı Fikret Kuş- kan da onemli rollerden birini üstleniyor. (Fotoğraf: Yıldız Üçok) de "ters bakış" olduguna dik- kati çekiyor Oğuz: "Filmde özıirlü baba ile ona bakan og- lunu görduğumuz zaman özür- lü babaya acı>oruz çoğumuz. Oysa oğlu daha zor daramda. Özürlıi kaderini yaşıyor. Çocuk ise bir başkasının kaderini pay- laşıyor." Yapımcı Eriş Akman, Nuray Oğuz'un simgelerle ve metafor- larla oynamayı çok sevdiğini söylüyor, Oğuz'un "gören köriere" değindiğine inanıyor: "Gözü gören körler ülkesin- de yaşıyoruz. Bana kalırsa Türkiye'delu bütün çaprasıklık- lann kokeninde ebeve>n-çocuk ilişkisi jatıyor. Filmin 'faşizm'- in doğal temeline çok deginmiş bir hikâyesi var. Onun da teme- linde yatan 'ben' duygusudur. Bir nevi narsizm de var. Bana kalırsa insanm çelişkilerini an- latan hikâyeler iyi film oluyor "Aman Yeşilçam filmi olmasın" diye çekilen filmde, Yeşilçam'a ozgu şablonlardan kaçmıbnış. Ancak birçok kişiye göre, filmdeki ilk "şaUon" Cü- neyt Arkın. Eriş Akman'a göre, "Yeşilçam tarafından orta halli polis, fakir delikanlı şablonuna düşürülmüş bir oyuncu." Orhan Oğuz, Cüneyt Arkın'ı seçmiş, çünku iyi bir oyuncu olduguna inanıyor. Festivalde 18 filmyanşacak • ANTALYA (AA) — 27. Antalya Film Festivali'nde, daha önce açıklanan 19 fihn yerine, 18 filmin yanşacağı bildirildi. 27. Antalya Film Festivali Yürutme Kurulu yetkililerinden alınan bilgiye göre Tezcan Film, Eser Zorlu'nun yönettiği ve Kadir Inanır - Betül Aytaç"ın başrollerini üstlendikleri "Acılar Paylaşılmaz" adh fılmi, "Kadir İnanır'ın oynadığı fihn sayısımn çokluğu" gerekçesiyle yarışmadan çekti. Hendrix'in nıezarı • RENTON (AP) — Ölümünün ustünden 20 yıl geçmesine rağmen Jimi Hendrix hâlâ ilgi topluyor. 18 Eylül 1970'te aşın dozda uyuşturucudan 27 yaşındayken ölen ünlü şarkıcmın mezarı, şu günlerde gençlerin sık sık uğradıkları bir yer durumunda. Kimisi gitanyla gelerek mezan başında şarkı söylüyor, kimisi de çiçek bırakıp gidiyor. Hendrix'in mezanmn bıdunduğu Greenwood Mezarlığı'nın Mudurü Hank Kerns, Hendrix'in mezannı ziyaret edenlerin sayısımn her yıl daha çok arttığını belirtti. Tango Dostlan • Kültür Servisi — Tango Dostlan, 24 eylül pazartesi günü ENKA üçüncu bina konferans salonunda bir araya geliyor. Video gösterisi ile başlayacak gece saat 20.00'den itibaren Rönesans'ta yemek ve tangolarla devam edecek. Derneğe uye olmak isteyenler iki fotoğrafla birlikte P.K. 71 Teşvikiye- lstanbul 80212 adresine başvurabiür. Ddnci galeri • Kültür Servisi — Tobank'ın ikinci sanat galerisi Ankara Kücükesat şubesinde açıhyor. llk sanat galerisi geçen yıl nisan ayında tstanbul Beyoğlu şubesinde faaliyete geçmişti. Her türlu teknik ve düşünsel etkinlığe açık olan sanat galerisinde bugüne dek çeşitli resim ve fotoğraf sergileriyle, mekân düzenlemelerine yer verildi. Aym çizgiyi izleyecek olan ikinci galerinin açılışm ekim ayında yapılacak. Şair \avaş'ın ilkkaseti • ANKARA (ANKA) — Şair Mustafa Yavaş'm ilk müzik calışması "Karda Gömülü" adlı kaset çıktı. Mustafa Yavaş'ın kasetinde, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Nâzun Hikmet, Pablo .^'.-uda gibi ozanlann şiirlerinden bestelenen 11 parça yer ahyor. Kasette yer alan parcalardan bazılan şöyle: "Nehirler Gibi (Neruda), "Dönen Dönsün" (Pir Sultan Abdal), "Yere Tohum Saçmış Gibi" (Yunus Emre), "Athlar" (Nâzım Hikmet). Gündüz Gtirgen öldti • KONYA (AA) — Şair ve edebiyatcı Gundüz Gürgen geçirdiği bir rahatsızlık sonucu Konya'da öldü. Orta ve yüksek dereceli okullarda uzun süre edebiyat öğretmenliği yapan Gündüz Gürgen, çeşitli dergüerde şiir ve edebiyat üzerine yazılar yazmıştı. İki şiir kitabı ve bir antolojisi bulunan Gündüz Gürgen 76 yaşında, evli ve 3 çocuk babasıydı. Sevgi Resimleri • Kültür Servisi — Mine Arasan'ın "Sevgi Resimleri" sergisi, 27 eylül günü Unkapam'ndaki Tekel Sanat Galerisi'nde açılacak. Halen Basın Müzesi'nin Gravür Atölyesi'nde dersler vermekte olan Mine Arasan, aym zamanda Basın Müzesi'nin Sanat Galerisi yöneticisi. UGÜN • Konser Grup Bulutsuzluk Özlemi ve Mozaik'in Açıkhava Tiyatrosu'ndaki konserleri saat 20.00'de başhyor. • Sövleşi Boğaziçi Ekin Sanat Derneği'nde saat 16.00'da İstanbul Fotoğraf Sanatçıları Birliği bir söyleşi yapacak. (Ortaköy Dereboyu 150/1)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle